Sahih Muslim

...

(44) Kitāb: The Book of the Merits of the Companions

(44) ...

Bize Ebû Bekr b. Ebi Şeybe ile Abdullah b. Numeyr Zekeriyya'dan rivayet ettiler. H. Bize İbnü Numeyr de rivayet etti. (Dediki): Bize babam rivayet etti. (Dediki); Bize Zekeriyya, Firas'dan, o da Âmir'den, o da Mesrûk'dan, o da Âişe'den naklen rivayet etti, Âişe şöyle demiş: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in kadınları toplandı. Onlardan hiç birini bırakmadı. Derken Fâtune yürüyerek geldi. Yürüyüşü sanki Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yürüyüşü idi. (Ona) : «Merhaba kızım!» dedi ve sağına yahut soluna oturttu. Sonra kendisine bir söz fısıldadı. Fâtıme de ağladı. Sonra ona bir şeyler fısıldadı, bu sefer güldü. Kendisine: Niye ağlıyorsun? dedim, — Ben Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in sırrını ifşa edemem! Cevâbını verdi. Ben bugünkü gibi kedere daha yakın bir sevinç görmedim, dedim. Ağladığı vakit Fâtıme'ye : Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) konuşmak için bizi bırakıp seni seçti, sonra bir de ağlıyorsun, dedim. Ve Ona ne söylediğini sordum. Fâtıme (yine): Ben Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in sırrını ifşâ edemem, dedi. Nihayet o vefat edince kendisine sordum: — Cibril'in her sene bir defa ona gelerek Kur'ân-ı arzettiğini; o sene iki defa arzettiğini söylemişti: «Kendimi ecelim gelmiş görüyorum. Ailemden bana ilk katılacak sensin! Ben senin için ne iyi selefim.» demişti. Ben de bunun için ağlamıştım. Sonra baha tekrar fısıldayarak: «Sen mü'min kadınlarının yahut bu ümmetin kadınlarının hanımefendisi olmana razı değil misin?» demişti. Ben de buna gülmüştüm, dedi

...
Referans:44 6314