Jami At Tirmidhi

...

(8) Kitāb: The Book on Fasting

(8) ...

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Ramazan ayının ilk gecesi girince şeytanlar ve cinlerin şerli olanları zincire vurulur, Cehennem kapıları kapatılır ve hiçbiri açılmaz. Cennetin kapıları açılır hiçbiri kapanmaz ve bir seslenen şöyle haykırır: “Ey hayır isteyen, ibadet ve kulluğa gel, Ey şer dileyen günahlarından vazgeç Allah’ın ateşten koruduğu kimseler vardır ve Ramazan boyunca bu iş her gece yapılır.” Diğer tahric: Müslim, Sıyam; İbn Mâce, Sıyam Tirmîzî: Bu konuda Abdurrahman b. Avf, İbn Mes’ûd ve Selman dan da hadis rivâyet edilmiştir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Her kim gerçekten inanarak ve sevâbını Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutar gecesini de ibadetle geçirirse geçmiş günahları affedilir. Her kim de inanarak ve sevâbını Allah’tan bekleyerek Kadir gecesini değerlendirirse geçmiş günahları bağışlanır.” (Buhârî, Terâvîh: 1; Müslim, Sıyam: 40) Ebû Bekir, Ayyaş’ın, Ebû Hüreyre’den rivâyet ettiği hadis garibtir. bu hadisin Ebû Bekir b. Ayyaş’ın Ameş’den, Ebû Salih’den, Ebû Hüreyre’nin rivâyeti olduğunu sadece Ebû Bekr’in kendi rivâyetinden bilmekteyiz

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Ramazan ayını bir gün veya iki gün önceden oruçla karşılamayın. Ancak o, bir iki günlük oruç devamlı tutmakta olduğunuz oruca rastlarsa tutulabilir. Ay'ı görerek oruç tutun ve onu görerek bayram yapın. Eğer hava bulutluysa Ramazan otuz sayın ve sonra bayram yapın.” Diğer tahric: Müslim, Sıyam; İbn Mâce, Sıyam Tirmîzî: Bu konuda Peygamber (s.a.v.)’in ashabından da hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Ebû Hureyre hadisi hasen sahihtir. İlim adamları bu hadisle amel ederler ve birkaç gün önceden Ramazanı karşılamayı, Aya bakarak başlayıp boşlama, hükmüne güvensizlik olacağı için hoş karşılamazlar ve kişinin alışık olduğu bir oruca rastlarsa sakıncası yoktur, derler

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Ramazan ayını birgün veya iki gün öncesinde oruçla karşılamayın. Ancak kişinin tutmayı alışkanlık haline getirdiği oruç o güne rastlarsa onu tutsun.” Diğer tahric: Müslim: Sıyam; İbn Mâce, Sıyam Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Sıla b. Züfer (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ammâr b. Yâsir’in yanındaydık kızartılmış bir koyun getirildi ve yeyin dedi. Cemaatten bazı kimseler; “Ben oruçluyum diyerek kenara çekildiler” bunun üzerine, Ammâr dedi ki: “Şek günü denilen Ramazan’dan bir önceki gün oruç tutan kimse Ebûl Kâsım (s.a.v.)’e isyan etmiş olur.” Diğer tahric: Müslim, Sıyam; İbn Mâce, Sıyam Bu konuda Ebû Hureyre ve Enes’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Ammâr hadisi hasen sahihtir. Sahabe ve tabiin dönemi ilim adamlarından pek çoğu bu hadisle amel ederler. Sûfyân es Sevrî, Mâlik b. Enes, Abdullah b. Mübarek, Şâfii, Ahmed ve İshâk bunlardan olup “Şek günü” oruç tutulmasını hoş görmezler ve çoğunluk şek günü oruç tutar sonradan o günün Ramazan’dan olduğu ortaya çıkarsa tutmadıkları o gün yerine bir gün oruç tutmaları gerekir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Ramazan ayının girişini bilebilmek için önceki ay olan Şaban hilâlini de sayıp bilin.” Tirmîzî rivâyet etmiştir. Ebû Hureyre bu hadisi bu şekliyle sadece Muaviye’nin rivâyetinden bilmekteyiz. Sahih olan Muhammed b. Amr, Ebû Seleme ve Ebû Hureyre’den rivâyet edilen ve “Ramazan ayına bir ve iki gün kala oruç tutmayın” hadisidir. Aynı şekilde Yahya b. ebî Kesir, Ebû Seleme, Ebû Hureyre’den de Muhammed b. Amr el Leysî’nin hadisinin bir benzeri rivâyet edilmiştir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Ramazan’dan birkaç gün önce oruç tutmaya başlamayın, hilâli gözetleyerek oruca başlayın hilali görerek bayram yapın. Hilâli görmenize bulut engel olursa orucunuzu otuza tamamlayın.” Diğer tahric: Müslim, Sıyam; İbn Mâce, Sıyam Bu konuda Ebû Hureyre, Ebû Bekre ve İbn Ömer’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: İbn Abbâs hadisi hasen sahih olup değişik şekillerde de rivâyet edilmiştir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

İbn Mes’ûd (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.) ile beraber Ramazan ayı orucunu yirmi dokuz gün tuttuğumuz otuz gün tutmamızdan daha çoktu.” Diğer tahric: Müslim, Sıyam; İbn Mâce, Sıyam Tirmîzî: Bu konuda; Ömer, Ebû Hureyre, Âişe, Sa’d b. Ebî Vakkâs, İbn Abbâs, İbn Ömer, Enes, Câbir, Ümmü Seleme, Ebû Bekre’den de “Bir ay yirmi dokuz gündür” şeklinde rivâyetleri de vardır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.), bir ay hanımlarına yaklaşmamaya yemin etmişti ayrı bir odada yirmi dokuz gün bekledi sonra oradan indi. Rasûlullah (s.a.v.)’e bir ay diye yemin etmemiş miydin? Diye soruldu da; bir ay yirmi dokuz gündür buyurdular.” Diğer tahric: Müslim, Sıyam; İbn Mâce, Sıyam

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Bekre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur; “İki bayram ayı olan Ramazan ve Zilhicce eksik olmaz.” Diğer tahric: Buhârî, Savm; Müslim, Sıyam Tirmîzî: Ebû Bekre hadisi hasendir. Bu hadis Abdurrahman b. ebî Bekre’den mürsel olarak ta rivâyet edilmiştir. Ahmed diyor ki: “İki bayram ayı eksilmez” hadisinin manası şu demektir. Ramazan ve zilhicce ayları bir yıl içerisinde ikisi birden eksik gelmez biri eksik gelirse diğeri tamam olur. İshâk diyor ki: “Eksilmez” şu demektir: Yirmi dokuz çekse bile sevap bakımından eksik olmayıp tamdır. İshâk’ın görüşüne göre bir yıl içerisinde bu iki ay otuz günden eksik olabilir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Küreyb (r.a.)’den rivâyete göre, Ümmü’l Fadl binti Hârise’yi, Muaviye Şam’a göndermişti. Şöyle diyor: Şam’a geldim Ümmü’l Fadl’ın isteğini yerine getirdim. Ben Şam’da iken Ramazan hilâli görülmüştü. Cuma gecesi hilâli gördük ayın sonlarında Medîne’ye geldim, İbn Abbâs bazı şeyler sordu ve hilâli ne zaman gördünüz dedi. Cuma gecesi gördük dedim. Cuma gecesi sen mi gördün dedi. Şam’lılar görüp oruç tuttular Muaviye’de oruç tuttu dedim. Bunun üzerine biz Cumartesi gecesi gördük dedi. Böylece otuz günü tamamlayıncaya kadar veya hilâli görünceye kadar oruçlu kalacağız. Dedi. O zaman ben Muaviye’nin oruç tutması ve hilâli görmesini yeterli görmüyor musun? Dedim, hayır dedi. Rasûlullah (s.a.v.) bize böylece emretti. Diğer tahric: Müslim, Sıyam; Ebû Dâvûd, Savm Tirmîzî: İbn Abbâs hadisi hasen sahih ğaribtir. İlim adamları bu hadise göre amel ederler ve “Her bölge halkının hilal’i görmeleri kendilerini ilgilendirir” derler. BU HADİS’İN EBU DAVUD RİVAYETİ VE İZAH İÇİN BURAYA TIKLAYIN

