Jami At Tirmidhi
...
(11) Kitāb: The Book on Marriage
(11) ...
- Bāb: ...
- باب ...
Sa’d b. ebî Vakkâs (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Osman b. Maz’un’un dünyadan el etek çekmek konumundaki, kadınlardan uzak kalmak için yaptığı yemini kabul etmeyip reddetmişti. Eğer ona izin verseydi kendimizi hadım yapardık.” Diğer tahric: Buhârî, Nikah; Müslim, Nikah; İbn-i Mace, nikah (1848) Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. İBN-İ MACE HADİSİ VE İZAH İÇİN TIKLA
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Dinini ve ahlakını beğendiğiniz bir kimse, kızınıza talib olursa onunla kızınızı evlendiriniz. Böyle yapmazsanız yeryüzünde bir fitne ve büyük bir ahlakî bozulma meydana gelecektir.” Diğer tahric: İbn Mâce, Nikah; Buhârî, Nikah Tirmîzî: Bu konuda Ebû Hatîm el Müzenî ve Âişe’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Ebû Hureyre’nin bu hadisinin senedindeki Abdulhamid b. Süleyman konusundaki farklı görüşler olup, Leys b. Sa’d bu hadisi İbn Aclan ve Ebû Hureyre’den mürsel olarak rivâyet etmiştir. Tirmîzî: Muhammed diyor ki: Leys’in rivâyeti daha uygun olup Abdulhamid tarafından rivâyet edilen hadis makbul sayılmaz
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hatîm el Müzenî (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Dinini ve ahlakını beğendiğiniz bir kimse size dünür olarak gelirse kızınızı ona nikahlayın. Böyle yapmazsanız, yeryüzünde fitne ve bozgunculuk olacaktır.” Ey Allah’ın Rasûlü! Dediler: “Eğer o kimsede mal ve denklik olarak bir eksiklik olursa ne olacak? Buyurdular ki: Üç kere “Dinini ve ahlakını beğendiğiniz size gelirse kızınızı onunla mutlaka nikahlayın.” Tirmîzî rivâyet etmiştir. Tirmîzî: Bu hadis hasen garibtir. Ebû Hatîm el Müzenî, Peygamberi görmüş ve sohbet etmiş bir kimse olup bu hadisten başka rivâyetini bilmiyoruz
- Bāb: ...
- باب ...
Câbir (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Bir kadınla üç özelliğinden dolayı evlenilir; Dini, Malı, ve Güzelliği, sen dindar olanı seçki devamlı bereketler içerisinde olasın.” Tirmîzî rivâyet etmiştir. Tirmîzî: Bu konuda Avf b. Mâlik, Âişe, Abdullah b. Amr ve Ebû Saîd’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Câbir hadisi hasen sahihtir
- Bāb: ...
- باب ...
Muğıre b. Şu’be (r.a.)’den rivâyete göre, Kendisi bir kadına dünür olmuştu da Peygamber (s.a.v.) ona şöyle buyurdu: “Evleneceğin kadın’a önceden bak çünkü anlaşabilmeniz ve birbirlerinizi sevebilmeniz için bu gerekli bir şarttır.” Diğer tahric: Müslim, Nikah; Buhari, Nikah Bu konuda Muhammed b. Mesleme, Câbir, Ebû Humeyd ve Ebû Hureyre’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Bu hadis hasendir. Bazı ilim adamları uygulamalarını bu hadisle yaparlar ve evlenecek erkeğin kadının haram olmayan (el ve yüz) yerlerine bakmasında bir sakınca yoktur derler. Ahmed ve İshâk bu kanaattedirler. Hadiste geçen: “Ahra en yü’deme beyneküma” ifadesinin manası: “Birbirinizi sevebilmeniz için bu gereklidir” demektir. EBU DAVUD rivayetini okumak için buraya tıkla
- Bāb: ...
- باب ...
Muhammed b. Hatıb el Cumahî’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Haram olan nikah: “Evlilikle helal olan evlilik arasındaki ayırıcı özellik def çalmak ve duyurmaktır.” Diğer tahric: Nesâî, Nikah; Buhârî, Nikah Bu konuda Âişe, Câbir, Rubeyyi binti Muavviz’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Muhammed b. Hatıb’ın hadisi hasendir. Ebû Belc’in adı Yahya b. ebî Süleym’dir. Aynı şekilde İbn Süleym’de denilir. Muhammed b. Hatıb küçük çocuk iken Peygamber (s.a.v.)’i görmüştür
- Bāb: ...
- باب ...
Aişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur. Nikahı gizli değil ilan ederek yapın kalabalık yerler olan mescidler gibi kalabalıklarla yapın nikah yapıldığı belli olması için def çalın.” Tirmîzî rivâyet etmiştir. Tirmîzî: Bu konudaki bu hadis garib hasendir. İsa b. Meymun el Ensarî’nin hadis konusunda zayıf olduğu kaydedilmiştir. İbn ebî Necîh’den tefsir rivâyet eden İsa b. Meymun güvenilen bir kimsedir
- Bāb: ...
- باب ...
Muavviz kızı Rübeyyi’ (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.) gelin olduğumun ertesi günü gelip yanıma girdi senin şimdi oturduğun gibi yatağımın üzerine oturdu. Bu arada bazı kız çocukları bizim için def çalmakta ve babalarımızdan Bedir günü şehîd düşen kimselerin kahramanlıklarını dile getirmekte idiler. Bu kızlardan birisi: “Şu anda aramızda bir Peygamber var, yarın ne olacağını bilir” dedi. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.) o kıza: “Bunu bırak da önceden söylemekte olduğun sözleri söyle” buyurdu. Diğer tahric: Buhârî, Nikah; Ebû Dâvûd, Edeb Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre (r.a.)’den rivayete göre, Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) evlenen bir kimseyi tebrik edeceği zaman; “Allah sana da ona da ömür amel ve rızk yönünden bereketler versin. Hep hayır içerisinde birlikte olasınız” derdi. Diğer tahric: İbni Mace, nikah (1905), Ebu Davud ve Beyhaki de bu hadisi rivayet etmişlerdir. Tirmîzî: Bu konuda Ali b. ebî Tâlib’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Ebû Hureyre hadisi hasen sahihtir
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Sizden biriniz karısına cinsel ilişkide bulunacağı zaman şöyle desin: “Allah’ın adıyla Allah’ım! Bizi şeytandan uzak kıl ve onun şerrinden koru bize vereceğin neslimizden şeytanı ve şerrini uzaklaştır” der ve o ilişkiden bir çocuk meydana gelirse şeytan ona zarar veremez. Diğer tahric: İbn Mace, Nikah Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.) beni Şevval ayında nikahladı ve Şevval ayında zifaf yaptı.” Âişe (r.anha) kadınlara şevval ayında zifaf yapılmasını müstehab sayardı. Diğer tahric: Nesâî, Nikah Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Bu hadisi sadece Sevrî’nin İsmail’den yaptığı rivâyetiyle bilmekteyiz
- Bāb: ...
