Sahih-i Buhari

...

(56) Kitāb: Cihâd ve Sîretler

(56) ...

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abdullah İbn Mes'ud r.a. şöyle demiştir: Allah Resulü'ne "Ey Allah'ın Resulü! Amelin hangisi daha üstündür?" diye sordum. "Vaktinde kılınan namazdır" buyurdu. "Sonra hangisi?" dedim. "Anne babaya iyiliktir" buyurdu. "Sonra hangisi?" dedim. "Allah yolunda cihad etmektir" buyurdu. Soru mu tekrarlamadım. Tekrarlasaydım daha da sayardı

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

İbn Abbas r.a.'dan nakledilmiştir: Allah Resulü Sallallahu aleyhi ve sellem: Fetihten sonra hicret yoktur. Ancak cihad ve niyet vardır. Seferberliğe çağrıldığınızda katılın" buyurmuştur

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Aişe r.anha'dan nakledilmiştir: "Ey Allah'ın Resulü! Biz cihadı amellerin en üstünü olarak görüyoruz. Biz cihad etmeyelim mi?" demiştim. "İyi ama cihadın en üstünü de kabul edilmiş bir haccdır" buyurdu

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Hureyre r.a.'den nakledilmiştir: Birisi Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e gelerek: "Bana cihada denk bir amel söylesen" dedi. Nebi Sallallahu aleyhi ve sellem: "Böyle bir amel bulamıyorum. Sen, mücahid sefere çıktığında mescide girip aralıksız namaz kılabilir ve hiç iftar etmeden oruç tutabilir misin?" buyurdu. Adam: "Buna kimin gücü yeter ki!" dedi. Ebu. Hureyre diyor ki: "Mücahidin atı, kazığa bağlanarak otlar ve o halde bile ona sevap yazılır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Said el-Hudrı r.a.'den nakledilmiştir: Denildi ki: "Ey Allah'ın Resulü! İnsanların en üstünü kimdir?" Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Canıyla ve malıyla Allah yolunda cihad eden mu'min kişidir" buyurdu. "Sonra hangisi?" dediler. Rasulullah: "Bir dağın başında bulunup Allah'tan korkan ve insanlara kötülüğünü bulaştırmayan mu'min kişidir" buyurdu

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Hureyre r.a.'den nakledilmiştir: Nebi'i Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyururken işittim: "Allah yolunda cihad eden -ki Allah yolunda cihad edenin kim olduğunu en iyi O bilir- aralıksız oruç tutan ve namaz kılan gibidir. Allah, kendisi uğruna cihad edene, canını alıp cennetine koymayı veya sevapla ya da ganimetle sapasağlam geri dönmeyi garanti etmiştir." Tekrar:

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes İbn Malik r.a.'den nakledilmiştir: Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem Milhan'ın kızı Ümmü Haram'ın yanına girer ve Ümmü Haram ona yemek hazırlardı. Ümmü Haram, Ubade İbnü's-Samit'le evliydi. Bir gün yine Allah Resulü onun yanına girmiş, o da ona yemek hazırlamıştı. Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in saçını-başını ayıklıyordu. Derken Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem uyudu. Uyandığında gülüyordu. Ümmü Haram: "Ey Allah'ın Resulü! Hayırdır, neye gülüyorsun?" dedi. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Rüyamda Allah yolunda cihad eden bir grup gösterildi. Şu denizde yolculuk ediyorlar ve tahtlar üzerinde krallar gibi oturuyorlardı" buyurdu. Ümmü Haram "Ey Allah/ın Resulü! Allah'a dua etsen de beni de onlardan kılsa" dedi. Bunun üzerine Resulullah onun için dua etti. Sonra başını tekrar koydu (ve uykuya daldı). Sonra yeniden gülerek kalktı. Ümmü Haram: "Ey Allah'ın Resulü! Yine niye gülüyorsun?" diye sordu. Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem de birincideki gibi "Rüyamda Allah yolunda cihada çıkan bir grup gördüm. .. " buyurdu. Üm mü Haram da: "Ey Allah'ın Resulü! Dua etsen de Allah beni de onlardan kılsa" dedi. Bunun üzerine Allah Resulü Sallallahu aleyhi ve sellem "Sen öncekilerdensin" buyurdu. Ümmü Haram, Muaviye İbn Ebu Süfyan döneminde deniz yolculuğuna çıktı. Karaya çıktıklarında bineğinden düştü ve bu düşmeden dolayı vefat etti. Tekrar:

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Hureyre r.a.'den nakledilmiştir: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Kim Allah'a ve Resulüne iman eder, namaz kılar, Ramazan orucunu tutarsa Allah'ın onu cennetine koyması hak olur. İster cihad etsin, ister doğduğu evinde otursun" buyurdu. Sahabe "Ey Allah'ın Resulü! Insanlara bunun müjdesini vermeyelim mi?" dediler. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Cennette Allah'ın cihad edenler için hazırladığı yüz derece vardır. Her iki derece arasında yeryüzüyle gökyüzü arası gibi mesafe vardır. Allah'tan istediğinizde Firdevs'i isteyin. Çünkü Firdevs Cennetin tam ortası ve en yüksek yeridir. -Ravi diyor ki: zannederim şöyle de demişti- Üzerinde de Rahman'ın Arşı vardır. Cennetin nehirleri oradan doğar. " Tekrar:

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Semure r.a.'den nakledilmiştir: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Bu gece rüyamda iki kişi gördüm. Gelip beni ağacın üzerine çıkardılar ve bir konağa soktular. Ben şimdiye dek öylesine güzel bir konak görmedim. "Bu konak, şehitler konağıdır" dediler

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes İbn Malik r.a.'den nakledilmiştir: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Allah yolunda sabah veya akşam yola çıkmak dünyadan ve dünyadaki her şeyden daha değerlidir" buyurmuştur

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Hureyre r.a.'den nakledilmiştir: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Cennette yay'ın iki ucu güneşin üzerine doğup battığı her şeyden daha değerlidir"; "Allah yolunda sabah veya akşam yola çıkmak güneşin üzerine doğup battığı her şeyden daha değerlidir." Tekrar:

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Sehl İbn Sa'd r.a.'dan nakledilmiştir: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Allah yolunda sabah veya akşam yola çıkmak dünyadan ve dünyadaki her şeyden daha değerlidir." Tekrar:

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes İbn Malik r.a.'den nakledilmiştir: Nebi Sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: "Hiçbir kul yoktur ki ölsün de Allah katında kendisi için hazırlanmış şeyi gördükten sonra dünyaya dönmek ve dünyaya ve dünyalığa sahip olmak istesin. Ancak şehit, şehitliğin üstünlüğünü gördüğü için dünyaya dönmek ve bir kez daha öldürülmek ister.'' Tekrar:

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes İbn Malik r.a.'ten nakledilmiştir: Nebi Sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: "Allah yolunda sabah veya akşam yola çıkış dünyadan ve dünyadaki her şeyden daha değerlidir. İçinizden birinin yay’ının iki ucu veya sopası, dünyadan ve dünyadaki her şeyden daha değerlidir. Cennet halkından bir kadın yeryüzüne gözükse yerle gök arasını aydınlatır ve güzel kokusuyla doldurur. Onun başörtüsü dünyadan ve dünyadaki her şeyden daha değerlidir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Hureyre r.a.'den nakledilmiştir: Nebi Sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: "Canım elinde olan Allah'a yemin ederim ki mu'minlerden bir grubun beni savaşa gönderip imkansızlık yüzünden kendileri gidememek ağırlarına gitmese Allah yolundaki hiçbir birlikten geri durmazdım. Canım elinde olan Allah'a yemin ederim ki Allah yolunda öldürülüp tekrar dirilmeyi, sonra öldürülüp tekrar dirilmeyi, sonra öldürülüp tekrar dirilmeyi ne çok istiyorum! (bir bilseniz)

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes İbn Malik r.a.'den nakledilmiştir: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem hutbe okurken şöyle demişti: "Sancağı Zeyd aldı ve şehit edildi. Sonra Cafer aldı. O da şehit edildi. Sonra Abdullah İbn Revaha aldı, o da şehit edildi. Sonra komutan tayin edilmediği halde Halid İbn Velid aldı ve fetih ona nasib oldu." Sonra Hz. Nebi şöyle devam etti: "Onlar bizim yanımızda olsunlar istemezdik" -veya- "Onlar bizim yanımızda olsunlar istemezlerdi." Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bunu söylerken gözünden yaş boşanıyordu

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes İbn Malik, teyzesi Ümmü Haram binti Milhan'dan nakletmiştir: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir gün yakınımda uyumuştu. Uyandığında tebessüm ediyordu. "Niye gülüyorsunuz?" diye sordum. "Ümmetimden bir grubu rüyamda gördüm. Tahtında oturan krallar gibi şu yeşil denizde yolculuk ediyorlardı" buyurdu. "Dua etsen de Allah beni de onlardan kılsa" dedim. O da dua buyurdu. Sonra tekrar uyudu ve yine aynı şekilde uyanıp aynı şeyi söyledi. Ümmü Haram da "Allah'a dua etsen de beni de onlardan kılsa" dedi. Bunun üzerine Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Sen öncekilerdensin" buyurdu. Ümmü Haram, kocası Ubade İbnü's-Samit'le birlikte Muaviye'nin gönderdiği orduda Müslümanların ilk deniz yolculuğuna katıldı. Savaş bitip geri dönecekleri sırada Şam'da konakladılar. Ümmü Haram'ın binmesi için bir hayvan getirildi. Hayvan onu düşürdü ve öldü

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes r.a.'den nakledilmiştir: Nebi Sallallahu aleyhi ve sellem Süleymoğullarından birkaç kişiyi yetmiş kişilik bir grupla Amiroğullarına göndermişti. Amiroğullarına yaklaştıklarında dayım onlara: "Ben sizin önünüzden gideyim. Bana güvence verirlerse Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in mesajını onlara bildireyim. Aksi takdirde bana yakın olursunuz" dedi. Onların önünden gitti ve ona güvence verdiler. Onlara Nebi Sallallahu aleyhi ve sellem'in mesajını anlatırken içlerinden birine işaret ettiler ve o, mızrağını vurup onu öldürdü. Dayım: "Allah-u ekber. Kabe'nin Rabbine andolsun ki kurtuldum" dedi. Sonra onunla birlikte diğer sahabılerin üzerine yürüyüp onları da öldürdüler. İçlerinden yalnızca dağa çıkan topal biri kurtuldu. -Hemmam diyor ki- "Sanırım onunla beraber bir kişi daha kurtulmuştu." Cebrail A.S. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e gelerek onların Rablerine kavuştuklarını ve Rablerinin onlardan razı olup onları da kendinden razı kıldığını haber verdi. Biz Kuran-ı Kerim'de "Kavmimize "Biz Rabbimize kavuştuk. Bizden razı oldu, bizi de razı kıldı" diye bildirdiler" diye bir ayet okurduk. Sonra neshedildi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem onlara tam kırk gün sabah namazında beddua etti. Bunlar Allah'a ve Resulü'ne isyan eden Ri'l, Zekvan, Lihyan oğulları ve Usayye oğullarıydı. Bu hadis’in Müslim rivayeti ve izahat için buraya tıklayın

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Cündeb İbn Süfyan r.a.'dan nakledilmiştir: Bir savaşta Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in parmağı yaralanmıştı da: "Sen kanayan bir parmak değil misin? Karşılaştığım bu musibet Allah uğrunadır" demişti. Tekrar

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Hureyre r.a.'den nakledilmiştir: Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem dediki: "Canım elinde olan Allah'a yemin ederim ki, Allah yolunda yaralanan bir kimse -ki Allah yolunda kimin yaralandığını da O bilir- kıyamet günü kan rengine boyanmış ve misk kokulu olarak (Allah'ın huzuruna) gelir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abdullah İbn Abbas, Ebu Süfyan İbn Harb'den nakletmiştir: Herakleus, Ebu Süfyan'a "Onunla savaşlarınız nasılolur, diye sordum. Savaşı bir onların, bir sizin kazandığınızı söyledin. Nebiler de böyledir. İmtihan edilirler ama neticede onlar kazanır" demişti

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes r.a. dediki: Amcam Enes İbn Nadr Bedir savaşında bulunmamıştı. "Ey Allah'ın Resulü! Müşriklerle savaştığın ilk savaşta bulunamadım. Allah benim müşriklerle bir savaşta karşılaşmamı nasip ederse yapacağım işleri elbette görecektir" dedi. Uhud savaşı yapılıp da Müslümanlar dağılınca "Allahım! Bunların (Müslümanları kastediyor) yaptığından dolayı senden özür diliyorum. Öbürlerinin (yani müşriklerin) yaptığından da sana sığınıyorum" dedi. Sonra ilerledi. Yolda Sa'd b. Muaz ile karşılaştı. "Sa'd!" dedi, "Nadr'ın Rabbine andolsun ki, cennet! Ben Uhud'un ötesinden cennetin kokusunu alıyorum" dedi. Sa'd (Hz. Nebi'e olayı anlatırken) "Ey Allah'ın Resulü! Ben onun yaptığına cesaret edemedim" demişti. Enes diyor ki: O gün amcamda seksen küsür kılıç, mızrak ve ok yarası bulduk. Öldürülmüş ve müşrikler onun burnunu kulağını kesmişlerdir. Onu yalnızca kız kardeşi, parmak uçlarından tanıyabildi. Enes diyor ki: Biz biliyoruz -veya zannediyoruz- ki bu ayet o ve onun gibiler hakkında indi. Tekrar:

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Zeyd İbn Sabit r.a.'den nakledilmiştir: Bütün Kur'an sahifelerini Mushaflara yazdım. Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i okurken duyduğum bir ayeti yalnızca Huzeyme İbn Sabit el-Ensari'nin yanında buldum. Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem onun şahitliğini iki kişinin şahitliği yerine koymuştu. Bu ayet "mu'minler içinde Allah'a verdikleri sözü tutan nice erler var" ayetidir. Tekrar

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu İshak dedi: Bera' İbn Azib'in şöyle dediğini işittim: "Demir maske giymiş bir adam Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanına gelip: "Ey Allah'ın Resulü savaşayım mı yoksa Müslüman mı olayım?" dedi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ona: "Önce Müslüman ol sonra savaş!" deyince adam İslam'ı kabul ettiğini söyledi ve savaşmaya başladı. Bu savaşta da öldürüldü. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem onun hakkında şöyle buyurdu: "Az iş yaptı fakat çok fazla ecir aldı

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes İbn Malik anlatıyor: Harise İbn Süraka'nın annesi Ümmü'r-Rebi' bintü'l-Bera Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e gelerek: "Ey Allah'ın Nebii bana Harise'nin -Harise'ye Bedir savaşında nereden geldiği bilinmeyen serseri bir ok isabet etmiş ve şehid olmuştu- halini anlatmayacak mısınız? Eğer cennette ise sabrederim yok cennete gitmediyse onun arkasından ağlar dururum." Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ona şöyle karşılık verdi: "O cennette bahçeler içinde ... Senin oğlun yüce Firdevs cennetine erdi. " Tekrar: 3982, 6550, 6567 Diğer tahric: Tirmizî, Tefsirul Kur’an, Cihâd

