Sunan Ibn Majah

...

(24) Kitāb: The Chapters on Jihad

(24) ...

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Allah, kendi yolunda (cihâd'a) çıkan (müslüman) kimseye «Benim yolumda cihâd, bana imân ve peygamberlerimi tasdikten başka bir neden onu (evinden) çıkarmıyor» diye (büyük ikram ve çok sevâb) hazırlamıştır. (Allah) «O kimseyi cennete dâhil etmek veya elde ettiği sevâb veya ganimete nail olarak, çıktığı evine (selâmetle) geri getirmek benim kefaletim altındadır» (diye taahhüdde bulundu.)» Sonra Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (sözüne devamla): «Nefsim elinde bulunan Allah'a yemin ederim ki müslümanlara güçlük çıkarmam (endişesi) olmasaydı, Allah yolunda (cihâda) çıkan hiç bir seriyye'den katiyen geri kalmazdım. Ve lâkin ben bir bolluk bulamıyorum ki onları (binit hayvanlarına) bindireyim. Onlar da bir bolluk bulamıyorlar ki (binici olarak) beni tâkib edebilsinler. Ben (savaşa gittik)den sonra (savaştan) geri kalmalarına da gönülleri razı olmaz. Muhammed'in nefsi elinde olan (Allah)a yemin ederim ki Allah yolunda savaşıp öldürülmeyi, sonra (dirilerek) savaşıp katlolunmayı, sonra (tekrar dirilerek) savaşıp öldürülmeyi arzularım» buyurdu

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Said-i Hudrî (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: «Allah yolunda cihâd eden (müslüman) kimse, Allah'ın (şu) garantisi altındadır: Allah ya onu mağfiretine ve rahmetine katar veya onu sevâb ve ganimetle (evine selâmetle) geri döndürür. Allah yolunda cihâd eden (müslüman) kimse, (evine) dönünceye kadar durumu, (bu sürece) gevşeklik etmeksizin (gündüzleri) oruçlu ve (geceleyin) ibâdete devamlı kimsenin durumu gibidir.» Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedinde Atiyye bin Said el-Avii bulunur. Bu raviyi Ahmed, Ebü Hatim ve başkalan zayıf saymışlardır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Sabahleyin veya akşamleyin herhangi bir vakitte Allah yolunda (cihâd için) bir kere yürüyüş, dünyadan ve dünyadaki şeylerin hepsinden hayırlıdır.»

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Sehl bin Sa'd es-Sâidî (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Sabahleyin veya akşamleyin herhangi bir vakitte Allah yolunda Icihâd için) bir kere yürüyüş, dünyadan ve dünyadaki şeylerin hepsinden hayırlıdır.»

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes bin Mâlik (r.a.)'den rivayet edildiğine güre: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: «Sabahleyin veya akşamleyin herhangi bir vakitte Allah yolunda (cihâd için) bir kere yürüyüş, şüphesiz dünyadan ve dünyadaki şeylerin hepsinden hayırlıdır.»

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ömer bin el-Hattâb (r.a.)'den; Şöyle demiştir: Ben, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyururken işittim: «Kim Allah yolunda savaşan bir gaziyi mükemmel bir biçimde teçhizatlandırırsa, o gâzî ölünceye veya (savaştan) dönünceye kadar (kazandığı) sevabın bir misli onu techizatlandıran kimseye olur.» Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Eğer Osman bin AbdiIlah, Ömer bin elHattab (r.a.) den hadis işitmiş ise sened sahihtir. Çünkü el-Tehzib'te müellif, bunun Ömer'den olan rivayetinin mürselolduğunu söylemiştir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Zeyd bin Hâlid el-Cühenî (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Kim, Allah yolunda savaşan bir gaziyi teczihatlandırırsa, o gazinin sevabından hiç bir şey eksiltmeksizin sevabının bir misli o kimseye olur.»

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Sevbân (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Adamın harcadığı dinarın en faziletlisi (sevabça en üstün olanı), onun çoluk çocuğuna harcadığı dinar, Allah yolunda bir at için harcadığı dinar ve adamın Allah yolunda (savaşan) arkadaşlarına harcadığı dinardır.»

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ali bin Ebi Tâlib, Ebü'd-Derdâ, Ebû Hureyre, Ebû Ümâme el-Bâhilî, Abdullah bin Ömer, Abdullah bin Amr, Câbir bin Abdillâh ve İmrân bin el-Husayn (Radiyallâhu anhum)'dan rivayet edildiğine göre bu zâtların hepsi Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den: «Kim evinde oturup da Allah yoluna bir nafaka (mâlî yardım) gönderirse ona beher dirhem karşılığında yediyüz dirhem (sevabı) vardır. Kim de Allah yolunda bizzat savaşır ve bu uğurda mal harcarsa ona beher dirhem karşılığında yediyüz bin dirhem (sevabı) vardır» buyurduğunu sonra; ... Ve Allah dilediğine kat kat (sevâb) verir...) âyetini okuduğunu rivayet etmişlerdir. Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedinde Halil bin Abdillah bulunur. Zehebl: O, tanınmıyor, demiştir. İbn-i AbdiIhadi de böyle demiştir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Ümâme (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şüyle buyurmuştur: «Kim savaşmaz, veya bir gaziyi techizatlandırmaz, ya da savaşa giden bir askerin çoluk çocuğuna namusluca bakıp (işlerini görmekle) yerini tutmaz ise Allah sübhâne kıyamet gününden önce onun başına ansızın bir felâket getirir.»

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Kim Allah yolunda bir eseri bulunmadığı halde Allah'a kavuşursa, o kimse bir eksiği olduğu halde Allah'ın huzuruna çıkar.»

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes bin Mâlik (r.a.)'den; Şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Tebûk savaşından dönüp Medîne-i Münevvere'ye yaklaşınca (sahâbîlere): «Şüphesiz, Medine'de öyle bir (erkek) cemaati var ki, yürüdüğünüz yol boyunca ve geçtiğiniz her derede sizlerle (sevâb bakımından) beraber idiler» buyurdu. Sahâbîler: Ya Resûlallah! Onlar Medine'de oldukları halde (mi?) diye sordular. Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): ‘‘(Evet). Onlar Medine'de oldukları halde. (Hastalık ve güçsüzlük gibi meşru) mazeret, onları (savaşa katılmaktan) alakoydu.’’ buyurdu

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Câbir (bin Abdillah) (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) föyle buyurdu, demiştir: «Medine'de bir takım erkekler var ki, geçtiğiniz her derede ve yürüyüş yaptığınız her yolda şüphesiz onlar (bu savaşa âit) sevâpta sizlere ortak oldular, mazeret, onları (savaşa katılmaktan) alıkoydu.» (Müellifimiz) Ebû Abdillah bin Mâcete dedi ki: (Hadîs'in metni ya böyledir) veya Resül-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in buyurduğu gibidir. Ben bu hadîsin metnini aynen yazdım

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abdullah bin Zübeyr (r.a.)'dan; Şöyle demiştir: Osman bin Affân (r.a.), cemaata bir hitabede bulundu ve (bu arada) şöyle söyledi: Ey insanlar! Ben Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den şüphesiz bir hadîs işittim. Sizlere ve arkadaşlığınıza olan tutkunluğumdan başka hiç bir şey bunu size rivayet etmeme mâni olmadı. Artık dileyen kimse kendisine (rıbâtı) seçsin veya bıraksın. Ben Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i şöyle buyururken işittim: «Kim Allah Sübhâneh yolunda bir gece rıbât (yâni serhadde ve önemli yerlerde düşmana karşı bekleme) de bulunursa, o bekleyişi (bir günün (nafile) orucu ve gecesinin ibâdeti gibi olur.» (Osman r.a. arkadaşlarının ayrılıp nöbet gitmelerinden korkmuştur.) Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedinde Abdurrahman bin Zeyd bin Eslem vardır. Ahmed, İbn-i Main ve başkaları bu raviyi zayıf saymışlardır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: «Kim, Allah yolunda ribât (yâni serhadde veya önemli bir yerde düşmana karşı beklemek)te iken ölürse, dünyada işlemiş olduğu iyi amelinin sevabı (ölümünden sonra da) üzerine akıtılır (yâni ameline devam ediyormuş gibi sevabı devam ettirilir), rızkı da ona akıtılır (yâni ölümünden sonra da rızıklanır), imtihan ediciler (kabir meleklerin)den emin olur ve Allah onu kıyamet günü korkudan emin olarak diriltir.» Not: Zevâid'de şöyle denilmiştir : Bunun senedi sahihtir. Râvi Mabed bin AbdiIIah bin Hişâm'ı İbn-i Hibbân sıka (güvenilir) râviler arasında anmıştır. Râvî Yûnus bin Abdi'l-A'lâ'nm rivayetini Müslim almıştır. Senedin kalan râvileri Buhâri'nin şartı üzerinedir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ubey bin Kâ'b (r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: «Müslümanların avreti (yâni düşmanların sızmasından korkulan tehlikeli mevzi veya serhaddilnin arkasında, Ramazan ayı dışında sırf Allah rızâsı ve sevabı için Allah yolunda bir günlük ribât, ecir yönünden şüphesiz yüz yılın orucundan ve gecesini tâatla İhya etmekden daha muazzamdır. Müslümanların avreti arkasmda, Ramazan ayında sevabı Allah'tan bekleyerek, Allah yolunda bir günlük ribât, Allah katında ve sevâb açısından (Zannımca buyurdu ki) bin yılın ibâdetinden, orucundan ve gecelerini taatla ihya etmekten şüphesiz daha üstün ve daha muazzamdır. Eğer Allah o kimseyi selâmetle çoluk çocuğuna geri getirirse, bin yılın günahı onun aleyhinde yazılmayacak, ona hayratı yazılacaktır ve ribât sevabı kıyamete kadar onun için akıtılacaktır (yâni kıyamete kadar bu yerde nöbet beklemiş gibi sevaba nail olacaktır.)» Not: Zevaİd'de şöyle denilmiştir : Bu, zayıf bir seneddir. Çünkü seneddfi Muhammed bin Ya'la bulunuyor. Bu râvi zayıftır. Râvi Ömer t>in Subayh da böyledir. MekhuI de Ubey bin Kâ'b'a ulaşmamıştır. Bununla beraber tedlîsçidir ve bu hadîsi an'ane ile rivayet etmiştir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ukbe bin Âmir el-Cüheni (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Allah, askerlerin nöbetini tutan kimseye rahmet eylesin.» Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedi zayıftır. Çünkü ravilerinden Salih bin Muhammed bin Zaide Ebu Vakıd el-Leys zayıftır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes bin Mâlik (r.a.)'den; Şöyle demiştir: Ben, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i şöyle buyururken işittim: «Allah yolunda bir gece nöbet tutmak, adam'ın kendi çoluk çocuğu içinde bin yıl (nafile) oruç tutmasından ve gece ibâdetinden (sevabça) üstündür. (Anılan) yıl üçyüz altmış gündür. Gün de bin yıl gibidir.» Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Buharl ve Ebu Abdillah el-Hakim: Ravi Said bin Halid bin Ebi't-Tavil, Enes (r.a.)'den bir takım mevzu hadisler rivayet etmiş, demişlerdir. Ebu Naim de: O, Enes'den bir takım münker hadisler rivayet etmiş, demiştir. Ebu Hatim de: O'nun Enes'den rivayet ettiği hadisler tanınmaz, demiştir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (yolculuğa çıkmak istediğini söyleyen) bir adam'a: «Sana, Allah'tan korkmayı ve her yüksek yerde tekbîr getirmeyi tavsiye ederim» buyurdu