- باب ...
Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.), Abdurrahman b. Avf’ın üzerinde damat olanların süründükleri sarı bir boya izi gördü ve “ne bu” diye sordu. Bunun üzerine Abdurrhman b. Avf: “Beş dirhem ağırlığındaki altınla, bir kadınla evlendim” dedi. Rasûlullah (s.a.v.): “Allah bu düğünü senin için mübarek eylesin bir koyunla bile olsa düğün ziyafeti ver” buyurdular. Diğer tahric: Buhârî, Nikah; Müslim, Nikah Tirmîzî: Bu konuda İbn Mes’ûd, Âişe, Câbir, Züheyr b. Osman’dan da hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Enes hadisi hasen sahihtir. Ahmed b. Hanbel diyor ki: Altından bir çekirdek ağırlığı: “Üç dirhem ve üçtebir dirhem ağırlığı kadardır.” İshâk ise: Beş dirhem ve üçtebir dirhem ağırlığı kadardır
- Bāb: ...
- باب ...
Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): “Safiyye binti Huyey için kavut ve hurmadan düğün yemeği vermişti.” Diğer tahric: Ebu Davud, et’ime (3744); İbni Mace, Nikah (1909 RBU DAVUD HADİSİ VE İZAH İÇİN TIKLA Tirmîzî: Bu hadis hasen garibtir)
- Bāb: ...
- باب ...
Muhammed b. Yahya Humeydî vasıtasıyla Sûfyân’dan bu (1095.) hadisin benzerini bize rivâyet etmiştir. Pek çok kimse bu hadisi Sûfyân b. Uyeyne’den, Zührî ve Enes’den rivâyet edip bu rivâyetlerinde; “Vâil’den babasından veya oğlundan” demiyorlar. Tirmîzî: Sûfyân b. Uyeyne bu hadiste hile yapar duruma düşmüştür. Yani bazı rivâyetinde “Vâil ve babasından” demekte bazı rivâyetinde de böyle dememektedir
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Mes’ûd (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle buyurdu: “Düğünde ilk gün verilen yemek gereklidir. İkinci gün verilen yemekler sünnettir, üçüncü gün verilen yemekler ise gösterişten ibarettir. Her kim bu dünyada düğün yemeğinde gösteriş yaparsa Allah’ta ona kıyamet günü gösteriş yapmasına karşılıkta bulunur.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) İbn Mes’ûd hadisini merfu olarak sadece Ziyâd b. Abdullah’ın rivâyetinden bilmekteyiz. Ziyâd b. Abdullah’ın da kabul edilmeyecek ve garib rivâyetleri çoktur. Muhammed b. İsmail’den işittim Muhammed b. Ukbe’nin Veki’den şöyle naklettiğini bize haber vermişti: “Ziyâd b. Abdullah saygıdeğer bir kişi olmakla beraber hadis rivâyetinde yalan söylerdi.”
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Çağrıldığınız zaman davete icabet ediniz.” Diğer tahric: Buhârî, Nikah Tirmîzî: Bu konuda Ali, Ebû Hureyre, Berâ, Enes ve Ebû Eyyûb’tan da hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: İbn Ömer hadisi hasen sahihtir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Mes’ûd (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ebû Şuayb adındaki bir adam kasap olan kölesine bana beş kişiye yetecek bir yemek yap çünkü ben Rasûlullah (s.a.v.)’in yüzünden aç olduğunu anladım dedi. Bunun üzerine köle yemeği yaptı Rasûlullah (s.a.v.) ile beraber oturanları davet etmek üzere haber gönderdi. Rasûlullah (s.a.v.) kalkıp giderken davet edildiği anda yanında olmayan bir kimse de ona uyup onlara katıldı. Rasûlullah (s.a.v.) davet edildikleri evin kapısına varınca ev sahibine: “Davet ettiğin an bizimle beraber olmayan bir kimse de bize takılıp gelmiştir, izin verirsen o da girecektir” buyurdu. Ev sahibi de izin veriyoruz buyursun dedi. Diğer tahric: Buhârî, Et’ıme; Müslim, Eşribe Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Tirmîzî: Bu konuda İbn Ömer (r.a.)’den de hadis rivâyet edilmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Câbir b. Abdullah (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir kadınla evlenmiş ve Rasûlullah (s.a.v.)’e gelmiştim, “Ey Câbir evlendin mi? buyurdular. Bende “Evet” dedim. “Kız mı aldın yoksa dul mu?” buyurdular. “Hayır dul aldım” dedim. “Bekar bir kız bulamadın mı? sen onunla o da seninle oynaşırdınız” buyurdu. Bende dedim ki: “Babam Abdullah öldü yedi veya dokuz çocuk bıraktı onların işlerini yürütebilsin diye yaşlı ve dul birini tercih ettim” dedim. Bunun üzerine bana dua etti. Diğer tahric: Buhârî, Nikah; Ebû Dâvûd, Nikah Tirmîzî: Bu konuda Ubey b. Ka’b ve Ka’b b. Ucre’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Câbir b. Abdullah hadisi hasen sahihtir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Musa (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Velisiz nikah asla caiz olmaz.” Diğer tahric: Ebû Dâvûd: Nikah; İbn Mâce, Nikah Tirmîzî: Bu konuda Âişe, İbn Abbâs, Ebû Hureyre, Imrân b. Husayn ve Enes’den de hadis rivâyet edilmiştir. İZAH 1102 DE
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Şâhidsiz ve belgesiz evlenen kadınlar fahişelerdir.” (Tirmîzî rivâyet etmiştir.) Yusuf b. Hammad diyor ki: Abdul A’lâ bu hadisi tefsirinde merfu olarak rivâyet etti, Talak bölümünde ise mevkuf olarak aktardı
- Bāb: ...
- باب ...
