Sunan Ibn Majah
...
(6) Kitāb: Chapters Regarding Funerals
(6) ...
- Bāb: ...
- باب ...
Ali (r.a.)'den rivayet edildiğine göre. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Müslüman için müslüman üzerine örf ve adet vechiyle (yerine getireceği) altı (hak) vardır. Ona rastladığı zaman selam verir. Onu davet ettiği zaman davetine icabet eder Aksırdığı (ve aksırmca Allah'a hamd ettiği) zaman teşmit eder. (Ona rahmet diler) Hastalandığı zaman onu ziyaret eder. Öldüğü zaman cenazesine gider. Kendi nefsi için arzuladığını onun için de arzular.» Diğer tahric: Tirmizi ve Ahmed de bunu rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Mes'ud (r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Müslüman için müslüman üzerinde dört haslet vardır: Aksırdığı (ve Elhamdülillah dediği) zaman onu Teşmit eder. (Yerhamukellah der.) Davet ettiği zaman davetine icabet eder. Öldüğü zaman cenazesinde hazır bulunur. Hastalandığı zaman onu ziyaret eder.»" Not: Zevaid'de şöyle denmiştir: Ebu Mes'ud (r.a.)'in hadisinin isnadı sahihtir. Hadisin aslı Buhari, Müslim ve başka kitabIarda Ebu Mes'ud (r.a.)'dan başka sahabilerden rivayet olunmuş olarak vardır
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir : «(Şu) beş şey müslümanın müslüman üzerindeki hakkındandır: Selamı reddetmek (= Selamı selamla karşılamak), davete icabet etmek, cenazede hazır bulunmak, hastayı ziyaret etmek, aksıranı Allah'a hamd ettiği zaman teşmit etmek (ona rahmet dilemek).» Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun isnadı sahih ve ricalı sika zatlardır. Hadis, Buhari ve Müslim'de mevcuttur. Lakin ifadesi değişiktir
- Bāb: ...
- باب ...
Cabir bin Abdillah (r.a.)'dan: şöyle demiştir : Ben, Beni Selime kabilesinde iken Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) yaya olarak ve Ebu Bekir (r.a.) beni ziyaret ettiler. Diğer tahric: Buhari, Tirmizi, Ebu Davud ve Hakim bunun benzerini rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Enes bin Malik (r.a. )'den; şöyle demiştir : Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (hastalık üzerinden) üç gün geçmeden hiç bir hastayı ziyaret etmezdi. Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedinde Mesleme bin Uleyy bulunur. Buhari, Ebu Hatim ve Ebu Zur'a: Mesleme'nin hadisleri münkerdir. Onun münker hadislerinden birisi bu hadistir, demişlerdir. Ebu Hatim: Bu hadis, münker ve batıldır, demiştir. İbn.i Adiyy de: Mesleme'nin hadisleri mahfuz değildir. Alimler onu zayıf saymak üzere ittifak etmişlerdir, demiştir. Sindi: Ben derim ki; Ama Mesleme'nin hadisleri es-Sehavi, "el-Mekasıdü'l-Hasene" adlı kitabında zikretmiş ve: Bu hadisler birbiriyle kuvvetlenir, demiştir. Bazı tabiiler de bu hadisle hükmetmiştir, demiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Said-i Hudri (r.a.)'den rivayet edildiğine go-re; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu demiştir: «Hastanın yanına girdiğiniz zaman Ömrünün uzunluğu hususunda onu umutlandırıp kederini dağıtınız. Çünkü bu umut hiçbir şeyi geri çevirmez. Ve hastanın gönlünü hoş eder.» Diğer tahric: Tirmizi ve Beyhaki de bunu rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
(Abdullah) İbn-i Abbıs (r.a.)'dan; şöyle demiştir: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hasta bir adamı ziyaret ederek: «Canın ne çeker?» diye sordu. Adam: Buğday ekmeğine iştahım var dedi. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Kimin yanında buğday ekmeği varsa, kardeşine göndersin» buyurdu. Sonra Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Birinizin hastasının canı bir şey çektiği zaman, hastasına onu yedirsin» buyurdu. Not: Zevaid'de (Haysemi) şöyle denmiştir: Bunun senedinde Safvan bin Hubeyre vardır. İbn-i Hibban onu sikalardan saymıştır. En-Nufeyli de: O'nun hadisini te'yid eden mutaba yoktur, demiştir. Ben diyorum ki: Takribü't-Tehzib'te yazar: Onun hadisi gevşektir, demiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Enes bin Malik (r.a.)'den: şöyle demiştir: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir hasta'nın yanına giderek onu ziyaret etti. Ve : «Bir şeyi iştiha eder misin? Çörek iştiha eder misin?» diye sordu. Adam: Evet, dedi. Oradakiler onun için çörek taleb ettiler. Not: Ravi Yezid bin Eban er-Rakkaşi'nin zayıflığı nedeniyle isnadının zayıflığı Zevaid'de bildirilmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Ömer bin el-Hattab (r.a.)'den; şöyle demiştir: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bana buyurdu ki: «Bir hasta'nın yanına girdiğin zaman sana dua etmesini kendisinden iste. Çünkü onun duası, meleklerin duası gibidir.» Not : Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedi sahih ve ricali sıka zatlardır. Ancak hadis munkati'dir. El-Alami, EI-Merasil'de ve el-Mizzi: Meymun bin Mihran'ın Ömer (R.A.)'den olan rivayetinde kesiklik var demişlerdir. Nevevi'nin el-Ezkar adlı kitabında: Meymun Ömer (R.A.)'e yetişmemiş, denmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Ali (bin Ebi Talib) (r.a.)'den: şöyle demiştir: Ben, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den işittim. Buyurdu ki: «Hasta ziyaretçisi olarak müslüman kardeşinin yanına varan bir kimse, hastanın yanında oturuncaya kadar Cennet meyvelerini kopara kopara (veya Cennet meyveleri içinde) yürümüş olur. Oturduğu zaman rahmet onu kaplar. Eğer ziyareti sabahleyin olursa geceleyinceye kadar yetmiş bin melek ona dua ve istiğfar eder. Ziyareti akşam olursa sabahlayıncaya kadar yetmiş bin melek ona dua ve istiğfar eder.» Diğer tahric: Tirmizi, Ahmed ve Beyhaki de bunu rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir : «Kim hastayı ziyaret ederse gökten bir melek: Güzel ve hayırlı bir iş yaptın. Yürüyüşün güzel vs hayırlı oldu. Kendine Cennet'ten bir köşk hazırladın, diye nida eder.» Diğer tahric: Tirmizi ve İbn-i Hibban da bunu rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir : «Ölülerinize (ölüm döşeğinde olanlarınıza) La ilahe illallah'ı telkin ediniz.» Bu Hadisi Müslim de rivayet etmiştir. AÇIKLAMA 1445’te
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Said-i Hudri (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Ölülerinize (ölüm döşeğinde olanlarınıza) La ilahe illallah'ı telkin ediniz.» Diğer tahric: Ahmed, Müslim, Tirmizi, Ebu Davud, Nesai ve Beyhaki de rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah bin Ca'fer'in babasından (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir : «Mevtanıza (ölüm döşeğinde olanlarınıza) لا إله إلا الله الحليم الكريم، سبحان اللَّه رب العرش العظيم، الحمد لله رب العالمين (Latin harfleriyle:) [La ilahe illallahu’l-Halimu’l-Kerim, Sübhanallahi Rabbi’l-Arşi’l-Azim, El-Hamdu lillahi Rabbi’l-Alemin ] zikrini telkin ediniz.» Sahabiler: Ya Resulallah! (Bu telkin) diriler için nasıldır? diye mordular. Buyurdu ki: «Daha güzeldir; daha güzeldir.» Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedindeki ravi İshak'ı sika sayan veya cerh eden kimseyi görmedim. Ravi Kesir bin Yezid hakkında Ahmed: Ben onun rivayetinde bir beis görmüyorum, demiştir. Yahya bin Main ise: Bir şey değildir, demiş; Başka bir defa da: Onun rivayetihde beis yoktur, demiş; Bir başka defa da: Kuvvetli olmamakla beraber işe yarar, demiştir. Nesai: Zayıftır, demiştir. Sika olduğunu söyliyenler de vardır. Senedin kalan ravileri sika zutlardır
- Bāb: ...
- باب ...
Ümmü Seleme (r.anha)'dan rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir : «Hasta veya ölünün yanında hazır bulunduğunuz zaman hayır (lı şey) söyleyiniz. Çünkü şüphesiz melekler söylediklerinize: amin! derler.» Ebu Seleme (r.a.) vefat ettiği zaman ben. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanına vararak: Ya Resulallah! Ebu Seleme (r.a.) öldü, dedim. Buyurdu ki: «De ki-. Allah'ım! Bana ve ona mağfiret eyle. Ve onun arkasından bana salih bir halef ver.» Ümmü Seleme (r.a.) demiştirki: Ben (bunu) yaptım. Allah bana ondan hayırlı bir eş verdi, (ki) Allah'ın Resulü Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'dir.» Diğer tahric: Müslim, Tirmizi, Ebu Davud, Nesai ve Beyhaki de bunu rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Ma'kil bin Yesar (r.a.)'den rivayet edildiğine güre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu demiştir: «O sureyi (yani 'Yasin' suresini) mevtanızın yanında okuyunuz.» Diğer tahric: Ebu Davud, Beyhaki, İbn-i Hibban ve Hakim de bunu rivayet etmişlerdir .. Ahmed ve Nesai de bunu daha uzun bir metin halinde rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Abdurrahman bin Ka'b bin Malik (r.a.)'dan; Oda babası (Ka'b bin Malik) (r.a.)'dan rivayet ettiğine göre: Ka'b (r.a.) vefat edeceği zaman yanına gelen el-Bera bin Ma'rur'un kızı Ümmü Bişr (r.a.) : Ey Eba Abdurrahman! (Öldükten sonra) faian adama rastlarsan benden ona selam söyle, demiş. Ka'b (r.a.) de: Allah seni bağışlasın ey Ümmü Bişr! Biz (şu anda) başka şeylerle çok meşgulüz, demiş. Ümmü Bişr (r.a.) : Ey Eba Abdurrahman! Sen Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den şöyle buyururken işitmedin mi?: «Şüphesiz mu'minlerin ruhları, yeşil kuşların içindedir. Cennetin ağaçlarından rızıklanırlar.» Ka'b (r.a.) : Evet, (işittim) diye cevap verdi. Ümmü Bişr (r.a.)'da: İşte bu odur, dedi. Diğer tahric: Bu hadisin Nebi (s.a.v.)'e ait metninin bir benzerini Tirmizi ve Ahmed de rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Muhammed bin el-Münkedir (r.a.)'den; şöyle demiştir : Cabir bin Abdillah (r.a.} ölüm döşeğinde iken yanına girdim ve ona: ''Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e selam söyle dedim." Not: Bunun senedinin sahih ve ricalinin sika oldukları, fakat mevkuf olduğu Zevaid'de bildirilmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Aişe (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir gün Onun odasına girmiş, o sırada Aişe (r.anha)'nın yanında bulunan bir yakınının nefesini ölüm tıkamıştı. (Can çekişiyordu.) Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Aişe (r.anha) daki üzüntü halini görünce Ona :, «(Şu) yakının için üzülme. Çünkü şu (ızdırap) onun hasenatındandır.» buyurdu. Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bu isnad sahihtir. Ricali de sika zatlardır. Ravi el-Velid bin Müslim tedlisçi ise de burada tahdis etmiştir. (Yani an'ane ile rivayet etmemiştir.) Artık endişe yoktur
- Bāb: ...
- باب ...
Büreyde (bin el-Husayb) (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir : «Mu'min, alın teriyle ölür.» Mahir : Yani son anlarında alnı terler. Diğer tahric: Tirmizi, Nesai ve Hakim de bunu rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Musa (r.a.)'den; şöyle demiştir: (Ölüm döşeğine giren) kulun insanları tanımasının ne zaman kesildiğini Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve 3eilem)'e sordum. Buyurdu ki: «(Ruh almakla görevli melekleri ve berzah alemi ile ilgili şeyleri) müşahede ettiği zaman.» Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedinde Nasr bin Hammad vardır ki; Yahya bin Main ve başkaları onun yalancı olduğunu söylemişlerdir. Ebü'l-Feth el-Ezdi de onun hadis uydurduğunu söylemiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Ümmü Seleme (r.anha)'dan;şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Ebu Seieme (r.a.)'ın (cenazesinin) yanına girdi. Ebu Seleme (r.a.)'in gözü açık (kalmış) idi. Efendimiz Onun gözünü kapadı. Sonra buyurdu ki: «Şüphesiz ruh alındığı zaman göz onu takib eder.» Diğer tahric: Müslim, Ebu Davud ve Beyhaki de bunu rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Şeddat bin Kays (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Mevtanızın (ölüm döşeğine düşenlerinizin) yanında hazır bulunduğunuz zaman, (öldüğünde) gözünü kapatınız. Çünkü göz ruhu izler. Ve hayır söyleyiniz. Çünkü melekler ölünün ev halkının söylediklerine; amin, derler.» Not: Zevaid'de şöyle denmiştir: Bunun senedi hasendir. çünkü Kazaa bin Süveyd'in sikalığı ihtilaflıdır. Diğer raviler sikadır
- Bāb: ...
- باب ...
Aişe (r.anha)'dan; şöyle demiştir : Osman bin Maz'un (r.a.) ölmüş iken Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onu öptü de öperken yanaklarına akan göz yaşlarına (şu anda) bakıyor gibiyim. Diğer tahric: Tirmizi, Ebu Davud ve Beyhaki de bunu rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
İbn-i Abbas ve Aişe (r.anhum)'den rivayet edildiğine göre : Nebi (Sallaiiahu Aleyhi ve Sellem) vefat etmiş iken Ebu Bekir (r.a.) onu öptü. Diğer tahric: Buhari ve Tirmizi de bunu rivayet etmişlerdir. Tirmizi bu hadisi mezkur iki sahabiyle birlikte Cabir (r.a.)'den de rivayet etmiş, fakat senedini zikretmemiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Ümmü Atiyye (r.a.)'den: şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), biz onun kızı Ümmü Gülsüm (r.anha)'yı yıkarken yanımıza girdi ve: «Onu su ve sidr ile üç veya beş (defa) hatta gerekirse daha fazla yıkayınız. Son defasında Kafur yahut Kafur nevinden bir koku kullanınız. Yıkama işini bitirdiğiniz zaman bana bildiriniz.» buyurdu. Biz yıkamayı bitirince Ona haber verdik. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bize 'Hakv' denilen kendi izarını verdi ve: «Bunu kızıma iç gömleği yapınız.» buyurdu. Diğer tahric: Ahmed, Kütüb-i Sitte sahipleri ve Beyhaki de bunu rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Muhamnıed bin Sirin Ümmü Atiyye (r.anha)'dan rivayet ettiği hadisin mislini Hafsa rivayet etmiştir. Hafsa'nın hadisinde Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e ait: «Onu (kızımı, çift değil) tek yıkayınız.» buyruğu vardır. Yine Hafsa'nın hadisinde: «Onu üç veya beş defa yıkayınız.» buyruğu bulunur. (Keza) Hafsa'nın hadisinde: «Onu yıkamaya sağ tarafundan ve abdest uzuvlarından başlayınız.» buyurduğu vardır. Yine Hafsa'nın hadisinde: Ümmü Atiyye (r.anha) şöyle demiştir: Ve biz Ümmü Gülsüm (r.anha)'nın saçını taradık, üç örgü yaptık. Diğer tahric: Kütüb-i Sitte sahipleri ve Ahmed bu hadisi rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Ali bin Ebi Talib (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Uyluğunu açma. Ne dirinin ne de öiünün uyluğuna bakma.» Diğer tahric: Ahmed, Ebu Davud, Tahavi ve Beyhaki de bunu rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah bin Ömer (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir : «Ölülerinizi güvendiğiniz kimseler yıkasın.» Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir; Bunun senedinde bulunan Ravi Bakiyye tedlisçidir. Ve bunu an'ane ile rivayet etmiştir. Diğer ravi Mübaşşir bin Ubeyd hakkında Ahmed: Onun hadisleri yalan ve mevdu hadislerdir, demiştir. Buhari de: Hadisleri münkerdir, demiş; Darekutni de; 0, uydurma hadis rivayet eder, yalan söyler, demiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Ali bin Ebi Talib (r.a.)'den rivayet edildiğine güre: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Kim bir ölüyü yıkar, onu kefenler, kefenine güzel koku saçar, cenazesini taşır, üzerinde namaz kılar ve (kötü belirtilerden) gördüğünü ölü aleyhinde yaymazsa, anasından doğduğu gün gibi hatalarından çıkmış olur.» Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedi zayıftır. Çünkü ondaki ravi Ömer bin Halid'i Ahmed ve İbn-i Main yalanlamışlardır
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre (r.a.j'den riyayet edildiğine göre: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu; demiştir: «Bir ölüyü yıkayan kimse (yıkadıktan sonra) gusletsin.» Diğer tahric: Ebu Davud ve Beyhaki de bunu rivayet etmişlerdir. Ebu Davud'un rivayetinde: " ... Ve ölüyü taşıyan kimse. sonra abdest alsın.'' ilavesi vardır
- Bāb: ...
- باب ...
