Sunan an Nasai
...
(5) Kitāb: The Book of Salah
(5) ...
- Bāb: ...
- باب ...
Mâlik b. Sa’saa (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: yanında uyku ile uyanıklık arasında idim. O esnada üç kişiden birisi yanıma yaklaştı, içerisi hikmet ve iman dolu bir altın tas getirildi, o kişi göğsümden karnımın aşağısına kadar yardı, kalbimi su ve zemzem ile yıkadı, hikmet ve iman ile doldurdu. Sonra katırdan küçük eşekten büyük bir binit getirildi. Cibril (aleyhisselâm) ile birlikte yola devam ettik. Dünya semasına varınca kim o denildi. Cibril: Cibril’im) dedi. Yanındaki kimdir? Denilince; Cibril: dedi. O peygamber olarak gönderildi mi? Cibril: dedi. Hoş geldi sefa geldi, ne mutlu geliş denildi. (aleyhisselâm)’ın yanına varıp selâm verdim. Merhaba oğul ve peygamber dedi. Sonra ikinci semaya geldik. Kim o denildi. Cibril: Cibril’im) dedi. Yanındaki kimdir? denildi. (Muhammed’dir) dedi. Burada da aynı şekilde karşılandık. Burada da Yahya ve Îsa (aleyhisselâm)’a selâm verdim. Merhaba kardeş ve peygamber dediler. Sonra üçüncü semaya vardık, (Kim O) denildi. Cibril: Cibril’im) dedi. Yanındaki kimdir denildi. (Muhammed) dedi. Yine aynı şekilde karşılandık, burada da Yusuf (aleyhisselâm)’ın yanına varıp selâm verdim. O da: Merhaba kardeş ve peygamber dedi. Sonra dördüncü semaya vardık, orada da aynı şekilde karşılandık. Orada da İdris (aleyhisselâm)’ın yanına vardım ve selâm verdim. O da: kardeş ve peygamber) dedi. Sonra beşinci semaya vardık aynı şekilde karşılandık. Orada da Harun (aleyhisselâm)’a gelip selâm verdim. O da: kardeş ve peygamber) dedi. Sonra altıncı semaya vardık, orada da aynı şekilde karşılandık. Mûsâ (aleyhisselâm)’a varıp selâm verdim. O da: Merhaba kardeş ve peygamber dedi. Yanından ayrılınca ağladı. Neden ağlıyorsun denilince şöyle dedi: Ya Rab! Benden sonra peygamber olarak gönderdiğin bu delikanlının ümmeti benim ümmetimden daha üstün olup pek çoğu Cennete girecekler. Sonra yedinci semaya vardık, aynı şekilde karşılandık. Orada da İbrahim (aleyhisselâm)’a vardım ve selâm verdim. O da: peygamber oğlu peygamber) dedi. Sonra beyti Mamur denilen yere çıkarıldım. Oranın ne olduğunu Cibril’e sorunca şöyle dedi: Burası Beyti Mamur’dur; burada her gün yetmiş bin melek namaz kılar, buradan çıkan bir daha buraya giremez. Sonra bana Sidretül Münteha yaklaştırıldı. Bir de baktım ki meyveleri Hecer testileri gibi yaprakları ise fil kulakları gibidir. Ağacın altında ikisi zahir, ikisi batın dört nehir akmaktadır. Bunları Cibril’e sordum. O da şöyle dedi: denilenler Cennettedir; Zahır olanlar ise Bu’ta ve Nil’dir. Sonra bana elli vakit namaz farz kılındı. Mûsâ (aleyhisselâm)’ın yanına dönünce; (ne yaptın?) dedi. Ben de: elli vakit namaz, farz kılındı) dedim. Mûsâ: insanları senden iyi tanırım; İsrailoğullarından neler neler çektim, senin ümmetin bu elli vakit namaza hiç dayanamaz. Rabbine dön, bu yükün biraz hafifletilmesini iste) deyince; Rabbime döndüm ve biraz hafifletmesini istedim. Kırk vakte indirdi. Tekrar Mûsâ’nın yanına dönünce: yaptın?) dedi. (Kırk vakte indirdi) dedim. Bana yine ilk sözünü söyleyince, yine Rabbime döndüm; otuz vakte indirdi. Yine Mûsâ’ya döndüm bana aynı ilk sözünü söyleyince yine Rabbime döndüm, yirmi vakte indirdi. Sonra on, sonra beş’e indirdi. Yine Mûsâ’ya geldim, bana yine aynı ilk sözü söyleyince: tekrar dönmeye utanırım) dedim. Bunun üzerine Allah şöyle buyurdu: farz kıldığım yükü hafiflettim, böylece ibadet ve iyiliklerini on katıyla mükafatlandıracağım.) (Buhârî, Salat: 1; Müslim, İman:)
- Bāb: ...