Bu olaya delil olabilecek bir hadiseyi Mahmûd b. Gaylân şöyle aktarır. Ebû Dâvûd’tan aktarıldığına göre, Şu’be şöyle haber vermiştir. Sûfyân es Sevrî’den işittim Ebû İshâk’a şöyle sormuştu: “Ebû Bürde’nin Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in velisiz hiçbir şekilde nikah olmaz dediğini kendisinden işittin mi? Ebû İshâk’ta “Evet” dedi. hadis Şu’be ve Sevrî’nin, Mekhül’den aynı zamanda işittiklerine işaret ediyor. İsrail’in Ebû İshâk’tan rivâyeti sağlam ve güvenilirdir. b. Müsenna’dan işittim şöyle diyordu: Abdurrahman b. Mehdî’den işittiğime göre, şöyle aktarıyordu: “Sevrî’nin Ebû İshâk’tan rivâyet ettiği hadislerden ne kaçırdımsa İsrail’e güvendiğimden dolayı kaçırmışımdır. Çünkü İsrail, Ebû İshâk’ın hadislerini daha sağlam olarak getirmiştir.” Âişe’nin bu konuda rivâyet ettiği “Velisiz hiçbir şekilde nikah olmaz” hadisi bence hasendir. İbn Cüreyc bu hadisi Süleyman b. Mûsâ’dan, Zührî’den, Urve’den ve Âişe’den rivâyet etmişlerdir. b. Ertae ve Cafer b. Rabia, Zührî’den, urve’de ve Âişe’den rivâyet etmişlerdir. Hişâm b. Urve babasından ve Âişe’den bu hadisin bir benzerini rivâyet etmiştir. hadisçiler Urve ve Âişe’den gelen Zührî hadisi hakkında söz etmişlerdir. Cüreyc der ki: Sonra Zührî ile karşılaştığımda kendisine sordum rivâyet etmediğini söyledi ve pek hoş karşılamadı bu yönden hadis zayıf kabul edilmiştir. b. Main’in; Şöyle dediği nakledilir: Bu hadisi İbn Cüreyc’den sadece İsmail b. İbrahim zikretmiştir. b. Main: İsmail b. İbrahim’in, İbn Cüreyc’den işittiği bu şekilde değildir. O kendi notlarını Abdülmecid b. Abdulaziz b. Ebû Revvâd’ın yazılarıyla karşılaştırarak düzeltmiş ve İbn Cüreyc’den hadis işitmemiştir. Diyor. Yahya; İsmail b. İbrahim’in, İbn Cüreyc’den rivâyetini zayıf kabul etmektedir. (sallallahü aleyhi ve sellem)’in “Velisiz hiçbir şekilde nikah olmaz” hadisi Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından Ömer b. el Hattâb, Ali b. ebî Tâlib, Abdullah b. Abbâs ve Ebû Hüreyre’nin de bulunduğu ilim adamları uygulamalarını bu hadisle yaparlar. Tabiin fıkıhçılarından da aynı şekilde rivâyet ederler; “Velisiz nikah olmaz” denilmiştir. Saîd b. Müseyyeb, Hasan el Basrî, Şüreyh, İbrahim Nehaî, Ömer b. Abdulaziz ve başkaları da bu görüştedirler. Sûfyân es Sevrî, Evzâî, Abdullah b. Mübarek, Mâlik, Şâfii, Ahmed ve İshâk’ta aynı kanaattedirler
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Mes’ûd (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) namazlarda ve diğer ihtiyaç anlarında yapılması gereken teşehhüdü öğretti. Namazdaki teşehhüd şöyledir: “Dilimizle, vücudumuzla ve tüm mallarımızla yapılan ibadetlerin hepsi sadece Allah’a mahsustur. Tüm kulluk ve ibadetler ondan başkasına yapılamaz. En son Peygamber olan Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem), Allah’ın rahmeti bereketi selam ve selameti senin üzerine olsun. Yine Allah’ın selam ve saadeti bizim üzerimize ve Allah’ın hayırlı işler işleyen kullarına olsun. Ben kabul eder ve şâhidlik yaparım ki Allah’tan başka gerçek ilah yoktur. Yine kabul eder ve şâhidlik yaparım ki Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem), Allah’ın kulu ve Peygamberidir.” ihtiyaç alanlarındaki teşehhüd ise şöyledir: “Eksiksiz tüm övgüler o Allah’a mahsustur. Daima ondan yardım diler, ondan bağışlanmamızı isteriz. Benliklerimizin şerrinden, işlediğimiz işlerin kötülüklerinden Allah’a sığınırız. Allah her kimi hidayet ve doğru yoluna iletirse onu saptıracak kimse yoktur. Kimi de saptıracak olursa onu hidayete getirecek kimse yoktur. ve ben kabul eder ve şâhidlik yaparım ki Allah’tan başka gerçek ilah yoktur. ve yine kabul eder ve şâhidlik yaparım ki Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem), Allah’ın kulu ve peygamberidir.” Mes’ûd; ve de üç âyet okunmalıdır dedi. dedi ki: Sûfyân es Sevrî o üç ayeti şöyle açıkladı. 1- Ey iman edenler mutlaka yolunuzu Allah’ın kitabıyla bulmaya çalışın ve ancak Müslüman olarak can verin (3 Âl-i Imrân: 102) 2- …Allah’a karşı daima sorumluluk bilinci duyun ve akrabalık bağlarını gözetin şüphesiz Allah sizler üzerinde daima gözetleyicidir. (4 Nisa: 1) 3- Ey iman edenler sizler yolunuzu daima Allah’ın kitabıyla bulmaya çalışın ve her zaman hakkı ve doğruyu söyleyin. (33 Ahzab: 70) (Ebû Dâvûd, Nikah: 31; Buhârî, Nikah: 48) Bu konuda Adiyy b. Hatem’den de hadis rivâyet edilmiştir. Abdullah hadisi hasendir. Bu hadisi A’meş, Ebû İshâk’tan, Ebûl Ahvas’tan ve Abdullah b. Mes’ûd’tan rivâyet etmiştir. Şu’be ise: Ebû İshak, Ebû Ubeyde ve Abdullah b. Mes’ud’dan rivâyet etmiştir. Şu’be ise: Ebnu İshak, Ebû Ubeyde ve Abdullah b. Mes’ud’dan rivâyet etmiştir. iki rivâyette sahihtir. Çünkü İsrail, her iki rivâyeti bir araya toplayarak Ebûl İshâk’tan, Ebûl Ahvas’tan, Ebû Ubeyde ve Abdullah b. Mes’ûd’tan rivâyet etmiştir. Bazı ilim adamları: “Nikah konuşma yapılmaksızın da caizdir” derler. Bazı ilim adamları ve Sûfyân es Sevrî bunlardandır
