Jami At Tirmidhi
...
(15) Kitāb: The Chapters On Judgements From The Messenger of Allah
(15) ...
- Bāb: ...
- باب ...
Muhammed b. İsmail, Hüseyin b. Bişr’den, Şerik’den, A’meş’den, Sehl b. Ubeyde’den, İbn Büreyde’nin babasından rivâyet ederek şöyle demiştir: “Hüküm verme, hakimlik üç çeşittir; ikisi Cehennem’de biri Cennet’tedir. Bir hâkim ki bilerek haksız yere hüküm verir bu Cehennemliktir. Bir hâkim ki delil ve belgeleri araştırmaksızın insanların haklarını bilgisiz ve cahilliğinden dolayı gasbeder ki bu da Cehennemliktir. Bir hâkim ki hak ve adaletle hükmeder ki bu Cennetliktir.” Ebû Dâvûd, Adiye; İbn Mâce, Ahkam
- Bāb: ...
- باب ...
Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Hakimliği isteyen kimse kendisiyle baş başa bırakılmış olur yani Allah tarafından kendisine yardım edilmez. Kim de bu görüşe zorla getirilirse Allah ona bir melek gönderir de onu doğruya yöneltir.” Diğer tahric: İbn Mâce, Ahkam
- Bāb: ...
- باب ...
Enes (r.a.)’den rivâyete göre, Nebi (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: Hakimlik isteyen bu arada aracılara başvuran kimse kendi başına bırakılır, Allah kendisine yardım etmez, zorla hakimliğe getirilen kimseye ise Allah; onu doğruya iletecek bir melek indirir. Tirmizî rivâyet etmiştir. Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. İsrail’in, Abdul Â’la’dan rivâyetinden daha sağlamdır
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Kim insanlar arasında hakimlik yapmak üzere görevlendirilirse bıçaksız boğazlanmış gibidir.” Diğer tahric: Ebû Dâvûd, Akdıyye; İbn Mâce, Ahkam Tirmizî: Bu hadis bu şekliyle hasen garibtir. Başka yollarla da yine Ebû Hüreyre’den rivâyet edilmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Hakîm, tüm gücünü sarf ederek hüküm verdiğinde doğruyu bulursa iki mükafat alacaktır. Aynı şekilde hüküm verdiğinde yanılırsa bir mükafat alacaktır.” Diğer tahric: Buhârî, I’tısam; Müslim, Akdiye Tirmizî: Bu konuda Amr b. As ve Ukbe b. Âmir’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Ebû Hureyre hadisi bu şekliyle hasen garibtir. Bu hadisin Sûfyân es Sevrî’nin, Yahya b. Saîd’den rivâyeti olduğunu sadece Abdurrezzak’ın, Ma’mer yoluyla Sûfyân es Sevrî’den rivâyetiyle bilmekteyiz
- Bāb: ...
- باب ...
Muâz (r.a.)’den rivâyet edilmiştir: “Rasûlullah (s.a.v.), Muâz’ı, Yemen’e kadı (hâkim) olarak gönderdiğinde ona nasıl hüküm vereceksin? Buyurdu. Muâz: Allah’ın kitabındakine göre hüküm veririm, Rasûlullah (s.a.v.): “Allah’ın kitabında bulamaz isen; Muâz Rasûlullah (s.a.v.)’in sünnetine göre… dedi. Rasûlullah (s.a.v.): “Eğer Allah Rasûlünün sünnetinde de yoksa buyurdu.” Muâz: Kendi görüşümle ictihat ederek bir hüküm bulur ve ona göre hüküm veririm dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.): “Allah, Rasûlünün elçisini, Allah, Rasûlünün arzusuna uygun hareket etmeye muvaffak kılan Allah’a hamdolsun” buyurdular. Diğer tahric: Ebû Dâvûd: Akdıyye Ali r.a.’in Re’ye dair sözleri Ebu Davud rivayeti için buraya tıklayın Bu haidis’in Ebu Davud rivayeti ve izahat için buraya tıklayın BU HADİS’E TERS DÜŞEN İBN-İ MACE RİVAYETİ VE İZAH İÇİN BURAYA TIKLAYIN
- Bāb: ...
- باب ...
Muhammed b. Beşşâr (r.a.), Muhammed b. Cafer, Abdurrahman b. mehdî vasıtasıyla, Şu’be’den, Ebû Avn’dan, Hâris b. Amr’dan, Şu’be oğlu Muğîre kardeşinin oğlundan ve Hımıs halkından bir kimseden ve Muâz’dan bu (1327.) hadisin bir benzerini bize naklettiler. Tirmizî: Bu hadisi sadece bu şekliyle bilmekteyiz. Bana göre bu hadisin senedi muttasıl değildir. Ebû Avn es Sekafî’nin ismi Muhammed b. Ubeydullah’tır
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Saîd (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Kıyamet günü Allah’a inananların en sevimlisi ve oturum bakımından en yakını adil hükümdardır. Allah’ın en çok kızdığı ve oturum bakımından en uzak olanı ise zâlim hükümdardır.” Tirmizî rivâyet etmiştir. Tirmizî: Bu konuda Abdullah b. ebî Evfâ’dan da hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Ebû Saîd hadisi hasen garibtir. Onu sadece bu şekliyle bilmekteyiz
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. ebî Evfâ (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Allah, haksızlık ve zulmetmediği sürece hakimle beraberdir. Haksızlık yapar ve zulmederse Allah ondan uzaklaşır şeytan onunla beraber olur.” Tirmizî rivâyet etmiştir. Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Onu sadece Imrân el Kattan’ın rivâyetiyle bilmekteyiz
- Bāb: ...
- باب ...
Ali (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.), bana şöyle demişti: “İki kişi aralarında hüküm vermen için seni hakem tayin ederlerse birini dinler dinlemez hüküm verme ikincisini de dinledikten sonra nasıl hüküm vereceğini daha iyi anlarsın.” Ali diyor ki: O günden bu yana bu şekilde hüküm vermekteyim. Diğer tahric: Ebû Dâvûd, Akdıyye; İbn Mâce, Ahkam
- Bāb: ...
- باب ...
