Sahih Muslim
...
(54) Kitāb: The Book of Tribulations and Portents of the Last Hour
(54) ...
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Amru'n-Nâkıd rivayet etti. (Dediki): Bize Süfyan b. Uyeyne, Zührî'den, o da Urve'den, o da Zeyneb binti Ümmii Seleme'den, o da Ümmii Habibe'den, o da Zeyneb binti Cahş'dan naklen rivayet ettiki, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Uykusundan, «Allah'dan başka ilâh yoktur! Yaklaşan şer'den vay Arab'ın haline! Bu gün Ye'cüc Me'cuc'un seddinden şu kadarı açıldı.» diyerek uyandı. Süfyan eliyle on düğümü yapmıştır. Ben: Yâ Resûlallah! Aramızda suleha varken biz helak mı olacağız? dedim. «Evet! Fısku fücur çoğaldığı vakit!» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
{m-1} Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Saîd b. Amr El-Eş'asî, Züheyr b. Harb ve İbni Ebî Ömer rivayet ettiler. (Dedilerki); Bize Süfyan, Zührî'den bu isnadla rivayet etti. Bu râviler Süfyan'dan gelen isnadda ziyâde yaparak şöyle dediler: Zeyneb binti Ümmü Seleme'dcn, o da Habibe'den, o da Ümmü Habibe'den, o da Zeyneb binti Cahş'dan.»
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Harmele b. Yahya rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Vehb haber verdi. (Dediki): Bana Yûnus, İbni Şihab'dan naklen haber verdi. (Demişki): Bana Urve b. Zübeyr haber verdi. Ona da Zeyneb binti Ebî Seleme haber vermiş. Ona da Ümmü Habibe binti Ebî Süfyan haber vermişki, Nebi (Sallallahu Aleyhı ve Sellem)'in zevcesi Zeyneb binti Cahş şöyle demiş: Bir gün Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) korkarak yüzü kızarmış olduğu halde dışarı çıktı: «Allah'dan başka İlâh yoktur! Yaklaşan şer'den vay Arab'ın haline! Bugün Ye'cuc Me'cuc seddinden şunun kadarı açıldı.» diyordu. Râvî baş parmağı ile ondan sonra gelen parmağı halka yapmıştır. Zeyneb demiş ki: Ben: Yâ Resûlallah! Aramızda suleha varken biz helak mı olacağız? dedim. «Evet! Fısku fücur çoğaldığı vakit!» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
{m-2} Bana Abdul-Melik b. Şuayb b. Leys de rivayet etti. (Dediki): Bana babam dedemden rivayet etti. Demişki): Bana UkayI b. Hâlid rivayet etti. H. Bize Amru'n-Nâkıd dahî rivayet etti. (Dediki): Bize Ya'kub b. İbrahim b. Sa'd rivayet etti. (Dediki): Bize babam Sâlih'den rivayet etti. Her iki râvî İbni Şihab'dan, Yûnus'un, Zührî'den onun isnadıyla rivayet ettiği hadîs gibi rivayette bulunmuşlardır. İZAH 2881 DE
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe de rivayet etti. (Dediki): Bize Ahmed b. İshak rivayet etti. (Dediki): Bize Vüheyb rivayet etti. (Dediki): Bize Abdullah b. Tavus, babasından, o da Ebû Hureyre'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen rivayet etti. «Bugün Ye'cuc Me'cuc seddinden şu kadar bir yer açıldı.» buyurmuşlar. Vüheyb eliyle doksan düğümü yapmış
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Kuteybe b. Saîd ile Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ve İshak b. İbrahim rivayet ettiler. Lâfız Kuteybe'nindİr. (İshak: Ahberana; ötekiler : Haddesenâ tâbirlerini kullandılar. Dedilerki): Bize Cerir, Abdû'l-Aziz b. Rufey'den, 0 da Ubeydullah b. Kıptiyyeden naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Ben de beraberlerinde olduğum halde Haris b. Ebî Rabîa ile Abdullah b. Safvan Ümmü'l-Mü'minin, Ümmü Seleme'nin yanıma girdiler de ona batırılacak olan orduyu sordular. Bu mesele İbni Zübeyr'in hilâfeti günlerindeydi. Ümmü Seleme şunu söyledi: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Selllem): «Kâ'be'ye biri sığınacak ve kendisine bir ordu gönderilecek. Bunlar yerin bir çölünde iken yere batırılacaklardır.» buyurdu. Ben; — Yâ Resûlallah! O halde zorla götürülenin hâli ne olacak? dedim. «Onlarla beraber o da batırılacak. Lâkin o kıyamet gününde niyetine göre diriltilecekierdir.» buyurdular. Ebû Ca'fer: «Bu çöl Medine'nin çölüdür.» demiş
- Bāb: ...
- باب ...
Bize bu hadîsi Ahmed b. Yûnus rivayet etti. (Dediki): Bize Züheyr rivayet etti. (Dediki): Bize Abdû'l-Aziz b. Rufey' bu isnadla rivayet etti. Onun hadîsinde şu da vardır : «Dediki, bunun üzerine ben Ebû Ca'feı'e rastlayarak Ümmü Seleme ancak yerden bir çöl olduğunu söyledi, dedim. Ebû Ca'fer: Asla! Vallahi o Medine'nin çölü'dür, dedi.» İZAH 2884 TE
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Amru'n-Nâkıd ile İbni Ebî Ömer rivayet ettiler. Lafız Amr'mdu-. (Dedilerki): Bize Süfyan b. Uyeyne, Umeyye b. Safvan'dan rivayet etti. O da dedesi Abdullah b. Safvan'ı şöyle derken işitmiş. Bana Hafsa haber verdi. ki: Kendisi Nebi Sallallahu Aleyhi ve Selem’i: «Bu beyte bir ordu gaza etmek için mutlaka kastedecektir. Fakat yerin bir çölüne vardıkları zaman ortada bulunanları batırılacak, Öndekileri sondakilerine haykıracaklar, sonra onlarla batırılacaklar. Ve onlardan haber veren serseriden başka kimse kalmayacaktır.» buyururken işitmiş: Bunun üzerine bir adam : — Sana şâhid olurum ki: Hafsa'nın üzerinden yalan söylemedin, Hafsa'ya da şâhid olurum ki, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in üzerinden yalan söylememiştir, dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Muhammed b. Hâtim b. Meymûn da rivayet etti. (Dediki); Bize Velid b. Salih rivayet etti. (Dediki): Bize Ubeydullah b. Amr rivayet etti. (Dediki): Bize Zeyd b. Ebî Üneyse, Abdü'l-Melîk El-Amirî'den, o da Yûsuf b. Mâhek'den naklen rivayet etti, (Demişki): Bana Abdullah b. Safvân, Ümmü'l-Mü'mininden naklen haber verdiki: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den kâbe'yi kastederek: «Bu beyte kuvveti, sayısı ve hazırlığı olmayan bir kavim sığınacaktır. Kendilerine bir ordu gönderilecek, fakat bunlar yerin bîr çölüne vardıklarında batırılacaklardır.» buyurmuşlar. Yûsuf demiş ki: Şamlılar o gün Mekke'ye yürüyorlardı. Bunun üzerine Abdullah b. Safvan : Beri bak! Vallahi o bu ordu değildi, dedi. Zeyd şöyle demiş: Bana Abdûl-Melik Eî-Âmirî de Abdurrahman b. Sâbit'den, o da Haris b. Ebî Rabîa'dan, o da Ümmü'l-Mü'mininden naklen Yûsuf b. ıMâhek'in hadîsi gibi rivayette bulundu. Yalnız o bu hadisde Abdullah b. Safvan'ın söylediği orduyu anmadı. İZAH 2884 TE
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe de rivayet etti. (Dediki): Bize Yûnus b. Muhammed rivayet etti. (Dediki): Bize Kaâsım b. Fadl El-Huddânî, Muhammed b. Ziyad'dan, o da Abdullah b. Zübeyr'den, naklen rivayet ettiki: Âişe şöyle demiş: Resûlullah [Sallallahu Aleyhi ve Sellem) uykusu esnasında kıpırdadı. Biz : — Yâ Resûlallah! Uykun arasında bir şey yaptın ki, evvelce bunu yapmazdın, dedik. Bunun üzerine: «Şaşacak şey! Hakikaten ümmetimden bazı kimseler beyt'e sığınmış, Kureyş'den bir adam için beyte kastediyorlar. Fakat çöl'e vardıklarında yere batırılacaklar!» buyurdu. Biz: —« Yâ Resûlallah! Şüphesiz ki, yol bazan (muhtelif) insanları biraraya toplar, dedik. «Evet! Onların içinde kasıtlısı, mecburu ve yolcusu vardır. Bunlar bir helâkla helak olurlar. Muhtelif yerlerden çıkarlar. Allah onları niyetlerine göre diriltir.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Amr'un-Nâkid, İshâk b. İbrahim ve İbni Ebî Ömer rivayet ettiler. Lâfız İbni Ebî Şeybe'nindir. (İshak: Ahberana, ötekiler: Haddesena tâbirlerini kullandılar. Dedilerki): Bize Süfyan b. Uyeyne, Zührî'den, o da Urve'den, o da Usâme'den naklen rivayet ettikî: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Medine'nin kal'alarından biri üzerine çıkmış. Sonra şöyle buyurmuş : «Benîm gördüğümü görüyor musunuz? Ben sizin evlerinizin arasında fitnelerin yerlerini yağmur yerleri gibi görüyorum.»
- Bāb: ...
- باب ...
{m-9} Bize Abd b. Humeyd de rivayet etti. (Dediki): Bize Abdürrezzâk haber verdi, (Dediki): Bize Ma'mer, Zührî'den naklen bu isnadla bu hadîsin mislini haber verdi. İZAH 2887 DE
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Amru'n-Nâkıd ile Hasen El-Hulvanî ve Abd b. Humeyd rivayet ettiler. (Abd : Ahberanî, ötekiler: Haddesena tâbirlerini kullandılar. Dedilerki): Bize Ya'kub (bu zât ibni İbrahim b. Sa'd'dır.) rivayet etti. (Dediki): Bize babam Sâlih'den, o da İbni Şihab'dan naklen rivayet etti. (Demişki): Bana ibni Müseyyeb ile Ebû Seleme b. Abdirrahman rivayet ettilerki: Ebû Hureyre şöyle demiş: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Bir tak:m fitneler olacaktır. O fitnelerde oturan, ayakta duran'dan; ayakta duran, yürüyenden; yürüyen, koşandan daha hayırlıdır. Kim o fitnelerin başında dikilİrse, fitneler onu yıkar. Her kim o fitneler zamanında sığınacak bir yer bulursa, hemen oraya çekilsin.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Amru'n-Nâkıd ile Hasen £l-Hulvânî ve Abd b. Humeyd rivayet ettiler. (Abd : Ahberanî; ötekiler: Haddesena tâbirlerini kullandılar. Dedilerki): Bize Ya'kub rivayet etti. (Dediki): Bize babam Sâlih'den, o da ibni Şihab'dan naklen rivayet etti. (Demişki): Bana Ebû Bekr b. Abdirrahman, Abdurrahman b. Muti' b. Esved'den, o da Nevfel b. Muâviye'den naklen Ebû Hureyre'nin şu hadîsi gibi rivayette bulundü. Şu kadar var ki, Ebû Bekr : «Namazlardan bir namaz vardır. Bu namazın kim vaktini geçirirse, sanki ailesi ve malı tek bırakılmış gibi olur.» ifâdesini ziyâde etmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Bana İshak b. Mansûr rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Dâvud Et-Tayâlîsî haber verdi. (Dediki): Bize İbrahim b. Sa'd, babasından, o da Ebû Seleme'den, o da Ebû Hureyre'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Bir fitne olacaktır. O fitnede uyuyan uyanıktan daha hayırlı, uyanık ayakta durandan, ayakta duran da koşandan daha hayırlıdır. Her kim bir sığınak yahut korunacak yer bulursa, hemen sığınsın.» buyurdular. İZAH 2887 DE
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Ebû Kâmil Fudayl b. Hüseyin El-Cahderî rivayet etti. (Dediki): Bize Hammad b. Yezîd rivayet etti. (Dediki): Bize Osman, Eş-Şahhâm rivayet etti, (Dediki): Ben ve Ferkad Es-Sebahî, Müslim b. Ebî Bekra'ye gittik. Kendisi evinde idi. Yanına girdik ve : — Babanı fitneler hakkında bir hadîs rivayet ederken işittin mi? diye sorduk. Şu cevâbı verdi: — Evet! Ebû Bekre'yi hadîs rivayet ederken dinledim. (Dediki): Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdular: «Mesele şu ki, bir takım fitneler olacaktır. Dikkaî edin! Sonra bir fitne çıkacak. O fitnede oturan yürüyenden daha hayırlı, yürüyen fitneye koşandan daha hayırlıdır. Dikkat edin ki, fitne indiği veya olduğu vakit kimin develeri varsa hemen develerinin başına gitsin. Kimin koyunu varsa koyunlarının başına gitsin. Ve kimin yeri varsa yerinin başına gitsin!» Bunun üzerine bir adam: — Yâ Resûlallah! Devesi, koyunu ve yeri olmayan hakkında ne buyurursun? dedi. «Kılıcını alır, onun keskin tarafına taşla vurur. Sonra kurtulmaya gücü yeterse kurtulsunl Allahım! Tebliğ ettim mi? Allahım! Tebliğ ettim mi? Allahım! Tebliğ eîîim mi?» dedi. Yine bir adam: — Yâ Resûlallah! Mecbur edilir de iki saftan birine yahut iki fırkadan birine götürülürsem ve beni bir adam kılıcı ile vurur, yahut bir ok gelerek beni öldürürse ne buyurursun? dedi. «Hem kendi günahını hem senin günahını yüklenir ve cehennemliklerden olur.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
{m-13} Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe ile Ebû Kureyb de rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Veki' rivayet etti. H. Bana Muhammet! b. Müsennâ dahi rivayet etti. (Dediki): Bana İbni Ebî Adiy rivayet etti. Her iki râvî Osman Eş-Şahham'dan bu isnadla rivayet etmişlerdir. İbni Ebî Adiyy'in hadîsi sonuna kadar Hammad'ın hadîsi gibidir. Veki'în hadîsi ise: «Kurtulmaya gücü yeterse...» cümlesinde biter. Sonunu anmamıştır
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Ebû Kâmil Fudayl b. Hüseyn El-Cahderi rivayet etti. (Dediki): Bize Hammad b, Zeyd, Eyyûb ile Yûnus'dan, onlar da Hasan'dan, o da Ahnef b. Kays'dan naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Şu adamı kastederek yola çıktım. Bana Ebû Bekre tesadüf etti. Ve : — Nereye gitmek istiyorsun yâ Ahnef! dedi. Ali'yi kasdederek: — Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in amcası oğlu Nasra gitmek istiyorum, dedim. Bana : — Yâ Ahnef. Dön! Çünkü ben Resulullah fSallallahu Aleyhi ve Sellem): «İki müslüman kılıçlarıyla yüz yüze gelirlerse, katil de, maktul de cehennemdedir.» buyururken işittim, dedi. Ben: — Yahut yâ Resûlallah! Haydi katil böyle, ya maktule ne oluyor? denildi, dedim. «O gerçekten arkadaşını öldürmek istedi.» dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Bize bu hadîsi Ahmed b. Abdete'd-Dabbî de rivayet etti. (Dediki): Bize Hammad, Eyyub ile Yûnus'dan ve Mualla b. Ziyad'dan, onlar da Hasan'dan, o da Ahnef b. Kays'dan, o da Ebû Bekre'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) : «İki müslüman kılıçlarıyla karşılaşırlarsa, katil de, maktul de Cehennemdedir.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
{m-15} Bann Haccâc b. Şâir de rivayet etti. (Dediki): Bize Abdûrrezzâk kitabından rivayet etti. (Dediki): Bize Ma'mer, Eyyûb'dan naklen bu isnadla Ebû Kânıil'in, Hammad'dan rivayet ettiği hadîsin mislini sonuna kadar haber verdi
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe de rivayet etti. (Dediki): lîize Gunder, Şu'be'den rivayet etti. H. Bize Muhammed b. Müsennâ ile ibni Beşşâr dahi rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be Mansur'dan, o da Rib'i b. Hiraş'dan, o da Ebû Bekra'dan, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen rivayet etti. (Şöyle buyurmuşlar) : «İki müsîümandan biri din kardeşine silâh çekerse, bunların ikisi de cehennemin kenarındadırlar. Biri diğerini öldürürse, ona hep birden girerler.» İZAH BİR SONRAKİ (157 3 DEVAM) SAYFADA Bulamıyacaksanız buraya tıklayın
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Kuteybe b. Saîd rivayet etti. (Dediki): Bize Ya'kub (yâni; İbni Abdirrahman) Süheyl'den, o da babasından, 0 da Ebû Hureyre'den naklen rivayet ettiki, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) «Here çoğalmadıkça kıyamet kopmayacaktır.» buyurmuş. Ashab : — Here nedir ya Resûlallah? diye sormuşlar. «Katildir, katil!» buyurmuşlar
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû'r-Rabî El-Atekî ile Kuteybe b. Saîd ikisi birdeiı Hamnıad b. Zeyd'den rivayet ettiler. Lâfız Kuteybe'nindir. (Dediki); Bize Hammad, Eyyub'dan, o da Ebû Kılâbe'den, o da Ebû Esma'dan, o da Sevban'dan naklen rivayet etti. (Demişki): Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdular : «Gerçekten Allah bana yeri topladı da, onun doğusunu batısını gördüm. Hiç şüphe yok ki, ümmetim bana toplanan yerlerin mülküne ulaşacaktır. Bana kırmızı ve beyaz iki define de verildi. Ben Rabbimden ümmetim için onu kıtlık senesiyle helak etmemesini diledim. Bir de onların üzerine kendilerinden başka bir düşman musallat edip de onların köküne kibrit suyu damlatmamasını istedim. Rabbim : — Yâ Muhammed! Ben bir hüküm verirsem, o geri çevrilmez. Ben ümmetin için sana onları umumî kıtlıkla helak etmeyeceğime ve üzerlerine kendilerinden başka olup, köklerine kibrit suyu damlatacak bir düşman musallat etmeyeceğime söz verdim. Velev ki, üzerlerine yerin her tarafındakiler —yahut yerin memleketleri arasındakiler demiştir— toplanmış o şunlar. Tâ ki, birbirlerini helak edip, birbirlerini esir alıncaya kadar buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
{m-19} Bana Züheyr b. Harb ile İshak b. İbrahim, Muhammed b. Müsennâ ve İbni Beşşar da rivayet ettiler. (İshak: Ahberana; ötekiler: Haddesena tâbirlerini kullandılar. Dedilerki): Bize Muâz b. Hişam rivayet etti. (Dediki): Bana babam, Katâde'den, o da Ebû Kılâbe'dcn, o da Ebû Esma' er-Rahabf den, o da Sevban'dan naklen rivayet ettiki: Nebiyyullah (Sallellahu Aleyhi ve Sellem) : «Gerçekten Allah Teâlâ benim için yerin topladı. Hatta doğusunu, batısını gördüm. Bana iki defineyi (yâni; kırmızıyla beyazı da verdi)...«buyurmuşlar. Sonra râvi, Eyyûb'un Ebî Kılâbe'den rivayet ettiği hadîs gibi anlatmıştir. İZAH 2890 DA
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Abdullah b. Numeyr rivayet etti. H. Bize İbni Numeyr de rivayet etti. Lâfız onundur. (Dediki): Bize babam rivayet etti. (Dediki): Bize Osman b. Hakim rivayet etti. (Dediki): Bana Âmir b. Sa'd babasından naklen haber verdiki: (Şöyle demiş): Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir gün yayladan geldi. Benî Muaviye'nin mescidine uğradığı vakit, İçeri girerek, orada iki rek'at namaz kıldı. Onunla birlikte biz de kıldık ve Rabbine uzun uzun dua etti. Sonra bize döndü de Resûlullah (Sallallahu Aleyhl ve Sellem) şöyle buyurdu: «Rabbimden üç şey istedim. Bana ikisini verdi. Birini vermedi. Rabbimden ümmetimi açlıkla helak etmemesini istedim, onu bana verdi. Ondan ümmetimi suda boğmakla helâk etmemesini diledim, bunu da verdi. Felâketlerini kendi aralarında vermemesini diledim. Bunu bana vermedi.»
