Jami At Tirmidhi

...

(13) Kitāb: The Book on Divorce and Li'an

(13) ...

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Yunus b. Cübeyr (r.a.)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Abdullah b. Ömer’e: “Hayız halinde karısını boşayan kişinin durumundan sordum.” Dedi ki: “Abdullah b. Ömer’i tanır mısın? O da karısını hayızlı iken boşamıştı.” Sonra Ömer Peygamber (s.a.v.)’e sordu: O’da: “Karısına dönmesini emretmişti.” Yunus diyor ki: O halde bu boşama geçerli midir? dedim. İbn Ömer diyor ki: “Niçin geçerli olmasın? İbn Ömer acizlik gösterse ve ahmaklık etse boşama geçersiz mi olmalı?” Diğer tahric: Buhârî, Talak; Müslim, Talak 1176’ye de bak

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Hammad b. Zeyd (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Eyyûb’e “başına buyruksun” sözü hakkında Hasan’dan başka bu sözün üç talak olduğunu söyleyen birisini biliyor musun? Dedim. Hayır yalnız Hasan’ı biliyorum dedi ve sonra: Allah’ım bağışla beni meğer Katâde de Semure oğulları azatlısı Kesir’den, Ebû Seleme’den, Ebû Hüreyre’den bu söz hakkında “Üç talaktır” dediğini bana aktarmıştır diye konuştu. Ebû Eyyûb şöyle der: Sonradan Semura oğullarının azatlısı Kesir ile karşılaştığımda bu hadis hakkında sordum, fakat bilemedi. Bundan sonra Katâde’ye sordum “O unutmuştur” dedi. (Ebû Dâvûd, Talak: 12; Nesâî, Talak: 11) Bu hadis garibtir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bizi muhayyer bıraktı bizde onu seçtik. Böyle yapmayı Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) talak saymadı.” (Buhârî, Talak: 4; Müslim, Talak:)

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Fatıma binti Kays (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında kocam beni üç talakla boşadı. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Sana mesken ve nafaka yoktur.” (Müslim, Talak: 6; Ebû Dâvûd, Talak: 37) diyor ki: Bu hadisi İbrahim’e bahsettim de Ömer’in bu hadis hakkında şöyle söylediğini aktardı: “Bir kadının sözü ile Allah’ın kitabını ve Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem)’in sünnetini terk edecek değiliz. Bilmiyoruz, doğrusunu hafızasında tuttu mu? Yoksa unuttu mu?” Ömer üç talakla boşanmış kadına mesken ve nafaka hakkı tanırdı

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Cariyenin talakı ikidir iddet bekleme süresi de iki hayz süresi kadardır.” Diğer tahric: İbn Mâce, Talak Muhammed b. Yahya dedi ki: Ebû Âsım aynı hadisi Muzahir yoluyla bize bildirmiştir. Tirmîzî: Bu konuda Abdullah b. Ömer’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Âişe hadisi garibtir. Bu hadisi merfu olarak sadece Muzahir b. Eslem’in rivâyetiyle biliyoruz. Bu hadisin dışında Muzahir’in başka rivâyet ettiği hadis bilmiyoruz. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabından ve başkalarından ilim adamlarının uygulaması bu hadise göredir. Sûfyân es Sevrî, Şâfii, Ahmed ve İshâk bunlardandır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Konuşmadıkça ve uygulamaya koymadıkça ümmetimin içinden geçirdiği kötü duygu ve düşüncelerine günah yazmaktan Allah vazgeçmiştir.” Diğer tahric: İbn Mâce, Talak Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. İlim adamlarının uygulaması bu hadise göredir. Bir kimse içinden boşamayı geçirir fakat bunu diliyle söylemezse hiçbirşey gerekmez

