Sahih Muslim
...
(52) Kitāb: Characteristics of the Day of Judgment, Paradise, and Hell
(52) ...
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Ebû Bekr b. İshâk rivayet etti. (Dediki): Bize Yahya b. Bükeyr rivayet etti. (Dediki): Bana Muğîra (yâni; El-Hızâmî) Ebû'z-Zinad'dan, o da A'rac'dan, o da Ebû Hureyre'den, o da Resûlulluh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen rivayet etti. (Şöyle buyurmuşlar) ; «Kıyamet gününde semiz, İri bir adam gelecek. Fakat Allah indinde bîr sivrisineğin kanadı kadar ağırlığı olmayacaktır, (Bîr de onlar için Kıyâmet gününde tartı dikmeyiz...) âyetini okuyun.» [Kehf 105] buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ahmed b. Abdillah b. Yûnus rivayet etti. (Dediki): Bize Fudayl (yâni; îbni İyâd) Mansur'dan, o da İbrahim'den, o da Abide's-Selmânî'dcn, o da Abdullah b. Mes'ud'dan naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Bir âlim Nebi (Satlallahu Aleyhi ve Seilem)'e gelerek. — Yâ Muhammedi Yahut Yâ Eba'l-Kâsım! Şüphesiz ki, Allah Teâlâ kıyamet gününde gökleri bîr parmak üstünde, yerleri bir parmak üstünde, dağlarla ağaçları bir parmak üstünde, su ile toprağı bir parmak üstünde, sâir mahlûkatı da bir parmak üstünde tutacak, sonra onları sallayarak: — Melik benîm; Melik benim; buyuracaktır, dedi. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahu. Aleyhi ve Sellem) bu âlimin söylediğine şaşarak onu tasdik için güldü. Sonra şu âyeti okudu : «Onlar Allah'ı hakkıyla takdir etmemişlerdir. Halbuki Kıyamet gününde bütün yer ve gökler onun sağ elinde dürülüp toplanacaklardır. Onu tenzih ederim. O müşriklerin koştukları şirkten münezzehdir.» [Zümer]
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Osman b. Ebî Şeybe ile İshak b. İbrahim rivayet etti. Her iki râvi Cerir'den, o da Mansur'dan bu isnadla rivayette bulumiıuşlardır. Mansûr: Yahudilerden bir âlim Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e geldi, diyerek Fudayl'ın hadîsi gibi rivayette bulunmuş. Fakat: «Sonra onları sallayacak...» dememiştir. O şunu söylemiştir: — Gerçekten Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in onun söylediğine şaşarak kendisini tasdik için güldüğünü gördüm. Hattâ yan dişleri göründü. Sonra Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Onlar Allah'ı hakkıyle takdir etmediler.» dedi ve âyeti okudu
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ömer b. Hafs b. Gıyâs rivayet etti. (Dediki): Bize babam rivayet etti. (Dediki): Bize A'meş rivayet etti. (Dediki): Ben İbrahim'i şöyle derken işittim: Alkame'yi dinledim, şunu söylüyordu: Abdullah dedi ki: Ehl-i Kitabdan bir adam Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e gelerek: — Yâ Eba'l-Kâsim! Şüphesiz ki, Allah gökleri bir parmak üzerinde, yerleri bir parmak üzerinde, ağaçlarla toprağı bir parmak üzerinde, mahlûkatı da bir parmak üzerinde tutacak; sonra : — Melik benim, Melik benim! buyuracaktır, dedi. Abdullah demiş ki: Bunun üzerine Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in güldüğünü gordüm. Hattâ yan dişleri göründü. Sonra : «Onlar Allah'ı haklayle takdir etmediler.» âyetini okudu
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Ebû Kureyb rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Ebû Muâviye rivayet etti. H. Bize İshak b. İbrahim ile Alî b. Haşrem de rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize İsa b. Yûnus haber verdi. H. Bize Osman b. Ebî Şcybe dahi rivayet etti. (Dediki): Bize Cerîr rivayet etti. Bu râvilerin hepsi A'meş'den bu isııadla rivayette bulunmuşlardır. Şu kadar var ki: Her birinin hadîsinde: «Ağaçları bir parmak üzerinde ve toprağı bîr parmak üzerinde...» ifâdeleri vardır. Cerir'in hadîsinde: «Mahlûkatı da bir parmak üstünde...» ifâdesi yoktur. .Lâkin onun hadîsinde: «Dağları da bir parmak üstünde...» ibaresi vardır. Cerir'in hadîsinde şu ziyâde de vardır: «Onu tasdik için söylediğine şaşarak...»
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Harmele b. Yahya rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Vehb haber verdi. (Dediki): Bana Yûnus, İbni Şihab'dan naklen haber verdi. (Demişki): Bana İbni Müseyyeb rivayet etti ki, Ebû Hureyre şöyle diyormuş: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdular ki: «Kıyamet gününde Allah Tebareke ve Teâla yeri kabzeder, göğü de sağ eliyle dürer. Sonra: Melîk benim! Nerede yerin melikleri? buyurur.» İZAH 2788 DE
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebi Şeybe de rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Usâme, Ömer b, Hamza'dan, o da Salim b. Abdillah'dan naklen rivayet etti. (Demişki): Bana Abdullah b. Ömer haber verdi. (Dediki): Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdular: «Allah (Azze ve Celle) Kıyamet gününde gökleri dürecek; sonra onları sağ eline alacaktır. Sonra: Melik benim; cebbarlar nerede? Nerede mütekebbirler? diyecektir. Sonra sol eliyle yerleri dürecek. Sonra: Melîk benim. Cebbarlar nerede? Nerede mütekebbirler? buyuracaktır.»
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Saîd b. Mansûr rivayet etti, (Dediki): Bize Yakub (yâni; İbni Abdirrahman) rivayet etti. (Dediki): Bana Ebû Kâzim, Ubeydullah b. Miksem'den rivayet ettiki, kendisi Abdullah b. Ömer'in, Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i nasıl taklid ettiğine bakmış: «Allah (Azze ve Celle) gökleriyle yerlerini ikî eliyle tutacak ve: Allah benim! Melik benim! buyuracaktır.» demiş. Parmaklarını yummuş ve açmış. (Abdullah demişki:) Hattâ minbere baktım, altından bir şey kıpırdıyordu. Kendi kendime : Acaba bu minber Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i düşürecek mi, dedim
- Bāb: ...
- باب ...