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “İçerisinde Teşehhüd bulunmayan her konuşma çolak el gibi yarım ve noksandır.” Diğer tahric: Ebû Dâvûd, Nikah; Buhârî, Nikah
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Kendisiyle istişare edilmedikçe dul kadın, kendisinden izin alınmadıkça da kızın nikahı kıyılmaz, kızın izin vermesi ise susmasıdır.” (İbn Mâce, Nikah: 11; Müslim, Nikah: 9) Bu konuda Ömer, İbn Abbâs, Âişe ve Urs b. Amîra’dan da hadis rivâyet edilmiştir. Ebû Hüreyre hadisi hasen sahihtir. İlim adamları uygulamalarını bu hadisle yaparlar. Dul kadın kendisiyle istişare edilmedikçe nikahlanmaz, babası kendisiyle istişare etmeksizin dul bir kadını nikahlarsa o kadında bu nikahı istemezse ilim adamlarının çoğunluğuna göre bu nikah hükümsüzdür. adamları bakire kızların babaları tarafından evlendirilmesi konusunda ihtilaf ettiler. Küfeli ve diğer ilim adamlarının çoğunluğu bir baba kızından izin almadan kızını nikahlarsa kız da bunu kabul etmez ise bu nikah geçersizdir. Medîneli alimlerden bir kısmı ise kız istemese de babanın kızını nikahlaması caizdir derler. b. Enes, Şâfii, Ahmed ve İshâk bu görüştedirler
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Babasız kızın nikahlanması için kendisinin izni alınır.” Eğer susarsa bu, onun izni demektir. Kabul etmezse üzerine varılmaz. (Yani evlenme konusu kendisine ulaştırılır ve kabul etmeyip reddederse anlamındadır.) (Ebû Dâvûd, Nikah: 22) Bu konuda Ebû Mûsâ, İbn Ömer ve Âişe’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ebû Hüreyre hadisi hasen sahihtir. Yetim kızların evlendirilmesi konusunda ilim adamları değişik görüşler ortaya koymuşlardır; Bir kısmı: Yetim kız çocuğu küçük yaşta nişanlanırsa bu nikah akıl baliğ oluncaya kadar durdurulmuş demektir. Bülûğa erince bu nikahı hükümsüz kılma ve geçerli kılma yetkisine sahiptir. Tabiin ve sonraki dönem alimlerinden bir kısmı bu görüştedir. kısım alimler ise şöyle derler: Yetimin nikahlanması bülûğa ermeden caiz olmaz. Nikahta seçim caiz değildir. Sûfyân es Sevrî, Şâfii ve ilim adamlarından bir kısmı bu görüştedir. Ahmed ve İshâk diyor ki: Yetim kız dokuz yaşına vardığında evlendirilebilir. Kendisi razı olursa nikahı caizdir. Ergenlik çağına ulaşınca seçme hakkı diye bir şey yoktur. Ahmed ve İshâk, Âişe’nin dokuz yaşında Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile evlenmesini delil olarak kullanırlar. Âişe der ki: “Kız dokuz yaşına vardığında kadın sayılır.”
- Bāb: ...
- باب ...
Semure b. Cündüp (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Herhangi bir kadını iki ayrı veli, iki ayrı erkeğe nikahlarsa o kadın o erkeklerden ilk nikahlanan erkeğe aittir. Her kim de bir malını iki ayrı müşteriye satarsa o mal o iki adamdan ilk satış yapılan kimseye aittir.” Diğer tahric: Ebû Dâvûd, Nikah Tirmîzî: Bu hadis hasendir. İlim adamları uygulamalarını bu hadisle yaparlar bu konuda bir ihtilaf olduğunu bilmiyoruz. İki veli iki erkeğe bir kadını nikahlar ise ilk nikah caiz, diğer nikah hükümsüzdür. İki veli ikiside aynı anda nikah kıyarlarsa ikisinin de nikahı da geçersizdir. Sevrî, Ahmed ve İshâk bu görüştedirler
- Bāb: ...
- باب ...
Câbir b. Abdullah (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Herhangi bir köle efendisinin izni olmadan evlenirse o zina etmiş sayılır.” (Ebû Dâvûd, Nikah: 16) Bu konuda İbn Ömer’den de hadis rivâyet edilmiştir. Câbir hadisi hasendir. Bazıları bu hadisi Abdullah b. Muhammed b. Akil’den ve İbn Ömer’den rivâyet etmektedirler ki sahih değildir. Sahih olan rivâyet Abdullah b. Muhammed b. Akıl’in, Câbir yaptığı rivâyettir. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve daha sonraki dönemlerden ilim adamları uygulamalarını bu hadisle yaparlar ve derler ki: “Kölenin nikahı efendisinin izni olmadan caiz olmaz.” Ahmed, İshâk ve başkaları ihtilafsız böyle düşünürler
- Bāb: ...
- باب ...
Câbir (r.a.)’den rivâyete göre, Nebi (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Herhangi bir köle efendisinden izinsiz evlenirse o zina etmiş sayılır.” Diğer tahric: Ebû Dâvûd, Nikah Bu hadis hasen sahihtir
- Bāb: ...
- باب ...
Âsım b. Abdullah (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Abdullah b. Âmir b. Rabia’nın babasından işittiğime göre Fezare oğullarından bir kadın bir çift ayakkabı karşılığında evlendi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Bunca malın ve kendin için bir çift ayakkabıya razı oldun mu?” Buyurdular. Kadın ise “Evet” dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de onun nikahını caiz saydı. (İbn Mâce: Nikah: 17) Bu konuda Ömer, Ebû Hüreyre, Sehl b. Sa’d, Ebû Saîd, Enes, Âişe, Câbir ve Ebû Hadred el Eslemî’den de hadis rivâyet edilmiştir. Âmir b. Rabia hadisi hasen sahihtir. Mihrin miktarı konusunda ilim adamları değişik görüşler ortaya koymuşlardır. Bazıları: “Her iki tarafın razı oldukları miktardır” demektedirler. Sûfyân es Sevrî, Şâfii, Ahmed ve İshâk bunlardandır. b. Enes der ki: Mehir çeyrek dinardan az olamaz. küfeliler ise: Mehir on dirhemden aşağı olamaz derler
- Bāb: ...
- باب ...
