Sunan an Nasai
...
(1) Kitāb: The Book of Purification
(1) ...
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Mûsâ (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: sallallahü aleyhi ve sellem), misvak kullanırken yanına girmiştim; misvağın bir ucu dilinin üzerindeydi ve a a diye ses çıkarıyordu.) Vudu’: 78; Müslim, Tahara:
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Mûsâ (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Eş’arilerden iki kişi ile birlikte Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanına gelmiştim biri sağımda diğeri de solumda idi; Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ağzını misvaklıyordu. O iki kişi hemen Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den bir iş (memuriyet) isteyiverdiler. Ben de: Seni hak din ile peygamber olarak gönderen Allah’a yemin olsun ki, bunlar içlerindeki iş isteme durumlarını bana açmadılar. Bende iş isteyeceklerini fark edemedim. Şu anda Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in hareket ettirdiği dudağının altındaki misvağı görür gibi oluyorum.) Adamların bu istekleri üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: devlet işinde yetkili işler isteyene asla yardımcı olmayız, şimdi sen git) diyerek Ebû Mûsâ’yı Yemen’e gönderdi. Arkasından da Muaz b. Cebel’i yola çıkardı. İmara: 3; Ebû Dâvûd, Hudud:
- Bāb: ...
- باب ...
Abdurrahman b. ebî Atîk (radıyallahü anh), şöyle demiştir: Babam bana şunları aktardı: Âişe (radıyallahü anha)’dan duydum, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)‘in şöyle buyurduğunu bize aktardı: ağız ve diş sağlığı için temizleyici bir malzemedir. Ayrıca misvak kullanma işi; Rabbimizin rızasını kazandıracak işlerdendir.) Cuma: 8; Dârimî, Tahara:
- Bāb: ...
- باب ...
Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: misvağı sık sık kullanmanızı hatırlatıyorum.) Cuma: 8; Dârimî, Tahara:
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: ağır gelmeyecek olsaydı, her namazdan önce misvak kullanmalarını emrederdim.) Cuma: 8; Dârimî, Tahara:
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Şüreyh (radıyallahü anh), babasından aktararak şöyle demiştir: Âişe (radıyallahü anha)’ya: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) evine girdiğinde ilk iş olarak ne yapardı?) diye sordum. (Önce ağzını misvaklardı.) diye cevap verdi. Tahara: 15; Ebû Dâvûd, Tahara:
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: İnsanın yaratılış gereği yapması gereken beş şey şunlardır: olmak, etek tıraşı olmak, bıyıkları kısaltmak, tırnakları kesmek, koltuk tıraşı olmak.) Dâvûd, Tahara: 29; Buhârî, İstizan:
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: İnsanın yaratılışı gereği yapması gereken beş şey şunlardır: kısa tutmak, koltuk altlarını temizlemek, tırnakları kesmek, etek tıraşı olmak ve sünnet olmak.) İstizan: 51; Ebû Dâvûd, Tahara:
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: özellik yaratılış gereği yapılması gereken şeylerdendir: Sünnet olmak, etek tıraşı olmak, koltuk altlarını temizlemek, tırnakları kesmek ve bıyıkları kısa tutmak.) İstizan: 51; Ebû Dâvûd, Tahara:
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: yaratılış gereği yapması gereken işlerden bir bölümü şunlardır: Tırnak kesmek, bıyıkları kısaltmak ve etek tıraşı olmak.) İstizan: 51; Ebû Dâvûd, Tahara:
- Bāb: ...
- باب ...
Zeyd b. Erkam (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: kısaltmayıp uzatanlar bizim yolumuza uyanlardan değildir.) Edeb: 16; Müsned:
- Bāb: ...
- باب ...
Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): kısaltma, tırnakları kesme, etek ve koltuk tıraşı olmayı; kırk günden fazla uzatmamayı bize emretmiştir.) Başka bir seferinde ise kırk geceden fazla bir süre demiştir. Tahara: 16; Tirmizî, Edeb:
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: oldukça kısa tutun, sakallarınızı da uzatın.) Edeb: 18; Müslim, Tahara:
- Bāb: ...
- باب ...
Abdurrahman b. ebî Kurâd (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte tuvalet ihtiyacı için çıkmıştım. O böyle bir ihtiyacı olduğunda başkalarından iyice uzaklaşırdı
- Bāb: ...
- باب ...
Muğire b. Şu’be (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) tuvalet ihtiyacı için insanlardan uzaklaşırdı. Yolculuklarından birinde yine uzaklara gitmişti de: su getiriver, diye seslenmişti. Kendisine su götürdüm, onunla abdest aldı ve mestleri üzerine meshetti.) Tahara: 10; Ebû Dâvûd, Tahara:
- Bāb: ...
- باب ...
Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) tuvalete girerken, şöyle derdi: Erkek ve dişi tüm şeytanlardan ve tüm pislik ve kötülüklerden Sana sığınırım.) Tahara: 5; Ebû Dâvûd, Tahara:
- Bāb: ...
- باب ...
Rafi b. ishak (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Ebû Eyyûb el Ensarî, Mısır’da iken, kendisinin şöyle dediğini işittim: bu tuvaletlerde nasıl hareket edeceğimi bilmiyorum.) Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): biriniz büyük veya küçük abdest bozacağı zaman önünü ve arkasını kıble tarafına döndürmesin.) buyurmuşlardı. Tahara: 6; Buhârî, Vudu’’:
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: damına çıkmıştım; Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i Beyti Makdis’e doğru iki kerpiç üzerinde abdest bozarken gördüm.) Tahara: 7; Buhârî, Vudu’’:
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: size Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ayakta küçük abdestini bozduğunu söylerse inanmayın. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), oturarak küçük abdestini bozardı.) Tahara: 8; İbn Mâce, Tahara:
- Bāb: ...
- باب ...
Abdurrahman b. Hasene (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: sallallahü aleyhi ve sellem) elinde kalkana benzer bir şeyle yanımıza geldi, elindeki malzemeyi yere dikti, arkasına çömeldi ve küçük abdestini bozdu.) Orada bulunanlardan bir kısmı: Bakınız! Kadınlar gibi küçük abdestini bozuyor dediler. Bunu işiten Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) o kimselere şöyle dedi: bir kısmının başına gelenleri bilmiyor musunuz? Onlar üzerlerine idrar dokunan yerleri makasla kesiyorlardı da bazıları onları bu işi yapmaktan yasakladı sonra da kabirde kendilerine azâb edildi.) (Tirmizî, Tahara: 10; İbn Mâce, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), iki mezarın başına geldi ve şöyle buyurdu: mezardaki iki kişiye azâb edilmektedir. Bu azâb işledikleri büyük günahlardan dolayı da değildir. Şu mezardaki kimse hayattayken idrarının sıçramasından dolayı dikkatsizdi, sakınmazdı. Bu beriki ise koğuculuk yapar, laf taşırdı.) Sonra Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yaş bir hurma dalı istedi ve hurma dalını ikiye böldü, birini bir mezarın diğerini de diğer mezarın üzerine dikti ve şöyle buyurdu: ki bu iki dal yaş kaldıkları sürece bunların azabları hafifletilir.) (İbn Mâce, Tahara: 26; Buhârî, Vudu’’:)
- Bāb: ...
- باب ...
Hukeyme kızı Ümeyme (radıyallahü anha), annesi Ümeyme b. Rukayka (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ağaçtan oyularak yapılma bir kabı vardı ki onun içerisine küçük abdestini yapar ve divanın altına koyardı.) (Ebû Dâvûd, Tahara: 13; İbn Mâce, Cenaiz:)
- Bāb: ...
- باب ...
Esved ve Âişe (radıyallahü anhüma)’dan rivâyete göre, şöyle demişlerdir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), ölüm hastalığında Hazret-i Ali’ye vasiyet etmişti.) (Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem)’in hastalığı çok ağırdı ve küçük abdestini yapmak için bir kap istemişti, o esnada kime ne vasiyet ettiğini bilmiyorum.) (Ebû Dâvûd, Tahara: 13; İbn Mâce, Cenaiz:)
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Sercis (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: yuvalarına (deliklerine) küçük abdest bozmayınız.) (radıyallahü anh)’e: Hayvanların delik ve yuvalarına küçük abdest bozmanın hoş karşılanmayışının sebebini sordular. O da şöyle cevap verdi: cinlerin bulundukları yerlerdir denilir.) (Ebû Dâvûd, Tahara: 16; Müsned:)
- Bāb: ...
- باب ...
Câbir (radıyallahü anh.)’den rivâyete göre: sallallahü aleyhi ve sellem), durgun suya küçük abdest bozmayı yasakladı.) (İbn Mâce, Tahara: 25; Müslim, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Muğaffel (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: biriniz yıkandığı yere ve kaba küçük abdestini yapmasın çünkü vesvese ve kuşkulanmanın çoğu böyle şeylerden olur.) (Ebû Dâvûd, Tahara: 15; Tirmizî, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: sallallahü aleyhi ve sellem), küçük abdest bozarken bir adam O’na uğradı da selâm verdi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ise onun selâmını almadı.) (Ebû Dâvûd, Tahara: 8; İbn Mâce, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Muhacir b. Kunfüz (radıyallahü anh), Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) küçük abdest bozarken kendisine selâm vermişti de, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) abdest alıncaya kadar selâmını almadı. Abdest alıp bitirdi. Sonra selâmını aldı. (İbn Mâce, Tahara: 27; Ebû Dâvûd, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Mes’ud (radıyallahü anh)’den rivâyete göre: sallallahü aleyhi ve sellem) kemikle veya tezekle taharetlenmeyi yasakladı.) (İbn Mâce, Tahara: 16; Tirmizî, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh) den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: size bir baba gibi her şeyi öğretiyorum. Sizden biriniz tuvalete girince, önünü ve arkasını kıbleye dönmesin, sağ eliyle taharetlenmesin.) Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) üç taş ile taharetlenmeyi emreder, kemik ve tezekle taharetlenmeyi yasaklardı. (Ebû Dâvûd, Tahara: 20; İbn Mâce, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Selman (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: adam Selman’a: Arkadaşınız olan Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), abdest bozmaya varıncaya kadar size her şeyi öğretiyor deyince Selman: herşeyi öğretiyor, küçük ve büyük abdest yaparken kıbleye dönmememizi, sağ ellerimizle taharetlenmememizi üçten az taş kullanarak taharetlenmeyi bize yasakladı) dedi. (İbn Mâce, Tahara: 16; Ebû Dâvûd, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Mes’ud (radıyallahü anh) şöyle diyor: sallallahü aleyhi ve sellem) bir sefer tuvalet ihtiyacını gidermek için bir yere gitti. Bana da (kendisi için) üç taş getirmemi emretti. Ben de iki taş buldum, üçüncüyü aramama rağmen bulamadım ve onun yerine bir tezek aldım hepsini Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e getirdim, iki taşı aldı ve tezeği atıp: pistir) buyurdu. Abdurrahman: tezek demektir ve cinlerin yiyeceğidir) dedi. (Tirmizî, Tahara: 13; İbn Mâce, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Seleme b. Kays (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: taş sayısını tek yap.) (Tirmizî, Tahara: 13; Ebû Dâvûd, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: tuvalet ihtiyacınızı gidereceğinizde yanınızda üç taş götürün ve onlarla temizlenin, bunlar o kimsenin temizliği için yeterlidir.) (Ebû Dâvûd, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ata b. Ebû Meymune (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Enes b. Mâlik’in şöyle dediğini işittim: sallallahü aleyhi ve sellem), tuvalete gireceğinde ben ve yaşıtım olan bir çocukla O’nun için su taşırdık; Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de o su ile taharetlenirdi.) (Ebû Dâvûd, Tahara: 23; İbn Mâce, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: kadınlar kocalarınıza su ile temizlenmelerini bildiriniz. Ben Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in su ile taharetlendiğini kocalarınıza söylemekten utanıyorum.) (Tirmizî, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Katade (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: biriniz su ve meşrubat içtiğinde kabın içersine üflemesin. Tuvalete girdiğinde; tenasül organına sağ eliyle dokunmasın ve sağ eliyle de taharetlenmesin.) (Ebû Dâvûd, Tahara: 18; Müslim, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Katade, babası Ebû Katade (radıyallahü anhüma)’dan naklederek şöyle demiştir: sallallahü aleyhi ve sellem) bir kimsenin su içtiği kaba üflemesini, tenasül organına sağ el ile dokunmasını ve sağ eliyle taharetlenmesini yasakladı.) (Ebû Dâvûd, Tahara: 18; Müslim, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Selman (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Müşrikler Selman’a: Görüyoruz ki arkadaşınız Peygamber size abdest bozmayı bile öğretiyor dediler. Selman ise: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bizi sağ elimizle taharetlenmekten, abdest bozarken kıbleye dönmekten bizi yasakladı ve üçten daha az taşla taharetlenmeyin buyurdu) dedi. (Müslim, Tahara: 18; Ebû Dâvûd, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre: (sallallahü aleyhi ve sellem), abdest alacaktı da taharetlenmeden sonra elini toprakla ovuşturdu.) (Ebû Dâvûd, Tahara: 24; İbn Mâce, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
İbrahim b. Cerir (radıyallahü anh), babasından naklederek şöyle demiştir: sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraberdim, tuvalete girip ihtiyacını giderdi ve: Cerir! su getir) dedi. Bende ona su götürdüm. O su ile taharetini yaptı ve toprakla da elini ovuşturdu.) (Ebû Dâvûd, Tahara: 24; İbn Mâce, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh), babasından naklederek şöyle diyor: sallallahü aleyhi ve sellem)’e yırtıcı hayvan ve diğer hayvanların uğradıkları su birikintilerinin pislenip pislenmediği konusunda soruldu da şöyle cevap verdi: iki kulle miktarına ulaşırsa pis olmaz.) (Kulle: Bir pislik bulaştığında rengi, kokusu ve tadı değişmeyecek kadar büyüklükteki bir kaptır.) (Tirmizî, Tahara: 50; İbn Mâce, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Enes (radıyallahü anh)’den rivâyete göre: bedevi mescide küçük abdestini yaptı. Orada bulunanlardan bir kısmı ona engel olmaya kalkışmışlardı. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): ona engel olmayın) buyurdu. Bedevi işini bitirince Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir kova su getirtti ve idrarın üzerine döktü.) (Buhârî, Vudu’’: 61; İbn Mâce, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Enes (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: bedevi mescide küçük abdestini yapmıştı da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bir kova su getirilmesini emretti ve o su, oraya döküldü.) (Buhârî, Vudu’’: 61; İbn Mâce, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Yahya b. Said (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Enes’in şöyle dediğini duydum: Bir bedevi mescide geldi ve küçük abdestini yaptı. Bunun üzerine oradakiler bedeviye bağrıştılar. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de: onu) buyurdu onlar da idrarını bitirinceye kadar ona bir şey yapmadılar. Sonra bir kova su getirilmesini emretti ve o su, oraya döküldü. (Buhârî, Vudu’’: 61; İbn Mâce, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hûreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: bedevi mescidin bir tarafına idrar yapmıştı da orada bulunanlar harekete geçmişlerdi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onlara: onu ve idrarının üzerine bir kova su dökünüz. Çünkü sizler kolaylık göstermek için gönderildiniz, zorluk çıkarmak için değil) buyurdular. (Tirmizî, Tahara: 112; Buhârî, Vudu’’:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hûreyre (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Bir adam Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e: Allah’ın Rasûlü! Biz deniz yolculuğuna çıkıyoruz ve yanımızda da az su bulunuyor, eğer o su ile abdest alırsak susuz kalırız, bu sebeple deniz suyu ile abdest alabilir miyiz? diye sordu, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): suyu temizdir, deniz hayvanları da hepsi helaldir) buyurdular. (Tirmizî, Tahara: 52; İbn Mâce, Sayd:)
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle dua ederdi: benim hatalarımı kar ve dolu suyu ile yıka. Beyaz elbiseyi kirden temizlediğin gibi kalbimi de hatalardan arındır.) (Ebû Dâvûd, Salat: 121; Buhârî, Ezan:)
- Bāb: ...