Bire Saîd b. Mansûr rivayet etti. (Dediki): Bize Abdu'l-Aziz b. Ebi Hazim rivayet etti. (Dediki): Bana babam, Ubeydullah b. Miksem'den, o da Abdullah b. Ömer'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i minber üzerinde gördüm: «Cebbar (Azze ve Celle) gökleriyle yerlerini iki eliyle tutacak...» buyuruyordu. Sonra Ya'kub'un hadîsi gibi rivayette bulunmuştur
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Süreye b. Yûnus ile Harun b. Abdillah rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Haccac b. Muhammed rivayet etti. (Dediki): İbni Cüreyc şunu söyledi: Bana İsmail b.-Ümeyye, Eyyûb b. Halid'den, o da Ümnıü Seleme'nin azatlısı Abdullah b. Rafi'den, o da Ebû Hureyre'den naklen haber verdi. (Demişki): Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) etimden tutarak şöyle buyurdular : «Allah (Azze ve Celle) yeri cumartesi günü yaratmış, o toprakta dağları pazar günü, ağaçları pazartesi günü, sevilen şeyleri salı günü, nuru çarşamba günü yaratmış. Yerin üzerine hayvanları perşembe günü yaymıştır. Adem (Aleyhisselam)'ı da cuma günü ikindiden sonra mahlûkatın en sonunda ve cum'a saatlerinin nihayetinde, ikindi ile akşam arasında yaratmıştır.» İbrahim dediki: Bise Bistamî (bu zat Hüseyn b. îsa'dır) ile Sehl b. Ammar, İbrahim b. binti Hafs ve başkaları bu hadîsi Haccac'dan rivayet ettiler
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Hâlid b. Mahled, Muhammed b. Ca'fer h, Ebî Kesîr'den rivayet etti. (Demişki): Bana Ebû Hâzim b. Dînar, Sehl b. Sa'd'dan rivayet etti. (Şöyle demiş): Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Seilem): «Kıyamet gününde insanlar beyaz, kızıl beyaz, beyaz unun çöreği gibi bir yerin üzerinde toplanacak, orada hiç kimse için bir alâmet olmayacaktır.» buyurdular. İZAH 2791 DE
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Ali b. Müshir, Dâvud'dan, o da Şa'bî'den, o da Mesrûk'dan, o da Âişe'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e Allah (Azze ve Celle)'nin: «O gün yer, yerden başka bir kılığa değişecek, göklerde öyle olacak...» [İbrahim 48] âyet-i kerîmesini sordum, İnsanlar o gün nerede olacak yâ Resûlallah? dedim. «Sırat üzerinde!» buyurdular. Diğer tahric: Buhari Kitabu'r-Rikak; İbn Mace, zühd
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Abdu'I-Melik b. Şuayb b. Leys rivayet etti. (Dediki): Bana babam, dedemden rivayet etti. (Demişki): Bana Hâlid b. Yezid, Saîd b. Ebî Hilâl'den, o da Zeyd b. Eslem'den, o da Atâ' b. Yesâr'dan, o da Ebû Saîdi Hudrî'den, o da Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen rivayet etti. Şöyle buyurmuşlar : «Kıyamet gününde yer bir çörek olacak. Onu Cebbar kendi yed-i kudretiyle sizden birinizin seferde çöreğini elden ele çevirdiği gibi, cennetliklere ikram olmak üzere çevirecektir.» Ebû Saîd demişki: Az sonra yahudilerden bir adam gelerek: —Rahman olan Allah sana bereket versin ey Eba'l-Kaâsım. Kıyamet giınünde cennetliklerin ağırlanacağı şeyi sana haber vereyim mi? dedi. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Hay hay!» buyurdular. Yahudi: (Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in buyurduğu gibi) : — Yer bir çörek olacak, dedi. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bize baktı, sonra güldü, hattâ yan dişleri göründü. Yahudi: — Sana onların katığını haber vereyim mi? dedi. «Hay hay!» buyurdular. Yahudi: — Onların katıkları bâlâm ile nûn'dur, dedi. (Oradakiler) : — Bu ne demektir? diye sordular. —Öküzle balıktır. Onların ciğerlerinin kenarından yetmiş bin kişi yiypcektir, dedi. İZAH 2793 TE
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Yahya b. Habîb El-Hârisî rivayet etti. (Dediki): Bize Halid b.Haris rivayet etti. (Dediki): Bize Kurra rivayet etti. (Dediki): Bize Muhammed, Ebû Hureyre'den rivayet etti (Şöyle demiş): Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): Bana yahudilerden on kişi tabi olsa, yeryüzünde müslüman olmadık yahudi kalmazdı. buyurdular. Onlar bu ekmeği cennete girmeden durak yerinde yiyecek, orada beklerken acıkmıyacaklardır
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ömer b. Hafs b. Gıyâs rivayet etti. (Dediki): Bize babam rivayet etti. (Dediki): Bize A'meş rivayet etti. (Dediki): Bana İbrahim Alkame'den, o da Abdullah'dan naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Bir defa ben Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'le birlikte bir ekinlikte yürüyordum. Kendisi bir hurma dalına dayanıyordu. Aniden yahudilerden bir cemaatın üzerine uğradı. Yahudiler birbirlerine: — Ona ruh'u sorun! dediler. Ve şöyle konuştular: -- Ona sormaya sizi sevkeden nedir? O sizin karşınıza hoşlanmadığınız bir şeyle çıkmıyor! Fakat yine de ona sorun! dediler. Bunun üzerine biri kalkıp gelerek ona ruhu sordu. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) sükût buyurdu. Ona hiç bir cevab vermedi. Anladım ki, kendisine vahy geliyor. Yerimde durdum. Vahy inince şöyle buyurdular: «Sana ruhu soruyorlar. (De ki): Ruh Rabbimin işidir. Size ilim nâmına ancak az bîr şey verilmiştir.» [İsra]
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Ebû Saîd El-Eşecc rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Veki rivayet etti. H. --Bize İshak b. îbrâhim El-Hanzalî ile Alî b. Haşrem dahi rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize İsa b. Yûnus haber verdi. Her iki râvî A'meş'den, o da İbrahim'den, o da Alkame'den, o da Abdullah'dan naklen rivayet etmişlerdir. Abdullah: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'le birlikte Medine'de bîr ekinlikte yürüyordum, diyerek Hafs'ın hadîsi gibi rivayet etmiştir. Şu kadar var ki, Veki'in hadîsinde: «İlimden size ancak az bir şey verilmiştir.» İsa b. Yûnus'un hadîsinde ise İbni Haşrem'in rivayetinden olmak üzere: «Onlara ilimden ancak az bir şey verilmiştir.» ibareleri vardır
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Saîd El-Eşecc rivayet etti. (Dediki): Abdullah b. İdris'i şöyle derken işittim. Ben A'meş'den dinledim. Bu hadîsi Abdullah b. Mûrra'dan, o da Mesruk'dan, o da Abdullah'dan naklen rivayet ediyordu. Abdullah şöyle demiş: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir hurmalık içindeydi. Bir hurma dalına dayanıyordu... Sonra râvî yukarkilerin A'meş'den rivayet ettikleri hadîs gibi nakletmiştir. O rivayetinde: «Size ilimden ancak az bir şey verilmiştir.» demiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Abdullah b. Saîd EI-Eşec rivayet etliler. Lâfız Abdullah'ındır. (Dedilerki): Bize Veki' rivayet etti. (Dediki): Bize A'meş, Ebû'd-Duhâ'dan, o da Mesruk'dan, o da Habbab'dan naklen rivayet etti. Habbab şöyle demiş: Benim Âs b. Vâil'de alacağım vardı. Onu almak için kendisine gittim de bana : — Muhammed'e küfretmedikçe sana asla bir şey ödemem, dedi. Ben de kendisine: — Sen ölüp sonra dirilinceye kadar, ben Muhammed'e asla küfredemem, dedim. — Ben öldükten sonra dirilecek miyim? Öyleyse mala ve çoluğa-Çocuğa döndüğüm vakit sana borcumu öderim, dedi. Veki demişki: A'meş de böyle söyledi, dediki: Bunun üzerine şu âyet indi: «Bizim âyetlerimize küfredene ne dersin. Bana mutlaka mal ve çoluk çocuk verilecektir, dedi.» Âyet tâ: «Bize yalnız başına gelecektir...» cümlesine kadar inmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Kureyb rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Muâviye rivayet etti. H. Bize İbni Numeyr de rivayet etti. (Dediki): Bize babam rivayet etti. H. Bize İshâk b. İbrahim dahi rivayet etti. (Dediki): Bize Cerir haber verdi. H. Bize İbni Ebî Ömer de rivayet etti. (Dediki): Bize Süfyan rivayet etti. Bu râvilerin hepsi A'meş'den bu isnadla Veki'in hadîsi gibi rivayette bulunmuşlardır. Cerir'in hadîsinde : «Dediki: Câhiliyyet devrinde demirci idim. Âs b. Vâile bir iş yaptım da, ondan alacağımı istemeğe gittim.» ibaresi de vardır