- باب ...
Enes b. Mâlik ve İbn Hazm (radıyallahü anhüma)’dan rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: ümmetime elli vakit namazı farz kıldı, Ben de öylece dönüp geldim. Mûsâ (aleyhisselâm)’ın yanına uğradığımda: Rabbin ümmetine neyi farz kıldı dedi. Ben de: vakit namaz) dedim. Bana dedi ki: Rabbine müracaat et, ümmetin bu elli vakit namaza dayanamaz deyince; Rabbime müracaat ettim yarıya indirdi. Tekrar Mûsâ (aleyhisselâm)’a gelince durumu haber verdim. Bu sefer yine ümmetin buna da dayanamaz dedi. Ben de tekrar Rabbime müracaat ettim. O da: Şöyle buyurdu: elli değerinde olup beş vakittir, benim katımda hüküm değiştirilemez. Mûsâ’ya dönüşümde yine Rabbine yalvar bunu da azaltsın deyince; Ben de: artık utanırım) dedim. (Müslim, İman: 74; İbn Mâce, İkametü’s Salat:)
- Bāb: ...
- باب ...
Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’ten rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: katırdan küçük eşekten büyük bir binek getirildi, adımını gözünün görebildiği yere atıyordu. Cibril (aleyhisselâm) ile birlikte bindim ve biraz yol aldık, Cibril dedi ki: ve namaz kıl.) Ben de aynen yaptım. Cibril şöyle dedi: kıldığın yer neresidir biliyor musun? Taybe (Medine’de) namaz kıldın, Oraya hicret edilecektir.) Sonra tekrar: ve namaz kıl) dedi. Ben de inip namaz kıldım. Bunun üzerine Cibril dedi ki: namaz kıldığını biliyor musun? Allah’ın, Mûsâ (aleyhisselâm) ile konuştuğu Tur-ı Sina’da namaz kıldın. Daha sonra tekrar, (İn ve namaz kıl) dedi. İndim ve namaz kıldım. Yine dedi ki: kıldığın yer neresidir biliyor musun? Îsa (aleyhisselâm)’ın doğduğu yer olan Beyti Lahm’da kıldın.) Sonra Beyti Makdis’e girdim, tüm Peygamberler (sallallahü aleyhi ve sellem) yanımda toplandı. Cibril beni öne geçirdi, onlara imamlık yaptım. Sonra en yakın sema olan dünya semasına çıkarıldım, orada Adem (aleyhisselâm) vardı. Sonra ikinci semaya çıkarıldım, orada teyze çocukları olan Îsa ve Yahya (aleyhisselâm) vardı. Sonra Üçüncü semaya çıktım, orada da Yusuf (aleyhisselâm)’ı gördüm. Sonra dördüncü semaya çıkarıldım, orada Harun (aleyhisselâm) vardı. Sonra beşinci semaya yükseltildim, orada da İdris (aleyhisselâm) vardı. Sonra altıncı semaya yükseltildim, orada da Mûsâ (aleyhisselâm) vardı. Sonra yedinci semaya yükseltildim, orada da İbrahim (aleyhisselâm) vardı. Sonra yedi semanın yukarısına çıkarılıp Sidret-ül müntehaya ulaştım, orada Beni bulut gibi bir şey kaplayınca secdeye kapandım ve bana şöyle denildi: kat semayı ve arzı yarattığım gün Sana ve ümmetine elli vakit namazı farz kıldım, Sen ve ümmetin o namazı kılın.) Hemen İbrahim (aleyhisselâm)’a vardım, bana bir şey sormadı sonra Mûsâ’nın yanına varınca; (Allah sana ve ümmetine ne kadar namaz farz kıldı?) dedi. Ben