Sahih Muslim

...

(44) Kitāb: The Book of the Merits of the Companions

(44) ...

Bize Kuteybe b. Said rivayet etti. (Dediki): Bize Abdü'l-Aziz (yâni İbni Ebi Hâzim) Ebû Hâzim'den, o da Sehl b. Sa'd'dan naklen rivayet etti. Sehi şöyle demiş: Medine'ye Mervan hanedanından bir zât vali tâyin edildi. (Bu zat) Sehl b. Sa'd'i çağırarak Âli'ye sövmesini emretti, Sehl buna razı olmadı. Vali ona : — Madem ki, buna razı olmuyorsun (hiç olmazsa) Allah Ebû't-Türab'a lanet etsin de! dedi. Bunun üzerine Sehl şunu söyledi: — Ali'nin kendince Ebû't-Türab'dan daha sevimli bir ismi yoktu. Bu isimle çağrıldığı vakit gerçekten sevinirdi. Bu sefer vali: — Bize onun kıssasını haber ver! Ona niçin Ebû Turab ismi verildi, dedi. Sehl şunu söyledi : — Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Fâtıme'nin evine geldi de Ali'yi evde bulamadı. Ve (Fâtıme'ye) «Amcan oğlu nerede?» diye sordu. Fâtıma : — Aramızda bir şey oldu. Beni kızdırdı da çıktı (gitti). Yanımda kaylule yapmadı, dedi. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir insana : «Bak şu nerede!» dedi. (Adam gitti.) Geldi ve: — Yâ Resûlallah, o mescidde uyuyor, dedi. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de onun yanına geldi. Ali uzanmış; örtüsü bir tarafından düşmüş, kendisi topraklanmıştı: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) toprağı ondan silmeye başladı, hem..: «Kalk Eba't-Turabi Kalk Eba't-Türab!» diyordu

...
Referans:44 6229