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ubeydullah b. Muâz El-Anberî rivayet etti. (Dediki): Bize babam rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be, Abdû'l-Hanıid Ez-Ziyâdî'den rivayet etti. O da Enes b. Mâlik'i şunu söylerken işitmiş. Ebû Cehl: — Allahım! Eğer bu senin tarafından gelen hak (din) ise, bize gökten taş yağdır. Yahut bize acıklı bîr azab getir, dedi. Bunun üzerine şu âyet indi: «Halbuki sen içlerinde iken Allah, onlara azab edecek değildi. İstiğfar ettikleri sürece de Allah onlara azab edecek değildir. Şimdi ise Allah'ın kendilerine azab etmemesi için neleri var ki? Oysa Mescid-i Haram'dan menediyorlar. Üstelik onun hizmetine ehil kişiler de değiller. Çünkü onun hizmetine ehil olanlar ancak müttakilerdir. Lakin çoğu bunu bilmezler..» [Enfal 33 ve]
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ubeydullah b. Muaz ile Muhammed b. Abdi'I-A'Ia [El-Kaysî rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Mu'temir, babasından rivayet 'etti. (Demişki): Bana Nuaym b. Ebî Hind, Ebû Hâzim'den, o da Ebû Hureyre'den naklen rivayet etti. (Demişki): Ebû Cehl: — Muhammed sizin aranızda halâ yüzünü toprağa sürtüyor mu? dedi. Kendisine : Evet! cevabı verildi. Bunun üzerine : — Lât ve Uzza'ya yemin ederim kî onu, bunu yaparken görürsem mutlaka boynuna basarım. Yahut mutlaka yüzünü toprağa gömerim, dedi. Az sonra Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) namaz kılarken onun yanına vardı. Boynuna basmak niyetinde idi, fakat birdenbire onu bırakıp geri döndüğünü ve elleriyle korunduğunu gördüler. Kendisine : — Sana ne oldu? denildi. — Gerçekten onunla benim aramda ateşten bir hendek, korkunç bir Şey ve bir takım kanatlar var, dedi. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de: «Bana yaklaşmış olsaydı melekler onu birer birer uzuvlarını koparırdı!» buyurdular. Râvi demiş ki: Bunun üzerine Allah (Azze ve Celle) Ebû Hureyre'nin hadîsinde midir, yoksa duyduğu bir şey midir bilmiyoruz—: «Hayır! Gerçeklen İnsan kendini zengin görünce azar. Hiç şüphe yok ki, dönüş Rabbinedir. Bir kul'u namaz kılarken meneden kimseye ne dersin? Ya hidâyet üzere ise; veya takvayı emrederse ne dersin! Yalanladı ve dönüp gitti ise (Ebû Cehl'i kastediyor) ne dersin? Bilmez mi ki, Allah görüyor! Hayır! Eğer vazgeçmezse mutlaka alnına yapışacağız. Yalancı, günahkâr alına! O meclisini çağırsın. Biz zebanileri çağıracağız! Hayır! Ona itaat etme I» [Alak 6'dan 19'a] âyetlerini indirdi. Ubeydullah kendi hadîsinde ziyâde etti: «Ve ona ne emretti ise etti.» dedi. İbni Abdi'l-A'lâ da: Meclisini yâni; kavmini çağırsın...ibaresini ziyâde etti
- Bāb: ...
- باب ...
Bize İshak b. İbrahim rivayet etti. (Dediki): Bize Cerir Mansûr'dan, o da Ebû'd-Duhâ'dan, o da Mesrûk'dan naklen haber verdi. (Şöyle demiş): Abdullah'ın yanında oturuyorduk. Kendisi de aramızda yaslanmıştı. Derken ona bir adam gelerek : — Yâ Ebâ Abdirrahman! Gerçekten Kinde kapıları yanında bir hikayeci kıssa anlatıyor ve duman mucizesi gelerek kâfirlerin canlarını alacağını, mü'minlerinse ondan nezle şeklinde müteessir olacaklarını söylüyor, dedi. Bunun üzerine Abdullah kızarak oturdu ve şunları söyledi: — Ey insanlar! Allah'dan korkun! Sizdeiı kim bir şey bilirse, bildiğini söylesin. Bilmeyen de, Allah bilir, desin. Çünkü birinizin bilmediği bir şey için, Allah bilir, demesi en büyük ilimdir. Gerçekten Allah (Azze ve Celle) Nebisi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e : «Ben bunun için sizden bir ücret istemiyorum. Ben tekellüf yapanlardan da değilim de!» [Sad 86] buyurmuştur. Şüphesiz Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) insanlarda bir gerileme gördüğü vakit : «Allahım! Yûsuf'un yedi (sene) si gibi yedi (sene)!» buyurmuştu. Müteakiben başlarına öyle bir kıtlık gelmişti ki, her şeyi silip süpürmüş. Hattâ açlıktan deri ve laşeleri yemişlerdi. Onlardan biri gökyüzüne bakarak duman şeklinde bir şey gördü. Hemen Ebû Süfyan gelerek : — Yâ Muhammed Sen Allah'a tâatı ve akrabaya yardımı emrederek geldin. Ama kavmin helak oldular. İmdi onlar için Allah'a dua et, dedi. Allah (Azze ve Celle): «Semânın insanları saracak aşikâr bir duman getireceği günü gözet! Bu acıklı bir azabdır.» [Duhan 10-11] âyet-i kerîmesini: «Şüphesiz ki, siz döneceksiniz...» kavli kerîmine kadar buyurdu. Abdullah şöyle dedi : Hiç hakkında : «O gün biz en büyük savlette tutacağız, biz intikam alacağız [Duhan 16] buyurulan günde âhiretin azabı açılır mı? Batşe, Bedir günüdür. Duhan ayeti batşe, lızâm ve rûm âyeti geçmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Muâviye ile Veki' rivayet ettiler. H. Bana Ebû Saîd El-Eşec de rivayet etti. (Dediki): Bize Veki haber verdi. H. Bize Osman b. Ebî Şeybe dahi rivayet etti. (Dediki): Bize rivayet etti. Bunların hepsi A'meş'den rivayet etmişlerdir. H. Bize Yahya b. Yahya ile Ebû Kureyb de rivayet ettiler. Lâfız Yahya'nındır. (Dedilerki): Bize Ebû Muâviye, A'meş'den, o da Müslim b. Subeyh'den, o da Mesrûk'dan naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Abdullah'a bir adam gelerek: — Mescidde kendi re'yiyle Kur'ân'ı tefsir eden bir adam bıraktım. Şu âyeti tefsir ediyor: «O gün semâ aşikâre bir duman getirecektir.» Bu adam: İnsanlara kıyamet gününde bir duman gelecek ve canlarını alacak, hattâ ondan nezleye tutulmuş gibi olacaklar diyor, dedi. Bunun üzerine Abdullah şunları söyledi: — Her kim bir ilim biliyorsa, onu söylesin. Bilmeyen de, Allah bilir, desin. Çünkü bir adamın bilmediği hir şey için, Allah bilir, demesi anlayışından ma'duddıır. Bu mes'ele şöyle olmuştur. Kureyş (kabilesi) Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e âsi gelince onların aleyhine Yûsuf'un seneleri gibi seneler gelmesine dua etti. Bunun üzerine onlara kıtlık ve şiddetli meşakkat isabet etti. O derecedeki adam semâya bakıyor da, açlıktan kendisi ile semâ arasında duman gibi bir şey görüyordu. Kemikleri bile yediler. Nihayet Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e bir adam gelerek: — Yâ Resûlallah! Mudar (kabilesi) için Allah'a istiğfar et! Çünkü onlar helak oldular, dedi. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'. «Mudar için mi? Sen hakikaten cüretkârsın!» buyurdu. Arkacığından onlar için duâ etti. Allah (Azze ve Celle) de: «Biz azabı biraz açacağız, siz gerçekten (yine) döneceksiniz.» [Duhan 15] âyetini indirdi. Ve kendilerine yağmur verildi. Onlar refaha kavuşunca yine eski hallerine döndüler. (Bu sefer) Allah (Azze ve Celle) de: «Semâ'nın insanları saracak aşikâr bîr duman getireceği günü gözet! Bu acıklı bir azabdır.» «O gün biz en büyük savletle tutacağız. Biz intikam alacağız.» âyetlerini indirdi. Abdullah, bundan Bedir gününü kastediyor, demiş
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Kuteybe b. Saîd rivayet etti. (Dediki): Bize Cerir, A'meş'den, o da Ebu'd-Duha'dan, o da Mesrûk'dan, o da Abdullah'dan naklen rivayet etti. (Şöyle demiş) ; Beş şey vardırki, bunlar geçmişlerdir. Duman, Hizâm, rûm, batşe ve kamer
- Bāb: ...