- باب ...
Cübeyr b. Nufer (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Avf İbn Mâlik’in şöyle dediğine şahit olmuştum: sallallahü aleyhi ve sellem)‘i bir cenaze namazını kılarken dinledim ve duasında şöyle dediğini duydum: onu bağışla, ona acı, onun halini düzelt, ona ikramda bulun, onun yerini geniş tut, onu su, kar ve dolu ile yıka. Beyaz elbisenin kirden arınması gibi, onu hata ve günahlarından temizle.) (Müslim, Cenaiz: 14; Tirmizî, Cenaiz:)
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Muğaffel (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): öldürmeyi emretti. Av ve koyun köpeğine izin verdi ve şöyle buyurdu: bir kaba ağzını sokarsa, onu yedi defa yıkayın sekizinci de ise toprakla ovun.) (Ebû Dâvûd, Tahara: 37; Müslim, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Kebşe binti Ka’b. b. Mâlik (radıyallahü anh)’den aktarıldığına göre, Ebû Katade, Kebşe’ nin yanına geldi ve şuna yakın bir şeyler söylediğini anlattı: Katade için abdest suyu hazırlamıştım, bir kedi geldi ve o kaptan su içmek istedi. Ebû Katade kabı eğerek kedinin rahat su içmesini sağladı. Kebşe dedi ki: Ebû Katade benim o kaba baktığımı görünce; Ey kardeşimin kızı şaşırdın mı? Diye sordu. Evet dedim, o zaman Ebû Katade şöyle dedi: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: pis değildir, o sizin evlerinizde ve çevrenizde çok dolaşan temiz hayvanlardandır.) (Tirmizî, Tahara: 69; İbn Mâce, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Enes (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in münâdisi bize gelerek şöyle dedi: ve Rasûlü sizleri eşek eti yemekten yasaklıyor çünkü o necis olup pistir.) (Müslim, Sayd: 5; Müsned:)
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: etli bir kemikten yiyordum. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de benim ısırdığım yerden yiyordu. Halbuki ben o anda hayızlıydım. ve yine ben hayızlı iken bir kaptan su içiyordum da Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de o kaptan benim içtiğim yerden su içiyordu.) (Ebû Dâvûd, Tahara: 102; İbn Mâce, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında erkekler ve kadınlar bir kaptan abdest alıyorlardı veya hicab ayeti nazil olmadan beraberce abdest alıyorlardı.) (Buhârî, Vudu’’: 46; İbn Mâce, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Urve (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Âişe (radıyallahü anha), Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte aynı kaptan yıkandığını haber verdi. (İbn Mâce, Tahara: 35; Ebû Dâvûd, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Cebr (radıyallahü anh)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’den işittim şöyle diyordu: sallallahü aleyhi ve sellem) bir mekûk su ile abdest alır beş mekûk su ile guslederdi.) (Ebû Dâvûd, Tahara: 44; Buhârî, Vudu’’:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ümmü Umara binti Ka’b (radıyallahü anha)’den rivâyete göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) abdest almak istedi. Kendisine bir müdd’ün üçte ikisi miktarında bir kapla su getirildi. Şu’be diyor ki: sallallahü aleyhi ve sellem)’in her iki kolunu dirseklerine kadar yıkayıp ovuşturduğunu, kulaklarının içini meshettiğini iyi hatırlıyorum fakat kulaklarının dışını meshettiğini pek bilemiyorum.) (Ebû Dâvûd, Tahara: 48; Buhârî, Vudu’’:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ömer b. Hattab (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: niyetlere göre değerlendirilir. Herkesin niyet ettiği şey ne ise; eline geçecek olan da odur. Kimin hicreti Allah’a ve Rasûlüne ise artık onun hicreti Allah ve Rasûlüne olmuş olur. Kimin de hicreti dünya için ise, onu elde eder veya bir kadın için hicret etmişse onu nikahlar. Yani herkesin hicreti, hicret ettiği şeyedir.) (Buhârî, İman: 47; Müslim, İmara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Enes (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: kere Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i gördüm ikindi namazı vakti daralmıştı, halk abdest suyu aradılar fakat bulamadılar. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e bir kap içerisinde az bir su getirdiler, elini bu kabın içerisine soktu ve insanların abdestlerini o kaptan almalarını emretti. Parmaklarının altından suyun kaynadığını gördüm, oradaki bulunanların hepsi abdest alıncaya kadar bu kaynama devam etti.) (Buhârî, Vudu’’: 49; Müslim, Fedail:)
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Mes’ud (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraberdik halk abdest almak için su bulamadı, bir kap içerisinde bir miktar su getirildi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) elini o kaba soktu, o anda parmaklarının arasından suyun kaynadığını gördüm. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): tertemiz suya ve Allah’tan gelen berekete koşunuz!) buyurdu. A’meş dedi ki: Bu hadisi bana Sâlim b. Ebî’l Ca’d nakletti ve dedi ki: Câbir’e o gün kaç kişiydiniz diye sordum. (Bin beş yüz) dedi. (Müslim, Fedail: 3; Buhârî, Vudu’’:)
- Bāb: ...
- باب ...
Enes (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından bir kısmı abdest almak için su aramıştı da bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) aranızdan bir kimsede su var mı? Diye sordu. Bir miktar su getirildi elini o suyun içerisine soktu ve: adı ile abdest alın) buyurdu. Suyun, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in parmakları arasında fışkırdığını gördüm, oradakilerin sonuncusuna kadar hepsi abdest aldılar. Sabit der ki: Enes’e oradakilerin kaç kişi olduğunu tahmin edersin dedim. Yetmiş kadardı dedi. (Buhârî, Vudu’’: 49; Müslim, Fedail:)
- Bāb: ...
- باب ...
Urve b. Muğîre (radıyallahü anh), babasından naklediyor: Gazvesi günü Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) abdest alırken abdest suyunu döktüm, mestleri üzerine meshetmişti.) (Buhârî, Vudu’’: 51; İbn Mâce, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in nasıl abdest aldığını haber vereyim mi? Organlarını birer kere yıkarayak abdest alırdı.) (Buhârî, Vudu’’: 23; Tirmizî, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Muttalib b. Abdullah b. Hantab (radıyallahü anhüm)’den rivâyete göre: b. Ömer abdest organlarını üçer sefer yıkayarak abdest aldı ve Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de böylece abdest alırdı demek istiyordu.) (Buhârî, Vudu’’: 25; İbn Mâce, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Mugîre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte bir yolculukta idik, yanında giderken bastonuyla sırtıma dokundu ve yoldan ilerledi. Ben de onunla birlikte yolumu değiştirdim. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) falan yere gelince devesini çökertti ve tuvalet ihtiyacını karşılamak için biraz ayrıldı. Ravi diyor ki: Gözden kayboluncaya kadar uzaklaştı daha sonra geldi ve: su var mı?) diye sordu, yanımdaki su kabını getirdim ve abdest suyunu dökmeye başladım, ellerini ve yüzünü, yıkadı kollarını yıkayacaktı fakat üzerinde şam kumaşından yapılmış kolları dar bir cübbesi vardı, ellerini cübbesinin altından çıkardı yüzünü ve kollarını yıkadı. Hadisin ravisi, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in alın ve sarıklarından da bahseder. İbn Avn der ki: Bunları istenilen şekilde ezberleyemedim. Sonra mestleri üzerine meshetti sonra: ihtiyacın var mı?) dedi. Ben de: Allah’ın Rasûlü! Hiçbir ihtiyacım yok) dedim. Sonra kafilenin yanına geldik o anda Abdurrahman b. Avf cemaate imam olmuş ve sabah namazından bir rekat kıldırmıştı. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in geldiğini İmama haber vermek istedim fakat buna engel oldu. Bir rekatını cemaatle beraber kıldık, yetişemediğimiz rekatı ise kendi başımıza kıldık.) (Müslim, Tahara: 22; Tirmizî, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
(Evs b. Evs dedesinden naklediyor: sallallahü aleyhi ve sellem) abdest organlarını üçer sefer yıkarken gördüm.) (Tirmizî, Tahara: 34; Buhârî, Vudu’’:)
- Bāb: ...
- باب ...
Humran b. Ebân (radıyallahü anh)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: b. Affan’ı abdest alırken görmüştüm, ellerine su dökerek üç defa yıkadı sonra ağzına su alıp çalkaladı sonra burnuna su çekti sonra yüzünü üç kere yıkadı, sonra sağ elini dirseğine kadar üç defa sonra sol elini üç defa yıkadı. Sonra başını meshetti, arkasından sağ ayağını üç defa sol ayağını da aynı şekilde yıkadı ve şöyle dedi: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), aynen bu aldığım abdest gibi abdest alırken gördüm) dedi ve devam etti: kim bu abdest aldığım gibi abdest alır sonra iki rekat namaz kılar ve kıldığı bu namazda hatırına dünyalık bir şeyler getirmezse, Allah o kimsenin geçmiş günahlarını affeder.) (Buhârî, Vudu’’: 25; İbn Mâce, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Humrân b. Ebân (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, kendisi Osman b. Affan’ı görmüştü o da abdest almak için su istemişti. Getirilen kaptan ellerine su döküp üç kere yıkadı. Sonra sağ elini abdest suyunun bulunduğu kaba soktu ağzına su verip çalkaladı, burnuna da su verdi sonra yüzünü üç sefer yıkadı. İki ellerini de dirseklerine kadar üçer sefer yıkayıp, başını meshetti, sonra her bir ayağını üçer sefer yıkayıp; (Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem)’i bu aldığım abdest gibi abdest alırken gördüm) deyip şöyle devam etti: bu aldığım abdest gibi abdest alır sonra iki rekat namaz kılarsa, kıldığı bu namazda aklına dünyalık bir şeyler getirmezse Allah o kimsenin geçmiş günahlarını bağışlar.) (Buhârî, Vudu’’: 25; İbn Mâce, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Asım b. Lakît b. Sabre (radıyallahü anh)’in babasından rivâyete göre, şöyle demiştir: Ey Allah’ın Rasûlü! Bana abdest almaktan bahset dedim. Şöyle buyurdu: tüm organlarını güzelce yıkayarak tam yap, oruçlu olmadığın zamanlar da burnuna iyice su çek.) (Ebû Dâvûd, Savm: 27; İbn Mâce, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: abdest alırsa burnunu mutlaka temizlesin, taharet için taş kullanan ise taş sayısını tek yapsın.) (Tirmizî, Tahara: 21; İbn Mâce, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Seleme b. Kays (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: aldığınızda burun temizliğinizi mutlaka yapın, taharetlenmede taş kullanırsanız taş sayısını tek yapın.) (Tirmizî, Tahara: 21; İbn Mâce, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ali b. Ebi Talib (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, kendisi bir seferinde abdest almak için su istedi ağzını çalkaladı, burnuna su verdi sol eliyle burnunu temizledi ve bu temizleme işini üç sefer yaptı sonra da: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in, abdestteki temizliği böylecedir) dedi. (Buhârî, Vudu’’: 20; Müslim, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Abdi Hayr (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ali b. Ebi Talib’in yanına gelmiştik. O namazını kılmıştı. Abdest suyu istedi. Biz, abdest suyunu ne yapacak? Namazını yeni kıldı herhalde bize abdestin nasıl alınacağını öğretecek dedik. İçinde su bulunan bir kapla bir leğen getirildi. O kaptan eline su döküp üç sefer elini yıkadı sonra kaptan su aldığı eliyle ağzını üç defa çalkalayıp burnuna üç defa su verdi. Sonra yüzünü üç sefer yıkadı, sağ elini üç sefer sol elini üç sefer yıkayıp başını meshetti, sağ ayağını üç sefer sonra sol ayağını üç sefer yıkayıp şöyle dedi: sallallahü aleyhi ve sellem)’in nasıl abdest aldığını bilmek kimi sevindirirse işte bu; Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in abdestidir.) (Buhârî, Vudu’’: 29; Tirmizî, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Hüseyin b. Ali (radıyallahü anhüma)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ali b. ebi Talib abdest almak için benden su istedi suyunu getirdim. Abdest almaya başlamadan önce, kaba ellerini sokmadan ellerini üç defa yıkadı, sonra üç defa ağzına su verdi, burnuna üç defa su verip sümkürdü, sonra yüzünü üç sefer yıkadı, sonra sağ elini dirseklerine kadar üç sefer yıkadı aynı şekilde sol elini de üç sefer yıkayıp başını bir defa meshetti. Sonra sağ ayağını topuklarına kadar üç sefer yıkayıp aynı şekilde sol ayağını da yıkadı ve ayağa kalkıp: kabını bana ver) dedi ve abdesten arta kalan suyu ayakta içti. Ben de hayret ettim. Benim hayret ettiğimi görünce: etme, deden Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), benim yaptığımı yaparken gördüm diyerek ayakta su içtiğini kasdediyordu.) (Tirmizî, Tahara: 37; Ebû Dâvûd, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hayye (İbn Kays da denilir.) (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: (radıyallahü anh)’ı abdest alırken gördüm ellerini tertemiz yıkadı. Sonra ağzına üç sefer su verdi, sonra burnuna üç defa su verdi, yüzünü üç sefer yıkadı, kollarını üçer kere yıkadı, sonra başını meshetti. Sonra ayaklarını topuklarına kadar yıkadı, ayağa kalkıp abdest suyundan kalanını ayakta içti ve: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)‘in abdest alışının nasıl olduğunu size göstermek istedim, dedi. (Tirmizî, Tahara: 37; Ebû Dâvûd, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Zeyd (radıyallahü anh)’den (ezan okumanın nasıl olduğunu rüyasında gören kimsedir) rivâyete göre, şöyle demiştir: sallallahü aleyhi ve sellem)’i abdest alırken gördüm yüzünü üç sefer yıkadı kollarını ikişer sefer, ayaklarını da ikişer sefer yıkayıp başını da iki sefer meshetti.) (İbn Mâce, Tahara: 51; Ebû Dâvûd, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Abdillah Sâlim Sebelân (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: (radıyallahü anha), bu kimseyi ücretle çalıştırır ve emanetlerini ona teslim etmeyi severdi.) Âişe (radıyallahü anha), Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in bana nasıl abdest aldığını gösterdi; Ağzına ve burnuna üçer sefer su aldı, yüzünü üç sefer yıkadı, sonra sağ elini üç sol elini de üçer sefer yıkadı, sonra elini başının ön tarafına koydu ve başının arkasına doğru bir sefer meshetti, sonra ellerini kulaklarına doğru getirdi, sonra da yanaklarına sürdü.) diyor ki: Âişe’nin yanına geldiğimde mükatep bir köle idim ]yani belli bir ücreti ödemek ve sonra serbest bırakılacak şekilde pazarlık edilen köle[ bu yüzden benden gizlenmezdi, yanımda oturur ve benimle de konuşurdu. Bir gün ona geldim ve: Mü’minlerin anası bereket olması için bana dua et) dedim. (Ne oldu, ne hayır?) diye sordu. Ben de: yardım etti ve borçlarımı ödeyip hürriyetime kavuştum) dedim. Bunun üzerine: Hürriyete kavuşmanı senin hakkında mübarek kılsın) diye dua etti ve benimle arasına perdesini çekti. O günden sonra Âişe ‘yi bir daha görmedim. (Sadece Nesâî rivâyet etmiştir)