- Bāb: ...
- باب ...
Bize bu hadîsi İbni Ebi Ömer de rivayet etti. (Dediki): Bize Mervân b. Muâviye rivayet etti. (Dediki): Bize Osman b. Hakim EI-Ensârî rivayet etti. (Dediki): Bana Âmir b. Sa'd, babasından naklen haber verdi ki, babası Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'Ie birlikte ashabından bir taife içinde gelmiş. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Benî Muaviye'nin mescidine uğramış... Râvi ibni Numeyr'in hadîsi gibi rivayette bulunmuştur
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Harmele b. Yahya Et-Tücîbî rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Vehb haber verdi. (Dediki): Bana Yûnus, İbni Şihab'dan naklen haber verdiki : Ebû İdris El-Havlânî şöyle diyormuş. Huzeyfe b. Yeman dedi ki: — Vallahi ben kendimle kıyamet arasında vuku bulacak her fitneyi insanların en iyi bileniyim. Ben de Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in bu hususta bana gizlice bildirdiği, benden başka hiç bir kimseye söylemediği bir sırdan başka bir şey yoktur. Lâkin Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) benim de bulunduğum bir mecliste fitnelerden bahsederken söyledi. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) fitneleri sayarken şöyle buyurdular : «Onlardan üç tanesi hemen hemen hiç bir şey bırakmayacaklardır. Onlardan yaz rüzgârları gibi bir takım fitneler vardır ki, bazıları küçük, bazıları büyüktürler.» Huzeyfe bu cemaatın benden gayri hepsi gitmiştir, demiş
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Osman b. Ebî Şeybe ile İshâk b. İbrahim de rivayet eltiler. Osman : Haddescna; İshak ise : Ahberanâ tâbirlerini kullandılar. (Dedilerki): Bize Cerir, A'meş'den, o da Şakık'den, o da Huzeyfe'den naklen haber verdi. Huzeyfe şöyle demiş: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) aramızda öyle bir kalkış kalktı ki, o kalkışında kıyamete kadar olacak şeylerden söylemedik bir şey bırakmadı. Bunları belleyen belledi, unutan unuttu. Bunları benim şu arkadaşlarım bilir. Caiz ki ben bunlardan bir şey unutmuş olurum da, arkadaşımı görür hatırlarım. Nasıl ki, bir adam birinden ayrıldığı vakit, onun yüzünü hatırlar, sonra gördüğünde onu tanır
- Bāb: ...
- باب ...
{M-23} Bize bu hadîsi Ebû Bekir b. Ebî Şeybe de rivayet etti, (Dediki): Bize Veki', Süfyan'dan, o da A'meş'den naklen bu isnadla: «Onları unutan unuttu...» cümlesine kadar rivayet etti. Sonrasını anmadı
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Beşşâr dahi rivayet etti. (Dediki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be rivâyeİ etti. H. Bana Ebû Bekir b. Nâfi* de rivayet etti. (Dediki): Bize Gunder rivâyet etti. (Dediki): Bize Şu'be, Adiy b. Sâbit'den, o da Abdullah b. Yezîd'den, o da Huzeyfe'den naklen rivayet etti ki, şöyle demiş: Bana Resûluîlah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kıyamet kopuncaya kadar olacak her şeyi haber verdi. Bunlardan hiç bir şey yoktur ki, ona sormuş olmayayım Yalnız ona Medînelileri Medine'den ne çıkaracak? diye sormadım
- Bāb: ...
- باب ...
{M-24} Bize Muhammed b. Müsennâ rivayet etti. (Dediki): Bana Vehb b. Cerir rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be bu isnadla bu hadîsin mislini haber verdi. İZAH 2892 DE
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Ya'kub b. İbrahim Ed-Devrakî ile Haccâc b. Şâir hep birden Ebû Âsım'dan rivayet ettiler. Haccac dediki: Bize Ebû Âsim rivayet etti. (Dediki): Bize Azra b. Sâbit haber verdi. (Dediki): Bize İlba b Ahmer haber verdi. (Dedikî): Bana Ebû Zeyd (yâni; Amr b. Ahtab) rivayet etti. (Dediki): ResûIullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bize sabah namazını kıldırdı ve minbere çıkarak tâ öğle vakti gelinceye kadar bize hutbe okudu. Müteakiben inerek namazı kıldırdı. Sonra (yine) minbere çıktı ve bize ikindi vakti gelinceye kadar hutbe okudu. Sonra inerek namazı kıldırdı. Sonra tekrar minbere çıktı ve bize güneş kavuşuncaya kadar hutbe okudu. Artık bize olmuş ve olacak her şeyi haber verdi. Bunları en iyi bilenimiz, en belleyişli olammızdır
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Abdillah b. Numeyr ile Muhammed b. Alâ' Ebû Kureyb hep birden Ebû Muaviye'den rivayet ettiler. ibni Alâ' dediki: Bize Ebû Muâviye rivayet etti. (Dediki): Bize A'meş Şakîk'dan, o da Huzeyfe'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Ömer'in yanında idik: — Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in fitne hakkındaki hadîsini hanginiz söylediği gibi ezberinde tutuyor? dedi. — Ben! dedim, — Sen hakikaten cür'etkârsın, nasıl buyurdu? dedi. Ben : — ResûluIlah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i şöyle buyururken işittim, dedim: «Bir adamın fitnesi ailesiyle malında, kendinde, çocuklarında ve komşusundadır. Ona oruç, namaz, sadaka, İyiliği emir ve kötülükten nehiy keffâret olur.» Bunun üzerine Ömer: — Ben bunu kastetmiyorum. Benîm muradım ancak deniz dalgası gibi dalgalanacak olandır, dedi. Ben : — Bundan sana ne, Ya Emire'l-Mu'minin! Şüphesiz seninle onun arasında kapalı bir kapı var, dedim. — Bu kapı kırılacak mı, yoksa açılacak mı? dedi. — Hayır! Bilâkis kırılacak, dedim. — Bu ebediyyen kapanmamaktan daha münasibdir, dedi. Şakîk diyor ki: Bunun üzerine biz Huzeyfe'ye ; Ömer hu kapının kim olduğunu biliyor muydu? dîye sorduk. — Evet! Yarından önce bu akşam geldiğini bildiği gibi! Ben ona saçma değil, hadîs söyledim, cevâbını verdi. Şakîk demiş ki : Artık biz Huzeyfe'ye bu kapının kim olduğunu sormaktan çekindik, de Mesrûk'a: Ona sen sor dedik. Mesrûk da sordu. Huzeyfe: — Ömer'dir! cevâbını verdi
- Bāb: ...
- باب ...
Bize bu hadîsi Ebu Bekr b. Ebî Şeybe ile Ebû Saîd El-Eşec de rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Vcki' rivayet etti. H. Bize Osman b. Ebî Şeybe de rivayet etti. (Dediki): Bize Cerir rivayet etti. H. Bize İshak b. İbrahim dahi rivayet etti. (Dediki): Bize İsa b. Yûnus haber verdi. H. Bize İbni Ebî Ömer de rivayet etti. (Dediki): Bize Yahya b. İsâ rivayet etti. Bu râvilerin hepsi A'meş'den bu isnadla Ebû Muâviye'nin hadîsi gibi rivayette bulunmuşlardır. İsa'nın A'meş'den, onun da Şakîk'dan rivayet ettiği hadîsde: «Huzeyfe'yi şöyle derken işittim, dedi.» ibaresi vardır
- Bāb: ...
- باب ...
{M-27} Bize İbni Ebî Ömer …. Senedi ile Ömer r.a.’den Huzeyfe r.a. vasıtasıyla hadisin benzeri bir rivayet edildi. Bu sayfa bir devam sayfasıdır o nedenle izahatı yok, ancak yine de başlangıç sayfanın izahatını görmek için buraya tıklayın
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Müsennâ ile Muhammed b. Hatim de rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Muâz b. Muâz rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Avn Muhammed'den rivayet etti. (Demişki): Cündeb şunu söyledi: Cerea günü (oraya) geldim. Bir de baktım bir adam oturuyor. — Burada bugün mutlaka kan dökülecektir, dedim. O adam : — Asla vallahi! dedi. Ben : — Bilâkis hay hay vallahi! dedim. O : — Asla vallahi! dedi. Ben : — Bilâkis hay hay vallahi! dedim. O : — Asla vallahi- Bu Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in bana söylediği bîr hadîsidir, dedi. Ben : — Bugünden beri sen ne kötü arkadaşsın. İşitiyorsun ki, sana muhalefet ediyorum. Madem ki, bunu Resülullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den işittin. Beni niye nehyetmiyorsun, dedim. Sonra: Bu kızmak niye? dedim ve ona dönerek sordum. Ne göreyim. O adam Huzeyfe imiş
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Kuteybe b. Saîd rivayet etti. (Dediki): Bize Ya'kub (Yani Abdirrahman El-Kaârî) Süheyl'den, o da babasından, o da Ebu Hureyre'den naklen rivayet ettiki: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): Fırat nehri altın bîr dağ üzerinden açılmadıkça kıyamet kopmayacaktır. İnsanlar onun için harb edecek ve her yüz kişiden doksan dokuzu öldürülecek onlardan her adam, keşke kurtulan ben olsaydım, diyecektir.»
- Bāb: ...
- باب ...
{m-29} Bana Ümeyye b. Bistâm da rivayet etti. (Dediki): Bize Yezîd b. Zürey’ rivayet etti. (Dediki): Bize Ravh, Süheyl'den, bu isnadla hadîsin benzerini rivayet etti. O şunu da ziyâde eyledi: «Babam: Onu görürsen sakın yaklaşma, dedi.»
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Mes'ûd Sehl b. Osman rivayet etti. (Dediki): Bize Ukbe b. Hâlid Es-Sekûnî, Ubeydullah'dan, o da Hubeyb b. Abdirrahman'dan, o da Hafs b. Âsım'dan, o da Ebû Hureyre'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) : «Fırat'ın altın bir define üzerinden açılması yakındır. İmdi orada kim bulunursa, ondan bir şey almasın.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Sehl b. Osman rivayet etti. (Dediki): Bize Ukbe b. Halid, Ubeydullah'dan, o da Ebu'z-Zinad'dan, o da Abdurrahman El-A'rac' dan, o da Ebû Hureyre'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ; «Fırat'ın altın bir dağ üzerinden açılması yakındır, imdi orada kim bulunursa, ondan bir şey almasın!» buyurdular. İZAH 2895 TE
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Kâmil Fudayl b. Hüseyin ile Ebû Ma'n Er-Rakâşî rivayet ettiler. Lâfız Ebû Ma'n'ındır. (Dedilerki): Bize Hâlid b. Haris rivayet etti. (Dediki): Bize Abdü'I-Hamid b. Ca'fer rivayet etti. (Dediki): Bana babam Süleyman b. Yesar'dan, o da Abdullah b. Haris b. Nevfel'den naklen haber verdi. (Şöyle demiş): Übey b. Ka'b ile birlikte duruyordum. Ubey: — Dünyalık arama hususunda insanların boğazları muhtelif olmakta devam ediyor, dedi. Ben: — Evet! dedim. Übey dedi ki: Ben Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i şöyle buyururken işittim: «Fırat nehrinin altın bir dağ üzerinden açılması yakındır. İnsanlar bunu işitince, ona yürüyecekler ve onun yanında bulunan: İnsanların bundan bir şey almasına müsaade edersek, bunun hepsi götürülür, diyecektir. Müteakiben onun için harb edecekler ve her yüz kişiden doksan dokuzu öldürülecektir.» Ebû Kâmil kendi hadîsinde şöyle dedi: «Abdullah dediki: Ben Übey b. Ka'b ile birlikte Hassan kal'asının gölgesinde durdum.»
