Sahih Muslim
...
(44) Kitāb: The Book of the Merits of the Companions
(44) ...
Bana İbrahİm b. Muhanımed b. Ar'arate's-Sâmi ile Muhammed b. Hâtim rivayet ettiler. Hadisin siyakı, itibariyle birbirlerine yakındırlar. Lâfız İbni Hâtim'indir. (Dedilerki): Bize Abdurrahman b. Mehdi rivayet etti. (Dediki): Bize Müsennâ b. Said, Ebû Cemre'den, o da İbni Abbâs'dan naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Mekke'de Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in bi'seti Ebû Zerr'in kulağına gelince kardeşine : — Hayvanına bin, şu vadiye git ve kendisine semâdan haber geldiğini söyleyen şu adam hakkında bana bilgi topla. Konuştuğunu dinle, sonra bana getir! demiş. Kardeşi yola koyulmuş ve Mekke'ye gelmiş. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in söylediklerini dinlemiş, sonra Ebû Zerr'e dönerek: __ Onu, iyi ahlâkı emrederken ve öyle bir söz söylerken gördüm ki, söz şiir değildir, demiş. Ebû Zerr : — Muradım hususunda bana şifâbahş olamadın, demiş. Hemen azığım almış ve içinde su bulunan bir tulumunu yüklenerek Mekke'ye gelmiş. Mescid'e vararak Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i aramış. Kendisini tanımıyormuş. Onu sormaktan da çekinmiş. Nihayet akşamı bulmuş ve yatmış. Derken onu Ali görmüş ve bir yabancı olduğunu anlamış. Onu görünce peşine düşmüş ama birbirlerine hiç bir şey sormamışlar. Tâ ki, sabah olmuş. Sonra (Ebû Zerr) tulumcağızını ve azığıı yüklenerek mescide çekilmiş. O gün de öyle devam etmiş. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) göremiyormuş. Nihayet akşam olmuş. O yine yattığı yere dönmüş. Derken yanına Ali uğramış ve: Bu adama konağını bilme zamanı gelmedi mi? diyerek onu kaldırmış. Ve beraberinde götürmüş. Birbirlerine hiç bir şey sormuyorlarmış. Üçüncü gün gelince aynı şekilde hareket imiş. Ali yine onu kaldırarak beraberinde götürmüş. Sonra ona : — Bana anlatmıyacak mısın? Seni bu beldeye getiren nedir? demiş. Ebû Zerr : — Beni irşâd edeceğine ahd-ü misak verirsen (dediğini) yaparım, demiş. O da söz verme işini yapmış. Bunun üzerine Ebû Zerr ona (niçin geldiğini) haber vermiş. Ali: — Gerçekten o haktır. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) odur. Sabahladığın vakit beni tâkib et! Ben senin için korkulacak bir şey görürsem su dökermişim gibi yapacağım; geçip gidersem arkamdan gel ve benim girdiğim yere gir! demiş. Ebû Zerr de öyle yapmış ve Ali'yi takip ederek yola düşmüş. Nihayet Ali, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in kanına girmiş. Onunla birlikte Ebû Zerr de girmiş. Artık onun söylediğini dinlemiş ve oracıkta müslüman olmuş. Bunun üzerine Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ona : «Kavmine dön de emrim sana gelince onlara haber ver.» buyurmuş. — Nefsim yed-i kudretinde olan Allah'a yemin ederim ki, onların arasında bunu haykıracağım, demiş ve çıkarak mescide gelmiş. Müteakiben var sesiyle: __ Şehadet ederim ki, Allah'dan başka ilâh yoktur. Ve Muhammed Allah'ın Resulüdür, diye bağırmış. Müşrikler ayaklanmışlar ve onu döşeğe düşürünceye kadar dövmüşler. Derken Abbâs gelerek üzerine kapanmış ve : — Yazıklar olsun size! Bunun Gıfâr kabilesinden olduğunu ve tacirlerinizin Şam'a giden yolu bunlardan geçtiğini bilmez miydiniz? diyerek kendisini onlardan kurtarmış. Ertesi gün yine bunun gibi yapmış. Küifâr ayaklanarak yanına gelmişler ve kendisini dövmüşler. Yine Abbas üzerine kapanmış ve onu kurtarmış
Referans | : | 44 6362 |