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes bin Mâlik (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; (bir kere) Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den söz edildiğinde kendisi şöyle demiştir: «O, insanların en güzeli idi, insanların en cömerdi idi ve insanların en cesûrü idi. Bir gece Medîne-i Münevvere halkı bir düşman baskını korkusuyla sesin geldiği tarafa doğru gittiler. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), Ebû Talha'nın çıplak, eğersiz bir atı üstünde, boynunda kılıç bulunduğu vaziyette ve herkesten önce sesin olduğu yere varmış olarak (geri dönüp geldiğinde) onlara (yâni sesin olduğu yere gitmekte olan Medînelilere) rastladı ve onları geri çevirip: «Ey insanlar korkutulmayacaksınız,» buyuruyordu. Sonra at için de: «Biz onu bir derya (gibi akıcı) bulduk» veya «o, bir derya (gibi akıcı) dır» buyurdu. (Râvîlerden) Hammâd demiştir ki: Sabit veya başkası bana bu hadîsi rivayet ederek dedi ki: O, Ebû Talha'nın bir atı idi. Ağır gidişli olduğu söyleniyordu. Fakat o günden sonra önüne hiç geçilmedi

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

İbn-i Abbâs (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre; Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: «Cihâd'a çıkmanız (devlet reisince) istendiği zaman cihâda çıkınız.» Not: Bunun senedinin sahih ve ravilerinin sıka (güvenilir) zatlar olduğu, Zevaid'de belirtilmiştir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: «Allah yolundaki bir toz ve cehennem dumanı müslüman bir kulun içinde toplanmaz.»

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes bin Mâlik (r.a.)'den rivayet edildiğine göre Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Kim öğle ile akşam arasındaki zaman içinde Allah yolunda (cihad için) bir yürüyüş yaparsa, (o yürüyüş dolayısıyla) kendisine konan tozun misli kıyamet günü ona misk olur.» Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bu, hasen bir seneddir. Ravileri hakkında ihtilaf vardır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes bin Mâlik'in teyzesi Ümmü Haram bint-i Milhan (r.anha)'dan; Şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir gün benim yakınımda uyudu. Sonra gülümsiyerek uyandı. Ben: Yâ Resûlallah! Seni ne güldürdü? diye sordum. Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Rü'yâmda bana ümmetimden bir grup şu deniz üstünde padişahların tahtlarına kuruldukları gibi gemilere binerek (Allah yolunda savaşa) gittikleri durumda bana gösterildi (de ona güldüm)» buyurdu. Ümmü Haram: (Yâ Resûlallah!) Benim de o deniz gazilerinden olmakhğım için Allah'a duâ et, diye ricada bulundu. Enes demiştir ki: Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onun için duâ etti. Sonra Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) tekrar uyudu. Bir süre sonra yine gülümsiyerek uyandı. Ümmü Haram da (ilk) sözünün mislini söyledi. Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de birinci cevâbının mislini ona söyledi. Ümmü Haram da: (Yâ Resulallah!) Beni o gazilerden eylemesi için Allah'a duâ et, dedi. Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (ona): «Sen birincilerdensin» buyurdu. Enes demiştir ki: Hakikaten Ümmü Haram, kocası Ubâde bin es-Sâmıt ile beraber Muâviye bin Ebî Süfyân'ın kumandasında (ve Şâm valiliği zamanında) müslümanların düzenledikleri ilk deniz savaşına katıldılar. Müslümanlar savaşlarından (zaferle) dönüp (denizden) Şâm (toprakların) a çıkınca Ümmü Haram binsin diye kendisine bir hayvan (katır) yaklaştırıldı. (Ümmü Haram bineceği esnada) hayvan onu (yere) düşürdü ve o böylece şehid oldu

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebü'd-Derdâ (r.a.)'den rivayet edildiğine göre,; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Bir deniz savaşı (sevab bakımından) on kara savaşının mislidir. Ve deniz (savaşın) da başı dönen (gazi), yüce Allah yolunda (savaşta) kanı içinde kıvranan kimse gibidir.» Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedinde Muaviye bin Yahya bulunur ve bu ravi zayıftır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebi Ümâme (r.a.)'den; Şöyle demiştir: Ben, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i şöyle buyururken işittim: «Deniz (savaşı) şehidi (sevab bakımından) iki kara (savaşı) şehidinin mislidir. Ve deniz (savaşın)da başı dönen (gazi), kara (savaşın) da kanı içinde kıvranan kimse gibidir. Denizin iki dalgası arasındaki mesafe (yi kateden gazi) de Allah'a ibâdet (yolun) da dünyayı (bir baştan bir başa) kateden kimse gibidir. Şüphesiz Allah (Azze ve Celle), ruhları almak görevini ölüm meleğine — Azrail'e — vermiştir. Ancak deniz şehidini bu hükmün dışında tutmuştur. Çünkü deniz şehidlerinin ruhlarını bizzat Allah alır. Ve Allah, kara şehidinin bütün günahlarını bağışlar, yalnız borç (unu ödememe) günahını bağışlamaz. Deniz şehidinin de tüm günahlarını ve borç (unu ödememe) günahını bağışlar.»

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Eğer dünya (nın ömrün) den yalnız bir gün (bile) kalsa, benim ehli beytim'den bir adam Deylem dağına ve Kostantiniyye'ye (İstanbul) a mâlik oluncaya (yâni fethedinceye) kadar Allah (Azze ve Celle) o günü uzatacaktır.» Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedinde Kays bin er-Rabi bulunur. Bu raviyi Ahmed, İbnü'l-Medeni ve başkaları zayıf görmüşlerdir. Ebu Hatim de: O, kuvvetli olmamakla beraber dürüsttür, demiştir. EI-İcli de: O, hadisle tanınan, rivayetinde çok doğrudur, demiştir. İbn-i Adiy de: Onun rivayetleri doğrudur ve hakkında söylenen söz, rivayetlerinde bir beisin olmamasıdır, demiştir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes bin Mâlik (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Dünyanın etrafını fethetmek siz (müslümanlara) nasib kılınacak ve Kazvîn denilen belde siz (müslümanlar) a fethedilecektir. Kim o beldede kırk gün veya kırk gece rıbât eder (yâni düşmana karşı bekler) ise o kimse için cennet'te, üstünde yeşil bir zeberced taşı bulunan altından mamul bîr sütun üzerine kurulu ve kırmızı yakut taşlarından yapılan bir kubbe (köşk) vardır. O kubbenin altından mamul yetmiş bin kapı kanadı bulunur. Her kapı kanadının başında Hurü'l-İyn denilen bir zevce vardır.» Not: Zevaid'de bu hadisin senedinin zayıf raviler zincirinden ibaret olduğu belirtilmiştir. Buna ait gerekli bilgi izah bölümünde verilecektir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Muâviye bin Câhime es-Selemî (r.a.)'den; şöyle demiştir: Ben, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanına gelerek: — Yâ Resûlallah! Allah rızâsını ve âhiret mutluluğunu dileyerek seninle beraber cihâda cidden niyetlenmişimdir. dedim. Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Bağışlanasın. Annen hayatta mıdır?» buyurdu. Ben: Evet, dedim. Resûl-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) : «Geriye dön de annene itaat, iyilik et» buyurdu. Sonra ben Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e diğer taraftan giderek: Ya Resûlallah! Ben Allah'ın rızâsını ve âhiret mutluluğunu dileyerek seninle beraber cihâd etmeye cidden niyetlenmişimdir, dedim. Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Bağışlanasın. Annen hayatta mı?» diye sordu. Ben: Evet, Yâ Resûlallah, dedim. Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «O halde sen annenin yanına geri dön ve ona itaat et» buyurdu. Sonra ben Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in önüne çıkıp: Ya Resûlallah! Ben Allah'ın rızasını ve âhiret mutluluğunu dileyerek seninle beraber savaşa çıkmaya gerçekten niyetlendi idim, demiş. Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem); «Vah sana, vah sana. Annen hayatta mı? diye sordu. Ben: Evet. Yâ Resûlallah, dedim. Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) : «Allah seni yarlığasın. Sen annenin ayağına sarıl. Çünkü cennet oradadır» buyurdu. ,.. Muâviye bin Câhime es-Selemî (r.a.)'dan yapılan (diğer bir) rivayete göre Câhime, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanına gitmiş ve bunun mislini anlatmıştır. Ebu Abdillah İbn-i Mâcete dedi ki: Bu Câhime, Huneyn (savaşı) günü Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i ayıplayan Abbâs bin Mirdas es-Selemî'nin oğlu olan Câhime'dir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abdullah bin Amr (bin el-Âs) (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre: Bir adam Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanına gelerek: Ya Resûlallah! Ben Allah'ın rızâsını ve âhiret mutluluğunu dileyerek seninle cihâda gitmek niyetiyle geldim. Ve (and olsun ki) Babam ve annem (gelişim nedeniyle) ağlamakta oldukları halde ben geldim, dedi. Resûl-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «O halde sen onların yanına geri git de onları ağlattığın gibi güldür» buyurdu

