Sunan an Nasai
...
(6) Kitāb: The Book of the Times (of Prayer)
(6) ...
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Şihab (radıyallahü anh)’tan rivâyete göre, Ömer b. Abdulaziz; ikindi namazını biraz geciktirdi. Bunun üzerine Urve: Cibril (aleyhisselâm), Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e imam oldu namaz kıldırdı deyince, Ömer dedi ki: Urve, ne dediğini iyi bil.) Bunun üzerine Urve şöyle dedi: Beşir b. Ebî Mes’ud’tan işittim şöyle diyordu: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den duydum şöyle diyordu: indi bana imam oldu. Parmaklarıyla beş vakti sayarak sonra namazı onunla kıldım, sonra namazı onunla kıldım, sonra namazı onunla kıldım, sonra namazı onunla kıldım, sonra namazı onunla kıldım.) (Müslim, Mesacid: 31; Buhârî, Bed-ül Halk:)
- Bāb: ...
- باب ...
Seyyar b. Selame (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Babamdan işittim; Ebû Berze’ye, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in namaz kıldığı vakitleri sorduğunu işittim dedi. (Ebû Berze’nin işittiklerini sen de işittin mi?) dedim. Seyyar: Şimdi senin söylediklerini işittiğim gibi işittim. Babam Ebû Berze’ye Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in namaz kıldığı vakitleri sordu. O da Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yatsı namazını bazen gece yarısına kadar geciktirirdi. Yatsıdan önce uyumayı, yatsıdan sonra da konuşmayı sevmezdi, diye cevap verdi. Şu’be diyor ki: Daha sonra Seyyar ile karşılaştım, Ebû Berze’den başka neler duyduğunu sordum. Şöyle dedi: Öğle namazını güneş tam tepe noktasından batıya kayınca kılardı. İkindiyi kıldıktan sonra bir adam güneş canlılığını kaybetmeden Medine’nin en uzak yerine ulaşabilirdi. Akşam namazının vakti hakkında ne söylediğini hatırlamıyorum, dedi. Sonradan yine onunla karşılaştım namaz vakitleri konusunu sorduğumda şöyle dedi: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), sabah namazını kılardı. Namazdan dönen kimse arkadaşının yanına vardığında onun yüzünü görüp tanıyabilecek kadar ortalık ağarmış olurdu. Sabah namazında altmış ile yüz ayet kadar okurdu. (Ebû Dâvûd, Salat: 3; Müsned:)
- Bāb: ...
- باب ...
Enes (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), güneş zevalden batıya kayınca çıkar ve cemaate öğle namazını kıldırırdı. (Dârimi, Salat: 13; Tirmizî, Salat:)
- Bāb: ...
- باب ...
Habbab (radıyallahü anh)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e öğle namazını kılarken kumların sıcaklığından şikayet ettik. Bu şikayetimize çözüm olacak erken kılma işini kabul etmedi. Ebû İshak’a öğle namazının erken kılınmasından mı? denildi. O da: dedi. (Müslim, Mesacid: 33; İbn Mâce, Mesacid:)
- Bāb: ...
- باب ...
Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: sallallahü aleyhi ve sellem), bir yerde konakladığında öğle namazını kılmadan hareket etmezdi.) Bir adam: Gündüzün yarısında olsa da mı? deyince, Enes: gündüzün yarısında da olsa dedi.) (Ebû Dâvûd, Salat: 272; Müsned:)
- Bāb: ...
- باب ...
Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: sallallahü aleyhi ve sellem), sıcak günlerde namazı geciktirir soğuk günlerde ise erken kılardı.) (Buhârî, Cuma:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: şiddetlendiği zamanlarda öğle namazını biraz geç kılınız çünkü sıcağın şiddeti Cehennem ateşindendir.) (Tirmizî, Salat: 118; Ebû Dâvûd, Salat:)
- Bāb: ...
- باب ...
Sabit b. Kays (radıyallahü anh), Ebû Mûsâ’dan merfu olarak rivâyet ederek şöyle diyor: namazını serin vakitlere geciktirin, o sıcaklar Cehennemin ateşindendir.) (Tirmizî, Salat: 118; Ebû Dâvûd, Salat:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Cibril’dir, dininizi öğretmek için gelmiştir. Sabah namazını tan yeri ağarırken kıldı. Öğle namazını güneş batıya kayınca kıldı. İkindiyi bir şeyin gölgesi kendi kadar olunca kıldı. Akşamı güneş batınca kıldı ki o vakit oruçlunun orucunu açacağı vakittir. Sonra yatsı namazını; güneşin batmasından sonra ortaya çıkan kızıllığın kaybolduğu anda kıldı. Sonra ertesi gün tekrar geldi ve sabah namazını ortalık biraz ağarınca kıldı sonra öğle namazını her şeyin gölgesi kendisi kadar olunca kıldırdı. Sonra ikindi namazını her şeyin gölgesi iki katı olunca kıldırdı. Sonra akşam namazını yine aynı vakti olan güneş batınca kıldı ki bu vakit oruçlunun orucunu açacağı vakittir. Sonra yatsıyı vakit biraz ilerleyince kıldı ve sonra şöyle dedi: Namazlar dünkü kıldığın vakitlerile bu günkü kıldığın vakitler arasındadır. Yani namazların kılınacağı ilk ve son vakitler bunlardır.) (Tirmizî, Salat: 115; Müslim, Mesacid:)
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Mes’ud (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: sallallahü aleyhi ve sellem), yaz günlerinde öğle namazını gölge üç beş ayak uzayınca; kış aylarında ise beş yedi ayak uzayınca kılardı.) (Ebû Dâvûd, Salat:)
- Bāb: ...
- باب ...
Câbir (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir adam Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e namaz vakitlerinden sormuştu da O da şöyle buyurmuştu: birlikte kıl. (ve öğren) (Öğle namazını güneş batıya kayınca kılmıştı. İkindiyi her şeyin gölgesi iki katına ulaşınca kılmıştı. Güneş batınca da akşam namazını kılmıştı. Yatsı namazını da kızıllık kaybolunca kılmıştı. Ravi şöyle dedi: Sonra öğle namazını insanın gölgesi bir misli olunca, ikindi namazını insanın gölgesi iki misli olunca, akşam namazını güneş kaybolur kaybolmaz kıldı. Abdullah b. Haris diyor ki: Sonra yatsı namazı hakkında şöyle dedi: gecenin üçte biri geçinceye kadar.) (Ebû Dâvûd, Salat: 5; Tirmizî, Salat:)
- Bāb: ...