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: sallallahü aleyhi ve sellem)’i abdest alırken gördüm ellerini yıkadı sonra avuç dolusu su ile ağzına ve burnuna su verdi, yüzünü yıkadı, ellerini birer birer yıkadı. Başını ve kulaklarını bir defa meshetti.) Abdülaziz der ki: Aclan’dan işiten kimse bana haber vererek dedi ki: İki ayağını da yıkadı.) (Ebû Dâvûd, Tahara: 50; İbn Mâce, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: sallallahü aleyhi ve sellem) abdest almaya başladı bir avuç su aldı ağzına ve burnuna verdi, sonra bir avuç su daha aldı yüzünü yıkadı, sonra bir avuç su daha alıp sağ kolunu yıkadı, sonra bir avuç daha alıp sol kolunu yıkadı, sonra başını meshedip, kulaklarının içini şahadet parmağıyla, dışını ise; baş parmağıyla meshetti. Sonra bir avuç su alıp sağ ayağını, tekrar bir avuç su alarak sol ayağını yıkadı.) (Ebû Dâvûd, Tahara: 50; İbn Mâce, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah es Sunabihi (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: bir kul abdest alıp ağzına su verdiğinde ağız yoluyla işlediği günahlar çıkar dökülür gider, burnuna su verdiğinde burnuyla işlediği günahlar dökülür gider. Yüzünü yıkadığı zaman; göz kirpiklerinin dibine kadar yüzüyle işlediği günahlar dökülür gider. Elini yıkadığı zaman; parmak uçlarındaki tırnak altına varıncaya kadar her iki eliyle işlediği tüm günahlar dökülür gider. Başını meshettiği an; başı ve kulaklarıyla işlediği tüm günahlar dökülür gider. Ayaklarını yıkadığı zaman; ayak tırnaklarının altına varıncaya kadar ayaklarıyla işlediği günahlar dökülür gider. Mescide kadar yürüyüşü ve namaz kılması ise; diğer tüm günahlarını siler süpürür.) (Tirmizî, Tahara: 2; Müslim, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Hamza b. Muğire b. Şu’be babasından (radıyallahü anhüm) aktararak şöyle diyor: sallallahü aleyhi ve sellem), bir yolculukta geri kaldı. Ben de onunla birlikte geri kalmıştım tuvalet ihtiyacını gördü ve: su var mı?) diye sordu. Ben de kendisine bir kapla su getirdim. Ellerini yıkadı, yüzünü yıkadı, sonra elini cübbesinin kollarından çıkarmaya çalıştı fakat cübbenin kolları dar olunca çıkaramadı kollarını omuzuna atıp elini alt taraftan çıkararak kollarını yıkadı. Alnıyla birlikte sarıklarını ve mestlerini de meshetti.) (Müslim, Tahara: 23; Ebû Dâvûd, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Muğîre b. Şu’be (radıyallahü anh) aktarıyor: özellik var ki onları Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den gördükten sonra başka bir kimseye sorma ihtiyacı duymadım;
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Kasım (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: alırken topuklarını yıkamayan kimsenin ateşten çekeceğine yazıklar olsun.) (Buhârî, Vudu’’: 30; Tirmizî, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Amr (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), abdest alan bir gurubu gördü. Topuklarının kuru olduğunu fark edince şöyle buyurdu: abdest alırken topuklarını iyice yıkamayanların ateşten çekeceğine. Abdest alırken suyu her tarafa götürerek abdestinizi eksiksiz alın.) (Buhârî, Vudu’’: 30; Tirmizî, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: sallallahü aleyhi ve sellem); temizlikte, ayakkabılarını giymede, saçını taramada sağdan başlamayı severdi.) (Buhârî, Vudu’’: 32; İbn Mâce, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Kaysî (radıyallahü anh)’den aktarılmıştır. Kaysî bir yolculukta Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraberdi. Kendisine abdest suyu getirildi. Kaysî sözünü şöyle sürdürdü: ellerine su döktü ellerini bir sefer yıkadı, yüzünü ve kollarını da yine bir sefer yıkadı. İki ayağını da sağ eliyle yıkadı.) (Sadece Nesâî rivâyet etmiştir)
- Bāb: ...
- باب ...
Asım b. Lakît (radıyallahü anh) babasından aktarıyor ve şöyle diyor: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: alırken abdestini tam ve eksiksiz al, suyu her tarafına ulaştır ve parmak aralarını da ovala (hilalle). (Tirmizî, Tahara: 30; İbn Mâce, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hayye el Vadi (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ali b. ebi Talib’i abdest alırken gördüm; avucunu iki defa yıkadı, ağzına ve burnuna üçer defa su verdi, yüzünü üç sefer yıkadı, kollarını üçer sefer yıkadı, başını meshetti. Ayaklarını üçer kere yıkadı ve şöyle dedi: bu; Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in abdest alma şeklidir). (Tirmizî, Tahara: 36; Ebû Dâvûd, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Osman’ın kölesi Humran (radıyallahü anh)’ın haber verdiğine göre: Osman, abdest almak için su isteyip abdest almaya başladı ellerini üçer kere yıkadı sonra ağzına su alıp çalkaladı, burnuna su alıp sümkürdü sonra yüzünü üç sefer yıkadı, sonra sağ kolunu dirseğine kadar üç defa sonra sol kolunu aynı şekilde yıkayıp başını meshetti, sonra sağ ayağını topuklarına kadar üç defa sonra sol ayağını aynı şekilde yıkayıp şöyle dedi: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i benim aldığım şu abdest gibi abdest alırken gördüm. Sonra şöyle devam etti: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: benim aldığım şu abdest gibi abdest alır da sonra kalkıp iki rekat namaz kılarsa ve kıldığı bu namazda hatırına dünyalık getirmezse Allah onun geçmiş günahlarını affeder.) (Buhârî, Vudu’’: 25; İbn Mâce, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ubeyd b. Cüreyc (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: İbn Ömer’e dedim ki: şu sebti denilen ayakkabıyı giyip abdest aldığını gördüm.) İbn Ömer (radıyallahü anh)’de: Ben de: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)‘i o ayakkabıları giyerek abdest alırken gördüm, dedi. (Buhârî, Vudu’’: 31; Ebû Dâvûd, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Cerir b. Abdillah (radıyallahü anh) aktarmıştır. Kendisi bir seferinde abdest almış mestleri üzerine meshetmişti. Kendisine sadece mesh mi ediyorsun? Denilmişti. O da: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)‘i mestleri üzerine meshederken gördüm, dedi. Cerir’in bu sözü Abdullah’ın arkadaşlarının hoşuna giderdi. Cerir Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in vefatına yakın Müslüman olmuştu. (Buhârî, Vudu’’: 51; İbn Mâce, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Amr b. Ümeyye et Damri (radıyallahü anh)’in babasından aktarmıştır. Kendisi bizzat Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in abdest alıp mestleri üzerine meshettiğini görmüştü. (Buhârî, Vudu’’: 51; İbn Mâce, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Üsâme b. Zeyd (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ve Bilal bir sokağa girmişlerdi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), tuvalet ihtiyacını gidermek için gitti sonra geldi. Üsâme diyor ki: Ben Bilal’e Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ne yaptığını sordum. O da dedi ki: sallallahü aleyhi ve sellem), tuvalet ihtiyacını giderdi sonra abdest alıp yüzünü ve ellerini yıkadı başını ve mestlerini meshetti ve namaz kıldı.) (Sadece Nesâî rivâyet etmiştir)
- Bāb: ...
- باب ...
Sa’d b. ebi Vakkas (radıyallahü anh) şöyle diyor: sallallahü aleyhi ve sellem) mestleri üzerine meshetmişti.) (Buhârî, Vudu’’: 51; İbn Mâce, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Yine Sa’d b. ebi Vakkas (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) mestler üzerine mesh konusunda: bir mahzur yoktur) buyurdu. (Buhârî, Vudu’’: 51; İbn Mâce, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Muğîre b. Şu’be (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) tuvalet ihtiyacını gidermek için çıkmıştı döndüğünde onu su dolu bir kapla karşıladım, sudan döktüm ellerini ve yüzünü yıkadı sonra kollarını yıkamak istedi. Cübbenin kolları dar olduğu için kollarını cübbenin altından çıkardı ve yıkadı daha sonra mestleri üzerine meshedip bize namaz kıldırdı. (Buhârî, Vudu’’: 51; Müslim, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Muğîre b. Şu’be (radıyallahü anh)’in babasından aktardığına göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) tuvalet ihtiyacını gidermek için çıkmıştı. Muğîre içinde su dolu bir kapla arkasından gitti. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) tuvalet ihtiyacını giderdikten sonra O’na o sudan döktü. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) abdest alıp mestleri üzerine meshetti.) (Buhârî, Vudu’’: 51; Müslim, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Hamza b. Muğîre b. Şu’be (radıyallahü anh), babasından aktararak şöyle diyor: sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte bir yolculukta idim. Bana: Muğîre geride kal. Ey insanlar sizler devam edin) dedi. Bunun üzerine ben geride kaldım, yanımda bir su kabı vardı, insanlar yollarına devam ettiler. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) tuvalet ihtiyacı için uzaklaştı. Dönüp gelince abdest suyu dökmek için yanına yaklaştım. Üzerinde Rum malı bir cübbe vardı ki kolları dar idi, ellerini cübbenin kolundan çıkarmak istedi dar olduğu için çıkaramadı ve cübbenin altından çıkardı yüzünü ve ellerini yıkayıp başını meshedip mestleri üzerine meshetti. (Müslim, Tahara: 22; Ebû Dâvûd, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Saffan b. Assâl (radıyallahü anh) şöyle demiştir: sallallahü aleyhi ve sellem) yolculukta bize mestlerimizi üç gün üç gece çıkarmamak üzere izin verdi.) (Müslim, Tahara: 24; İbn Mâce, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Zirr (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Saffan b. Assâl’e mest üzerine meshetmenin hükmünü sordum şöyle dedi: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) cünüplük dışında küçük abdest bozmak, büyük abdest bozmak ve uyku gibi hallerden dolayı üç gün boyunca yolculukta mestlerimizi çıkarmaksızın üzerine meshetmeyi emrederdi. (Müslim, Tahara: 74; İbn Mâce, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ali b. ebi Talib (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) mest üzerine meshin süresini yolcu için, üç gün üç gece; yolcu olmayan kimse için ise, bir gün bir gece olarak tayin etti. (Müslim, Tahara: 24; İbn Mâce, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Şureyh b. Hânî (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: (radıyallahü anha)’dan mestler üzerine meshetmenin hükmünü sordum o da Ali’ye git o bu konuda benden daha bilgilidir dedi. Bunun üzerine Ali’ye geldim meshetmenin hükmünü sordum. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bize meshettikten sonra yolcu olmayanın bir gün bir gece, yolcunun ise; üç gün üç gece mestlerini çıkarmadan durabileceğimizi emrederdi.) (Müslim, Tahara: 74; İbn Mâce, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Nezzal b. Sebre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ali’yi gördüm öğle namazını kıldı ve insanların dertlerini dinlemek üzere oturdu. İkindi vakti girince bir su kabı getirdiler ondan bir avuç su aldı o su ile yüzünü, kollarını, başını ve ayaklarını meshetti, sonra suyun artan kısmını ayakta içip şöyle dedi: Bazı kimseler bu yaptığımdan hoşlanmıyorlar. Halbuki ben Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i böyle yaparken gördüm, işte bu yaptığım şey abdesti bozulmayan kimsenin abdestidir. (Tirmizî, Tahara: 37; İbn Mâce, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Enes (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e küçük bir kap getirdiler ondan abdest aldı. Ravi ben Enes’e: sallallahü aleyhi ve sellem) her namaz için abdest alır mıydı?) diye sordum. (Evet) dedi. Ravi ben de: sizler) dedim. Enes: bozulmadıkça namazlarımızı kılarız) dedi, o zaman ben: bütün namazlar için abdest alıp öylece kılardık) dedim. (Müslim, Tahara: 25; Tirmizî, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) tuvaletten çıkmıştı kendisine yemek hazırlanmıştı oradakiler: suyu getirmeyelim mi?) dediler. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): namaz kılacağımda abdest almakla emir olundum) buyurdular. (Müslim, Tahara: 25; Tirmizî, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Büreyde (radıyallahü anh), babasından naklederek şöyle diyor: sallallahü aleyhi ve sellem) her namaz için abdest alırdı. Mekke fethi günü namazlarını tek bir abdestle kılmıştı. O zaman Ömer: Allah’ın Rasûlü! Şimdiye kadar yapmadığın bir şeyi yaptın) deyince; (Bilerek yaptım Ey Ömer) buyurdu. (Müslim, Tahara: 25; Tirmizî, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Avn b. ebi Cuhayfe (radıyallahü anh), babasından aktarmıştır: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber bulundum. Bilal, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in abdestin den arta kalan suyu çıkarmıştı, insanlar ondan alabilmek için koşuştular. Ben de bir miktarını almıştım. Namaz kıldıracağı için Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in önüne bir sütre diktim. Eşekler, köpekler ve kadınlar önünden geçtikleri halde Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) cemaate namaz kıldırdı.) (Ebû Dâvûd, Salat: 110; Buhârî, Vudu’’:)
- Bāb: ...
- باب ...