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Musa (el-Eş'arî) (r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e, kahramanlık için savaşan adam, hamiyyet (yâni taassub ve yakınlarını desteklemek) niyetiyle savaşan adam ve gösteriş amacıyla savaşan adamın durumu (hakkında ne buyuruiur? diye) soruldu. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Kim yalnız tevhîd kelimesinin izzeti, yücelmesi için cihâd ederse sadece o kimsenin cihâdı Allah yolundadır» buyurdu

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Acemlerden bir âzadlı olan Ebû Ukbe (r.a.)'den; Şöyle demiştir: Ben Uhud (savaşı) günü Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in beraberinde savaşa katıldım. (Savaşta) müşriklerden bir adamı vurdum ve :Bu darbeyi benden al, ben fârisî gencim, dedim. Sonra bu olay Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e ulaştı. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (bana: «Niçin sen: Bu darbeyi benden al, ben ensârî gencim, demedin» buyurdu)

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abdullah bin Amr (bin el-Âs) (r.a.)'den; Şöyle demiştir: Ben, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i şöyle buyururken işittim: «Allah yolunda savaşıp da ganimetle (ve sağlıkla) dönen her gâzî grubu (âhiret) ecrinin üçte ikisini dünyada almış olurlar. Eğer hiç ganimet elde edemezlerse (âhiret) ecirleri tam olur.»

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Urve el-Bârikî (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Hayır, atın alnına dökülen saçlarında kıyamet gününe kadar düğümlüdür. »

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abdullah bin Ömer (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: «Atın alnına dökülen saçlarında kıyamet gününe kadar hayır düğümlüdür.»

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Atın alnına dökülen saçlarında kıyamet gününe kadar hayır vardır veya düğümlüdür (Râvî Süheyl: Bunda ben tereddüd ediyorum, demiştir.) At, (sahiplerinin durumlarına göre) üç nevidir: Şöyle ki, at bâzı kimseler için sırf sevabtır, bâzı kimseler için de (fakirliğe karşı) bir perdedir. Bâzılarının da boynunda bir vebaldir. At, kendisi için sırf sevab olan kişi, o kimsedir ki, atı Allah yolunda (cihad için) edinir ve (savaşa) hazırlar. Artık at karnına dâhil ettiği her (yiyecek ve içecek) şeye karşılık sahibi için bir sevab yazılır. Sahibi onu bol otlu geniş bir sahada otlatırsa, atın yediği her şeye karşılık onun için bir ecir yazılır. Ve sahibi onu akar bir nehirden suvarırsa, atın karnına dâhil ettiği her su damlasına karşılık onun için bir ecir olur. (Hattâ, atın idrarlarında ve gübrelerinde olan sevabı da anlattı.) Ve eğer at şahlanarak (ön ayaklarını kaldırıp) neş'e ile bir veya iki tur koşsa, attığı her adım karşılığında sahibi için bir ecir yazılır. At kendisi için (fakirliğe karşı) bir perde olan kişi, o adamdır ki, (geçimini sağlamakla) şerefini, iffetini korumak ve güzel rızık yemek maksadıyla at edinir ve atların sırtlarına ve karınlarına âit hakkını onların darlık ve genişlik (zamanların) da unutmaz. At kendisinin boynunda bir vebal olan kimseye gelince, bu da o kimsedir ki, böbürlenmek, taşkınlık etmek, kibirlenmek ve halka karşı riyakârlık için at edinir. İşte, boynunda atın vebal olduğu adam böyle olan kimsedir.»

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Katâde el-Ensârî (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle.buyurmuştur: «Atın en hayırlısı, yağız, alnında ufacık beyaz nişan bulunan, ayaklarında beyazlık olan, burnu ve üst dudağı beyaz ve sağ ön ayağı mutlak (nişansız) attır. Eğer yağız olmazsa, bu alâmetti doru at (da hayırlıdır.)»

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Hureyre (r.a.)'den; Şöyle demiştir: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem). atın şikâl (yâni ayağındaki çapraz seki) den hoşlanmazdı

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Temîm ed-Dârî (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den şöyle buyururken işittim, demiştir: «Kim Allah yolunda (savaşmak için) bir at (edinip) bağlar, sonra onu kendi eliyle yemlerse, her yem tanesine karşılık o kimse için bir hasene (sevab) olur.» Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedinde Muhammed, babası Ukbe ve dedesi bulunur. Bunlar meçhill kimselerdir. Muhammed'in dedesinin ismi de belirtilmemiştir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Muâz bin Cebel (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; kendisi Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den şu hadîsi işitmiştîr: «Müslüman bir adam Allah Azze ve Celle yolunda bir dişi devenin iki sağımı arasındaki süre kadar savaşırsa o kimse için cennet (e Allah'ın ikramıyla girmesi) vâcib olur.»

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes bin Mâlik (r.a.)'den; Şöyle demiştir: Ben bir savaşta hazır bulundum. Abdullah bin Revaha (r.a.) (kâfirlerle savaşırken) şöyle dedi: Yâ nefsim! Seni uyarıyorum. Ben, seni cennet (e girmeye sebep olan savaş) tan hoşlanmaz olarak görüyorum. Allah'a yemin ederim ki, sen ya itaatkâr (uysal) olarak (savaşmak suretiyle) muhakkak cennete gireceksin ya da şüphesiz buna zorlanacaksın. Not: Zevllld'de şöyle denilmiştir: Bunun senedi hasendir. Çürikü ravİ Deylem bin Gazvan hakkında ihtilaf vardır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Amr bin Abese (r.a.)den; Şöyle demiştir: Ben (bir kere) Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanına vararak; Ya Resûlallah! Cihâd'ın hangisi efdaldir? diye sordum. Buyurdular ki: «Kanı dökülen ve iyi cins atı yaralanan mücâhid (in cihâdı en üstün cihaddır).» Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Ravi Muhammed bin Zekvan zayıf olduğu için bunun senedi zayıftır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Allah yolunda yaralanan her yaralı — Allah kendi (rızâsı) uğrunda yaralanan kişiyi herkesten ziyâde bilendir ya — kıyamet gününde, yarası yaralandığı günkü vaziyette (kan fışkırıyor halde) gelir: Rengi kan rengi, fakat kokusu misk kokusu.» Not: Bunun senedinin sahih olduğu, Zevaid'de bildirilmiştir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abdullah bin Ebî Evfâ (r.a.)'dan; Şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (Hendek savaşı günü) Ahzâb (yâni düşmanlar) aleyhine dua ederek şöyle buyurdu: «Ey Kur'an'ı gönderen, düşmanlarla hesabı hızlı olan Allah! (Medine önünde toplanan) Ahzâbı sen dağıt. Allahım! Onların topluluklarını sen hezimete uğrat ve irâdelerini sen sars (ki yerlerinde tutunamasmlar).»

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Sehl bin Huneyf (bin vâhib) (r.a.)'den rivâyet edildiğine göre; Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: «Kim şehîd olarak ölmeyi Allah'tan içtenlikle dilerse, yatağı üzerinde bile ölse Allah onu şehîdlerin makamlarına ulaştırır.»

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in huzurunda şehîdIerden söz edildi. Bunun üzerine Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Yeryüzü şehidin kanından kurumadan önce (hurilerden) iki karısı bitkisiz, geniş bir arazide (emzikli) yavrularını gaybeden (sonra aniden bulan) iki süt anne gibi ve her birinin elinde dünyadan ve dünyadaki bütün şeylerden hayırlı birer kat cennet elbisesi bulunduğu halde hızla ona koşuşurlar.» Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bu hadisin senedi zayıftır. Çünkü ravi Hilal bin Ebi Zeyneb zayıftır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

El-Mıkdâm bin Madîkerib (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: «Allah katında, şehîd için altı haslet vardır: Dökülen ilk kanı ile beraber günahları bağışlanır, cennetteki mevkii kendisine gösterilir, kabir azabından korunur, en büyük korkudan emin olur, îman hüllesi (elbisesi) kendisine giydirilir, Huru'l-îyn ile evlendirilir ve akrabalarından yetmiş (müslüman) insan hakkında şefaat etmesi kabul olunur.»