- باب ...
{M-41} Bize Ebû Saîd El-Eşec rivayet etti. (Dediki): Bixe Yeki' rivâet etti. (Dediki): Bize A'meş bu isnadla bu hadîsin mislini rivayet etti. İZAH 2799 DA Mahir: Sözü edilen hikayeci zat’ın iddiasını destekleyen hadis-i şerif 2901 dir, gözden geçirmenizi öneririm
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Müsennâ ile Muhammed b. Beşşâr rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be rivayet etti. H. Bize Ebû Bekr h. Ebî Şeybe de rivayet etti. Lâfız onundur. (Dediki): Bize Gunder, Şu'be'den, o da Katâde'den, o da Azra'dan, o da Hasen El-Uranî'den, o da Yahya b. Cezzâr'dan, o da Abdurrahman b. Ebî Leylâ'dan, o da Ubey b. Ka'b'dan naklen, Allah (Azze ve Celle)'nin şu âyeti hakkında rivayette bulundu: «Büyük azabdan başka biz onlara mutlaka yakın azabdan da tattıracağız.» [Secde 21] Râvî demiş ki: (Yakın azab) dünya musibetleri, rum, batşe yahut dumandır. (Batşe mi yoksa duman mı? dediğinde şekkeden Şu'be'dir)
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Amru'n-Nâkıd ile Züheyr b. Harb rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Süfyan b. Uyeyne, İbni Ebî Necih'dan, o da Mücâhid'den, o da Ebû Ma'mer'den, o da Abdullah'tlan naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) zamanında ay ikiye ayrıldı. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Şahid olun!» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Ebû Kureyb ve İshak b. İbrahim toptan Ebû Muâviye'den rivayet ettiler. H. Bize Ömer b. Hafs b. Giyâs da rivayet etti. (Dediki): Bize babam rivayet etti. Her iki râvi A'meş'den rivayet etmişlerdir. H. Bize Mincab b. Haris Et-Temîmî dahi rivayet etti. Lâfız onundur. (Dediki): Bize İbni Mûshir, A'meş'den, o da İbrahim'den, o da Ebû Ma'mer'den, o da Abdullah b. Mes'ud'dan naklen haber verdi. (Şöyle demiş): Bir defa biz Mina'da Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'le birlikte iken, ansızın ay iki parçaya ayrıldı. Bir parçası dağın arkasında, bir parçası da önünde idi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bize: «Sahid olun!» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ubeydullah b. Muâz El-Anberî rivayet etti. (Dediki): Bize babam rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be, A'meş'den, o da İbrahim'den, o da Ebû Ma'mer'den, o da Abdullah b. Mes'ud'dan naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) zamanında ay iki parçaya yarıldı da, parçanın birini dağ örttü, diğer parça dağın üzerinde idi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Allahım! Şahid ol!» dedi. İZAH 2803 TE
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ubeydullah b. Muâz rivayet etti. (Dediki): Bize babam rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be, A'meş'den, o da Mücâhid'den, o da ibni Ömer'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen bu hadîsin mislini rivayet etti. Kİ O 2800 DIR Bu nedenle buradaki sened’in metmi olarak 2800’ü görebilirsiniz
- Bāb: ...
- باب ...
{M-45} Bu hadîsi bana Bişr b, Hâlid de rivayet etti. (Dediki): Bize Muhammed b. Ca'fer haber verdi. H. Bize Muhammed b. Beşşâr' dahi rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Ebî Adiy rivayet etti. Her iki râvî Şu'be'den İbni Muâz'ın Şu'be'den isnâdıyla onun hadîsi gibi rivayette bulunmuşlardır. Yalnız İbni Ebî Adiyy'in hadîsinde : «Bunun özerine: Şahîd olun! Şahîd olun! buyurdular.» ifâdesi vardır. İZAH 2803 TE
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Mûsennâ da rivayet etti. (Dediki): Bi2e Muhammed b. Ca'fer ile Ebû Dâvud rivayet ettiler. H. Bize îbni Beşşâr dahi rivayet etti. (Dediki): Bize Yahya b. Saîd ile Muhammed b. Ca'fer ve Ebû Dâvud rivayet ettiler. Bunların hepsi Şu'be*den, o da Katâde'den, o da Enes'den naklen rivayet etmişlerdir. Enes: «Ay iki parçaya ayrıldı.» demiştir. Ebû Davud'un hadîsinde: «Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) zamanında ay yarıldı.» ifâdesi vardır. İZAH 2803 TE
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Musa b. Kureyş Et-Temîmî rivayet etti. (Dediki): Bize İshak b. Bekr b. Mudar rivayet etti. (Dediki): Bana babam rivayet etti. (Dediki): Bize Ca'fer b. Rabîa, Irak b. Mâlik'den, o da Ubeydullah b. Abdillah b. Utbe b. Mes'ud'dan, o da İbni Abbas'dan naklen rivayet etti. İbnû Abbas: «Gerçekten ay Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) zamanında yarıldı.» demiş
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Ubeydullah b. Saîd de rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Usâme, A'meş'den rivayet etti. (Demişki): Bize Saîd b. Cübeyr, Ebû Abdirrahman Es-Sülemî'den rivayet etti. (Demişki): Abdullah b. Kays şunu söyledi. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «İşittiği bîr ezaya Allah Tealâ'dan daha sabırlı kimse yoktur, kâfirler ona şerik koşuyor, çocuk iddia ediyor, bununla beraber o kendilerine nzk ve afiyet ihsan ediyor, onlara veriyor!» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ubeydullah b. Muâz EI-Anberî rivayet etti. (Dediki): Bize babam rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be, Ebû İmran El-Cevnî'den, o da Enes b. Mâlik*den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen rivayet etti. (Şöyle buyurmuşlar) : «Allah Tebâreke ve Teâla cehennemliklerin en hafif azab edilenine: Dünya ve ondaki butun varlıklar senin olsa, onları fidye verir miydin? diye soracak. O kîmse : Evet! cevabını verecektir. Bunun üzerine : Ben senden daha Adem'in sulbünde iken bundan daha ehvenini, şirk koşmamanı (zannederim şöyle dedi)... Benim de seni cehenneme koymamamı diledim de, sen şirk'den başkasını kabul etmedin, buyuracaktır.»