Ebûl Hasen (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Amr b. Mürre, Muaviye’ye şöyle dedi: Rasûlullah (s.a.v.)’den işittim şöyle buyurmuştur: “Her hangi bir idareci kapısını muhtaç, yoksul ve düşkünlerin yüzüne kaparsa Allah’ta göklerin kapısını onun her türlü ihtiyaçlarına karşı kapatır.” Bunun üzerine Muaviye insanların ihtiyaçlarına bakan bir görevli tayin etmişti. Tirmizî rivâyet etmiştir. Tirmizî: Bu konuda İbn Ömer’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Amr b. Mürre hadisi garibtir. Bu hadis başka yollardan da rivâyet edilmiştir. Amr b. Mürre el Cühenî, Ebû Meryem künyesiyle anılır
- Bāb: ...
- باب ...
Rasûlullah (s.a.v.)’in arkadaşı Ebû Meryem’den mana olarak bu (1332.) hadisin bir benzerini rivâyet edilmiştir. Tirmizî rivâyet etmiştir. Yezîd b. Ebî Meryem, Şamlıdır. Büreyd b. ebî Meryem ise Küfelidir. Ebû Meryem, Amr b. Mürre el Cühenî lakabıyla anılır
- Bāb: ...
- باب ...
Abdurrahman b. ebî Bekre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ubeydullah b. ebî Bekre, hâkim iken babam ona şöyle yazmıştı: Kızgın olduğun anda iki kişi arasında hüküm verme! Zira ben Rasûlullah (s.a.v.)’den, “Hâkim öfkeli olduğu anda iki kişi arasında hüküm vermesin” diye işitmiştim. Diğer tahric: İbn Mâce, Ahkam; Ebû Dâvûd, Akdıyye Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Ebû Bekre’nin ismi Nüfey’dir
- Bāb: ...
- باب ...
Muâz b. Cebel (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) beni Yemen’e vali olarak göndermişti; hareket edeceğim sırada peşimden bir haberci göndererek beni geri çevirdi ve buyurdu ki: “Seni niçin geri çevirdiğimi biliyor musun? Benim iznim olmadan hiçbir şey alma çünkü bu bir hainliktir. Her kim bu dünyada hainlik yaparsa kıyamet günü Allah’ın huzuruna, yaptığı o hainlikle getirilir. İşte bunun için seni çağırmıştım, şimdi vazifene gidebilirsin.” Tirmizî rivâyet etmiştir. Tirmizî: Bu konuda Adıy b. Amîra, Büreyde, Müstevrid b. Şeddâd, Ebû Humeyd ve İbn Ömer’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Muâz hadisi garib olup sadece bu şekliyle Ebû Usame’nin, Dâvûd el Evdî rivâyetinden bilmekteyiz
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), hüküm konusunda rüşvet verene de alana da lanet etmiştir. (Ebû Dâvûd, Akdıyye: 4; İbn Mâce, Ahkâm: 2) Bu konuda Abdullah b. Amr, Âişe, İbn Hadide ve Ümmü Seleme’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ebû Hüreyre hadisi hasen sahih olup, bu hadis Ebû Seleme b. Abdurrahman yoluyla Abdullah b. Amr’dan da rivâyet edilmiştir. Ebû Seleme’nin babasından da rivâyet edilmiş olup sahih değildir. Abdullah b. Abdurrahman’dan işittim şöyle diyordu: Ebû Seleme’nin Abdullah b. Amr’dan rivâyet ettiği hadis bu konuda en güzel ve en sahih rivâyettir
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Amr’dan rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: “Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), rüşvet verene de alana da lanet etmiştir.” Diğer tahric: Ebû Dâvûd, Akdıyye; İbn Mâce, Ahkam Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir
- Bāb: ...
- باب ...
Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Bana bir parça bile hediye edilse kabul ederim. Bir paça yemeğe davet edilsem mutlaka giderdim.” Tirmizî rivâyet etmiştir. Tirmizî: Bu konuda Ali, Âişe, Muğîre b. Şu’be, Selman, Muaviye b. Hayde ve Abdurrahman b. Alkame’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Enes hadisi hasen sahihtir
- Bāb: ...
- باب ...
Ümmü Seleme (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Siz davalarınızı halletmek için bana müracaat ediyorsunuz. Ben de sizin gibi bir insanım delilini ortaya koymada kiminiz kiminizden daha düzgün ifadeli olabilir. Böyle bir durumda ben de o kimsenin lehine hüküm verebilirim. Bu sebeple ben kimin düzgün ifadesine dayanarak kardeşinin hakkından ona bir şey hükmetmiş isem ben ona ateşten bir parça kesmişimdir. Sakın o hükümle kestiğim bu parçayı almasın.” Diğer tahric: Buhârî, Şehâdet; Müslim, Akdıyye Tirmizî: Bu konuda Ebû Hureyre ve Âişe’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Ümmü Seleme hadisi hasen sahihtir
- Bāb: ...
- باب ...
Vâil b. Hucr (r.a.)’in babasından rivâyete göre, şöyle demiştir: Hadramevt bölgesinden bir adamla Kinde’li bir adam Rasûlullah (s.a.v.)’e geldiler. Hadremevtli adam dedi ki: Ey Allah’ın Rasûlü! Bu adam benim toprağımı elimden aldı, bunun üzerine Kindeli dedi ki: O toprak benim mülkümdür, bu toprakta onun hiçbir hakkı yoktur. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.), Hadremevtli adama o toprağın sana ait olduğunu gösterir bir şâhid, bir belge var mıdır? dedi. Adam hayır dedi. O halde davacı olduğun bu kimseye sadece yemin verdirebilirsin başka yapılacak bir şey yok buyurunca; Adam: Bu adam yalancı birisidir neye yemin ettiğine aldırış etmez hiçbirşeyden sakınıp korunmaz dedi. Rasûlullah (s.a.v.)’de bundan başka yapacağım bir şey yoktur buyurdular. Râvî diyor ki: Kindeli adam yemin etmek için minberin yanına doğru giderken arkasını dönünce Rasûlullah (s.a.v.): “Eğer haksız yere senin malını elde etmek için yemin ederse Allah’ın huzuruna, Allah kendisinden yüzçevirmiş olduğu halde varacaktır” buyurdular. Diğer tahric: Ebû Dâvûd, Akdıyye; İbn Mâce, Ahkâm Tirmizî: Bu konuda Ömer, İbn Abbâs, Abdullah b. Amr ve Eş’as b. Kays’tan da hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Vâil b. Hucr hadisi hasen sahihtir
- Bāb: ...