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Câbir bîn Abdillah (r.a.)'dan; Şöyle demiştir: (Babam) Abdullah bin Amr bin Haram {r.a.), Uhud (savaşı) günü şehîd edilince Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (bana): «Yâ Câbir! Allah Azze ve Celle'nin babana söylediği sözü sana haber vermiyeyim mi?» diye sordu. Ben: Evet, (bildir) dedim. Resûl-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: «Allah, hicâb (perde) ardından olmaksızın (şehidlerden) hiç kimse ile katiyen konuşnıamıştir. Ve (lâkin) babanla perdesiz ve doğrudan doğruya (elçisiz olarak) konuştu ve ona: Ey (sevgili) kulum! Benden ikram iste, sana vereyim, buyurdu. Baban (da): Ya Rabbim! (Arzum şudur: Beni diriltirsin, ben de ikinci defa senin uğrunda şehîd edilirim, dedi. Allah : İnsanların dünya'ya hiç dönmeyecekleri hükmü şüphesiz benim tarafımdan önceden verilmiştir, buyurdu. Baban: Yâ Rabbî! O halde (bizim durumumuzu) arkamda kalanlara ulaştır (bildir), dedi. Bunun üzerine Allah (Azze ve Celle): وَلاَ تَحْسَبَنَّ الَّذيْنَ قُتِلُوا في سَبيلِ اللهِ أَمْوَاتاً [Al-i İmran 169] ayetini(n tamamım) indirdi.»" Meali şöyledir: “Fakat Allah yolunda öldürülenleri ölüler sanmayın. Hayır onlar diridir. Rableri katında rızıklanmaktadırlar.” BU HADİS MÜKERRERDİR DİĞERİ İÇİN TIKLA

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Mesrûk (r.a.)'den rivayet edildiğine göre Allah'ın; وَلاَ تَحْسَبَنَّ الَّذيْنَ قُتِلُوا في سَبيلِ اللهِ أَمْوَاتاً بَلْ أَحْيَاءً عِنْدَ رَبِّهِمْ يُرْزَقُون [Al-i İmran 169] âyetinin mânâsı hakkında (sorulan bir soru üzerine) Abdullah (bin Mes'ûrî) (r.a.) şöyle demiştir: Bilmiş olunuz ki şüphesiz biz bunu Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e sorduk. Bunun üzerine (Resûl-i Ekrem) (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: «Şehîdlerin ruhları yeşil kuşlar gibidir, hangi cennette dilerlerse orada rıziklanırlar. Sonra Arş'a asılı kandillere dönerler. Onlar bu durumda iken senin Rabb'in ansızın onlara bir bakışla bakar ve onlara: (Başkaca) dilediğinizi benden isteyiniz, buyurur. Onlar: Ey Rabb'ımız! Hangi cennette istersek orada rızıklandığımız halde senden ne isteyeceğiz? diye (hiç bir ihtiyaçlarının olmadığını beyânla) cevab verirler. (Allah dileklerini üç kez sorar) Onlar (bir şey) istemedikçe bırakılmayacaklarını (yâni mutlaka bir dilekte bulunmalarının istendiğini) görünce: (Ey Rabb'ımız!) Senin yolunda (bir kez daha) şehîd edilmemiz için senden ruhlarımızı cesedlerimize iade edip dünyaya gönderilmemizi istiyoruz derler. Allah onların bundan başka hiç bir şey istemediklerini görünce, onlara artık bir şey sorulmaz.»

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Hureyre (r.a.h)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Şehîd, öldürülme (acısın) dan, ancak sizden birisinin çimdiklenmeden bulduğu acı gibi bir şey bulur.» Diğer tahric: Bu hadisi ayrıca Nesai, İbn Hibban ve Tirmizi Fedailu’l-Cihad’da tahric etti ve Hasen Sahih Ğarib’tir dedi

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Câbir bin Atik- (bin Kays) (r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Kendisi (bir ara) hastalandı. Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de kendisini hastalığı dolayısıyla ziyaret etti. Bu esnada kendisinin aile ferdlerinden biri: Biz onun vefatının Allah yolunda şehid edilmek suretiyle olmasını cidden umuyorduk, dedi. Bu söz üzerine Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «O zaman (yâni sandığınız gibi şehidlik ancak cihadda öldürülmekten ibaret olunca) ümmetimin şehidîeri şüphesiz azdır. Allah yolunda öldürülmek şehîdliktir. Veba hastalığıyla ölen şehîddir, cümu ile (yâni hâmile iken) ölen kadın şehîddir ve suda boğulan, ateşte yanarak ölen ve mecnûb (yâni zâtü'l-cenb hastalığıyla) ölen kimseler de şehîddirler.» buyurdu

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (sahâbîlerine): «Şehîd hakkında siz kendi aranızda ne dersiniz?» diye sordu. Onlar: (Şehidlik) Allah yolunda öldürülmektir, dediler. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «O zaman benim ümmetimin şehîdleri cidden azdır. Kim Allah yolunda (cihadda) katledilirse, o kimse şehîddir. Kim Allah yolunda ölürse o kimse şehîddir. Karın hastalığıyla ölen kimse şehîddir ve veba hastalığıyla ölen kimse şehîddir,» buyurdu. Süheyl dedi ki: Ubeydullah bin Mıksem, Ebû Salih'ten bana rivayet etti ve rivayetinde; "Suda boğulan da şehîddir" ilâvesinde bulundu

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes bin Mâlik (r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) fetih günü, başında miğfer olduğu halde Mekke'ye girdi

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Sâib bin Yezîd (r.a.)'den şöyle demiştir: İnşâallah Tealâ, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Uhud (savaşı) günü iki zırh (elbise) almış, bana öyle geiiyor ki bunları üst üste giymiştir. Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bu hadisin isnadı Buharl'nin şartı üzerine sahihtir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Süleyman bin Habîb (r.a.)'den; Şöyle demiştir: Biz (bir gün Humus'ta) Ebû Ümâme (r.a.)'ın yanına girdik. Kendisi, kılıçlarımızda gümüşten bir parça süs görünce kızdı ve: (And olsun ki) kılıçlarının süsü altından ve gümüşten olmayıp kalay, demir ve sırım olan bir cemâat (ki Nebi (Aleyhi's-salâtü ve's-selâm)'ın sahâbîleridir) bir çok fetihleri başardılar, dedi. Ebü'l-Hasan el-Kattân dedi ki: El-Alâbî, (bir nevî) sinirdir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

(Abdullah) bin Abbâs (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Zü'l-Fakar (isimli) kılıcını Bedir (savaşı) günü ganimet hissesinden fazla olarak almıştır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ali bin Ebî Tâlib (r.a.}den; Şöyle demiştir: Müğîre bin Şu'be (r.a.), Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile beraber savaşa gittiği zaman beraberinde bir mızrak taşıyordu ve savaştan döndüğü zaman başkası onun için taşısın diye mızrakını yere atıyordu. Sonra Ali (bin Ebi Tâlib bir gün) kendisine dedi ki: Ben bu durumu Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e muhakkak anlatacağım. (Sonra Ali anlatınca) Resûl-i Ekrem: «(Ey Müğîre öyle) yapma. Çünkü sen (öyle) yaparsan yere attığın mızrak, yitik mal olarak kaldırılmaz» buyurdu. Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedinde Ebu'I-Halil bulunur. Bu adam, Abdullah bin Ebi'l-Halil'dir. İbn-i Hibban onu sıkalar arasında anmıştır. Buhari de: Onun rivayeti başka ravilerce teyid edilmemiştir, der. seneddeki ravilerden Ebu İshak ise tedIisçidir ve ömrünün sonlarında hafızası zedelenmiştir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ali (r.a.)'den; Şöyle demiştir: (Bir gün) Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in elinde bir arabî yay vardı. Resûl-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (bu arada) bir adam'ın elinde fârisî bir yay gördü ve adama: «Şu (elindeki yay) nedir? Onu atıver», buyurdu ve (mübarek elindeki yaya işaretle) «Sizler bunu, bunun benzerlerini ve mızraklar edininiz. Çünkü Allah şüphesiz bunlarla sizler için dini geliştirir ve sizleri beldelerde yerleştirir.» Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedinde Abdullah bin Bişr Ciyani bulunur. Onu Yahya bin el•Kattan ve başkası zayıf saymışlardır. İbn•i Hibban da onu sika'lar rasında anmış fakat iyi etmemiştir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ukbe bin Amir el-Cüheni (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: «Allah, bir ok (un kâfirlere atılması) sebebiyle üç (müslüman) kişiyi şüphesiz cennete dâhil edecektir: Onu sevab niyetiyle yapan san'atkârını, atıcısını ve atıcısına yardımcı olanı.» Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyie de buyurmuştur: «Ok atınız ve bininiz. Ok atıcılığınız biniciliğinizden bana daha sevimlidir. Müslüman adamın eğlendiği her eğlence bâtıldır (sevabsızdır), ancak yayı ile ok atması, atını eğitmesi ve zevcesiyle oynaşması bu hükmün dışındadır. Çünkü bunlar hak (sevablı eğlenceler) dendir.»