- Bāb: ...
- باب ...
{M-51} Bize bu hadîsi Muhammed b. Beşşâr rivayet etti. (Dediki): Bize Muhammed (yâni; îbni Ca'fer) rivayet etti. (Dediki); Bize Şu'be, Ebû îmran'dan rivayet etti. (Demişki): Ben Enes b. Mâlik'i, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellemj'den naklen bu hadîsin mislini rivayet ederken dinledim. Yalnız: «Seni cehenneme koymamamı...» ifâdesi müstesna! Çünkü onu anmamıştır)
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ubeydullah b. Ömer El-Kavârîrî ile İshak b. İbrahim, Muhammed h. Müsennâ ve İbni Beşşâr rivayet ettiler. (İshak: Ahbeıana; ötekiler: Haddesena tâbirlerini kullandılar.) (Dedilerki): Bize Muâz b. Hişâm rivayet etti. (Dediki): Bize babam, Katâde'den rivayet etti. (Demişki): Bize Enes b. Mâlik rivayet etti ki, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuşlar : «Kıyamet gönünde kâfire: Ne dersin? Senin yer dolusu altının olsa, bunları fidye verir miydin? diye sorulacak. Kâfir: Evet! cevabını verecek. Bunun üzerine kendisine: Senden bundan daha kolayı istenmişti, denilecektir.»
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Abd b. Humeyd de rivayet etti. (Dediki): Bize Ravh b. Ubâde rivayet etti. H. Bana Amr b. Zürâra da rivayet etti. (Dediki): Bize Abdü'l-Vahhab (yâni; İbni Atâ') haber verdi. Her iki râvi Saîd b. Ebî Arûbe'den, o da Katâde'den, o da Enes'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen bu hadîsin mislini rivayet etmiştir. Yalnız o: «Kendisine: Yalan söyledin, senden bundan daha kolayı istenmişti, buyurulacaktır...» demiştir. izah: Bu hadîsi Buhârî Kitâbu'l-Enbiya ile Kitabu sıfetü Nâr'da tahric etmiştir. İftida: Kişinin düştüğü vartadan kurtulmak için mal vermesidir. Bu hadîsdeki «diledim» tâbirinden murad; emrettim, demektir. Nitekim rivayetin birinde, senden istenildi, buyurulması bu mânâyı te'yid etmektedir. Çünkü ehl-i hakka göre Allah Teâlâ bir şeyi dilediği vakit olmaması imkânsızdır. Ehl-i Hakkın mezhebine göre Allah Teâlâ var olan şeylerin hepsini hayrıyle, şerriyle dileyerek yaratır. Bunlar da imanla küfürde dâhildir. Mü'minin imanını, kâfirin de küfrünü murad eder. Bu bâb da Mu'tezile fırkası muhalefet etmiş: «Allah kâfirin imânını murad etmiş; küfrünü dilememiştir.» demişlerdir. Bu söz bâtıldır. Çünkü Allah Teâlâ hakkında âciz isbatını istilzam eder. Bundan Allah Teâlâ'nın mülkünde dilemediği şeylerin vuku bulması lâzım gelir. Ki, Teâlâ Hazretleri bundan münezzehdir. Hadisin mânâsı şudur: Kıyamet gününde dünya bütün varlıklarıyla kâfirlerin elinde olsa ve azabdan kurtulmak için bunu fidye olarak vermek ellerinden gelse, hiç tereddüd etmeden verirlerdi. Hadîsdeki, yalan söyledin, tâbiri: Dünyaya dönmüş olsan bunu yapmazdın, yalan söylerdin, manasınadır. Yoksa âhirette mülk'e kadir olsalar onu gerçekten fidye olarak verirler. Hadîs-i şerif Allah buyuruyor. Allah diyor, gibi sözlerin caiz olduğu da delildir. Selefden bazıları bunu kerih görmüş: «Allah buyurdu...» denilmesi lâzım geldiğini söylemişlerdir. Bunun doğru olmadığını evvelce görmüş, bilûmum ulemânın cevaza kail olduklarını bildirmiştik
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Züheyr b. Harb ile Abd b. Humeyd rivayet ettiler. Lâfız Züheyr'indir. (Dedilerki): Bize Yûnus b. Muhammed rivayet etti. (Dediki): Bize Şeyban, Katâde'den rivayet etti. (Demişki): Bize Enes b. Mâlik rivayet etti ki: Bir adam : — Yâ Resûlallah! Kıyamet gününde kâfir yüzüstü nasıl haşredilecek? diye sormuş. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Selletn): «Onu dünyada iki ayağı üzerinde yürüten, Kıyamet gününde yüzüstü yürütmeye kadir değil midir?» buyurmuşlar. Katâde: Hay hay, Rabbimizin izzeti hakkı için, demiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Amru'n-Nâkıd rivayet etti. (Dediki): Bize Yezid b. Harun rivayet etti. (Dediki): Bize Hammad b. Seleme, Sabit El-Bûnânî'den, o da Enes b. Mâlik'den naklen haber verdi. (Demişki): Resûlulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdular: «Kıyamet gününde cehennemliklerin dünyaya dalan en müreffehi getirilerek cehenneme bir kere daldırılacak. Sonra : — Ey âdemoğlu! Hiç bir hayır gördün mü? Sana hiç bir nimet uğradı mı? denilecek. O : — Hayır! Vallahi Yarabbi! diyecek. Bir de cennetliklerden dünyada iken insanların en yoksulu getirilecek ve cennete bîr kere daldırılacak. Kendisine : — Ey Âdemoğlu! Hiç yoksulluk gördün mü? Başından hiç şiddet geçti mi? dîye sorulacak. O da : — Hayır! Vallahi ya Rabbi! Başımdan hiç yoksulluk geçmedi : Hiç bir şiddet görmedim, diyecektir.»
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Züheyr b. Harb rivayet ettiler. Lafız Züheyr'indir. (Dedilerki): Bize Yezîd b. Harun rivayet etti. (Dediki): Bize Hemmam b. Yahya, Katade'den, o da Enes b. Malik'den naklen haber verdi. (Şöyle demiş): Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Şüphesiz ki, Allah hiç bir mü'mine işlediği hayrı mükafatsız bırakmaz. O hayır sebebiyle hem dünyada dilediği verilir, hem de ahirette mükafatlandırılır. Kafire gelince dünyada Allah için yaptığı hayırlar karşılığında ona rızık verilir. Ahirete vardığında ise onun kendisi ile mükafatlandırılacağı bir hayrı yoktur.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Asım b. Nadr Et-Teymî rivayet etti. (Dediki): Bize Mu'temir rivayet etti. (Dediki): Ben babamdan dinledim. (Dediki): Bize Katade, Enes b. Malik'den rivayet etti. O da Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den rivayet etmişki: Şöyle buyurmuşlar: «Kafir bir hayır işlediği vakit onun sebebiyle kendisine dünyadan bir nimet verilir. Mü'mine gelince, şüphesiz Allah onun hasenatını ahirette biriktirir. Taatından dolayı dünyada da akabinde rıztk verir.»
- Bāb: ...
- باب ...
