Jami At Tirmidhi
...
(48) Kitāb: Chapters on Supplication
(48) ...
- Bāb: ...
- باب ...
Muhammed b. Beşşâr, Abdurrahman b. Mehdî vasıtasıyla Imrân el Kattan’dan bu senedle hadisin bir benzerini bize aktarmıştır
- Bāb: ...
- باب ...
Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, Nebi (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Duâ ibadetin iliği beyni ve özüdür.”
- Bāb: ...
- باب ...
Numân b. Beşîr (r.a.)’den rivâyete göre: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Duâ ibadettir.” Sonra mü’min sûresi 60. ayetini okudu: “Ama Rabbiniz buyuruyor ki: “Bana duâ edin, duânızı kabul edeyim. Şüphesiz ki, bana kulluk etmekten ululuk taslayarak çekinenler, aşağılık bir halde Cehenneme gireceklerdir.”
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kim Allah’tan istemezse duâ etmezse Allah o kişiye gazablanır.” Diğer tahric: İbn Mace, Dua Had. no: 3827 Tirmizî: Vekî’ ve başkaları Ebû’l Melîh’den bu hadisi rivâyet etmişlerdir. Bu hadisi sadece bu şekliyle bilmekteyiz. Ebû’l Melih’in ismi Sabîh’tır. Muhammed’den işittim şöyle diyordu: Ebû’l Melih’e, Farisi de denilir. İBN-İ MACE HADİS’İ VE AÇIKLAMA İÇİN BURAYA TIKLAYIN
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Musa el Eşarî (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) ile birlikte bir savaşta idik. Savaşı bitirince Medîne’ye döndük insanlar tekbir getirerek seslerini yükselttiler. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Rabbiniz sağır değildir. Uzakta da değildir; O her yerdedir.” Ebû Musa dedi ki: Ey Abdullah b. Kays! Sana Cennetin hazinelerinden bir hazineyi haber vereyim mi? “La havle vela kuvvete illa billah.”
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Büsr (r.a.)’den rivâyet edilmiştir. Bir adam: “Ey Allah’ın Rasûlü! İslamın nafile ibadetleri bana ağır geldi, devamlı yapabileceğim bir şey ver ki ona sarılayım” dedi. Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Dilin devamlı olarak Allah’ı hatırlayarak ıslak kalmalı.” Diğer tahric: İbn Mâce, Edeb Tirmizî: Bu hadis bu şekliyle hasen garibtir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Saîd el Hudrî (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.)’e: “Kıyamet günü Allah’a derece bakımından kulların hangisi üstündür” diye soruldu da Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Allah’ı her an gündemde tutan erkek ve kadınlardır.” “Ey Allah’ın Rasûlü! Allah yolunda savaş eden gaziden de mi üstündür?” dedim. Şöyle buyurdular: “Kılıcını kırılıncaya kadar ve her tarafı kana bulanıncaya kadar kafir ve müşriklere vursa dahi Allah’ı her an ve her yerde gündemde tutan kimse derece bakımından daha değerlidir.”
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû’d Derdâ (r.a.)’den rivâyete göre, Nebi (s.a.v) şöyle buyurdu: “Dikkat edin! Amellerinizin en hayırlısını Allah katında en değerlisini altın ve gümüş dağıtmaktan daha hayırlı ve derecelerinizi daha yükselten, düşmanla karşılaşıp sizin onların boyunlarını, onların da sizin boyunlarınızı vurmanızdan daha hayırlı bir şeyi size haber vereyim mi? Ashab: “Evet” dediler. Rasûlullah (s.a.v.) de: “Her zaman ve her zeminde Allah’ı devamlı hatırlayıp gündemde tutmaktır.” Muâz b. Cebel dedi ki: “Allah’ın azabından kişiyi en iyi kurtaran her zamanda ve her zeminde Allah’ı gündemden çıkarmayıp her an hatırlamaktır.”
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre ve Ebû Saîd el Hudrî (r.anhüma)’dan rivâyete göre, Nebi (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Bir gurup insan bir yerde toplanıp Allah’ı gündemde tutmak için onun dinini öğrenmeye çalışırlarsa melekler onların etrafını çevirir. Allah’ın rahmeti onları kaplar ve üzerlerine huzur iner Allah onları kendi huzurundaki melekler yanında anar.”
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Saîd el Hudrî (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: Muaviye bir gün mescide çıktı ve toplu halde olan bir guruba sizi burada oturtan sebeb nedir? diye sordu. Onlar da: “Allah’ın verdiği nimetleri hatırlayıp onu daima gündemde tutmak ve onun rızasını kazanmak için dinimizi öğrenmek için oturuyoruz” dediler. Muaviye: “Allah hakkı için sizi burada oturtan sebep bu mudur?” dedi. Onlar da: “Vallah’i sadece bu sebeple burada oturmaktayız” dediler. Muaviye: Dikkat ediniz sizi töhmet ettiğimden dolayı sizden yemin istemiş değilim. Rasûlullah (s.a.v.)’e karşı benim yakınlık derecemde olup ta kendisinden benden daha az hadis rivâyet eden yoktur. Rasûlullah (s.a.v.), ashabından meydana gelmiş bir topluluğun yanına çıkmış ve: “Sizi bu toplulukta oturtan sebep nedir?” diye sormuştu. Onlar da şöyle demişlerdi: “Allah’ı hatırlayıp ona hamdetmek ve bizi İslam üzere hidayet ettiği için ve bize lutfuyla muamele ettiği ve bize her türlü nimetleri verdiği için hamdedip şükretmek için oturduk.” Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Allah hakkı için sizi oturtan sebep sadece bu mudur?” Onlar da: “Allah hakkı için bizi oturtan sebep budur” dediler. Rasûlullah (s.a.v.) buyurdular ki: “Dikkat ediniz size karşı bir töhmetten dolayı sizden yemin istemiş değilim. Ne varki Cibril bana geldi ve meleklere karşı Allah’ın sizinle övündüğünü bildirdi.”
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Bir topluluk ki bir yerde oturur ve orada Allah’ı hatırlamazlar ve Nebiine salavat getirmezlerse o toplantı onların günahlarını artırıp onlara vebal olur. Allah dilerse onlara azab eder, dilerse onları bağışlar.”
- Bāb: ...
- باب ...
Câbir (r.a.), Nebi (s.a.v)’in şöyle dediğini işitmiştir: “Her bir Müslüman, Allah’a duâ ettikçe Allah onun dileğini yerine getirir ve benzeri bir kötülüğünü ondan siler. Bu duâ günah için ve akraba ile bağını koparmak için olmadığı sürece böylece devam eder.”
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Sıkıntılı ve ızdıraplı anlarda duâsının Allah tarafından kabul edilmesi her kimi sevindirirse bolluk ve rahat zamanlarında duâsını çoğaltsın.” Tirmizî rivâyet etmiştir. Tirmizî: Bu hadis garibtir
- Bāb: ...
- باب ...
Câbir (r.a.), Nebi (s.a.v)’in şöyle söylediğini işitmiştir: Zikrin en değerlisi “La ilahe illallah” tır. Duânın en değerlisi ise “Elhamdilillah” tır. Diğer tahric: İbn Mâce, Edeb Tirmizî: Bu hadis hasen garib olup sadece Musa b. İbrahim’in rivâyetiyle bilmekteyiz. Ali b. el Medîni ve pek çok kimse bu hadisi Musa b. İbrahim’den rivâyet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.) tüm zamanlarında ve her yerde Allah’ı hatırlar ve onu gündeminden hiç eksik etmezdi.”
- Bāb: ...
- باب ...
Ubey b. Ka’b (r.a.)’den rivâyete göre; Rasûlullah (s.a.v.) bir kimseyi hatırlayıp duâ ettiği zaman önce kendisinden başlardı
- Bāb: ...
- باب ...
Ömer b. Hattâb (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.), duâda ellerini kaldırdığı zaman onları yüzüne sürmedikçe indirmezdi.” Muhammed b. Müsenna kendi rivâyetinde: “Onları yüzüne sürmedikçe indirmezdi” demektedir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Sizden birinizin duâsı acele etmediği ve duâ ettim fakat benim duâm kabul edilmedi demediği takdirde kabul edilecektir.” (Buhârî, Deavat: 27; Müslim, Zikir: 17) Bu hadis hasen sahihtir. Ebû Ubeyde’nin ismi Sa’d’tır. Abdurrahman b. Ezher’in azâdlı kölesidir. Abdurrahman b. Avf’ın azâdlısı olduğu da söylenir. Abdurrahman b. Ezher ise Abdurrahman b. Avf’ın amcasının oğludur. Bu konuda Enes (radıyallahü anh)’den de hadis rivâyet edilmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Osman b. Affân (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: Bir kimse her gün ve her gece üç kere: "Bismillahillezi lâ yadurru mea ismini şey'un fil ardi velâ fissemai ve huvessemîu'l alîm “İsmi anılıp O’nun adına hareket edildikçe yerde ve gökte hiçbir şeyin zarar veremediği her şeyi duyan ve bilen Allah adıyla…” derse hiçbir şey ona zarar veremez. Ebân, kısmî Felç’e uğramıştı. Bu hadisi aktarırken dinleyicilerden bir kimse ona bakmaya başladı. Ebân da o'na dedi ki: “Ne bakıyorsun?” hadis sana aktardığım gibidir. Fakat ben bu hastalığa yakalandığım gün Allah’ın kaderi benim için gerçekleşeceği için söyleyememiştim
- Bāb: ...
- باب ...
Sevbân (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Her kim akşam olduğunda: Rab olarak Allah’tan, din olarak İslam’dan, Nebi olarak Muhammed’den hoşnudum ben, salat ve selam ona olsun” derse bu kimseyi memnun etmesi Allah üzerine bir hak olur. (Radiytu billahi Rabben ve bi islami dinen ve Muhammedi sallallahu aleyhi ve sellem Nebiyyen)
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Mes’ûd (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) akşamleyin şöyle buyurmuştur: “Biz ve tüm evren Allah sayesinde akşama ulaştı. Eksiksiz tüm övgüler O Allah’a mahsustur. Ondan başka ilah yok sadece tek olarak o var onun ortağı da yok.” Râvî diyor ki: Bu konuda şöyle söylediğini de zannediyorum: “Evren tümüyle onundur. Her türlü eksiksiz övgüler ona aittir. O’nun her şeye gücü yeter. Ey Allah’ım senden bu gece ve sonraki gecelerin hayrını dilerim. Bu gece ve sonraki gecelerin şerrinden de sana sığınırım. Tembellikten ve ihtiyarlığın bunaklığından, Cehennem ve kabir azabından da sana sığınırım.” Sabaha çıktığında da aynen bu duâyı okurdu: “Biz ve tüm evren Allah’ın sayesinde sabaha ulaştık eksiksiz övgüler Allah’adır…” diye
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) ashabına duâ öğretir ve şöyle buyururdu: Sabahladığınızda şöyle deyin: “Allah’ım senin izin ve yardımınla sabahladık ve akşamladık ve yine senin izin ve yardımınla yaşar ve ölürüz, dönüşümüzde sanadır. Akşama çıktığınızda da aynı şekilde: “Allah’ım senin izin ve yardımınla akşama çıktık ve sabahladık ve yine senin iznin ve yardımınla yaşar ve ölürüz, dönüşümüzde sanadır.” Diğer tahric: İbn Mace, Dua Tirmizî: Bu hadis hasendir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ebû Bekir: Ey Allah’ın Rasûlü! Sabah ve akşam söyleyeceğim bir şeyi bana öğret. Rasûlullah (s.a.v.) de şöyle buyurdu: De ki: “Hiç kimsenin bilemeyeceği ve olup biten her şeyi bilen sensin. Gökleri ve yeri yaratan sensin. Her şeyin ve herkesin hayatını programlayan ve sahibi sensin. Senden başka gerçek ilah olmadığına ben şâhidlik ederim. Benliğimin şerrinden, şeytanın şerrinden ve şirkinden sana sığınırım.” Rasûlullah (s.a.v.): “Sabah akşam ve yatağına uzandığında bunları söyle” buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Şeddâd b. Evs (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.): “İstiğfar’ın efendisini sana öğreteyim mi?” buyurdu ve: “Allah’ım sensin benim Rabbim, senden başka gerçek ilah yok. Beni yarattın ben de senin kulunum. Ben gücüm yettiğince sana verdiğim sözüm ve senin va’din üzereyim. Yaptıklarımın şerrinden sana sığınırım. İşte verdiğin nimetlerle senin huzurundayım günahlarımla huzurundayım. Beni affet çünkü günahları ancak sen affedersin.” Sizden her kim bunu akşamleyin söyler sabaha varmadan da ölürse Cennet kendisine vâcib olur. Sabah söyler ve akşama varmadan da ölürse yine o kimseye Cennet vâcib olur
- Bāb: ...
- باب ...
Berâ b. Âzib (r.a.)’den rivâyete göre, Nebi (s.a.v) şöyle buyurdu: “Sana yatacağında söyleyeceğin bazı duâlar öğreteyim mi? Onları söylediğin gece ölürsen fıtrat üzere tertemiz ölürsün, sabaha çıkarsan hayır kazanmış olarak sabahlamış olursun; “Allah’ım irademi sana teslim ettim yönümü sana çevirdim senden korkup seni isteyerek işlerimi sana bıraktım sırtımı sana dayadım senden kaçıp kurtulmak ancak sana dönmekle mümkündür. İndirdiğin kitaba ve gönderdiğin Nebie iman ettim.” Berâ diyor ki: “Ben gönderdiğin Rasûle dedim…” Bunun üzerine Nebi (s.a.v) göğsüme vurdu ve; “gönderdiğin Nebiye” de buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Rafi’ b. Hadîç (r.a.)’den rivâyete göre, Nebi (s.a.v) şöyle buyurmuştur: Sizden biriniz yatağına girince sağ yanı üzere yatıp şöyle desin: “Allah’ım irademi sana teslim ettim yönümü sana çevirdim. Sırtımı sana dayadım. İşlerimi sana bıraktım. Senden kaçıp kurtulmak ancak sana dönmekle mümkündür. Senin kitabına ve elçine iman ettim.” O kişi bunu söylediği gece ölürse Cennete girer
- Bāb: ...
- باب ...
Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.), yatağına girdiğinde şöyle duâ ederdi: “Bizi yedirip doyuran bizi içirip kandıran, ihtiyaçlarımızı gideren ve bizi meskenlerimizde barındıran Allah’a hamdolsun. İhtiyaçlarını karşılayacak kimsesi olmayan ve barınak yeri olmayan nice kimseler vardır.”
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Saîd el Hudrî (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: Her kim yatağına girdiğinde üç kere: “Kendisinden başka gerçek ilah bulunmayan daima diri ve başkasına ihtiyacı olmayan yüce Allah’tan bağışlanmamı ister, O’na tevbe edip O’na yönelirim.” Bu duâyı yaparsa Allah o kimsenin günahlarını denizin köpükleri kadar olsa da ağaçların yaprakları sayısı kadar olsa da, çöllerin kumları sayısı kadar olsa da, dünya günleri sayısınca olsa da bağışlar
- Bāb: ...
- باب ...
Huzeyfe b. Yemân (r.a.)’den rivâyete göre, Nebi (s.a.v), uyumak istediği zaman elini başının altına koyar ve şöyle derdi: “Allah’ım kullarını mahşerde topladığın veya mahşerde kaldırdığın gün beni azabından koru.”
- Bāb: ...
- باب ...
Berâ b. Âzib (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.), uyuyacağı zaman sağ elini yastık yapar ve şöyle derdi: “Kullarını mahşerde kaldıracağın gün beni azabından koru.”
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.): Herhangi birimiz yatacağında bize şöyle dememizi emrederdi: “Allah’ım Ey göklerin ve yerlerin Rabbi, bizim ve her şeyin rabbi, taneyi ve çekirdeği yaran, Tevrat’ı, İncil’i ve Kur’ân’ı indiren! Her şerlinin şerrinden sana sığınırım ki her şeyin iradesi senin elindedir. Önce sensin senden önce hiçbir varlık yoktur. Ahir olan sensinsenden sonra hiçbir varlık yoktur. Zahir olan sensin senin üzerinde hiçbir varlık yoktur. Bâtın sensin senin ötende hiçbir şey yoktur. Benim borçlarımı ödettir ve beni fakirlikten kurtar.”
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.)’in şöyle buyurduğu rivâyet edilmiştir: “Biriniz yatağından kalkıp tekrar oraya döndüğünde elbisesinin eteğiyle yatağın içersini üç kere çırpıp temizlesin çünkü kendisinden sonra o yerini kimin işgal ettiğini bilemez. Yattığı zamanda şöyle desin: Ey Rabbim senin adınla yatağa yanımı koydum ve senin vereceğin güç kuvvet ve izinle o yataktan yanımı kaldıracağım. Eğer ruhumu tutarsan ona rahmet et. Şayet ruhumu alıp götüreceksen Salih kullarını muhafaza ettiğin yerde ruhunu muhafaza et.” Uyandığında da şöyle desin: “Vücuduma sıhhat ve afiyet veren Allah’a hamdolsun. Ruhumu bana geri çeviren ibadet ve kulluk yapmama izin veren Allah’a hamdolsun.”
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.), yatağına yatacağı zaman avuçlarını bir araya getirir onlara üfürerek o ikisi içerisine İhlas, Felak ve Nas sûrelerini okur sonra o avuç içleriyle vücudunun ulaşabileceği kadar yerlerini sıvazlardı. Bu işe başından ve yüzünden başlar ve bunu üç sefer yapardı
- Bāb: ...
- باب ...
Ferve b. Nevfel (r.a.)’den rivâyete göre, Ferve, Nebi (s.a.v)’e geldi ve: “Ey Allah’ın Rasûlü! Yatağıma yattığımda söyleyeceğim bir şeyi bana öğret.” Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Kafirun sûresini oku, çünkü bu sûre kişiyi şirkten korur.” Şu’be dedi ki: Ebû İshâk bazı rivâyetlerde; “Bu sûreyi oku” diyor bazı rivâyetlerinde de: “Bir kere oku” diyor
- Bāb: ...
- باب ...
Câbir (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.), Secde ve Mülk sûrelerini okumadan uyumazdı.”
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.), Zümer sûresi ve İsra sûrelerini okumadan uyumazdı.”
- Bāb: ...
- باب ...
Irbad b. Sariye (r.a.)’den rivâyet edilmiştir: “Rasûlullah (s.a.v.), Müsebbihat denilen (Hadid, Haşr, Saff, Cuma, Teğabün ve A’lâ) sûrelerini okumadan uyumazdı ve şöyle buyururdu: Bu sûreler içersinde bin ayetten daha hayırlı bir ayet vardır.”
- Bāb: ...
- باب ...