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ubeyd b. Yaîş ile İshak b. İbrâhim rivayet ettiler. Lâfız Ubeyd'indir. (Dedilerki): Bize Hâlid b. Hâlid'in azatlısı Yahya b. Âdem b. Süleyman rivayet etti. (Dediki): Bize Züheyr, Süheyl b. Ebî Sâlih'den, o da babasından, o da Ebû Hureyre'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) : «İrak dirhemini ve kafîzini, Şam müddünü, dinarını, Mısır'da Erdeb'i ve dinarını men edecektir. Başladığınız yere döneceksiniz, başladığınız yere döneceksiniz, başladığınız yere döneceksiniz!» buyurdular. Buna Ebû Hureyre'nin eti ve kanı şahittir
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Züheyr b. Harb rivayet etti. (Dediki): Bize Mualla b. Mansur rivayet etti. (Dediki): Bize Süleyman b, Bilal rivayet etti. (Dediki): Bize Süheyl babasından, o da Ebu Hureyre'den naklen rivayet etti ki: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuşlar: «Romalılar A'mak'a yahut Dabık'a inmedikçe kıyamet kopmayacaktır. Onların karşısına Medine'den o gün yeryüzü halkının en iyilerinden bir ordu çıkacaktır. Askerler saf bağladıkları vakit Romalılar bizimle, bizden esir alınanların arasını serbest bırakın : Onlarla harbedelim, diyecekler. Müslümanlar da: Hayır! Vallahi sizinle din kardeşlerimizin arasını serbest bırakamayız. Cevabını vereceklerdir. Müteakiben onlarla harbedecekler ve üçte biri münhezim olup, Allah ebediyen kendilerine tevbe İlham etmeyecektir. Üçte biri de öldürülecek, Allah indinde şehitlerin en faziletlisi olacaklardır. Üçte biri ise fethedecek, ebediyen fitneye duçar olmayacaklardır. Müteakiben İstanbul fethedilecektir. Gaziler kılıçlarını zeytin ağaçlarına asmış, ganimetleri taksim ederken anîden içlerinde şeytan : Gerçekten Mesih aileleriniz hakkında sizin yerinizi aldı, diye nara atacak. Onlar da çıkacaklardır, bu Batıldır. Şam'a geldikleri vakit ise çıkacaktır. Gaziler harbe hazırlanır, saflarını düzeltirlerken namaz ikame olunacak ve Meryem'in oğlu İsa (Aieyhisselam) İnerek onların yanına gitmek isteyecektir. Allah'ın düşmanı onu gördüğü vakit tuzun suda eridiği gibi eriyecektir. Onu bıraksa kendiliğinden helak olacak, lakin Allah onu yed-i kudretiyle tepeleyerek kanını onlara süngüsünde gösterecektir
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Abdû'l-Melik b. Şuayb b. Leys rivayet etti. (Dediki): Bana Abdullah b. Vehb rivayet etti, (Dediki): Bana Leys b, Sa'd haber verdi. (Dediki): Bana Musa b. Uley babasından rivayet etti. (Demişki): Müstevrid EI-Kureşî Amr b. Âs'ın yanında şunu söyledi: Ben Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i: «Kıyamet Romalılar insanların en çoğu olduğu halde kopacakhr» buyururken işittim. Bunun üzerine Amr ona: Söylediğine dikkat et. dedi. Müstevrid: — Ben Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den işittiğimi söylüyorum, dedi. Amr: — Sen böyle diyorsun ama onlarda dört haslet vardır : 1- Onlar fitne anında en halim insanlardır. 2- Bir musibetten sonra en çabuk kendine gelenlerdir. 3- Firardan sonra hücuma en yakın onlardır. 4- Yoksul, yetim ve zayıf için insanların en hayırlılarıdırlar. Beşinci olarak güzel bir cemileleri var, onlar kıralların zulmüne en fazla karşı duran insanlardır, dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Harmele b. Yahya Et-Tücîbî rivayet etti. (Dediki): Bize Abdullah b. Vehb rivayet etti. (Dediki): Bana Ebû Şüreyh rivayet etti. Ona da Abdul-Kerim b. Haris rivayet etmişki, Müstevrid EI-Kuraşî şöyle demiş: Ben Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i: «Kıyamet Romalılar insanların en çoğu olduğu halde kopacaktır.» buyururken işittim. Râvî demişki: Bu, Amr İbni Âs'ın kulağına ulaştı da: — Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'dendir diye söylediğin bildirilen bu hadîsler nedir? dedi. Müstevrid ona : — Ben Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den işittiğimi söyledim, cevabını verdi. Bunun üzerine Amr: — Sen böyle diyorsun ama, onlar fitne anında insanların en halîmi, musibet anında insanların en muslihi, fakirleriyle zayıfları için insanların en hayırlılarıdır, dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebi Şeybe ile Ali b. Hucur ikisi bîrden İbni Uleyye'den rivayet etliler. Lâfız İbni Mucur'undur. (Dedilerki): Bize İsmail b. İbrahim, Eyyub'dan, o da Humeyd b. Hilâl'den, o da Ebû Katadele'l-Adevî'den, o da Kuseyr b. Câbir'dcn naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Kûfe'de kızıl bir rüzgar esti. Derken işi gücü sâdece ya Abdellah b. Mes'ud kıyamet yeldi demek olan bir adam geldi, bunun üzerine Abdullah oturdu, dayanmıştı ve şunu söyledi : — Miras taksim edilmez olmadıkça ganimetle ferahlanma bulunmadıkça kıyamet kopmaz, dedi. Sonra eliyle şöyle yaptı (eliyle Şam tarafına doğru işaret etti) da dediki: Düşman ehl-i İslâm için (ordu) topluyor. Ben : — Romalıları mı kastediyorsun? dedim. — Evet! İşte o harbinizde şiddetli bir hücum olacak. Müslümanlar ölüm için bir öncü fırka kuracak. Öyle ki, gâlib olmadıkça geri dönmeyecek, tâ gece aralarına girinceye kadar çarpışacaklar, nihayet onlar da, înmlar da dönecek, hiç bir taraf gâlib gelmeyecek, öncü fırka bitecektir. Sonra müslümanlar tekrar ölüm için bir öncü fırkası kuracak. Öyle ki, gâîip gelmeden geri dönmeyecek ve tâ gece aralarını ayırıncaya kadar çarpışacaklar. Onlar da, bunlar da geri dönecekdir. Hiç biri galib gelmeyecektir, bu fırka da bitecektir. Sonra müslümanlar ölüm için bir öncü fırkası teşkil edecek, Öyle ki, galip gelmedikçe geri dönmeyecek ve akşama katlar çarpışacaklar. Nihayet onlar da, bunlar da geri dönecek. Hiç biri galib gelmeyecektir. Öncü fırka bitecektir. Dördüncü gün gelince düşmanlara karşı ehl-i İslâm'ın bakıyyesi ilerleyecek, Allah düşmanlar üzerine hezimeti halkedecek ve düşmanları — ya misli görülmeyen yahut misli görülmedik demiştir— bir şekilde tepeleycceklerdir. O derece ki, yanlarından kuş geçecek, onlar ölü olarak yere serilmeden geride bırakmıyacaktır. Bir tabanın oğulları birbirlerini sayacak, yüz kişi oldukları halde onlardan yalnız bir adam kaldığını göreceklerdir. Şu halde hangi ganimete sevinilecek yahut hangi miras taksim edilecektir. Onlar bu halde iken aniden bundan daha büyük bir musibet işitecekler. Kendilerine: Deccal zürriyetiniz hususunda sizin yerinizi aldı, dîye bir yaygaracı gelecek, hemen ellerindeki şeyleri atacaklar ve yola koyulacaklar, öncü olarak on süvari göndereceklerdir. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Selletn): «Ben onların isimlerini, babalarının isimlerini, atlarının renklerini pek âlâ biliyorum. Onlar o gün yeryüzünde en iyi süvarilerdir. Yahut o gün yeryüzünde en iyi süvarilerdendir.» buyurdular. İbni Ebî Şeybe kendi rivayetinde : «Üseyr b. Câbir'den naklen.» dedi
- Bāb: ...
- باب ...
{M-37} Bana Muhammed b. Ubeyd EI-Guberî de rivayet etti. (Dediki): Bize Hammad b. Zeyd, Eyyûb'dan, o da Humeyd b. Hilâl'den, o da Ebû Katâde'den, o da Yuseyr b. Câbir'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): İbni Mes'ud'un yanındaydım, derken bir kızıl rüzgâr esti... Râvî hadîsi yukarki gibi anlatmıştır. Ama İbni Uleyye'nin badîsi daha tamam ve daha doyurucudur
- Bāb: ...
- باب ...
{M-37-2} Bize Şeyban b. Ferrûh da rivayet etti. (Dediki): Bize Süleyman (yâni; İbni Muğîra) rivayet etti. (Dediki): Bize Humeyd (yâni; İbni Hilâl) Ebû Katâde'den, o da Useyr b. Câbir'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Abdullah b. Mes'ud'un evinde idim. Ev doluydu. Derken Kûfe'de kızıl bir rüzgâr esti... Ve râvî ibni Uleyye hadîsi gibi rivayet etmiştir. - Metinlerde hata yok arapça metinlerde de Useyr b. Cabir ve Yuseyr b. Cabir diye geçiyor
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Kuteybe b. Saîd rivayet etti. (Dediki): Bize Cerir Abdülmelik b. Umeyr'den, o da Câbir b. Semura'dan, o da Nâfi' b. Utbe' den naklen rivayet etti. Nâfi' şöyle demiş: Bir gazada Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellemi'le birlikte idik. Nebi (Sallallahu Aleyhi ye Sellem)'e batı tarafından üzerlerinde yün elbiseler bulunan bir kavim geldi. Ve kendisine bir tepenin yanında tesadüf ettiler. Onlar ayakta Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) oturuyordu. Nefsim bana dediki: Şunlarm yanına git de onlarla Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in arasına dur. Ona bir baskın yapmasınlar! Sonra (kendi kendime) belki onlarla bir sır konuşur, dedim ve yanlarına vararak onlarla Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in arasına durdum. Nâfi' şöyle demiş: Müteakiben ondan dört kelime belledim, bunları elimde sayarım! «Arab yarımadasında gaza edeceksiniz. Allah onu size fethedecektir. Sonra iran'a gaza edeceksiniz. Allah onu sîze fethedecektir. Sonra Romalılarla gaza edeceksiniz. Allah orasını da size fethedecektir. Sonra Deccal'la gaza edeceksiniz. Allah onu da fethedecektir.» buyurdular. Râvî diyor ki: «Bunun üzerine Nâfi': Yâ Câbir! Biz Romalılar fethedilmedikçe Deccal'm çıkacağını zannetmiyoruz, dedi.»
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Hayseme Züheyr b. Harb ile İshak b. İbrahim ve İbni Ebı Ömer El-Mekkî rivayet ettiler. Lâfız Züheyr'indir. (İshak: Ahberana; ötekiler: Haddesena tâbirlerini kullandılar. Dedilerki): Bize Süfyan b. Uyeync Fırat El-Kazzaz'dan, o da Ebû't-Tufeyl'den, o da Huzeyfe b. Esîd El-Gıfârî'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Biz müzâkere ederken Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) yanımıza çıkageldi. Ve: «Neyi müzâkere ediyorsunuz?» diye sordu. Ashab : — Kıyameti anıyoruz, dediler, «Siz ondan önce on alâmet görmedikçe, o kopmayacaktır.» buyurdu. Ve dumanı, Deccal'i, dâbheyi, güneşin battığı yerden doğuşunu, İsa b. Meryem (Aleyhisselârn)'ın inişini, Ye'cuc ve Me'cuc'u ve biri doğuda, biri batıda, biri de Arab yarımadasında olmak üzere üç yerin batacağını, bunların sonu Yemen'den çıkıp insanları haşrolunacakları yere sürecek bir ateş olacağını anlattı
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ubeydullah b. Muaz El-Anberî rivayet etti. (Dediki): Bize babam rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be, Fırat EI-Kazzâz'dan, o da Ebû't-Tufeyl'den, o da Ebû Serîha Huzeyfe b. Esid'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) yüksek bir yerde idî. Biz de ondan aşağıda bulunuyorduk. Bize uzanarak : «Neyi müzâkere ediyorsunuz?» diye sordu. — Kıyameti, dedik. Şöyle buyurdular : «Şüphesiz ki on alâmet zuhur etmedikçe kıyamet kopmnyacakttr. Doğuda bîr yer batması, batıda bir yer batması, Arab yarımadasında bir yer batması, duman, Deccal, dabbetü'l-arz, Ye'cûc ve Me'cûc, güneşin battığı yerden doğması ve Aden toprağının sonundan bir ateş çtkarak, insanları yolcu eden bir ateş.» Şu'be demişki: Bana Abdu'l-Aziz b. Rufey de Ebû't-Tufeyl'den, o da Ebû Serîha'dan, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i anmayarak bunun mislini rivayet etti. (Bu iki râviden biri onuncuda) «İsâ b. Meryem (Aleyhîsselâm)'ın inişi...» Diğeri: «insanları denize atacak br rüzgâr...» demişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Bize bu hadîsi Muhammed b. Beşşâr da rivayet etti. (Dediki): Bize Muhammed (yâni; İbni Cafer) rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be Fırat'dan rivayet etti. (Demişki): Ben Ebû't-Tufeyli Ebû Serihâ'dan rivayet ederken dinledim. (Şöyle demiş): Resulullah (Sallallahu Aleyhi vcSellem) yüksek bir yerde idi. Biz de o yerin altında konuşuyorduk: Ve râvî hadîsi yukarki gibi nakletmiştir. Şu'be demiş ki: Zannederim: «(Bir yere) indikleri vakit onlarla beraber iner, istirahat ettiği vakit onlarla istirahat eder.» de dedi. Şu'be şöyle demiş: Bana bir zât dahi bu hadîsi Ebû't-Tufeyl'den, o da Ebû Serîha'dan naklen rivayet etti. Ama onu Ref eylemedi. Bu iki zattan biri: «İsâ b. Meryem'in nüzulü... Diğeri: «Onları denize atacak bir rüzgâr...» dedi
- Bāb: ...
- باب ...
{M-41} Bize bu hadîsi Muhammed b. Müsennâ da,rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû'n-Nu'man Hakem b. Abdillah El-Iclî rivayet etti. (Dedikij: Bize Şu'be Fırat'dan rivayet etti. (Demişki): Ben Ebû't-Tufeyl'i Ebû Serîha'dan rivayet ederken dinledim. (Şöyle demiş): Konuşuyorduk, derken Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) üzerimize uzandı... Râvi, Muâzla İbni Ca'fer'in hadîsi gibi rivayette bulunmuştur. İbni Müsennâ dediki: Bize Ebû'n-Nu'man Hakem b. Abdillah rİvâyet etti. (Dediki): Bize Şu'be Abdü'l-Aziz b. Rufey'den, o da Ebû't-Tufeyl'den, o da Ebû Serîha'dan naklen bu hadîsin mislini rivayet etti. «Onuncusu İsâ b. Meryem'in inmesidir...» dedi. Şu'be: Bu hadîsi Abdü'l-Aziz ref etmemiştir, demiş
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Harmele b. Yahya rivayet etti, (Dediki): Bize haber verdi. (Dediki): Bana Yûnus, İhnû Şihab'dan naklen ibni Vehb haber verdi. (Demişki): Bana ibni Müseyyeb haber verdi. Ona da Ebû Hureyre haber vermişki, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuşlar. H. Bana Abdû'l-Melik b. Şuayb b. Leys de rivayet etti. (Dediki): Bize babam, dedemden rivayet etti. (Demişki): Bana Ukayl b. Hâlid, ibni Şihâb'dan rivayet etti ki, şöyle demiş: ibni Müseyyeb dediki: Bana Ebû Hureyre haber verdi ki, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Hicaz toprağından Bûsra'daki develerin boyunlarını aydınlatacak bir ateş çıkmadıkça kıyamet kopmayacaktir.» buyurmuşlar
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Amru'n-Nâkıd rivayet etti. (Dediki): Bize Esved b. Âmir rivayet etti. (Dediki): Bize Züheyr, Süheyl b. Ebî Sâlih'den, o da babasından, o da Ebû Hureyre'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Evler Ihaba yahut Yehâba ulaşacaktır!» buyurmuşlar. Züheyr demiş ki : Süheyl'e: Burası Medine'den ne kadar tutar? diye sordum. Şu kadar ve şu kadar mildir, dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Kuteybe b. Saîd rivayet etti. (Dediki): Bize Ya'kub (yâni; İbni Abdirrahman) Süheyl'den, o da babasından, o da Ebû Hureyre'den naklen rivayet ettiki: Resûlullah (Sullallahu Aleyhi ve Sellem); «Kıtlık, yağmursuz kalmanız değildir. Lâkin kıtlık size tekrar tekrar yağmur verilecek yerin hiç bir şey bitirmemesidir.» buyurmuşlar
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Kuteybe b. Saîd rivayet etti. (Dediki): Bize Leys rivayet etti, H. Bana Muhammed b. Rumh da rivayet etti. (Dediki): Bize Leys, Nâfi'deıı, o da İbni Ömer'den naklen haber verdiki, Kendisi Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i doğu'ya dönmüş olduğu halde şöyle buyururken işitmiş: «Dikkat! Hiç şüphe yok ki, fitne şuradadır. Dikkat! Hiç şüphe yok kİ, fitne şurada! Şeytanın boynuzunun doğduğu yerdedir.»
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Ubeydullah b. Ömer El-Kavârîrî ile Muhammed b. Müsennâ da rivayet ettiler. H. Bize Ubeydullah b. Saîd dahî rivayet etti. Bu râvîlerin hepsi Yahya EI-Kattnn'dan rivayette bulunmuşlardır. Kavârîrî dediki: Bana Yahya b. Saîd, Ubeydullah b. Ömer'den rivayet etti. (Demişki): Bana Nâfi ibni Ömer'den rivayet ettiki: Resûlullah (Saliallahu Aleyhi ve Sellem) Hafsa'nın kapısı yanında durmuş ve eliyle doğu tarafına işaret ederek: «Fitne şurada, şeytanın boynuzunun doğduğu yerdedir.» buyurmuş; bunu iki veya üç defa söylemiştir. Ubeydullah b. Saîd kendi rivayetinde: «Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Âişe'nin kapısı yanında durmuş.» dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Harmele b. Yahya da rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Vehb haber verdi. (Dediki): Bana Yûnus, ibni Şihab'dan, o da Salim b. Abdillah'dan, o da babasından naklen haber verdikî, Resulullah (Sallalîahu Aleyhi ve Sellem) doğuya dönmüş olduğu halde: «Hâ işte, fitne buradadır! Hâ işte, fitne buradadır! Hâ işte, fitne bu arada, şeytanın boynuzunun doğduğu yerdedir.» buyurmuşlar
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Veki' İkrime b. Ammâr'dan, o da Sâlim'den, o da İhni Ömer'den naklen (Şöyle demiş): Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Âişe'nin evinden çıktı da doğuyu kastederek: «Küfrün başı şu taraftan, şeytanın boynuzunun doğduğu yerdendir.»
- Bāb: ...
- باب ...