Câbir (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir:Hastalanmıştım Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ve Ebû Bekir beni ziyarete gelmişlerdi. Beni baygın vaziyette bulmuşlardı. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) abdest aldı ve abdest suyundan üzerime serpti. (Buharî, Vudu’’: 42; Tirmizî, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû’l Melîh (radıyallahü anh) babasından aktarıyor ve diyor ki: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: abdestsiz namazı ve hırsızlık maldan yapılan sadakayı asla kabul etmez.) (Tirmizî, Tahara: 1; Müslim, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Amr b. Şuayb (radıyallahü anh) babasından ve dedesinden naklediyor, şöyle anlatıyor: Bir bedevî Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelerek, (abdest nasıl alınır?) diye sordu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de ona: Abdest organlarını üçer sefer yıkayarak abdestin nasıl alındığını gösterdi ve şöyle buyurdu: böylece alınır, kim bu yaptığımdan fazlasını yapmaya kalkarsa günah işlemiş, aşırı gitmiş, zulmetmiş ve haksızlık yapmış olur.) (İbn Mâce, Tahara: 48; Ebû Dâvûd, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Ubeydullah b. Abbâs (radıyallahü anhüm)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Abdullah b. Abbâs’ın yanında oturuyorduk şöyle dedi: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bize, diğer insanlardan ayrı olarak üç şeyin dışında bir şey emir etmedi;
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Amr (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), (abdesti tam ve noksansız şekilde alınız) buyurdular. (İbn Mâce, Tahara: 49; Buhârî, Vudu’’:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: günahları ne ile silip yok ettiğini ve dereceleri ne ile yükselttiğini size haber vereyim mi? Her türlü zorluklara rağmen abdesti en güzel şekliyle almak, mescidlere namaz kılmak için giderken adımları çoğaltmak, bir namazdan sonra diğer namazı kılmak için büyük bir arzuyla beklemek. İşte tüm bunlar sizin ibadetler konusundaki en büyük cihadınızdır. İşte bunlar sizin ibadetler konusundaki en büyük cihadınızdır. İşte bunlar sizin ibadetler konusundaki en büyük cihadınızdır.) (İbn Mâce, Tahara: 50; Tirmizî, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Asım b. Süfyan es Sekafî (radıyallahü anh)’den aktarılmıştır: Onlar Selasil savaşına katılmışlardı, savaş onları bazı şeylerden alıkoymuştu. Savaştılar sonra Muaviye’nin yanına döndüler. Muaviye’nin yanında Ebû Eyyûb ve Ukbe b. Amir vardı. Asım dedi ki: Ebû Eyyûb, bu savaş bu yıl bizi pek çok şeyden alıkoymuştur. Halbuki bize Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) den: şu dört mescidde (Mekke, Medine, Kudüs ve Kuba) namaz kılarsa günahları affolunur) diye duymuştuk. Bunun üzerine Eyyûb; ey kardeşimin oğlu, bundan daha kolayını sana haber vereyim mi? Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in şöyle buyurduğunu duydum: kim emrolunduğu şekilde güzelce abdest alır ve emrolunduğu şekilde namazını kılarsa geçmiş günahları bağışlanır.) Öyle değil mi ey Ukbe? Ukbe b. Amir de: öyledir) dedi. (Dârimî, Tahara: 27; İbn Mâce, İkamat-üs Salat:)
- Bāb: ...
- باب ...
Osman b. Affan (radıyallahü anh) Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den aktararak şöyle demiştir: emredildiği şekilde abdestini güzelce alıp beş vakit namazını da yine aynı şekilde kılarsa, bu abdest ve namaz arasındaki işlediği günahlara keffaret olur.) (Müslim, Tahara: 4; İbn Mâce, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Osman (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: sallallahü aleyhi ve sellem)’den işittim şöyle diyordu: kimse abdestini güzelce alır, namazını da emrolunduğu şekilde kılarsa kıldığı her iki namaz arasındaki günahları mutlaka affolunur.) (Müslim, Tahara: 4; İbn Mâce, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Umâme el Bâhilî (radıyallahü anh) diyor ki: Amr b. Abese (radıyallahü anh)’den işittim şöyle diyordu: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e, (abdest nasıl alınır) diye sordum şöyle buyurdu: abdest aldığında ellerini yıkayıp iyice temizlediğinde ellerinle işlediğin günahlar parmak aralarından ve tırnak aralarından çıkar gider. Ağzına su verip çalkaladığında ve burnuna su verip burnunu temizlediğinde, yüzünü ve dirseklere kadar kollarını yıkadığında, başını meshedip ayaklarını topuklarına kadar yıkadığında tüm günahlarından temizlenmiş olursun. Sırf Allah’ın rızası için yüzünü secdeye koyarsan, annenin seni doğurduğu günkü gibi günahlarından temizlenmiş olursun.) Umâme der ki: Ey Amr b. Abese ne söylediğine iyi bir bak, bunların hepsi bir anda mı söylendi dedim. Şöyle dedi: yaşım ilerledi, ölümüm de yaklaştı ne ihtiyacım var ki Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) adına yalan söyleyeyim. Bütün bu söylediklerimi Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den kulaklarım duydu, kalbim de belledi.) (Müslim, Tahara: 11; Muvatta', Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ömer b. Hattab (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: abdestini güzelce alır sonra da: başka gerçek ilâh olmadığına Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)’in de onun kulu ve elçisi olduğuna şahitlik ederim) derse, ona Cennet’in sekiz kapısı açılır hangisinden dilerse ondan girer.) (Tirmizî, Tahara: 41; Ebû Dâvûd, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hazım (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ebû Hüreyre abdest alırken ben onun arkasındaydım, kollarını neredeyse koltuk altlarına kadar yıkamıştı. Bunun üzerine ben: Ebû Hüreyre bu nasıl abdesttir?) diye sordum. Bana şöyle dedi: Ferruh oğlu siz burada mısınız? Sizin burada olduğunuzu bilseydim bu şekilde abdest almazdım. Dostum Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in şöyle buyurduğunu duydum: ziyneti (abdest organlarının kıyamette pırıl pırıl olması) abdest suyunun ulaştığı yerlere kadardır.) (Müslim, Tahara: 12; Muvatta', Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir mezarlığa uğradı ve: Mü’minler topluluğu, selâm olsun size...) Biz de: size katılacağız) diyerek; (Kardeşlerimi görmekten dolayı sevindim) buyurdu. Oradakiler: Allah’ın Rasûlü! Biz senin kardeşin değil miyiz?) dediler. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): benim ashabımsınız, kardeşlerim ise henüz gelmediler. Ben onları Kevser havuzunun başında bekleyeceğim) buyurdu. Onlarda: senden sonra gelecekleri nasıl biliyorsun?) dediler. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: bakalım bir adamın siyah atlar arasında alnı beyaz, ayakları beyaz sekili bir atı olsa onu tanımaz mı?) Evet tanır dediler. O zaman Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): benden sonra gelecek olan kardeşlerim kıyamet günü aldıkları abdestten dolayı yüzleri pırıl pırıl parlayacak, abdest organları da yine pas parlak olarak oraya geleceklerdir. Ben de onları Kevser havuzu başında karşılayacağım) buyurdu. (Ebû Dâvûd, Tahara: 66; Müslim, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ukbe b. Âmir el Cuheni (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: kim abdest alır, abdestini de güzel bir şekilde alırsa sonra da kalbini ve yönünü Allah’a çevirerek yani sırf Allah rızası için iki rekat namaz kılarsa Cennet ona vacip olur.) (Müslim, Tahara: 39; Muvatta', Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ali b. ebi Talib (radıyallahü anh) anlatıyor: sık sık mezi gelirdi, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in kızı ise nikahımdaydı. Bu yüzden mezi’nin durumunu Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e sormaktan utandım, yanımda oturan bir adama bunu Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e sormasını istedim o da sordu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de: gelince abdest alması gerekir. (gusül gerekmez)) buyurdular. (Muvatta', Tahara: 13; Tirmizî, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ali (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: (radıyallahü anh)’e; bir kimse cinsel ilişkide bulunmaksızın hanımıyla oynaşır ve bu durumda kendisinden mezi gelirse ne yapmalıdır?) dedi. Bu soruyu Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e sor, kızı benim nikahlım olması dolayısıyla utanıp soramıyorum dedim. O da sordu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de şöyle buyurdu: organını yıkar, namaz abdesti gibi abdest alır.) (Tirmizî, Tahara: 82; Buhârî, Gusül:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ali b. ebi Talib (radıyallahü anh) anlatıyor: Benden sık sık mezi gelirdi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in kızı nikahımda olduğu için bu meseleyi sormasını Ammar b. Yasir’den istedim. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de: alması yeterlidir) buyurdu. (Buhârî, Gusül: 13; Tirmizî, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Rafi’ b. Hadîc (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ali b. ebi Talib, Ammar’a mezi konusunu Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e sormasını istedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de: organını yıkar ve abdest alır) buyurdular. (Tirmizî, Tahara: 82; Buhârî, Gusül:)
- Bāb: ...
- باب ...
Mikdad b. Esved (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ali b. ebi Talib, Mikdad’a: adam karısına yaklaşır da kendisinden mezi gelirse ne yapması gerekir?) dedi. (Bunu Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e sor) dedim. (Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem)’in kızı benim nikahımdadır, ben sormaya utanıyorum) dedi. Mikdad diyor ki: Bu durumu Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e sordum şöyle buyurdu: biriniz mezi görünce tenasül organını yıkasın ve namaz abdesti gibi abdest alsın.) (Tirmizî, Tahara: 82; Buhârî, Gusül:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ali b. ebi Talib (radıyallahü anh) anlatıyor: Fatıma nikahlım olduğu için mezi konusunu Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e sormaktan utandım. Mikdad b. Esved’e sormasını istedim o da sordu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): için abdest yeterlidir) buyurdu. (Tirmizî, Tahara: 82; Buhârî, Gusül:)
- Bāb: ...
- باب ...
Zirr b. Hubeyş (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Safvan b. Assal denilen biriyle konuşmaya geldim, kapısının önüne oturdum. Evinden çıkıp beni görünce, (hayrola ne işin var) dedi. Ben de: öğrenmek için geldim) dedim o da şöyle dedi: ilim öğrenmek isteyen kimselere bu işten razı oldukları için o kimseye kanatlarını gererler. Neyi öğrenmek istersin?) dedi. Ben de: üzerine meshetmenin hükmünü öğrenmek isterim) dedim. Şöyle dedi: sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte bir yolculukta iken bize cünüplük dışında, küçük abdest, büyük abdest ve uyumaktan dolayı mestlerimizi üç gün, üç gece çıkarmamamızı emrederdi.) (Tirmizî, Tahara: 71; İbn Mâce, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Zirr b. Hubeyş (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Safvan b. Assal şöyle demiştir: Biz Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber bir yolculuğa çıktığımızda cünüplük dışında; uyku, küçük abdest ve büyük abdestten dolayı mestlerimizi üç gün üç gece çıkarmamamızı emrederdi. (Yani mestlerimiz üzerine meshederek üç gün çıkarmaz idik, sadece cünüp olan gusletmek için mestlerini çıkarırdı.) Tahara: 71; İbn Mâce, Tahara:
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Zeyd (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e namazda (karnındaki seslerden dolayı) abdestin bozulup bozulmadığı konusu soruldu da Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): koku ve ses duymadığı sürece namazını bırakmasın) buyurdular. (Tirmizî, Tahara: 56; Ebû Dâvûd, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: uykudan uyanınca elini üç defa yıkamadıkça elini su kabına daldırmasın çünkü elinin gece uykusunda nerelere dokunduğunu bilemez.) (Tirmizî, Tahara: 19; Muvatta', Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: namazda uyuklarsa namaz kılmayı bıraksın zira farkında olmadan kendisine beddua edebilir.) (Buhârî, Vudu’’ 56; Tirmizî, Salat:)
- Bāb: ...
- باب ...
Talk b. Ali (radıyallahü anh), babasından naklederek şöyle diyor: Bir heyet olarak yola çıktık ve Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in huzuruna vardık. O’nun siyasi otoritesini kabul edip, birlikte namaz kıldık. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) namazı bitirince bedevi gibi biri gelerek; (Ey Allah’ın Rasûlü! Bir kimse namazında tenasül organına dokunsa namazı ve abdesti bozulur mu?) dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de: senin vücudundan bir parça değil midir?) diye cevap verdi. (Tirmizî, Tahara: 61; İbn Mâce, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: sallallahü aleyhi ve sellem) geceleri evde teheccüt namazı kılar bende onun önünde cenaze uzatılmış gibi uzunlamasına uzanıp uyurdum. Vitir kılacağı zaman ise ayağıyla beni dürter ve uyandırırdı.) (Buhârî, Salat: 22; Müslim, Salat:)
- Bāb: ...
- باب ...
Yine Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: sallallahü aleyhi ve sellem)’in önünde uzunlamasına uzanıp yatarken beni görebilirdiniz. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) geceleri teheccüt namazı kılar, secde etmek istediğinde ayağıma dürterdi ben de ayaklarımı kendime doğru çekerdim. O da secde ederdi. (Buhârî, Salat: 22; Müslim, Salat:)
- Bāb: ...
- باب ...
Yine Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in önünde uyurdum, ayaklarım da onun secde edeceği kıble yönündeydi. Secde edeceğinde bana dokunur ben de ayaklarımı kendime doğru toplardım, o secdeden kalktığı zaman ise ayaklarımı uzatırdım o günlerde evlerde kandil yoktu.) (Buhârî, Salat: 22; Müslim, Salat:)
- Bāb: ...
- باب ...