- باب ...
Enes (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ikindi namazını kıldıktan sonra güneş henüz yüksekte iken bir kimse Kuba’ya gidip gelebilirdi. başka rivâyette: namaz kılarken Kuba’ya gidip gelirdi.) Başka bir rivâyette de: yüksekte iken) diye geçmektedir. (Ebû Dâvûd, Salat: 5; İbn Mâce, Salat:)
- Bāb: ...
- باب ...
Sehl b. Huneyf (radıyallahü anh)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Ümâme b. Sehl’den işittim şöyle diyordu: Ömer b. Abdulaziz ile birlikte öğle namazını kıldıktan sonra çıkıp Enes b. Mâlik’in yanına gitmiştik. Onu, ikindi namazını kılarken gördük: Ona: bu kıldığın namaz hangi namazdır?) dedim. O da: namazıdır. Bu, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte kıldığımız ikindi namazı vaktidir) diye cevap verdi. (Ebû Dâvûd, Salat: 5; İbn Mâce, Salat:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Seleme (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ömer b. Abdulaziz zamanında öğle namazını kıldık sonra Enes b. Mâlik’in yanına vardık, namaz kılıyordu. Namazını bitirince bize: kıldınız mı?) dedi. Biz de öğle namazını kıldık dedik. Bu sefer O: Ben de ikindi namazını kıldım dedi. Kendisine erken kılmışsın denilince; Ashabın kıldığı gibi kılıyorum, dedi. (Ebû Dâvûd, Salat: 5; İbn Mâce, Salat:)
- Bāb: ...
- باب ...
Âla (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, kendisi Enes b. Mâlik’i, Basra’daki evinde ziyaret etmişti. Enes, Öğle namazından gelmişti, evi mescidin bitişiğinde idi. Yanına biz girince, (ikindiyi kıldınız mı?) dedi. Biz de: daha yeni öğle namazından çıkmıştık) dedik. (İkindiyi kılın) dedi. Biz de hemen kalkıp ikindi namazını kıldık. Biz namazı bitirince şöyle dedi: oturup, güneş şeytanın iki boynuzu arasına ininceye kadar ikindi namazını kılmayıp geciktirip dört rekat namaz kılar, onu da çarçabuk kılıp Allah’ı pek az anar ve pek az okuyan kimsenin namazı münafığın namazıdır) dedi ve: sallallahü aleyhi ve sellem)’den böyle derken işittim) dedi. (Ebû Dâvûd, Salat: 5; Tirmizî, Salat:)
- Bāb: ...
- باب ...
Câbir b. Abdullah (radıyallahü anh)’tan aktarıldığına göre, şöyle demiştir: Namaz vakitlerini öğretmek için Cibril Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e geldi ve İmam oldu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), O’nun arkasında insanlarda Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in arkasında durdular. Güneş tepeden batıya doğru kayınca öğle namazını kıldılar. her şeyin gölgesi bir misli olunca yine Cibril Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e geldi. Önce yaptığı gibi Cibril öne geçti. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) arkasında, cemaatte Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in arkasında; ikindi namazını kıldırdı. Sonra güneş batınca tekrar geldi. Cibril öne geçti, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) O’nun arkasında cemaat de Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in arkasında akşam namazını kıldılar. Sonra ufuktaki kızıllık kaybolunca Cibril önde Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) O’nun ardında, cemaat de Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ardında yatsı namazını kıldılar. Sonra şafak sökünce geldi. Cibril ilerledi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) O’nun ardında insanlar da Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ardında sabah namazını kıldılar. gün insanın gölgesi bir misli olunca geldi, bir önceki günkü yaptığı gibi yaparak öğle namazını kıldı. Sonra insanın gölgesi iki misli olunca geldi, bir önceki günkü yaptığı gibi yaptı ve ikindi namazını kıldırdı. Sonra güneş batınca geldi, bir önceki günkü yaptığını yaparak akşam namazını kıldırdı. Akşamı kılınca uyuduk sonra uyandık tekrar uyuduk tekrar uyanınca Cibril geldi, dünkü yaptığı gibi yaparak yatsıyı kıldırdı. Sonra tekrar geldi, tan yerinin ağarması yayılınca sabah olunca, yıldızlar henüz görünmekte iken bir önceki günkü yaptığını tekrar yaparak sabah namazını kıldırdı. Sonra şöyle dedi: kıldırdığım vakitler ile bugünkü kıldırdığım vakitler arası o namazların ilk ve son vakitleridir.) (Buhârî, Bed-il Halk: 7; Tirmizî, Namaz:)
- Bāb: ...
- باب ...
Yine Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: bir namazın bir rekatına vaktinde yetişen kimse o namaza yetişmiş ve vaktinde kılmış sayılır.) (Dârimi, Salat: 21; Muvatta', Mevakît:)
- Bāb: ...
- باب ...
Nasr b. Abdurrahman’ın dedesi Muaz (radıyallahü anh)’den aktarıldığına göre, Muaz ile beraber Kâbe’yi tavaf ettiğimizde namaz kılmadı da, kendisine; namaz kılmıyor musun? Deyince şöyle dedi: sallallahü aleyhi ve sellem): ikindiden sonra güneş batıncaya kadar, sabah namazından sonra güneş doğuncaya kadar namaz yoktur) (kılınmaz) buyurdular. (Müsned:)
- Bāb: ...
- باب ...