Bize ibni Numeyr de rivayet etti. (Dediki): Bize İshak (yâni; İbni Süleyman) rivayet etti. (Dediki): Bize Hanzale haber verdi. (Dediki): Ben Sâlim'i şöyle derken işittim. Ben ibni Ömer'i şunu söylerken dinledim. Ben Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i eliyle doğu tarafına işaret ederek üç defa : «Hâ işte, fitne buradadır. Hâ işte, fitne burada, şeytanın iki boynuzunun doğduğu yerdedir.» buyururken işittim
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Abdullah b. Ömer b. Eban ile Vâsıl b. Abdi'1-A'la ve Ahmed b. Ömer El-Vekiî rivayet ettiler. Lâfız İbni Ebân'ındır. (Dedilerki): Bize ibni Fudayl babasından rivayet etti. (Demişki): Ben Salim b. Abdillah b. Ömer'i şöyle derken işittim: Ey Iraklılar! Size küçüğü soracak ve sizi büyüğe bindirecek değilim! Ben babam Abdullah b. Ömer'i şunu söylerken işittim: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i: «Şüphesiz ki, fitne şu taraftan gelecektir.» buyururken dinledim ve eliyle doğu tarafına işaret ederek: «Şeytanın iki boynuzunun doğduğu yerden!» buyurdular. Halbuki siz birbirinizin boyunlarını vuruyorsunuz. Musa, Fir'avn hanedanından öldürdüğü şahsı ancak hata suretiyle öMürmüş; bunun üzerine Allah (Azze ve Celle) kendisine: «Sen bir nefis öldürdün de, biz seni üzüntüden kurtardık ve seni adam-akıllı imtihan ettik.» [Ta Ha 40] buyurmuştur. Ahmed b. Ömer kendi rivayetinde: «Sâlim'den» dedi. «İşittim» demedi
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Muhammed b. Râfi' ile Abd b. Humeyd rivayet ettiler. (Abd: Ahberanâ; ibni Râfi' ise: Haddesenâ tâbirlerini kullandılar. Dedilerki): Bize Abdûrrezzak rivayet etti. (Dediki): Bize Ma'mer, Zühri'den, o da ibni Müseyyeb'den, o da Ebû Hureyre'den naklen haber verdi. (Şöyle demiş): Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Zû'l-Halasanın etrafında Devs kadınlarının kıçları titremedikçe kıyâmet kopmayacaktır.» buyurmuşlar
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Kâmil El-Cahderî ile Ebû Ma'n Zeyd b. Yezid Er-Rakâşî rivayet ettiler. Lâfız Ebû Mâ'n'ındır. (Dedilerki): Bize Hâlid b. Haris rivayet etti. (Dediki): Bize Abdü'l-Hamîd b. Ca'fer, Esved b. Alâ'dan, o da Ebû Seleme'den, o da Âişe'den naklen rivayet etti. (Demişki): Ben Resululluh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i şöyle buyururken işittim: «Lât ile Uzza'ya tapılmadıkça, gece ile gündüz gitmeyecektir.» Bunun üzerine ben : — Yâ Resûlallahî Ben zannederdim ki Allah: «Hak dinini müşrikler hoşlanmasa da bütün dinlerin fevkine çıkarmak için Resulünü hidayet ve hak dini ile gönderen odur.» [Tevbe 33, Saf 61] âyetini indirdiği vakit bu iş tamam olmuştur, dedim. «Şüphesiz ki, bundan Allah'ın dilediği olacaktır. Sonra Allah güzel bîr rüzgâr gönderecek ve kalbinde hardal tanesi kadar iman olan herkesi öldürecek, yalnız hayırsız olanlar kalacaktır. Bunlar da babalarının dinine döneceklerdir.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
{M-52} Bize bu hadîsi Muhammed b. Müsennâ da rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Bekir (bu zat El-Hanefî'dir) rivayet etti. (Dediki): Bize A'bdü'l-Hamid b. Ca'fer bu isnadla bu hadîsin mislini rivayet etti
- Bāb: ...
- باب ...
Bize İbni Ebî Ömer EI-Mekkî rivayet etti. (Dediki): Bize Mervân, Yezid'den, (bu zât ibni Keysân'dır), o da Ebû Hâzım'dan, o da Ebû Hureyre'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ; «Nefsim elinde olan’a yemin ederim ki, İnsanlara öyle zaman gelecek, kâtil ne için öldürdüğünü bilmeyecek; maktul de neden dolayı öldürüldüğünü bilmsyeccktir..» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Abdullah b. Ömer b. Eban ile Vâsıl h. Abdi'I-A'Iâ da rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Muhammed b. Fudayl, Ebû İsmail El-Eslemî'den, o da Ebû Hâzim'den, o da Ebû Hureyre'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) : «Nefsim elinde olan'a yemin ederim ki, insanlar üzerine gün gelip kâtil niçin öldürdüğünü, maktul de niçin öldürüldüğünü bilmeyinceye kadar dünya bitmeyecektir.» buyurdular. — Bu nasıl olacak? denildi. «Herc! Katil de, maktul de cehennemde olacaklar.» buyurdular. İbni Eban'ın rivayetinde ravi: «O Yezid b. Keysan Ebû İsmail'den naklen rivayet etmiştir, demiş. Eslemi'yi anmamıştır
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile ibni Ebî Ömer rivayet ettiler. Lâfız Ebû Bekir'indir. (Dedilerki): Bize Sütyan b. Uyeyne, Ziyâd b. Sa'd'dan, o da Zührî'den, o da Saîd'den naklen rivayet etti. Saîd Ebû Hureyre'yi Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen şöyle derken işitmiş: «Kâbe'yi Habeşlilerden incecik baldırlı biri harab edecektir.»
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Harmele b. Yahya da rivayet etti. (Dediki): Bize ibni Vehb haber verdi. (Dediki): Bana Yûnus, ibni Şihab'dan, o da ibni Müseyyeb'den, o da Ebû Hureyre'den naklen haber verdi. (Şöyle pemiş): Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Selleın): «Ka'be'yi Habeşlilerden incecik baldırlı bîri harab edecektir.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Kuteybe b. Saîd rivayet etti. (Dediki): Bize Abdû'l-Aziz (yâni; Ed-Derâverdî) Sevr b. Yezid'den, o da Ebû'l-Gays'dan, o da Ebû Hureyre'den naklen rivayet etti ki: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) : «Habeşlilerden incecik baldırlı biri Allah (Azze ve Ceîle)'nin beytini harab edecektir.» buyurmuşlar
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Kuteybe b. Saîd rivayet etti. (Dediki): Bize Abdu'I-Aziz (yâni; İbni Muhammed) Sevr b. Zeyd'den, o da Ebû'l-Gays'dan, o da Ebû Hureyre'den naklen haber verdiki, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem} : «Kahtan'dan bir adam çıkıp İnsanları sopasıyla sürmedikçe kıyamet Icopmayacaktır.» buyurmuşlar. İZAH 2911 DE
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Beşşâr El-Abdî rivayet etti. (Dediki): Bize Abdü'l-Kebir b. Abdu'I-Mecîd Ebû Bekir El-Hanefî rivayet etti. (Dediki): Bize Abdu'l-Hamid b. Ca'fer rivayet etti. (Dediki): Ömer b. Hakem'i Ebû Hureyre'den, o da Nebi (Sallallahu Âleyhi ve Sellem)'den naklen rivayet ederken dinledim : «Cehcah denilen bir adam melik olmadıkça, günlerle geceler gitmez.» buyurmuşlar. Müslim der ki: Abdü'l-Mecid oğulları dört kardeştir: Şerik, Ubeydullah, Umeyr ve Abdû'I-Kebir
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe üe İbni Ebî Ömer rivayet ettiler. Lâfız ibni Ebî Ömer'indir. (Dedilerki): Bize Süfyanı, Zührî'den, o da Saîd'den, o da Ebû Hureyre'den naklen rivayet ettiki: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Siz yüzleri kılıflı kalkan gibi olan bir kavimle muharebe etmedikçe kıyamet kopmayacaktır ve siz ayakkabıları kıl'dan bir kavimle muharebe etmedikçe kıyamet kopmayacaktır.» buyurmuştur
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Harmele b. Yahya da rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Vehb haber verdi. (Dediki): Bana Yûnus, ibni Şİhab'dan naklen haber verdi. (Demişki): Bana Saîd b. Müseyyeb haber verdiki, Ebû Hureyre şöyle demiş: Resulullah (Sallalhhu Aleyhi ve Sellem): «Kıldan ayakkabı giyen, yüzleri kılıflı kalkanlar gibi olan bir ümmet sizinle harbetmedikçe kıyamet kopmayacaktır.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Beki: b. Ebî Şeybe de rivayet etti. (Dediki): Bize Süfyan b. Uyeyne, Ebû'z-Zinad'dan, o da A'rac'dan, o da Ebû Hureyre'den, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e ulaştırmak suretiyle rivayet etti. «Siz ayakkabıları kıldan bîr kavimle harbetmedikçe kıyamet kopmayacaktır. Ve siz gözleri küçük, burunları yassı bir kavimle harbetmedikçe kıyamet kopmayacaktır.» buyurmuşlar
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Kuteybe b. Saîd rivayet etti. (Dediki): Bize Yakub (yâni; İbni Abdirrahman) Süheyl'den, o da babasından, o da Ebû Hureyre'den naklen rivayet etti ki: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuşlar : «Müslümanlar Türklerle, yüzleri kılıflı kalkanlar gibi olup, kıl elbise giyen ve kıl içinde yürüyen bir kavimle muharebe etmedikçe kıyamet kopmayacaktır.>>
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Kureyb rivayet etti. (Dediki): Bize Veki' ile Ebû Usâme, İsmail b. Ebî Hâlid'den, o da Kays b. Ebî Hâzim'den, o da Ebû Hureyre'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Kıyametin önünde siz ayakkabıları kıldan bir kavimle muharebe edeceksiniz.Yüzleri kıhflı kalkanlar gibidir. Yüzleri kırmızı, gözleri küçüktür.»
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Züheyr b. Harb ile Alî b. Hucur rivayet ettiler. Lâfız Züheyr'indir. (Dedilerki): Bize İsmail b. İbrahim, Cüreyrî'den, o da Ebû Nadrâ'dan naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Câbir b. AbdiIIah'ın yanında idik. Câbir: Iraklılara kafiz ve dirhem toplanmaması yakındır, dedi. Biz: — Bu nereden? dedik. — Acemler tarafındandırî Onu vermeyecekler, dedi. Sonra ilâve etti. Şamlılara dînar ve müdy toplanmaması yakındır. Biz: — Bu nereden? dedik. — Romalılar tarafındandır, cevâbını verdi. Sonra bir an sustu. Sonra şunu söyledi: — Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «ümmetimin sonunda bir halife gelecek, malı adetle saymayacak, avuçla avuçlayacaktır.» buyurdular. Ravi diyor ki: Ben Ebû Nadra ile Ebû Alâ'ya bunun Ömer b. Abdil-ziz olacağını zanneder misin? dîye sordum. —Hayır! cevâbını verdiler
- Bāb: ...
- باب ...
{M-67} Bize ibni Müsennâ da rivayet etti. (Dediki): Bize Abdu'l-Vehhâb rivayet etti. (Dediki): Bize Saîd (yâni; El-Cüreyrî) bu isnadla bu hadîsin mislini rivayet etti. İZAH 2914 TE
- Bāb: ...
- باب ...
(Bize Nasr b. Ali El-Cahdamî rivâyet etti. ki): Bize Bişr (yani; İbn Mufaddal) rivâyet etti. H. Ali b. Hucur Es-Sa'dî de rivâyet etti. ki): Bize İsmail (yani; İbn Uleyye) rivâyet etti. Her iki râvi Saîd b. Yezîd'den, o da Ebû Nadra'dan, o da Ebû Saîd'den naklen rivâyet etmişlerdir. Ebû Saîd (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem); halifelerinizden bir halife malı avuçla avuçlayacak, adetle saymayacaktır.» buyurdular. Hucur'un rivâyetinde (yahsû yerine) yahsî denilmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Nasr b. Ali El-Cahdamî rivayet etti. (Dediki): Bize Bişr (yâni; İbni Mufaddal) rivayet etti. H. Bize Ali b. Hucr Es-Sa'dî de rivayet etti. (Dediki): Bize İsmail (yâni; îbni Uleyye) rivayet etti. Her iki râvi Saîd b. Yezîd'dcn, o da Ebû Nadra'dan, o da Ebû Saîd'den naklen rivayet etmişlerdir. Ebû Saîd (şöyle demiş): Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem); «Sizin halifelerinizden bir halife malı avuçla avuçlayacak, adetle saymayacaktır.» buyurdular. ibni Hucur'un rivayetinde (yahsû yerine) yahsî denilmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Müsennâ ile İbni Beşşâr rivayet ettiler. Lâfız İbni Müsennâ'nındır. (Dedilerki): Bize Muhammed b. Ca'fev rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be, Ebû Mesleme'den rivayet etti. (Demişki): Ben Ebû Nadra'yı Ebû Saîd-i Hudri'dcn naklen rivayet ederken dinledim. (Şöyle demiş): Bana benden daha hayırlı biri haber verdi ki, Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hendeği kazmaya başladığı vakit hem yüzünü siliyor, hem de Ammâr'a : «İbni Sümeyye'ye yazık oldu. Seni azgın bir çete öldürecek!» buyuruyormuş
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Muhammed b. Muâz b. Abbâd El-Anberî ile Hureym b. Abdi'l-A'lâ da rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize HaIîd b. Haris rivayet etti. H. Bize İshâk b. İbrahim ile İshak b. Mansûr, Mahmud b. Gaylan ve Muhanımed b. Kudâme dahî rivayet ettiler, (Dedilerkî): Bize Nadr b. Şümeyl haber verdi. Her iki râvi Şu'be'den, o da Ebû Mesleme'den naklen bu isnadla bu hadîsin mislini rivayet etmişlerdir. Yalnız Nadr'in hadîsinde : «Bana ben'den daha hayırlı biri, Ebû Katâde haber verdi.» Halid b. Haris'in hadîsinde: «Zannederim Ebû Katâde'yi kastediyor.» Yine Hâlid'in hadîsinde : «Veyse yahut ya Veyse'bni Sümeyye diyordu.» cümleleri vardır. İZAH 2916 DA
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Muhammed b. Anır b. Cebele de rivayet etti. (Dediki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivayet etti. H. Bize Ukbe b. Mükrem EI-Ammî ile Ebû Bekir b. Nâfi' dahî rivayet ettiler. (Ukbe: Haddesenâ; Ebû Bekr ise: Ahberanâ tâbirlerini kullandılar. Dedilerki): Bize Gunder haber verdi. (Dediki): Bize Şu'be rivayet etti. (Dediki): Hâlid'i, Saîd b. Ebi'i-Hasen'den, o da annesinden, o da Ümmü Seleme'den naklen rivayet ederken dinledim ki : ResûluIIah (Sailallahu Aleyhi ve Sellem) Ammar'a : «Seni azgın çete öldürecektir.» buyurmuşlar
- Bāb: ...
- باب ...
{M-72} Bana İshak h. Mansûr da rivayet etti. (Dediki): Bize Abdûs'Samed b. Abdû'l-Vâris haber verdi. (Dediki): Bize Şu'be rivayet etti. (Dediki): Bize Hâlid El-Hazzâ' Saîd b. Ebi'l-Hasen ile Hasen'den onlar da annelerinden, o da Ümmü Seleme'den, o da Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen bu hadîsin mislini rivayet etti
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe dahî rivayet etti, (Dediki): Bize İsmail b. İbrahim, İbni Avn'den, o da Hasan'dan, o da annesinden, o da Ümmü Seleme'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): ResûluIIah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) : «Ammâr'ı azgın çete öldürecektir.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ahmed b. İbrahim Ed-Devrakî ile Ahmed b. Osman En-Nevfel'i d rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Ebû Dâvud rivâyet etti. ki): Bize Su'be, bu isnadda bu hadîsin mânâsında rivâyette bulundu. hadîsi Buhârî «Kİtâbu'l-Menâkıb»'da tahric etmiştir. Iyâz’ın beyânına göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bu helâki şu hadîs-i şerîfiyle beyân buyurmuştur: kumandan olmasından Allah'a sığınırım. Onlara itaat etseniz helâk olursunuz. İsyan etseniz, sizi helâk ederler.» rivâyet ettiği bir hadîsde de: helâki Kureyş'ten bir takım çocukcağızların elinde olacaktır.» buyurulmuştur. Taberî diyor ki: Kabileden murad; bü çocuklardır. Küçük ve tecrübesiz oldukları için helâk onlar sebebiyle vuku bulmuştur. Yoksa çocuk kumandanların zamanındaki bütün ümmet kastedilmiş değildir. insanlar onlardan uzak kalsalar...»cümlesinden murad: Harbe iştirak edip de muhalefette bulunmak değil, tamamen uzak kalıp hiç iştirak etmemektir. Hazret-i Ebû Hüreyre'nin bu çocuk kumandanları bildiği, fakat kargaşalık çıkmasın diye söylemediği rivâyet olunmuştur. Hadîs-i şerîf kumandanlar aleyhine ayaklanmanın câiz olmadığına delildir. Ve bir mucizedir;
- Bāb: ...
- باب ...