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Üç şey vardır ki ciddisi de ciddi şakası da ciddidir; Nikah, Talak ve Ricat (kocanın karısına dönmesi)” Diğer tahric: Ebû Dâvûd, Talak; İbn Mâce, Talak Tirmîzî: Bu hadis hasen garibtir. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabından ve daha başkalarından ilim adamlarının uygulaması bu hadise göredir. Tirmîzî: Abdurrahman b. Edrek, Habib b. Edrek’in oğlu olup Medînelidir. İbn Mâhek ise bana göre Yusuf b. Mâhek’tir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Rübeyyi’ binti Muavviz b. Afrâ (r.anha)’dan rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v.) zamanında hulu’ olmuştu. (Bir bedel karşılığında boşanmıştı) Peygamber (s.a.v.) ona bir hayızlık süre iddet beklemesini emretmişti veya kendisine böylece emredildi.” Diğer tahric: Ebû Dâvûd, Talak; Nesâî, Talak Tirmîzî: Bu konuda İbn Abbas’tan da hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Rübeyyi’ hadisi sahihtir. Kendisine bir hayız süresi iddet beklemesi emredilmiştir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

İbn Abbas (r.a.)’den rivâyete göre: Sabit b. Kays’ın karısı Rasûlullah (s.a.v.), zamanında kocasından hul yoluyla (bir bedel karşılığında) boşanmıştı. Peygamber (s.a.v) ona bir hayızlık süre iddet beklemesini emretmişti.” Diğer tahric: Ebû Dâvûd, Talak; Nesâî, Talak Tirmîzî: Bu hadis hasen garibtir. İlim adamları hulu’ yoluyla boşanan kadının iddet süresinde değişik görüşler ortaya koydular. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabından ve sonraki dönemlerden pek çok ilim adamı hulu’ yoluyla boşanan kadının iddet süresi kadardır. Yani üç hayz süresidir. Sûfyân es Sevrî, Küfeliler, Ahmed ve İshâk’ta bu görüştedirler. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabından ve sonraki dönemlerden bazı ilim adamları ise hul’ yoluyla boşananın iddeti bir hayz süresidir. Derler. İshâk diyor ki: Kim bu görüşe uyarsa bu yol ve görüş sağlam bir görüştür

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Sevbân (r.a.)’den rivâyete göre, Nebi (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Sebebsiz yere hul’ yoluyla boşanma isteyen kadınlar münafıklardır.” Diğer tahric: Ebû Dâvûd, Talak; Nesâî, Talak) Tirmîzî: Bu hadis bu yönüyle garibtir. Senedi de pek sağlam değildir. Peygamber (s.a.v.)’den şöyle buyurduğu da rivâyet edildi. Herhangi bir kadın geçerli bir sebeb olmaksızın kocasından hul’ yoluyla ayrılmayı isterse Cennetin kokusunu koklayamaz

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Sevbân (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Herhangi bir kadın geçerli bir sebep olmaksızın kocasından boşanmak isterse Cennetin kokusu o kadına haramdır.” Diğer tahric: Ebû Dâvûd, Talak; İbn Mâce, Talak Tirmîzî: Bu hadis hasendir. Bu hadis aynı zamanda Eyyûb, Ebû Kılâbe, Ebû Esma ve Sevbân’dan da rivâyet edilmiştir. Bir kısım hadisçiler Eyyûb’tan bu senedle rivâyet etmişler olup merfu olarak rivâyet edilmemiştir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Kadın kaburga kemiği gibi eğridir onu düzeltmeye kalkışırsan kırarsın. Bulunduğu halde bırakırsan eğriliğine rağmen ondan yararlanırsın.” Diğer tahric: Buhârî, Nikah; Müslim, Rada Tirmîzî: Bu konuda Ebû Zer’, Semure ve Âişe’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Ebû Hüreyre hadisi bu şekliyle hasen sahih garibtir, senedi ise sağlamdır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

İbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Nikahlım olan sevdiğim bir kadın vardı. Babam o kadından hoşlanmazdı benim boşamamı emretti ben ise kabul etmedim. Durumu Peygamber (s.a.v.)’e aktarınca buyurdular ki: “Ey Ömer’in oğlu Abdullah karını boşa.” Diğer tahric: Ebû Dâvûd, Edep; İbn Mâce, Talak Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Bu hadisi sadece İbn ebî Zi’bin rivâyetiyle bilmekteyiz

