Sahih Muslim
...
(43) Kitāb: The Book of Virtues
(43) ...
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Mihran Er-Râzî ile Muhammed b. Abdirrahman b. Sehm hep birden Velid'den rivayet ettiler. İbni Mihran dediki: Bize Velid b. Müslim rivayet etti. (Dediki): Bize Evzâî Ebû Ammar Şeddat'tan rivayet ettiki: Ebû Ammar Vasile b. Eska'yı şöyle derken işitmiş: Ben Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i: «Şüphesiz ki Allah Kinane'yi İsmail oğullarından seçmiştir. Kureyş'i Kinane'den seçmiş; Kureyş'den de Benî Hâşim'i seçmiştir. Beni de Benî Hâşim'den seçmiştir.» buyururken işittim. İzah Nevevî diyor ki: «Ulemâmız bu hadîsle Kureyş'den olmayan Arabların Kureyş kabilesine küfü' olmadıklarına, Benî Haşim'den olmayan Kureyşliler'in de; Benî Hâşim'e küfü' sayılamıyacaklarına, yalnız Benî Muttalib ile Benî Hâşim'in bir kabile olduklarına istidlal etmişlerdir. Nitekim bu cihet sahîh bir hadîste sarahaten bildirilmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Yahya b. Ebî Bükeyr İbrahim b. Tahman'dan rivayet etti. (Demişki): Bana Simâk b. Harb Câbir b. Semûra'dan rivayet etti. Câbir şöyle demiş: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Ben Mekke'de bir taş bilirim. Nebi olarak gönderilmezden önce bana selâm veriyordu. Ben onu şimdi (de) pek âlâ biliyorum.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Hakem b. Mûsâ Ebû Salih rivayet etti. (Dediki): Bize Hikl (yâni İbni Ziyad) Evzâî'dcn rivayet etti. (Demişki): Bana Ebû Ammâr rivayet etti. (Dediki): Bana Abdullah b. Ferruh rivayet etti. (Dediki): Bana Ebû Hureyre rivayet etti. (Dediki): Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Ben kıyâmet gününde Âdem oğullarının seyyidi, kendisinden ötürü ilk kabiri yarılan ve ilk şefaat isteyen ve kendisine ilk şefaat hakkı verilen olacağım.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Ebu'r-Rabi Süleyman b. Dâvud El-Atekî rivayet etti. (Dediki): Bize Hammad (yâni İbni Zeyd) rivayet etti. (Dediki): Bize Sabit, Enes'den naklen rivayet ettiki: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) su istemiş, kendisine geniş bir kab içinde su getirmişler, cemâat da abdest almaya başlamışlar. Enes demişki: Ben altmışdan seksen kişiye kadar tahmin ettim. Suya bakıyordum. Parmaklarının arasından kaynıyordu
- Bāb: ...
- باب ...
Bana İshâk b. Mûsâ EI-Ensârî de rivayet etti. (Dediki): Bize Ma'n rivayet etti. (Dediki): Bize Mâlik rivayet etti. H. Bana Ebu't-Tâhir de rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Vebb Mâlik b. Enes'den, o da İshâk b. AbdiIIah b. Ebî Talhâ'dan, o da Enes b. Mâlik'den naklen haber verdiki: ŞÖyle demiş: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i gördüm. İkindi namazının vakti gelmişti. Cemâat abdest suyu arıyor, fakat bulamıyorlardı. Derken Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e abdest suyu getirdiler ve Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hu kabın içine elini koydu. Cemaata da ondan abdest almalarını emir buyurdu. Enes demişki: Suyu gördüm parmaklarının altından kaynıyordu. Cemâat, abdest aldılar. Hattâ son neferine kadar abdest aldılar
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Ebû Ğassan El-IMismaî rivayet etti. (Dediki): Bize Muâz (yâni İbni Hişam) rivayet etti. (Dediki): Bana babam Katâde'den rivayet etti. (Demişki): Bize Enes b. Mâlik rivayet ettiki: Nebiyyullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ashabı ile birlikte Zevrâ'da içinde su bulunan kab istedi. Râvi demiş ki: Zevrâ' Medine'de çarşı ile mescidin yanında bir yerdedir ve avucunu suya koydu. Derken parmaklarının arasından kaynamağa başladı ve bütün ashabı abdest aldılar. Râvi demiş ki: Ben — Kaç kişi idiler yâ Ebû Hamza? diye sordum. — Üç yüz kişi kadardılar! cevâbını verdi
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Müsennâ da rivayet etti. (Dediki): Bize Muhammed b. Cafer rivayet etti. (Dediki): Bize Said Katâde'den, o da Enes'den naklen rivayet ettiki: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Zevra'da imiş. Kendisine bir kabla su getirmişler. Parmaklarını örtmüyormuş. Yahut parmaklarını örtecek kadarmış... Bundan sonra râvi Hişâm'ın hadîsi gibi mıklctmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Seleme b. Şebîb rivayet etti. (Dediki): Bize Hasen b. A'yen rivayet etti. (Dediki): Bize Ma'kıl, Ebu'z-Zübeyr'den, o da Câbir'den naklen rivayet etti kî: Ümmü Mâlik Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e bir tulumunun içinde yağ hediye edermiş. Az sonra oğulları gelir, ondan katık isterlermiş, halbuki evlerinde bir şey bulunmazmış. Bu sefer Ümmü Mâlik, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e gider onda yağ bulurmuş. Böylece o kab evinin katığını idare etmiş durmuş. Nihayet onu sıkmış ve Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e gelmiş. (O kendisine): «Tulumu sıktın mı?» diye sormuş. Ümmü Mâlik: — Evet! demiş. «Onu (sıkmadan) bıraksaydın hazır bulunmakta devam ederdi.» buyurmuşlar. İzah için buraya tıklayabilir; eğer hadisleri sıra ile okuyor iseniz 2 hadis daha geçtikten sonra izah’a ulaşacaksınız. ‘’İNŞAALLAH’’
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Seleme b. Şebib rivayet etti. (Dediki): Bize Hasen b. A'yen rivayet etti. (Dediki): Bize Ma'kıl Ebu'z-Zübeyr'den, o da Câbir'den naklen rivayet etti ki : Bir adam yiyecek istemek için Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e gelmiş. O da kendisine yarım kile arpa vermiş, adam ile karısı ve misafiri bundan yemekte devam etmişler. Nihayet arpayı ölçmüş ve arkacığından Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e gelmiş : «Onu ölçmeyeydin ondan yer dururdunuz ve sizin için hazır bulunurdu.» buyurmuşlar. İzah 1392t1 de o sayfa için buraya tıklayabilirsin
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Abdullah b. Abdirrahman Ed-Dârimî rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Ali El-Hanefî rivayet etti. (Dediki): Bize Mâlik (bu zât İbni Enes'dir.) Ebu'z-Zübeyr El-Mekkî'den rivayet etti. Ona da Ebu't-Tufeyl Âmir b. Vasile haber vermiş, ona da Muaz b. Cebel haber vermiş. Muâz şöyle demiş: Tebük gazası yılında Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'le birlikte yola çıktık. Namazları cem' ediyordu. Öğle ile ikindiyi beraberce, akşamla yatsıyı beraberce kıldı. Bir gün olunca namazı geciktirdi. Sonra çıkarak öğle ile ikindiyi beraber kıldı. Sonra içeri girdi. Biraz sonra çıkarak akşamla yatsıyı beraberce kıldı. Sonra şöyle buyurdu : «Siz yarın inşaallah Tebük kaynağına varacaksınız. Siz ona kuşluk zamanı olmadan varmayacaksınız. İmdi ona sizden kim varırsa ben gelinceye kadar suyundan hiç bir şey'e dokunmasın!» Derken biz kaynağa vardık. Bizden önce ona iki adam varmış. Kaynaktan fotin bağı kadar su akıyordu. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) o iki adama : «Bunun suyundan bir şey'e dokundunuz mu?» diye sordu. — Evet! cevâbını verdiler. Bunun üzerine Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onlara sitem etti. Onlara Allah'ın dilediği kadar söz söyledi. Sonra cemâat elleriyle kaynaktan azar azar su aldılar. Hattâ bir şeyin içinde su toplandı. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onun içinde ellerini ve yüzünü yıkadı. Sonra suyu kaynağa iade etti. Hemen kaynak şarıl şarıl su akıttı. Yahut bol su akıttı. —Ravi Ebû Alî bu iki kelimeden hangisini söylediğinde şekketmiştir.— Hatta cemâat su aldılar. Sonra : «Yâ Muâz! Ömrün vefa ederse burasının bahçelerle dolduğunu görmen yakındır.» buyurdular. İzah 1392t1 de o sayfa için buraya tıklayabilirsin
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Mesleme b. Ka'neb rivayet etti. (Dediki): Bize Süleyman b. Bilâl, Amr b. Yahya'dan, o da Abbâs b. Sehl b. Sa'd Es-Sâidî'den, o da Ebû Humeyd'den naklen rivayet etti. Şöyle demiş : Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'le birlikte Tebük gazasına çıktık. Ve Vâdi'l-Kura'da bir kadının bahçesine geldik. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Bu bahçeyi tahmin edin!» buyurdu. Biz de onu tahmin ettik. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onu on vesk olarak tahmin etti. Ve (kadına) : «inşaallah biz sana donünceye kadar bunu belle!» dedi. Ve yürüdük Nihayet Tebûk'e geldik. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Bu akşam sizin üzerinize şiddetli bir rüzgâr esecek. O rüzgârda sizden kimse ayağa kalkmasın. Kimin devesi varsa ipini sağlam bağlasın!» buyurdu. Arkacığından şiddetli bir rüzgâr esti. Derken bir adam ayağa kalktı ve rüzgâr onu götürerek Tayyî' dağlarına attı. Eyle hükümdarı îbnü'I-Almâ'ın elçisi Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e bir mektup getirdi. Ona bir de beyaz katır hediye etti. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) dahî kendisine cevap yazdı ve bir elbise hediye etti. Sonra yola revan olduk, nihayet Vadi'l-Kura'ya geldik. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kadına bahçesini sordu ; «Bahçenin mahsulü kaç vesk'e baliğ oldu?» dedi. Kadın : — On vesk'e! cevâbını verdi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'. «Ben acele ediyorum. Sîzden kim dilerse benimle beraber acele gelsin. İsteyen kalsın!» buyurdu. Biz de yola çıktık. Medine'ye yaklaştığımızda: «İşte Tâbe! Ve işte Uhud! O bizi seven bir dağdır. Biz de onu severiz,» buyurdu. Sonra ilâve etti: «Şüphesiz Ensar hanelerinin en hayırlısı Benî Neccar hûnesidir. Sonra Benî Abdil-Eşhel hanesi, sonra Benî Abdil-Haris b. Hazrec hanesi, sonra Bemî Sâide hânesidir. Ensâr'ın her hanesinde hay;r vardır.» Az sonra Sa'd b. Ubade'ye yetiştik. Ebû Üseyd (ona): Görmedin mi Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ensâr hanelerinin hayırlılarını söyledi de bizi en sona bıraktı, dedi. Bunun üzerine Sa'd Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e yetişerek : — Yâ Resûlallah! Ensar hanelerinin hayırlılarını söylemiş; bizi en sona bırakmışsın! dedi. o da : «Size hayalılardan olmanız yetişmiyor mu?» buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Bize bu hadîsi Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Affan rivayet etti. H. Bize İshâk b. İbrahim de rivayet etti, (Dediki): Bize Muğîre b. Selemete'l-Mahzumî haber verdi. Her iki râvi demişler ki: Bize Vüheyb rivayet etti. (Dediki): Bize Amr b. Yahya bu isnadla: «Ensar hanelerinin her birinde hayır vardır.» cümlesine kadar rivayet etti. Ondan sonraki Sa'd b. Ubâde kıssasını anmadı. Vüheyb'in hadîsinde: «Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de ona memleketinin idaresini verdiğini yazdı.» ifâdesini ziyâde etmiştir. Vüheyb'in hadîsinde «Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'de ona yazdı.» cümlesini anmamıştır
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Abd b. Humeyd rivayet etti. (Dediki): Bize Abdürrezzâk haber verdi. (Dediki): Bize Ma'mer Zührî'den, o da Ebû Seleme'den, o da Câbir'den naklen haber verdi. H. Bana Ebû İmran Muhammed b. Ca'fer b. Ziyad da rivayet etti. Lâfız onundur. (Dediki): Bize İbrahim (yâni İbni Sa'd) Zührî'den, o da Sinan b. Ebî Sinan Ed-Düelî'den, o da Câbir b. Abdillah'dan naklen haber verdi. Câbir şöyle demiş : Resulullah (Salîallahu Aleyhi ve Sellem)'le birlikte Necid tarafına gazaya gittik. Ve Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e diken ağacı çok olan bir vadide yetiştik. Derken Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir ağacın altına indi de kılıcını onun dallarından birine astı. Cemâat da ağaçlarla gölgelenmek için vadiye dağıldılar. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: «Gerçekten ben uyurken bana bir adam geldi. Ve kılıcı aldı Hemen uyandım. Adam başımda duruyordu. Hiç anlamadım, kılıç sıyrılmış olarak elinde idi. Ve bana: Seni benden kim men eder? dedi. Ben: Allah! dedim. Sonra ikinci defa (tekrar): Seni benden kim men eder? dedi. Ben (yine) Allah! dedim. Bunun üzerine kılıcı kınına iade etti. Ve hemen oturdu.» Ondan sonra Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ona kötü bir şey söylemedi. Diğer tahric: Hadisi Buhari f.bari (2910, 2913, 4135, 4139), Nesai s.kübra siyer (8719, 8801) Ahmed, Müsned (14335) ve İbn Hibban (4537) rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Abdullah b. Abdirrahman Ed-Dârimî ile Ebû Bekr b. İshâk da rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Ebu'l-Yeman haber verdi. (Dediki): Bize Şuayb, Zührî'den naklen haber verdi. (Demişki): Bana Sinan b. Ebî Sinan Ed-Duelî ile Ebû Seleme b. Abdirrahman rivayet ettiler. Onlara da Câbir b. Abdillah EI-Ensârî —ki Nebi (Salîallahü Aleyhi ve Sellem) "m ashabından idi— haber vermiş ki: Kendisi Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'le birlikte Necid tarafına bir gazaya gitmiş. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) dönünce o da beraberinde dönmüş. Bir gün kendilerine sıcağın şiddeti gelip çatmış... Sonra râvi İbrahim b. Sa'd ile Ma'mer'in hadîsi gibi nakletmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
{M-14} Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Affan rivayet etti. (Dediki): Bize Eban b. Yezid rivayet etti. (Dediki): Bize Yahya b. Ebî Kesîr, Ebî Seleme'den, o da Câbir'den naklen rivayet etti. Şöyle demiş: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'le birlikte geldik. Zatü'r-Rika denilen yere ulaştığımızda... Râvi Zührî*nin hadîsi mânâsında rivayette bulunmuş. Fakat «Sonra Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ona kötü bir şey söylemedi.» cümlesini anmamıştır
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Abdullah b. Berrad El-Eş'âri ile Ebû Kureyb rivayet ettiler. Lâfız Ebû Kureyb'indir. (Dedilerki): Bize Ebû Usâme Büreyd'den, o da Ebû Bürde'den, o da Ebû Musa'dan, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen rivayet etti. Söyle buyurmuşlar: «Şüphesiz benim ve Allah'ın benimle gönderdiği şeyin misâli bir adamın misâli gibidir. Ki : Kavmine gelir de: Ey kavmim, ben orduyu iki gözümle gördüm. Ben gerçekten soyunmuş uyarıcıyım. Kurtulmaya bakın! der. Kavminden bir taife ona itaat eder. Ve gecelikle yola düşerek yavaş yavaş giderler. Onlardan bir taife de onu yalanlayarak yerlerinde sabahlarlar ve ordu sabah baskını yaparak onları helak eder. Köklerini kurutur, işte bana itaat edip getirdiğime tâbi olanlarla, bana isyan edip getirdiğim hakkı yalanlayanların misâli, budur.» Bu hadîsi Buhari Rikak ve î'tisam bahislerinde tahrîc etmiştir. Soyunmuş uyarıcıdan murad : Korkunç haber getirendir. Eskiden Araplar'ın âdetine göre bir adam bir cemâati korkutmak ve kendilerine korkunç bir haber vermek isterse elbisesini çıkarır, şayet uzakta ise bu elbise ile kendilerine işarette bulunur. Bununla musibet haberi verdiğine işaret ederdi. Bunu ekseriyetle bir cemâatin öncüsü ve gözcüsü yapardı. Böyle yapması: Gören daha iyi farketsin, daha çok şaşsın ve manzara daha çirkin olsun diyedir. Bu şekil o cemâati düşman için hazırlanmaya daha çok teşvik eder. Bazılarına göre bunun mânâsı: «Ben, kendisine düşman yetişip, elbisesini alan uyarıcıyım. İşte sizi çıplak olarak uyarıyorum.» demektir. «Alâ nıühletihim» tâbiri Müs1im'in bütün nüshalarında burada olduğu gibidir. «Ekem'ü beyne's-Sahiheyn» nam eserde ikisinin de doğru olduğunu söylüyor. İzah 2285 te
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Kuteybe b. Saîd rivayet etti. (Dediki): Muğîre b. Abdirrahman El-Kureşî, Ebu'z-Zinad'dan, o da A'rac'dan, o da Ebû Hureyre'den naklen rivayet etti. Şöyle demiş: Resûlullah {Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Benimle ümmetimin misâli ancak ve ancak ateş yakan bir adamın misâli gibidir. Ki: Hayvanlar ve pervaneler onun içine düşmeye başlarlar. Ben sizin eteklerinizden tutuyorum, sizse onun içine atılıyorsunuz.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
{V-17} Bize bu hadîsi Amru'n-Nakıd ile İbni Ebî Ömer de rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Süfyân, Ebu'z-Zinad'dan, bu isnadla bu hadîsin benzerini rivayet etti
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Râfi' rivayet etti. (Dediki): Bize Abdürrezzâk rivayet etti. (Dediki): Bize Ma'mer Hemmam b. Münebbih'den naklen haber verdi. Hemmam: Ebû Hureyre'nin: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den bize rivayet ettikleri bunlardır diyerek bir takım hadîsler rivayet etmiştir. Onlardan biri de şudur: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Benîm misâlim ateş yakan bir adamın misâli gibidir. Ateş etrafındaki şeyleri aydınlatınca pervaneler ve şu ateşteki hayvanlar içine düşmeye başlarlar. Adam onları men etmeye başlarsa da onlar kendisine galebe çalarak ateş'e atılırlar. İşte benimle sizin misâliniz budur. Ben ateşten korumak için sizin eteğinizden tutuyorum : Ateşten beri gel! Ateşten beri gel! diyorum. Siz bana galebe çalarak onun içine atılıyorsunuz.» buyurdular. İzah 2285 te
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Muhammed b. Hâtİm rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Mehdi rivayet etti. (Dediki): Bize Selîm, Said b. Mînâ'dan, o da Câbir'den naklen rivayet etti. Câbir şöyle demiş: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem); «Benimle sizin misâliniz, ateş yakan bîr adamın misâli gibidir ki; hemen cırcırlarla pervaneler İçine düşmeye başlarlar. O bunları kovar. Ben de ateşten korumak için sizin eteğinizden tutuyorum. Halbuki siz elimden kaçıyorsunuz.» buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Amr b. Muhammed En-Nâkıd rivayet etti. (Dediki): Bize Süfyân b. Uyeyne, Ebu'z-Zinad'dan, o da A'rac'dan, o da Efcû Hureyre'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) 'den naklen rivayet etti. Şöyle buyurmuşlar; «Benimle diğer Nebilerin misâli bir bina inşâ eden; onu iyi ve güzel yapan adamın misâli gibidir ki : İnsanlar o binayı dolaşmaya başlarlar. Bundan daha güzel bînâ görmedik, yalnız şu kerpiç müstesna, derler. İşte o kerpiç benim.»