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Amr biri Abese (r.a.)'den; Şöyle demiştir: Ben, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den şöyle buyururken işittim: «Kim (Allah yolunda savaşırken) düşmana bir ok atar da oku düşmana ulaşırsa (hedefe) isabet etsin veya etmesin o oktun sevabı) bir köle (yi âzadlama) sevâbma eşittir.»

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ukbe bin Âmir el-Cühenî (r.a.)'den Şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem); «Siz de düşmanlarınıza karşı gücünüzün yettiği kuvveti hazırlayınız» âyetini minber üzerinde okurken üç kez: «İyi biliniz ki (bu devirde) kuvvet de ok atmaktır» buyurdu. Bunu kulağımla işittim

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ukbe bin Âmir el-Cühenî (r.a.h)'den; Şöyle demiştir: Ben, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den işittim, şöyle buyurdu: «Kim ok atıcılığı öğrenip de sonra terkederse bana isyan etmiş olur.»

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

(Abdullah) bin Abbâs (r.a.)'dan; Şöyle demiştir: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (bir kere Eslem kabilesinden) ok atan bir cemâatin yanına uğradı da: «Ey İsmail oğulları ok atmaya devam ediniz. Çünkü babanız (İsmail Peygamber) de (mehâretli) bir ok atıcı idi» buyurdu. Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir. Bu hadisin senedi sahihtir. Buhari bu hadisi Seleme bin el-Ekva (r.a.)'den rivayet etmiştir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

El-Hâris bin Hassan (r.a.)'den; Şöyle demiştir: Ben Medîne-i Münevvere'ye geldim. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i minber üzerinde ayakta iken gördüm. Bilâl da O'nun önünde ayakta idi, bir kılıç kuşanmıştı. Bir de siyah bir bayrak gördüm ve bu (bayraklı adam) kimdir? diye sordum. Dediler ki: Bu, Amr bin el-Âs'dır, bir savaştan geldi

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Câbir bin Abdillah (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) fetih günü beyaz sancaklı olarak Mekke'ye girdi

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

(Abdullah) bin Abbâs (r.a.)'dsn rivayet edildiğine göre: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in bayrağı siyah ve sancağı beyaz idi

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Bekr-i Sıddîk'ın kızı Esma' (r.anha)'dan rivayet edildiğine göre: Kendisi yenlerinde ve yakasında bulunan düğmeleri dîbâc (denilen ipek kumaş) tan mamul bir cübbeyi çıkardı ve: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) düşmanla savaştığı zaman bunu giyerdi, dedi

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ömer (bin el-Hattâb) (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre: Kendisi, dört parmak mikdarı hâriç, ipek ve dibâc (denilen ipek kumaş) tan menederdi ve: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bizi bundan menederdi, dedi

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Amr bin Hureys (r.a.)'den; Şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (mübarek) başında bir siyah sarık olduğu, sarığın iki tarafını (ucunu) omuzları arasında sarkıttığı vaziyette sanki (hâlâ) gözlerimin önündedir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Câbir (bin AbdiIIah) (r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), (mübarek) başında siyah sarık olduğu halde (fetih günü) Mekke'ye girdi

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Hârice bin Zeyd (bin Sabit) (r.a.)'den; Şöyle demiştir: Ben bir adamı, "Kişi savaşa gider de savaş (seferi esnas)ında alım satım eder ve ticâret yapar (Bunun hükmü nedir)? sorusunu babama sorarken gördüm. Bu soru üzerine babam adama dedi ki: Biz Tebûk (savaşın) da Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in beraberinde idik, (mal) satın alır ve (mal) satardık ve Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bizi görüyordu da bizi (bu işten) men etmiyordu. Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Ravilerden All bin Urve el-Barik! ile Süneyd bin Davud zayıf oldukları için bu hadisin senedi zayıftır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Muâz bin Enes (el-Cühenî) (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: «(And olsun ki) Allah yolunda cihâda giden birisini uğurlayıp da sabahtan öğleye veya öğleden akşama kadar olan zamandan bir sürece onun eşyasına nezâret etmem bana dünyadan ve dünyadaki bütün şeylerden daha sevimlidir.» Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedinde İbn-! Lehia ve onun şeyhi Zebban bin Faid vardır. Bunların ikisi de zayıftır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Hureyre (r.a.)'den; Şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (bir kere) beni uğurladı da bana şöyle buyurdu: «Seni, kendisine emânet edilen şeyler zayi olmayan Allah'a emânet ediyorum.» Not: Bunun senedinde İbn-i Lehia'nın bulunduğu, Zevaid'de bildirilmiştir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

(Abdullah) bin Ömer (r.a.)'dan; Şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) seriyyeleri (savaşa) uğurladığı zaman giden (asker) e şöyle buyururdu: «Senin dinini, emânetini (yâni geride bıraktığın şeyleri) ve amelinin sonuncularını Allah'a emânet ediyorum.»

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes bin Mâlik (r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Eksem bin el-Cevn el-Huzâî (r.a.)'e şöyle buyurmuştur: «Yâ Eksem! Kavminden başka kavimlerle beraber (kâfirlerle) savaş ki huyun güzelleşsin ve arkadaşların yanında kıymetli olasın. Yâ Eksem! (Yolculukta) arkadaşların en hayırlısı dört (kişi)dir, seriyye (askerî müfreze) lerin en hayırlısı dört yüz (kişilik) tir ve ceyş (büyük askeri birlik) Ierin en hayırlısı dört bin (kişilik) tir. On iki bin (kişilik askerî kuvvet) azlık nedeniyle mağlûp edilemeyecektir.» Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedinde Abdülmelik. bin Muhammed es-San'ani ve Ebu Seleme el-Amili bulunur. Bunlar zayıftır. Suyfıti de, İbn-i Ebi Hatim'in şöyle dediğini nakletmiştir: Babamdan şunu işittim: El-Amin, terkedilmiş, hadisi de batııdır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Berâ bin Âzib (r.a.)'den; Şöyle demiştir: Biz (sahâbîîer) Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)in Bedir günü (savaşa katılan) arkadaşlarının Tâlût ile beraber nehri geçen arkadaşlarının sayısı gibi üç yüz on küsur olduğunu anlatırdık. Tâlût ile beraber (nehri) yalnız mu'min olan geçti

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in sahâbîsi Ebü'I-Verd (Harb el-Mâzinî) (r.a.)'den; Şöyle demiştir: (Düşmana) rastlarsa kaçar ve (savaşsız olarak) ganimet elde ederse elde ettiği ganimette hiyânet eder durumdaki seriyye'den uzak durunuz (Yâni böyle bir seriyyeye katılmayınız)

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Hülb (et-Tâî) (r.a.)'den; Şöyle demiştir: Ben, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e hıristiyanların yemeğini (yemenin hükmünü) sordum. Resûl-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: «Her hangi bir yemekten dolayı sakın kalbine şüphe girmesin (Aksi takdirde) yemek hususunda Hristiyanlara benzersin.»

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Sa'Iebe el-Hüşenî (r.a.)'den; §öyle demiştir: Ben, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanına gelerek: Yâ Resûlallah! Müşriklerin tencerelerinde yemek pişiriyoruz, diyerek bunun hükmünü sordum. Resûl-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Onların tencerelerinde pîsirmeyiniz,» buyurdu. Ben; Eğer onların tencerelerine muhtaç olup da başka kab bulamazsak? diye sordum. Resûl-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «O takdirde onların tencerelerini güzelce yıkayınız. Sonra yemeğinizi pişirip yiyiniz,» buyurdu

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Âişe (r.anha)'dan rivayet edildiğine göre Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Biz hiç bir müşrikten şüphesiz yardım istemeyiz,» buyurdu. (Râvî) Ali kendi rivayetinde dedi ki: (Râvi) Abdullah'ın babası Yezîd veya Zeyd'dir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Âişe (r.anha)'dan rivayet edildiğine göre; Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Harb hiledir,» buyurmuştur

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

(Abdullah) bin Abbâs (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre; Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Harb hiledir.» buyurmuştur

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Zerr(-i Ğifârî) (r.a.)'den rivayet edildiğine göre : Kendisi yemin ederek şöyle demiştir: ''Hiç şüphesiz karşı karşıya gelen iki toplulukta size bir ayet, bir işaret ve ibret vardır. Onlardan biri Allah yolunda savaşıyordu, öbürü de kafirdi ve karşılarındakini göz kararıyla kendilerinin iki katı görüyorlardı. Allah da gönderdiği yardımla dilediğini destekliyordu. Gören gözleri olanlar için elbette bunda apaçık bir ibret vardır.'' [Al-i İmran 13] âyeti Bedir (savaşı) günü şu altı kişilik topluluk hakkında indi: Bunlar Hamza bin Abdilmuttalib, Ali bin Ebî Tâlib, Ubeyde bin el-Hâris (r.a.) ile (hasımları olan) Utbe bin Rebîa, Şeybe bin Rebîa ve el-Velîd bin Utbe'dir. Bunlar Bedir (savaşı) günü din uğrunda cedelleştiler