- باب ...
Amr b. Şuayb (r.a.)’ın babasından ve dedesinden rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.), bir hutbesinde şöyle demiştir: “İspat edip delil getirmek davacıya yemin etmekte davalıya gerekir.” Diğer tahric: Ebû Dâvûd, Akdıyye; İbn Mâce, Ahkâm Tirmizî: Bu hadisin senedi hakkında konuşulmuştur. Muhammed b. Ubeydullah el Arzemî’nin hafızası yönünden hadiste zayıf olduğu kaydedilmiştir. İbn’ül Mübarek ve ve başka hadisçiler onun zayıf olduğunu söylemektedirler
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem: “Yemin etmek davalıya düşer diye hüküm vermiştir.” Diğer tahric: Buhari, şehadat, rehn, tefsiri sure (Al-i imran); Müslim, akdiye; Ebu Davud, akdiye; Tirmizî: Bu hadis hasen sahih olup Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabından ve başkalarından ilim adamlarının uygulaması bu hadise göre olup “İspat edebilmek için delil ve şâhid getirmek davacıya, yemin etmek de davalıya gerekir” derler. BU HADİS’İN EBU DAVUD RİVAYETİ VE İZAH İÇİN BURAYA TIKLAYIN
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.), tek şâhidle beraber yemin ettirerek hüküm verdi.” Rabia diyor ki: Sa’d b. Ubâde’nin oğlu bana haber verip dedi ki: Sa’d’ın notları arasında “Rasûlullah (s.a.v.)’in bir şâhidle birlikte yemin ettirerek hüküm verdiğini bulduk.” Diğer tahric: Ebû Dâvûd, Akdıyye; İbn Mâce, Ahkam Tirmizî: Bu konuda Ali, Câbir, İbn Abbâs ve Sürrak’tan da hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Ebû Hureyre’nin “Rasûlullah (s.a.v.), tek şâhidle birlikte yemin verdirerek hüküm verdi” dediği hadis hasen garibtir
- Bāb: ...
- باب ...
Câbir (r.a.)’den rivâyete göre: “Rasûlullah (s.a.v.), bir şâhidle beraber yemin ettirerek hüküm vermiştir.” Diğer tahric: İbn Mâce, Ahkam
- Bāb: ...
- باب ...
Cafer b. Muhammed (radıyallahü anh)’in babasından rivâyete göre: “Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), tek şâhidle birlikte yemin verdirerek hüküm verdi.” b. Muhammed: Ali de sizin aranızda buna göre hüküm vermişti. (Ebû Dâvûd, Akdıyye: 21; İbn Mâce, Ahkam: 31) Bu rivâyet daha sağlamdır. Aynı şekilde Sûfyân es Sevrî, Cafer b. Muhammed’den ve babasından mürsel olarak rivâyet etmiştir. Abdulaziz b. ebî Seleme ve Yahya b. Süleym’de bu hadisi Cafer b. Muhammed’den babasından ve Ali’den rivâyet etmişlerdir. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve başkalarından bazı ilim adamlarının uygulaması bu hadise göre olup tek şâhidle birlikte yemin verdirmenin mal ve hukukta caiz olduğu görüşündedirler. Mâlik b. enes, Şâfii, Ahmed ve İshâk bunlardan olup şöyle derler: “Sadece hukuk ve mal davalarında tek şâhidle birlikte yemine dayanılarak hüküm verilir. Küfeliler ve daha başkaları ise bu görüşte değillerdir
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Ömer (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Her kim bir köledeki hissesini, nasibini veya payını azat ederse ve bu kimsenin kölenin diğer yarı bedelini karşılayacak kadar malı bulunursa o yarısını da normal bir bedelle diğer ortağının hissesini öder ve o köle tamamen azat olmuş olur ve hürriyetine kavuşur, köle tamamen azat eden ortağın diğer yarı bedelini ödeyecek kadar parası yoksa azat edilen kadarı yani yarısı azat edilmiş olur.” Eyyûb diyor ki: Nafi’ bu hadiste “Azat ettiği kadarı azat edilmiş olur” demiş olabilir. Diğer tahric: Buhârî, Itk Tirmizî: İbn Ömer hadisi hasen sahihtir. Sâlim’de babasından bu hadisin bir benzerini rivâyet etmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Sâlim (r.a.)’in babasından rivâyetine göre, Nebi (s.a.v.) şöyle demiştir: ''Her kim bir köledeki payını azat ederse o kölenin tamamını karşılayacak parası da varsa o köle onun malından azat edilmiş olur.” Diğer tahric: Buhârî, Itk Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir
- Bāb: ...
- باب ...
Muhammed b. Beşşâr, Yahya b. Saîd’den, Saîd b. ebî Arûbe’den bu hadisin benzerini bize aktarmıştır ve bu rivâyette Şakîsan (hisseni) demiştir. Bu hadis hasen sahihtir. Ebban b. Yezîd de Katâde’den aynı şekilde Saîd b. ebî Arûbe’nin rivâyeti gibi rivâyet etmiştir. Şu’be bu hadisi Katâde’den rivâyet ederek Siaye (kölenin çalıştırılıp kendi parasını ödemesi) konusunu zikretmedi. Sûfyân es Sevrî, Küfeliler ve İshâk bu şekilde düşünmektedirler. Kimi ilim adamları ise şöyle demektedirler: “Köle iki kişi arasında ortak olup onlardan biri kendi payını azat ettiği vakit şayet malı varsa ortağının hissesini de ödeyerek köleyi kendi malından azat etmiş olur. Eğer malı yoksa köle azat ettiği kadar kısmen azat edilmiş olur ve siaya (çalıştırılıp parasını kendisine ödettirme) yapılmaz. Bazı ilim adamları İbn Ömer’den rivâyet olunan bir hadise dayanarak böyle söylerler. Medînelilerin görüşü de böyledir. Mâlik b. Enes, Şâfii, Ahmed ve İshâk ta aynı kanaattedirler
- Bāb: ...
- باب ...