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Râfi' de rivayet etti. (Dediki): Bize Abdürezzâk rivayet etti. (Dediki): Bize Ma'mer Hemmam b. Münebbih'den rivayet etti. Hemmam Ebû Hureyre'nin Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den bize rivayet ettikleri bunlardır diyerek bir takım hadîsler rivayet etmiştir. Onlardan biri de şudur: Ve Ebu'l-Kasım (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Benimle benden önce geçen Nebilerin misâli, bir takım evler inşâ eden, onları iyi, güzel ve mükemmel yapan, ancak köşelerinden bir köşesinde bir kerpiç yeri bırakan bir adamın misâlidir. Ki : İnsanlar dolaşmaya ve binayı beğenmeye başlarlar. Hem şuraya bir kerpiç koysan da binan tamam olsaydı ya derler. Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) derki: İşte o kerpiç benim.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Yahya b. Eyyûb ile Kuteybe ve İbni Hucr' da rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize İsmail (yâni îbni Ca'fer) Abdullah b. Dinar'dan, o da Ebû Sâiih Semman'dan, o da Ebû Hureyre'den naklen rivayet ettiki: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Benimle benden önce geçen Nebilerin misâli bînâ inşâ edip onu iyi ve güzel yapan, yalnsz köşelerinden bîr köşede bir kerpiç yeri bırakan bir adam gibidir. Ki : İnsanlar o binayı dolaşırlar ve beğenirler de, şu kerpiç konsaydı ya, derler. îşte o kerpiç benim, Nebilerin sonu da benim.» buyurmuşlar
- Bāb: ...
- باب ...
{M-22} Bize Ebû Bekr b. Sbî Şeybe ile Ebû Kureyb rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Ebû Muâviye A'meş'den, o da Ebû Sâlih'den, o da Ebû Said'den naklen rivayet etü. Şöyle demiş: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdular ki: «Benimle Nebilerin misali...» Ve râni yukardaki hadîs gibi rivayette bulunmuştur. İzah 2287 de
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Affân rivayet etti. (Dediki): Bize Selim b. Hayyan rivayet etti. (Dediki): Bize Saîd b. Mina' Câbir'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen rivayet etti. Şöyle buyurmuşlar: «Benimle diğer Nebilerin misâli bîr ev inşa ederek onu tamamlayan ve mükemmelleştiren yalnız bir kerpiç yeri müstesna bırakan adamın misâli gibidir ki : İnsanlar o ev'e girmeye ve ona şaşmaya başlarlar. Ama şu kerpicin yeri boş olmasa derler. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurmuşlar ki : Işîe o kerpicin yeri benim. Geldim ve Nebilerin sonunu getirdim.»
- Bāb: ...
- باب ...
{M-23} Bu hadîsi bana Muhammed b. Râfi' de rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Mehdî rivayet etti. (Dediki): Bize Selim bu isnadla bu hadîsin mislini rivayet etti. Ve «Etemmehâ» yerine «Ahsenehâ» dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Müslim der ki: Bana Ebû Usâme den rivayet olundu. Bunu ondan rivayet edenlerden biri de İbrahim b. Said'dir. Buyurmuşlar ki: «Şüphesiz Allah (Azze ve Celle) kullarından bir ümmete rahmet etmeyi dilerse o ümmetten evvel Nebiinin ruhunu kabzeder de onu o ümmet için bir öncü ve dümdar yapar. Bir ümmetin de helakini dilerse onu Nebisi sağ iken azâb eder. Ve Nebiin gözünün önünde onu helak eder. Ümmeti onu tekzîb edip emrine isyan ettikleri için onları helak etmekle Nebisini de memnun eder.»
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Ahmed b. Abdillah b. Yûnus rivayet etti. (Dediki): Bize Zaide rivayet etti. (Dediki): Bize Abdü'l-Melik b. Umeyr rivayet etti. (Dediki): Cündeb'i şunu söylerken işittim: Ben Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i: «Ben havzın başına sizden önce varacağım» buyururken işittim:
- Bāb: ...
- باب ...
{M-25} Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Veki' rivayet etti. H. Bize Ebû Kureyb de rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Bişr rivayet etti. Her iki râvi Mis'ar'dan rivayet etmişlerdir. H. Bize Ubeydullah b. Muaz dahî rivayet etti. (Dediki): Bize babam rivayet etti. H. Bize Muhammed b. Müsenna da rivayet etti. (Dediki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivayet etti. Her iki râvi demişler ki: Bize Şu'be rivayet etti. Her iki râvi Abdü'l-Melik b. Umeyr'den, o da Cündep'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen bu hadîsin mislini rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
{m-26-} Bize Harun b. Saîd El-Eylî de rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Vehb rivayet etti. (Dediki): Bana Usâme, Ebî Hâzim'den, o da Sehl'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen haber verdi. Bir de Nu'man b. Ebî Ayyaş'dan, o da Ebû Saîd-i Hudrî'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den Ya'kub'un hadîsi gibi rivayette bulunmuştur. İzah 2305 te
- Bāb: ...
- باب ...
(Bize Dâvûd b. Amr Ed-Dabbî rivâyet etti. ki): Bize Nâfi b. Ömer El-Cümahî, İbn Ebî Müleyke'den rivâyet etti. ki): Abdullah b. Amr b. Âs şunu söyledi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): havzım bir aylık yol mesâfesindedir. Onun köşeleri düzdür. Suyu gümüşten daha beyaz, kokucu miskden daha güzeldir. Bardakları gökyüzünün yıldızları gibidir. Ondan kim içerse bir daha ebediyyen susamaz.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bize İbni Ebî Ömer rivayet etti. (Dediki): Bize Yalıya b. Süleym, İbni Hüseyin'den, o da Abdullah b. Ubeydillah b. Ebî Müleyke'den naklen rivayet etti ki: Kendisi Âişe'yi şunu söylerken işitmiş: Ben Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i ashabının arasında olduğu halde şöyle buyururken işittim: «Ben havzın başında olacağım. Sizden bana gelenleri gözeteceğim. Vallahi bana yakın gelmiş bir takım adamlar bölünecektir. Ben: Ey Rabbim (bunlar) benden ve benim ümmefimdendir, diyeceğim. Teâlâ Hazretleri de : — Sen onların senden sonra ne yaptıklarını bilmezsin. Onlar gerisi geriye dönmekte devam ettiler, diyecektir.» İzah 2305 te
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Yûnus b. Abdi'l-A'lâ Es-Sadefî rivayet etti. (Dediki): Bize Abdullah b. Vehb haber verdi. (Dediki): Bana Amr (bu zât İbni'l-Hâris'dir) haber verdi. Ona da Bükeyr Kasım b. Abbas El-Hâşimî'den, o da Ümmü Seleme'nin azatlısı Abdullah b. Râfi'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in zevcesi Ümmü Seleme'den naklen rivayet etmiş ki: Şöyle demiş: Halkın havzdan bahsettiklerini işitiyordum, ama bunu Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den işitmemiştim. Yine bundan bahsedilen bir gündü. Câriye başımı tarıyordu. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i işittim: «Ey nas!» diyordu. Hemen cariyeye : — Benim işimi sonraya bırak! dedim, — Ama o erkekleri çağırdı, kadınları çağırmadı ki! dedi. — Ben insanlardanım, dedim. Müteakiben Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Ben sizin için havzın başına önce varacağım. Bana bakın! Sakın biriniz gelip de kaybolmuş deve kovulur gibi benden koğulmasın. Ben de: Bu neden dolayı demiyeyim. Arkasından : — Sen hakikaten bunların senden sonra neler icâd ettiklerini bilmezsin! denilmesin. Ben de : Uzak olsun! demiyeyim.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
{…} Bana Ebû Ma'ner-Rakâşî ile Ebû Bekr b. Nâfi' ve Abd b. Humeyd rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Ebû Âmir (bu zat Abdü'l-Melik b. Amr'dır) rivayet etti. (Dediki): Bize Eflah b. Saîd rivayet etti. (Dediki): Bize Abdullah b. Râfi' rivayet etti. (Dediki): Ümmü Seleme kendisi taranırken Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’i minber üzerinde: «Ey insanlar!» derken işittiğini ve başını tarayan cariyeye : — Başımı topla! dediğini. Bükeyr'in Kasım b. Abbas'dan rivayet ettiği hadîs gibi rivayette bulundu. İzah 2305 te
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Kuteybe b. Saîd rivayet etti. (Dediki): Bize Leys Yezid b. Ebî Habib'den, o da Ebu'l-Hayr'dan, o da Ukbe b. Âmir'den naklen rivayet ettiki: Bir gün Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (evinden) çıkarak Uhud şehidlerine cenaze namazını kıldı. Sonra minbere çıktı da şunları söyledi: «Ben sizin için dündarım. Ben sizin üzerinize şahidim. Ben vallahi şimdi havzımı görmekteyim. Bana gerçekten yer hazinelerinin anahtarları yahut yerin anahtarları verilmiştir. Ve ben vallahi sizin benden sonra şirk koşacağınızdan korkmuyorum. Lâkin sizin dünya hakkında yarış edeceğinizden korkuyorum.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Müsennâ da rivayet etti. (Dediki): Bize Vehb (yâni İbni Cerir) rivayet etti, (Dediki): Bize babam rivayet etti, (Dediki): Ben Yahya b. Eyyub'u, Yezid b. Ebî Habib'den, o da Mersed'den, o da Ukbe b. Âmir'den naklen rivayet ederken dinledim. Ukbe şöyle demiş: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Uhud şehidlerinin üzerine cenaze namazı kıldı. Sonra (gelip) Minbere çıktı. Dirilerle ölülere veda eden gibi hutbe okudu. Ve : «Ben havzın başına sizden önce varacağım. Gerçekten onun genişliği Eyle ile Cuhfe arası gibidir. Ben sizin benden sonra şirk koşacağınızdan korkuyor değilim. Lâkin ben sizin dünya hakkında yarışa girişeceğinizden ve birbirinizle çarpışıp sizden öncekilerin helak olduğu gibi helak olacağınızdan korkuyorum.» buyurdular. Ukbe: «Bu benim Resulullah. (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i minber üzerinde son görüşüm oldu.» demiştir. İzah 2305 te
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Ebû Kureyb ve İbnî Numeyr rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Ebû Muâviye, A'meş'den, o da Şekîk'den, o da Abdullah'dan naklen rivayet etti. Abdullah şöyle demiş: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Ben havzın başına sizden önce varacağım. Ve bîr takım kavimler hakkında münakaşa edeceğim. Sonra onlar üzerine bana galebe çalınacak. Ben: Yâ Rabbî (bunlar benîm) ashabım! Ashabım! diyeceğim. Bunun üzerine : — Sen onların senden sonra neler icad ettiklerini bilmezsin, denilecek.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
{M-32} Bize bu hadîsi Osman b. Ebî Şeybe ile îshâk b. İbrahim de Cerir'den, o da A'meş'den bu isnadla rivayette bulundular. Yalnız o: «Ashabım! Ashabım!» ifadesini anmamıştır
- Bāb: ...
- باب ...
{M-32-2} Bize yine Osman b. Ebî Şeybe ile İshâk b. İbrahim ikisi birden Cerir'den rivayet ettiler. H. Bize İbni Müsennâ da rivayet etti. (Dediki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be rivayet etti. Bu râviler toptan Muğîre'den, o da Ebû Vâil'den, o da Abdullah'dan, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen A'meş'in hadîsi gibi rivayette bulunmuşlardır. Şu benim Muğîre'den rivayet ettiği hadîste «Ebû Vâil'den dinledim.» cümlesi vardır
- Bāb: ...
- باب ...
{M-32-3} Bize bu hadîsi Saîd b. Amr El-Eş'asî de rivayet etti. (Dediki): Bize Abser haber verdi. H. Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe de rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Fudeyl rivayet etti. Her iki râvi Husayn'dan, o da Ebû Vâil'den, o da Huzeyfe'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen A'meş'le Muğîre'nin hadîsi gibi rivayette bulundu. İzah 2305 te
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Muhammed b. Abdillah b. Bezi' rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Ebî Adiyy Şu'be'den, o da Ma'bed b. Hâlid'den, o da Hârîse'den naklen rivayet etti ki: Harise Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i havzmın San'a ile Medine arası kadar olduğunu söylerken işitmiş. Bunun üzerine Müstevrid ona : — Onun kaplar dediğini sen işitmedin mi? demiş. — Hayır! cevâbını vermiş. Müstevrid : «Orada kabiar yıldızlar gibi görülecektir.» (cümlesi de olacaktır) demiş
- Bāb: ...
- باب ...
{M-33} Bana İbrahim b. Muhammed b. Ar'are de rivayet etti. (Dediki): Bize Haremî b. Umara rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be Ma'bed b. Hâlid'den rivayet ettiki: Ma'bed, Harise b. Vehb El-Huzâî'yi şöyle derken işitmiş: Ben Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i... buyururken dinledim. O havzı da zikretmiş. Yukarki hadîs gibi rivayette bulunmuş. Fakat Müstevrid'İn sözünü ve Hârise'nin sözünü anmamış. İzah 2305 te
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû'r-Rabi' Ez-Zehrânî ile Ebû Kâmil El-Cahderî rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Hammad (Bu zât İbni Zeyd'dir) rivayet etti. (Dediki): Bize Eyyûb Nâfi'den, o da İbni Ömer'den naklen rivayet etti, (Şöyle demiş): Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Gerçekten önünüzde bir havz vardır. Onun iki tarafının arası Cerba ile Ezruh arası gibidir.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
{M-34} Bize Züheyr b. Harb ile Muhammed b. Müsennâ ve Ubeydullah b. Said rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Yahya (bu zât El-Kattan'dır.) Ubeydullah'dan rivayet etti. (Demişki): Bana Nâfî', İbni Ömer'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen haber verdi. «Gerçekten önünüzde Cerba ile Ezruh arası gibi bir havz vardır.» buyurmuşlar. İbnü Müsenna'nın rivayetinde : «Benim havzım...» denilmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
{M-34-2} Bize İbnü Numeyr de rivayet etti. (Dediki): Bize babam rivayet etti. H. Bize Ebû Bekr b. Ebi Şeybe dahi rivayet etti. (Dediki): Bize Muhammed b. Bişr rivayet etti. Her iki râvi demişlerki: Bize Ubeydullah bu isnadla bu hadîsin mislini rivayet etti. Şunu da ziyade eyledi: «Ubeydullah dediki: Ona sordum da: Bunlar Şam'da iki köydür. Aralarında üç gecelik mesafe vardır, dedi.» İbni Bişr'in hadîsinde (üç gece yerine) üç gün denilmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
{M-34-3} Bana Süveyd b. Saîd de rivayet etti. (Dediki): Bize Hafs b. Meysera, Musa b. Ukbe'den, o da Nâfi'den, o da İbni Ömer'den, o da Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen Ubeydullah'ın hadîsi gibi rivayette bulundu
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Harmele b. Yahya dahi rivayet etti. Bize Abdullah b. Vehb rivayet etti. (Dediki): Bana Ömer b. Muhammed Nâfi'den, o da Abdullah'dan naklen rivayet etti. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Gerçekten önünüzde Cerba ile Ezruh arası kadar bir havz var. Onda gökyüzünün yıldızları gibi ibrikler var. Her kim ona gelir de ondan içerse bîr daha ebediyyen susamaz.» buyurmuşlar. İzah 2305 te
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile İshâk b. İbrahim ve İbni Ebî Ömer El-Mekki rivayet ettiler. Lâfız İbni Ebî Şeybe'nindir. (İshâk Ahberena, Ötekiler Haddesena tâbirlerini kullandılar.) (Dedilerki): Bize Abdü'l-Aziz b. Abdissamed El-Ammî, Ebû İmran El-Cevnî'den, o da Abdullah b. Samit'den, o da Ebû Zer'den rivayet etti. Ebû Zer şöyle demiş : — Yâ Resûlallah havzın kapları nedir? diye sordum. «Muhammed'in nefsi yedi kudretinde olan Allah'a yemin ederim ki : Onun kapları gökyüzünün Ülker ve yıldızlarından daha çoktur. Hem de açık karanlık gecede! Bunlar cennetin kaplarıdır. Her kim bu kaplardan içerse ömrünün sonuna kadar susamaz. Havzın cennetten çıkan iki oluğu gürül gürül akar. Qndan kim içerse (bir daha) susamaz. Genişliği uzunluğu gibi olup, Amman ile Eyle arası kadardır. Suyu sütten daha ak ve baldan daha tatlıdır.» buyurdular. İzah 2305 te
- Bāb: ...
- باب ...
{M-37-2} Bize Muhammed b. Beşşâr da rivayet etti. (Dediki): Bize Yahya b. Hammad rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be Katade'den, o da Salim b. Ebi'l-Ca'd'dan, o da Ma'dân'dan, o da Sevban'dan, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen havz hadîsini rivayet etti. Râvi diyor ki: Ben Yahya b. Hammad'a : — Bu senin Ebû Avâne'den işittiğin bir hadîs midir? diye sordum. — Onu ben Şu'be'den de işittim, dedi. — Benim için ona bir bak! dedim. O da benim için baktı ve onu bana rivayet etti. İzah 2305 te
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Abdurrahman b. Sellam El-Cümahî rivayet etti. (Dediki): Bize Rabî' (yâni İbni Müslim) Muhammed b. Ziyad'dan, o da Ebû Hureyre'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) 'den naklen rivayet etti: «Muhakkak ben havzımdan bir takım adamları develerin yanından yabancı deve koğar gibi koğacağım.» buyurmuşlar
- Bāb: ...
- باب ...
{M-38} Bu hadîsi bana Ubeydullah b. Muâz da rivayet etti. (Dediki): Bize babam rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be Muhammed b. Ziyad'dan rivayet etti. O da Ecû Hureyre'yi: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdularki... derken işitmiş. Râvi yukarki hadîs gibi rivayette bulunmuştur. İzah 2305 te
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Muhammed b. Bişr ile Ebû Üsâme Mis'ar'dan, o da Sa'd b. İbrahim'den, o da babasından, o da Sa'd'dan naklen rivayet etti. Sa'd şöyle demiş: Uhud gününde Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in sağında ve solunda iki adam gördüm. Üzerlerinde beyaz elbiseler vardı. Bunları ne daha önce gördüm, ne de sonra. (Bu sözüyle Cibril İle Mikâil Aleyhisselâm'ı kasdetmiştir)
- Bāb: ...
- باب ...