Sehl b. Sa’d es Saidî (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e bir kadın gelerek; “Ben kendimi sana hibe ettim diyerek uzun süre bekledi.” Bunun üzerine bir adam: “Ey Allah’ın Rasûlü! O kadına ihtiyacın yoksa onu bana nikahla” dedi. (sallallahü aleyhi ve sellem): “O kadına mehir olarak vereceğin bir şeyin var mı? buyurdu. Adam: “Sadece şu elbisem var” dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Elbiseni o kadına verdiğinde sen elbisesiz kalacaksın bir şeyler bulmaya çalış” buyurdu. Adam: “Bulamam” dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Bir demir yüzük bile olsa bulmaya çalış” buyurdu. Sehl b. Sa’d diyor ki: Adam arandı fakat bir şey bulamadı. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Kur’ân’dan ezberinde olan bir şey var mı? dedi. Adam: “Falan falan sûreler ezberimdedir” dedi ve isimlerini saydı, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Kur’ân’dan ezberinde olan sûreleri o kadına öğretme karşılığında o kadını sana nikahladım” buyurdular. (Müslim, Nikah: 13; Nesâî, Nikah: 69) Bu hadis hasen sahihtir. Şâfii uygulamalarını bu hadisle yapar ve şöyle der: “Erkeğin kadına mehir olarak vereceği bir şeyi yoksa Kur’ân’dan öğreteceği bir sûre karşılığında nikahlarsa nikahı caizdir.” ilim adamları da: “Nikahı caizdir fakat sonradan eline geçerse benzeri mehir miktarı bir mehir vermesi gerekir” derler. İshâk ve Küfeliler bu kanaattedirler
- Bāb: ...
- باب ...
Ömer b. Hattâb (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Bakın! Kadınların mehirlerini çok yükseltmeyin. Mehirleri çoğaltmak bu dünyada bir şeref ve Allah katında da iyi bir Müslümanlık modeli olsaydı. Allah’ın Rasûlü buna hepinizden daha layık olurdu. Halbuki Rasûlullah (s.a.v.)’in on iki okıyye’den fazla mihir karşılığında, kadınlardan hiçbirini kendisine nikahladığını ve kızlarından hiçbirini de başkalarına nikahladığını bilmiyorum.” Diğer tahric: Ebû Dâvûd, Nikah; İbn Mâce, Nikah Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Ebûl Acfa es Sülemî’nin adı Herm’dir. İlim adamlarına göre bir Ukıyye kırk dirhemdir. On iki Ukıyye ise dört yüz seksen dirhem eder
- Bāb: ...
- باب ...
Amr b. Şuayb (radıyallahü anh)’in babasından ve dedesinden rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Her hangi bir kimse bir kadını nikahlar ve onunla ilişki kurarsa o kadının kızı o adama helal olmaz nikahlanmış fakat ilişki kurmadan boşamışsa o kadının kızını nikahlayabilir. Bir adam bir kadını nikahlar onunla cinsel ilişki kurar veya kurmaz o kadının anasıyla nikahlanması asla helal değildir.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Bu sened yönünden sahih değildir. Çünkü bu hadisi Amr b. Şuayb’den sadece İbn Lehia ve Müsenna b. Sabbah rivâyet etmişlerdir. Müsenna b. Sabbah ve İbn Lehia’nın hadis konusunda zayıf oldukları kaydedilmiştir. adamlarının çoğunluğu uygulamalarını bu hadisle yaparlar ve derler ki: Bir kimse bir kadını nikahlar ve onunla cinsel ilişkiden önce onu boşarsa o kadının kızını kendisine nikahlaması caizdir. Fakat bir kimse bir kadının kızı ile nikahlanır cinsel ilişki yapmadan onu boşarsa o kızın annesiyle nikahlanması helal olmaz. (4 Nisa: 23. ayette bildirildiğine göre) Ahmed ve İshâk bu görüştedirler
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: Rifâa el Kurazî’nin karısı Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e geldi ve şöyle dedi: Rifâa’nın karısı idim beni üç talakla boşadı ve boşamayı kesinleştirdi. Ben de Abdurrahman b. Zübeyr ile evlendim fakat bunun tenasül uzvunu elbise saçağı gibi gevşek buldum. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Rifâa’ya tekrar dönmek mi istersin? Hayır sen onun balcağzından oda senin balcağzından tatmadıkça ona tekrar dönemezsin.” (Nesâî, Talak: 12; Müslim, Nikah: 17) Bu konuda İbn Ömer, Enes, Rumeysa veya Gumeysa ve Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir. Âişe hadisi hasen sahihtir. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve daha sonraki dönemlerden pek çok ilim adamlarının uygulamaları bu hadisledir. Yani bir erkek karısını üç talakla boşarsa o kadında başka bir kocayla nikahlanır ve zifaf olmadan tekrar ondan boşanırsa bu kadın ilk kocasına ikinci kocasıyla cinsel ilişkide bulunmadıkça helal olmaz
- Bāb: ...
- باب ...
Hâris ve Ali (r.anhüma)’dan rivâyete göre, şöyle demişlerdir: “Rasûlullah (s.a.v.), hulle yapana da yaptırana da lanet etmiştir.” Diğer tahric: Ebû Dâvûd, Nikah; İbn Mâce, Nikah (Hulle: Boşanan bir kadının tekrar kocasına dönebilmesi için geçici olarak başka bir erkekle evlenmesi demektir.) Tirmîzî: Bu konuda İbn Mes’ûd, Ebû Hureyre, Ukbe b. Âmir ve İbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Ali ve Câbir hadisinde hastalık vardır. Bu hadisi aynı şekilde Eş’as b. Abdurrahman, Mûcâlid’den, Âmir’den (Şa’bî), Hâris’den, Ali’den, Âmir ve Câbir b. Abdullah’tan rivâyet edilmiş olup senedi pek sağlam değildir. Çünkü Mûcâlid b. Saîd’i, Ahmed b. Hanbel’in de aralarında bulunduğu bazı hadis alimleri zayıf görmüşlerdir. Abdullah b. Numeyr ise bu hadisi Mûcâlid’den, Âmir’den, Câbir b. Abdullah’tan, ve Ali’den rivâyet etmiş olup İbn Numeyr bu rivayetinde vehme kapılmıştır. Birinci rivâyet daha sağlam ve daha sahihtir. Muğîre, İbn ebî Hâlid ve pek çok kimse bu hadisi Şa’bi’den, Hâris’den ve Ali’den rivâyet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Mes’ûd (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), hulle nikahıyla evlenen kocaya ve kendisi için hulle yapılan kocaya lanet etmiştir.” (Nesâî, Talak: 13; Ebû Dâvûd, Nikah: 15) Bu hadis hasen sahihtir. Ebû Kays el Evdî’nin ismi Abdurrahman b. Servan’dır. Bu hadis Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den pek çok şekilde rivâyet edilmiştir. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ilim adamları uygulamalarını bu hadisle yaparlar. Ömer b. Hattâb, Osman b. Afvân, Abdullah b. Amr ve başkaları bunlardandır. Tabiin dönemi fıkıhçıları da aynı kanaattedirler. Sûfyân es Sevrî, İbn’ül Mübarek, Şâfii, Ahmed ve İshâk’ta bunlardandır. Carûd b. Muâz’dan işittim. Veki’den naklederek onunda bu görüşte olduğunu ve ictihat taraflarının bu konudaki görüşlerinin atılması gerektiğini söylemişlerdir. diyor ki: Vekî’, Sûfyân’dan naklederek der ki: Bir erkek bir kadınla hulle yapmak üzere geçici bir süre için evlenir sonra da o kadını yanında tutmak arzusu belirirse o kadını yeni bir nikahla nikahlamadıkça yanında tutması helal olmaz
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Geçici nikah İslam’ın başlangıcında vardı. Bir erkek tanıdığı bulunmayan bir memlekete gidince orada kalacağı kadar bir süre içerisinde bir kadınla evlenirdi. O kadınla o erkeğin eşyalarını muhafaza eder ve gerekli hizmetlerini yaparlardı. Mü’minün sûresi 6. ayet olan: “Ancak ailelerine ve elleri altındaki cariyelere…” ayet nazil olunca bu tür nikah kaldırılmış oldu. İbn Abbâs der ki: Bu iki kadından başka tüm kadınlarla yapılacak her türlü ilişki haramdır. Diğer tahric: Ebû Dâvûd, Nikah; Nesâî, Nikah
- Bāb: ...