de: vakit namaz farz kıldı) dedim. Mûsâ da dedi ki: ve ümmetin bu elli vakti eda etmeye dayanamazsınız, Rabbine dön bunu hafifletmesini iste.) Ben de, Rabbime döndüm on vakit indirdi. Sonra Mûsâ’ya tekrar gelince, tekrar dönüp bu yükün hafifletilmesini istememi emretti. Ben de tekrar döndüm on daha indirdi. Sonra da beş vakte indirildi. Mûsâ (aleyhisselâm), tekrar: Rabbinden hafifletilmesini iste, çünkü Allah İsrailoğullarına günde iki vakit namaz farz kıldı onu bile eda edemediler) dedi. Tekrar Rabbime döndüm, hafifletmesini istedim o da şöyle buyurdu: ve yeri yarattığım gün sana ve ümmetine elli vakit namaz farz kıldım bu beş vakit; elli vakit yerindedir. Sen ve Ümmetin bu beş vakti eda edin.) Böyle olunca bu işin Allah tarafından kesinleştiğini anladım. Mûsâ (aleyhisselâm)’a döndüm. O da yine: dön) dediğinde beş vaktin kesinleştiğini ve hafifletilmeyeceğini bildiğim için tekrar dönmedim.) (Müslim, İman: 74; İbn Mâce, İkametü’s Salat;)
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Mes’ud (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Mirac’a çıkarıldığında Sidret-ül Münteha’ya kadar ulaştı o altıncı semadadır. Aşağıdan çıkanlar oraya ulaşır. Yukarıdan indirilenler de yine oraya ulaşır. ve oradan kabzolur. Ravi diyor ki: kaplayan kaplamıştır.) (Necm: 16) Enes diyor ki: kelebekler.) (sallallahü aleyhi ve sellem)’e, bu İsra gecesinde üç şey verildi. Beş vakit namaz, Bakara sûresinin son ayetleri ve ümmetinden Allah’a şirk koşmayanların büyük günahlarının affedilmesi. (Müslim, İman: 76; Tirmizî, Tefsirül Kur’an:)
- Bāb: ...
- باب ...
Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Namazlar Mekke’de farz kılındı. İki melek gelip Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i zemzem kuyusunun yanına götürüp karnını yardılar, içersinde olanları çıkarıp altın tasla su ve zemzemle yıkadıktan sonra ilim ve hikmetle doldurarak kapattılar. (Müslim, İman: 74; Müsned:)
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Namaz, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in dili üzere hazarda dört, seferde iki, savaşta ise bir rekat olarak farz kılındı. (Müslim, Salat-ül Müsafirin: 1; Ebû Dâvûd, Salat:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ümeyye b. Abdullah b. Halid b. Üseyd (radıyallahü anh) anlatıyor: Abdullah b. Ömer’e: (Korkarsanız namazı kısaltmanızda günah yoktur.) (Nisâ: 101) buyurduğu halde nasıl oluyor da namazı kısaltıyorsunuz) deyince; bana: kardeşimin oğlu! Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), bize peygamber olarak geldiğinde bizler sapıktık, bize her şeyi öğretti; seferde namazı iki rekat kılmamızda bu öğretilenler arasındaydı.) (Müslim, Salat-ül Müsafirin: 1; Ebû Dâvûd, Salat:)
- Bāb: ...
- باب ...