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Musa r.a.'dan nakledilmiştir: Birisi Nebi'e Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e gelerek şöyle bir soru yöneltti: "Bir adam ganimet elde etmek için, diğeri nam salmak için, bir başkası da ne kadar cesur olduğunu göstermek için savaşıyor. Bunlardan hangisi Allah Teala yolundadır?" Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ona şöyle cevap verdi: "Kim Allah'ın kelimesi (كلمة الله) en üstün olsun diye savaşıyorsa o Allah yolundadır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Künyesi Ebu Abs olan Abdurrahman İbn Cebr'den nakledildiğine göre ResuluIlah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Bir kimsenin Allah yolunda ayakları tozlanacak da ona ateş dokunacak! Bu olacak iş değildir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

İkrime'nin naklettiğine göre Abdullah İbn Abbas, İkrime ile Ali İbn Abdullah'a: "Haydi gidin de Ebu Said'den hadis dinleyin!" der. (İkrime olanları şöyle anlatmaktadır:) "Biz de bunun üzerine Ebu Said'in yanına gittik. Kardeşiyle birlikte sahip oldukları bahçesini suluyordu. Bizi görünce yanımıza geldi ve elbisesini toplayıp oturdu. Sonra bize şunları anlattı: "Biz Mescid-i Nebevı'yi inşa ederken kerpiçleri teker teker taşıyorduk. Fakat Ammar ikişer ikişer götürüyordu. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem onun yanından geçerken başındaki tozları sildi ve şöyle buyurdu: "Vah Ammar vah ... Onu azgın bir topluluk öldürecek. Ammar onları Allah'a çağırırken onlar Ammar'ı ateşe çağıracaklar

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Hz. Aişe şöyle demiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hendek savaşında düşman orduları dağılıp savaş sona erince silahını bıraktı ve boy abdesti aldı. Bu sırada başı tozlar içinde Cebrail (A.S.) gelip: "Sen silah mı bırakıyorsun! Vallahi ben hala bırakmadım" dedi. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Peki sefer nereye?" deyince Cebrail (A.S.) Beni Kureyza'yı göstererek: "İşte oraya!" dedi. Bunun üzerine Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem hiç durmadan ashabının yanına gitti

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes İbn Malik r.a.'den nakledilmiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Bi'ri Maune olayında ashabını öldürenlere, Allah'a ve Resulü'ne isyan eden Ri'l, Zekvan ve Usayye kabilelerine otuz gün boyunca sabah namazlarında beddua etti. işte bu olayda öldürülen sahabiler hakkında bizim bir süre okuduğumuz fakat daha sonra neshedilen şu ayet indi: "Kavmimize haber verin ki biz Rabbimize kavuştuk; O bizden razı oldu biz de O'ndan razı olduk

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Cabir İbn Abdullah r.a. şöyle demiştir: "İnsanlar Uhud savaşında sabah içkisini içmiş ve daha sonra savaşta öldürülüp şehit olmuşlardı." Süfyan İbn Uyeyne'ye: "Peki Cabir'in sözünde 'bu o günün sonunda olmuştu' diye bir ifade varmı?" diye sormuşlar, o da: "Hayır, bu rivayette böyle bir açıklama yok" diye cevap vermiştir. Tekrar: 4044, 4618 باب: ظل الملائكة على الشهيد. 20. MELEKLERİN ŞEHİDE GÖLGE OLMASI

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Cabir İbn Abdulah şöyle demiştir: "Uhud savaşında şehit edilerek musle yapılan babam Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanına getirilerek önüne konmuştu, Ben yüzünü açmak üzere babamın cesedine doğru gittiğimde akrabalarım bana engeloldu. Bu sırada Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir çığlık ve ağıt sesi duydu ve: (Ravi ağıt yakan konusunda: "Galiba Amr'ın kızı veya kız kardeşi olduğu söylenmişti" demiştir.) şöyle buyurdu: "Bu kadın niçin ağlar kil? Melekler hala kanatlarıyla ona gölge yapıyorlar!" İmam Buhari, hadisin ravilerinden Sadaka İbnü'l-fadl el-Mervezı'ye: "Bu rivayetle 'ruhu yükselene kadarı ifadesi var mıydı?" diye sormuş, O da şöyle cevap vermiştir: "Süfyan İbn Uyeyne dedi ki: "Galiba Cabir bunu söylemişti

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes İbn Malik'in naklettiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Cennete girip de dünyadaki her şey kendisine verilse bile tekrar dünyaya dönmeyi isteyecek hiç kimse yoktur. Sadece şehitler Allah'ın kendilerine lutfettiği ikramları gördüğü için dünyaya tekrar dönmeyi ve onlarca kez Allah yolunda öldürülmeyi arzular

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ömer İbn Ubeydullah'ın kölesi ve katibi olan Salim Ebu'n-Nadr şöyle demiştir: Abdullah İbn Ebi Evfa bir defasında Ömer İbn Ubeydullah'a mektup yazarak şöyle demiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdu ki: "Şunu iyi biliniz ki, cennet kılıçların gölgesi altındadır. " Tekrar:

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Hureyre'den nakledildiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Bir defasında Hz. Süleyman (A.S.): "Bu gece yüz -başka bir rivayette bu ifade doksan dokuz diye zikredilmiştir- eşimle birlikte olacağım ve her biri Allah yolunda cihad edecek birer yiğit süvari doğuracak" dedi. Yanında bulunan dostu ona: "Bunun için inşaallah demelisin" diye hatırlattı. Ancak o, inşaallah demedi. Hz. Süleyman'ın o gece birlikte olduğu eşlerinden sadece biri hamile kaldı ve o da özürlü bir çocuk doğurdu. Muhammed'in canını elinde tutan Allah'a yemin ederim ki, Hz. Süleyman eğer inşaallah deseydi (eşlerinden her biri bir yiğit doğuracak ve) hepsi bir süvari birliği olup Allah yolunda cihad ederdi. " Tekrar:

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes İbn Malik şöyle demiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem insanların en güzeli, en cesuru ve en cömerti idi. Bir defasında Medine halkı gece duyulan şiddetli bir gürültü dolayısıyla büyük bir korkuya kapılmıştı ve Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem herkesten önce atına atlayıp korkuya sebep olan şeyi araştırmaya koşmuştu. Biz onun atının fırtına gibi estiğini gördük

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Muhammed İbn Cübeyr dediki: "Bana Cübeyr İbn Mut'im haber verdi: Bir defasında Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile birlikte Huneyn'den dönüyorduk. Yanında bir çok kimse vardı. Orada bulunanlar öylesine ısrarlı bir şekilde Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den bir şeyler istiyorlardı ki bu baskı sonucunda Semure'ye kadar gitmek zorunda kaldı. O da Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in ridasını kapıp aldı. Bunun üzerine Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Boynumdan aldığınız ridayı geri verin! Eğer şu dikenli çalılar sayısınca güzel develerim olsa şüphesiz hepsini size dağıtırdım. Sonra da benim cimri, yalancı ve korkak olmadığımı görürdünüz

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Amr İbn Meymun el-Evdi anlatıyor: "Sa'd, oğullarına şu sözleri bir öğretmenin öğrencisine okuma - yazmayı öğretmesi gibi öğretiyor ve Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in namazdan sonra bu şekilde Allah'a sığındığını söylüyordu: "Allahım, korkaklıktan sana sığınırım. Erzel-i ömürden (yani Hayatın en kötü ve çekilmez olduğu yaşlılıktan) sana sığınırım. Allahım, dünyanın fitne ve sınamasından ve kabir azabından da sana sığınırım." Ben bunu Mus'ab'a anlattım ve doğru olduğunu söyledi. " Tekrar:

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes İbn Malik'in naklettiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle demiştir: "Allahım, aciz duruma düşmekten ve tembellikten sana sığınırım. Sana sığınırım Allahım, korkaklıktan ve yaşlılıktan. Allahım, hayatın ve ölümün fitnesinden ve kabir azabından sana sığınırım. " Tekrar:

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Saib bin Yezid şöyle demiştir: "Ben Talha İbn Ubeydullah, Sad, Mikdad İbnü'l-Esved ve Abdurrahman İbn Avf (r.anhum) ile birlikte bulunup sohbetlerine katıldım. Ben onlardan hiç birinin Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den bir şeyler naklettiklerini duymadım. Sadece Talha, Uhud savaşında yaşadıklarını anlatmıştı

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

İbn Abbas'ın naklettiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Mekke fethedildiği gün şöyle buyurmuştur: "Artık fetihten sonra hicret yoktur. Ancak cihad ve niyet devamlıdır. Eğer savaşa çağırılırsanız derhal savaşa çıkın

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Hureyre'den nakledildiğine göre Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Allah Teala, biri diğerini öldüren şu iki kişinin durumuna güler: Bunlardan biri Allah yolunda cihad etmektedir ve düşmanı tarafından öldürülür. Sonra Allah Teala öldüren kişiye tevbe nasip eder (o da Müslüman olup cihada katılır) ve şehadet şerbetini içer

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Hureyre'nin şöyle dediği nakledilmiştir: Müslümanlar Hayberİ fethettikten sonra oraya ResuI-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanına vardım ve: "Ey Allah'ın Resulü, bana da ganimetten pay ver!" dedim. Said İbnü'l-As oğullarından birisi ise: "Ey Allah'ın Resulü, ona pay verme!" diyerek araya girdi. Ben: "Vay vay, bu sözü söyleyen İbn Kavkal'in katili değil mi ki!" dedim. Bana: "Bak hele şu çöl sıçanına! Dağ başından gelmiş de beni kınıyor! Hem de benim sayemde Allah'ın kendisine şehadet lutfettiği bir adam yüzünden! Halbuki Allah Teala onun eliyle beni cezalandırıp zelil ve hakir kılmamıştır." (Süfyan İbn Uyeyne veya daha sonraki ravilerden biri) şöyle dedi: "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in ona pay verip vermediğini bilmiyorum." Tekrar:

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes İbn Malik şöyle demiştir: "Ebu Talha Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem zamanında düşmanla savaşıldığı için nafile oruç tutmazdı. Fakat Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in vefatından sonra da oruç tutmadığı bir gün olmadı. Sadece Ramazan bayramı ilk günü veya Kurban bayramı günleri oruç tutmazdı

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Hureyre'den nakledildiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Şu beş grup insan şehittir: Veba hastalığından ölenler, karın ağrısından ölenler, boğulanlar, göçük - yıkık altında kalanlar ve Allah yolunda savaşırken şehid edilenler

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes İbn Malik'in naklettiğine göre Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Veba hastalığından ölen her Müslüman şehittir. / Veba hastalığından ölmek her Müslüman için şehadettir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu İshak dedi: Bera'nın şöyle dediğini duydum: "Mu'minierden cihada katılmayanlar / oturup kalanlar asla bir olamaz" ayeti inince Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Zeyd bin Sabit'i çağırdı ve o da getirmiş olduğu bir kürek kemiğine bu ayeti yazdı. Daha sonra İbn Ümmi Mektum kör olduğunu beyan ederek Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e dert yandı. Bunun üzerine "Mu'minierden - mazeret sahibi olanlar dışında - cihada katılmayanlar / oturup kalanlar asla bir olamaz" ayeti indi

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Sehl İbn Sa'd es-Saidi'nin şöyle dediği nakledilmiştir: Mervan İbnü'lHakem'in mescitte oturduğunu gördüm. Ben de ona doğru gidip yanına oturdum. Bana şunu anlattı: "Zeyd İbn Sabit bana dedi ki: "Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Müminierden cihada katılmayanlar / oturup kalanlar ile Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenler asla bir olamaz" ayetini bana yazdırdı. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem tam bana bu ayeti yazdırırken Abdullah İbn Ümmi Mektum çıkageldi ve: "Ey Allah'ın Resulü, eğer benim cihada katılmaya gücüm yetseydi muhakkak cihada koşardım" dedi. İbn Ümmi Mektum gözleri görmediği için böyle söylemişti. Bunun üzerine Allah Teala "mazeret sahibi olanlar dışında" kaydını indirdi. Vahiy inerken Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in uyluğu benim uyluğumun üzerinde idi. Öylesine bir ağırlık hissettim ki bacağımın kopacağını sandım. Sonra vahyin inmesi tamamlanınca Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem'deki bu ağırlık hali kalkmış ve rahatlamıştı

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Salim İbn Nadr naklediyor: Abdullah İbn Ebu Evfa yazmış ve ben de okumuştum. Şöyle yazıyordu: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdu ki: "Düşmanla karşı karşıya geldiğiniz zaman sabredin

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes İbn Malik'in şöyle dediği nakeedilmiştir: "Bir defasında ResuIullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hendek savaşı için hazırlıkIar yapılırken kazıIan hendekIerin başına geIdi. Muhacirlerin ve ensarın çok soğuk bir sabah vaktinde hendek kazdıkIarını gördü. OnIardan hiçbirinin köIesi de yoktu ki onIarı çalıştırsınIar. ResuI-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem onIarın çektiği sıkıntıyı, açlık ve susuzIukIarını görünce şöyIe buyurdu: "Allahım, yoktur ahiret hayatından başka yaşanası hayat; Allahım, Ensarı ve muhacirleri mağfiret et!" OnIar da Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e şu şekilde cevap verdiler: "Biziz bey'at eden Muhammed'e; Yaşadığımız sürece cihad etmek üzere hem ta ebede!" Tekrar:

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes İbn Malik'in şöyle dediği nakledilmiştir: "Muhacirler ve Ensar Medine'nin etrafına hendek kazıyor, çıkan toprakları da omuzlarında taşıyorlardı. Bir taraftan da: "Biziz bey'at eden Muhammed'e; yaşadığımız sürece İslam'da sebat etmek üzere hem ta ebede!" diyorlardı. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ise onlara şöyle mukabelede bulunmuştu: "Allahım, yoktur ahiret hayırlarından başka hayır; Allahım, Ensara ve muhacirlere bereketler ver

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Bera İbn Azib'in naklettiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem hendek kazılırken bir taraftan çıkan toprakları taşıyor bir taraftan da: "Allahrm! Sen olmasaydın biz hidayet yolunu bulamazdık!" diyordu. Tekrar:

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Bera İbn Azib'in şöyle dediği nakledilmiştir: Hendek savaşı hazırlıkları yapılırken Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in kazıda çıkan toprakları taşıdığını gördüm. Topraklar karnına bulaşmıştı. Çalışırken bir taraftan da Allah Teala'ya şöyle yalvarıyordu: "Allah'ım Sen olmasaydın biz hidayet yolunu bulamazdık; ne sadaka verebilir ne de namaz kılabilirdik. Üzerimize sekinetini yağdır, düşmanla karşı karşıya gelirsek ayaklarımızı sabit kıl! Onlar haksız ve azgın bir şekilde bize karşı saldırıya geçtiler; onlar fitne çıkarmak istiyorlarsa da biz istemiyoruz