- باب ...
Imrân b. Husayn (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “İslam da celeb, ceneb ve şığar modeli nikah yoktur. Kim zorla birinin malını gasbederse bizden değildir.” Diğer tahric: Ebû Dâvûd, Nikah;İbn Mâce, Nikah Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Tirmîzî: Bu konuda Enes, Ebû Reyhane, İbn Ömer, Câbir, Muaviye, Ebû Hureyre ve Vâil b. Hucr’dan da hadis rivâyet edilmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, Nebi (s.a.v.): “Bir kadının halası veya teyzesiyle birlikte nikah edilmesini yasakladı.” Diğer tahric: Nesâî, Nikah; Buhârî, Nikah Ebû Hüreyz’in ismi Abdullah b. Huseyn’dir. Nasr b. Ali; Abdul Â’la yoluyla Hişâm b. Hassân’dan, İbn Sirin’den, Ebû Hureyre’den bu hadisin benzerini rivâyet etmiştir. Tirmîzî: Bu konuda Ali, İbn Ömer, Abdullah b. Amr, Ebû Saîd, Ebû Umâme, Câbir, Âişe, Ebû Musa ve Semura b. Cündüp’den de hadis rivâyet edilmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), kadının halasının üzerine; halanın kardeşinin kızının üzerine veya kadının teyzesinin üzerine veya teyzenin kızkardeşinin kızının üzerine nikahlanmasını yasakladı. Küçükler büyükler üzerine (yani kızlar hala ve teyzeleri üzerine) büyükler de küçükler üzerine (yani hala ve teyzeler kızlar üzerine) nikahlanmaz.” (Nesâî, Nikah: 14; Buhârî, Nikah: 28) İbn Abbâs ve Ebû Hüreyre hadisi hasen sahihtir. İlim adamlarının çoğunluğu uygulamalarını bu hadisle yaparlar. Aralarında ihtilaf olduğunu bilmiyoruz. Şöyle ki: Bir erkeğin bir kadınla o kadının halasını ve teyzesini nikahı altında toplaması caiz değildir. Şayet bir kadını halasının üstüne veya teyzesinin üstüne veya halayı kardeş kızının üzerine nikahlarsa sonrakinin nikahı geçersizdir. İlim adamlarının çoğunluğu bu görüştedir. Şa’bî, Ebû Hüreyre’ye yetişmiş ve ondan hadis rivâyet etmiştir. bu hususu sorduğumda “Doğrudur” dedi. Şa’bî; bir adam vasıtasıyla Ebû Hüreyre’den hadis rivâyet etmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Ukbe b. Âmir el Cühenî (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Şartların yerine getirilmeye en layık olanı kadınları kendinize helal kıldığınız şartlardır.” (Buhârî, Nikah: 54; Nesâî, Nikah:)
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre: “Cahiliyye döneminde Gaylân b. Seleme es Sekafî’nin on karısı vardı. Kendisiyle beraber hepside Müslüman oldular. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), dördünü seçip diğerlerini bırakmasını emretti.” (İbn Mâce, Nikah: 40; Ebû Dâvûd, Talak: 24) Aynı şekilde Ma’mer, Zührî’den, Sâlim’den ve babasından bu hadisi rivâyet etmişlerdir. Muhammed b. İsmail’den işittim şöyle diyordu: Bu hadis pek sağlam değildir. Sahih ve sağlam olan rivâyet; Şuayb b. Ebû Hamza ve başkalarından, Zührî’den ve Hamza’dan rivâyetleridir ki: “Muhammed b. Süveyd es Sekafî’den bana nakledildiğine göre Gaylân b. Seleme on kadınla evli iken Müslüman oldu.” diyor ki: Zührî’nin, Sâlim’den, babasından rivâyeti şöyledir: “Sakifli bir adam karılarını boşamıştı bunun üzerine Ömer o adama şöyle demişti: “Ya (Haksızlıkla) boşadığın karılarına dönersin yada kabri taşlanan Ebû Riğal gibi senin kabrini taşlarım.” Hadisçilerin bir kısmı bu Gaylân b. Seleme hadisine göre uygulamalarını yaparlar. Şâfii, Ahmed ve İshâk da bunlardandır
- Bāb: ...
- باب ...
Feyrûz ed Deylemî (r.a.), babasından aktardığına göre, şöyle demiştir: “Nebi (s.a.v.)’e geldim ve şöyle dedim: Ey Allah’ın Rasûlü ben Müslüman oldum, nikahım altında iki kızkardeş bulunmaktadır. Bunun üzerine Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): İkisinden hangisini istersen seç diğerini bırak” buyurdular. Diğer tahric: Ebû Dâvûd, Talak; Buhârî, Nikah
- Bāb: ...
- باب ...