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Hurma bulabilen hurma ile orucunu açsın hurma bulamayan da su ile iftar etsin. Çünkü su temizdir.” (Ebû Dâvûd, Sıyam: 21; İbn Mâce, Sıyam: 25) Bu konuda Selman b. Âmir’den de hadis rivâyet edilmiştir. Enes hadisini; Saîd b. Âmir’den başkasının Şu’be’den bu şekilde rivâyet ettiğini bilmiyoruz. Bu rivâyet pek sağlam değildir. Abdulaziz b. Suheyb’in, Enes’den rivâyeti hakkında elimizde bir belge yoktur. arkadaşları bu hadisi; Şu’be, Âsım el Ahvel, Hafsa binti Sirin, Rebab, Selman b. Âmir yoluyla rivâyet ediyor ki bu rivâyet Saîd b. Âmir’in rivâyetinden daha sahihtir. Aynı şekilde Şu’be’den, Âsım’dan, Hafsa binti Sirîn’den, Selman’dan (Şu’be, Rebab’tan demedi) rivâyet edilmiştir. olan rivâyet: Sûfyân es Sevrî’nin, İbn Uyeyne ve başkalarından, Âsım el Ahvel’den, Hafsa binti Sirîn’den, Rebab’tan ve Selman b. Âmir’in rivâyetidir. Avn diyor ki: Ümmür Raîh binti Suley’, Selman b. Âmir’den diyor “er Rebab” Ümmür Raih’in kendisidir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Selman b. Âmir ed Dabbî (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Sizden biriniz orucunu açacağında hurma ile açsın.” İbn Uyeyne şu ilaveyi yapmıştır: “Çünkü o hurma bereketlidir. Hurma bulamayan su ile iftar etsin çünkü su temizdir.” Diğer tahric: Ebû Dâvûd, Sıyam; İbn Mâce, Sıyam Tirmîzî: Bu hadis hasen garibtir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.) orucunu namazdan önce birkaç yaş hurma ile, yaş hurma bulamadığı hallerde kuru hurma ile onu da bulamaz ise birkaç yudum su ile iftar ederdi.” Diğer tahric: Ebû Dâvûd, Savm; İbn Mâce, Sıyam Tirmîzî: Bu hadis hasen garibtir. Tirmîzî: Rasûlullah (s.a.v.)’in kış günlerinde hurma ile, yaz günlerinde ise su ile orucunu açtığına dair rivâyetler vardır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Ramazan: Oruca başladığınız gün; Bayram: Orucu bitirdiğiniz gün; Kurban bayramı da: Kurban kestiğiniz gündür.” Diğer tahric: Ebû Dâvûd, Sıyam Tirmîzî: Bu hadis hasen garibtir. Bazı ilim adamları bu hadisi tefsir ederek şöyle demiştir: Oruç ve bayram halkın çoğunluğu ile yapılmalıdır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ömer b. Hattâb (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Gece gelip gündüz gidince ve güneş kaybolunca orucunu açarsın.” Diğer tahric: Müslim, Sıyam Tirmîzî: Bu konuda İbn ebî Evfâ ve Ebû Saîd’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Ömer hadisi hasen sahihtir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Sehl b. Sa’d (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Müslümanlar vakti girince iftar etmeye acele davrandıkları sürece daima hayırla beraberdirler.” Diğer tahric: Müslim, Sıyam; İbn Mâce, Sıyam Tirmîzî: Bu konuda Ebû Hureyre, İbn Abbâs, Âişe ve Enes b. Mâlik’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Sehl b. Sa’d’ın hadisi hasen sahihtir. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabından ve sonraki dönem ilim adamları bu hadisle amel ederek iftarda acele etmeyi müstehab görürler. Şâfii, Ahmed ve İshâk bunlardandır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: Allah buyurdu ki: “Kullarımın bana en sevimli gelenleri oruçlarını açmakta acele edenlerdir.” Tirmîzî rivâyet etmiştir. Mahir: Bu hadis’in benzeri farklı bir senedle 701 de de zikredilip ‘’hasen ğaribtir’’ denmiştir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abdullah b. Abdurrahman (r.a.), Ebû Âsım, Ebûl Muğîre ve Evzâî’den naklederek bu (700.) hadisin benzerini aktarmıştır. Tirmîzî: Bu hadis hasen ğaribtir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Atıyye (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ben ve Mesrûk, Âişe’nin yanına girdik ve: “Ey Mü’min’lerin annesi dedik, Muhammed (s.a.v.)’in ashabından iki adam var ki birisi hem iftarı acele ediyor hem de namazları acele kılıyor diğeri ise iftarı da namazı da geciktiriyor dedik. Âişe; Bunlardan hangisi namazda ve iftarda acele ediyor diye sordu. Biz de Abdullah b. Mes’ûd’tur. Cevabını verdik. Âişe (r.anha) ise; “Rasûlullah (s.a.v.) de işte böyle yapardı” dedi. Diğer kimse ise “Ebû Musa’dır.” Diğer tahric: Müslim, Sıyam; İbn Mâce, Sıyam Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Ebû Atıyye’nin adı Mâlik b. Ebû Âmir el Hemdanî’dir. Onun Mâlik b. Âmir el Hemdanî olduğu da söylenmektedir. Bu ikinci rivâyet daha sahihtir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Zeyd b. Sabit (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.) ile beraber sahur yemeğini yedik ve sabah namazını kılmaya kalktık, Enes diyor ki: Bu süre yani sahurla sabah namazı arası ne kadardır dedim. Zeyd elli ayet kadardır dedi.” Diğer tahric: Müslim, Sıyam; İbn Mâce, Sıyam

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Hennâd Vekî’ ve Hişâm’dan bu (703.) hadisin benzerini rivâyet etmiş ve “Elli ayet okuyacak kadar” demiştir. Tirmîzî: Bu konuda Huzeyfe’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Zeyd b. Sabit hadisi hasen sahihtir. Şâfii, Ahmed ve İshâk bu hadise uyarlar ve sahuru geciktirmek gerekir derler

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Talk b. Ali (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Yeyiniz içiniz, yukarıya doğru yükselerek parlayan yalancı fecr sizi rahatsız etmesin yiyip içmenize engel olmasın. Kırmızılık ortalığı kaplayıncaya kadar yani gerçek fecr çıkıncaya kadar yiyip içiniz.” Diğer tahric: Ebû Dâvûd, Sıyam; Müslim, Sıyam Tirmîzî: Bu konuda Adiyy b. Hatîm, Ebû Zerr, ve Semure’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Talk b. Ali hadisi bu şekliyle hasen garibtir. İlim adamları bu hadisle amel ederler. Fecri sadık kadar (Gerçek fecr) denilen kırmızılık ortalığı kaplayıncaya kadar yemek içmek serbesttir. Tüm ilim adamları bu şekilde amel etmişlerdir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Semure b. Cündüp (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Ne Bilâl’in okuduğu ezan nede yukarı doğru yükselerek parlayan yalancı fecr sizin sahur yemeği yemenize engel olmasın. Fakat gerçek fecr denilen ortalığın kırmızılıkla kaplanması yeme ve içmenize engel olabilir.” Diğer tahric: Müslim, Sıyam; Ebû Dâvûd, Savm Tirmîzî: Bu hadis hasendir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Bir kimse yalan söylemeyi ve yalanla iş görmeyi bırakmazsa, o kimsenin yemesini içmesini terk etmesine Allah’ın ihtiyacı yoktur.” Diğer tahric: Müslim, Sıyam; İbn Mâce, Sıyam Bu konuda Enes (r.a.)’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) buyurmuştur ki: “Sahur yemeği yeyiniz, sahur yemeğinde bereket vardır.” Diğer tahric: Müslim, Sıyam; Ebû Dâvûd, Sıyam Tirmîzî: Bu konuda Ebû Hureyre, Abdullah b. Mes’ûd, Câbir b. Abdillah, İbn Abbâs, Amr b. As, Irbad b. Sariye, Utbe b. Abdillah ve Ebû’d Derdâ’dan da hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Enes hadisi hasen sahihtir. Yine Rasûlullah (s.a.v.)’den şu şekilde de bir hadis rivâyet edilmiştir: “Bizim orucumuzla ehli kitap denilen insanların orucunun farkı sahur yemeği yemektir.”

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Aynı şekilde (708.gibi) bir hadisi Kuteybe (r.a.), Leys, Musa b. Ali, babasından, Amr b. As’ın azatlı kölesi ve Amr b. As’dan bir hadis daha rivâyet edilmiştir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Câbir b. Abdillah (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Fetih yılı Mekke’ye doğru yola çıkmıştı. Küra-ül Gamîm denilen yere varıncaya kadar kendisi de ashabı da oruçlu idiler Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e şöyle denildi: “Oruç insanlara zor geliyor insanlar sizin yaptığınıza bakıp duruyorlar. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ikindiden sonra bir bardak su istedi ve insanların gözü önünde içti. Bunu görenlerin bir kısmı oruçlarını açtılar bir kısmı ise oruca devam ettiler. Bir kısım ashabının oruçlarına devam ettikleri haberi kendisine ulaşınca onlar itâat etmiyorlar isyan etmişlerdir” buyurdular. (Müslim, Sıyam: 15) Bu konuda Ka’b b. Âsım, İbn Abbâs ve Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir. Câbir hadisi hasen sahihtir. (sallallahü aleyhi ve sellem)’den “Yolculukta oruç tutmak iyi Müslüman olmak demek değildir” diye de bir hadis rivâyet edilmiştir. (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve başkalarından bazı alimler yolculukta oruç tutulması taraftarıdırlar hatta bir kısmı yolculukta tutulan orucun kaza edilmesi görüşündedirler. Ahmed ve İshâk yolculukta oruç tutmamayı tercih etmişlerdir. Ahmed ve İshâk yolculukta oruç tutmamayı tercih etmişlerdir. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve diğer bazı alimler ise “Gücü yeterde oruç tutarsa ne güzeldir ve değerli bir iş yapmış olur” derler. Sûfyân es Sevrî, Mâlik b. Enes, Abdullah b. Mübarek bunlardandır. Şâfii diyor ki: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in “Yolculukta oruç tutmak iyi Müslüman olmak demek değildir” sözünün manası ve “bazı kimselerin oruçlu kalması haberi ulaşınca” onlar âsidirler sözünün manası: Allah’ın verdiği bu izni gönlü kaldıramayan kimseler içindir. Kişi yolculukta oruç tutmayı mübah görür fakat dayanabileceği için oruç tutarsa bu benim hoşuma gider

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Âişe (r.anha)’dan rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: Hamza b. Amr el Eslemî Rasûlullah (s.a.v.)’e yolculukta oruç tutmanın hükmünü sordu kendisi çok oruç tutmanın hükmünü sordu kendisi çok oruç tutan biriydi. Rasûlullah (s.a.v.): “İstersen tut, istersen tutma” buyurdular. Diğer tahric: Buhârî, Savm; Müslim, Sıyam Tirmîzî: Bu konuda Enes b. Mâlik, Ebû Saîd, Abdullah b. Amr, Ebû’d Derdâ, Hamza b. Amr el Eslemî’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Âişe (r.anha)’nın: “Hamza b. Amr Rasûlullah (s.a.v.)’e sordu…” diye başlayan hadisi hasen sahihtir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Saîd el Hudrî’ (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.) ile birlikte yolculuğa çıkardık da: “Oruç tutanın tutması, oruç tutmayanın da oruç tutmaması ayıplanmazdı.” Diğer tahric: Müslim, Sıyam; Buhârî, Savm Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Saîd el Hudrî (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.) ile birlikte yolculuğa çıkardık kimimiz oruç tutar kimimizde oruç tutmazdı ne oruç tutan tutmayanı ayıpladı nede tutmayanlar tutan kimseleri ayıpladı. Kendisinde kuvvet bulup da oruç tutanı iyi ve hoş karşılarlar. Oruca dayanamayıp yiyen kimseleri de iyi ve hoş karşılarlardı.” Diğer tahric: Müslim, Sıyam; Buhârî, Savm Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

İbn Müseyyeb (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre kendisine savaşta oruç tutmanın hükmü soruldu da; Ömer b. Hattâb’ın şöyle dediğini aktardı: “Ramazanda Rasûlullah (s.a.v.) ile beraber iki savaşa katıldık BEDİR ve MEKKE FETHİ ikisindede oruç tutmadık.” Tirmîzî rivâyet etmiştir. Bu konuda Ebû Saîd’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Ömer (r.a.)’in hadisini ancak bu şekliyle bilmekteyiz. Ebû Saîd (r.a.)’ın Rasûlullah (s.a.v.)’den aktardığına göre Rasûlullah (s.a.v.) bulunduğu bir savaşta oruç açmayı emretti. Ömer b. Hattâb’tan da buna benzer bir hadis rivâyet edilmiş olup Rasûlullah (s.a.v.) düşmanla karşılaştığında oruç yemeye izin verdi. Bazı ilim adamları da aynı şekilde söylerler

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

(Beş Enes’den biri olan) Abdullah b. Ka’b oğullarından Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in atlıları bizim kabilemize baskın yapmışlardı, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e geldim yemek yiyordu, yaklaş sende ye buyurdular. Ben oruçluyum dedim. Bunun üzerine yaklaş sana oruçtan bahsedeyim dedi ve: Allah yolculuk yapandan orucu ve namazın yarısını kaldırmıştır. Hamile ve emziren kadından da oruç tutmayı kaldırmıştır. Vallahi Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bu iki kadından (emzikli veya hamile) ikisini veya birini söyledi. Enes şöyle devam etti: O zaman Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yemeğinden yemediğim için kendi kendime üzüldüm.” (Ebû Dâvûd, Savm: 43; Nesâî, Sıyam: 62) Bu konuda Ebû Ümeyye’den de hadis rivâyet edilmiştir. Enes b. Mâlik hadisi hasendir. Bu Enes b. Mâlik’in Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den bu hadisten başka bir hadis rivâyet ettiğini bilmiyoruz. İlim adamlarından bir kısmı uygulamalarını bu hadisle yaparlar. Bazı ilim adamları ise; “Hamile ve emziren kadınlar orucu tutmaz sonra kaza eder veya fidye verebilirler.” Sûfyân, Mâlik, Şâfii ve Ahmed bu görüşte olanlardır. Bir kısım alimler de diyorlar ki: “Hamile ve emziren kadınlar orucu tutmaz fidye verir. Kaza lazım gelmez. Dilerse kaza ederler fakat bu sefer fidye vermeleri gerekmez.” İshâk bu görüştedir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: Bir kadın Rasûlullah (s.a.v.)’e geldi ve “Kız kardeşim peş peşe iki ay oruç borcu olduğu halde vefat etti” dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdular: “Ne dersin kardeşinin borcu olsa onu öder miydin?” Kadın: “Evet” deyince; Rasûlullah (s.a.v.) buyurdular ki: “Allah’a olan borç ödenmeye daha layıktır.” Diğer tahric: Müslim, Sıyam Tirmîzî: Bu konuda Büreyde, İbn Ömer ve Âişe’den de hadis rivâyet edilmiştir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Küreyb (radıyallahü anh), Ebû Hâlid el Ahmer ve A’meş’den de bu hadisin benzerini rivâyet etmiştir. İbn Abbâs hadisi hasen sahihtir. Muhammed’den işittim şöyle diyordu: “Bu hadisi Ebû Hâlid el Ahmer, A’meş’den en güzel bir senetle rivâyet etmiştir.” diyor ki: Ebû Hâlid’den başkaları da A’meş’den, Ebû Hâlid’in rivâyeti gibi rivâyet etmişlerdir. Ebû Muaviye ve pek çok kimse bu hadisi A’meş’den, Müslim el Batîn, Saîd b. Cübeyr ve İbn Abbâs’tan rivâyet ettiler ve rivâyetlerinde; Seleme b. Küheyl demedikleri gibi Atâ ve Mûcâhid’i de söylemediler. Ebû Hâlid’in ismi; Süleyman b. Habban’dır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

İbn Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Her kim ölür ve üzerinde bir aylık oruç borcu olursa arkasındaki kimseler her bir orucunun yerine bir fakiri doyursun.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) İbn Ömer’in hadisini merfu olarak sadece bu şekliyle bilmekteyiz. İbn Ömer’den sahih olan rivâyet mevkuf olarak gelen şeklidir. Bu konuda ilim adamları değişik görüşler ortaya koymuşlar olup bir kısmı: Ölen kimsenin borcu olan oruçları yerine başkası oruç tutabilir” derler, Ahmed ve İshâk bunlardan olup şöyle derler: “Ölü adak orucu bırakmışsa başkaları onun yerine oruç tutabilir. Ölen kimsenin borcu Ramazan orucu ise onun yerine fidye verilir.” Sûfyân ve Şâfii: “Kimse kimsenin yerine oruç tutamaz” derler. Sevvar’ın oğludur Muhammed ise bana göre İbn Abdurrahman İbn ebî Leylâ’dır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Saîd el Hudrî (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Üç şey oruçlunun orucunu bozmaz; Kan aldırmak, elde olmayarak kusmak ve ihtilam olmak.” (İbn Mâce, Sıyam: 16; Ebû Dâvûd, Sıyam: 32) Ebû Saîd’in hadisi pek meşhur sayılmaz. b. Zeyd b. Eslem, Abdulaziz b. Muhammed ve pek çok kimseler bu hadisi Zeyd b. Eslem’den, mürsel olarak rivâyet etmişler ve “Ebû Saîd’den” dememişlerdir. Abdurrahman b. Zeyd b. Eslem’in hadis konusunda zayıf olduğu söylenmiştir. Ebû Dâvûd es Sicezî’den işittim diyor ki: Ahmed b. Hanbel’e, Abdurrahman b. Zeyd b. Eslem’i sordum. Dedi ki: Kardeşi Abdullah b. Zeyd zararsızdır. Muhammed’den işittim Ali b. Abdullah el Medinî’nin şöyle dediğini bize aktarmıştır. “Abdullah b. Zeyd b. Eslem güvenilen bir kişidir. Abdurrahman b. Zeyd b. Eslem ise zayıftır.” Muhammed: “Ben ondan bir şey rivâyet etmem” dedi

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Kim elinde olmayarak kusarsa o orucu kaza etmesi gerekmez, bile bile kusan kimse ise orucunu kaza etsin.” (Ebû Dâvûd, Sıyam: 33; İbn Mâce, Sıyam: 15) Bu konuda Ebû’d Derdâ, Sevbân, Fedale b. Ubeyd’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ebû Hüreyre hadisi hasen garibtir. Bu hadisin Hişâm b. Sirin’den, Ebû Hüreyre’den rivâyetini sadece Îsa b. Yunus’un rivâyetiyle bilmekteyiz. diyor ki: Bu hadis Ebû Hüreyre’den değişik şekillerde rivâyet edilmiş olup senedi pek sağlam değildir. Ebû’d Derdâ, Sevbân, Fedale b. Ubeyd’den de Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in kusarak orucunu bozduğu rivâyet edilmiştir. Bunun anlamı şudur: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) nafile oruç tutuyordu, kustu zayıf ve güçsüz kaldığı için orucunu devam ettirmedi bu konudaki bazı hadisler bu şekilde yorumlanmıştır. İlim adamları Ebû Hüreyre’nin “Kim elinde olmaksızın kusarsa kaza gerekmez kim de bile bile kusarsa o günün orucunu kaza etsin” hadisiyle amel ederler. Sûfyân es Sevrî, Şâfii, Ahmed ve İshâk bunlardandır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “Her kim unutarak yer ve içerse orucunu bozmasın devam etsin çünkü o Allah’ın rızıklandırdığı bir rızıktır.” Diğer tahric: Ebû Dâvûd, Sıyam; İbn Mâce, Sıyam

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den bu hadisin bir benzeri daha rivâyet edilmiştir. Bu konuda Ebû Saîd, Ümmü İshâk el Ganevîyye’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ebû Hüreyre hadisi hasen sahihtir. İlim adamlarının çoğunluğu bu hadisle amel ederler. Sûfyân es Sevrî, Şâfii, Ahmed ve İshâk bunlardandır. b. Enes der ki: Bir kimse Ramazan’da unutarak yerse o orucu kaza etmesi gerekir. Birinci görüş daha sahihtir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “Bir kimse Ramazan’da yolculuk hastalık gibi bir durum olmaksızın bir oruç yerse bir yılı oruçlu geçirse bile o orucu ödemiş olmaz.” Diğer tahric: Ebû Dâvûd, Sıyam Tirmîzî: Ebû Hureyre’nin bu hadisini sadece bu şekliyle bilmekteyiz. Muhammed’den işitim diyor ki: Ebûl Mutavvisin adı Yezîd b. el Mutavvıstir. Bu hadisten başka hadis rivâyet ettiğini bilmiyorum

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e bir adam geldi ve Ey Allah’ın Rasûlü helak oldum dedi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) seni helak eden şey nedir dedir? Buyurdular. Adamda Ramazan ayında oruçlu iken hanımıma yaklaştım dedi. Bunun üzerine Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem): Bir köleyi hürriyetine kavuşturabilir misin? Buyurdular. Adam hayır dedi. Peş peşe iki ay oruç tutabilir misin? Buyurdular. Adam yine hayır dedi. Altmış fakiri sabah ve akşam doyurabilir misin? Deyince, Adam yine hayır cevabını verdi. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) otur bakalım dedi. O da oturdu. Bu arada Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e büyük bir kap dolusu hurma getirildi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ise bu hurmaları al götür ve sadaka olarak dağıt buyurdu. Adam Medîne’nin iki taşlığı arasında bizden fakiri yok ki deyince Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) azı dişleri gözükünceye kadar güldüler ve şöyle buyurdular: “O hurmaları al götür çoluk çocuğuna yedir.” (İbn Mâce, Sıyam: 14) Bu konuda İbn Ömer, Âişe ve Abdullah b. Âmir’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ebû Hüreyre hadisi hasen sahihtir. İlim adamları bu hadisle amel ederek Ramazan’da bilerek cinsel ilişkide bulunan kimsenin durumuna göre bu hadisi uygulamaya koymuşlardır. bilerek yiyip içen konusunda ise değişik görüşler ortaya koymuşlar bir kısmı o kimseye hem kaza hem de keffâret gerekir diyerek yeme içmenin cezasını cinsel ilişkinin cezasına benzetmişlerdir. Sûfyân es Sevrî, İbn’ül Mübarek ve İshâk bu görüştedirler. kısım ilim adamları ise: O kimse hakkında kaza lazımdır keffâret gerekmez derler çünkü Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) keffâreti cinsel ilişki için söylemiştir, yeme- içme hakkında böyle bir şey gelmemiştir. Dolayısıyla yeme-içme cinsel ilişkiye benzetilemez. Şâfii ve Ahmed bu görüştedirler. der ki: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in orucunu bozan ve sadakayı alan o adama “Al çoluk çocuğuna yedir” sözü birkaç manaya gelebilir. Birinci olarak; Keffâret gücü yeten kimseye gereklidir. Bu adam ise keffârete gücü yetmeyen birisidir. İkinci olarak: Keffâret, yiyecek içecekten artarsa gereklidir. Bu kimse o hurmaları alınca burada bizden fakiri yoktur demekle çok fakir olduğunu ortaya koymuş ve ondan çoluk çocuğuyla yemesi emredilmiş. “Bu durumda olan kimsenin eline geçen rızkı yemesi gerekir, keffâret ise üzerinde borç olarak kalır. Ne zaman maddi imkana kavuşursa o zaman keffaretini öder demektedir.”

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Âmir b. Rabia (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) oruçlu oldukları halde misvak kullandıklarını kaç kere gördüğümü sayamam.” (Ebû Dâvûd, Savm: 26; Buhârî, Savm: 27)) Bu konuda Âişe’den de hadis rivâyet edilmiştir. Âmir b. Rabia hadisi hasen olup ilim adamları bu hadisle amel etmişler ve oruçlunun misvak kullanmasında bir sakınca olmadığını söylemişlerdir. Ama bazı ilim adamları oruçlunun yaş misvakla misvaklanmasını ve gündüzün sonuna doğru misvak kullanmayı hoş karşılamamışlardır. Şâfii oruçlunun gündüzün öncesinde ve sonrasında misvak kullanması sakıncalı değildir demekte, Ahmed ve İshâk ise gündüzün son zamanında misvak kullanmayı hoş karşılamamaktadırlar

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) oruçlu iken beni sever ve okşardı. O sizden kendisine en güvenen kimse idi.” Diğer tahric: İbn Mâce, Sıyam; Ebû Dâvûd, Sıyam

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Yine Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) oruçlu iken hanımlarını öper ve onlarla sevişirdi. Çünkü o şehvetine en çok güvenen, hâkim olandı.” Diğer tahric: İbn Mâce, Sıyam; Ebû Dâvûd, Sıyam Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Ebû Meysere’nin ismi Amr b. Şurahbil’dir. Hadiste geçen “li irbihi” kelimesin manası kendisine ve şehvetine demektir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ümmü Hâni (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)’in yanında oturuyordum bir meşrubat getirildi. Rasûlullah (s.a.v.) ondan içti ve bana da verdi bende içtim ve: “Günaha girdim benim bağışlanmam için istiğfar et” dedim. “Neden?” buyurdular. “Oruçluydum orucumu bozmuş oldum deyince, sen bir borcunu kaza mı ediyordun?” buyurdular. O da: “Hayır” deyince, “Nafile ise zararı yoktur” buyurdular. Diğer tahric: Ebû Dâvûd, Savm; İbn Mâce, Sıyam Tirmîzî: Bu konuda Ebû Saîd ve Âişe’den de hadis rivâyet edilmiştir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Şu’be’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Simak b. Harb’den, Ümmü Hâni’nin çocuklarından biri bana şöyle anlattı dediğini işitirdim; Ben onların en değerlisiyle karşılaştım ismi Ca’de idi Ümmü Hâni, onun ninesi oluyordu. Ninesinden aktardığına göre Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onun evine geldi ve bir içecek istedi. Kendisi içti sonra ona verdi o da içti sonra Ey Allah’ın Rasûlü oruçtum. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Nafile oruç tutan kimse serbesttir; dilerse orucunu devam ettirir, dilerse bozabilir.” diyor ki: Ca’de’ye bunu Ümmü Hâni’den sen mi işittin dedim hayır dedi. Ebû Salih ve aile fertleri bize Ümmü Hâni’den aktardılar. (Ebû Dâvûd: Savm: 73; İbn Mâce, Sıyam: 26) b. Seleme bu hadisi Simak b. Harb’den rivâyet ederek senedini “Ümmü Hâni’nin kızının oğlu Harun’dan ve Ümmü Hâni’den” diyor. Şu’be’nin rivâyeti daha güzeldir. Mahmûd b. Gaylân bize Ebû Dâvûd’tan aynı şekilde rivâyet etmiş olup “emirû nefsihi” veya “eminû nefsihi” diyerek şüphe üzerine bize aktarmıştır. Değişik şekillerde yine Şu’be’den şüphe edilerek emir ve emin şeklinde rivâyet edilmiştir. Ümmü Hâni’nin hadisinin senedi hakkında söz edilmiştir. Sahabe ve tabiin döneminden bazı ilim adamları bu hadisle amel etmişler ve şöyle demişlerdir: “Nafile oruç tutan kimse orucunu bozarsa kazası gerekmez” fakat ben kaza etmesini severim. Sûfyân es Sevrî, Ahmed, İshâk ve Şâfii bunlardandır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Mu’minlerin anası Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir gün yanıma geldi ve yanımızda yiyecek bir şey var mı? Dedi. Ben de yok dedim. O da: “Ben oruçluyum” buyurdular. Diğer tahric: Buhârî, Savm

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Mu’minlerin anası Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir gün yanımıza geldi ve yanınızda yiyecek bir şey var mı? dedi. Ben de hayır dedim. Bunun üzerine: “Ben oruçluyum” buyurdular. Bir seferinde bana geldiğinde “Ey Allah’ın Rasûlü bize bir hediye getirildi” dedim. “Nedir o” buyurdular. Hays (Hurma yağ ve peynir karışımından oluşan yemek)’tir dedim. “Ben oruçlu olarak sabahlamıştım dedi ve o yemekten yedi.” Diğer tahric: Müslim, Sıyam; Ebû Dâvûd, Savm Tirmîzî: Bu hadis hasendir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Ben ve Hafsa oruçluyduk, bize bir yemek getirildi. Yemek hoşumuza gitti ve ondan yedik Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) geldi, Hafsa babasının kızı olduğundan benden erken davranarak dedi ki: “Ey Allah’ın Rasûlü! İkimizde oruçlu idik bize bir yemek çıkarıldı hoşumuza gitti ondan yedik” Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem); “O orucunuzun yerine başka bir gün oruç tutun” buyurdular. (Ebû Dâvûd, Savm: 73; Müslim, Sıyam: 32) Salih b. Ebil Ahdar, Muhammed b. Ebû Hafsa bu hadisi Zührî, Urve ve Âişe’den aynı şekilde rivâyet etmişlerdir. Yine Mâlik b. Enes, Ma’mer, Ubeydullah b. Ömer, Ziyâd b. Sa’d hadis hafızı pek çok kimse Âişe’den mürsel olarak rivâyet etmişler olup, “Urve” yi zikretmemişlerdir. Bu daha sahihtir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ümmü Seleme (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in peş peşe iki ay oruç tuttuğunu görmedim ancak Şaban ve Ramazanı tutardı.” (Ebû Dâvûd, Savm: 12; Nesâî, Sıyam: 70) Bu konuda Âişe’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ümmü Seleme hadisi hasendir. Bu hadis aynı şekilde Ebû Seleme yoluyla Âişe’den şu şekilde rivâyet edilmiştir. “Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in hiçbir ayda Şaban’da tuttuğu oruçtan daha çok oruç tuttuğunu görmedim çoğunlukla oruçla geçirirdi veya Şaban’ın tümünde oruç tutardı.”

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Hennâd, Âişe (radıyallahü anha)’dan aynı şekilde bir hadis daha rivâyet etmiştir. hadis hakkında İbn’ül Mübarek’in şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Bu konu yani ayın çoğunu oruç tuttuğu zaman bütün ayı oruçla geçirdi demek, Arapça’da caiz olan bir konuşma şeklidir. Filan kimse tüm geceyi ibadetle geçirdi denilir, o kimse akşam yemeği ve bazı işlerini de o gecede yapmıştır. Yani İbn’ül Mübarek iki hadisin de aynı anlamda olduğu görüşündedir. ve şöyle demek istiyor: “Ayın çoğunu oruçla geçirirdi.” Sâlim, Ebûn Nadr ve başkalarından Ebû Seleme yoluyla Âişe’den, Muhammed b. Amr’ın rivâyetinin benzerini rivâyet etmiştir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “Ramazan ayından sonra en kıymetli oruç Allah’ın ayı olan Muharrem ayında tutulan oruçtur.” Diğer tahric: Müslim, Sıyam; Ebû Dâvûd, Savm Tirmîzî: Ebû Hureyre hadisi hasendir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ali (r.a.)’den rivâyet edilmiştir: “Bir kimse Ali (r.a.)’e ramazan’dan sonra hangi ayda oruç tutmamı emredersin diye sordu da bunun üzerine Ali (r.a.) dedi ki: Bu soruyu ben Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)’in yanında oturuyorken bir kişinin sorduğunu işittim şöyle demişti. Ey Allah’ın Rasûlü, Ramazan’dan sonra hangi ayda oruç tutmamı emredersin? Buyurdular ki: Ramazan’dan sonra oruç tutacaksan Muharrem ayında tut çünkü o Allah’ın aylarından ilk ayıdır. O ayda bir gün vardır ki o günde Allah bir toplumun tevbesini kabul edip bağışlamıştır. Başka bir toplumu da affedip bağışlayabilir.” Diğer tahric: Tirmîzî rivâyet etmiştir. Tirmîzî: Bu hadis hasen garibtir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abdullah (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) her ayın parlak günlerinde üç gün oruç tutardı. Cuma günleri oruçlu olmadığı çok azdı.” (Ebû Dâvûd, Savm: 52; İbn Mâce, Sıyam: 37) Bu konuda İbn Ömer ve Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir. Abdullah hadisi hasen garibtir. ilim adamlarından bir kısmı Cuma günü oruç tutmayı müstehab görmüşlerdir. Sadece Cuma günü oruç tutmak, öncesinde ve sonrasında tutmamak mekruhtur. Tirmizî: Şu’be bu hadisi Âsım’dan rivâyet ediyor ve Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e kadar ulaştırmamıştır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Biriniz tek olarak Cuma günü oruç tutmasın önce ve sonraki günler tutulursa olabilir.” (Ebû Dâvûd, Savm: 52; İbn Mâce, Sıyam: 37) Bu konuda Ali, Câbir, Cünade el Ezdî, Cüveyriye, Enes ve Abdullah b. Amr’dan da hadis rivâyet edilmiştir. Ebû Hüreyre hadisi hasen sahihtir. İlim adamları bu hadisle amel ederler. Sadece Cuma gününü oruca tahsis edip o günden önce ve sonra oruç tutmamayı mekruh görürler. Ahmed ve İshâk ta bu görüştedir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abdullah b. Büsr (r.a.)’ın kız kardeşinden rivâyete göre, Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “Cumartesi günü Allah’ın size farz kıldığı dışında oruç tutmayınız. O gün oruçlu olmadığınızı belirtmek için üzüm çubuğu kabuğu veya bir ağaç dalından başka bir şey bulamasanız bile onu çiğneyin veya emin.” Diğer tahric: Ebû Dâvûd, Savm; İbn Mâce, Sıyam Tirmîzî: Bu hadis hasendir. Bu hadisteki mekruh olmanın manası; Yahudilerin o günü büyük saymalarından dolayı o günü oruca tahsis etmektir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Pazartesi ve Perşembe günü oruçlarını dört gözle beklerlerdi.” Diğer tahric: Nesâî, Sıyam; İbn Mâce, Sıyam Tirmîzî: Bu konuda Hafsa, Ebû Katâde, Ebû Hureyre, Üsâme b. Zeyd’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Âişe hadisi bu şekliyle hasen garibtir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Âişe (r.anha)’dan rivayete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir ayın Cumartesi, Pazar ve Pazartesi günlerini diğer ayda da Salı, Çarşamba ve Perşembe günlerini oruçla geçirirdi.” Tirmîzî rivâyet etmiştir. Tirmîzî: Bu hadis hasendir. Abdurrahman b. Mehdî bu hadisi Sûfyân’dan rivâyet ederek Peygamber (s.a.v.)’e kadar ulaştırmamıştır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “İnsanların amelleri Pazartesi ve Perşembe günleri Allah’a arz olunur. Bu yüzden ben amelimin oruçlu olarak Allah’a arz olunmasını severim.” Tirmîzî rivâyet etmiştir. Tirmîzî: Bu konuda Ebû Hureyre hadisi hasen garibtir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ubeydullah b. Müslim el Kureşî (r.a.)’in babasından rivâyete göre: “Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)’e yıl boyu tutulan devamlı oruçtan soruldu (veya sordum) buyurdular ki: Senin üzerinde çoluk çocuğunun da hakkı vardır. Ramazan ayında, sonraki ay olan Şevval ayında ve Çarşamba ile Perşembe günleri oruç tut. Sen böyle yaparsan seneyi oruçlu geçirmiş gibi sevap kazanırsın ve devamlı oruç tutmamış da olursun.” Diğer tahric: Ebû Dâvûd, Savm Tirmîzî: Bu konuda Âişe’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Müslim el Kureşî hadisi garibtir. Bazıları ise bu hadisi Harun b. Selman’dan, Müslim b. Ubeydullah ve babasından rivâyet etmişlerdir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Nüceyh (r.a.)’ın babasından rivâyete göre, şöyle demiştir: Îbn Ömer’e arefe günü Arafat’taki oruç hakkında soruldu da dedi ki: “Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte haccettim Arafat’ta oruç tutmadı. Ebû Bekir’le haccettim, o da tutmadı. Ömer’le haccettim o da tutmadı. Osman ile haccettim o da tutmadı. Bende o gün oruç tutmuyorum, tutulmasını da emretmem, tutulmasın da demem.” Diğer tahric: İbn Mâce, Sıyam; Ebû Dâvûd, Sıyam Tirmîzî: Bu hadis hasendir. Bu hadis İbn ebî Nüceyh’in babasından başka bir adamdan ve İbn Ömer’den de rivâyet edilmiştir. Ebû Nüceyh’in ismi “Yesâr” dır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Bu konuda Ali, Muhammed b. Sayfiy, Selemetübnül Ekvâ’, Hind b. Esma, İbn Abbâs, Rübeyyi’ binti Muavviz b. Afrâ, Abdurrahman b. Seleme el Huzaî’nin amcasından, Abdullah b. Zübeyr’den hadis rivâyet edilmiş olup Peygamber (s.a.v.)’in aşûrâ orucunun tutulmasını teşvik ettiğini söylemişlerdir. Tirmîzî: Peygamber (s.a.v.)’in “Aşûrâ günü orucu bir senenin keffaretidir” dediğini sadece Ebû Katâde rivâyetiyle biliyoruz Ahmed ve İshâk’ta, Ebû Katâde rivâyetiyle amel ederler

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Aşûrâ günü cahiliyye döneminde Kureyş’in oruç tuttuğu bir gündü. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de o günü oruç tutardı. Medîne’ye gelince yine o gün oruç tuttu Müslümanlara da oruç tutmalarını emretti. Sonra Ramazan orucu farz kılınca farz oruç olarak Ramazan kaldı. Aşûrâ orucu bırakıldı. Ondan sonra dileyen tuttu dileyen de tutmadı.”(Müslim, Sıyam: 19; Ebû Dâvûd, Sıyam: 64) Bu konuda İbn Mes’ûd, Kays b. Sa’d, Câbir b. Semure, İbn Ömer ve Muaviye’den de hadis rivâyet edilmiştir. İlim adamları Âişe hadisiyle amel ederler ve bu hadis sahihtir. Aşûrâ orucunun vâcib olmadığı kanaatindedirler. Değerli ve kıymetli bir gün olmasından dolayı dileyen o gün oruç tutulabilir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Hakem b. A’rec (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Zemzem kuyusu yanında elbisesini yastık yapmış vaziyette duran İbn Abbâs’ın yanına varmıştım. Dedim ki: “Aşûrâ günü hangi gündür bana haber ver o gün oruç tutacağım. Dedi ki: ''Muharrem ayının hilalini gördüğünde günleri say ve dokuzuncu günü oruçlu ol” dedi. Ben de: “Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem)’de Aşûrâ orucunu böyle mi tutardı dedim. İbn Abbâs: “Evet” cevabını verdi. Diğer tahric: Müslim, Sıyam; Ebû Dâvûd, Savm

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Aşûrâ orucunun onuncu gün tutulmasını emretti.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) İbn Abbâs hadisi hasen sahihtir. adamları Aşûrâ günü hakkında değişik görüşler ortaya koydular kimisi Muharrem ayının dokuzuncu günü olduğunu söylerken kimileride onuncu günüdür demişlerdir. İbn Abbâs’ın şöyle dediği de rivâyet edilmiştir. “Dokuzuncu ve onuncu günleri oruç tutarak Yahudilere muhalefet ediniz…” Ahmed, İshâk ve Şâfii’de aynı görüştedirler

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: “Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’i Zilhicce’nin on gününde hiç oruçlu görmedim.” (Ebû Dâvûd, Savm: 62; İbn Mâce, Savm: 39) Pek çok kimse bu hadisi A’meş’den, İbrahim’den, Esved’den ve Âişe’den rivâyet etmişlerdir. Sevrî ve diğerleri bu hadisi Mansur’dan ve İbrahim’den rivâyet ederek “Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in Zilhicce’nin on gününde oruçlu görülmediğini” söylüyorlar. Ahvas’ta; Mansur, İbrahim ve Âişe’den rivâyet etmiş olup “Esved” i zikretmemişlerdir. Bu hadiste Mansûr hakkında ihtilaf edilmiştir. A’meş’in rivâyeti daha sahih isnad yönünden de daha güzeldir. Muhammed b. Ebân’dan işittim şöyle diyordu: Vekî’den işittim şöyle diyordu: A’meş, İbrahim’in hadisini Mansur’dan daha iyi bilendir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: Hiçbir gün yoktur ki o günlerde işlenen ameli salih bu Zilhicce’nin on gününde işlenen işlerden Allah’a daha sevimli olsun. Ya Rasûlullah! Dediler. Allah yolunda cihat etmekte mi? Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyurdular ki: “Allah yolunda cihat da daha sevimli değildir. Ancak kişi canı ve malı ile cihada çıkar ve hiçbiri ile geri dönmezse o hariçtir.” Diğer tahric: Ebû Dâvûd, Savm; İbn Mâce, Sıyam Bu konuda İbn Ömer, Ebû Hureyre, Abdullah b. Amr ve Câbir’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: İbn Abbâs hadisi hasen sahih garibtir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Zilhicce’nin on gününde işlenen ameller diğer günlerde işlenen ameller ve yapılan kulluktan daha sevimlidir. Bu on günde tutulacak her oruç bir senenin orucuna denktir. Her gecesini namazla değerlendirmekte Kadir gecesini değerlendirme gibidir.” (İbn Mâce, Sıyam: 39; Ebû Dâvûd, Savm: 61) Bu hadis garibtir. Bu hadisi sadece Mes’ûd b. Vasıl’ın Nehhas’ın rivâyetinden bilmekteyiz. bu hadisi sordum. Bu şekilde ve bu rivâyetle bildiğini başka türlü bilmediğini belirtti ve şöyle dedi “Katâde’den, Saîd b. Müseyyeb’den ve Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den mürsel olarak buna benzer bir şey rivâyet edilmiştir.” b. Saîd, Nehhas hakkında hafızası yönünde ileri geri konuşmuştur

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Eyyûb (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdular: “Kim Ramazan orucunu tutar ona Şevval’den altı gün daha eklerse tüm seneyi oruçlu geçirmiş gibidir.” (Müslim, Sıyam: 39; İbn Mâce, Sıyam: 33) konuda Câbir, Ebû Hüreyre ve Sevbân’dan da hadis rivâyet edilmiştir. Ebû Eyyûb hadisi hasen sahihtir. İlim adamlarından bir kısmı bu hadisle Şevval’de altı oruç tutmayı müstehab görmüşlerdir. Mübarek der ki: Her aydan üç gün oruç tutmak güzel bir oruçtur. Bazı hadislerde bu orucun Ramazan orucuna ilave edileceğini ve bu ayın ilk günlerinde tutulmasını tercih ettiğini fakat değişik günlerde de tutulursa caiz olacağını söyler. Abdulaziz b. Muhammed bu hadisi Saffan b. Süleym’den, Sa’d b. Saîd’den, Ömer b. Sabit’den ve Ebû Eyyûb’tan bu şekilde rivâyet etmiştir. Şu’be ise Verka b. Ömer’den, Sa’d b. Saîd’den bu hadisi rivâyet etmiştir. Sa’d b. Said, Yahya b. Saîd el Ensarî’nin kardeşidir. Bazı hadisçiler Sa’d b. Saîd’i hafızası yönünden tenkit etmişlerdir. Hennâd’ın bize bildirdiğine göre; Huseyn b. Ali el Cufî, İsrail’den, Ebû Mûsâ’dan, Hasan’ı Basrî’den aktardığına göre Hasan’ı Basrî’ye, Şevval’den tutulacak altı gün orucu hatırlatıldığında diyor ki: “Bu ayda tutulan oruçla Allah; Tüm seneyi oruçla geçirmiş gibi razı olmuştur.”

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana üç şeyi tavsiye etmişti: “Vitiri kılmadan uyumamayı, her aydan üç gün oruç tutmayı ve kuşluk namazını kılmayı.” Diğer tahric edenler: Müslim, Sıyam; Ebû Dâvûd, Sıyam

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Mûsâ b. Talha (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ebû Zerr’den işittim diyordu ki: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Ey Ebû Zerr! Her aydan tutacağın üç gün oruç, o ayın onüç, ondört ve onbeşinci günleri olsun.” (Müslim, Sıyam: 36; Ebû Dâvûd, Sıyam: 68) konuda Ebû Katâde, Abdullah b. Amr, Kurrete b. İyas el Müzenî, Abdullah b. Mes’ûd, Ebû Akreb, İbn Abbâs, Âişe, Katâde, İbn Milhan, Osman b. ebil Âs ve Cerir’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ebû Zerr hadisi hasendir. Bazı hadislerde şöyle rivâyet edilmiştir: “Her aydan üç gün, oruç tutmak tüm yılı oruç tutmuş gibidir.”

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Zerr (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “Kim her aydan üç gün oruç tutarsa bütün seneyi oruçla geçirmiş gibi sevap kazanır Allah bunun ölçüsünü kitabında şöyle bildirmektedir: “Kim Allah’ın huzuruna iyi bir iş ve davranışla çıkarsa, bu yaptığının on katını kazanacaktır. Ama kim de kötü bir iş ile Rabbinin huzuruna çıkarsa, onun aynısıyla cezalandırılacaktır. Ve kimseye de haksızlık yapılmayacaktır.” (En’âm: 160) Bir gün on gün sayılır. Diğer tahric: Müslim, Sıyam; Ebû Dâvûd, Sıyam Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Şu’be bu hadisi Ebû Şimr ve Ebû-t Teyyah, Ebû Osman ve Ebû Hureyre’den rivâyet etmiştir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Muaze (r.anha)’dan rivâyet edilmiştir: “Âişe (r.anha)’ya Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) her aydan üç gün oruç tutar mıydı dedim. ''Evet dedi. Hangi günler tutardı dedim. Hangi günde olursa olsun aldırış etmezdi.” dedi. Diğer tahric: Müslim, Sıyam; Ebû Dâvûd, Sıyam Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Tirmîzî: Yezîd er Rişk, Yezîd ed Dubaî’dir. Yezîd el Kâsım ve Kassam’da yine o’dur. Basra halkı dilinde Rişk el Kassam demektir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Rabbiniz buyuruyor ki; Her iyiliğe on katından başlayarak yedi yüz katına kadar sevap yazılır. Oruç ise böyle bir değerlendirmeye tabi olmayıp onun mükafatı bana ait olup onu ben mükafatlandıracağım. Oruç ateşe karşı koruyucu bir kalkandır. Oruçlunun ağız kokusu Allah katında misk kokusundan daha hoştur. Bilgisiz biri siz oruçlu iken size sataşırsa ben oruçluyum desin başka cevap vermesin.” (Buhârî, Savm: 2; Müslim, Sıyam: 30) konuda Muâz b. Cebel, Sehl b. Sa’d, Ka’b b. Ucre, Selame b. Kayser, Beşîr b. Hasasıyye ki adı Zahm b. Mabed’tir. Hasasıyye ise annesidir. Ebû Hüreyre hadisi bu yönüyle hasen garibtir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Sehl b. Sa’d (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “Cennet’te Reyyan denilen bir kapı vardır. Oruç tutanlardan o kapıdan çağrılacaklardır. Kim gerçekten oruç tutanlardan ise o kapıdan Cennete girecektir. Kim de, o kapıdan girerse ebedi olaral susuzluk çekmeyecektir.” Diğer tahric: Buhârî, Savm; Müslim, Sıyam Tirmîzî: Bu hadis hasen sahih garibtir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Hureyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “Oruçlunun iki sevinç zamanı vardır; Birincisi iftar ettiği an diğeri Cennet’te Rabbiyle karşılaştığı andır.” Diğer tahric: Müslim, Sıyam Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Katâde (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e şöyle denildi: Yıl boyu oruç tutan kimse hakkında ne dersiniz? Buyurdular ki: “Böylesi bir kimse ne oruç tutmuş nede iftar etmiştir. Yahut oruçta tutmamıştır, iftarda etmemiştir.” (Müslim, Sıyam: 36; Ebû Dâvûd, Savm: 5) konuda Abdullah b. Amr, Abdullah b. Şıhhîr, Imrân b. Husayn ve Ebû Mûsâ’dan da hadis rivâyet edilmiştir. Katâde hadisi hasen sahihtir. İlim adamlarının bir kısmı yıl boyu oruç tutmayı hoş görmezler. Bir kısmı ise buna cevaz vermişlerdir. Hoş görmeyenler şöyle demektedirler: Bütün seneyi oruçla geçirmek demek Ramazan bayramı, Kurban bayramı ve Teşrik günlerini de oruçla geçirmek demektir. Kim bu günlerde oruç tutmazsa kerahiyet sınırından dışarı çıkmış olur. ve bütün seneyi oruç tutmuş sayılmaz. Mâlik b. Enes’den bu şekilde rivâyet edilmiş olup Şâfii de aynı kanaattedir. ve İshâk’ta yaklaşık olarak böyle söyleyip şöyle demektedirler: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yasakladığı oruç tutulamayacak gün sayısı beştir. Ramazan bayramının birinci günü ve Kurban bayramının dört günü

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abdullah b. Şakîk (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Âişe (r.anha)’ya Rasûlullah (s.a.v.)’in orucunu sordum şöyle dedi: Öyle oruç tutardı ki bir daha bırakmayacak derdik. Bazen de hiç oruç tutmayacak deyinceye kadar oruç tutmazdı. Âişe (r.anha) şöyle devam etti. Rasûlullah (s.a.v.), Ramazan ayından başka hiçbir ay tam olarak oruç tutmadı. Diğer tahric: Müslim, Sıyam; Nesâî, Sıyam; Ebû Dâvûd, Sıyam; Nesâî, Sıyam Bu konuda Enes ve ibn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Âişe hadisi sahihtir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre, Kendisine Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)’in orucundan soruldu da şöyle buyurdular: “Bir ayda o derece oruç tutardı ki o ayın tamamını oruçla geçirecek zannedilirdi. Bazı aylarda hiç oruç tutmazdı ki o aydan hiç oruç tutmayacağı zannedilirdi. Onu gece namazı kılarken görmek istersen mutlaka namazda görürdün, uykuda görmek istersen uykuda görürdün.” Diğer tahric: Buhârî, Savm Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abdullah b. Amr (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “En değerli oruç kardeşim Dâvûd’un orucudur. Bir gün oruç tutar bir gün yerdi, düşmanla karşı karşıya geldiğinde ise kaçmazdı.” (Buhârî, Savm: 58; Müslim, Sıyam: 35) Bu hadis hasen sahihtir. Abbâs, Mekkeli A’ma şairdir. İsmi Sâib b. Ferruh’tur. Bazı ilim adamları en değerli oruç; bir gün oruç tutup bir gün tutmamaktır. En ağır olan oruç şekli budur

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abdurrahman Avf (radıyallahü anh)’ın azâdlı kölesi Ebû Ubeyd’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Kurban bayramında Ömer b. Hattâb’ı gördüm hutbeden önce namaza başladı ve dedi ki: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in şu iki günde oruç tutmaktan yasaklandığını kendisinden duydum. Ramazan bayramı günü ki orucunuzu bıraktığınız gündür ve Müslümanların bayramıdır. Kurban bayramına gelince kestiğiniz kurbanların etlerinden yeyiniz.” (Buhârî, Savm: 66; Müslim, Sıyam: 22) Bu hadis hasen sahihtir. b. Avf’ın azâdlısı Ebû Ubeyd’in ismi Sa’d’tır. Kendisine Abdurrahman b. Ezher’in azatlısı da denmektedir. Abdurrahman b. Ezher, Abdurrahman b. Avf’ın amcasının oğludur

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Saîd el Hudrî’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), iki oruçtan yasakladı. Kurban bayramı günü ve Ramazan bayramı günü.” (Buhârî, Savm: 66; Müslim, Sıyam: 22) Bu konuda Ömer, Ali, Âişe, Ebû Hüreyre, Ukbe b. Âmir ve Enes’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ebû Saîd hadisi hasen sahihtir. İlim adamları bu hadisle uygulama yaparlar. Amr b. Yahya, İbn Umare b. Ebû’l Hasen el Mâzinî el Medenî’dir ve güvenilir bir kimsedir. Kendisinden Sûfyân es Sevrî, Şu’be, Mâlik b. Enes rivâyette bulunmuşlardır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ukbe b. Âmir (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Arefe günü, bayram günü ve teşrik günleri biz Müslümanların bayram günleri ve yiyip içme günlerimizdir.” (Buhârî, Savm: 66; Müslim, Sıyam: 22) Bu konuda Ali, Sa’d, Ebû Hüreyre, Câbir, Nübeyşe, Bişr b. Suhaym, Abdullah b. Huzafe, Enes, Hamza b. Amr el Eslemî, Ka’b b. Mâlik, Âişe, Amr b. As ve Abdullah b. Amr’dan da hadis rivâyet edilmiştir. Ukbe b. Âmir hadisi hasen sahihtir. İlim adamları bu hadisle amel ederler ve teşrik günleri denilen Kurban bayramı günlerinde oruç tutulmasını hoş karşılamazlar. Ama Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve sonrakilerden bazı ilim adamları; Temettü haccı yapan ve kurban bulamayan kimselerin teşrik günlerinde oruç tutmalarına izin vermişlerdir. Mâlik b. Enes, Şâfii, Ahmed ve İshâk bunlardandır. Iraklılar: “Mûsâ b. Ali b. Rebah” derler. Mısırlılar ise: “Mûsâ b. Ali” derler. Kuteybe’den işittim şöyle diyordu: Leys b. Sa’d’ın şöyle dediğini işittim: Babamın adını küçültme şeklinde söyleyen (Ali kelimesini Uley demek) hiçbir kimseye hakkımı helal etmem

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Rafi’ b. Hadîç (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Kan aldıran kimsenin ve alan kimsenin orucu bozulmuş demektir.” (Buhârî, Savm: 32; İbn Mâce, Sıyam: 18) konuda Ali, Sa’d, Şeddâd b. Evs, Sevbân, Üsâme b. Zeyd, Âişe Ma’kıl b. Sinan (Makıl İbn Yesâr), Ebû Hüreyre, İbn Abbâs, Ebû Mûsâ, Bilâl ve Sa’d tan da hadis rivâyet edilmiştir. Rafi’ b. Hadîç hadisi hasen sahihtir. b. Hanbel, şöyle demiştir: “Bu konuda en sağlam rivâyet Rafi’ b. Hadîç’in rivâyetidir.” b. Abdullah’dan da şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Bu konuda en sahih rivâyet Sevbân ve Şeddâd b. Evs hadisidir. Çünkü Yahya b. ebî Kesir, Ebû Kılâbe’den iki hadisin tamamını rivâyet etmiştir. Sevbân ve Şeddâd hadislerini… (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve başkalarından bir kısım ilim adamları oruçlunun kan aldırmasını hoş karşılamamışlar hatta bazı sahabîler geceleyin kan aldırmışlardır. Ebû Mûsâ el Eşarî ve İbn Ömer bunlardandır. İbn’ül Mübarek’te aynı görüştedir. İshâk b. Mansur’dan işittim şöyle diyordu: Abdurrahman b. Mehdî; “Her kim oruçlu iken kan aldırırsa o orucu kaza etmesi gerekir.” demişlerdir. b. Mansur: Ahmed ve İshâk’da aynı görüştedirler. Za’feranî, Şâfii’nin şöyle dediğini bana anlattı: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in “Oruçlu olduğu halde kan aldırdığı ayrıca kan aldıran ve alan kimsenin de orucunun bozulduğu” konusunda hadisler bize kadar gelmiştir. Dolayısıyla bu iki hadisten hangisinin sabit olduğunu bilemiyorum. Fakat oruçlu kimsenin kan aldırmaması bana daha sevimli gelir. Yinede zaruri olur da oruçlu kan aldırırsa orucunun bozulacağını sanmıyorum. Şâfii’nin Bağdat’taki görüşü böyle idi. Fakat Mısır’da oruçlu kimsenin kan aldırabileceği yönüne meyletmiş, oruçlunun kan aldırmasında bir sakınca görmemiş bu konuda da Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in veda haccında ihramlı iken kan aldırdığını delil olarak göstermiştir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre: “Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ihramlı ve oruçlu iken kan aldırmıştır” demiştir. Diğer tahric: Buhârî, Savm; Müslim, Hac

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

İbn Abbâs (r.a.)’den rivâyete göre: “Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) oruçlu iken kan aldırmıştır.” Diğer tahric: Buhârî, Savm; Müslim, Hac Bu hadis bu şekliyle hasen sahihtir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Yine İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Mekke ile Medîne arasında ihramlı ve oruçlu olduğu halde kan aldırmıştır.” Buhârî, Savm: 32; Müslim, Hac: 11) Bu konuda Ebû Saîd, Câbir ve Enes’den de hadis rivâyet edilmiştir. İbn Abbâs hadisi hasen sahihtir. (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve daha sonraki dönemlerden bazı ilim adamları oruçlunun kan aldırmasında bir sakınca görmemektedirler Sûfyân es Sevrî, Mâlik b. Enes ve Şâfii bunlardandır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem); “Orucu birbirine iftar etmeksizin birleştirmeyin” buyurdu. Bunun üzerine Ey Allah’ın Rasûlü sen bu işi yapıyorsun dediler. Buyurdular ki: “Ben sizin gibi değilim Rabbim beni yedirir ve içirir.” (Buhârî, Savm: 48; Müslim, Sıyam: 11) Bu konuda Ali, Ebû Hüreyre, Âişe, İbn Ömer, Câbir, Ebû Saîd, Beşîr b. Hasasıyye’den de hadis rivâyet edilmiştir. Enes hadisi hasen sahihtir. İlim adamları bu hadisle amel ederek orucu birbirine iftar etmeksizin birleştirmeyi hoş görmemişlerdir. b. Zübeyr’in günlerce iftar etmeden oruç tuttuğu da rivâyet edilmiştir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in hanımlarından, Âişe ve Ümmü Seleme (radıyallahü anhüma)’dan bize bildirildiğine göre: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hanımlarından cünüp olmuş iken fecr vakti girerdi de guslederek orucunu tutardı.” (Buhârî, Savm: 22; Müslim, Sıyam: 13) Âişe ve Ümmü Seleme hadisi hasen sahihtir. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından ve sonraki dönem ilim adamlarından çoğunluğu bu hadisle uygulama yapmışlardır. Sûfyân, Şâfii, Ahmed, İshâk bunlardandır. Tabiin döneminden bazıları şöyle diyorlar: “Kişi cünüp olarak sabahlarsa o günün orucunu kaza eder.” Birinci görüş daha sahihtir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “Sizden biriniz yemeğe çağrıldığında daveti kabul etsin şayet oruçlu ise ev sahibine dua etsin.” Diğer tahric: Müslim, Sıyam; Ebû Dâvûd, Savm

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “Biriniz oruçlu olduğunda yemeğe çağrılırsa ben oruçluyum” desin. Diğer tahric: Müslim, Sıyam; Ebû Dâvûd, Savm Tirmîzî: Bu konuda Ebû Hureyre’nin iki hadisi de hasen sahihtir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Kocası yanında olan bir kadın Ramazan ayı dışında kocasının izni olmadan bir gün bile oruç tutmasın.” (Müslim, Zekât: 26; Ebû Dâvûd, Sıyam: 74) Bu konuda İbn Abbâs ve Ebû Saîd’den de hadis rivâyet edilmiştir. Ebû Hüreyre hadisi hasen sahihtir. Bu hadis Ebû’z Zinad, Mûsâ b. ebî Osman ve babasından Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)’in vefatına kadar Ramazanlarda tutamadığım oruçların kazasını Şaban ayında kaza ederdim.” Diğer tahric: Buhârî, Savm; Müslim, Sıyam Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Tirmîzî: Bu hadisin bir benzerini Yahya b. Saîd el Ensarî, Ebû Seleme ve Âişe’den rivâyet etmiştir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ümmü Umare (r.anha)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “Oruç tutmayan kimseler oruçlunun yanında yemek yerlerse melekler o oruçlu için dua ve istiğfar ederler.” Diğer tahric: İbn Mâce, Sıyam Tirmîzî: Şu’be bu hadisi Habib b. Zeyd’den, Leylâ’dan, ninesinden ve Ümmü Umare’den benzeri şekilde rivâyet edilmiştir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ümmü Umare (r.anha)’nın kızı Ka’b el Ensarîyye’den rivâyete göre, Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ümmü Umare’nin evine geldi o da ona yemek ikram etti. Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)’de ona “Sende ye” buyurdular. Ümmü Umare; “Ben oruçluyum” dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “Oruçlunun yanında yemek yendiği zaman onlar yemeği bırakıncaya kadar veya doyuncaya kadar melekler oruçlu için dua ve istiğfar ederler.” Diğer tahric: İbn Mâce, Sıyam Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ümmü Umare (r.anha)’nın kızı Ka’b’den, Muhammed b. Beşşâr bu hadisin bir benzerini rivâyet etmiş olup “Yemeği bırakıncaya veya doyuncaya kadar” bölümünü söylemedi. Diğer tahric: İbn Mâce, Sıyam Tirmîzî: Ümmü Umare, Habib b. Zeyd el Ensarî’nin ninesidir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında hayız görür ve temizlenirdik bize orucu kaza etmemizi emreder, namazı kaza etmemizi emretmezdi.” (Buhârî, Hayz: 21; Müslim, Hayz: 15) Bu hadis hasendir. Muâze ve Âişe’den de aynı şekilde rivâyet edilmiş olup ilim adamları bu hadisle amel ederler, hayızlı kadının orucu kaza edip namazı kaza etmemesi konusunda farklı bir görüş olduğunu bilmiyoruz. Ubeyde; İbn Muattıb ed Dabbî el Küfî’dir. “Ebû Abdulkerim” diye künyelenir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Lakît b. Sabre (r.a.)’in babasından rivâyete göre, şöyle demiştir: “Ey Allah’ın Rasûlü bana abdest hakkında bir şeyler söyle dedim.” Buyurdular ki: “Abdest organlarını tam ve güzel bir şekilde dikkat ederek güzelce yıka parmaklarının arasına suyu geçir oruçlu olmadığın zamanlarda ağız ve buruna su verirken içine iyice çek.” Diğer tahric: Ebû Dâvûd, Savm; Nesâî, Tahara Tirmizi: Bu hadis hasen sahihtir. İlim adamları oruçlu kimsenin burnuna ilaç çekmesini hoş görmemişler ve bu işin orucu bozacağı kanaatindedirler. Bu konuda ve bu hadisle onların bu görüşünü takviye eder mahiyettedir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Bir kimse bir kimseye misafir olursa misafir olduğu kimselerin izni olmadan nafile oruç tutmasın.” (İbn Mâce: Sıyam: 54) Bu hadis münkerdir. Bu hadisi Hişâm b. Urve’den başka güvenilir râvîlerin rivâyet ettiğini bilmiyoruz. b. Dâvûd, Ebû Bekir el Medenî’den, Hişâm b. Urve’den, babasından ve Âişe’den benzeri bir hadis rivâyet etmiştir ki: Bu hadiste yukarıdaki gibi zayıftır. Ebû Bekir el Medenî hadisçilerce zayıf görülür. Câbir b. Abdullah’tan hadis rivâyet eden Ebû Bekir el Medenî’nin adı Fadl İbn Mübeşşir’dir. Bu iki Ebû Bekir’den birincisi daha güvenilir olup tarih olarak ondan önce yaşamıştır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre: “Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat edinceye kadar Ramazan’ın son on gününü itikaf ederek geçirirdi.” Diğer tahric: İbn Mâce, Sıyam; Ebû Dâvûd, Sıyam Tirmîzî: Bu konuda Ubey b. Ka’b, Ebû Leylâ, Ebû Saîd, Enes ve İbn Ömer’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Ebû Hureyre ve Âişe hadisi hasen sahihtir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) itikaf edeceğinde Ramazan’ın son on gününün ilk gecesinden önceki sabah namazını kılar ve itikaf edeceği yere girerdi.” (Buhârî, İtikaf: 7; Müslim, İtikaf: 9) Bu hadis Yahya b. Saîd’den, Amre’den mürsel olarak rivâyet edilmiştir. Mâlik ve pek çok kimse Yahya b. Saîd’den, Amre’den mürsel olarak rivâyet etmişlerdir. Evzâî, Sûfyân es Sevrî ve başkaları Yahya b. Saîd’den, Amre’den ve Âişe’den bu hadisi rivâyet etmişlerdir. Bazı ilim adamları bu hadisle amel ederek derler ki: “İtikaf yapacak kimse sabah namazını kılar ve itikaf edeceği yere girer.” Ahmed ve İshâk b. İbrahim’de aynı görüştedirler. kısım ilim adamları ise: “İtikaf yapacak kimse itikafa girmek istediği geceden önce itikaf edeceği yere girmeli ve güneş, o orada olduğu zaman batmalıdır” demektedirler. Sûfyân es Sevrî ve Mâlik b. Enes bunlardandır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Zirr İbn Hubeyş (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Übey b. Ka’b’a; Ey Ebûl Münzir, Kadir gecesinin yirmi yedinci gece olduğunu nereden bildin? Dedi ki: Evet biliyorum Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)’in bize haber verdiğine göre: “O öyle bir gecedir ki sabahında güneş parlak olarak doğmaz” bunu böylece saydık ve öğrendik. Allah’a yemin ederim ki; İbn Mes’ûd, o gecenin Ramazan’ın yirmi yedinci gecesi olduğunu mutlaka biliyordu. Fakat böyle bir söze güvenirler ve ibadetlerini azaltırlar diye insanlara bu bu gecenin bu günde olduğunu söylemeyi hoş karşılamamıştır. Diğer tahric: Müslim, Sıyam; İbn Mâce, Sıyam Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Uyeyne b. Abdurrahman (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Babam şöyle anlatmıştı: Ebû Bekre’nin yanında Kadir gecesinden bahsedildi de o da şöyle dedi: Benim, Kadir gecesini Ramazan’ın son on gününde aramam Rasûlullah (s.a.v.)’den işittiğim bir hadisten dolayıdır. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)’den işittiğime göre, şöyle buyurmuştu: “Kadir gecesini son on günün dokuzunda, yedisinde, beşinde ve üçünde veya son gecede arayın.” Ebû Bekre, Ramazan’ın yirmi gününde normal olarak bir yıl içindeki kıldığı namaz gibi namaz kılar son on gün gelince olanca gücünü harcayarak Kadir gecesini bulmaya ve değerlendirmeye çalışırdı. Tirmîzî rivâyet etmiştir. Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ali (r.a.)’den rivâyete göre: “Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Ramazan’ın son on gününde aile fertlerini ibadet etmeleri için uyandırırdı.” Diğer tahric: Müslim, İtikaf; Buhârî, Teravih) Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem); Ramazan’ın son on gününde ibadet ve kulluk için gösterdiği çabayı başka zamanlarda göstermezdi. Diğer tahric: Müslim, İtikaf; Buhârî, Teravih Tirmîzî: Bu hadis hasen sahih garibtir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Âmir b. Mes’ûd (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “Soğukta elde edilen ganimet kış günlerinde tutulan oruçtur.” Tirmîzî rivâyet etmiştir. Tirmîzî: Bu hadis mürseldir. Çünkü Âmir b. Mes’ûd, Rasûlullah (s.a.v.)’e yetişmemiştir. İbrahim b. Âmir el Kureşî’nin babasıdır. Şu’be ve Sevrî kendisinden hadis rivâyet etmiştir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Seleme b. Ekvâ’ (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre, şöyle demiştir: Bakara sûresinin 184. ayeti olan: “… oruç tutmaya gücü yetmeyenlere veya zorla güç yetirip de orucu tutamayıp yiyen kimselerin üzerine bir yoksulu doyurması gereklidir.” Ayeti nazil olunca dileyenimiz oruç tutmaz fidye verirdi. Devamındaki 185. ayet nazil olunca bu önceki ayeti hükümsüz kılmış oldu. Diğer tahric: Müslim, Sıyam Tirmîzî: Bu hadis hasen sahih garibtir. Yezîd; Seleme b. el Ekvâ’nın azatlı kölesi Ebû Ubeyde’nin oğludur

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Muhammed b. Ka’b (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir Ramazan günü yolculuğa çıkmak isteyen Enes b. Mâlik’in yanına geldim; biniti hazırlanmış yolculuk elbiselerini de giyinmişti. Yemek istedi ve yedi. Bende ona: “Bu yaptığın sünnet midir?” dedim. “Sünnettir” dedi ve binitine bindi. Tirmîzî rivâyet etmiştir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Muhammed b. Ka’b’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Enes b. Mâlik’e Ramazanda geldim…” dedi ve önceki hadisin bir benzerini bize nakletti. (Tirmizî rivâyet etmiştir.) Bu hadis hasendir. Muhammed b. Cafer, Ebû Kesir’in oğlu olup, Medîneli ve güvenilir bir kimsedir. İsmail b. Cafer’in de kardeşidir. Abdullah b. Cafer ise Necîh’in oğlu ve Ali b. el Medinî’nin babasıdır. Yahya b. Maîn onun hadis konusunda zayıf olduğunu söyler. ilim adamları bu hadisle amel ederek: “Yolculuğa çıkacak kimsenin çıkmazdan önce evinde yemeğini yemesi gerektiğini şehrin ve köyün duvarları görünmez oluncaya kadar da namazı kısaltması gerektiğini” söylerler İshâk b. İbrahim el Hanzalî de aynı kanaattedir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Hasen b. Ali (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “Oruçlunun armağanı koku cinsinden sürünülecek şeyler, tütsülenecek malzemelerdir.” Tirmîzî rivâyet etmiştir. Tirmîzî: Bu hadis garibtir. Senedi pek sağlam değildir. Bu hadisi sadece Sa’d b. Tarif’in rivâyetiyle bilmekteyiz. Sa’d b. Tarif’in hadiste zayıf olduğu söylenmiştir. Umeyr b. Me’mûm da aynı şekilde zayıf görülenlerdendir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyurdular ki: “Ramazan bayramı; Müslümanların oruçlarını açtıkları gün, Kurban bayramı ise; Müslümanların kurban kestikleri gündür.” Diğer tahric: İbn Mâce, Sıyam Tirmîzî: Muhammed’e sordum; Muhammed b. Münkedir, Âişe’den hadis işitmiş midir? Muhammed “Evet” dedi ve rivâyetinde “Âişe’den işittim” diyor. Tirmîzî: Bu hadis bu şekliyle hasen garib sahihtir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Ramazan’ın son on gününde itikaf yapardı. Bir sene itikaf yapmamıştı ki; bir sonraki yıl, yirmi gün itikaf yaptı.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.) b. Mâlik rivâyeti olarak bu hadis hasen sahih garibtir. İlim adamlarından bir kısmı niyetine göre tamamlayamayan itikafını bozan kimseye kaza etmesi gerekir derler ve şu hadisi delil olarak kullanırlar: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir defasında itikaftan çıktı ve onun yerine Şevval ayında on gün itikaf yapmıştı.” Mâlik bu görüştedir. kısım ilim adamları ise: İtikaf yapmayı adak olarak ortaya koyup kendine vâcib hale getirmemiş ise nafile olarak yaptığı bir ibadeti bozmuş ise kaza etmesi gerekmez. Ancak kendi arzu ve isteği ile yaparsa olabilir. Ama böyle kaza etmek kendisine vâcib değildir. Şâfii’nin görüşü de budur. Şâfii diyor ki: “Hac ve Umre ibadetleri dışında yapmak mecburiyeti olmadığın bir ibadete girişir sonra da ondan vazgeçer veya bozarsan kaza etmen gerekmez.” konuda Ebû Hüreyre’den de hadis rivâyet edilmiştir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) itikafta iken mescide bitişik olan odasından bana başını uzatır ben de saçlarını tarardım. Sadece tuvalet ihtiyacı için itikaf ettiği yerden çıkar eve girerdi.” Diğer tahric: Buhârî, Hayz; Müslim, Hayz Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir. Pek çok kimse bu hadisi Mâlik, Şihâb, Urve, Amre ve Âişe’den rivâyet etmişlerdir. Bazı kimselerde Mâlik, İbn Şihâb, Urve, Amre ve Âişe’den rivâyet etmekte olup sahih olan Urve, Amre, Âişe rivâyetidir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Leys b. Sa’d (r.a.)’in, İbn Şihâb’tan, Urve, Amre ve Âişe’den rivâyet ettiği (804 gibi) hadis-i şerife göre: İlim adamları; itikafa giren kimsenin sadece insanî ihtiyaçları olan küçük ve büyük abdestini gidermek için itikaf yerinden çıkabileceğine topluca karar vermişlerdir. Diğer konularda yani hasta ziyareti, cumaya katılmak ve cenazeye katılmak gibi durumlarda farklı görüşler ortaya koymuşlardır. Rasûlullah (s.a.v.)’in ashabından ve sonrakilerden bir kısmı itikafa girerken cumaya katılacağını, cenazeye katılacağını ve hasta ziyaret edeceğini şart koşmuş ise bu şart koştuğu şeyleri yapabilir. Sûfyân es Sevrî ve İbn’ül Mübarek bu görüştedir. Bir kısım ilim adamları ise bunlardan hiçbirini yapamaz diyorlar ve itikafa girecek kimsenin bir şehrin Cuma kılınan bir mescidinde girmesi gerektiğini söylüyorlar. İtikaf yerinden Cumaya gitmesini hoş karşılamıyorlar ve Cumayı terk etmesine de cevaz vermiyorlar ve “İtikafa sadece Cuma kılınan bir camide girmesi gerekir” diyorlar böylece sadece tuvalet ihtiyacı için çıkabileceğini diğerleri için itikaf yerini terk etmesinin itikafını bozacağı görüşündedirler. Şâfii ve Mâlik gibi; Ahmed; Âişe’nin hadisine göre: “Hastayı ziyaret edemez cenazeye de katılamaz” demektedirler. İshâk ise: İtikafa girmeden önce şart koşmuş ise; “Cenazeye de katılabilir hastayı da ziyaret edebilir” demektedirler

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Zerr (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber oruç tuttuk Ramazan ayının son haftasına kadar bize farz namazdan başka bir namaz kıldırmadı. Ramazan’ın bitmesine bir hafta kala gecenin üçte biri geçinceye kadar namaz kıldırdı altıncı gün namaz kıldırmadı beşinci gün gecenin yarısına kadar bize namaz kıldırdı. Bizde dedik ki: “Ey Allah’ın Rasûlü bu gecenin geri kalan kısmında da bize nafile namaz kıldırsanız?” Bunun üzerine şöyle buyurdu: “Her kim imam namazı bitirinceye kadar onunla namaz kılarsa geceyi ibadet etmiş gibi sevap yazılır.” Ramazan ayının son üç günü kalıncaya kadar bize namaz kıldırmadı üçüncü gün kıldırdı çoluk çocuğunu da çağırdı ve “Felah” geçirme korkusuna düşünceye kadar bize namaz kıldırdı. Ebû Zerr’e “Felah” nedir? dedim. “Sahur” dedi. (Nesâî, Sehv: 103; İbn Mâce, İkame: 173) Bu hadis hasen sahihtir. gecelerindeki ibadet konusunda ilim adamları farklı görüşler ortaya koymuşlardır. Bir kısmı vitr ile birlikte “kırk bir” rekat kılınması görüşündedirler. Medîneliler bu görüşte olup Medîne’de bu uygulama geçerlidir. İlim adamlarından pek çoğu ise: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından Ömer, Ali ve başkaları tarafından rivâyet edilen “yirmi” rekat kılınması görüşündedirler. Sevrî, İbn’ül Mübarek ve Şâfii’de bu görüştedir. diyor ki: Memleketimiz olan Mekke’de ben “yirmi” rekat kılındığına şâhid oldum. ise: Bu konuda pek çok görüşler vardır diyor ve hiçbiri hakkında bir hüküm ortaya koymuyor. ise: Übey b. Ka’b’tan rivâyet edilen “kırk bir” rekat kılmayı tercih ederim demektedir. İbn’ül Mübarek, Ahmed ve İshâk Ramazan da gece namazının imamla kılınması gerektiğini tercih etmiştir. ise: Okuması düzgün olan kimsenin kendi başına kılabileceğini tercih etmektedir. Bu konuda Âişe, Numân b. Beşîr ve İbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiştir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Zeyd b. Hâlid el Cühenî (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “Her kim bir oruçluya iftar yemeği verirse kendisine onun sevâbı kadar sevap vardır oruçlunun sevâbından bir şey eksiltmeksizin.” Diğer tahric: İbn Mâce, Sıyam Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyete göre; Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kesinlikle emretmeksizin Müslümanların Ramazan gecelerini ibadetle geçirmelerini teşvik ederek şöyle buyururdu: “Her kim inanarak ve karşılığını da Allah’tan bekleyerek Ramazan gecelerini ibadetle değerlendirirse o kimsenin geçmiş günahları bağışlanır.” Ramazan geceleri bu şekilde değerlendirilirken Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat etti Ebû Bekir (r.a.)’ın halifeliği döneminde ve Ömer (r.a.)’ın halifeliğinin başlarına kadar bu şekilde devam etti. Diğer tahric: Müslim, Salatül Müsafirin; Ebû Dâvûd, Ramazan Bu konuda Âişe’den de hadis rivâyet edilmiştir. Bu hadis aynı şekilde Zührî, Urve ve Âişe’den de rivâyet edilmiştir. Tirmîzî: Bu hadis hasen sahihtir