Yine Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: gece Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanımda olmadığını fark ettim elimle onu aramaya başladım elim onun ayaklarına dokundu, ayakları dik durumda olup secde vaziyetinde idi ve şöyle diyordu: gazabından rızana, cezalandırmandan affına, senden Sana sığınırım Seni gerektiği şekilde övemem, sen kendini övdüğün gibisin.) (Buhârî, Salat: 22; Müslim, Salat:)
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hanımlarından bir kısmını öper sonra abdest almaksızın namaz kılardı. Abdurrahman: ne kadar bu hadis mürsel ise de bu konuda bundan daha güzel bir hadis yoktur der.) bu hadisi, Habib b. ebi Sabit ve Urve vasıtası ile Âişe’den rivâyet etmiştir. el Kattan; Habib’în Urve’den ve Âişe’den naklettiği bu hadisi ve yine aynı kişiler tarafından rivâyet edilen (Kan damlaları seccade üzerine aksa bile abdest almak gerekmez) hadisini bize aktarmıştır. (Tirmizî, Tahara: 63; İbn Mâce, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: sallallahü aleyhi ve sellem)’den işittim şöyle diyordu: pişen bir şey yedikten sonra abdest alınız.) (İbn Mâce, Tahara: 66; Tirmizî, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Yine Ebû Hüreyre (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den işittim şöyle demişti: pişen bir şey yedikten sonra abdest alınız.) (İbn Mâce, Tahara: 66; Tirmizî, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Eyyûb (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: pişen bir şey yedikten sonra abdest alınız.) (İbn Mâce, Tahara: 66; Tirmizî, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Talha (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: pişen bir şey yedikten sonra abdest alınız.) (İbn Mâce, Tahara: 66; Tirmizî, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Talha (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: pişip kızarmış bir şey yedikten sonra abdest alınız.) (İbn Mâce, Tahara: 66; Tirmizî, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Zeyd b. Sabit (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den işittim şöyle diyordu: pişen bir şey yedikten sonra abdest alınız.) (İbn Mâce, Tahara: 66; Tirmizî, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Süfyan b. Said b. Ahnes b. Şerîk (radıyallahü anh) anlatıyor: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in hanımı ve teyzem Ümmü Habibe’nin yanına gitmiştim bana Sevik (un) çorbası içirdi ve sonra şöyle dedi: yeğenim, abdest al çünkü Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): pişen bir şey yedikten sonra abdest alınız) buyurdu. (İbn Mâce, Tahara: 66; Tirmizî, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Süfyan b. Said b. Ahnes (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in hanımlarından Ümmü Habibe kendisine şöyle dedi: Sevik (un) çorbası içti (veya içirdi) ve Ey yeğenim, abdest al çünkü ben Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den işittim şöyle buyurmuştu: pişen bir şey yiyip içince abdest alınız.) (İbn Mâce, Tahara: 66; Tirmizî, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ümmü Seleme (radıyallahü anh)’den rivâyete göre: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir koyunun etinin ön kolundan yemişti de, o sırada Bilal geldi ve abdest almaksızın onunla birlikte namaza gitti. (Tirmizî, Tahara: 59; Ebû Dâvûd, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Süleyman b. Yesar (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ümmü Seleme’ nin yanına girmiştim bana şunu anlattı: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), ihtilam olmaksızın kendi isteği ile hanımlarıyla münasebette bulunur, cünüp olarak imsak vaktine kadar uyur sonra oruca niyet ederdi. Ümmü Seleme bu hadisle birlikte bana şunu da anlattı: sallallahü aleyhi ve sellem)’e kızartılmış et hazırladım, ondan yedi ve abdest almaksızın namaz kıldı.) (Tirmizî, Tahara: 59; Ebû Dâvûd, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Muhammed b. Münkedir (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Câbir b. Abdullah’tan işittim şöyle diyordu: pişen bir şeyi yemenin abdesti bozup bozmayacağı konusunda Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in son yaptığı uygulama abdest almamaktır.) (Tirmizî, Tahara: 59; Ebû Dâvûd, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Süveyd b. Numan (radıyallahü anh)’ın bize haber verdiğine göre, şöyle demiştir: feth edildiği sene Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte sefere çıkmıştım, Hayber’e yakın bir yer olan Sahba’ya gelince, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ikindi namazını kıldı sonra yemek hazırlanmasını istedi, kendisine sadece kavurulmuş un (kavut) getirildi. Onun su ile karıştırılıp çoğaltılmasını söyledi. O da yapıldı. Hep birlikte yedik, yemekten sonra, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) akşam namazını kılmaya kalktı yeniden abdest almaksızın sadece ağzını çalkaladı ve namaza durdu, biz de onun gibi yaptık.) (Buhârî, Vudu’’: 59; Muvatta', Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), süt içtikten sonra su isteyip ağzını çalkaladı ve şöyle buyurdu: yağlı bir gıdadır.) (Ebû Dâvûd, Tahara: 78; İbn Mâce, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Kays b. Asım (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Müslüman olduğum zaman Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bana su ve sidr (sabun) ile gusletmemi emretti. (Ebû Dâvûd, Tahara: 131; Buhârî, Salat:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh) şöyle anlatıyor: Sümâme b. Üsâl el Hanefî mescidin yakınındaki bir havuza gidip guslettikten sonra mescide girdi ve: Allah’tan başka ilâh olmadığına, onun tek olduğuna, ortağı bulunmadığına, Muhammed’in de onun kulu ve Rasûlü olduğuna şahadet ederim dedi ve şöyle devam etti: Muhammed Allah’a yemin ederim ki, yeryüzünde en çok nefret ettiğim yüz senin yüzündü. Fakat şimdi senin yüzünü bütün yüzlerden daha sevimli buldum. Umre yapmak istiyordum, bir atlı askerin beni yakaladı ve umre yapmama engel oldu. Bu konuda ne buyurursun?) dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de onu müjdeledi ve hemencecik Umre yapmasını emretti. (Buhârî, Salat:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ali (radıyallahü anh) anlatıyor: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e geldim ve: Ebû Talib öldü) dedim. (Git onu defnet) buyurdu. (Ama o müşrik olarak öldü) dedim. Yine: onu defnet) buyurdu. Ebû Talib’i defnedip yanına geldiğimde: buyurdu. (Ebû Dâvûd, Cenaiz:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ali (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Benden sık sık mezi gelirdi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bu konuda bana dedi ki: geldiğini gördüğün zaman tenasül organını yıka, namaz abdesti gibi abdest al, şehvet ve heyecanla meni aktığında ise guslet.) (Buhârî, Gusül: 13; Muvatta', Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Yine Ali (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Benden sık sık mezi gelirdi. Bu konuyu Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e sordum şöyle buyurdular: geldiğini gördüğün zaman tenasül organını yıka ve abdest alıver. Heyecanlı ve şehvetli bir durumda meni geldiğinde ise gusül et.) (Buhârî, Gusül: 13; Muvatta', Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ümmü Süleym (radıyallahü anha) Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e erkeğin gördüğü rüya gibi rüya görüp te ihtilam olan kadının durumundan sordu da; Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): akmışsa gusül etsin) buyurdular. (Buhârî, Gusül: 22; İbn Mâce, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Havle binti Hakim (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e rüyasında kadının ihtilam olma durumunu sordum. O da şöyle buyurdu: görürsen yıkan.) (Buhârî, Gusül: 22; İbn Mâce, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Eyyûb (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: organından şiddetle çıkan su (meni) den dolayı su ile yıkanmak gerekir.) (yani su ile yıkanmak su çıkmasından dolayıdır) (İbn Mâce, Tahara: 110; Tirmizî, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Enes (radıyallahü anh)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdular ki: menisi koyu ve beyazdır, kadının menisi ise ince ve sarıdır. Hangisi üstün gelirse çocuk ona benzer.) (İbn Mâce, Tahara: 107; Müslim, Hayz:)
- Bāb: ...
- باب ...
Kureyşin Benî Esed kabilesinden Fatıma binti Kays (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle diyor: Peygamber (s.a.v)’e geldim ve hayız günleri dışında kan gördüğümü söyledim, Rasûlullah (s.a.v)’de bana: “Bu damardan gelen bir kandır, hayız kanı başladığı zaman namazı bırak hayız kanı bittiği zaman ise üzerindeki kanı yıka ve namaz kılmaya başla” buyurdu. (Buhârî, Hayz: 29; İbn Mâce, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Aişe (r.anha)’dan rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu: “Hayız kanı başladığı zaman namazı bırak, kan kesildiği zaman guslet ve namaza başla.” (Buhârî, Hayz:)
- Bāb: ...
- باب ...
Yine Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Habibe binti Cahş’tan yedi sene özür kanı gelmişti. Durumundan şikayetçi olup, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e yakındı. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de: hayız kanı değildir, damardan gelen bir kandır, gusledip namazını kıl) buyurdular. (Buhârî, Hayz: 27; İbn Mâce, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Zeyneb binti Cahş’ın kız kardeşi, Abdurrahman b. Avf’ın karısı Ümmü Habibe binti Cahş’tan hayız kanı dışında özür kanı geliyordu. Durumu hakkında bilgi edinmek için Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e sordu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de ona: hayız kanı değildir, damardan gelen bir kandır. Hayız kanın bittiği zaman guslet ve namazını kıl. Hayız başladığında ise namaz kılmayı bırak) buyurdular. Âişe diyor ki: Habibe her vakit namaz kılacağında guslederdi. Bazen Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanında kardeşi Zeyneb’in çamaşır leğeninde yıkanırdı. Kanın kırmızılığı suyu kıpkırmızı yaptığı halde çıkar Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte namaz kılardı bu özür kanı onu namazından alıkoymazdı.) (İbn Mâce, Tahara: 115; Buhârî, Hayz:)
- Bāb: ...
- باب ...
Aişe (r.anha)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v)’in baldızı ve Abdurrahman b. Avf’ın karısı Ümmü Habibe‘den hayız kanı dışında yedi sene özür kanı gelmişti bu konuda, Rasûlullah (s.a.v)‘e fetva için sordu; Rasûlullah (s.a.v): “Bu kan hayız kanı değildir, damardan gelen bir kandır. Guslet ve namazlarını kıl” buyurdular. (Buhârî, Hayz: 27; Tirmizî, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (radıyallahü anha) anlatıyor: Ümmü Habibe binti Cahş; hayız kanı dışında da kan geldiğini söyleyerek, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den fetva istemişti O da: kan damardan gelen bir kandır. Guslet ve namazlarını kıl) buyurdu. O günden sonra Ümmü Habibe her namaz için guslederdi. (Buhârî, Hayz: 27; Tirmizî, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Yine Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, Ümmü Habibe Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e hayız kanı dışındaki gelen kanın hükmünü sordu. Âişe’de dedi ki: yıkandığı leğenin kandan dolayı kıpkırmızı olduğunu gördüm. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle cevap verdi: hayız müddetin kadar bekle, o müddet dolunca guslet. (ve namazlarını kıl)) (Farklı bir hadis zinciri) (İbn Mâce, Tahara: 116; Müslim, Hayz:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ümmü Seleme (radıyallahü anha)’dan aktarılmıştır: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında bir kadından devamlı kan geliyordu. Ümmü Seleme bu konuyu Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e sormuştu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle cevap vermişti: rahatsızlıktan önceki ay içinde kaç gün kaç gece hayız gördüğüne baksın ve bir aydan o kadar gün namaz kılmayı bıraksın. Bu belirli günlerinden sonra da kan gelmeye devam ederse, yıkansın kanın akmasını önleyecek bir bez kullansın ve namazlarını kılsın.) (İbn Mâce, Tahara: 116; Müslim, Hayz:)
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre; Abdurrahman b. Avf’ın karısı Ümmü Habibe binti Cahş’tan özür kanı geliyordu ve hiç temizlenemiyordu. Bu durum, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e arz edildi. O da şöyle buyurdu: kan hayız kanı değildir. Rahimden gelen birikmiş bir kandır. Normal zamanlardaki hayız günlerini saysın o kadar gün namazlarını terk etsin sonraki günlerde ise her namaz için gusletsin.) (Buhârî, Hayz: 27; Tirmizî, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Yine Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Ümmü Habibe binti Cahş yedi yıl boyunca özür kanı gelmiştir. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e sordu da şu cevabı aldı: kan hayız kanı değildir, damardan gelen bir kandır, hayız günleri sayısınca namazları terk etmesini sonra yıkanıp namaz kılmasını emretti.) Bundan sonra Ümmü Habibe her namazdan önce gusül ederdi. (Buhârî, Hayz: 27; Tirmizî, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Fatıma binti ebi Hubeyş (radıyallahü anha) anlatıyor: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in huzuruna çıktım ve devamlı gelen kandan dolayı şikayetimi bildirdim. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de, bana: damardan gelen bir kandır. Hayız günlerinin sayısına bak o günler sayısınca namaz kılma, gün bitince temizlen ve namazlarını kıl) buyurdu. Buradaki (Kur) kelimesi hayız anlamına gelmektedir. (Buhârî, Hayz: 27; Tirmizî, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Aişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Fatıma binti Hubeyş Rasûlullah (s.a.v)’e gelerek: “Ben kendisinden devamlı kan gelen ve temizlenemeyen bir kadınım, namazı bırakayım mı?” diye sordu. Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Hayır, bu damardan gelen bir kandır hayız kanı değildir. Hayız günlerinin sayısına göre kan gelmeye başladığı zaman namaz kılmayı bırak, hayız bittiği zaman ise üzerine bulaşan kanı yıka ve namazlarını kıl.” (Buhârî, Hayz: 20; İbn Mâce, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre: sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında hayız günleri dışında da kan gelen bir kadına, bunun damardan gelen bir kan olduğunu söyledi. Öğle namazını geciktirerek ikindiyle birlikte kılması bu iki namaz için bir gusül alması, yine aynı şekilde akşam namazını geciktirip yatsı ile birleştirerek bir gusül abdesti ile kılması ve sabah namazını da ayrı bir boy abdesti alması emredildi.) (İbn Mâce, Tahara: 117; Tirmizî, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Câbir b. Abdullah (radıyallahü anh)’den rivâyet edilmiştir: Esma binti Umeys Zulhuleyfe denilen yerde lohusa olunca, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Ebû Bekir es Sıddık’a: yıkanmasını ve ihrama niyet etmesini emret) buyurdular. (Müslim, Hac: 15; İbn Mâce, Menasik:)
- Bāb: ...
- باب ...
Fatıma binti ebi Hubeyş (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Hayız olmuştum. Rasûlullah (s.a.v) buyurdular ki: “Kan hayız kanı olursa rengi siyahımsı olur ve böyle bilinir. Böyle bir durumda namazı bırak. Başka (renkte) kan olursa abdest al çünkü o damardan gelen kandır.” (İbn Mâce, Tahara: 115; Buhârî, Hayz:)
- Bāb: ...
- باب ...
Aişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Fatıma binti ebi Hubeyş hayız görmeye başlamıştı da, Rasûlullah (s.a.v) ona şöyle demişti: “Hayız kanı siyahımtırak olarak bilinir. Akan kan bu özellikte olursa namazı bırak. Bu özellikten başka bir kan olursa, abdest al ve namazını kıl.” (Müslim, Hayz: 14; İbn Mâce, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Aişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Fatıma binti ebi Hubeyş hayız görmüştü. Rasûlullah (s.a.v)’e şu şekilde sordu: “Ey Allah’ın Rasûlü! Hayız oluyorum ve asla temizlenemiyorum, namazı bırakayım mı?” Rasûlullah (s.a.v)’de: “O damardan gelen bir kandır; hayız kanı değildir. Hayız günlerin geldiği zaman namazı bırak sona erdiğinde ise üzerine bulaşan kan izini yıka ve abdest al çünkü o damardan gelen bir kandır, hayız kanı değildir” buyurdu. Rasûlullah (s.a.v)’e: “Gusül gerekir mi?” diye soruldu. Nebi (s.a.v)’de: “Guslün gerektiği konusunda kimsenin şüphesi olmasın” buyurdular. (İbn Mâce, Tahara: 115; Buhârî, Hayz:)
- Bāb: ...
- باب ...
Aişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Fatıma binti ebi Hubeyş: “Ey Allah’ın Rasûlü! Temizlenemiyorum, namazımı terk edeyim mi?” diye sordu. Rasûlullah (s.a.v)’de: “O hayız kanı değil damardan gelen bir kandır. Hayız olma günün gelince namazı bırak, hayz süresi kadar gün geçince üzerindeki kanı yıka ve namazını kıl” buyurdular. (Müslim, Hayz: 14; İbn Mâce, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, Fatıma binti ebi Hubeyş dedi ki: Allah’ın Rasûlü! Temizlenemiyorum, namazlarımı bırakayım mı?) Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): damardan gelen bir kandır) buyurdular. Bu hadisi kendisine okuduğumda Halid dedi ki: hayız kanı değildir, hayız başlayınca namaz kılmayı bırak hayız süresi bitince üzerindeki kanı temizle ve namazını kıl.) (İbn Mâce, Tahara: 118; Müslim, Hayz:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: hangi biriniz cünüp iken durgun suda yıkanmasın.) (İbn Mâce, Tahara: 109; Ebû Dâvûd, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: durgun suya idrarını yapmasın sonra ondan gusledebilir.) (Tirmizî, Tahara: 50; Buhârî, Vudu’’:)
- Bāb: ...