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Seleme bin el-Ekva (r.a.)'den; Şöyle demiştir: Ben (bir kere kâfir) bir adamla savaşıp onu öldürdüm. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onun selebini (beraberindeki eşyasını) bana verdi. Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedi sahih olup ravileri sıka zatlardır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Katâde (r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Kendisinin Huneyn (savaşı) günü öldürdüğü (kâfir) bir maktulün selebini (yâni beraberindeki eşyayı) Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kendisine vermiştir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Semüre bin Cündüb (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Kim (bir kâfiri) öldürürse seleb (yâni o kâfirin beraberindeki eşya) o kimseyedir.» Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedinde Süleyman bin Semüre bin Cündüb bulunur. İbn-i Hibban onu sika zatlar arasında anmıştır. İbnü'l-Kattan da: Onun hali mechuldur. demiştir. Senedin kalan ravileri güvenilir zatlardır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Es-Sa'b bin Cessâme (r.a.)'den; Şöyle demiştir: (Bir kere) Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e müşrik (muhârib)Ierden aile sahibi olanlara (İslâm mücâhidleri tarafından). geceleyin baskın düzenleniyor ve (bu arada ayırd edilemeyerek) onların kadınları ve erginlik çağına varmamış çocukları da isabet alıyor (yaralanıyor, öldürülüyor), diye soru soruldu. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Onlar da müşrikler (toplumun) dandır» buyurdu

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Seleme bin el-Ekva' (r.a.)'den; Şöyle demiştir: Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), hayatta iken biz Ebû Bekir (r.a.)'ın kumandasında Hevâzin savaşına gittik ve Benî Fezâre kabilesine ait bir suya varıp gecenin sonunda konakladık. Nihayet fecir zamanı olunca onlara yaygın bir baskın yaptık. Sonra biz başka bir su sahibi olan ailelerin olduğu yere vardık. Bunlara da geceleyin baskın yapıp dokuz veya yedi aşiret olan bunları da öldürdük

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

ibn-i Ömer (r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (Mekke'nin fethi seferinde) yolda öldürülmüş bir kadın cesedini buldu. Bunun üzerine kadınları ve ergenlik çağına varmamış çocukları öldürmeyi yasakladı

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Hanzala el-Kâtib (r.a.)'den; Şöyle demiştir: Biz (bir kere) Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in beraberinde bir savaşa gittik. Sonra başında halkın toplandığı öldürülmüş bir kadın cesedine uğradık. Halk Resûl-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) için dağıldı. Sonra Resûî-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Bu kadın savaşanlar içinde savaşmış değildi», buyurdu. Sonra bir adama: «Hâlid bin el-Velîd'e git ve ona de ki: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) sana emrederek diyor ki: Sakın hiç bir kadını ve (savaştan başka iş için) kiralanan hiç bir adamı öldürme.» ... Rebâh bin er-Rebî (r.a.) de Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den bunun mislini rivayet etmiştir. Ebû Bekir bin Şeybe dedi ki: Sevrî kendi rivayetinde yanılıyor

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Usâme bin Zeyd (r.a.)'dan: Şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) beni (bir askerî kuvvet başında) Übnâ denilen bir köye göndererek; «Sabah('ın erken saatlerinde aniden) Übnâ köyüne var (baskın yap)- Sonra (evlerini, ekinlerini ve ağaçlarını) yaktır,- buyurdu

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

İbn-İ Ömer (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (muhasara esnasında) Benî Nadîr'in yaş hurma ağaçlarını (savaş gereği olarak) yaktırdı ve kestirdi. Bu mıntıka, (Benî Nadîr'in hurmalığı olan) Büveyre (denilen mevkî)dir. Bunun üzerine Allah (Azze ve Celle); (İnkarcı kitâb ehlinin yurtlarında) herhangi hurma ağacını kestinizse veya kökleri üzerinde dikili bıraktınızsa (bu hareketiniz) Allah'ın izniyledir ve fâsıkları perişan etmek içindir," [Haşr 5] âyetini indirdi

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

İbn-i Ömer (r.a.)'dan; Şöyle demiştir: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (muhasara esnasında) Beni Nâdir'in yaş hurma ağaçlarını (savaş gereği olarak) yaktırdı ve kestirdi. Onların (durumunu dile getiren Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in şâiri Hassan bin Sabit (r.a.);Beni Nadir yahüdîlerinin hurmalığı olan) el-Buveyre (mevkiin)deki yaygın olan yangın (mu'min olan) Kureyş eşrafına kolayca gerçekleşti" şiirini bu olay hakkında söyledi

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Seleme bin el-Ekva (r.a.)'dan; Şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hayatta iken biz Ebû Bekir (r.a.l'in beraberinde (yâni emrinde) Hevâzin (kabilesi) savaşına gittik. (Kumandanımız) Ebû Bekir Benî Fezâre (kabilesin) den olup Arabların en güzellerinden bir genç kızı bana ganimet payımdan ayrı olarak verdi. Kızın üstünde eski bir kürk vardı. Ben Medîne-i Münevvere'ye gelinceye kadar kızın elbisesini açmadım (yâni ona hiç yaklaşmadım). Sonra Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) çarşıda bana rastladı ve yemin ederek: O kızı bana hibe et, buyurdu. Ben de kızı O'na hibe ettim. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) o kızı göndererek? Mekke'de esîr tutulan müslümanları serbest bıraktırmak için onu fidye olarak verdi. Daha geniş hali: Müslim, cihad; Ebu Davud, cihad da geçmektedir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

(Abdullah) bin Ömer (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre: Kendisinin bir atı (düşman tarafına) gitmiş ve (savaşçı) düşman atı yakalamıştı. Sonra müslümanlar düşmanı mağlûb etmiş (ve at da ganimet meyânında geri getirilmiş) ti. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in zamanında atı kendisine iade edilmiştir. Ibn-i Ömer: Ve kendisinin bir kölesi kaçarak Rumlara iltihak etmiş ve sonra müslümanlar Rumları mağlûb edince Hâlid bin el-VeIıd (r.a.) köleyi kendisine iade etmiş. Bu (olay) Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in vefatından sonra olmuş, demiştir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Zeyd bin Hâlid el-Cühenî (r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Hayber (savaşın) da Eşca' (kabilesin) den bir adam öldü. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (mücâhidlere): «Arkadaşınızın cenaze namazını siz kılınız,» buyurdu. (Adam'ın hâlini bilmedikleri için) sahâbîler bu duruma şaştılar ve (üzüntüden) yüzleri değişti. Sonra Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), sahâbîlerinin vaziyetlerini görünce: «Sizin arkadaşınız, Allah yolunda ganimet malından çalmıştır» buyurdu. (Hadîsin râvisi) Zeyd demiştir ki: Bunun üzerine sahâbîler adam'ın eşyasında arama yaptılar. Yahudilerin boncuklarından iki dirhem (bile) etmeyen boncuklar buldular

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abdullah bin Amr (bin el-Âs) (r.a.)'dan; Şöyle demiştir: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in (yol) ağırlığı (eşyası) üzerinde bekçilik eden, Kerkere isimli bir adam vardı. Bu adam (bir gün) öldü. Ölümünden sonra Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Bu adam cehennemdedir,» buyurdu. Sahâbîler (bunun sebebini öğrenmek için) gidip baktılar ve adamın üstünde ganimet malından çaldığı bir elbise veya bir abâ buldular

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ubâde bin es-Sâmit (r.a.tj'den; Şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Huneyn (savaşı) günü ganimet malından bir devenin yanında bize namaz kıldırdı. Namazdan sonra deveden bir tüy alıp mübarek iki parmağı arasına koydu. Sonra (cemaate hitaben): «Ey insanlar! Şüphesiz bu (tüy taneciği bile) sizin ganîmetlerinizdendir. (Artık) ipliği, iğneyi, bundan değerli olanı ve bundan değerce düşük olanı ödeyiniz. Çünkü ganimet malından bir şey çalmak kıyamet günü sahibine şüphesiz bîr utançtır, bîr ayıptır ve bir ateştir», buyurdu. Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bu hadisin senedinde İsa bin Sinan bulunur. İbn-i Main onun hakkında muhtelif sözler söylemiş ve: Onun hadisi gevşektir, kuvvetli değildir. Bir kavle göre zayıftır ve diğer bir kavle göre rivayetin. de bir beis yoktur, demiştir. İbn-i Hibban ise onu sıka (güvenilir) raviler arasında anmıştır. Senedin 'kalan ravileri sıka zatlardır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Habîb bin Mesleme (r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (ganimetten) beşte bir hisse (yi çıkardık) dan sonra (kalanın) üçte birini nefel olarak mücâhidlere verdi

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ubâde bin es-Sâmit (r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) savaş seferinin başlangıcında (bir müfrezenin kazandığı ganimetin) dörtte birini ve savaş dönüşünde (bir müfrezenin kazandığı ganimetin) üçte birini nefel olarak (o müfrezeye) verdi

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Amr bin Şımyb'in dedesi (Abdullah bin Amr bin Âs) (r.a.)'den; Şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in vefatın) dan sonra nefel (yâni mücâhid'e hissesinden fazla bir şey vermek) yoktur. (Mücâhid) müslümanların kuvvetlileri (kazandıkları ganimetleri) zayıflarına (da hisseleri nisbetinde) verirler. Not: Bu hadisin senedinin hasen olduğu Zevaid'de belirtilmiştir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

(Abdullah) bin Ömer (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Haybcr (savaşı) günü (ganimet malından) suvârî'ye üç sehim verdi: At için iki sehim ve adam için bir sehim (tâyin etti)