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes İbn Malik şöyle dedi: "Biz Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile birlikte Tebuk savaşından döndük." Tekrar:

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes İbn Malik'ten nakledildiğine göre Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir savaş sırasında şöyle buyurmuştur: "Medine'de bizim arkamızda kalan öyle insanlar var ki, aştığımız her dağda ve vadide bizimle birlikteler'! Onları bize katılmaktan mazeretleri alıkoymuştur

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Said el-Hudri dedi: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle buyurduğunu işittim: "Kim Allah yolunda bir gün oruç tutarsa Allah onun yüzünü cehennem ateşinden yetmiş yıl uzaklaştırır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Hureyre'nin naklettiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir defasında şöyle buyurmuştu: "Kim Allah yolunda bir çift eşyasını infak ederse cennetin kapısındaki görevli melek ona: "Ey falanca, hadi gel, buradan!" diye seslenir." Bunun üzerine Hz. Ebu Bekir: "Ey Allah'ın Resulü, bu öylesine büyük bir alış veriş ki asla kayıp yok, kesinlikle helak yok!" dedi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ona hitaben: "Umarım sen onlardan olursun" buyurdu

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Said el-Hudri anlatıyor: "Bir gün Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem minbere çıkıp ayakta durarak: "Benden sonra yeryüzünün ni'metlerinin sizlere olanca genişliği ile açılmasından korkuyorum" buyurdu ve dünyanın insanı cezbeden süslerinden, güzelliklerinden ve vereceği bereketlerden söz etti. Orada bulunanlardan birisi kalkıp: "Ey Allah'ın Resulü, hayır şerre mi dönüşecek, lütfedilen nimetler ceza haline mi gelecek?" diye sordu. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir süre sustu. Biz kendisine vahiy geldiğini düşündük. Cemaat de susmuştu; sanki başlarının üzerinde kuşlar varmış gibi hiç ses çıkmıyordu. Sonra Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem yüzünün terini sildi ve: "Az önce soruyu soran nerede?! Hiç mal gerçekten, tümüyle hayır olur mu? (Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bunu üç defa söyledi) Gerçek hayır, hayırdan başka bir sonuç doğurmaz / hayır sadece hayır getirir. Dünya malı baharda biten yeşil/ikler gibidir. Onu doyumsuzca yiyen hayvanlar çatlayıp ölür ya da ölecek hale gelir. Onlar karınları doyunca Güneşe doğru dönerek arka bacaklarını dikip pislerler ve idrarlarını yaparlar sonra da yeniden otlamaya başlarlar. İşte bu dünya malı da yeşilliktir, tatlıdır. Dünya malına sahip olup da onu hakka uygun bir şekilde ve gereği gibi elde ederek Allah yolunda ve yetimler ile miskinler için sarf eden bir Müslüman ne güzel, ne iyi bir insandır. Dünya malını hakka uygun bir şekilde, gereği gibi elde etmeyenler ise yediği halde doymayan insanlara benzerler. Böyle kimseler için kazandıkları mallar kıyamet gününde aleyhte şahilik edeceklerdir" buyurdu

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Zeyd İbn Halid'in naklettiğine göre ResuI-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Kim Allah yolunda bir savaşçının savaş teçhizatını hazırlayıp donatırsa kendisi de savaşmış demektir. Kim savaşa giden bir kimsenin işlerini en güzel şekilde yerine getirir ve ona hayırlı bir hale! olursa kendisi de savaşmış demektir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes İbn Malik anlatıyor: ResuI-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem Medine'de eşleri dışında hiçbir kadının evine girmezdL Bunun sadece bir istisnası vardı: Ümmü Süleym. ResuI-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem onun evine giderdi. Kendisine bu konu sorulduğunda şöyle buyurdu: "Ben ona çok acıyorum. Onun kardeşi benimle birlikte iken öldürüldü

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Musa İbn Enes'ten nakledilmiştir: "Yemame savaşının olduğu günlerdi. Enes İbn Malik, Sabit İbn Kays'ın yanına gelmişti. Sabit uyluklarını açmış vücuduna hanut sürüyordu. Enes ona: "Amcacığım, seni bizimle birlikte gelmekten alıkoyan nedir ki?!" dedi. O da vücuduna hanut sürmeye devam ederek: "Hemen yeğenim, şimdi görürsün!" dedi. Sonra gelip oturdu. Bir süre sonra Enes'in anlattığına göre İslam ordusunda bir gerileme / dağılma oldu ve düşmanla karşı karşıya gelindi. Bunun üzerine Sabit İbn Kays şöyle dedi: "Çekilin önümden, yıkılın! Bırakın da düşmanla çarpışalım. Biz Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile birlikte iken asla böyle yapmazdık. Siz rakiplerinizi ne kötü alıştırmışsınız böyle

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Cabir İbn Abdullah'ın naklettiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hendek savaşı sırasında: "Bu savaşa gelen düşman hakkında bize kim bilgi getirir?" deyince ZUbeyr: "Ben getiririm" dedi. Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem aynı soruyu tekrarladı: "Bu savaşa gelen düşman hakkında bize kim bilgi getirir?" Zübeyr tekrar: "Ben getiririm" dedi. Bunun üzerine Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Her Nebi'in bir havarisi (seçkin ve güzide bir yardımcısı) vardır. Benim havarim de Zübeyr'dir. " Tekrar: 2997, 3719, 4113, 7261 Diğer tahric: Müslim fedailu’s-ahabe; Tirmizi ile Nesai Menakıb»'de; İbn-i Mace Sünnet, mukaddime باب: هل يبعث الطليعة وحده. 41. BİR KİMSE DÜŞMAN HAKKINDA BİLGİ EDİNMESİ İçİN TEK BAŞINA GÖNDERİLEBİLİR Mİ?

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Cabir İbn Abdullah anlatıyor: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ashabına bir görev için çağrıda bulundu. (Ravilerden Sadaka: "Zannedersem bu çağrı Hendek savaşında olmuştu" demiştir.) Zübeyr gönüllü oldu. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem aynı çağrıyı iki defa daha yaptı ve her seferinde Zübeyr gönüllü olarak bu görevi üstlenmek istedi. Bunun üzerine Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Her Nebi'in bir havarisi vardır. Benim havarim de Zübeyr İbnü'l-Avvem'dır. " Hadisten Çıkarılan Sonuçlar 1. Cihad sırasında düşman hakkında bilgi almak için casusluk yapılabilir. 2. ZUbeyr bedeni ve kalbi güçlü bir sahabidir. Yakin derecesinde bir imana sahiptir. 3. Bir kimse tek başına yolculuğa/sefere çıkabilir. Bu konuyla ilgili ayrıntılı açıklama ileride gelecektir. باب: سفر الاثنين. 42. İKİ KİŞİNİN YOLCULUĞA ÇiKMASI

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Malik İbnü'l-Huveyris'in şöyle dediği nakledilmiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanından ayrılırken bana ve yanımdaki arkadaşıma şöyle demişti: "Ezen okuyun ve namazlarınızı kılın. İçinizden büyük olan da size imamlık yapsın

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abdullah İbn Ömer, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Kıyamet gününe kadar atların alınlarında hayır olacaktır. " Tekrar:

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Urve İbnü'l-Ca'd Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Kıyamet gününe kadar hayır atların yelelerine düğümlenmiştir. " Tekrar:

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes İbn Malik Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Bereket atların alınlarındadır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Urve İbnü'l-Barikl'nin nakletliğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Kıyamet gününe kadar atların yelelerine hayır düğümlenmiştir. Hayır ahirette sevap, dünyada ganimettir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Hureyre'nin naklettiğine göre Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Kim Allah'a iman ederek ve O'nun vermiş olduğu va'di tasdık ederek Allah yolunda bir at vakfederse şüphesiz o atın tokluğu, susuzluğu, suya kanması ve hatta pisliği ve idrarı kıyamet gününde vakfeden kişinin mizanındaki sevap hanesinde olacaktır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abdullah İbn Ebu Katade babasının şöyle dediğini nakletmiştir: "Ben Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile birlikte bir yolculukta bulunuyordum. Yolculuk sırasında bir ara ihramlı olan bazı arkadaşlarımla birlikte geride kaldım. Fakat ben ihramlı değildim. Bu sırada onlar bir yaban eşeği görmüşler ve hiç dokunmadan bırakıp yola devam etmişler. Ben zebrayı görünce Cerade adı verilen atıma atlayıp peşine düştüm. Arkadaşlarımdan kamçımı bana vermelerini istediğim halde vermediler. Ben de kendim aldım ve zebrayı bağlayıp boğazladım. Sonra hepimiz bunu yedik. Fakat onlar (ihramlı oldukları için) yediklerine pişman oldular. Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yetiştiğimizde durumu anlattılar. O (Sallallahu aleyhi ve Sellem) da: "Yanınızda onun etinden bir parça kaldı mı?" diye sordu. Ben bir budunun kaldığını söyledim ve Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onu alıp yedi

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ubey İbn Abbas İbn Sehl'in babası yoluyla naklettiğine göre dedesi Sehl İbn Sa'd es-Saidi şöyle demiştir: "Bizim bahçemizde Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in bir at'ı vardı. Bu at'a el-Luhayf derlerdi

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Muaz İbn Cebel anlatıyor: "Ben Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile birlikte O'nun Ufeyr adı verilen merkebine binmiştim. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in terkisinde giderken bana: "Ey Muaz, Allah'ın kulları üzerindeki hakkı ve kulların da Allah üzerindeki hakkı nedir, bilir misin?" diye sordu. Ben: "Allah ve Resulü daha iyi bilir" dedim. Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem bunun üzerine şöyle buyurdu: "Allah'ın kulları üzerindeki hakkı, kulların Allah'a ibadet etmeleri ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmamalarıdır. Kulların Allah üzerindeki hakkı ise, kendisine hiçbir şeyi ortak koşmayan kullarına azab etmemesidir." Ben bunu duyunca: "Ey Allah'ın Resulü, ben bunu insanlara müjdeleyeyim mi?" dedim. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ise: "Hayır, müjdeleme! Bu müjdeyi duyup tembelliğe düşebilirler" buyurdu. Tekrar:

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes İbn Malik anlatıyor: "Medine'de insanları dehşete salan bir gürültü kopmuştu. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bizim Mendub adı verilen atımızı ödünç alıp hemen olayı araştırmaya koştu. Dönüp geldiğinde de şöyle buyurdu: "Korkulacak bir durum yok. Fakat bu Mendup da adeta bir fırtına gibi esiyor

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abdullah İbn Ömer dedi ki: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle buyurduğunu işittim: "Üç şeyde uğursuz/uk vardır: At, kadın ve ev." Diğer tahric: Tirmizi Edeb; Müslim, Selam Mahir: Cahiliyye de uğursuzluğun at kadın ve ev de olduğuna inanıldığını beyan ediyor Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Sehl İbn Sa'd es-Saidi'den nakledildiğine göre Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Eğer uğursuzluk bir varlıkta olacaksa kadında, atta ve evde olur

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Hureyre'den nakledildiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "At üç amaçla kullanılır. Buna göre ata sahip olmak kimisi için sevaptır, kimisi için hicaptır (örtüdür) ve bazıları için de azaptır. At şu kişi için sevaptır: Bu şahıs atı Allah yolunda kullanmak üzere bağlayıp besler; onun boynuna bir ip bağlayıp yere sabitledikten sonra otlaklara veya bahçelere salar. İşte atın bu otlaklarda veya bahçelerde ipe bağlı olarak yayıldığı sürece yediği her şeyonun için sevap olur. Eğer at ipini koparır da bir ya da iki tepeyi aşarsa pislemesi ve bıraktığı izler yine- sahibi için sevap olarak yazılır. At bir ırmağa gelip suyundan içerse atın sahibi onu sulamak amacı taşımasa bile aynı şekilde bundan dolayı sevap alır. Atın hangi durumda sahibi için bir günah aracı olduğuna gelince bu atıyla Müslümanlara karşı övünmek, caka satmak ve gösteriş yapmak için bağlanırsa sahibi için azap olur." Ashab-ı kiram merkeplerin de aynı hüküm kapsamına girip girmediğini sorunca Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem şu cevabı verdi: "Bu konuyla ilgili olarak bana vahyedilen en kapsamlı ve tek ayet şudur: "Kim zerre miktarı hayır yapmışsa bunun karşılığını görür. Kim de zerre miktarı şer işlemişse onun karşılığını görür. " [Zilza]

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu'l-Mütevekkil en-Naci anlatıyor: Ensar'dan olan Cabir İbn Abdullah'ın yanına gelip ondan bana Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den işittiği bazı konular anlatmasını istedim. Bana şu kıssayı anlattı: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile birlikte bir yolculukta bulunmuştum. (Ravilerden İbn Akil: "Bir savaş mı yoksa umre yolculuğu mu demişti bilmiyorum" demiştir.) Dönüşte Medine'ye yaklaşınca Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Ailesine bir an önce ulaşmak isteyen varsa hızlanabilir!" buyurdu. Bunun üzerine ben üzerinde hiçbir alacalık bulunmayan Ermek adlı devemin sırtında bir grupla birlikte öne atıldım. İnsanlar arkamda kalmıştı. Ben böyle giderken Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem karşıma çıktı ve: "Ey Cabir sıkı dur!" deyip deveme kamçısıyla bir defa vurunca deve olduğu yerde sıçradı. Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem bana: "Deveyi satar mısın?" diye sordu ben de "evet" deyip yola koyuldum. Biz Medine'ye vardıktan sonra Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem de ashabından bir grupla birlikte mescide girdi. Ben de deveyi bir köşe ye bağlayıp Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanına vardım ve: "İşte deveniz!" dedim. Bunun üzerine Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem dışarı çıktı ve devenin etrafında dolaşıp: "Deve bizim devemiz" dedi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bana bir miktar altın gönderdi ve: "Bunu Cabir'e verin!" dedi. Sonra bana: "Devenin bedelini tam olarak aldın mı?" diye sordu. Ben "Evet aldım" deyince Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bana: "Para da deve de senindir!" buyurdu." باب: الركوب على الدابة الصعبة والفحولة من الخيل. 50. GÜÇLÜ VE DiRENÇLi BiNEKLER iLE AYGIRLARA BiNMEK

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes İbn Malik anlatıyor: "Medine'de insanları dehşete salan bir gürültü kopmuştu. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Ebu Talha'ya ait Mendub adı verilen atı ödünç alıp hemen olayı araştırmaya koştu. Dönüp geldiğinde de şöyle buyurdu: "Korkulacak bir durum yok. Fakat bu Mendup da adeta bir fırtına gibi esiyor

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abdullah İbn Ömer şöyle demiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ganimetten at için iki, sahibi için de bir pay verdi