Aişe (r.anha)'dan: şöyle demiştir: Bana şimdi beliren görüş, daha önce belirseydi Nebi {Sallallahu Aleyhi ve SelIem)'i(n cenazesini) hanımlarından başkası yıkamıyacaktı. Not: Sindi şöyle demiştir: Bu hadisi Ebu Davud da rivayet etmiştir. Bununla beraber Zevaid sahibi bunu zikrederek: İsnadı sahih. ricali sikadır. Çünkü ravi Muhammed bin İshak tedlisçi ise de Hakim ve başkasının rivayetinde bu hadisi an'ane ile değil. tahills ile rivayet etmiştir, demiştir. Diğer tahric: Ahmed, Ebu Davud, Beyhaki, İbn-i Hibban ve Hakim bunu uzun bir metin halinde Aişe (r.anha)'dan rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Aişe (r.anha)'dan; şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Baki'den döndü, beni başımdaki ağrıdan hasta olarak buldu. Ben o esnada: Vay başım! diyordum. O: «Ya Aişe! Bil'akis ben vay başım demeliyim.» buyurdu. Sonra: *(Ya Aişe!) Eğer sen benden önce ölmüş olsan da senin başında durup seni yıkasam, seni kefenlesem ve senin cenaze namazını kıldırıp seni defnetsem, sana hiç bir şey zarar vermez.» buyurdu. Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Seneddeki niviler sikadır. Buhari bunu başka bir şekilde kısaca rivayet etmiştir. Diğer tahric: Ahmed ve Beyhaki de bunu rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Büreyde (r.a.)'den: şöyle demiştir: (Vefat eden) Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i yıkamaya başlamak istedikleri zaman, dahilden seslenen birisi onlara: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in gömleğini soymayınız! diye seslendi." Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedi zayıftır. Çünkü rav! Ebu Bürde zayıftır, adı Ömer bin Yezid et-Teymi'dir. EI-Hakim'in şüphesiz bu hadis zayıftır ve Ebu Bürde Yezid bin Abdillah'tır, sözü bir vehimdir. Nedenini el-Müzzi, el-Etraf'ta ve et-Tehzib'de zikretmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Ali bin Ebi Talib (r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Nebi {Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i yıkadığı zaman ölüde aradığı (idrar ve gaitayı) onda aradı da aradığını bulamadı ve: Babam sana feda olsun. Sen çok temizsin. Diri iken temizdin, ölü iken de temizsin, dedi. Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun isnadı sahih olup ricali de sikadır. Çünkü Yahya bin Hİzam'ı İbn-i Hibban sİkalar arasında zikretmiş, Safvan bin İsa'yı da Müslim hüccet saymıştır. Kalan raviler de meşhur ravilerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Ali (bin Ebi Talib) (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Öldüğün zaman beni ğars adlı kuyumdan yedi kırba suyla yıkayınız.» Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bu isnad zayıftır. Çünkü İbn-i Hibban: Ravi Abbad bin Yakub açık rafizi idi. Bununla beraber meşhur ravilerden münker hadisleri rivayet ederdi. Bu sebeple terkedilmeyi haketmiş, demiştir. İbn-i Tahir de: 0, rafizilerin aşırılarındandır. Terkedilmeye müsthaktır. Çünkü münker hadisleri meşhur hadisler arasında zikreder. Buhari ondan tek bir hadis rivayet etmiş ise de muasırı olan imamlar onun bu rivayetine karşı çıkmışlardır. Hadis hafızlarından bir cemaat, ondan rivayeti terketmişlerdir, demiştir. Zehebi de: Buhari ondan yaptığı rivayeti başkasından olan bir rivayetle birlikte almıştır, demiştir. Abbad'ın şeyhi (Hüseyin bin Zeyd)'in sikalığı ihtilaflıdır
- Bāb: ...
- باب ...
Aişe (r.anha)’dan rivayet’e şöyşe demiştir: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Yemen yapımı beyaz üç parça bez içinde kefenlendi. Bunlar içinde gömlek ve sarık yoktu. Aişe (r.anha)'ya: Diyorlar ki: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hibere (çizgili hırka) içinde kefenlenmiş, denildi. Bunun üzerine Aişe (r.anha): Hibere hırkasını getirdiler de onu kefen yapmadılar, dedi. Diğer tahric: Kütüb-i Sitte sahipleri ve Ahmed bunu rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah bin Ömer (r.a.)'dan; şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Sehuliyye (denilen) üç parça beyaz ve ince bez içinde kefenlenmiştir. Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bu hadisin aslı Buhari ve Müslim'de Aişe (r.anha) ve İbn-i Abbas (r.a.)'dan rivayet olunmuş olarak vardır. İbn-i Ömer {r.a.)'ın hadisinin senedi hasendir. Çünkü ravilerinden Süleyman bin Musa ve Hafs bin Ğaylan, hıfz, zapt ve itkan ehlinin derecesinden aşağıdır
- Bāb: ...
- باب ...
ibn-i Abbas (r.a.)'dan: şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (şu) üç parçada kefenlenmiştir: İçinde vefat ettiği gömlek ve Necran yapımı hülle. Not: Nevevi: Bu hadis zayıftır. Delil sayılması sahih değildir, Çünkü ravisi Yezid bin Ebi Ziyad'm zayıflığı hususunda ittifak vardır. Bilhassa onun bu rivayeti sika zatların rivayetine muhaliftir, demiştir. Diğer tahric: Bu hadisi Ebu Davud, Ahmed ve Beyhaki de rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
İbn-i Abbas (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir : «Elbiselerinizin en hayırlısı beyaz olanıdır. Bunun için ölülerinizi beyaz elbise içinde kefenleyiniz ve beyaz elbise giyiniz.»
- Bāb: ...
- باب ...
Ubade bin es-Samit (r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şüyle buyurdu, demiştir: «Kefenin hayırlısı hülledir.» Diğer tahric: Ebu Davud ve Beyhaki de bunu rivayet etmişlerdir. Tirmizi ise bunu Ebu Umame (r.a.)'den rivayet etmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Katade (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir : «Siz'den birisi (ölen) din kardeşinin teçhiz ve tekvini işini üzerine aldığı zaman onun tekvinini güzelce yapsın.» Bu hadisi Tirmizi de rivayet etmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Enes bin Malik (r.a.)'den; şöyle demiştir: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in oğlu vefat edince Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) sahabilere: «Ben ona (oğluma) bakmadıkça onu kefenlerinin içine dahil etmeyiniz» buyurdu. (Yıkama işi bitip kefenlerine sarılacağı zaman) Efendimiz onun yanına geldi ve üzerine eğilip durdu ve ağladı. Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedi zayıftır. İbn-i Hibban: Seneddeki ravi Ebu Şeybe Enes (r.a.)'ın hadisinden olmıyan şeyleri ondan rivayet etmiştir. Ebu Şeybe'den rivayet etmek helal değildir, demiştir. Buharl de: 0, acaip sahabidir, demiştir. Ebu Hatim de: Onun hadisleri zayıftır, münkerdir, ondan acaip şeyler rivayet edilmiş, demiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Bilal bin Yahya (r.a)'aen; şöyle demiştir: Huzeyfe (bin el Yeman) (r.a.), bir cenazesi olduğu zaman şöyle derdi: Ölümünü kimseye ilan etmeyiniz. Bunun nai olmasından cidden korkarım. Ben şu iki kulağımla Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) den işittim. Nai'den nehiy etti." Diğer tahric: Tirmizi, cenaiz 3/304 (986, "hasen sahih") ve Ahmed
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir : «Cenazeyi sür'atle naklediniz. Eğer ölü iyi bir kimse ise Önünde hayır vardır, onu bir an önce o hayra ulaştırmış olursunuz. Eğer cenaze iyi bir kişi değilse bu bir şer'dir, (Bir an önce) omuzlarınızdan indirmiş olursunuz.» Diğer tahric: Ahmed, Kütüb-i Sitte sahipleri ve Beyhaki bu hadisi rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah bin Mes'ud (r.a.)'den: şöyle demiştir: Cenazeyi takip eden kimse, na'şın bütün taraflarını (sırayla) tutarak taşısın. Çünkü böyle yapmak sünnettendir. Sonra dilerse (tekrar taşımakla) nafile yapsın. Dilerse taşımayı bıraksın. Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Senedin ravileri sika zatlardır. Lakin hadis mevkuf olup merfu' hükmündedir. Keza sened munkati'dır. çünkü ravi Ebu Ubeyde'nin babasından hadis işitmediğini Ebu Hatim, Ebu Zur'a ve başkaları söylemiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Musa (el-Eşari) (r.a.)'den rivayet edildiğine göre : Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) sahabilerin bir cenazeyi hızlı olarak götürdüklerini görmüş ve: «Gidişiniz vakarlı olsun.» buyurmuştur. Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Ravi Leys, İbn-i Selim'dir ki, zayıftır. Yahya bin Kattan, İbn-i Main ve İbn-i Mehdi onu terketmişler. Zayıf olmakla beraber bu hadis, Buhari ve Müslim'deki «Cenazeyi sür'atle naklediniz.'' hadisine muhaliftir
- Bāb: ...
- باب ...
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in mevlası Sevban (r.a.)'den; şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), bazı kimselerin binek hayvanlarına binerek bir cenazeye katıldıklarını gördü ve (onlara) : «Sizler binici olduğunuz halde Allah'ın meleklerinin ayakları üzerinde yürümelerinden haya etmiyor musunuz?» buyurdu." Diğer tahric: Tirmizi de bunu rivayet etmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
El-Muğire bin Şu'be (r.a.)'den rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: Ben, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den işittim. Buyurdu ki: «Binici cenazenin arkasında gider. Yaya, cenazenin dilediği tarafında yürür.» Diğer tahric: Tirmizi, Ahmed, Ebu Davud, Nesai, İbn-i Hibbaıı, Hakim ve Beyhaki de bunu rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Salim babası (Abdullah bin Ömer) (r.a.)'dan; şöyle demiştir ; Ben, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i; Ebu Bekir ve Ömer (r.a.)'i cenazenin önünde yaya olarak yürürlerken gördüm. Diğer tahric: Ahmed, Ebu Davud, Tirmizi, Nesai, Darekutni, İbn-i Hibban, Beyhaki ve Hakim de rivayet etmişlerdir. AÇIKLAMA 1483’te
- Bāb: ...
- باب ...
Enes bin Malik (r.a.)'den; şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), Ebu Bekir, Ömer ve Osman (r.anhum) cenazenin önünde yaya yürürlerdi. Diğer tahric: Tirmizi de rivayet etmiştir. AÇIKLAMA (1482 ve 1483): Bu hadisler, yayaların cenazenin önünde gitmelerinin müstehablığına delalet ederler. İbn-i Ömer, Hasan bin Ali , Ebu Katade, Ebu Hüreyre, İbn-i Zübeyr, Kasım bin Muhammed, Salim, İbn-i Ebi Leyı a, Z ühri, Şafii, Malik ve Ahmed (r.anhum) böyle hükmetmişlerdir. Delilleri bu hadislerdir. Bir de: Cenazeye katılan şefaatçıdır. Şefaatçı kendisine şefaat edeceği kimsenin önünde gider, demişlerdir. Ebu Hanife, arkadaşları, Evzai ve İshak, yayaların, cenazenin arkasında gitmelerinin efdal olduğunu söylemişlerdir. Ali (r.a.)'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir; Cenazenin arkasında yürüyenin, cenazenin önünde yürüyene üstünlüğü, farz namazın nafileye üstünlüğü gibidir.' Bu alimler, bu babta rivayet edilen hadisleri, cenazenin önünde yürümenin caizliğini açıklamak ve halka kolaylık göstermek manasına yorumlamışlardır. Tahavi'nin rivayet ettiğine göre Ali (r.a.) cenazenin arkasında yürüdü. Kendisine Ebu Bekir (r.a.) ve Ömer (r.a.)'in cenazenin önünde yürüdükleri söylenmiş, bunun üzerine şöyle cevap vermiştir: Onlar, cenazenin arkasında yürümenin, önünde yürümekten efdal olduğunu bilirler. Bu üstünlük cemaatla kılınan namazın tek başına kılınan namaza üstünlüğü gibidir. Lakin bunlar, halka kolaylık gösterirler
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah hin Mes'ud (r.a.j'den rivayet edildiğine göre: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Cenaze, metbu (uyulan)dur. Tabi (uyan) değildir. Cenazenin önünde gidenler cenazeye katılmış olmazlar.» Not: Sindi şöyle demiştir: Tirmizi ve başkaları bu hadisi ravi Ebu Macide'nin halinden dolayı zayıf saymışlardır. Ebu Davud'un bazı nushalarında bu hadIsin aynı sebeple zayıf gösterildiği kaydedilmiştir. Tirmizi: Ben Muhammed bin İsmail'den bu Ebu Macide'yi zayıf saydığını işittim. Muhammed'de el-Humeydi'nin şöyle dediğini söylemiştir: İbn-i Uyeyne bu Ebu Macide'nin kim olduğunu Yahya'ya sormuş? Yahya da: Bir kuştur. Uçtu da bize hadis rivayet etti, diye cevap vermiş, diye bilgi vermiştir
- Bāb: ...
- باب ...
İmran bin el-Husayn ve Ebu Herze (r.a.)'dan; şöyle demişlerdir: Biz, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in beraberinde bir cenazeyi teşyie çıktık. Efendimiz ridalarını atıp gömlekle yürüyen bazı kimseleri gördü. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (onlara) : «Sizler cahiliyyet devrinin fiilini mi tutuyorsunuz? Yoksa cahiliyyet devrinin işinin benzerini yapmakla onlara benzemeye mi çalışıyorsunuz? Şu suretinizden başka bir surette (kabristandan) dönmeniz için aleyhinizde beddua etmeyi cidden arzuladım.» buyurdu. Bunun üzerine adamlar ridalarını aldılar ve bir daha böyle yapmadılar. Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bu sened zayıftır. Ravi Nüfey' bin el-Haris Ebu Davud el-A'ma'yı terkedenler bir değildir. Yahya bin Main ve başkaları onun hadis uydurduğunu söylemişlerdir. Diğer ravi Ali bin el-Hazevver'in de hadisleri mekruhtur. Buhari: Onun hadisi münkerdir. Yanında acaip şeyler vardır, demiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Ali bin Ebi Talib (r.a.)'den rivayet edildiğine göre. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Cenaze hazırlandığı zaman onu te'hir etmeyiniz.» Diğer tahric: Tirmizi, Hakim ve İbn-i Hibban da bunu rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Bürde (r.a.)'den, şöyle demiştir: Ebu Musa el-Eş'ari (r.a.) vefat edeceği zaman: Cenazenin arkasında micmer (ateş) götürmeyiniz, diye vasiyet etti. Oradakiler kendisine: Sen bu hususta bir şey işitmiş misin diye sordular. Dedi ki: Evet, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellemi'den (işittim.) Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir. Bunun senedi hasendir. Çünkü Abdullah bin Huseyn (Ebu Hariz) ihtihiflıdır. Ebu Zur'a: Sikadır, demiş, İbn-i Hibban onu sikalar arasında zikretmiş; Ebu Hatim: Hadisi hasendir, münker değildir. Yazılır, demiştir. Ahmed de: Hadisi münkerdir, demiş; Nesai de: Zayıftır, demiştir. İbn•i Adiyy de: Onun rivayet ettiği hadislerin mutabisi yoktur, demiştir. Onun hakkındaki İbn-i Main'in sözü değişiktir. Bir defa: Sikadır, demiş; bir başka defa: Zayıftır. demiştir. Bu hadisin bir şahidi vardır ki, o da Malik'in el-Muvatta'da ve Ebu Davud'un kendi süneninde rivayet ettikleri Ebu Hureyre (r.a.)'in hadisidir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Nebi (Sallallahu Aleyhi w Sellem) şuyle buyurdu, demiştir : «Üzerinde müslümanlardan yüz kişinin namaz kıldığı cenaze, mağfiret olunur.» Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: TirmizI ve Nesal de bunun misli Aişe (r.amha)'den gelmiştir Bu hadisin isnadı sahih olup ricali Buhari ve Müslim'in ricalidir
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah bin Abbas'ın mevlası Kureyb (r.a.)'den; şöyle demiştir: Abdullah bin Abbas (r.a.)'ın bir oğlu öldü. Sonra Abdullah (r.a.) bana: Ya. Kureyb! Kalk da bak, oğlum (un cenazesi) için kimse toplanmış mı? dedi. Ben de (baktım ve) Evet, dedim. Bunun üzerine: Vah sana! Toplananları kaç kişi sanıyorsun? Kırk (kişi var) mı? diye sordu. Ben: Hayır, onlar daha fazladır, dedim. Bunun üzerine dedi ki: O halde oğlumun cenazesini çıkarın. Ben şehadet ederim ki Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den şöyle buyururken işittim: «Allah Teala bir mu'mine şefaat eden kırk kişilik mu'min cemaatin şefaatini behemehal kabul buyurur.» Diğer tahric: Müsiim, Ebu Davud, Ahmed ve Beyhaki de Kureyb (r.a.)'in hadisini benzer lafızlarla rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Mersed bin Abdillah el-Vezeni (r.a.)'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Malik bin Hubeyre eş-Şami (r.a.)'a—Bu zat sahabi idi. — bir cenaze getirildiği zaman cenazeyle gelenleri az gördüğünde onları üç saffa ayırırdı. Sonra cenaze namazını kıldırırdı. Ve şöyle derdi: Şüphesiz Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: «Müslümanlar üç saf halinde dizilip bir cenaze üzerinde namaz kıldığında onların dizilişi, behemahal (ölünün mağfiretini veya Cennetlik olmasını) vacib (= sabit) kılar.» Diğer tahric: Ahmed, Tirmizi, Ebu Davud ve Beyhaki de bunu rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Enes bin Malik (r.a.)'den: şöyle demistir: (Bir defa) Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (ile bazı sahabiler)in yanından bir cenaze geçirildi. (Orada bulunan sahabiler tarafından) cenaze hayır ile anıldı. Efendimiz: «Vacib oldu.» buyurdu. Sonra başka bir cenaze oradan geçirildi. Orada bulunan sahabiler tarafından o cenaze şer ile anıldı. Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de (yine): «Vacib oldu.» buyurdu. Bunun üzerine Ömer bin el-Hattab (r.a.) tarafından: Ya Resulallah! O (ilk) cenaze için: "Vacib oldu." buyurdun. Bu (son) cenaze için de: "Vacib oldu.' buyurdun. Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) : «Kavmin şahitliği veya gereği (vacib ve sabit oldu) Mu'minleı yeryüzünde Allah'ın şahitleridir.» buyurdu.» Benzerini Buhari ve Müslim rivayet etmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre (r.a.)'den; şöyle demiştir: (Bir defa) Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (ile bazı sahabilerHn yanından bir cenaze geçirildi. (Orada bulunan sahabiler tarafından) cenaze hayır hasletlerinden sayılan bir iyilik ile anıldı. Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) : «Vacib (= Sabit) oldu» buyurdu. Sonra Onun yanından başka bir cenaze geçirdiler. (Oradaki sahabiler tarafından) bu cenaze şer fiillerden sayılan bir kötülükle anıldı. Efendimiz: «Vacib (= sabit) oldu. Şüphesiz sizler yeryüzünde Allah'ın şahitlerisiniz» buyurdu. Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Nesai: في مناقب الخير ve: مناقب الشر. kelimeleri hariç bu hadisi rivayet etmiştir. Hadisin aslı Buhari ve Müslim'de Enes (r.a.)'den rivayet olunmuştur. Tirmizi ve Nesai'nin rivayet ettikleri Ömer (r.a.)'in hadisine de muvafıktır. İbn-i Mace'nin senedi sahih olup ricali de Buhari ve Müslim'in ricalidir
- Bāb: ...
- باب ...