Hanzeleoğullarından bir adam (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Şeddâd b. Evs’e bir yolculukta arkadaş olmuştum. O da şöyle demişti: “Dikkat et! Rasûlullah (s.a.v.)’in bize söylememizi emrettiği bir duâyı sana öğreteyim mi? “Allah’ım işlerimde sebat isterim senden, Doğru yolda gayretli ve becerikli olmayı isterim senden, nimetlerine karşı şükür etmemi güzelce ibadet ve kulluk yapmayı isterim, doğru dil ve selamet bulan bir kalp isterim senden. Bildiğin her zararlı şeyin şerrinden sana sığınırım. Bildiğin her faydalı şeyin hayrını senden isterim. Bildiğin her bir günahımdan dolayı bağışlanma isterim senden. Şüphesiz sen kimselerin bilemeyeceği gaybı bilensin.” Şeddâd dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Bir Müslüman yatacağında Allah’ın kitabından bir sûre okursa Allah o kimse için bir meleği vekil kılar ve onu korumakla görevlendirir. Kalkacağı zamana kadar ona zarar verecek hiçbir şey ona yaklaşamaz.”
- Bāb: ...
- باب ...
Ali (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Fatıma, un öğütmekten dolayı ellerinin kabarmasından şikayette bulundu.” Ben de: “Babana git ve bir hizmetçi iste” dedim. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Dikkat ediniz! İkiniz için de hizmetçiden daha faydalı bir şeyi size göstereyim mi? Yatağınıza girdiğinizde otuz üç kere elhamdülillah, otuz üç kere subhanallah, otuz dört kere de Allahü ekber dersiniz.” Bu hadis buradakinden uzuncadır
- Bāb: ...
- باب ...
Ali (r.a.)’den rivâyet edilmiştir, dedi ki: Fatıma ev işlerinden ve un öğütmekten dolayı ellerinin kabarmasından dolayı Rasûlullah (s.a.v.)’e şikayete gelmişti de Rasûlullah (s.a.v.): “Sübhanallah, Allahuekber ve Elhamdülillah demeyi emretti.” (Buhârî, Deavat; Müslim, Zikr)
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Amr (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “İki özellik vardır ki kim bunlara devam eder ve müslümanca hayatını devam ettirerek ölürse Cennete girer. Dikkat edin bu iki şey çok kolaydır. Fakat bunları yapan çok azdır. Her namazın arkasından on sefer “sübhanallah” on sefer “Elhamdülillah” on sefer “Allahuekber” demek.” Rasûlullah (s.a.v.), bu on sayısını eliyle gösterdi. İşte bunlar günde beş vakit namazda söylendiği takdirde yüz elli eder. Allah iyiliklere bir’e on verdiği için terazide binbeşyüz eder. İkinci özellik: Yatacağınız zaman otuz üç “Sübhanallah” otuz üç “Elhamdülillah” otuz üç “Allahuekber” ki yüz eder. Bu dilde yüz fakat terazide bindir. Hangi biriniz bir gece ve gündüzde iki bin beş yüz günah işler? Bunun üzerine Ashab: “Bu kadar şeyi, nasıl çekebiliriz” dediler. Bunun üzerine Nebi (s.a.v) buyurdu ki: Şeytan gelir ve namazdan çıkıncaya kadar o kimseyi falan kimseyi ve filan işi hatırla der bu yüzden tesbih çekmeyi belki yapamaz yine yatacağında şeytan gelir uyuyuncaya kadar ona bazı şeyleri hatırlamaya devam eder de o kişide bunları söylemeden uyur kalır
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Amr (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.)’in tesbihi, parmaklarını sayarak çektiğini gördüm. Diğer tahric: İbn Mâce, İkamet-üs Salat Tirmizî: Bu hadis A’meş’in rivâyeti olarak hasen garibtir
- Bāb: ...
- باب ...
Ka’b b. Ucre (r.a.)’den, Nebi (s.a.v)’in şöyle buyurduğu rivâyet edilmiştir: Farz namazların sonunda söylenmesi gereken bazı tesbihat vardır ki onları yapanlar zararda değillerdir. Her namazın arkasında otuz üç sefer “Sübhanallah” otuzüç sefer “Elhamdülillah” otuz dört sefer “Allahuekber” demek. Diğer tahric: Müslim, Mesacid; Nesâî, Sehv Tirmizî: Bu hadis hasendir. Amr b. Kays el Mülaî hafız ve güvenilen bir kimsedir. Şu’be bu hadisi Hakem’den merfu olmaksızın rivâyet etmiştir. Mansur b. Mu’temir ise Hakem’den merfu olarak rivâyet etmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Zeyd b. Sabit (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Her farz namazın sonunda otuz üç kere “Sübhanallah” otuz üç kere “Elhamdülillah” otuz dört kere “Allahuekber” demekle emrolunduk. Ensâr’dan bir kişide rüyasında gördü ve şöyle dedi: Rasûlullah (s.a.v.) size farz namazlardan sonra otuz üç sefer sübhanallah, otuzüç sefer elhamdülillah otuz dört seferde Allahuekber demeyi emretti mi? O da: “Evet” dedi. Ravi diyor ki: Bu syıları sonunda getireceğiniz tehlille beraber yirmibeş de yapabilirsiniz. Ertesi gün bunu Rasûlullah (s.a.v.)’e haber verdi de Rasûlullah (s.a.v.): “Öyle de yapabilirsiniz” buyurdu. Diğer tahric: Müsned: 20617 Tirmizi: Bu Hadis sahihtir. Yani 33 + 33 + 34 = 100 dür. Tahlil yani La ilahe illallah'ı da eklersen yine toplam sayı yüz olsun diye hepsi 25 yani 4x25 = 100 olabilir
- Bāb: ...
- باب ...
Ubâde b. Sâmit (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: Her kim geceleyin herhangi bir sebeple uyanır da şu duâyı yaparsa duâsı mutlaka kabul edilir. “Allah’tan başka gerçek ilah yoktur. Ancak tek ilah olan Allah vardır. Onun ortağı da yoktur. Her şey onundur ve onun her şeye gücü yeter. O Allah’ı her türlü noksanlıktan tenzih edip büyük kabul ederim. Her türlü eksiksiz övgüler ona aittir. Ondan başka hiçbir gerçek ilah yoktur. Ancak o vardır. O Allah en büyüktür. Her türlü güç ve kuvvet onundur” der ve sonra: “Rabbim beni bağışla der veya dilediği duâyı yaparsa duâsı kabul olunur. Sonra biraz daha gayret edip abdest alır ve namaz kılarsa namazı da mutlaka kabul edilir.” Diğer tahric: Buhârî, Cuma; Ebû Dâvûd, Edeb Tirmizî: Bu hadis hasen sahih garibtir
- Bāb: ...
- باب ...
Mesleme b. Amr (r.a.), şöyle demiştir: Umeyr b. Hani denilen kişi her gün bin secde ederek namaz kılar ve yüzbin tesbih çekerdi. (Tirmizî rivâyet etmiştir)
- Bāb: ...
- باب ...
Rabia b. Ka’b el Eslemî (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.)’in kapısının yanında geceler ve onun abdest suyunu verirdim. Geceleyin uzun zaman boyunca: “Semiallahü limen hamideh: Allah kendisini öven ve hamdeden kimsenin bu sözünü de diğer tüm sözlerini işittiği gibi işitti ve işitmektedir.” Sözü ile “Elhamdülillahi rabbil alemîn (Eksiksiz tüm övgüler alemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur)” Sözünü uzun süre söylediğini işitirdim
- Bāb: ...
- باب ...
Huzeyfe b. Yemân (r.a.)’den rivâyet edilmiştir. Rasûlullah (s.a.v.), uyumak istediğinde: “Allah’ım senin isminle ölür ve dirilirim. (uyur ve uyanırım) Uyandığımda ise: “Benim canımı aldıktan sonra dirilten (uyuduktan sonra uyandıran) Allah’a hamdolsun. Ölümden sonra dirilip dönüşümüz onun huzurunadır.”
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.), gece namaza kalktığında şöyle derdi: “Allah’ım sana hamdolsun sen göklerin ve yerin nurusun tüm övgüler sana mahsustur. Gökleri ve yerleri ayakta tutan sensin övülmeye layık olan sadece sensin. Sen göklerin ve yerin ve her ikisi arasındaki tüm şeylerin hayatlarını düzene koyansın. Sen gerçek ilahsın senin va’din de mutlaka gerçekleşecektir. Sana kavuşmakta mutlaka olacaktır. Cennet gerçektir. Cehennem gerçektir. Kıyamet muhakkak gerçekleşecektir. Allah’ım tüm irademi sana teslim ettim sana inandım sana güvenip dayandım ve daima sana yöneliyorum senin verdiğin güç ve kuvvetle düşmanlarla mücadele ediyorum ve sadece senin hükmüne müracaat ediyorum. İşlediğim ve işleyeceğim gizli ve açık tüm günahlarımı bağışla. Benim kulluk yapacağım tek ilahım sensin senden başka ilah yoktur.”
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.)’in gece namazından sonra şöyle dediğini işittim: “Allah’ım senin katından öyle bir rahmet istiyorum ki o rahmet vasıtasıyla kalbimi doğru yoluna iletesin, işlerimi toplayasın, dağınıklıklarımı düzene koyasın, iç alemimi düzenleyesin ve dış alemimi onunla düzeltesin amellerimi onunla tertemiz edesin. Doğruluğu bana ilham edesin ve benim yakınlığımı kendine çekeceğin ve beni her türlü kötülükten koruyacağın bir rahmet istiyorum senden. Allah’ım bana yakînî bir iman ver ki kendisinden sonra bir küfür olmasın Dünyada ve ahirette senin ikramına erebileceğim bir rahmet ver. Allah’ım senden hüküm ve bağış gününde kurtulmayı, şâhidlerin derecelerine çıkmayı, mutlu kimselerin yaşantısını ve düşmanlara karşı senden yardım isterim. Allah’ım ihtiyaçlarımı sana arzediyorum. Görüşüm kısa amelim zayıf olsa da senin rahmetine muhtacım. Ey Tüm işlerin hakimi ve tüm gönüllere şifa veren denizleri birbirine karışmaktan koruduğun gibi beni de Cehennem azabından ve Cehennem’de vâveylâyı koparmaktan ve kabir azabından korumanı isterim. Allah’ım görüşüm kısa da olsa, niyetimle ulaşamasam bile istemeyi beceremesem bile kullarından birine vaat ettiğin veya kullarından birinin ulaştığı bir hayır varsa ondan istiyorum senden Ey Alemlerin Rabbi! İsteyip te ulaşamadığım her türlü rahmetini istiyorum senden. Ey Allah’ım sen sağlam şeriat ve sistemin sahibisin. Dosdoğru işlerin sahibi sensin. Ceza ve tehdid gününde senden emniyeti sonsuzluk gününde de Cennet isterim. Sana yakın olan kimselerle, şehîdlerle rükû’ ve secdelere kapananlarla, sözlerini tutan mü’minlerle birlikte sen merhametli ve kullarını seven ve sevilensin, sen dilediğini yapansın. Allah’ım bizi hidayete götüren ve hidayet üzere olanlardan eyle, sapıklığa düşenlerden eyleme. Dostların için dost olanlardan, düşmanların için de düşman olanlardan eyle ki senin sevginle seni seveni sevelim. Sana karşı gelene senin düşmanlığınla bizde karşı çıkalım. Allah’ım duâmız budur. Kabul etmek sana aittir. Gayretimiz bundan ibaret olup sana güvenip dayanmamızdır. Allah’ım banim kabrimi nurlandır, kalbimi nurlandır, altımdan üstümden nur ver, gözüme kulağıma nur ver saçımı başımı nurlandır, derimde ve etime nur ver, kanımda ve kemiklerimde nur ver. Allah’ım nurumu büyüt ve artır. Bana nur ve benim için bir nur yarat. Her türlü güç ve kuvvete bürünen Allah’ım seni her türlü eksik şeylerden tenzih ederim. Büyüklük ve ikram sahibi olan Rabbimi her türlü eksiklikten tenzih ederim. Tenzih edilmeye sadece kendisi layık olan zatı tenzih ederim. Bol bol bağış ve nimetlerin sahibini tenzih ederim. Yücelik ve ikramların sahibini tenzih ederim. Celal ve ikram sahibi Allah’ı her türlü eksikliklerden tenzih ederim.”
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Seleme (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Âişe (r.anha)’ya Rasûlullah (s.a.v.) gece namazına hangi duâ ile başlardı diye sordum, Âişe’de dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.) gece namazına kalktığında namazına şu duâ ile başlardı: (Bizim bugün sübhaneke diye okuduğumuz duâ yerine okuduğu duâ) “Allah’ım! Ey Cebrail, Mikail ve İsrafil’in rabbi, ey göklerin ve yeryüzünün yaratıcısı, herkesin bilemeyeceği gayb denilen bilgileri ve bilinen her şeyi bilen Allah’ım. Kulların anlaşmazlığa düştükleri her konuda aralarında sen hüküm vereceksin. Doğru diye ortaya atılan tüm ihtilaflardan beni uzak tut ve izninle doğruya ilet. Çünkü sen dosdoğru yolun sahibisin.”
- Bāb: ...
- باب ...
Ali b. ebî Tâlib (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.), namaza kalktığı zaman şöyle derdi: “Yönümü, yerleri ve gökleri yaratan Allah’a samimi bir şekilde yönelttim. Ve ben müşriklerden değilim. Benim namazım ve tüm kulluklarım, ölümüm ve diriliğim Alemlerin rabbi olan Allah içindir. Onun hiçbir ortağı yoktur. Böyle olmam bana emredildi ve ben Müslümanlardanım. Allah’ım hükümdar sensin, senden başka hükümdar yoktur. Sen benim hayatımı programlayansın. Ben de senin kulunum. Ben nefsime zulmettim, günahlarımı itiraf ettim. Benim tüm günahlarımı bağışla gerçekten günahları bağışlayan sensin. Beni en güzel ahlaklı olmaya yönelt gerçekten sen ahlakın en güzeline yöneltirsin. Benden kötülükleri gider çünkü kötülükleri ancak sen giderirsin. Sana iman ettim sen ne yüce ve ne büyüksün, senden bağışlanma diler ve sana yönelirim. Rükû’a vardığında ise şöyle derdi: “Allah’ım sadece senin önünde eğildim sana inandım irademi sana teslim ettim. Kulağım gözüm iliklerim kemiklerim ve tüm sinirlerim sana olan sevgi ve korku ile saygı halindedir.” Başını rükû’dan kaldırdığı anda ise şöyle derdi: “Ey Rabbim gökler, yerler ve her ikisi arasındaki mesafeler dolusu derdi. Ve dilediğin şeyler dolusu kadar hamd sanadır.” Secdeye vardığında ise: “Allah’ım sadece sana secde ettim, sana inandım, irademi sana teslim ettim. Yüzüm, kendisini yaratıp şekil veren kulak ve göz verene secde etti. Her şeyi en güzel şekliyle yaratan Allah güzellerin güzeli ve ne mübarektir.” Sonra teşehhüd oturumu ve selam arasında da şöyle derdi: “Allah’ım öne alıp işlediğimi ve ertelediğimi, gizli ve aşikar olarak yaptığımı senin benden daha iyi bildiğin günahlarımı bağışla, öne geçiren ve geri bırakan sensin senden başka gerçek ilah yoktur.”
- Bāb: ...
- باب ...
Ali b. ebî Tâlib (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) namaza kalktığı vakit şöyle derdi: “Yüzümü yerleri ve gökleri yaratana samimi olarak yönelttim ve ben müşriklerden değilim. Muhakkak ki benim namazım ve tüm ibadetlerim yaşamam ve ölümüm, alemlerin rabbi olan Allah içindir. Onun ortağı yoktur. Ben bu şekilde söylemek ve yaşamakla emrolundum. Ve ben Müslümanlardanım. Allah’ım hükümdar sensin senden başka gerçek ilah yoktur. Sen benim Rabbimsin ben de senin kulunum ben benliğime zulmettim, günahımı itiraf ettim. Tüm günahlarımı affet senden başka günahları bağışlayacak kimse yoktur. Ancak sen varsın. Beni en güzel ahlaka ulaştır. Senden başka güzel ahlaka ulaştıracak yoktur. Kötülükleri benden uzaklaştır. Senden başka kötülükleri uzaklaştıracak kimse yoktur. Her türlü emrine hazır vaziyetteyim. Senden başkasına kul köle olmam! Bütün hayırlar senin elindedir. Kötülükler senden değildir. Ben senin sayende varım ve sana dönmüşüm. Sen ne ulusun ve ne yücesin. Senden günahlarımın bağışlanmasını diler ve sana yönelirim.” Rükû’a vardığında ise şöyle derdi: “Allah’ım sadece senin önünde eğildim sana iman ettim irademi sana teslim ettim. Kulağım gözüm sinirlerim ve kemiklerim sana olan sevgi ve korku ile saygı halindedir.” Rükû’dan doğrulunca ise şöyle derdi: “Allah’ım gökler ve yerler dolusu ve ikisinin arasındaki mesafeler dolusu ve dilediğin şeyler dolusu kadar hamd ve övgüler sana mahsustur.” Secdeye vardığında ise: “Allah’ım sadece sana secde ettim sana inandım irademi sana teslim ettim. Yüzüm kendisini yaratıp şekil veren kulak ve göz verene secde etti. Her şeyi en güzel şekliyle yaratan Allah, güzellerin güzeli ve ne mübarektir.” Sonra teşehhüd oturumu ve selam arasında da şöyle derdi: “Allah’ım, öne alıp işlediğimi ve ertelediğimi, gizli ve aşikâr olarak yaptığımı ve aşırı giderek işlediğim tüm günahlarımı ve senin benden daha iyi bildiğin günahlarımı affet bağışla. Öne geçiren ve geri bırakan sensin. Senden başka gerçek ilah yoktur, ancak sen varsın.”
- Bāb: ...
- باب ...
