Sahih Muslim

...

(9) Kitāb: The Book of Prayer - Rain

(9) ...

Bana Ebû't-Tâhir ile Harmele rivayet ettiler. Dedilerki. Bize İbni Vehb haber verdi. (Dediki): Bana Yûnus, ibni Şihâb'dan naklen haber verdi. Demişki: Bana Abbâd b. Temim El-Mâzîni haber verdi. O da Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in ashabından biri olan amıcasmı şöyle derken işitmiş: «Bir gün Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) yağmur duasına çıktı» müteakiben arkasını cemaata vererek Allah'a duâ etmeye başladı ve kıbleye döndü. Cübbesini de ters çevirdi. Sonra İki rek'at namaz kıldı.» İzah Bu hadîsi Buhârî «İstiska» bahsinin bir kaç yerinde; Ebû Dâvûd, Tirmizî, Nesâî ve îbni Mace dahî muhtelif yerlerde muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir. «İstiskaa»: İçecek ve hayvanları ile nebatlarını sulayacak suyu bulunmayan yahut bulunup da yetmiyen yerler halkının ihtiyâç zamanında Allah Teâlâ'dan su niyaz etmeleridir. Hanefiîler'e göre istiskaa, kitap ve sünnetle sabitdir. Kitap» dan deliller «Ey kavmim? Rabbinizden (evvelâ) af dileyin sonra da tevbe edin ki, sizin üzerinize semâdan bol bol yağmur göndersin.» [ Hud 52 ] ayet-i kerimesi ile emsali âyetlerdir. Gerçi bu âyetlerde bahsi geçen Nebiler bizim Nebiimiz değil; Hz. Nûh ve Hz. Hûd (Aleyhimusselm) gibi geçmiş ümmetlere gönderilen Nebiler olup, duâ ve istiğfar hususunda yapmış oldukları tavsiyeler dahi kendi ümmetlerine âit ise de, Allah ve Resulü inkârsız şekilde hikâye etmiş olmak şartı ile eski şeriatlar bizim için dahî şeriat sayılır. Bunun mânâsı: O şeriatların bâzı ahkâmı bizim şeriatımızın bir cüz'ü olmak üzere bize meşru kılınmışdır. Bu âyetlerde de hâl böyledir. Bahsimiz hadislerinden de anlaşılacağı vecihle istiska, sünnetle de meşru olmuşdur. Bu bâbda bir çok sahih hadisler rivayet olmuşdur. îstiska hususunda kitap ile sünnetin isbât ettikleri haddi müşterek: istiğfar ile Allah'a hamd-ü sena ve duadır. Yağmur duasında namaz mes'elesi Hanefiiler'e göre: Yalnız bir hadîsde zikredilmişdir. O da şâzzdır. Anlaşılıyor ki yağmur duası eski ümmetlere de meşru olmuşdur. Bu cihet âyetlerle sabit olduğu gibi, bâzı hadîslerden de anlaşılmaktadır. îmam Ahmed ile Hâkim'in Hz. Ebû Hureyre'den, rivayet ettikleri bir hadîsde Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuşlardır: «Vaktiyle Süleyman (Aleyhisselâm) yağmur duasına çıktı ve sırtüstü yatarak ayaklarını semâya kaldırmış bir karınca gördü. Karınca: Yâ Rabbî! Biz, senin mahlûkaatından bir takım mahlûklarız. Senin suyundan müstağni değiliz, diyordu. Bunun üzerine Hz. Süleyman (yanındakilere): «Muhakkak başkasının duası sebebiyle sulandınız; dedi.» Bu hadîs de yağmur duasının eski ümmetlere meşru olduğunu gösterir. Yağmur duası islâmîyetten evvel araplarda da vardı. îbni Asâkir şu rivayeti tahric etmişdir: «Mekke'lilere kıtlık isabet etmiş, Kureyş (Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in amıcası Ebû Tâlib 'e): — Yâ Ebâ Tâlib! Bu vadiye kıtlık geldi. Çoluk çocuk kurağa tutuldu; gel bir yağmur duası yapıver! demişler. Bunun üzerine Ebû Tâlib, beraberinde bir çocuk, (ama) üzerinden siyah bir bulut açılmış güneş gibi bir çocuk (yâni âhir zaman Nebii onun etrafında da bir takım çocuklar olduğu hâlde duaya çıkmış.) Çocuğu alarak sırtını Kabe'ye dayamış ve parmağı ile çocuğa dokunmuş. Gökyüzünde bir pare bulut bile yokmuş. Derken öteden beriden bulutlar peyda olmuş. Ve gittikçe çoğalarak öyle bol bir yağmur yağmış ki; vadi dolmuş taşmış her taraf bolluk içinde kalmış...»

...
Referans:9 2073