{M-57} Bize Muhammed b. Abdillah Er-Ruzzî rivayet etti. (Dediki): Bize Abdu'l-Vehhab b. Ata', Saîd'den, o da Katade'den, o da Enes'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen yukarkilerin hadîsi manasında haber verdi
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Abdû'l-A'la, Ma'mer'den, o da Zûhrî'den, o da Saîd'den, o da Ebû Hureyre'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Mü'min'in misâli ekin gibidir. Ekini rüzgâr sallar durur. Mü'mine de belâ gelmekte devam eder. Münafığın misâli ise erz ağacı gibidir. Kesilmedikçe sallanmaz.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
{M-58} Bize Muhammed b. Râfi' ile Abd b. Humeyd, Ahdûrrezzak'dan rivayet ettiler. (Demişki) : Bize Ma'mer, Zührî'den bu isnadla rivayet etti. Yalnız Abdûrrezzâk'ın hadîsinde «tümîlühû» yerine «tülîühû» kelimesi vardır. İZAH 2810 DA
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Abdullah b. Numeyr ile Muhammed b. Bişr rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Zekeriyya b.. Ebî Zaide, Sa'd b. İbrahim'den rivayet etti. (Demişki): Bana İbni Ka'b b. Mâlik, babası Ka'b'dan rivayet etti. (Şöyle demiş): Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Mü'minin misali ekinden bir deste gibidir. Rüzgar onu eğiltir. Kimi yere yıkar, kimi doğrultur. Nihayet kurur. Kâfirin misâli ise kökü üzerinde dimdik duran erze ağacı gibidir. Onu hiç bir şey eğiltemez. Nihayet sökülmesi bir defada olur.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Züheyr b. Harb rivayet etti. (Dediki): Bize Bişr b. Seriy ile Abdurrahman b. Mehdi rivayet ettiler. (Dedilerki); Bize Süfyan, Sa'd b. İbrahim'den, o da Abdurrahman b. Ka'b b. Mâlik'den, o da babasından naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Mü'minin misâli ekinden bir deste gibidir. Rüzgarlar onu eğiltîr. Bazen yere yıkar, bazen de doğrultur. Nihayet eceli gelir. Münafığın misali ise, kendisine hiç bir şey dokunmayan dimdik erze ağacı gibidir. Sonunda bu ağacın sökülmesi bir defada olur.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bana bu hadîsi Muhammed b. Hatim ile Mahmud b. Gaylan da rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Bişr b. Seriy rivayet etti. (Dediki): Bize Süfyan, Sa'd b. İbrahim'den, o da Abdullah b. Ka'b b. Mâlik'den, o da babasından, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen rivayet etti. Şu kadar varki, Mahmud, Bişr'den naklettiği rivayetinde : «Kâfirin misâli ise erze ağacı gibidir.» demiş. İbni Hatim ise Züheyr'in dediği gibi münafığın misâli.» demiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Bize bu hadîsi Muhammed b. Beşşâr ile Abdullah b. Hâşim de rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Yahya (bu zat Kattân'dır.) Süfyan'dan, o da Sa'd b, İbrahim'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen yukarkilerin hadîsi gibi rivayet etti. Bunların ikisi de Yahya'dan rivayet ettikleri hadîslerinde: «Kâfirin misâli ise erze ağacı gbidir.» demişlerdir. (İbni Haşim: Abdullah b. Ka'b b. Mâlik'den, o da babasından naklen, dedi. İbni Beşşâr ise: İbni Ka'b b. Mâlik'den, o da babasından naklen, dedi)
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Yahya b. Eyyûb ile Kuteybe b. Saîd ve Ali b. Hucur Es-Saidî rivayet ettiler. Lâfız Yahya'nındır. (Dedilerki): Bize İsmail (yâni; îbni Ca'fer) rivayet etti. (Dediki): Bana Abdullah b. Dînar haber verdi ki: Abdullah b. Ömer'i şöyle derken işitmiş: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Gerçekten ağaçlardan bir ağaç vardır ki, yaprağı düşmez. Bu ağaç müslümanın misalidir. Şimdi bana söyleyin, bu ağaç nedir?» buyurdular. Bunun üzerine cemâatin zihinleri kırlardaki ağaçlara takıldı. Abdullah demiş ki: İçimden bunun hurma olduğu geçti. Fakat (söylemeye) utandım. Sonra cemaat: — Bize bunun ne olduğunu söyle yâ Resûlallah! dediler. Bunun üzerine : «O hurma ağacıdır.» buyurdu. Abdullah demiş ki: Ben bunu Ömer'e andım da : «O hurma ağacıdır deseydin, benim için filân ve filân şeyden makbul olurdu.» dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Muhammed b. Ubeyd El-Guberî rivayet etti. (Dediki): Bize Hammad b. Zeyd rivayet etti. (Dediki): Bize Eyyûb Ebû'l-Halil Ed-Dubaî'den, o da Mücahid'den, o da İbni Ömer'den naklen rivayet etti. (Demişki): Bir gün Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ashabına : «Bana misâli mü'min gibi olan bir ağaç haber verin!» dedi. Bunun üzerine cemâat çölün ağaçlarından birini anmaya başladılar. İhni Ömer demiş ki: İçimden yahut kalbimden bu ağacın hurma olduğu geçti. Bunu söyleyecek oldum, bir de baktım ki, karşımdakiler kavmin büyükleri! Konuşmaktan çekindim. Onlar susunca Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Bu ağaç hurmadır.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
{m-64} Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe İle İbni Ebî Ömer rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Süfyan b. Uyeyne îbni Ebî Necih'dan, o da Mücâhid'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş) : İbnû Ömer'le Medine'ye doğru arkadaşlık ettim. Ama onu Resulullah (Sûllallahu Aleyhi ve Sellem)'den bir hadîsden başka hadîs rivayet ederken işitmedim. (Dediki): Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanında idik. Kendisine hurma özü getirildi... Ve râvî hadîsi yukarkilerin hadîsi gibi nakletmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
{m-64-2} Bize İbni Numeyr de rivayet etti. (Dediki): Bize babam rivayet etti. (Dediki): Bize Seyf rivayet etti. (Dediki): Mücâhidi şöyle derken işittim. Ben İbni Ömer'i: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e hurma özü getirildi... derken dinledim. Ve râvî yukarkilerin hadîsi gibi anlatmıştır
- Bāb: ...
- باب ...
{m-64-3} Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Usâme rivayet etti. (Dediki): Bize Ubeydullah b. Ömer, Nâfi'den, o da İbni Ömer'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanında idik: «Bana müsiüman bir adamın benzeri yahut müslöman bir adam gibi bir ağaç haber verin, o ağacın yaprakları dökülmez.» buyurdular. İbrahim demiş ki: Umulur ki Müslim, meyve verir de, dedi. Başkasının nüshasında da : Her zaman meyve vermez, şeklinde buldum. îbni Ömer demiş ki: Bu ağacın hurma olduğu içimden geçti ama Ebû Bekr'le Ömer'in konuşmadıklarını gördüm. Ben de konuşmaktan yahut bir şey söylemekten çekindim. Müteakiben Ömer: Onu söylemiş olsaydın, benim için filân ve filân şeyden daha makbul olurdu, dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Osman b. Ebî Şeybe ile İshak b. İbrahim rivayet ettiler. (îshak bize haber verdi; Osman ise bize rivayet etti tâbirlerini kullandılar. Osman dediki): Bize Cerir, A'meş'den, o da Ebû Süfyan'dan, o da Câbir'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Ben Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i: «Şeytan Arab yarımadasında namaz kılanların kendisine ibâdet etmesinden ümidini kesmiştir. Lâkin aralarında aldatma hususunda (çalışmaktadır).» buyururken İşittim
- Bāb: ...
- باب ...