Süleyman b. Büreyde, babasından aktarıyor ve şöyle diyor: Bir adam Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e geldi ve namaz vaktinden sordu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): beraber iki gün kal) buyurdu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), fecr vakti Bilal’e kamet getirmesini emretti ve sabah namazını kıldı. Sonra güneş tepeden batıya doğru kayınca kamet etmesini emretti ve öğle namazını kıldı. Sonra güneş bembeyaz iken kamet etmesini emredip ikindi namazını kıldı. Sonra güneş batınca kamet ettirdi ve akşam namazını kıldı. Ufuktaki kızıllık kaybolunca kamet ettirdi ve yatsı namazını kıldı. gün, ortalık ağarmaya başlayınca sabah namazını, hava serinleyince öğle namazını, sonra iyice serinleyince ve güneş bembeyaz iken geciktirerek ikindi namazını, sonra ufuktaki kırmızılık kaybolmadan önce akşam namazını kıldı. Daha sonra gecenin üçte biri geçince Bilal’e kamet getirmesini emretti ve yatsı namazını kıldı. Sonra Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): vakitlerini soran kimse nerededir) dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): vakitleriniz bu gördüğünüz iki vaktin arasındadır) buyurdu. (Müslim, Mesacid: 31; İbn Mâce, Salat:)
- Bāb: ...
- باب ...
Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından Eslem kabilesinden bir kişi anlatıyor: Ashab, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte akşam namazını kılarlar sonra Medine’nin en uzak yerlerine kadar giderler ve o esnada oklarla vurulabilecek hedef yerlerini görürlerdi. (İbn Mâce, Salat: 7; Ebû Dâvûd, Salat:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Basra el Gıfarî (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Muhammes denilen yerde ikindi namazını kıldırıp şöyle buyurdu: namaz sizden öncekilere de emredilmişti de bu emre uymayıp bundan kazanılacak sevabı kaybetmiş oldular. Kim ikindi namazını kaçırmayıp vaktinde kılarsa ona iki kat sevap verilir. Bu namazdan sonra şahit ortaya çıkıncaya kadar namaz kılınmaz şahit, yıldızdır.) (Ebû Dâvûd, Salat: 5; Dârimi, Salat:)
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Amr (radıyallahü anh)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Şu’be; Bu hadisi bazen merfu olarak bazen da merfu olmaksızın rivâyet ederek şöyle derdi: Öğle namazının vakti, ikindi namazı vakti girinceye kadardır. İkindi namazının vakti güneş sararıncaya kadardır. Akşam namazının vakti, ufukta kızıllık geniş yerler kaplayıncaya kadardır. Yatsı namazının vakti ise gece yarısı olmayıncaya kadardır. Sabah namazının vakti ise güneş doğmayıncaya kadardır. (Ebû Dâvûd, Salat: 3; İbn Mâce, İkametü’s Salat:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Mûsâ (radıyallahü anh) babasından aktarıp şöyle dedi: Bir adam Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e geldi ve namaz vakitlerinden sordu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ona cevap vermedi. Şafak sökünce Bilal’e kamet getirmesini emretti. Sonra güneş tepeden batı tarafa kayınca öğle namazı için kamet etmesini emretti. Birisi gündüz yarılandı diyordu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ise bunu en iyi şekilde biliyordu. Sonra güneş henüz yüksekte iken ikindi namazı için kamet etmesini emretti. Sonra güneş batınca akşam namazı için kamet etmesini emretti. Sonra ufuktaki kızıllık kaybolunca yatsı namazı için kamet etmesini emretti. gün sabah namazını geciktirdi. Birisi güneş doğmak üzeredir diyordu. Sonra öğle namazını, önceki günün ikindi namazı vaktine kadar geciktirip kıldı. Sonra ikindiyi geciktirip kıldırdı. Birileri güneş sararmış diyordu. Sonra ufuktaki kızıllık kayboluncaya kadar akşam namazını geciktirdi. Sonra gecenin üçte biri geçinceye kadar yatsı namazını geciktirerek kıldı ve: vakitleri bu iki vaktin arasıdır) buyurdu. (Ebû Dâvûd, Salat: 2; Müslim, Mesacid:)
- Bāb: ...
- باب ...
Beşir b. Selam (radıyallahü anh) babasından aktararak şöyle diyor: Ben ve Muhammed b. Ali, Câbir b. Abdullah’ın yanına gittik ve Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in namazlarından bahsetmesini istedik ki Yusuf b. Haccac’ın zamanındaydı. Dedi ki: Güneş tepeden batıya doğru kayınca Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), odasından çıktı öğle namazını kıldı. Fey = yani eşyanın dibine düşen gölgesi takunya kayışının genişliği kadardı. Sonra bir insan gölgesi kadar gölgeler uzayınca ikindi namazını kıldı. Güneş batınca akşam namazını kıldı. Sonra ufuktaki kızıllık kaybolunca yatsı namazını kıldı sonra gün doğmaya yaklaşınca da sabah namazını kıldı. gün öğle namazını; gölgeler adam boyu olunca kıldı. İkindi namazını gölgeler iki adam boyu olunca kıldı. (Yani bir binitli akşama hızlı bir yürüyüşle Zulhuleyfe’ye varabilirdi.) sonra güneş batınca akşamı kıldı sonra yatsı namazını gecenin üçte biri geçince veya yarısı (Şüphe eden Zeyd’tir.) geçince kıldı. Ortaklık iyice ağarınca da sabah namazını kıldı. (Müslim, Mesacid: 31; Tirmizî, Salat:)
- Bāb: ...
- باب ...
Seyyar b. Sellame (radıyallahü anh) anlatıyor ve diyor ki: Ebû Berze’nin yanına girdim babam, Ebû Berze’ye Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in nasıl namaz kıldığını sordu. O da dedi ki: sallallahü aleyhi ve sellem) ilk namaz dediğimiz öğle namazını güneş tepeden batıya kaydığı vakit kılardı. İkindi namazını kıldıktan sonra, güneş batmadan binitle Medine’nin en uzak yerine gidip dönebilirdik. Akşam namazı hakkında ne söylediğini unuttum. Ateme adı verilen yatsı namazını geç kılmayı severdi. Yatsı namazından önce uyumayı ve yatsıdan sonra da konuşmayı sevmezdi. Sabah namazını kıldıktan sonra kişi arkadaşının yüzünü görüp tanıyabilecek kadar ortalık ağarmış olurdu. Sabah namazında ise altmış ile yüz ayet arası okurdu.) (Tirmizî, Salat: 122; İbn Mâce, Salat:)
- Bāb: ...
- باب ...