Bana İshâk b. Mansûr da rivayet etti. (Dediki): Bize Abdü's-Samed b. Abdil-Vâris haber verdi. (Dediki): Bize İbrahim b. Sa'd riviiyet etti. (Dediki): Bize Sa'd babasından, o da Sa'd b. Ebî Vakkas'dan naklen rivayet etti. Sa'd şöyle demiş: Gerçekten Uhud günü Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in sağında ve solunda iki adam gördüm. Üzerlerinde beyaz elbiseler vardı. Onun nâmına en şiddetli çarpışmayı yapıyorlardı. Onları ne bundan önce gördüm, ne de sonra
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Yahya b.Yahya Et-Temîmî ile Said b. Mansûr, Ebû'r-Rabi' EI-Ateki ve Ebû Kâmil rivayet ettiler. Lâfız Yahya'nındır. Yahya Ahberana; ötekiler: Haddesena tâbirlerini kullandılar. (Dedilerki): Bize Hammad b. Zeyd Sabit'den, o da Enes b. Mâlik'den, naklen rivayet etti, Enes şöyle demiş: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) insanların en güzeli, en cömerti ve en cesuru idi. Bir gece Medine halkı gerçekten korktu da bir takım insanlar sesin geldiği tarafa gittiler. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ise dönerken onlara rastladı. Sesin geldiği tarafa doğru onlardan önce gitmişti. Ebû Talha'nın çıplak bir atına binmiş; kılıç boynunda : «Korkmayın! Korkmayın!» diyordu. Enes demiş ki: Biz onu derya bulduk. Yahut o gerçekten derya imiş. Halbuki hantallığı ile ma'ruf bir at idli
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeylce de rivayet etti. (Dediki): Bize Veki' Şu'be'den, o da Katade'den, o da Enes'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Medine'de bir korku vardı. Bu sebeple Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Ebû Talha'nın Mendup denilen bir atını emanet aldı. Ve ona bindi. Müteakiben: «Her ne kadar atı derya bulsak da bir korku görmedik.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
{M-49} Bize bu hadîsi Muhammed b. Müsennâ ile İbni Beşşâr da rivayet ettiler. (Dedilerki); Bize Muhammed b. Ca'fer rivayet etti. H. Bana bu hadîsi Yahya b. Habib dahi rivayet etti. (Dediki): Bize Hâlid (yâni İbni Haris) rivayet etti. Her iki râvi demişler ki: Bize Şu'be bu isnadla rivayet etti. İbni Ca'fer'in hadîsinde : «Bizim bir atımız...» demiş. «Ebû Talha'nın» dememiştir. Hâlid'in hadîsinde ise: «Katade'den rivayet olunmuş, demişki: Enes'den işittim.> ifadesi vardır
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Mansur b. Ebî Müzâhim rivâyel etti. (Dediki): Bize İbrahim (yâni İbni Sa'd) Zühri'den rivayet etti. H. Bana Ebû İmran Muhammed b. Ca'fer b. Ziyad da rivayet etti. Lâfız onundur. (Dediki): Bize İbrahim, İbni Şihab'dan, o da UbeyduIIah b. Abdullah b. Utbe b. Mes'ud'dan, o da İbni Abbas'dan naklen haber verdi. (ŞÖyle demiş): Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hayır hususunda insanların en cömerti idi. En cömert olduğu zaman da ramazan ayı idi. Cibril (Aleyhisselâm) onunla her sene ramazanda karşılaşır, bu ramazan bitinceye kadar sürerdi. Ona Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Kur'ânı arzederdi. Cibril'le karşılaşdımı. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hayr hususunda esen rüzgârdan daha cömerd olurdu
- Bāb: ...
- باب ...
{M-50} Bize bu hadîsi Ebû Kureyb de rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Mübarek Yûnus'dan rivayet etti. H. Bize Abd b. Humeyd de rivayet etti. (Dediki): Bize Abdürrezzâk haber verdi. (Dediki): Bize Ma'mer haber verdi. Her iki râvi Zührî'den bu isnadla bu hadîsin benzerini rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Saîd b. Mansûr ile Ebu'r-Rabi' rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Hammad b. Zeyd, Sabit El-Bünânî'den, o da Enes b. Mâlik'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e on sene hizmet ettim. Vallahi buna hiç bir defa üf demedi. Bir şey için de: Niye böyle yaptın! Şöyle yapsaydın ya! demedi. Ebu'r-Rabi': «Bu hizmetçinin yaptığı şeylerden değil» cümlesini ziyade etti. Ama «Vallahi» dediğini anmadı
- Bāb: ...
- باب ...
{M-51} Bize bu hadîsi Şeyban b. Ferruh dahi rivayet etti. (Dediki): Bize Sellam b. Miskin rivayet etti. (Dediki): Bize Sabit El-Bünânî, Enes'den bu hadîsin mislini rivayet etti
- Bāb: ...
- باب ...
Bize bu hadîsi Ahmed b. Hanbel ile Züheyr b. Harb dahi hep birden İsmail'den rivayet ettiler. Lâfız Ahmed'indir. (Dedilerki): Bize İsmail b. İbrahim rivayet etti. (Dediki): Bize Abdül-Aziz, Enes'deıı rivayet etti. Enes şöyle demiş: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Medîne'ye geldiği vakit Ebû Talha elimden tutarak beni Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e götürdü. Ve : — Yâ Resûlallah! Enes akıllı çocuktur. Sana hizmet ediversin, dedi. Artık ben kendisine seferde ve hazarda hizmet ettim. Vallahi yaptığım bir şeyden dolayı bana, bunu niçin böyle yaptın; yapmadığım bir şey için de: Bunu niçin şöyle yapmadın? demedi
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile İbni Numeyr rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Muhammed b. Bişr rivayet etti. (Dediki): Bize Zekeriyya rivayet etti. (Dediki): Bana Saîd (bu zat İbni Ebû Bürde'dir.) Enes'den rivayet etti. Enes şöyle demiş: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e dokuz sene hizmet ettim. Bana hiç bir defa niye şöyle şöyle yaptın dediğini bilmiyorum. Bana hiç bir şeyi de ayıplamış değildir
- Bāb: ...
- باب ...
(Bana Ebû Ma'n Er-Rakâşî Zeyd b. Yezid rivâyet etti. ki) ; Bize Ömer b. Yûnus haber verdi. ki): Bize İkrime (bu zât İbn Ammar'dır.) rivâyet etîi. ki): İshâk şunu söyledi: Enes ki): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ahlâkça insanların en güzel-lerindendi. Bir gün beni bir hacet için gönderdi. Ben: Vallahi gitmem, dedim. Halbuki içimden Nebiyyullah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in bana emrettiği işe gitmek geliyordu. Derken dışarı çıktım. Tâ ki çocukların yanına uğradım. Onlar çarşıda oynuyorlardı. Birdenbire Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) arkamda kafamı tutuverdi. Ona baktım, gülüyordu: Enescik, sana emrettiğim yere gittin mi?» dedi. — Evet! Gidiyorum ya Resûlallah! dedim
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Şeybân b. Ferruh ile Ebu'r-Rebi' rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Abdü'l-Vâris, Ebu't-Teyyah'dan, o .da Enes b. Mâtik'den naklen rivayet etti. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ahlâkça insanların en güzeli idi demiş
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Amru'n-Nâkid rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Süfyân b. Uyeyne, İbni Münkedir'den rivayet etti. O da Câbir b. Abdillah'dan dinlemiş. Câbir şöyle demiş: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den bir şey istenirse asla yok demezdi
- Bāb: ...
- باب ...
{M-56} Bize Ebû Kureyb de rivayet etti. (Dediki): Bize Eşcaî rivayet etti. H. Bana Muhammed h. Müsennâ da rivayet etti. (Dediki): Bize Abdurrahman (yâni İbni Mehdi) rivayet etti. Her iki râvi Süfyan'dan, o da Muhammed h. Münkedir'den naklen rivayet etmişlerdir, İbni Münkedir: Ben Câbir b. Abdillah'ı şöyle söylerken işittim, diyerek tamamen yukarki hadîsin midini rivayet etmiştir. İbn-I Hâman'ın rivayetin de -Muhammed b. Müsenna yerine Muhammed b. Hatim konulmuştur İzah 2313 te
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Âsim b. Nadr Et-Teymî rivayet etti. (Dediki): Bize Hâlıd (yâni İbni Haris) rivayet etti. (Dediki): Bize Humeyd, Mûsa b. Enes'den, o da babasından naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): İslâm devrinde Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Seliem)'den bir şey istendiyse onu mutlaka vermiştir. Kendisine bir adam geldi de ona iki dağ arası koyun verdi. Bunun üzerine adam kavmine dönerek : — Ey kavmim, müslüman olun! Çünkü Muhammed öyle ihsanda bulunuyor ki, yokluktan korkmuyor, dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Yezîd b. Harun, Hammad b. Seleme'den, o da Sâbit'ten, o da Enes'den naklen rivayet ettiki: Bir adam Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den iki dağ arası (nı dolduracak) koyun istemiş, o da vermiş. Arkacığından adam kavmine gelerek: ----Ey kavmim, Müslüman olun! Vallahi Muhammed öyle ihsanda bulunuyor ki, fakirlikten korkmuyor, demiş. Enes şunu söylemiş : Bir adam ancak dünyayı murad ederek Müslüman oluyor. Fakat Müslüman olur olmaz İslâmiyet onun nazarında dünyadan ve dünya üzerindekilerden daha makbul oluyordu. İzah 2313 te
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Ebu't-Tâhir Ahmed b. Amr b. Şerh de rivayet etti. (Dediki): Bize Abdullah b. Vehb haber verdi. (Dediki): Bana Yûnus İbni Şihab'dan naklen haber verdi. İbni Şihab şöyle demiş : Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) fetih gazasını yaptı ve Mekke'yi fethetti. Sonra Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) beraberindeki müslümanlarla (gazaya) çıktı ve Huneyn'de harb ettiler. Allah dinine ve müslümanlara yardım etti. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) o gün Safvan b. Ümeyye'ye yüz tane deve verdi. Sonra yüz daha, sonra yüz daha ilâve etti. ibni Şihâb şöyle demiş: Bana Saîd b. Müseyyeb rivayet etti ki: Safvân : Vallahi Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bana verdiğini verdi. Ama kendisi bana insanların en menfuru idi. Bana vermekte devam etti. Nihayet nazarımda insanların en sevimlisi oldu, demiş
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Amru'n-Nâkıd rivayet etti. (Dediki): Bize Süfyân b. Uyeyne, İbni Münkedir'den rivayet etti. O da Câhir b. Abdillah'dan dinlemiş. H. Bize İshâk da rivayet etti, (Dediki): Bize Süfyân İbni Münkedir'den, o da Câbir'le Amr'dan, onlar da Muhammed b. Âlî'den, o da Câbir'den naklen biri diğerinin rivayetine ziyade ederek haber verdi. H. Bize İbni Ebî Ömer dahî rivayet etti. Lâfız onundur. (Dediki): Süfyân şunu söyledi: Ben Muhammed b. Münkedir'i, Câbir b. Abdillah'dan dinledim, derken işittim. Süfyân demişki: Ben Amr b. Dinar'ı dahi Muhammed b. Alî'den naklen rivayet ederken işittim. (Demişki): Ben Câbir b. Abdillah'dan dinledim. Onların biri diğerinin rivayetine ziyade etmiştir. Câbir demişki: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Seliem): «Bize Bahreyn'in malı gelmiş olsa sana muhakkak şu kadar, şu kadar ve şu kadar verirdim.» buyurdular. Ve eliyle bütün mala işaret ettiler. Derken Bahreyn'in malı gelmeden önce Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) vefat etti. Bu mal onun vefatından sonra Ebû Bekr'e geldi. O da bir delIâla emrederek: — Her kimin Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'de alacak bir va'di veya borcu varsa hemen gelsin! diye seslendi. Bunun üzerine ben kalkarak : — Gerçekten Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Bize Bahreyn'in malı gelmiş olsaydı, sana şu kadar, şu kadar ve şu kadar verirdim.» buyurmuştu, dedim. Ebû Bekr bir avuç aldı. Sonra bana: Bunları say, dedi. Saydım. Beşyüz çıktılar. Müteakiben: Al iki mislini daha, dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Hatim b. Meymûn rivayet etti. (Dediki): Bize Muhammed b. Bekr rivayet etti. (Dediki); Bize İbnü Cüreyc haber verdi. (Dediki): Bana Amr b. Dinar, Muhammed b. Alî'den, o da Câbir b. Abdillah'dan naklen haber verdi: Râvi demişki: Bana Muhammed b. Münkedir de Câbir b. Abdillah'dan naklen haber verdi. Câbir şöyle demiş: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) vefat edince Ebû Bekr'e Alâ b. Hadramî tarafından mal geldi. Bunun üzerine Ebû Bekr her kimin Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'de alacağı veya onun tarafından verilmiş bir va'di varsa bize gelsin... dedi. Râvi İbni Uyeyne hadîsi gibi rivayet etmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Heddâb b. Hâlid ile Şeyban b. Ferruh ikisi birden Süleyman'dan rivayet ettiler. Lâfız Şeyban'ındir. (Demişki): Bize Süleyman b. Muğira rivayet etti. (Dediki): Bize Sabit El-Bûnâni, Enes b. Mâlik'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Bu akşam benim bîr oğlum dünyaya geldi. Ona babamın adını koydum : İbrahim.» buyurdu. Sonra onu Ebû Seyf denilen demircinin karısı Ümmü Seyfe verdi; Çocuğu getirmeye gitti. Ben de kendisini tâkib ettim. Ebû Seyf'e vardık, kendisi körüğünü üfürüyordu. Ev dumanla dolmuştu. Ben Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in önünde sür'atle yürüyerek : — Ey Ebû Seyf, dur! Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) geldi dedim, o da durdu. Bunun üzerine Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) çocuğu istedi. Ve onu bağrına bastı. Ve Allah ne söylemesini dilediyse söyledi. Enes demiş ki: Vallahi çocuğu Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in önünde can çekiştirirken gördüm. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in gözleri yaşardı ve: «Göz yaşarır, kalb üzülür, fakat biz ancak Rabbimizin razı olacağını söyleriz. Vallahi yâ İbrahim, biz senin için üzülüyoruz.» buyurdular. İzah 2316 da
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Züheyr b. Harb ile Muhammed b. Abdillah b. Numeyr rivayet ettiler. Lâfız Zübeyr'indir. (Dedilerki): Bize İsmail (bu zat İbni Uleyye'dir.) Eyyûb'dan, o da Amr b. Saîd'den, o da Enes b. Mâlik'den naklen rivayet etti. Enes şöyle demiş: Küçüklere Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den daha fazla acıyan bîr kimse görmedim. İbrahim Medine'nin yaylasında süt anaya verilmişti. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de beraberinde olmak üzere gider o eve girerdi. Ev tüterdi, ibrahim'in süt babası demirci idi. Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) çocuğu alır, öper, sonra dönerdi. Amr demiş ki: ibrahim vefat edince Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuşlar : «İbrahim benim oğlumdur. O memede iken öldü. Onun iki tane süt annesi vardır. Süt müddetini cennette tamamlıyacaklardır.»
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Ebû Kureyb rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Elıû Usame ile İbni Numeyr Hişam'dan, o da babasından, o da Âişe'den naklen rivayet ettiler. Âişe şöyle demiş: Bedevilerden bir takım insanlar Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanına geldiler de : — Siz çocuklarınızı öper misiniz? dediler. Onlar da : — Evet! cevâbını verdiler. — Lâkin biz Vallahi öpmeyiz, dediler. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Allah sizden rahmeti aldıysa ben (vermeye) mâlik olur muyum?» buyurdu. İbni Numeyr : «Senin kalbinden rahmeti...» demiştir. İzah 2319 da
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Amru'n-Nakıd ile İbni Ebî Ömer hep bîrden Süfyan'dan rivayet ettiler. Amr dediki: Bize Süfyan b. Uyeyne Zührî'den, o da Ebû Seleme'den, o da Ebû Hureyre'den naklen rivayet ettiki: Akra' b. Habis Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Hasan'ı öperken görmüş de : — Benim on çocuğum var, onlardan birini öpmedim, demiş. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Şüphesiz ki merhamet etmeyen merhamet olunmaz.» buyurmuşlar
- Bāb: ...
- باب ...
{…} Bize Abd b. Humeyd rivâyei etti. (Dediki): Bize Abdürrezzâk haber verdi. (Dediki): Bize Ma'mer Zührî'den naklen haber verdi. (Demişki): Bana Ebû Seleme, Ebû Hureyre'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen bu hadîsin mislini rivayet etti. İzah 2319 da
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ziiheyr b. Harb ile İshâk b. İbrahim ikisi birden Cerir'deu rivayet ettiler. H. Bize İshâk b. îbrahim ile Alî b. Haşrem dahî rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize İsâ b. Yûnus haber verdi. H. Bize Ebû Kureyb Muhammed b. Ala da rivayet etti. (Dediki): Bize Muâviye rivayet etti. H. Bize Ebû Saîd El-Eşec dahi rivayet etti, (Dediki): Bize Hafs (yâni Gıyâs) rivayet etti. Bu râvilerin hepsi A'meş'den, o da Zeyd b. Vehb Ebû Zıbyan'dan da Cerir b. Abdillah'dan naklen rivayet etmişlerdir. Şöyle demiş; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Seliem) «Her kim insanlara merhamet etmezse Allah (Azze ve Celle) de onu etmez.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
{M-66} Bize Ebu Bekr b. Ebi Şeybe de rivayet etti. (Dediki): Bize île Abdullah b. Numeyr, İsmail'den, o da Kays'dan, o da Cerir'den,Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen rivayet etti. H. Ebû Bekr b. Ebi Şeybe ile îbni Ebî Ömer ve Ahmed b. Abde rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Süfyan Amr'dan, o da Nâfi' b. Cübeyr'den, o da Cerir'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen A'meş'in hadîsi gibi rivayette bulundu
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Ubeydullah b. Muâz rivayet etti. (Dediki): Bhe babam rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be Katade'den rivayet etti, Katade Abdullah b. Ebî Utbe'yi Ebî Saîd-i Hudrî'den naklen rivayet ederken dinlemiş. H. Bize Züheyr b. Harb ile Muhammed b. Müsennâ ve Ahmed b. Sinan da rivayet ettiler. Züheyr dediki: Bize Abdurrahman b. Mehdi, Şuffae'dea, o da Katade'den naklen rivayet etti. (Demişki): Ben Abdullah b. Ebî Utbey'i şöyle derken işittim. Ebû Said-i Hudrî'yi dinledim. Şunu söylüyordu: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) perdesi içindeki bakireden dahs utangaçtı. Bir şeyden hoşlanmadı mı onu yüzünden anlardık. İzah 2321 de
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Züheyr b. Harb ile Osman b. Ebî Şeybe rivayet ettiler, (Dedilerki): Bize Cerir A'meş'den, o da Şckik'den, o da Mesrûk'dan naklen rivayet etti. Mesrûk şöyle demiş: Muaviye Kûfe'ye geldiği vakit Abdullah b. Amr'ın yanına girdik de Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) 'i andı. Ve : Çirkin konuşmaz, çirkin şeye Özenmczdi, dedi. Şunu da ilâve etti. Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) : «Şüphesiz sizin ahlâkı en güzel olanlarınız, en hayırlılarınızdandır.» buyurdular. Osman: «Muaviye'yle beraber Kûfe'ye geldiği vakit.» dedi
- Bāb: ...
- باب ...
{m-68} Bize bu hadîsi Ebû Bekr b. Ebî Şeybe de rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Muâviye ile Veki' rivayet ettiler. H. Bize İbni Numeyr dahi rivayet etti. (Dediki): Bize babam rivayet etti. H. Bize Ebû Saîd El-Eşecc de rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Hâlid (yâni El-Ahmer) rivayet etti. Bu râvilerin hepsi A'meş'den bu isnadla bu hadîsin mislini rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Yahya b. Yahya rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Hayseme, Simâk b. Harb'den naklen haber verdi. (Demişki): Câbir b. Semûra'ya : — Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in meclislerinde bulunuyor muydun? dJye sordum. — Evet! Çok defalar! Sabah namazını kıldığı namazgahından, güneş doğuncaya kadar kalkmaz; güneş doğdu mu kalkardı. Ashab konuşurlar ve câhiliyyet işlerini ele alırlar da gülerlerdi. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de tebessüm buyururdu, dedi. İzah 2323 te
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû'r-Rabi' El-Ateki ile Hâmid b. Ömer, Kuteybe b. Saîd ve Ebû Kâmil toptan Hammad b. Zeyd'den rivayet ettiler. Ebû'r-Rabi' dediki: Bize Hammâd rivayet etti. (Dediki): Bize Eyyûb, Ebû Kılâbe'den, o da Enes'den naklen rivayet etti. Enes şöyle demiş: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) seferlerinden birinde idi. Enceşe denilen kara bir hizmetçi de develeri sürüyordu. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ona : «Ya Enceşe! Camlar için develeri yavaş sür!» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
m-70 Bize Ebû'r-Rabi' El-Atekî ile Hâmid b. Ömer ve Ebû Kâmil dahî rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Hammâd Sâbit'ten, o da Enes'den naklen bu hadîsin benzerini rivayet etti
- Bāb: ...