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abi'l-Lahm'ın âzadlı kölesi Umeyr (r.a.)'dan: Şöyle demiştir: Ben köle iken efendimle beraber Hayber savaşına katıldım. Fakat ganimetten benim için sehim verilmedi de bana eşyanın en adîlerinden bir kılıç verildi. Ben o kılıcı kuşandığım zaman (boyumun kısalığından veya yaşımın küçüklüğünden) kılıcı yerde sürüklüyor dum. (Râvî Vekî demiş ki; Umeyr'in efendisi et yemez —olduğu için ona Âbi'l-Lahm künyesi verilmiş idi)

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ümmü Atiyye el-Ensâriyye (r.a.)'dan; Şöyle demiştir: Ben Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in beraberinde yedi savaşa gittim. Ben onların eşyaları başında bekler, yemeklerini yapar, yaralıları tedavi eder ve hastalara bakardım

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Safvân bin Assâl (r.a.)'den; Şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bizi bir seriyyede savaşa gönderdi ve şöyle buyurdu: «Allah'ın isminden yardım dileyerek ve Allah yolunda (cihâd etmek üzere) yürüyünüz. Allah'ı inkâr edenlerle savaşmız. Fakat düşmanın vücûdundan parça kesmeyiniz, ahdinizi bozmayınız, ganimet malında hiyânet etmeyiniz ve çocukları öldürmeyiniz.» Not: Bunun senedinin hasen olduğu, Zevaid'de bildirilmiştir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Büreyde (bin el-Husayb) (r.a.)'den; Şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir seriyye (askerî müfreze) başına bir adamı kumandan olarak tâyin ettiği zaman adama kendi nefsi hakkında Allah'tan sakınmayı ve beraberindeki müslümanlar hakkında hayrı (yâni iyi davranmayı) tavsiye buyurduktan sonra şöyle buyururdu: (Ey mücâhidler) Allah'ın isminden yardım dileyerek, Allah yolunda cihâd ediniz. Allah'ı inkâr edenlerle muharebe ediniz. Savaşınız. Fakat ahdinizi bozmayınız, ganimet malında hiyânet etmeyiniz, düşmanın vücûdundan parça, organ kesmeyiniz ve çocukları öldürmeyiniz. (Ey kumandan!) Müşriklerden olan düşmanlarına vardığın zaman onları şu üç hasletten (seçenekten) birisini seçmeye davet et. Bunlardan hangisine icabet ederlerse sen onlardan kabul et ve onlardan vazgeç. (O üç haslet şunlardır: Birincisi) Sen onları İslâmiyet'e çağır. Eğer müslüman olmaya icabet ederlerse (bunu) onlardan kabul et ve onlara dokunma. Sonra onları kendi yurtlarından Muhacirlerin yurduna (yâni Medine-i Münevvere'ye) göç etmeye çağır ve onlara şu durumu bildir: Eğer bunu yaparlarsa (yâni Medîne-i Münevvere'ye yerleşirlerse) muhacirler için olan (sevab ve ganimet malı gibi) şeyler onlar için de vardır ve (buna karşılık) muhacirler üzerindeki (savaşa gitmek gibi) yükümlülük onların üstünde de vardır. Şayet (Medine-i Münevvere'ye yerleşmekten) imtina ederlerse onlara şu durumu bildir: (Bu takdirde) onlar müslümanların bedevileri gibi olurlar, mu'minlere uygulanan (namaz, zekât, kısas ve diyet gibi) Allah'ın hükmü onlara da tatbik edilir ve müslümanlarla beraber cihâd etmeleri hâli dışında onlara fey' ve ganimet de hiç bir şey (hak) olmaz. Eğer onlar müslümanlık dînine girmekten imtina ederlerse (ikinci haslet olarak) cizye vermeyi onlardan iste. Şayet yaparlarsa, onlardan kabul et ve onlardan vazgeç. Eğer onlar imtina ederlerse (üçüncü haslet olarak muharebe için) onlar aleyhine Allah'tan yardım dile ve onlarla savaş. Sen bir kaleyi muhasara eder ve kale'dekiler senden kendileri için Allah ahdini ve Peygamberinin ahdini isterler ise sakın onlara Allah'ın ahdini ve Peygamberinin ahdini verme. Ve lâkin onlara kendi ahdini, babanın ahdini ve arkadaşlarının ahdini ver. Çünkü şüphesiz sizlerin kendi ahdinizi ve babalarınızın ahdini bozmanız Allah'ın ahdini ve Resulünün ahdini bozmanızdan sizin için ehvendir. Eğer sen bir kale'yi muhasara eder de kale'dekiler Allah'ın hükmüne uymayı senden isterlerse, sakın onlara Allah'ın hükmünü uygulamayı kabullenme ve lâkin onlara kendi hükmünü uygula.. Çünkü sen onlar hakkında Allah'ın hükmüne isabet edip etmiyeceğini şüphesiz bilemezsin. (Ravi) Alkama demiştir ki: Ben bu hadisi Mukatil bin Hayyan'a naklettim. Bunun üzerine Mukatil dedi ki: Müslim bin Heysam bana bunun mislini en-Numan bin Mukarrin (r.a.) aracılığıyla Peygamber (s.a.v.)'den rivayet etti

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Kim bana itaat ederse şüphesiz Allah'a itaat etmiş olur ve kim bana isyan ederse şüphesiz Allah'a isyan etmiş olur. Her kim imâma (devlet reisine) itaat ederse şüphesiz bana itaat etmiş olur. Her kim isyan ederse şüphesiz bana İsyan etmiştir.»

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes bin Mâlik (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «(Ey mu'minler! Valilerinizin ve kumandanlarınızın emirlerini) dinleyiniz ve (onlara) itaat ediniz; üzerinize tâyin edilen vali (veya âmir) başı kuru üzüm gibi saçlı, siyah bir köle olsa bile.»

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ümmü'l-Husayn (el-Ahmesiyye) (r.anha)'dan; Şöyle demiştir: Ben Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den şöyle buyururken işittim; «Eğer üzerinize habeşî ve burunu, kulağı kesik bir köle emir tâyin edilse, o sizi Allah'ın Kitabı ile sevk ve idare ettiği sürece siz onun emirlerini dinleyiniz ve (ona) itaat ediniz.»

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Zerr(-i Ğifârî) (r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Kendisi er-Rebeze'ye vardı. O sırada namaz için ikâmet ediliyor ve bir köle (cemaata) namaz kıldırmaya hazırlanıyordu. Bu (gelen zât) Ebû Zer'dir denilince köle (Ebû Zer' namaz kıldırsın diye) geri çekilmeye başladı. Bunun üzerine Ebû Zer' (r.a.) şöyle dedi: İmâm (burnu ve kulağı gibi) etrafı kesik habeşi bir köle bile Olsa onun emirlerini dinlememi ve ona itaat etmemi, dostum (Nebi) (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bana tavsiye buyurmuştur

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Saîd-İ Hudrî (r.a.)'den Şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Alkame bin Mücezziz (r.a.)'ı bir müfrezenin başında (savaşa) gönderdi. Ben de o müfrezede idim. Kumandan savaşın başına vardığı veya yolculuk ettiği sıralarda askerlerden bir grub (ayrı gitmek için) kumandandan izin istedi. Kumandan da onlara izin vererek başlarına Abdullah bin Huzâfe bin Kays es-Sehmî (r.a.)'ı kumandan tâyin etti. Ben de bu kumandanla beraber savaşa gidenler arasında idim. Abdullah bin Huzafe (beraberindeki grub ile) yolun bir yerinde (konaklamış) olduğu sırada mücâhidler ısınmak veya üzerinde bir yemek yapmak için muazzam bir ateş yaktılar. (Kumandanımız) Abdullah — Kendisinde şaka etme huyu vardı —: (Ey asker)! Sizin üzerinizde benim emirlerimi dinlemek ve bana itaat etmek hakkı yok mu? diye sordu. Mücâhidler: Evet (var), dediler. Kumandan: Şu halde ben size neyi emredersem behemehal yapacaksınız (değil mi?) dedi. Mücâhidler: Evet, dediler. Kumandan : Şu halde ben size şu (alev alev yanan) ateşe atılmanızı emrediyorum, dedi. Bunun üzerine mücâhidlerin bâzısı ayağa kalkarak ateşe atılmaya hazırlandılar. Kumandan bunların kendilerini cidden ateşe atacakları kanâatına varınca (onlara): Kendinizi tutunuz (yâni ateşe atılmayınız). Çünkü ben sizlerle şaka ettim, dedi. Ebû Saîd-i Hudrî demiştir ki: Sonra biz (savaştan dönüp Medine'ye* gelince mücâhidler bu durumu Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e anlattılar. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: «Onlar (yâni başınızdakiler) den kim size Allah'a isyan etmeyi emrederse sakın (o hususta) o kimseye itaat etmeyiniz.» Not: Bunun senedinin sahih olduğu, Zevaid'de bildirilmiştir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

(Abdullah) bin Ömer (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: « Müslüman kişinin bir günah işlemekle emrolunması durumu dışında hoşlandığı veya hoşlanmadığı hususlarda (müslüman âmirlerinin emirlerine) itaat etmesi vâcibtir. Bir günah işlemekle emrolunduğu zaman (hiçbir âmiri) dinlemek ve itaat etmek yoktur.»