Câbir b. Abdullah (radıyallahü anh) şöyle diyor: Cibril, güneş tepeden batıya kaydığı anda Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e geldi ve: Muhammed kalk ve öğle namazını kıl) dedi. Bir süre sonra gölgeler bir adam boyu olunca ikindi namazı için geldi ve: Muhammed kalk ve ikindi namazını kıl) dedi. Biraz geçip gün batınca tekrar gelip: akşamı kıl) deyince Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kalktı, güneş batarken namazını kıldı. Sonra biraz vakit geçip ufuktaki kızıllık kaybolunca tekrar geldi ve: yatsıyı kıl) dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hemen kalktı ve yatsıyı kıldı. Sonra tan yeri ağarınca geldi, sabah namazı için tekrar geldi ve: Muhammed kalk ve sabah namazını kıl) dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), kalktı ve sabah namazını kıldı. Ertesi gün gölge bir adam boyu olunca geldi ve: ey Muhammed! Namazı kıl) dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), öğleyi kıldı. Sonra gölge iki adam boyu olunca geldi: Muhammed! Kalk namaz kıl) dedi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), kalkıp ikindi namazını kıldı. Sonra akşam için aynı vakitte güneş batarken geldi ve: namazı kıl) dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de akşam namazını kıldı. Sonra yatsı namazı için gecenin üçte biri geçince geldi ve: namazı kıl) dedi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’de kalkıp yatsı namazını kıldı. Sonra sabah namazı için ortalık iyice ağarınca geldi: namazı kıl) dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de sabah namazını kılınca; Cibril: kıldığın iki namaz arasındaki vaktin tamamı namaz vaktidir) dedi. (Tirmizî, Salat: 123; Buhârî, Bed-il Vahy:)
- Bāb: ...
- باب ...
Muhammed b. Amr b. Hasan (radıyallahü anh)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: zamanında Câbir b. Abdullah (radıyallahü anh)’a namaz vakitlerini sorduğumuzda şöyle anlatmıştı: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), öğle namazını güneşin batıya kaymasından sonra, ikindiyi güneş henüz parlak iken, akşamı gün batınca, yatsıyı bazen cemaatin toplandığını görünce ilk vaktinde, yani erkenden. Bazen de cemaatin geç gelmesi karşısında geciktirerek geç olarak kılardı.) (Buhârî, Mevakît: 23; Dârimi, Salat:)
- Bāb: ...
- باب ...
Seyyar b. Seleme (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ben ve Babam, Ebû Berze el Eslemî’nin yanına girmiştik. Babam ona demişti ki: sallallahü aleyhi ve sellem)’in kıldığı farz namazları bize anlatır mısın?) Ebû Berze şöyle anlattı: namaz dediğiniz öğle namazı güneş tepeden batıya dönünce kılardı. İkindi namazını kıldıktan sonra güneş parlaklığını kaybetmeden Medine’nin en uzak bölgesine gidip gelebilirdik. Akşam namazı hakkında ne dediğini unuttum. Ateme adını verdiğiniz yatsı namazını geç kılmayı severdi. Yatsıdan önce uyumayı, yatsıdan sonra konuşmayı hoş karşılamazdı. Sabah namazı kılındıktan sonra bir kimse arkadaşını tanıyabilecek kadar ortalık aydınlık olurdu. Sabah namazında altmış ile yüz ayet kadar okurdu.) (İbn Mâce, Salat: 12; Tirmizî, Salat:)
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Cüreyd (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ata’ya; (Yatsı namazını tek başıma veya imam olarak hangi vakitte kılmamı tavsiye edersin?) dedim. Ata’da: İbn Abbâs şöyle derken işittim dedi: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), yatsı namazını o kadar geciktirdi ki, insanlar uyudular uyandılar, yine uyudular uyandılar. Ömer, kalkıp namaz dedi. İbn Abbâs’tan aktararak Ata dedi ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) -Sanki şimdi görür gibiyim- başından sular damlıyarak elini başının sağ tarafına koymuş vaziyette odasından çıktı ve: zor gelmeseydi yatsıyı böyle geç kılmalarını emrederdim) buyurdu. (Buhârî, Mevakît: 25; Dârimi, Salat:)
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), bir gün gece hayli ilerleyinceye kadar yatsı namazını geciktirdi. Bunun üzerine Ömer: Allah’ın Rasûlü! Namaza kadınlar ve çocuklar uyuya kaldılar) diye seslendi. O esnada Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) başından sular akarak odasından çıktı ve: zor gelmeseydi yatsı namazının vakti bu vakit olurdu) buyurdu. (Buhârî, Mevakît: 25; Dârimi, Salat:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): zor gelmeseydi yatsı namazını geç kılmalarını ve her namazda misvak kullanmalarını emrederdim) buyurdu. (Ebû Dâvûd, Tahara: 25; Tirmizî, Tahara:)
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir gece Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Ateme denilen yatsı namazını geciktirmişti de, Ömer: ve kadınlar uyuyakaldı) diye seslendi. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) odasından çıktı ve: namazı; bu Medine’de, sizden başka bekleyen yok) dedi. (Yani o günlerde Medine’den başka bir yerde namaz kılan yoktu.) ve şöyle devam etti: namazını ufuktaki kızıllığın kaybolmasından, gecenin üçte biri geçinceye kadarki zaman içersinde kılınız.) (Buhârî, Mevakît: 25; Müslim, Mesacid:)
- Bāb: ...
- باب ...