(Bana Harmele b. Yahya da rivâyet etti. ki): Bize İbn Vehb haber verdi. ki): Bana Yûnus haber verdi. H. İbn Râfi' ile Abd b. Humeyd dahi Abdurrezzak'dan rivâyet ettiler. (Dediler ki) ; Bize Ma'mer haber verdi. Her iki râvî Zührî'den, Süfyan’ın isnadı ve onun hadîsi mânâsında rivâyette bulunmuşlardır
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Osman b. Ebî Şeybe ile İshâk b. İbrahim rivayet ettiler. Lâfız Osman'ındır. (İshâk: Ahberana; Osman ise: Haddesenâ tâbirlerini kullandılar. Dedilerki): Bize Cerir, A'meş'den, o da Ebû Vâil'den, o da Abdullah'dan naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'le birlikte idik. İçlerinde ibni Sayyâd da bulunan bir takım çocukların yanından geçtik. Çocuklar kaçtı, ibni Sayyâd ise oturdu. Galiba Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bundan hoşlanmadı da ona: «Allah hayrını versin! Benim Resulullah olduğuma şehâdet ediyor musun?» dedi, İbni Sayyâd : — Hayır! Bilâkis sen benim Resulullah olduğuma şehâdet edersin, cevâbını verdi. Bunun üzerine Ömer b. Hattâb : — Bana müsaade buyur yâ Resûlallah! Şunu öldüreyim, dedi. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Eğer bu senin zannettiğin (d«ccal) ise onu öldürmeye gücün yetmez.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. AbdiIIah b. Numeyr ile İshâk b. İbrahim ve Ebû Kureyb rivayet ettiler. Lâfız Ebû Kureyb'indir. (ibni Numeyr: Haddesena; Ötekiler: Ahberana tâbirlerini kullandılar. Dedilerki): Bize Ebû Muâviye haber verdi. (Dediki): Bize A'meş, Şakîk'dan, o da Abdullah'dan naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'le beraber yürüyorduk. Derken ibni Sayyâd'ın yanına uğradı. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ona: «Senin için bîr şey sakladım.» dedi. ibni Sayyad : — Dumandır! dedi. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Sus! Sen değerini aşamazsın!» buyurdu. Bunun üzerine Ömer: — Yâ Resûlallah, bana müsaade et de şunun boynunu vuruvereyim, dedi. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Bırak onu! Eğer bu korktuğun şahıs ise, sen onu asla öldüremezsin.» buyurdular. İZAH 2932 DE
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Müsennâ rivayet etti. (Dediki): Bize Salim b. Nuh, Cüreyrî'den, o da Ebû Nadra'dan, o da Ebû Saîd'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): İbni Sayyâd'a Resulullah (Sallalluhu Aleyhi ve Sellem) ile Ebû Bekr ve Ömer, Medine'nin bir yolunda tesadüf eltiler, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ona: «Benim Resulullah olduğuma şehâdet eder misin?» dedi. O da: — Benim Resûlullah olduğuma şehâdet eder misin? mukabelesinde bulundu. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem); «Ben Allah'a, meleklerine ve kitaplarına imân ettim. Ne görürsün?» dedi. İbni Sayyad : — Suyun üzerinde bir taht görüyorum, dedi. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Denizin üzerinde iblisin tahtını mı görüyorsun? (Daha) Ne görüyorsun?» dedi. — İki doğrucu bir yalancı, yahut iki yalancı bir doğrucu görüyorum! cevabını verdi. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) : «Karıştırdı, bırakın onu!» buyurdular. İZAH 2932 DE
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Yahya b. Habîb ile Muhammed b. Abdi'l-A'lâ rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Mu'temir rivayet etti. (Dediki): Ben babamdan dinledim. (Dediki): Bize Ebû Nadra, Câbir b. Abdillah'dan rivvâyet etti. (Şöyle demiş): Nebiyyullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) beraberinde Ebû Bekr'le Ömer olduğu halde ibni Sâid'e rastladı, ibni Sâid çocuklarla beraberdi... Ve Cüreyri'nin hadîsi gibi nakletti. Ki o bir önceki yani 2925 nolu Hadistir İZAH 2932 DE
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Ubeydullah b. Ömer El-Kavârîrî ile Muhammed b. Müsennâ rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Abdu'l-A'lâ rivayet etti. (Dediki): Bize Dâvud, Ebû Nadra'dan, o da Ebû Said-i Hudrî'den naklen; ivâyet etti. (Şöyle demiş): Ibni Sâıd'le Mekke'ye kadar arkadaşlık ettim. Bana dediki: — Beri bak, insanlardan öylesine rastladım ki, beni Deccal zannediyorlar. Sen Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i : «Onun çocuğu doğmayacak!» derken işitmedin mi? Ben : — Hay hay! (işittim) dedim. — Benim çocuğum doğdu. Sen Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i: «O Medîne İle Mekke'ye giremez!» derken işitmedin mi? dedi. Ben : — Hay hay! (işittim) dedim. — Ben Medine'de doğdum ve işte Mekke'ye gidiyorum, dedi. Sonra; sözünün nihayetinde bana şunu söyledi: — Beri bak, ben onun doğduğu yeri, mekânını ve nerede olduğunu pek âlâ bilirim. Böylece beni şaşırttı
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Yahya b. Habîb ile Muhammed b. Abdi'I-A'lâ rivayet ittiler. (Dedilerki): Bize Mu'temir rivayet etti. (Dediki): Babam Ebû Nadra'dan, o da Ebû Saîd-i Hudrî'den naklen rivayet ederken dinledim. Ebû Saîd şöyle demiş: Kendisinden utandığım bir halde ibni Sâid bana şunu söyledi: — Haydi insanları mazur gördüm. Ya benden size ne ey Muhammedin arkadaşları! Nebiyyullah (Sallaliahu Aleyhi ve Sellem) : «Deccal yahûdidir!» demedi mi? İşte ben müslüman oldum. «Onun çocuğu olmayacak!» demedi mi? İşte benim çocuğum oldu. «Allah ona Mekke'yi haram kılmıştır!» demedi mi? İşte ben haccettim, dedi. Sözüne devam etti. Hatta az kaldı sözü bana tesir ediyordu. ibni Sayyad Ebû Saîd'e : — Beri bak vallahi! Ben şimdi onun nerede olduğunu pek âlâ biliyorum. Babasını ve annesini de biliyorum, demiş. Kendisine : — Bu adamın yerine sen olmak ister miydin? demişler. — Bana arzolunsa geri çevirmezdim, cevâbını vermiş
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Müsennâ rivayet etti. (Dediki): Bize Salim b. Nûh rivayet etti. (Dediki): Bana Cüreyrî, Ebû Nadra'dan, o da Ebû Saîd-İ Hudrî'den naklen haber verdi. (Şöyle demiş): Beraberimizde İbnî Sâid olduğu halde haccetmek yahut umre yapmak için yola çıktık. Bir konağa indik. Derken insanlar dağıldı. Ben ve o, ikimiz kaldık. Onun hakkında söylenenlerden dolayı kendisinden şiddetle ürktüm. O eşyasını getirerek benim eşyamın yanına koydu. Ben: — Gerçekten sıcak şiddetlidir. O eşyayı şu ağacın altına koysana! dedim. Dediğimi yaptı. Bize koyun sütü ikram edildi, İbni Sâid giderek büyük bir kadeh getirdi. Ve : — İç Ebû Saîd, dedi. Ben: — Gerçekten sıcak şiddetlidir. Süt de sıcaktır, dedim. Halbuki bir şeyim yoktu. Yalnız onun elinden içmek istemiyordum —yahut onun elinden almak istemiyordum, demiştir.— Bunun üzerine şunu söyledi: -- Ey Ebâ Saîd, içimden öyle geçti ki, hakkımda halkın söylediklerinden dolayı bir ip alayım da, onu bir ağaca asarak kendimi boğayım. Yâ Ebâ Saîd, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)"in hadîsi siz ensar cemaatına âyân olduğu kadar kime âyân olmuştur? Sen Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in hadîsini en iyi bilen insanlardan değil misin? Resûlullah (Sallaîlahu Aleyhi ve Sellem): «Deccal kâfirdir!» demedi mi? Halbuki ben müslümanım. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) : «O kısırdır, çocuğu olmaz!» demedi mi? Halbuki ben çocuğumu Medine'de bıraktım. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «O Medine'ye ve Mekke'ye giremez!» demedi mi? Halbuki ben Medine'den yöneldim Mekke'ye gidiyorum. Ebû Saîd-i Hudrî demişki: Az kaldı onu mazur görüyordum. Sonra şunu söyledi: — Beri bak, vallahi ben onu pekâlâ biliyorum. Doğduğu yeri ve şimdi nerede olduğunu da biliyorum. Kendisine, — Bu günün geri kalan saatlarında sana yazıklar olsun! dedim. İZAH 2932 DE
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Nasr b. Alî El-Cehdamî rivayet etti. (Dediki): Bize Bişr (yâni; ibni Mufaddal) Ebû Mesleme'den, o da Ebû Nadra'dan, o da Ebû Saîd'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) İbni Said'e,: «Cennetin toprağı nedir?» diye sordu. — Beyaz un'dur. Miskdir, yâ Ebâ'l-Kaâsım! cevâbını verdi. «Doğru söyledin!» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şcybe de rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Usâme, Cüreyrî'den, o da Ebû Nadra'dan, o da Ebû Saîd'den naklen rivayet etti ki, ibni Sayyâd, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e cennetin toprağını sormuş da : «Beyaz un'dur, hâlis miskdir!» buyurmuşlar. İZAH 2932 DE
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ubeydullah b. Muâz El-Anberî rivayet etti. (Dediki): Bize babam rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be, Sa'd b. İbrahim'den, o da Muhammed b. Münkedir'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Câbir b. Abdillah: ibni Saîd Deccal'dır diye Allah'a yemin ederken gördüm de : — Allah'a yemin mi ediyorsun? dedim, — Ben Ömer'i, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in huzurunda bunun üzerine yemin ederken işittim. Fakat Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ona itirazda bulunmadı, dedi. İZAH 2932 DE
- Bāb: ...
- باب ...
(Bana Harmele b. Yahya b. Abdillah b. Harmele b. Imrân Et-Tûcîbî rivâyet etti. ki): Bana İbn Vehb haber verdi. ki): Bana Yûnus, İbn Şihab'dan, o da Salim b. Abdillah'dan naklen haber verdi. Sâlim'e de Abdullah b. Ömer haber vermiş ki, Ömer b. Hattâb Resûlillah (sallallahü aleyhi ve sellem)'lc birlikte bir cemaatın içinde İbn Sayyâd in tarafına gitmiş. Onu Benî Magâle'nin kal'ası yanında çocuklarla beraber oynarken bulmuş, İbn Sayyâd o gün bulûğa yaklaşmış bulunuyormuş. Hiç hissetmeden Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) eliyle sırtına dokunmuş. Sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) İbn Sayyâd'a: «Benim Resûlüllah olduğuma şehâdet ediyor musun?» demiş. İbn Sayyâd ona bir bakmış ve: Şehâdet ederim ki, sen câhillerin Resûlüsün! demiş. İbn Sayyâd da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e ; Sen benim Resûlüllah olduğuma şehâdet ediyor musun? demiş Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onu reddetmiş ve: Allah'a ve Peygamberlerine iman ettim!» buyurmuş. Sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ona: görüyorsun?» diye sormuş. İbn Sayyâd: Bana bir doğrucu ile bir yalancı geliyor, cevâbını vermiş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de kendisine: bu İş karıştırıldı.» demiş. Sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ona: senin İçin bir şey sakladım.» buyurmuş. İbn Sayyâd: O dumandır, demiş. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ona: Sen asla değerini aşamazsın!: buyurmuşlar. Derken Ömer b. Hattab: Bana müsaade buyur ya Resûlallah! Şunun boynunu vurayım, demiş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ona: bu oysa, sen ona asla musallat olamazsın. O değilse, onu öldürmekte senin İçin bir hayır yokîur.» buyurmuşlar
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Hasan b. Ali EI-Hulvâııî ile Ahd b. Humeyd rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Ya'kûb (bu zat İbni İbrahim b. Sa'd'dır) rivayet etti. (Dediki): Bize babam, Sâlih'dcn, o da İbni Şihâb'dan naklen rivayet etti. (Demişki); Bana Salim b. Abdillah haber verdiki: Abdullah b. Ömer şöyle demiş: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) içlerinde Ömer b. Hattab da bulunan bir gurub ashabıyle birlikte gitti de ibni Sayyâd'ı çocuklarla beraber Benî Muâviye'nin kal'ası yanında oynayan bulûğa yaklaşmış bir çocuk olarak buldu... Ve râvî hadîsi Ömer b. Sabit hadîsinin sonuna kadar Yûnus'un hadîsi gibi rivayet etmiştir. Yâ'kub'dan rivayet edilen nadîsde râvî şöyle demiştir. «Übey (kadın onu bıraksaydı beyân ederdi) sözünü kastederek: Annesi onu bıraksaydı, o hâlini beyan ederdi, dedi.»
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Abd b. Humeyd ile Seleme b. Şebib dahi hep birden Abdürrezzak'dan rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Ma'mer, Zührî'den, o da Sâlim'den, o da ibni Ömer'den naklen haber verdiki: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) aralarında Ömer b. Hattab da olduğu halde ashabından bir cemaat içinde ibni Sayyad'ın yanına uğramış. îbni Sayyâd Benî Mağale'nin kal'ası yanında çocuklarla birlikte oynuyormuş. Kendisi de henüz çocukmuş... Râvî, Yûnusî'la Salih'in hadîsi mânâsında rivayette bulunmuştur. Şu kadar var ki: Abd b. Humeyd, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in Übey b. Ka'b ile hurmalığa gitmesi hususundaki ibni Ömer hadîsini anmamıştır. İZAH 2932 DE
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Abd b. Humeyd rivayet etli. (Dediki): Bize Ravh b. Ubâde rivayet etti. (Dediki): Bize Hişam, Eyyub'dan, o da Nâfİ'den naklen rivayet etti. Nâfi' şöyle demiş: ibni Ömer Medine yollarından birinde ibni Sâid'e rastladı da, ona kızdıracak söz söyledi. O da burnunu attı. Hattâ sokağı doldurdu. Müteakiben ibni Ömer Hafsa'nın yanına girdi. Bunu o da duymuştu. Ona: — Allah iyiliğini versin! ibni Sâid'den ne istedin? Bilmez misin ki, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ; «Bu ancak kişinin kızdığı bir öfke sebebiyle çıkar.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Müsennâ rivayet etti. (Dediki): Bize Hüseyn (yâni; ibni Hasen b. Yesâr) rivayet etti. (Dediki): Bize ibni , Avn, Nâfi'den rivayet etti. (Demişki): Nâfi', ibni Sayyâd'ın lâfını ediyordu. ibni Ömer dediki: Ben ona iki defa rastladım. Bir defa rastlaIiğimda bir zata: Bunun o (Deccal) olduğunu mu konuşuyorsunuz? dedim. — Hayır vallahi! cevâbını verdi. — Bana yalan söyledin. Vallahi bana bîriniz haber verdi ki, o sizin hepinizden çok mal ve çocuk sahibi olmadıkça ölmeyecektir, Söylendiğine göre bugün o da öyledir, dedim. Müteakiben hiraz konuştuk, sonra ondan ayrıldım. ibni Sayyâd'a başka bir defa daha rastladım. Gözü şişmişti : — Bu gördüğümü gözün ne zaman yaptı? diye sordum. — Bilmiyorum! diye cevâb verdi, — Gözün başında olduğu halde bilmiyorsun ha! dedim. — Allah dilerse onu senin şu sopanda da halkeder, dedi ve işittiğim en şiddetli eşek anırması gibi anırdı. Bazı dostlarını onu elimdeki sopayla sopa kırılıncaya kadar dövdüğümü söylediler. Ama ben vallahi hatırlamıyorum, dedi. Râvî diyor ki, İbni Ömer gelerek Ümmü'l-Mü'minîn'in yanına girdi ve hâdiseyi ona anlattı. Ümmü'l-Mü'minin (Hafsa) : — Ondan ne istiyorsun? Bilmez misin ki, Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Hiç şüphe yok ki, onu insanlar üzerine gönderecek olan ilk şey kızdığı gadab olacaktır.» buyurdular, dedi. İzah için buraya tıklayın
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Usâme ile Muhammed b. Bişr rivayet ettiler, (Dedilerki): Bize Ubeydullah, Nâfi'den, o da ibni Ömer'den naklen rivayet etti. H. Bize îbni Numeyr de rivayet etti. lâfız onundur. (Dediki): Bize Muhammed b. Bişr rivayet etti. (Dediki): Bize Ubeydullah, Nâfi'den, o da ibni Ömer'den naklen rivayet etti ki, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Halkın arasında Deccal'ı anarak şöyle buyurmuşlar : «Şüphesiz ki, Allah Teâlâ tek gözlü değildir. Dikkat edin kî, Mesih Deccal'ın sağ gözü kördür. Gözü sanki fırlamış bîr üzüm tanesi gibidir.»
- Bāb: ...
- باب ...