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Hureyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Hiçbir kadın kendi din kardeşi olan kadının kocasını elde etmek için onun boşanmasını istemesin.” Diğer tahric: Müslim, Büyü Tirmîzî: Bu konuda Ümmü Seleme’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Ebû Hüreyre hadisi hasen sahihtir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Her yapılan talak geçerlidir, ancak aklî dengesi yerinde olmayanın yaptığı talak geçersizdir.” Tirmîzî rivâyet etmiştir. Tirmîzî: Bu hadis merfu olarak sadece Âta b. Aclân’ın rivâyetiyle bilmekteyiz. Âta b. Aclan ise hadis bilgilerini kaybetmiş hadis konusunda zayıf birisidir. Peygamber (s.a.v.)’in ashabından ve sonraki dönemlerden ilim adamlarının uygulamaları bu hadise göredir. Akli dengesi yerinde olmayan kimsenin yaptığı talak geçersizdir. Bazen dengeli bazen dengesiz durumu olursa dengeli halindeki talak geçerli olur

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Aişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Boşanma ile ilgili ayetler gelmezden önce bir adam karısını dilediği kadar boşardı iddeti içersinde karısına döndüğü takdirde o kadın onun karısı sayılırdı. Yüz kere veya daha fazla boşasa bile durum değişmezdi. Nihayet bir adam karısına dedi ki: Allah’a yemin ederim ki: Seni öyle bir boşayacağım ki benden uzaklaşıp ayrılık meydana gelmeyecek ve seni ölesiye kadar da karım olarak barındırmayacağım. Kadın: “Bu nasıl olacak?” dedi. Adam da dedi ki: Seni boşayacağım iddetin dolmak üzereyken tekrar sana döneceğim. Bunun üzerine kadın durumu anlatmak üzere Âişe’nin yanına çıktı. Âişe sustu Rasûlullah (s.a.v.) gelince durumu ona bildirdi. Rasûlullah (s.a.v.)’de sustu sonunda Bakara: 229. ayeti indirildi: “Boşanmak iki defa olabilir. Üçüncüsünde evlilik, ya iyilikle devam eder veya güzel bir şekilde sona erdirilir…” Âişe diyor ki: Bundan sonra bütün Müslümanlar geçmişte talak verenler de vermeyenler de bu yeni hükmü uygulamaya başladılar. Ebu Kureyb, Abdullah b. İdris vasıtasıyla Hişâm b. Urve’den babasından mana olarak bu hadisin benzerini bize aktarmış olup hadisin senedinde “Âişe’den” dememiştir. Tirmîzî rivâyet etmiştir. Tirmîzî: Bu rivâyet Ya’la b. Şebib’in rivâyetinden daha sahihtir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebûs Senâbil b. Ba’kek (r.a.)’den rivâyete göre, demiştir ki: “Sübey’a kocasının vefatından sonra yirmi üç veya yirmi beş gün sonra doğum yaptı nifastan temizlenince evlenmeyi arzulandı onun bu durumu hoş karşılanmadı. Peygamber (s.a.v.)’e durup bildirilince şöyle buyurdu: Eğer evlenirse bu onun hakkıdır. İddet bekleme süresi de bitmiştir.” Ahmed b. Meni’, Hasan b. Musa vasıtasıyla Şeyban’dan ve Mansur’dan bu hadisin bir benzerini rivâyet etmiştir. Diğer tahric: Nesai, Talak; İbn Mâce, Talak Tirmîzî: Bu konuda Ümmü Seleme’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Ebûs Senabil’in hadisi bu şekliyle meşhurdur. Evsed’in Ebûs Senabil’den hadis işittiğini bilmiyoruz. Muhammed’den işittim şöyle diyordu. Ebûs Senabil denilen şahsın Rasûlullah (s.a.v.)’den sonra yaşadığını bilmiyoruz. Peygamber (s.a.v.)’in ashabından ve sonraki dönemlerden pek çok ilim adamlarının uygulaması bu hadise uygundur. Kocası ölen hamile kadının doğum yaptığı an iddet beklemesi gerekmez evlenmesi caizdir. Sûfyân es Sevrî, Şâfii, Ahmed ve İshâk bu görüştedirler. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabından ve sonrakilerden bazı alimler ise vefat iddeti denilen dört ay on gün beklemesi gerekir derler fakat birinci görüş daha sahihtir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Süleyman b. Yesâr (r.a.)’den rivâyete göre, Ebû Hureyre, İbn Abbâs ve Ebû Seleme b. Abdurrahman; Kocası vefat eden ve vefatından sonra doğum yapan kadının iddeti konusunu aralarında müzakere ettiler. İbn Abbâs dedi ki: O kadının bekleme süresi iki süreden birinin bitmesine kadardır. Ebû Seleme ise: Doğumunu yaptığı an evlenmesi helaldir. Der. Ebû Hüreyre ise: Ben Ebû Seleme’nin görüşünden yanayım dedi. Sonra Peygamber (s.a.v.)’in hanımlarından Ümmü Seleme’ye bu konudaki görüşünü öğrenmek için haber gönderdiler. Ümmü Seleme dedi ki: Sübey’a el Eslemiyye kocasının vefatından kısa bir süre sonra doğum yaptı bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.)’den bu işin fetvasını sordu Rasûlullah (s.a.v.)’de O’na evlenmesini emretti. Diğer tahric: İbn Mâce, Talak; Müslim, Talak Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Zeyneb (r.anha) dedi ki: Nebi (s.a.v.)’in hanımı Ümmü Habibe’nin babası Ebû Sûfyân b. Harb vefat ettiğinde Ümmü Habibe’nin yanına girdim sarımtırak rengi olan veya başka bir koku getirterek bir genç kıza sürdü eline bulaşan kokuyu yanaklarına sürdü ve dedi ki: Vallahi güzel kokuya ihtiyacım yok, fakat Rasûlullah (s.a.v.)’den işittim şöyle buyurmuştu: “Allah’a ve ahiret gününe inanan bir kadının bir ölüye üç günden fazla metem tutması caiz değildir. Ancak kocası için dört ay on gün matem tutabilir ve süslenemez.” Diğer tahric: Ebû davud, Talak; İbn Mâce, Talak