Feyrûz ed Deylemî (r.a.), babasından aktararak şöyle demiştir: “Ey Allah’ın Rasûlü ben Müslüman oldum nikahımın altında iki kız kardeş var ne yapmalıyım? “İkisinden birini seç” buyurdular. Diğer tahric: Ebû Dâvûd, Talak; İbn Mâce, Nikah Bu Hadis Hasendir
- Bāb: ...
- باب ...
Rüveyfi’ b. Sabit (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Allah’a ve ahiret gününe inanan bir kimsenin satın aldığı veya savaşta ele geçirdiği bir cariyeyi temizlenmesini beklemeden veya hamile olup olmadığı açıklığa kavuşmadan kendi döl suyu ile onu sulamasın.” Diğer tahric: Ebû Dâvûd, Nikah Tirmîzî: Bu hadis hasendir. Rüveyfi’ b. Sabit’den değişik yollarla rivâyet edilmiştir. İlim adamları uygulamalarını bu hadisle yaparlar ve hamile olarak elde ettiği cariyesiyle doğum yapıncaya kadar cinsel ilişki kurmaması görüşündedirler. Bu konuda Ebû’d Derdâ, İbn Abbâs, Irbad b. Sariye ve Ebû Saîd’den de hadis rivâyet edilmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Saîd el Hudrî (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Evtas gazvesinde payımıza düşen esir kadınların kendi kocaları vardı. Bu durum Rasûlullah (s.a.v.)’e bildirildi de Nisa: 24. ayeti nazil oldu: “Savaşta esir olarak elinize geçen cariyeler dışında tüm evli kadınlarla evlenmeniz de Allah’ın yasasıyla size haram kılınmıştır…” Diğer tahric: Ebû Dâvûd, Nikah Tirmîzî: Bu hadis hasendir. Sevrî bu hadisi Osman el Bettî’den, Ebûl Halil ve Ebû Saîd’den rivâyet etmiştir. Ebûl Halil’in ismi Salih b. ebî Meryem’dir. Hemmâm bu hadisi Katâde’den, Salih b. ebî Halil’den, Ebû Alkame el Haşimî’den ve Ebû Saîd’den rivâyet etmiştir. Bu şekilde Abd b. Humeyd bize Hemmâm’dan ve Habban b. Hilâl’den aktarmıştır
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Mes’ûd el Ensârîyye (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.), köpek alım satımından elde edilen parayı, zinadan elde edilen geliri ve falcılıktan kazanılan parayı yasaklamış haram kılmıştır.” Diğer tahric: Buhârî, Büyü; Müslim, Müsakat Tirmîzî: Bu konuda Rafi’ b. Hadîç, Ebû Cuhayfe, Ebû Hureyre ve İbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Ebû Mes’ûd hadisi hasen sahihtir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Bekir b. Cehm (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ben ve Ebû Seleme b. Abdurrahman Fatıma b. Kays’ın yanına gitmiştik. Bize kocasının kendisini üç talakla boşadığını oturacak bir yer göstermeyip yiyecek ve içecek de vermediğinden bahsetti ve dedi ki: “Benim için amca oğlunun yanına on ölçek yiyecek bırakmış beş ölçek arpa beş ölçek buğday…” Fatıma şöyle devam etti: Rasûlullah (s.a.v.)’e geldim durumu anlattım “Kocanın yaptığı doğrumudur?” buyurdular ve bana Ümmü Şerîk’in evinde iddet süresini doldurmamı emrettiler sonrada şöyle buyurdular: “Ümmü Şerîk’in evi muhâcirlerin çok girip çıktıkları bir evdir artık sen iddet süresini İbn Ümmü Mektum’un evinde doldur o gözleri görmediği için senin dış elbiseni üzerinden attığın takdirde seni görmez ve o evde daha rahat edersin iddetin biter ve sana bir dünür de gelirse bana haber ver..!” İddetim bitince Ebû Cehm ve Muaviye bana dünür oldular. Fatıma diyor ki: Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.)’e gelerek durumdan haber verdim, buyurdular ki: “Muaviye parası malı mülkü olmayan birisidir. Ebû Cehm ise kadınlara karşı sert davranan birisidir.” Fatıma dedi ki: Sonra Üsâme b. Zeyd bana dünür olup benimle evlendi ve Allah beni Usame ile mutlu kıldı.” Diğer tahric: Müslim, Talak; Ebû Dâvûd, Nikah Tirmîzî: Bu hadis sahihtir. Sûfyân es Sevrî bu hadisi Ebû Bekir b. ebî Cehm’den benzeri şekilde rivâyet etmiş ve şu fazlalığı yapmıştır: “Rasûlullah (s.a.v.) bana Üsâme ile evlen” buyurdu. Bu hadisi bize Mahmûd, Vekî’ yoluyla Sûfyân’dan, Ebû Bekir b. ebî Cehm’den bu şekilde rivâyet etmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Câbir (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Ey Allah’ın Rasûlü biz Azil yapmak suretiyle cinsel ilişki esnasında meniyi dışarıya aktırdık, Yahudiler; bunu çocukları küçükken öldürüp toprağa gömmek gibi olduğunu iddia ediyorlar dedik” bunun üzerine şöyle buyurdular: “Yahudiler yalan söylüyorlar, Allah’ın yaratmak istediğine hiçbir şey engel olamaz.” Diğer tahric: Buhârî, Nikah; Müslim, Nkah Tirmîzî: Bu konuda Ömer, Berâ, Ebû Hureyre ve Ebû Saîd’den de hadis rivâyet edilmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Yine Câbir (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Kur’ân’ın indiği vahyin gelmeye devam ettiği dönemlerde biz azil yapardık.” Diğer tahric: Buhârî, Nikah; Müslim, Nikah Tirmîzî: Câbir hadisi hasen sahih olup kendisinden değişik şekillerde rivâyet edilmiştir. Peygamber (s.a.v.)’in ashabından ve daha sonraki dönemlerden bazı ilim adamları azil yapmaya izin vermişlerdir. Mâlik b. Enes der ki: Azil konusunda hür kadının izni alınmalıdır. Cariye için izin almaya gerek yoktur