Ali b. ebî Tâlib (r.a.)’den rivâyet edilmiştir: Rasûlullah (s.a.v.), farz namazı kılmak için kalktığında ellerini omuz hizasına kadar kaldırır, okumasını bitirince aynı şekilde ellerini omuz hizasına kadar kaldırırdı. Rükû’dan kalktığı zaman da aynısını yapardı. Oturduğu anda hiçbir şekilde elini kaldırmazdı iki secdeyi yaptıktan sonra kıyama kalkacağında aynı şekilde ellerini kaldırır ve tekbir alırdı. Tekbirden sonra namaza başlarken şu duâ ile başlardı: “Yüzümü gökleri ve yeri yaratan Allah’a samimi olarak yönelttim ben müşriklerden değilim. Benim namazım tüm kulluğum hayatım ve ölümüm alemlerin rabbi olan Allah içindir. Onun hiçbir ortağı yoktur. Ben böyle söylemek ve yaşamakla emrolundum ve ben Müslümanlardanım. Allah’ım sen gerçek hükümdarsın. Senden başka gerçek ilah yoktur ancak sen varsın seni her türlü eksiklikten tenzih ederim. Benim Rabbim sensin ben senin kulunum benliğime zulmettim. Günahımı itiraf ediyorum. Günahlarımın tümünü bağışla çünkü senden başka günahları bağışlayacak kimse yoktur. Beni en güzel ahlaka yönelt senden başka güzel ahlaka yöneltecek yoktur. Kötülükleri benden uzaklaştır, senden başka kötülükleri uzaklaştıracak yoktur. Her türlü emrine hazır vaziyetteyim senden başkasına kul köle olmam ben senin sayende varım ve sana dönmüşüm senden kurtuluş ve kaçış ancak sana dönmekle mümkündür. Senden bağışlanmamı ister ve sana yönelirim.” Sonra Kur’ân’dan dilediği kadar okurdu. Rükû’a vardığında ise şöyle derdi: “Allah’ım sadece senin önünde eğilirim, Sana iman eder irademi sana teslim ederim Sen benim hayatımı programa alansın. Kulağım gözüm iliklerim ve kemiklerim sana olan sevgi ve korku ile saygı halindedir. Sen tüm âlemlerin rabbisin.” Rukû’dan başını kaldırdığında ise şöyle derdi: “Allah, kendisini öven ve hamdeden kimsenin bu sözünü de diğer tüm sözlerini işittiği gibi işitti ve işitmektedir” der ve şunu ilave ederdi: “Allah’ım, Ey Rabbimiz! Gökleri ve yer dolusu ve dilediğin şeyler dolusu kadar hamd sanadır.” Secdeye vardığında ise: “Ey Allah’ım sadece sana secde ederim sana inanırım irademi sana teslim ederim. Benim Rabbim sensin yüzüm beni yaratan bana göz kulak verene secde etti. her şeyi en güzel şekliyle yaratan Allah güzellerin güzeli ve ne mübarektir.” Namazını bitirip namazdan ayrılacağında ise şöyle derdi: “Allah’ım öne alıp işlediğimi ve ertelediğimi gizli ve açık olarak yaptığım tüm günahlarımı bağışla. Benim gerçek ilahım sensin, senden başka gerçek ilah yoktur.”
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir adam Rasûlullah (s.a.v.)’e geldi ve şöyle dedi: Bu gece rüyamda kendimi namaz kılar durumda gördüm. Ben secde ettiğimde ağaç ta benim secdeme uyarak secde etti. Ağacın şöyle dediğini işittim: “Allah’ım bu secdeden dolayı bana katından sevap yaz secde sebebiyle benden günahımı kaldır. Onları katında bana azık olması için sakla, onu kulun Dâvûd’tan kabul ettiğin gibi benden de kabul et.” İbn Cüreyc şöyle dedi: Deden (Ubeydullah b. Yezîd) İbn Abbâs’tan naklen bana dedi ki: “Nebi (s.a.v), secde ayetini okudu ve secde etti.” İbn Abbâs diyor ki: “Rasûlullah (s.a.v.)’in o esnada adamın anlattığı ağacın söylediği gibi söylediğini işittim.”
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.), geceleyin Kur’ân’dan secde ayetini okuduğunda şöyle derdi: “Yüzüm kendisini yaratana, güç ve kuvvetiyle kulak ve göz verene secde etti.”
- Bāb: ...
- باب ...
Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Her kim evinden çıktığında: “Allah’ın adıyla Allah’a güvendim, Allah’a dayandım çaba ve güç gösterebilmemiz ancak Allah’ın izni iledir” derse kendisine: “İhtiyaçlarının karşılandı koruma altına alındın” denilir ve şeytan o kimseden uzaklaşır
- Bāb: ...
- باب ...
Ümmü Seleme (r.a.)’den rivâyete göre: Nebi (s.a.v), evinden çıkarken şöyle duâ ederdi: “Allah’ın adıyla… Allah’a güvenip Allah’a dayandım. Ey Allah’ım hak yolundan ayağımın kaymasından sapıklığa düşmekten zulmetmekten ve zulme uğramaktan, cahillik etmekten ve bize karşı cahillik edilmesinden sana sığınırım.”
- Bāb: ...
- باب ...
Muhammed b. Vâsi (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Mekke’ye geldiğimde kardeşim Sâlim b. Abdullah b. Ömer’le karşılaşmıştım, babasından ve dedesinden aktararak Rasûlullah (s.a.v.)’in şöyle buyurduğunu söyledi: Her kim çarşıya girdiğinde şöyle derse: “Allah’tan başka gerçek ilah yoktur. Sadece o vardır, O’nun ortağı yoktur. Saltanat onundur. Hamd ona mahsustur, hayat veren ve öldüren O’dur. Kendisi tek ölümsüz olandır ve her zaman diridir. Tüm hayırlar onun elindedir ve o her şeye güç yetirendir.” Allah bunu söyleyen kimseye milyon kere sevap yazar, milyon günahını siler ve derecesini milyon kere yükseltir
- Bāb: ...
- باب ...
Sâlim b. Abdullah’ın babasından ve dedesinden rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Her kim çarşıda Allah’tan başka gerçek ilah yoktur, O tektir, O’nun ortağı yoktur, saltanat onundur, hamd O’na mahsustur, hayat veren ve öldüren O’dur. Kendisi ölümsüz olup daima diridir. Tüm hayırlar O’nun elindedir ve O’nun gücü her şeye yeter” derse, Allah ona bir milyon sevap yazar, milyon günahını siler ve Cennet’te ona bir köşk inşa eder
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Saîd ve Ebû Hureyre (r.anhüma)’dan rivâyet edilmiştir: “Kim Allah’tan başka gerçek ilah yoktur, Allah en büyüktür derse Rabbi onu doğrular ve: “Benden başka ilah yoktur ancak ben varım ve ben en büyüğüm” der. Kul: “Allah’tan başka gerçek ilah yoktur ancak Allah vardır ve o tektir” deyince Allah: “Benden başka gerçek ilah yoktur, ancak tek olan ben varım” der. Kul: “Allah’tan başka gerçek ilah yoktur tek olan Allah vardır onun ortağı yoktur” derse Allah: “Benden başka gerçek ilah yoktur tek olan ben varım” der. Kul: “Allah’tan başka gerçek ilah yoktur, saltanat O’nundur, hamd O’na mahsustur” derse Allah: “Benden başka gerçek ilah yok ben varım, saltanat benimdir, hamd benim hakkımdır” der. Kul: ''Allah’tan başka gerçek ilah güç, kuvvet sadece Allah’a aittir” derse Allah: “Benden başka gerçek ilah yok ben varım, güç kuvvet benimdir” der. Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Her kim bunu hastalandığında söyler ve sonra ölürse Cehennem ateşi onu yiyemez.”
- Bāb: ...
- باب ...
Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, Nebi (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Kim özürlü ve sakat birini görünce: Sana verdiği bu musibetten beni afiyette kılan ve beni birçok yarattıklarına karşı üstün kılan ve nimetlerle donatan Allah’a hamdolsun” derse yaşadığı sürece o dertten kurtulmuş olur
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Her kim özürlü bir kimseyi görünce: Sana verdiği bu dertten beni afiyette kılan ve beni birçok yarattıklarına karşı üstün kılan ve nimetlerle donatan Allah’a hamdolsun” derse o dert onun başına gelmez
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Her kim bir toplantıda oturup orada fazla boş sözler konuşursa o toplantıdan kalkmazdan önce: Allah’ım seni hamdinle tesbih ederim. Senden başka ilah olmadığına ancak senin gerçek ilah olduğuna şâhidlik ederim. Senden bağışlanmayı ister tevbe eder sana yönelirim” derse o toplantıda meydana gelen hataları bağışlanır
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir toplantıda Rasûlullah (s.a.v.)’in kalkmazdan önce yüz kere şu duâyı yaptığı sayılırdı: “Rabbim beni bağışla tevbemi kabul buyur şüphesiz sen tevbeleri kabul eden ve günahları bağışlayansın.”
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), sıkıntılı anlarda şöyle duâ ederdi: “Allah’tan başka gerçek ilah yoktur o yücedir ve halîmdir. Allah’tan başka gerçek ilah yoktur. O büyük arşın sahibidir. Allah’tan başka gerçek ilah yoktur. Göklerin ve yerin Rabbi odur, kerim olan arşın da rabbidir.” (Buhârî, Deavat: 27; Müslim, Zikr:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyete göre, Nebi (s.a.v)’i bir iş üzdüğü zaman başını göğe kaldırır: “Ulu Allah’ım! Seni her türlü eksikliklerden tenzih ederim” derdi. Var gücüyle duâ ettiğinde ise: “Ey diri olan ey var kılıp diri tutan Allah’ım” derdi
- Bāb: ...
- باب ...
Havle binti Hakîm es Sülemiyye (r.anha)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: Her kim bir konaklama yerine iner de şu duâyı okursa oradan ayrılıncaya kadar kendisine hiçbir şey zarar veremez: “Allah’ın yarattığı mahlukatın şerrinden, Allah’ın eksiksiz tam ayetlerine sığınırım.”
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) sefere çıktığı ve binitine bindiği zaman parmağıyla işaret eder -Şu’be parmağıyla işaret etti- ve şöyle derdi: “Allah’ım yolculuk boyunca arkadaşımız sensin. Çoluk çocuğumuzu da sana emanet ederiz. Allah’ım bizi nasihatlerinle birlikte kıl. Bizi emniyet içersinde memleketimize geri çevir. Allah’ım bize mesafeleri kısalt, yolculuğumuzu kolay kıl. Allah’ım yolculuğun sıkıntılarından sana sığınırım ve dönüşün zorluklarından ve kötülüklerinden de sana sığınırım.”
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Sercis (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.), bir yolculuğa çıktığında şöyle derdi: “Allah’ım yolculukta arkadaş sensin çoluk çocuğumuza da sen vekilsin. Allah’ım yolcuğun sıkıntılarından sana sığınırım. Dönüşün zorluklarından ve kötülüklerinden de sana sığınırım. Allah’ım yolculuğumuzda bizim arkadaşımız ol çoluk çocuğumuza da vekil ol, bolluktan sonraki darlıktan, mazlumun bedduâsından, mal ve çoluk çocukta kötü görüntü ve kötü neticelerden sana sığınırım.”
- Bāb: ...
- باب ...
Berâ b. Âzib (r.a.)’den rivâyete göre, Nebi (s.a.v), bir seferden döndüğünde şöyle derdi: “Dönenler, tevbe edenler, İbadet edenler ve Rabbimize hamdedenleriz.”
- Bāb: ...
- باب ...
Enes (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Nebi (s.a.v), bir yolculuktan döndüğü vakit şehrin binaları gözüne görünmeye başladığı vakit orduyu hızlandırırdı. Eğer bir binit üzerinde ise Medîne sevgisinden dolayı binitini hızlandırırdı.”
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.), bir kişiyi uğurlayacağı zaman onun elini tutar, o kişi Nebiin elini bırakmadıkça elini bırakmaz ve şöyle duâ ederdi: “Dinini, Allah’a olan sorumluluğunu ve işlerinin sonunun iyi olmasını Allah’a emanet ederim.”
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Ömer: Yolculuğa çıkmak isteyen bir kimseye şöyle derdi: “Yaklaş bana seni Rasûlullah (s.a.v.)’in bizi uğurladığı gibi uğurlayayım; Dinini, Allah’a olan sorumluluğunu ve işlerinin sonunun iyi olmasını Allah’a emanet ederim.”
- Bāb: ...
- باب ...
Enes (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir adam Rasûlullah (s.a.v.)’e geldi ve şöyle dedi: Ey Allah’ın Rasûlü! Ben yolculuğa çıkmak istiyorum bana hayır duâ et. Rasûlullah (s.a.v.)’de: “Allah azığını takva etsin yani her zaman ve yolculuk boyunca yolunu Allah’ın mesajıyla bulmaya çalış.” Adam biraz daha bir şeyler söyle dedi: Rasûlullah (s.a.v.): “Allah günahını bağışlasın” buyurdu. Adam: “Anam babam senin uğruna feda olsun biraz daha bir şeyler söyle” deyince Rasûlullah (s.a.v.): “Nerede olursan ol. Allah sana hayrı kolay getirsin.”
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyete göre, adamın biri: “Ey Allah’ın Rasûlü! Ben yolculuğa çıkmak istiyorum. Bana tavsiyede bulun” dedi. Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Allah’a karşı sorumluluk bilincini elden bırakma her türlü yüksek yerlere çıkarken tekbir getir.” Adam dönüp gidince Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Allah’ım yeryüzünü dür uzakları yakın eyle ve yolculuğunu kolay kıl.”
- Bāb: ...
- باب ...
Ali b. Rabia (r.a.)’dan rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: Ali (r.a.)’yi gördüm, binmesi için kendisine bir binit getirilmişti. Ayağını üzengiye koyduğu an üç sefer “Bismillah” dedi. Bineğin sırtına oturup doğrulunca da “Elhamdülillah” dedi ve Zuhruf sûresi 13. 14. ayetini okudu: “Bize bu biniti veren Allah ne yücedir. O bu imkanı bize vermeseydi biz onu kullanamazdık. Doğrusu dönüp dolaşıp yine ona varacağız.” Sonra üç sefer “Elhamdülillah” dedi. Üç sefer “Allahuekber” dedi ve şu duâyı okudu: “Ey Rabbim ne yücesin sen. Ben kendime zulmettim beni bağışla. Günahları bağışlayan sadece sensin sen. Sonra güldü bunun üzerine ben: Ey Mü’minlerin emiri neden güldün? Şöyle dedi: “Rasûlullah (s.a.v.)’i görmüştüm benim yaptığımı yaptı ve gülümsedi. Ben de niçin güldün? Ey Allah’ın Rasûlü!” dedim. Şöyle buyurdu: Allah kulunun: “Rabbim günahlarımı bağışla günahları senden başkası bağışlayamaz” demesinden hoşlanır
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Ömer (r.a.)’den rivâyet edilmiştir: Nebi (s.a.v), yolculuğa çıkacağında binitine biner üç sefer tekbir getirir ve Zuhruf sûresi 13-14. ayetlerini okurdu: “Bize bu biniti veren Allah ne yücedir. O bu imkanı bize vermeseydi biz onu kullanmazdık doğrusu dönüp dolaşıp yine ona varacağız.” Sonra şöyle duâ ederdi: “Allah’ım bu yolculuğumda senden sana itaat ve kullukta yine sana karşı sorumluluk bilinci içersinde olmayı dilerim. Razı olacağım amelleri yapmayı dilerim. Allah’ım yolculuğumuzu kolay getir. Uzakları yakın eyle. Yolculuğumuzda arkadaşımız sensin çoluk çocuğumuz hakkında da vekil sensin. Allah’ım bu yolculuğumuzda da bize arkadaş ol. Çoluk çocuğumuz hakkında da vekilimiz ol.” Yolculuk bitip evine döneceğinde de şöyle dedi: “Dönüyoruz inşallah hatalarımıza tevbe ediyoruz. Sadece Rabbimize hamdediyoruz.”
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: Kabul edilecek üç duâ vardır: “Mazlum, haksızlık gören kimse, misafir ve yolculuk yapan kimse, anne babanın çocuğuna yaptığı duâ.”
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) rüzgarın şiddetli estiğini görünce şöyle derdi: “Allah’ım bu rüzgarın hayrını taşıdığı şeylerin hayrını ve gönderdiği şeyin hayrını senden ister. Bu rüzgarın şerrinden, taşıdığı şeyin şerrinden ve gönderildiği şeyin şerrinden sana sığınırım.”
- Bāb: ...
- باب ...
Ömer b. Hattâb (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.), gök gürültüsü ve şimşek parıltısı gördüğünde şöyle duâ ederdi: “Allah’ım bizi gazabınla öldürme ve azabınla bizleri yok etme bize her zaman afiyetler ver veya böyle bir afetle değil de tabii ölümle bizi öldür.”
- Bāb: ...
- باب ...
Talha b. Ubeydullah (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Nebi (s.a.v), hilali gördüğü zaman şöyle duâ ederdi: “Allah’ım bu ayı bizim üzerimize bereket, iman, selamet ve İslam üzere doğdur. Ey Hilâl benimde seninde Rabbin Allah’tır.”
- Bāb: ...
- باب ...
Muâz b. Cebel (r.a.)’den rivâyet edilmiştir. Dedi ki: İki adam Nebi (s.a.v)’in yanında kavga edip sövüştüler. Sonunda birinin öfkelenme belirtileri üzerinde görülmeye başlayınca Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Ben bir kelime biliyorum ki bu kimse onu söylerse öfkesi mutlaka geçecektir. “Euzu billahi mineşşeytanirracim (Allah’ın rahmetinden kovulmuş taşlanmış şeytanın şerrinden Allah’a sığınırım.)”
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Saîd el Hudrî (r.a.)’den rivâyete göre, Nebi (s.a.v)’den şöyle buyurduğunu işitmiştir: “Herhangi biriniz sevdiği bir rüya görürse o Allah’tandır. Allah’a hamdetsin ve gördüğünü anlatsın. Hoşlanmadığı cins bir rüya görürse bu şeytandandır onun şerrinden Allah’a sığınsın ve onu hiçkimseye anlatmasın böylece o rüya ona zarar vermez.” Diğer tahric: Buhârî, Ta’bir Tirmizî: Bu konuda Ebû Katâde’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Bu hadis bu şekliyle hasen garibtir. İbn’ül Hâd’ın ismi Yezîd b. Abdullah b. Üsâme b. el Hâd el Medenî olup güvenilen bir kimsedir. Mâlik ve diğer kimseler kendisinden hadis rivâyet etmişlerdir. BU HADİS’İN BUHARİ RİVAYETİ VE İZAH İÇİN BURAYA TIKLAYIN
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: İnsanlar ilk meyveyi elde ettikleri zaman onu Rasûlullah (s.a.v.)’e getirirlerdi. Rasûlullah (s.a.v.) bunu eline aldığı zaman şöyle duâ ederdi: “Allah’ım meyvelerimizi bereketli kıl, memleketimizi de bereketli kıl, ölçeklerimizi de bereketli kıl. Allah’ım! İbrahim senin kulun, dostun ve Nebiindir. Ben de senin kulun ve Nebiinim. Onun Mekke hakkında yaptığı duânın benzerini ben de Medîne için yapıyorum.” Ebû Hureyre dedi ki: “Sonra Nebi (s.a.v), orada bulunan en küçük çocuğu çağırır ve o meyveyi ona verirdi.”
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ben ve Hâlid b. Velid, Rasûlullah (s.a.v.) ile beraber Meymûne’nin yanına girdik Meymûne bize bir süt kabı getirdi. Rasûlullah (s.a.v.) ondan içti. Ben O’nun sağındaydım. Hâlid ise solundaydı. Rasûlullah (s.a.v.), bana: “İçme sırası senindir. Ancak istersen bu hususta Hâlid’i kendine tercih edebilirsin” buyurdu. Ben de: “Senin artığın süt için başkasını kendime tercih edemem” dedim. Sonra Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Allah bir kimseye bir şey yedirirse Allah’ım bu yiyeceği bize mübarek kıl ve bize bundan hayırlısını yedir” desin. Allah kime de süt içirirse: “Allah’ım bu sütü bize faydalı kıl ve bundan bize bol ver” desin. Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Sütten başka hem yiyecek hem de içeceğin yerini tutan bir şey yoktur.”