{M-100} Bana Ebû'r-Rabî ile Ebû Kâmil rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Hammâd (bu zat ibni Zeyd'dir), Eyyûb'dan rivayet etti. H. Bize Muhammed b. Abbâd da rivayet etti. (Dediki): Bize Hatim (yâni; İbni İsmail) Musa b. Ukbe'den rivayet etti. Her İki râvî Nâfi'den, o da ibni Ömer'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen bu hadîsin mislini rivayet etmişlerdir. İZAH 2936 DA
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Müsennâ ile Muhammed b. Boşşâr rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be, Katâde'den rivayet etti. (Demişki): Ben Enes b. Mâlik'den dinledim. (Şöyle dedi): Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ; «Hiç bir Nebi yoktur kî, ümmetini tek gözlü yalancıdan uyarmış olmasın. Dikkat edin ki, onun bir gözü kördür. Rabbiniz ise tek gözlü değildir. Kör'ün iki gözünün arasında ke fe re yazılmış olacaktır.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bize ibni Müsennâ ile ibni Beşşâr rivayet ettiler. Lâfız ibni Müsennâ'nındır. (Dedilerki): Bize Muâz b. Hişâm rivayet etti. (Dediki): Bana babam, Katâde'den rivayet etti. (Demişki): Bize Enes b. Mâlik rivayet etti ki, Nebiyyullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Deccalın iki gözü arasmda ke fe re yâni; kâfir ygzlmış olacaktır.» buyurmuşlar
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Züheyr b. Harb da rivayet etti. (Dediki): Bize Affan rivayet etti. (Dediki): Bize Abdû'l-Vâris, Şuayb b. Habhab'dan, o da Enes b. Mâlik'den naklen rivayet etti. Enes şöyle demiş: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem); «Deccal gözü silik bir kimsedir, iki gözünün arasında kâfir yazıtıdır.» buyurdu. Sonra bunu heceleyerek : «Ke fe re!» diye okudu. «Bunu her müslüman okuyacaktır.» buyurdular. İZAH 2936 DA
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Abdillah b. Numeyr ile Muhammed b. Ala ve İshak h. İbrahim rivayet ettiler. (İshak: Ahberanâ, ötekiler: Haddesenâ tâbirlerini kullandılar. Dedilerki): Bize Ebû Muâviye, A'meş'den, o da Şakık'dan, o da Huzeyfe'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Deccal, sol gözü kör, saçı çok bir adamdır. Beraberinde cennet ve cehennem vardır. Onun cehennemi cennet, cenneti de cehennemdir.»buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Yezîd b. Harun, Ebû Mâliki Eşcaî'den, o da Rıb'î b. Hıraş'dan, o da Huzeyfe'den naklen rivayet etti. (Demişki): ResûluIlah (Sallallahu Aleyhi ve Şellem) şöyle buyurdular: «Ben Deccal'ın beraberinde ne olduğunu pek âlâ bilirim. Onun beraberinde akan iki nehir vardır. Biri görünürde beyaz su, diğeri görünürde yanan ateştir. Eğer bir kimse buna yetişirse, ateş gördüğü nehre gelsin, gözünü yumsun. Sonra başını eğerek ondan içsin. Çünkü o soğuk sudur. Hakikaten Deccal'ın gözü siliktir, üzerinde kalın bir deri vardır. İki gözünün arasında kâfir yazılıdır. Onu yazan ve yazmayan her mü'min okur.»
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ali b. Hucur rivayet etti. (Dediki): Bize Şuayb b. Safvan, Abdü'l-Melik b. Umeyr'den, o da Rıb'î b. Hîraş'dan, o da Ukbe b. Amr Ebû Mes'ud El-Ensârî'den naklen rivayet etti. (Demişki): Onunla birlikte Huzeyfe b. Yeman'a gittim. Ukbe ona: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den Deccal hakkında işittiklerinden bana rivayet et, dedi. Huzeyfe şunu söyledi: «Şüphesiz Deccal çıkacaktır. Ve şüphesiz beraberinde su ve ateş olacaktır. Ama insanların su gördüğü şey ateştir, yakar. İnsanların ateş gördüğü şey ise tatlı soğuk sudur. Sizden buna kim erişirse ateş gördüğüne koşsun. Çünkü o güzel tatlı sudur.» Müteakiben Ukbe, Huzeyfe'yi tasdik ederek: Onu ben de işittim, demiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Alî b. Hucur Es-Sadî ile îshak b. İbrahim rivayet ettiler. (Lâfız İbni Hucur'undur. (İshak: Ahberana, ibni Hucur ise: Haddesenâ tâbirlerini kullandılar. Dediler ki) : Bize Cerir, Muğîra'dan, o da Nuaym b. Ebî Hind'den, o da Rıb'î b. Hıraş'dan naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Huzeyfe ile Ebû Mes'ud bir araya geldiler. Huzeyfe dedi ki: «Ben Deccal'ın beraberinde olan şeyleri pek âlâ biliyorum, onun beraberinde sudan bîr nehir ve ateşten bir nehir olacaktır. Ama ateş gördüğünüz şey sudur. Su gördüğünüz de ateştir. İmdi sizden buna kim erişir de su içmek isterse, ateş gördüğünden içsin. Çünkü onu su bulacaktır.» Ebû Mes'ud: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i böylece buyururken işittim, demiş. İZAH 2936 DA
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Muhammed b. Râfi' rivayet etti. (Dediki): Bize Hüseyin b. Muhammed rivayet etti. (Dediki): Bize Şeybaıı Yahya'dan, o da Ebû Seleme'den naklen rivayet etti. (Demişki): Ben Ebû Hureyre'den dinledim. Dediki, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdular : «Sîze Deccal'dan hiç bir Nebi'nin kavmine söylemediği bir hadîs haber vereyim mi? Muhakkak onun bir gözü kördür. Ve muhakkak o beraberinde cennet ve cehennemin misli olduğu halde gelecektir. Cennettir diye söylediği ateştir. Ben sizi Nuh'un kavmini uyardığı gibi uyardım.»
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Hayseme Züheyr b. Harb rivayet etti. (Dediki): Bize Velîd b. Müslim rivayet etti. (Dediki): Bana Abdurrahman b. Yezîd b. Câbir rivayet etti, (Dediki): Bana Hıns Kadısı Yahya b. Câbir Et-Taî rivayet etti. (Dediki): Bana Abdurrahman b. Cübeyr, babası Cübeyr b. Nufeyr El-Hadramî'den rivayet etti. O da Nevvas b. Sem'an El-Kilâbî'den dinlemiş. H. Bana Muhammed b. Mihran Er-Râzî de rivayet etti. Lâfız onundur. (Dediki): Bize Velid b. Müslim rivayet etti. (Dediki): Bize Abdurrahman b. Yezid b. Câbir, Yahya b. Câbir El-Tâî'den, o da Abdurrahman b. Cübeyr b. Nufeyr'den, o da babası Cübeyr b.Nufeyr'den, o da Nevvas b. Sem'an'dan naklen rivayet etti. Nevvas şöyle demiş: Bir sabah Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Deccal'ı andı da onun hakkında alçaltına yükseltme yaptı, hattâ onu hurma bahçeliğinde zannettik. Akşamlayın yanına vardığımızda bizdeki bu zannı anladı. Ve: «Haliniz nedir?» diye sordu. Biz : — Ya Resulailah! Sabahlayın Deccal'i andın, onun hakkında öyle alçaltına yükseltme yaptın ki, kendisini hurma bahçesinde zannettik, dedik. Bunun üzerine şöyle buyurdular: «Daccal'dan başkası sizin namınıza beni daha çok korkutur. Eğer ben sizin aranızda iken çıkarsa, sizin namınıza ona ben galebe çalarım. Ben aranızda yokken çıkarsa, herkes kendi nefsinin galibi olur. Allah her müslüman hakkında benim halifemdir. Bu adam kıvırcık saçlı bir gençtir. Gözü fırlamıştır. Ben onu Abdû'l-Uzaz b Katana benzetir gibiyim. Sîzden ona kim yetişirse, üzerine Kehf suresinin ilk âyetlerini okuyuversin. O, Şam'la Irak arasında bir semtten çıkacak ve sağa sola fesad saçacaktır. Ey Allah'ın kulları, sebat edin!» Biz: — Yâ Resûlallah! Yeryüzünde o, ne kadar kalacaktır? dedik. «Kırk gün (kalacak). Bir gün bir sene gibi. Bir gün bir ay gibi. Bir gün bir hafta gıoi sair günleri de sizin günleriniz gibi olacaktır.» buyurdular. — Yâ Resûlallah! Bu bir sene gibi olacak günde, bir günün namazı bize kâfi gelecek mi? dedik. «Hayır! Onun için günün miktarını takdir edin!» buyurdu. — Yâ Resûlallah! unun yeryüzünde sür'ati ne olacak? dedik. «Arkasından rüzgâr esen yağmur gibidir. Bir kavmin üzerine gelerek onları davet edecek. Onlar da kendisine iman edecek ve icabette bulunacaklardır. Gökyüzüne emredecek, o yağmur yağdıracak. Yere emredecek, o da nebat bitirecektir. Akşamleyin deve sürüleri o kavmin yanlarına alabildiğine uzun hörgüçlü ve bol sütlü, böğürleri dolu olarak döneceklerdir. Sonra bir kavme gelerek onları da davet edecek, fakat onun sözünü reddedecekler, o da kendilerinden savuşup gidecektir. Bunlar kıtlık içinde sabahlayacaklar, ellerinde mallarından bir şey kalmayacaktır. (Bu adam) Bir harâbezâre uğrayarak ona dermelerini çıkar, diyecek. Harabenin defineleri arı kovanları gibi hemen arkasına düşeceklerdir. Sonra genç babayiğit bir adam çağıracak ve onu kılıçla vurarak ikiye bölecek, her parçayı bir ok atımı yere fırlatacaktır. Sonra bu adamı çağıracak. Adam ona gülerek yüzü parlar bir halde gelecektir. O bu halde iken anîden Allah, Mesih b. Meryem'i gönderecektir. Mesih, Dimeşk'in doğusundaki Akminareye iki boyalı elbise içinde, elini iki meleğin kanatları üzerine koymuş olarak inecek. Başını eğdiği zaman su damlayacak, kaldırdığı zaman ondan inci gibi gümüş taneleri yuvarlanacaktır. Onun nefesinin kokusunu duyan her kâfir mutlaka ölecektir. Nefesi de gözünün gördüğü yere varacaktır. Mesih bu adamı arayacak, nihayet ona Lüd kapısında yetişerek öldürecektir. Sonra Meryem oğlu isa'ya bu adamın şerrinden kendilerini Allah'ın koruduğu bîr kavim gelecek. İsa onların yüzlerini silecek, onlarla cennetteki derecelerine göre konuşacaktır. O bu halde iken Allah İsa'ya: Ben öyle bir takım kullarımı çıkardım ki, onları öldürmeye hiç bir kimsenin eli varmaz. Imdi sen benim kullarımı Tûr'a götürerek koru, diye vahy indirecek ve Allah Ye'cuc'u Me'cuc'u gönderecektir. Bunlar her tepeden sür'atla sızacaklardır. Bu suretle öncüleri Taberiye gölüne uğrayacak ve içindeki suyu içecekler. Son gelenleri oraya uğrayacak ve : Bu gölde bir zamanlar hakikaten su vardı, diyeceklerdir.. Nebiyyullah Isâ ile arkadaşları muhasara edilecek hattâ onlardan birine bîr öküz başı, sizden birinize bugün yüz altından daha makbul olacaktır. Bunun üzerine Nebiyyullah İsa ile arkadaşları (Allah'a) niyaz edecekler. Allah da Ye'cuc Me'cuc'un üzerine, boyunlarına isabet edecek deve kurdu gönderecektir. Böylece bir kişinin ölmesi gibi helak olarak sabahlıyacaklardır. Sonra Nebiyyullah İsâ ile arkadaşları (Turdan) yeryüzüne inecekler. Yeryüzünde onların Iaşe ve pislikleri ile dolmadık bir karış yer bulamıyacaklardır. Nebiyyullah İsa ile arkadaşlar, yine Allah'a niyaz edecekler, Allah da Horasan develerinin boyunları gibi kuşlar gönderecek, bu kuşlar onların cesetlerini yüklenerek Allah'ın dilediği yere atacaklardır. Sonra AlIah öyle bir yağmur gönderecek ki, ona ne kerpiç ev ne de çadır mâni olabilecektir. Bu yağmur yeryüzünü yıkayacak, onu ayna gibi yapacaktır. Sonra yere mahsulünü bitir, bereketini tekrar getir, denilecektir, işte o gün cemaat nar yiyecekler ve onun kabuğu altında gölgeleneceklerdir. Süt'e bereket verilecek hatta yeni doğurmuş bir deve sürülerce insanlara yetecek; yeni doğurmuş bir sığır insanlardan bir kabileye yetecek. Yeni doğurmuş bir koyun akrabadan bir oymağa kâfi gelecektir. Onlar bu halde iken, Allah güzel bir rüzgâr gönderecek, bu rüzgâr onları koltuklarının altlarından yakalayacak, her mu'minin ve her müslümanın ruhunu kabzedecek, insanların kötüleri kalarak yeryüzünde eşekler gibi alenen çıftleşeceklerdir. İşte kıyamet bunların üzerine kopacaktır.»
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ali b. Hucr Es-Sa'dî rivayet etti. (Dediki): Bize Abdullah b. Abdirrahman b. Yezîd b. Câbir ile Velid b. Müslim rivayet ettiler. ibni Hucr dediki: Bunların Abdurrahman b. Yezid b. Cabır den bu isnadla yukarda zikrettiğimiz gibi rivayet ettikleri hadîsleri birbirine girmiştir. O: «Gerçekten bu yerde bir zamanlar su vardı...» cümlesinden sonra şunu da ziyâde etti. Sonra yürüyecekler, tâ ağaçlı dağa varacaklardır. Bu dağ beyt-i makdis dağıdır. Gerçekten yeryüzündeki bütün insanları öldürdük. Haydi semadakileri öldürelim, diyecekler ve oklarını gökyüzüne atacaklar; Allah da onların oklarını kana bulanmış olarak geri çevirecektir.» İbni Mucur'un rivayetinde : «Ben bazı kullarımı indirdim. Onları öldürmeye kimsenin eli varmaz.» cümlesi vardır
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Amru'n-Nâkıd ile Hasen El-Hulvânî ve Abd b. Humeyd rivayet ettiler. Lâfızları birbirine yakındır. İbare Abd'indir. (Abd: Haddesenî, ötekiler: Haddesenâ tâbirlerini kullandılar. Dedilerki); Bize Yâ'kub (bu zat ibni İbrahim b, Sa'd'dır) rivayet etti. (Dediki): Bize babam, Sâlih'den, o da ibni Şihab'dan naklen rivayet etti. (Demişki): Bana UbeyduIIah b. Abdillah b. Utbe haber verdiki, Ebû Saîd-i Hudrî şöyle demiş: Bize Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Selleın) bir gün Deccal hakkında uzun bîr hadîs söyledi. Bize anlattıkları arasında şu da vardı. Buyurdular ki : «Deccal gelecek, fakat kendisine Medine'nin yollarına girmek haram edilecektir. Binâenaleyh Medine'nin dışındaki bazı işlenmedik tarlalara kadar gelecektir. Müteakiben kendisine o günün en hayırlı insanı yahut en hayırlı insanlarından bir adam çıkacak ve ona : Şehadet ederim ki, bize Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Selleın)'ın sözünü ettigi Deccal sensin, diyecek; Deccal da: Ne dersiniz, ben bu adamı ö!dürsem, sonra diriltsem, bu işte şüphe eder misiniz? diyecek. (Oradakiler) Hayır! cevabını vereceklerdir. Bunun üzerine Deccal onu öldürecek, sonra diriltecek. Dirilttiği anda o adam : Vallahi senin hakkında hiç bir zaman şimdikinden daha basiretli olmamışımdır, diyecek. Deccal onu tekrar öldürmek isteyecek, fakat ona musallat edilmeyecektir.» Ebû İshak dedi kî: «Bu zâtın Hızır (Aleyhisselan) olduğu söylenir.»
- Bāb: ...
- باب ...