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Zeyneb (r.anha) dedi ki: Cahş’ın kızı Zeyneb’in kardeşi öldüğü zaman yanına girmiştim güzel koku getirterek süründü ve şöyle dedi: Vallahi güzel kokuya falan ihtiyacım yok fakat Rasûlullah (s.a.v.)’den işittim “Allah’a ve ahiret gününe inanan bir kadının herhangi bir ölü için üç geceden fazla yas tutması caiz değildir. Ancak kocası için dört ay on gün yas tutabilir buyurmuşlardı.” Diğer tahric: Buhârî, Talak; Müslim, Talak

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Zeyneb (r.anha) diyor ki: Annem Ümmü Seleme’den işittim diyordu ki: Bir kadın, Rasûlullah (s.a.v.)’e geldi ve dedi ki: “Ey Allah’ın Rasûlü! Kızımın kocası vefat etti kızım da gözlerinden rahatsız oldu onun gözüne sürme çekebilir miyiz? Rasûlullah (s.a.v.) iki veya üç sefer hayır dedi. Her seferinde hayır olamaz buyurdu sonra şöyle devam etti: Vefat, iddeti dört ay on gündür. Oysa sizler cahiliyye zamanında iddeti bir yıl bekler sene sonunda deve tezeği atmak suretiyle bu süreyi doldurdu.” Diğer tahric: Müslim, Talak; Buhârî, Talak Tirmîzî: Bu konuda Füreya binti Mâlik, (ki Ebû Saîd el Hudrî’nin kız kardeşidir.) ve Hafsa binti Ömer’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Zeyneb hadisi hasen sahihtir. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabından ve daha sonraki dönemlerden bir kısım ilim adamlarının uygulaması bu hadise göredir. Yani kocası ölen kadın vefat iddeti süresi olan dört ay on gün içersinde güzel koku ve süslenmekten sakınır. Sûfyân es Sevrî, Mâlik b. Enes, Şâfii, Ahmed ve İshâk’ta bu görüştedirler

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Seleme b. Sahr el Beyazî (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem zıhar yapan kimsenin keffaretini ödemeden hanımıyla cinsel ilişkide bulunması halinde “Tek bir keffâret yeterlidir” buyurdular. Diğer tahric: İbn Mâce, Talak; Ebû davud, Talak Zıhar: Bir erkeğin karısının bir uzvunu annesinin bir uzvuna benzetmesi demektir. (Bkz. Ahzab: 4; Mücadele: 2-4) Tirmîzî: Bu hadis hasen garibtir. İlim adamlarının çoğunluğu bu hadisi uygularlar. Sûfyân es Sevrî, Mâlik, Şâfii, Ahmed ve İshâk bunlardandır. Kimi ilim adamı da keffaretini vermeden önce karısına yaklaşan kimseye iki keffâret gerekir der ki Abdurrahman b. Mehdî böyledir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