Semure (r.a.)’den rivâyete göre, Nebi (s.a.v.), şöyle buyurmuştur: “Umra (Ömür boyu) denilerek yapılan bağışlar, yapılan kimse için caiz olup bağışı yapan kimsenin ehli için mirastır.” (Yani ömür boyu o kimse o maldan istifade eder o kimse ölünce bağışı yapanın varislerine geçer.) Diğer tahric: Ebû Dâvûd, Ticarat Tirmizî: Bu konuda Zeyd b. Sabit, Câbir, Ebû Hureyre, Âişe, İbnûz Zübeyr ve Muaviye’den de hadis rivâyet edilmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Câbir (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Her hangi bir kimseye veya çocuklarına ömürlük diyerek bir mülk verilirse o mülk verilen kimsenindir, veren kimseye dönmez çünkü miras geçerli olan bir bağışta bulunmuştur.” (Buhârî, Hibe: 32; Müslim, Hibat: 22) Bir kimsenin bir başkasına ömrü olduğu süre bu mülkü ona bağışladım veya ben sağ oldukça bu mülkü ona bağışladım veya ben sağ olduğum müddetçe bu mülkü ona bağışladım şeklindeki bağış şeklidir bazen ölümünden sonra benimdir, bazen ölümümden sonra varislerimindir şeklinde ilaveler de yapılabilen cahiliye dönemi bağış modellerindendir. Çok değişik hükümleri vardır; detaylı bilgi için fıkıh kitaplarına bakılmalıdır. Bu hadis hasen sahihtir. Ma’mer ve başkaları Zührî’den Mâlik’in rivâyetine benzer şekilde rivâyet etmişlerdir. Bazıları da Zührî’den rivâyet ederek “akıbîhi” (çocuklarına) kelimesini zikretmemişlerdir. bu hadis başka bir şekilde Câbir’den şöyle de rivâyet edilmiştir: “Umra sadece yapılan kimse için caizdir.” Çoluk çocuğuna ve zürriyetine geçmez bu hadis hasen sahihtir. Bazı ilim adamlarının uygulaması bu hadise göre olup şöyle derler: “Umra yapan kimse; hayatta olduğu sürece senin ve çoluk çocuğunun derse o mal o kimseye ait olur ve umrayı yapana geri dönmez. Fakat senin çoluk çocuğunundur demezse umra yapan kimseye umra yapılan ölünce geri döner.” Mâlik b. Enes ve Şâfii bu görüştedir. (sallallahü aleyhi ve sellem)’den başka şekilde “Umra yapılan kimse için caizdir” buyruğu da vardır ki bazı ilim adamları da uygulamalarını bu hadise göre yaparlar ve derler ki: Umra yapılan kimse öldüğünde o mal varislerine denmemiş olsa bile o kimsenin veresesine geçmiş olur. Sûfyân es Sevrî, Ahmed ve İshâk bu görüştedirler
- Bāb: ...
- باب ...
Câbir (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Umra yapılan kimse için caiz ve geçerlidir. Rukba da yine yapılan kimse için caiz ve geçerlidir.” Diğer tahric: Ebû Dâvûd, Ticarat Rukba’ya dair bilgi için buraya tıkla Tirmizî: Bu hadis hasendir. Bazıları bu hadisi Ebû’z Zübeyr yoluyla aynı senetle Câbir’den mevkuf olarak rivâyet etmişlerdir. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabından ve başkalarından bazı ilim adamlarının uygulaması bu hadise göre olup: “Rukba da Umra gibi caizdir” derler. Ahmed ve İshâk bunlardandır. Küfelilerden ve başkalarından bazı ilim adamları ise umra ve rukba’yı ayırt ederek umra’yı caiz görüp rukba’yı caiz görmemişlerdir. Tirmizî: “Rukba” kelimesi şu anlamdadır: “Yaşadığın sürece bu mülk senindir. Fakat benden önce ölürsen; o mülk benim olacaktır.” Ahmed ve İshâk’ta şöyle derler: “Rukba da aynen Umra gibidir mal kendisine verilen kişiye aid olup verene geri dönmez.”
- Bāb: ...
- باب ...
Amr b. Avf el Müzenî (r.a.)’in babasından ve dedesinden rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Müslümanlar arasında sulh geçerlidir. Ancak helali haram kılan veya haramı helal kılan sulh geçersizdir. Müslümanlar şartlarına bağlıdırlar. Ama helali haram kılan haramı helal kılan şartlar geçersizdir.” Diğer tahric: İbn Mâce, Ahkam Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyet edilmiştir: (A’rec bizzat kendisinden işittim diyor) Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Sizden birinizin komşusu sizin duvarınıza bir ağaç başı koymak için izin isterse; bu işe engel olmasın.” Ebû Hureyre bunu söyleyince orada bulunanlar sanki gereksiz bir iş söylemiş gibi başlarını eğdiler. Bunun üzerine Ebû Hureyre şöyle dedi: “Neden sizi bu sünnetten yüz çevirmiş olarak görüyorum, vallahi dikkat edin bu işte umursamaz olursanız bu evin duvarına konulacak ağaç başını sizin omuzlarınız arasına koyarım.” Diğer tahric: Buhari, Mezâlim; İbn Mâce, Ahkâm Tirmizî: Bu konuda İbn Abbâs ve Mücemmil b. Cariye’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Ebû Hureyre hadisi hasen sahih olup bazı ilim adamlarının uygulaması bu hadise göredir. Şâfii’nin görüşü budur. Aralarında Mâlik b. Enes’in de bulunduğu bazı ilim adamları ise: Komşunun ağaç başını kendi duvarına koymaktan engelleyebilir derler. Birinci görüş daha sahihtir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Bahçe ve tarlalar arasında yeni yollar açacağınızda yolun genişliğini yedi zira (arşın) olarak yapınız.” Diğer tahric: Ebû Dâvûd, Akdıyye; İbn Mâce, Ahkam