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Umâme (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.)’in önünden sofra kaldırıldığında şöyle duâ ederdi: “Eksiksiz tüm övgülerin hepsi en iyileri sanadır. Ya Rabbi! Sen mübareksin her şey senden istenir ve tüm yarattığın nimetlere her zaman muhtacız.”
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Saîd (r.a.)’den rivâyet edilmiştir, dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.), yediği ve içtiği zaman: “Bizi doyuran, içecekleriyle kandıran ve bizi Müslümanlardan eyleyen Allah’a hamdolsun.” (İbn Mâce, Etıme)
- Bāb: ...
- باب ...
Muâz b. Enes (r.a.)’den rivâyet edilmiştir, dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: Her kim bir yemeği yer de: “Bana bu yemeği yediren ve benim hiçbir kuvvet ve kudretim olmadan onu rızık olarak bana veren Allah’a hamdolsun” derse geçmiş günahları bağışlanır
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyete göre, Nebi (s.a.v)’in şöyle buyurduğu rivâyet edilmiştir: “Horoz ötmesini işittiğiniz vakit Allah’ın lutfundan isteyiniz, çünkü horoz bir melek görmüştür. Eşeğin anırmasını işittiğiniz vakit taşlanmış şeytandan Allah’a sığınınız. Çünkü eşek şeytanı görmüştür de ondan anırmıştır.”
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Amr (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: Dünya üzerinde hiçbir kimse yoktur ki: “Allah’tan başka gerçek ilah yoktur. Ancak Allah vardır. Allah en büyüktür. Güç ve kuvvet sadece Allah’ın elindedir” derse denizin köpüğü kadar bile hatası olsa affedilir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Musa el Eşarî (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) ile birlikte bir savaşta idik. Döndüğümüzde Müslümanlar seslerini yükselterek tekbir getirdiler. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Sizin Rabbiniz sağır değildir. Uzakta da değildir. ” Sonra şöyle devam etti: “Ey Abdullah b. Kays! Cennet hazinelerinden bir hazineyi sana haber vereyim mi? Güç kuvvet sadece Allah’ındır.” ''La havle ve la kuvvete illa billah
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Mes’ûd (r.a.)’den rivâyet edilmiştir, dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Mîrâc’a çıkarıldığım gece İbrahim ile karşılaştım: Ya Muhammed! Ümmetine benden selam söyle ve onlara bildir ki: Cennetin toprağı güzel suyu tatlıdır. Cennet’te ovalar vardır. Buraların dikili ağacı, Sübhanallahi velhamdülillahi vela ilahe illallahu vallahu ekber’dir. Anlamı: (Allah’ı tenzih ederim, hamdolsun Allah’a, Allah’tan başka gerçek ilah yoktur ve Allah en büyüktür)
- Bāb: ...
- باب ...
Sa’d b. ebî Vakkâs (r.a.)’tan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) yanında oturanlara sizden birinizin bin sevap kazanmaya gücü yetmez mi? buyurdu. Oturanlardan biri hangimiz bin sevâbı nasıl kazanabilir? Diye sordu. Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Herhangi biriniz yüz sefer Sübhanallah derse kendisine bin sevap yazılır ve bin günahı silinir.”
- Bāb: ...
- باب ...
Câbir (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: Kim: “Büyükler büyüğü Allah’ı hamdiyle tesbih ederim” derse kendisi için Cennet’te bir hurma ağacı dikilir
- Bāb: ...
- باب ...
Câbir (r.a.)’den rivâyete göre, Nebi (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Kimi büyükler büyüğü Allah’ı hamdiyle tesbih ederim” derse kendisi için Cennet’te bir hurma ağacı dikilir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) buyurdular ki: “Kim, Sübhanallah ve bi hamdihi = (Allah’ı hamdiyle tesbih ederim)” derse denizin köpükleri kadar bile günahı olsa bağışlanır
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “İki kelime vardır ki, dilde hafif terazide ağır ve Rahman olan Allah’a da pek sevimlidir. Sübhanallahi ve bi hamdihi sübhanallahi'l-Azim. = Kendisine layık övgülerle Allah yücedir ve eksiksizdir en büyük Allah ne yücedir.”
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Her kim günde yüz kere La ilahe illallahu vahdehu la şerike leh lehu'l-mulk ve lehu'l-Hamd yuhyi ve yumit ve huve ala kulli şey'in kadir'' Anlamı: ''Allah’tan başka gerçek ilah yoktur ancak Allah vardır, O tektir. Onun ortağı yoktur. Saltanat O’nundur, hamd ona mahsustur. Hayat verip öldüren O’dur, ve ‘onun her şeye gücü yeter” derse on köle hürriyetine kavuşturma sevâbı verilir ayrıca yüz sevap yazılır, yüz günahı silinir. Bu okuduğu şey o gün boyunca akşama kadar şeytandan korunma olur. Bundan daha fazlasını bir kimse yapmadıkça ondan fazla sevap kazanamaz. (Buhârî, Deavat; Müslim, Zikr) Bu senedle şöyle de rivâyet edilmiştir: “Kim günde yüz kere (Sübhanallah ve bi hamdihi) = Allah’ı hamdiyle tesbih ederim derse denizin köpükleri kadar bile olsa günahları silinir.” Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyete göre, Nebi (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Kim sabah ve akşam yüz kere Sübhanallah ve bi hamdihi derse onun söylediği kadar veya onu geçen kişiden başkası kıyamet gününde sevap olarak onu geçemez.”
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.), günlerden bir gün ashabına şöyle buyurdu: “Günde yüz kere Sübhanallah ve bi hamdihi” deyiniz. Her kim bir sefer söylerse kendisine on sevap yazılır on defa söyleyene yüz sevap yazılır, yüz sefer söyleyene bin sevap yazılır. Kim artırırsa Allah’ta sevap miktarını artırır kim Allah’tan bağışlanma isterse Allah onu bağışlar
- Bāb: ...
- باب ...
Amr b. Şuayb (r.a.)’ın dedesinden rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Her kim Allah’ı sabahleyin yüz kere akşamleyin yüz kere tesbih ederse yüz kere hac yapmış sevâbı kazanır. Her kim de günde yüz kere sabah akşam Allah’ı hamdederse Allah yolunda cihâd için yüz at hazırlamış gibidir veya yüz kere savaşa katılmış kimse gibi sevap kazanır. Kim de yüz kere sabahleyin yüz kere de akşamleyin lailahe illallah derse İsmailoğullarından yüz köle azâd eden kişinin sevâbını kazanır, kim de yüz kere sabahleyin yüz kere de akşamleyin Allahuekber derse onun söylediği kadar söyleyen veya onun söylediği kadarı geçen kimseden başka hiçbir kimse onun kazandığı sevâbı kazanamaz.”
- Bāb: ...
- باب ...
Zührî (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Ramazan ayında bir kere “Tesbih = (sübhanallah” diğer aylarda bin tesbih’ten daha faziletlidir.” (Tirmizî rivâyet etmiştir)
- Bāb: ...
- باب ...
Temim ed Dârî (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in şöyle buyurmuştur: “Kim on kere; Ben inanır ve inandığımı bildiririm ki Allah’tan başka gerçek ilah yoktur ancak Allah vardır o tektir onun ortağı yoktur. Bir olup ikincisi olmayan tektir. Herkes ve her şey ona muhtaç olup o kimseye muhtaç değildir. Eş ve çocuk edinmemiştir. Hiçbir şey ona denk ve benzer olamaz o hiçbir şeye benzetilemez” derse Allah ona kırk milyon sevap yazar. Diğer tahric: Müsned: 16340 Tirmizî: Bu hadis garibtir. Ancak bu şekliyle bilmekteyiz. Halil b. Mürre hadisçiler yanında sağlam biri değildir. Muhammed b. İsmail der ki: Bu şahıs münker hadisler rivâyet eden birisidir. Mahir: Münker hadis: zayıf hadis'in en alt seviyelerindendir. Ancak Tirmizi gibi bir alim bu hadis-i şerif'i kitabına boşuna almaz. Tirmizi'nin bu Hadis'in metnini sahih bulduğunu düşünüyorum
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Zerr (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdular: “Kim, sabah namazından sonra diz çökmüş durumda hiçbir şey konuşmadan on kere: La ilahe illallahu vahdehu la şerike leh lehu'l-mulk ve lehu'l-Hamd yuhyi ve yumit ve huve ala kulli şey'in kadir'' Anlamı: ''Allah’tan başka hiçbir ilah yoktur sadece Allah vardır. O tekdir onun ortağı yoktur. Saltanat ona aittir. Hamd ona mahsustur hayat verip öldüren de O’dur. Onun her şeye gücü yeter” derse kendisine on sevap yazılır on günahı silinir. On derece yükseltilir. O gün boyunca her türlü kötülüklerden korunur. Şeytandan korunur. Allah’a şirk koşmaz ise işleyeceği hiçbir günah ona zarar vermez günahları silinmiş olur
- Bāb: ...
- باب ...
Büreyde el Eslemî (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Nebi (s.a.v), bir adamın şöyle duâ ettiğini işitti: “Ey Allah’ım Ben senden istiyorum ki: Senin tek olduğuna senden başka gerçek ilah olmadığına ben inanıyor ve bu gerçeği de başkalarına da bildiriyorum. Sen ikincisi düşünülemeyen teksin. Sen kimseye ve hiçbir şeye muhtaç olmayansın fakat herkes ve her şey sana muhtaçtır. O Allah kesinlikle baba olmamıştır ve çocuğu da yoktur. Hiçbir şey ona denk ve benzer olamaz o hiçbir şeye benzetilemez.” Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: Canım kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki bu adam Allah’tan, kendisine onunla duâ edildiği zaman mutlaka kabul edeceği ve kendisinden onunla istenildiği zaman mutlaka vereceği, ismi Azam duâsını yapmış oldu. Zeyd dedi ki: Bu hadis bundan birkaç yıl sonra Züheyr’e hatırlatmıştım da şöyle demişti: Bu hadisi bana Ebû İshâk Mâlik b. Mığvel’den aktarmıştı. Zeyd diyor ki: Sonra bu hadisi Sûfyân’a anlattım o da bu hadisi bana Mâlik’den aktardı
- Bāb: ...
- باب ...
Fedâle b. Ubeyd (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.), mescidde oturmakta iken bir adam geldi namaz kıldı sonra şöyle duâ etti: “Allah’ım beni bağışla bana acı.” Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.): “Ey namaz kılan acele ettin, namaz kılıp oturduğun vakit Allah’a layık olduğu şekilde hamdet sonra bana salat ve selam et sonra da yapacağın duâyı yap.” Bundan sonra başka biri namaz kıldı. Namazdan sonra Allah’a hamdetti ve Nebiye salat ve selam getirdi. Başka bir şey yapmadı. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.), o kimseye şöyle buyurdu: “Ey namaz kılan kimse! Duâ et duân kabul edilsin.”
- Bāb: ...
- باب ...
Fedâle b. Ubeyd (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Nebi (s.a.v), bir adamın namazında teşehhütte duâ ettiğini. Fakat Nebi (s.a.v)’e salat ve selam getirmediğini işitti ve şöyle buyurdu: “Bu adam acele etti.” Sonra onu çağırarak ona ve başkalarına şöyle buyurdu: “Sizden biriniz namaz kıldığında Allah’a hamd ve sena ile başlayıp Nebi (s.a.v)’e salat ve selam getirip sonra dilediği şekilde duâsını yapsın.”
- Bāb: ...
- باب ...
Esma binti Yezîd (r.anha)’dan rivâyete göre, Nebi (s.a.v) buyurdular ki: “Allah’ın, ismi Azam denilen en büyük ismi şu iki ayet içersindedir: “İlahınız tek bir ilahtır. O’ndan başka gerçek ilah yoktur, ancak O vardır. O dünyada herkese merhamet eden ahirette ise sadece mu’minlere merhamet edendir.” (Bakara: 163) “Elif lam mim, Allah kendisinden başka gerçek ilah olmayan tek Allah’tır. O daima diri ve ölümsüz olup tüm varlıkların tek yöneteni ve gözetenidir.” (Âl-i imrân:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Allah’a kabul edileceğini gerçekten bilerek duâ ediniz. Biliniz ki Allah, umursamazlık ve oyun eğlence türünden yapılan duâları kabul etmez.”
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle duâ ederdi: “Allah’ım vücudumu afiyette kıl, gözümü afiyette kıl, son nefesime kadar beni afiyette kıl. Hertürlü ikram sahibi ceza vermede acele etmeyen Allah’tan başka gerçek ilah yoktur. Büyük arşın sahibi olan Allah’ı tenzih ederim. Eksiksiz tüm övgüler alemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur.”
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Fatıma bir hizmeçi istemek üzere Rasûlullah (s.a.v.)’e geldi: Rasûlullah (s.a.v.), ona şöyle buyurdu: Sen şöyle duâ et: “Yedi kat göklerin Rabbi, Allah’ım büyük arşın sahibi Allah’ım Ey Rabbimiz, Ey tüm varlıkların Rabbi Tevratı, İncili ve Kur’ân-ı indiren, Ey taneyi ve çekirdeği yaran herşeyin şerrinden sana sığınırım. Her canlının iradesi senin elindedir. İlk sensin senden evvel hiçbir varlık yoktur. Son sensin, senden sonraya hiçbir varlık kalmayacaktır. Zahir sensin senin üstünde hiçbirşey yoktur. Batın sensin senden ileri hiçbir varlık yoktur. Borçlarımı öde beni yoksulluktan kurtar.”
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle duâ ederdi: “Allah’ım huşu duymayan kalbten işitilmeyen dua’dan doymayan nefis’den faydasız ilimden sana sığınırım. Bu dört şeyden sana sığınırım.” Diğer tahric: Nesâî, İstiaze Tirmizî: Bu konuda Câbir, Ebû Hureyre ve İbn Mes’ûd’tan da hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Bu hadis bu şekliyle Abdullah b. Amr rivâyeti olarak hasen sahih garibtir. Mahir: Huşu: Allah Azze ve Celle’den gerekli şekilde korkmak çekinmek, kalbi titreten türde Allah’a saygı duymak… manalarına gelir. İşitilmeyen dua’dan: Allah Teala’nın her şeyi işittiği mutlak manada biiinmektedir. Burada Allah’ın icabet etmediği dua kastedilmektedir. Doymayan nefis: Dünyevi isteklere kapılarak hep dünyalık eşya ve zevk isteyen nefis. İlme, Salih ibadet’e doymayan nefis övülür. Hadis’in kalanınun izahı ve Ebu Hureyre r.a.’den İbn-i Msce’nin rivayeti için: BURAYA TIKLAYIN
- Bāb: ...
- باب ...
İmrân b. Husayn (r.a.)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Nebi (s.a.v), babama: “Ey Husayn! Bugün kaç ilah'a ibadet ediyorsun?” buyurdu. Babam şu cevabı verdi: “Altısı yerde biri gökte yedi ilah'a.” Rasûlullah (s.a.v.): “İstek, arzu ve korkuların bunlardan hangisinedir?” buyurdu. Babam: “Göktekine” diye cevap verdi. Rasûlullah (s.a.v.): “Ey Husayn! Müslüman olmuş olsaydın sana fayda verecek iki kelime öğretirdim…” Husayn, Müslüman olunca: “Ey Allah’ın Rasûlü! bana vaad ettiğin iki kelimeyi bana öğret” dedi. Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Şöyle duâ et: Allah’ım bana faydalı olan şeyleri ilham et ve beni benliğimin şerrinden de koru.”
- Bāb: ...
- باب ...
Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Nebi (s.a.v)’in çoğunlukta şu kelimelerle duâ ettiğini işitirdim: “Allah’ım sıkıntıdan üzüntüden, acizlikten, tembellikten, cimrilikten, borcun belimi bükmesinden ve insanların bana tahakkümünden sana sığınırım.”
- Bāb: ...
- باب ...
Enes (r.a.)’den rivâyete göre, Nebi (s.a.v) şöyle duâ ederdi: “Allah’ım, tembellikten, ihtiyarlıktan, korkaklıktan, cimrilikten, Mesih Deccâl’ın fitnesinden ve kabir azabından sana sığınırım.”
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Amr (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Nebi (s.a.v), tesbihi parmaklarıyla çekerdi.”
- Bāb: ...
- باب ...
Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, Nebi (s.a.v), hasta bir kişiyi ziyaret etti o kimse zayıflayarak kuş yavrusu gibi kalmıştı. Rasûlullah (s.a.v.), “O’na: Sen duâ etmez miydin. Rabbinden afiyet dilemez miydin?” Diye sordu. Adam dedi ki: “Allah’ım! Ahirette bana vereceğin bir ceza varsa onu çabucak bana dünyada veriver.” Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Sübhanallah! Sen buna güç yetiremezsin veya buna gücün yetmez. Allah’ım bize dünyada da ahirette de iyilik ver ve bizi Cehennem azabından koru diyemez miydin.”
- Bāb: ...
- باب ...
Hasan (r.a.)’den rivâyete göre: “Ey Rabbim bize dünyada da ahirette de iyilik ver” duâsı hakkında dünyadaki iyilik ilim ibadet ve kulluktur. Ahiretteki iyilik ise Cennettir. (''Rabbena atina fi'd-dünya haseneten ve fi'l-ahireti haseneten)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû İshâk (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ebû’l Ahvas’tan işittim, Abdullah b. Mes’ûd’tan şöyle aktarmıştı: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle duâ ederdi: “Allah’ım ben senden hidayet, sorumluluk bilinci iffet ve gönül zenginliği isterim.”
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû’d Derdâ (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Dâvûd Nebi şöyle de duâ ederdi: “Allah’ım senden seni sevmeyi, seni seven kişiyi sevmeyi, senin sevgine ulaştıran ameli yapmayı isterim. Allah’ım senin sevgini bana kendimden, ailemden ve soğuk sudan daha sevimli eyle...” Ebû’d Derdâ diyor ki: “Rasûlullah (s.a.v.), Dâvûd’u andığı zaman ondan bahseder ve insanların en çok ibadet edeniydi” derdi
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Yezîd el Hatmî el Ensarî (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.), duâsında şöyle derdi: “Allah’ım bana sevgini ve senin yanında sevgisini bana fayda verecek olan kimsenin sevgisini ver.” Allah’ım sevdiğim mal evlat sıhhatten bana ne verdinse onu senin sevdiğin konularda bana güç ve kuvvet yap. Allah’ım sevdiklerimden neyi benden aldınsa onları sevdiğin ibadet ve kulluk konusunda bana kuvvet kıl
- Bāb: ...
- باب ...
Şekel b. Humeyd (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Nebi (s.a.v)’e geldim ve şöyle dedim: “Ey Allah’ın Rasûlü bana bir sığınma duâsı öğret te onunla sığınayım.” Bunun üzerine Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), omzumdan tuttu ve şöyle buyurdu: “Allah’ım! Kulağımın şerrinden, gözümün şerrinden, dilimin şerrinden, kalbimin şerrinden ve tenasül organımın şerrinden sana sığınırım.”