Semure bin Cündüb el-Fezari (r.a.)'den: şöyle demiştir : Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) lohusalık halinde ölen (Ensar'dan Ümmü Ka'b adlı) bir kadın'ın cenaze namazını kıldırdı. (Namazda) Cenazenin tam ortası hizasına doğru durdu. Diğer tahric: Bu hadisi Kütüb-i Sitte sahipleri ve Beyhaki rivayet etmişler; Tirmizi hadisin hasen - sahih olduğunu söylemiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Ğalip (r.a.)'den; şöyle demiştir: Ben, Enes bin Malik (r.a.)'i şöyle yaparken gördüm: (Abdullah bin Umeyr adlı) bir erkeğin cenaze namazını kıldırırken cenaze'nin başının hizasına doğru durdu, sonra (Ensar'dan) bir kadına ait başka bir cenaze getirildi. Cemaat Enes bin Malik (r.a.)'e: Ya Eba Hanıza! Bunun namazını kıldır, dediler. Enes (r.a.) na'şın (tam) ortasının hizasına doğru namaza durdu. Sonra el-Ala' bin Ziyad (r.a.) ona: Ya Eba Hamza! Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in erkeğin cenaze namazım kıldırırken senin durduğun yerde durduğunu, kadının cenaze namazım kıldırırken senin durduğun yerde durduğunu ve senin yaptığın gibi yaptığını gördün (mü) dedi. Enes (r.a.): Evet, dedi. Bunun üzerine el-Ala' (r.a.) bize dönerek: (Bunu) Belleyiniz, dedi. Diğer tahric: hadisi Ahmed, Tirmizi, Ebu Davud, Tahavi ve Beyhaki de rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
İbn-i Abbas (r.a.)'dan; şöyle demiştir. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) cenaze üzerinde (namaz kıldırırken) Kur'an-ı Kerimin Fatiha (sure)sini okudu. Diğer tahric: Tirmizi AÇIKLAMA 1496’da
- Bāb: ...
- باب ...
Ümmü Şerik el-Ensariye (r.a.)'dan: şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) cenaze üzerinde (namaz kıldığımızda) Kur'an'ı Kerim'in Fatiha (sure) sini okumamızı emretti. Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Senedindeki ravi Şehr bin Havşeb'i Ahmed, İbn-i Main ve başkaları sika saymışlar, İbn-i Avf onu bırakmış, Beyhaki onu zayıf saymış, Nesai, Hammad ve başkaları onu gevşek görmüşlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre (r.a.)'den; şöyle demiştir: Ben, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den işittim Buyurdular ki : «Ölü üzerinde namaz kıldığınız zaman ihlasla ona dua ediniz.» Diğer tahric: Ebu. Davud, Beyhaki ve İbn-i Hibban da bunu rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre (r.a.)'den; şöyle elemiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir cenaze üzerinde namaz kıldığı zaman şu duayı okurdu : «Allah'ım! Dirimizi ve ölümüzü burada hazır olanlarımızı ve olmayanlarımızı, küçüğümüzü ve büyüğümüzü, erkeğimizi ve kadınımızı mağfiret eylei Allah'ım! Bizden yaşattığın kimseleri İslam dini üzere yaşat! Bizden öldüreceklerim de iman üzere öldür! Allah'ım! Bu cenazenin ecrinden bizi mahrum etme ve ondan sonra bizi dalalete götürme.» Diğer tahric: Ahmed, Ebu Davud, Nesai, Hakim ve İbn-i Hibban da bunu rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Vasile bin el-Eska' (r.a.)'den; şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) müslümanlardan bir adam üzerinde cenaze namazı kıldırdı. Ben onun şöyle dua ettiğini kendisinden işitiyordum : «Allah'ım! Falan oğlu falan senin hıfz-u himayendedir. Senin selametine götürücü kitabına bağlıdır. Artık onu kabir fitnesinden ve ateş azabından koru. Sen (ahde) vefa edicisin ve hakkı gerçekleştiricisin. Ona mağfiret eyle, ona rahmet eyle. Şüphesiz Sensin Ğafur. Sensin Rahim.» Diğer tahric: Bu hadisi Ebu Davud da rivayet etmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Avf hin Malik el-Eşcai (r.a.)'den; şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in Ensardan (ölen) bir adam üzerinde cenaze namazını kıldığına şahit oldum. Ve (cenaze namazında) şu duayı okuduğunu (kulağımla) işittim: Allah'ım! Ona selat (=rahmet) eylet... Onu mağfiret eyle. Ona rahm eyle. Onu belalardan koru. Onu afv eyle. Su, kar ve dolu mesabesindeki rahmet çeşitleriyle onu (günahlardan) temizle. Beyaz elbisesinin kirden temizletildiği gibi onu günahlardan ve hatalardan teiniz eyle. (Dünyada bıraktığı) evine karşılık olmak üzere (ona) evinden daha hayırlı bir ev ver, (Ona) ailesinden daha hayırlı bir aile ver, onu kabir fitnesinden ve ateş azabından koru.» Avf (r.a.) demiştir ki: Andolsun ki ben orada dururken kendimi' (vefat eden) o adamın yerinde olmamı temenni eder, durumda gördüm." Diğer tahric: Bu Hadisi: Müslim ve Beyhaki de rivayet etmişlerdir. Duan'ın bazı kelimelerinde manayı etkilemiyen ,az bir fark vardır. AÇIKLAMA 1501’de
- Bāb: ...
- باب ...
Cabir (r.a.)'den; şöyle demiştir: Ne Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), ne Ebü Bekir ve ne de Ömer (r.a.) cenaze namazı hakkında cevaz verdikleri kadar hiç bir şey hakkında bize cevaz vermediler. Yani (cenaze namazını) bir vakte bağlamadılar. Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Ravi Haccac bin Ertat çok tedlisçi idi. Tedlisçilikle meşhurdu. Bu hadisi de an'ane ile rivayet etmiştir. AÇIKLAMA (1500 ve 1501): Bu hadis zevaid türündendir. Sindi bu hadisle ilgili olarak şöyle der: Yani cenaze namazının her vakitte kılınması hakkında verilen cevaz hiç bir şey hakkında verilmemiştir. Hadis, böyle yorumlanınca cenaze namazının mekruh vakitler dahil her vakitte kılınabileceğine ve cenaze namazı için hiç mekruh vakit olmadığına delalet eder. Halbuki bu mana hadislerin ifade ettikleri hükme muhalif olmakla beraber,müellif'in açtığı bu babla münasebeti de yoktur. Bunun içindir ki; bazıları: Hadisten maksad şu olabilir demişlerdir: Cenaze namazında belli bir dua'nın okunması tahdidi konulmamıştır. Herhangi bir dua okunabilir. Sindi'nin zikrettiği son yoruma göre hadisin son cümlesinin: لم يوقت değil لم يوقف olması gerekir. Bu iki cümlenin son harfinin yazılışı birbirine yakındır. Yani bir kalem hatası ihtimali üzerinde duruluyor. Birinci cümlenin manası: 'Tevkit etmemiş. Yani belli bir vakte bağlaımamıştır. ' İkinci cümlenin manası: 'Tevkif etmemiştir. Yani duayı belirli bir sınırda durdurmamıştır." Bence hadisteki ibaha'dan maksad; cevaz vermek değil, açıktan okumaktır. Ve hadisten maksad şudur: 'Resulullah (s.a.v.) olsun, Ebu Bekir (r.a.) ve Ömer (r.a.) olsun, bunlar cenaze namazında bize açıktan dua okudukları kadar, hiçbir şeyde bize açıktan dua okumamışlardır.' Zaten bu babtaki hadisler, Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in cenaze namazındaki duaları açıktan okuduğuna delalet ediyorlar. Bu hadis, böyle yorumlanınca bu babla olan münasebeti açıktır. Hadisin sonundaki; لم يوقت cümlesinin manası da şu olabilir: Cenaze namazındaki duayı açıktan okumayı herhangi bir vakte bağlamamıştır. Yani cenaze namazı, gece kıldırılsın, gündüz kıldırılsın, dua açıktan okunmuştur. Bilindiği gibi sair namazlarda durum değişiktir. Akşam, yatsı ve sabah namazlarında açıktan kıraat edilir. Gece kılınan sair namazlarda da açıktan okumak meşrudur. Gündüz kılınan öğle, ikindi farzları ve sair nafilelerde kıraat gizli yapılır. Miftahu'l-Hace'de nakledildiğine göre Hafız İbn-i Hacer: Benim muttali' olduğum şey, buradaki ibahanın cehren yani açıktan okumak manasında olmasıdır. Zahir budur ki; Cenaze duası açıktan da okunabilir, gizli de okunabilir, demiştir. Yukarıda acizane açıkladığımız muhtemel yorum, Ahmed'in Cabir (r.a.)'den rivayet ettiği ve el-Menhel yazarın'ın Ölüye Dua Babı'nda zikrettiği şu hadise aykırıdır: «Cabir (r.a.)'den şöyle demiştir: Ne ResuIlulah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ne Ebu Bekir ne de Ömer (r.anhuma) cenaze duasını bize açıktan okumadılar.» Yukarıdaki durum müvacehesinde hadisin asıl manasını Allah'a ve Resulüne havale etmek en ihtiyatlı olan'ıdır
- Bāb: ...
- باب ...
Osman bin Affan (r.a.)'den; şöyle demiştir: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Osman bin Ma'zun (r.a.)'ın (cenazesi) üzerinde namaz kıldı. Ve (namazda) cenaze üzerine dört defa tekbir aldı. Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bu hadisin isnadında Halid bin İlyas vardır. Alimler onu zayıf görmekte ittifak etmişlerdir . AÇIKLAMA 1504’te
- Bāb: ...
- باب ...
EI-Heceri (r.a.)'den: şöyle demiştir: Ben, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in ashabından Abdullah bin Ebi Evfa el-Eslemi (r.a.) ile beraber kızının cenaze namazını kıldım. Abdullah (r.a.) onun cenazesi üzerinde (namazda) dört defa tekbir aldı. Dördüncü tekbirden sonra (hemen selam vermeyip) biraz durdu. Ben safların müteaddit yerlerinden cemaatin imamı uyarmak için 'Sübhanallah' seslerini işittim. Sonra selam verdi. Daha sonra: Siz benim beş defa tekbir alacağımı mı sanıyordunuz? dedi. Cemaat: Bundan endişelendik, dediler. Kendisi: Ben (beş defa tekbir) alacak değilim. Lakin Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) dört defa tekbir alırdı, sonra bir süre durup demesini Allah'ın dilediği (kelimeleri) söyledikten sonra selam verirdi. Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir. Senedindeki ravi el-Beceri 'nin adı İbrahim bin Müsilm el-Kufi'dir. Süfyan bin Uyeyne, Yahya bin Main. Nesai ve başkaları onu zayıf saymışlardır. AÇIKLAMA 1504’te
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah bin Abbas (r.a.)'dan şöyle demiştir: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) cenaze namazında dört defa tekbir aldı. Diğer tahric: Bu hadisi Ebu Davud ve Beyhaki de rivayet etmişlerdir. AÇIKLAMA (1502, 1503, 1504): İlk iki hadis zevaid türündendir. İkinci hadisi Ahmed ele rivayet etmiştir. Bu yani İbn-i Abbas (r.a.)'ın hadisini Ebu Davud ve Beyhaki de rivayet etmişlerdir. Ebu.Davud'un rivayeti mealen şöyledir: "Ebu İshak'ın Şa'bi'den rivayet ettiğinegöre Şa'bi: 'Peygamber (s.a.v.) yeni bir kabrin yanından geçmiş ve cemaat kabir üzerinde saf olmuşlar. Peygamber (s.a.v.) kabir üzerinde (kıldırdığı namazda) dört defa tekbir almış,' dedi. Ben Şa'bi'ye: Kim sana tahdis etti? diye sordum. Dedi ki : Sıka bir zat. Orada bulunan Abdullah bin Abbas (r.a.) (bana tahdis etti.)" Bu babta rivayet edilen hadisler, cenaze namazındaki tekbir sayısının dört olduğuna delalet ediyorlar. Dört mezheb imamları ile Sevri, İbnü'l-Mübarek, İshak, İbn-i Ebi Evfa, Ata', Hanefiler'den Muhammed ve Evzai (r.a.) bununla hükmetınişlerdir. Sahabilerden de Ömer b. el-Hattab, Abdullah b. Ömer, Zeyd bin Sabit, Hasan bin Ali, Bera' bin Azib ve Ebu Hureyre (r.a.) böyle hükmetmişlerdir. Tirmizi: Sahabilerden ve başkalarından olan ilim ehlinin tatbikatı böyledir, demiştir. Kadı iyaz: Muhtelif memleketlerdeki fetva ehli ve Fıkıhçılar bunda ittifak etmişlerdir. Çünkü buna dair sahih hadisler vardır. Bu kavlin dışındaki görüşlere itimat edilmemelidir. Memleketlerin fıkıhçılarından İbn-i Ebi Leyla hariç, hiç birisinin tekbirleri beş yaptığını bilmiyoruz, demiştir. Sevri, Ebu Hanife, Şafii ve bir rivayete gore Ahmed: İmam, tekbir sayısını dörtten fazlalaştırırsa cemaat bu hususta imam'a uymaz. Bununla beraber imam selam vermeden önce cemaat selam vermez. Onun selam vermesini bekler
- Bāb: ...
- باب ...
Abdurrahman bin Ebi Leyla (r.a.}'dan; şöyle demiştir: Zeyd bin Erkam (r.a.) cenazelerimiz üzerinde dört defa tekbir alırdı. (Bir defa) bir cenaze üzerinde beş defa tekbir aldı. Bunu kendisine sordum. Dedi ki: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) beş defa tekbir alırdı. Diğer tahric: Müslim, Tirmizi, Ebu Davud, Nesai ve Beyhaki de bunu rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Kesir bin Abdillah'ın dedesi (Amr bin Avf el-Yeşkuri) (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre: , Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (cenaze namazında) beş defa tekbir almıştır. Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Kesir bin Abdillah hakkında Şafii: O, yalancılık temellerinden birisidir, demiştir. İbn-i Hibban da: O, babası aracılığıyla dedesinden, mevzu' hadislerden bir nusha rivayet etmiş, demiştir. İbn-i Abdi'l-Berr ve Nevevi: Onun zayıflığı hakkında ittifak var, demişlerdir. Ben derim ki: Bu, böyledir. Ancak Tirmizi Onun: Müslümanlar arasında sulh caizdir, mealindeki hadisi ile bayram namazındaki tekbirlere ait hadisini sahih saymıştır. Onun ravisi İbrahim bin Ali'yi de Buhari ve İbn-i Hibban zayıf saymışlar, bazıları da Ona yalancılık isnad etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Muğire bin Şu'be (r.a.)'den: şöyle demiştir: Ben, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den işittim. Buyurdu ki : «Çocukl üzerinde cenaze namazı kılınır.» Diğer tahric: Ahmed, Ebu Davud, Nesai, İbn-i Hibban, Hakim ve Beyhaki de rivayet etmişlerdir. AÇIKLAMA 1508’de
- Bāb: ...
- باب ...
Cabir bin Abdİllah (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir' «Çocuk doğarken istihlal ettiği (= hayat belirtisi gösterdiği) zaman üzerinde cenaze namazı kılınır. Ve mirasçı olur » Diğer tahric: Tirmizi ve Nesai AÇIKLAMA (1507, 1508): Muğire (r.a.)'in 1507 nodaki hadisini Ahmed, Ebu Davud, Nesai, İbn-i Hibban, Hakim ve Beyhaki de rivayet etmişlerdir. Tirmizi ve Ebu Davud'un uzunca olan rivayetlerindeki hadis, mealen şöyledir: «Binekli, cenazenin arkasında gider, yaya cenazenin her hangi bir tarafında yürüyebilir. Tıfıl üzerinde namaz kılınır.» Ebu Davud'un rivayetinde, "Tıfıl" kelimesi yerine "Sıkt" kelimesi vardır. Kamus'ta: "Tıfıl", herşeyin küçüğüne ve doğan çocuğa denilir. "Sıkt", ana rahminde asgari bekleme süresi dolmadan önce doğan çocuğa denilir, diye tarif yapılmıştır. Bu hadis düşük çocuk doğarken ses çıkarsın, çıkarmasın, yani hayat belirtisi bulunsun, bulunmasın üzerinde namaz kılmanın meşnlluğuna delalet eder. El-Menhel yazarının beyanına göre Ahmed ve Davud böyle hükmetmişlerdir. İbn-i Ömer (r.a.), İbnü'l-Müseyyeb ve İbn-i Sirin'den rivayet olunan da budur. Bu, yani Cabir (r.a.)'in hadisini Tirmizi ve Nesai de rivayet etmişlerdir. İstihlal: çocuğun doğarken çıkardığı sestir. Tuhfe yazarının nakline göre Nihaye'de: çocuğun istihlalinden maksad, ses çıkarmak veya hareket etmek veyahut aksırmak yahut da nefes alıp vermek gibi hayat belirtisidir, denilmiştir. İbnü'l-Humam da istihlali böyle tarif etmiştir. EI-Menhel yazarı da aynı şeyi söylemiştir: Bu hadise göre doğarken hayat belirtisi bulunan çocuk üzerinde cenaze namazı kılınır, aksi takdirde kılınmaz. EI-Menhel'de bildirildiğine göre Ebu Hanife, arkadaşları, Malik, Şafii ve Evzai böyle hükmetmişlerdir. Hadisin mirasla ilglli son kısmı Tirmizi'de şöyledir: «...İstihlal etmedikçe sabi mirasçı olmaz ve kendisinden miras alınmaz,» Mirasla ilgili fıkıh yönü "Feraiz" bölümündeki 2750 - 2751 nolu hadisler de inşaaIlah anlatılacaktır
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu demiştir: «Çocuklarınız üzerinde cenaze namazını kılınız. Çünkü şüphesiz onlar, sizin farat (= öncü)larınızdandırlar.» Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedinde bulunan el-Buhteri bin Ubeyd hakkında Ebu Naim el-İsbahani, Hakim ve Nakkaş: 0, babasından mevzu' hadisler rivayet etmiş, demişlerdir. Ebu Hatim, İbn-i Adiyy, İbn-i Hibban ve Darekutni onu zayıf görmüşler. EI-Ezdi de onu yalanlamıştır. Yakub bin Şeybe de meçhuldür, demiştir
- Bāb: ...
- باب ...