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Yol konusunda ihtilafa düşerseniz onun enini yedi arşın olarak yapınız.” Diğer tahric: Ebû Dâvûd, Akdıyye; İbn Mâce, Ahkam Tirmizî: Bu hadis Vekî’in rivâyetinden daha sahihtir. Tirmizî: Bu konuda İbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Beşîr b. Ka’b el Adevi’nin, Ebû Hureyre’den rivâyet ettiği hadis hasen sahihtir. Bazıları bu hadisi Katâde’den, Beşîr b. Nehîk’den ve Ebû Hureyre’den rivâyet etmişlerdir ki bu rivâyet pek sağlam değildir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): “Boşanan, karı kocanın anlaşamadıkları çocukları konusunda olgun yaşta olan çocuğu anne veya babasını tercih etmekte serbest bırakmıştır.” (Ebû Dâvûd, Talak: 34; İbn Mâce, Ahkam: 22) Bu konuda Abdullah b. Amr ve dedesi Abdulhamid b. Cafer’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ebû Hüreyre hadisi hasen sahihtir. Ebû Meymûne’nin ismi Süleym’dir. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve başkalarından bazı ilim adamlarının uygulaması bu hadise göre olup şöyle derler: Çocuk hakkında anlaşmazlık olursa çocuk ana ve babayı tercih etmekte serbest bırakılır Ahmed ve İshâk bu görüşte olup şöyle derler: Çocuğun yaşı küçükse anneye verilmesi uygundur. Yedi yaşına girmişse ana babayı seçmekte çocuk serbest bırakılır. Hilâl b. Ebû Meymune; Hilâl b. Ali b. Üsâme’dir. Medînelidir, kendisinden Yahya b. ebî Kesir, Mâlik b. Enes ve Füheyl b. Süleyman hadis rivâyet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Yediğinizin en helali kendi kazancınızdan olandır, çocuklarınız da sizin kazançlarınızdandır.” (Ebû Dâvûd, Büyü: 77; Nesâî, Büyü; 1) Bu konuda Câbir ve Abdullah b. Amr’dan da hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasen sahihtir. Bazıları bu hadisi Umâra b. Umeyr’den annesinden ve Âişe’den rivâyet ederler. Çoğunluk ise “Halasından ve Âişe’den” diyerek rivâyet etmektedirler. (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve başkalarından bazı ilim adamlarının uygulaması bu hadise göre olup şöyle derler: “Babanın eli çocuğun malında serbest bırakılmıştır dilediğini alır.” Bazı ilim adamları da “Çocuğun malından ancak o mala muhtaç olduğunda alır” derler
- Bāb: ...
- باب ...
Enes (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Nebi (s.a.v.)’in hanımlarından biri O’na bir tabak yemek göndermişlerdi de Âişe eliyle yemeği dökmüştü.” Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.): “Yemek yemekle, kap kapla tazmin edilir” buyurdular. Diğer tahric: İbn Mâce, Ahkâm, Ebû Dâvûd, İcara Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Mahir: Ebu Davuddaki bu hadis’in Aişe r.anha rivayetinden yemeği gönderen annemizin Safiye r.anha olduğu anlaşılmaktadır
- Bāb: ...
- باب ...
Enes (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre: “Rasûlullah (s.a.v.) ödünç olarak bir tabak almıştı da tabak kaybolmuştu, o tabağı sahiplerine tazmin etti.” Tirmizî rivâyet etmiştir. Tirmizî: Bu hadis mahfuz değildir. Bana göre Süveyd, Sûfyân es Sevrî’nin rivâyeti olan hadisi söylemek istemektedir. Sevrî’nin hadisi daha sahihtir. Ebû Dâvûd’un ismi Amr b. Sa’d’tır
- Bāb: ...
- باب ...
Berâ (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: Dayım Ebû Bürde b. Niyâr; elinde bir sancak olduğu halde bana uğramıştı, ben nereye gidiyorsun dedim. O da: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), babasının karısı ile evlenen bir adamın boynunu vurup kendisine başını getirmem için beni görevlendirdi.” Dedi. (Ebû Dâvûd, Hudûd: 26; İbn Mâce, Hudûd: 35) Bu konuda Kurretel, Müzenî’den de hadis rivâyet edilmiştir. Berâ hadisi hasen garibtir. Muhammed b. İshâk bu hadisi Adiyy b. Sabit’den, Abdullah b. Yezîd’den ve Berâ’dan rivâyet etmiştir. Yine aynı şekilde bu hadis Eş’as’dan, Adiyy’den, Yezîd b. el Berâ’dan ve babasından da rivâyet edilmiştir. bu hadis Eş’as’dan, Adiyy’den, Yezîd b. Berâ’dan ve dayısından da rivâyet edilmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Berâ (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: Dayım Ebû Bürde b. Niyâr; elinde bir sancak olduğu halde bana uğramıştı, ben nereye gidiyorsun dedim. O da: “Rasûlullah (s.a.v.), babasının karısı ile evlenen bir adamın boynunu vurup kendisine başını getirmem için beni görevlendirdi.” Dedi. Diğer tahric: Ebû Dâvûd, Hudûd; İbn Mâce, Hudûd Tirmizî: Bu konuda Kurretel, Müzenî’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Berâ hadisi hasen garibtir. Muhammed b. İshâk bu hadisi Adiyy b. Sabit’den, Abdullah b. Yezîd’den ve Berâ’dan rivâyet etmiştir. Yine aynı şekilde bu hadis Eş’as’dan, Adiyy’den, Yezîd b. el Berâ’dan ve babasından da rivâyet edilmiştir. Yine bu hadis Eş’as’dan, Adiyy’den, Yezîd b. Berâ’dan ve dayısından da rivâyet edilmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Zübeyr (r.a.)’den rivâyete göre, Ensardan bir adam hurmalıkları suladıkları harre deresi su yolları ve sulama sırası hakkında Zübeyr’den davacı olmuştu. Bu dereden geçen su önce Zübeyr’in hurmalığına uğrar sonra Ensarî’nin hurmalığına geçerdi. Bir seferinde Zübeyr suyu tutup hurmalığını sulayacağı sırada Ensarî dedi ki: “Suyu bırak ta bize gelsin” fakat Zübeyr kendi hurmalığını sulamadan bırakmak ve sulama sırasını komşusuna vermek istemedi. İki taraf Peygamber (s.a.v.) huzurunda muhakeme oldular ve Rasûlullah (s.a.v.), Zübeyr’e: “Ey Zübeyr tarlanı sula sonra suyu komşusuna doğru salıver” buyurdular. Ensarî öfkelendi ve: “Hala oğlu olduğu