Mü’minlerin anası Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir gece; Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), yatsı namazını gecenin büyük bir kısmı geçinceye kadar geciktirdi de mescidde olanlar uyuya kaldılar. Sonra Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) çıktı yatsıyı kıldı ve şöyle buyurdu: zor gelmeseydi yatsı namazı bu vakitte kılınırdı.) (Ebû Dâvûd, Salat: 7; Dârimi, Salat:)
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: gün yatsı namazı için Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i bekledik. Gecenin üçte biri yahut daha fazlası geçince yanımıza çıktı ve şöyle buyurdu: namazı bekliyorsunuz, sizden başka hiçbir din mensubu bu namazı beklemiyor. Ümmetime ağır gelmeseydi namazı onlara bu saatte kıldırırdım) dedi. Sonra müezzine kamet getirmesini emretti ve namazı kıldırdı.) (Ebû Dâvûd, Salat: 7; Dârimi, Salat:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Said el Hudrî (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), bize akşam namazını kıldırdıktan sonra gecenin bir bölümü geçinceye kadar yanımıza çıkmadı, gece yarısına doğru çıkıp yatsıyı kıldırdıktan sonra şöyle buyurdu: namazlarını kıldıktan sonra uyudular. Sizler namazı beklediğiniz sürece namazda sayılırsınız. Eğer zayıflar ve hastalarınız olmasaydı bu namazı gece yarısına kadar geciktirmesini emrederdim.) (Dârimi, Salat: 19; Müslim, Mesacid:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: insanlar ezan okumaktaki ve birinci safta namaz kılmanın değer ve kıymetini bilmiş olsalardı ve bu işi yapabilmeleri ancak kur’a çekmek ile mümkün olsaydı kur’a çekerlerdi. Eğer insanlar namaza erken gelmekteki bereket ve mükafatı bir bilselerdi bu konuda yarış ederlerdi. Eğer Ateme (yatsı) ve sabah namazındaki bereket ve sevabı bilselerdi sürünerek de olsa bu namazlara mutlaka gelirlerdi.) (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir)
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: size üstün gelerek bu yatsı namazının adını (ateme) diye değiştirmesinler. Çünkü onlar develerle meşguliyetlerinden dolayı karanlığa kaldıkları için o ismi verirler, halbuki o yatsı namazıdır. Siz bu ismi kullanınız.) (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir)
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i minberde şöyle derken işittim: size üstün gelerek namazın ismini değiştirmeye kalkmasınlar o namaz, yatsı namazıdır.) (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir)
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: sallallahü aleyhi ve sellem), sabah namazını kıldırdıktan sonra örtülerine bürünmüş kadınlar namazdan dönerken karanlık oluşundan dolayı fark edilmezlerdi.) (Ebû Dâvûd, Salat: 8; Dârimi, Salat:)
- Bāb: ...
- باب ...
Yine Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: dış örtüleriyle birlikte Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in arkasında sabah namazını kılarlardı. Dönüşlerinde karanlıktan dolayı kimse onları tanımazdı.) (Ebû Dâvûd, Salat: 8; Dârimi, Salat:)
- Bāb: ...
- باب ...
Enes (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Hayberin fethedildiği günün sabahı sabah namazını düşmana yakın bir yerde ortalık karanlık iken kıldırdı ve Hayber üzerine hücum etti ve: ekber Hayber harabolsun) diye iki defa beddua etti ve Saffat sûresi 177. ayetine benzer şekilde şöyle dedi: kavmin toprağına savaş için indiğimizde uyarılanların sabahı ne kötü olacaktır.) (Buhârî, Megazî: 40; İbn Mâce, Zebaih:)
- Bāb: ...
- باب ...
Rafi b. Hadîc (radıyallahü anh)’ten rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): namazını ortalık ağarınca kılın) buyurdular. (İbn Mâce, Salat: 2; Tirmizî, Salat:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ensar’dan bazı kimselerin rivâyetine göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: namazını ortalık aydınlanınca kılmak sûretiyle daha büyük mükafatlar elde edersiniz.) (İbn Mâce, Salat: 2; Tirmizî, Salat:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: sabah namazının bir rekatını güneş doğmadan kılmış olursa o namaza yetişmiş sayılır. Kim de gün batmadan ikindi namazının bir rekatına yetişirse o namaza yetişmiş olur.) (Dârimi, Salat: 22; Ebû Dâvûd, Salat:)
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: güneş doğmadan önce sabah namazının bir rekatına yetişirse o namaza yetişmiş sayılır. Kim de güneş batmadan önce ikindi namazının bir rekatına yetişirse o namaza yetişmiş ve vaktinde kılmış sayılır.) (Ebû Dâvûd, Salat: 9; Dârimi, Salat:)
- Bāb: ...
- باب ...
Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), öğle namazını güneş batıya kayınca kılar. İkindi namazını, sizin kıldığınız öğle namazı ile ikindi arasında kılardı. Akşam namazını, gün batınca, yatsı namazını da; ufuktaki kızıllık kaybolunca kılar ve sabah namazını da görüş mesafesi uzayınca kılardı. (Tirmizî, Salat: 116; Müsned:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: bir rekatına yetişen kimse o namaza yetişmiş ve vaktinde kılmış sayılır.) (Dârimi, Salat: 21; Muvatta', Mevakît:)
- Bāb: ...
- باب ...
Yine Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: bir namazın bir rekatına vaktinde yetişen kimse o namaza yetişmiş ve vaktinde kılmış sayılır.) (Dârimi, Salat: 21; Muvatta', Mevakît:)
- Bāb: ...
- باب ...
Yine Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: namazın bir rekatına vaktinde yetişen kimse o namazı vaktinde kılmış sayılır.) (Dârimi, Salat: 21; Muvatta', Mevakît:)
- Bāb: ...
- باب ...