İsmail bin Ebi Halid (r.a.}'dan; şöyle demiştir: Ben, Abdullah bin Ebi Evfa (r.a.)'ya: Sen Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'n oğlu İbrahim'i gördün (mü?) dedim. Dedi ki : Küçük iken öldü. Eğer Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den sonra bir Nebi'in olmasına ilahi hüküm olmuş olsaydı Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in oğlu yaşıyacaktı. Lakin Efendimiz'den sonra hiç bir Nebi yoktur
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah bin Abbas (r.a.)'dan: şöyle rlevayet edilmiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in oğlu İbrahim vefat edince Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) cenaze namazını kıldırdı. Ve şöyle buyurdu : «Şüphesiz Cennette onu emziren vardır. Eğer yaşamış olsaydı, sıddik bir nebi olacaktı. Eğer yaşamış olsaydı kıbti dayıları azat olacaktı. Ve hiç bir kıbti köle olarak kullanılmıyacaktı.» Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedindeki İbrahim bin Osman Ebu Şeybe Vasıt kadısıdır. Buhari onun hakkında: Alimler onun sika veya zayıflığı konusunda susmuşlar, demiştir. İbnü'l-Mübarek: Onun hakkında susarım, demiştir. İbn-i Muin: Sika değil, demiştir. Ahmed: Hadisi münkerdir, demiş. Nesai de: Hadisi metruktur. demiştir AÇIKLAMA 1512’de
- Bāb: ...
- باب ...
Hüseyin bin Ali bin Ebi Talib (r.a.)'dan; şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in oğlu Kasım vefat edince (annesi) Hatice (r.anha) : Ya Resulallah! Kasım'ın az sütü taştı. Süt çağını bitirinceye kadar keşke Allah onu yaşatsaydı, dedi. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): Onun, sütünü tamamlaması Cennettedir.» buyurdu. Hatice (r.anha) : Ya Resulallah: Eğer ben bunu bılebilsem bu bilgi, onun (vefat) işini bana kolaylaştıracak, dedi. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Dilersen ben Allah Teala'ya dua edeyim de onun sesini sana duyurayım» bayurdu. Hatice (r.anha): Hayır Ben Allah'ı ve Resulünü tasdik ederim, dedi. Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Ravi Hişam bin Ebi'l-Velid'i sika sayanı veya cerh edeni görmedim. Sindi: Ben derim ki: Hayır. Takrib yazarının Onun terkediimiş olduğunu söylediği nakledilmiştir. Ravi Abdullah bin İmran'a gelince, Ebu Hatim: 0, Salihtir, demiş; İbn-i Hibban da Onu sikalar arasında zikretmiştir. Sanedin kalan rayileri sikadır, demiştir. AÇIKLAMA (1510, 1511, 1512): İlk hadis, Buhari'de rivayet edilmiştir. Sindi, bunun izahında şöyle der: "Eğer efendimizden sonra bir peygamberin olmasına ilahi hüküm olmuş olsaydı..." cümlesi, muhtemelen İbrahim'in ölüm sebebini açıklamak içindir. Cümlenin dönüm noktası şu olur: İbrahim'in nebi olması, yaşamasına bağlanmıştır. Bu yorum, mezkur yorumun efendimiz tarafından bilinmesi esasına bağlıdır. Bunun benzerleri. bazı zayıf' yollarla Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den rivayet edildiği gibi, sahabilerden de bunun misli gelmiştir. Buna göre hadisin manası şöyle olur: "Eğer efendimizden sonra Peygamberliğin herhangi bir kimseye verilmesi takdir edilmiş olsaydı İbrahim'in yaşaması mümkün olurdu." Lakin yaşadığı takdirde İbrahim'in nebi olması takdir edildiği halde bir peygamberin gelmesi hükmü olmayınca İbrahim'in yaşamaması gerekir. Hadisteki mezkur cümlenin, İbrahim'in faziletini beyan için olması muhtemeldir. Buna göre şöyle yorum yapılır: Eğer efendimizden sonra bir nebi'nin gelmesi mukadder olsaydı, buna en layık olanı İbrahim olacaktı. Ve nebi olmak üzere yaşıyacaktı. Lakin bir nebinin gelmesi mukadder değildir. Dolayısıyla yaşaması gereği yoktur. Her iki ihtimale göre Peygamber (s.a.v.)'in erkek çocuğunun nebi olması lüzumu, hadisten çıkarılamaz. Dolayısıyla şöyle bir soru yöneltilemez: Peygamberlerin çocuklarının peygamber olması gerekmez. Eğer gerekseydi tüm insanların peygamber olması gerekirdi. Çünkü bütün insanlar, Adem (s.a.v.) ve Nuh (a.s.)'ın çocuklarıdır. Zevaid türünden olan ikinci hı:ıdise göre Peygamber (s.a.v.), vefat eden oğlu İbrahim'in cenaze namazını kılmıştır. İbrahim'in 16 veya 18 aylık iken vefat ettiği rivayetleri vardır. Ebu Davüd'un Aişe (r.anha)'dan olan bir rivayetinde Peygamber (s.a.v.)'in, İbrahim'in cenaze namazını kılmadığı bildirilmiştir. EI-Menhel yazan: Bundan maksad'ın, cemaata kıldırmamış olması muhtemeldir, demiştir. Ebu Davud'un Ata' (r.a.)'dan olan mürsel bir rivayetinde Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in, İbrahim'in cenaze namazını kıldırdığı belirtilmiştir. Bu hadisteki «Cennet'te onu emziren vardır.» cümlesi, İbrahim'in şeref ve değerini beyan etmek içindir. Sindi böyle demiştir. Çünkü Cennet, herhangi bir şeye ihtiyaç duyma yeri değildir. İbrahim'in annesi Mariye (r.anha) kıptilerden olduğu için, hadiste; kıptiler, İbrahim'in dayıları olarak gösterilmiştir. Tüm kıpti kölelerin azat edilmesi ve köle edinilmemesi ile ilgili cümle de İbrahim'in Allah katındaki kıymet ve yüceliğini açıklamak içindir. Son hadiste Zevaid türündendir. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)'in oğlu Kasım, Hatice (r.anha)'dan doğmadır. Peygamber (s.a.v.)'in en büyük çocuğudur. Onun ismine izafeten Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)'e Ebu'l-Kasım künyesi verilmiştir. Kaç yaşında iken vefat ettiği hususunda kesin bilgi edinilemedi. Bir kavle göre iki yıl, başka bir kavle göre ayakta yürüyebilecek yaşa kadar yaşamıştır. Diğer bir kavle göre, bineğe binebilecek yaşa kadar yaşamıştır. Onun, Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)'e risalet gelmeden önce vefat ettiğini söyliyenler olduğu gibi, daha sonra vefat ettiğini söyliyenler de vardır. Bu hadis, efendimize risalet görevi verildikten sonra Kasım'ın vefat ettiğine delalet eder. Kasım'ın Cennette sütünü tamamlaması ile ilgili cümle, bir önceki hadisteki cümleye benzer ve Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)'in çocuğunun yüceliğini beyan içindir. Hatice (r.anha)'nın ölen Kasım'ın sesini işitmesi için Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)'in teklifine verdiği karşılığın, Hatice (r.anha)'nın yüksek zeka ve üstün imanını yansıttığının es-Süheyli tarafından belirtildiği Sindi'de anlatılmıştır. Şöyle ki: Hatice (r.anha) berzahla ilgili bu olayı müşahade etmekle inanmaktan hoşlanmayıp gaybe iman sevabını almayı tercih etmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah bin Abbas (r.a.)'den; şöyle demiştir: Uhud (savaşı) günü şehidlerin cenazeleri Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanına getirildi. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) sırayla onar cenaze grubu üzerinde namaz kıldırmaya başladı. Hamza (r.a.)'ın cenazesi olduğu gibiydi. Diğer cenazeler (namaz bitiminde) kaldırılıyor (ve yerlerine başka cenazeler konuluyordu) Hamza (r.a.)'ın cenazesi, konulduğu gibiydi." Not: Sindi demiştir ki: Bunun senedinin hasen olduğu Zevaid'den anlaşılıyor
- Bāb: ...
- باب ...
Cabir bin Abdillah (r.a.)'dan; şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Uhud (savaşı) şehidlerinden ikişer ve üçer kişiyi bir kabirde yerleştiriyordu. Ve (bize): «Bunlarin hangisi Kur'an'ı daha çok öğrenip hıfzetmiş?» diye soruyordu. Bu ikişer ve üçer şehidlerden birisine işaret edilince, onu kabre önce (ve kıble tarafına) koyuyordu ve: «(Kıyamet günü) Ben bunların hayatlarını feda ettiklerinin şahidiyim.» buyuruyordu. Ve şehitlerin yıkatılmadan, üzerlerinde namaz kılmadan kanları içinde defnedilmelerini emrediyordu." Diğer tahric: Ahmed, Buhari, Tirmizi, Ebu Davud, Nesai ve Beyhaki de bu hadisi rivayet etmişler; Tirmizi. hadisin hasen-sahih olduğunu bildirmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
İbn-i Abbas (r.a.\'dan: şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Uhud şehidlerinin üzerlerindeki demir ve deri aksamının soyulmasını ve onların, elbiseleri içerisinde, kanlarıyla defnedilmelerini emretti. Diğer tahric: Ebu Davud ve Beyhaki de bunu rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Cabir bin Abdillah (r.a.)'dan; şöyle demiştir: Uhud şehitleri, Medine'ye nakledilmiş oldukları halde Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), onların şehid edildikleri yerlere geri götürülmelerini emretti. Diğer tahric: Tirmizi, Ahmed, Ebu Davud, Nesai ve Beyhaki de buna benzer lafızlarla rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir : «Kim bir cenaze üzerinde mescidde namaz kılarsa, ona bir şey yoktur.» Diğer tahric: Ebu Davud, Beyhaki ve İbn-i Ebi Şeybe'de bunu rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Aişe (r.anha)'dan: şöyle demiştir: Vallahi Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Süheyl bin Beyda (r.a.) üzerinde mescidden başka hiç bir yerde namaz kılmadı. İbn-i Maceh demiştir ki: Aişe (r.anha)'nın hadisi daha kuvvetlidir." Diğer tahric: Müslim. Tirmizi, Ebu Davud, Nesai ve Beyhaki de bunu rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Ukbe bin Amir el-Cüheni (r.a.)'den: şöyle demiştir: Üç saat vardır ki, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) o saatlerde ölülerimiz üzerinde namaz kılmamızdan veya o saatlerde ölülerimizi defnetmemizden bizi menederek: (Bu saatler) Güneş tam doğduğu zaman (dan göz ayarıyla bir mızrak boyu yükselinceye kadar), istiva gölgesinin (görünüşte) durduğu zaman (dan), güneş batıya kayıncaya kadar ve güneş batmaya eğildiği zaman (dan) hatıncaya. kadardır. Diğer tahric: Müslim, Ahmed, Tirmizi, Ebu Davud, Nesai ve Beyhaki de bunu rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
İbn-i Abbas (r.a.)'dan; şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), ölen bir adam'ı geceleyin kabre bizzat koydu ve kabirde (defin işinde aydınlık olsun diye) lamba yakıldı. Diğer tahric: Tirmizi
- Bāb: ...
- باب ...
Cabir bin Abdillah (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir : «Sizler bir zaruret ile karşılaşmadığınız müddetçe ölülerinizi geceleyin defnetmeyiniz.» Diğer tahric: Nesai de bunu benzer lafızlarla rivayet etmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Cabir bin Abdillah (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre; Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Gece ve gündüz ölüleriniz üzerinde namaz kılınız (kılabilirsiniz.)» Not: Ravi İbn-i Lahia'nın zayıf olduğu ve el-Velid'in tedlisçi olduğu Zevaid'de bildirilmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
İbn-i Ömer (r.a.)'dan; şöyle demiştir: Abdullah bin Ubeyy öldüğü zaman oğlu (Abdullah) (r.a.) Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e gelerek: Ya Resulallah! (Mübarek) gömleğini bana ver. Babamı onunla kefenleyim, dedi (Efendimiz gömleğini verdi). Sonra Resulallah tSallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: «Cenaze hazırlanınca bana haber veriniz (namazını kılayım.) Sonra Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Onun cenaze namazını kılmak isteyince Ömer bin el-Hattab (r.a.), efendimize (anladığımız kadarıyla): Bunun namazını kılmaman gerekir, dedi. Sonra Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) namazını kıldı. Sonra Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Ömer (r.a.)'e: «Ben şu iki şey arasında muhayyerim: (Allah Teala buyurmuş ki:) Münafıklara sen ister istiğfar et, ister istiğfar etme.» [Tevbe 80] buyurdu. Bunun üzerine Allah Sübhaneh: «O münafıklardan ölenlerin hiç birisinin üzerinde namaz kılma. Mezarı üstünde de durma.» [Tevbe 84-85] ayetini indirdi. Diğer tahric: Buhari, Müslim ve Nesai AÇIKLAMA 1524’te
- Bāb: ...
- باب ...
Cabir (r.a.)den; şöyie demiştir; Medine'deki münafıkların reisi (Abdullah bin Ubeyy) öldü ve Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in kendi gömleğini ona kefen yapmasını vasiyet etti. Bunun üzerine Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onun cenaze namazını kıldı. Kendi gömleğiyle onu kefenledi ve kabri başında durdu. Bunun üzerine Allah Teala : «Münafıklardan ölen hiç birisinin üzerinde namaz kılma, mezarı başında da durma.»[Tevbe 84] ayetini indirdi
- Bāb: ...
- باب ...
Vasile bin el-Eska (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Her müslüman ölü üzerinde namaz kılınız ve her emirle beraber cihad ediniz.» Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedinde bulunan Utbe bin Yekzan zayıftır. Haris bin Nebhan'in zayıflığı üzerinde ittifak vardır. Ebu Said el-Matlub kezzabtır
- Bāb: ...
- باب ...
Cabir bin Semure (r.a.)'den; şöyle demiştir: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Seilem)'in ashabından bir adam yaralandı. Yara ona eziyet verdi. Bunun üzerine yaralı, okların demir kısımlarının bulunduğu yere yavaş yavaş giderek bunlarla kendini boğazladı. Nebi {Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onun üzerinde namaz kılmadı. Cabir (r.a.) demiştir ki: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in namaz kılmayışı bir te'dib idi." Diğer tahric: Ahmed, Müslim, Tirmizi, Ebu Davud, Nesai ve Beyhaki de bunu rivayet etmişlerdir. Bazı rivayetler uzundur
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre (r.a.)'den; şöyle demiştir: Siyah bir kadın Mescidi Nebevi'yi süpürüyordu. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onu göremedi. Bir kaç gün sonra kadını sordu. Denildi ki: O kadın öldü. Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem} : «Neden bana haber vermediniz?» buyurdu. Sonra Onun kabrine giderek üzerinde namaz kıldı. Diğer tahric: Buhari, Müslim, Ebu Davud, İbn-i Hibban, Hakim ve Beyhaki de rivayet etmişlerdir. AÇIKLAMA 1533’te
- Bāb: ...
- باب ...
Zeyd bin Sabit'in büyük kardeşi Yezid bin Sabit (r.a.)'dan; şöyle demiştir: (Bir gün) Biz, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile beraber (dışarı) çıktık. Efendimiz Baki'a varınca yeni bir kabirle karşılaştı ve kime ait olduğunu sordu. Dediler ki: Falan kadınındır. Efendimiz, o kadını tanıdı ve: «Neden onun cenazesinden bana haber vermediniz?» buyurdu. Dediler ki: Sen gündüzün ortasında uyuyordun. Oruçlu idin. Bu sebeple sana haber vermekten hoşlanmadık. Efendimiz: «Yapmayınız (bir daha böyle bir şey) bilmiyeyim. Ben aranızda olduğum müddetçe sizden herhangi bir kimse öldüğünde mutlaka Onu bana haber veriniz. Çünkü üzerinde kıldığım namaz, onun için rahmettir." buyurdu. Sonra kabrin yanına vardı. Biz de Onun arkasında saf olduk. Kabir üzerinde dört tekbir aldı (cenaze namazı kıldı.)» Diğer tahric: Bunu Ahmed, Nesai ve İbn-i Hibban da rivayet etmişlerdir. AÇIKLAMA 1533’te
- Bāb: ...
- باب ...
Amir bin Rabia (r.a.)'den; şöyle demiştir: Siyah bir kadın öldü. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e haber verilmedi. Definden sonra haberdar edildi. Bunun üzerine: «Niçin bunu bana haber vermediniz?» buyurdu. Sonra ashabına: «Kadın(ın kabri) üzerinde saf olunuz.» buyurdu ve üzerinde namaz kıldırdı. Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bu hadisin aslını başkası rivayet etmiştir. Bu isnad hasendir. Çünkü ravi Ya'kub bin Humeyd'in sikalığı ihtilaflıdır. AÇIKLAMA 1533’te
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah bin Abbas (r.a.)'dan: şöyle demiştir: Bir adam öldü. (Hasta iken) Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onu ziyaret ediyordu. Onu gece defnettiler. Sabah olunca ölümünü Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e haber verdiler. Efendimiz: Bana (geceleyin) haber vermenizden sizi alıkoyan ne idi?» buyurdu. Dediler ki: Gece idi, karanlık vardı. Sana meşakkat etmek istemedik. Bunun üzerine Efendimiz, adamın kabrine vararak üzerinde namaz kıldı. Bu hadis’in benzerini Buhari ve Tirmizi de rivayet etmişlerdir. AÇIKLAMA 1533’te
- Bāb: ...
- باب ...
Enes (r.a.)'den; şöyle demiştir: Bir ölü defnedildikten sonra Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kabir üzerinde cenaze namazını kıldı." Bunu Bezzar da rivayet etmiştir. Diğer Kütüb-i Sitte'de rastlamadım AÇIKLAMA 1533’te
- Bāb: ...
- باب ...
Büreyde (r.a.)'den; şöyle demiştir: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir ölü üzerinde definden sonra cenaze namazını kıldı. Not: Zevaid'de .şöyle denilmiştir: Bunun isnadı hasendir. Ebu Sinan ve ondan aşağı ravilerin sikalığı ihtilaflıdır. AÇIKLAMA 1533’te
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Said (r.a.)'den; şöyle demiştir: Siyah bir kadın. Mescidi Nebevi'yi süpürüyordu. Geceleyin vefat etti. Sabahleyin Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e kadının ölümü haber verildi. Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) : «Niçin (geceleyin) bana haber vermediniz?» buyurdu. Sonra ashabıyla beraber çıkıp, kadının kabri üzerinde durdu. Cemaat onun arkasında olduğu halde kadın üzerinde tekbir aldı (cenaze namazını kıldırdı). Ona dua etti, sonra dönüp geldi. Not: Bunun senedindeki ravi İbn-i Lahia'nın zayıflığı Zevaid'de bildirilmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) : «Şüphesiz Necaşi öldü» buyurdu. Sonra Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ve ashabı Baki'a çıktılar. Efendimiz bizi arkasında saf dizdi ve Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) önümüze geçerek (namaza durdu) dört tekbir aldı. Diğer tahric: Ahmed ve Kütüb-i Sitte sahipleri bunu rivayet etmişlerdir. Ebu Davud'un rivayetinde: 'Necaşi (r.a.)'in öldüğü gün Nebi (s.a.v.) Onun ölümünü ashabına bildirdi.' ifadesi vardır
- Bāb: ...