için mi onu kayırdın? Dedi. Bu saygısızca söz üzerine Rasûlullah (s.a.v.)’in rengi değişti ve şöyle buyurdu: “Ey Zübeyr bahçeni sula ve suyu bırakma, duvardan aşıncaya kadar.” Zübeyr diyor ki: Şu ayetin bu hâdise hakkında indiğini sanıyorum: “Hayır hayır! Rabbine andolsun ki onlar, aralarında anlaşmazlığa düştükleri her konuda sen Peygamber (s.a.v.)’i hakem yapmadıkça ve sonra senin kararına kalplerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın tam bir teslimiyetle uymadıkça gerçekten inanmış olmazlar.” (Nisa: 65) Diğer tahric: Buhârî, Müsakat Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Şuayb b. ebî Hamza, Zührî’den, Urve b. Zübeyr’den ve Zübeyr’den rivâyet etti ve bu rivâyette “Abdullah b. Zübeyr”den demedi. Yine Abdullah b. Vehb; Leys’den, Yunus’tan, Zührî’den, Urve’den ve Abdullah b. Zübeyr’den birinci rivâyetin bir benzerini bize rivâyet etmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Ukbe b. Mükrem el Ammî el Basrî ve başkaları bize aktararak Muhammed b. Bekir el Bürsanî’den, Hammad b. Seleme’den, Katâde’den,Âsım el Ahvel’den, Hasan’dan ve Semure’den rivâyet ederek şöyle demişlerdir: “her kim evlenmesi haram olan bir kimseyi veya nikahlanamayacağı kan akrabasını köle olarak satın alırsa o köle ve cariye hürdür.” Bu hadiste Âsım el Ahvel’i Muhammed b. Bekir’den başka Hammad b. Seleme’den zikreden kimseyi bilmiyoruz bazı ilim adamları uygulamalarını bu hadise göre yaparlar. Ömer’den “Kim evlenmesi haram olan bir kimseyi veya nikahlanamayacağı kan akrabasını köle olarak satın alırsa o köle ve cariye hürdür” şeklinde de rivâyet edilmiş olup bu rivâyeti Damre b. Rabia, Sevrî’den, Abdullah b. Dinar’dan, İbn Ömer’den rivâyet etmiştir. Bu hadiste Damre’ye uyulmamıştır ve bu hadis, hadisçiler yanında yanlıştır
- Bāb: ...
- باب ...
Rafi’ b. Hadîç (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Her kim sahibinden izinsiz bir kimsenin toprağını ekerse ona ekinden bir şey yoktur, sadece yaptığı masraflar kendisine ödenir.” (Ebû Dâvûd, Büyü: 32; İbn Mâce, Rühûn: 13) Bu hadis hasen garibtir. Bu hadisin Ebû İshâk’ın rivâyetinden olduğunu sadece bu şekliyle Şerik b. Abdullah’ın rivâyetiyle bilmekteyiz. Bazı ilim adamlarının uygulaması bu hadise göre olup Ahmed ve İshâk bunlardandır
- Bāb: ...
- باب ...
Muhammed b. İsmail’e bu hadis hakkında sordum, Bu hasen bir hadistir dedi. Bu hadisin Ebû İshâk’ın rivâyetinden olduğunu sadece Şerik’in rivâyetiyle biliyorum dedi ve şöyle devam etti: Ma’kıl b. Mâlik el Basrî, Ukbe b. el Esam vasıtasıyla Atâ’dan, Rafi’ b. Hadîç’den bu hadisin bir benzerini bize rivâyet etmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Câbir (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Komşu, komşusunun malı satılığa çıktığında öncelikli olarak satın alma hakkına sahiptir. Diğer alıcılar tarafından o komşunun Şüf’a hakkını kullanması beklenir. Aynı yolu kullanacak kadar birbirlerine yakın iseler ve komşuda çok uzak yerlerde ve kayıp olsa bile en fazla o hak sahibidir.” (Ebû Dâvûd, Büyü: 73; İbn Mâce, Şüf’a: 2) Bu hadis garibtir. Bu hadisi Abdulmelik b. ebî Sûfyân’dan başka Atâ’dan ve Câbir’den rivâyet eden bir kimse bilmiyoruz. Şu’be: Abdulmelik b. ebî Süleyman hakkında bu hadisten dolayı söz etmiştir. hadisçilerce güvenilir ve emin bir kimsedir. Buradaki rivâyetinden dolayı Şu’be’den başkasından onun hakkında söz ettiğini bilmiyoruz. Vekî’ bu hadisi, Şu’be yoluyla Abdulmelik b. ebî Süleyman’dan rivâyet etmiştir. Mübarek’in, Sûfyân es Sevrî’den şöyle dediği rivâyet edilmiştir: “Abdulmelik b. ebî Süleyman ilimde mizan yani sağlam bir ölçüdür.” adamlarının uygulaması bu hadise göre olup bir kimse satışa çıkarıldığı anda orada bulunmasa bile komşunun Şüf’asına daha hak sahibidir. Yokluğu uzasa dahi geldiği vakit Şüf’a hakkı onundur
- Bāb: ...
- باب ...
Câbir b. Abdullah (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Şüf’a taksim edilmeyen her şeyde geçerlidir sınırları belirlenip yolları ayrıldığı zaman şüf’a yoktur.” (İbn Mâce, Şuf’a: 3; Ebû Dâvûd, İcara: 73) Bu hadis hasen sahihtir. Bazıları bu hadisi Ebû Seleme vasıtasıyla mürsel olarak ta rivâyet etmişlerdir. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından bazı ilim adamlarının uygulaması bu şekilde Ömer b. Hattâb, Osman b. Affân bunlardandır. Bazı tabiin fıkıhçıları da aynı kanaatte olup Ömer b. Abdulaziz ve başkaları da bunlardandır. Medîneli âlimlerde aynı görüştedirler. Yahya b. Saîd el Ensârî, Rabia b. ebî Abdurrahman, Mâlik b. Enes bunlar arasındadır. Şâfii, Ahmed ve İshâk’ta aynı görüşte olup yolu ve sınırları belirlenmeyen mallarda şüf’a hakkının olduğu kanaatindeler. Yol ve sınır olarak birbirine karışmış olmayan komşuya şüf’a hakkı tanımamaktadırlar. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve başkalarından bazı ilim adamları ise: “Şüf’a komşu için geçerlidir” demekte ve merfu olarak rivâyet edilen Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in şu hadisini delil göstermektedirler: “Evin komşusu eve daha layıktır” “Komşu bitişiğindekine daha layıktır.” Sevrî, İbn’ül Mübarek ve Küfeliler bu görüştedirler
- Bāb: ...