{m-112} Bana Abdullah b. Ahdirrahmaıı Ed-Dârimî de rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû'I-Yemân haber verdi. (Dediki): Bize Şuayb, Zührî'den naklen bu isnadda bu hadîsin mislini haber verdi
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Merv halkından Muhammed b. Abdillah b. Kuhsâz rivayet etti. (Dediki): Bize Abdullah b. Osman, Ebû Hamza'dan, o da Kays b. Vehb'den, o da Ebû'l-Veddâk'den, o da Ebû Saîd-i Hudrî'den naklen rivayet etti. (Demişki): Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Selleın) şöyle buyurdular : «Deccal çıkacak ve mü'minlerden bir zât onun tarafına doğru yönelecektir. Karşısına silâhlılar, Deccal'ın silâhlıları çıkacak ve ona: Nereye gitmek istiyorsun? diye soracaklar. O da, şu çıkan adama gitmek istiyorum, cevabını verecek.Silâhlılar kendisine : — Sen bizim Rabbimize iman etmiyor musun? diyecekler. O zât: — Bizim Rabbimizde bir gizlilik yoktur! cevâbını verecek. Silâhlılar : — öldürün şunu! diyecekler. Fakat birbirlerine: — Rabbiniz size ondan başka hiç birinizin bir kimse öldürmesini yasak etmedi mi? diyecekler. Arkacığından onu Deccal'a götüreceklerdir. Mu'min onu görünce : — Ey insanlar! Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Selleın)'in andığı Deccal işte budur, diyecek. Müteakiben Deccal onun hakkında emir verecek ve karnı üzerine uzatılacaktır. Deccal : — Onu alın ve başını yarın! diyecek. Bunun üzerine dayaktan sırtı ve karnı genişletilecektir. Deccal : — Bana iman eîmiyormusun? diyecek. Mü'min de : — Sen yalancı Mesih'sin! cevâbını verecektir. Bunun üzerine mü'min hakkında emir verilecek ve başının ayrıntısında ta bacaklarının araşına kadar testere ile yarılacaktır. Sonra Deccal iki parçanın arasında yürüyecek ve ona, kalk! diyecek, o da hemen kalkıp doğrulacaktir. Sonra ona : — Bana iman ediyor musun? diyecek. Mü'min de : — Senin hakkında ancak basiretim arttı, cevâbını verecek. Sonra : — Ey insanlar! Bu adam benden sonra insanlardan hiç birine bü işi yapamıyacaktsr, diyecek. Deccal onu kesmek için derhal yakalayacaktır. Fakat mü'minin boynu ile köprücük kemiği arası bakır kesilecek, Deccal onu kesmeye imkân bulamıyacaktır. Bunun üzerine elleriyle ayaklarından tutarak onu atacak. İnsanlar da onun cehenneme atıldığını sanacaklardır. Fakat o ancak cennete konacaktır.» Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Selleın): «Bu zât Rabbu'l-Âlemin indinde insanların en büyük şehididir.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Şîhab b. Ahmed Eî-Abdî rivayet etti. (Dediki): Bize İbrahim b. Humeyd Er-Ruâsî, İsmail b. Ebî Hâlid'den, o da Kays b. Ebî Hâzim'den, o da Muğîra b. Şu'be'den naklen rivayet etti, (Şöyle demiş): Deccal hakkında Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Ssllem)'e benim sorduğumdan daha çok soran olmamıştır, «Ondan seni yoran nedir? O sana zarar veremiyecektir.» buyurdu. Ben : — Yâ Resûlallah, onun beraberinde yiyecek ve nehirler olacakmış diyorlar, dedim. «O Allah nezdinde bundan daha kıymetsizdir.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Süreye b. Yûnus rivayet etti. (Dediki): Bize Huşeym İsmail'den, o da Kays'dan, o da Muğîra b. Şu'be'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Deccal hakkında Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Ssllem)'e benim sorduğumdan daha çok soran olmamıştır: «Sualin nedir?» buyurdu. Ben: — Onun beraberinde ekmekle etten dağlar ve sudan bir nehir olduğunu söylüyorlar, dedim. «O Allah indinde bundan daha kıymetsizdir.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
{m-115} Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile ibni Numeyr rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Veki' rivayet etti. H. Bize İshak b. İbrahim de rivayet etti. (Dediki): Bize Cerir haber verdi. H. Bize İbni Ebî Ömer de rivayet etti. (Dediki): Bize Süfyân rivayet etti. H. Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe dahi rivayet etti. (Dediki): Bize Yezîd b. Harun rivayet etti. H. Bana Muhammed b. Râfi' dahî rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Usâme rivayet etti. Bu râvilerin hepsi İsmail'den bu isnadlâ İbrahim b. Humeyd'in hadîsi gibi rivayette bulunmuşlardır. Yezid'in hadîsinde: «Bana ey oğulcuğum, dedi.» ziyâdesi vardır
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ubeydullah b. Muâz El-Anherî rivayet etti. (Dediki): Bize babam rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be, Nu'man b. Sâlim'den rivayet etti. (Demişki): Ben Yâkub b. Asım b. Urve b. Mes'ud Es-Sakâfi'yi şöyle derken işittim. Abdullah b, Amr'ı dinledim. Kendisine bir adam gelmişti. Adam: — Rivayet etmekte olduğun bu hadîs nedir? Diyormuşsun ki, hiç şüphesiz kıyamet filân ve filân vakte kadar kopacaktır, dedi. Abdullah: — Sübhânellah! Yahut Lâ İlâhe İllallah veya bunlar gibi bir kelime söyledi. (Ve şöyle devam etti.) Hakikaten ilelehed kimseye bir şey rivayet etmemek içimden geçti. Ben ancak şunu söyledim: Siz az zaman sonra büyük bir hâdise göreceksiniz. Kabe yakılacak ve şöyle şöyle olacak. Sonra dedi ki: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdular: «Deccal ümmetimin arasında çıkacak ve kırk (zaman) kalacaktır. (Kırk gün mü dedi, kırk ay mı, yoksa kırk sene mi bilemiyorum.) Derken Allah Meryem oğlu İsa'yı gönderecektir. O Urve b. Mes'ud gibidir. Ve Deccal'ı arayıp helak edecekiir. Sonra insanlar yedi sene duracak; iki kişi arasnda düşmanlık olmayacaktır. Sonra Allah Şam tarafından soğuk bir rüzgâr gönderecek ve yeryüzünde kalbinde zerre kadar hayr yahut iman bulunan hiç bir kimse kalmayacak, hepsinin ruhunu kabzedecektir. Hatta biriniz bir dağın içine girmiş olsa, rüzgâr da üzerine girerek ruhunu kabzedecektir.» Ben bunu Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den işittim. Buyurdular ki: «Bunun üzerine insanların kötü takımı kuş hafifliğinde ve yırtıcı tabiatında kalacaklar. Ne bir iyilik tanıyacaklar, ne de bir kötülük men edecekler. Şeytan kendilerine temessül ederek : — (Bana) icabet etmiyor musunuz? diyecek. Onlar da : — Bize ne emredersin? cevabını verecekler. Ve onlara putlara tapmayı emredecek. Onlar bu halde rızikları bol yaşayışları güzel devam ederken sonra sur'a üfürülecekîir. Bunu işiten herkes boyun bükecek ve boyun kaldıracaktır. Onu ilk işiten develerinin havuzunu sıvayan bir adam olacaktır. O adam hemen ölecek sair insanlar da öleceklerdir. Sonra Allah, çiğ gibi yahut gölge gibi (şekkeden Nu'man'dır) bir yağmur gönderecek —yahut yağmur indirecek demiştir.— Bundan insanların cesetleri bitecek. Sonra sûr'a bir daha üfürülecek ve birden kalkıp bakacaklardır. Sonra: Ey İnsanlar, Rabbİnize gelin!.. Bunları durdurun! Çünkü onlar sorguya çekilecekler, denilecektir. Sonra: Cehennem ordusunu çıkarın, denilecek ve kaç kişiden? diye sorulacak. Her bin kişiden dokuzyüzdoksandokuzunu denilecektir, işte çocukları ihtiyarlatacak gün bu ve işte baldırın açılacağı gün budur.»
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Muhammed b. Beşşâr da rivayet etti. (Dediki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be, Nu'man b. Sâlim'den rivayet etti. (Demişki): Ben Ya'kub b. Asım b. Urve b. Mes'ud'-dan dinledim. (Şöyle dedi): Bir adamı dinledim, Abdullah b. Amr'a şunu söyledi: Sen şüphesiz kıyamet filân ve filân vakte kadar kopacak dermişsin. Bunun üzerine Abdullah: — Gerçekten size hiç bir şey rivayet etmemek içimden geçti. Ben ancak şunu söyledim: Siz az zaman sonra büyük bir hâdise göreceksiniz. Müteakiben Kabe yangını oldu, dedi. (Şu'be bunu yahut buna benzer bir şey söyledi, demiş.) Abdullah b. Amr dedi ki: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) : «Deccal ümmetimin içinde çıkacaktır...» buyurdu. Ve râvi hadîsi Muâz'ın hadîsi gibi nakletmiştir. O, hadîsinde: «Kalbinde zerre kadar iman bulunan kimse kalmayacak, mutlaka ruhunu kabzedecektir.» demiştir. Muhammed b. Ca'fer: «Bu hadîsi bana Şu'be defalarca rivayet etti. Onu ben de kendisine arzettim.» demiştir. İZAH 2941 DE
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekir b. Ebi Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Muhammed b. Bişr, Ebû Hayyan'dan, o da Ebû Zür'a'dan, o da Abdullah b. Amr'dan naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den bir badis belledim. Bir daha onu unutmadım. Ben Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i şöyle büyururken işittim; «İlk çıkacak kıyamet alâmeti güneşin battığı yerden doğması ve kuşluk zamanı insanların üzerine dâbbenin çıkmasıdır. Hangisi arkadaşından önce çıkarsa, öteki de hemen onun izinde olacaktır.»
- Bāb: ...
- باب ...
{m-118} Bize Muhammeâ b. Abdillah b. Numeyr de rivayet etti, (Dediki): Bize babam rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Hayyân, Ebû Zür'a'dan rivayet etti. (Şöyle demiş): Medine'de Mervan b. Hakem'in yanına müslümanlardan üç kişi oturdular da onu dinlediler. Kendisi kıyamet alâmetlerinden, onların ilk çıkanı Deccal olacağından bahsediyordu. Abdullah b. Amr demişki: Mervan bir şey söylemedi. Ama ben Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den bir hadîs belledim kî, onu bir daha unutmadım, Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i şöyle buyururken işittim... Ve yukarki hadîsin mislini zikretmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
{m-118-2} Bize Nasr b. Alî El-Cehdamî de rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Ahmed rivayet etti. (Dediki): Bize Süfyan, Ebû Hayyan'dan, o da Ebû Zür'a'dan naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Mervan'ın yanında kıyameti müzâkere ettiler de, Abdullah b. Amr şunu söyledi : Ben Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)*i şöyle buyururken işittim: Râvi yukarkilerîn hadîsleri gibi rivayet etmiş. Ama kuşluk vaktini anmamıştır
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Abdû'l-Vâris b. Abdîssamed b. Abdil-Vâris ile Haccac b. Şâir ikisi birden Abdüssamed'den rivayet ettiler. Lâfız Abdû'I-Varis b. Abdis-Samed'indir. (Dediki): Bize babanı, dedemden, o da Hüseyin b. Zekvân'dan naklen rivayet etti. (Demişki): Bize ibni Büreyde rivayet etti. (Dediki): Bana Hemdan Sâbın'dan Amir b. Şerâhil Eş-Şâ'bi rivayet etti ki, kendisi Dahhâk b. Kays'ın kız kardeşi Fâtıme binti Kays'e sormuş. Bu kadın ilk muhacirlerdenmiş. Demişki: Bana Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Selem)'den işittiğin, ondan başka hiç bir kimseye isnad etmediğin bir hadîs söyle! Fâtıme : — Sen istersen ben bunu yaparım! demiş. Âmir ona : — Evet! Bana rivayette bulun! demiş. Bunun üzerine Fâtıme şunu söylemiş : — Ben İbni Muğîra'ya nikâh oldum. O gün kendisi Kureyş gençlerinin en iyilerindendi. Derken Resulullah (Sallallahu Aleyhi: ve Sellem)'le birlikte bulunduğu ilk cihadda yaralandı. Ben dul kalınca, beni Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in ashabından birkaç kişi içinde Abdurrahman b. Avf istedi. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de beni azatlısı Üsâme b. Zeyd'e istedi. Bana rivayet olunmuştu ki, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Beni kim severse Usâme'yi sevsin!» buyurmuşlar.Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) benimle konuşunca: — Emrim senin elindedir. Beni dilediğine nikâh et! dedim. Bunun üzerine : «Ummü Şerîk'e taşın!» buyurdu. Ümmü Şerîk Ensar'dan zengin, Allah yolunda nafakası çok bir kadındı. Ona misafirler gelirdi. — Yaparım! dedim. (Bu sefer) : «Yapma, çünkü Ummü Şerîk misafiri çok bir kadındır. Ben senin baş örtünün düşmesini yahut baldırlarından elbisen açılıp hoşlanmadığın bazı yerlerini cemaatın görmesini hoş karşılamam. Lâkın sen amcanoğlu Abdullah b. Amr b. Ummü Mektum'e taşın!» buyurdu. (Bu zat Kureyş'in fihri, Benî Fihr'den bir adamdı. Kendisi Fâtıme'nin kabilesinden idi.) Ona taşındım. İddetim geçince dellâlın (yâni) Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in dellâlinin sesini işittim. — Haydin toplayıcı olduğu halde namaza! diye sesleniyordu. Hemen mescide çıktım ve Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'le birlikte namazı kıldım. Cemaatın arkalarına gelen kadın safındaydım. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) namazı bitirince gülerek minberin üzerine oturdu ve: «Herkes namaz kıldığı yerde kalsın!» buyurdu. Sonra: «Biliyormusunuz sizi niçin topladım?» dedi. Ashab: — Allah ve Resulü bilir, dediler. Buyurdu ki: «Ben vallahi sîzi bir istek veya korkudan dolayı toplamadım. Lâkin şunun için topladım ki, Temimi Dârî hıristiyan bir adamdı. Sonra gelerek bey'at etti ve müslüman oldu. Bana bir söz rivayet etti ki, Mesih-i Deccal için size anlattıklarıma uygun düştü. Bana anlattığına göre kendisi Lahm ve Cüzam kabilelerinden otuz kişi ile birlikte bir deniz gemisine binmiş de dalga onlarla denizde bir ay oynamış. Sonra tâ güneşin battığı yerde denizde bir adaya yanaşmışlar ve geminin kayıklarına binerek adaya girmişler. Derken karşılarına çok saçlı, kıllı bir hayvan çıkmış. Kılın çokluğundan önünü ardından ayıramamışîar ve : — Vah sana, sen kimsin? demişler. Hayvan : — Ben cessâseyim! cevabını vermiş. Oradakiler: — Cessâse nedir? diye sormuşlar. O : — Ey cemaat! Manastırdaki şu adama gidin, çünkü o sizin haberinize müştakdır, demiş. Temîm dedi ki : Cessâse bize bir adam ismi verince, biz onun bir şeytan olmasından korktuk ve hemen sür'atle gittik, manastıra girdik. Bir de ne görelim, orada hilkat itibariyle gördüklerimizin en büyüğü ve en şiddetli şekilde bağlanmış bir insan. Elleri boynuna, İki dizinin arası topuklarına demirle bağlanmış! — Vah sana, sen kimsin? dedik. — Siz benim haberimi almışsınızdır. İmdi bana haber verin, siz kimsiniz? dedi. Oradakiler : — Biz Arablardan bir takım insanlarız. Bir deniz gemisine bindik de denize coştuğu anda rastladık. Dalga bizimle bir ay oynadı. Sonra senin şu adana yanaştık ve geminin kayıklarına binerek adaya girdik. Derken karşımıza kıllı, çok saçlı bir hayvan çıktı. Saçın çokluğundan önü arkasından farkedilemiyordu. — Vah sana, sen kimsin? dedik. Ben cessâseyim, cevâbını verdi. Cessâse nedir? diye sorduk. Manastırdaki şu adama gidin, çünkü o sizin haberinize müştaktır, dedi. Biz de koşarak sana geldik. Ondan korktuk. Bir şeytan olmayacağından emin değildik, dedik. Bunun üzerine (o adam) : — Bana Beysan hurmalığından haber verin! dedi. — Onun nesinden haber almak istiyorsun? dedik. — Size onun hurmasını soruyorum. Yemiş veriyor mu? dedi. Kendisine: — Evet! cevâbını verdik. — Dikkat edin ki, onun yemiş vermemesi yakındır. Bana Taberiye gölünden haber verîn! dedi. — Onun nesinden haber almak istiyorsun? dedik. — İçinde su var mı? dedi. Oradakiler : — Onun suyu çoktur! dediler. — Dikkat edin, gerçekten onun suyu çekilmek üzeredir. Bana Zügar pınarından haber verin! dedi. Oradakiler : — Onun nesinden haber almak istiyorsun? dediler. — Pınarda su var mı? Sahipleri pınarın suyuyla ekin yetiştiriyorlar mı? dedi. Kendisine : — Evet, onun suyu çoktur. Sahipleri de suyundan ekin yetiştirirler! cevâbını verdik. — Bana Ummîlerin Nebisinden habor verin, ne yaptı? dedi. Oradakiler : — Mekke'den çıktı, Yesrib'e yerleşti, dediler. — Arablar onunla harbettiler mi? diye sordu. Biz : — Evet! cevâbını verdik. — Onlarla ne yaptı? dîye sordu. Kendisine onun peşinden gelen Arablara galip geldiğini ve Arablarm ona İtaat ettiğini haber verdik. — Bu oldu mu? dedi, — Evet! cevâbını verdik, — Dikkat edîn ki, bu halleri ona itaat etmiş olmalarından daha hayırlıdır. Ben size kendimi haber vereyim. Ben gerçekten Mesih'im ve bana çıkış için izin verilmesi yakındır. Çıkıp yeryüzünde sefer edeceğim. Mekke ile Taybe'den başka kırk gecede İnmediğim belde bırakmıyacağım. Bunların ise ikisi de bana haram kilınmıştır. Her ne zaman bunlardan bîrine girmek istersem, elinde çekilmiş bîr kılıç olduğu halde bîr melek karşıma çıkacak, beni ondan men edecektir. O yerin her yolunun üzerinde orasını koruyacak meleltler vardır, dedi.» Fâtıme demîş ki: Resıilullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) asâsıyla minbere dokunarak : «İşte Taybe budur! İşte Taybe budur! İşte Taybe budur!» buyurdu. Medine'yi kastediyordu, (Ve sözüne devamla) «Dikkat edin, bunu size söylemiş miydim?» dedi. Cemaat: — Evet! cevâbını verdiler. «Gerçekten Temîm'in sözü, bu sözün Deccal ve Medine ile Mekke hakkında söylediklerime uyması hoşuma gitti. Dikkat edin ki, o Şam denizinde yahut Yemen denizindedir. Hayır! Doğu tarafından. Evet! O, doğu tarafından! Evet! O, doğu tarafından zuhur edecektir.» buyurdu. Ve eliyle doğu tarafına işaret etti. Fâtıme: Ben de bunu Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellemj'den belledim, demiş)
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Yahya b. Habîb El-Hârisî rivayet etti. (Dediki): Bize Hâüd b. Haris El-Hüceymî Ebû Osman rivayet etti. (Dediki): Bize Kurra rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû'I-Hakem Seyyar rivayet etti. (Dediki): Bize Şa'bî rivayet etti. (Dediki): Fâtıme binti Kays'ın yanına girdiğimizde bize İbni Tâb hurması denilen hurma ikram etti. Bize çavdar bulamacı takdim etti. Ben kendisine üç talâkla boşanan kadının nerede iddet bekleyeceğini sordum. — Beni kocam üç talâkla boşadı da, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ailem nezdinde iddet beklememe izin verdi. Derken toplayıcı olduğu halde namaza diye cemâati arasında nida olundu. Camiye giden insanlar arasında ben de gittim. Kadınların ön safında idim. Bu saf erkeklerin son safının arkasından gelir. Müteakiben Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) minber üzerinde hutbe okurken dinledim. Şöyle buyurdular: «Gerçeklen Temîm-i Dâri'nin bazı amcası oğulları gemiye binmişler...» Ve râvi hadîsi nakletmiştir. O bu hadîste şunu da ziyade eylemiştir : «Fâtıme dedi ki: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i asasıyle yere eğilirken ve Medine'yi kastederek : İşte Taybe budur, derken görür gibiyim.»