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (r.anha)’dan rivâyet edilmiştir, dedi ki: Nebi (s.a.v)’in yanı başında uyumakta idim. Geceleyin onu yanımda bulamadım elimle araştırdığımda elim ayaklarına dokundu secde vaziyetinde idi, şöyle duâ etmekte idi: “Gazabından hoşnutluğuna, cezalandırmandan bağışlanmana sığınırım, seni, nasıl öveceğimi bilemem sen kendini övdüğün gibisin.”
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Abbâs (r.a.)’tan rivâyete göre, Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), ashabına Kur’ân’dan bir sûre öğretir gibi şu duâyı öğretirdi: “Allah’ım Cehennem azabından ve kabir azabından sana sığınırım. Mesih Deccâl fitnesinden sana sığınırım. Hayat ve ölümün fitnelerinden sana sığınırım.”
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle duâ ederdi: “Allah’ım Cehennem’in fitnesinden ve Cehennem azabından, kabir fitnesinin şerrinden ve yoksulluk fitnesinin şerrinden ve Mesih Deccâl’ın fitnesinden sana sığınırım. Allah’ım hatalarımı kar ve dolu suyu ile yıka beyaz elbiseyi kirden temizlediğin gibi kalbimi de günahlardan temizle. Doğu ile batının arasını uzaklaştırdığın gibi benimle günahlarımın arasını aç uzaklaştır. Allah’ım tembellikten, ihtiyarlıktan günahtan ve borçtan sana sığınırım.”
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.)’i vefatı anında şöyle duâ ederken işitmiştim: “Allah’ım beni affet bana acı. Beni yüce dosta ulaştır.” Diğer tahric: Buhârî, Deavat; Müslim, Zikir Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Sizden biriniz, Allah’ım dilersen beni bağışla, Allah’ım dilersen bana acı demesin. Duâsını kesin yapsın çünkü kendisini zorlayan yoktur.”
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Gecenin son üçte biri kalınca Rabbimiz dünya semasına iner ve şöyle der: Bana duâ eden var mı duâsını kabul edeyim. Benden isteyen var mı? Kendisini bağışlayayım.”
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Umâme (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.)’e şöyle denildi: “Ey Allah’ın Rasûlü! Duâların hangisi daha makbuldür?” Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Gecenin son yarısında ve farz namazlardan sonra yapılan duâlar.”
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyete göre, Bir adam: Ey Allah’ın Rasûlü! Bu gece duâ yaptığınızı işittim. Duânızdan bana ulaşan şey şu sözleriniz oldu: “Allah’ım günahlarımı bağışla rızkımı genişlet bana verdiğin rızıkları bereketli kıl.” Rasûlullah (s.a.v.): “Bu duâyı yaparsan istemedik bir şey bıraktığını zanneder misin? ”
- Bāb: ...
- باب ...
Enes (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Her kim sabahladığında: Ey Allah’ım sana iman ettiğimize şâhid olarak arşını taşıyan meleklerin varlığına iman edip tüm meleklerin de varlığını kabul ederek tüm yaratıkları da senin yarattığını kabul ederek şâhidlik yaparım ki senden başka gerçek ilah yoktur. Ancak sen varsın sen ikincisi olmayan teksin senin ortağın da yoktur. Muhammed de senin kulun ve Rasûlündür.” Derse o günde işlediği günahı Allah bağışlar. Eğer bu duâyı akşamleyin yaparsa o gece işlediği günahını Allah bağışlar
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.), bir toplantıdan kalkmazdan önce mutlaka ashabına şu duâyı yapardı: “Allah’ım sana karşı işlenecek günahlarla aramızda perde olacak korkundan, bizi Cennetine ulaştıracak kulluğundan, dünya musibetlerine karşı tahammülümüzü kolaylaştıracak güçlü bir iman nasib et. Allah’ım bizi yaşattıkça kulaklarımız gözlerimiz ve gücümüzden bizi faydalandır. Aynı şeyleri soyumuza da nasib et. Bize zulmedenlerden intikamımızı al. Düşmanlarımıza karşı bize yardım et. Bizi dinimizden yaralama. Dünyayı en büyük gayemiz eyleme. Dünyalık bilgilerle de sonumuzu getirme. Bize acımayanları üzerimize güçlü ve kuvvetli kılma.”
- Bāb: ...
- باب ...
Müslim b. ebî Bekre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Babam benim şöyle dediğimi duydu: “Allah’ım her türlü sıkıntıdan, tembellikten ve kabir azabından sana sığınırım.” Ve; “Bunları kimden işittin” dedi. Ben de: “Senin bunları söylediğini işittim” dedim. Bunun üzerine şöyle dedi: “Bunları elden bırakma! Çünkü ben Rasûlullah (s.a.v.)’in bunları söylediğini işittim.”
- Bāb: ...
- باب ...
Ali (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.), bana şöyle buyurdu: “Affedilmiş olsan bile söylediğinde affedileceğin bazı kelimeleri sana öğreteyim mi?” Dedi ki: “Büyük ve yüce Allah’tan başka gerçek ilah yoktur, ancak o vardır ikram sahibi ceza vermede acele etmeyen Allah’tan başka gerçek ilah yoktur. Sadece O’ vardır. Büyük arşın Rabbi olan Allah’ı her türlü eksiklikten tenzih ederim. Ondan başka gerçek ilah yoktur, sadece o vardır.”
- Bāb: ...
- باب ...
Sa’d b. ebî Vakkâs (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “Yunus’un balığın karnında iken yaptığı duâ olan: ‘’La ilahe illa ente sübhaneke inni kuntu mine’z-zalimin’’ (Enbiya: 87) Bu duâyı herhangi konuda yaparsa Allah onun duâsını mutlaka kabul eder.” Diğer tahric: Müsned: 1383; Beyhaki, şuab Muhammed b. Yahya diyor ki: Muhammed b. Yusuf b. Mürre b. İbrahim b. Muhammed b. Sa’d bu hadisi Sa’d b. ebî Vakkâs’tan rivâyet etmiş olup “Âişe’den” dememiştir. Tirmizî: Başkaları bu hadisi Yunus b. ebî İshâk’tan, İbrahim b. Muhammed b. Sa’d’den ve Sa’d b. ebî Vakkâs’tan rivâyet etmişler ve senedinde “babasından” dememişlerdir. Bazıları ise Yunus b. İshâk’tan rivâyet ederek şöyle demişlerdir: “İbrahim b. Muhammed b. Sa’d, babasından ve Sa’d b. ebî Vakkâs’tan rivâyet etmişlerdir.” Yunus b. ebî İshâk ise bazen hadisin senedinden “babasından” demekte bazen da dememektedir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Allah’ın doksan dokuz ismi vardır. Kim bunları öğrenir ve hayatı boyunca Allah’ı bu şekilde tanıyarak yaşar ve hayatını bu iman ve yaşayış üzere bitirirse inşallah Cennete girer.”
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Allah’ın doksan dokuz ismi vardır. Kim bunları öğrenir ve hayatı boyunca Allah’ı bu şekilde tanıyarak yaşar ve hayatını bu iman ve yaşayış üzere bitirirse inşallah Cennete girer.” “O Allah ki Ondan başka gerçek ilah yoktur ancak o vardır. O dünyada herkese ahirette ise sadece mü’minlere acıyıp şefkat edendir.” 99 ismi; manzum tercemesiyle veriyoruz ki Müslümanlar kolayca ezberleyip Allah’ı iyi bilisinler diye…) ve Müslim’de isimler sayılmaksızın, Tirmizî, Deavât, 86 ve İbn-i Mâce, Duâ, 10 da 99 isim sayılarak rivâyet edildiğine göre; “Allah’ın 99 ismi vardır. Kim bunları öğrenir (hayatı boyunca Allah’ı bu şekilde tanıyarak yaşar ve hayatını bu iman ve yaşayış üzere bitirirse inşaallah) Cennete girer.” O'ndan başka yoktur tapacak güzel isimler, O'nundur ancak. - اَلْقَوِىُّ daima kulun vekili. işi pek güçlü, kuvvetli. – اَلرَّحِيمُ esirger, merhametlidir. kuluna pek rahmetlidir. - اَلْوَلِىُّ sarsılmaz pek metanetli. mevlâ'dır, ne güzel velî. – اَلْقُدُّوسُ mülk O'nun varlık O'nundur. eşsizlik, birlik O'nundur. – اَلْمُحْصِى her işi yerinde, yüce. saymıştır, nasıl ve nice. – اَلْمُؤْمِنُ selâmet, saadet O'ndan. hidayet emniyet O'ndan. – اَلْمُعِيدُ her işin başıdır, başlar. her işi tekrar O işler. – اَلْعَزِيزُ gözeten, denetleyen O. şerefli, şeref veren O. - اَلْمُمِيتُ diriltir, hayat bahşeder. öldürür ve helak eder. her derdin çaresi O'ndan. çare yok, buyruklarından. - اَلْقَيوُّمُ bir Hayy'dir, daim sağ ölmez. hiç bir şey O'nsuz sağ olmaz. O'nundur, O mütekebbir. Allah, en büyük demektir tekbir. - اَلْماَجِدُ ezeli, ebedi vardır. mecidle anlamı birdir. – اَلْباَرِئُ yarattı, yoktan var etti. düpdüzgün yaptı, düzeltti. - اَلصَّمَدُ birdir O, başka İlah yok. eşsizdir, gayrine âh yok. her şeye bir suret vermiş. gözler önüne sermiş. - اَلْمُقْتَدِرُ herşeyin üstüne gider. her işi yapar, alteder. – اَلْقَهّاَرُ bağışlar, eksiği kapar. kahreder ne yapar, yapar. - اَلْمُؤَخِّرُ isterse öne alır O. isterse sona alır O. – اَلرَّزاَّقُ hep verir, hep karşılıksız. mahlûku komaz rızıksız. – اَلآخِرُ ilk O'dur, yoktur öncesi. son O'dur, yoktur sonrası. – اَلْعَلِيمُ yol açar kapılar açar. bilendir sonsuz ilmi var. - اَلْباَطِنُ en üstün O'ndan üste yok. en gizli O'ndan berî yok. – اَلْباَسِطُ dilerse sıkar, dar eder. bol verir, yoğu var eder. - اَلْمُتَعاَلِى üstlenir, destekler kulu. O'dur, yüksek ve ulu. – اَلرّاَفِعُ indirir, alçaltır aman. bindirir, yüceltir heman. - اَلتَّوّاَبُ kaplamıştır lutfu her yeri. kabul eder, tüm tevbeleri. – اَلْمُذِلُّ yükseltir izzetler verir. alçaltır, zilletler verir. – اَلْعَفُوُّ intikam alır, bırakmaz. yalvarsan affeder, bakmaz. – اَلْبَصِيرُ herşeyi duyar, işitir. herşeyi görür, gözetir. – ماَلِكُ الْمُلْكِ şefkati, merhameti çok. O, mülk de ortağı yok. – اَلْعَدْلُ söz O'nda, her sözü hikmet. işi adalet, sözü adalet. وَاْلاِكْراَمِ zü'l-Celâli ve'l-İkrâm mevlâ. ve İhsan hep O'ndan ola. – اَلْخَبِيرُ lutfeder, pek ince bilir. her şeyden haberdar olur. - اَلْجاَمِعُ Âdildir, her işi denge. toplayan belli bir güne. – اَلْعَظِيمُ hiç ivmez, hep verir mühlet. sadece O'nun azamet. - اَلْمُغْنِى değildir bir şeye muhtaç. O'ndandır bütün ihtiyaç. – اَلشَّكُورُ bağışlar, örter, affeder. hak bilir, azı çok eder. engeller her ne isterse. hiç kimse, O bir keserse. – اَلْكَبِيرُ en üstün, en yüksek O'dur. en büyük, en büyük O'dur. - اَلنّاَفِعُ zararına engel olunmaz. faydasından uzak kalınmaz. اَلْمُقِيتُ O kollar, O bekler durur. herşeyin hakkını korur. - اَلْهاَدِى nasıl nûrdur asla bilinmez. O'nsuz hiç bir şey bulunmaz. – اَلْجَلِيلُ hesaplar ve hesap sorar. en yüce, en yüce O var. - اَلْباَقِى herşeyi yoktan var kılan. ebedi kalacak olan. – اَلرَّقِيبُ pek cömert, ikram edici. görücü, hem gözetici. herşeyin mirası O'nun. O'nundur, orası O'nun. – اَلْواَسِعُ karşılık verir duâya. herşeyi bol, Vâsî Mevlaya. - اَلصَّبوُرُ gösterir ve eriştirir. sabırlı hep fırsat verir – اَلْوَدُودُ her sözü, her işi doğru. sevilir, sever kulunu. güzel isimler bir tek Allah'ın. sen de nimeti ve çok günahın. günahını temizle. güzel adları iyi ezberle. hakkın ver gaflete dalma. girip, Cennet’ten olma. – اَلْباَعِثُ şanlıdır, pek şereflidir. ruh verir, elçi gönderir. – اَلْحَقُّ her şeye şâhidtir Allah. ebedî tek Hak'dır Allah. Mâce, Duâ: 10 (Terc. 10/48) Bu hadis garibtir. Pek çok râvî bu hadisi bize Safvân b. Salih’den rivâyet etmiştir. Bu hadisi sadece Safvân’ın rivâyetiyle bilmekteyiz. Hadisçiler yanında güvenilen bir kişidir.,Bu hadis aynı zamanda değişik şekilde Ebû Hüreyre’den rivâyet edilmiştir.Pek çok rivâyetler içinde Esma-ül Hüsna’nın isimlerinin sayıldığını sadece bu hadisle bilmekteyiz. Adem b. ebî İyas bu hadisi başka bir senedle yine Ebû Hüreyre’den zikrederek Allah’ın isimlerini zikretmiştir. Fakat rivâyetin senedi sağlam değildir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyete göre, “Allah’ın doksan dokuz ismi vardır, bunları öğrenip bunlara göre Allah’ı tanıyıp yaşayan ve bu imanla ölen kimse inşallah Cennete girer.”
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Cennet bahçelerine uğradığınızda oradan istifade ediniz.” Bunun üzerine ben: “Ey Allah’ın Rasûlü! Cennet bahçesi neresidir?” dedim. Buyurdular ki: “Mescidlerdir.” Ben: “Oradan istifade etmek ne demektir?” dedim. Şöyle buyurdular: “Sübhanallahi velhamdulillahi vela ilahe illallahu vallahu ekber'' Anlamı: ''(Allah yücedir ve eksiksizdir.Bütün övgüler Allah’adır. Allah’tan başka gerçek ilah yoktur ve Allah en büyüktür.”)
- Bāb: ...
- باب ...
Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Cennet bahçelerine uğradığınız zaman oradan istifade ediniz.” Ashab: “Cennet bahçeleri neresidir?” diye sordular. Rasûlullah (s.a.v.)’de: “Allah’ın dinini öğrenmek üzere meydana getirilen sohbet guruplarıdır” buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Seleme (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: Herhangi birinizin başına bir musibet geldiğinde şöyle desin: “Bizi yaratan Allah’tır. Allah’ın mülkünde yaşamaktayız. Varlığımız, Allah içindir, sonunda ona dönecek ve hesaba çekileceğiz.” (Bakara: 156) “Allah’ım senin katında başıma gelenlere sevap verileceğini umuyorum. Bundan dolayı beni mükafatlandır ve onun yerine bana daha hayırlısını ver.” Ebû Seleme can verirken: “Allah’ım hanımıma benim ölümümden sonra benden daha hayırlı birini nasib et” diye duâ etti. Ebû Seleme vefat edince Ümmü Seleme: “Varlığımız, Allah içindir. Allah’ın mülkünde yaşamaktayız. Sonunda ona dönüp hesaba çekileceğiz” deyip; “Allah katındaki bu musibetlerden dolayı sevap verileceğini ümid ediyorum. Bundan dolayı beni mükafatlandır.”
- Bāb: ...
- باب ...
Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre: Bir adam Rasûlullah (s.a.v.)’e geldi ve: “Hangi duâ daha değerli ve kıymetlidir” dedi. Rasûlullah (s.a.v.)’de buyurdu ki: “Rabbinden dünya ve ahirette selamet ve afiyet dile.” Sonra ikinci bir gün gelerek tekrar “Hangi duâ daha faziletli ve değerlidir?” diye sordu. Rasûlullah (s.a.v.), ona aynı cevabı verdi. Üçüncü sefer geldiğinde yine aynı soruyu sordu. Rasûlullah (s.a.v.)’de aynı cevabı verdi ve şöyle devam etti: “Sana dünya ve ahirette afiyet verilmişse zaten kurtulup gitmişsindir.”
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Ey Allah’ın Rasûlü! Kadir gecesinin hangi gece olduğunu bilirsem hangi duâyı okumamı tavsiye edersin?” dedim. Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: [ALLAHUMME İNNEKE AFUVVUN KERİM, TUHİBBUL AFVE, FA’FU ANNİ] Meali: “Allah’ım sen affedicisin, ikram sahibisin affetmeyi seversin beni de affet.” Diğer tahric: İbn Mâce, Dua Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. İBN-İ MACE HADİSİ İÇİN TIKLA
- Bāb: ...
- باب ...
Abbâs b. Abdulmuttalib (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Ey Allah’ın Rasûlü! Bana bir şey öğret ki onu Allah’tan isteyeyim” dedim. Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Allah’tan afiyet dile…” Birkaç gün sonra tekrar geldim: “Ey Allah’ın Rasûlü! bana bir şey öğret ki onu Allah’tan isteyeyim” dedim. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.), bana şöyle dedi: “Ey Abbâs! Ey Nebiin amcası! Allah’tan dünya ve ahirette afiyet iste.”
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Allah’tan, afiyetten daha sevimli ve üstün bir şey istenmemiştir.”
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Bekir (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.), bir işi yapmak istediği zaman: “Allah’ım bana hayırlısını ver ve benim için en uygun olanı seç” diye duâ ederdi
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Mâlik el Eş’arî (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Abdest, imanın bir parçasıdır. Elhamdülillah diyecek şekilde yaşamak mizanı doldurur. Sübhanallah ve Elhamdülillah diyecek şekilde bir hayat sürmek gökler ve yeryüzü arasını dolduracak kadar sevap kazandırır. Namaz, nurdur. Sadaka kişinin Müslüman olduğuna bir delildir. Sabır her an önümüzdeki bir ışıktır. Kur’ân ise lehimizde veya aleyhimizde bir delildir. Her insan sabahleyin kalkıp nefsinin satıcısıdır. Ya ibadet ve kulluk yaparak kendisini Allah’a satmış olur. Veya arzu ve hevesine veya şeytana uyarak kendisini helak etmiş olur.” Diğer tahric: Müslim, Tahara Tirmizî: Bu hadis sahihtir
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Amr (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Sübhanallah demek mizanın yarısını doldurur. Elhamdülillah demek ise teraziyi doldurmuş olur. La ilahe illallah, diyen kimse ile Allah arasında hiçbir perde yoktur. Cennette kendisiyle beraber oluncaya kadar…”
- Bāb: ...
- باب ...