Talha b. Ubeydullah (radıyallahü anh)’tan rivâyete göre, şöyle diyordu: Necid kabilesinden saçı başı dağınık bir adam Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e geldi. Yaklaşıncaya kadar sesini duyuyor fakat ne dediğini anlamıyorduk. İslâm ile ilgili sorular soruyordu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), ona şöyle buyurdu: gün ve gecede beş vakit namaz kılmalısın.) O adam: Bundan başka namaz kılmam gerekir mi? dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): ancak nafile namaz kılabilirsin. Ramazanda da bir ay oruç tutarsın) buyurdu. Adam: başka oruç tutmam gerekir mi?) deyince; Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): fakat nafile oruç tutabilirsin) buyurdu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), zekat verilmesi gerektiğini de söyleyince, adam: başka bir şeyler vermem gerekir mi?) dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): ancak nafile olarak sadaka verebilirsin) deyince, adam: bundan ne fazla yaparım ne eksik) diyerek dönüp gitti. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): doğru ise kurtuldu gitti) buyurdular. (Buhârî, İman: 34; İbn Mâce, İkametü’s Salat:)
- Bāb: ...
- باب ...
Enes (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir adam Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelerek şöyle dedi: Allah’ın Rasûlü! Allah, kullarına namazlardan neyi farz kılmıştır?) Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): kullarına beş vakit namazı farz kılmıştır) buyurdu. Adam: Ey Allah’ın Rasûlü! Bundan önce ve sonra başka bir şey farz kıldı mı? diye sordu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): kullarına beş vakit namazı farz kıldı) deyince; Adam bunlardan hiçbir şeyi artırıp eksiltmeyeceğine yemin etti. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): sözünde doğru ise mutlaka Cennete girer) buyurdu. (İbn Mâce, İkametü’s Salat: 194; Buhârî, İman:)
- Bāb: ...
- باب ...
Avf b. Mâlik el Eşcaî (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanında oturuyorken, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Allah’ın Rasûlüne biat etmiyor musunuz?) diye üç sefer tekrarladı. Bizler de hemen ellerimizi uzatarak biat ettik. Ey Allah’ın Rasûlü! Sana biat ettik. Ama ne üzerine biat ettik? deyince; Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Allah’a kul ve köle olmak üzere ve hiçbir şeyi O’na ortak koşmamak üzere beş vakit namazı gereği gibi kılmak ve sesini biraz kısarak: Kimseden bir şey istememek üzere) buyurdular. (Müslim, Zekat: 35; Ebû Dâvûd, Zekat:)
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Muhayriz (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, beni Kinane’den Muhdeci diye bilinen bir adam, Şam’da Ebû Muhammed diye künyelenen bir kimsenin (Vitir namazı vaciptir) dediğini işitince; Muhdeci diyor ki: Hemen Ubade b. Samit’in yanına vardım ve durumu ona aktardım. Kendisi mescide gidiyordu. Bunun üzerine Ubâde dedi ki: Ebû Muhammed yalan söylüyor. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den işittim şöyle diyordu: kullarına beş vakit namazı farz kıldı. Kim bunları hafife almadan ve hiç terk etmeden gereği biçimde kılarsa; Allah o kimseyi Cennete koyacağına söz vermiştir. Kim de beş vakit namazı kılmazsa Allah’ın o kimselere verilmiş bir sözü yoktur, dilerse azablandırır. Dilerse affederek Cennetine koyabilir.) (İbn Mâce, İkametü’s Salat: 194; Dârimi, Salat:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: birinizin kapısı önünde günde beş defa yıkandığı bir nehir olsa, o kimsede bir kir olabileceğini düşünebilir misiniz?) bunun üzerine sahabe: kir kalmaz) dediler. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): beş vakit namaz da böyledir, Allah bu namazlarla günahları yok eder.) (Müslim, Mesacid: 5,1; Tirmizî, Emsâl:)
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah b. Büreyde (radıyallahü anh), babasından rivâyet ederek şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: aramızdaki fark, kılmak için söz verdiğimiz namazdır. Kim namaz kılmayı terk ederse kafir olur.) (İbn Mâce, İkametü’s Salat: 77; Tirmizî, İman:)
- Bāb: ...
- باب ...