- باب ...
m-73 Bize bu hadîsi İbni Beşşâr da rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Dâvud rivayet etti. (Dediki): Bize Hişâm, Katâde'den, o da Enes'den, 0 da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen rivayet etti. Ama «Güzel sesli sürücüsü» ifadesini anmadı
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Amru'n-Nâkıd ile Züheyr b. Harb da ikisi birden İbni Uleyye'den rivayet ettiler. Züheyr (Dediki): Bize İsmail rivayet etti. (Dediki): Bize Eyyub Ebû Kılâbe'den, o da Enes'den naklen rivayet etti ki, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) zevcelerinin yanına gelmiş. Enceşe denilen bir sürücü hayvanlarını sürüyormuş. Bunun üzerine: «Vah sana yâ Enceşe! Camlar’ın hayvanlarını yavaş sür!: buyurmuşlar. Ravi diyorki: Ebû Kılâbe şunu söyledi: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Öyle bir söz söyledi ki, onu sizden biriniz söylese kendisini ayıplardınız
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Yahya b. Yahya dahi rivayet etti. (Dediki): Bize Yezid b. Zürey' Süleyman Et-Teymî'den, o da Enes b. Mâlik'den naklen ha-her verdi. H. Bize Ebû Kâmil de rivayet etti. (Dediki): Bize Yezid rivayet etti (Dediki): Bize Teymî, Enes b. Mâlik'den rivayet etti. (Şöyle demiş). (Annem) Ümmü Süleym Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile birlikte idi. Onların develerini bir sürücü sürüyordu. Nebyyullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Ey Enceşe! Camlar‘ın hayvanlarını yavaş sür!» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bİze İbni Müsennâ dahi rivayet etti. (Dediki): Bize Abdüssamed rivayet etti. (Dediki): Bana Hemmâm rivayet etti. (Dediki): Bize Katâde Enes'den rivayet etti. Enes şöyle demiş : Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in güzel sesli bir deve sürücüsü vardı. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ona: «Ağır ol ya Enceşe! Camları kırma!» buyurdular. (Bununla) Zayıf kadınları kastediyordu
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Mücahid b. Musa ile Ebû Bekr b. Nadr b. Ebi'n-Nadır ve Harun b. Abdillah toptan Ebu'n-Nadır'dan rivayet ettiler. Ebû Bekr (Dediki): Bize Ebû'n-Nadır (yâni Hâşim b. Kaâsım) rivayet etti. (Dediki): Bize Süleyman b. Muğîra Sâbit'ten, o da Enes b. Mâlik'den naklen rivayet etti. Enes şöyle demiş: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) sabah namazını kıldığı vakit Medine'nin hizmetçileri içlerinde su bulunan kaplarıyla gelirlerdi. Kendisine hiç bir kab getirilmezdi id, içine elini daldırmasın. Çok defa soğuk sabahda gelirler ve yine elini o kaplara daldırırdı. İzah 2326 da
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Râfi rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû'n-Nadr rivayet etti. (Dediki): Bize Süleyman Sâbit'ten, o da Enes'den naklen rivayet etti. Enes şöyle demiş: Vallahi Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i gördüm. Berber kendisini tıraş ediyordu. Ashabı etrafını sarmıştı. Bir kılın bir adamın elinden başka bir yere düşmesini istemiyorlardı. İzah 2326 da
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Yezid b. Hârun Hammâd b. Seleme'den, o da Sâbit'ten, o da Enes'den naklen rivayet ettiki: Bir kadının aklında bir şey varmış ve: — Yâ Resulallah! Benim sana (danışacak) bir hacetim var, demiş. Bunun üzerine : «Ey Ummü filân, yollardan hangisini dilersen bak da senin için hacetini göreyim.» buyurmuşlar ve onunla yollardan birine çekilerek kadın hacetini arzetmiş
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Kuteybe b. Saîd, Mâlik b. Enes'den ona okunanlar meyamnda rivayet etti. H. Bize Yahya b. Yahya da rivayet etti. (Dediki): Mâlik'e İbni Şihab'dan dinlediğim, onun da Urve b. Zübeyr'den, onun da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in zevcesi Âişe'den naklettiği şu hadîsi okudum: Âişe şöyle demiş: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) iki şey arasında muhayyer bırakılırsa günah olmamak şartıyle onların kolay olanını seçerdi. Şayet günah ise insanların ondan en uzak olanı idi. Resülullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kendisi için intikam almamıştır. Meğer ki, Allah (Azze ve Celle)'nin hürmeti çiğnenmiş olsun
- Bāb: ...
- باب ...
{m-77} Bize Züheyr b. Harb ile İshâk b. İbrahim de hep birden Cerir'den rivayet ettiler. H. Bize Ahmed b. Abde dahî rivayet etti. (Dediki): Bize Fudayl b. İyad rivayet etti. Her iki râvi Mansûr'dan, o da Muhammed'den rivayet etmişlerdir. Fudayl'ın rivayetinde «İbni Şihâb'dan» Cerir'in rivayetinde ise: «Muhammed Zührî'den, o da Urve'den, o da Âişe'den» ifadesi vardır
- Bāb: ...
- باب ...
{m-77-2} Bana bu hadîsi Harmele b. Yahya da rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Vehb haber verdi. (Dediki): Bana Yûnus İbni Şihâb'dan bu isnadla Mâlik'in hadîsi gibi haber verdi
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Kureyb rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Usâme Hişâm'dan, o da babasından, o da Âişe'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) biri diğerinden daha kolay olan iki şey arasında muhayyer bırakılırsa günah olmamak şartıyla onların en kolayını seçerdi: Şayet günah ise insanların ondan en uzak olanı idi
- Bāb: ...
- باب ...
{m-78} Bize bu hadîsi Ebû Kureyb ile İbni Numeyr de hep birden Abdullah b. Numeyr'den, o da Hişâm'dan naklen bu isnadla «en kolayını» sözüne kadar rivayet ettiler. Ondan sonrasını anmadılar. İzah 2328 de
- Bāb: ...
- باب ...
Bize bu hadîsi Ebû Kureyb rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Usâme Hişam'dan, o da babasından, o da Âişe'den naklen rivayet etti. Âişe şöyle demiş: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) eliyle hiç bir şeye vurmadı. Ne bir kadına, ne de bir hizmetçiye! Ancak Allah yolunda kendisiyle mücahede edilirse o başka! Ona hiç bir şey isabet etmemiştir ki, sahibinden intikam alsın. Meğer ki, Allah'ın haramlarından bir şeyi çiğnemiş olsun! Bu takdirde Allah (Azze ve Celle) için intikam alırdı
- Bāb: ...
- باب ...
{m-79} Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile İbnü Numeyr de rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Abde ile Veki' rivayet etti. H. Bize Ebû Kureyb dahi rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Muaviye rivayet etti. Bu râvılerin hepsi Hişam'dan bu isnadla rivayette bulunmuşlardır. Bâzısının rivayeti ötekilerden ziyade olmuştur
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Amr b. Hammad b. Talhate'l-Kannâd rivayet etti. (Dediki): Bize Esbât (bu zât İbni Nasr El-Hemdâni'dir.) Simâk'den, o da Câbir b. Semura'dan naklen rivayet etti. Câbir şöyle demiş: Resulullah (Sallaîlahu Aleyhi ve Sellem)'le birlikte ilk namazı kıldım. Sonra ailesinin yanına çıktı, onunla birlikte ben de çıktım. Derken onu bir takım çocuklar karşıladılar. Onların her birinin yanağına teker teker dokunmaya başladı. Bana gelince benim yanağıma da dokundu. Elinde Öyle serinlik veya koku duydum ki: Sanki onu kokucu sepetinden çıkarmıştı. İzah 2330 da
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Kuteybe b. Saîd rivayet etti. (Dediki): Bize Ca'fer b. Süleyman, Sâbit'den, da Enes'den naklen rivayet etti. H. Bana Züheyr b. Harb da rivayet etti. Lâfız onundur. (Dediki): Bize Hâşim, yâni İbni Kaâsım rivayet etti. (Dediki): Bize Süleyman (bu zat îbni Muğira'dır) Sâbit'den naklen rivayet etti. Enes şöyle demiş: Ben Resûlullah (Sallaîlahu Aleyhi ve Sellem)'in kokusundan daha güzel hiç bir anber, misk veya (başka) bir şey koklamadım. Resulullah (Sallaîlahu Aleyhi ve Sellem)'in teninden daha yumuşak hiç bir dîba ipek veya başka bir şeye dokunmadım
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Ahmed b. Saîd b. Sahr Ed-Dârimî de rivayet etti. (Dediki): Bize Habban rivayet etti. (Dediki): Bize Hammad rivayet etti. Bize Sabit, Enes'den rivayet etti. Enes şöyle demiş: Resulullah (Sallaîlahu Aleyhi ve Sellem) parlak beyaz renkli idi. Teri inci gibi idi. Yürüdüğü zaman sağa sola meyl ederdi. Ben ne Resulullah (Sallaîlahu Aleyhi ve Sellem)'in avucundan daha yumuşak bir diba ve ipeğe dokundum, ne de ResûlulIah (Sallaîlahu Aleyhi ve Sellem)'in kokusundan daha güzel bir misk veya anber kokladım
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Züheyr b. Harb rivayet etti. (Dediki): Bize Hâşim (yâni İbnî Kaâsım) Süleyman'dan, o da Sâbit'ten, o da Enes b. Mâlik'den naklen rivayet etti. Enes şöyle demiş: Nebi (Sallaîlahu Aleyhi ve Sellem) yanımıza girdi. Ve kaylûle uykusuna dalarak terledi. Annem bir kavanoz getirerek teri onun içine silmeye başladı. Derken Nebi (Sallaîlahu Aleyhi ve Sellem) uyandı ve : «Ey Ummü Süleym bu yaptığın nedir?» dedi. Annem : — Bu senin terindir, onu kokumuza katıyoruz; o kokuların en güzellerindendir, dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Muhammed b. Râfi' de rivayet etti. (Dediki): Bize Huceyn b. Müsennâ rivayet etti. (Dediki): Bize Abdü'l-Aziz (bu zat îbnü Ebî Seleme'dir.) İshâk b. Abdillah b. Ebî Talha'dan, o da Enes b. Mâlik'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Nebi (Sallaîlahu Aleyhi ve Sellem) Ümmü Süleym'in evine girer de o yokken yatağında uyurdu. Bir gün yine gelerek onun yatağında uyudu. Hemen Ümmü Süleym'e giderek işte Nebi (Sallaîlahu Aleyhi ve Sellem) senin evinde, senin yatağının üzerinde uyudu, dediler. Arkacığından Ümmü Süleym geldi. Peygamber (Sallaîlahu Aleyhi ve Sellem) terlemiş; teri yatağın üzerindeki bir deri parçasına toplanmıştı. Derhal çantasını açarak bu teri kurulamağa ve onu kavanozuna sıkmaya başladı. Derken Nebi (Sallaîlahu Aleyhi ve Sellem) belinledi ve: «Ne yapıyorsun ey Ummü Süleym?» dedi. Ümmü Süleym: — Yâ Resûlallah! Çocuklarımız için bunun bereketini umuyoruz, dedi. ResûluIIah (Sallaîlahu Aleyhi ve Sellem): «isabet ettin!» buyurdular. İzah 2332 de
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Affân b. Müslim rivayet etti. (Dediki): Bize Vüheyb rivayet etti. (Dediki): Bize Eyyub, Ebû Kılâbe'den, o da Enes'den, o da Ümmü Süleym'den naklen rivayet etti ki; Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Ümmü Süleym'ln yanına gelir, orada kaylûle uykusu uyurmuş. O da kendisine bir yaygı yayar, üzerinde istirahat edermiş. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) çok terliyormuş, Ümmü Süleym onun terini toplar, koku ve kavanozlara koyarmış. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Ey Ümmü Süteyml Bu ne?» demiş. Ümmü Süleym: — Senin terin! Onu kokuma karıştırıyorum, cevabını vermiş
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Kureyb Muhammed b. Ala' rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Usâme, Hişam'dan, o da babasından, o da Âişe'den naklen rivayet etti. Âişe şöyle demiş: Hakikaten Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in üzerine soğuk bir sabahda vahiy indirilir. Yine yüzünden ter boşanırdı
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe de rivayet etti. Bize Süfyan b. Uyeyne rivayet etti. H. Bize Ebû Kureyb de rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Usâme ile İbni Bişr hep birden Hişam'dan rivayet ettiler. H. Bize Muhammed b. Abdillah b. Numeyr dahi rivayet etti. Lâfız onundur. (Dediki): Bize Muhammed b. Bişr rivayet etti. (Dediki); Bize Hişâm babasından, o da Âişe'den naklen rivayet etti ki: Haris b. Hişam, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e: — Sana vahy nasxl geliyor? diye sormuş da : «Bazan bana çan sesi gibi gelir. Bu benim için en şiddetli olandır. Sonra açılırım ve o vahyi bellemiş olurum. Bâzan da adam suretinde bir melek gelir. Ve onun söylediğini bellerim.» buyurmuşlar. İzah 2335 te
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Müsennâ rivayet etti. (Dediki): Bize Abdû'l-Âla rivayet etti. (Dediki): Bize Saîd Katâde'den, o da Hasan'dan, o da Hıttan b. Abdillah'dan, o da Ubade b. Sâmit'ten naklen rivayet etti. (ŞÖyle demiş): Nebiyyullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) üzerine vahy indirildiği vakit bundan dolayı gussalamr ve yüzünün rengi uçardı. İzah 2335 te
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Beşşar rivayet etti. (Dediki): Bize Muâz b. Hişâm rivayet etti. (Dediki): Bize babam Katade'den, o da Hasen'den, o da Hıttan b. Abdillah Er-Rakâşî'den, o da Ubâde b. Sâmid'den naklen rivayet etti. (ŞÖyle demiş): Üzerine vahy indirildiği vakit Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) başını eğer; ashabı da-başlarım eğerlerdi. Vahy kalktığı zaman başını kaldırırdı
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Mansur b. Ebî Müzâhim ile Muhammed b. Ca'fer b. Ziyad rivayet ettiler. (Mansûr: Haddesenâ; tbni Cafer ise Ahberana tâbirlerini kullandılar. (Dedilerki): Bize İbrahim (yâni İbni Sa'd) İbni Şihab'dan, o da Ubeyduîlah b. Abdillah'dan, o da İbni Abbâs'dan naklen haber verdi. (Şöyle demiş): Ehl-i kitab olanlar saçlarını salar, müşriklerse başlarını ayırırlardı. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kendisine emir gelmeyen hususta ehl-i kitaba uymayı seviyordu. Bu sebeple Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) saçlarını alnına sarkıttı, bir müddet sonra ayırdı
- Bāb: ...
- باب ...
{m-90} Bana Ebû't-Tâhir de rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Vehb haber verdi, (Dediki): Bana Yûnus, İbni Şihab'dan bu isııadla bu hadîsinin benzerini haber verdi
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Müsennâ ile Muhammed b. Beşâr rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Muhammed b, Ca'fer rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be rivayet etti. (Dediki): Ebû ishâk'ı dinledim. (Dediki): Bera'ı şunu söylerken işittim: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) orta boylu, omuzlarının arası geniş, saç demedi kulaklarının yumuşağına inecek kadar büyük bir zat idi. Üzerinde kırmızı bir hülle vardı. Ben Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den daha güzel hiç bir şey görmedim
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Amru'n-Nâkid ile Ebû Kureyb rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Veki', Süfyân'dan, o da Ebû İshâk'dan, o da Bera'dan naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Ben hiç bir uzun saçlının kırmızı hülle içinde Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den daha güzel olduğunu görmedim. Saçları omuzlarına çalıyordu. Omuzlarının arası genişti. Ne uzundu, ne kısa. Ebû Kureyb : «Saçı vardı» dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Kureyb Muhammed b. Ala' rivayet etti. (Dediki): Bize İshâk b. Mansur, İbrahim b. Yûsuf'dan, o da babasından, o da Ebû îshâk'dan naklen rivayet etti. (Demişki): Ben Berâ'ı şunu söylerken işittim. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) yüzce insanların en güzeli, ahlâkça en iyisi idi. Fazla uzun değil, kısa da değildi
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Şeyban b. Ferrûh rivayet etti. (Dediki): Bize Cerir b. Hazım rivayet etti. (Dediki): Bize Katâde rivayet etti. (Dediki): Enes b. Mâlik'e: — Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in saçı nasıldı? diye sordum. — Orta bir saçtı. Kıvırcık değil, düz de değildi. İki kulağı ile omuzu arasında idi, dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Züheyr b. Harb rivayet etti. (Dediki): Bize Habbân b. Hilâl rivayet etti. H. Bize Muhammed b. Müsennâ da rivayet etti. (Dediki): Bize Abdü's-Samed rivayet etti. Her iki râvi demişlerki: Bize Hemmam rivayet etti. (Dediki): Bize Katâde Enes'den rivayet ettiki: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in saçları omuzlarına çahyormuş
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Yahya b. Yahya ile Ebû Kureyb rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize İsmail b. Uleyye, Humeyd'den, o da Enes'den naklen rivayet etti. Enes: «Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in saçları kulaklarımn yarısına iniyordu.» demiş
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Müsennâ ile Muhammed b. Beşşâr rivayet ettiler. Lâfız İbni Müsennâ'nindir. (Dedilerki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be Simak b. Harb'den rivayet etti. (Demişki): Ben Câbir b. Semura'yı şunu söylerken işittim. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) geniş ağızlı, gözünün beyazı kırmızılı, etsiz ökçeliydi. Râvi diyor ki: Simak'e : Dalîu'I-Fem ne demektir? diye sordum: Ağzı büyük manasınadır, dedi, — Eşkelü'l-Ayn nedir? dedim. — Göz kapağı uzun demektir, cevabını verdi. — Menhusu'l-Akib nedir? dedim. — Topuğunun eti az demektir, cevâbını verdi
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Saîd b. Mansûr rivayet etti. (Dediki): Bize Hâlid b. Abdillah, Cüreyrî'den, o da Ebû't-Tufeyl'den naklen rivayet etti. Cüreyrî demiş ki : Ona : — Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i gördün mü? diye sordum. — Evet, beyaz, sevimli yüzlü idi, cevâbını verdi. Müslim b. Haccâc der ki': Ebû't-Tufeyl yüz yılında vefat etmiştir. Kendisi Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in ashabından en son vefat edendir
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ubeydullah b. Ömer El-Kavârîrî rivayet etti. (Dediki): Bize Abdü'l-A'la b. Abdi'l-A'la, Cüreyrî'den, o da Ebû't-Tüfeyl'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i gördüm. Yeryüzünde benden başka onu gören kimse yoktur. Cüreyrî demiş ki: Ben kendisine: — Onu nasıl gördün? diye sordum. — Beyaz, sevimli, orta yapılı idi, dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile îbni Numeyr ve Amru'n-Nâkıd toptan İbni İdris'den rivayet ettiler. Amr dediki: Bize Abdullah b. İdris El-Evdî, Hişam'dan, o da İbni Sîrîn'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Enes b. Mâlik'e, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hiç saçını boyadı mı? diye soruldu. — Hakikat şu ki, o saçının ağarması namına bir şey görmedi. Ancak (şu kadarcık) gördü). İbni tdris sanki onu azaltmak istiyormuş, demiştir. Ebû Bekr ile Ömer saçlarını kına ve ketem ile boyarlardı, dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Bekkâr b. Reyyân rivayet etti. (Dediki): Bize İsmail b. Zekeriyya, Âsimi ahvelden, o da İbni Sîrîn'den naklen rivayet etti. İbni Sîrîn şöyle demiş: Enes b. Mâlik'e sordum : — Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) saçını boyar mıydı? dedim: — Saçını boyama yaşına ermedi, sakalında birkaç beyaz kıl vardı, dedi. Ben : — Ebû Bekr boyar mıydı? diye sordum; — Evet, kına ve ketemle! cevabını verdi
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Haccâc b. Şâir de rivayet etti. (Dediki): Bize Mualla b. Esed rivayet etti. (Dediki): Bize Vüheyb b. Hâlid, Eyyub'dan, o da Muhammed b. Sîrîn'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Enes b. Mâlik'e sordum. — Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hiç saçını boyadı mı? (Dedim). — O saçının ağarmasından ancak az bir şey gördü, dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Ebu'r-Rabi' El-Atekî rivayet etti. (Dediki): Bize Hammad rivayet etti. (Dediki): Bize Sabit rivayet etti. (Dediki): Enes b. Mâlik'e, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in saçını boyayıp boyamadiği soruldu da, şu cevabı verdi: — Başındaki ağaran kılları saymak İstesem bunu yapardım, dedi. Ve şunu İlâve etti: __ O boyanmadı. Ama Ebû Bekr kına ve ketemle boyandi. Ömer'se hâlis kına ile boyandı
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Nasr b. Alî El-Cehdamî rivayet etti. (Dediki): Bize babam rivayet etti. (Dediki): Bize Müsennâ b. Saîd Katâde'den, o da Enes b. Mâlik'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Bir kimsenin başından ve sakalından beyaz kılı yolması mekruhdur. Hem Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) boyanmamıştır. Beyazlık onun ancak alt dudağında, şakaklarında ve başında birkaç tane vardı
- Bāb: ...