Süleymoğullarından bir kişiden rivâyet edilmiştir: “Rasûlullah (s.a.v.), şunları benim elimde veya kendi elinde saydı: Sübhanallah demek mizanın yarısıdır. Elhamdülillah ise onu doldurmuş olur. Allahu ekber demek gök ile yeryüzü arasını doldurur oruç sabrın yarısı temizlikte imanın yarısıdır.” Diğer tahric: Müsned: 17571 Tirmizî: Bu hadis hasendir. Şu’be ve Sûfyân es Sevrî bu hadisi Ebû İshâk’tan rivâyet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Ali b. ebî Tâlib (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.), Arafat akşamı vakfe yerinde şöyle duâ ederdi: “Allah’ım, senin buyurduğun gibi ve bizim söylediğimizden daha hayırlı biçimde sana hamdolsun. Allah’ım namazım tüm ibadetlerim hayatım ve ölümüm senin içindir. Dönüşüm sanadır. Her türlü varlığım sana kalacaktır. Allah’ım kabir azabından kalbimin vesvesesinden işlerimin dağınıklığından sana sığınırım. Allah’ım rüzgarın getireceği afetlerin şerrinden sana sığınırım.”
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Umame (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.), çok uzunca bir duâ etmişti ki ondan bir şey ezberleyememiştik. Bunun üzerine: “Ey Allah’ın Rasûlü! Uzunca bir duâ yaptınız bundan bir şey ezberleyemedik” dedik. Şöyle buyurdular: “Size tüm duâları toplayan bir duâ öğreteyim mi? Şöyle duâ edersiniz: “Allah’ım! Nebi’nin Muhammed (s.a.v.)’in senden istediği şeyin hayrından biz de istiyoruz ve Nebi’nin Muhammed (s.a.v.)’in sana sığındığı şeyin şerrinden biz de sana sığınıyoruz. Yardımına müracaat edilen tek kapı sensin eninde sonunda sana ulaşacağız hiçbir güç ve kuvvet yoktur ancak tüm güçler senin elindedir.”
- Bāb: ...
- باب ...
Şehr b. Havşeb (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ümmü Seleme (r.anha)’ya; “Ey Mü’minlerin anası! Rasûlullah (s.a.v.), senin yanında olduğu zaman en çok yaptığı duâ ne idi?” Dedi ki: “Çoğunlukla yaptığı duâ şuydu: “Ey kalbleri bir halden bir hale çeviren Rabbim, benim kalbimi de dinin üzere sabit kıl.” Ben kendisine: “Ey Allah’ın Rasûlü! Niçin bu duâyı yapıyorsunuz?” diye sordum. Şöyle buyurdular: “Hiçbir kimse yoktur ki onun kalbi Allah’ın parmakları arasında olmuş olmasın. Dilediğini düzeltir, düzgün yola kor dilediğini ise kalbini kaydırarak yoldan çıkarır.” Sonra Âl-i Imrân sûresi 8. ayetini okudu: “O derin kavrayış sahipleri şöyle yakarırlar: “Ey Rabbimiz! Bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi bu gerçeklerden bir daha saptırma, katından bize rahmet ver, şüphesiz bağışı en çok olan sensin sen.”
- Bāb: ...
- باب ...
Büreyde (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Hâlid b. Velid el Mahzûmî, Nebi (s.a.v)’e şikayette bulundu ve şöyle dedi: Ey Allah’ın Rasûlü! Korkudan dolayı gece uyuyamıyorum. Rasûlullah (s.a.v.) ona şöyle buyurdu: Yatağına girdiğinde şöyle duâ et: “Allah’ım ey yedi kat göklerin ve gölgelendirdiklerinin Rabbi, Ey dünyaların ve sırtında taşıdıklarının Rabbi, Ey şeytanların ve saptırdıklarının Rabbi, Bütün yarattıklarının şerrinde ve onlardan birinin bana saldırması ve haksızlık etmesinden beni koruyucu ol. Senin koruman altında olan güçlüdür. Senin övgün yücedir. Senden başka gerçek ilah yoktur. Ancak sen varsın.”
- Bāb: ...
- باب ...
Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Herhangi bir iş Rasûlullah (s.a.v.)’e sıkıntı verdiği zaman şöyle duâ ederdi: “Ey devamlı din olan ölümsüz bütün varlıkların tek yöneteni ve gözeteni senin rahmetinle yardım isterim.” Aynı senedle Enes dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Ya zelcelali velikram” duâsına devam ediniz.”
- Bāb: ...
- باب ...
Enes (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Ya zelcelali velikram” duâsına devam ediniz.”
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Umâme el Bâhîlî (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.)’den şöyle buyurduğunu işittim: “Abdestli olarak yatağına giren uykusu gelinceye kadar Allah’ı zikreden bir kimse uykusu anında veya gecenin bir vaktinde dünya ve ahiretin hayrına dair hangi duayı yaparsa mutlaka Allah ona o isteklerini verir.”
- Bāb: ...
- باب ...
Muaz b. Cebel (r.a.)’den rivayete göre, şöyle demiştir: Nebi (Sallallahu aleyhi ve SEllem), bir adamın şöyle duâ ettiğini işitti: “Allah’ım senden nimetin tamamını isterim.” Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.), “Nimetin tamamı hangi şeydir” diye sordu. Ben: “Bir dua ettim ve bu duâ sebebiyle hayır ümid etmekteyim” dedi. Rasûlullah (s.a.v.), ise: “Cennete giriş ve Cehennem’den kurtuluş nimetin tamamı sayılır” buyurdu. Yine Rasûlullah (s.a.v.) bir adamın: “Ya zelcelali velikram” dediğini işitti ve bunun üzerine şöyle buyurdu: “Duâ kapısı sana açıldı dilekte bulun!” Yine Nebi (s.a.v) bir adamın: “Allah’ım senden sabır isterim” dediğini duydu ve: “Sen Allah’tan bela ve imtihan istemiş oldun ondan afiyet dile” buyurdu. Diğer tahric: Müsned: 21009 Ahmed b. Meni’, İsmail b. İbrahim’den, Cüreyrî’den bu senedle bu hadisin bir benzerini rivâyet etmişlerdir. Tirmizî: Bu hadis hasendir. İBN-İ HİBBAN’DAKİ ŞU HADİS’İ DE OKUYUN BURAYA TIKLAYIN
- Bāb: ...
- باب ...
Amr b. Şuayb (r.a.)’ın dedesinden rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Biriniz uykudan korkarak uyanırsa şöyle desin: “Allah’ın gazabı ve azabından, kullarının şerrinden, şeytanların vesveselerinden ve bana yaklaşmalarından Allah’ın eksiksiz olan tam kelimelerine sığınırım.” Bu durumda hiçbir şey ona zarar vermez. Abdullah b. Amr, akıl baliğ olan çocuğuna bu duâyı belletir. Okuyamayacak küçük çocuklar için bir kağıda yazıp onun boynuna asardı
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Râşid el Hayranî (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Abdullah b. Amr b. Âs’a geldim ve: “Rasûlullah (s.a.v.)’tan işittiğin bir şeyi bana anlatır mısınız?” dedim. Bunun üzerine bana bir yazı çıkardı ve: “Bu, Rasûlullah (s.a.v.)’in benim için yazdırdığı şeydir” dedi. Yazıya baktım orada şunlar yazılıydı: Ebû Bekir es Sıddık: “Ey Allah’ın Rasûlü! bana sabah ve akşam okuyacağım bir duâyı öğret” dedi. Rasûlullah (s.a.v.): Ey Ebû Bekir şöyle de buyurdu: “Ey Allah’ım Ey göklerin ve yerin yaratıcısı! Gizli ve açık her şeyi bilen senden başka gerçek ilah yoktur. Ancak sen varsın. Her şeyin Rabbi ve idarecisi sensin. Benliğimin şerrinden, şeytanın şerrinden ve beni şirke düşürmesinden, günah işlemekten ve bir Müslüman’a kötülük etmekten sana sığınırım.”
- Bāb: ...
- باب ...
Amr b. Mürre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ebû Vâil’den işittim, şöyle diyordu: Abdullah b. Mes’ûd’tan şöyle dediğini işittim, dedi. Bunun üzerine ben kendisine sen bunu Abdullah’tan işittin mi diye sordum. Ebû Vâil: “Evet” dedi. Abdullah hadisi merfu olarak rivâyet ederek şöyle dedi: “Allah’tan daha kıskanç bir kimse yoktur bu yüzden gizli ve açık tüm kötülükleri haram kılmıştır. Övülmeyi Allah’tan daha çok seven bir kimse yoktur. Bu yüzden Allah kendini övmüştür.”
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Bekir es Sıddık (r.a.)’tan rivâyete göre, kendisi şöyle demiştir: “Ey Allah’ın Rasûlü! Bana namazda yapacağım bir duâ öğret” dedim. Rasûlullah (s.a.v.) de şöyle buyurdu: “Deki: Ey Allah’ım ben nefsime çok zulmettim günahları ancak sen bağışlarsın katından bir bağışlanma ile beni bağışla bana merhamet et. Şüphesiz sen bağışlayan ve acıyansın.”
- Bāb: ...
- باب ...
Muttalib b. ebi’l Vedaa (r.a.)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Abbâs sanki bir şey duymuş gibi Rasûlullah (s.a.v.)’in yanına gelmişti. Rasûlullah (s.a.v.), minberde doğruldu ve “Ben kimim” buyurdu. Ashab: “Sen Allah’ın Rasûlüsün sana selam olsun.” Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Ben Abdulmuttalib oğlu Abdullah oğlu Muhammed’im. Allah yarattıklarını yaratmış ve beni yarattıklarının en hayırlılarından kılmıştır. Sonra o yaratıklarını ikiye ayırmış beni onlar içinde yine en hayırlılarından kılmıştır. Sonra o insanları kabilelere ayırmış ve beni en hayırlı kabileden çıkarmıştır. Sonra o kabileleri de daha küçük birimlere ayırmış ve beni de neseb soy sop olarak onların en hayırlılarından kılmıştır.”
- Bāb: ...
- باب ...
Enes (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.), yaprakları kurumuş bir ağacın yanından geçerken bastonuyla ağaca vurdu ve yaprakları döküldü. Bunun üzerine şöyle buyurdu: “Tüm eksiksiz övgüler Allah’a mahsustur, Allah’ı tenzih ederim ve O’nu överim O’ndan başka gerçek ilah yoktur. Ancak O vardır. Allah en büyüktür, sözlerini söylemek kulun günahlarını şu ağacın yapraklarını döktüğü gibi mutlaka dökecektir.”
- Bāb: ...
- باب ...
Umâra b. Şebîb es Saî (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Kim güneşin batımından sonra on kere ''La ilahe illallahu vahdehu la şerike leh lehu'l-mulk ve lehu'l-hamd yuhyi ve yumit ve huve ala kulli şey'in kadir'' Meali: ''Allah’tan başka gerçek ilah yoktur ancak O vardır O tektir, O’nun ortağı yoktur. Saltanat ve irade tümüyle ona aittir. Eksiksiz övgülere O layıktır. Hayat veren O’dur. Ölüm de O’nun elindedir. Ve o her şeye güç yetirendir” derse Allah bu kimse için sabaha kadar şeytandan koruyacak silahlı koruyucular gönderir ve ona on sevap yazılır ve on günahı silinir. Ve bu yaptığı duâ on mü’min köleyi hürriyetine kavuşturma sevâbına denk sevap kazandırmış olur
- Bāb: ...
- باب ...
Zir b. Hubeyş (r.a.)’den rivayete göre, şöyle demiştir: Saffan b. Assal el Muradî’ye mestler üzerine mesh yapmanın hükmünü sormaya gelmiştim bana şöyle dedi: “Ey Zir! Seni buraya hangi şey getirdi?” Ben de: “İlim edinmek için” dedim. Bunun üzerine Safvan: “Şüphesiz ki melekler ilim elde etmek için gayret gösterene istediği şeyden memnunluk duyarak onu her şeyden korumak için kanatlarını gererler.” Ben de: “Soracağım ve kalbimi tırmalayan şey şudur dedim ve: “Büyük ve küçük abdest bozduktan sonra mestler üzerine mesh yapmak nasıl olacaktır?” Sen Nebiin sahabîlerindensin. Sana bu konuyu sormaya geldim sen Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’den bu konuda bir şeyler işittin mi?” Safvan: “Evet” dedi; “Rasulullah (s.a.v.) ile yolculukta olduğumuz zaman veya bir yerde misafir olduğumuz zaman cünüplük dışında küçük abdest, büyük abdest ve uykudan dolayı üç gün üç gece mestlerimi çıkarmamamızı emrederdi.” Bundan sonra ben: “Rasulullah (s.a.v.)’den sevgi hakkında bir şeyler işittin mi?” diye sordum. Safvan: “Evet” dedi; bir yolculukta Nebi (s.a.v) ile birlikteydik ansızın bir bedevi yüksek sesle: “Ya Muhammed!” diye bağırdı. Rasulullah (s.a.v.)’de onun sesine yakın bir sesle: “Haydi gel” diye cevap verdi. Biz o bedevî kimseye yazıklar olsun sana sesini alçalt, çünkü sen Nebiin huzurundasın yüksek sesle konuşmak yasaktır dememize rağmen vallahi sesimi alçaltmam dedi. Sonra o bedevi dedi ki: “Bir kişi bir topluluğu seviyor ama henüz onlara katılmış değil.” Bunun üzerine Nebi (s.a.v): “Kıyamet gününde kişi sevdikleriyle beraberdir” buyurdu. Ve bize bazı şeyler anlattı. Sonunda şöyle buyurdu: “Batı tarafında (Sufyan, Şam tarafında dedi.) bir kapıdan bahsetti ki bu kapının genişliği bir binitli kimsenin kırk yıl veya yetmiş yıl yürümesi kadardır. Allah bu kapıyı gökleri ve yeri yarattığı gün tevbe için açmıştır. Güneş batıdan doğuncaya kadar yani kıyamete kadar da kapatmayacaktır.” Diğer tahric: Nesaî, Tahara Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. İbn-i Mace de bu hadis’in üst kısmı da merfu’ olarak var. Yani Meleklerin ilim talibine tavrını Safvan r.a. Nebi s.a.v.’den aktarıyor. O hadis için BURAYA TIKLAYIN
- Bāb: ...
- باب ...
Zir b. Hubeyş (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Safvân b. Assâl el Muradiye gelmiştim ki bana “Buraya niçin geldin” dedi. Ben de: “Bilgi edinmek için” dedim. Bunun üzerine Safvân: Benim Rasûlullah (s.a.v.)’den öğrendiğime göre: “Melekler ilim öğrenmek isteyen kimseye memnun olduklarından dolayı onu her şeyden korumak için kanatlarını gererler.” Sonra kendisine dedim ki: “Mest üzerine mesh konusunda zihnime takılan şeyler var bu konuda Rasûlullah (s.a.v.)’den öğrendiğin bir şeyler var mı?” Safvân: “Evet” dedi; “Bir yolculukta olduğumuzda veya misafirlikte iken cünüplük dışında küçük abdest, büyük abdest bozmak ve uykudan dolayı üç gün üç gece mestlerimizi çıkarmamamızı bize emretmişti.” Bundan sonra ben: “Rasûlullah (s.a.v.)’den sevgi hakkında bir şeyler işitin mi?” Safvân: “Evet” dedi; “Bir yolculukta Rasûlullah (s.a.v.) ile beraber iken görgüsüz kaba bir bedevi yüksek sesle Ya Muhammed! Ya Muhammed! Diye Nebiimizi çağırmıştı. Ashab ona: Sus, sesini alçalt; böyle yapmak yasaktır, dedik. Rasûlullah (s.a.v.), onun sesine yakın bir sesle: “Gel bakalım” diye cevap verdi. O bedevi de: “Bir kimse bir topluluğu seviyor ama henüz onlar arasına karışmış değildir” diye cevap verdi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.): “Kişi sevdikleriyle beraberdir” buyurdu: Zir diyor ki: Safvân anlattı anlattı sonunda Allah’ın tevbe için batıda genişliği yetmiş yıllık mesafe olan bir kapı yarattığını, güneş batı tarafından doğuncaya kadar kapatılmayacağını ve Allah’ın Enam sûresi 158. ayetinin bu tevbe konusunda olduğunu bana anlattı: “O Allah’tan başkasına ilahlık yakıştıranlar, inanmak için kendilerine meleklerin gelmesini veya Rabbinin gelmesini ya da Rabbinin bazı ayetlerinin gelmesini mi bekliyorlar? Ancak Rabbinin onları imana mecbur edecek bazı alametleri geldiği gün, iman etmenin daha önce inanmamışsa veya inancıyla bir iyilik kazanmamışsa, o günkü imanı ona bir fayda sağlamaz. De ki: Bekleyin öyleyse ahiret gününü ey inançsızlar! Biz de bekliyoruz başınıza gelecekleri.”
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, Nebi (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Allah kulunun tevbesini can boğaza gelmediği sürece kabul eder.”
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Sizden birinizin tevbe etmesi, kaybettiği bir şeyi bulduğunda nasıl sevinirse Allah ondan daha fazla sevindirir.”
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Eyyûb (r.a.)’den rivâyete göre: Ebû Eyyûb, ölümü yaklaştığında şöyle dedi: “Bir şeyi siz’den gizlemiştim o da şuydu: Rasûlullah (s.a.v.)’in şöyle buyurduğunu işittim: Siz günah işlemez bir toplum olsaydınız mutlaka Allah günah işleyen bir topluluk yaratırdı da onlar günah işlerler ve Allah’a tevbe ederlerdi. Allah’ta onları bağışlardı.”
- Bāb: ...
- باب ...
Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.)’den işittim şöyle buyurdu: “Allah: Ey Ademoğlu! Sen bana duâ ettiğin ve benden ümid ettiğin sürece senin hatalarını bağışlarım ve hiç aldırış etmem. Ey Ademoğlu! Senin günahların göğün bulutlarına ulaşsa bile sen de benden bağışlanma dilesen seni bağışlarım ve hiçbir şeye aldırış etmem. Ey Ademoğlu! Sen bana dünya dolusu kadar hatalarla gelip bana hiçbir şeyi ortak koşmamış olsan şüphesiz seni dünya dolusu bağışlanma ile karşılarım.”
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyete göre, Nebi (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Allah, yüz rahmet yarattı ve yarattıkları arasına bir merhamet koydu ki bu yüzden insanlar ve hayvanlar birbirlerine merhamet ederler. Doksan dokuz rahmet ise Allah’ın katındadır.”
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyete göre, Nebi (s.a.v) şöyle buyurdu: “Mü’min, Allah katında olan azabı bilmiş olsa hiç kimse Cennete göz dikmez, Kafir de Allah katında olan rahmeti bilmiş olsa hiç kimse Cennet’ten ümidini kesmezdi.”
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Allah tüm yarattıklarını yarattığı zaman kendi üzerine şöyle yazmıştır: “Benim rahmetim gazabımı geçmiştir.”
- Bāb: ...
- باب ...
