Jami At Tirmidhi

...

(32) Kitāb: Chapters On Al-Qadar

(32) ...

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Kader konusunda birbirimizle münakaşa etmekte iken Rasûlullah (s.a.v.) üzerimize çıkageldi o kadar kızdı ki yüzü kızardı yanaklarından sanki kan fışkıracaktı, sonra şöyle buyurdu: “Size bu konuda münakaşa mı emredildi yoksa ben bu konular için mi? gönderildim. Sizden önceki toplumlar bu konuda münakaşa ettikleri için helak olup gittiler. Bu konuda münakaşa etmemenizi istiyorum bu konuda münakaşa etmemenizi istiyorum.” Tirmizî rivâyet etmiştir. Tirmizî: Bu konuda Ömer, Âişe, Enes’den de hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis garib olup sadece Salih el Mürrî’nin rivâyetiyle bilmekteyiz. Salih el Mürrî’nin tek başına rivâyet ettiği pek çok hadis vardır ki onlara asla uyulmaz. BU HADİS-İ ŞERİF’E BENZER İBN-İ MACE’NİN SAHİH RİVAYET’İ İÇİN BURAYA TIKLAYIN

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), buyurdular ki: “Adem ve Mûsâ karşılıklı münakaşa ettiler. Mûsâ dedi ki: Ey Adem, Allah; seni eliyle yaratıp, sana ruhundan üfürüp, can verdi. (Sen de Cennet’te yasak meyveden yemek sûretiyle) insanların Cennet’ten çıkarılmalarına sebep oldun. Adem de dedi ki: Sen de Allah’ın konuşmak için seçtiği Mûsâ’sın, gökleri ve yeri yaratmadan önce Allah’ın benim hakkımda yazdığı bir işi işledim diye beni niçin kınıyorsun? Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), böylece Adem, Mûsâ’ya sağlam delilli konuşmasıyla galip geldi” buyurdu. (Müslim, Kader: 2; İbn Mâce: Mukaddime: 10) Bu konuda Ömer ve Cündüp’den de hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis bu şekliyle Süleyman et Teymî’nin, A’meş’den rivâyeti olarak bu şekliyle hasen sahih garibtir. bazı arkadaşları A’meş’den, Ebû Salih’den ve Ebû Hüreyre’den bu hadisin bir benzerini aktarmışlardır. Bir kısım kimselerde A’meş’den, Ebû Salih’den, Ebû Saîd’den diyerek rivâyet ettiler. Aynı hadis değişik bir şekilde Ebû Hüreyre’den yine rivâyet edilmiştir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abdullah b. Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Ömer: Ey Allah’ın Rasûlü! Dedi; Yapmakta olduğumuz işlerin yeni meydana gelmiş bir iş mi? Yoksa önceden takdir edilip bizim de onu şimdi yaşadığımız kanaatinde misiniz?” Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Ey Hattâb oğlu Ömer önceden takdir edilip tamamlanan bir iş için çalışıp çabalıyoruz. Herkes kendisine takdir edilen işi kolaylıkla başaracaktır. Ne varki; mutluluk ehlinden olan şüphesiz mutluluk için çalışıp çabalayacaktır, Bedbaht yani mutsuz olanlar ise mutsuzluk için çalışıp çabalayacaktır.” Tirmizî rivâyet etmiştir. Tirmizî: Bu konuda Ali, Huzeyfe b. Üseyd, Enes, Imrân b. Husayn’dan da hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasen sahihtir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ali (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) ile beraber olduğumuz bir sırada elindeki değnekle yeri eşelerken birden bire başını göğe kaldırdı ve şöyle buyurdu: “Hiçbir kimse yoktur ki Cennet’teki yeri ve Cehennem’deki yeri bilinmemiş olsun Vekî’: Takdir edilmemiş olsun diyor.” Ashab: “Ey Allah’ın Rasûlü! O halde işi oluruna bırakıp Allah’a tevekkül mü? Edelim” deyince: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Hayır çalışıp çabalayın herkes yaratıldığı şeyi kolaylıkla başaracaktır.” Diğer tahric: Buhârî, Cenaiz; Müslim, Kader Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Muhammed b. Beşşâr, Yahya b. Saîd’den, A’meş’den, Zeyd b. Vehb’den ve Abdullah b. Mes’ûd’tan bize aktarmıştır. Abdullah b. Mes’ûd: Rasûlullah (s.a.v.), bize şöyle anlattı diyerek hadisin bir benzerini rivâyet etmiştir. Tirmizî: Bu konuda Ebû Hüreyre, Enes’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ahmed b. Hasan’dan işittim. Ahmed b. Hanbel’den şöyle işittiğini söyledi: “Yahya b. Saîd el Kattan gibisini şu gözlerim hiç görmedi.” Bu hadis hasen sahih olup, Şu’be ve Sevrî, Â’meş’den bir benzerini rivâyet etmişlerdir. Muhammed b. Âla, Vekî’ vasıtasıyla Â’meş’den ve Zeyd’den bu hadisin bir benzerini aktarmışlardır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Her doğan İslam milleti üzere doğar Anne ve babası onu Yahudî, Hıristiyan ve Müşrik yaparlar. Denildi ki: Ya Yahudî Hıristiyan ve müşrik olmadan önce ölenler? Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), onlar yaşamış olsalardı onların ne yapacaklarını Allah en iyi bilendir.” (Müslim, Kader:)