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu İshak anlatıyor: Birisi Bera İbn Azib'e gelerek: "Siz Huneyn savaşında Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i bırakıp kaçtınız mı?" diye sorunca Bera şu cevabı verdi: "Fakat Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem asla düşmandan kaçmadı. Hevazin kabilesi okçulukta meşhur idi. Biz onlarla karşı karşıya gelince üzerlerine hücum ettik ve dağılıp geri çekildiler. Bunun üzerine Müslümanlar ganimet toplamaya başladı. Hevazin kabilesinin okçuları da bu fırsatı değerlendirip üzerimize ok yağdırmaya başladılar. Fakat Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem kesinlikle savaş meydanından kaçmadı. Bu panik anında Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in beyaz katırının üzerinde öylece durduğunu gördüm. Ebu Süfyan katırın yularım tutuyor, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem de şöyle sesleniyordu: "Yalan yok, ben Nebiyim. Ben Abdulmuttalib'in oğlu Muhammed'im. " Tekrar: 2874, 2930, 3042, 4315, 4317 Diğer tahric: Müslim Cihâd; Tirmizî, Cihâd باب: الركاب والغرز للدابة. 53. DEMİR VEYA DERİDEN OLAN ÜZENGİ

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abdullah İbn Ömer'in naklettiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Zülhuleyfe mescidinde iken ayağını deve eğerinin üzengisine koyup bindikten sonra deve tam olarak doğrulunca yüksek sesle telbiye getirmeye başlardı. باب: ركوب الفرس العري. 54. EĞERSİZ AT’A BİNMEK

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes İbn Malik'in naklettiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir defasında boynuna kılıcını asmış ve eğersiz bir at'a binerek ashabının karşısına çıkmıştır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes İbn Malik anlatıyor: "Bir defasında Medıneliler içlerine korku salan bir gürültü duydular. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Ebu Talha’nın pek de hızlı olmayan atına atlayıp olayı araştırmaya koştu. Geri dönünce şöyle buyurdu: "Sizin bu atınız fırtına gibi esiyor!" Ebu Talha'nın bu atını daha sonra geçebilen bir at olmadı

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abdullah İbn Ömer'in şöyle dediği nakledilmiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem iyi koşan, güçlü, tımar edilmiş atları Hafya ile Veda' tepesi arasında, daha zayıf olan ve tımar edilmemiş yavaş atları da Veda' tepesi ile Benu Züreyk mescidi arasında yarıştırdı. Hatta bu yarışıara ben de katıldım." Ubeydullah İbn Ömer'in naklettiğine göre Süfyan şöyle demiştir: "Hafya ile Veda' tepesi arası beş veya altı mil, Veda' tepesi ile Benu Züreyk mescidi arası ise bir mildir." باب: إضمار الخيل للسبق. 57. ATLARıN YARIŞ İÇİN HAZIRLANMASI

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abdullah İbn Ömer şöyle demiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem tımar edilmemiş atları Veda tepesi ile Benu Züreyk mescidi arasında yarıştırdı." Ravi, Abdullah İbn Ömer'in de bu yarışıara katıldığını söylemiştir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abdullah İbn Ömer'in şöyle dediği nakledilmiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem tımar edilmiş (idmar) atlar arasında yarış düzenledi. Bu yarışa Hafya 'dan başlandı. Yarışın bitiş noktası ise Veda tepesi idi. - Ravilerden Ebu İshak, Musa İbn Ukbe'ye: ,"Peki bu iki yer arası ne kadarlık bir mesafe?" diye sormuş Musa da: "Altı veya yedi mil" diye cevap vermiştir. - Tımar edilmeyen atları da yarıştırdı. Bu yarışın başlama noktası Veda tepesi, bitiş yeri ise Benu Züreyk mescidi idi.'" Ebu İshak bu iki nokta arasındaki mesafenin ne kadar olduğunu Musa'ya sormuş o da: "Bir mil civarında" diye cevap vermiştir. Ravinin söylediğine göre Abdullah İbn Ömer de bu yarışlara katılmıştır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes İbn Malik'in şöyle dediği nakledilmiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in Adba adında bir devesi vardı

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes İbn Malik'in şöyle dediği nakledilmiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in Adba adında bir devesi vardı. Bu deve o kadar hızlıydı ki hiç geçilmezdi. - Humeyd şöyle demiştir: Neredeyse hiç geçilmezdi. - Bir gün bir bedevınin binek olarak kullandığı devesi Adba'yı geçip arkada bıraktı. Bu durum Müslümanların çok zoruna gitmişti. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Müslümanların bu sıkıntısını anlayınca şöyle buyurdu: "Allah Teala dünyada iken yükselttiği bir şeyi muhakkak günü gelince alçaltır, alaşağı eder

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Amr İbnü'l-Haris'in şöyle dediği nakledilmiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem vefat ettiğinde arkasında sadece şu üç malı bırakmıştı: Beyaz katırı, silahı ve sadaka olarak verdiği bir arazi

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Bera İbn Azib'ten nakledilmiştir: Birisi Bera İbn Azib'e gelerek: "Ey Ebu Umara, siz Huneyn savaşında düşmandan kaçtınız mı?" diye sorunca Bera şu cevabı verdi: "Allah'a yemin ederim ki kaçmadık. Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem de düşmandan kaçmadı. Sadece kalabalık dolayısıyla sıkışan öncü birlikler kaçıştı. Hevazin okçuları onlara saldırmıştı. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ise beyaz katırının üzerinde öylece duruyordu. Ebu Süfyan İbnü'l-Haris de katır'ın yularını tutuyordu. Bu sırada Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem de şöyle sesleniyordu: "Yalan yok, ben Nebiyim. Ben Abdülmuttalib'in oğlu Muhammedim

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Mu'minlerin annesi Aişe r.anha şöyle demiştir: "Bir defasında cihad'a katılmak üzere Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den izin istedim. Bana: "Siz kadınların cihadı hacca gitmektir" diye cevap verdi

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Aişe r.anha'nın naklettiğine göre Nebi Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in hanımları O'na Sallallahu Aleyhi ve Sellem cihadı sorduklarında Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle cevap verdi: "Ne güzel cihaddır hac

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes İbn Malik anlatıyor: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir defasında teyzem Ümmü Haram Binti Milhan'ın yanına gelip orada uzandı ve uykuya daldı. Uyandıktan sonra tebessüm ediyordu. Teyzem: "Niçin tebessüm ediyorsunuz ey Allah'ın Resulü?" diye sorunca Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Ümmetimden bir grup Allah yolunda cihad etmek üzere yeşil denize açılacak. Onlar tahtları üzerindeki krallar gibi ihtişamlı bir şekilde sefere çıkacaklar." Teyzem: "Ey Allah'ın Resulü, dua buyurunuz ben de onlardan biri olayım!" deyince Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Allahım, Ümmü Haram'ı onlardan biri eyle!" diye dua etti. Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem sonra yine uzanıp uykuya daldı ve aynı şekilde tebessüm ederek uyandı. Teyzem niçin tebessüm ediyorsunuz diye sorunca Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem aynı cevabı verdi. Bunun üzerine Teyzem o kişilerden olmak için dua istedi ve Nebi Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem de: "Allahım, Ümmü Haram'ı onlardan biri eyle!" diye dua etti ve şöyle buyurdu: "Sen bu grubun önde gelenlerinden olacaksın, geride kalanlarından değil!" Teyzem Ubade İbnü's-Samit ile evlendi ve Binti Karaza ile birlikte deniz seferine çıktı. Karaya ayak basınca bineğine bindi. Binek huysuzlanıp onu yere attı ve düşerek şehit oldu." باب: حمل الرجل امرأته في الغزو دون بعض نسائه. 64. ERKEĞİN SAVAŞA GİDERKEN EŞLERİNDEN BİRİSİNİ YANıNDA GÖTÜRMESİ

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Aişe r.anha'nın şöyle dediği nakledilmiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem yola çıkacağı zaman eşleri arasında kura çeker ve kura kime çıkarsa onu yanında götürürdü. Bir defasında savaş için yola çıkılacaktı. Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem aramızda kura çekti ve kura bana çıktı. Ben bu savaşta Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile birlikte yola çıkmıştım. O zaman daha örtünme ayeti inmemişti

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes İbn Malik'in şöyle dediği nakledilmiştir: "Uhud savaşında Müslümanlar bozguna uğramış ve Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanından uzaklaşıp dağılmışlardı. Ben Aişe r.anha ile Ümmü Süleym'i gördüm. Eteklerini toplamışlardı ve ayak bileklerindeki halhallar görünüyordu. Onlar seke seke omuzlarında kırbalarla su taşıyorlar ve mücahitlere su içiriyorlardı. Sonra dönüyor, kırbalarını doldurup tekrar mücahitlere su veriyorlardı. " Tekrar:

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Sa'lebe İbn Ebu Malik'in naklettiğine göre Ömer r.a. Medine'li kadınlara elbiselik ipek kumaşlar dağıtmış ve geriye çok kaliteli bir parça kalmıştı. Hz. Ömer'in yanında bulunanlardan birisi Hz. Ali'nin kızı Ümmü Gülsüm'ü kasdederek: "Ey mu'minlerin emiri, bu kumaşı evli bulunduğunuz Hz. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in kızına verseniz!" dedi. Fakat Hz. Ömer: "Ümmü Salit bunu daha fazla hak ediyor" dedi ve ekledi: "Ümmü Salit bize Uhud savaşında su kırbalarımızı hazırlar ve bu kırbalarla su taşırdı." Ümmü Salit Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e bey'at etmiş Ensar'dan bir sahabi hanımdı

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Rubeyyi' bint. Muawiz'in şöyle dediği nakledilmiştir: "Biz Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile birlikte savaşlarda bulunduk; su taşıyor, yaralıları tedavi ediyor ve savaşta ölenleri Medine'ye getiriyorduk. " Tekrar: 2883, 5679 باب: رد النساء الجرحى والقتلى. 68. KADINLARIN YARALILARI VE ÖLÜLERİ MEDİNE'YE GETİRMELERİ

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Rubeyyi' bint. Muawiz'in şöyle dediği nakledilmiştir: "Biz Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile birlikte savaşlarda bulunduk; mücahidlere su taşıyor, onlara hizmet ediyor ve yaralılarla savaşta ölenleri Medine'ye getiriyorduk

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Musa'nın şöyle dediği nakledilmiştir: "Ebu Amir'in dizine ok saplanmıştl. Ben ona doğru yaklaştığımda bana: "Şu ok'u dizimden çıkar!" dedi. Ben de ok'u çekip çıkardım. Yaralanan yerden tazyikli bir şekilde su fışkırmıştı. Ben daha sonra Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanına gittim ve bu olayı anlattım. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Allahım, Ebu Amir'i bağışla

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Hz. Aişe'nin şöyle dediği nakledilmiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Medine'ye hicret ettiği zaman bir gece düşman saldırısından endişe ettiği için uyuyamamış ve: "Keşke bu gece ashabımdan 'işini iyi bilen (salih) biri gelse de beni korusa!" diye temenni etmişti. Biz bu sırada bir silah gıcırtısı duyduk. Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Kim var orada?" diye sorunca gelen kişi şöyle dedi: "Ben Sa'd İbn Ebu Vakkas'ım, sizi korumak, burada nöbet tutmak üzere geldim!" Bunun üzerine Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem uyudu." Diğer tahric: Tirmizi Menakib; Müslim, Fedail

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebû Salih, Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den haber verdi ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Altın, gümüş, saçaklı kadife, siyah zencefil kumaş kulu olan kişiler kahrolsun! Böyle kişiye verilirse razı olur, verilmezse razı olmaz". hadîsi İsrâîl ibn Yûnus ile Muhammed ibn Cuhâde ref etmediler; her ikisi de Ebû Husayn'dan söylediler; onlar bu hadîsi onun üzerinde durdurdular

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Hureyre'nin naklettiğine göre Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Altın'a ve gümüş'e kul olan kahrolsun, sürünsün! Kadifeye ve işlemeli kumaşlara kul olan kahrolsun, sürünsün! Böyle menfaat düşkünü insanlara bir şey versen hoşuna gider fakat hiçbir şey vermezsen razı olmaz." Hadisin ravilerinden İsrail ve Muhammed İbn Cuhade bu hadisi Ebu Husayn'dan merfu olarak rivayet etmemişlerdir. [-2887-] Ebu Hureyre'nin naklettiğine göre Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Altın'a ve gümüş'e kul olan kahrolsun, sürünsün, bedbaht olsun! İşlemeli kumaşlara kul olan kahrolsun, sürünsün, bedbaht olsun! Böyle menfaat düşkünü insanlara bir şey versen hoşuna gider fakat hiçbir şey vermezsen öfkelenir. Kahrolsun böylesi, perişan olsun! Ayaklarına diken batsa bunu çıkaracak yardımcı bulamasın!. Buna karşılık saçı başı dağınık ve ayakları tozlar içinde olsa bile Allah yolunda savaşırken atının yularına yapışarak mücadele eden kul'a ne mutlu; bütün güzellikler onundur. Bu mücahit eğer görev verilirse öncü birliklerle ileri gidip nöbet tutar; yok geri hizmeti yapacaksa bu görevini de en iyi şekilde yerine getirir. Buna rağmen bir yere girmek üzere izin isteyecek olsa kendisine izin verilmez, herhangi bir hususta aracılık etse aracılığı kabul olunmaz." İmam Buhari şöyle demiştir: "Hadisin ravilerinden İsrail ve Muhammed İbn Cuhade bu hadisi Ebu Husayn'dan merfu' olarak rivayet etmemişlerdir. Bu rivayet: "Allah onları kahretsin!" diye de nakledilmiştir. (Ne mutlu! diye tercüme ettiğimiz) طوبى (Tuba) kelimesi فعلى (Fu'la) veznindedir ve her şeyin temiz, hoş olanı anlamına gelir. يطيب fiilinden türemiş olan bu kelimenin aynü'l-fiil denen ortadaki harfi . ...... (ya), ....... (vav)'a dönüşmüştür

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes İbn Malik'in şöyle dediği nakledilmiştir: "Cerir İbn Abdullah ile birlikte bulundum, kendisiyle dostluğum oldu; bana hizmet ederdi." Cerir, Enes'ten yaşça daha büyük idi. Cerir İbn Abdullah şöyle demiştir: "Ensar'dan kimin Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem için bir şeyler yaptığını görsem ona ikram eder, iyilikte bulunurdum

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes İbn Malik r.a. şöyle demiştir: "Hizmetinde bulunmak maksadıyla Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile birlikte Hayber'in fethi için düzenlenen sefere çıkmıştım. Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem Medine'ye dönüşte Uhud dağını görünce: "Bu dağ bizi sever biz de onu severiz!" buyurdu. Sonra eliyle Medine'ye işaret ederek şöyle dedi: "Allahım, ben İbrahim'in Mekke'yi haram bölgesi olarak belirlediği gibi Medine'nin şu iki kara tepesi arasını haram bölge olarak belirliyorum. Allahım, müddümüze ve sa'ımıza bereket ver