- باب ...
Câbir (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Komşu, komşusunun malı satılığa çıktığında öncelikli olarak satın alma hakkına sahiptir. Diğer alıcılar tarafından o komşunun Şüf’a hakkını kullanması beklenir. Aynı yolu kullanacak kadar birbirlerine yakın iseler ve komşuda çok uzak yerlerde ve kayıp olsa bile en fazla o hak sahibidir.” Diğer tahric: Ebû Dâvûd, Buyu’; İbn Mâce, Şüf’a Tirmizî: Bu hadis garibtir. Bu hadisi Abdulmelik b. ebî Sûfyân’dan başka Atâ’dan ve Câbir’den rivâyet eden bir kimse bilmiyoruz. Şu’be: Abdulmelik b. ebî Süleyman hakkında bu hadisten dolayı söz etmiştir. Abdulmelik hadisçilerce güvenilir ve emin bir kimsedir. Buradaki rivâyetinden dolayı Şu’be’den başkasından onun hakkında söz ettiğini bilmiyoruz. Vekî’ bu hadisi, Şu’be yoluyla Abdulmelik b. ebî Süleyman’dan rivâyet etmiştir. İbn’ül Mübarek’in, Sûfyân es Sevrî’den şöyle dediği rivâyet edilmiştir: “Abdulmelik b. ebî Süleyman ilimde mizan yani sağlam bir ölçüdür.” İlim adamlarının uygulaması bu hadise göre olup bir kimse satışa çıkarıldığı anda orada bulunmasa bile komşunun Şüf’asına daha hak sahibidir. Yokluğu uzasa dahi geldiği vakit Şüf’a hakkı onundur
- Bāb: ...
- باب ...
Hennâd, Ebû Bekir b. Ayyaş vasıtasıyla Abdulaziz b. Rüfey’den, İbn ebî Müleyke’den mana olarak bu hadisin benzerini rivâyet etmiş bu rivâyette “İbn Abbâs’tan” denmemiştir. Aynı şekilde pek çok kimse Abdulaziz b. Rüfey’den benzeri şekilde rivâyet etmiş olup bu rivâyetlerde de “İbn Abbâs’tan” denmemektedir. Bu rivâyet ise Ebû Hamza’nın rivâyetinden daha sahihtir. Ebû Hamza güvenilir bir kimsedir yapılan hatanın Ebû Hamza dışında başka birisinden olması mümkündür
- Bāb: ...
- باب ...
Hennâd, Ebûl Ahvas yoluyla Abdulaziz b. Rüfey’den, İbn ebî Müleyke’den, Ebû Bekir b. Ayyaş’ın hadisinin bir benzerini bize aktarmıştır. adamlarının çoğunluğu şüf’a ancak evlerde ve arazilerde olur demekte ve her şeyde şüf’a olduğu görüşüne katılmamaktadırlar. Bazı ilim adamları: “Her şeyde şüf’a vardır” görüşünde olup birinci görüş daha sahihtir
- Bāb: ...
- باب ...
Zeyd b. Hâlid el Cühenî (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, bir adam buluntu malın durumundan sordu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Bir yıl ilan et özelliklerini iyice tanı sonra onu kullan sahibi gelirse kendisine hemen öde. Adam: Ey Allah’ın Rasûlü kaybolmuş koyunun durumu nedir? Deyince Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Onu al o ya senin ya mü’min kardeşinin yada kurdundur” buyurdu. Adam: “Ey Allah’ın Rasülû yitik develer ne olacak? Diye sordu. Zeyd b. Hâlid dedi ki: “Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) öfkelendi yanakları veya yüzü kızardı ve buyurdular ki: Ondan sana ne! Onun sağlam ayakları ve yanında su tulumu vardır sahibini buluncaya kadar yeter ona…” (Buhârî, Lukata: 2; İbn Mace, Lukata: 1) b. Hâlid’in hadisi hasen sahihtir. Kendisinden değişik şekillerde de rivâyet edilmiştir. Zeyd b. Hâlid’den, Münbais’in azâdlısı Yezîd’in hadisi de hasen sahihtir. Kendisinden değişik şekillerde de rivâyet edilmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Zeyd b. Hâlid el Cühenî (r.a.)’den rivâyete göre yitik malın hükmü soruldu bunun üzerine şöyle buyurdu: “Bir yıl ilan et tanıyan çıkarsa onu ona ver. Aksi halde tüm özelliklerini tespit edip öğren ve kullan sonra sahibi gelirse ödersin.” Diğer tahric: Buhârî, Lukata; İbn Mace, Lukata
- Bāb: ...
- باب ...