Yine Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: bir namazın bir rekatına vaktinde yetişirse o namaza yetişmiş ve vaktinde kılmış sayılır.) (Dârimi, Salat: 21; Muvatta', Mevakît:)
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah es Sunabihî (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: doğarken şeytan güneşi boynuzlarının arasına getirecek şekilde güneşe yaklaşır, güneş biraz yükselince ondan uzaklaşır. Tam tepe noktasına gelince tekrar yaklaşır. Batıya kayınca tekrar uzaklaşır. Gün batarken tekrar yaklaşır, batınca uzaklaşır.) Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), bu vakitlerde namaz kılmayı yasakladı. (İbn Mâce, İkametü’s Salat: 91; Müsned:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ukbe b. Amir (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Üç saat vardır ki: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), o vakitlerde nafile namaz kılmamızı ve ölülerimizi defnetmemizi bize yasaklamıştı. Güneş doğup biraz yükselinceye kadar, güneş tam tepede iken, güneş batmaya yaklaşıp batıncaya kadar. (Müslim, Salat-ül Müsafirin: 53; Ebû Dâvûd, Cenaiz:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), ikindiden sonra güneş batıncaya kadar; Sabah namazından güneş doğuncaya kadar nafile namaz kılmayı yasakladı. (Tirmizî, Salat: 135; Buhârî, Mevakît:)
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından pek çok kimseden duydum. Onlardan biri de en çok sevdiğim Ömer’dir. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), fecirden sonra güneş doğuncaya kadar, ikindi namazından sonra güneş batıncaya kadar nafile namaz kılmayı yasaklamıştır. (Buhârî, Mevakît: 31; Tirmizî, Salat:)
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: bekleyip bekleyip güneş doğarken ve güneş batarken namaz kılmasın.) (Buhârî, Bed-il Halk: 11; Müslim, Salat-ül Müsafirin:)
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), ikindi namazından sonra nafile namaz kılmayı yasakladı. (Müslim, Salat-ül Müsafirin: 53; Ebû Dâvûd, Cenaiz:)
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: ucu görünüp iyice doğuncaya kadar kılacağınız namazı geciktirin. Güneş batmaya başlayıp iyice batıncaya kadar yine namaz kılmanızı geciktiriniz.) O vakitler, güneşe tapanların ibadet anlarıdır. (Müslim, Salat-ül Müsafirin: 51; Ebû Dâvûd, Salat:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ali (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): güneş parlak, bembeyaz olur ve fazla yükselmemiş (batacak noktaya gelmemiş) ise kılınabilir. İkindi namazından sonra namaz kılmayı yasakladı.) (Yani mevsimlere göre değişen bir vakittir bu.) (Dârimi, Salat: 143; Ebû Dâvûd, Salat:)
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle diyor: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yanımda olduğu vakitlerde ikindiden sonra iki rekat namaz kılmayı hiç terk etmedi. (Ebû Dâvûd, Salat: 299; Dârimi, Salat:)
- Bāb: ...
- باب ...
Yine Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), ikindiden sonra yanıma her girdiğinde mutlaka o iki rekatı kılardı. (Ebû Dâvûd, Salat: 299; Dârimi, Salat:)
- Bāb: ...
- باب ...
Mesruk ve Esved (radıyallahü anhüma)’dan rivâyete göre, şöyle demişlerdir: Âişe’nin şöyle dediğine şahitlik ederiz: sallallahü aleyhi ve sellem) yanımda olduğu sürece ikindiden sonra o iki rekatı mutlaka kılardı.) (Ebû Dâvûd, Salat: 299; Dârimi, Salat:)
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: sallallahü aleyhi ve sellem) yanımda olduğu günlerde iki namazı asla bırakmazdı; gizli de olsa aşikar da olsa mutlaka kılardı. Sabah namazından önceki iki rekatla ikindi namazından sonraki iki rekat.) (Ebû Dâvûd, Salat: 299; Dârimi, Salat:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Seleme (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Âişe (radıyallahü anha)’dan, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ikindiden sonra kıldığı iki rekat namazdan sordum. Âişe dedi ki: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) o iki rekatı ikindiden önce kılardı. Bir gün onu bir meşguliyet sebebiyle unuttu da ikindiden sonra kıldı. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), bir namaza başladı mı onu kılmayı alışkanlık haline getirip devam ederdi. (Ebû Dâvûd, Salat: 299; Dârimi, Salat:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ümmü Seleme (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), bir defa odamda ikindiden sonra iki rekat namaz kılmıştı. Bu namazın ne namazı olduğunu kendisine sormuştum da şöyle cevap vermişlerdi: Bu iki rekatı öğleden sonra kılmaktaydım meşguliyetten dolayı kılmaya vakit bulamadım da ikindiden sonra kıldım. (Ebû Dâvûd, Salat: 299; Dârimi, Salat:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ümmü Seleme (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: sallallahü aleyhi ve sellem), fazla meşguliyetten dolayı ikindiden önce kılamadığı iki rekatı ikindiden sonra kıldı.) (Ebû Dâvûd, Salat: 299; Dârimi, Salat:)
- Bāb: ...
- باب ...
Imran b. Hudeyr (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Lahik’a güneş batmadan önce kılınan iki rekat namazı sordum. Bu iki rekatı Abdullah b. Zübeyr’in kıldığını söyledi. Bunu duyan Muaviye Abdullah b. Zübeyr’e haber göndererek, güneş batmadan önce kılınan iki rekat namaz ne namazıdır diye sordurunca; Abdullah, Ümmü Seleme’ye sormak zorunda kaldı. Seleme şöyle dedi: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), bu namazı ikindiden önce kılardı. Meşguliyetinden dolayı bir gün kılamamıştı da güneş batarken kıldı. Ne bundan önce ne de bundan sonra bu namazı bir daha kıldığını görmedim. (Ebû Dâvûd, Salat: 299; Dârimi, Salat:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû’l Hayr (radıyallahü anh)’den rivâyet ediliyor. Ebû Temim el Ceyşânî akşam namazından önce iki rekat namaz kılmaya kalkınca Ukbe b. Âmir’e şuna bak ne namazı kılıyor dedim. Ukbe Ebû Temime dönüp onu görünce; Bu namazı, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in zamanında kılardık dedi. (Müsned:)
- Bāb: ...
- باب ...
Hafsa (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: sallallahü aleyhi ve sellem), fecirden sonra hafifce iki rekat namaz kılardı.) (Dârimi, Salat: 146; Müslim, Salat-ül Müsafirin:)
- Bāb: ...
- باب ...
Amr b. Abese (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanına geldim ve: Allah’ın Rasûlü! Seninle birlikte kimler Müslüman olmuşlardı?) dedim. (Hür ve köle herkes) buyurdu. (Allah’a daha yakın olunacak bir zaman var mıdır?) deyince: gecenin son üçte birinden sabah namazını kılma vaktine kadar istediğin kadar namaz kıl sonra gün doğup yükselinceye kadar dur.) Hadisin ravilerinden Eyyûb diyor ki: Işık her tarafa yayılıp her yeri kaplayıncaya kadar namaz kıl sonra biraz dur, her şey kendi gölgesi kadar olunca namaz kılmaya devam et sonra gün tepeye dikilinceye kadar dur, bekle çünkü o saatte Cehennem ateşi tutuşturulur sonra ikindi namazı vaktine kadar dilediğin şekilde namaz kıl sonra yine güneş batıncaya kadar dur çünkü güneş şeytanın boynuzları arasında batar ve boynuzları arasından doğar. (Müslim, Salat-ül Müsafirin: 52; İbn Mâce, İkametü’s Salat:)
- Bāb: ...