İbn Abbas (r.a.)’den rivâyete göre; Zıhar yaptıktan sonra karısına yakalaşan bir adam Rasûlullah (s.a.v.)’e gelerek; Ey Allah’ın Rasûlü karıma zıhar yaptım ve keffaretini ödemeden ona yaklaşmış bulunmaktayım dedi. Rasûlullah (s.a.v.): “Allah sana acısın niçin böyle yaptın” buyurmuş. Adam: Ay ışığında karımın ayak bileziklerinin parlaklığını gördüm ve dayanamadım demiş Rasûlullah (s.a.v.)’de: “Allah’ın sana emrettiği keffâreti yerine getirmedikçe kadına yaklaşma buyurdu. Diğer tahric: İbn Mâce, Talak Tirmîzî: Bu hadis hasen garib sahihtir. ZIHAR’A DAİR MÜSLİM RİVAYETLERİ VE İZAH İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNKLERİ KULLAN 1473 –

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Seleme ve Muhammed b. Abdirrahman b. Sevbân (r.anhüma)’dan rivâyete göre, Beyaza oğullarından Selman b. Sahr el Ensarî, Ramazan ayı çıkıncaya kadar karısını kendisine Annesinin sırtı gibi kılmıştı. Ramazan’ın yarısı geçince de geceleyin ona yaklaştı. Rasûlullah (s.a.v.) “Bir köle azâd et” buyurdu. Selman, Rasûlullah (s.a.v.)’e gelerek durumu ona anlattı: “Gücüm yetmez bulamam” dedi. Rasûlullah (s.a.v.): “Arka arkaya iki ay oruç tut” buyurdu. Selman: “Yapamam” dedi. Rasûlullah (s.a.v.); “Altmış fakiri doyur” buyurdu. Selman: “Gücüm yetmez bulamam” dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.): “Ferve b. Amr’a altmış yoksulun yedirilmesi için on beş ve on altı ölçek dolusu bir sepet hurmayı ona ver buyurdu.” Diğer tahric: Ebû Dâvûd, Talak; İbn Mâce, Talak Tirmîzî: Bu hadis hasendir. Hadiste ismi geçen sahabeye Selman b. Sahr da denilir. Seleme b. Sahr el Beyâzî’de denilir. Zıhar keffâreti konusunda alimler bu hadisi uygularlar