- باب ...
İmran bin el-Husayn (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu demiştir: «Şüphesiz kardeşiniz Necaşi öldü. Üzerinde namaz kılınız.» İmran (r.a.) demiştir ki: Efendimiz namaza kalktı. Biz de Onun arkasında namaz kıldık. Ben ikinci safta idim. İki saf halinde Onun namazını kıldırdı. Diğer tahric: Tirmzi, Nesai, İbn-i Hibban ve Beyhaki de rivayet etmişlerdir. BİLGİ 1538’de
- Bāb: ...
- باب ...
Mücemmi' bin Cariye el-Ensari (r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir : «Şüphesiz kardeşiniz Necaşi öldü. Kalkın üzerinde namaz kılınız.» Efendimiz arkasına bizi iki saf halinde dizdi. Not: İsnadının sahih ve ricalinin sika oldukları Zevaid'de bildirilmiştir. BİLGİ 1538’de
- Bāb: ...
- باب ...
Huzeyfe bin Esid (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) sahabileri (dışarı) çıkararak : «Yerinizden başka bir yerde ölen bir kardeşinizin üzerinde namaz kılınız.» buyurdu. Sahabiler: Kim O? diye sordular. Efendimiz: «Necaşi!» buyurdu. BİLGİ 1538’de
- Bāb: ...
- باب ...
İbn-i Ömer (r.a.)'dan; şöyle demiştir: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Necaşi (r.a.) üzerinde (ğıyabi) cenaze namazı kıldı da (namazda) dört tekbir aldı. Not: İsnadının sahih ve ricalinin sika oldukları Zevaid'de bildirilmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir : «Kim bir cenaze namazını kılarsa Ona bir kırat (sevap) vardır. Kim cenazenin defin işi bitinceye kadar beklerse Ona iki kırat (sevap) vardır.» Sahabiler: İki kırat nedir? diye sordular. Buyurdu ki: «İki dağ mislidir.» Diğer tahric: Bunu, Ahmed ve Kütüb-i Sitte sahipleri rivayet etmişlerdir. AÇIKLAMA 1541’de
- Bāb: ...
- باب ...
Sevban (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Bir cenaze üzerinde namaz kılana bir kırat (sevap) vardır ve cenazenin defninde (de) bulunana iki kırat (sevap) vardır.» Sevban (r.a.) demiştir ki: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e kırat'ın ne olduğu soruldu. Buyurdu ki: «Uhud (dağı) mislidir.» Diğer tahric: Müslim AÇIKLAMA 1541’de
- Bāb: ...
- باب ...
Ubey bin Ka'b (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Bir cenaze üzerinde namaz kılana bir kırat (sevap) vardır. Defin işi bitinceye kadar cenazede hazır bulunana iki kırat (sevap) vardır. Muhammed'in nefsi kudret elinde olan (Allah) a yemin ederim ki kırat, şu Uhud dağından büyüktür.» Not: Bunun senedindeki ratvi Haccac bin Ertat'ın tedlisçiliği nedeniyle senedin zayıflığı Zevaid'de bildirilmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Amir bin Rabia (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Cenazeyi gördüğünüz zaman, cenaze geçip sizi arkasında birakıncaya kadar veya (yere) indirilinceye kadar ayağa kalkınız. (Ayakta durunuz.)» Diğer tahric: Kütüb-i Sitte sahipleri ve Beyhaki bunu rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre (r.a.)'detı; şöyle demiştir: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanından bir cenaze geçirildi. Kendisi ayağa kalktı ve (bize): «Ayağa kalkınız. Çünkü şüphesiz ölüm için korku ve dehşet vardır.» buyurdu. Not: Bunun isnadının sahih ve ricalinin sika oldukları Zevaid'de bildirilmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Ali bin Ebi Talib (r.a.)'den; şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir cenazenin geçmesi dolayısıyla ayağa kalktı, biz de kalktık. Nihayet ayağa kalkmayı terkedip oturdu. Artık biz de ayağa kalkmayı terkedip oturduk. Diğer tahric: Müslim, Tirmizi, Ebu Davud, Nesa, Ahmed, İbn-i Ebi Şeybe ve Beyhaki de bunu rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Ubade bin es-Samit (r.a.)'den; şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir cenaze ile gittiği zaman; cenaze kabre indirilinceye kadar oturmazdı. Sonra bir Yahudi alimi Ona uğrayıp: Ya Muhammed ! Biz böyle yaparız, dedi. Bundan sonra Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) oturdu ve (bize): «Yahudilere muhalefet ediniz. (Oturunuz.)» buyurdu. Not: Sindi: Bunun senedinin zayıf olduğu söylenmiş, demiştir. Diğer tahric: Ebu Davud, Tirmizi Tahavi, Bezzar ve Beyhaki de bunu rivayet etmişlerçlir
- Bāb: ...
- باب ...
Aişe (r.anha.)'dan; şöyle demiştir: Ben bir defa Onu —yani Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i evde— bulamadım da (aradım.) Baktım ki Baki' mezarlığındadır. Şöyle buyurdu: «Selam sizlere ey mu'min bir kavmin kabristan (halk)ı! Siz bizim için faratlar (önceden gidenlerimiz) siniz ve biz muhakkak size iltihak edicileriz. Allah'ım! Bizi onların sevabından mahrum etme. Ve bizi onlardan sonra hak yoldan saptırma.» Farat: Yola çıkacak bir kavmin varacağı yerde gerekli hazırlığı yapmak üzere oraya gidecek öncülere denilir. AÇIKLAMA 1547’de
- Bāb: ...
- باب ...
Büreyde (r.a.)'den; Şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) sahabilerine, kabristana çıkacakları zaman (ne söyleyeceklerini) öğretirdi. (Onlardan mezarlığa gideni) şöyle derdi: السلام عليكم، أهل الديار من المؤمنين والمسلمين، وإنا إن شاء اللَّه بكم لاحقون. نسأل اللَّه لنا ولكم العافي Meali: «Selam sizlere ey bu diyarın mu'min ve müslüman halkı! Biz de inşaallah sizlere iltihak edicileriz. Allah'tan kendimize ve sizlere afiyet dileriz.» AÇIKLAMA (1546, 1547): Aişe (r.anha)'nın hadisinin benzerini, Müslim daha uzun metin halinde rivayet etmiştir. Fakat buradaki; اللهم! لا تحرمنا أجرهم ولا تفتنا بعدهم duasına. oradaki rivayette rastlıyamadım. Aşe (r.anha)'nın Müslim'deki rivayetinde Nebi (s.a.v.)'in Baki' kabristanına vardığında Baki' deki ölülere hitabı şöyledir: BURAYA ALINAN METNİ MÜSLİMDE BULAMADIM Yine Aişe (r.anha)'nın Müslim'deki bir rivayetine göre Nebi (s.a.v.) Ona kabristandakilere şöyle hitab etmesini öğretmiştir: السلام عليكم دار قوم مؤمنين. وأتاكم ما توعدون غدا. مؤجلون. وإنا، إن شاء الله، بكم لاحقون. 1546’daki Büreyde (r.a.)'in hadisini de Müslim rivayet etmiştir. Dar kelimesinin asıl manası evdir. "Diyar"da onun çoğuludur. Hattabi: Mezarlığa Dar denilebileceği, hadisten anlaşılıyor. Doğrusu da budur. Çünkü Dar, Arap dilinde meskene denildiği gibi; harabelere de Dar denilir, demiştir. EI-Menhel yazarı da: Kabirlere Dar denilmiş. Çünkü kabirler, dirilerin meskenlerine benzer. Diriler, meskenlerde toplandıkları gibi, ölüler de kabirlerde toplanır, demiştir Hadisler: Dirilere olduğu gibi ölülere de selam vermenin meşruluğuna delalet ederler. Hadislerde ''İnşaallah biz de sizlere iltihak edicileriz" buyurulmuştur. Ölülere iltihak etmek kesindir. Burada teberrüken veya sözü süslemek için inşaaIlah sözü kullanılmıştır. Şöyle bir ihtimal de var: Imanla ölmek kesin olmadığı için inşaaIlah denilmiştir. Veyahut Nebi (s.a.v.) kabristana gittiği zaman beraberinde ihlaslı mü'minler bulunduğu gibi muhtemelen münafıklar da vardı. Münafıkların durumuna işaret olmak üzere: «İnşaaIlah» buyurulmuştur. Hadisler; kabir ziyaretine gidildiğinde bu kelimeleri söylemenin meşruluğuna deMlet ediyorlar. Hadis kitaplarında söylenmesi meşru kılınan başka kelimeler de vardır. EI-Menhel yazarı, meşru kabir ziyaretinin adabını Nevevi'den naklen özetle şöyle ifade eder: "Kabir ziyaretçisi; alçak gönüllü, Allah'ın azametini düşünücü, kendisinden önce ölenlerden ibret alıcı olarak ve Allah rızası için mezarlığa gitmelidir. Kabrin yanına vardığı zaman sırtını kıbleye verip yüzünü kabre döndürerek selam verir, Ve dua eder. Hadislerde varid olan selam ve dua şeklini tercih etmelidir. Nebi (s.a.v.) Baki'yea gittiği zaman ayakta durduğu gibi ziyaretçi ayakta durmalıdır. Ancak bir özür varsa oturmakta beis yoktur. Kabrin çevresinde tavaf yapmak, kabir sahibinden dilekte bulunmak sakıncalıdır." (Yani ziyaretçi: Ey kabir sahibi!. Bana evlad ver, beni şu kazadan koru v.b. sözlerden sakınmalıdır. Çünkü veren koruyan sadece Allah'tır.) Mahir: Bu tür istekler kişi'yi küfre, hatta en büyük günah olan şirke götürür. Salih kişi'nin hatrına Allah'tan istemek farklıdır ki, 'Allahım falanın hürmetine bana.......' şeklinde istek te yine Allah'tan taleb edilir. Bu konu bu şekilde ele alunırsa güzel ve sağlam olur. Şefaat edici zümreler vardır; Nebiler, Şehidler ve Salihler gibi. Bununla beraber Şefaat iznini miktarını belirleyen sadece ve sadece Herşeye hakim olan, Kadir-i Mutlak ve Mütekebbir olan Allah Azimun Alim'dir. Ölü'den Allah'ın izniyle istemeye gelince: Ölünün işitmesi ihtilaflı olup işitse bile yine de ona işittiren Allahtır. Emin olunuz ki direkt olarak Allah'tan istemek kadar sağlam değildir. Yukarıda da bahsettiğim gibi Salih kişinin hürmetini dua'da zikrederken Allah'tan istenmelidir. En doğrusunu Allahu Alimun halim bilir. Kabrin başında Kur'an okumaya gelince: 1- Ebu Hanife, bu konuda sahih bir hadis bulunmadığı gerekçesiyle mekruh görmüşse de Hanefi mezhebinin tercih edilen kavline göre Kur'an okumak müstehabtır. Çünkü bu konuda eserler vardır. Ziyaretçi, bilhassa Yasin suresini okumalıdır. Hanefiler'in 'Durru'l-Nuhtar' adlı fıkıh kitabmda; kabir ziyaretinde Yasin suresi okunur, denilmiştir. İbn-i Abidin de bu sözle ilgili olarak: Çünkü "Kabristana girip Yasin suresini okuyan olursa Allah o gün için azabtaki ölülerin azabını hafifletir ve okuyucu için ölü sayısınca hasenat alır." mealinde hadis varid olmuştur, der. EI-Lubab şerhinde: Ziyaretçi Fatiha, Bakara'nın ilk sahitesini Ayetü'l-Kürsi'yi, Amene'r-Resulu, Yasin ,Mülk, Tekasur surelerini ve oniki, onbir, yedi veya üç defa ihlas suresini okur; Sonra: Allah'ım! Şu okuduğumun sevabını falana veya şunlara ulaştır diye dua eder, denilmiştir. 2- Şafiiler'e göre ziyaretçinin Kur'an okuması müstehabtır.Nevevi el-Mecmu'da: Ziyaretçinin kabristana selam vermesi, ziyaret ettiği ölüye ve bütün kabristandakilere dua etmesi, Kur'an okuması ve sonra ölülere dua etmesi müstehabtır. Şafii'nin bu hususta nassı vardır. Arkadaşları da müttefiken te'yid etmişlerdir. 3- Hanbeliler'e göre Kur'an okunmalıdır. El-Muğni de: Ahmed 'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Kabristana girdiğin zaman üç defa Ayete'l-Kül'si ve İhlas suresini oku. Sonra de ki: Allah'ım! Bunun sevabı şu kabristan ehlinedir. Ölülere dua, istiğfar, sadaka ve Hac gibi hayratın sevabının bağışlanmasında bir ihtilaf bilemiyoruz. Ahmed; Ölüye hayrın her çeşidi ulaşır. Çünkü bu hususta varid olan nasslar vardır, d9miştir. 4- Malikiler'e göre kabir üzerinde Kur'an okumak mekruhtur. Çünkü Selef'in böyle bir tatbikatı yoktur. Selefin yaptığı şey, sadaka ve duadır. Malikiler'in bazılarına göre Kur'an okuyup sevabını ölüye bağışlamakta beis yoktur. İnşaaIlah ölÜye sevab hası1 olur
- Bāb: ...
- باب ...
Bera' bin A'zib (r.a.)'den; şöyle demiştir: Biz, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in beraberinde bir cenazeye çıktık. Efendimiz mezarlıkta kıbleye doğru oturdu
- Bāb: ...
- باب ...
Bera' bin A'zib (r.a.)'den; şöyle demiştir: Biz, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in beraberinde bir cenazeye çıktık da kabrin yanına vardık. Efendimiz oturdu. Biz de sanki başlarımızın üstünde kuşlar konmuş gibi oturduk. Diğer tahric: Ebu Davud ve Nesai de rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah bin Ömer (r.a.)'den: şöyle demiştir: Ölü kabre dahil edildiği zaman Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) بسم اللَّه. وعلى ملة رسول اللَّه buyururdu. Ravi Ebu Halid bir defa demiştir ki: İbn-i Ömer (r.a.) şöyle demiştir: Ölü kabrine indirildiği zaman Efendimiz: بسم اللَّه. وعلى سنة رسول اللَّه buyurdu. Ravi Hişam kendi hadisinde: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in şu kelimeleri buyurduğunu söylemiştir: بسم اللَّه. وفي سبيل الله. وعلى ملة رسول اللَّه Diğer tahric: Bu hadisi Ahmed, Ebu Davud ve Beyhaki de rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Rafi' (r.a.)'den şöyle demiştir: (Ölen Sa'd (r.a.)'in cesedi kabre indirildiği zaman) Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Sa'd (r.a.)'ın cesedini yavaşça ve tedricen na'şın üzerinden çekip çıkardı. (Ve kabre indirdi) kabrinin üstüne de su serpti. Not: Zcvaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedindeki ravi Mendel bin Ali zayıftır. Muhammed bin Ubeydullah'ın zayıflığı hususunda ittifak vardır, AÇIKLAMA 1552’de
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Said (r.a.)'den; şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (kabre indirileceği zaman kabrin) kıble tarafından alınarak karşılandı ve na'şın üzerinden yavaşça çekip çıkarıldı. Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun isnadında bulunan Atiyye el-Avri'yi imam Ahmed zayıf saymıştır
- Bāb: ...
- باب ...
Said bin el-Müseyyeb (r.a.)'den; şöyle demiştir: Ben İbn-i Ömer (r.a.) ile beraber bir cenaze de bulundum. İbn-i Ömer (r.a.), cenazeyi kabre indirdiği zaman: بسم اللَّه. وفي سبيل الله. وعلى ملة رسول الله. dedi. Sonra lahid üzerinde kerpiçlerin dizilmesine başlanınca; İbn-i Ömer (r.a.): اللهم! أجرها من الشيطان ومن عذاب القبر. اللهم! جاف الأرض عن جنبيها، وصعد روحها، ولقها منك رضوانا. =''Allahım! Bu cenazeyi şeytan'dan ve kabir azabından koru. Allahım! yeri onun yanlarından uzak tut ruhunu yükselt, onu katından rızaya kavuştur.'' dedi. Ben: Ya İbn-i Ömer! (bu söylediklerin) Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den işittiğin bir şeymidir? Yoksa kendi re'yinlemi söyledin? dedim. Kendisi: Şu halde ben söz söylemeye kadir miyim? Bil-Akis Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den işittiğim bir şeydir. Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedindeki Hammad bin Abdirrahman'ın zayıflığı üzerinde ittifak vardır
- Bāb: ...
- باب ...
İbn-i Abbas (r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu. demiştir: Lahd (usulü) bizedir, şak (usulü) başkalarınadır. Diğer tahric: Bu hadisi, Tirmizi, Ebu Davud ve Nesai de rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Cerir bin Abdillah el-Beceli (r.a.)'den şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurduki: ''Lahd (usulü) bizedir, şak (usulü) başkalarınadır. '' Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedi zayıftır .. Çünkü alimlar Ebu'l•Yakzan künyeli Osman bin Umeyr'in zayıflığı üzerinde ittifak etmişlerdir. Bu hadis, İbn•i Abbas (r.a.)'ın rivayetinden olmak üzere dört sünende vardır. Ve Sa'd bin Ebi Vakkas (r.a.)'in rivayetinden olarak Müslim'de ve başka kitaplarda vardır
- Bāb: ...
- باب ...
Amir bin Sa'd (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre, (babası) Sa'd (bin ebi Vakkasr.a.vefat edeceği zaman): Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e yapıldığı gibi bana da lahd kazınız ve üstüme kerpiçler dikiniz. (üstümü kerpiçle örtünüz) dedi. Diğer tahric: Bunu, Müslim ve Nesai de rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Enes bin Malik (r.a.)'den; şöyle demiştir. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) vefat ettiği zaman, Medine de lahid kazıcı bir adam ve şah kazıcı bir diğer adam vardı. Sahabiler: Biz Rabbimiz'den hayırlısını diliyerek ikisine de (haber) gönderelim. Hangisi sonra gelirse onu bırakırız dediler. Ve ikisine de haber gönderildi. Lahit kazıcısı önce geldi. Bunun üzerine Sahabiler, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) için lahit kazdırdılar. Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedinde bulunan Mübarek bin Fudale'yi cumhur sika saymıştır. Ve kendisi burada tahdisle rivayet etmiştir. Artık tediis yapması imkanı zail olmuştur. Senedin kalan ricali sika zatlardır. Bu sebeple isnad sahihtir
- Bāb: ...
- باب ...