- باب ...
Cübeyr b. Mut’im (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: Abdi Menaf oğulları gece ve gündüz hangi vakitte olursa olsun bu Kâbe’yi tavaf edene ve namaz kılana asla engel olmayınız.) (İbn Mâce, İkametü’s Salat: 149; Tirmizî, Hac:)
- Bāb: ...
- باب ...
Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: sallallahü aleyhi ve sellem) güneş batıya kaymadan önce yolculuğa çıkarsa, öğle namazını ikindi namazı vaktine kadar geciktirir sonra konakladığı yerde ikisini birlikte aynı vakitte kılardı. Eğer hareket etmeden önce vakit girmişse öğleyi kılıp sonra yola çıkardı.) (Dârimi, Salat: 182; Müslim, Salat-ül Müsafirin:)
- Bāb: ...
- باب ...
Muaz b. Cebel (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre, Tebük savaşı senesinde Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte yola çıkmıştık. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) öğle ile ikindiyi, akşam ile yatsıyı bir araya getirerek kılardı. Bir gün öğleyi geciktirdi ve ikindiyle birlikte kıldı. Daha sonra yolculuğa devam edip bir süre gittikten sonra akşam ile yatsıyı da birlikte kıldı. (Buhârî, Taksirüs Salat: 14; Dârimi, Salat:)
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Abbâs (radıyallahü anh)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber Medine’de sekiz rekat bir arada (öğle ile ikindi) yedi rekatta bir arada (akşam ile yatsı) kıldım, öğleyi geciktirip ikindiyi acele etti. Akşamı geciktirip yatsıyı acele etti ve ikişer namazı bir arada kıldı. (Muvatta', Kasr-us Salat: 1; Tirmizî, Salat:)
- Bāb: ...
- باب ...
Yine İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, bizzat kendisi Basra’da meşgul olduğu zaman da öğle ile ikindiyi bir arada kıldı, arada başka bir namaz kılmadı. Sonra akşam ile yatsıyı bir arada kıldı ve arasında başka bir namaz kılmadı. Bu işi meşguliyetinden dolayı yapmıştı ve şöyle söyledi: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte öğle ile ikindiyi bir arada kıldım ve arasında başka bir namaz kılmamıştım. (Muvatta', Kasr-us Salat: 1; Tirmizî, Salat:)
- Bāb: ...
- باب ...
(Kureyşli yaşlı bir kimse olan İsmail b. Abdurrahman anlatıyor. İbni Ömer ile: Hima’ya giderken birlikteydim, güneş batınca namaz kılalım diyecektim fakat yoluna devam etti. Ufukta ki beyazlık kaybolup yatsı vaktinin karanlığı ortalığı kaplayınca binitinden indi, akşamı üç rekat arkasından da yatsıyı iki rekat kılarak: sallallahü aleyhi ve sellem)’in böyle yaptığını gördüm) dedi. (Buhârî, Mevakît: 20; Müslim, Salat-ül Müsafirin:)
- Bāb: ...
- باب ...
Enes (radıyallahü anh)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: sallallahü aleyhi ve sellem) yolculukta hızlı gitmesi gerektiğinde öğle namazını geciktirir ikindi vakti girince ikisini bir arada kılardı, yine akşam namazını geciktirir ufuktaki kızıllık kaybolunca yatsıyla birlikte kılardı.) (Ebû Dâvûd, Salat: 274; Müslim, Salat-ül Müsafirin:)
- Bāb: ...
- باب ...
Nafi (radıyallahü anh)’den nakledildiğine göre, şöyle demiştir: Abdullah b. Ömer ile beraberdim, kendisine verilen bir araziye gidiyordu. O sırada bir kimse gelerek: Ubeyd’in kızı Safiye hastadır acele yetişin) dedi. Bunun üzerine Abdullah hızlıca yola çıktı, yanında Kureyş’ten bir kimse vardı. Güneş battı akşamı kılmadılar halbuki namazlarına karşı çok dikkatli ve duyarlı idiler, ağır davrandıklarını görünce: sana merhamet etsin namaz kılalım) dedim. Yüzüme baktı ve yoluna devam etti, ufuktaki kızıllık kaybolmak üzere iken konakladı akşamı kıldı sonra kamet getirdi –O sırada ufuktaki kızıllık kaybolmuştu- bize yatsıyı da kıldırdı sonra bize dönüp: sallallahü aleyhi ve sellem) yolculukta hızlı gitmesi gerektiğinde böyle yapardı) dedi. (Ebû Dâvûd, Salat: 274; Buhârî, Cihad ve Siyer:)
- Bāb: ...
- باب ...
Sâlim (radıyallahü anh)’in babasından rivâyete göre, şöyle demiştir: (sallallahü aleyhi ve sellem)’i gördüm, yolculuklarında ciddi bir işi olduğunda akşam ile yatsıyı birlikte kılardı.) (Ebû Dâvûd, Salat: 274; Buhârî, Cihad ve Siyer:)
- Bāb: ...
- باب ...
Yine İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), Medine’de korkulacak hiçbir şey yokken, yağmur da yağmadığı halde öğle ile ikindiyi, akşam ile yatsıyı birlikte cem ederek kılardı. Niçin böyle kılardı? diyenlere, İbn Abbâs: zorluk olmaması için) cevabını verdi. (Ebû Dâvûd, Salat: 274; Müslim, Salat-ül Müsafirin:)
- Bāb: ...
- باب ...
Yine İbn Abbâs (radıyallahü anh)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: sallallahü aleyhi ve sellem)’in arkasında, sekiz rekat bir arada ( yani öğle ile ikindi ) yedi rekat bir arada ( akşam ile yatsı) kıldım.) (Ebû Dâvûd, Salat: 274; Müslim, Salat-ül Müsafirin:)
- Bāb: ...
- باب ...