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), sık sık “Ey kalpleri halden hale değiştiren Allah’ım kalbimi dinin üzere sabit kıl demeyi çokça yapardı. Ey Allah’ın Rasûlü dedim sana ve getirdiğin şeriata inandık bu durumda hala bizim hakkımızda korkuyor musun? Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: Evet çünkü kalpler Allah’ın iki parmağı arasındadır, onları dilediği şekilde evirip çevirir.” (Müslim, Kader: 3) Bu konuda Nevvâs b. Sem’an, Ümmü Seleme, Abdullah b. Amr ve Âişe’den de hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasendir. Aynı şekilde pek çok kişi bu hadisi böylece Â’meş’den, Ebû Sûfyân’dan ve Enes’den rivâyet etmişlerdir. Bazıları da Â’meş’den, Ebû Sûfyân’dan, Câbir’den rivâyet etmişlerdir. Ebû Sûfyân’ın Enes’den rivâyeti daha sahihtir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abdullah b. Amr b. As’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir gün elinde iki kitap olduğu halde çıkageldi ve şöyle buyurdu: Bu iki kitabın ne olduğunu biliyor musunuz? Biz de hayır Ey Allah’ın Rasûlü! Sen bize bildirirsen biliriz dedik. Bunun üzerine sağ elindeki kitap için; bu kitap alemlerin rabbinden bir kitap olup Cennetlik kimselerin isimleri babalarının isimleri ve kabilelerin isimleri bu kitaptadır. Cennetliklerin sonuncusuna varıncaya kadar yazılmış ve toplanmıştır. Bunların sayısı artırılıp eksiltilmeyecektir. Sonra sol elindeki kitap için, bu kitap ta alemlerin Rabbin’den bir kitap olup Cehennemlik kimselerin, babalarının ve kabilelerinin isimlerini içermekte olup Cehennemliklerin sonuncusuna varıncaya kadar yazılmış ve toplanmıştır. Bunların sayısı da artırılıp eksiltilmeyecektir, buyurdu. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabı Ey Allah’ın Rasûlü! Dediler. Durum önceden tamamlanmış ve bitirilmiş ise çalışıp çabalamamız ne işe yarar? Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: Dosdoğru olun! Hayırlı amellerinizi artırın. Çünkü Cennetlik kişinin ameli hangi işi işlerse işlesin Cennetlik kişilerin ameliyle son bulacaktır. Cehenneme girecek kimse de hangi ameli işlemiş olursa olsun onun ameli de Cehennemlik kişilerin amelleriyle son bulacaktır. Sonra Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), O iki kitabı elinden bıraktı ve şöyle buyurdu: “Rabbiniz kulların yapacakları her şeyi bildiğinden dolayı ona göre kaderlerini yazıp bitirmiştir. Bir kısmı Cennetlik bir kısmı da Cehennemlik olacaktır.” (İbn Mâce, Mukaddime: 10) Bekir b. Mudar vasıtasıyla Ebû Kâbîl’den bu hadisin bir benzerini bize rivâyet etmiştir. Bu konuda İbn Ömer’den de hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasen garibtir. Kâbîl’in ismi: Hubey b. Hânî’dir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Allah bir kulu hakkında hayır isterse o kulunu kullanır. Bunun üzerine, Ey Allah’ın Rasûlü! Denildi, O kulu nasıl kullanır? Rasûlullah (s.a.v.): “Ölümünden önce onu Salih amel işlemeye muvaffak kılar” buyurdular. Diğer tahric: İbn Mâce, Mukaddime Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