Aişe (r.anha)'dan; şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) vefat edince kabrin lahit veya şak usulü ile kazılması hususunda sahabiler arasında ihtilaf oldu. Hatta bu hususta konuştular. Ve sesleri yükseldi. Bunun üzerine Ömer (b. el-Hattab r.a.): Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanında ne hayatta iken, nede vefat etmiş iken bağıramazsınız. -Veya buna benzer bir söz söyledi- Şak kazıcısının ve lahit kazıcısının her ikisine de (haber) gönderiniz. dedi. (Haber gönderildi) Lahit kazıcısı geldi ve Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) için lahit kazdı. Sonra Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) defnedildi. Not: İsnadının sahih ve ricalinin sika olduğu Zevaid'de bildirilmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
el-Edra es-Sülemi (r.a.)'den şöyle demiştir: Bir gece Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) için nöbet tutmaya gittim. Basktım ki bir adam yüksek sesle Kur'an okuyor. Biraz sonra Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) dışarı çıktı. Ben: Ya Resulallah bu adam riyakardır. dedim. Edra (r.a.) demiştir ki: Sonra o adam Medine de vefat etti. Techiz işi bittikten sonra na'şını taşıyıp götürdüler. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (oradakilere): «O'nu yavaş götürünüz. Allah onunla iyi mu'amele etti. Şüphesiz O Allah ve Resulünü seviyordu.» Edra (r.a.) demiştir ki: Efendimiz onun kabrini kazdırdı ve buyurdu ki: «Kabrini geniş tutun. Allah ona bolluk verdi.» Bunun üzerine Ashabından bazısı: Ya Resulallah, sen içinden ona üzüldün. dediler. Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Evet çünkü o şüphesiz Allah'ı ve Resulünü seviyordu.» buyurdu. Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Kütüb-i Sitte'de Edra' es•Sülemi (r.a.)'ın bundan başka hadisi yoktur. Bunun senedindeki ravi Musa bin Ubeyde hakkında: Hadisleri münker veya zayıftır, denilmiştir. Sika olduğunu söyliyenler de vardır. Hüccet değildir
- Bāb: ...
- باب ...
Hişam bin Urve (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu demiştir: «Mezarları kazınız. Geniş tutunuz ve iyi yapınız.»
- Bāb: ...
- باب ...
Enes bin Malik (r.a.)'deni şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir taşı Osman bin Ma'zun (r.a.)'in kabrine işaret yaptı. Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bu isnad hasendir. Davud'un el-Muttalib bin Ebi Vedaa (r.a.)'dan rivayet ettiği hadis. bu hadis için bir şahittir
- Bāb: ...
- باب ...
Cabir (r.a.)'den şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kabirleri kireç ile yapmaktan nehyetti. Diğer tahric: Bunu, Ahmed, Müslim, Ebu Davud ve Nesai de bu hadisi rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Cabir (r.a.)'den şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kabir üzerinde bir şey yazılmasını yasaklamıştır
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Said (r.a.)'den şöyle demiştir: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kabir üzerinde bina yapılmasını men etmiştir. Not: Zevatid'de şöyle denilmiştir: Bunun isnadı sahih ve ricali sika zatlardır
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre (r.e.)'den şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir cenaze üzerinde namaz kıldı. Sonra ölünün kabrinin yanına vararak ölünün baş tarafından kabre üç avuç toprak attı
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu demiştir: «And olsun ki siz'den birisinin vücudunu yakıcı bir ateş parçası üzerinde oturması, onun bir kabir üzerinde oturmasından kendisi için daha iyidir.» Bu hadisi, Müslim, Ebu Davud, Nesai, Ahmed bin Hanbel ve Beyhaki de rivayet ettiler
- Bāb: ...
- باب ...
Ukbe bin Amir (r.a.)'den şöyle demiştir: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: «And olsun ki bir ateş parçası veya bir kılıç üzerinde yürümem veyahut ayakkabını ayağımla dikmem bir müslüman'ın kabri üzerinde yürümemden bana daha sevimlidir. Kabirlerin ortasında abdestimi bozmuşum veya çarşının ortasında. Bence bunlar arasında çirkinlik açısından bir fark yoktur. » Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun isnadı sahihtir. Çünkü İbn-i Mace'nin şeyhi Muhammed bin İsmail'i; Ebu Hatim. Nesai ve İbn-i Hibban sika saymışlardır. Senedin kalan ricali, Buhari ve Müslim'in şartı üzerine sikadırlar
- Bāb: ...
- باب ...
Beşir bir el-Hassasiyye (r.a.)'den şöyle demiştir: Ben bir gün Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in beraberinde yürüdüğüm sırada Kendisi: «Ey ibne'l-Hassasiyye ! Hanigi şey sebebiyle Allah'tan razı değilsin? Sen Allah'ın Resulü ile birlikte yürümek ni'metine kavuştun. » buyurdu. Ben: Ya Resulallah Allah'tan hiç bir şikayetim yok. O her hayrı bana vermiştir. dedim. Biraz sonra müslümanların mezarlığından geçti ve (oradaki ölülere işaret ederek): «Bunlar çok hayırlara kavuştular.» buyurdu. Sonramüşriklerin mezarlığının yanından geçti ve (oradaki ölülere işaret ederek): «Bunlar çok hayr'a sırt çevirip geçtiler » buyurdu. Sonra döndü de mezarlar arasında ayakkabı ile yürüyen bir adam gördü ve ona: «Ey Sibt (tabaklanmış sığır derisin)den yapılmış ayakkabılar sahibi ayakkabılarını at! » buyurdu. Müellif demiştir ki: Muhammed bin Beşşar bize tahdis etti (Dedi ki:) Bize Abdurrahman bin Mehdi tahdis etti. (Dediki) Abdullah bin Osman: ''Bu hadis iyidir, Ravisi sika bir adamdur.'' diyordu. Diğer tahric: Bu hadisi ayrıca: Ebu Davud, Nesai, Ahmed bin Hanbel, Hakim ve Beyhaki de rivayet ettiler
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu demiştir: «Kabirleri ziyaret ediniz, çünkü size ölümü hatırlatır. » AÇIKLAMA 1571’de
- Bāb: ...
- باب ...
Aişe (r.anha)'den şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kabirlerin ziyareti hakkında ruhsat vermiştir. Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedinin ravileri sikadır. Çünkü ravi Bistam bin Müslim'i İbn-i Main, Ebu Zur'a, Ebu Davud ve başkaları sika saymışlardır. Senedin kalan ravileri, Müslim'in şartı üzerindedirler. AÇIKLAMA 1571’de
- Bāb: ...
- باب ...
İbn-i Mes'ud (r.a.)'den rivayet edildiğine göre, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu demiştir. «Ben sizleri kabirleri ziyaret etmekten men etmiştim. Bundan sonra kabirleri ziyaret ediniz. Çünkü şüphesiz kabirlerin ziyareti, dünyayı küçümsetir ve ahireti hatırlatır. » Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun isnadı hasendir. İbn-i Main, buradaki ravi Eyyub bin Hani'yi zayıf görmüş; İbn-i Hatim ise işe yarar görmüştür. Ve İbn-i Hibban onu sikalar arasında zikretmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre (r.a.)'den; şöyle demiştir: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) annesinin kabrini ziyaret etti. Ve ağladı. Etrafındakileri de ağlattı. Sonra: «Annem için istiğfar etmem hakkında Rabbim'den izin istedim de bana izin vermedi. Onun kabrini ziyaret etmem için Rabbimden izin istedim. Bana izin verdi. Siz kabirleri ziyaret ediniz. Çünkü kabirlerin ziyareti size ölümü hatırlatır.» Buyurdu. Diğer tahric: Ahmed, Müslim, Ebu Davud, Nesai, Hakim ve Beyhaki de bunu rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Salim'in babası (ibn-i Ömer r.a.)'dan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Bir A'rabi, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e gelerek: Ya Resulullah ! Babam gerçekten yakınlarıyla gerektiği gibi ilgilenirdi. Şöyle idi, böyle idi (diyerek babasını övdü ve:) Babam nerededir ? diye sordu. Efendimiz: «Ateştedir.» buyurdu. Abdullah (r.a.) demiştir ki: Bana öyle geliyor ki; adam bu cevap'tan dolayı içerliyerek: Ya Resulallah ! Senin baban nerededir? diye sordu. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Sen nerede bir müşrik'in kabrine uğrarsan onu ateşle müjdele.» buyurdu. Abdullah (r.a.) demiştir ki: Bu A'rabi, bilahere müslüman oldu ve dediki: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bana cidden yorucu bir görev yükledi. Ben yanından geçip te onu cehennemle müjdelemediğim hiç bir kafir yoktur. Not: Bu hadisin isnadının sahih olduğu Zevaid'de bildirilmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Hassan bin Sabit (r.a.)'den; Şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kabirleri ziyaret eden kadınları la'netlemiştir. Not: Hassan bin Sabit (r.a.)'in hadisine ait isnadın sahih ve ricalinin sika oldukları Zevaid'de bildirilmiştir. AÇIKLAMA 1576’da
- Bāb: ...
- باب ...
İbn-i Abbas (r.a.)'dan şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), kabirleri ziyaret eden kadınları la'netlemiştir. Diğer tahric: Ebu Davud, Nesai ve Hakim de rivayet etmişlerdir. AÇIKLAMA 1576’da
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre (r.e.)'den; şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), kabirleri ziyaret eden kadınları la'netlemiştir. Diğer tahric: Ahmed, Tirmizi, İbn-i Hibban ve Beyhaki de rivayet etmişlerdir. AÇIKLAMA (1574, 1575, 1576): İlk hadis (1574) Zevaid türündendir. İbn-i Abbas (r.a.)'ın (1575) hadisini Ebu Davud, Nesai ve Hakim de rivayet etmişlerdir. Bu (yani Ebu Hureyre (r.a.)'ın) hadisi Ahmed, Tirmizi, İbn-i Hibban ve Beyhaki de rivayet etmişlerdir. Lanetlemek, Allah'ın rahmetinden kovulmayı dilemektir. Kadınlar. ekseriyetle kabir ziyaretine gittikleri zaman bağırıp çağırırlar, yakalarını yırtarlar, yüzlerini döverler, kocalarının hakkını çiğnerler ve İslami örtünmeye riayet etmeden, hatta süslenerek giderler. Bu olumsuz davranışlarından dolayı, ilahi rahmetten uzak kalmaları yolunda Nebi (s.a.v.)'in bedduasına ma'ruz kalmışlardır. EI-Menhel yazarı bu hadisin açıklaması bahsinde şöyle der: Hadis, kadınların kabir ziyaretine gitmelerinin haramlığına delalet eder. Şafiiler'in, Malikiler'in ve Hanefiler'in bazısı böyle hükmetmişlerdir. Şafiiler'in ekserisi ile Hanefiler'in bir kısmı, bu hadisi delil göstererek, kadınların kabir ziyaretini mekruh görmüşlerdir; Hanbeliler'in mezhebinin meşhur kavli de budur. Haram olmadığına dair gösterdikleri delil, Ümmü Atiyye (r.anha)'nın (1577 nolu) hadisidir. Hanefiler'in ekserisine göre kadınların ziyareti caizdir. Malikiler'in bir kavli ve Ahmed'in bir rivayeti de böylecIir. Bu guruptaki alimlere göre kadınların ziyaretinin yasaklığı, kabir ziyareti için ruhsat verilmeden önceki zamanda idi. Bilindiği gibi ilk zamanlarda erkeklere de yasaklanmıştı. Bilahere kabir ziyaretine ruhsat verilince; verilen ruhsat, erkeklere mahsus değil, kadınları da kapsar. Bunlara göre ruhsaL veren hadislerdeki zamirler erkeklere ait ise de; erkeklerin kadınlara galip kılınması yoluyla böyle hitab edilmiştir. Aslında hitap, erkeklere münhasır değildir. Hanefiler'in bir delilide İbn-i Abdi'l-Berr'in et-Temhid'de Abdullah bin Ebi Müleyke (r.a.)'den rivayet ettiği şu mealdeki haberdir: "Aişe (r.anha) bir gün mezarlıktan döndü. Ben Ona: Ey Mu'minlerin annesi! Nereden geliyorsun? diye sordum. Kendisi: Kardeşim Abdurrahman (r.a.)'ın kabrinden geliyorum. dedi. Ben: Resulullah (s.a.v.) kabirlerin ziyaretini men etmemiş miydi? dedim. Kendisi: Evet, Efendimiz kabir ziyaretinden men ediyordu. Sonra ziyaretini emretti." El-Menhel yazarı, Hanefiler'in gösterdikleri başka delilleri de zikrettikten sonra: Kadınların ziyaretiyle ilgili hadisler ile diğer hadislerin uzlaştırılması mümkündür Şöyle ki: Ziyaret hakkında verilen izin; örtülü olarak çıkan, ahireti düşünen, kabir halkından ibret alan, bağırıp çağırmayı, yüzünü dövmeyi, yakalarını yırtmayı ve kötü laf etmeyi terkeden kadınlar içindir. Konulan yasak da, anılan uygunsuz davranışlarda bulunan kadınlara mahsustur, demiştir. Nevevi, el-Mühezzeb şerhinde el-Müstezhar sahibinin şöyle dediğini nakletmiştir: Bence eğer kadınların ziyareti, üzüntüyü yenilemek, ağlamak, bağırıp çağırmak ve benzeri olumsuz hareketler için ise haramdır. Kadınların ziyaretini yasaklıyan hadisler, bunlara yorumlanır. Eğer bu gibi olumsuz hareketler için değil de ibret almak için ziyaret etmek isterlerse, bu ziyaret mekruhtur. Ancak iştah çekmek halini yitirmiş bulunan ihtiyar kadınlar için caizdir, denilebilir. Nevevi, bu nakli yaptıktan sonra, bunu benimsediğini ifade ederek: Bununla beraber hadisin zahirini dikkate alarak ziyareti terk etmesi ihtiyatlı olanıdır, demiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Ümmü Atiyye (r.anha)'dan şöyle demiştir: Biz (kadınlar, Resul-i Ekrem s.a.v. tarafından) cenaze'yi takib etmekten men edildik. Bu yasak ('a uymak) üzerijmize vacib kılınmadı. (veya cenazeyi takib bize vacib kılınmadı.) Diğer tahric: Buhari, Müslim, Ebu Davud ve Beyhaki de bunu rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Ali (r.a.)'den şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) çıktı. baktı ki, bir gurup kadın oturmuşlar. Onlara: «Sizi oturtan nedir ?» diye sordu. Kadınlar: Cenazeyi bekliyoruz, dediler. Efendimiz: «(Cenazeyi) siz yıkayacakmısınız?» buyurdu. Onlar: Hayır, dediler. Efendimiz: «(Cenaze'yi) siz taşıyacakmısınız ?» buyurdu. Onlar: Hayır, dediler. Efendimiz: «Cenazeyi kabre indirenler meyanında siz indirecekmisiniz?» buyurdu. Onlar: Hayır, dediler. Efendimiz: «(O halde) günah işlemiş olarak ve sevapsız olarak geri dönünüz.» buyurdu. Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun isnadında Dirar bin Ömer (Ebu Ömer) bulunur. Bunu Veki' sika saymış, İbn-i Hibban da sikalar arasında zikretmiş ise de Ebu Hatim: O, meşhur değildir, demiş. El-Ezdi de: Metruktur, demiş. El-Halili de el-İrşad'da: Kezzabtır, demiştir. Diğer ravi İsmail bin Süleyman hakkında Ebu Hatim: O salihtir, demiş, Lakin İbn-i Hibban, Onu sikalar arasında zikretmiş ve: Hata eder, demiştir, Senedin diğer ravileri sika zatlardır
- Bāb: ...
- باب ...
Ümmü Seleme (r.anha)'dan rivayet edildiğine göre: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): ولا يعصينك في معروف nazm-ı celili hakkında: « النوح Nevh (=ölü üzerinde yüksek sesle ağlamak) tır.» buyurmuştur. Not: Bunun senedindeki Yezid bin Abdillah'm sikalığının ihtilaf konusu olduğu Zevaid'de bildirilmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Cerir mevla Muaviye (r.a.)'dan; şöyle demiştir: Muaviye (r.a.) Humus'ta hutbe okudu. Hutbe de Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in nevh'den nehiy buyurduğunu anlattı. Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedinde Cerir vardır. Ona Ebu Cerir de denilir. Ben ne Onu cerh edeni, ne de sika göstereni görmedim. Seneddeki Abdullah bin Dinar da Humus'lu alandır. Ebu Hatim O'nun hakkında: O, kuvvetli değildir, demiştir. İbn-i Main de Onun zayıf olduğunu söylemiştir. Ebu Ali el-Hafız da: O benim yanımda sikadır, demiştir. İbn-i Hibban da Onu sikalar arasında zikretmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Malik el-Eş'ari (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Niyahat, cahiliyyet (devrin)in işindendir. Ve şüphesiz naiha kadın, tevbe etmeden öldüğü zaman Allah onun için katran'dan elbise ve ateşten bir gömlek kestirir.» Not: İsnadının sahih ve ricalinin sika oldukları Zevaid'de bildirilmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah bin Abbas (r.a.)'den rivayet edildiğine göre, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Ölü üzerinde niyahat, cahiliyyet (devri)in işindendir. Şüphesiz ki naiha kadın ölmeden önce tevbe etmezse, gerçekten üzerinde katran'dan bir gömlek ve onun üstünde de ona giydirilmiş ateş'ten bir gömlek bulunduğu halde kıyamet günü diriltilir. » Not: Zevaid de: İsnadında Ömer bin Raşid var, Ahmed bin Hanbel: Hadis'i zayıftır, doğru değildir, demiştir. İbn-i Muin de zayıftır demiştir. Buhari: Onun Yahya bin Ebi Kesir'den rivayet ettiği hadis muzdarib doğru değşldir. İbn-i Hibban: O hadis uydurur. Onu zikretmek helal değildir, aleyhinde konuşmak hariç. Darekutni : El-İlel de: O mekruhtur. Mahir: Hadis'in benzer metin sahih olarak ta gelmiştir: 1581 deki Ebu Malik hadisine bakın
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah bin Ömer (r.a.)'dan şöyle demiştir: Beraberinde yüksek sesle ağlayan kadın bulunan bir cenazeyi takib etmeyi Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) yasaklamıştır. Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedinde Ebu Yahya el-Kattat el-Kufi Zazan vardır. Adının Dinar olduğu da söylenmiştir. İmam Ahmed: İsrail, ondan cidden münker olan bir çok hadis rivayet etmiş, demiştir. İbn-i Main de: Onun hadisinde zaaf var, demiştir. Yakub bin Süfyan ve el-Bezzar da: Onda beis yok, demişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah bin Mes'ud (r.a.)'den: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu demiştir: «Ölüler için (eli ile) yanaklarını (yüzünü) döven, yakalarını yırtan ve cahiliyyet adeti üzere dua eden kimse biz'den değildir.» buyurdu. Diğer tahric: Buhari, Müslim ve Tirmizi de bunu rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Ümame (r.a.)'den şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (Ölü için) yüzünü tırmalayıp derisini yırtan kadına, yakasını yırtan kadın'a ve mahv oldum, helak oldum diye bağırıp çağıran kadın'a la'net etmiştir. Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun isnadı sahihtir. Çünki İbn-i Mace'nin şeyhi Muhammed bin Cabir'in sikalığını Muhammed bin Abdillah el-Hadremi, Mesleme, el•Kaşif'te Zehebi ifade etmişlerdir. Senedin diğer ravileri, Müs!im'in şartı üzere sika zatlardır
- Bāb: ...