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes İbn Malik'in şöyle dediği nakledilmiştir: "Biz Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile birlikte bir yolculukta bulunuyorduk. Bir yerde mola verince çoğumuz elbisesini gölgelik yapıp dinlenmeye koyuldu. Oruçlular hiçbir şey yapmıyordu. Oruç tutmayanlar ise binek develerini suya götürüp suladılar ve yemlediler, oruçlulara hizmet ettiler ve yemek pişirip oruçlularla birlikte yediler. Onların bu gayretini gören Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Bu gün mükafatı oruç tutmayanlar aldı götürdü

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Hureyre r.a.'in naklettiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Bir kimsenin parmaklarındaki boğumların her birinin her gün için sadakası vardır. Bir kimsenin hayvanına binmesine veya eşyalarını yüklemesine yardımcı olmak sadakadır. Güzel söz sadakadır, namaz kılmak üzere giderken atılan her adım sadakadır ve yol göstermek sadakadır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Sehl İbn Sa'd es-Saidi'nin naklettiğine göre Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Allah yolunda bir gün sınır boylarında nöbet tutmak dünyadan ve dünya üzerinde bulunan her şeyden daha hayırlıdır. Sizden birinizin kamçısının cennette tuttuğu yer dünyadan ve dünya üzerindeki her şeyden daha üstündür. Bir kul'un Allah yolunda bir akşam veya sabah vaktindeki yürüyüşü dünyadan ve dünya üzerinde bulunan her şeyden daha hayırlıdır." Diğer tahric: Nesâî, Cihâd;Tirmizî, Cihad

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes İbn Malik r.a. anlatıyor: "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem Ebu Talha'ya: "Hayber'in fethine çıktığımızda sefer boyunca bana hizmet edecek bir delikanlı bulabilir misiniz?" buyurdu. Ebu Talha da beni terkisine alıp götürdü. Ben o sıralar ergenlik çağına yaklaşmış bir çocuktum (murahik). Ben bu seferde Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bineğinden indiği zaman ona hizmet ediyordum. Nebi'ın Sallallahu Aleyhi ve Sellem sık sık şöyle dua ettiğine tanık oldum: "Allahım gam, keder ve tasadan, tembellikten ve güçsüz / aciz duruma düşmekten, cimrilikten ve korkaklıktan, borç altında ezilmekten ve düşman güçlerin tasallutundan sana sığımrım!" Sonra Hayber'e vardık. Allah Teala Hayber kalesinin fethini müyesser kılınca Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e kocası savaşta öldürülen taze gelin Safiyye bnt. Huyey İbn Ahtab'ın güzelliği anlatıldı. Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem onu kendisine aldı ve birlikte yola koyuldular. Sahba seddine varınca Safiyye ile evliliği gerçekleşti. Sonra küçük bir kap içerisinde hays denen (hurma, peynir ve yağ karıştırılarak yapılan) bir yemek yapıldı. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bana: "Etrafındakileri çağır!" buyurdu. İşte bu, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in Safiyye ile evliliği dolayısıyla verdiği düğün yemeği idi. Ardından Medine'ye doğru yola çıktık. Ben Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in Safiyye'yi abası ile sardığını gördüm. Sonra Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem devesinin yanına yaklaştı ve yere çöküp dizini dikti. Safiyye ise Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in dizine basıp deveye bindi. Bu şekilde yola devam ettik ve Medine'ye yaklaştık. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Medine'ye yaklaşınca önce Uhud dağına bakıp: "Bu öyle bir dağdır ki bizi sever biz de onu severiz!" buyurdu ve ardından Medine'ye bakıp şöyle dua etti: "Allahım, ben İbrahim'in Mekke'yi haram bölgesi olarak belirlediği gibi Medine'nin şu iki kara tepesi arasını haram bölge olarak belirliyorum. Allahım, Medinelilerin müddüne ve sa'ına bereket ver

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes İbn Malik r.a. dediki: Teyzem Ümmü Haram anlattı: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir defasında benim evimde öğleden somra uyudu (kaylule yaptı). Sonra tebessüm ederek uyandı. Ben: "Ey Allah'ın Resulü bu tebessümün sebebi ne?" diye sorunca Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Tahtları üzerindeki krallar gibi ihtişamlı bir şekilde deniz seferine çıkan ümmetimden bir grup beni çok sevindirdi de ona gülüyorum!" Ben: "Ey Allah'ın Resulü, dua buyurunuz ben de onlardan biri olayım!" deyince Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Sen onlardan biri olacaksın" buyurdu. Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem sonra yine uzanıp uykuya daldı ve aynı şekilde gülerek uyandı. Uyandıktan sonra daha önce kendisini sevindiren rüyayı iki veya üç defa anlattı. Ben yine: "Ey Allah'ın Resulü, dua buyurunuz ben de onlardan biri olayım!" deyince Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Sen bu grubun önde gelenlerinden olacaksın" buyurdu." Teyzem daha sonra Ubade İbnü's-Samit ile evlendi. Ubade savaşa giderken onu da yanında götürdü. Seferden geri dönüş başladığında binmesi için bir hayvan yanaştırıldı. Ancak hayvandan düşüp boynunu kırdı

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Said İbn Ebi Vakkas’ın oğlu Mus’ab İbn Said nakletmiştir: Babam Said (cesur ve varlıklı olduğu için) diğer ashaba göre kendisinin daha imtiyazlı ve üstün olduğunu düşünürdü. Bunu fark eden Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Size lütfedilen zaferlerin içinizdeki zayıflar dışında başka bir sebeple gerçekleştiğini mi zannediyorsunuz?

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Said el-Hudri'nin naklettiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Öyle bir zaman gelecek ki insanlar arasında savaşlar olacak. Savaşçılara: "İçinizde Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in ashabından biri var mı?" diye sorulacak ve evet cevabı verilecek. Bunun hürmetine zafer elde edilecek ve fetih gerçekleşecek. Sonra yine bir zaman gelecek ve savaşçılara: "İçinizde Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in ashabıyla sohbette bulunan kimse var mı?" diye sorulacak. Evet diye cevap verilince onların hürmetine düşman mağlub edilecek ve fetih gerçekleşecek. Ardından bir zaman gelecek ve savaşçılara: "İçinizde Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in ashabıyla sohbette bulunanlara erişenler var mı?" diye sorulacak. Evet diye cevap verilince onların sayesinde fetih müyesser olacak. " Tekrar:

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Sehl İbn Sa'd es-Saidi anlatıyor: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, müşriklerle karşı karşıya geldi ve savaş başladı. Bir ara Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem da düşmanlar da karargahlarına döndüler. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in ashabı içinde bir yiğit vardı; önüne gelen ve ordusundan ayrı düşen düşman askerlerini tek tek takip ediyor ve kılıcıyla vurup yere seriyordu. İnsanlar onun hakkında: "Bugün içimizden hiç kimse bu adam gibi mükafat almadı" demeye başladılar. Fakat Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Buna rağmen o cehennemliklerdendir" buyurdu. Bu o anda orada bulunan herkesi şaşkına çevirmişti. İçimizden birisi: "Ben bu adamı takip edeceğim" deyip onun peşine takıldı; onun durduğu yerde duruyor, harekete geçtiği zaman hareket ediyordu. Bir süre sonra kahramanca çarpışan bu adam çok ağır bir yara aldı ve bir an önce ölmek için intihar etti. O kılıcın kabzasnı yere dayadı ve ucunu da tam göğsünün ortasına yerleştirip üzerine yüklenerek kendisini öldürdü. Bu olayı gören adam derhal Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanına geldi ve: "Şehadet ederim ki sen Allah'ın Resulüsün" dedi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Ne oldu, niçin bunu söyleme ihtiyacı duydun?" diye sorunca adam şöyle cevap verdi: "Biraz önce insanların hayranlıkla bahsettiği ve sizin cehennemlik olduğunu söylediğiniz adam vardı ya ben sizin o sözünüz üzerine onu takip ettim ve her hareketini kontrol etmeye başladım. Adam savaşırken çok ağır bir yara aldı ve bir an önce ölmek istedi. Bunun için de kılıcın kabzasını yere dayadı ve ucunu da tam göğsünün ortasına yerleştirip üzerine yüklenerek kendisini öldürdü." Bunun üzerine Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Bir kimse insanların müşahede edebildiği davranışları bakımından cennetliklerin amelini işler fakat cehennemliklerden olur. Buna karşılık bir kimse insanların müşahede edebildiği davranışları bakımından cehennemliklerin amelini işler fakat cennetliklerden olur. " Tekrar:

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Seleme İbnü'l-Ekva' r.a. anlatıyor: "Bir gün Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem aralarında okla atıcılık müsabakası yapan Eslem oğullarından bir grupla karşılaştı ve onlara: "Atın İsmail oğulları, şüphesiz sizin atanız İsmail de iyi bir atıcıydı. Haydi atın, ben falan oğulları ile beraberim!" Bunun üzerine yarışan takımlardan biri ok atmayı bıraktı. Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Ne oldu size, niye ok atmayı bıraktınız?" deyince onlar: "Nasıl atalım ki! Siz onlarla birlikte olduğunuzu söylüyorsunuz!" dediler. Bu cevap üzerine Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Haydi atın, ben sizinle hepinizle beraberim!" buyurdu." Tekrar:

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Useyd babasının şöyle dediğini nakletmiştir: "Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem Bedir savaşında Kureyş müşriklerine karşı savaş konumu aldığımızda bize şu talimatı verdi: "Size yaklaşıp menzile girdiklerinde onların üzerine ok yağdırın!" Tekrar:

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Hureyre r.a.'in şöyle dediği nakledilmiştir: "Habeşliler Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in huzurunda mızrakları ile oyun oynarken içeriye Ömer (r.a.) girdi. (Bu durumdan hoşlanmadığı belliydi), yere eğilip çakıl taşları aldı ve dağılmaları için oynayanlara fırlattı. Bunun üzerine Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Rahat bırak onları ey Ömer!" Ali şu ilave bilgiyi verdi: "Abdürrezzak bize Ma'mer'in "mescidde oynarlarken" dediğini haber verdi

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes İbn Malik r.a.'in şöyle dediği nakledilmiştir: "Ebu Talha, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile birlikte aynı kalkanı kullanırdı. Ebu Talha çok iyi ok atardı. O ok attığı zaman Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem yanıbaşında durur ve okların gittiği yere bakardı

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Sehl r.a. anlatıyor: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in miğferi başında parçalanmış, yanağı yarılmış ve lateral ikinci kesici dişi kırılmıştı. Bu sırada Hz. Ali kalkan ile su taşıyor ve Fatıma da yarayı yıkıyordu. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem çok kan kaybediyordu ve akan kan su'dan da fazlaydı. Hz. Fatıma bunu görünce bir hasır parçası alıp yaktı ve küllerini yaranın üzerine bastırdı. Bunun üzerine kan kesildi

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Hz. Ömer'in şöyle dediği nakledilmiştir: "Ben-i Nadir Yahudilerinden alınan malları Allah Teala Resulü’ne herhangi bir savaş olmadan bir ganimet (fey) olarak lutfetti. Müslümanlar bu malları elde etmek için ne at ne de deve koşturmak zorunda kaldılar. İşte bu mallar sırf Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e ait kabul edildi. O da ailesinin bir yıllık nafakasını ayırdı ve kalan kısmı Allah yolunda cihada hazırlık olmak üzere silah alımı ve diğer askerı harcamalar için kullandı. " Tekrar:

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Hz. Ali şöyle demiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in Sa'd'dan başka hiç kimseye anam babam sana feda olsun dediğini duymadım. O'nun Sallallahu Aleyhi ve Sellem Sa'd'a: "At, anam - babam sana feda olsun" dediğini bizzat işittim. " Tekrar: 4058, 4059, 6184 Diğer tahric: Tirmizi Edeb; Müslim, Fedail-üs Sahabe

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Hz. Aişe şöyle demiştir: "Bir gün Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem odama geldi. O sırada yanımda iki kız çocuk vardı ve Buas savaşlarını anlatan şarkılar-ezgiler söylüyorlardı. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem yerdeki mindere uzandı ve yüzünü diğer tarafa çevirdi. Bir süre sonra Ebu Bekir geldi ve beni: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanında şeytan işi çalgılarla eğleniyorsunuz, öyle mi?" diye azarlamaya başladı. Bunun üzerine Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ona yönelerek: "Rahat bırak çocukları!" dedi. Ben de Ebu Bekir'in boş bir anından faydalanıp çocuklara gözümle işaret ettim ve çıktılar." [-2907-] "Bir bayram günüydü. Habeşliler mızrak ve kalkanlarla halay çekip oynuyorlardı. Oyunu görmek istiyordum fakat Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e bu isteğimi söyleyip söylememekte tereddüt ettim. Bana: "Oyunu görmek ister misin?" diye sorunca "evet" dedim. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem beni tutup arkasına aldı. Bu sırada yanağım onun yanağına değiyordu. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem oyun oynayanları gayrete getirmek maksadıyla: "Haydi bakalım Erfide oğulları, görelim siziı" diyordu. Bir süre sonra ben artık sıkılınca, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bana: "Bu kadar yeter mi?" diye sordu. Ben "evet" deyince: "İyi öyleyse, haydi git" buyurdu." باب: الحمائل وتعليق السيف بالعنق. 82. KILIÇ ASKISI KULLANMAK VE KILICI BOYUNA ASMAK

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes İbn Malik şöyle demiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem insanların en güzeli ve en cesuru idi. Bir gece Medinelilere korku salan büyük bir gürültü kopmuştu. İnsanlar sesin geldiği tarafa doğru giderlerken Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem olayı araştırmış dönüyordu bile. Ebu Talha'ya ait eğersiz bir atın sırtında boynunda kılıcı ile gelenleri karşılayıp: "Korkulacak bir durum yok, tasalanmayınız", sonra da Ebu Talha'nın atı için: "Bu at adeta bir fırtına gibi esiyor!" buyurdu

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Ümame şöyle demiştir: "Bunca fethi gerçekleştiren insanların kılıçlarında ne altın ne de gümüş süsler vardı. Onların kılıçlarının süsü tabaklanmamış ham deri, kalay ve demirden ibaretti

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Cabir İbn Abdullah anlatıyor: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile birlikte Necid taraflarına savaşa çıkmıştık. Geri dönerken öğle sonrası uykusu için çalılarla dolu bir vadide mola verdik. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem inince insanlar da inip etrafa dağıldılar. Her biri bir ağaç gölgesi bulup dinlenmeye koyuldu. Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem de bir ağaç altına gitti ve kılıcını ağaca astı. Bu arada gözlerimiz dalmıştı ki Resulullah’ın Sallallahu Aleyhi ve Sellem bizi çağırdığını duyduk. Kalktığımızda yanı başında bir bedevı duruyordu. Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Bu adam ben uyurken kılıcımı alıp kınından sıyırmış. Ben uyandığımda yalın kılıç başımda bekliyordu. Bana: "Şimdi seni benden kim kurtaracak, beni kim engelleyecek bakalım?!" diyordu. Ben de: "Allah, Allah, Allah" dedim." Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ona herhangi bir ceza vermedi ve adamcağız oraya oturdu." باب: لبس البيضة. 85. MİĞFER TAKMAK