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hanımlarına dört ay süreyle yaklaşmamaya yemin etmişti (Bal yemeyi veya Mariye’nin yanına yaklaşmayı kendisine haram kılmıştı) sonra haram kıldığı bu şeyi helal kılarak yani yeminini bozarak yemin için keffâret koymuştu.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Bu konuda Enes ve Ebû Mûsâ’dan da hadis rivâyet edilmiştir. Mesleme b. Alkame’nin, Dâvûd’tan rivâyet ettiği hadisi Ali b. Müshir ve daha başkaları Dâvûd’dan ve Şabî’den mürsel olarak rivâyet etmişlerdir ki bu rivâyette Mesrûk ve Âişe yoktur bu rivâyette; Mesleme b. Alkame’nin rivâyetinden daha sahihtir. Kocanın dört ay ve daha fazla süreyle karısına yaklaşmamaya yemin etmesi demektir. adamları bu sürenin dört ayı geçmesi durumunda değişik görüşler ileri sürmüşlerdir. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve daha sonraki dönemlerden bazı ilim adamları şöyle derler: Dört ay geçince durulur ve bakılır koca dilerse karısına döner dilerse boşar. Mâlik b. Enes, Şâfii, Ahmed ve İshâk bu görüştedirler. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve daha sonraki dönemlerden bazı ilim adamları ise dört ayı geçince bir talak-ı bâin gerçekleşir. Sûfyân es Sevrî ve Küfelilerin görüşü böyledir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Saîd b. Cübeyr (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Mus’ab b. Zübeyr’in valiliği döneminde lanetleşen karı koca birbirinden ayrılır mı diye soruldu nasıl cevap vereceğimi bilemedim. İbn Ömer’e gidip ondan öğrenmek için kalktım yanına varınca yanına girmek için izin istedim, öğle istirahatındadır dendi. Kendisi benim konuşmamı duymuş olacak ki şöyle dedi: “Cübeyr’in oğlu gir seni önemli bir mesele buraya kadar getirmiştir.” üzerine yanına girdim bir kilimi yatak yaptığını gördüm ve Ey Ebû Abdurrahman dedim. Lanetleşen karı koca birbirinden ayrılır mı? Abdullah: Sübhanallah dedi. Evet ayrılır. Bunu ilk önce soran falan oğlu falandır. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelerek Ya Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) birimiz karısını zina ederken görse ne yapması gerekir? Konuşsa büyük bir meseleye cevap vermiş olarak susarsa büyük bir mesele hakkında susmuş olarak dedim. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) sustu cevap vermedi. O adam daha sonraki günlerde Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelerek sana sorduğum o konuyla imtihan olunuyorum dedi. Bunun üzerine Allah, Nur sûresinin 6. ayetini indirdi; “Kendi eşlerini zina ile suşlayan fakat kendilerinden başka şâhidleri olmayan kimselere gelince…” ve bu âyetleri tamamladı. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), adamı çağırdı bu âyetleri okudu vaaz ve nasihatte bulundu. Dünya azabının ahiret azabından daha hafif olduğunu bildirdi. Adam “Hayır” dedi. Seni hak ile gönderene yemin ederim ki o kadına karşı yalan söylemiyorum. Sonra ikinci olarak kadını çağırdı, vaaz ve nasihatte bulundu. Dünya azabının ahiret azabından daha hafif olduğunu bildirdi. Bunun üzerine kadın: Hayır dedi seni gerçekle gönderen Allah’a yemin ederim ki kocam doğru söylemedi. Bundan sonra Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) önce erkekten başladı. Erkek kendisinin gerçekten doğru söyleyenlerden olduğuna dair dört kere yemin etti, beşincisinde şayet yalancılardan ise Allah’ın lanetinin kendi üzerine olmasını diledi. Sonra Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kadına döndü. Kadın erkeğin gerçekten yalancılardan olduğuna dair Allah’a dört defa yemin etti ve beşincisinde şayet o erkek doğru söyleyenlerden ise Allah’ın gazabının kendi üzerine olmasını diledi. Sonra Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) o ikisini ayırdı. (Müslim, Lian: 1; Ebû Dâvûd, Talak: 26) Bu konuda Sehl b. Sa’d, İbn Mes’ûd ve Huzeyfe’den de hadis rivâyet edilmiştir. İbn Ömer hadisi hasen sahihtir. İlim adamları bu hadisi uygularlar

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

İbn Ömer (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: “Bir adam karısına lian yaptı. Rasûlullah (s.a.v.)’de onları birbirinden ayırdı, çocuğu da annesine verdi.” Diğer tahric: Ebû Dâvûd, Talak; Müslim, Lian Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. İlim adamlarının uygulamaları bu hadise göredir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ka’b b. Ucre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Ebû Saîd el Hudrî’nin kızkardeşi Füreya binti Mâlik b. Sinan, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelerek Hudre oğulları kabilesinde bulunan ailesine dönmek için izin istediğini kocasının firar eden kölelerin peşinden çıkıp gittiğini ve onlara ulaştığında kendisini öldürdüklerini anlattı ve dedi ki: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den ailemin yanına dönmeyi istedim çünkü kocam bana ne bir oturacak yer nede yiyecek içecek bırakmıştı. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), evet gidebilirsin buyurdu. Ben de kalktım evime veya mescide kadar varmıştım ki Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) benim çağrılmamı emretti ve şöyle dedi: “Nasıl demiştin?” Ben de kocam hakkındaki anlattığımı tekrarladım O’da iddet süresi bitinceye kadar evinde kal buyurdu. Ben de dört ay on gün orada iddetimi bekledim. (radıyallahü anh) halife olduğunda bana bir adam göndererek bunun hükmünü sordu bende haber verdim. O da bu hükme uyarak hüküm verdi. (Ebû Dâvûd, Talak: 42; Nesâî, Talak:)