- باب ...
Abdurrahman bin Yezid ve Ebu Bürde (r.anhuma)'dan şöyle demişlerdir: Ebu Musa (el-Eş'ari r.a.)'ın hastalığı şiddetlenince hanımı Ümmü Abdillah (bint-i ebi Devme r.anha) ona yönelip, yüksek sesle ağlamaya başladı. (baygın olan Ebu Musa r.a.) biraz sonra ayıldı. Ve hanımına: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in uzak olduğu kimsden benim (de) uzak olduğumu bilmedin mi? dedi. Kendisi hanımına Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in şu hadisini daha önceden anlatırdı: «Ben, Musibet zamanında saçını yolan, yüksek sesle ağlayan ve elbisesini yırtan kadınlardan uzağım.» Diğer tahric: Buhari ve Müslim de bunu rivayet etmişlerdir. Ebu Davud ve Nesai de bunun benzerini rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre (r.e.)'den; şöyle demiştir: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir cenaze de idi. Ömer (r.a.) ağlayan bir kadını gördü de susturmak için kadın'a bağırdı. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «O'nu bırak ya Ömer! Çünkü göz, yaş dökücüdür, kalb'e musibet gelmiştir. Ölüm vukuatı yakında olmuştur.» buyurdu. Not: Sindi, el-Fetih'te : Bu hadisin ricali sika zatlardır, demiştir Diğer tahric: Nesai ve İbn-i Şeybe de bu hadisi rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Usame b. Zeyd (r.a.)'dan şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in kızlarından birisinin oğlu ölmek üzere idi. Oğlanın annesi, Efendimiz'e haber göndererek yanına uğramasını istedi. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de ona: «Allah'ın aldığı her şey Allah'a aittir. Ve verdiği herşey de Allah'a aittir. Ve Allah'ın ilminde herşey belirli bir anda son bulur. Artık kızım sabretsin. Ve bu sabrın Allah indindeki sevabını beklesin. » diye cevap yolladı. Bu cevap'tan sonra oğlan'ın annesi Efendimize and vererek yanına uğramasını istedi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (kızının evine gitmek üzere) ayağa kalktı. Ben de Onunla beraber kalktım. Ve beraberinde Muaz bin Cebel, Ubeyy bin Ka'b ve Ubade bin es-Samit (r.anhum) vardı. (Çocuğun bulunduğu odaya) girdiğimiz zaman çocuğu Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e verdiler. Çocuğun ruh'u göğsüne gelmiş vaziyette ızdırapta idi. Ravi demiştir ki: Usame (r.a.)'ın: Çocuk (zayıflıktan dolayı) eski bir kırbaya benziyordu, dediğini zannediyorum. Usame (r.e.) demiştir ki: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ağladı. Ubade bin es-Samit (r.a. ona): Nedir bu (ağlama) Ya Resulullah ? dedi. Efendimiz: «Adem oğullarına Allah'ın verdiği rahmet (eseri) dir. Allah, kullarından ancak merhametli olanlara merhamet eder.» Diğer tahric: Ahmed, Buhari, Müslim, Ebu Davud, Nesai ve Beyhaki de bunu rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Esma' binti Yezid (r.anha)'dan şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in oğlu İbrahim vefat edince Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ağladı. (gözleri yaşardı) Onu ta'ziye eden (ya Ebu Bekir yada Ömer (r.a.)) O'na: Sen Allah hakkını ta'zim edenlerin en liyakatlısısın, dedi. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Göz yaşarır, kalb mahzun olur. Biz Rabbimizin razı olmayacağı söz söylemeyiz. Eğer ölüm sadık bir vaad, va'dedilen umumi bir şey olmasaydı ve sonraya kalan önce olan'a tabi olmasaydı (o da ölmeseydi); Ey İbrahim ! şu anda duyduğumuz üzüntü'den fazla şiddetli bir üzüntü duyacaktık ve gerçekten biz, senin için cidden mahzunuz.» buyurdu. Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedi hasendir, Buhari, Müslim ve Ebu Davud, bu hadisi Enes (r.a.)'den rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Hamne binti Cahş (r.anha)'dan rivayet edildiğine göre: Kendisine: Erkek kardeşin katledildi diye haber verilmiş : Kendisi: Allah ona rahmet eylesin. İnna Lillah ve inna ileyhi raciun demiştir. (bu defa) dediler ki: Senin eşin öldürüldü. Kadın: Ah hüzün! dedi. Sonra Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurduki: «Şüphesiz kocasına karşı kadın tarafından öyle bir muhabbet ve ilgi çeşidi vardır ki, o hiç bir şeye karşı olamaz.» Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedinde bulunan Abdullah bin Ömer el-Ömeri zayıftır
- Bāb: ...
- باب ...
İbn-i Ömer (r.a.)'dan; şöyle demiştir: Abdu'l-Eşhel kadınları Uhud günündeki şehidleri için ağlarlarken Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onların yakınından geçti ve Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Lakin hamza için ağlayıcı kadınlar yoktur.» buyurdu. Sonra Ensar'ın kadınları gelip Hamza (r.a.) için ağlamaya başladılar. Bir süre sonra Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) uyandı ve: «Yazık o kadınlara. Hala evlerine dönmemişler (mi?) Onlara emredin. Gitsinler ve bu günden sonra ölen kimse üzerinde ağlamasınlar. » buyurdu. Not: Sindi şöyle demiştir: Zevaid sahibinin, bu hadisi kitabına koyması, hadisin Zevaid türünden olmasını gerektirir. Lakin isnadının durumunu belirtmemiştir
- Bāb: ...
- باب ...
İbn-i Ebi Evfa (r.a.)'dan; şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) mersiyeler (ölünün iyi taraflarını sayıp ağlamak)'dan men etmiştir. Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedinde el-Heceri vardır ki, o, cidden zayıftır. Onu zayıf sayanlar bir kişi değildir
- Bāb: ...
- باب ...
Ömer bin el-Hattab (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre; Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu. demiştir: «Ölü, üzerinde edilen niyahat ile ta'zib edilir.» Diğer tahric: Buhari, Müslim, Nesai ve Tirmizi de bunu ri vayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Musa el-Eş'ari (r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Ölü, kabilesinin ve yakınlarının sesli ağlaması ile ta'zib edilir. (İçinde ağlayanlar:) Ey koruyucu! Ey giydirici ! Ey yardımcı! Ey sığınak! ve bunların benzerini söyledikleri zaman, ölü kıskıvrak tutulup çekilir ve (ona): Sen böyle(mi)sin, sen şöyle(mi)sin? denilir. » Ravi Esid demiştir ki: (Bunu Ebu Musa r.a.'ın oğlu Musa'dan dinlediğim zaman): Sübhanallah! Şüphesiz Allah Teala: ولا تزر وازرة وزر أخرى ''=Hiç bir günahkar, başkasının günahını yüklenmez. '' buyuruyor, dedim. Musa bin Ebi Musa: Yazık sana! Ben Ebu Musa r.a.'ın Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den bana tahdis ettiğini sana haber veriyorum. Artık sen Ebu Musa r.a.'ın Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e iftira ettiğini sanıyor(mu)sun? veya benim Ebu Musa (r.a.)'a iftira ettiğimi sanıyor(mu)sun?. Not: Ravi Yakub bin Humeyd'in sikalığı ihtilaflı olduğu için isnadın hasen olduğu Zevaid'de bildirilmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Aişe (r.anha)'dan şöyle demiştir: Yahudi bir kadın ölmüştü. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Yahudilerin onun üzerinde ağlama seslerini işitti ve şöyle buyurdu: «O kadının yakınları onun üzerinde ağlıyorlar. O da kabrinde ta'zib ediliyor.» Diğer tahric: Buhari, Müsliın , Ebu Davud, Nesai ve Tirmizi de bu hadisi kısa ve uzun metinler halinde rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Enes bin Malik (r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu demiştir: «Sabrın kemali, musibetin ilk darbesi sırasındatir » Tahric: Kütüb-İ Sitte sahipleri, Taberani ve Beyhaki de bu hadisi rivayet etmişlerdir. O rivayetler uzundur
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Umame (r.a.)'den rivayet edildiğine göre Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu demiştir: «Allah sübhane buyuruyor ki: ''Ey Adem oğlu musibetin ilk darbesi sırasında sabredip, sevabını (benden) istersen, ben senin için cennet'e girmekten başka bir sevaba razı olmayacağım.''» Not: Ebu Ümame (r.a.)'in hadisine ait senedin sahih ve ricalinin sika oldukları Zevaid'de bildirilmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
’.....Ümmü Seleme (r.anha)'dan rivayet edildiğine göre; Ebu Seleme (r.a.), kendisine şu hadisi Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den işittiğini anlatmıştır: «Hiçbir müslüman yoktur ki, başına bir musibet gelir ve söylemesini Allah'ın emrettiği
- Bāb: ...
- باب ...
Aişe (r.amha)'dan şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (vefat edeceği gün) kendisi ile cemaat arasında bir kapı açtı veya aradaki örtüyü kaldırdı. Baktı ki, cemaat Ebu Bekr (r.a.)'ın arkasında namaz kılıyor. Cemaatin bu iyi halini görmesinden dolayı ve gördüğü bu halin kendisinden sonra da devam etmesi hususunda kendisine Allah Teala'nın halife olması ümidiyle Allah'a hamdetti. Sonra buyurdu ki: «Ey insanlar! İnsanlar dan veya mu'minlerden herhangibirisinin başına bir musibet geldiğinde benim ölümüm ile onun başına gelen musibeti düşünmekle başına gelen başka musibeti hafifletsin. Çünkü benim ümmetimden hiçbir kimse, benden sonra benim musibetim'den daha şiddetli bir musibetle karşılaşmıyacaktır.» Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bu hadisin isnadında bulunan Musa bin Ubeyde er-Rabai zayıftır
- Bāb: ...
- باب ...
El-Hüseyin bin Ali bin Ebi Talib (r.a.)'den rivayet edildiğine göre Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Başına bir musibet gelen bir kimse bilahare o musibeti hatırlayıpta ''İnna lillahi ve inna ileyhi raciun'' sözünü yenilerse o musibet aşılmış olsa bile Allah Teala ona başına o musibetin geldiği günkü ecrin bir mislini yazar. » Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir. Bunun senedinde zayıflık vardır. Çünkü ravi Hişam bin Ziyad zayıftır. Bunu babasından mı, annesinden mi rivayet ettiği hususunda da ihtilaf vardır. Babasının ve annesinin hali bilinmemektedir. Deni!diğine göre İmam Ahmed, Hişam'ı zayıf saymıştır. İbn-i Hibban da: 0, mevzu' hadisleri sika zatlardan rivayet etmişti. demiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah bin Ebi Bekir bin Muhammed bin Amr bin Hazm'ın dededi (r.a.)'den rivayet edildiğine göre Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Bir musibet nedeniyle din kardeşine ta'ziyette bulunan hiç bir mu'min yoktur ki, Allah Sübhanehu kıyamet günü ona keramet elbiselerinden bir takım elbise giydirmesin.» Not; Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun isnadında Kays Ebu Ümare vardır. İbn-i Hibban onu sikalar arasında zikretmiştir. Zehebi'de el-Kaşif'te sika olduğunu söylemiştir Buhari; Durumuna bakılmalıdır, demiştir. Kalan raviler Müslim'in şartı üzerinedir .. AÇIKLAMA 1602’de
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah (bin Mes'ud) (r.a.)'den rivayet edildiğine göre Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Başına musibet gelen kimseye ta'ziyette bulunana musibet sevabının misli verilir.»
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu demiştir. «Üç çocuğu ölen adam Allah'ın andı yerini bulacak kadarlık süre hariç cehennem ateşine girmez.» Diğer tahric: Buhari, Müslim, Tirmizi ve Nesai de bunu rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Utbe bin Abd es-Sülemi (r.a.)'den rivayet edildiğine göre Ben Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den şöyle buyururken işittim demiştir: «Günah işleme çağına ulaşmayan üç çocuğu ölen hiç bir müslüman yoktur ki o çocuklar onu cennet'in sekiz kapısından karşılamasınlar. O bu kapılardan dilediğinden cennet'e girer. » Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun isnadında Şurahbil bin Şuf'a bulunur. İbn-i Hibban, onu sikalar arasında zikretmiştir. Ebu Davud: Şürahbil ve Cerir sikadırlar, demiştir. Kalan raviler, Buhari'nin şartı üzerine sened adamlarıdırlar. AÇIKLAMA 1605’te
- Bāb: ...
- باب ...
Enes bin Malik (r.a.)'den rivayet edildiğine göre Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu demiştir. «Henüz günah işleme çağına gelmeyen üç çocuğu ölen müslüman herhangibir baba ve ana yoktur ki Allah Teala o çıcuklara olan rahmetinin fadlı ile hepsini cennet'e dahil etmez.» Diğer tahric: Buhari, Nesai
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah bin Mes'ud (r.a.)'den rivayet edildiğine göre Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu demiştir: «kim günah işleme çağına henüz gelmemiş üç çocuğu kendisinden önce ölür (de sabreder) se o çocuklar, onun için cehennem ateşinden koruyucu kale (perde) olurlar.» Bunun üzerine Ebu Zer' (r.a.): iki çocuğu gönderdim dedi. Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem): «İki çocuk ta.» buyurdu. Bunun üzerine Kur'an okuyucalarının büyüğü Ubey bin Ka'b (r.a.): Ben bir çocuk gönderdim. dedi. Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Bir çocuk ta.» buyurdu. Diğer tahric: TirmizI de bu hadisi rivayet etmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayet'e göre Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu demiştir: «Önümde gönderdiğim bir düşük çocuk arkamda bırakacağım bir atlıdan şüphesiz bana daha sevimlidir. » Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir.: Ben derim ki: Ravi Yezid'in Ebu Hureyre (r.a.)'e yetişmediğini el-Müzzi. Tehzib'te ve Etraf'ta söylemiştir. Diğer ravi olan Yezid ibn Abdülmelik'i İbn•i Sa'd sika saymış ise de Ahmed. İbn-i Main ve halef. onu zayıf saymışlardır. AÇIKLAMA 1609’da
- Bāb: ...
- باب ...
Ali bin Ebi Talib (r.a.)'den rivayet'e göre Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu demiştir: «Allah sıkt (düşük çocuk) un baba ve annesini cehennem ateşi sokacağı zaman sıkt şüphesiz Rabbiyle cidden münakaşa ve mücadele eder. (cidden onlar için şefaat eder). Nihayet denilir ki: Ey Rabbiyle münakaşa ve mücadele eden sıkt, Babanı ve anneni cennet'e dahil et. Bunun üzerine sıkt serer (ebenin çocuğun göbeğinden kestiği parça) ile onları çekerek onları cennet'e dahil eder. » Ebu Ali: يراغم ربه، cümlesinin manası «sıkt Rabbine kızar » demektir. Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun isnadı zayıftır. Cünkü alimler, ravi Mendel bin Ali'nin zayıflığı üzerinde ittifak etmişlerdir. AÇIKLAMA 1609’da
- Bāb: ...
- باب ...
Muaz bin Cebel (r.a.)'den rivayet'e göre Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu demiştir: «Nefsim, kudret elinde olan (Allah)'a yemin ederim ki sıkt'ın annesi ecir talebiyle düşük çovuğun musibetine sabrettiği zaman şüphesiz sıkt annesini kendi sereriyle cennet'e çeker. » Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedinde Yahya bin Ubeydillah bin Mevhib bulunur. Alimler, onun zayıflığı Üzerinde ittifsk etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Abfullah bin Ca'fer bin Ebi Talib (r.a.)'den şöyle demiştir: Ce'fer bin Ebi Talib (r.a.)'ın şehadet haberi gelince Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: «Ca'fer'in ev halkı için yemek yapınız. Çünkü onları meşgul eden bir bir şey onların başına gelmiştir. » Diğer tahric: Şafii, Ahmed, Ebu Davud, Tirmizi, Nesai ve Beyhaki de rivayet etmişlerdir. Tirmizi, hadisin hasen oldugunu ibnü's-Seken de sahih oldugunu söylemiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Esma' bint-i Umeys (r.anha)'dan şöyle demiştir: Ca'fer bin Ebi Talib (r.a.) Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kendi ev halkının yanına döndü ve: «Ca'fer'in ev halkı ölülerinin durumu ile cidden meşguldürler. Bunun için onlara yemek yapınız.» buyurdu. Abdullah demiştirki: Ölünün ev halkına yemek yapmak Hadis emri oluncaya kadar devam edegelen bir adet idi sonra terk edildi. Not: Sindi şöyle demiştir: Bunun senedinde Ümmü İsa bulunur. Bu kadın meçhuldür İsmi anılmamıştır. Ravi Ümmü Avn da böyledir
- Bāb: ...
- باب ...
Cerir bin Abdillah el-Beceli (r.a.)'den şöyle demiştir: Biz ölünün ev halkının yanında toplanmayı ve onların ve onların (toplananlar için) yemek yapmalarını niyahattan (bir çeşit) görürdük. Not: Zeviiid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedi sahihtir. İlk tarikin ravileri, Buhari'nin şartı üzerinedirler. İkinci tarikin ravileri, Müslim'in şartı üzerinedirler
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah bin Amr (r.a.)'den şöyle demiştir: Medine doğumlulardan bir adam Medine vefat etti Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onun cenaze namazını kıldırdıktan sonra: «Keşke doğduğu yerden başka bir yerde ölseydi.» buyurdu. Cemaat'den bir adam: ''Niye ya Resulallah'' dedi. Efendimiz: «Şüphesiz adam doğduğu yerden başka bir yerde cennette onın için doğduğu yerden ecelinin kesildiği yere kadar mesafe ölçülür. » buyurdu. Diğer Tahric: Nesai, Cenaiz; Müsned:
- Bāb: ...