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Sehl'e Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in Uhud savaşında yaralanması konusu sorulmuş o da şunları anlatmıştı: "Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yüzü yaralanmış, lateral ikinci kesici dişi kırılmış ve başındaki miğferi parçalanmıştı. Hz. Fatıma, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yarasından akan kanı yıkıyor Hz. Ali ise tutuyordu. Hz. Fatıma kanın hiç durmayıp aktığını görünce bir hasır parçası alıp yaktı ve küllerini yaranın üzerine bastırdı. Böylece kan durdu." باب: من لم ير كسر السلاح عند الموت. 86. KİŞİ ÖLDÜĞÜ ZAMAN SİLAHLARININ KIRILMAMASI GEREKTİĞİNİ SÖYLEYENLER

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Amr İbnü'l-Haris'in şöyle dediği nakledilmiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem vefat ettiğinde arkasında sadece şu üç malı bırakmıştı: Silahı, beyaz katırı ve sadaka olarak verdiği Hayber'deki bir arazi

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Cabir İbn Abdullah anlatıyor: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile birlikte savaşa çıkmıştık. Geri dönerken öğle sonrası uykusu (kaylule) için çalılarla dolu bir vadi de mola verdik. İnsanlar inip etrafa dağıldılar. Her biri bir ağaç gölgesi bulup dinlenmeye koyuldu. Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem de bir ağaç altına gitti ve kılıcını ağaca asıp uykuya daldı. Uyandığında yanı başında bir adam vardı. Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Bu adam ben uyurken kılıcımı alıp kınından sıyırmış, baş ucumda duruyordu. Bana: "Şimdi seni benden kim kurtaracak, beni kim engelleyecek söyle bakalım?!" diyordu. Ben de: "Allah!" dedim. İşte gördüğünüz gibi şimdi şuracikta oturuyor." Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bu adama herhangi bir ceza vermedi." باب: ما قيل في الرماح. 88. MIZRAK KULLANMAK

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Katade anlatıyor: "Ben Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile birlikte bir yolculukta bulunuyordum. Mekke'ye dönerken bir ara ihramlı olan bazı arkadaşlarımla birlikte geride kaldım. Fakat ben ihramlı değildim. Bu sırada bir yaban eşeği gördüm ve atıma atlayıp peşine düştüm. Arkadaşlarımdan kamçımı bana vermelerini istediğim halde vermediler. Onlardan mızrağımı bana vermelerini istedim yine veren olmadı. Ben de kendim aldım ve yaban eşeğine hamle yapıp öldürdüm. Sonra Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in ashabından bir kısmı bu hayvanın etinden yediği halde bazıları yemedi. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e yetiştiğimizde durumu anlattılar. O Sallallahu Aleyhi ve Sellem de: "Bu Allah'ın size ikram ettiği size yedirdiği bir yemektir!" buyurdu. Zeyd İbn Eslem - Ata İbn Yesar - Ebu Katade senediyle zebra (yaban eşeği) hakkında nakledilen bu rivayet Ebu'n-Nadr'ın naklettiği rivayetin benzeridir. Ebu'n-Nadr rivayetinde Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Yanınızda onun etinden bir parça kaldı mı?" diye sormuştu. Hadisten Çıkarılan Sonuçlar 1. Mızrak kullanmanın önemi ve gerekliliği. 2. Ganimetler Hz. Muhammed ümmetine helal kılınmıştır. Hatta Hz. Nebi'in (s.a.v.) rızkı diğer kazanç yollarında değil ganimette var edilmiştir. Zaten bu yüzden bazı alimler ganimetin en temiz kazanç olduğunu söylemişlerdir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abdullah İbn Abbas'ın şöyle dediği nakledilmiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem (Bedir savaşında karargah çadırında ellerini açmış Rabbine) şöyle yalvarıyordu: "Allahım, (muzaffer olacağımıza dair) sözünü ve (Kureyş kervanı ile şu savaşa gelen topluluktan birinin bizim olacağına dair) va'dini gerçekleştirmeni diliyorum. Allahım, eğer müşriklerin karşısına çıkan şu topluluğun galip gelmesini dilemezsen bugünden sonra artık yeryüzünde sana ibadet eden kalmayacak!" Bu dua üzerine Hz. Ebu Bekir, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'ın elini tutup şöyle dedi: "Ey Allah'ın Resulü, Rabbine bu kadar ısrarlı bir şekilde yalvardığın yetişir!" Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem bu sırada zırhlıydı ve dışarı çıkarken şöyle diyordu: "Şu müşrikler topluluğu yakında hezimete uğrayacak ve arkalarını dönüp kaçacak! Fakat kıyamet anı daha şiddetli ve acı olacak!'' [Kamer 45-46] Tekrar:

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Hz. Aişe'nin şöyle dediği nakledilmiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem vefat ettiğinde zırhı, bir yahudi de otuz sa' arpa karşılığın'a rehin idi." . Ebu Ya'la dedi: A'meş'in bize naklettiği ifade şöyledir: "Demirden bir zırh." Mualla dedi: Abdülvahid, A'meş'in bize şöyle dediğini nakletti: "Ona demir zırhını rehin bırakmıştı

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Hureyre'nin naklettiğine göre Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Cimri biri ile malını sadaka olarak veren cömert bir insanın durumunu size şu örnekle anlatayım: İki kişi düşünün. Üzerlerinde demirden giysiler var. Bu giysiler kendilerini öylesine sıkıyor ki ellerini göğsüne yapıştırıyor. İşte malını sadaka olarak vermek isteyen kişi her sadaka verdikçe bu elbise genişler ve sonunda parçalanır; böylece o da kurtulur. Cimri ise sadaka vermeye yeltense bile bu elbisenin her boğumu onu sıktıkça sıkar ve vücuduna iyice yapışır. Hatta elleri göğsünün üzerinde bağlı kalır. Bu cimri elbiseyi genişletmek için elinden gelen çabayı gösterir ama demir elbise bir türlü açılmaz

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Muğire İbn Şu'be şöyle demiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ihtiyacını gidermek üzere uzaklaştı ve sonra geri döndü. Ben onu elimde su ile karşıladım. Bu sırada üzerinde Şam yapımı bir cübbe vardı. Ağzını çalkalayıp burnunu temizledi ve yüzünü yıkadı. Sonra kollarını elbisenin altından çıkardı ve yıkadı. Elbisenin yen kısmı çok dar olduğu için kollarını sıvayamamıştı. Daha sonra başına ve mestlerinin üzerine mesh etti

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Katade'nin naklettiğine göre Enes İbn Malik r.a. şöyle demiştir: "ResuluIlah Sallallahu Aleyhi ve Sellem vücutlarında kaşıntı olan Abdurrahman İbn Avf ile Zübeyr'e ipek gömlek giymeleri için izin / ruhsat verdi

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes İbn Malik r.a.'in şöyle dediği nakledilmiştir: "Abdurrahman İbn Avf ile Zübeyr Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e gelerek bitlerin sebep olduğu kaşıntıdan dolayı sıkıntı yaşadıklarını söylediler. Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem de onlara ipek giymeleri için izin verdi. Ben onların bir savaşta ipek giydiklerini de gördüm

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Katade'nin naklettiğine göre Enes İbn Malik r.a. şöyle demiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Abdurrahman İbn Avf ile Zübeyr İbnü'l-Avvam'a ipek giymeleri için izin - ruhsat verdi." [-2922-] Enes'in şöyle dediği nakledilmiştir: "Vücutlarındaki kaşıntı yüzünden o ikisine izin verildi

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Bize Saîd ibn Ebî Arûbe, Katâde'den tahdîs etti ki, onlara da Enes: Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)'in, Abdurrahmân ibn Avf ile ez-Zubeyr'e, kendilerinde meydana gelen kaşıntı hastalığından dolayı ipekli gömlek giymelerine ruhsat ve müsâade verdiğini tahdîs etmiştir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ca'fer İbn Amr İbn Ümeyye ed-Damri'nin naklettiğine göre babası şöyle demiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in bir budu tutup ısırarak yediğini gördüm. Bu sırada namaza çağırıldı ve abdest almadan namazı kıldırdı." Zühri'nin naklettiği rivayette şöyle bir ek bilgi vardır: "Bıçağı attı

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Halid İbn Ma'dan, Umeyr İbnü'l-Esved el-Ansi'nin kendisine şöyle dediğini nakletmiştir: Bir defasında Ubade İbnü's-Samit'in yanına gitmiştim. Hıms yakınlarında konaklamıştı. Kendisine ait bir evde bulunuyordu ve yanında Ümmü Haram da vardı. Ümmü Haram bize Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den duyduğu bir hadis nakletti. Ümmü Haram anlatıyor: "Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Ümmetimden ilk deniz savaşına çıkanlar gerçekten de hak ettiler!" buyurdu. Ben: "Ey Allah'ın Resulü, ben onların arasında olacak mıyım?" deyince bana: "Evet sen onlar arasında olacaksın" dedi. Sonra devamla şöyle buyurdu: "Ümmetimden Kayser'in şehrine sefer düzenleyen ilk ordu affedilmiştir!" Ben tekrar: "Ey Allah'ın Resulü, ben onların arasında olacak mıyım?" deyince bana: "Hayır" diye cevap verdi

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abdullah İbn Ömer'in naklettiğine göre Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Siz Yahudilerle savaşacaksınız. Hatta bazıları taşın arkasına saklanıp gizlenmeye çalışacak ve taş dile gelip: Ey Allah'ın kulu, şu arkamda saklanan bir Yahudidir. Haydi öldür onu! diyecek." Diğer tahric: Müslim, Fiten; Tirmizî, Fiten

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Hureyre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Siz Yahudilerle savaşmadıkça kıyamet kopmayacak. Hatta taş dile gelip arkasına saklanan Yahudiyi gösterecek ve: Ey Müslüman, şu arkamda saklanan bir Yahudidir. Haydi öldür onu! diyecek

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Amr İbn Tağlib Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Hayvan kürkünden (derilerinden) ayakkabılar yapıp giyen bir topluluk ile savaşmanız kıyamet alametlerinden birisidir. Ayrıca yüzlerinin iriliği ve tombul/uğu adeta üstlerine kalıp kalıp şekiller verilmiş kalkanları andıran bir topluluk ile savaşa tutuşmanız da kıyamet alametleri arasındadır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Hureyre'nin naklettiğine göre Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Siz küçük / çekik gözlü, kızıl yüzlü ve ince burunlu Türklerle savaşmadıkça kıyamet kopmayacak. Onların yüzlerinin iriliği ve tombulluğu adeta üstlerine kalıp kalıp şekiller verilmiş kalkanları andırır. Ayrıca siz hayvan kürklerinden (derilerinden) ayakkabılar yapıp giyen bir topluluk ile savaşmadıkça kıyamet kopmayacaktır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Hureyre'nin naklettiğine göre Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Siz hayvan kürklerinden {derilerinden} ayakkabılar yapıp giyen bir topluluk ile savaşmadıkça kıyamet kopmayacaktır. Ve siz yüzlerinin iriliği ve tombulluğu adeta üst/erine kalıp kalıp şekiller verilmiş kalkanları andıran bir topluluk ile savaşmadıkça kıyamet kopmaz." Ebu Hureyre'den nakledilen diğer bir rivayette bu kimseler şöyle nitelendirilmiştir: "Onlar küçük / çekik gözlü, kızıl yüzlü ve ince burunludur. Yüzlerinin iriliği ve tombulluğu adeta üstlerine kalıp kalıp şekiller verilmiş kalkanları andırır." باب: من صف أصحابه عند الهزيمة، ونزل عن دابته واستنصر. 97. ORDUNUN PANİĞE KAPILIP DAĞILDIĞI ANDA YANINDAN AYRILMAYAN ASHABINI TOPARLAYAN VE BİNEĞİNDEN İNİP ALLAH'TAN YARDIM DİLEYEN

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu İshak anlatıyor: Birisi Bera İbn Azib'e gelerek: "Ey Ebu Umara, siz Huneyn savaşında Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i bırakıp kaçtınız mı?" diye sorunca Bera şu cevabı verdi: "Hayır, Allah'a yemin ederim ki kaçmadık, Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem de asla düşmandan kaçmaya yeltenmedi. Ancak Resulullah'ın Sallallahu Aleyhi ve Sellem ashabının gençleri ve üzerlerinde hiç silah bulunmayan, zırh giymemiş ve miğfer de takmamış olan hafif birlikler geri çekildi. Bu sırada okçulukta çok iyi olan Hevazin ve Benu Nasr kabileleri ile karşı karşıya geldiler. Bunların attığı oklar hedefini neredeyse hiç şaşmıyordu, attıklarını vuruyorlardı. Sonra da beyaz katırı üzerindeki Resul-i Ekrem'e Sallallahu Aleyhi ve Sellem yöneldiler. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in katırını amcasının oğlu Ebu Süfyan İbnü'l-Haris İbn Abdulmuttalib yediyordu. Bu kargaşa anında Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem katırından indi ve - müşriklerin üzerine toprak saçarak Allah'tan - yardım diledi. Bu sırada Hz. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem de şöyle sesleniyordu: "Yalan yok, ben Nebiyim. Ben Abdülmuttalib'in oğlu Muhammedim

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Hz. Ali'nin şöyle dediği nakledilmiştir: Hendek savaşında Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem müşriklere şöyle beddua etmişti: "Allahım, bunların evlerini ve kabirlerini ateşle doldur! Onlar güneş batana kadar bizim ikindi namazını (Salatu'l-vusta'yı) kılmamıza engel oldular. " Tekrar:

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Hureyre r.a. şöyle demiştir: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem kunut duasında şöyle demiştir: "Allahım, Seleme İbn Hişam'ı, Velid İbnü'l-Velid'i, Ayyaş İbn Ebi Rebia'yı ve kafirlerin zulmü altında ezilen, kurtulmaya çare bulamayan diğer bütün mu'minleri kurtar. Allahım, Mudar kabilesini ezip iyice perişan et, onları yerle bir eyle; onların içinde bulundukları bu yılları Hz. Yusuf zamanındaki kıtlık yıllarına çevir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abdullah İbn Ebi Evfa şöyle demiştir: "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hendek savaşında müşriklere şöyle beddua etmişti: "Ey kitabı indiren, hesabı çok hızlı gören Allahım, çeşitli kabilelerden oluşan şu düşman birliklerini dağıt, onları hezimete uğrat ve sarsıp perişan et!" Tekrar:

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abdullah İbn Mes'ud r.a. anlatıyor: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Kabe'nin gölgesinde namaz kılıyordu. Bu sırada Ebu Cehil ve Kureyş kabilesinden bazı kimseler Mekke'nin bir yerinde bir devenin kesildiğinden bahsediyorlardı. Bu devenin işkembesini getirmesi için birilerini gönderdiler. Onlar da işkembeyi getirip Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in üzerine bıraktılar. Hz. Fatıma geldi ve işkembeyi kaldırıp attı. Bunun üzerine Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle dedi: "Allahım, Kureyş'i sana havale ediyorum. Allahım, Kureyş'i sana havale ediyorum. Allahım, Kureyş'i sana havale ediyorum. Özellikle de Ebu Cehil İbn Hişam'ı, Ukbe İbn Rebia'yı, Şeybe İbn Rebia'yı, Velid İbn Utbe'yi, Ubeyy İbn Halef'i ve Ukbe İbn Ebi Muayt'ı... " Ben bunların hepsini gördüm; Bedir kuyularında leşleri doluydu." Ravilerden Ebu İshak şöyle demiştir: "Ben yedinci kişinin ismini unuttum." Yusuf İbn Ebi İshak, Ebu İshak'tan naklen şöyle demiştir: "Ümeyye İbn Halef." Şu'be ise: "Ümeyye veya Übeyy" demiştir. Ancak doğrusu Ümeyye'dir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Aişe r.anha anlatıyor: Bir defasında Yahudiler Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e gelerek: "Es-Samu Aleyke (= Ölüm senin üzerine olsun)!" dediler. Ben bunu duyunca onlara la'net okumaya başladım. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bana: "Ne oldu, niye böyle la'net okuyorsun?" deyince ben: "Sen onların ne dediklerini duymadın herhalde!?" dedim. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem da: "Sen de benim dediğimi duymadın galiba. Ben de onlara: "ve alekum (= Sizin üzerinize de)" dedim." Tekrar:

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abdullah İbn Abbas r.a.'ın naklettiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Kayser'e şöyle yazmıştır: "Eğer yüz çevirirsen, senin halkın olan çiftçilerin tamamının (Erisilerin) günahını da yüklenmiş olursun

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Hureyre r.a. anlatıyor: Devs kabilesinden Tufey! İbn Amr ile arkadaşları Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e gelerek: "Ey Allah'ın Resulü, Devs kabilesi iyice azgınlaştı; isyankar bir tutum içindeler ve İslam'ı kabul etmeye yanaşmıyorlar! Onlara beddua etsenize!" dediler. Bunun üzerine orada bulunanlar: "Devs'in işi pek yaman, artık kurtuluşları yok; helak olacaklar!" dediler. Fakat Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle dua etti: "Allahım, Devs kabilesini hidayete erdir. Allahım, onları Müslümanlar olarak bize getir!" Tekrar:

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes ibn Malik r.a. şöyle demiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Bizans'a mektup yazmak istediği zaman Bizanslıların mühürlü olmayan mektupları okumadıkları ve bunlara önem vermedikleri söylendi. Bunun üzerine Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem gümüş bir yüzük yaptırıp bunu mühür olarak kullanmaya başladı. O gümüş yüzüğün beyazlığı hala gözlerimin önünde. Bu yüzüğün üzerine محمد رسول الMuhammed Allah'ın Resulü'dür ibaresi yazılmıştı

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abdullah İbn Abbas r.a.'dan nakledilmiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Kisra'ya mektup göndermek maksadıyla birisini görevlendirmişti. Elçi bu mektubu Bahreyn kralına' götürecek, Bahreyn kralı da Kisra'ya ulaştıracaktı. Kisra ise mektubu alıp okuyunca yırtıp atmıştı." Ravi şöyle demiştir: Sanırım Said İbnü'l-Müseyyeb şöyle demişti: "Bunun üzerine Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem onların paramparça olup dağılmaları, yerle bir olmaları için dua etti

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abdullah İbn Abbas r.a. anlatıyor: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Kayser'e bir mektup yazarak onu İslam'ı kabul etmeye çağırdı. Bu mektubu Dihyetü'l-Kelbi ile gönderdi ve ona şu talimatı verdi: Mektubu Busra kralına vereceksin ve o da Kayser'e ulaştıracak. Kayser İran ordusuna karşı zafer kazanınca Allah'ın kendisine verdiği bu zaferi kutlamak (şükür) amacıyla Hıms'tan İliya'ya (Kudüs) doğru yürüdü. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in mektubu Kayser'e ulaştırıldı. Kayser de mektubu okuduktan sonra yanındakilere şu emri verdi: Bize onun kabilesinden birisini bulun getirin ve araştıralım bakalım bu Allah'ın elçisi kimmiş?" [-2941-] Abdullah b. Abbas'tan rivayet edildiğine göre Ebu Süfyan şunları söylemiştir: "Hz. Nebi'in Kureyş kafirleri ile (Hudeybiye) antlaşmasını imzaladığı süre içinde Şam'a ticaret için giden bir Kureyş kervanında bulunuyordum. Kayser'in adamları bizi Şam'da buldular. Beni ve arkadaşlarımı alıp götürdüler. Bu şekilde İliya'ya (Kudüs) vardık ve Kayser'in huzuruna çıktık. Kayser'in başında bir taç vardı ve kraliyet makamında duruyordu. Yanında RumIarın ileri gelenleri de vardı. Kayser tercümanına şöyle dedi: Sor bakalım, Nebiyim diyen bu adama içlerinden hangisi soy olarak daha yakınmış? Bu soruya: O'na soy olarak en yakın benim, diye cevap verdim. Bana aranızdaki akrabalık ilişkisinin derecesi nedir diye sordu. Ben de amcamın oğlu olduğunu söyledim. O zaman aramızda benden başka Abdümenaf oğullarından birisi de yoktu. Kayser beni kasdederek onu bana yaklaştırın dedi. Daha sonra da arkadaşlarımın arkamda dizilmelerini emretti. Ardından tercümanına dönüp bu adamın arkadaşlarına de ki: Ben Nebilik iddiasında bulunan zat hakkında bu adama bazı şeyler soracağım. Bana yalan söylerse onu yalanlasınlar ve müdahale etsinler. Ebu Süfyan dedi ki: Vallahi arkadaşlarım yalan söylediğimi etrafta yayarlar diye utanmasaydım o gün bana soru sorulduğu zaman onun (Nebiin) hakkında yalan söylerdim. Fakat yalan söylediğimi etrafa yayarlar diye utandığım için her soruya doğru cevap verdim. Tercümanın aracılık yaptığı bu görüşmede Kayser ile aramızda şu konuşma gerçekleşti: Bu adamın soyu nasıldır, soyunu nasıl bilirsiniz? O gerçekten de çok asil bir soya sahiptir. İçinizden daha önce Nebilik iddiasında bulunan kimse var mıydı? Hayır, yoktu. Kendisinin Nebi olduğunu söylemeden önce onu yalan ile itham ettiğiniz olmuş mudur? Hayır, böyle bir itham olmadı. Ataları arasında hiçbir melik (kral) var mıdır? Hayır. Ona uyanlar, halkın önde gelenleri mi, yoksa güçsüz ve zayıf kimseler mi? Ona uyanlar güçsüzler ve zayıf kimselerdir. Ona uyanların sayısı gün geçtikçe artıyor mu yoksa azalıyor mu? Her geçen gün sayıları artıyor. Onun dinine girdikten sonra beğenmeyerek dininden dönenler var mıdır? Yoktur. Hiç anlaşmalarını bozar mı? Hayır bozmaz. Ancak biz şimdi onunla bir süreliğine ateşkes yaptık. Bu süre içinde ne yapacağını bilmiyoruz fakat anlaşmasına sadık kalmayacağından endişeleniyoruz. (Ebu Süfyan sözün burasında şöyle demiştir:) Nebi'i kötülemek adına araya katacak bundan başka bir söz bulamadım. Onunla hiç savaş yaptınız mı veya hiç O sizinle savaştı mı? Evet savaştık. Bu savaşlar nasıl sonuçlanıyor? Karşılıklıdır, bazen o yener, bazen de biz yeneriz. Size neyi emrediyor? Bize; Yalnızca Allah'a kulluk edin, hiçbir şeyi O'na ortak koşmayın. Atalarınızın inanıp söyledikleri şeyleri terk edin, diyor. Namazı, doğruluğu, iffeti, sözümüzde durmayı, emanete ihanet etmemeyi ve akraba ile ilişkiyi sıkı tutmayı emrediyor. Bunun üzerine Herakleios tercümanına dedi ki: Ona söyle: Soyunu sordum, içinizde yüksek bir soya sahip olduğunu söyledin. Nebiler de zaten böyle toplumlarının içindeki en asil soylardan gönderilirler. Aranızda daha önce Nebilik iddiasında bulunan olup olmadığını sordum, olmadığını söyledin. Daha önce böyle birisi olsaydı, bu adam da kendisinden önce dile getirilen bir iddiaya uyup giden bir kimsedir derdim. Nebilik iddia etmeden önce onun yalan söylediğini duydunuz mu diye sordum, duymadığınızı söyledin. Ben ise biliyorum ki önceden halka yalan söylememiş bir kimse sonradan Allah'a yalan söylemeye cüret etmez. Ataları içinde hiçbir hükümdar / kral gelip geçti mi diye sordum, gelmediğini söyledin. Ataları arasında bir hükümdar gelmiş olsaydı, bu da babasının krallığını geri almaya çalışıyor, derdim .. O’na tabi olanlar önde gelenler midir, zayıflar mıdır, diye sordum. Zayıfların ona bağlandığını söyledin. Nebilerin bağlıları da zaten zayıf kimselerdir. O’na uyanlar artıyor mu azalıyor mu diye sordum, arttığını söyledin. İman işi de böyledir; tamamlanıncaya kadar hep artarak gider. O’nun dinine girenlerden, bu dini beğenmeyerek dönenlerin olup olmadığını sordum, yoktur dedin. İman da zaten böyledir; imanın tadı ve neşesi kalplere yerleşince artık onun beğenilmemesi mümkün değildir. Hiç anlaşmalarını bozar mı diye sordum, bozmadığını söyledin.Nebiler de böyledir, anlaşmalarını bozmazlar. O’nunla aranızda savaş olup olmadığını sordum, onunla savaştığınızı söyledin ve ekledin: Savaşları kimi zaman biz kazanırız kimi zaman da o. İşte Nebilerin durumu da böyledir. Onlar zaman zaman ağır imtihanlardan geçerler fakat sonuçta başarılı olanlar ve zafer elde edenler onlardır. Size ne emrediyor diye sordum. Yalnız Allah'a kulluk edip, ona hiçbir şeyi ortak koşmamayı emrettiğini, atalarınızın taptığı putlara kulluğu yasakladığını, namazı, doğruluğu, iffeti, sözde durmayı ve emanete ihanet etmemeyi emrettiğini söyledin. İşte bunlar benim öteden beri çıkacağını bildiğim Nebiin özellikleridir. Ancak onun sizin içinizden olacağını tahmin etmezdim. Senin bu söylediklerin doğruysa şu ayaklarımın bastığı yerlere yakında O zat sahip olacaktır. Onun yanına varabileceğimi bilsem, onunla buluşmak için her türlü zahmete katlanırdım. Yanında olsaydım ayaklarını yıkardım! Ondan sonra Herakleios, Dıhye'nin elçiliği ile Busra emirine gönderilen (ve onun tarafından Kayser'e ulaştırılan) Nebi'in mektubunu istedi. Getiren adam onu Herakleios'a verdi, o da okudu. Mektupta şunlar yazılmıştı: Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla. Allah'ın kulu ve resulü Muhammed'den, Rumların büyüğü Herakleios'a. Selam hidayete tabi olanlara olsun. Seni İslam'a davet ediyorum. İslam'a gir ki selamete eresin! Müslüman ol ki Allah mükafatını iki kat versin. Eğer kabul etmezsen (senin halkın olan) çiftçilerin günahı senin boynunadır. "Ey kitap ehli! Bizimle sizin aranızda ortak bir kelimeye gelin: Allah'tan başkasına tapmayalım. O'na hiçbir şeyi ortak koşmayalım. Allah'ı bırakıp da birbirimizi Rab edinmeyelim. Eğer yüz çevirirlerse deyiniz ki: Şahit olun, biz muhakkak Müslümanlarız. "[Al-i İmran 64] (Ebu Süfyan dedi ki:) Herakleios sözünü söyledikten ve mektubu bitirdikten sonra yanında bulunan ileri gelenlerin sesleri yükseldi, homurdanmalar başladı. Onların ne söylediklerini anlayamadım. Bu kargaşa içinde bizim dışarı çıkarılmamız emredildi ve biz de görevliler tarafından çıkarıldık. Dışarı çıkıp arkadaşlarımla yalnız kalınca onlara dedim ki: Ebu Kebşe'nin oğlunun işi gerçekten büyüyor. Baksana bu Rumların kralı bile ondan korkuyor. Ben de Allah İslam'ı kalbime yerleştirinceye kadar hoşuma gitmese de Allah'in Resulü'nün bu davasında galip olacağına kesin olarak inanmaya devam ettim

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Sehl İbn Sa'd r.a. anlatıyor: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in Hayber savaşında şöyle dediğini duydum: "Ben bu sancağı öyle birisine vereceğim ki, Allah Teala onun elleriyle fethi gerçekleştirecek!" Bunun üzerine herkes sancak kendisine verilecek ümidiyle ayağa kalktı. Sabah olduğunda hala herkeste bu ümit vardı. Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Ali nerede?" diye sordu. Hz. Ali'nin gözünden rahatsız olduğunu söylediler. Fakat Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem onun çağırılmasını emretti. Gelince de mübarek tükürüğünü Hz. Ali'nin gözlerine sürdü. Hz. Ali'nin gözleri o anda iyileşti; sanki hiç hasta olmamış gibiydi. Gözlerindeki rahatsızlık giden Hz. Ali şöyle dedi: "Bu Yahudilerle bizim gibi Müslüman olmalarını sağlayıncaya kadar savaşacağız!" Fakat Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ona şunları söyledi: "Ağır ol bakalım! Önce onlara yakın uygun bir yere karargahını kurarsın ve sonra onları İslam'a davet edersin. Bu sırada İslam'ın onlara farz kıldığı görevleri söylersin. Allah'a yemin ederim ki ey Ali, senin sayende tek bir kimsenin Müslüman olup hidayete ermesi senin için kızıl develere sahip olup bunları sadaka olarak dağıtmaktan daha hayırlıdır. " Tekrar:

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes İbn Malik r.a. şöyle demiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir kabileye savaş açtığı zaman sabah oluncaya kadar saldırıya geçmezdi; sabaha kadar bekler eğer ezan sesi duyarsa geri çekilir, ezan sesi duymazsa sabah olduktan sonra saldırırdl. Biz Hayber'e gece vakti varıp karargah kurmuştuk

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

(Yukarıdaki hadis bir rivayette şöyle gelmiştir) Enes İbn Malik dedi ki: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bizi bir kabileye karşı savaşa çıkardığı zaman

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes İbn Malik r.a. anlatıyor: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hayber'e doğru yola çıktı ve gece vakti oraya vardı. Resul- i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem savaşmak üzere bir kabile üzerine yürüdüğü zaman oraya gece ulaşmışsa sabah oluncaya kadar saldırıya geçmezdL Sabah olunca Yahudiler ellerinde kürekleri ve omuzlarında küfeleri ile dışarı çıktılar. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i karşılarında görünce: "Muhammed ve ordusu!" dediler. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem de şöyle seslendi:.... (Allahu Ekber, artık Hayber'in işi bitti). Biz bir düşman topluluğun yaşadığı yere girdiğimizde kendilerine apaçık uyarılar yapılan (inzar) bu kaumin sabahı ne kötü olur / sabahı aydınlık olmaz