Câbir b. Abdullah (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: sallallahü aleyhi ve sellem), hac’da yürüdü, Arafat’a vardığında kendisi için Nemire denilen yerde hazırlanmış çadırına indi. Güneş tepeden batıya kayınca Kusva isimli devesinin hazırlanmasını emretti. devesine binip Batnı Nahle Vadisine gelince, orada insanlara bir hutbe verdi. Sonra Bilal ezan okudu ve kamet getirdi; öğleyi kılınca tekrar kamet etti ve ikindi namazı da kılındı. Bu iki vakit arasında başka bir namaz kılmadı. (Dârimi, Menasik: 51; Ebû Dâvûd, Menasik:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Eyyûb el Ensarî (radıyallahü anh)’den aktarıldığına göre, şöyle demiştir: haccında Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber, Müzdelife’de akşam ile yatsıyı beraber kıldım.) (İbn Mâce, Menasik: 60; Buhârî, Hac:)
- Bāb: ...
- باب ...
Said b. Cübeyr (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Arafat’tan inerken Abdullah b. Ömer’le beraberdim. Müzdelife’ye gelince, akşam ile yatsıyı birlikte kıldı. Namazını bitirince dedi ki: sallallahü aleyhi ve sellem) bu yerde böylece yapmıştı.) (İbn Mâce, Menasik: 60; Buhârî, Hac:)
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyete göre: (sallallahü aleyhi ve sellem), Müzdelife’de akşam ile yatsıyı birlikte kıldı.) (İbn Mâce, Menasik: 60; Buhârî, Hac:)
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Mesud (radıyallahü anh)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: sallallahü aleyhi ve sellem), Müzdelife dışında iki namazı birlikte kıldığını görmedim. O gün, sabah namazını vaktinden önce kılmıştı.) (İbn Mâce, Menasik: 60; Buhârî, Hac:)
- Bāb: ...
- باب ...
Üsâme b. Zeyd (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Arafat’tan inerken Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in binitinin arkasında idim. Şib denilen yere gelince küçük abdestini yaptı. (Ravi, su ile taharetlendiğini söylemedi.) Eline su döktüm hafif bir abdest aldı. Kendisine: mı kılacaksın?) dedim. (Namaz ileridedir) buyurdu. Müzdelife’ye gelince akşam namazını kıldı. Ashab yüklerini indirdikten sonra da yatsı namazını kıldı. (İbn Mâce, Menasik: 59; Dârimi, Menasik:)
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Mesud (radıyallahü anh)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e: amel, Allah’a daha sevimlidir) diye sordum. Şöyle buyurdu: kılınan namaz, anaya babaya iyilik yapmak ve Allah yolunda cihad etmektir.) (Buhârî, Mevakît: 6; Tirmizî, Salat:)
- Bāb: ...
- باب ...
Yine Abdullah b. Mesud (radıyallahü anh)’dan rivâyete göre, kendisi Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e şöyle sormuştur: en çok sevdiği amel hangisidir?) Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de şöyle buyurdu: vaktinde kılmak, anaya babaya iyilik etmek ve Allah yolunda cihad etmektir.) (Buhârî, Mevakît: 6; Tirmizî, Salat:)
- Bāb: ...
- باب ...
Muhammed b. Münteşir (radıyallahü anh), babasından naklediyor. Amr b. Şurahbil’in namaz kıldırdığı mescidde idim; sabah namazı için kamet getirilmiş beni bekliyorlardı. Ben de vitir kılacağımı söyledim. Abdullah’a ezandan sonra vitir kılınır mı? diye sordular. Abdullah: kametten sonra bile kılınır) dedi ve Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in şu hadisini nakletti: sallallahü aleyhi ve sellem) bir gün güneş doğuncaya kadar uyuyakalmıştı sonra kalktı ve namazını kıldı.) (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir)
- Bāb: ...
- باب ...
Enes (radıyallahü anh)‘den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: unutur da namaz kılamaz ise hatırlayınca hemen kılsın.) (Tirmizî, Salat: 131; İbn Mâce, Salat:)
- Bāb: ...
- باب ...
Enes (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e uyuya kalıp namazı geçiren kimsenin durumundan soruldu da şöyle buyurdu: namazın keffareti uyanıp hatırlayınca kılmaktır.) (İbn Mâce, Salat: 10; Dârimi, Salat:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû katade (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Uyuduklarından dolayı namazlarını kaçırdıklarını soranlara, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): hayatındaki uykusundan uyanamayıp nadiren de olsa uyuyup namazın geçmesi büyük bir kusur sayılmaz. Esas kusur ve suç namazı uyanıkken geçirip kılmamaktır. Biriniz unutur veya uykuya kalırsa uyandığında ve hatırladığında namazını mutlaka kılsın.) (İbn Mâce, Salat: 10; Dârimi, Salat:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Katade (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: hayatındaki uykusundan uyanamayıp nadiren de olsa namazı kaçırmakta büyük bir suç ve kusur yoktur. Esas kusur ve suç; namazı vaktinde kılmayıp diğer vakit girinceye kadar namazı ihmal edip geciktirip kılmayan kimsenin yaptığıdır.) (İbn Mâce, Salat: 9; Dârimi, Salat:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: unutursan hatırladığında hemen kıl. Çünkü; Allah (celle celâluhu) şöyle buyurur: anıp hatırlamak için namazında devamlı ve duyarlı ol.) (20 Taha 14) yani beni hatırla ve hemen namaz kılmaya davran.) (İbn Mâce, Salat: 10; Tirmizî, Salat:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: namazı unutur da kılamaz ise hatırladığı an kılsın çünkü Allah: Taha 14) de şöyle buyuruyor: anıp hatırlamak için namazında devamlı ve duyarlı ol.) (Tirmizî, Salat: 131; İbn Mâce, Salat:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle buyuruyor: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: namaz kılmayı unutursa hatırlayınca hemen kılsın. Çünkü Allah: Taha: 14) de şöyle buyurur: anıp hatırlamak için namazında devamlı ve duyarlı ol.) Zühri’ye dedim ki: sallallahü aleyhi ve sellem) bu şekilde okudu mu?) O da: dedi. (Tirmizî, Salat: 131; İbn Mâce, Salat:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Katade (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ve beraberindekiler güneş doğuncaya kadar uyuyakalmışlardı. Sabah namazını kılmadıkları o günün namazı için Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): bu namazı yarın ki sabah namazı vaktinde kılsınlar) buyurdu. (İbn Mâce, Salat: 9; Dârimi, Salat:)