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abdullah bin Mes'ûd (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (bize): «Benden sonra sünneti (yâni yolumu) söndüren, bid'at ile amel eden ve namazları vakitlerinden geciktiren bir takım adamlar sizlerin işlerinizi tedvir edecekler (yâni başınıza geçecekler) dir,» buyurdu. Bunun üzerine ben: Ya Resulallah eğer ben onların zamanına ulaşırsam nasıl yapayım? diye sordum. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (bana): «Yâ İbn-i Abdi Üm! Sen bana nasıl yapacağını soruyorsun? Allah'a isyan eden kimseye itaat etmek yoktur,» buyurdu

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ubade bin es-Samıt (r.a.)'den; Şöyle demiştir: Biz Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e şöyle biat ettik: Zor ve kolay hallerimizde, neş'eli ve kederli zamanlarımızda ve başkalarının biz (Ensariler)e tercih edilmesi durumunda (bile Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) tarafından verilecek) emirleri dinlemek vo itaat etmek, ehil emir'e karşı emirlik konusunda nidalaşmamak ve nenle olursak hakkı söyleyip Allah uğrunda hiçbir kıııayanın kınamasından korkmamak (yâni bu korkuyla hakkı bırakmamak) üzere. (Fakat emirin açık küfrünü görüp, küfrü hakkında Allah'ın kitab'ından elinizde kuvvetli deliliniz olursa o takdirde emirliği konusunda nida edersiniz)

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Avf bin Mâlik el-Eşcaî (r.a.)'den; Şöyle demiştir: Biz yedi veya sekiz ya da dokuz kişi olarak Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanında idik. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (bize): Allah'ın Resulüne bîat ediniz, buyurdu. Bunun üzerine biz ellerimizi (Ona) uzattık. Bu arada bir konuşmacı: Yâ Resûlallah! Biz şüphesiz size bîat etmiştik. Şimdi sana ne üzerine biat ediyoruz, diye sordu? Resûl-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) : Allah'a kulluk etmeniz, O'na hiçbir şeyi ortak koşmamanız, beş vakit namazı (usûl ve âdabına uygun olarak) dosdoğru edâ etmeniz, (başınızdaki müslüman âmirlerinizin meşru) emirlerini dinlemeniz, (onlara) itaat etmeniz —Resûl-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bu arada bir kelimeyi gizli söyledi — ve insanlardan hiçbir şey istememeniz üzerine, diye cevab verdi. Avf (r.a.) demiş kî: And olsun sonra ben o cemaatın bâzısını kamçısı (elinden yere) düşüyor da yerden kaldırıp kendisine verilmesini hiç kimseden istemiyor gördüm

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes bin Mâlik (r.a.)'den; Şöyle demiştir: Biz Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e emirlerini dinlemek ve itaat etmek üzere biat ettik. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (bize acıyarak): «Gücünüz yettiği kadar,» buyurdu

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Câbir (r.a.)'den; Şöyle demiştir: Bir köle gelip hicret etmek üzere Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e biat etti. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onun köle olduğunu bilmiyordu. Sonra kölenin efendisi gelip onu istedi. Bunun üzerine Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), efendisine: Bu köleyi bana sat, buyurdu ve onu iki siyah köle karşılığında satın aldı. Bu olaydan sonra Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (biat için gelen) herhangi bir kimseye köle olup olmadığını sormadıkça onun biatim kabul etmedi

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Üç kişi vardır ki kıyamet günü Allah onlarla konuşmayacak, onlara bakmayacak ve onları temize çıkarmayacaktır. Onlar için elim bir azab da vardır: (birincisi) çölde ihtiyacından fazla suyu bulunup da yolcudan esirgeyen adamdır. (îkincisi) ikindiden sonra bir kimseye bir mal satıp bu malı şu ve bu fiyatla aldığına dair Allah'a yemin eden, müşteri de (bu yemin üzerine) kendisine inanan, halbuki yemininde yalancı olan (satıcı) adamdır. (Üçüncüsü) de o adamdır ki, imâm (yâni devlet başkanınla sırf dünyalık için biat eder. İmâm ona dünyalıktan verirse o adam biatinin gereğini îfâ eder (yâni itaat eder). Ona dünyalık vermezse o adam biatinin gereğini îfâ etmez (yâni isyan eder).»

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: (Devlet yetkilileri toplumu idare ettiği gibi) İsrail oğullarını peygamberleri idare ederdi. Her ne zaman bir peygamber gider (ölür)se, onun yerine başka bir peygamber geçerdi. Benden sonra şüphesiz içinizde hiç bir peygamber olmayacaktır. Sahâbîler: Şu halde (senden sonra) ne olabilir? diye sordular. Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): (Benden sonra) halîfeler olur ve sayıları çoğalabilir, buyurdu. Sahâbîler: (Yâ Resûlallah)! Halîfelerin sayısı taaddüd edince nasıl yapacağız? diye sordular. Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) : Birinciye ettiğiniz biate bağlı kalınız (Çünkü ilk biat sahihtir) ve üzerinizdeki (emri dinleme ve itaat etme) hakkı ödeyiniz. Onlara da Allah (Azze ve Celle) riâyet etmeleri gerekli haklarınızı soracaktır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abdullah (bin Mes'ûd) (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre; Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: Ahdîni bozan her kişi için kıyamet günü (halk arasında teşhir edilmek üzere) bir alâmet dikilir ve: Bu alâmet falan kişinin ahdini bozması (nın cezası) dır, denilir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Saîd-i Hudrî (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demi§tir: «Bilmiş olunuz ki ahdini bozan her kişi için ahdini bozduğu oranda kıyamet günü (halk arasında teşhir edilmek üzere) bir alâmet dikilir.» Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bu hadisin senedinde bulunan All bin Zeyd bin Ced'an zayıftır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ümeyme bint-i Rukayka (r.a.)'dan; Şöyle demiştir: Ben birkaç kadın içinde Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanına varıp O'na biat ettik. Peygamber bize (acıması nedeniyle); «Gücünüz yettiği ve takat getirebildiğiniz kadar. Şüphesiz ben kadınlarla tokalaşmam,» buyurdu

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve SeUem)'in zevcesi Âiçe (r.anhaâ)'dan; Şöyle demiştir: îmân eden kadınlar (Fetih'ten önce Mekke'den Medine-i Münevvere'ye) Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanına hicret ettikleri zaman Allah'ın; "Ey Nebî! İmân eden kadınlar sana biat etmek üzere yanına geldikleri zaman..., âyeti ile imtihan (yâni biat) edilirlerdi. Âişe (r.anha) demiş ki: İmân eden kadınlardan bu âyet'i ikrar (yâni âyetteki ahidleri kabul) edenler imtihanı ikrar (yâni şer'i bîat) etmiş olurlardı. Kadınlar bu (âyetteki) ahidleri sözleriyle ikrar ve kabul edince Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onlara: Gidiniz. Ben sizlerle bîatleştim (yâni biatiniz tamamlandı), buyururdu. Hayır. Allah'a yemin ederim ki, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in, (mübarek) eli hiç bir (yabancı) kadının eline kat'iyyen temas etmedi. O, kadınlarla sadece konuşmak suretiyle bîatleşirdi. Âişe demiş ki: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Allah'ın kendisine emrettiği ahidlerden başka hiç bir şey hakkında kadınlar dan söz almadı. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in eli hiç bir kadının eline kat'iyyen temas etmedi. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (bîat için) kadınlardan söz aldığı zaman onlara sözlü olarak: Ben sizlerle bîatleştim, buyururdu

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: Kim önüne geçilmekten emin olmadığı (yâni yarışmayı kazanacağını kesinlikle bilmediği) halde bir atı (yarışacak) iki atın arasına koyar (ve böylece üç at arasında koşu yarışması yapılır) sa bu ödüllü yarışma kumar değildir. Kim de önüne geçilmekten emin olduğu (yâni yarışmayı kazanacağını kesinlikle bildiği) halde bir atı (yarışacak) iki at arasına koyar (ve böylece üç at arasında koşu yarışması yapılır) sa bu ödüllü yarışma kumardır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

(Abdullah) bin Ömer (r.a.)'dan; Şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bâzı atları tadmîr etti (yâni idmana çekip zayıflattırdı). Sonra O, tadmîr (idman) edilen atları Hafya'dan Seniyyetu'l-Vedâ'a kadar koşturur (yarıştırır) di. Ve tadmîr (idman) edilmemiş olan atları (da) Seniyyetü'l-Vedâ'dan Benî Züreyka mescidine kadar koşturur (yarıştırır) di

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: Müeabaka ödülü yalnız deve ve at (koşusun) da vardır. (Bir de ok yarışmasında bulunur)

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

(Abdullah) bin Ömer (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) düşmanın eline geçmesi endişesiyle Mushaf ile düşman toprağına sefer edilmesini yasakladı

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

(Abdullah) bin Ömer (r.a.)'dan; Şöyle demistir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), düşmanın eline geçmesi endişesiyle Mushaf ile düşman toprağına sefer edilmesini yasaklardı

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Cübeyr b n Mu'tim (r.a.)'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Kendisi Osman bin Affân (r.a.) ile beraber Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanına giderek O'nun Hayber (savaşı ganimetinin) humus hissesinden Haşim oğulları ve Muttalib oğulları arasında taksim ettiği hisse hakkında görüşerek: (Yâ Resûlallah!) Sen Hâşim oğulları ve Muttalib oğulları kardeşIerimize (ganimet malından) hisse verdln (yani bundan bize bir şey vermedin). Halbuki (onların ve bizim sana olan) yakınlığımız birdir, dediler. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Ben Haşim oğullarını ve Muttalib oğullarını ancak bir şey olarak görürüm,» buyurdu