İbn Mes’ûd (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) aramızda otururken kalkıp bir hutbe verdi ve şöyle dedi: “Bulaşıcılık yoktur.” Bir bedevi dedi ki: Uyuz bir deveyi ağıla alıyoruz sonunda tüm develer uyuz oluyor. Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: Peki ilk deveyi uyuz yapan kimdir? Bulaşıcılık ve uğursuzluk diye bir şey yoktur. Allah her canlıyı yaratmış onun hayatını rızkını ve başına geleceklerini de takdir etmiştir. Tirmizî rivâyet etmiştir. Tirmizî: Bu konuda Ebû Hüreyre, İbn Abbâs ve Enes’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Basralı Muhammed b. Amr b. Safvân es Sekafî’den işittim Ali b. Medînî’nin şöyle söylediğini işittiğini bize aktardı: “Bana rükün ile makam arasında yemin ettirilse Abdurrahman b. Mehdî’den daha âlim bir kimse görmediğine yemin ederim.” Mahir: Bulaşıcı hastalığın olduğu bilinmektedir, Nebi s.a.v.'in söylediği ama yanlış anlaşılan şudur; Hastalık kendi başına bir güç değildir, onu yaratan kim'e isabet edeceğini takdir eden ALLAH C.C. dur. İnsanoğlu bu tür hastalığa karşı tedbir de almalıdır. Tedbir takdiri değiştirir mi dersen, hayır değiştirmez ama takdirin ne olduğunu da biz bilmeyiz ve zaten biz dünyada bize verilen iradeyle izin verilen ölçüde hareket edip ahiret'e hazırlanmakla görevliyiz, bilim adamlarının çabaları bu izin verilen sınırları aşamayacaktır, önce birşey bulduklarını sanmakta daha ilerledikçe de duvar'a toslamaktalar. Bilenleriniz, lazarus etkisini, fizik ile quantum fiziği arasındaki çelişkiyi bir araştırsın

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Câbir b. Abdullah (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Bir kul hayır ve şerrin Allah’tan olduğuna iman etmedikçe; hatta başına gelen bir şeyin kendisinden şaşırıp başka bir tarafa gitmeyeceğine kendisini atlayan bir şeyin de kendisine dönüp gelmesine imkan olmadığına kesinlikle bilmedikçe gerçek imana erişmiş olamaz.” Tirmizî rivâyet etmiştir. Tirmizî: Bu konuda Ubade, Câbir, Abdullah b. Amr’dan da hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis garib olup sadece Abdullah b. Meymun’un rivâyetiyle bilmekteyiz. Abdullah b. Meymûn ise münker hadisler aktaran birisidir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Matar b. Ukâmis (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Allah bir kulunun bir yerde ölmesine hükmettiği vakit o kulunun işini oraya yöneltir.” (Müsned: 20980) Bu konuda Ebû Azze’den de hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis hasen garibtir. Matar b. Ukâmis’in Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den bundan başka hadis rivâyet ettiğini bilmiyoruz