- باب ...
{…} Bu hadîsi bana Muhammed b. Müsennâ da rivayet etti. (Dediki): Bize Abdü's-Samed rivayet etti. (Dediki): Bize El-Müsennâ bu isnadla rivayette bulundu
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Müsennâ ile İbni Beşşâr, Ahmed b. İbrahim Ed-Devrakî ve Harun b. Abdillah toptan Ebû Dâvud'dan rivayet ettiler. İbnü Müsennâ (Dediki): Bize Süleyman b. Dâvud rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be, Huleyd b. Ca'fer'den rivayet etti. O da Ebû îyâs'ı Enes'den naklederken dinlemiş: Enes'e Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in saçının ağarıp ağarmadığı sorulmuş da : — Allah onu beyazlıkla lekelemedi, demiş. İzah 2344 te
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ahmed b. Yûnus rivayet etti. (Dediki): Bize Züheyr rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû İshâk rivayet etti. H. Bize Yahya b. Yahya da rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Hayseme, Ebû İshâk'dan, o da Ebû Cühayfe'den naklen haber verdi. Ebû Cühayfe (Şöyle demiş) : — Ben Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i gördüm. Şurası beyazdı. Ve Züheyr parmaklarını alt dudağına koydu. Kendisine : — O gün sen kim gibi idin? diye soruldu. — Oku yapıyor ve tüyünü takıyordum, cevâbını verdi. İzah 2344 te
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Vâsıl b. Abdi'I-A'la rivayet etti. (Dediki): Bize Muhammed b. Fudayl, İsmail b. Ebi Hâlid'den, o da Ebû Cühayfe'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş) : — Ben Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i beyaz gördüm. İhtiyarlamiştı. Alî'nin oğlu Hasan ona benziyordu
- Bāb: ...
- باب ...
{m-107} Bize Saîd b. Mansûr da rivayet etti. (Dediki): Bize Süfyân ile Halid b. Abdillah rivayet ettiler. H. Bize İbni Numeyr de rivayet etti. (Dediki): Bize Muhammed b. Bişr rivayet etti. Bunların hepsi İsmail'den, o da Ebû Cüheyfe'den bu isnadla rivayet ettiler. Ama «Beyaz gördüm, ihtiyarlamıştı...» ifadesini söylememişlerdir. İzah 2344 te
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Müsennâ da rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Dâvud Süleyman b. Dâvud rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be Sımak b. Harb'den rivayet etti. (Demişki): Ben Câbir b. Semûra'yı Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in saçı ağanp ağarmadığı sorulduğu zaman dinledim. — Başını yağladığı zaman beyazlıktan bir şey görülmüyordu, yağlamazsa görülüyordu, dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe de rivayet etti. (Dediki): Bize Ubeydullah, İsrail'den, o da Simâk'den naklen rivayet etti ki: Simak, Câbir b. Semûra'yı şöyle derken işitmiş: Resulullah (Sallallahu Aleyhi vt Seltem)'in sakalı ile başının ön tarafı ağarmağa başlamıştı. Yağ süründüğü zaman (beyazlık) belli olmazdı. Başının saçı dağılırsa belli olurdu. Sakalının kılları çoktu. Derken bir adam: Yüzü kılıç gibi miydi? dedi. Câbir: — Hayır! Bilâkis ayla güneş gibiydi; yuvarlaktı. Omuzun da ki mührü de gördüm, güvercin yumurtası kadardı. Tenine benziyordu, cevabını verdi, DİKKAT İZAH'TAN SONRA DA HADİS VAR
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Müsennâ rivayet etti. (Dediki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be, Simâk'den rivayet etti. (Demişki): Câbir b. Semûra'yı dinledim. (Şunu söyledi): Ben Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in sırtında güvercin yumurtası gibi bir mühür gördüm
- Bāb: ...
- باب ...
{m-110} Bize İbni Numeyr de rivayet etti. (Dediki): Bize Ubeydullah b. Musa rivayet etti. (Dediki): Bize Hasen b. Salih Simak'den naklen bu isnadla bu hadîsin mislini haber verdi
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Kuteybe b. Saîd ile Muhammed b. Abbâd rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Hatim (bu zat İbni İsmail'dir) Ca'd b. Abdirrahman'dan rivayet etti. (Demişki): Sâib b. Yezid'i şöyle derken işittim: Teyzem beni Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e götürdü de: - Yâ Resûlallah! Gerçekten kız kardeşimin oğlu rahatsızdır, dedi. O da benim başımı sıvazladı. Ve bana bereket duasında bulundu. Sonra abdest aldı. Ve ben abdest suyundan içtim. Sonra arkasında ayakta durdum. Ve iki omuzunun arasındaki çadır düğmesi gibi mührüne baktım. İzah 2346 da
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Kâmil rivayet etti. (Dediki): Bize Hammâd (yâni İbni Zeyd) rivayet etti. H. Bana Süveyd b. Said de rivayet etti. (Dediki): Bize Ali b. Müshir rivayet etti. Her iki râvi Asım-ı Ahvel'den rivayette bulunmuşlardır. H. Bana Hamid b. Ömer El-Bekrâvî dahi rivayet etti. Lâfız onundur. (Dediki): Bize Abdü'l-Vahid (yâni İbni Ziyad) rivayet etti. (Dediki): Bize Âsim, Abdullah b. Serciş'den rivayet etti. (Şöyle demiş) : Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i gördüm. Onunla ekmek ve et de yedim. (Yahut tirit yedim, demiş.) Râvi demiş ki: Ona : __ Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) senin için istiğfar etti mi? diye sordum. — Evet! Senin için de! dedi. Sonra şu âyeti okudu: «Günahın için istiğfar et! Erkek ve kadın mü'minler için de.» [Muhammed 19] Abdullah demiş ki: Sonra arka tarafına dolandım. Ve iki omuzunun arasındaki nübüvvet mührüne baktım. Sol küreğinin başında parmakları bir araya getirilmiş el gibi. Üzerinde siğiller emsali bunlar vardı
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Yahya b. Yahya rivayet etti. (Dediki): Mâlik'e, Rabîa b. Ebî Abdirrahman'dan dinlediğim, onun da Enes b. Mâlik'den naklettiği Şu hadîsi okudum. Rabîa, Enes'i şöyle derken işitmiş: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) çok uzun değildi. Kısa da değildi. Soluk beyaz ve fazla esmer değildi. Ne çok kıvırcık saçlı idi, ne de düz saçlı! Allah onu kırk senenin başında gönderdi de Mekke'de on sene, Medine'de dahî on sene kaldı. Altmış senenin başında Allah onun ruhunu kabzetti. Henüz başında ve sakalında yirmi beyaz kıl yoktu
- Bāb: ...
- باب ...
{m-113} Bize Yahya b. Eyyûb ile Kuteybe b. Saîd ve Ali b. Hucur da rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize İsmail (yâni İbni Ca'fer) rivayet etti. H. Bana Kaâsım b. Zekeriyya dahi rivayet etti. (Dediki): Bize Hâlid b. Mahled rivayet etti. (Dediki): Bana Süleyman b. Bilâl rivayet etti. Her iki râvi Rabîa'dan (yâni İbni Ebî Abdirrahman'dan), o da Enes b. Mâlik'den naklen Mâlik b. Enes'in hadîsi gibi rivayette bulunmuşlardır. Bunların hadîslerinde «Kırmızıya çalar beyazdı.» ziyadesi vardır
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Ebû Ğassan Er-Râzî Muhammed b. Amr rivayet etti. (Dediki): Bize Hakkâm b. Selm rivayet etti. (Dediki): Bize Osman b. Zaide Zübeyr b. Adiy'den, o da Enes b. Mâlik'den naklen rivayet etti (Şöyle demiş): Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) altmış üç yaşında iken vefat etti. Ebû Bekr altmış üç yaşındayken vefat etti. Ömer de altmış üç yaşında iken vefat etti. İzah 2349 da
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Abdü'I-Melik b. Şuayb b. Leys rivayet etti. (Dediki); Bana babam dedemden rivayet etti. (Demişki): Bana Ukayl b. Hâlid İbni Şihab'dan, o da Urve'dan, o da Âişe'den naklen rivayet ettikî, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) altmışüç yaşında iken vefat etmiş. İbni Şihab: Bana Saîd b, Müseyyeb bunun mislini haber verdi, demiş
- Bāb: ...
- باب ...
{m-115} Bize Osman b. Ebî Şeybe ile Abbâd b. Mûsâ da rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Talha b. Yahya Yûnus b. Yezid'den, o da İbni Şihâb'dan her iki isnadla birden Ukayl'ın hadîsi gibi rivayette bulundu
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Ma'mer İsmail b. İbrahim El-Hüzelî rivayet etti. (Dediki): Bize Süfyan, Amr'dan rivayet etti. (Demişki): Urve'ye: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Mekke'de ne kadar kaldı, diye sordum. — On sene! cevâbını verdi. — Ama İbni Abbas onüç sene diyor, dedi
- Bāb: ...
- باب ...
{m-116} Bize İbni Ebî Ömer de rivayet etti. (Dediki): Bize Süfyân, Amr'dan rivayet etti. (Demişki): Urve'ye Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Mekke'de ne kadar kaldı? diye sordum. — On sene! dedi. — Ama İbni Abbâs on küsur sene diyor, dedim. Bunun üzerine Urve ona mağfiret duasında buyurdu. Ve : — O bunu ancak Şâir'in sözünden almış olacak, dedi. İzah 2353 te
- Bāb: ...
- باب ...
Bize İshâk b. İbrahim ile Harun b. Abdillah, Ravh b. Ubade'den rivayet ettiler. (Demişki): Bize Zekeriyya b. İshâk, Amr b. Dinar'dan, o da İbni Abbâs'dan naklen rivayet etti ki: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Mekke'de on üç yıl kalmış ve altmışüç yaşında vefat etmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Bize İbnî Ebi Ömer de rivayet etti. (Dediki): Bize Bişr b. Seriy rivayet etti. (Dediki): Bize Hammâd, Ebû Cemrete'd-Dübai'den, o da İbni Abbâs'dan naklen rivayet etti. İbni Abbas şöyle demiş: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kendisine vahy geldiği halde Mekke'de onüç sene, Medine'de ise on sene kaldı. Altmışüç yaşında iken de vefat etti. İzah 2353 te
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Abdullah b. Ömer b. Muhammed b. Eban El-Cu'fi rivayet etti. (Dediki): Bize Sellâm Ebû'l-Ahvas, Ebû îshâk'dan rivayet etti. (Şöyle demiş): Abdullah b. Utbe ile oturuyordum. Derken ResûluIIah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yaşını andılar. Cemaattan bazıları Ebû Bekr ResûluIIah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den daha büyük idi, dediler. Abdullah şunları söyledi: ResûluIIah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) altmışüç yaşında vefat etti. Ebû Bekr altmışüç yaşında vefat etti. Ömer de altmışüç yaşında iken şehid edildi. Bunun üzerine cemaattan Âmir b. Sa'd denilen bir zât şunu söyledi. Bize Cerir rivayet etti. (Dediki): Muâviye'nin yanında oturuyorduk. Cemâat ResûluIIah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yaşını andılar da Muâviye şunu söyledi: ResûluIIah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) altmışüç yaşında iken vefat etti. Ebû Bekr altmışüç yaşında iken vefat etti. Ömer de altmışüç yaşında iken şehid edildi
- Bāb: ...
- باب ...
Bize ibni Müsennâ ile İbni Beşşâr da rivayet ettiler. Lâfız İbni Müsennâ'nmdır. (Dedilerki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivayet rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be rivayet etti. (Dediki): Ebû İshâk'ı, Âmir b. Sa'd El-Becelî'den, o da Cerir'den naklen rivayet ederken dinledim. Cerir, Muâviye'yi hutbe okurken dinlemiş. Muâviye şunu söylemiş: ResûluIIah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) altmışüç yaşında iken vefat etti. Ebû Bekr ile Ömer de öyle. Ben de altmışüç yaşında öleceğim. İzah 2353 te
- Bāb: ...
- باب ...
Bana İbni Minhal Ed-Darir rivayet etti. (Dediki): Bize Yezid b. Zürey' rivayet etti. (Dediki): Bize Yûnus b. Ubeyd, Benî Hâşim'in azatlısı Ammar'dan rivayet etti. (Demişki): İbni Abbâs'a: — ResûluIIah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in vefat ettiği gün yaşı kaça gelmişti? diye sordum. — Onun kavminden senin gibi bir zâta bunun gizli kalacağını zannetmiyordum, dedi. — Ben halka sordum, fakat bana muhtelif cevaplar verdiler de bu husûsda senin sözünü bilmek istedim, dedim. — Hesab bilir misin? dedi. — Evet! cevâbını verdim. — Kırk tut! Bu yaşta Nebi olarak gönderildi. Onbeş sene Mekke'de kimi enin olarak, kimi korkarak, yaşadı; on yılda Medine'ye hicretinden sonra (yaşadı), dedi
- Bāb: ...
- باب ...
{m-121} Bana Muhammed b. Râfi' de rivayet etti. (Dediki): Bize Şebâbe b. Sevvâr rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be, Yûnus'dan bu isnadla Yeztd b. Zürey'in hadîsi gibi rivayette bulundu
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Nasr b. Alî de rivayet etti. (Dediki): Bize Bişr (yâni İbni Mufaddal) rivayet etti. (Dediki): Bize Hâlid El-Hazzâ' rivayet etti. (Dediki): Bize Benî Hâşim'in azatlısı Ammâr rivayet etti. (Dediki); Bize İbni Abbâs rivayet ettiki, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) altmışbeş yaşında iken vefat etmiş
- Bāb: ...
- باب ...
{m-122} Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe de rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Uleyye, Hâlid'den bu isnad rivayette bulundu
- Bāb: ...
- باب ...
Bize İshâk b. İbrahim El-Hanzalî de rivayet etti. (Dediki): Bize Ravh haber verdi. (Dediki): Bize Hammâd b. Seleme, Ammâr b. Ebî Ammâr'dan, o da İbni Abbas'dan naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Mekke'de onbeş sene kaldı. Yedi sene sesi işitiyor, ziyayı görüyor (fakat başka) bîr şey görmüyordu. Sekiz senede vahy gelerek kaldı. Medine'de ise on yıl kaldı
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Züheyr b. Harb ile İshâk b. İbrahim ve İbni Ebî Ömer rivayet ettiler. Lâfız Züheyr'indir. İshâk: Ahberana; Ötekiler: Haddesenâ tâbirlerini kullandılar. (Dedilerki): Bize Süfyân b. Uyeyne Zührî'den rivayet etti. O da Muhammed b. Cübeyr b. Mut'im'i babasından naklen rivayet ederken dinlemişki: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) : «Ben Muhammed'im. Ben Ahmed'im. Ben O Mâhiyimkî, küfür benile mahvedilir. Ben o Haşirim ki, insanlar benim arkamda toplanır. Ben Âkıb'im. Âkıb kendisinden sonra Nebi bulunmayandır.» buyurmuşlar
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Harmele b. Yahya rivayet etti. (Dediki): Bize lbni Vehb haber verdi. (Dediki): Bana Yûnus, İbni Şihâb'dan, o da Muhammed b. Cübeyr b. Mut'im'den, o da babasından naklen haber verdiki, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuşlar: «Benim bir takım isimlerim vardır. Ben Muhammed'im. Ben Ahmed'im. Ben o Mâhiyim ki, Allah benimle küfrü mahveder. Ben o Haşirim ki, Allah insanları benim ayaklarıma toplar. Ve ben o Âkıbim ki, ondan sonra hiç bîr Nebi yoktur.» Filhakika Allah da ona Rauf ve Rahîm adını vermiştir
- Bāb: ...
- باب ...
{m-125} Bana Abdül-Melik b. Şuayb b. İLeys de rivayet etti. (Dediki): Bana babam, dedemden rivayet etti. (Demişki): Bana Ukayl rivayet etti, H. Bize Abd b. Humeyd dahî rivayet etti. (Dediki): Bize Abdürezzâk haber verdi. (Dediki): Bize Ma'mer haber verdi. H. Bize Abdullah b. Abdirrahman Ed-Dârimî de rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû'l-Yeman haber verdi. (Dediki): Bize Şuayb haber verdi. Bunların hepsi Zührî'den bu isnadla rivayette bulunmuşlardır. Şuayb ile Ma'mer'in hadîsinde; «Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i dinledim.»; Ukayl'ın hadîsinde: «Dediki Zührî'ye bu Âkıb nedir dedim. Kendisinden sonra Nebi olmayan demektir, cevabını verdi.» Ma'mer ile Ukayl'm hadîsinde: «Kefereyi»; Şuayb'ın hadîsinde ise: «Küfrü» ifâdeleri vardır. İzah 2355 te
- Bāb: ...
- باب ...
Bize İshâk b. ibrahim El-Hanzalî rivayet etti. (Dediki): Bize Cerir, A'meş'den, o da Amr b. Mürra'dan, o da Ebû Ubeyde'den, o da Ebû Musa'l-Eş'arî'den naklen haber verdi. (Şöyle demiş): Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bize kendisinin isimlerini söyler de: «Ben Muhammed'im,Ahmed'im, Mukaffî'yim, Hâşir'im; tevbenin Nebisiyim ve rahmetin Nebisiyim.» buyururdu
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Züheyr b. Harb rivayet etti. (Dediki): Bize Cerir A'meş'den, o da Ebu'd-Duhâ'dan, o da Mesruk'dan, o da Âişe'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir iş yaptı da o işe ruhsat verdi. Az sonra bu, ashabından bazı kimselerin kulağına vardı. Galiba onlar bundan hoşlanmadılar. Ve ondan çekindiler. Derken Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bunu duydu. Ve hutbe okumak üzere ayağa kalkarak: «Bir takım adamlara ne oluyor ki, benim ruhsat verdiğim bir iş kulaklarına varıyor da ondan hoşlanmıyorlar ve çekiniyorlar! Vallahi ben onların Allah'ı en iyi bileni ve ondan en çok korkanıyım!» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
{m-127} Bize Ebû Said El-Eşecc rivayet etti. (Dediki): Bize Hafs (yâni İbni Gıyas) rivayet etti. H. Bize bu hadîsi İshâk b. İbrahim ile Âlî b. Haşrem de rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize İsâ b. Yûnus haber verdi. Her İki râvi A'meş'den Cerir'in isnadı ile onun hadîsi gibi rivayette bulunmuşlardır
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Kureyb dahi rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Muâviye A'meş'den, o da Müslim'den, o da Mesruk'dan, o da Âişe'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir işe ruhsat verdi de bazı insanlar ondan çekindi. Bu Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in kulağına geldi. Ve kızdı. O derece ki: Gadab, yüzünden belli oldu. Sonra şöyle buyurdular: «Bazı kavimlere ne oluyor ki : Bana ruhsat verilen şeyden yüz çeviriyorlar! Vallahi ben onların Allah'ı en iyi bileni ve ondan en çok korkanıyım.»