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Hasan b. Ali El-Hulvânî ile Ahmed b. Osman En-Nevfelî de rivayet ettiler, (Dedilerki): Bize Vehb b. Cerir rivayet etti. (Dediki): Bize babam rivayet etti. (Dediki): Ben Gaylan b. Cerir'i, Şa'bi'den, o da Fâtıme binti Kays'den naklen rivayet ederken dinledim. Fâtıme şöyle demiş: Temimi Dârî, Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e gelerek haber verdi ki: Kendisinin gemiye binmiş. Ve gemisi yolunu şaşırtarak bir adaya düşmüş. Sonra adaya çıkarak su aramış. Derken saçını sürükleyen bir insana rastlamış... Ve râvi hadîsi hikâye etmiştir. Bu hadîsde o şunu da söylemiştir : «Sonra dedi ki : Dikkat edin, bana çıkış için izin verilse Taybe'den başka bütün beldelere ayak basardım. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onu halka çıkardı ve kendilerine anlattı. İşte Taybe bu, Deccal de odur, buyurdular.»
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Ebû Bekr b. İshak rivayet etti. (Dediki): Bize Yahyâ b. Bukeyr rivayet etti. (Dediki): Bize Muğîra (yâni; El-Hızâmî) Ebû'z-Zinad'dan, o da Şa'bî'den, o da Fâtıme binti Kays'dan naklen rivayet etti ki, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) minber üzerine oturarak şöyle buyurmuşlar: «Ey insanlar! Bana Temîmi Dârî anlattı ki, kendi kavminden bir takım kimseler denizde bîr gemilerinin içinde imişler. Derken gemi kırılmış yolculardan bazıları geminin tahtalarından bir tahta üzerine binerek denizde bir adaya çıkmışlar...» Ve râvi hadîsi nakletmiştir. İZAH 2943 TE Cessase: Haber toplayan demektir- Nevevi'nin dediğine göre bu yaratık Deccal'e haber topladığı için bu adı almıştır
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Ali b. Hucur Es-Sa'dî rivayet etti. (Dediki): Bana Velid b. Müslim rivayet etti. (Dediki): Bana Ebû Amr (yâni; Evzâî), İshak b. Abdillah b. Ebî Talha'daıı rivayet etti. (Demişki): Bana Enes b. Mâlik rivayet etti. (Dediki): Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdular: «Hiç bir belde yoktur ki, oraya Deccal ayak basmasın. Yalnız Mekke ile Medine müstesna! Yollarından her biri üzerinde saf bağlamış melekler vardır kî, onu korurlar. Deccal çorak yere iner ve Medine üç defa sarsılır. Deccal'ın yanına Medine'den her kâfir ve münafık çıkar.»
- Bāb: ...
- باب ...
{m-123} Bize bu hadîsi Ebû Bekr b. Ebi Şeybe de rivayet etti. (Dediki): Bize Yûnus b. Muhammed, Hammad b. Seleme'den, o da İshak b. Abdillah b. Ebî Talha'daıı, o da Enes'den naklen rivayet etti ki, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuşlar... Ve yukarki hadîs mislini rivayet etmiştir. Yalnız o: «Sel yerine gelir ve yükünü oraya bırakır.» demiş. Bir de: «Onun yanına erkek, kadın her münafık çıkar.» demiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Mansûr b. Ebî Müzâhim rivayet etti. (Dediki): Bize Yahya b. Hanıza Evzâi'den, o da İshak b. Abdillah'dan, o da amcası Enes b. Mâlik'den naklen rivayet etli ki, Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Seltem) şöyle buyurmuşlar: «Üzerlerinde taylasanlar olduğu halde Asbahan yahüdilerinden yetmiş bin kişi Deccal'a tâbi olacaklardır.» İZAH 2947 DE
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Harun b. Alıdillnh rivayet ettî. (Dediki): Bize Haccâc b. Muhammed rivayet etti. (Dediki): İbni Cürcyc şunu söyledi: Bana Ebû'z-Zübeyr şunu söyledi. Kendisi Câbir b. Abdilhıh'ı şöyle derken işitmiş: Bana Ünınıü Şerik haber verdiki. Nebi (Sallullahu Aleyhi ve Sellem) : «İnsanlar Deccal'dan mutlaka dağlara kaçacaklardır.» buyururken işitmiş. Ümmü Şerik: — Yâ Resûlallab! O gün Arablar nerede olacak? diye sormuş. Onlar azdır.» buyurmuşlar
- Bāb: ...
- باب ...
{m-125} Bize bu hadîsi Muhammed b. Beşşâr ile Abd b. Humeyd rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Ebû Âsim ibni Cüreyc'den bu isnadla rivayet etti. İZAH 2947 DE
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Züheyr b. Harb rivayet etti. (Dediki): Bize Ahmed b. İshak El-Hadramî rivayet etti. (Dediki): Bize Abdü'l-Aziz (yâni; ibni Muhtar) rivayet etti. (Dediki): Bize Eyyûb, Humeyd b. Hilâl'den, o da içlerinde Ebû'd-Dehmâ ile Ebû Katâde'nin bulunduğu bir cemâatdan naklen rivayet etti. (Şöyle demişler): İmran b. Husayn'a gelirken Hişam b. Âmir'e uğrardık. Bir gün şunu söyledi : — Hakikaten sizler beni geçerek öyle bir takım adamlara gidiyorsunuz ki, onlar ne Resûlullah (Sallullahu Aleyhi ve Sellem)'in meclisinde benden çok bulunmuşlardır. Ne de onun hadîsini benden iyi bilirler. Ben Resûlullah (Sallullahu Aleyhi ve Sellem)'i: «Âdem'in yaradılışı ile kıyametin kopması arasında Deccal'dan daha büyük bir fitne yoktur.» buyururken işittim
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Muhammed b. Hatim de rivayet etti. (Dediki): Bize Abdullah b. Ca'fer Er-Rakkî rivayet etti. (Dediki): Bize Ubeydullah b. Amr, Eyyub'dan, o da Humeyd b. Hilâl'den, o da kavminden içlerinde Ebû Katâde de bulunan üç kişiden naklen rivayet etti. (Şöyle demişler): Biz İmran b. Husayn'a giderken Hişam b. Âmir'e uğrardık... Râvi Abdü'I-Aziz b. Muhtâr'ın hadîsi gibi rivayette bulunmuştur. Yalnız o: «Deccal'dan daha büyük bir şey yoktur." demiştir. İZAH 2947 DE
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Yahya b. Eyyûb ile Kuteybe b. Saîd ve İbni Hucr rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize İsmâîl (yâni; ibni Ca'fer) Alâ'dan, o da babasından, o da Ebû Hureyre'den naklen rivayet etti ki, Resulullah (Sallallah Aleyhi ve Sellem)'den şöyle buyurmuşlar: «Altı şey’den: Güneşin battığı yer’den doğmasından, dumandan, Deccal'dan, dabbe'den bîrinizin hassaten başına gelecek vakıadan ve âmmeten gelecek fitneden önce, amellere şitab edin!»
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ümeyye b. Bistam El-Ayşî rivayet etti. (Dediki): Bize Yezîd b. Zürey' rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be, Katâde'den, o da Hasan'dan, o da Ziyad b. Rıyah'dan, o da Ebû Hureyre'den, o da Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen rivayet etti. (Şöyle buyurmuşlar) : «Altı şeyden: Deccal, duman, dabbetü'I-Ârz, güneşin battığı yerden doğması, umûmî fitne ve bîrinizin başına gelecek husûsî vakıadan önce amellere şitab edin.»
- Bāb: ...
- باب ...
{m-129} Bite bu hadîsi Züheyr b. Harb ile Muhammed b. Müsennâ da rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Abdü's-Samed b. Abdi'l-Vâris rivayet etti. (Dediki): Bize Hemmâm Katâde'den bu isnadla bu hadîsin mislini rivayet etti
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Yahya b. Yahya rivayet etti. (Dediki): Bize Hammad b. Zeyd, Muallâ b. Ziyâd'dan, o da Muaviye b. Kurra'dan, o da Ma'kıl b. Yesar'dan naklen haber verdi ki, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuşlar. H. Bize bu hadîsi Kuteybe b. Saîd de rivayet etti. (Dediki): Bize Hammad, Muallâ b. Ziyâd'dan, o da Muâviye b. Kurra'ya, o da Ma'kıl b. Yesâr'a, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e ulaştırmak suretiyle rivâyet etti. «Here zamanında ibâdet, bana hicret etmek gibidir.» buyurmuşlar
- Bāb: ...
- باب ...
{m-130} Bana bu hadîsi Ebû Kâmil de rivayet etti. (Dediki): Bize Hammad bu isnadla bu hadîsin mislini rivayet etti
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Züheyr b. Harb rivayet etti. (Dediki): Bize Abdurrahman (yâni; İbni Mehdi) rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be, Ali b. Akmar'dan, o da Ebû'l-Ahvas'dan, o da Abdullah'dan, o da Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'deıı naklen rivayet etti: «Kıyamet ancak insanların kötüleri üzerine kopacaktır.» buyurmuşlar
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Saîd b. Mansûr rivayet etti. (Dediki): Bize Ya'kub b. Abdirrahman ile Abdu'l-Âziz b. Ebî Hâzim, Ebû Hâzim'den, o da Sehl b. Sa'd'dan naklen rivayet ettiler. (Demişki): Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdular... H. Bize Kuteybe b. Saîd de rivayet etti. Lâfız onundur. (Dediki): Bize Ya'kub, Ebû Hâzim'den rivayet etti ki, Sehl'i şöyle derken işitmiş: Ben Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i baş parmakla orta parmak arasındaki «şehadet» parmağı ile işaret ederek : «Benimle kıyamet şöylece olduğu halde gönderildim.» buyururken işittim. İZAH 2954 TE
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Müsennâ ile Muhammed b, Beşşâr rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivayet etti, (Dediki): Bize Şu'be rivayet etti. (Dediki): Ben Katâde'den dinledim. (Dediki): Bize Enes b. Mâlik rivayet etti. (Dediki): Rcsûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) : «Ben, benimle kıyamet şu iki parmak gibi olduğu halde gönderildim.» buyurdular. Şu'be demiş ki : Ben Katâde'yi de rivayeti esnasında: «Bu parmaklardan birinin diğerine olan fazlalığı gibi...» derken işittim. Ama bunu Enes'den naklen mi söyledi yoksa kendinden mi söyledi bilmiyorum
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Yahya b. Habîb EI-Hârisî de rivayet etti. (Dediki): Bize Hâlid (yâni; İbni Haris) rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be rivayet etti. (Dediki): Ben Katâde ile Ebû't-Teyyah'ı rivayet ederlerken dinledim. Onlar da Enes'i rivayet ederken dinlemişlerki, Rcsûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) : «Ben, kendimle kıyamet şöylece olduğu halde gönderildim.» buyurmuşlar. Şu'be bunu göstererek iki parmağını şehâdetle ortayı yanyana getirmiş
- Bāb: ...
- باب ...
{m-134} Bize Ubeydullah b. Muâz da rivayet etti. (Dediki): Bize babam rivayet etti. H. Bize Muhammed b. Velid dahi rivayet etti. (Dediki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivayet etti. Her iki râvi demişler ki: Bize Şu'be, Ebû't-Teyyah'dan, o da Enes'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen bu isnadla rivayet etti
- Bāb: ...
- باب ...
{m-134-2} Bize bu hadîsi Muhammed b. Beşşâr da rivayet etti. (Dediki): Bize ibni Ebî Âdiy, Şu'he'den, o da Hamza (yâni; Dabbî) ile Ebû't-Teyyah'dan, onlar da Enes'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)*den naklen yukarkilerin hadîsi gibi rivayette bulundu
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Gassan EI-Mismaî dahî rivayet etti. (Dediki): Bize Mu'temir babasından, o da Ma'bed'den, o da Enes'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Rcsûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) : «Ben, benimle kıyamet şu iki parmak gibi olduğu halde gönderildim.» buyurdu ve şehâdet parmağı ile orta parmağını bir yere getirdi. İZAH 2954 TE
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe ile Ebû Kureyb rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Ebû Usâme, Hişam'dan, o da babasından, o da Âişe'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Bedeviler Rcsûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanına geldikleri vakit ona kıyameti sorarlar. Kıyamet ne zaman kopacak? derlerdi. O da onlardan en yaşlı bir insana bakarak: «Şu zât yaşarsa ona ihtiyarlık erişmez. Sizin üzerinize kıyametiniz kopar.» buyurdular. İZAH 2954 TE
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivayet etli. (Dediki): Bize Yûnus b. Muhammed, Hamnıad b. Seleme'den, o da Sâbit'ten, o da Enes'den naklen rivayet etti ki: Bir adam Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e : — Kıyamet ne zaman kopacak? diye sormuş. Yanında da ensardan Muhammed denilen bir çocuk varmış. Rcsûlullah {Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Eğer şu çocuk yaşarsa, umulur ki, kıyamet kopmadan ona ihtiyarlık yetişmez.» buyurmuşlar
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Haceâc b. Şâir de rivayet etti. (Dediki): Bize Süleyman b, Harb rivayet etti. (Dediki): Bize Hammad (yâni; İbni Zeyd) rivayet etti. (Dediki): Bize Ma'bed b. Hilâl El-Anezî, Enes b. Mâlik'den rivayet ettiki: Bir adam Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e kıyamet ne zaman kopacak? diye sormuş. Enes demiş ki: Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir an sustu. Sonra Ezdi Şenûe kabilesinden olup, huzurunda bulunan bir çocuğa bakarak : «Şu çocuk yaşarsa kıyamet kopmadan ihtiyarlık ona yetişmez.» buyurdular. Râvi demiş ki: Enes: «Bu çocuk o gün benim akranlarımdan idi.» dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Harun b. Abdillah rivayet etti. (Dediki): Bize Affan b, Müslim rivayet etti. (Dediki): Bize Hemmâm rivayet etti. (Dediki): Bize Katâde, Enes'den rivayet etti. Enes şöyle demiş: Muğîra b. Şu'be'nin bir çocuğu geldi ki, benim akranımdandı. Bunun üzerine Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem); «Bu çocuk geriye bırakılırsa, kıyamet kopmadan ona ihtiyarlık yetişmez.» buyurdular. İZAH 2954 TE
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Züheyr b. Harb rivayet etti. (Dediki): Bize Süfyan b. Uyeyne, Ebû'z-Zinad'dan, o da A'rac'dan, o da Ebû Hureyre'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e ulaştırmak suretiyle naklen rivayet etti. (Şöyle buyurmuşlar) : «Bir adam yeni doğurmuş devesini sağarken kıyamet kopacak. Kıyamet kopuncaya kadar kab ağzına ulaşmıyacaktır. İki adam da elbise alışverişi yapacaklar, kıyamet kopmadan o alişverİşi bitiremeyeceklerdir. Bir dam havzını sıvayacak, kıyamet kopmadan ondan çıkmayacaktır.»
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Kureyb Muhammed b. Ala' rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Muâviye, A'meş'den, o da Ebû Salih'den, o da Ebû Hureyre'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) : «iki sûr üfürülmesi arasında kırk vardır.» buyurdu. Oradakiler; — Yâ Ebâ Hureyre, kırk gün mü? diye sordular. — Bir şey diyemem! cevâbını verdi. — Kırk ay mı? dediler. — Bir şey diyemem! cevâbını verdi. — Kırk yıl mı? dediler. — Bir şey diyemem! cevâbını verdi. «Sonra Allah semâdan su indirecek ve insanlar sebze biter gibi bitecekler.» buyurdu. «insanın çürümeyecek hiç bir yeri yoktur. Yalnız bir kemik müstesna ki, o da kuyruk sokumu kemiğidir. Kıyamet gününde halk ondan derlenip toplanacaktır.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Kuteybe b. Saîd de rivayet etti. (Dediki): Bize Muğîra (yâni; El-Hızâmî) Ebû'z-Zinad'dan, o da A'rac'dan, o da Ebû Hureyre'den naklen rivayet ettiki: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) : «Âdem oğlunun her tarafını toprak yer! Yalnız kuyruk sokumu kemiği müstesna! insan ondan yaratılmıştır. Onda derlenip toplanacaktır.» buyurmuşlar
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Râfi' rivayet etti. (Dediki): Bize Abdûrrezzâk rivayet etti. (Dediki): Bize Ma'mer, Hemmâm b. Münebbih'den rivayet etti. Hemmâm: Bize Ebû Hureyre'nin Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den rivayet ettikleri şunlardır... diyerek bir takım hadîsler zikretmiştir. Onlardan biri de şudur: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) : «Gerçekten insanda bîr kemik vardsr ki, onu ebediyyen toprak yemez. Kıyamet gününde insan o kemikte derlenip toplanacaktır.» buyurdu. Ashâb : — Hangi kemiktir o, yâ Resûlallah? diye sordular. «Kuyruk sokumu kemiğidir.» buyurdular