{m-65} Bize bu hadîsi Ebû Bekr b. Ebî Şeybe de rivayet etti. (Dediki): Bize Veki' rivayet etti. H. Bize Ebû Kureyb dahi rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Muaviye rivayet etti. Her iki râvi A'meş'den bu isnadla rivayet etmişlerdir. İZAH 2815 TE
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Osman b. Ebî Şeybe ile tshak b. İbrahim rivayet ettiler. (İshak: Ahberana; Osman ise: Haddesena tâbirlerini kullandılar. Osman dediki): Bize Cerir, A'meş'den, o da Ebû Süfyan'dan, o da Câbir'den naklen rivayet etti. Câbir şöyle demiş: Ben Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i: «Şüphesiz iblisin tahtı denizin üzerindedir. Çetelerini gönderir de insanlara fitne verirler. Ona göre bunların en büyüğü, en büyük fitne verendir.» buyururken işittim
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Kureyb Muhammed b. Ala ile İshak b. İbrahim rivayet ettiler, Lafız Ebû Kureyb'indir. (Dedilerki): Bize Ebû Muâviye haber verdi. (Dediki): Bize A'meş, Ebû Süfyan'dan, o da Câbir'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Gerçekten iblis tahtını suyun üzerine koyar. Sonra çetelerini gönderir. Bunların ona derece itibariyle en yakın olanı, en büyük fitne çıkaranıdır. Bunlardan biri gelerek: Şöyle şöyle yaptım, der. O da: Hiç bir şey yapmamışsın, der. Sonra biri gelerek onu karısıyla birbirinden ayırmadan bırakmadım, der. Bunu kendisine yaklaştırır ve: Sen ne iyisin, der.» buyurdular, A'meş demiş ki: «Zannederim onu iltizam eder, dedi.»
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Seleme b. Şebîb rivayet etti. (Dediki): Bize Hasen b. A'yen rivayet etti. (Dediki): Bize Ma'kıl, Ebû'z-Zübeyr'den, o da Câbir'den naklen rivayet etti. Câbir, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i şöyle buyururken işitmiş : «Şeytan çetelerini gönderir de insanlara fitne verirler. Onun indinde derece itibariyle bunların en büyüğü, en büyük fitne çıkaranıdır.» İZAH 2815 TE
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Osman b. Ebî Şeybe ile İshak b. İbrahim rivayet ettiler. (İshak: Ahberana; Osman ise: Haddesena tâbirlerini kullandılar. Dedilerki): Bize Cerir, Mansûr'dan, o da Sâlim b. Ebi'I-Ca'd'dan, o da babasından, o da Abdullah b. Mes'ud'dan naklen rivayet etti. (İbn-i Mes’ud şöyle demiştir:) Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Siz’den hiç bir kimse yoktur ki: Kendisine cinlerden bir arkadaşı vekil kılınmamış olsun !» buyurdu. Ashab : — Yâ sana yâ Resûlallah? dediler. «Bana da: Şu kadar var ki, Allah onun hakkında bana yardım etti de o müslümnn oldu. Artık bana hayırdan başka bir şey emretmiyor.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
{m-69} Bize İbni Müsenna ile İbni Beşşâr rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Abdurrahman (yâni; İbni Mehdi) Süfyan'dan rivayet etti. H. Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe de rivayet etti. (Dediki): Bize Yahyâ b. Âdem, Ammâr b. Ruzeyk'dan rivayet etti. Her iki râvî Mansur'dan, Cerir'in isnadıyle onun hadîsi gibi rivayet etmişlerdir. Şu kadar var ki, Süfyan'ın hadîsinde : «Kendisine cinlerden bir arkadaşı, meleklerden de bir arkadaşı vekil kılınmıştır.» ibaresi vardır. İZAH 2815 TE
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Harun b. Saîd EI-Eylî rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Vehb rivayet etti. (Dediki): Bana Ebû Sahr, İbni Kuseyt'dan naklen haber verdi. Ona da Urve, ona da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in zevcesi Âişe rivayet etmişki: (Aişe r.anha şöyle demiştir:) Resulullah (Salîallahu Aleyhi ve Sellem) geceleyin Âişe'nin yanından çıkmış. Âişe demiş ki: Ben onu kıskandim. Az sonra gelerek benim ne yaptığımı gördü. Ve: «Sana ne oldu ya Âişe! Kıskandın mı?» diye sordu. — Bana ne olacak, benim gibisi, senin gibi bir zâtı kıskanmaz dedim. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'. «Sana şeytan’ın mı geldi?» dedi. Ben: — Yâ Resûlallah! Benimle beraber şeytan mı var? dîye sordun «Evet!» dedi. — Yâ her insanla birlikte? dedim. «Evet!» cevâbını verdi. — Seninle de mi yâ Resûlallah? dedim. «Evet! Lâkin Rabbîm onun hakkında bana yardım etti, tâ ki müsluman oldu.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Kuteybe b. Saîd rivayet etti. (Dediki): Bize Hammad (yâni; İbni Zeyd) Eyyûb'dan, o da Muhammed'den, o da Ebû Hureyre'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen rivayet etti. (Şöyle buyurmuşlar) : «Hiç bir kimseyi ameli cennet'e koymaz.» Bunun üzerine: — Seni de mi yâ Resûlallah? denilmiş. «Beni de! Meğer ki, Rabbim beni rahmetiyle örte.» buyurmuş
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Müsennâ rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Ebî Adiy, İbni Avn'dan, o da Muhammed'den, o da Ebû Hureyre'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Nebi (Sallallahu Aleyh: ve Sellem): «Sizden hiç bir kimse yoktur ki, kendisini ameli kurtarsın!» buyurdu. Ashab: — Seni de mi yâ Resûlallah? dediler. «(Evet!) Benî de! Meğer ki, Allah kendinden bir mağfiret ve rahmetle beni sarmış ola!» buyurdu. îbni Avn eliyle şöyle yapmış ve başına işaret ederek : Beni de! Meğer ki, Allah kendinden bir mağfiret ve rahmetle beni örtmüş ola!» demiş
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Züheyr h. Harb rivayet etti. (Dediki): Bize Cerir, Süheyl'den, o da babasından, o da Ebû Hureyre'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Resûlullah (Sallallahu Aieyhi ve Sellem): «Hiç bîr kimseyi ameli kurtaracak değildir.» buyurdu. Ashab : — Seni de mi yâ Resûlallah! dediler. «(Evet!) Beni de! Meğer ki, Allah kendinden bîr rahmet ile imdadıma yetişe!» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Muhammed b. Hatim de rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Abbâd Yahya b. Abbâd rivayet etti. (Dediki): Bize İbrahim b. Sa'd rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Şihab Abdurralunan b. Avf'ın azatlısı Ebû Ubeyd'den, o da Ebû Hureyre'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Sizden hiç birinizi ameli cennete koyacak değildir.» buyurdu. Ashab: — Seni de mi yâ Resûlallah! dediler, «(Evet!) Beni de! Meğer ki, Allah kendinden bir fadl-u rahmetle beni örte!» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Abdillah b. Numeyr rivayet etti. (Dediki); Bize babam rivayet etti. (Dediki): Bize A'meş, Ebû Sâlih'den, o da Ebû Hureyre'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Yaklaşın ve doğruyu arayın! Bilmiş olun ki, sîzden hiç bir kimse ameliyle kurtulacak değildir.» buyurdu. Ashab — Yâ Resûlallah! Sen de mi? dediler. «(Evetl) Ben de! Meğer ki, Allah kendinden bîr rahmet ve fad! ile beni örtmüş ola.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bize İbni Numeyr de rivayet etti. (Dediki): Bize babam rivayet etti. (Dediki): Bize A'meş, Ebû Süfyan'dan, o da Câbir'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen bu hadîsin mislini rivayet etti
- Bāb: ...