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Kuteybe b. Saîd rivayet etti. (Dediki); Bize Leys rivayet etti, H. Bize Muhammed b. Rumh da rivayet etti. (Dediki): Bize Leys, İbni Şihab'dan, o da Urve b. Zübeyr'den naklen haber verdi. Ona da Abdullah b. Zübeyr haber vermiş ki, Ensar'dan bir adam Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in huzurunda hurma suladıkları Harra su yolları hakkında Zübeyr'den davacı olmuş. Ensar'dan olan zât: — Suyu sal da geçsin! demiş. Zübeyr ise onların bu teklifine razı olmamış. Derken Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in huzurunda davaya çıkmışlar. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Zübeyir'e : «Yâ Zübeyr! Sen sula; sonra suyu komşuna sal!» demiş. Ensârî' kızmış ve: — Yâ Resûlallah, bu adam halan oğludur diye mi? (Böyle yapıyorsun?) demiş. Bunun üzerine Nehiyyullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yüzünün rengi değişmiş. Sonra : «Yâ Zübeyr! Sula, sonra suyu tıka! Tâ duvara kadar geri dönsün.» buyurmuşlar. Zübeyr demiş kî : — Vallahi ben şu âyetin bu husûsda indiğini sanırım: «Hayır! Rabbine yemin olsun ki, aralarında çıkan kavgada seni hakem yapıncaya kadar inanmazlar. Sonra nefislerinde bir şüphe ve darlık da bulmazlar.» [Nisa]
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Harmele b. Yahya Et-Tücîbî rivayet etti. (Dediki): Bize îbni Vehb haber verdi. (Dediki): Bana Yûnus, İbni Şihab'dan naklen haber verdi. (Demişki): Bana Ebû Seleme b. Abdirrahman ile Said b. Müseyyeb haber verdiler. (Dedilerki): Ebû Hureyre kendisinin Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i şöyle buyururken işittiğini anlatıyordu. «Ben size neyi yasak edersem ondan sakının, neyi emredersem gücünüz yettiği kadar onu yapın. Sizden öncekileri ancak çok sualleri ve Peygamberleri üzerinde ihtilâfları helak etmiştir.»
- Bāb: ...
- باب ...
{m-130} Bana Muhammed h. Ahmed b. Ebî Halef de rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Usâme rivayet etti. Bu zat Mansur b. Selemete'l-Huzâî'dir. (Dediki): Bize Leys, Yezid b. Hâd'dan, o da İbni Şihab'dan naklen bu isnadla tamamıyle bu hadîsin mislini haber verdi
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Ebû Kureyb rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Ebû Muâviye rivayet etti. H. Bize İbni Numeyr de rivayet etti. (Dediki): Bize babam rivayet etti. Her iki râvi A'meş'den, o da Ebû Sâlih'den, o da Ebû Hureyre'den naklen rivayet etmişlerdir. H. Bize Kuteybe b. Said dahi rivayet etti. (Dediki): Bize Muğıra (yani El-Hızamî) rivayet etti. H. Bize İbni Ebî Ömer dahi rivayet etti. (Dediki): Bize Süfyan rivayet etti. Her iki râvi Ebû'z-Zinad'dan, o da A'rac'dan, o da Ebû Hureyre'den naklen rivayet etmişlerdir. H. Bize bu hadîsi Ubeydullah b. Muâz da rivayet etti. (Dediki): Bize babam rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be Muhammed b. Ziyad'dan rivayet etti. O da Ebû Hureyre'den dinlemiş. H. Bize Muhammed b. Râfi' dahi rivayet etti. (Dediki): Bize Abdürrezzâk rivayet etti. (Dediki): Bize Ma'mer, Hemmam b. Münebbİh'den, o da Ebû Hureyre'den naklen haber verdi. Bu râvilerin hepsi Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den rivayet olunmuştur ki: «Ben sizi bıraktığım müdetçe beni bırakın.» buyurmuşlar demişlerdir. Hemmâm'm hadîsinde : «Terkedildiğiniz müddetçe. Çünkü sizden öncekiler ancak... helak olmuştur.» ibaresi vardır. Bundan sonra bütün râviler Zührî'niıı Said ile Ebû Seleme'den, onların da Ebû Hureyre'den naklettikleri hadîs gibi anlatmışlardır. İzah 2358 de
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Yahya b. Yahya rivayet etti. (Dediki): Bize İbrahim b. Sa'd, İbni Şihâb'dan, o da Amir b. Sa'd'dan, o da babasından naklen haber verdi. (Şöyle demiş): Resulullah (Sallallahu Aleyi ve Sellem): «Şüphesiz kî, müslumanların müslümanlar hakkında en büyük suçlusu o kimsedir ki, müslümanlara haram kılınmayan bîr şeyi sorar da, o sorduğu için kendilerine o şey haram kılınır.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bize bu hadîsi Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile İbni Ebî Ömer de rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Süfyan b. Uyeyne, Zührî'den rivayet etti. H. Bize Muhammed b. Abbâd dahi rivayet etti. (Dediki): Bize Süfyân rivayet etti. (Dediki): Ben bunu besmeleyi ezberlediğim gibi bellemİşimdir. Zührî, Âmir b. Sa'd'dan, o da babasından naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Müslümanların müslümanlar hakkında en büyük suçlusu o kimsedir ki : Haram kılınmayan bir şeyi sorar da o sorduğu için insanlara o şey haram kılınır.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
{m-133} Bu hadîsi bana Harmele b. Yahya da rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Vehb haber verdi. (Dediki): Bana Yûnus haber verdi. H. Bize Abd b. Humeyd de rivayet etti. (Dediki): Bize Abdürrezzâk haber verdi. (Dediki): Bize Ma'mer haber verdi. Her iki râvi Zühri'den bu isnadla rivayette bulunmuşlardır. Ma'mer'in hadîsinde: «Bir adam bir şeyi sorar da dibine darı ekerse...» ziyadesi vardır. Yûnus'un hadîsinde ise: «Âmir b. Sa'd'dan, o da Sa'd'dan işitmiş olmak üzere...» demiştir
- Bāb: ...
- باب ...
(Bize Mahmud b. Gaylan ile Muhammed b. Kudamete's-Sülemî ve Yahya b. Muhammed El-Lü'lüî rivayet ettiler. Lâfızları birbirine yakındır. Mahmud: Bize Nadr b. Süleym rivayet etti, dedi. Ötekiler : Bize Nadr haber verdi, dediler.) (Demişki): Bize Şu'be haber verdi. (Dediki): Bize Musa b. Enes, Enes b. Mâlik'den rivayet etti. (Şöyle demiş): Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Seltem)'in kulağına ashabından bir şey geldi de hutbe okudu ve şunları söyledi: «Bana Cennetle Cehennem gösterildi. Ama hayır ve şerde bugün gibisini görmedim. Siz benim bildiğimi bilseniz muhakkak az güler; çok ağlardınız.» Hakikaten Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Seltem) ashabına o günden daha şiddetli bir gün gelmedi. Başlarını örttüler, genizden gelen feryadları vardı. Derken Ömer kalkarak : Biz Rab olarak Allah'a, din olarak İslâm'a, Nebi olarak Muhammed'e razı olduk, dedi. Bir adam da kalkarak: Benim babam kim? diye sordu. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Seltem): «Senin baban filândır.» cevâbını verdi. Arkacığından : «Ey iman edenler, çok şeyler sormayın. Çünkü size açıklanırsa fenanıza gider.» âyeti indi
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Ma'mer b. Rib'î EI-Kaysî de rivayet etti. (Dediki): Bize Ravh b. Ubade rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be rivayet etti. (Dediki): Bana Musa b. Enes haber verdi. (Dediki): Enes b. Mâlik'i şunu söylerken işittim. Bir adam : __Yâ Resûlallah, benim babam kimdir? diye sordu. «Baban filândır.» buyurdular. Ve: «Ey iman edenler, çok şeyler sormayın. Çünkü size açıklanırsa fenanıza gider.» âyet-i kerîmesinin tamamı indi
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Harmele b. Yahya b. Abdillah b. Harmele b. İmran Et-Tücîbî de rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Vehb haber verdi. (Dediki): Bana Yûnus, İbni Şihab'dan naklen haber verdi. (Demişki): Bana Enes b. Mâlik haber verdiki: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Seltem) güneş zevale erdiği vakit çıkarak cemaata Öğlen namazını kıldırmış. Selâm verince minber üzerinde ayağa kalkmış ve kıyameti anlatmış. Ondan önce büyük işler olacağını da anmış. Sonra şöyle buyurmuş: «Kim bana bir şey sormak isterse hemen sorsun. Vallahi bana bir şey sorarsanız şu yerimde bulunduğum müddetçe onu size haber vereceğim.» Enes b. Mâlik demiş ki: Cemâat Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Seltem)'den bu sözü işitince çok ağladılar. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Seltem) de; «Sorun bana...» sözünü çok tekrarladı. Derken Abdullah b. Huzâfe kalkarak: — Benim babam kim yâ Resûlallah! diye sordu. «Baban Huzâfe'dir.» buyurdu. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Seltem): «Sorun banu...» sözünü çok tekrarlayınca Ömer diz çökerek: — Biz Rab olarak Allah'a, din olarak İslâm'a, Resul olarak da Muhammed'e razı olduk, dedi. Ömer bunu söyleyince artık Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Seltem) sükût buyurdu. Sonra Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Seltem) şunu söyledi: «Yazıklar ola! Muhammed'in nefsi yed-i kudretinde olan Allab'a yemin ederim kî, bana demin şu duvarın ardında cennetle cehennem gösterildi. Fakat hayır ve şerde bugün gibisini görmedim.» İbni Şihab şöyle demiş: Bana Ubeydullah b. Abdillah b. Utbe haber verdi. (Dediki): Abdullah b. Huzâfe'nin annesi Abdullah b. Huzafe'ye şunu söyledi: — Senden daha âsi bir evlât işitmedim! Annen cahiliyyet devri kadınlarının irtikab ettikleri bir şenaatta bulunmuş olsa; onu halkın gözleri önünde kepaze etmeyeceğinden emin miydin? Abdullah b. Huzafe : — Vallahi Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Seltem) nesebimi kara bir köleye katsa katılırdım, dedi
- Bāb: ...
- باب ...
{m-136} Bize Abd b. Humeyd rivayet etti. (Dediki): Bize Abdürrezzâk haber verdi. (Dediki): Bize Ma'mer haber verdi. K. Bize Abdullah b. Abdirrahman Ed-Dârimî de rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû'l-Yeman haber verdi. (Dediki): Bize Şuayb haber verdi. Her iki râvi Zührî'den, o da Enes'dcn, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Seltem)'den naklen bu hadîsi ve onunla birlikte Ubeydullah hadîsini rivayet etmişlerdir. Yalnız Şuayb, Zührî'den rivayetinde şöyle demiştir: «Dediki, bana Ubeydullah b. Abdillah haber verdi. (Dediki): Bana ehl-i ilimden bir adam rivayet ettiki: Ümmii Abdillah b. Huzâfe şöyle demiş...» Râvi Yûnus'un hadîsi gibi rivayet etmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Yûsuf b. Hammad El-Ma'nî rivayet etti. (Dediki): Bize Abdûl-A'la Said'den, o da Katâde'den, o da Enes b. Mâlik'den naklen rivayet etti ki : Halk Nebiyyullah (Sallallahu Aleyhi ve Seltem)'e sual sormuşlar, o derecede ki, kendisine çok sormakta ısrar etmişler. Derken bir gün minbere çıkarak şöyle buyurmuşlar : «Sorun bana! Bana bir şey sorarsanız, onu mutlaka size beyan edeceğim!» Cemâat bunu işitince ağızlarını kapamışlar ve onun gelmiş bir şeyin huzurunda olmasından ürkmüşler. Enes demiş ki: Ben sağa sola bakmaya başladım. Bir de ne göreyim herkes elbisesini başına dolamış ağlıyor! Derken mescidden bir adam söze başladı. —Bu adama sitem olunur ve babasından başkasına aid olduğu iddia edilirdi. — — Yâ Nebiyyallah, benim babam kimdir? dedi. «Senin baban Hüzafe'dir.» buyurdular. Sonra Ömer b. Hattab (Radiyallahu anh) söze başladı ve: Biz Rab olarak Allah'a, din olarak İslâm'a, Resul olarak da Muhammed'e razı olduk. (Bunu) kötü fitnelerden Allah'a sığınarak yaptık. Müteakiben Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Seltem); «Hayır ve şer hususunda bugün gibisini hiç görmedim. Bana cennetle cehennem tasvir olundu da onları şu duvarın dibinde gördüm.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
{m-137} Bize Yahya b. Habib El-Hârisî rivayet etti. (Dediki): Bize Hâlid (yâni İbni Haris) rivayet etti. H. Bize Muhammed b. Beşşâr da rivayet etti. (Dediki): Bize Muhammed b. Ebî Adiy rivayet etti. Her iki râvi Hişâm'dan nakletmişlerdir. H. Bize Âsim b. Nadr Et-Teymî dahi rivayet etti. (Dediki): Bize Mu'temir rivayet etti. (Dediki): Ben babamdan dinledim. Her iki râvi demişler ki: Bize Katâde bu kıssayı Enes'den naklen rivayet etti. İzah 2360 da
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Abdullah b. Berrâd Eİ-Eş'arî ile Muhammed b. Alâ' EI-Hemdânî rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Ebû Usâme, Büreyd'den, o da Ebû Bürde'den, o da Ebû Musa'dan naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Seltem)'e hoşlanmadığı bir takım şeyler soruldu. Sualler çoğalınca kızdı. Sonra halka : «Bana dilediğiniz şeyi sorun!» buyurdu. Derken bir adam: — Benim babam kimdir? diye sordu. «Senin baban Hüzafe'dir.» buyurdu. Bir başkası kalkarak; — Benim babam kimdir, yâ Resûlallah? diye sordu. «Senin baban Şeybe'nin azatlısı Sâlim'dir.» buyurdular. Ömer Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Seltem)'in yüzündeki gazabı görünce: — Yâ Resûlallah! Biz Allah'a tevbe ediyoruz, dedi. Ebû Kureyb'in rivayetinde de: «Benim babam kimdir, yâ Resûlallah dedi. Senin baban Şeybe'nin azatlısı Salimdir.» ifadesi vardır
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Kuteybe b. Said Es-Sekafî ile Ebû Kâmil El-Cahderi rivayet ettiler. Lâfızları birbirine yakındır. Bu hadîs Kuteybe'nindir. (Dedilerki): Bize Ebu Avane, Simâk'den, o da Musa b. Talha'dan, o da babasından naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'le birlikte hurma tepelerinde bulunan bir kavmin yanına uğradım da: «Bunlar ne yapıyorlar?» diye sordu. - Onu aşılıyorlar. Erkeğin çiçeğini dişininkine koyuyorlar, böylelikle aşılanıyor, dediler. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Bunun bir fayda vereceğini zannetmiyorum.» buyurdu. O cemâat biınu haber alarak aşılamayı bıraktılar. Sonra Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bunu haber aldı ve: «Bu onlara fayda verirse yapsınlar. Çünkü ben ancak bir zanda bulundum. Zandan dolayı beni muaheze etmeyin. Lâkin size Allah'dan gelen bir şeyden bahsedersem onu hemen alın. Çünkü ben Allah (Azze ve Celle) üzerinden asla yalan söyleyecek değilim.» buyurdular. İzah 2363 te
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Abdullah b. Rumî EI-Yemâmî ile Abbas b. Abdil'-Azim El-Anberî ve Ahmed b. Ca'fer El-Ma'kirî rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Nadr b. Muhanımed rivayet etti. (Dediki): Bize İkrime (bu zât İbni Ammar'dır) rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû'n-Necâşî rivayet etti. (Dediki): Bana Râfi' b. Hadic rivayet etti. Râfi' şöyle demiş: Nebiyyullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Medine'ye geldi. Halk hurmaları ıslah ediyor; hurmaları aşılıyorlar diyorlardı. Bunun üzerine : «Siz ne yapıyorsunuz?» diye sordu. — Biz bunu (öteden beri) yapıyorduk, dediler. «Umulur ki, bunu yapmasamz daha hayırlı olur.» buyurdular. Onlar da aşılamayı bıraktılar. Derken hurmalar yemişlerini döktü yahut azalttı. Bunu kendisine andılar da : «Ben ancak bir insanım, size dininizden bir şey emredersem onu hemen alın, kendi reyimden bir şey emredersem ben ancak ve ancak bir beşerim!» buyurdular. İkrime: «Yahut bunun gibi bir şey söyledi» demiş. Ma'kîrî: «Hurmalar yemişini döktü» dedi. Şekketmedi İzah 2363 te
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Amru'n-Nakıd ikisi birden Esved b. Âmir'den rivayet ettiler. Ebû Bekr (Dediki): Bize Esved b. Âmir rivayet etti. (Dediki): Bize Hammad b. Seleme, Hişâm b. Urve'den, o da babasından, o da Âişe ile Sâbit'ten, onlar da Enes'den naklen rivayet ettiki: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) aşı yapan bir kavmin yanına uğramış da: «Bunu yapmasamz daha iyi olur.» buyurmuş. Enes demiş ki: Sonra hurmalar aşısız koruk çıkardılar. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (tekrar) o zevatın yanlarına uğradı ve: «Sizin hurmalarınıza ne oldu?» diye sordu. — Sen şöyle şöyle buyurmuştun! dediler. —«Siz dünyanızın işini daha İyi bilirsiniz!» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Râfi' rivayet etti. (Dediki): Bize Abdürezzâk rivayet etti. (Dediki): Bize Ma'mer, Hemmam b. Münebbih'den naklen haber verdi. Hemmam bize Ebû Hureyre'nin Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den rivayet ettikleri bunlardır, diyerek bir takım hadîsler rivayet etmiştir. Bunlardan biri de şudur: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Muhammed'in nefsi yed-i kudretinde olan Allah'a yemin ederim ki : Sizden bîrinize gün gelecek beni göremîyecektir. Sonra beni kendileriyle beraber görmesi onun indinde ailesi ile malından daha makbul olacaktır.» buyurdular. Ebû İshâk demiş ki: Bence bu hadîsteki manâ şudur: Beni kendileriyle görmüş olması onun indinde ailesiyle malından daha makbuldür. Bence cümlede takdim ve te'hir vardır
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Harmele b. Yahya rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Vehb haber verdi. (Dediki); Bana Yûnus İbni Şihab'dan nâklen haber verdi. Ona da Ebû Seleme b. Abdirrahman haber vermişki: Ebû Hureyre şunu söylemiş: Ben Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i şöyle buyururken işittim: «Meryem'in oğluna insanalrın en yakını benim. Nebiler baba bir kardeşlerdir. Benimle onun arasında Nebi yoktur.»
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe de rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Dâvud Ömer b. Sa'd. Süfyan'dan, o da Ebû'z-Zinad'dan, o da A'rac'dan, o da Ebû Seleme'den, o da Ebû Hureyre'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) «İsa'ya insanların en yakını benim. Nebiler baba bir kardeşlerdir. Benimle İsa'nın arasında Nebi yoktur.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Râfi' de rivayet etti. (Dediki): Bize Abdürrezzâk rivayet etti. (Dediki): Bize Ma'mer Hemmam b. Münebbih'den rivayet etti. Hemmam: Ebû Hureyre'nia, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den bize rivayet ettikleri bunlardır diyerek bir takım hadîsler zikretmiştir. Onlardan biri de şudur: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Ben dünyada da, âhirette de Meryem'in oğlu İsa'ya insanların en yakınıyım.» buyurdu. Ashab: — Nasıl yâ Resûlallah! dediler. «Nebiler baba bir kardeşlerdir. Anneleri ise muhteliftir. Dinleri birdir. (Isâ ile) bizim aramızda Nebi yoktur.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Abdü'I-A'Ia Ma'mer'den, o da Zührî'den, o da Said'den, o da Ebû Hureyre'den naklen rivayet ettiKi: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuşlar : «Dünyaya gelen hiç bir çocuk yoktur ki, şeytan ona dokunmasın. Çocuk şeytanın dokunmasından feryad ederek ağlar. Bundan yalnız Meryem'in oğlu ile annesi müstesnadır.» Bundan sonra Ebû Hureyre: «İsterseniz ben onu ve zürriyetİni koğulmuş şeytandan sana sığındırırım.»[Al-i İmran 36] âyetini okuyun, demiştir
- Bāb: ...