Câbir (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: kafir olmaktan kurtaran amel namazdır.) (Kul namazı terk ederse kafir olur.) (Tirmizî, İman: 9; İkametü’s Salat:)
- Bāb: ...
- باب ...
Hureys b. Kabîsa (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Medine’ye vardığımda: bana salih bir arkadaş nasib et diye dua ettim ve Ebû Hüreyre’nin yanına oturdum ve ona şöyle dedim. Bana salih bir arkadaş nasib etmesi için Allah’a dua ettim. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den duyduğun hadislerden bana anlat. Belki de bu hadislerden Allah beni faydalandırır. Bunun üzerine Ebû Hüreyre dedi ki: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den işittim şöyle buyurmuşlardı: gününde kul önce namazından hesaba çekilecek, namazı tamam ise kurtulur ve rahatı bulur. Namazı bozuk ve eksik ise pişman olur ve sıkıntıya düşer. (Hemmam diyor ki: Bu söz Katade’nin sözü mü yoksa hadisten mi bilmiyorum) Eğer o hesabı görülen kimsenin farz namazları eksik ise Allah: Bakın bakalım kulumun nafile namazları var mı? buyurur. Bunun üzerine noksan olan farz namazları nafilelerle tamamlanır. Diğer amelleri de aynen bu şekilde hesaplanarak tamamlanmış olur.) (İbn Mâce, İkametü’s Salat: 202; Müsned:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: günü kula sorulacak ilk şey namazdır. Namazı tamamsa tamam olarak yazılır. Eğer namazında eksiklik varsa Allah, (Bakın bakalım nafile namazlarına) buyurur. Farz namazlardaki eksikleri nafile namazlarıyla tamamlanır. Sonra diğer amelleri de aynı şekilde hesaplanır. (İbn Mâce, İkametü’s Salat: 202; Müsned:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: ilk hesaba çekileceği şey namazdır. Namazı tamam ise tamamdır değilse Allah: nafile namazlarına bakın) buyurur. Nafile namazları varsa farzlardan eksikleri onunla tamamlanır.) (İbn Mâce, İkametü’s Salat: 202; Müsned:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Eyyûb (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, bir adam: Allah’ın Rasûlü! Beni Cennete sokacak bir amel haber ver) deyince; Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): kulluk eder, hiçbir şeyi O’na ortak koşmazsın. Namazı kılar zekatı verir akraba ile ilgiyi kesmezsin onları ziyaret edersin) buyurdu. (İbn Mâce, İkametü’s Salat: 193; Müslim: İman:)
- Bāb: ...
- باب ...
Enes (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte öğle namazını Medine’de dört rekat, Zulhuleyfe’de ikindi namazını iki rekat olarak kıldım. (Müslim, Salat-ül Müsafirin: 1; Ebû Dâvûd, Hac:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Cuhayfe (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: sallallahü aleyhi ve sellem), öğle vakti Medine’den çıktı -İbn-ül Müsenna diyor ki- Batha’ya varınca abdest aldı, öğle namazını iki rekat olarak kıldı. İkindiyi de aynı şekilde iki rekat olarak kılmıştı, önüne de sütre olarak bastonunu koymuştu.) (Ebû Dâvûd, Hac: 45; Müslim, Salat-ül Müsafirin:)
- Bāb: ...
- باب ...
Umara b. Rüveybe es Sekafî (radıyallahü anh), babasından naklederek diyor ki: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den işittim diyor ki: doğmadan önce kılınan sabah namazıyla güneş batmadan önce kılınması gereken ikindi namazını ihmal etmeyip kılan kimse asla Cehenneme girmez.) (Muvatta', Mevakît: 12; Müslim, Mesacid:)
- Bāb: ...
- باب ...
Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in hanımı Âişe (radıyallahü anha)’nın kölesi Ebû Yunus’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: kendisine bir Mushaf yazmamı emretti, (Namazlara dikkat edin! Özellikle orta namaza.) (Bakara 238) ayetine gelince bana haber ver) dedi. Ben de: O ayete geldiğimde kendisine haber verdim. Bana şunu yazdırdı: namazlarınıza, özellikle orta (ikindi) namazına devam edin ve Allah’ın huzurunda içten bir bağlılıkla durun) dedi ve şöyle devam etti: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den böylece duymuştum.) (Müslim, Mesacid: 36; Ebû Dâvûd, Salat:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ali (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Hendek savaşında Müslümanların namazlarına engel olan müşrik ordusu için: batıncaya kadar bizi oyaladılar ve orta (ikindi) namazını kılamadık) buyurdular. (Müslim, Mesacid: 36; Dârimi, Salat:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû’l Melih (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Bulutlu bir günde Büreyde ile beraberdik. Namazı kılmakta acele edin, geciktirmeyin, çünkü Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştu: namazını terk edenin ameli boşa gider.) (Buhârî, Mevakît: 16; Müslim, Mesacid:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Said el Hudrî (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: sallallahü aleyhi ve sellem)’in öğle ve ikindi namazlarındaki kıraat miktarını tahmin etmiştik; Öğle namazının kıyamında okuduğunu tahmin ettik, otuz ayetlik Secde sûresi kadar ilk iki rekatta okuyordu. Son iki rekatta ise bu okuduğunun yarısı kadar okurdu. İkindi namazının kıyamında ilk iki rekatta okuduğunu tahmin ettik, öğle namazının son iki rekatında okuduğu kadar son iki rekatında da bunun yarısı kadar okuduğunu tahmin etmiştik.) (Dârimi, Salat: 63; İbn Mâce, İkametü’s Salat:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Said el Hudrî (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: sallallahü aleyhi ve sellem), öğle namazını kılar her rekatında otuz ayet kadar okurdu. Sonra ikindi namazını kılar her rekatında on beş ayet kadar okurdu.) (İbn Mâce, İkametü’s Salat: 7; Dârimi, Salat:)
- Bāb: ...
- باب ...
Nevfel b. Muaviye (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den şöyle işitmiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: namazını geçiren kimsenin durumu; malını ve ailesini kaybeden kimse gibidir.) diyor ki: Abdullah b. Ömer’den nakledildiğine göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle derken işitmiştir: ikindi namazını geçirirse sanki çoluk çocuk ve malını kaybetmiş kimse gibidir.) (Ebû Dâvûd, Salat: 56; Buhârî, Mevakît:)
- Bāb: ...
- باب ...
Seleme b. Küheyl (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: b. Cübeyr’i, Müzdelife’de namazı cem ederken gördüm, Akşam namazını kamet edip üç rekat olarak kıldı. Sonra kamet getirip yatsı namazını iki rekat olarak kıldı. Sonra İbn Ömer’in de orada öyle yaptığını söyledi. Onun da, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in orada öyle yaptığını söylediğini aktardı.) (Tirmizî, Menasik: 54; Buhârî, Hac:)
- Bāb: ...
- باب ...
Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), yatsı namazına biraz gecikince, Ömer; (Kadınlar ve çocuklar uyuyakaldı) dedi. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), odasından çıktı ve şöyle buyurdu: namazı sizden başka kılacak kimse yoktur.) Yani namazı sadece siz kılarsınız o günlerde Medineliler dışında namaz kılacak kimse yoktu. (Müslim, Mesacid: 39; Buhârî, Mevakît:)
- Bāb: ...
- باب ...
Hakem (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Said b. Cübeyr Müzdelife‘de akşam namazını üç rekat olarak kamet getirerek kıldırıp selâm verdi sonra yatsı namazını iki rekat olarak kıldı. Sonra Abdullah b. Ömer’in böyle yaptığını onun da Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in aynı şekilde yaptığını söylediğini söyledi. (Tirmizî, Hac: 56; Buhârî, Hac:)
- Bāb: ...
- باب ...