- باب ...
Aişe (r.anha)'dan rivayet edildiğine göre Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu demiştir. «Ölünün kemiğini kırmak diri iken kemiğini kırmak gibidir » Diğer tahric: Ahmed, Ebu Davud ve Beyhaki de bunu rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Ümmü Seleme (r.anha)'dan rivayet edildiğine göre Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu demiştir. «Günah bakımından ölümü'nün kemiğini kırmak diri'nin kemiğini kırmak gibidir.» Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun isnadında Abdullah bin Ziyad bulunur. Bu adam meçhuldür. Bunun terkedilmişlerden olan Abdullah bin Ziyad bin Sem'an el-Medeni olduğu umulur
- Bāb: ...
- باب ...
Ubeydillah bin Abdillah (bin Utbe bin Mes'ud) (r.a.)'den şöyle demiştir: Ben Aişe (r.anha)'ya : -Ey Annem! Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in hastalığını bana anlatıver. diye dilekte bulundum. Dediki: Efendimiz hastalandı. Hastalığında üflemeye başladı. Biz onun üfleyişini kuru üzüm yiyicisinin üfleyişine benzetiyorduk. O sırayla eşlerinin odalarında dolaşıyordu. Hastalığı ağırlaşınca Aişe (r.anha)'nın odasında olması ve eşlerinin sırayla onun yanında kalmaları için eşlerinden musaade istedi. Aişe (r.anha) demiştir ki: Eşleri izin verince Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) iki adam arasında ve ayakları yerde sürüne sürüne benim odama girdi. O iki adam'ın birisi Abbas (r.a.) idi Ubeydullah (r.a.) demiştir ki: Ben Aişe (r.anha)'nın bu Hadisini İbn-i Abbas (r.a.)'a anlattım. İbn-i Abbas (r.a.): Aişe (r.anha)'nın ismini bildirmediği adamın kim olduğunu biliyormusun ? O, Ali bin Ebi Talib (r.a.)'dir. dedi. AÇIKLAMA 1619’da
- Bāb: ...
- باب ...
Aişe (r.anha)'dan şöyle demiştir: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (şeytanlardan ve hastalıklardan) şu kelimelerle Allah'a sığınırdı أذهب البأس. رب الناس. واشف أنت الشافي. لا شفاء إلا شفاؤك. شفاء لا يغادر سقما «Ey insanların Rabbi şu hastanın hastalığını gider ve şifa buyur. Ancak sen şifa verirsin. Senin şifandan başka hiç bir şifa yoktur. (Bu hastaya) öyle bir şifa ver ki O şifa hiçbir hastalığın izini bırakmayacak. » Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) vefat ettiği hastalığında onun elini tuttum Ve bu kelimeleri okuyup onun mubarek vücuduna elimi sürmeye başladım. Sonra elini benim elimden çekip çıkardı. Daha sonra: اللهم اغفر لي وألحقني بالرفيق الأعلى «Allahım beni mağfiret eyle ve beni refik-i a'la'ya eriştir. buyurdu.» Aişe (r.amha) demiştirki: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den işittiğim son sözü bu idi. Diğer tahric: Buhari de bu iki hadisi rivayet etmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Aişe (r.anha)'dan şöyle demiştir: Ben, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den şöyle buyururken işittim: «Hastalanıp da dünya ile ahiret arasında muhayyer kılınmayan hiç bir Nebi yoktur.» Aişe (r.anha) demiştir ki: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) vefat ettiği hastalığa tutulunca boğazı kısılıp sesi değişerek kalınlaştı. Sonra: مع الذين أنعم اللَّه عليهم من النبيين والصديقين والشهداء والصالحين ''Kim Allah'a ve Peygambere itaat ederse işte onlar, Allah'ın kendilerine nimet verdiği peygamberlerle, sıddıklarla, şehidlerle, iyilerle birliktedir. Bunlar ne güzel arkadaştır!'' [Nisa 69] ayetini okuduğunu işittim. Artık anladım ki, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bu iki dilek arasında muhayyer bırakıldı (da o, ahireti seçti.) Diğer tahric: Buhari
- Bāb: ...
- باب ...
Aişe (r.anha)'dan şöyle demiştir: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in eşleri onun yanında toplandı. Oraya gelmeyen kalmadı. Biraz sonra Fatima (r.anha) geldi. Onun yürüyüşü, sanki Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yürüyüşü idi. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Merhaba kızım. » buyurdu. Sonra onu soluna oturttu. Daha sonra ona gizli bir şey söyledi. Fatina (r.anha) ağladı. Daha sonra (yine) onunla gizli bir şey konuştu. Bu defa Fatima (r.anha) güldü. Ben Fatima (r.anha)'ya: Seni ağlatan nedir ? diye sordum. O: - Ben Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in sırrını ifşa edemem. diye cevap verdi. Ben: Bu gün (gördüğüm) gibi hiçbir zaman bir üzüntüye çok yakın bir sevinci görmedim, dedim. Fatina (r.anha) ağladığı zaman ben ona: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bizden ayrı olarak sana özel bir şey mi söylediki bunun üzerine ağlıyorsun. ? dedim. Ve ne söylediğini Fatima (r.anha)'ya sordum. Ben Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in sırrını ifşa edecek değilim. dedi. Nihayet Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) vefat edince ve ne söylediğini Fatima (r.anha)'ya sordum. dediki: O, her yıl Cebrail'in kendisi ile bir defa Kur'an'ı mukabele ettiğini bu yıl iki defa mukabele ettiğini bana anlatıyordu. «Ecelimin yaklaştığını sanıyorum. Benim ev halkımdan bana iltihak edecek ilk kişi sensin. Ben senin için ne güzel selefim.» buyurdu. Bunun üzerine ağladım. Sonra bana gizli olarak: «Sen mu'minlerin kadınlarının veya bu ümmetin kadınlarının büyüğü olmana razı olmazmısın ? » buyurdu. Ben bunun için güldüm
- Bāb: ...
- باب ...
Aişe (r.anha)'dan şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den fazla hastalığı şiddetli olan hiçbir kimse görmedim
- Bāb: ...
- باب ...
Aişe (r.anha)'dan; şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i gördüm. vefat ediyordu. Yanında bir kab su vardı. Elini kab'a sokup yüzünü suyla meshediyordu. Sonra: «Allahım! Ölümün şiddetleri karşısında bana yardımcı ol.» buyuruyordu
- Bāb: ...
- باب ...
Enes bin Malik (r.a.)'den şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e baktığım son bakış pazartesi günü perdenin kaldırılması (ile) oldu. Perde kaldırılınca mubarek yüzüne baktım. Sanki mushaf'ın yaprağıydı. Cemaat de Ebu Bekr (r.a.)'ın arkasında namazdaydı. Ebu Bekir (r.a.) O'nun geleceğeni sanarak çekilmek istedi. Fakat Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Ona: «Yerinde dur. » diye işaret buyurdu. Ve perdeyi indirdi. O günün sonunda vefat etti
- Bāb: ...
- باب ...
Ümmü Seleme (r.anha)'dan; şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) vefat ettiği hastalığında: «Namaz'a ve sağ ellerinin malik olduğu şeylere (önem veriniz. İhmal etmeyenizi.)» buyuruyordu. Mubarek dili bu kelimeyi döndürmeyecek kadar devamlı bunu söylüyordu. Not: Bunun senedinin Buharl ve Müslim'in şartı üzerine sahlh olduğu Zevaid'de bildirilmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
El-Esved (bin Yezid) (r.a.)'den; şöyle demiştir: Ali (r.a.)'ın Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in vasisi olduğu Aişe (r.anha)'nın yanında anlattılar. Bunun üzerine Aişe (r.anha): Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Ali (r.a.)'i ne zaman vasi tayin etti ? And olsun ki ben Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i göğsüme veya kucağıma dayatmış idim. Bir leğen istedi. Hemen sonrakucağımda yığılıverdi. Ben farkına varmadan vefat etti. Artık efendimiz ne zaman vasiyet etti?. diye cevap verdi. Diğer tahric: Buhari, Müslim ve Nesai de bu hadisi rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
İbn-i Abbas (r.a.)'den şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) için mezar kazmak istedikleri zaman Ebu Ubeyde bin el-Cerrah (r.a.)'ın arkasına adam gönderdiler. Kendisi Mekke halkı mezarı gibi şak şeklinde mezar kazıyordu. Ebu Talha (r.a.)'ın arkasına da adam gönderdiler. O da Medine halkı için mezar kazıyordu. Kemdisi mezarı lahid şeklinde kazıyordu. Bunların ikisimede iki haberci göndererek: Allah'ım! Kendi Resulün için hayırlı olanı sen seç, dediler. Ebu Talha (r.a.)'i bulabildiler. O getirildi. Ebu Ubeyde (r.a.) bulunamadı. Bunun üzerine Ebu Talha (r.a.) Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) için lahit kazdı. İbn-i Abbas (r.a.) demiştir ki: Sahabiler salı günü Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in techiz işini bitirince Efendimiz kendi odasında na'şı üzerine konuldu sonra erkek cemaat guruplar halinde Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanına girip üzerinde namaz kıldılar. Erkekler bitince sahabiler, kadınları guruplar halinde odaya dahil ettiler. Kadınlar bitince ergenlik çağına gelmeyen çocukları odaya dahil ettiler. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in cenaze namazını cemaate imam olarak hiç kimse kıldırmadı. Müslümanlar Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) için kazılacak mezar yeri hususunda ihtilaf ettiler. Bazıları: Kendi mescidinde defnedilsin. dediler. Bazıları Ashabı yanında defnedilsin dediler. Sonra Ebu Bekir (r.a.): Şüphesiz ben Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den işittim. buyurdu ki: «Ölen her Nebi ancak öldüğü yer'e defnedilmiştir.» İbn-i Abbas (r.a.) demiştir ki: Bundan sonra üzerinde Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in vefat ettiği yatağı kaldırdılar ve Ona mezar kazdılar. Sonra çarşamba günü gece yarısında Efendimiz defnedildi. Onun mezarına Ali bin Ebi Talib, el-Fadl bin Abbas, kardeşi Kusem ve Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in mevlası Şukran (r.anhum) indiler. Ebu Leyla künyeli Evs bin Havli (r.a.) Ali bin Ebi Talib (r.a.)'e : Allah Teala hakkı için Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den bize payımızı vermeni senden diliyorum, dedi. (Kabre inip hizmet etmek istiyordu) Ali (r.a.) Ona: İn diyerek izin verdi. Şukran (r.a.) Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in hayatta iken zaman zaman giydiği bir hırkasını eline almıştı. Onu kabre defnetti. ve: Vallahi bu elbiseyi senden sonra ilalebed hiç kimse giymeyecektir, dedi. Bu hırka Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile beraber defnedildi. Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bu hadisin senedinde Hüseyin bin Abdillah bin Ubeydillah bin Abbas el•Haşimi bulunur. Ahmed bin Hanbel, Ali bin el-Medeni ve Nesai. bunu terketmişlerdir. Buhari de: Zındıklıkla itham ediliyor du denildiğini söylemiştir. İbn-i Adiyy, Onu kuvvetli görmüştür. İsnadın kalan ravileri sika zatlardır
- Bāb: ...
- باب ...
Enes bin Malik (r.a.)'den; şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (vefat edeceği gün) ölüm ızdırabını duyunca (kızı) Fatıma (r.anha): Vay babamın ızdırabına! dedi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Bu günden sonra babanın üzerinde hiç ızdırap olmayacaktır. Kıyamete kadar hiç bir canlıyı bırakmıyacak olan ölüm şüphesiz, babana yaklaşmıştır.» buyurdu. Not Zevaid'de şöyie denilmiştir: Bunun isnadında Abdullah bın Zubeyr el•Bahili Ebü'z•Zübeyr bulunur. Ona Ebu Ma'bed e!-Mısri de denilir. İbn-i Hibban Onu sikalar arasında zikretmiş; Ebu Hatim ise: O meçhuldür, demiş; Darekutni de; Salihtir. demiştir. İsnadın kalan ricali, Buhari ve Müslim'in şartı üzerinedirIer. Tahric: Buhari bu hadisin baş kısmını rivayet etmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Enes bin Malik (r.a.)'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir. (Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in kızı) Fatıma (r.a.) bana: Ya Enes! Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in üstüne toprak saçmaya gönülleriniz nasıl razı oldu? dedi. Sabit (r.a.)'in Enes (ra.)'den bize tahdis ettiğine göre Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in vefat ettiği zaman Fatıma (r.a.); Ey Cebrail'e vefatını haber verdiğimiz baba! Ey. şaşılacak derecede Rabbine yaklaşmış olan babam! Ey makamı Cennetu'l-Firdevs olan babam! Ey Rabbinin davetine icabet eden babam, diye üzüntüsünü açıklamıştır. Hammad demiştir ki; ben Sabit (r.a.)'i bu hadisi anlattığı zaman gördüm. O kadar ağladı ki kaburgalarının gidip geldiğini gördüm. Diğer tahric: Buhari, Darekutni ve Taberanide hunu rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Enes bin Malik (r.a.)'den; şöyle demiştir; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in Medine'ye girdiği gün Medine'nin her şeyi parladı. Sonra Onun vefat ettiği gün olunca Medine'nin her şeyi kapkaranlık oldu. Ve biz Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in defin işini henüz bitirmemiş iken gönüllerimizi eski durum üzerinde bulmadık. Diğer tahric: Tirmizi ve Ahmed AÇIKLAMA 1633’de
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah bin Ömer (r.a.)'dan; şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hayatta iken hakkımızda Kur'an (ayeti)'nin indirileceği korkusuyla biz, hanımlarımıza açılmaktan ve konuşmaktan sakınırdık. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) vefat edince (onlarla serbestçe) konuştuk. Not: Zevaid'de şöyle denmiştir: Bunun isnadı Müslim'in şartı üzerine sahihtir. Ancak el-Hasan ile Ubey bin Ka'b (r.a.)'ın arasında inkıta (kopukluk) vardır. Bunlar arasına Yahya bin Damre girer. AÇIKLAMA 1633’te
- Bāb: ...
- باب ...
Ubey bin Ka'b (r.a.)'den; şöyle demiştir: Biz, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile beraber iken hedef ve gayemiz tek idi. O, vefat edince biz şöyle baktık, böyle baktık. (Hedeflerimiz ayrıldı)
- Bāb: ...
- باب ...
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in muhterem eşi Ümmü Seleme binti Ebi Ümeyye (r.a.)'nın; şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hayatta iken insanlar namaza kalktıkları zaman hiç birisinin gözü kendi ayaklarının olduğu yerden öteye geçmezdi. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) vefat edince insanlardan birisi namaza kalktığı zaman hiç birisinin gözü (secdede) alnını koyduğu yerin ötesine geçmezdi. Sonra halife Ebu Bekir (r.a.) vefat etti. Ve Ömer (r.a.) (devri) oldu. Artık insanlardan birisi namaza durduğu zaman hiç birisinin gözü kıble yönünden sapmazdı. Osman bin Affan (r.a.) (devri) oldu. (Bu devirde) fitne oldu. İnsanlar ziyadesiyle sağa, sola baktılar. Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir. Bunun isnadında Mus'ab bin Abdillah bulunur. İbn-i Hibban Onu sikalar arasında zikretmiş, el-İcli de sika olduğunu söylemiştir. Diğer ravi Musa bin Abdillah'ı sika sayan kimseyi görmedim. Rlivi Muhammed bin İbrahim'i İbn-i Hibban sikalar arasında zikretmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Enes (r.a.)'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in vefatından sonra Ebu Bekir (r.a.), Ömer (r.a.)'a: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) nasıl Ümmü Eymen (r.a.)'ın ziyaretine gidiyorduysa, gel beraberce biz de onun ziyaretine gidelim, dedi. Enes (r.a.) demiştir ki: Hepimiz O (Ümmü Eymen) (r.a.)'nın yanına vardığımız zaman Ümmü Eymen (r.a.) (Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in vefatı üzüntüsüyle) ağladı. Ebu Bekir ve Ömer (r.anhuma) Ona : Niçin ağlıyorsun? Allah katındaki saadet, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) için (dünyadan) hayırlıdır, dediler. O: Allah katındaki saadetin Resulü için daha iyi olduğunu şüphesiz bilirim. Lakin gökten vahyin kesilmiş olmasından dolayı ağlıyorum, dedi. Enes (r.a.) demiştir ki: Ümmü Eymen (r.a.) Ebu Bekir ile Ömer (r.anhuma)'nın ağlamalarına sebep oldu. Onlar da kendisiyle beraber ağlamaya başladılar. Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedi, Buhari ve Müslim'in şartları üzerinde sahihtir. İkisi de bu isnadın bütün ravilerini hüccet saymışlardır
- Bāb: ...
- باب ...
Evs bin Evs (es-Sakafi) (r.a.)'den rivayet edildiğine göre, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir : «Şüphesiz Cum'a günü en faziletli günlerinizdendir. adem (Aleyhisselam) onda yaratılmıştır. Nafha (ikinci sur üfürülmesi) ondadır. Ve Sa'ka (birinci sur üfürülmesi) ondadır. Artık onda benim üzerime bol bol salavat getiriniz. Çünkü (o günkü) salavatınız bana sunulur.» Bir adam: Ya Resulallah! Senin bedenin yer tarafından yenmişken (Şeddad (r.a.), dedi ki) yani çürümüşken bizim salavatımız nasıl sana sunulur? diye sordu. O : «Allah, Nebilerin cesedlerini yemesini yere yasak etmiştir.» buyurdu. NOT: Bu hadisin metni, 1085 nolu hadis metninin aynısıdır, Senedler de aynıdır. Şu farkla ki: Oranın ilk ravisi Şeddad bin Evs (r.a.)'dir. İzah için oraya bakılabilir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebü'd-Derda' (r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Cum'a günü benim üzerime bol salavat getiriniz. Çünkü o salavatta melekler hazır buiunur. Ve şüphesiz, her hangi (mu'min) bir kimse benim üzerime salavat getireceği zaman behemehal onun salavatı bitinceye kadar (aynı anda) bana sunulur.» Ebü'd-Derda* (r.a.) demiştir ki: Ve ölümünüzden sonra da (böyle mi)? dedim. Efendimiz: «Ölümümden sonra da. Şüphesiz Allah Teala, Nebilerin cesedlerini yemesini yere yasak etmiştir. Allah'ın Nebii diridir, rızıklanır.» buyurdu. Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bu, hadis sahihtir. Ancak iki yerde munkati'dir. Çünkü Ubade'nin Ebu'd-Derda (r.a.)'den rivayeti mürseldir. El-Ala' böyle demiştir. Zeyd bin Eymen'in Ubade'den rivayeti de mürseldir. Bunu Buhari söylemiştir