- باب ...
{m-146} Bana bu hadîsi Muhammed b. Râfi de rivayet etti. (Dediki): Bize Abdürrezzâk rivayet etti. (Dediki): Bize Ma'mer haber verdi. H. Bana Abdullah b. Abdirrahman Ed-Darimî dahi rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû'l-Yeman rivayet etti. (Dediki): Bize Şuayb haber verdi. Bu râvilerin ikisi de Zührî'den bu isnadla rivayette bulunmuşlar ve: «Doğduğu vakit çocuğa dokunur. O da Şeytanın kendisine dokunmasından feryad ederek ağlar.» demişlerdir. Şuayb'ın hadîsinde: «Messeti'ş-Şeytan» yerine «Messi Şeytan'dan» denilmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Ebû't-Tahir rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Vehb haber verdi. (Dediki): Bana Amr b. Haris rivayet etti. Ona da Ebû Hureyre'nin azatlısı Ebû Yûnus Süleym Ebû Hureyre'den, o da * Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen rivayet etmişki, şöyle buyurmuşlar : «Âdemoğullarının hepsine anneleri doğurduğu gün şeytan dokunur. Yalnız Meryem'le oğlu müstosna.» İzah 2368 de
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Şeyban b. Ferrûh rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Avâne Süheyl'den, o da babasından, o da Ebû Hureyre'den naklen haber verdi. (Şöyle demiş): Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem); «Çocuğun doğarken feryad etmesi şeytandan bir dürtme sebebiyledir.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Muhammed b. Râfi' rivayet etti. (Dediki): Bize Abdürezzâk rivayet etti. (Dediki):' Bize Ma'mer Hemmam b. Münebbih'den rivayet etti. Hemmam: Ebû Hureyre'nin Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den bize rivayet ettikleri bunlardır, diyerek bir takım hadîsler zikretmiştir. Onlardan biri de şudur. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdular ki : «Meryem'in oğlu İsâ hırsızlık eden bir adam gördü. ona: Çaldın mı? dîye sordu. Adam: Asla! Kendinden başka ilâh olmayan Allah hakkı içini dedi. Bunun üzerine İsâ; Allah'a inandım; kendimi yalanladım, dedi.»
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Alî b. Müshir ile îbni Fudayl muhtardan rivayet ettiler. H. Bana Ali b. Hucur Es-Sa'dî dahi rivayet etti. Lâfız onundur. (Dediki): Bize Ali b. Müshir rivayet etti. (Dediki): Bize Muhtar b. Fülfül, Enes b. Mâlik'den naklen haber verdi. Enes şöyle demiş: Bir adam Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e geldi de: — Ey insanların en hayırlısı! dedi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «O İbrahim (Aleyhisselam).» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
{m-150} Bu hadîsi bize Ebû Kureyb de rivayet etti. (Dediki): Bize İbni îdris rivayet etti. (Dediki): Ben Amr b. Hufrey'in azatlısı Muhtar b. Fülfül'den dinledim, dedi ki: Enes'i şunu söylerken işittim: Bir adam; — Yâ Resûlallah!.. dedi. Râvi yukarki hadîs gibi rivayet etmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
{m-150-2} Bana Muhammed b. Müsennâ da rivayet etti, (Dediki): Bize Abdurrahman Süfyân'dan, o da Muhtar'dan naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Ben Enes'den, o da Nebi'den naklen dinledim... Ve râvi yukarki hadîsin mislini rivayet etmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Kuteybe b. Saîd rivayet etti. (Dediki): Bize Muğıre (yâni îbni Abdirrahman Eî-Hızâmi) Ebû'z-Zinad'dan, o da A'rac'dan, o da Ebû Hureyre'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Nebi ibrahim (Aleyhisselam) sekiz yaşında iken keserle sünnet oldu.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
(Bize bu hadisi İnşallah Abdullah b. Muhammed b. Esma da rivâyet etti. ki): Bize Cüveyriye Mfilik'den, o da Zührî'den naklen rivâyet etti. Zührî'ye de Saîd b. Müseyyeb ile Ebû Ubeyde, Ebû Hüreyre'den, o da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen Yûnus'un Zührî'den rivâyet ettiği hadîs manâsında haber vermişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Züheyr b. Harb da rivayet etti. (Dediki): Bize Şebâbe rivayet etü. (Dediki): Bize Verkâ, Ebû'z-Zinad'dan, o da A'rac'dan, o da Ebû Hureyre'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen rivayet etti. «Allah Lût'a mağfiret buyursun, o kuvvetli bir istinadgâha sığınmıştı.» buyurmuşlar
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Ebû't-Tahir rivayet etti. (Dediki): Bize Abdullah b. Vehb haber verdi. (Dediki): Bana Cerîr b. Hâzım Eyyûb'u Sahtiyanî'den, o da Muhammed b. Sîrîn'den, o da Ebû Hureyre'den naklen haber verdiki, Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuşlar: «Nebi ibrahim (Aleyhisselam) üç yalandan başka hiç yalan söylememiştir. (Bunların) ikisi Allah'ın zâtına aiddir. Biri ben gerçekten hastayım; diğeri belki bu işi büyükleri olan şu put yapmıştır, demesidir. Bir tanesi de Sâro hakkındadır. İbrahim yanında Sere olduğu halde bir cebbarın memleketine gelmişti. Sâre insanların en güzeli idi. İbrahim ona: Bu cebbar senin benim karım olduğunu bilirse, senin için bana galebe çalar. Binâenaleyh sana sorarsa kendinin kız kardeşim olduğunu haber ver. Çünkü sen İslâm'da benim kız kardeşimsin. Zira yeryüzünde senle benden başka muslöman bilmiyorum, dedi. Vaktaki Cebbâr'ın memleketine girdiler. Onun bir adamı Sâre'yi gördü. Ve Cebbar'a vararak : Gerçekten senin memleketine öyle bir kadın geldi ki, bu kadının senden başkasına âid olması yakışık olmaz, dedi. Cebbar hemen Sâre'ye adam göndererek onu getirtti. İbrahim (Aleyhisselâm) namaza kalktı. Sâre, Cebbâr'ın yanına girince Cebbar elini ona uzatmaktan kendini alamadı. Fakat eli şiddetli bir şekilde yakalandı. Bunun üzerine Cebbar ona : Allah'a dua et de elimi salsın! Sana bir zarar vermîyeçeğim, dedi. O da bunu yaptı. Fakat Cebbar saldırışını tekrarladı. Ve eli ilk defakinden daha şiddetli şekilde yakalandı. Cebbar, Sâre'ye deminkinin mislini söyledi. O da yaptı. Fakat Cebbar aynı hareketi tekrarladı. Ve eli İlk İkiden daha şiddetli şekilde yakalandı. Artık Cebbar: Allah'a duâ et, benim elimi salıversin. Allah şahidim olsun sana bir zarar vermiyeceğim, dedi. O da bunu yaptı ve Cebbâr'ın eli salındı. (Bu sefer) Cebbar, Sâre'yi getiren adamı çağırarak: Sen bana ancak bir şeytan getirmişsin, bana insan getirmemişsin! Bunu hemen memleketimden çıkar. Haceri de ona ver!» dedi. Râce diyor ki: Sâre yürüyerek döndü, geldi. İbrahim (Aleyhisselam) onun geldiğini görünce ona: Ne haber? diye sordu. Sâre: Hayırdır, Allah facirin elini men etti. Bana da bir hizmetçi İhsan etti, dedi. Ebû Hureyre: «Ey gökyüzü suyunun oğullan! İşte anneniz bu kadındır,» demiş
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Muhammed b. Râfi' rivayet etti. (Dediki): Bize Abdürrezzâk rivayet etti., (Dediki): Bize Ma'mer, Hemmam b, Münebbih'den naklen haber verdi. Hemmam şöyle demiş: Bize Ebû Hureyre'nin Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den rivayet ettikleri bunlardır. Müteakiben bir takım hadîsler zikretmiştirki: Onlardan biri de şudur: Resûlullâh (Sallallahu Aleyhi ve Seilem) buyurdular ki: «İsrâiloğulları çıplak yıkanırlar; birbirlerinin avretlerini görürlerdi. Musa (Aleyhisselâm) yalnız başına yıkanırdı. Bu sebeple İsrâiloğulları : — Vallahi Musa'nın bizimle yıkanmasına bir mâni yoktur. Şu kadar varki, onun hayaları büyüktür, dediler. Bir defa Musa (Aleyhisselâm) yıkanmaya gitti. Ve elbisesini bir taşın üzerine koydu. Derken taş elbiseyi kaçırdı. Musa da: Elbisemi bırak ey taşl Elbisemi, ey taş! diyerek izinden koştu. Nihayet İsrâiloğuIIarı Musa'nın avret mahallini gördüler de: — Vallahi Musa'da bir şey yokmuş, dediler. Bundan sonra taş dikildi. Hattâ ona baktılar ve Musa elbisesini alarak taşı döğmeye başladı.» Ebû Hureyre demiş ki: Vallahi bu taşda Musa (Aleyhisselâm)'ın taşla vuruşundan altı veya yedi iz kalmıştır
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Yahya b. Habİb El-Hârisi de rivayet etti. (Dediki): Bize Yezîd b. Zürey* rivayet etti. (Dediki): Bize Halid El-Hazzâ', Abdullah b. Şakik'dan rivayet etti. (Demişki): Bize Ebû Hureyre haber verdi. (Dediki): Musa (Aleyhisselam) utangaç bir zat idi, çıplak görünmezdi. Bundan dolayı Benî İsrail: «Onun hayaları büyüktür, dediler. Derken bir sucağızın yanında yıkandı da elbisesini bir taşın üzerine koydu. Ve taş koşmaya başladı. Musa da sopasıyle arkasına takılmış, onu doğuyor: Elbisemi (bırak) ey taşt Elbisemi, ey taşt diyordu. Nihayet taş İsrâil oğullarından bir cemâatin yanında durdu. Ve "Ey iman edenler! Musa'ya eziyet edenler gibi olmayın ki, Allah onu onların söylediklerinden tebrie etmişti. O Allah indinde makbuldü."» [Ahzab 69]. âyet-i kerîmesi indi
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Muhammed b. Râfi' ile Abd b. Humeyd rivayet ettiler. Abd: Ahberana; İbni Râfi ise: Haddesenâ tâbirini kullandılar. (Dedilerki): Bize Abdürrezzak rivayet etti. (Dediki): Bize Ma'mer, İbni Tâvus'dan, o da babasından, o da Ebû Hureyre'den naklen haber verdi. Ebû Hureyre şöyle demiş: Ölüm meleği Musa (Aleyhisselâm)'a gönderildi. Fakat ona geldiği vakit Musa (Aleyhisselam) bir tokat vurarak gözünü çıkardı. O da Rabbine döndü ve: «Beni ölmek istemeyen bir kuluna gönderdin, dedi. Bunun özerine Allah gözünü ona iade etti. Ve : Ona dön de söyleki: Elini bir öküzün sırtına koysun, elinin kapladığı yerdeki her kıl için kendisine bir sene ömür vereceğim, dedi. (Musa): — Yâ Rabbi, sonra ne olacak? dedi. — Sonra ölüml cevâbını verdi. (Musa) : — O halde şimdi öleyim!» dedi ve Allah'dan kendisini arz-i mukaddeseye bir taş atımı yaklaştırmasını diledi. Bunun üzerine ResûluIIah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Orada olsaydım yolun kenarında kırmızı kum tepesinin altında onun kabrini size gösterirdim.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed lb. Rafi' rivayet etti. (Dediki): Bize Abdürezzâk rivayet etti. (Dediki): Bize Ma'mer Hemmam b. Münebbih'den rivayet etti, Hemmam: Bize Ebû Hureyre'nin Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den rivayet ettikleri budur diyerek bazı hadîsler rivayet etmiştir. Onlardan biri de şudur: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdular: «Ölüm meleği Musa (Aleyhisselâm)'a gelerek: Rabbine icabet et! dedi. Bunun üzerine Musa (Aleyhisselâm) ölüm meleğinin gözüne bir tokat vurarak onu çıkardı. Melek hemen Allah Teâlâ'ya döndü ve: Muhakkak sen beni ölmek istemeyen bir kuluna göndermişsin, o benim gözümü çıkardı, dedi. Allah da gözünü ona İade etti. Ve: Kuluma dön de, hayatı mı istiyorsun? dîye sor. Eğer hayatı istersen, elini bir öküzün sırtına koy! Elin ne kadar kıl örterse muhakkak o kadar sene yaşayacaksın! de. Musa (Aleyhisselâm): Sonra ne olacak? diye sordu. — Sonra öleceksin! buyurdu. — O halde şimdi yakınken öleyim. Yarabbi beni Arz-ı Mukaddese'ye bir taş atımı uzaklıkta öldür, dedi.» Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Vallahi onun yanında olmuş olsam yolun kenarında kırmızı kum tepesinin yanında kabrini size gösterirdim.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
{m-158} Ebû İshâk dedi ki: Bize Muhammed b, Yahya rivayet etti. (Dediki): Bize Abdürrezzâk rivayet etti, (Dediki): Bize Ma'mer bu hadîsin mislini haber verdi
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Züheyr b. Harh rivayet etti. (Dediki): Bize Huceyn b. Müsennâ rivayet etti. (Dediki): Bize Abdül-Aziz b. Abdillah b. Ebî Seleme, Abdullah b. Fadl El-Hâşimî'den, o da Abdurrahman El-A'rac'dan, o da Ebû Hureyre'den naklen rivayet etti. Ebû Hureyre şöyle demiş. Bir defa bir yahûdi bir şey verilip de hoşlanmadığı yahut razı olmadığı — Burada Abdü'I-Aziz şekketmiştir.— bir malını (satışa) arzederken. Hayır! Musa (Aleyhisselâm)'ı insanlar üzerine seçkin eyleyen Allah'a yemin ederim, dedi. Bunu ensardan bir zat işiterek yüzüne bir tokat vurdu. — Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) aramızda olduğu halde sen Musa (Aleyhisselâm) insanlar üzerine seçkin kılan Allah'a yemin ederim diyorsun ha! dedi. Bunun üzerine Yahûdi, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e gitti. Ve: — Yâ Eba'l-Kaâsım benim zimmetim ve ahdim vardır. (Böyle olduğu halde) Fülân yüzüme tokat vurdu, dedi. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (ensâriye) : «Onun yüzüne niye tokat vurdun?» diye sordu. — Yâ Resûlallah! Sen aramızda olduğun halde bu adam Musa (Aleyhisselâm)’ı insanlar üzerine seçkin kılan Allah'a yemin ederim, dedi. Cevâbını verdi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kızdı. Hattâ gazab yüzünden anlaşıldı. Sonra şöyle buyurdular : «Nebiler arasında fazilet farkı yapmayın, zîra gerçek şu ki : Sur'a üfürüiecek ve yerle göklerde bulunan herkes ölecek ve yalnız Allah'ın diledikleri kalacaktır. Sonra Sûr'a tekrar üfürüiecek ve ilk diriien (yahut ilk diriienler) arasında ben olacağım. Bir bakacağım ki, Musa (Aleyhisselâm) arşı tutmuştur. Bilemem tur günündeki sa'kasıyla mt hesaba çekildi. Yoksa benden önce mi dirildi. Ben kimsenin Yûnus b. Metta (Aleyhisselâm)'dan efdal olduğunu söyleyemem.»
- Bāb: ...
- باب ...
{m-159} Bana bu hadîsi Muhammed b. Hatim de rivayet etti. (Dediki): Bize Yezid b. Harun rivayet etti. (Dediki): Bize Abdül-Aziz b. Ebî Seleme tamamen bu isnadla rivayette bulundu
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Züheyr b. Harb ile Ebû Bekr b. Nadr rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Ya'kub b. İbrahim rivayet etti. (Dediki): Bize babam, İbni Şihab'dan, o da Ebû Seleme b. Abdirrahman ile Abdurrahman EI-A'rac'dan, onlar da Ebû Hureyre'den naklen rivayet etti. Ebû Hureyre şöyle demiş: Biri yahudilerden, diğeri müslümanlardan olmak üzere iki adam birbirlerine sövdüler. Müslüman, Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i âlemler üzerine seçkin kılan Allah'a yemin ederim, dedi. Yahudi ise, Musa (Aleyhisselâm)'ı âlemlerin üzerine seçkin kılan Allah'a yemin olsun dedi. Ve o anda müslüman elini kaldırarak yahudinin suratına bir tokat indirdi. Yahudi hemen Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e giderek müslümanla aralarında geçeni ona haber verdi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Beni Musa'dan daha hayırlı çıkarmayın, çünkü insanlar ölecek ve ilk ayılan ben olacağım. Bakacağım ki, Musa Arş'ın bir tarafından tutmuştur. Bilemem ölenler arasında mıydı da benden önce dirildi! Yoksa Allah'ın istisna ettiklerinden miydi» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Abdullah b. Abdirrahman Ed-Dârimî ile Ebu Bekr b. îshâk da rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Ebu'l-Yeman haber verdi. (Dediki): Bize Şuayb Zührî'den naklen haber verdi. (Demişki): Bana Ebû Seleme b. Abdirrahman ile Saîd b. Müseyyeb, Ebû Hureyre'den naklen haber verdiler. (Şöyle demiş): Müslümanlardan bir zât ile yahudilerden bir adam sövüştüler... Râvi İbrahim b. Sa'd'ın îbni Şihab'dan rivayet ettiği hadîs gibi rivayette bulundu. İzah 2375 te
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Amru'n-Nâkıd rivayet etti. (Dediki): Ahmed Ez-Zübeyrî rivayet etti. (Dediki): Bize Süfyan Amr b. Yahya'dan o da babasından, o da Ebû Saîd-i Hudrî'den nakle» rivayet e demiş) : Bir yahudi yüzüne tokad vurulmuş olarak Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e geldi... Ve râvi hadîsi Zührî'nin (2373) hadîsi manâsında nakletmiştir. Yalnız demiştir: «Bilmiyorum benden önce bayılıp ayılanlardan mıydı. Yoksa Tûr'daki bayılma ile iktifa mı etti.»
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Veki', Süfyân'dan rivayet etti. H. Bize ibni Numeyr de rivayet etti. (Dediki): Bize babam rivayet etti. (Dediki): Bize Süfyâiı, Amr b. Yahya'dan, o da babasından, o da Ebû Saîd-i Hudrî'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş) : Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Nebiler arasında hayır farkı gözetmeyin!» buyurdular, İbni Numeyr'in hadisinde: «Amr b. Yahya'dan (sonra) bana babam rivayet etti.» ifadesi vardır, İzah 2375 te
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Heddâb b. Hâlid ile Şeyban b. Ferruh rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Hammad b. Seleme, Sabit El-Bunânî ile Süleyman Et-Teymî'den, onlar da Enes b. Mâlik'den naklen rivayet etti ki: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuşlar: «Ben yürütüldüğüm gece kesib-i Ahmerin yanında Musa'ya geldim.— Heddab'ın rivayetinde "uğradım" denilmiştir.— Kabrinde ayağa kalktım, namaz kılıyordu.»