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Saîd (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.)’in yanında azil konusu anlatıldı da; “Bunu niçin yapıyorsunuz” buyurdular. Diğer tahric: Buhârî, Nikah; Müslim, Nikah Tirmîzî: İbn ebî Ömer’in rivâyetinde şu fazlalık vardır: “Hiçbiriniz bunu yapmasın” demedi. Her ikisi de rivâyetlerinde şöyle dediler: “O yaratılması takdir edilmiş bir can değildir. Allah dilediyse onu yaratırdı.” Tirmîzî: Bu konuda Câbir’den de hadis rivâyet edilmişti. Tirmîzî: Ebû Saîd hadisi hasendir. Bu hadis Ebû Saîd’den değişik şekillerde de rivâyet edilmiş olup Peygamber (s.a.v.)’in ashabından ve sonraki dönemlerden bazı ilim adamları azil yapmayı hoş görmemişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Kılâbe, Enes b. Mâlik (radıyallahü anhüma)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: İstesem Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu da derim fakat Enes b. Mâlik şöyle demiştir: “Bir erkek ikinci bir evliliği bakire biriyle yaparsa o bakirenin yanında bir hafta süreyle kalabilir. İkinci evliliği dul bir kadınla yaparsa o dul yanında üç gün süreyle kalabilir gün aşırı hanınlarını ziyaret etmesi gerekmez bu sünnettendir.” (Buhârî, Nikah: 101-102; Müslim, Rada: 12) Bu konuda Ümmü Selemeden de hadis rivâyet edilmiştir. Enes hadisi hasen sahihtir. Muhammed b. İshâk bu hadisi Eyyûb’den, Ebû Kılâbe’den ve Enes’den merfu olarak rivâyet etmiştir. Bazıları da merfu olarak rivâyet etmemişlerdir. Bazı ilim adamları uygulamalarını bu hadisle yaparlar ve derler ki bir erkek ikinci evliliği bakire birisiyle yaparsa onun yanında devamlı olarak bir hafta kalır sonra günleri ikisi arasında eşit olarak bölerek günaşırı kalmaya devam eder. İkinci evliliği dul birisiyle yaparsa o dul yanında üç gün kalır sonra günleri eşit şekilde taksim eder. Mâlik, Şâfii, Ahmed ve İshâk bu görüştedirler. döneminden bazı ilim adamları da şöyle derler: “Bir kimse ikinci evliliği bakire ile yaparsa onun yanında üç gün kalır, dul ise iki gün kalır.” Birinci görüş daha sahih ve daha sağlamdır
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) geceleri hanımları arasında, paylaştırarak adaleti sağlar ve şöyle derdi: “Allah’ım elimden gelen yapabildiğim taksimat budur. Senin gücünün yettiği benim gücüm yetmeyen hususlarda beni kınayıp hesaba çekme.” Diğer tahric: Ebû Dâvûd, Nikah; Buhârî, Nikah Tirmîzî: Âişe hadisi bu kadardır. Pek çok kimse Hammad b. Seleme’den, Eyyûb’tan, Ebû Kılâbe’den, Abdullah b. Yezîd’den ve Âişe’den Rasûlullah (s.a.v.) “Gecelerini taksim ederdi” şeklinde rivâyet etmişlerdir. Hammad b. Zeyd ve pek çok kimse Eyyûb’tan, Ebû Kılâbe’den mürsel olarak: “Rasûlullah (s.a.v.) gecelerini hanımları arasında taksim ederdi” şeklinde rivâyet etmişler olup Hammad b. Seleme’nin rivâyetinden bu rivâyet daha sahihtir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyete göre, Nebi (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Bir erkeğin iki hanımı olur da onlar arasında adaletli davranmazsa kıyamet günü bir tarafı çarpık ve düşük olarak gelir.” Diğer tahric: İbn Mâce, Nikah; Ebû Dâvûd, Nikah Tirmîzî: Bu hadisi sadece Hemmâm b. Yahya, Katâde’den müsned olarak rivâyet etmiştir. Hişâm ed Destevaî, Katâde’den rivâyet ederek “denilirdi ki…” diye bize aktarmıştır. Bu hadisi merfu olarak sadece Hemmâm’ın rivâyetiyle bilmekteyiz. Hemmâm güvenilir ve hadis hafızı bir kimsedir
- Bāb: ...
- باب ...
Amr b. Şuayb (r.a.)’in babasından ve dedesinden rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v.) kızı Zeyneb'i yeni bir nikah ve yeni bir mehir ile kocası Ebûl Âs b. Rabi’e geri verdi.” Diğer tahric: İbn Mâce, Nikah; Ebû Dâvûd, Nikah Tirmîzî: Bu hadisin senedine hadisçiler tarafından söz edilmiştir. Diğer hadis hakkında da yine söz edilmiştir. İlim adamları uygulamalarını bu hadisle yaparlar. Kadın kocasından önce Müslüman olursa sonra da kocası, kadın iddet bekleme süresini bitirmeden Müslüman olursa iddette olduğu sürece kadın o kocasınındır. Mâlik b. Enes, Evzâî, Şâfii, Ahmed ve İshâk ta bu görüştedirler
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Nebi (s.a.v.), kızı Zeyneb’i altı yıl sonra Ebûl Âs b. Rabi’e ilk nikahı ile geri çevirdi yeni bir nikaha gerek duymadı.” Diğer tahric: Ebû Dâvûd, Nikah; İbn Mâce, Nikah Tirmîzî: Bu hadisin senedinde pek sakınca yoktur. Fakat bu rivâyetin gerçek yönünü bilmiyoruz. Bu meçhullük Dâvûd b. Husayn’ın hafızasının zayıflığı yönünden olabilir
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre: “Bir adam Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında Müslüman olarak geldi sonra da karısı Müslüman olarak gelince o adam: Ya Rasûlüllah! Benimle birlikte Müslüman olmuştu dedi. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) o kadını o adama iade etti. (Ebû Dâvûd, Talak: 23; İbn Mâce, Nikah: 60) Bu hadis sahihtir. Abd b. Humeyd’den işittim bu hadisi Muhammed b. İshâk’tan bize aktarmıştı
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Mes’ûd (radıyallahü anh)’den rivâyete göre: Bir kadınla evlenip mehrini tayin etmeden ve kendisiyle cinsel ilişki kurmadan ölen bir kimse hakkında soruldu da İbn Mes’ûd şöyle cevap verdi: “O kadına mihri misil denilen kendi seviyesindeki kadınların mehri verilmesi gerekir ne eksik nede fazla o kadının iddet süresini beklemesi gerekir. Mirastan da payına düşeni alır.” Bunun üzerine Ma’kıl b. Sinan el Eşcaî kalkarak dedi ki: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bizim kabilenin kadınlarından Vaşık’ın kızı Birva’ hakkında da aynı senin verdiğin hükmün benzerini verdi dedi.” Bunun üzerine İbn Mes’ûd sevindi. (Ebû Dâvûd, Nikah: 31; İbn Mâce, Nikah: 18) Bu konuda Cerrâh’tan da hadis rivâyet edilmiştir