Enes (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.), mescide girdi ve bir adam namaz kılmış duâ ediyor ve duâsında şöyle diyordu: “Ey Allah’ım senden başka ilah yoktur, ancak sen varsın sen bol bol verensin.” Ey göklerin ve yerin yoktan var edicisi, Ey Celal ve ikram sahibi” Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.): “Onun Allah’a ne ile duâ ettiğini biliyor musunuz?” diye sordu sonra kendisi: “O kimse Allah’a ismi azam duâsıyla duâ etmiştir. Bununla duâ edildiğinde Allah kabul eder ve bu duâlarla istenildiğinde Allah verir” diye cevap verdi
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Yanında ismim anıldığı halde bana salevat getirmeyen kimsenin burnu yerde sürtünsün. Ramazan ayına girdiği halde günahlarını bağışlatmadan Ramazandan çıkan kimsenin de burnu yerde sürünsün. Yanında anne ve babası ihtiyarlamalarına rağmen onları razı etmediğinden dolayı Cennete giremeyen kimsenin burnu yerde sürtülsün.” Abdurrahman diyor ki: “Zannedersem anne ve babasından biri” demişti
- Bāb: ...
- باب ...
Ali b. ebî Tâlib (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Cimri o kimsedir ki yanında ismim anılır fakat bana salevat getirmez.” Diğer tahric: Müsned: 1645 Tirmizî: Bu hadis hasen sahih garibtir
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. ebî Evfâ (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle duâ ederdi: “Allah’ım! Kalbimi kar, dolu ve soğuk su ile soğut. Allah’ım! Beyaz elbiseyi kirden temizlediğin gibi kalbimi de hatalardan temizle.”
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kime duâ kapısı açılmış ise ona rahmet kapıları açılmıştır. Allah’tan afiyet istenilmesinden daha sevimli bir şey istenilmemiştir.” Rasûlullah (s.a.v.) konuşmasını şöyle devam etti: “Duâ, inen belaya ve inmeyen belaya karşı faydalıdır. Ey Allah’ın kulları duâya sarılınız.”
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Ümmetimin ömürleri yetmiş ile altmış arasındadır. Onlardan yetmişi aşacak olanlar çok azdır.”
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle duâ ederdi: “Rabbim bana yardım et, aleyhimde olacak şeylerde yardım etme. Bana yardım et aleyhime yardımcı olma. Bana zafer ver bana karşı olanlara zafer verme, olayları benim iyiliğime gerçekleştir. Bana zarar olacak şekilde gerçekleştirme. Beni hidayete erdir ve hidayeti bana kolaylaştır. Bana saldırana karşı yardımını benden esirgeme. Ey Rabbim beni sana çok şükreden, seni çok zikreden senin azabından çok korkan sana pek çok itaat eden, sadece senin için eğilen, sana yönelip yakaran bir kişi kıl. Ey Rabbim tevbemi kabul eyle günah ve hatalarımı temizle duâmı kabul et. Delilimi sabit eyle, dillimi doğru kıl. Kalbime hidayet eyle göksümden kin ve hasedi çıkar.”
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Her kim kendisine zulmedene bedduâ ederse mutlaka yardım görür.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Bu hadis garib olup bu hadisi sadece Ebû Hamza’nın rivâyetiyle bilmekteyiz. Ebû Hamza hakkında bazı ilim adamları ileri geri konuşmuşlardır. Kendisine Meymun el A’ver denilir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Eyyûb el Ensârî (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: Her kim on kere: “Allah’tan başka gerçek ilah yoktur sadece Allah vardır. O tektir, ortağı yoktur, saltanat O’nundur, her türlü övgüler ona mahsustur, hayat veren de öldüren de O’dur. O’nun gücü her şeye yeter” derse İsmail zürriyetinden dört köleyi hürriyetine kavuşturmuş gibi sevap kazanır
- Bāb: ...
- باب ...
Safiye (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) yanımıza girdi. Önümde tesbih gibi saydığım dört bin çekirdek bulunuyordu. Dedim ki: Onlarla sayarak Allah’ı tesbih etmişimdir. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Ben sana bu tesbih çektiğin şeylerden daha fazla sevap kazandıracak birşeyi öğreteyim mi?” Ben de: “Evet” dedim. Buyurdular ki: “De ki: Allah’ın yarattıkları sayısınca tesbih ederim.”
- Bāb: ...
- باب ...
Cüveyriyye binti Hâris (r.anha)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Mescidde namaz kıldığım yerde iken Rasûlullah (s.a.v.) yanıma uğramıştı. Gündüzün yarısına yakın bir zamanda uğradığında beni aynı halde buldu ve: Hala sabahki durumda mısın? diye sordu. Ben de evet dedim. Bunun üzerine şöyle buyurdular: Sana bazı kelimeler öğreteyim de onları söyle böylece uzun zaman boyu burada kalmamış olursun. Yarattıklarının sayısınca Sübhanallah, yarattıklarının sayısınca Sübhanallah, Yarattıklarının sayısınca sübhanallah. Kendi razı olacağı kadar sübhanallah. Kendi razı olacağı kadar sübhanallah. Arşın ağırlığı kadar sübhanallah. Arşının ağırlığı kadar sübhanallah. Arşının ağırlığı kadar sübhanallah, sözlerinin mürekkebi kadar sübhanallah sözlerinin mürekkebi kadar sübhanallah sözlerinin mürekkebi kadar sübhanallah.” Diğer tahric: Müslim, Zikr: İbn Mâce, Edeb
- Bāb: ...
- باب ...
Selman el Farisî (r.a.)’den rivayete göre, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: “Allah çok haya sahibi ve ikram edicidir. Kişi O’na ellerini kaldırıp dua ettiği zaman onları boş çevirmekten haya eder.” Diğer Tahric edenler: Ebu Dâvûd, vitr; İbn Mace, dua Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Bazıları bu hadisi merfu olmaksızın rivâyet etmişlerdir. EBU DAVUD RİVAYETİ İÇİN TIKLAYIN İBN-İ MACE RİVAYETİ İÇİN TIKLAYIN
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyete göre, Adamın biri iki parmağıyla işaret ederek duâ ediyordu. Rasûlullah (s.a.v.) ona: “Tek parmağınla tek parmağınla diye ikaz etti.” Diğer tahric: Nesâî, Sehv Tirmizî: Bu hadis hasen sahih garibtir. Bu hadisin manası şöyledir: Kişi namazında teşehhüd anında tek parmağıyla işaret etmelidir
- Bāb: ...
- باب ...
Muâz b. Rifâa (r.a.)’nın babasından bize haber verdiğine göre, şöyle demiştir: Ebû Bekir es Sıddık, minber üzerinde ayağa kalktı ağladı ve şöyle dedi: Rasûlullah (s.a.v.), bir yıl önce bu minber üzerinde ayağa kalkıp ağlamış ve şöyle demişti: “Allah’tan affedilmeyi ve afiyet içersinde olmayı isteyiniz. Çünkü hiç kimseye sağlam imandan sonra afiyetten daha hayırlı bir şey verilmemiştir.”
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Bekir (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Allah’tan bağışlanma isteyen kimse o tevbe ettiği günahı günde yetmiş kere işlemiş olsa bile o günaha bir daha varmayacağı için ısrar etmiş sayılmaz.”
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Umâme (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ömer b. Hattâb yeni bir elbise giymişti ve şöyle demişti: “Allah’a hamdolsun ki avret yerlerimi kapatacak ve işlerimi güzelce devam ettirebileceğim bir elbiseyi bana giydirdi” diye duâ edip eski elbisesini sadaka olarak verdi. Sonra şöyle dedi: Rasûlullah (s.a.v.)’den işittim şöyle buyurmuştu: “Kim yeni bir elbise giyerde: “Allah’a hamdolsun avret yerlerimi kapatacak ve işlerimi güzelce devam ettirebileceğim bir elbiseyi bana giydirdi” diyerek duâ eder ve eski elbisesini tasadduk ederse o kişi diri ve ölü olarak mutlaka Allah’ın koruması altında, himayesinde olmuş olur.”
- Bāb: ...
- باب ...
Ömer b. Hattâb (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), Necid tarafına bir müfreze göndermişti de onlar pek çok ganimetler elde ederek dönüp gelmişlerdi. Bunun üzerine o müfrezede olmayan bir kimse dedi ki: “Bu müfrezeden daha çabuk dönen ve daha çok ganimetle gelen bir müfreze görmedik.” Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: “Dikkat edin! Ganimet bakımından daha hızlı bir topluluğu size göstereyim mi?” Bir topluluk ki sabah namazında hazır bulunup sonra oturup güneş doğuncaya kadar Allah’ı zikredenler. İşte bunlar; dönüşü çabuk kazancı bol olan cemaattir. (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Bu hadis garib olup sadece bu şekliyle bilmekteyiz. Hammad b. ebî Humeyd, Ebû İbrahim el Ensarî el Müzenî olup, Muhammed b. Ebû Humeyd el Medenî’dir. Hadis konusunda zayıftır
- Bāb: ...
- باب ...
Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, Ömer, Rasûlullah (s.a.v.)’den Umreye gitmek için izin istemişti de bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.): “Ey kardeşim duâlarına bize de ortak et bizi unutma” demişti
- Bāb: ...
- باب ...
Ali (r.a.)’den rivâyete göre, Sözleşmeye bağlı bir köle: “Sözleşme bedelini ödemekten aciz kaldım bana yardım et” dedi. Ali de şu karşılığı verdi: “Dikkat et! Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)’in bana öğretmiş olduğu bazı duâları sana öğreteyim: Sebîr dağı kadar bile borcun olsa Allah onu sana kolayca ödettirir. Şöyle duâ et: “Allah’ım haramlarından uzaklaştır helal olana kanaat ettir. Lutfunla beni kimseye muhtaç etme.” Diğer tahric: Müsned: 14689, 1250 Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir
- Bāb: ...
- باب ...
Ali (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre şöyle demiştir: Rahatsızlandım ve şöyle duâ etmekte iken Rasûlullah (s.a.v.) bana uğramıştı: “Allah’ım ecelim geldi ise canımı alarak bana rahatlık ver. Eğer ecelim daha uzak ise beni bu hastalıktan kurtar. Eğer bu benim bir imtihanım ise bana sabır ver. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.): Nasıl dedin? Dedi: Ali söylediklerini tekrarladı. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) ayağı ile beni dürttü ve Allah’ım buna afiyet ver, (veya şüphe eden Şu’be’dir.) şifa ver. Ali dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.)’in bu duâsından sonra bir daha rahatsız olmadım.”
- Bāb: ...
- باب ...
Ali (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) bir hastayı ziyaret ettiğinde şöyle duâ ederdi: “Ey İnsanların Rabbi olan Allah’ım sıkıntıyı gider, şifa ver, çaresini gönder. Sensin tek şifa veren yok senin şifandan başka şifa hastalık bırakmayan bir şifa ile şifa ver Ey Rabbim.”
- Bāb: ...
- باب ...
Ali b. ebî Tâlib (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) vitr namazında şöyle duâ ederdi: “Allah’ım gazabından rızana sığınırım cezalandırmandan bağışına sığınırım. Senden sana sığınırım. Seni övebilecek kelimeleri bulamam. Sen kendini övdüğün gibisin.”
- Bāb: ...
- باب ...
Mus’ab b. Sa’d (r.a.)’den ve Amr b. Meymun (r.anhüma)’dan rivâyete göre, dediler ki: Okulda öğretmenlerin küçük çocuklara okuma yazma öğrettikleri gibi Sa’d ta çocuklarına Rasûlullah (s.a.v.)’in farz namazdan sonra yaptığı şu duâyı öğretirdi: “Allah’ım korkaklıktan, cimrilikten ihtiyarlığın bunaklığından, dünyanın belalarından ve kabir azabından sana sığınırım.”
- Bāb: ...
- باب ...
Sa’d b. ebî Vakkâs (r.a.)’den rivâyete göre, Sa’d ve Nebi (s.a.v), bir kadının yanına girmişti bu kadının önünde tesbih çekmek için kullandığı hurma çekirdekleri veya çakıl taşları vardı. Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Sana bundan daha kolay ve daha değerli olanı haber vereyim mi? “Gökteki yaratıkları sayısınca sübhanallah, yeryüzünde yarattıkları sayısınca sübhanallah. Her ikisi arasında yarattıkları sayısınca sübhanallah. Yaratacağı şeyler sayısınca sübhanallah. Bütün bunlar sayısı kadar Allahü ekber. Bütün bunlar sayısı kadar Elhamdülillah ve yine bütün bunlar sayısı kadar la havle vela kuvvete illa billah” dersin.”
- Bāb: ...
- باب ...
Zübeyr b. Avvam (r.a.)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Her sabah Allah’ın kulları için bir görevli çıkıp şöyle der: Allah herşeyin ve varlık aleminin sahibidir. Eşsizlik ve tek olmakta ona mahsustur. Siz de bu Allah’ı tesbih ediniz.”
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Abbâs (r.a.)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.)’in yanında iken ansızın Ali b. ebî Tâlib geldi ve: “Annem babam sana feda olsun Ey Allah’ın Rasûlü! Bu Kur’ân, benim göğsümden kaybolup gidiyor ve buna engel de olamıyorum.” Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.), ona: “Ey Ebû’l Hasan sana bazı kelimeler öğreteyim mi? ki Allah bu kelimelerle seni faydalandırsın, sendeki o şeyler de başkalarını faydalandırsın ve öğrendiğin şeyi de kalbine yerleştirsin. Ali: “Evet, ey Allah’ın Rasûlü! öğret bana” dedi. Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Cuma gecesi gecenin son üçte birinde kalkmaya gücün yeterse bu saat meleklerin hazır bulundukları bir saattir bu saatte duâ kabul edilir. Kardeşim Yakup Nebi de çocuklarına: “İleride sizin için rabbime duâ edeceğim” (Yusuf sûresi: 98) demişti ki bu Cuma gecesine gelince demektir. Eğer buna gücün yetmezse gecenin yarısında kalk, şayet buna da gücün yetmezse gecenin başlangıcında kalkıp dört rekat namaz kıl. Birinci rekatta fatiha ile birlikte Yasin sûresini oku ikinci rekatta, Hâ mim, Duhan sûresini oku. Üçüncü rekatta ise Fatiha ve Elif lam mim Secde sûresini oku dördüncü rekatta ise Fatiha ile birlikte Tebareke sûresini okursun. Teşehhüdü bitirdiğin vakit Allah’a hamdeyle Allah’a en güzel şekilde senada bulun bana da salevatı güzel bir şekilde getir. Sonra tüm Nebilere de salevat getir. Sonra tüm mü’min erkekler ve kadınları bağışlanma talebinde bulun ve senden önce gelip geçen tüm imanlı kardeşlerin için bağışlanma isteğinde bulun bunlardan sonra da şöyle söyle: Allah’ım hayatta bıraktığın sürece beni kötülüklere bulaştırma bana acı. Beni ilgilendirmeyen şeylere özenmekten beni esirge. Razı olduğun şeylere eğilmeyi bana nasib et. Allah’ım ey gökleri ve yeri eşsiz benzersiz yaratan ey Celal ve ikram sahibi! Ey Allah’ım! Erişilmez güç sahibi Sensin. Ey Rahman olan Allah’ım, Ey Allah’ım senin celalin için isterim. Yüzünün nuru için öğrettiğin şekilde Kur’ân-ı bana ezberletmeni isterim. Seni benden razı edecek şekilde O kitabı okumayı bana nasib et. Göklerin ve yerin eşsiz ve benzersiz yaratıcısı Allah’ım, Celal, ikram ve İzzet sahibi Allah’ım senin gücüne hiçbir güç erişemez. Ey Allah’ım, Ey Rahman olan senin celalinle yüzünün nuru ile ve senin kitabınla gözümü aydınlatmanı isterim. Dilimi onunla söyletmeni, kalbimdeki sıkıntıyı onunla gidermeni gönlümü onunla açmanı bedenimi onunla tamir etmeni isterim nitekim hak uğrunda bana senden başkası yardım etmez ve hakkı sadece sen verirsin senden başka güç kuvvet yoktur, ancak sen varsın sen büyüksün ve ulusun. Ey Ebû’l Hasen bunu üç veya beş veya yedi Cuma yapacak olursan Allah’ın izniyle duân mutlaka kabul edilecektir. Beni hak ile gönderen Allah’a yemin ederim ki bu duâ mü’minden hiçbir zaman şaşmamıştır. Abdullah b. Abbâs dedi ki: Vallahi Ali beş veya yedi Cuma geçtikten sonra böyle bir toplantıda Rasûlullah (s.a.v.)’e geldi ve Ey Allah’ın Rasûlü bundan önce ancak dört ayet kadar ezberlemekte idim ondan fazlası benden sıyrılır yok olur giderdi. Bugün kırk ayet kadar ezberliyor ve bunları okurken sanki kitap gözlerimin önünde gibidir. Nitekim bir hadis dinlerdim onu başkasına aktaracağım zaman benden kaybolur giderdi. Bugün ise hadisler işitiyorum ve onları bir başkasına aktardığım zaman bir harf bile eksik etmeden anlatabiliyorum. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: Ey Ebû’l Hasen Ka’be’nin Rabbine andolsun ki sen gerçek bir mü’minsin.”
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah (r.a.)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Allah’ın lutfundan isteyiniz. Çünkü Allah kendisinden istenilmesini sever ibadetlerin en değerlisi sıkıntının giderilmesini beklemektir.”
- Bāb: ...
- باب ...
Zeyd b. Erkâm (r.a.)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle duâ ederdi: “Allah’ım tembellikten acizlikten ve cimrilikten sana sığınırım.”
- Bāb: ...
- باب ...
Cübeyr b. Nüfeyr (r.a.)’den rivâyete göre, Ubâde b. Sâmit, Rasûlullah (s.a.v.)’in şöyle buyurduğunu aktarmıştır: “Yeryüzünde herhangi bir Müslüman, günah işlemek üzere ve akraba ile ilişki kesmek üzere olmaksızın her ne türlü duâ ederse Allah o duâsında istediği şeyi kendisine verir veya giderilmesini istediği şeyi ondan giderir.” Bunun üzerine orada bulunanlardan biri: “Öyleyse duâyı çoğaltırız” dedi. Rasûlullah (s.a.v.)’de: “Allah’ın ikramı daha da çoktur buyurdu.”
- Bāb: ...
- باب ...