Seleme b. Küheyl (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Said b. Cübeyr’den işittim şöyle demişti: Abdullah b. Ömer’i, Müzdelife’de gördüm kamet getirip akşam namazını üç rekat olarak kıldı. Sonra da yatsı namazını iki rekat olarak kıldı ve şöyle dedi: sallallahü aleyhi ve sellem)’in de burada böyle kıldığını gördüm.) (Tirmizî, Hac: 56; Buhârî, Hac:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: ve gündüz melekleri size nöbetlerini takip ederek gelirler. Sabah ve ikindi namazlarında birleşirler. Yanınızda geceleyen melekler Allah’ın huzuruna çıktıklarında Allah onlara: -durumlarını çok iyi bilmesine rağmen- şöyle sorar: Kullarımı ne yapar durumda bıraktınız. onlar da derler ki: vardığımızda da yanlarından ayrıldığımızda da namaz kılıyorlardı.) (Tirmizî, Salat: 161; İbn Mâce, Mesacid:)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: birlikte kılınan namaz kişinin kendi başına kıldığı namazdan yirmi beş kat daha üstündür. Sabah namazı esnasında gece ve gündüz melekleri nöbetlerini değiştirmek için birleşirler. Dilerseniz İsra sûresi: 78. ayetini okuyunuz: Sabah namazını da kılınız çünkü sabah namazı (İkindi namazı gibi) gece ve gündüz meleklerinin tanık olduğu bir namazdır.) (Tirmizî, Salat: 161; İbn Mâce, Mesacid:)
- Bāb: ...
- باب ...
Umara b. Ruveybe (radıyallahü anh), babasından aktararak diyor ki: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den işittim şöyle demiştir: doğmazdan önceki namaz olan sabah namazıyla güneş batmazdan önceki ikindi namazını kılan hiç kimse Cehenneme girmez.) (Buhârî, Mevakît: 15; Müslim: Mesacid:)
- Bāb: ...
- باب ...
Bera (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber Beyt-i Makdis (Kudüs)’e doğru on altı veya on yedi ay kadar süreyle namaz kılmıştık (on altı mı on yedi mi konusunda Süfyan şüpheye düşmüştür) sonra kıble yönü Kâbe’ye çevrilmişti.) (Müslim, Mesacid: 2; Muvatta', Kıble:)
- Bāb: ...
- باب ...
Bera b. Âzib (radıyallahü anh)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Medine’ye geldi, on altı ay kadar Beyt-i Makdis’e doğru namaz kıldı. Sonra Kâbe’ye döndürüldü. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber (Kudüs’ten Kâbe’ye dönüldüğünde) Kâbe’ye karşı namaz kılan bir adam Ensar’dan bir topluluğun yanına uğradı ve: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in Kudüs’ten Kâbe’ye döndürüldüğüne şahit oldum dedi. Bunun üzerine o cemaat de Kâbe’ye doğru döndüler. (Müslim, Mesacid: 2; Muvatta', Kıble:)
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Mekke’den Medine’ye doğru gelirken binit üzerinde namaz kılıyordu. İşte orada: da Batı da Allah’ındır. Nereye dönerseniz dönün orada Allah’a dönmüş olursunuz…) (Bakara: 115) ayeti nazil oldu. (İbn Mâce, İkametü’s Salat: 127; Buhârî, Vitr:)
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: sallallahü aleyhi ve sellem), yolculuğunda biniti üzerinde -biniti ne tarafa dönerse dönsün- nafile namazlarını kılardı. Mâlik, Abdullah b. Dinar’dan naklederek şöyle der: İbn Ömer de aynı şekilde nafile namazları binit üzerinde kılardı.) (İbn Mâce, İkametü’s Salat: 127; Buhârî, Vitr:)
- Bāb: ...
- باب ...
İbn Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: İnsanlar Kuba mescidinde sabah namazını kılarken birisi gelerek şöyle dedi: gece Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e bir ayet nazil oldu ve bundan sonra Kâbe’ye yönelerek namaz kılması emrolundu) dedi. (yani sizler de Kâbe’ye doğru namaz kılınız) O esnada Şam’a doğru yönelerek namaz kılıyorlardı bu haber üzerine Kâbe’ye döndüler. (Müslim, Mesacid: 2; Muvatta', Kıble:)