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Azze (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Allah bir kulun bir yerde ölmesine hükmetti ise o kimse için oraya veya orada kendisine bir iş çıkarır.” Tirmizî rivâyet etmiştir. Tirmizî: Bu hadis sahihtir. Ebû Azze sahabî olup ismi Yesâr b. Abd’tir. Ebû’l Melih’in ismi ise Âmir b. Üsâme b. Umeyr el Hûzelî’dir, kendisine Zeyd b. Üsâme de denilir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Huzâme (r.a.)’ın babasından rivâyete göre: Bir adam Rasûlullah (s.a.v.)’e geldi ve şöyle dedi: “Ey Allah’ın Rasûlü okumak ve ilaç kullanmak şeklindeki tedavi yollarımız ve yaptığımız perhizlerin Allah’ın kaderinden bir şeyi önleyeceği görüşünde misiniz? Rasûlullah (s.a.v.) onlarda Allah’ın kaderindendir” buyurdu. Diğer tahric: Müslim, Kader Tirmizî: Bu hadisi sadece Zührî’nin rivâyetiyle bilmekteyiz. Pek çok kimse aynı hadisi Sûfyân vasıtasıyla Zührî’den, Ebû Huzâme’den ve babasından rivâyet etmişlerdir ki bu rivâyet daha sağlamdır. Yine değişik kimseler Zührî’den, Ebû Huzâme’den ve babasından aynı hadisi bize rivâyet etmişlerdir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Ümmetimden iki grup vardır ki onların İslam’dan hiçbir payları yoktur; Mürcie ve Kaderiyye.” Diğer tahric: İbn Mâce, Mukaddime Tirmizî: Bu konuda Ömer, İbn Ömer, Rafî’ b. Hadîç’den de hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis garib hasen sahihtir. Muhammed b. Rafî’, Muhammed b. Bişr vasıtasıyla Selam b. ebî Amre’den, İkrime ve İbn Abbâs’tan bu hadisin bir benzerini rivâyet etmiştir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abdullah b. Şıhhîr (r.a.)’in babasından rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Adem oğlunun her birinin çevresini doksan dokuz ölüm tehlikesi kuşatmış durumdadır. Bu tehlikeleri atlatmış olsa bile ihtiyarlık tehlikesiyle karşı karşıya kalır ve neticede ölür gider.” Tirmizî rivâyet etmiştir. Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Sadece bu şekliyle bilmekteyiz. Ebûl Avvam, Imrân’ın künyesi olup İbn Dâvûd el Kattan da denilir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Sa’d b. ebî Vakkâs (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Ademoğlunun, Allah’tan kendisine takdir olunana razı olması onu mutlu eder. Kazaya razı olmayı terk etmesi ise onun bedbahtlığındandır. Yine Allah’tan hayır dilemeyi terk etmesi de bedbahtlığından olup, Allah’ın takdir ettiklerine kızgın olması da yine bedbahtlığındandır. Diğer tahric: Müsned: 1368 Tirmizî: Bu hadis garibtir. Bu hadisi sadece Muhammed b. Humeyd’in rivâyetiyle bilmekteyiz. Bu kimseye Hammad b. ebî Humeyd’de denmektedir. Ebû İbrahim el Medenî’de denilmektedir. Hadisçiler yanında pek sağlam kişi sayılmaz

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Nafi’ (r.a.)’den rivâyete göre: “İbn Ömer’e bir adam gelerek falan kimsenin sana selamı var dedi. Bunun üzerine; Abdullah b. Ömer şöyle dedi: Bana gelen bilgilere göre o kimse dine bid'at sokarak kader'i inkar etmiş biridir. Eğer gerçekten bid'at sokmuş biri ise benden ona selam söyleme; çünkü ben Rasûlullah (s.a.v.)’den bu ümmet'te veya ümmetimde kaderi inkar edenler yüzünden topluca yere batma olayları şekil değişimi şeklindeki belalar ve taşlar altında kalmak gibi felaketler ve yıkıntılar altında kalmak şeklinde toplu ölümler olacaktır.” Diğer tahric: Müslim, Kader; İbn Mâce, Fiten Tirmizî: Bu hadis hasen sahih garibtir. Ebû Sahr’ın ismi Humeyd b. Ziyâd’tır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

İbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Ümmetim arasında kaderi yalanlayanlar yüzünden topluca yerin dibine girme olayları ve şekil değişimi şeklindeki belalar meydana gelecektir.” Diğer tahric: Müslim, Kader; İbn Mâce, Fiten

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle demiştir: “Altı kişi vardır ki, ben, Allah ve her peygamber onları lanetlemiş yani Allah’ın rahmetinden uzak kalmalarını istemiştir. 1- Allah’ın kitabına ilave yapan, 2- Kaderi yalanlayan, 3- Allah’ın alçak saydıklarını yüksek göstermeye çalışan ve yüksek saydıklarını alçaltmaya çaba gösterenzorbalar, 4- Allah’ın haram kıldıklarını helal sayanlar, 5- Ehli beytimden olup yine haramları helal sayanlar, 6- Sünnetimden yüz çevirip sünnetimi terk edenler.” (Tirmizî rivâyet edilmiştir.) Aynı şekilde Abdurrahman b. eb’îl Mevalî’den de hadis rivâyet edilmiştir. Yine bu hadis Ubeydullah b. Abdurrahman b. Mevheb’den, Amre’den ve Âişe’den de rivâyet edilmiştir. Sûfyân es Sevrî, Hafs b. Gıyas ve pek çok kimse bu hadisi Ubeydullah b. Abdurrahman b. Mevhib’den, Ali b. Hüseyin’den mürsel olarak rivâyet etmişlerdir ki bu rivâyet daha sahihtir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abdulvahid b. Süleym (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: Mekke’ye geldim, Atâ b. ebî Rebah’la karşılaştığım da kendisine: “Ey Ebû Muhammed” dedim. Basralılar kader konusunda dengesiz şeyler söylüyorlar ne dersin? Dedi ki: Evladım Kur’ân okuyor musun? Ben de evet dedim, Zuhruf sûresini oku dedi; Bende: “Ha mîm, düşün gerçekleri ortaya koyan bu kitabı, onu düşünüp kavrayabilesiniz diye Arapça olarak indirdik O Kur’ân katımızda bulunan ana kitapta mevcut olup şân, büyüklük ve hikmetlerle doludur” diye Zuhruf sûresinin dört ayetini okudum. Bunun üzerine, Ana kitap nedir bilir misiniz? Dedi. Allah ve Rasûlü bilir dedim. Dedi ki: O öyle öyle bir kitap veya yazgıdır ki; Allah gökleri ve yeri yaratmadan önce Allah’ın yazmış olduğu bir kitaptır ki içersinde Firavunun Cehennemlik olduğu ve ‘’Tebbet yeda ebi lehebin ve tebbe (Ebu Leheb’in iki eli kurusun, kurudu da)’’ (ayetide orada yazılıdır. ) Atâ' diyor ki: Rasûlullah (s.a.v.)’in sahabesi Ubâde b. Sâmit’in oğlu Velid ile karşılaştım ve kendisine; ölümü esnasında babasının vasiyeti nasıldı? Diye sordum. Dedi ki: Babam beni çağırdı ve şöyle dedi: Ey evladım Allah’a karşı devamlı sorumluluk bilinci içerisinde ol iyi bilki Allah’a karşı sorumluluk bilincine ulaşabilmek ancak Allah’a inanmak ve hayır ve şer her türlü kaderin Allah’tan olduğuna imanla mümkündür. Bu inanç dışında bir inançla ölürsen Cehenneme girersin çünkü ben Rasûlullah (s.a.v.)’in şöyle buyurduğunu işittim: Allah önce kalemi yarattı ve yaz buyurdu. Kalem ne yazayım dedi. Allah’ta kaderi ve ebediyete kadar olup bitecek her şeyi yaz buyurdu. Tirmizî rivâyet etmiştir. Tirmizî: Bu hadis bu şekliyle