Berâ (r.a.)’dan aktarıldığına göre, Nebi (s.a.v) şöyle buyurdu: Yatağına yatacağında namaz abdesti gibi abdest al sonra sağ yanının üzerine yat ve: “Allah’ım kendimi sana teslim ettim, işlerimi sana havale ettim, Senin azabından korkarak ve Cennetini ümid ederek sırtımı sana dayadım. Senin azabından korunmak ancak sana sığınmakla mümkündür. İndirdiğin kitaba ve gönderdiğin Nebie iman ettim” diye duâ et, eğer o gece ölürsen İslam üzere ölmüş olursun. Berâ dedi ki: Bu duânın kelimelerini iyice ezberlemek için tekrarlayıp durdum ve; “Gönderdiğin Rasûlüne iman ettim” dedim. Rasûlullah (s.a.v.): “Gönderdiğin Nebilerine iman ettim” de buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Hubeyb (r.a.)’in babasından rivâyete göre, şöyle demiştir: Karanlık ve yağmurlu bir gecede bize duâ etmesi için Rasûlullah (s.a.v.) aramaya çıkmıştık. Ben kendisine yetiştim. Oku dedi. Ben de bir şey okuyamadım tekrar oku dedi. Ben yine bir şey okumadım tekrar oku deyince ne okuyayım? Dedim. “Sabah ve akşam İhlas, Nas ve Felak sûrelerini üçer defa okursan her şeye karşı sana yeterlidir” buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Büsr (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.), babamın yanına misafir olarak gelmişti. Kendisine yemek ikram ettik, ondan yedi sonra kendisine hurma getirildi. Rasûlullah (s.a.v.), hurmayı yiyor ve çekirdeğini iki parmağıyla atıyordu, şahadet parmağı ile orta parmağını birleştirdi ve (Şu’be diyor ki: Hurma çekirdeğinin iki parmakla atılması bu hadisle gösterilmiş oldu.) çekirdeği iki parmağıyla attı sonra kendisine içecek getirildi Rasûlullah (s.a.v.) bundan içti sonra onu sağındaki kişiye verdi. Babam, Rasûlullah (s.a.v.)’in devesinin yularını tutarak “bize duâ et” dedi. Rasûlullah (s.a.v.)’de: “Allah’ım onlara verdiğin rızıkları bereketli kıl onları bağışla onları esirge” diye duâ etti
- Bāb: ...
- باب ...
Rasûlullah (s.a.v.)’in azâdlı kölesi Bilâl b. Yesâr b. Zeyd (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre, Rasûlullah (s.a.v.)’den şöyle buyurduğunu bize aktarmıştır: “Her zaman diri ve hiç kimseye ihtiyacı olmayan kendisinden başka ilah bulunmayan O büyük Allah’tan bağışlanma diler ve tevbe ederim derse savaştan kaçmış olsa bile Allah onu bağışlar.”
- Bāb: ...
- باب ...
Osman b. Huneyf (r.a.)’den rivâyete göre, Gözleri görmeyen bir adam Nebi (s.a.v)’e geldi ve: “Allah’ın bana afiyet vermesi için bana duâ et” dedi. Rasûlullah (s.a.v.)’de: “İstersen duâ edeyim ama sabretmen senin için daha hayırlıdır” buyurdu. Adam: “Duâ et” dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.), ona güzelce abdest almasını ve şu duâlarla duâ etmesini emretti: “Allah’ım Rahmet Nebisi Nebin Muhammed ile senden istiyor ve sana yöneliyorum. Bu ihtiyacım konusunda ben rabbime yöneliyorum. Allah’ım o Nebiini bana şefaatçi kıl.”
- Bāb: ...
- باب ...
Amr b. Abese (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Bizzat kendisi Nebi (s.a.v)’in şöyle buyurduğunu işitmiştir: “Rabbin kuluna en yakın olduğu vakit gecenin son yarısıdır. Eğer o saatlerde Allah’ı zikredenlerden olmaya gücün yeterse sen Allah’ı zikredenlerden ol…”
- Bāb: ...
- باب ...
imara b. Za’kere (r.a.)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.)’in şöyle buyurduğunu işitmiştir. Allah şöyle buyurmaktadır: “Kullarımdan benim gerçek kulum savaşta bana kavuşup şehid olasıya kadar bile beni hatırından çıkarmaz ve daima anar.”
- Bāb: ...
- باب ...
Kays b. Sa’d b. Ubâde (r.a.)’den rivâyete göre, Babası Kays’ı hizmet etmek üzere Nebi (s.a.v)’e vermişti. Kays dedi ki: Nebi (s.a.v) bana uğramıştı ben namazını kılmıştım ayağıyla beni dürterek sana Cennet kapılarından bir kapıyı göstereyim mi? Ben de evet dedim. Buyurdu ki: “La havle vela kuvvete illa billah = çaba ve güç gösterebilmemiz ancak Allah’ın izni iledir.”
- Bāb: ...
- باب ...
Saffan b. Süleym (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Yeryüzüne inen hiçbir melek yoktur ki, mutlaka: “La havle vela kuvvete illa billah’’ derler. Meali: Çaba ve güç gösterebilmemiz ancak Allah’ın izni iledir” (Tirmizî rivâyet etmiştir)
- Bāb: ...
- باب ...
Yüseyre (r.anha)’dan rivâyet edilmiştir. Yüseyre hicret eden kadınlardan idi dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.) bize şöyle buyurdu: “Tesbih, tehlil ve takdisi elden bırakmayınız ve parmaklarınızla tesbihinizi çekiniz. Çünkü onlar da sorguya çekilecekler ve konuşturulacaklardır. Gaflete düşmeyin sonra rahmeti unutursunuz.”
- Bāb: ...
- باب ...
Enes (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.), savaşacağı zaman şöyle duâ ederdi: “Allah’ım dayanağım sensin, yardımcım sensin senin verdiğin güçle düşmanlarla savaşıyorum.” Diğer tahric: Ebu Davud, Cihad Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir. Azudî kelimesinin manası yardımcı ve dayanak demektir
- Bāb: ...
- باب ...
Amr b. Şuayb (r.a.)’ın babasından ve dedesinden rivâyete göre, Nebi (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Duâların en hayırlısı arefe günü yapılan duâdır. Benim söylediğim ve benden önceki Nebi (s.a.v)’in söylediği en hayırlı şey ise: ‘’La ilahe illallahu vahdehu la şerike leh lehu’l-mulk ve lehu’l-hamd ve huve ala kulli şey’in kadir’’ Meali: Allah’tan başka gerçek ilah yoktur. Sadece O vardır. O tektir. O’nun ortağı yoktur. Saltanat O’nundur. Hertürlü eksiksiz övgüler O’na mahsustur. O’nun her şeye gücü yeter.”
- Bāb: ...
- باب ...
Ömer b. Hattâb (r.a.) rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) bana şu duâyı belletti: Deki: “Allah’ım içimi dışımdan daha hayırlı kıl. Dışımı da yararlı kıl. Allah’ım mal aile ve çocuk bakımından insanlara verdiklerinin iyi ve hayırlısını, dalalete düşen veya dalalete düşüren olmamayı senden isterim.”
- Bāb: ...
- باب ...
Küleybil Cermî (r.a.)’nın babasından ve dedesinden rivâyete göre, şöyle demiştir: Nebi (s.a.v)’in yanına girdim namaz kılmakta idi. Sol elini sol uyluğuna koymuş parmaklarını toplamış şehâdet parmağını açmış ve şöyle diyordu: “Ey kalbleri halden hale evirip çeviren Allah’ım, benim kalbimi de dinin üzere sabit kıl.” Tirmizî rivâyet etmiştir. Tirmizî: Bu hadis bu şekliyle garibtir
- Bāb: ...
- باب ...
Muhammed b. Sâlim (r.a.)’den aktarıldığına göre, şöyle demiştir: Sabit el Bünanî bana: “Ey Muhammed!” dedi. Sancılandığın zaman elini sancılandığın yere koy ve şöyle duâ et: “Allah adıyla uğradığım şu ızdırabın şerrinden Allah’ın güç ve kudretine sığınırım. Sonra elini kaldır. Sonra aynı şeyi tek olarak tekrar et. Çünkü Enes b. Mâlik, Rasûlullah (s.a.v.)’den bunu böylece anlatmış olduğunu bize aktarmıştı.” Tirmizî rivâyet etmiştir. Tirmizî: Bu hadis bu şekliyle hasen garibtir. Muhammed b. Sâlim, Basralı bir ihtiyardır
- Bāb: ...
- باب ...
Ümmü Seleme (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) bana öğretti ve şöyle buyurdu: De ki: “Allah’ım bu akşam ezanı gecenin başladığını gündüzün sona erdiğinin ve senin davetinin sesleri ve namaz vaktinin girişidir. Senden beni bağışlamanı dilerim.” Diğer tahric: Ebû Dâvûd, Salat Tirmizî: Bu hadis garibtir. Ancak bu şekliyle biliyoruz. Hafsa binti ebî Kesîr’in ne kendisini ne de babasını tanımıyoruz
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre (r.a.)’den rivayete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “Bir kişi tam bir samimiyetle: “La ilahe illallah” derse büyük günahlardan sakındığı sürece göğün kapıları kendisine açılır ve o kelime arşa ulaşır.” Tirmizî rivâyet etmiştir. Tirmizî: Bu hadis bu şekliyle hasen garibtir
- Bāb: ...
- باب ...
Ziyâd b. Alaka (r.a.)’nın amcasından rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Allah’ım! Ahlakın amellerin ve arzuların kötülerinden sana sığınırım.” Tirmizî rivâyet etmiştir. Tirmizî: Bu hadis garibtir. Ziyâd b. Alaka’nın amcası Nebi (s.a.v)’in sahabisi olan Kutbe b. Mâlik’tir
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Ömer (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) ile birlikte namaz kılmakta iken cemaatten bir adam: ''Allahu ekber kebira El-hamdu lillahi kesira Sübhanallahi bukreten ve esila'' “Şöyle şöyle diyen kimdi?” buyurdu. Cemaatten biri; “Benim, Ey Allah’ın Rasûlü” dedi. Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Ona hayran oldum göğün kapıları onun için açıldı.” İbn Ömer diyor ki: Rasûlullah (s.a.v.)’den işittiğim günden beri bu kelimeleri bırakmadım. -------- Meali: Büyükler büyüğü Allah’tır. Sayısız hamdler Allah’a mahsustur. Sabah akşam Allah’ı tesbih ve tenzih ederim” dedi. Rasûlullah (s.a.v.): -------- Diğer tahric: Müslim, Mesacid Tirmizî: Bu hadis bu şekliyle hasen sahih garibtir. Haccac b. ebû Osman, Haccac b. Meysere es Savvaf’tır. Ebû’s Salt diye künyelenir. Hadisçiler yanında güvenilen bir kimsedir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Zerr (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.), Ebû Zerr’i hastalığı münasebetiyle ziyaret etmişti. Veya Ebû Zerr hastalığı dolayısıyla Rasûlullah (s.a.v.)’i ziyaret etmişti; “Anam babam sana feda olsun, Ey Allah’ın Rasûlü! hangi söz Allah’a daha sevimlidir?” Dedi. Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: Allah’ın melekleri için seçtiği söz ki şudur: ''Sübhanallah ve bi hamdihi, Sübhanallah ve bi hamdihi. '' “Rabbimi hamdiyle tesbih ederim. Rabbimi hamdiyle tesbih ederim.” Diğer tahric: Müslim, Mesacid Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir
- Bāb: ...
- باب ...
Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Ezanla kamet arasında yapılan duâ geri çevrilmez.” Bunun üzerine ashab: “Ey Allah’ın Rasûlü! öyleyse hangi duâyı yapalım?” dediler. Şöyle buyurdu: “Allah’tan afv ve afiyet dileyiniz hem bu dünya hemde ahiret için.” Diğer tahric: Ebû Dâvûd, Salat Tirmizî: Bu hadis hasendir. Bu hadisteki: “Öyleyse hangi duâyı yapalım? Rasûlullah (s.a.v.) dünya ve ahirette afv ve afiyet dileyin” sözünü Yahya b. Yemân ilave etmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, Nebi (s.a.v) şöyle buyurdu: “Ezan ile kamet arasında yapılan duâ geri çevrilmez.” Diğer tahric: Ebû Dâvûd, Salat Tirmizî: Bu hadisi aynı şekilde Ebû İshâk el Hemedanî, Büreyde b. ebî Meryem el Kûfi’den ve Enes’den rivâyet etmiş olup bu rivâyet daha sahihtir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: Müferridun olanlar geçip gitmişlerdir. Ey Allah’ın Rasûlü! Müferridun kimlerdir?” dediler. Şöyle buyurdu: “Allah’ı zikretmeye, Allah’ı hatırından hiç çıkarmamaya düşkün olan kimselerdir ki Allah yaptıkları bu hayırlı işten dolayı onların günahlarını kaldırırda onlar Allah’ın huzuruna çok hafif ve yüklerinden kurtulmuş olarak gelirler. Diğer tahric: Müsned: 7940 Bu hadis hasen garibtir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: ''Sübhanallah el-hamdu lillah ve la ilahe illallahu vallahu ekber'' Anlamı: llah’ı tenzih ederim, Allah’a hamdolsun, Allah’tan başka gerçek ilah yoktur. Sadece Allah vardır ve O Allah en büyüktür. demem, güneşin üzerine doğduğu her şeyden bana daha sevimlidir.” Diğer tahric: Müslim, Zikr
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Üç kimsenin duâları geri çevrilmez. Oruçlu, İftar edinceye kadar, Adil hükümdar ve mazlumun duâsı ki Allah onu bulutların üzerine kaldırır. Göğün kapılarını onun üzerine açar ve şöyle buyurur: İzzetim hakkı için kısa bir süre sonra olsa da sana mutlaka yardım edeceğim.” (İbn Mâce, Sıyam: 17) Bu hadis hasendir. Sa’dan el Kummî, Sa’dan b. Bişr’dir. Hadisçilerin ileri gelenleri Îsa b. Yunus ve Ebû Âsım kendisinden hadis rivâyet etmişlerdir. Ebû Mûcâlid Sa’d et Taî’dir. Ebû Müdelleh ise Âişe’nin azatlı kölesidir. Kendisini sadece bu hadiste tanıyoruz. Kendisinden bu hadis daha uzun ve değişik şekilde de rivâyet edilmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Allah’ım bana öğrettiğin ilimle beni yararlandır bana yarayacak olan ilmi bana öğret. ilmimi artır. Her zaman ve zeminde sana hamdolsun. Cehennemliklerin halinden Allah’a sığınırım.” Diğer tahric: İbn Mâce, Dua Tirmizî: Bu hadis bu şekliyle hasen garibtir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Saîd ve Ebû Hureyre (r.anhüma)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “İnsanların sevap ve günahlarını yazan meleklerden başka Allah’ın yeryüzünde dolaşan melekleri vardır ki Allah’ı hatırlayıp devamlı gündemde tutan toplulukları görünce aradığınıza koşun diye çağrışırlar ve hemen oraya gelerek dünya semasına kadar onları çepeçevre kuşatırlar. Allah, o meleklere sorar: Kullarımı hangi hal üzere bıraktınız? Onlar da derler ki: Sana hamd ediyorlar seni en büyük olarak kabul ediyorlar ve seni daima gündemde tutuyorlar. Allah: Beni gördüler mi buyurur. Melekler: Hayır diye cevap verirler. Allah: Beni görselerdi durumları nasıl olurdu? Melekler: Seni görmüş olsalardı. Şüphesiz daha çok hamd ederler daha çok seni büyük kabul ederler ve daha çoğunlukla seni gündemde tutarlardı. Allah: O kullarım neyi istiyorlar? Buyurur. Melekler: Cenneti istiyorlar derler. Allah: Cenneti gördüler mi? buyurur. Melekler: Hayır derler. Allah: Görmüş olsalardı durum nasıl olurdu? Buyurur. Melekler: Cenneti görmüş olsalardı onu daha çok isterler ve hırslanırlardı, derler. Allah: Hangi şeyden sığınıyorlar? Der. Melekler: Cehennem’den derler. Allah: Cehennemi gördüler mi? buyurur. Melekler: Hayır derler. Allah: Görselerdi durum nasıl olurdu? der. Melekler: Cehennemi görselerdi elbette ondan daha çok kaçarlar ondan daha çok korkarlar ve ondan daha çok Allah’a sığınırlardı, derler. Allah: Sizler şâhid olunuz ki ben onları bağışladım. Melekler: O toplum içinde isteyerek oraya gelmeyen fakat bir ihtiyaç için orada bulunan günahkar kimseler de vardır, derler. Allah: Onlar öyle bir topluluktur ki onların yanında bulunanlar affedilmekten mahrum bırakılmazlar.” Diğer tahric: Buhârî, Deavat; Müslim, Zikr Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Ebû Hureyre’den değişik şekillerde de rivâyet edilmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) bana şöyle buyurdu: “Güç ve kuvvetimiz ancak Allah iledir” sözünü çokça söyle çünkü o Cennetin hazinelerindendir.” Mekhul dedi ki: “Her kim güç ve kuvvetimiz ancak Allah iledir, Allah’ın azabından kurtuluş ancak ona sığınmakla mümkündür derse” Allah o kimseye yetmiş zarar kapısını kapatır bu kapıların en azı ise fakirliktir.” Diğer tahric: Müsned: 8054 Tirmizî: Bu hadisin senedi muttasıl değildir. Mekhul, Ebû Hureyre’den hadis işitmemiştir. Mahir: Hadis usulünde bu Hadis mürseldir ve Mekhul r.a. bir tabii olarak Ebu Hureyre r.a. ile arasındaki ravi yada ravileri zikretmemiştir, ancak Mekhul r.a.'ın böyle yapması hadis-i şerifi geçersiz yapmaz. Geniş bilgi için Ana menüdeki Hadis terimlerinden Mürsel'e bakın
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Her Nebiin kabul edilecek bir duâsı vardır. Ben ise bu duâmı şefaat olarak ümmetim için sakladım. Bu şefaatim Allah’a ortak koşmadan ölenlere mutlaka ulaşacaktır.” Diğer tahric: Buhârî, Deavat; Müslim, İman Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: Allah şöyle buyurur: “Ben kulumun bana olan tahminine göre ona muamele ediciyim o beni gündemde tuttuğu sürece kendisiyle beraberim. Beni içinden anıp hatırlarsa ben de onu kendi kendime anıp hatırlarım. Beni bir topluluk içersinde gündeme almışsa ben de onu onlardan daha hayırlı bir toplum arasında hatırlarım. Bana bir karış yaklaşırsa ben ona bir arşın yaklaşırım. Bana, bir arşın yaklaşırsa ben ona bir kulaç yaklaşırım. Bana yürüyerek gelirse ben de ona koşarak gelirim.” (Buhârî, tevhid: 27; Müslim, Zikir: 17) Bu hadis hasen sahihtir. hadisin tefsiri hakkında A’meş’den şöyle rivâyet edilmiştir: “Kim bana bir karış yaklaşırsa ben ona bir arşın yaklaşırım demek; Bağışlanmam ve rahmetimle demektir.” Bazı ilim adamları buradaki yaklaşmayı bağışlama ve rahmetle tefsir etmekte ve şöyle demektedirler: “Kul, Allah’a itaatle ve emrettiği ibadetlerle yaklaşırsa Allah’ın bağışlaması ve rahmeti de o kimseye adeta koşar” demektir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: “Cehennem azabından Allah’a sığınınız. Kabir azabından Allah’a sığınınız. Mesih Deccâl’ın fitnesinden Allah’a sığınınız. Ölüm fitnesinden ve hayatta olan insanların fitnesinden Allah’a sığınınız.” Tirmizî rivâyet etmiştir. Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir