Sunan Abu Dawud
...
(5) Kitāb: Prayer (Kitab Al-Salat): Voluntary Prayers
(5) ...
- Bāb: ...
- باب ...
Ümmü Habîbe (r.anhâ)'den; demiştir ki:Nebi (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Kim günde on iki rekat nafile (namaz) kılarsa o namazlar sebebiyle kendisine cennette bir ev yapılır
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Şakîk'den (şöyle) dedi(ği rivayet edilmiştir:) Âişe (r.a.)'ye Resûlullah (s.a.v.)'în (kıldığı) tatavvu namazını sordum da (şöyle) cevab verdi: "Öğleden evvel evimde dört rekat kılar, sonra çıkar cemaate namazı kıldırdıktan sonra tekrar evime gelir iki rekat (daha) kılardı. Cemaate akşam namazını kıldırır. Sonra evime döner iki rekat (daha nafile namaz) kılardı. Cemaate yatsı namazını kıldırdıktan sonra da evime girip iki rekat daha kılardı. Geceleyin de vitir dahil dokuz rekat (namaz) kılardı. Bazı geceler oturarak ve (bazı geceler de) ayakta uzun zaman namaz kılardı. Ayakta kılarken okursa, rükû ve sücûda da ayaktan varırdı. Otururken okursa rükû' ve sücûdu da oturarak yapardı. Sabah olunca da iki rekat (nafile) kılardı. Allah'ın salât ve selâmı onun üzerine olsun
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Ömer (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resûlullah (s.a.v.) öğle namazından önce iki rekat, öğle namazından sonra dört rekat, akşamdan sonra evinde iki rekat ve yatsıdan sonra iki rekat kılardı. Cuma'dan sonra (evine) dönünceye kadar namaz kılmazdı (evine dönünce) iki rekat kılardı
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (r.anhâ)'dan; demiştir ki: Nebi (s.a.v.) öğle namazından önceki dört (rekat)'la sabah namazından önceki iki rekatı terk etmezdi
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (r.anhâ)'dan; demiştir ki: Resûlullah (s.a.v.) riâfile namazlardan hiçbirinde sabah namazının farzından önceki iki rekat sünnette olduğu kadar devamlı değildi
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (r.anhâ)'dan; demiştir ki: Nebi (s.a.v.) sabah namazından Önceki iki rekatı (o.kadar) kısa bir zamanda kılardı (ki) ben (kendi kendime) "acaba bu iki rekatta Ummü'l-Kur'an'ı okudun mu ki?" derdim
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resûlullah (s.a.v.) sabah namazının iki rekat (sünnet)inde "Kâfirûn" ve "ihlas" (sûrelerini) okurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Bilal (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Bilal (r.a.) bir gün Resûlullah (s.a.v.)'e sabah namazı (vaktinin girdiği)ni haber vermek için gelince Hz. Âişe Bilâl'e bir şeyler sorarak aydınlık iyice belirinceye kadar oyalanmış, artık iyiden iyiye sabaha girmiş, bunun üzerine Bilâl kalkıp Nebi (s.a.v.)'e sabah(ın girdiğini) haber vermiş ve hemen arkasından haberini yine tekrarlamışsa da Resûlullah (s.a.v.) dışarı çıkmamış, (Bir süre sonra) dışarı çıkıp da halka namazı kıldırınca Bilâl, Âişe'nin birşeyler sorarak kendisini tamamen sabah girinceye kadar oyaladığını ve (Resûl-i Ekrem'in de) dışarı çıkmakta yavaş davrandığını kendisine haber vermiş. Bunun üzerine (Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem de): "Ben sabah namazının iki rekat sünnetini kılmıştım (da o yüzden geciktim)" cevabını vermiş. Bunun üzerine Bilâl (r.a.): (Ama) Ey Allah'ın Resulü, sen iyice sabaha girmiştin? deyince, "Eğer ben sabaha bundan daha da çok girmiş olsaydım, yine de bu iki rekatı en güzel ve en kısa şekilde kılardım" diye cevab verdi
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a.)'den; demiştir ki: Resûlullah şöyle buyurdu: "Sizi atlılar kovalasa bile, yine de sabah namazının sünnetini bırakmayın
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Abbas (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre; Sabah namazının iki rekat (sünnet)inde Resûlullah (s.a.v.)'in en çok okuduğu; "Biz Allah'a ve bize indirilene iman ettik"[Bakara 136] (âyetini); -(İbn Abbâs) dedi ki: Bunu birinci rekatte okurdu-; ikinci rekatta da; "Biz Allah'a iman ettik, şahid ol ki, biz müslümanlarız"[Âl-i İmran 52] (âyetini) okurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a.)'den; rivayet edildiğine göre, Kendisi Nebi (s.a.v.)'i sabah namazının iki rekat(lık sünnetlinde; "De ki: Allah'a iman ettik bize indirilene de..." (âyetini) [Âl-i Imrân 84] birinci rekatte; şu "Ey Rabbimiz, senin indirdiğin (kitab)a inandık o Nebi'ye de tâbi olduk. Artık bizi şâhidlerle beraber yaz" âyetini [Âl-i İmrân 53] veya "şüphe yok ki biz seni (kâmil) bir müjdeci ve (gerçek) bir korkutucu olarak o hak (Kur'ân) ile gönderdik, sen Cehennemliklerden mes'ul olacak değilsin" (âyetini) [Bakara 119] okurken işkmîştir. (Râvi) ed-Deraverdî, (bu hadisi naklederken Resul-i Ekrem'in ikinci rekatta -anılan âyetlerin- hangisini okuduğunda) tereddüde düştü
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a.)'den; demiştir ki: Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Biriniz sabah (namazın)dan önce iki rekat (sünnet)i kılınca sağ tarafına yatıp uzansın." Bunun üzerine Mervân b. Hakem Ebû Hureyre'ye: Bizden birinin mescide kadar yürüyüp gitmesi yetmez mi de sağ tarafına yatıyor? diye sormuş. Ubeydullah(ın) naklettiğine göre) Ebû Hureyre (r.a.): Hayır, cevabını vermiş. (Ubeydullah) dedi ki: Bu (haber) İbn Ömer'e ulaşınca: Ebû Hureyre aleyhine (olabilecek işi) çokça yapıyor dedi. (Ubeydullah) dedi ki: Bunun üzerine îbn Ömer'e: Onun sözlerinden bazılarını kabul etmiyor musun? diye soruldu da: Hayır, fakat cür'etkâr davranıyor, biz ise korkuyoruz cevabını verdi. Bu (söz) Ebû Hureyre'ye ulaşınca: Ben ezberledim de onlar unuttuysa (bunda) benim günahım ne? dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (r.anhâ)'den; demiştir ki: Resûlullah (s.a.v.) gece namazını kıldıktan sonra, eğer ben uyanık olursam benimle konuşurdu; uyur olursam, beni uyandırır, iki rekat namaz kıldıktan sonra müezzin gelip sabah namazı vaktinin girdiğini kendisine haber verinceye kadar yatardı. Bunu müteâkib iki rekatlık kısa bir namaz kıldıktan sonra namaza çıkardı
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Seleme (r.a.)'den; demiştir ki: Âişe şöyle dedi: Nebi (s.a.v.) sabah namazının iki rekatlık sünnetini kıldığı zaman eğer ben uyur olursam yatardı, uyanık olursam benimle konuşurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Bekre (r.a.)'den; demiştir ki: Nebi (s.a.v.) ile sabah namazı için (evden) çıkmıştım. Uğradığı her adamı ya namaza çağırıyordu veya (uyandırmak için) onu ayağıyla kımıldatıyordu. Ziyad dediki: (Bu hadisi Ebu Mekin) "Bize Ebu Fudayl haber verdi" diye tahdis siğasıyla nakletti. Diğer tahric: Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, III
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Sercis'den; demiştir ki: Nebi (s.a.v.) sabah namazını kılarken bir adam geldi ve hemen iki rekat kıldıktan sonra Nebi (s.a.v.) ile birlikte namaza katıldı. (Resûl-i Ekrem aleyhissalâtü vesselam namazdan) çıkınca: "Ey falanca, bunların hangisi senin namazındır, yalnız başına kıldığın mı, yoksa bizimle beraber kıldığın mı?" (diye) buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a.) demiştirki; Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Namaza ikâmet getirildiği vakit, farzdan başka namaz yoktur
- Bāb: ...
- باب ...
Kays b. Amr'den; demiştir ki: Resûlullah (s.a.v.) sabah namazından sonra iki rekat (daha namaz) kılmakta olan bir adam gördü. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.v.), "Sabah namazı iki rekattır" buyurdu. Adam: Ben iki rekat (farz)'dan önceki iki rekat (sünnet)i kılmamıştım, şimdi onları kılıyorum, diye cevab verdi. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.v.) seslenmedi
- Bāb: ...
- باب ...
Süfyân b. Uyeyne dedi ki: Atâ b. Ebî Rebah, şu (bir önceki 1287.) hadisi Sa'd b. Said'den naklederdi. Ebû Dâvûd dedi ki: Said'in oğulları Abdurabbih ve Yahya ''dedeleri Zeyd'in şu (bir önceki hadiste sözü geçen) olayda Nebi (s.a.v.)'le beraber namaz kıldığını" (söyleyerek) hadisi mürsel olarak rivayet etti(ler)
- Bāb: ...
- باب ...
Nebi (s.a.v.)'in eşi Ümmü Habîbe (r.anha)'dan; demiştir ki: Nebi (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Kim öğle namazından Önce ve sonra dört rekat namaz kılmaya devam ederse (o kimse) cehennem ateşine haram kılınır." Ebû Dâvûd dedi ki: Bu hadisi aynı şekilde (ve) aynı senedle, el-Ala b. el-Hâris ile Süleyman b. Mûsâ da MekhûVden rivayet ettiler. Diğer tahric: Tirmizî, mevâkît; Nesâî, kıyamu'1-leyl; İbn Mâce, ikâme; Ahmed b. Hanbel, V, 418, 420; VI
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Eyyûb'dan nakledildiğine göre, Nebi (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Öğle namazından önce arasında selam verilmeden kılınan dört (rekat namaz) için gök kapıları açılır." Ebû Dâvûd dedi ki: Yahya b. Sa'İd el-Kattan'ın şöyle dediği bana ulaştı: "Eğer ben Ubeyde'den bir şey nakleder olsaydım ondan bu hadisi naklederdim. Ubeyde zayıftır." İbn Mincab (ise) o Sehm (isimli kimse)dir. Diğer tahric: İbn Mace, ikame
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Ömer (r.a.)'den; demiştir ki: Resûlullah sallellahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "İkindi'nin farzından önce dört rekat (namaz) kılan kimseye Allah rahmet etsin
- Bāb: ...
- باب ...
Ali (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Nebi (s.a.v.) ikindi namazından önce iki rekat(lık bir namaz) kılardı
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Abbâs (r.a.)'in azatlı kölesi Kureyb'den (rivayet olunduğuna göre) Abdullah b. Abbâs ile Abdurrahman b. Ezher ve Misver b. Mahreme kendisini Nebi (s.a.v.)'irı eşi Hz. Âişe'ye göndererek şöyle demişler: Âişe'ye bizden selam söyle ve ona ikindiden sonraki (kıldığı) iki rekatı sor ve de ki; Senin bu iki rekati kıldığın bize haber verildi. Halbuki biz Resûlullah (s.a.v.)'in bundan nehyettiğini işitmiştik. (Kureyb sözlerine şöyle devam etti:) Bunun üzerine Âişe'nin yanına gelerek benimle gönderdikleri haberi kendisine tebliğ ettim. Âişe (r.a.): Ümmü Seleme'ye sor, dedi. Bunun üzerine ben, (beni gönderen) kimselerin yanına çıkarak Âişe'nin sözlerim kendilerine haber verdim. Onlar beni Ümmü Seleme'ye de Âişe'ye gönderdikleri suali sormam için gönderdiler. Ümmü Seleme (r.anha şöyle) cevab verdi: Ben Resûlullah (s.a.v.)'i o iki rekati kılmaktan nehyederken işittim, ama sonra kendisini bunları kılarken gördüm. Onları kılarken vakit İkindi idi. Çünkü ikindiyi (yeni) kılmıştı. Sonra yanımda da ensârdan Benî Haram kabilesinden kadınlar vardı. (Yanıma) girdi ve hemen o iki rekatlık namaza durdu. Bunun üzerine ben kendisine kızı göndererek dedim ki; "Resûlullah (s.a.v.)'in yanına dur da ona; Ümmü Seleme; "Ya Resûlellah ben senin şu iki rekatı kılmaktan nehyettiğini işitiyorum. Halbuki şimdi onları kendinin kıldığını görüyorum," diyor, de. Şayet eliyle işaret ederse geri çekil. Ümmü Seleme; Kız (dediğimi) yaptı; (Resûlullah (s.a.v.) da) eliyle işaret etti, o da geri çekildi» Namazdan çıkınca (bana hitaben): "Ey Ebû Ümeyye'nin kızı! Sen ikindiden sonra kıldığım iki rekatı sormuşsun. (Sebebi şudur) Bana Abdü'I-Kays kabilesinden bazı kimseler kavimlerinden (ayrılarak) müslüman olmak için geldiler de, öğle namazından sonra kılmakta olduğum iki rekat nafileden beni alıkoydular, işte bu iki rekat o iki rekattır" buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Ali (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Nebi (s.a.v.) ikindiden sonra güneş yükseklerde bulunmadığı zaman namaz kılmayı yasaklamıştır
- Bāb: ...
- باب ...
Ali (r.a.)'den; demiştir ki: Nebi (s.a.v.) sabah ve ikindi namazlarının dışında her farz namazı müteâkib iki rekat (namaz)kılardı
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Abbâs (r.a.)'dan; demiştir ki: İçlerinde Ömer b. el-Hattab da bulunan ve bana en sevimlileri Ömer olan bir takım sevilip sayılan kişiler, Nebi (s.a.v.)'in; "Sabah namazından sonra güneş doğuncaya kadar; ikindi namazından sonra da güneş hatmcaya kadar namaz yoktur" buyurduğuna dair benim yanımda şahidlik ettiler
- Bāb: ...
- باب ...
Amr b. Abese'den; demiştir ki: Ben (Resûl-i Ekrem'e hitaben): "Ey Allah'ın Resulü, gecenin hangi saatinde (ibadet ve) dua daha çok makbuldür?" dedim. (O şöyle) cevab verdi: "Gecenin son vaktinde. Sabah namazını kılıncaya kadar ve istediğin (nâfiley)'i kıl. Çünkü (bu vakitte kılınan) namaz şahitlidir, (ve sevabı) yazılmıştır. (Sabah namazını kıldıktan) sonra, güneş doğup da bir veya iki mızrak boyu yükselinceye kadar (namaz kılmayı) bırak. Çünkü güneş şeytanın boynuzları arasından doğar ve kâfirler güneşe (o saatte) tapınırlar. Sonra mızrak gölgesiyle bir oluncaya kadar ve istediğin kadar kıl. Çünkü (bu saate kadar kılınan) namaz şahitlidir (ve sevabı) yazılmıştır. Mızrak gölgesiyle bir olduktan sonra namazı bırak. (Çünkü o saatte) cehennem kızdırılır ve kapıları açılır. Güneş (batıya) meyledince ikindi namazını kıhncaya kadar (ve) istediğin (nafiley)i kıl. Çünkü bu (saatte kılınan) namaz şahidlidir. (İkindi namazından) sonra güneş batıncaya kadar namazı bırak. Çünkü (güneş) şeytanın boynuzları arasında batar ve kâfirler ona (o saatte) tapınırlar." (Ebû Dâvûd dedi ki) ve (şeyhim bana) uzunca bir hadis nakletti. el-Abbâs (b. Sâlity) dedi ki: "Ebû Sellâm da sana Ebü Ümame'den buna benzer şeyler nakletti. Ancak (ben naklederken belki) istemeyerek bazı hatalar yapıyorum: A ilah 'dan af diliyorum ve ona tevbe ediyorum." Diğer tahric: Buhari, bedu'l-halk, Müslim, müsâfirîn; mesacid; Nesâî, mevâkît; İbn Mâce, ikâme ; Muvatta', Kur'ân; Ahmed b. Hanbel, II, 13, 19f 24, 86, 106,210,223, 111, 348, 393, IV, 111, 112, 223f 348, 349, 385; V, 15,20, 190,216, 260, VI
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Ömer’in azatlısı Yesar’dan; demiştir ki: İbn Ömer (bir gün) beni fecir doğduktan sonra namaz kılarken gördü de (şöyle) dedi: Ey Yesar (bir gün) biz bu namazı kılarken Resulullah (s.a.v.) üzerimize çıkageldi ve buyurdu ki: “(Burada) hazır olanlarınız hazır olmayanlarınıza (şunu) eriştirsinler: Fecr(in doğuşun)dan sonra yalnızca iki rekat (sünnet) vardır” buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (r.anhâ)'dan; demiştir ki: Nebi (s.a.v.)'in, ikindiden sonra iki rekat namaz kılmadığı bir günü geçmemiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (r.anhâ)'nın azatlısı Zekvân'dan nakledildiğine göre Hz. Âişe kendisine şöyle demiştir: "Resûlullah (s.a.v.) ikindiden sonra namaz kılardı ve (bizi) ondan nehyederdi. İki orucu birbirine eklerdi ve bizi iki orucu birbirine eklemekten nehyederdi
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah el-Müzenî (r.a.) demiştir ki:Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Akşam namazından önce iki rekat namaz kılınız." Daha sonra halkın bu namazı sünnet telâkki etmesinden korkarak; "Dileyen kimseler için (söylüyorum), akşam namazından önce iki rekat namaz kılınız" buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Enes b. Mâlik (r.a.)'den; demiştir ki: Ben Resûlullah (s.a.v.) zamanında akşamdan önce iki rekat namaz kılardım. (Râvi Muhtar) dedi ki: Enes'e; (Pekiyi) "Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem (bu namazı kılarken) sizi görmedi mi? diye sordum. O: Evet bizi gördü, fakat (bunları) bize ne emretti ne de yasakladı, cevabım verdi
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Muğaffel (r.a.) demiştir ki: Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Her iki ezan arasında namaz vardır, dileyen için her iki ezan arasında namaz vardır
- Bāb: ...
- باب ...
Tavus'dan nakledildiğine göre; İbn Ömer'e akşamdan önce kılınan iki rekat (namaz) sorulunca o, (şöyle) cevab vermiştir: Ben Resûlullah (s.a.v.) zamanında ne bu iki rekatı kılan bir kimse, ne de ikindiden sonra iki rekat(lık bir namaz) kılmaya izin verilen bir kimse gördüm. Ebu Davud dediki: Ben Yahya b. Maîn'i; "O’nun ismi) Şuayb'dır. (İbn Şu'ayb değil)" derken işittim. Şu'be, O'nun isminde yanılmıştır. Diğer tahric: Beyhakî, es-Sünenii'l-kübrâ, II
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Zerr (r.a.)'ın rivayet ettiğine göre, Nebi (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Âdem oğlu her bir mafsalı (eklemi) karşılığında bir sadaka (borcu) olarak sabahlar. Karşılaştığı kimseye selâm vermesi bir sadakadır. İyiliğe çağırması bir sadakadır. Kötülükten sakındırması bir sadakadır. Eziyet veren bir engeli yoldan kaldırması bir sadakadır. (Kişinin) ailesine yaklaşması (da) bir sadakadır. Kuşluk vakti kılınan iki rekat namaz ise, bütün bu borçlar için yeterlidir." Abbâd'ın hadisi (daha) teferruatlıdır. Müsedded (ise) rivayetinde (iyiliğe) çağırmayı ve (kötülükten) sakındırmayı zikr etmemiş (fakat) "şöyle şöyle söyledi" (kelimelerini) ilâve etmiştir. İbn Men de rivayetinde (şunları) eklemiştir: "Ey Allah'ın Resûlü, birimizin (ailesine yaklaşarak) şehvetini dindirmesi de kendisi için sadaka olur mu?" diye sordular da: "Onu elâlinin dışında dindirse, günahkâr olmayacak mıdır?" buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu'l-Esved ed-Dieliy'den; dedi ki: Biz (bir gün) Ebû Zer (r.a.)'in yanında bulunduğumuz bir sırada dedi ki: Her biriniz hergün her bir eklemi karşılığında bir sadaka (borcu) bulunarak sabahlar. (Kıldığı) her namaz kendi için bir sadakadır. (Tuttuğu) her oruç bir sadakadır. (Yaptığı) her hac bir sadakadır. Her tesbîh bir sadakadır, her tekbir sadakadır. Resûlullah (s.a.v.) bu salih amellerden bâzılarını (veya hepsini) saydı. Sonra da: "Bunların yerine iki rekattık kuşluk namazı biriniz için yeterlidir" buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Sehl b. Muaz b. Enes el-Cühenî, babası Muaz b. Enes'-den naklen Resûlullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Kim sabah namazından çıktıktan sonra iki rekat kuşluk namazını kılınca} a kadar namaz kıldığı yerde oturur ve hayırdan başka bir şey söylemezse o kimsenin günahları affolunur. İsterse denizin köpüğünden çok olsunlar
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Ümâme (r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Aralarında lüzumsuz bir şey bulunmadan bir namazın arkasında kılınan namaz İlliyyûn'da yazılır.”
- Bāb: ...
- باب ...
Nu'aym b. Hemmâr (r.a.)'dan; demiştir ki: Resûlullah (s.a.v.)'i şöyle buyururken dinledim: "Aziz ve celîl olan Allah; "Ey Ademoğlu, sen gündüzün başlangıcında benden dört rekat (namaz)i esirgeme ki, ben de (gündüzün) sonunda senin ihtiyacına cevab vereyim" buyurur." Diğer tahric: Nesai salat h: 466-467; Tirmizî, vitr; Ahmed b. Hanbel, V, 286 - 287. AÇIKLAMA : Metinde geçen sözü aslında "fevt etme, geçirme" manalarına gelir. Bu kelime Tirmizî'nin metninde " = kıl" şeklinde geçmektedir. Musannif Ebû Dâvûd ile İmam Tirmizî'ye göre burada söz konusu edilen dört rekat namazdan maksat, kuşluk namazıdır. Bu namazın kuşluk namazı olduğunu kabul ettikleri için bu hadisi kuşluk namazı babında zikir etmişlerdir. Halk da günümüze kadar bu anlayışla amel edegelmişlerdir. Bu dört rekat namazdan maksadın sabah namazının sünneti ile farzı olduğunu söyleyenler de vardır. Gerçekten de gündüzün başlangıcı sabah namazı olduğuna göre bu mânâ hadisin zahirî ve hakikî manasına daha uygun düşmektedir. O takdirde hadisin manâsı: "Her kim sabah namazım cemaatle kılarsa, o kimse Allah'ın zimmeti (kefaleti, te'minatı ve emniyeti) altındadır"[Müslim, mesâcid] hadisiyle bütünleşmektedir. Bu konuda Taberânî şu hadisi rivayet etmiştir: "Kim sabah namazının farzını ve iki rekatlık sünnetini kılacak olursa, o kimse Allah'ın zimmetindedir ve Allah ona kâfidir." Söz konusu namazın kuşluk namazının mı, yoksa sabah namazının iki rekatlık sünnetiyle farzı mı olduğu hususundaki ihtilâf "gündüz, fecrin doğusuyla mı, yoksa güneşin doğusuyla mı başlar?" meselesinden kaynaklanmaktadır. Gündüzün, fecrin doğusuyla başladığı kabul edilse bile, yine de metindeki "dört rekat namaz" kelimesiyle kuşluk namazı kast edilmiş olabilir. Çünkü yine de kuşluk vakti gündüzün başlangıcı sayılır. Esasen gündüz (nehâr) iki kısımdır; biri: "Nehâr-i şeri'dir ki, "fecr-i sâdıktan güneşin batmasına kadar olan zamandır." Diğeri de "Nehar-i ör-fF'dir ki, "güneşin doğuşundan batışına kadar olan zamandır. Kuşluk namazının vakti, bilindiği gibi güneş bulunduğumuz nokta ile beş derecelik bir açı teşkil edecek kadar ufuktan yükselince girmiş olur. Güneşin bu derecede yükselmesi bizim memleketimizde 40-50 dakika sürer. Netice olarak hadis-i şerifin manası şudur: "Ey Âdem oğlu, sen gündüzün başında benim için dört rekat namazı geçirme, ben de gündüzün geri kalan kısmında sana kefil olayım, o günün şerrinden, gamından, kederinden, belâsından, günâhından seni koruyayım ve o gün işleyeceğin günahlarını affedeyim." Tîbî'ye göre ise, "O gün bütün işlerinde ve ihtiyaçlarında senin yanında olayım, kılacağın bu dört rekattık namazdan sonra seni rahatsız edecek bütün işlerden seni koruyayım" demektir. Hadisin kudsî hadis olduğu aşikârdır
- Bāb: ...
- باب ...
Ümmû Hânî bint Ebi Talib (r.anha)'dan nakledildiğine göre; Resûlullah (s.a.v.) Fetih Günü her iki rekatta bir selâm vererek sekiz rekat kuşluk namazı kılmıştır. (Ebû Davud'un diğer şeyhi) Ahmed b. Salih (de); "Resûlullah (s.a.v.) Fetih Günü kuşluk namazı kıldı." dedi. Ve (sonra yukarıdaki Ahmed b. Ömer hadisinin) aynısını nakletti. (Diğer şeyhi) İbnu's-Serh de Ümmü Hânî(nin); "Resûlullah (s.a.v.) yanıma geldi" dedi(ğini) nakletti. (Fakat) kuşluk namazı kıldı(ğını) nakletmedi. (Hadisin devamını da thn Salih hadisinin) mânâsına uygun olarak nakletti
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Ebî Leylâ'dan; demiştir ki; Ümmü Hanî (r.anhâ)'nın -Nebi (s.a.v.)'in Mekke'nin fethi günü kendisinin evinde gusledip sekiz rekat namaz kıldığını nakletmesinin dışında - hiç bir kimse bize Nebi (s.a.v.)'in kuşluk namazı kıldığından bahsetmedi ve o namazı bir daha kıldığını gören de çıkmadı
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Şakîk (r.a.)'den; demiştir ki: Âişe'ye; Resülullah (s.a.v.) kuşluk namazı kılar mıydı? diye sordum. "Hayır (kılmazdı). Ancak seferinden gelmesi müstesna (o zaman namaz kılardı)" diye cevab verdi. "Resülullah (s.a.v.) (bir rekatta) iki sûreyi birleştirir miydi?" dedim. "Mufassalden (olanları birleştirirdi)” diye cevab verdi
- Bāb: ...
- باب ...
Nebi (s.a.v.)'in eşi Âişe (r.anhâ)'den; demiştir ki: Resûlullah (s.a.v.) kuşluk namazını kılmazdı. Onu ben (hâlâ) kılıyorum. Resûlullah (s.a.v.) halk amel eder de üzerlerine farz olur korkusuyla yapmak istediği bir kısım (hayırlı) işi bırakırdı
- Bāb: ...
- باب ...
Simâk (b. Harb) dedi ki:Câbir b. Semûre'ye; "Resûlullah (s.a.v.), ile birlikte oturuyor muydun(uz)? diye sordum. O: Evet çok (oturuyorduk). Güneş doğuncaya kadar sabah namazını kıldığı yerden kalkmazdı. Güneş doğunca kalkardı, cevabını verdi
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Ömer (r.a.)'den rivayet edildiğine göre, Nebi (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Gece ve gündüz namazı ikişer ikişerdir
- Bāb: ...
- باب ...
el-Muttalib (b. Rabia)'dan rivayet edildiğine göre, Nebi (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Namaz ikişer ikişerdir. Her iki rekatta bir tehiyyat okur. ilahî duygularla kendinden geçer, aczini ortaya koyarsın el kaldırıp dua eder ve "ey Allah'ım, ey Allahım!" dersin. Kim (namazda) böyle yapmazsa o (namaz) noksandır." Ebû Davud'a gece namazının ikişer (rekat) olmasından (maksadın ne olduğu) soruldu da; "İstersen ikişer, istersen dörd(er) (kılarsın)" diye cevab verdi. Diğer tahric: Tirmizî, salât, İbn Mâce, ikâme; Ahmed b. Hanbel, I, 211; IV
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Abbas (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah (s.a.v.) Abbâs b. Abdi'l-Muttalib'e şöyle buyurmuştur: "Ey Abbâs, ey amcam! Sana bir ikramda bulunayım, seni mentellendireyim mi? Sana iyilikte bulunayım da sana, işlediğin takdirde Allah'ın on haslet olan günâh(Iar)ının ilkini de sonuncusunu da eskisini de yenisini de, bilerek yapılanını da yanılarak yapılanını da, küçüğünü de büyüğünü de; gizlisini de açığını da bağışlayacağı bir ameli haber vereyim mi? (îşte günahın çeşitleri olan bu on hasleti arıtan amel, tesbih namazıdır. O'nu) dört rekat (olarak) kılarsın. Her rekatında Fatiha süresiyle diğer bir sûreyi okursun. (Bunları) okumayı bitirince rükû'dan önce, ayakta iken onbeş kere "sübhânellahi velhamdülillâhi velâ ilahe illallâhu vellâhu ekber" dersin. Sonra rükû'a varırsın. Bunları on kere de rüku'dayken söylersin, sonra rukû'dan başını kaldırıp bunları on kere (daha) söylersin. Sonra secdeye gidersin on kere de secde de söylersin, sonra secdeden başını kaldırıp on kere, sonra (ikinci) secdeye kapanıp on kere, sonra başını (ikinci secdeden) kaldırıp on kere (daha) bu kelimeleri söylersin. Bunlar(ın) bir rekatte(ki toplamı) yetmiş beştir. Bu namazı günde bir kere kılmaya gücün yeterse (her gün bir kere) kıl, eğer yapamazsan her cuma (günü) bir kere (kıl, bunu da) yapamazsan her ay bir kere (kıl, bunu da) yapamazsan senede bir kere (kıl. Bunu da) yapamazsan (hiç değilse) ömründe bir kere (kıl)
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Amr (r.a.)'dan, demiştir ki: Nebi (s.a.v.) (bir gün) bana; "yarın gel de sana ikramda ve bağışta bulunayım" buyurdu. Ben de bana maddî bir bağışta bulunacak zannettim. (Ertesi gün huzuruna varınca bana); "Gün (batıya) meyledince kalk, dört rekat namaz kıl" buyurdu. (Râvi sözlerine devam ederek bir önceki (1297.) hadisin geri kalan kısmını) benzeri (kelimeler) ile nakl(e devam)etti (ve sonra şunları) söyledi: "Sonra ikinci secdeden başını kaldırıp oturarak doğrul ve on kere" "sübhanallah" on kere "elhamdülillah" on kere "Allahu ekber" on kere "lâ ikine illallah" demeden ayağa kalkma. Bunu dört rekatta da yaparsın, dünyanın en büyük günahkârı bile olsan, bununla bağışlanırsın." (Abdullah b. Amr) dedi ki: Ya bunu bu saatte kılamazsam? dedim. "Gecede veya gündüzde kıl'diye cevap verdi. Ebu Davud dediki. Habban b. Hilal, Hilalu'r-Raî'nin dayısıdır. Ebu Davud dediki: Bu hadisi Müstemir b. Fjyyân da Ebu'l-Cevzâ vasıtasıyla mevkuf olarak Abdullah b. Amr'den rivayet etti. Ravh b. el-Müseyyeb ile Cafer b. Süleyman da Amr b. Mâlik en-Ntik:'sden (O da) Ebu'l-Cevzâ'dan (O da) Abbas'dan, Abbâs'ın sözü Aarak nakletti. (Rajh'ın talebesi olan Yahya b. Yahya) dedi ki- iiavh'ın kndisinde (îbn Abbas'(n); "Ben (bu sözü) Nebi saüallahü ahyhi ve sellemdm naklediyorum (dediği tesbit edilmiştir.) Diğer tahric: Tirmizî, vitr’de tahric etmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
el-Ensârî (r.a.); "Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in, şu (bir önceki 1298.) hadisi (ve içinde geçen tesbih namazıyla ilgili sözleri) Cafer (b. Ebi Tâlib)'e de söyledi" dedi. Ve (râvi Ebû Tevbe, bir Önceki hadisin senedinde bulunan) bu kimselerin (sözlerinin) benzerini nakletti. (Ve Ensarî) birinci rekatın ikinci secdesi ile ilgili olarak da (Abdullah b. Amr b. el-As'ın bir önceki) Mehdî b. Meymûn hadisindeki sözlerinin benzerini nakl etti
- Bāb: ...
- باب ...
Ka'b b. Ucre'den şöyle dediği rivayet edilmiştir: Nebi (s.a.v.) (birgün) Abdul eşhel oğularının mescidine gelip akşam namazını orada kıldı. Namazlarını bitirince akşam namazından sonra nafile kılmakta olduklarını gördü. Bunun üzerine: "Bu, evlerde kılman bir namazdır” buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Abbas (r.a.)'dan; demiştir ki: Resûlullah (s.a.v.) akşam namazından sonra iki rekatlık (sünnet)te kıraati cemaat mescidden dağılıncaya kadar uzatırdı. Ebû Dâvûd dedi ki: Bu hadisi Nasr el-Mücedder de Ya'kûb el-Kummî'den rivayet etti ve onun (Talk İbn Gannâm 'in yaptığı) gibi İbn Abbâs'a isnâd etti. Ebû Dâvûd dedi ki: Bu hadisi aynı şekilde Muhammed b. İsa b. et-Tabbâ' da Nasr et-Mücedder vasıtasıyla Ya'kûb'dan rivayet etti. Diğer tahric: Beyhakî, es-Sünenii'l-kübrâ, II
- Bāb: ...
- باب ...
Bir önceki (1301.) hadisle aynı mânâda bir hadis de Said b. Cübeyr tarafından mürsel olarak Nebi (s.a.v.)'den rivayet edilmiştir. Ebû Dâvûd dedi ki; Ben Muhammed b. Humeyd'i şöyle derken işittim: Ben Ya'kub'u (şöyle) derken işittim: "Benim size Ca'fer ve Sa'îd b. Cübeyr (vasıtasıyla) Nebi (s.a.v.)'den naklettiğim her haber (aslında) îbn Abbâs vasıtasıyla Peygamber (s.a.v.)'e dayanır
- Bāb: ...
- باب ...
Şüreyh b. Hâni'den; demiştir ki: Âişe (r.anhâ)'ya Resûlullah (s.a.v.)'in namazını sordum. Şöyle cevap verdi: Resûlullah (s.a.v.) yatsı namazını kıldıktan sonra yanıma geldiğinde kesinlikle dört veya altı rekat (daha nafile namaz) kılardı. Bir gece yağmura tutulduk. Kendisine deriden bir seccade verdik, sanki o derideki deliği kendisinden su fışkırırken görüyor gibiyim. Resûlullah'ı elbisesinin bir tarafını yerden sakınırken asla görmedim. İzah. Nesâî, kıyâmü'l-leyl Bu hadis-i şerifte Resûl-i Ekrem (s.a.v.)'in Hz. Âişe'nin odasında kaldığı gece, yatsı namazından sonra mutlaka evde nafile namaz kıldığı ifâde edilmektedir. Bu nafile namazın kaç rekat olduğu "dört rekat" veya "altı rekat" kelimeleriyle açıklanmıştır. Buradaki "veya" kelimesi "tenv = çeşitleme" anlamında kullanılmıştır. Bu takdirde Resûl-i Ekrem (s.a.v.)'in bazan dört rekat bazan da altı rekat kıldığı anlaşılır. Eğer "veya" kelimesinin "şek, şüphe" için olduğu kabul edilirse, bu takdirde Resûl-i Ekrem'in bu namazı altı rekat olarak mı, yoksa dört rekat olarak mı kıldığında Hz. Âişe'nin şüphelendiği ve birini diğerine tercih edemediği anlaşılır. Esasen Resûl-i Ekrem (s.a.v.), bu namazı, dört rekat olarak da kılsa, altı rekat olarak da kılsa bunun iki rekatı yatsının iki rekatlık son sünnetinden başkası değildir. Geriye kalan dört rekatlık namaz "kıyâmü'l-leyl"dir. Bu namaz iki rekatten on rekate kadar kılınabilir.[Ö. N. Bilmen, Büyük İslâm İlmihâli, 204.] Bilindiği gibi yatsının iki rekatlık son sünneti farz namazlara bağlı olarak kılınan revâtip sünnetlerdendir. Tamamı on iki rekattır ve Allah Teâlâ’nın, bu sünnetleri kılanlar için cenneti hazırlayacağına dâir va'd-i ilâhisi vardır.[İbn Mâce, ikâme; Tirmizî, salât; Nesaî kıyamü'l-leyl] Resûl-i Ekrem'in yatsıdan sonra dört veya altı rekat nafile kılmış olması, bazan da yatsı namazından sonra sadece iki rekatla yetinmiş olmasına engel değildir. Nitekim bir hadis-i şerifte; "Cemaate yatsıyı kıldırır ve yine benim evime gelerek iki rekat (nafile) kılardı."[Müslim, müsâfirîn] Duyurulmaktadır. Ayrıca konumuzu teşkil eden Ebû Dâvûd hadisinde Resûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz'in namaz kılarken kirlenip paslanacağı endişesiyle elbisesini yerden sakınmadığına işaret edilmektedir. Nitekim namaz kılarken elbiseyi toplamak veya elbiseyle oynamak Hanefî mezhebinde mekruhtur. Kıymetli âlimlerimizden Muhammed Zihni bu konuda şunları yazmıştır: "Secdeye giderken entariyi veya pantolonu az amel ile yukarı çekmek, diğer tarife göre -ki, Bahr-i Râik'in tarifidir- gömleğin üzerine pantolonu çekmek mekruhtur."[Nimet-i İslâm, s]
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Abbâs (r.a.)'den; demiştir ki: el-Müzzemmil (Sûresin)deki "gecenin birazı hâriç olmak üzere (gecenin) yarısı miktarınca kalk" (yahut; ondan birazını eksilt âyetini yine) [Müzzemmil 2 - 3] o sûredeki; "O bunu sizin sayamayacağınızı bildiği için size ruhsat verdi" Artık Kur'an'dan kolay geleni okuyun"[Müzzemmil 20] âyeti neshetti. gecenin ilk saatleri (demek)dir. [Tefsir-i Îbn Cerîr'de konu ile ilgili çeşitli görüşler yer alır.] (Sahâbe-i kiramın) namazları (bu âyet gereğince) gecenin ilk saatlerinde olurdu. (Bu âyet-i kerime ile Cenab-ı Hak) demek istiyordu ki: (Bu saatler) Allah Teâlâ'nın sizin üzerinize farz kıldığı gece namazını (hakkıyla) yerine getirmeniz için daha elverişlidir. Çünkü insan uyudu mu ne zaman uyanacağını bilemez. (Aynı sûrede geçen) [Müzzemmil 6] sözü(nün mânâsı) "Bu (saatler okunan) Kur'an'ı anlamaya daha elverişlidir" demektir. (İbn Abbâs) diyor ki: âyeti kerimesinin [Müzzemmil 7, 10] manası, = gündüz senin için uzun bir meşguliyet var demektir
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Abbâs (r.a.)'dan; demiştir ki: Müzzemmil sûresi'nin ilk âyetleri nazil olunca (Hz. Nebi ve ashabı) yaklaşık olarak Ramazan ayı(ndaki gecelerde) durdukları kadar namazda dururlardı (Bu durum Müzzemmil Suresinin) son âyeti ininceye kadar devam etti. (Bu Sûrenin) iik âyetlerinin nüzulü) ile son âyeti(nin nüzulü) arasında (geçen süre) bir sene oldu
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a.)'den; Resûlullah (s.a.v.)'ın şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Sizden biriniz uyuduğu vakit şeytan, onun ense köküne üç düğüm vurur; her düğümün bulunduğu yere; "Haydi uyu, gecen uzun ola!" (diyerek) vurur. Eğer o kimse uykudan uyandığı vakit Allah'ı zikrederse bir düğüm çözülür. Abdest alırsa bir düğüm daha çözülür. Namaz kılacak olursa bir düğüm daha çözülür ve gönlü rahat olarak sabahlar. Yoksa pis ve tenbel olarak sabahlar
- Bāb: ...
- باب ...
Aişe (r.anha)’dan; buyurdu ki: Gece namazını terk etme. Çünkü Resulullah (s.a.v.) onu terk etmezdi. Hasta veya yorgun olduğu zaman oturarak kılardı
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a.)'den; dedi ki: Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Gecenin bir kısmında kalkıp namaz kılan ve karısını da (namaz kılması için) uyandıran, kalkmak istemediği zaman yüzüne su serpen kimseye Allah rahmetini ihsan etsin. Gece kalkıp namaz kılan ve kocasını da (namaz kılması için) uyandıran, kalkmak istemediği zaman yüzüne su serpen kadına Allah rahmetini ihsan etsin
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Saîd ve Ebû Hureyre (r.anhumâ)'dan; dediler ki: Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: Bir adam gecenin bir kısmında karısını uyandırır, sonra her ikisi de iki rekat namaz kılarsa -yahut (o adam tek başına) kılarsa-(erkek) Allah'ı zikr eden erkekler zümresine (Kadın da) Allah'ı zikreden kadınlar zümresine kaydedilir. Râvi İbn Kesir bu hadisi(n senedini Hz- Nebi'e) ulaştırmadı ve Ebû Hureyre'den hiç bahsetmedi. Bu hadisi (sanki) Ebû Saîd'in sözü (imiş gibi) nakletti. Ebû Dâvûd dedi ki; Bu hadisi İbn Mehdi Süfyan'dan nakletti ve; "Öyle zannediyorum ki (Süfyan bu hadisin senedinde) Ebû Hureyre'yi de zikretti, dedi. Ebû Dâvûd dedi ki: Süfyan 'in bu hadisi mevkuftur. Diğer tahric: Nesai, kıyamu'l-leyl; İbn Mâce, ikame; Ahmed b. Hanbel, I, 132; II, 250, 436, VI
- Bāb: ...
- باب ...
Nebi (s.a.v.)'in zevcesi Hz. Âişe'den; (Nebi -S.A.V.-) şöyle buyurmuş: "Biriniz namazda iken uyuklayacak olursa kendisinden uyku gidinceye kadar (yatıp) uyusun. Çünkü uyuklayarak namaz kıldığı zaman istiğfar edeyim derken kendisine sövmesinden korkulur
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre(r.a.)'den; demiştir ki: Resûlullah (s.a.v.) (şöyle) buyurdu: "Biriniz gecenin bir kısmında (namaza) kalkar da (uykusuzluktan namazda okuduğu) Kur'ân diline dolaşır ve ne dediğini bilmezse hemen yatsın
- Bāb: ...
- باب ...
Enes (r.a.)'dan; demiştir ki: Resûlullah (s.a.v.) mescide girdi. (Mescidde) iki direk arasına gerilmiş bir ip (vardı). "Bu ip de ne oluyor?" diye sordu. Ey Allah'ın Resulü şu Hamne Bint Cahş (var ya? İşte o uzun müddet) namaz kılar yorulunca buna yapışır, diye cevab verildi. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.v.): "Dayanabildiği müddetçe kılsın, yorulduğu zaman otursun" buyurdu. Bu hadisi Ebu Davud'a nakleden hocası Ziyad bu hadisi şöyle nakletti: (Hz. Nebi s.a.v.) "Bu da ne?" diye sordu. Zeyneb'e aittir, yorulunca -yahut kalkamayacak hâle gelince ona yapışır; diye cevab verdiler. Bunun üzerine: "Onu çözün biriniz namazı zinde olduğu zaman kılsın, yorulduğu veya gevşediği zaman otursun" buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Ömer b. Hattâb (r.a.) demiştir ki: Resûlullah (s.a.v.)'i şöyle buyururken işittim: "Bir kimse hizbini veya onun bir kısmını okumadan uyur kalır da sonra onu sabah namazı ile Öğle namazı arasında okursa kendisine o hizbi gece okumuş gibi (sevab) yazılır
- Bāb: ...
- باب ...
Nebi (s.a.v.)'in eşi Âişe (r.anhâ) haber verdi ki: ResûlulLah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Geceleyin bir namazı olup da kendisine uyku galebe çalan hiçbir kimse yoktur kî, o kimseye o namazın ecri yazılmasın ve uykusu da kendisine sadaka olmasın
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre, Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Aziz ve celîl olan Rabbiniz her gece, gecenin son üçte biri kaldığında en aşağı semaya nüzul edip: "Bana dua eden yok mu, duasını kabul edeyim? Benden isteyen bir kimse yok mu, ona (istediğini) vereyim? Benden af dileyen yok mu, onu affedeyim.." der." Diğer tahric: Buharî, teheccüd, tevhîd; Müslim, müsafirîn; Tirmizî, salat, da'vat; İbn Ma'ce, ikame ; Darimî, salat; Muvatta\ Kur'an; Ahmed b. Hanbel, II
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (r.anhâ)'dan; demiştir ki: Aziz ve celîl olan Allah, Nebi sallallahu aleyhi ve sellemi gecenin bir bölümünde (hizbini yapmak üzere) uyandırırdı. (Resül-i Ekrem de) seher vakti girince hizbini (her gece devamlı yaptığı ibâdetini) mutlaka bitirmiş olurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Mesrûk'dan; demiştir ki: Âişe (r.anha)'ya, Resûlullah (s.a.v.)'in (gece) namazını; "Hangi saatte kılardı?" diye sordum. (Horoz) sesini duyunca kalkar, namaz kılardı, diye cevab verdi
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (r.anhâ)'dan; demiştir ki: Seher vakti, Nebi (s.a.v.)'i benim yanımda ancak uyurken bulurdum
- Bāb: ...
- باب ...
Huzeyfe (r.a.)’den; demiştir ki: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sıkıntılı bir işle karşılaşınca namaz kılardı. Ahmed b. Hanbel h.no:2741 Buradaki namazdan maksat, hacet namazı gibi belli bir namaz olmayıp kendisine şer'an namaz denilebilen her namazdır veya duadır. Metinde geçen "Hazebe = isabet etti” kelimesi bazı nüshalarda "hazene = üzdü" şeklindedir. Bu takdirde hadis, "Nebi (s.a.v.)'i bir iş üzdüğü zaman namaza dururdu" şeklinde tercüme edilebilir. Gerçekten namaz, mûsîbet ve sıkıntıların giderilmesine en büyük vesiledir. Nitekim Cenab-ı Hak Kur'an-i Kerim'inde; "Ey iman edenler (taate ve belâya) sabr ile bir de namazla (hakdan) yardım isteyin. Şüphesiz ki Allah(ın yardımı) sabredenlerle beraberdir"[Bakara 153] buyurmuştur. Belâyı ve sıkıntıyı yaratan Allah Teâlâ'dır; namaz ise, bütün organlarla Allah'a yönelmek ve iltica etmek olduğundan, Cenab-ı Hakk'ın halk ettiği musibeti kaldırması hususunda başvurulacak çârelerin en büyüğü ve en tesirliyidir. Bu sebeple Resûl-i Ekrem (s.a.v.) karşılaştığı bazı mühim işlere teşebbüs hususunda istihare namazına baş vurduğu gibi başına gelen sıkıntılı işlerden kurtulmak için de namaza koşmak suretiyle ümmetine örnek olmuştur
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Seleme'den; demiştir ki: Ben Rabî'a b. Ka'bi'l-Eslemî'yi şöyle derken işittim: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemle birlikte geceliyordum. Kendisine abdest suyunu ve (bu anda) ihtiyacı olan şeyleri getirdiğimde bana: "Benden iste!" dedi, ben de: Cennette seninle beraber olmayı (istiyorum) dedim. “Bundan başka bir şey (istesen)?" buyurdu. Ben de: Dileğim budur, dedim. "Öyleyse çok secde etmek suretiyle nefsin için bana yardımcı ol," buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Enes b. Mâlik'in; "yanlan yataklarından uzaklaşır, korku ve ümid ile Rablerîne dua ederler kendilerini rızıklandırdığımız şeylerden de (hayra) sarf ederler"[Secde 16] âyeti hakkında (şöyle) dediği rivayet olunmuştur. (Bu âyet ashâb-ı kiramdan bir toplulukla ilgili olarak inmiştir ki) onlar akşam ile yatsı arasında (nafile) namazları kılmak için uyanık olurlardı. (Katâde) dedi ki: el-Hasen (el-Basrî; "bu âyetten murad, teheccüd namazı için) geceleyin kalkmaktır" derdi
- Bāb: ...
- باب ...
Azîz ve Celîl olan Allah'ın; "onlar gecenin (ancak) az bir kısmında uyurlardı"[Zâriyât 17] âyeti hakkında Enes (r.a.)'in (şöyle) dediği rivayet edilmiştir: "(Bu âyette övülen ashâb-ı kiram) akşam ile yatsı arasında namaz kılarlardı." (Muhammed b. Müsennâ) Yahya'nın hadisine; "Yanları yataklarından uzaklaşır"[Secde 16] âyet-i kerimesini de ilâve etmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a.)'den; dedi ki: Resûlullah şöyle buyurdu: "Biriniz, gecenin bir kısmında (namaz'a) kalktığı zaman (önce) hafif (kısa) iki rekat namaz kılsın
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a.), "(Sizden biriniz geceleyin namaza kalktığı) zaman" diye bir önceki (1323.) hadisin mânâsını nakl etmiş, (hafif iki rekat namaz kıldıktan) "sonra (namazını) dilediği kadar uzatsın" (cümlesini) ilâve etmiştir. Ebû Dâvûd dedi ki: Bu hadisi Hammâd b. Seleme ile Züheyr b. Muâviye ve bir topluluk Hişâm vasıtasıyla Muhammed b. Sirin'den naklettiler. Ve (senedi) Ebû Hureyre'ye ulaştırdılar. Aynı şekilde Eyyûb ile İbn Avn da rivayet ettiler (ve senedi) Ebû Hureyre (r.a.) 'e ulaştırdılar. Bu hadisi îbn Avn de Muhammed'den rivayet etti. (Muhamed) dedi ki: (Bu namazın rekatlarının) her ikisinde de (kıraat) kısadır
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Hubşî el-Has'amî'den rivayet edildiğine göre, Nebi (s.a.v.)'e; "amellerin hangisi daha faziletlidir?" diye sorulmuş, (o da); "Kıyamı uzun olandır" buyurmuştur
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Ömer (r.a.)'den rivayet edildiğine göre, Bir adam Resûlullah (s.a.v.)'e gece namazını sormuş, Resûlullah (s.a.v.) de: "Gece namazı ikişer, ikişerdir. Biriniz sabah olacağından korkarsa, bir rekat kılsın. Bu, onun kılmış olduğu namazları (tekleştirir) buyurmuştur
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Abbâs (r.a.)'dan; demiştir ki: Nebi (s.a.v.)'in (gece namazlarında) kıraati,kendisi oda(sın)da (namaz kılmakta) iken salonda bulunan bir kimsenin işitebileceği kadar (sesli) idi
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hureyre (r.a.)'den şöyle dediği rivayet olunmuştur: "Nebi (s.a.v.)'in (gece namazlarındaki) kıraati şu şekilde idi: (Duruma göre sesini) bazan yükseltir, bazan da kısardı. Ebu Davud dediki: (Senedde geçen ravi) Ebü Halid el-Valibî'nin adı Hürmüz'dür. Diğer tahric: Nesaî, kıyamü'l-leyl
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Katâde (r.a.)'den rivayet olunmuştur: Nebi (s.a.v.) bir gece (dışarı) çıktı. (Yolu) kısık bir sesle namaz kılmakta olan Ebû Bekr'e uğrayıverdi. (Ebû Katâde) dedi ki: Bir de Ömer b. Hattab'a uğradı. O da namazı yüksek sesle kılmakta idi. İkisi de Peygamber (s.a.v.)'in yanında bir araya gelince, Nebi (s.a.v.): "Ey Ebâ Bekr, ben sana uğradım, sen sesini kısarak namaz kılıyordun (niçin böyle yapıyorsun?)" buyurdu. O da: Ey Allah'ın Resulü, ben (sesimi) kendisine münâcâtta bulunduğum zâta işittiriyorum, diye cevab verdi. (Resûl-i Ekrem) Ömer'e de (şöyle) buyurdu: "Sana uğramıştım. Sen de yüksek sesle namaz kılıyordun! Niçin böyle yapıyorsun?" O da (şöyle) cevab verdi: Uyuklamakta olan kimseyi uyandırmak ve şeytanı kovmak için (böyle yapıyorum). (Râvi) el-Hasen hadise (şunları da) ilâve etti: Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.) Ebû Bekir'e; "Ey Ebâ Bekr, sesini biraz yükselt!" buyurdu. Ömer'e de: "Sesini biraz kıs" dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Bir Önceki (1329.) hadis-i şerifte geçen) hâdiseyi Nebi (s.a.v.)'den Ebû Hureyre de (rivayet etti, fakat bir önceki hadiste bulunan); "Bunun üzerine Ebû Bekr'e; "Ey Ebû Bekr sesini biraz yükselt"; Ömer'e de; "(Sesini) biraz kıs" dedi" cümlelerini nakletmedi. (Bir önceki hadise şu cümleleri de) ilâve etti: (Nebi sallallahu elayhi ve sellem Hz. Bilâl'e dedi ki): "Ey Bilal, sen de biraz şu sûreden, biraz da bu sûreden okuyordun." (Bilâl de Kur'an-ı Kerim); Tatlı bir kelâmdır. Allah onun bir kısmını bir kısmıyla beraber benim dilimde bir araya getiriyor; diye cevab verdi. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.): "Hepiniz de doğru hareket ettiniz" buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (r.anhâ)'dan rivayet edildiğine göre; Bir kimse geceleyin sesini yükselterek Kur'ân okumuş, sabah olunca Resûlullah (s.a.v.); "Allah falan kimseye rahmet etsin. Bana bu gece ne kadar âyet hatırlattı. Ben onları gerçekten unutmuştum" buyurmuş. Ebu Davud dedi ki: Bu hadisi Harun en-Nahvi de Hammad b. Seleme'den (şu şekilde) rivayet etti: "(Allah falan kimseye rahmet etsin bana); Âl-i İmrân Sûresi'nde bulunan bazı kelimeleri yani (Âl-i İmrân (3), 146) âyetini hatırlattı. Diğer tahric: Buhârî, şehâdât, fedâilu'l-Kur'ân; Muslim, musâfirîn; Ahmed b. Hanbel,VI
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Said (r.a.)'den; demiştir ki: Resûlullah (s.a.v.) mescidde ittifaka girmişti. Sesli (Kur'ân) okumakta olan halkı işitince perdeyi açtı ve: "Dikkatli olun her biriniz Rabbine münâcâtta bulunuyor. Bazınız bazınızı rahatsız etmesin. (Kur'ân) okurken, veya "namazda" bazınız (sesini) bazınızın (sesi) üzerine çıkarmasın" buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Ukbe b. Âmir el-Cühenî (r.a.)'den, demiştir ki: Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Kur'ân-ı Kerim'i açıktan okuyan, açıktan sadaka veren gibidir, gizli okuyan da gizli sadaka veren gibidir
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (r.anhâ)'dan; demiştir ki: Resûlullah (s.a.v.) gecenin bir kısmında on rekât namaz kılardı. Ve bir rekatle de vitr yapar ve sabahın iki rekatlık sünnetini kılardı. Bu (şekilde kılınmış olan rekatlerin toplamı) on üç rekat olurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Nebi (s.a.v.)'in eşi Âişe (r.anhâ)'dan rivayet edildiğine göre; Resülullah (s.a.v.) gecenin bir kısmında onbir rekat namaz kılar, bunlardan bir rekat ile de vitir yapardı. Onu bitirince müezzin gelinceye kadar sağ yanı üzerine yatıp uzanırdı
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (r.anhâ)'dan; demiştir ki: Resûlullah (s.a.v.) yatsı namazını bitirdikten sonra sabah oluncaya kadar onbir rekat namaz kılardı. Her iki rekatte bir selâm verir, bir rekatle de vitr yapardı. Secdede iken başını kaldırmadan önce elli âyet okuyacak kadar beklerdi. Müezzin sabah namazının birinci ezanını bitirince kalkar, hafif iki rekat (namaz) kılar, sonra da müezzin gelinceye kadar sağ tarafına yatıp uzanırdı
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Şihab ez-Zührî (bir önceki 1336. hadisin) mânâsını senediyle birlikte rivayet etmiştir. (Bu hadisin metnini Râvi Süleyman b. Dâvûd); "bir (rekat) ile vitr yapardı, başını kaldırmadan önce elli âyet okuyacak kadar secdede kalırdı. Müezzin sabah namazının ezanını okuyup da sabahın olduğu kendisine malum olunca" (şeklinde) nakl etti. (Sonra da bir önceki hadisin geri kalan metninin) mânâsını rivayet etti ve (Süleyman b. Dâvud) dedi ki: (Bu hadisi râvilerin) bir kısmı bir kısmından farklı ilavelerle rivayet etti
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (r.anhâ)'dan; demiştir ki: ResuluIIah (s.a.v.) geceleyin onüç rekat namaz kılardı. Bunlardan beş (rekat)i ile vitr yapardı. En son rekatta oturup da selâm verinceye kadar bu beş (rekat)'in hiçbirinde oturmazdı. Ebû Dâvûd dedi ki: (Bu hadisin) bir benzerini de İbn Numeyr, Hişam'dan rivayet etti. Diğer tahric: Müslim, müsafirin; Tirmizî, vitr; Dârimîsala; Ahmed b. Hanbel, VI
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (r.anhâ)'dan; demiştir ki: Resûlullah (s.a.v.) geceleyin onüç rekat (namaz) kılardı. Sonra sabah ezanım duyunca hafif iki rekat namaz kılardı
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (r.arihâ)'dan rivayet edildiğine göre; Nebi (s.a.v.) geceleyin onüç rekat (namaz) kılardı. (Şöyle ki) sekiz rekat kılardı ve bir rekatle de vitr yapardı ve iki rekat da oturarak kılarak (Müslim b. İbrahim); "vitrden sonra (kılardı)" diye rivayet etti. Sonra (her ikisinin rivayeti de şu şekilde) birleşti: Rükû yapmak istediği zaman ayağa kalkar rükû' yapardı. Sabah ezanıyla ikamet arasında iki rekat daha kılardı
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Seleme b. Abdirrahmân'dan rivayet edildiğine göre Kendisi, Nebi (s.a.v.)'in eşi Âişe (r.anhâ)'ya; Ramazanda Resûlullah (s.a.v.)'in namazı nasıldı? diye sormuş. O da şu cevabı vermiş: Resûlullah (s.a.v.) ne Ramazanda ne de Ramazanın dışında (geceleri) onbir rekattan fazla (nafile) kılmazdı. (Önce) dört rekat namaz kılardı. Artık onların güzelliğinden uzunluğundan hiç sorma, sonra dört rekat (daha) kılardı. Onların da güzelliğinden ve uzunluğundan hiç sorma, sonra üç rekat (daha) kılardı. Ben: Ey Allah'ın Resulü, vitri kılmadan önce uyuyor musun? dedim, (o da): "Ey Âişe benim gözlerim uyur, fakat kalbim uyumaz.” buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Sa'd b. Hişâm (r.a.)'dan; demiştir ki: Karımı boşadım ve Medine'de bulunan bana ait bir akarı satmak ve silah satın alıp gazaya iştirak etmek için Medine'ye geldim. Nebi (s.a.v.)'in ashabından bir toplulukla karşılaştım. Bana; "Bizden altı kişi daha böyle yapmak istemişse de, Nebi (s.a.v.) onları bu işten nehyetti ve (kendilerine) "Gerçekten Allah'ın Resulünde sizin için güzel bu örnek vardır" buyurdu" dediler. Bunun üzerine İbn Abbâs'a geldim. O'na Nebi (s.a.v.)'in vitrini sordum (da bana): Sana Resûlullah (s.a.v.)'in vitrini insanların en iyi bilenini göstereyim mi? Hemen (Hz.) Âişe'ye git, diye cevab verdi. Bunun üzerine Hz. Âişe'ye gitmeye karar verdim ve Hakîm b. Eflah'dan bana arkadaşlık etmesini rica ettim. Kabul etmedi. Bunun üzerine "Allah aşkına" diyerek kendisine and verdim de benimle beraber gel(meyi kabul et)di. Hz. Âişe'nin (kapısına vardık ve) yanına girmek için izin istedik. Hz. Âişe: Kimdir o? diye sordu. (Hakîm de): Hakîm b. Eflâh, diye cevab verdi. (Hz. Âişe): Yanındaki kimdir? dedi. (Hakîm:) Sa'd b. Hişâm'dır, dedi. (Hz. Âişe:) Şu Uhud'da şehid edilen Âmir'in oğlu Hişâm mı? dedi. (Hakîm:) Evet dedim ya! diye cevab verdi. (Hz. Âişe de:) Âmir ne iyi insandı! dedi. (Sa'd b. Hişâm) dedi ki: Ben: Ey Mu'minlerin annesi, bana Resûlullah'ın ahlâkını anlat dedim. O da: Sen Kur'ân okuyorsun değil mi? İşte gerçekten Resûlullah'ın ahlâkı Kur'an idi, dedi. Ben: Bana Resûlullah (s.a.v.)'in gece namazım anlat, dedim. Sen Kur'ân'ı (yani Kur'ân'daki Müzemmil) sûresini okuyorsun değil mi? dedi. Ben de: Evet, dedim. O da: Bu sürenin başı nazil olunca Resûlullah (s.a.v.)'in ashabı (geceleyin) kalktılar da ayakları şişinceye kadar (namaz kıldılar). Bu sûrenin sonu on iki ay semâda tutuldu. (On iki ay) sonra son tarafı nazil oldu. gece namazı da farzdan sonra (kılınan) bir nafile hâlini aldı; diye cevab verdi. Ben: Bana Nebi (s.a.v.)'in vitrini anlat, dedim. (O da:) Hiç oturmadan sekiz rekat (namaz) kılardı. Ancak sekizinci (rekat)da otururdu. Sonra kalkar bir rekat daha kılardı. Sekizinci ve dokuzuncu rekatların dışında oturmazdı ve sadece dokuzuncu rekatte selâm verirdi. Daha sonra kalkar iki rekât de oturarak kılardı. İşte yavrucuğum bu namaz onbir rekattır.Yaşlanıp da şişmanlayınca yedi rekat vitr kılıyordu. Ancak altıncı ve yedinci rekatte oturuyor, selâmı da sadece yedinci rekatte veriyordu. Sonra da kalkıyor ve oturarak iki rekat daha kılıyordu. Ey yavrucuğum, işte bu (namaz) da dokuz rekattır. Resûlullah (s.a.v.) hiç bir zaman geceyi sabaha kadar tamamen namaz kılarak da geçirmedi, Kur'ân okuyarak da geçirmedi. Ramazanın dışında hiç bir ay'ı da tamamen oruçlu olarak geçirmedi. (Nafile) bir namaz kıldı mı ona devam ederdi. Uykulu gözleri kendisine galebe edecek olursa, (o namazı) gündüzün on iki rekat olarak kılardı, dedi. İbn Abbas'a geldim kendisine bu durumu haber verdim; "Vallahi (doğru) söz dediğin böyle olur. Şayet ben onunla konuşuyor olsaydım, ona varır bu sözü bizzat kendi ağzından dinlerdim; dedi. Ben de: Eğer ben senin onunla konuşmadığım bilseydim. (Bunları) sana anlatmazdım, dedim
- Bāb: ...
- باب ...
(Önceki 1342. hadisin) bir benzeri de aynı senetle Katâde'den rivayet edilmiştir. (Said) dedi ki: "Sekiz rekat namaz kılardı. Bunlarda sadece sekizinci rekatta otururdu. Allah'ı zikreder, duâ eder ve bize işittirerek selâm verirdi. Selâm verdikten sonra oturarak iki rekat namaz kılardı. Sonra bir rekat daha kılardı. Ey oğulcuğum, işte bunlar onbir rekattir. Resûlullah (s.a.v.) yaşlanıp da şişmanlayınca yedi rekat vitr kılardı. Selâm verdikten sonra iki rekatte oturarak kılardı. (Katade önceki hadisin) mânâsını, "(kendi) ağzından dinlerdim" kelimesine kadar nakletti
- Bāb: ...
- باب ...
Şu (önceki 1343.) hadis-i şerifi Said (b. Ebi Arûbe) de rivayet etti. Ve Yahya b. Saîd'in dediği gibi "Bize işittirecek derecede selâm verirdi" dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Şu (bir önceki 1344.) hadisi Muhammed b. Beşşâr da İbn Ebî Adiyy vasıtasıyla Said (b. Ebi Arûbe)'den (rivayet etmiştir). İbn Beşşâr da Yahya b. Said hadisinin aynısını (rivayet etti). Ancak (farklı olarak) "bize işittirecek derecede selâm verirdi" ibaresini nakletmedi
- Bāb: ...
- باب ...
Zürâre b. Evfâ'nın rivayet ettiğine göre Hz. Âişe'ye Resûlullah (s.a.v.)'ın gece namazı sorulmuş. O da şöyle cevab vermiştir: Yatsı namazını cemaatle kılardı, sonra evine dönüp dört rekat namaz kılar sonra yatağına girer ve uyurdu. Abdest suyu başının ucunda örtülü olurdu. Misvakı da (yakınına) konulurdu. Nihayet Allah Teâla onu geceleyin uyandırmak istediği saatte uyandırırdı. (Uykudan kalkınca) dişlerini misvaklar ve güzelce abdest alırdı, sonra namaza kalkar sekiz rekat namaz kılardı. Her rekatte Ummu'l-Kitab (Fatiha) ile Kur'ân'dan bir sûre ve Allah'ın dilediği kadar (âyet) okurdu. Sekizinci rekatte oturuncaya kadar bu rekatlerinin hiç birinde oturmazdı (ve hiçbirisinde) selâm vermezdi. Dokuzuncu rekatte de okur ve sonra oturur, Allah'ın kendisine duâ etmesini istediği şeylerle dua eder ve dilekte bulunurdu; buna çok rağbet ederdi ve (nihayet) neredeyse ev halkını uyandıracak şekilde yüksek sesle selâm verirdi. Sonra oturarak Ümmu'l-Kitabı (ve bir sûre) okur ve oturarak rükû yapardı, ikinci (rekatte) de okuyup, oturarak rüku' ve secdeye varırdı. Allah'ın kendisine dua etmesini istediği şeylerle dua ederdi. Sonra selâm verir (namazdan) çıkardı. Resûlullah'ın namazı şişmanlayıncaya kadar bu şekilde devam etti. (ihtiyarlayıp da şişmanlayınca) dokuz rekatten iki rekat eksiltti, altı ve yedi rekate indirdi ve (vitrden sonra) oturarak iki rekat daha (kılmaya devam etti) vefat edinceye kadar (böyle idi). Allah'ın salat-u selâmı onun üzerine olsun
- Bāb: ...
- باب ...
Şu (önceki 1346.) hadisi aynı senetle Behz b. Hakîm de rivayet etti. (Şöyle ki); "Yatsıyı kılardı. Sonra yatağına girerdi" dedi, (fakat) dört rekatı zikretmedi. (Bunun dışında) Önceki hadisi (olduğu gibi) nakletti. Bu hadiste (şu sözleri de) rivayet etti: "Sekiz rekat kılardı; kıraat, rükû ve sücûd bakımından her rekatı eşit yapardı. Bunlardan sadece sekizinci rekatte otururdu. Otururdu (fakat) selâm vermeden ayağa kalkıp bir rekat daha kılar onunla vitir yapardı. Sonra sesini yükselterek bir selâm verirdi ki, (bu sesiyle) bizi uykudan uyandırırdı. (Behz b. Hakîm), bundan sonra (önceki hadisin) mânâsını rivayet etti
- Bāb: ...
- باب ...
Zürâre b. Eb îEvfâ'nın rivayet ettiğine göre mü'minlerin annesi Aişe (r.anhâ)'ya, Resûlullah (s.a.v.)'in namazı sorulmuş o da (şöyle) cevab vermiştir: Yatsı namazını halka kıldırınca evine döner, dört (rekat daha) kılardı. Sonra yatağına girerdi. Daha sonra (Zürâre b. Ebî Evfâ bir Önceki 1347.) hadisi sonuna kadar nakletti. (Fakat) "kıraat, rükû, sücûd bakımından her rekatı eşit tutardı" (sözünü) nakletmedi; selâm (konusunda) da "bizi uyandırırdı" (sözünü) rivayet etmedi
- Bāb: ...
- باب ...
Şu (bir önceki) hadis, Sa'd b. Hişâm vasıtasıyla Hz. Âişe'den de rivayet olunmuştur. (Bu hadisi 1347 numaradaki şekliyle Yezid b. Hârûn, 1346 numaradaki şekli ile İbn Ebî Adiyy, 1348 numaradaki şekliyle Mervan b. Muaviye rivayet etmiştir). Fakat bu râvilerin hadislerinin hiçbirisi de tam değildir
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (r.anha)'dan rivayet edildiğine göre; Resûlullah (s.a.v.) geceleyin onüç rekat (namaz) kılardı. Dokuz rekatte de vitr yapardı. -Veya (Hz. Âişe) buna benzer bir şey söyledi - ve oturarak iki rekat daha kılardı. Sonra da ezanla ikâmet arasında sabah namazının iki rekat (sünnet)ini kılardı
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (r.anhâ)'dan rivayet olunduğuna göre; Resûlullah (s.a.v.) dokuz rekatle vitr yaparmış. (İhtiyarladıktan) sonra yedi rekatla vitr yapmaya başlamış. Vitr'den sonra oturarak iki rekat daha kılarmış. Bu iki rekatte (oturarak) okur, rükû'a varmak istediği zaman ayağa kalkıp rükû'a, sonra da secdeye varırmış. Ebû Dâvûd dedi ki: Ebû Seleme Abdullah b. Abdurrahman'ın rivayet ettiği 1350 numaralı ve Alkame b. Vakkas’ın rivayet ettiği 1351 numaralı aynı manaya gelen bu iki hadisi aynı şekilde Halid b. Abdilleh el-Vasıtîde rivayet etmiştir. (Halid) bu hadisinde, "Alkame b. Vakkâs, ey anneciğim, (Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem vitr’den sonra oturarak) iki rekat’ı nasıl kılardı?" dedi ibaresini ilâve etti ve (sözlerine devamla bu hadisin) manasını rivayet etti
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (r.anhâ) dedi ki: Resûlullah (s.a.v.) halka yatsı namazını kıldırdıktan sonra (evine gelir) yatağına girip uyurdu. Gecenin son üçte biri girince kalkar def-i hacet eder ve abdest suyunun yanına gelerek abdest alıp mescide gider ve sekiz (rekat) namaz kılardı. Bana öyle geliyor ki kıraat, rükû ve sücûdü eşit (uzunlukta) yapardı. Sonra kalkar tek rekatle vitr yapardı. (Vitr'den) sonra oturarak iki rekat daha kılardı. Sonra (sağ) yanını (yatağına) koyardı. Bazan Bilâl gelir kendisine (sabah) namazını haber verirdi. (Bu haberden) sonra hafifçe uyuklardı. Bazan da Bilâl kendisine namazı haber vermeden önce uyuklayıp uyuklamadığında şüphe ederdim. Resûlullah'ın yaşlanıncaya veya şişmanlayıncaya kadar namazı bu şekilde idi. (Hz. Âişe) biraz da şişmanlığından bahsetti. (Daha) sonra (Sa'd b. Hişâm bir önceki) hadisi (bütünüyle) rivayet etti
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Abbâs (r.a.)'den rivayet edildiğine göre, Kendisi (bir gece) Nebi (s.a.v.)'in odasında yatmış ve (Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in geceleyin) "Hakikat göklerin ve yerin yaratılışında...”[Âl-i İmrân 190] diye (başlayıp) sûreyi sonuna kadar okuyarak uykudan kalktığını ve misvaklanıp abdest aldığını, kıyamı, rükû'u ve sücûdu uzatarak iki rekat namaz kıldığını sonra namazdan çıkıp nefes alışverişi işitilecek kadar uykuya daldığını, sonra bunu üç defa tekrarlayarak altı rekat namaz (kıldığım) ve her defasında da misvâklandığını sonra abdest aldığını ve bu âyetleri okuduğunu daha sonra da vitr (namazı) kıldığını görmüş. (Bu hadisi Ebû Davud'a nakleden diğer râvi) Osman dedi ki: Üç rekatle (vitr yapardı). Bunu müteakip müezzinin gelmesiyle namaza çıkardı. (Diğer râvi) îbn İsâ ise (şöyle) dedi: Vitri kılardı. Bunu müteakip sabahın girmesiyle Bilâl gelip kendisine namazı haber verirdi. Bunun üzerine sabah namazının iki rekatlık sünnetini kılıp namaza çıkardı. (Hadisin buraya kadarki rivayetinden) sonra (her iki râvi de) Resûlullah (s.a.v.)'in; "Ey Allah'ım! Benim kalbime nur, dilime nur, kulağıma nûr, gözüme nur, arkama nur, önüme, altıma ve üstüme nûr ver ve benim nurumu büyüt" diyerek (namaza gittiği rivayetinde) birleşirler
- Bāb: ...
- باب ...
(Bir önceki hadisin) bir benzerini de Vehb b. Bakiyye, Halid vasıtasıyla Husayn'dan rivayet etmiştir. (Ancak Hâlid bu hadiste bulunan) ve "bana büyük bir nûr ver" (duasını, Allahumme lâfzını zikretmeden) nakletti. Ebû Dâvûd dedi ki: Ebû Hâlid ed-Dâiânî de aynı şekilde Habîb'den (naklettiği) şu (bir önceki) hadiste (bulunan duayı Hâiid'in lâfızlarıyla ve "Allahumme" lâfzını zikretmeden) rivayet etti. Diğer tahric: Ahmed b. Hanbel, I, 284, 343, 352, 373, Tirmizî, deavât; Buharî, deâvât; Müslim, müsâfirîn
- Bāb: ...
- باب ...
el-Fadl b. Abbâs (r.a.)'den; demiştir ki: Bir gece nasıl namaz kıldığını görmek için Nebi (s.a.v.)'in yanında gecelemiştim. (Geceleyin) kalktı, abdest alıp iki rekat (namaz) kıldı. (Uzunluk bakımından) kıyamı rükû'u gibi, rükû'u da secdesi gibiydi. (Namazdan) sonra (biraz) uyudu. Sonra uyanıp abdest aldı. Sonra misvâklandı ve Âl-i îmrân'dan .... den (itibaren) beş âyet okudu. Nihayet on rekat (namaz) kıhncaya kadar bu (uyuyup kalkma ve abdest alma..) işine devam etti, (namazdan) sonra bir rekat daha kılarak onunla vitr yaptı. Bu esnada müezzin ezan okumaya başladı. Müezzin (ezanı bitirip) sesi kesilince Resûlullah (s.a.v.) de kalkıp hafif iki rekat daha namaz kıldı. Sonra sabah namazını kıhncaya kadar oturdu. Ebu Davud dedi ki: îbn Beşşar'dan (gelen bu hadisin) bir kısmı bana gizli kaldı. Diğer tahric: Müslim, müsâfirîn
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Abbâs (r.a.)'dan; demiştir ki: (Bir gece) teyzem Meymûne'nin yanında gecelemiştim. Gece vakti girdikten sonra; "çocuk namazını kıldı mı?" dedi. "Evet" diye cevab verdiler. Bunun üzerine geceden Allah'ın dilediği kadar (bir vakit) geçinceye kadar uyudu. (Sonra) kalkıp abdest aldı, yedi veya beş (rekat) namaz kıldı. Bunlarla vitr yaptı. Bu rekatların sadece sonuncusunda selâm verdi
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Abbâs (r.a.)'dan; demiştir ki: (Bir keresinde) teyzem Meymûne bint el-Hâris'in evinde geceledim. Nebi (s.a.v.) yatsıyı kıldı, sonra gelip dört rekat daha kıldı. Sonra (bir süre) uyudu. (Uykudan) sonra namaza kalktı. Ben de sol tarafına durdum. Bunun üzerine beni (arka tarafından) dolandırıp sağına durdurttu. Beş (rekat) namaz kıldı, (Namazdan) sonra nefesinin sesini yahut horlamasını işitebileceğim şekilde uykuya daldı. Sonra (tekrar) kalkıp iki rekat namaz kıldıktan sonra (mescide gitmek üzere dışarı) çıktı ve sabah namazını kıldı
- Bāb: ...
- باب ...
Said b. Cubeyr, İbn Abbâs'ın (şunları) söyleyerek (bu önceki 1357.) hadiseyi kendisine anlattığını haber vermiştir: Kalktı iki rekat, (sonra) iki rekat (daha) kıldı. Nihayet (bu şekilde) sekiz rekat kılmış oldu. Sonra beş rekatle vitr yaptı. Bunların arasında oturmadı
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (r.anhâ)'dan; demiştir ki: Resûlullah (s.a.v.) sabah namazının sünnetinden önceki iki rekat (sünneti) ile beraber onüç rekat (namaz) kılardı. İkişer ikişer altı (rekat) kılardı. Beş (rekat) ile de vitr yapardı. Bu beş rekatın sadece sonuncusunda otururdu
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (r.anhâ)'dan şu haber rivayet olunmuştur: Nebi (s.a.v.) sabah namazının iki rekat sünnetiyle beraber geceleyin (toplam) onüç rekât (namaz) kılardı
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (r.anhâ)'dan rivayet edildiğine göre, Allah Resulü (s.a.v.) yatsıyı kıl(ar)dı, sonra ayakta sekiz rekat (daha) kıl(ar)dı. İki rekatde (sabah olunca) iki ezan (ezanla-ikâmet) arasında kılardı ve bu iki rekatı (hiçbir zaman) bırakmazdı. (Bu hadisi Ebû Davud'a nakleden diğer râvi) Ca'fer İbn Müsâfir rivayetine (bir) "oturarak" (kelimesi) ilâve ederek "iki ezan arasında oturarak iki rekat" (namaz kılardı) demiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Ebî Kays'dan; demiştir ki: Âişe (r.anhâ)'ya; "Resûlullah (s.a.v.) kaç rekat vitr kılardı?" diye sordum. (Bana cevabında) dedi ki: (Bazan) dört (rekat)le birlikte üç rekat, (bazan) altı rekat ile birlikte üç rekat, (bazan) sekiz rekat ile birlikte üç rekat (bazan da) on rekat ile birlikte üç rekat kılardı. Vitri yediden az, on üçten fazla kılmazdı. Ebû Dâvûd dedi ki: (Bu hadisi bana rivayet eden iki râviden birisi olan) Ahmed b. Salih (bu hadise şunları da) ilâve etti: (Abdullah b. Kays dedi ki:) (Âişe), Nebi (sallallahu aleyhi veselîem) '"Sabah namazından önceki iki rekatle vitr yapmazdı" dedi. Ben de: Vitr yapmazdı ne (demek)dir? dedim. (Yani) bunu terk etmezdi, diye cevab verdi ve Ahmed b. Salih (hadisinde); "altı rekat ile birlikte üç rekat (kılardı)" sözlerini de rivayet etmedi
- Bāb: ...
- باب ...
el-Esved b. Yezîd'den rivayet olunduğuna göre, kendisi (birgün) Hz. Âişe'nin yanına varıp Resûlullah (s.a.v.)'in geceleyin kıldığı namazı sormuş. (Hz. Âişe de şöyle) anlatmıştır: Geceleyin onüç rekat namaz kılardı. Sonra iki rekatı terk' etti. Onbir rekat kılar oldu. Daha sonra vefat etti. Vefat ettiği sıralarda geceleri dokuz rekat kılmakta idi ve geceleyin (kıldığı) namazın sonuncusu da vitr olurdu
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Abbâs'ın azatlısı Kureyb demiştir ki: İbn Abbas'a; "Resûlullah (s.a.v.)'in geceleyin kıldığı namaz nasıldı?" diye sordum da (bana şöyle) cevab verdi: Kendisi (tezyem) Meymûne'nin nezdinde iken bir gece yanında kaldım. (Önce) uyudu. Nihayet gecenin üçte biri veya yarısı geçince uyandı ve içinde su bulunan bir tuluma uzandı, abdest aldı ve (teyzem Meymûne de) onunla birlikte abdest aldı. Sonra (Hz. Nebi namaza) kalktı, ben de yanına varıp soluna durdum. Bunun üzerine beni (alıp) sağına durduttu. Sonra kulağımı okşarcasına elini başımın üzerine koydu. Güya beni uyandırmak istiyordu. (Önce) kısa iki rekat namaz kıldı. (Kendi kendime; galiba) her rekatte (sadece) Fatiha okudu, dedim. Sonra selâm verip (tekrar) namaza durdu. Nihayet vitirle beraber (toplam) onbir (rekat) namaz kıldı. Sonra (yine) uyudu. O sırada Bilâl gelip de "Namaz ya Resûlallah!" deyince, kalkıp iki rekat (daha) kıldı, sonra cemaate namaz kıldırdı
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Abbâs (r.a.)'dan; demiştir ki: Teyzem Meymûne'nin nezdinde gecelemiştim. Nebi (s.a.v.) geceleyin kalktı, sabah namazının iki rekatlık sünnetiyle birlikte onüç rekat (namaz) kıldı. Ben her rekatteki kıyamının (suresini ---- okuyacak) kadar, (sürdüğünü) tahmin ettim. (Bu hadisi Ebû Dâvûd'â rivayet eden diğer ravi) Nûh b. Habîb sabah namazının iki rekatlık sünnetinin de bu onüç rekatten (sayılmış) olduğunu söylemedi. Diğer tahric: Nesai, kıyâmu'l-leyl
- Bāb: ...
- باب ...
Zeyd b. Hâlid el-Cühenî (r.a.)'den; demiştir ki: (Bu gece) Resûlullah (s.a.v.)'in nasıl namaz kıldığını gözetleyeceğim; dedim, ve; eşiğini -yahut çadırını- yastık edindim. Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem), kısa iki rekat namaz kıldı, sonra iki rekat uzun (ama çok) uzun iki rekat namaz kıldı. Sonra iki rekat daha kıldı. Bunlar kendilerinden önceki iki (rekat)den kısaydılar. Sonra iki rekat daha kıldı. Bunlar da kendilerinden Önceki iki (rekat)den kısaydı(lar). Sonra iki rekat daha kıldı. Bunlar da kendilerinden önceki iki (rekat)den daha kısaydılar. Sonra iki rekat daha kıldı, bunlar da kendilerinden önceki iki (rekat)den kısaydılar, sonra vitr yaptı, işte bütün bunlar on üç rekattır
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Abbâs (r.a.)'ın haber verdiğine göre kendisi (birgün) Nebi (s.a.v.)'in eşi Meyrnûne'nin nezdinde gecelemiştir. -ki Meymûne kendisinin teyzesidir.- (Hz. İbn Abbâs o geceki müşahedelerini şöyle) anlattı: Ben yastığın enine yattım. Resûlullah (s.a.v.) de ailesiyle birlikte uzunluğuna yattı ve hemen uyudu. Nihayet gece yarısı yahut ondan az önce veya sonra uyanıp oturdu. Yüzünden eliyle uykuyu silmeye başladı. Sonra Âl-i İmrân Sûresi'nin sonlarındaki on âyeti okudu ve asılı duran bir tuluma uzanıp ondan abdest aldı. Abdestini de güzel aldı. Sonra kalkıp namaz kıldı. Abdullah (b. Abbâs devamla) dedi ki: Ben de kalkarak Resûlullah (s.a.v.)'in yaptığı gibi yaptım. Sonra varıp yanı başında namaza durdum. Derken Resûlullah (s.a.v.) sağ elini başınıın üzerine koydu ve kulağımdan tutarak onu büktü. Hemen arkasından iki rekat namaz kıldı. Sonra iki rekat daha, sonra iki rekat daha, sonra iki rekat daha, sonra iki rekat daha, sonra iki rekat daha, kıldı. -(Râvi) Ka'nebî "altı defa (kıldı)" dedi. Sonra vitr yaptı ve yattı. Nihayet kendisine (namaz vaktinin geldiğini haber vermek üzere) müezzin gelince, kalkıp kısa iki rekat (namaz) kıldı ve çıktı. (Mescidde) sabah namazını kıldı(rdı)
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (r.anhâ)'dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Kendinizi güç yetirebileceğiniz amellere veriniz. Çünkü siz usanmadıkça Allah usanmaz. Allah katında amellerin en sevimlisi, az bile olsa, devamlı olanıdır." Nitekim Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bir amel işledi mi ona devam ederdi
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (r.anha)'den rivayet edildiğine göre, Nebi (s.a.v.) Osman b. Maz'ûn'u çağırmış ve yanına gelince: "Ey Osman, sen benim sünnetimden yüz mü çeviriyorsun?" buyurmuştur. Osman da; "Vallahi, hayır ya Resûlallah! Bilâkis ben senin sünnetini istiyorum" diye cevab vermişti. (Bunun üzerine Hz. Nebi): "Gerçekten ben uykuda uyurum, namaz da kılarım; oruç da tutarım, iftar da ederim. Kadınlarla da evlenirim. Ey Osman, Allah'dan kork, çünkü senin üzerinde ehlinin de hakkı vardır. Senin üzerinde misâfirin hakkı vardır ve senin üzerinde nefsinin hakkı vardır. Oruç tut, iftar da et; namaz kıl, uyku da uyu!" buyurmuştur
- Bāb: ...
- باب ...
Alkame'den; dedi ki; Hz. Âişe'ye: Resûlullah (s.a.v.)'in ibâdet edişi nasıldı, günlerden birine tahsis ettiği bir şey olur muydu? diye sordum da: Hayır, onun ameli devamlıydı, Resûlullah (s.a.v.)'in güç yetirebildiği şeye sizin hanginiz takat getirebilir ki! cevabını verdi