Süveyd b. Gafele (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Zeyd b. Sûhan ve Selmân b. Rabia ile birlikte çıkmıştım bir kamçı buldum (İbn Nümeyr rivâyetinde bir kamçı buldum ve onu aldım dedi) Bırak onu dediler, bunun üzerine ben onu yırtıcı hayvanlara yem olarak bırakamam onu alıp kullanacağım dedim. Daha sonra Übey b. Ka’b’e geldiğimde bunun hükmünü sordum durumu kendisine anlattım. Dedi ki: İyi yapmışsın dedi Rasûlullah (s.a.v.) zamanında içerisinde yüz dinar bulunan bir kese bulmuştum onu Rasûlullah (s.a.v.)’e getirdim bir yıl tanıt, ilan et buyurdu. Bir yıl ilan ettim sahibi çıkmadı sonra tekrar Rasûlullah (s.a.v.)’e getirdim. Bir yıl daha tanıt ve ilan et buyurdu. Bir yıl daha ilan ettikten sonra tekrar Rasûlullah (s.a.v.)’e getirdim. Bir yıl daha ilan et tanıt buyurdu. Sonra her türlü özelliklerini tespit et sahibi gelirse keseyi ona ver değilse ondan istifade et” dedi veya buyurdu. Diğer tahric: Buhârî, Lukata; Müslim, Lukata Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Hayber’de, Ömer’in hissesine bir toprak parçası düşmüştü. Ömer: Ey Allah’ın Rasûlü! Hayber’deki bana gelen maldan daha güzel hiçbir mala sahip olmamıştım. Şimdi bu mal hakkında bana ne emredersin? Rasûlullah (s.a.v.) buyurdular ki: Dilersen aslını vakfet mahsulünü sadaka olarak dağıt. Bunun üzerine Ömer onu vakfetti şöyle ki: Aslı yani o arazi parçası satılmayacak, bağışlanmayacak ve miras olarak intikal etmeyecektir. Ömer bu arazinin gelirini fakirlere, yakınlara, köle ve esirleri hürriyetine kavuşturma yolunda, yolda kalmış kimselere ve misafirlere sadaka olarak verdi. O yere mütevelli olan kimsenin o vakfın gelirinden normal şartlarda yemesinde ve bir dostuna yedirmesinde bir günah yoktur. İbn Avn diyor ki: Muhammed b. Sirîn’e bu hadisi hatırlattığımda “Mal toplayıcı olmayarak” dedi. İbn Avn şöyle devam ediyor: Başka bir kimse bu hadisi kırmızı bir deri parçasında “Mal biriktirmemek şartı ile mütevelli olan yiyebilir” şeklinde okumuştur. İsmail diyor ki: ben o hadisi Ubeydullah b. Ömer’in yanında okudum; orada “Sermaye biriktirmemek şartıyla” idi. Diğer tahric: Buhârî, Şurût; Müslim, Vasıyyet Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabından ve başkalarından ilim adamlarının uygulaması bu hadise göredir. Bu vakıf konusunda önceki âlimler arasında toprak veya başka şeyin vakfının caiz olduğu hakkında herhangi bir ihtilaf bilmiyoruz
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyet edilmiştir: Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “İnsan öldüğü zaman amel defteri kapanır ancak şu üç kişinin defteri kapanmaz, sevap yazılmaya devam eder; sadakayı cariye (vakıf), kendisinden istifade edilen ilim ve kendisine dua eden hayırlı salih bir çocuk.” Diğer tahric: Müslim, Vesaya; Ebû Dâvûd, Vesaya Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir
- Bāb: ...
- باب ...
Cabir b. Abdullah (r.a.)’den rivâyete göre, Nebi (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Kim sahipsiz işlenmeyen ölü bir toprağı ekip dikerek canlandırırsa o toprak parçası onundur.” Diğer tahric: Ebû Dâvûd, Harâc Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebyâz b. Hammâl (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, kendisi Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelerek tuz madeninin bulunduğu tuzlanın kendisine verilmesini istedi de Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de ona onu bağışladı. Ebyâz dönüp gidince orada bulunanlardan biri; “Ona neyi bağışladığını biliyor musun? Kesintisiz devamlı akan bir su bağışladın” dedi. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Tuzlayı ondan geri aldı. Bu sefer Ebyâz, erak ağaçlarının bulunduğu yerlerden toprak bağışında bulunmasını istedi de Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Yaşlı develerin erişemedikleri uzak ve ölü araziler olursa olabilir” buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Alkame b. Vâil’in babasından rivâyete göre, Nebi (s.a.v.) Hadremevt’te bir toprak parçasını kendisine vermişti. Mahmûd dedi ki: Nadr bu hadisi bize Şu’be’den aktararak şu ilaveyi yaptı: “O toprağı kendisine vermesi için Muaviye’yi de onunla birlikte gönderdi.” Diğer tahric: Ebû Dâvûd, Haraç Tirmizî: Bu hadis hasendir
- Bāb: ...
- باب ...
Enes (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Bir Müslüman bir ağaç diker veya bir ekin eker de ondan bir insan bir kuş ve hayvan yerse bu yenenler kendisi için sadaka olur.” Diğer tahric: Buhârî, Müzarea; Müslim, Müsakat Tirmizî: Bu konuda Ebû Eyyûb, Câbir, Ümmü Mübeşşir ve Zeyd b. Hâlid’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Enes hadisi hasen sahihtir
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Hayber halkı ile Hayber topraklarında yetişen ürünlerin yarısı kendilerine ait olmak üzere ekincilik anlaşması yaptı.” (Buhârî, Müzarea: 5; Müslim, Müsakat: 1) Bu konuda Enes, İbn Abbâs, Zeyd b. Sabit ve Câbir’den de hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasen sahihtir. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve başkalarından bazı ilim adamlarının uygulaması bu hadise göre olup yarı yarıya üçte bir, dörtte bir nispetinde ziraat ortaklığı yapmakta bir sakınca görmezler. Bazı ilim adamları tohumun toprak sahibinden olmasını tercih etmişlerdir. Ahmed ve İshâk bunlardandır. Bazı ilim adamları ise üçte bir, dörtte bir şeklindeki ziraat ortaklığını hoş karşılamayıp hurmada üçte bir, dörtte bir müsakatta bir sakınca görmüyorlar. Meyvesinin bir kısmını almak şartıyla bir bağın ve hurmalığın asma ve hurmalarının bakımını başkasına vermektir. Mâlik b. Enes ve Şâfii bu görüştedir. Bazı ilim adamları ise ziraat ortaklığının hiçbir şeklinin caiz olmadığını toprağın altın ve gümüş karşılığında kiraya verilebileceğini söylerler
- Bāb: ...
- باب ...
Rafi’ b. Hadîc (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.), bizi faydalı olan bir işten yasakladı. Birimizin bir toprağı olduğunda ürünün bir kısmı karşılığında veya para karşılığında toprağı birisine kiraya verirdik; Rasûlullah (s.a.v.), öyle yapmayınız toprağı olan ya kendi eksin veya ekip dikecek bir Müslüman kardeşine bağışlasın.” Diğer tahric: Buhârî, Müzarea; Müslim, Müsakat
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.): “Ziraat ortaklığını haram kılmadı fakat ortakların birbirlerine karşı toleranslı davranmalarını emretti.” Diğer tahric: Buhârî, Müzarea; Müslim, Müsakat Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Rafi’in hadisinde karışıklık vardır. Bu hadis, Rafi’ b. Hadîç’in amcalarından rivâyet edildi ve yine onun vasıtasıyla amcalarından biri olan Zuheyr b. Rafi’den de rivâyet edilmiştir. Böylece bu hadis Rafi’den değişik şekillerde rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Bu konuda Zeyd b. Sabit ve Câbir’den de hadis rivâyet edilmiştir