- باب ...
Gudayf b. Haris (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Âişe (radıyallahü anha)’ya; Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), gecenin hangi vaktinde guslederdi diye sordum. Âişe (radıyallahü anha)’de: gecenin ilk vakitlerinde bazen de gecenin sonuna doğru yıkanırdı) dedi. Ben de: kolaylık sağlayan Allah’a hamd olsun) dedim. (Ebû Dâvûd, Tahara: 89; Müslim, Hayz:)
- Bāb: ...
- باب ...
Gudayf b. Haris (radıyallahü anh)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Âişe (radıyallahü anha)’nın yanına vardım ve Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) gecenin başında mı? yoksa sonlarında mı? guslederdi. Diye sordum. Âişe (radıyallahü anha) şöyle dedi: iki vakitte de guslederdi, bazen başında bazen de sonunda guslederdi.) Bunun üzerine ben: kolaylık tanıyan Allah’a hamd olsun) dedim. (Müslim, Hayz: 6; Ebû Dâvûd, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû’s Semh (radıyallahü anh) anlatıyor ve şöyle diyor: sallallahü aleyhi ve sellem)’e hizmet ediyordum. Gusletmek istediği zaman bana siper ol, beni ört derdi. Bende O’na siper olur O’nu örterdim.) (İbn Mâce, Tahara: 113; Buhârî, Gusül:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ümmü Hani (radıyallahü anha) diyor ki: fethi günü, Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanına vardım; O’nu gusleder durumda buldum. Fatıma da bir perde ile O’nu gizliyordu, selâm verdim. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de (Kim o) diye sordu. Ben de (Ümmü Hani) dedim. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) gusletmeyi bitirince bir elbise giyerek sekiz rekat namaz kılmıştı.) (Buhârî, Gusül: 21; Müslim, Hayz:)
- Bāb: ...
- باب ...
Mûsâ el Cühenî (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: sekiz rıtl su alabilecek bir kap getirilmişti. Bunun üzerine o şöyle dedi: Âişe (radıyallahü anha), Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in bu kadar su ile guslettiğini bana anlatırdı.) (Müslim, Hayz: 10; Buhârî, Gusül:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Seleme (radıyallahü anh) anlatıyor: Âişe (radıyallahü anha)’nın yanına gitmiştim; süt kardeşi de yanında idi. Âişe’ye: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in nasıl guslettiğini sordu. Âişe’de içinde bir sa’ kadar su bulunan bir kap istedi, araya bir perde çekerek gusletti, başına üç defa su döktü. (Müslim, Hayz: 10; Buhârî, Gusül:)
- Bāb: ...
- باب ...
Aişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v): Farak denilen bir kap dolusu su ile guslederdi. Ben de aynı şekilde bir kaptan su kullanarak guslederdik.” (Müslim, Hayz: 10; Buhârî, Gusül:)
- Bāb: ...
- باب ...
Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: sallallahü aleyhi ve sellem) bir mekük su ile abdest alır beş mekük ile de guslederdi.) (Tirmizî, Tahara: 42; Müslim, Hayz:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Cafer (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle diyor: Câbir b. Abdullah‘ın yanında gusül konusunda münakaşa ediyorduk. Câbir bize şöyle dedi: yıkanmaya bir sa’ su yeterlidir.) Biz de: bir sa’ ne de iki sa’ yetmez) dedik. Câbir de: kadar su sizden daha hayırlı ve saçı sizden sık olan Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e bile yetiyordu) dedi. (Buhârî, Gusül: 3; Müslim, Hayz:)
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: ve Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), farak denilen bir kaptaki sudan beraberce guslediyorduk.) (Buhârî, Gusül: 3; Müslim, Hayz:)
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: sallallahü aleyhi ve sellem) ve ben bir kaptan gusleder ve suyu o kaptan avuçlarımızla alırdık.) (Buhârî, Gusül: 3; Müslim, Hayz:)
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (radıyallahü anha) şöyle demiştir: ve Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) cünüplükten dolayı bir kaptan guslederdik.) (Tirmizî, Tahara: 46; Buhârî, Gusül:)
- Bāb: ...
- باب ...
Yine Aişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v) ile birlikte guslederken su kabı için tartıştığımızı hatırlıyorum.” (Tirmizî, Tahara: 46; Buhârî, Gusül:)
- Bāb: ...
- باب ...
Aişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Ben ve Rasûlullah (s.a.v), bir kaptan guslederdik.” (Tirmizî, Tahara: 46; Buhârî, Gusül:)
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Meymune anlatmıştı; Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ve kendisi bir kaptan guslederlermiş.) (Tirmizî, Tahara: 46; Buhârî, Gusül:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ümmü Seleme (r.a)’in kölesi Naim’den aktarıldığına göre: Ümmü Seleme’ye: “Kadın kocasıyla gusledebilir mi?” diye soruldu da; o da: “Evet, zeki ve iyi huylu olursa yıkanır” dedi. Rasûlullah (s.a.v) ile birlikte hamur leğeninde yıkandığımızı hatırlıyorum, önce ellerimize döküyor ellerimizi temizledikten sonra oradan avuçlarımızla su alarak vücudumuza döküyorduk. (Müslim, Hayz: 10; Tirmizî, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Humeyd b. Abdurrahman (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: sallallahü aleyhi ve sellem) ile Ebû Hüreyre gibi dört yıl beraber olmuş bir kimseyle karşılaştım, o kimse şunları söyledi: sallallahü aleyhi ve sellem), bizden birinin her gün fazlaca taranıp süslenmesini, yıkandığı leğen ve benzeri kaplara küçük abdestini bozmasını, erkeğin karısının kullandığı gusül suyu ile kadının da erkeğin kullandığı gusül suyu ile yıkanmasını yasakladı. Kaptaki temiz sudan avuçlarıyla alarak yıkanmalarını emretti.) (Tirmizî, Tahara: 47; Ebû Dâvûd, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile ben bir kaptan su alarak yıkanırdık o benden önce sudan alıp yıkanmak ister bende ondan önce alıp yıkanmak isterdim ve: (O kabı bana bırak ben yıkanayım) derdi. Ben de: bana bırak ben yıkanayım) derdim. (Müslim, Hayz: 10; Dârimi, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ümmü Hanî (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre: sallallahü aleyhi ve sellem) ile Meymune hamur izleri bulunan bir leğenden su alarak birlikte yıkandılar.) (Müslim, Hayz: 10; Tirmizî, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in hanımlarından Ümmü Seleme (radıyallahü anha) dedi ki: Allah’ın Rasûlü! Saçımı çok sıkı örüyorum, cünüplükten dolayı yıkanırken saç örgülerimi çözeyim mi? dedim. O da şöyle buyurdu: üç avuç dolusu su dökmen yeterlidir sonra tüm vücuduna dökersin.) (Müslim, Hayz: 12; Ebû Dâvûd, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber Hac ve Umre için veda haccı yılında yola çıkmıştık. Umre için ihrama girdim. Hayız gördüğüm halde Mekke’ye vardım, bu sebeple ne Kâbe’yi tavaf edebildim ne de Safa ile Merve arasında gidip gelebildim. Bu durumdan Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e yakındım da; O da şöyle buyurdu: örgülerini çöz ve tara, Hac için ihrama gir; Umre yapmayı bırak..) Ben de öylece yaptım. Hac vazifemi bitirdikten sonra Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), beni Abdurrahman b. ebi Bekir’le, Ten’im denilen mikat yerine gönderdi. Ben de orada tekrar ihrama girip umre’ye niyet ettim. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bana; (Burası senin umre yapabilmek için ihrama gireceğin ve niyetleneceğin yerindir) buyurdu. (Buhârî, Hayz: 17; İbn Mâce, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: sallallahü aleyhi ve sellem) cünüplükten kurtulmak için yıkanacağında bir kap dolusu su hazırlanırdı. O kaba elini sokmadan önce iyice temizleninceye kadar ellerine su dökerdi sonra sağ elini suya sokarak onunla su döker sol eli ile de tenasül organını temizlerdi. Bu işi bitirince sağ eli ile sol eline su dökerek ellerini yıkar sonra ağzına ve burnuna üçer sefer su verirdi. Daha sonra iki avucu ile su alarak üç kere başına dökerdi, sonra da tüm vücudunu yıkardı.) (Ebû Dâvûd, Tahara: 98; Tirmizî, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Seleme (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Âişe (radıyallahü anha)’ya Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in cünüplükten dolayı gusletmesi nasıldı diye sordum şöyle dedi: sallallahü aleyhi ve sellem), gusletmezden önce su kabından ellerine üç sefer su dökerdi. Avret yerini temizledikten sonra tekrar ellerini yıkardı. Sonra ağız ve burnuna su verir, sonra başına üç sefer su döker, sonra da tüm vücudunu yıkardı.) (Ebû Dâvûd, Tahara: 98; Müslim, Hayz:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Seleme (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Bir gün Aişe (r.anha)’nın yanına girmiştim ve Rasûlullah (s.a.v)’in cünüplükten dolayı nasıl yıkandığını sormuştum. O da şöyle dedi: “Rasûlullah (s.a.v)’e bir kap su getirilirdi; önce ellerine üç defa o kaptan dökerek yıkardı, sonra sağ eli ile sol eline su döker bacakları arasını temizlerdi, sonra ellerini tekrar yıkar ağzına ve burnuna su verirdi, sonra başına üç defa su döker, sonra da vücudunun diğer bölümlerini yıkardı.” (Buhârî, Gusül: 1; Ebû Davud, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Seleme b. Abdurrahman (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Âişe, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in şöyle guslettiğini anlattı: su kabından dökerek ellerini üç kere yıkadı. Sonra sağ eli ile sol eline su döker tenasül organı ve çevresini yıkardı.) Ömer der ki: Bu hadisi ben şöyle biliyorum: eli ile sol eline üç sefer döker sonra ağzına üç kere su verir sonra da burnuna üç kere su vererek yüzünü üç kere yıkardı. Sonra başına üç sefer su döker sonra da tüm vücudunu yıkardı.) (Müslim, Hayz: 9; Ebû Dâvûd, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Aişe (r.anha)’dan rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) cünüplükten dolayı yıkanacağında: “Önce ellerini yıkar, sonra namaz abdesti gibi abdest alırdı. Sonra elini suya sokar parmak aralarını ovuşturur, saç diplerini de ovalayıp başına üç avuç su döker, sonra da tüm vücudunu su ile yıkardı.” (Buhârî, Gusül: 1; Tirmizî, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (radıyallahü anha), Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in cünüplükten temizlenmek için aldığı gusül abdestini şöyle anlatır: yıkar, abdest alır, suyun saç diplerine ulaşması için saçlarını ovalar sonra da tüm vücudunu yıkardı.) (Buhârî, Gusül: 1; Tirmizî, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Yine Aişe (r.anha)’dan rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v) cünüplükten dolayı gusledeceği zaman saçlarının diplerine suyu ulaştırdıktan sonra başına üç sefer su dökerdi.” (Buhârî, Gusül: 1; Tirmizî, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Cübeyr b. Mut’ım (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yanında gusül hakkında münakaşa ediyorduk içimden bazıları: şöyle şöyle yıkanıyorum) dedi. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): ben başıma üç avuç dolusu su döküyorum) buyurdu. (Buhârî, Gusül: 4; Ebû Dâvûd, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, bir kadın Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e: Hayızdan temizlenmek için nasıl yıkanması gerektiğini sordu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), ona nasıl yıkanacağını anlattı sonra şöyle dedi: bez parçası al ve onunla temizlen. Bu sefer kadın: bezle nasıl temizleneceğim) diye tekrar sorunca; Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): onunla temizlen işte) buyurdu. Ben kadını bir kenara çekerek vücûduna bulaşan kan bulaşıklarını temizlersin dedim. (Buhârî, Hayz: 15; İbn Mâce, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), gusülden sonra abdesti bozulmadıkça namaz için abdest almazdı. (Tirmizî, Tahara: 79; Ebû Dâvûd, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Meymune (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Cünüplükten temizleneceği suyu Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e getirdim, önce ellerini iki veya üç kere yıkadı sonra sağ elini su kabına sokarak avret yerine su döktü ve orayı sol eliyle yıkadı, sol elini yere vurduktan sonra iyice ovaladı sonra namaz abdesti gibi abdest aldı. Sonra başına üç avuç dolusu su döktü, sonra tüm vücudunu yıkadı sonra bulunduğu o bölgeden çıkıp ayaklarını yıkadı. Kendisine silinmek için bir havlu getirdim kabul etmedi. (Ebû Dâvûd, Tahara: 98; Müslim, Hayz:)
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) gusletti, kendisine bir havlu getirildi ona dokunmadı ve (Bu şekilde ıslak kalsın) buyurdu. (Müslim, Hayz:)
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Amr diyor ki: sallallahü aleyhi ve sellem) cünüp iken; yemek yemek istediği zaman veya uyumak istediği zaman abdest alırdı. Amr kendi rivâyetinde: Namaz abdesti gibi abdest alırdı diyor. (Müslim, Hayz: 6; Ebû Dâvûd, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Yine Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) cünüp olduğu zaman, uyumak istediğinde abdest alır, yemek yemek istediğinde ise sadece ellerini yıkardı. (Ebû Dâvûd, Tahara: 88; İbn Mâce, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Yine Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) cünüp iken uyumak isterse abdest alır, bir şeyler yemek ve içmek istediğinde ise ellerini yıkayıp yer ve içerdi. (Ebû Dâvûd, Tahara: 88; İbn Mâce, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Yine Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) cünüp iken uyumak isterse, uyumazdan önce namaz abdesti gibi abdest alırdı. (Dârimi, Tahara: 73; Tirmizî, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ben Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e: Allah’ın Rasûlü! Bir kimse cünüp olduğu halde uyuyabilir mi? Dedim. Nebi (sallallahü aleyhi ve sellem)’de: alırsa evet uyuyabilir) buyurdular. (Dârimi, Tahara: 73; Tirmizî, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Ömer (radıyallahü anh)’den aktarıldığına göre, Hz. Ömer, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e: Gece cünüp olduğundan bahsetti. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de: organını yıka, abdest al ve uyu) buyurdular. (Ebû Dâvûd, Tahara: 88; Dârimi, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ali (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: resim, heykel, köpek ve cünüp olan kimsenin bulunduğu eve rahmet melekleri girmez.) (Ebû Dâvûd, Tahara: 89; Müslim, Hayz:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Said el Hudri (radıyallahü anh), Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in şöyle buyurduğunu nakleder: hanımıyla cinsel ilişkiyi tekrarlamak isterse abdest alsın.) (Ebû Dâvûd, Tahara: 86; İbn Mâce, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir gecede hanımlarının hepsini cinsel ilişki yaparak dolaşır ve tek gusül abdesti ile yetinirdi. (İbn Mâce, Tahara: 10; Buhârî, Gusül:)
- Bāb: ...
- باب ...