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ali b. Haşrem de rivayet etti. (Dediki): Bize îsâ (yâni îbni Yûnus) haber verdi. H. Bize Osman b. Ebî Şeybe de rivayet etti. (Dediki): Bize Cerir rivayet etti. Her iki râvi Süleyman Et-Teymî'den, o da Enes'den naklen rivayet etmişlerdir. H. Bize bu hadîsi Ebû Bekr b. Ebî Şeybe de rivayet etti. (Dediki): Bize Abde b. Süleyman, Süfyân'dan, o da Süleyman Et-Teymî'den naklen rivayet etti. (Demişki): Ben Enes'i şunu söylerken işittim: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem); «Musa'ya uğradım; kabrinde namaz kılıyordu.»buyurdular. İsa'nın hadîsînde: «Yürütüldüğüm gece uğradım» ziyadesi vardır
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Muhammed b. Müsennâ ve Muhammed b, Beşşâr rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be, Sa'd b. İbrahim'den rivayet etti. (Dediki): Ben Humeyd b. Abdirrahmân'ı Ebû Hureyre'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen rivayet ederken işittim ki: Allah Tebareke ve Teâlâ'yı kasdederek: «Benim hiç bir kuluma (Ibni Müsenna Liabdinli yerine Liabdî demiştir.): Ben Yûnus b. Mettâ (Aîeyhisselâm)'dan daha hayırlıyım, demek yakışmaz buyurdu.» demiştir. îbni Ebî Şeybe: «Muhammed b. Cafer Şu'be'den» dedi. İzah 2377 de
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Müsenna ile İbni Beşşâr rivayet ettiler. Lâfız İbni Mtisennâ'nındır. (Dedilerki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be, Katâde'den rivayet etti. (Demişki): Ben Ebû'I-Aliye'yi şunu söylerken işittim: Bana Nebiimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in amcası oğlu (yâni İbni Abbas) Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen rivayet etti: «Hiç bir kula: Ben Yûnus b. Mettâ'dan daha hayırlıyım, demek yakışmaz.» buyurmuş ve Hz. Yûnus'u babasına nisbet etmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Züheyr b. Harb ile Muhammed b. Müsennâ ve Ubeydullah b. Saîd rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Yahya b. Saîd, Ubeydullah'dan rivayet etti. (Demişki): Bana Saîd b, Ebî Saîd, babasından, o da Ebû Hureyre'den naklen haber verdi. Ebû Hureyre şöyle demiş: — Yâ Resûlallah! İnsanların en hayırlısı kimdir? diye soruldu: «En ziyade takva sahibi olanıdır.» — Bunu sormuyoruz, dediler. «O halde Halilullah'ın oğlu Nebiyyullah'ın oğlu, Nebiyyullah'ın oğlu Nebiyyullah Yûsuf’dur.» buyurdu. — Bunu sormuyoruz, dediler. «Şu halde bana Arabların madenlerini mi soruyorsunuz? Onların cahiliyyet devrindeki hayırlıları fakih olurlarsa İslâm'da da en hayırlılarıdır.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Heddâb b. Hâlid rivayet etti. (Dediki): Bize Hammâd b. Seleme, Sâbit'ten, o da Ebû Râfi'den, o da Ebû Hureyre'den naklen rivayet ettiki, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem); «Zekeriyya doğramacı idi.» buyurmuşlar
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Amr b. Muhammed En-Nâkıd ile İshâk b. İbrahim El-Hanzali, Ubeydullah b. Said ve Muhammed b. Ebi Ömer EI-Mekki hep birden İbni Uyeyne'den rivayet ettiler. Lâfız İbni Ebi Ömer'indir. (Dedilerki): Bize Süfyân b. Uyeyne rivayet etti. (Dediki): Bize Amr b. Dinar, Said b. Cübeyr'den rivayet etti. (Şöyle demiş) : İbni Abbas'a: — Nevf El-Bikâli Beni İsrail'in Nebii Musa (Aleyhisselâm)'ın Hızır (Aleyhisselâm)'ın arkadaşı Musa olmadığını söylüyor, dedim. Bunun üzerine şunu söyledi: — Allah'ın düşmanı yalan söylemiş. Ben Übey b. Kâ'b'ı dinledim. Diyordu ki: Ben Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i şöyle buyururken işittim; «Musa (Aleyhisselâm) Beni israil'in ortasında hutbe okumak için ayağa kalktı da kendisine insanların hangisi en âlimdir diye soruldu. Musa: En âlim benim, dedi. Bunun üzerine Allah onu muaheze eyledi. Çünkü ilmi Allah'a tefviz etmedi. Allah ona: İki denizin kavuştuğu yerde benim kullarımdan bir kul var, o senden daha âlimdir, diye vöhy indirdi. Musa : «Ey Rabbim! Benim için onunla buluşmanın yolu nedir?» diye sordu. Kendisine : — Bir zenbilin içine bir balık koyarak sırtına al. Bu balığı nerede kaybedersen, o zat oradadır, denildi. Musa yola revan oldu. Onunla birlikte hizmetçisi de yola çıktı. Bu zat Yûşa' b, Nûn idi. Musa (Aleyhisselâm) bir zenbilde bir balık taşıyordu. Hizmetçisi ile birlikte yürüyerek gittiler. Nihayet bir kayaya vardılar. (Orada) gerek Musa (Aleyhisselâm) gerekse hizmetçisi uyukladılar.Derken zenbildeki balık harekete gelerek zenbilden çıktı. Ve denize düştü. Allah ondan suyun akıntısını kesti. Hattâ (su) kemer gibi oldu. Balık için bir kanal meydana gelmişti. Musa ile hizmetçisi için şaşacak bir şey olmuştu. Günlerinin kalan kısmı ile o geceyi de yürüdüler. Musa'nın arkadaşı ona haber vermeyi unutmuştu. Musa (Aleyhisselâm) sabahlayınca hizmetçisine : — Sabah kahvaltımızı getir. Gerçekten bu yolculuğumuzda müşkilâtla karşılaştık, dedi. Ama emrolunduğu yeri geçinceye kadar yorulmadı. Hizmetçi : — Gördün mü, kayaya geldiğimizde gerçekten ben balığı unuttum. Ama onu hatırlamayı bana ancak şeytan unutturdu. Ve denizde şaşılacak bir şekilde yolunu tuttu, dedi. Musa : — İşte bizim istediğimiz buydu, dedi. Hemen izlerini takib ederek geriye döndüler. Kendi İzlerini takib ediyorlardı. Nihayet kayaya geldiler. Orada örtünmüş bir adam gördü. Üzerinde bir elbise vardı. Musa ona selâm verdi. Hızır ona : — Senin bu yerinde selâm ne gezer. — Ben Musa'yım! — Beni İsrail'in Musa'sı mı? — Evet! — Sen Allah'ın İlminden bir ilmi bilmektesin ki, Allah onu sana öğretmiştir. Onu ben bilmem. Ben de Allah'ın ilminden bir ilim üzerindeyim ki, onu bana öğretmiştir. Sen bilmezsin, dedi. Musa (Aleyhisselâm) ona : — Sana öğretilenden hakkı bana öğretmek sortiyle sana tâbi olabilir miyim? diye sordu. (Hızır) : — Sen benimle beraber sabra takat getiremezsin, iyice bilmediğin bir şeye nasıl sabredebilirsin ki? dedi. (Musa) — Beni İnşaallah sabırlı bulacaksın. Sana hiç bir hususda karşı gelmem, dedi. Hızır ona : — O halde bana tâbi olursan, bana hiç bir şey sorma. Ta ki kendim sana ondan bir şey anıp söyleyinceye kadar! dedi. Musa : — Pekâlâ! cevâbını verdi. Müteakiben Hızır'la Musa deniz sahilinden yürüyerek yola revan oldular. Derken yanlarına bir gemi uğradı. Bunlar kendilerini gemiye almaları hususunda gemicilerle konuştular.Gemiciler Hızır'ı derhal tanıdılar. Ve ikisini de ücretsiz olarak gemiye bindirdiler. Derken Hızır geminin tahtalarından birine vurarak onu çıkardı. Bunun üzerine Musa ona : — Bir cemâat bizi parasız gemilerine bindirdiler. Sen onların gemisine kastederek yolcularını boğmak için onu yaraladın. Gerçekten çok büyük bir iş yaptın, dedi. Hızır: — Ben sana benimle beraber sabra güç yetiremezsin demedim mi? dedi. Musa : — Unuttuğumdan dolayı beni muaheze etme. Bu iş de benim başıma güçlük de çıkarma, dedi. Bundan sonra gemiden çıktılar. Sahilde yürürlerken bir de baktılar ki, bir çocuk sair çocuklarla oynuyor. Hızır hemen onun kofasından tutarak eliyle onu kopardı ve çocuğu öldürdü. Bunun üzerine Musa : — Masum bir nefsi kısas hakkın olmaksızın öldürdün mü? Gerçekten yadırganacak bir şey yaptın! dedi. Hızır: — Ben sana benimle beraber sabra güç yetiremezsin demedim mi, dedi. Musa : — Ama bu birinciden daha şiddetli idi, dedi ve ilâve etti: Bundan sonra sana bir şey sorarsam bir daha benimle arkadaşlık etme. Benim tarafımdan özür derecesine vardın! dedi. Yine yürüdüler. Nihayet bir köye vararak köylülerden yiyecek istediler. Onlar kendilerini misafir kabul etmekten çekindiler. Bu sefer o köyde yıkılmak üzere olan bir duvar buldular. Hızır onu doğrulttu. Hızır eliyle şöyle işaret ediyor. Eğrilmiş diyordu. Onu doğrulttu. Musa ona : — Bir kavim ki, kendilerine geldik de bizi ne misafir aldılar, ne doyurdular. Dilesen bunun için ücret alabilirdin, dedi. Hızır: — Artık bu senle, benim aramızın ayrılmasıdır. Sabredemediğin şeyin te'vilini sana haber vereceğim, dedi.» Resulullah (Sallaliahu Aleyhi ve Sellem) buyurmuşlarki: «Allah Musa'ya rahmet eylesin. Dilerdim ki, sabretmeliydi de Hızır'la beraber görüp geçirdiklerini bize anlatmalıydı...» Ravi diyor ki: Resulullah (Sallaliahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdular: «Birincisi Musa'nın bir unutması idi. Bir serçe gelerek geminin kenarına kondu. Sonra denize bir gaga vurdu. Bunun üzerine Hızır ona : Benim ilmimle senin ilmin Allah'ın ilminden ancak şu serçenin denizden azalttığı su kadar azaltmıştır, dedi.» Said b. Cübeyr şöyle demiş: İbni Abbâs şu âyeti okuyordu: «Önlerinde bir hükümdar vardı ki, işe yarar geminin hepsini gasben alacaktı.» Şu âyeti de okuyordu: «Çocuğa gelince: O kâfirdi.»
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Muhammed b. Abdi'l-A'Ia El-Kaysi rivayet etti. (Dediki): Bize Mu'temir b. Süleyman Et-Teymi, babasından, o da Rakabe'den, o da Ebû İshâk'dan, o da Said b. Cübeyr'den naklen rivayet etti. Said şöyle demiş: İbni Abbas'a : Nevf ilmi aramağa giden Musa'nın Beni İsrail'in Musa'sı olmadığını söylüyor, dediler. — Sen onu işittin mi yâ Said! dedi. — Evet! cevâbını verdim. — Nevf yalan söylemiş, dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ubey b. Ka'b rivayet etti. (Dediki): Resûlullslh (Sullallahu Aleyhi ve Sellem)’ı şöyle buyururken işittim: «Haluşân şu ki ; Bir defa Musa (Aleyhisselâm) kavminin içinde onlara Allah'ın günlerini hatırlatıyordu. Allah'ın günleri ni'metleriyle belâlarıdır. Bir ara şöyle dedi: Yeryüzünde benden daha hayırlı yahut daha âlim bir kimse bilmiyorum. Bunun üzerine Allah kendisine şunu vahyetti : Ben hayrı yahut hayrın kimde olduğunu ondan daha âlâ bilirim. Gerçekten yeryüzünde bir zat var ki, o senden daha âlimdir. Musa : — Yâ Rabbi! Onu bana göster, dedi. Kendisine : — Azık olarak yanına tuzlu bir balık al. O zat senin balığı kaybedeceğin yerdedir, denildi. Müteakiben Musa ile hizmetçisini bırakarak yürümeye devam etti. Derken balık suda harekete geçti. Su üzerine kapanmaz oldu. Dehliz gibi olmuştu. Bunun üzerine hizmetçisi : Nebiyyullah'a yetişip ona haber versem mi ki, dedi. Arkacığından, kendisine unutturuldu. Kayayı geçtikleri vakit Musa hizmetçisine : — Sabah kahvaltımızı getir. Gerçekten bu yolculuğumuzda müşkilâtla karşılaştık. Ama kayayı geçinceye kadar onlara güçlük isabet etmemişti. Hizmetçisi hemen hatırladı : — Gördün mü, kayaya geldiğimiz vakit ben balığı unuttum. Ama onu hatırlamamı bana ancak şeytan unutturdu. Hem denizde şaşılacak şekilde yolunu tuttu gitti, dedi. Musa : — Aradığımız buydu, dedi. Ve izlerini takibederek gerisin geriye döndüler. Hizmetçisi ona balığın yerini gösterdi. Musa : — Bana da burası tarif olundu, dedi ve aramaya gitti. Bir de ne görsün Hızır! Bir elbiseyle örtünmüş. Arkası üstü başının üzerine (yahut başının ortası üzerine) yatıyor. — Esselâmu aleykum! dedi. Bunun üzerine Hızır yüzünden elbiseyi açtı: — Ve aleykümüsselâm! Sen kimsin? — Ben Musa'yım! — Hangi Musa? — Beni İsrail'in Musa'sı! — Seni büyük bir iş getirmiş olmalı. — Sana öğretilen hakdan bana öğretmen için geldim. — Ama sen benimle beraber sabretmeye güç yetiremezsin. İyice bilmediğin bir şeye nasıl sabredebilirsin ki? Bir şey ki, ben onu yapmaya memur olurum. Sen onu görürsen sabredemezsin. — Inşaallah beni sabırlı bulacaksın! Sana hiç bir şeyde karşı gelmem. — O halde bana tâbi olursan; bana hiç bir şey sorma. Tâ ki kendiliğimden sana ondan bir şey anlatıncaya kadar. İkisi yola revan oldular : Nihayet gemiye bindikleri vakit Hızır gemiyi yaraladı. Onu kasden yaptı. Musa (Aleyhisselâm) kendisine : — Bu gemiyi üzerindekileri boğmak içinmi yaraladın gerçekten şaşacak bir iş yaptın, dedi. — Ben sana benimle beraber sabretmeye güç yetıremezsin demedim mi? — Unuttuğumdan dolayı beni muaheze buyurma. Bu işde benim başıma güçlük de çıkarma! Yine yürüdüler. Nihayet oynayan bir takım çocuklara rastladılar. Hızır hemen bunlardan birinin yanına vararak hiç düşünmeden onu öldürdü. O anda Musa (Aleyhisselâm) yadırganacak bir şekilde ürktü. — Masum bir nefsi kısas hakkın olmaksızın öldürdün mü? Gerçekten yadırganacak bir şey yaptın, dedi.» Sonra Resulullah bu yerde şöyle buyurdular : «Allah'ın rahmeti bize ve Musa'ya olsun! Eğer acele etmeseydi şaşılacak şeyler görecekti. Lâkin ona arkadaşından utanmak geldi. Bundan sonra sana bir şey sorarsam bir daha benimle arkadaşlık etme. Benim tarafımdan özür derecesine vardın, dedi. Eğer sabretmiş olsaydı şaşılacak şeyler görecekti.» Râvi diyor ki: Nebi (Sallaliahu Aleyhi ve Sellem), Nebilerden birini andığı vakit, kendinden başlar: «Allah'ın rahmeti bize ve kardeşim filâna olsun! Allah'ın rahmeti bize olsun.» derdi. «Sonra yürüdüler. Nihayet alçak bir takım köy halkına vardılar. Ve bütün meclislerde dolaşarak köy halkından yiyecek istediler. Fakat onlar kendilerini misafir etmekten çekindiler. Derken Hızır o köyde yıkılmak üzere olan bir duvar buldu. Ve onu doğrulttu. Musa: İsteseydin buna karşılık ücret alırdın, dedi. Hızır: — Bu benimle senin ayrılığımızdir, dedi ve elbisesinden tuttu. Sana sabredemediğin şeylerin te'vilini haber vereceğim, dedi: Gemi denizde çalışan bir takım fakirlerin idi... âyetini sonuna kadar okudu. Onu zabdedecek hükümdar geldiği vakit delinmiş bulacak ve bırakıp gidecek. Fakirier de onu tahta ile tamir edecekler. Oğlan ise yaratıldığı an kâfir olarak yaratılmıştı. Anası, babası ona karşı şefkatli idiler. Oğlan yetişmiş olsa onları azgınlık ve küfre sevkedecekti. Bu sebeple biz onun yerine annesiyle babasına Rablerinin ondan daha yararlı ve daha merhametli bir evlât vermesini diledik. Duvara gelince : Bu duvar şehirde iki yetim çocuğa ait idi. Altında...» âyeti sonuna kadar okudu
- Bāb: ...
- باب ...
{m-172} Bize Abdullah b. Abdirrahman Ed-Dârimi de rivayet etti. (Dediki): Bize Muhammed b. Yûsuf haber verdi. H. Bize Abd b. Humeyd dahi rivayet etti. (Dediki): Bize Ubeydullah b. Musa haber verdi. Her iki râvi İsrail'den, o da Ebû İshâk'dan naklen Teymi'nin Ebû İshâk'dan naklettiği isnadla onun hadisi gibi rivayette bulunmuşlar dır
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Amru'n-Nakıd dahi rivayet etti. (Dediki): Bize Süfyân b. Uyeyne Amr'dan, o da Said b. Cübeyr'den, o da İbni Abbâs'dan, o da Übeyy b. Kâ'b'dan naklen rivayet etti ki: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Buna karşılık ücret alabilirdin...» âyetini okumuş
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Harmele b. Yahya rivayet etti; (Dediki): Bize İbni Vehb haber verdi. (Dediki): Bana Yûnus İbni Şihab'dan, o da Ubeydullah b. AbdillaH b. Utbe b. Mes'ud'dan, o da Abdullah b. Abbâs'dan naklen haber verdi ki, İbni Abbas ile Hur b. Kays b. Hısn El-Fezâri, Musa (Aleyhisselâm)'ın arkadaşı hakkında münakaşa etmişler. İbni Abbâs: O Hızır'dır! demiş. Az sonra yanlarından Übey b. Kâ'b El-Ensâri geçmiş. İbni Abbâs.onu çağırarak: — Ey Ebû't-Tufeyl yanımıza gel! Çünkü ben ve şu arkadaşım Mûsa'nın görüşmek için çare sorduğu arkadaşı hakkında münakaşa ettik. Sen Resûlullah (Sallaliahu Aleyhi ve Sellem)'in onun hakkında bir şey söylediğini işittin mi? demiş. Bunun üzerine Übeyy şunu söylemiş : — Ben Resulullah (Sallaliahu Aleyhi ve Sellem)'i şöyle buyururken işittim ; «Bir defa Musa, Beni İsrail'den bir cemâatin içinde bulunuyordu. Ansızın kendisine bir adam gelerek : Sen kendinden daha âlim bir kimse biliyor musun? diye sordu. Musa : Hayır! diye cevab verdi. Bunun üzerine Allah Musa'ya bilâkis kulumuz Hızır {senden daha âlimdir) diye vahy indirdi. Musa da onunla görüşmenin yolunu sordu. Allah bunun için balığı alâmet yaptı. Musa'ya denildiki: Balığı kaybettin mi hemen geri dön! Ona rastlayacaksın! Artık Musa Allah'ın dilediği kadar yürüdü. Sonra hizmetçisine : — Sabah kahvaltımızı getir, dedi. O kahvaltıyı istediği vakit, hizmetçisi : — Gördün mü, kayaya vardığımızda ben balığı unuttum. Ama onu hatırlamayı bana unutturan ancak şeytandır, dedi. Bunun üzerine Musa hizmetçisine : — Bizim aradığımız buydu, dedi. Hemen kendi İzlerini takib ederek geri döndüler. Ve Hızır'ı buldular. Artık onların hal-ü şanlan Allah'ın kitabmda hikaye ettiği şekilde oldu.» Yalnız Yûnus: «Denizde balığın izini takib ediyordu.» demiştir. İzah için buraya tıklayın