- باب ...
{m-76} Bize İshak b. İbrahim rivayet etti, (Dediki): Bize Cerir, A'meş'den iki isnadla birden İbni Numeyr'in rivayeti gibi rivayette bulundu. İZAH 2818 DE
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Ebû Kureyb rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Ebû Muaviye, A'meş'den, o da Ebû Sâlih'den, o da Ebû Hureyre'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen bu hadîsin mislini rivayet etti. O: «Müjde size!» cümlesini de ziyâde etmiştir. İZAH 2818 DE
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Seleme b. Şebîb rivayet elti. (Dediki); Bize Hasen b. A'yen rivayet etti, (Dediki): Bize Ma'kil Ebû'z-Zübeyr'den, o da Câbir'den naklen rivayet etti. Câbir şöyle demiş: Ben Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Sizden hiç bir kimseyi ameli cennete koyamaz. Onu cehennemden de koruyamaz. Beni de (öyle)! Ancak Allah'dan bir rahmetle (olursa) o başka!» buyururken işittim
- Bāb: ...
- باب ...
Bize İshak b. İbrahim de rivayet etti. (Dediki): Bize Abdû'l-Aziz b. Muhammed haber verdi. (Dediki): Bize Musa b. Ukbe haber verdi. H. Bana Muhammed b. Hatim dahi rivayet etti. Lâfız onundur. (Dediki): Bize Behz rivayet etti. (Dediki): Bize Vûheyb rivayet etti. (Dediki): Bize Musa b. Ukbe rivayet etti. (Dediki): Ebû Seleme b. Abdirrahman b. Avf'ı, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in zevcesi Âişe'den rivayet ederken dinledim. Âişe şöyle diyormuş: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Doğruyu arayın, yaklaşın ve müjde size! Çünkü hiç bir kimseyi ameli cennete koyacak değildir.» buyurdu Ashab: — Seni de mi yâ Resûlallah? dediler. «(Evet!) Beni de! Meğer ki, Allah kendinden bir rahmetle beni örtmüş ola iyi bilin kî, Allah'a en makbul amel az da olsa en devamlı yapılandır.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
{m-78} Bize bu hadîsi Hasen EI-Hulvânî de rivayet etti. (Dediki): Bize Ya'kub b. İbrahim b. Sa'd rivayet etti. (Dediki): Bize Abdü'l-Aziz b. Muttalib, Musa b. Ukbe'den bu isnadla rivayet etti.'Ama «Müjdeleyin...» sözünü anmadı
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Kuteybe b. Saîd rivayet etti. (Dediki); Bize Ebû Avâne, Ziyâd b. ilâka'dan, o da Muğira b. Şu'be'den naklen rivayet etti kî, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ayakları şişinceye kadar namaz kılmış. Kendisine: — Sen hâlâ bu külfete katlanıyor musun? Halbuki Allah senin gelmiş geçmiş bütün günahlarını atfetmiştir, denilmiş. Bunun üzerine: «Şükreden bir kul olmayayım mı?» buyurmuşlar
- Bāb: ...
- باب ...
Bİze Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile İbni Numeyr rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Süfyan Ziyâd b. İlâka'dan rivayet e«i. O da Muğîra b. Şu'be'yi şöyle derken işitmiş: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ayakları şişinceye kadar namaz kıldı. Ashab : — Allah senin gelmiş geçmiş bütün günahlarını atfetmiştir, dediler. O: «Şükreden bir kul olmayayım mı?» buyurdular. İZAH 2820 DE
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Harun b. Mâruf ile Harun b. Saîd EI-Eylî rivayet ettiler. (Dedilerki): Bire İbni Vehb rivayet etti. (Dediki): Bana Ebû Sahr, İbni Kuseyt'den, o da Urve b. Zübeyr'den, o da Âişe'den naklen haber verdi. (Şöyle demiş): Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) namaz kıldığı vakit ayakları patlayacak derecede ayakta dururdu, Aişe : — Ya Resûlallah! Allah senin gelmiş geçmiş bütün günahlarını sana bağışladığı halde yine bunu mu yapıyorsun? demiş. Bunun üzerine: «Ya Aişe! Şükreden bir kul olmayayım mı?» buyurmuşlar
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr.b. Ebî Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Veki' ile Ebû Muâviye rivayet ettiler. H. Bize İbni Numeyr de rivayet etti. Lâfız onundur. (Dediki): Bize Ebû Muâviye, A'meş'den, o da Şakik'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Abdullah'ın kapısı yanında oturduk, onu bekliyorduk, derken yanımızdan Yezid b. Muâviyete'n-Nehaî geçti. — Bize şunun yerini bildir, dedik. Hemen onun yanına girdi. Ve az sonra Abdullah yanımıza çıkarak: — Ben sizin burada olduğunuzu haber aldım. Ama yanınıza çıkmama sizi bıktırırım endişesi mani oldu. Gerçekten Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bizi bıktırır endişesiyle bazı günler va'z hususunda bizden söz alırdı, dedi
- Bāb: ...
- باب ...
{m-82} Bize Ebû Saîd El-Eşec rivayet etti. (Dediki): Bize İbni İdris rivayet etti, H. Bize Mincab b. Haris Et-Temîmî de rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Müshir rivayet etti. H. Bize İshak b. İbrahim ile Ali b. Haşrem de rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize İsa b. Yûnus haber verdi. H. Bize İbni Ebî Ömer dahi rivayet etti. (Dediki): Bize Süfyan rivayet etti. Bu râvilerin hepsi A'meş'den bu isnadla bu hadîsin mislini rivayet etmişlerdir. Mincâb İbni Müshir'den rivayetinde şunu zîyâde etti: «A'meş dediki: Bana Amr b. Murra dahî Şakîk'dan, o da Abdullah'dan naklen bu hadîsin mislini rivayet etti.»
- Bāb: ...
- باب ...
Bize İshak b. İbrahim de rivayet etti. (Dediki): Bize Cerir, Mansûr'dan naklen haber verdi. H. Bize İbni Ebî Ömer dahi rivayet etti. Lâfız onundur. (Dediki): Bize Fudayl b. Iyâd, Mansûr'dan, o da Ebû Vâil Şakîk'dan naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Abdullah bize her perşembe günü müzâkere yapardı. Bir adam kendisine : — Yâ Ebâ Abdirrahman! Biz senin konuşmanı seviyor, onu arzu ediyoruz. Bize her gün konuşmuş olmanı diliyoruz, dedi. Bunun üzerine Abdullah şunu söyledi; — Sizinle konuşmaktan beni men eden sizi bıktırırım korkusudur, Gerçekten Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bizi bıktırır endişesiyle bazı günler va'z hususunda bizden söz alırdı. izah: Bu hadîsi Buhârî «Kitâbu'l-İlim»'de tahric etmiştir. Ebû Abdirrahman, Hz. Abdullah b. Mesud'un künyesidir. «Yetehavvelûnâ» kelimesinin meşhur mânâsı bizden söz alırdı, demektir. Bazıları bunun bizi ıslâh ederdi, mânâsına geldiğini; bir takımları va'z için bize anîden gelirdi, demek olduğunu söylemişlerdir. -Bizi bir insanın hizmet işini kapadığı gibi hapsederdi...» mânâsına geldiğini söyleyenler de vardır. Hadîs-i şerif cemaatı bıktırmamak için va'zı fazla uzatmayıp orta hâle dikkat etmenin lüzumuna delildir