Yine Enes (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hanımlarını cinsel ilişki için dolaşır ve tek bir gusülle yetinirdi. (İbn Mâce, Tahara: 10; Buhârî, Gusül:)
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Seleme (radıyallahü anh) şöyle diyor: Ben ve iki kişi Ali’nin yanına varmıştık, o da bize şunları anlattı: sallallahü aleyhi ve sellem), tuvaletten ihtiyacını giderip çıkar ve bizimle beraber et yer ve Kur’an okurdu. Cünüplük dışında hiç bir şey onu Kur’an okumaktan alıkoymazdı.) (Ebû Dâvûd, Tahara: 91; Tirmizî, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ali (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: sallallahü aleyhi ve sellem) cünüplük dışındaki tüm durumlarında Kur’an okurdu.) (Tirmizî, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Huzeyfe (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), ashabından biriyle karşılaştığında onunla Mûsâfaha yapar ve hayır dua ederdi. Bir gün erken saatlerde O’nu gördüm ve yolumu değiştirerek O’ndan uzaklaştım. Gün yükseldiğinde (gusül abdestimi almış olarak) O’nun yanına geldim; Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): sabahleyin gördüm hemen yönünü değiştirdin ve benden uzaklaştın, sebebi nedir?) buyurdular. Ben de: idim, bana dokunursun diye çekindim) dedim. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdular: hiçbir zaman pis olamaz.) (Tirmizî, Tahara: 89; Buhârî, Gusül:)
- Bāb: ...
- باب ...
Yine Huzeyfe (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: olduğum bir vakit, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bana rastladı ve ilgilenip elini uzattı. Ben de: dedim. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: asla pis olmaz.) (Buhârî, Gusül: 24; İbn Mâce, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Cünüp olduğum halde Medine sokaklarından birinde Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile karşılaştım ve çabucak kendisinden uzaklaşıp gusletmeye gittim ve o anda beni kaybetmiş oldu. Bir süre sonra yanına vardığımda: Ey Ebû Hüreyre!) buyurdu. Ben de: Allah’ın Rasûlü! Cünüp olduğum halde bana rastladın, ben de gusletmeksizin sizinle birlikte olmayı hoş görmedim) dedim. (Sübhanallah! Müslüman pis olmaz) buyurdu. (İbn Mâce, Tahara: 80; Tirmizî, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hüreyre (r.a) anlatıyor: Bir keresinde Rasûlullah (s.a.v), mescid de bulunuyordu. Aişe (r.anha)’ya: “Ey Aişe! Elbise veya namaz seccademi bana verir misin” dedi. Aişe (r.anha)’da: Ben namaz kılamıyorum; “Hayızlıyım” dedi. Rasûlullah (s.a.v)’de: “Hayız, senin elinde değil” buyurdu. Bunun üzerine Aişe o malzemeyi verdi. (Ebû Davud, Tahara: 105; Müslim, Hayz:)
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), mescidde iken: Âişe! Bana seccademi ver) diye seslendi. Ben de: dedim. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): senin elinde değil ki) buyurdu. (Müslim, Hayz: 3; Ebû Dâvûd, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Meymune (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v), bizler hayızlı olduğumuz halde bize yaslanıp Kur’an okurdu. Yine bizler hayızlı olduğumuz halde mescide seccade sererdik. (Ebû Davud, Tahara: 104; Müslim, Hayz:)
- Bāb: ...
- باب ...
Aişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’in başı biz hanımlarından birinin kucağında olduğu halde Kur’an okurdu. (Müslim, Hayz: 3; Ebû Davud, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Aişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) mescidde itikafta iken başını dışarı uzatır ben de hayızlı olmama rağmen O’nun başını yıkardım. (Müslim, Hayz: 3; Buhârî, Hayz:)
- Bāb: ...
- باب ...
Yine Aişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) mescidde itikafta olduğu halde başını mescidden dışarı çıkarır ben de hayızlı olmama rağmen O’nun başını yıkardım. (Müslim, Hayz: 3; Buhârî, Hayz:)
- Bāb: ...
- باب ...
Yine Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Hayızlı olduğum halde Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in saçını tarardım. (Müslim, Hayz: 3; Buhârî, Hayz:)
- Bāb: ...
- باب ...
Malik, Ez-Zühri'den, o da Urve'den, o da Aişe'den buna benzer bir şey rivayet etmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Şureyh (radıyallahü anh)’den aktarılmıştır. Kendisi, Âişe (radıyallahü anha)’ya: hayızlı iken kocasıyla birlikte yemek yiyebilir mi?) diye sordum. (Evet, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) beni yemeğe çağırırdı; Ben de onunla birlikte yerdim. Bazen bir et parçası alır bana teklif eder ısırır mısın? der. Ben de o parçayı ısırır tabağa koyardım. O da o et parçasını alır benim ısırdığım yerden ısırarak yerdi. Sonra içecek bir şeyler ister kendi içmeden bana teklif eder, ben de ondan içer ve içtiğim kabı bırakırdım sonra O, o kabı alır benim ağzımın dokunduğu yerden içerdi.) (Müslim, Hayz: 3; İbn Mâce, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), hayızlı olduğum halde meşrubatı bana verirdi, ben içtikten sonra kalanı benim ağzımın dokunduğu yerden içerdi. (Müslim, Hayz: 3; İbn Mâce, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Şureyh (radıyallahü anh)’in babasından rivâyete göre, şöyle demiştir: Âişe (radıyallahü anha)’nın şöyle dediğini duydum: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), ben hayızlı iken bile meşrubat kabını önce bana verir, ben de içtikten sonra O’na verirdim, O da benim dudaklarımın dokunduğu yeri araştırarak oradan içerdi. (İbn Mâce, Tahara: 125; Müslim, Hayz:)
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (radıyallahü anha) anlatıyor: olduğum halde bir meşrubatı ve suyu içer Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e verirdim. O da ağzımın değdiği yerden içmek üzere o kaptan içerdi. Yine hayızlı olduğum halde etten bir parça ısırır Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e verirdim, O da benim ısırdığım yerden ısırırdı.) (İbn Mâce, Tahara: 125; Müslim, Hayz:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ümmü Seleme (radıyallahü anha)’dan aktarıldığına göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber aynı yatakta aynı çarşaf altında yatarken hayız olduğumu anlayınca, yavaşça yataktan çıkıp hayız elbisemi giydim. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): mı oldun) diye sordu. (Evet) dedim. Beni çağırdı ve birlikte aynı yatak ve çarşaf altında yattım. (Müslim, Hayz: 2; Buhari, Hayz:)
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: olduğum halde Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte aynı yatakta yatıyorduk. Benden hayız kanı bir yerine bulaşırsa sadece o yeri yıkar ve öylece namazını kılardı. Sonra tekrar yanıma gelir yine benden bir şey kendisine bulaşırsa aynı şekilde bulaşan yeri temizler ve onunla namazını kılardı.) (Müslim, Hayz: 2; Buhârî, Hayz:)
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (radıyallahü anha)’dan aktarıldığına göre, şöyle demiştir: sallallahü aleyhi ve sellem), biz hanımlarından hayız olan birine hayız elbisesini sıkıca giymesini emreder ve onunla mübaşeret ederdi.) (Müslim, Hayz: 2; Tirmizî, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Yine Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Peygamber hanımlarından biri, hayız olunca; Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ona; hayız albisesini sıkıca giymesini emreder, sonra da onunla mübaşeret ederdi.) (Buhârî, Hayz: 6; Tirmizî, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Meymune (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: sallallahü aleyhi ve sellem), hanımları ile hayızlı olduğu hallerde bile, baldırları ve dizlerine kadar hayız elbiselerini giydikleri durumda onlarla mübaşeret ederdi.) (Müslim, Hayz: 2; Buhârî, Hayz:)
- Bāb: ...
- باب ...
Enes (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Yahudiler, kadınlarından biri hayızlı olduğu zaman onlarla birlikte yiyip içmezler ve evlerinde birlikte olmazlardı. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e bu durum soruldu da; bunun üzerine Allah; Bakara sûresi: 222. ayetini indirdi: kadınların ay halleri hakkında soruyorlar. De ki: O bir sıkıntı, kirlilik ve rahatsızlık halidir.) Bu yüzden, ay hali sırasında kadınların kadınlıklarından yararlanmayın, uzak durun ve onlar temizleninceye kadar kendileriyle cinsel ilişkide bulunmayın. Temizlendiklerinde ise, Allah’ın buyurduğu şekilde onlara yaklaşın…) Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de onlara hayız gören kadınlarla birlikte yiyip içebileceklerini, evlerinde birlikte olabileceklerini ve hanımlarıyla cinsi münasebet dışında her şeyi yapabileceklerini bildirdi. (Müslim, Hayz: 3; Buhârî, Hayz:)
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Abbâs (radıyallahü anh)’dan rivâyete göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) hayızlı olduğunu bilerek bir kimse hanımıyla cinsel ilişkide bulunursa, ceza olarak bir veya yarım dinar sadaka vermesini emretmiştir. (Tirmizî, Tahara: 103; Ebû Dâvûd, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte hac maksadıyla yola çıkmıştık. Serif denilen yere vardığımızda ben hayız oldum. Ben bu durumumdan dolayı ağlarken Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yanıma girdi ve: nedir? Hayız mı oldun?) buyurdular. Ben de: dedim. Bunun üzerine şöyle buyurdular: hayız olma özelliği Allah’ın Ademin kızlarına has kıldığı bir özelliktir. Bu sebeple Hac’taki tavaf dışında tüm yapılması gerekenleri yap.) Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), hanımları için bir sığır kurban etti. (Tirmizî, Hac: 100; Buhârî, Hayz:)
- Bāb: ...
- باب ...
Cafer b. Muhammed (radıyallahü anh), babasından aktararak diyor ki: Câbir b. Abdillah’ın yanına geldik ve Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in haccından sorduk, şunları anlattı: sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte Zilkade ayının bitmesine beş gün kala hac için yola çıktık. Zulhuleyfe denilen yere vardığımızda; Esma binti Umeys Muhammed b. ebî Bekri doğurdu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e haber göndererek nasıl hareket edeceğini sordurdu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de cevap olarak şöyle buyurdu: kan akmasını önleyecek şekilde bez ve sargı sarın sonra da ihrama niyet et ve haccın gereklerini yerine getir.) (Müslim, Hac: 15; İbn Mâce, Menasik:)
- Bāb: ...
- باب ...
Adiy b. Dinar (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ümmü Kays binti Mıhsam’ın Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e elbiseye bulaşan hayız kanı hakkında sorduğunu ve şu cevabı aldığını işittim: çitileyip temizle sonra da su ve sabunla iyice yıka.) (Buhârî, Hayz: 14; Tirmizî, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Esma binti ebî Bekir (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle anlatmıştır: Odamda otururken bir kadın, elbiseye bulaşan hayız kanı hakkında fetva istedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de ona: kuru olarak gider sonra da su ile çitileyip yıka ve sonra da durula sonrasında da namazını kıl.) (Tirmizî, Tahara: 104; İbn Mâce, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Muaviye b. ebî Süfyan (radıyallahü anh)’den rivâyet edilmiştir: Bizzat kendisi Peygamber hanımlarından Ümmü Habibe’ye şöyle sormuştu: sallallahü aleyhi ve sellem), cinsi münasebet esnasında üzerinde bulunan elbiseyle namaz kılıyor muydu?) Ümmü Habibe şöyle cevap verdi: meni bulaşığı görmezse; evet kılıyordu.) (İbn Mâce, Tahara: 83; Ebû Dâvûd, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in elbisesi üzerindeki meni izlerini yıkıyordum. O da yıkadığım yerlerin ıslaklığı ve renk değişikliği olduğu halde namaz kılmaya çıkıyordu.) (İbn Mâce, Tahara: 82; Ebû Dâvûd, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in elbisesine bulaşan cünüplük lekesini -bir başka seferinde de meni lekesini demiştir- ovalamak sûretiyle giderirdim.) (İbn Mâce, Tahara: 82; Ebû Dâvûd, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Yine Aişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v)’in elbisesindeki meni lekesini ovalamak sûretiyle giderir başka bir şey yapmazdım.” (İbn Mâce, Tahara: 82; Ebû Davud, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Yine Aişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Peygamber (s.a.v)’in elbisesine bulaşan meni lekesini sadece ovalardım.” (İbn Mâce, Tahara: 82; Ebû Davud, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Yine Aişe (r.anha) rivâyet ediyor ve diyor ki: “Rasûlullah (s.a.v)’in elbisesinde meni lekesi gördüğümde. Onu, kazımak sûretiyle yok ederdim.” (İbn Mâce, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Yine Aişe (r.anha) şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v)’in elbisesinde gördüğüm meni lekesini ovalamak sûretiyle giderdim.” (İbn Mâce, Tahara: 82; Ebû Davud, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Yine Aişe (r.anha) şöyle diyor: “Rasûlullah (s.a.v)’in elbisesinde gördüğüm meni lekesini ovalayıp çitilemek sûretiyle yok ederdim.” (İbn Mâce, Tahara: 82; Ebû Davud, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ümmü Kays binti Mıhsan (radıyallahü anha)’dan rivâyet edilmiştir. Kendisi bir gün yemek yemeyen oğluyla beraber Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelmişti. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) o çocuğu dizine oturttu, çocukta elbisesi üzerine idrarını yapıverdi. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) su istedi ve o suyu çocuğun idrar yaptığı yere serpti ve elbisesini yıkamadı. (İbn Mâce, Tahara: 77; Buhârî, Vudu’’:)
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e bir çocuk getirilmişti de o çocuk Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in elbisesi üzerine idrarını yapıverdi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) su getirtti ve oraya döktü. (İbn Mâce, Tahara: 77; Buhârî, Vudu’’:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû’s Semh (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: çocuğunun idrarı yıkanır, erkek çocuğunun idrarı üzerine su dökülür.) (Ebû Dâvûd, Tahara: 137; İbn Mâce, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ukl kabilesinden bazı insanlar Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelerek, İslâmiyet hakkında konuştular ve şöyle dediler: Allah’ın Rasûlü! Bizler çölde yaşamaya alışmış göçebe insanlarız, yerleşik hayata alışık değiliz. Medine’nin havasından hoşlanmadıklarını ve sıkıldıklarını söylediler. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), onlara çobanıyla beraber bir sürü tahsis edilmesini emretti. Sonra da onlara develerle beraber Medine dışına gitmelerini, develerin süt ve idrarlarından içmelerini emretti. Bu kimseler sağlıklarına kavuşunca, Harre denilen o yerde Müslümanlıktan çıkıp tekrar kafir oldular; yani irtidad ettiler. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in çobanını öldürüp develeri sürüp götürdüler. Bu durum Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e ulaşınca, onların izlerinden adamlar gönderdi. Onlar yakalanıp Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in huzuruna getirildiler. O kimselerin çobanı öldürdükleri şekilde kısas yapılarak öldürülmesi gerektiğinden gözleri oyuldu, elleri ve ayakları kesildi sonra Harre denilen yerde bu şekilde ölüme terk edildiler.) (Ebû Dâvûd, Tahara: 125; Buhârî, Vudu’’:)
- Bāb: ...
- باب ...
Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ureyne kabilesinden bazı kimseler Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelip Müslüman oldular. Medine’nin havası onlara iyi gelmediği için renkleri sarardı, karınları şişti. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onları sütlü develerin bulunduğu yere gönderdi ve onlara o develerin sütlerinden ve idrarlarından içmelerini emretti. Onlar sıhhat bulunca, develerin çobanını öldürdüler ve develeri de sürüp götürdüler. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), onları yakalamak üzere bir müfreze gönderdi, onlar yakalanıp getirildiler, çobanı öldürdükleri şekilde kısas yapılarak öldürülmeleri gerektiğinden; bu kimselerin gözleri oyuldu, elleri ve ayakları kesildi. emiri Abdulmelik kendisine bu hadisi nakleden Enes’e: insanların bu şekilde cezalandırılmaları (irtidad) edib küfre girmelerinden dolayı mı? yoksa günah işlemeleri sebepiyle mi?) diye sordu. Enes’de: olmaları sebebiyle) dedi. (Ebû Dâvûd, Tahara: 125; Buhârî, Vudu’’:)
- Bāb: ...
- باب ...
Amr b. Meymun (radıyallahü anh)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Abdullah b. Mes’ud, Beytül Mal’de bize şunları anlattı: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Kâbe’nin yanında namaz kılıyordu. Kureyş kabilesinden bir grup da orada oturuyorlardı. Onlar bir deve kesmişlerdi. İçlerinden birileri: kanıyla beraber şu deve işkembesini alır O, yüzünü secdeye koyduğunda sırtına bırakır) dedi. Abdullah b. Mes’ud diyor ki: Orada bulunanların en şerlisi koştu, işkembeyi alıp götürdü, biraz bekledi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) secdeye varınca sırtına bıraktı. Durum, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in kızı Fatıma’ya haber verildi. Çocuk yaşta olan Fatıma koşarak geldi ve işkembeyi babasının sırtından aldı. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), namazını bitirince üç defa şöyle söyledi: Kureyş’i Sana havale ediyorum, Allah’ım! Ebû Cehil b. Hişam’ı, Şeybe b. Rabia’yı, Utbe b. Rebia’yı, Ukbe b. ebî Muayt’ı Sana havale ediyorum) diyerek, Kureyş’ten yedi kişiyi saydı. Abdullah b. Mes’ud der ki: O’na Kitab’ı indiren Allah’a yemin ederim ki, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in saydığı bu yedi kişiyi Bedir savaşında Kalîb denilen çukurda toplanmış vaziyette gördüm. (Buhârî, Vudu’’: 74; Müslim, Cihad ve Siyer:)
- Bāb: ...
- باب ...
Enes (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), elbisesinin bir ucunu tuttu arasına tükürdü ve birbirine sürttü. (Buhârî, Vudu’’: 75; Ebû Dâvûd, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: biriniz mescidde namaz kılarken önüne ve sağına tükürmesin. Mutlaka tükürmesi gerekiyorsa soluna veya ayağının altına tükürsün. Böyle yapmazsa şu şekilde yapsın; çünkü Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), elbisesine tükürüp elbisesini ovuşturmuştu.) (Ebû Dâvûd, Tahara: 143; İbn Mâce, Mesacid:)
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber seferlerden birine çıkmıştık. Beyda veya Zat-ül Ceyş bölgesine geldiğimizde gerdanlığım kayboldu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onu aramak için orada konakladı. Diğer insanlar da O’nunla birlikte konaklamış oldular. Orası bir su başı değildi. Yanlarında da su yoktu. İnsanlar, Ebû Bekir’e gelerek: Âişe’nin yaptığını görmüyor musun? Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ve insanların bu susuz yerde konaklamalarına sebep olmuştur. Yanlarında su kalmamıştır. üzerine; babam Ebû Bekir, yanıma geldi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), başını dizimin üzerine koymuş uyuya kalmıştı. Bana şöyle dedi: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ve bu insanları bu susuz yerde, burada alıkoydun yanlarında da suları yok. diyor ki: Ebû Bekir beni böylece azarladı, ağzına geleni söyledi ve eliyle böğrüme dürttü. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in dizimde uyuması hareket etmemi engelliyordu.) Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) uyudu ve sabah oldu fakat su yoktu. Bunun üzerine Allah teyemmüm ayetini indirdi. O zaman Üseyd b. Hudayr: Ebû Bekir ailesi, bu sizin ilk bereketiniz değildir) dedi. (radıyallahü anha) diyor ki: sırada üzerine bindiğimiz deveyi kaldırınca gerdanlığı devenin altında bulduk.) (Buhârî, Teyemmüm: 1; İbn Mâce, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Abbâs (radıyallahü anh)’ın kölesi Umeyr, İbni Abbâs’tan şöyle söylediğini işitmiştir: Meymune’nin kölesi Abdullah b. Yesar ile birlikte yürürdük ve Ebû Cuheym b. Haris b. Samme el Ensarî’nin yanına girdik. Ebû Cüheym şöyle dedi: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Cemel Kuyusunun etrafında dolaşıp duruyordu. Bir adam Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile karşılaştı ve O’na selâm verdi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) o kimsenin selâmını almadan önce duvara dönüp yüzünü ve ellerini duvara vurduğu elleriyle meshetti sonra da o kimsenin selâmını aldı. (Müslim, Hayz: 28; Buhârî, Teyemmüm:)
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Abdurrahman b. Ebza (r.a) babasından naklederek şöyle diyor: Bir adam Ömer’e gelerek: Cünüp oldum su da bulamadım dedi. Ömer de namaz kılma dedi. Bunun üzerine Ammar b. Yasir: Ey Mü’minlerin emiri! Hatırlamaz mısın? Sen ve biz bir seriyyede idik, cünüp olmuştuk ve su da bulamamıştık, o zaman sen namaz kılmıştın fakat ben her tarafıma toprağın değmesi için toprakta yuvarlanmış ve namazlarımı kılmıştım. Sonra Peygamber (s.a.v)’e gelip bu durumu söyleyince Rasûlullah (s.a.v): “Şöyle yapman yeterliydi” buyurarak: “Ellerini yere vurdu sonra iki eline üfledi ve yüzüyle iki elini meshetti.” Ravi, Seleme burada şüphe edip ellerini dirseklere kadar mı yoksa bileklere kadar mı olduğunu bilemiyor. Ammar’ın bu sözü üzerine Ömer: Seni layık olduğun göreve getiriyoruz diyor. (Müslim, Hayz: 28; Buhârî, Teyemmüm:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ammar b. Yasir (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Develere çobanlık yaptığım anda cünüp olmuştum ve su bulamamıştım. Hayvanın toprakta yuvarlanması gibi toprakta yuvarlandım. Sonra Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelip yaptığımı haber verdim. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de: Teyemmüm yapman yeterliydi) buyurdular. (Buhârî, Teyemmüm: 3; Müslim, Hayz:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ammar (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), yanında hanımı Âişe olduğu halde Ula’t-ül Ceyş (Zat-ül Ceyş) denilen yerde konaklamıştı. Yemen bölgesinin zıfar akikinden yapılmış gerdanlığı kopmuştu. Bunun üzerine insanlar gerdanlığı aramak için orada konaklamış oldular. Tan yeri ağarıncaya kadar aradılar fakat bulamadılar. İnsanların yanında su da yoktu. Bunun üzerine Ebû Bekir Âişe’ye kızdı ve insanları yolundan alıkoydun, yanlarında suları da yok, dedi. İşte o zaman Allah (celle celâluhu), toprakla teyemmüm ederek abdest alma kolaylığını ayet olarak indirdi. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber Müslümanlar kalkıp ellerini toprağa vurdular. Sonra ellerini kaldırdılar, ellerine bulaşan topraktan hiçbir şeyi ne üflemek ne de silkelemek sûretiyle atmadılar o elleriyle yüzlerini ve omuzlarına kadar kollarını ve ellerin altından başlayarak koltuk altlarına kadar meshettiler. (Buhârî, Teyemmüm.: 3; Müslim, Hayz:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ammar b. Yasir (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte toprakla teyemmüm yaptık, yüzlerimizi ve omuzlarımıza kadar kollarımızı meshetmiştik. (Buhârî, Teyemmüm: 5; İbn Mâce, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Abdurrahman b. Ebza (radıyallahü anh)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Ömer’in yanında idik, bir adam geldi ve Ey Mü’minlerin emiri, bizler bir yerde bir ay veya iki ay kadar kalıyor, cünüp oluyor ve su bulamıyoruz. Ömer de şöyle dedi: Ben cünüp olup ta su bulamadığımızda su buluncaya kadar namaz kılmıyorum. Bunun üzerine Ammar b. Yasir: Ey mü’minlerin Emiri! hatırlamaz mısın? Sen falan yerdeydin biz ise develere çobanlık yapıyorduk, biliyorsun ki biz cünüp olmuştuk dedi. Ömer de: hatırlıyorum) dedi. Ammar: Ben toprakta iyice yuvarlanmıştım sonra Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelip yaptığımı anlatınca, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) gülmüş ve şöyle buyurmuştu: bir toprak bile yeterliydi) diyerek avuçlarını toprağa vurup avuçlarına üfleyip yüzünü ve kollarının bir kısmını meshetmişti dedi. Ömer de: Ey Ammar! Allah’a karşı sorumluluk bilinci içersinde ol deyince, Ammar: Ey Mü’minlerin emiri, istersen bu olayı kimseye söylemem dedi. Ömer de: Hayır söyleyebilirsin fakat bu zeka ve kabiliyetinden dolayı seni layık olduğun göreve getiriyoruz, dedi. (Buhârî, Teyemmüm: 3; İbn Mâce, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Abdurrahman b. Ebza (radıyallahü anh), babasından naklederek şöyle diyor: Bir adam, Ömer’e teyemmüm hakkında sordu. Ömer ne söyleyeceğini bilemedi. Bunun üzerine Ammar: Ey Ömer! Hatırlıyor musun? Bir seriyye de idik, ben cünüp olmuştum da toprakta yuvarlanmıştım sonra da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelip durumu haber vermiştim. O da şöyle yapman yeterlidir buyurmuştu. Şu’be ellerini dizlerine vurdu ve iki eline üfledi, o iki eliyle yüzünü ve ellerini bir kere meshetti. (İbn Mâce, Tahara: 91; Buhârî, Teyemmüm:)
- Bāb: ...
- باب ...
Yine İbn Abdurrahman b. Ebza (r.a), babasından nakledip şöyle diyor: Bir adam Ömer’e gelerek cünüp oldum su da bulamadım dedi. Ömer de: “Öyleyse namaz kılma” dedi. O zaman Ammar: “Hatırlamıyor musun Ey mü’minlerin emiri! Bir seriyyede beraberdik ve cünüp olmuştuk. Sen namaz kılmamıştın ben de toprakta yuvarlanıp namazlarımı kılmıştım. Rasûlullah (s.a.v)’e gelip yaptığımı söyleyince Rasûlullah (s.a.v) sana şu kadarı yeterdi diyerek ellerini toprağa vurdu. Ellerindeki toprağı üfürdü. Sonra bir eliyle diğerini ovuşturdu sonra iki eliyle yüzünü meshetti.” Bunun üzerine Ömer: “Öylemiydi, bir şey hatırlamıyorum” dedi. Bunun üzerine Ammar: “İstersen bu olaydan kimseye söz etmem” dedi. (Müslim, Hayz: 28; Buhârî, Teyemmüm:)
- Bāb: ...
- باب ...
Yine İbn Abdurrahman b. Ebza babasından naklederek diyor ki: Bir adam Ömer’e gelip “cünüp oldum su da bulamadım” dedi. Ömer de ona: “Öyleyse namaz kılma” dedi. O zaman Ammar, Ömer’e: “Hatırlamıyor musun? ey mü’minlerin emiri, birlikte bir seriyyede idik ve cünüp olmuştuk, su da bulamamıştık, sen namaz kılmamıştın, ben ise toprakta yuvarlanıp sonra da namazımı kılmıştım. (daha sonra) Rasûlullah (s.a.v)’e gelip durumu haber verince şöyle buyurdular: “Şöyle yapman yeterlidir, diyerek iki elini yere vurdu. Sonra ellerine bulaşan toprağı üfürdü, iki eliyle yüzünü ve ellerini meshetti.” Ebû Seleme bu konuda şüphe ederek şöyle dedi: “Dirseklerine kadar mı? Yoksa bileklerine kadar mı meshetti bilmiyorum.” Bunun üzerine Ömer şöyle dedi: “Bu zeka ve kabiliyetinden dolayı seni yetkili bir makama getireceğiz.” Şu’be diyor ki: “İki avucuyla yüzünü ve bileklerine kadar kollarını meshetti.” (İbn Mâce, Tahara: 91; Müslim, Hayz:)
- Bāb: ...
- باب ...
Şakîk (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Abdullah b. Mes’ud ve Ebû Mûsâ ile beraber oturuyordum. Ebû Mûsâ: Ammar’ın Ömer’e söylediği şu sözü duymadın mı? Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) beni bir iş için göndermişti. Ben orada cünüp oldum, su da bulamadım. Temiz toprakta iyice yuvarlandım sonra Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelip durumu anlattım. O da buyurdu ki: yapman yeterliydi diyerek iki elini yere vurdu (daha sonra) ellerini silkeledi sonra sol eliyle sağ elini, sağ eliyle de sol elini meshettikten sonra yüzünü de meshetti.) Abdullah ta: mi? Ömer, Ammar’ın sözüyle ikna olmadı mı?) (Buhârî, Teyemmüm: 7; Müslim, Hayz:)
- Bāb: ...
- باب ...
Imran b. Husayn (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) cemaatle namaz kılmayıp tek başına namaz kılan birini gördü ve şöyle dedi: falan kimse cemaatle namaz kılmana ne engel oldu?) O kimse de: oldum su da bulamadım) dedi. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): toprakla teyemmüm et o sana yeterlidir) buyurdu. (Buhârî, Teyemmüm: 8; Dârimi, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Zer (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: toprak on sene boyunca su bulunmasa bile Müslümanın abdest suyudur.) (Buhârî, Teyemmüm: 5; Ebû Dâvûd, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Üseyd b. Hudayr ve beraberinde bir grup insanı; Âişe’nin konaklama yerinde kaybettiği gerdanlığı aramak için göndermişti. Namaz vakti geldi. Abdestli de değillerdi, su da bulamadılar ve abdestsiz olarak namazlarını kıldılar. Sonra bu durumu Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e anlattılar o zaman Allah teyemmüm ayetini indirdi. Üseyd b. Hudayr Âişe’ye diyor ki: senin hayrını versin seni hayırla mükafatlandırsın, senin başına hoş olmayan bir iş geliyor da o iş Müslümanlar hakkında hayırlara vesile oluyor.) (Buhârî, Teyemmüm: 5; Dârimi, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Tarık (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir kimse cünüp oldu ve namaz kılmadı. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e geldi ve durumunu arzetti de Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): yapmışsın) buyurdu. Yine bir başka adam cünüp oldu teyemmüm edip namazını kıldı. Durumunu Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e arzedince; Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) diğerine söylediğine benzer bir şey söyledi yani (Doğru yapmışsın) dedi. (Buhârî, Teyemmüm: 5; Dârimi, Tahara:)