garibtir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abdullah b. Amr (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.)’den şöyle buyurduğunu işittim: “Allah; her şeyi ve herkesin kaderini gökler ve yeryüzü yaratılmadan elli bin sene önce yazıp takdir etmiştir.” Diğer tahric: Müslim, Kader, Abdullah b. Ahmed b. Hanbel, es-Sünne, 11/387-388, H.no:842; 11/394, H.no:856; Sahih: Müsned, 11/169, H.no:6579; Abd b. Humeyd, 1/136, H.no:343; İbn Hıbbân, XIV/508, H.no:6137; Bezzâr, VI/426, H.no:2456; Beyhaki, l'tikâd, i/136; Deylemi, Fırdevs, IH/208, H.no:4591. Tirmizî: Bu hadis hasen sahih ğaribtir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Kureyş müşrikleri Rasûlullah (s.a.v.)’in yanına gelerek kader konusunda tartışmaya girdiler de şu ayetler nazil oldu: “Yüzükoyun ateşe sürüklenecekleri o gün onlara şöyle denilecek: Cehennem ateşinin yakışını tadın bakalım şüphesiz biz her şeyi belli bir plan ve ölçüye göre yarattık.” (Kamer Sûresi: 48-49) Diğer tahric: Müslim, Kader; İbn Mâce, Mukadiime Tirmizî: Bu hadis sahihtir. Kubeysa ve Abdurrahman b. Zeyd, geçen hadisin bir benzerini bize aktarmışlardır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Hainlik eden erkek ve kadının, bir müslümana zina iftirasında bulunup ceza gören erkek ve kadının, Müslüman kardeşine kin besleyenin, yalancı şâhidliği denenmiş olanın, bir ailenin hizmetçisinin o aile hakkındaki şâhidliği ve azâdlı oluşu veya akraba oluşu şüpheli olan kimselerin şâhidliği caiz değildir.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) hadiste geçen “Kanî” kelimesinin tabi olan manasında olduğunu söylemiştir. hadis garibtir. Bu hadisi sadece Yezîd b. Ziyad ed Dımışkî’nin rivâyetiyle bilmekteyiz. Yezîd’in hadis konusunda zayıf olduğu kaydedilmiştir. Bu hadisin Zührî’nin rivâyetinden olduğu sadece Yezîd’in rivâyetiyle bilinmektedir. konuda Abdullah b. Amr’dan da hadis rivâyet edilmiştir. bu hadisin manasını pek bilemiyoruz, bana göre sened yönünden bu hadis sahih değildir. Bu konuda ilim adamları akrabanın akrabaya şâhidliği caizdir derler. İlim adamları babanın çocuğuna, çocuğun babasına şâhidliği konusunda ihtilaf etmişlerdir. İlim adamlarının çoğunluğu babanın çocuğuna çocuğunda babasına şâhidliğini caiz görmezler. Bazı ilim adamları ise Adil olduğu durumda babanın çocuğuna şâhidliği caizdir derler. Aynı şekilde çocuğunda babasına şâhidliği geçerlidir. Kardeşin kardeşe şâhidliğinde ihtilaf yoktur. Her akrabanın akrabasına şâhidliği de geçerlidir. Şâfii diyor ki: Aralarında düşmanlık bulunan iki kişiden birinin diğerine şâhidliği adil de olsa caiz değildir. Abdurrahman b. A’rec’in Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den mürsel olarak rivâyet ettiği “Kin tutan ve düşmanlık yapanın şâhidliği caiz değildir.” Hadisini de delil olarak kabul etmiştir. Yani bu hadiste şöyle denmek istiyor. Birbirine düşmanlık ve kin besleyenlerin şâhidlikleri caiz değildir