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Hureyre r.a.'in naklettiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "İnsanlar Allah'tan başka ilah yoktur (la ilahe illallah) diyene kadar onlarla savaşmam emredildi. Kim Allah'tan başka ilah yoktur derse meşru bir gerekçe bulunması dışında canını ve malını benden korumuş olur / meşru bir gerekçe bulunmadıkça onun canına ve malına dokunmam. Bundan sonra onun hesabı artık Allah'a kalmıştır." Hz. Ömer ile Abdullah İbn Ömer de bu hadisi Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den nakletmişlerdir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abdurrahman İbn Abdullah İbn Ka'b naklediyor: "Dedem Ka'b İbn Malik r.a.'in Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den geri kalarak Tebuk savaşına katılmadığı zaman şöyle dediğini duydum: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir yere sefer düzenleyeceği zaman asıl maksadını gizlemek için başka bir yere savaş açılacağı izlenimi verirdi." (Abdurrahman İbn Abdullah'ın babası Abdullah İbn Ka'b, gözleri görmez olan dedesi Ka'b İbn Malik'e kılavuzluk ederdi)

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ka'b İbn Malik r.a. şöyle demiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir yere sefer düzenleyeceği zaman asıl maksadını gizlemek için başka bir yere savaş açılacağı izlenimi verirdi. Hatta Tebuk savaşına kavurucu sıcakların olduğu bir zamanda çıkılmıştı. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bu savaşta gerçekten çok uzun ve tehlikeli bir yolculuğa çıkmıştı. Karşılaşacağı düşman ordusunun sayısı ise Müslümanlardan çok fazla idi. Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem asıl maksadını ve gitmek istediği yeri Müslümanlara daha sonra açıklamış ve böylece onların düşmana karşı hazırlıklı olmalarını sağlamıştı

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ka'b İbn Malik r.a. şöyle demiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in Perşembe dışındaki günlerde düşmana karşı sefere çıktığı pek vaki değildir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abdurrahman İbn Kab'ın naklettiğine göre babası Kab İbn Malik r.a. şöyle demiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Tebuk savaşına Perşembe günü çıkmıştı. O Sallallahu Aleyhi ve Sellem böyle seferlere Perşembe günleri çıkmayı severdi

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes İbn Malik r.a. şöyle demiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir defasında Medine'de öğle namazını dört rekat ve daha sonra Zu'l-huleyfe'ye varınce. ikindiyi iki rek'at kıldı. Bundan sonra ashabın hac ve umre'nin her ikisi için yüksek sesle telbiye getirdiklerini duydum

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Hz. Aişe r.anha şöyle demiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile birlikte Zilkade ayının bitmesine beş gün kala yola çıktık. Biz bu yolculuğa hac etmek maksadıyla çıktığımızı düşünüyorduk. Fakat Mekke'ye yaklaşınca Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem yanında hedy (kurban) bulunmayanlara Kabe'yi tavaf edip Safa ile Merve arasında sa'y yaptıktan sonra ihramdan çıkmalarını emretti. Nahr günü bize bir parça sığır eti getirildi. Ben, bu da neyin nesi, diye sorduğumda şöyle dediler: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem eşleri adına bir sığır boğazladı." Hadisin ravilerinden Yahya İbn Said bu hadisi Amra binti Abdurrahman'dan aldığını söyleyerek Kasım İbn Muhammed'e anlatmış, Kasım'ın da kendisine şu cevabı verdiğini söylemiştir: "Allah'a yemin ederim ki, Amra binti Abdurrahman sana bu hadisi olduğu gibi nakletmiş

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abdullah İbn Abbas'ın naklettiğine göre Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem Ramazan ayında yola çıktı ve Mekke'ye yakın bir yer olan el-Ked'e varınca iftar etti

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Hureyre r.a. anlatıyor: Bir defasında Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bizi askeri bir göreve gönderdi ve bize şu talimatı verdi: "Kureyş kabilesinden şu iki adamı yakalarsanız onları ateşte yakın!" Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem bu iki kişinin isimlerini de söylemişti. Daha sonra biz hazırlıklarımızı yapıp vedalaşmak üzere Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanına vardık. Bize şöyle dedi: "Ben daha önce size Kureyş kabilesinden iki kişinin ismini söylemiş ve yakalarsanız ateşte yakmanızı istemiştim. Ateşle azap etmek sadece Allah'a mahsustur. Onları ele geçirecek olursanız öldürün!" Tekrar: 3016 Diğer tahric: Tirmizi Siyer; Dârimî, Siyer Tirmizi: Bu konuda İbn Abbâs, Hamza b. Amr ve Eslemî’den de hadis rivâyet edilmiştir. Tirmizî: Ebu Hüreyre hadisi hasen sahihtir. İlim adamlarının görüşü de bu hadise göredir. Muhammed b. İshâk bu hadisin senedine Süleyman b. Yesâr ile Ebû Hüreyre arasına bir kimse daha ilave etmiştir. Pek çok kimse Leys’in rivâyeti gibi rivâyet etmektedir. Fakat leys b. Sâd’ın rivâyeti daha sahih ve güzeldir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abdullah bin Ömer r.a.'den nakledildiğine göre Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "(Allah'a ve Resulü'ne) İsyan emredilmediği sürece dinleyip itaat etmek bir hak ve yükümlülüktür. Fakat isyan emredilmişse emredenleri dinlemek ve onlara itaat etmek yanlıştır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Hureyre r.a. dedi ki: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in: "Bizler en son gelenleriz fakat kıyamet gününde herkesin önünde bulunan ilkler olacağız" buyurduğunu işittim

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Cüveyriye'nin Nafi'den naklettiğine göre Abdullah İbn Ömer r.a. şöyle demiştir: "Hudeybiye barışından sonraki yıl tekrar oraya geldik. Fakat Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bey'at ettiğimiz ve ayette zikredilen ağacın hangi ağaç olduğu konusunda aramızdan iki kişi bile ortak görüş beyan edemedi. Bu bizim için bir rahmetti." Cüveyriye diyor ki: "Ashab ölümüne mi bey'at etmişti diye Nafi'e sorduğumuzda bize şöyle cevap verdi: "Hayır ölümüne değil, sabretmek üzere bey'at ettiler

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abdullah İbn Zeyd ile ilgili olarak şöyle bir rivayet nakledilmiştir: "Harre olayları sırasında birisi Abdullah İbn Zeyd'e gelerek: "Abdullah İbn Hanzala insanlardan ölümüne bey'at alıyor" deyince Abdullah İbn Zeyd şöyle dedi: "Ben Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den sonra başka hiçbir kimseye bu şekilde bey'at etmem!" Tekrar:

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Seleme İbnü'l-Ekva' şöyle demiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e bey'at ettikten sonra bir ağaç gölgesine gitmiştim. İnsanlar geri çekilip ortalık tenhalaşınca Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bana: "Ey Ekva'ın oğlu, bey'at etmeyecekmisin?" diye sordu. Ben: "Ey Allah'ın Resulü, ben az önce bey'at etmiştim zaten!" dedim. Bana: "Olsun, yeniden" dedi. Ben de ikinci kez O Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e bey'at ettim." Bu rivayeti nakleden ravi Yezid İbn Ebi Ubeyd diyor ki: "Seleme İbnü'l-Ekva'a: Ey Ebu Müslim, o zaman ResuI-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e ne üzerine bey'at etmiştiniz diye sordum. Bana şu cevabı verdi: Ölümüne ... " Tekrar:

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes İbn Malik r.a.'in şöyle dediği nakledilmiştir: "Ensar Hendek savaşı için hendekleri kazarken: "Biziz bey'at eden Muhammed'e; Ömür boyu cihad etmek üzere hem ta ebede!" diyorlardı. Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem de onlara şöyle karşılık verdi: "Allahım, yoktur ahiret hayatından başka yaşanası hayat; Allahım, ensara ve muhacirlere ikram et

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Mücaşi' şöyle demiştir: "Kardeşimle birlikte Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e geldik. Ben: "Hicret etmek üzere sana bey'at ediyoruz" dedim. Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Artık hicret bitti !" buyurdu. Ben: "Peki bizden hangi konuda bey'at alacaksınız?" deyince şöyle buyurdu: "İslam ve cihad konusunda ... " Tekrar:

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abdullah İbn Mes'ud r.a.'den nakledilmiştir: "Bir gün bana bir adam geldi ve nasıl cevap vereceğimi bilemediğim bir soru sordu. Sorusu şöyleydi: "Bir adam düşün! Çok iyi bir hazırlık yaparak silahlarını kuşanmış, heyecanlı ve zinde bir şekilde komutanının gözetimi altında savaşa çıkmış. Fakat bu komutan onu asla gücünün yetmeyeceği işlerle yükümlü tutuyor. Sence böyle bir şey yapılabilir mi?" Ben de ona şöyle dedim: "Allah'a yemin ederim ki sana nasıl cevap verebileceğimi bilmiyorum. Fakat biz Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile birlikte iken belki de bize sadece bir defa gücümüzün yetmeyeceğini düşündüğümüz bir sorumluluk yükledi. Allah'a şükür biz bu sorumluluğun üstesinden geldik. Sizler Allah'tan gereği gibi korktuğunuz sürece hayır üzeresiniz demektir. içinize bir şüphe - şek düşerse bilen birisine sorarsınız ve o da sizi tatmin edecek, şüpheden kurtaracak doğru cevabı verir. Fakat şu anda sizin gönlünüzü ferahlatacak, içinizdeki şüpheyi giderecek birisini bulmanız neredeyse imkansız. Kendisinden başka ilah bulunmayan Allah'a yemin ederim ki, şu dünyanın geriye kalanı, duru ve saf olan temiz kısmı içilmiş ve bulanık kısmı kalmış su birikintisine benzer

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ömer İbn Ubeydullah'ın kölesi ve katibi olan Salim Ebu'n-Nadr şöyle demiştir: "Abdullah İbn Ebi Evfa'nın Ömer İbn Ubeydullah'a yazdığı bir mektup gelmişti, onu Ömer'e okudum. Şöyle yazıyordu: Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem düşmanla karşı karşıya geldiği bir savaşta güneş tepe noktasından batıya doğru meyledene kadar beklerdi. [-2966-] Sonra Hz. Nebi ayağa kalkıp ashabı arasında durarak: "Ey insanlar, düşmanla savaşmak için karşı karşıya gelmeyi arzulamayın. Allah'tan hep afiyet isteyin. Fakat savaşmak üzere düşman ile karşı karşıya geldiğinizde kararlı ve dirençli olup sabredin. Şunu iyi bilin ki cennet kılıçların gölgeleri altındadır" buyurdu ve şöyle dua etti: "Ey Kitab'ı indiren, bulutları istediği yöne çeviren ve düşman birliklerini dağıtıp perişan eden Allahım, şu düşmanımızı perişan et / hezimete uğrat, bize onlara karşı yardım eyle / zafer nasip et!':

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Cabir İbn Abdullah r.a. anlatıyor: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile birlikte bir savaşa katılmıştım. Ben yorgunluktan neredeyse hiç kımıldayamayacak duruma gelen devemin üzerinde giderken birden ResuI-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile karşılaştım. Bana: "Devenin nesi var?" diye sordu. Ben: "Hayvancağız, yorgunluktan bitap düştü" dedim. Bunun üzerine Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem devemin arkasına geçip kamçısıyla vurdu ve dua etti. Ondan sonra baktım ki benim devem kervanın önünde ilerliyor. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bana: "Deveni şimdi nasıl buldun bakalım?" diye sorunca ben: "Şahane! Sizin bereketiniz ona işledi" dedim. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Bu deveni bana satar mısın?" dedi. - Bizim bu deveden başka hiçbir devemiz yoktu ve ben Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e olumsuz cevap vermekten çekindim. - Bu yüzden: "Evet" dedim. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Bunu bana sat!" deyince Medine'ye varıncaya kadar sırtına binmek şartıyla devemi Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e satmıştım. Dönüş yolunda yeni evli olduğumu söyleyerek Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den izin istedim ve O s.a.v. bana izin verdi. Herkesten önce Medıne'ye gittim. Orada dayımla karşılaştım. Ona deveyi sattığımı söyleyince başka bir devem olmadığı için bana serzenişte bulundu .. Ben Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den bir an önce Medine'ye varmak için izin istediğimde aramızda şöyle bir konuşma geçmişti: Bakire bir kız ile mi yoksa bir dulla mı evlendin? - Dul bir kadınla evlendim. - Keşke bakire bir kız ile evlenseydin! Birbirinizle sevişir oynaşırdınız. - Ey Allah'ın Resulü, babam şehit olarak vefat etti. Benim de küçük kız kardeşlerim var. Ben de onlar gibi genç ve toy birisiyle evlenmek istemedim. Zira böyle biri kardeşlerimin terbiyesi ve bakımıyla gereği gibi ilgilenemez. İşte hem terbiyeleri hem de bakımlarıyla daha iyi ilgilensin diye dul bir kadınla evlendim. Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem Medıne'ye varınca deveyi O'na götürdüm. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hem devenin ücretini ödedi hem de deveyi bana geri verdi." Muğıre şöyle demiştir: "Bu tür şartlı bir alışveriş yapmakta bize göre herhangi bir sakınca yoktur

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Mücahid bir defasında Abdullah İbn Ömer'e "Ben savaşa çıkıyorum" der. İbn Ömer: "Ben sana malımdan bir miktar yardımda bulunmak isterim!" deyince Mücahid: "Sağolun, Allah'ın lutfu ile bol miktarda imkanım var!" der. Abdullah İbn . Ömer ise ona şu cevabı verir: "Zenginliğin senin olsun! Fakat ben bu hayırlı yolda malımın bir kısmının kullanılmasını çok isterim

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes İbn Malik r.a. anlatıyor: "Bir defasında Medıneliler içlerine korku salan bir gürültü duydular. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Ebu Talha'nın pek de hızlı olmayan atına atlayıp tek başına olayı araştırmaya koştu. Medine halkı da atlarına atlayıp onun arkasından koşuşturmaya başladılar. Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem geri dönünce şöyle buyurdu: "Korkulocak bir durum yok. Sizin bu atınız da adeta fırtına gibi esiyor!" Ebu Talhaının bu atını o günden sonra geçebilen bir at olmadı." 118.KORKUYA SEBEP OLAN OLAYI ARAŞTIRMAK ÜZERE TEK BAŞINA HAREKETE GEÇMEK

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Süfyan şöyle demiştir: Malik İbn Enes'i, Zeyd İbn Eslem'e soru sorarken işittim. Zeyd ona şu cevabı vermişti: Babamın şöyle dediğini işittim: "Hz Ömer dedi ki: Ben Allah yolunda cihadda kullanılması için bir at bağışlamıştım Daha sonra bu atın satıldığını gördüm. Resul-i Ekrem'e Sallallahu Aleyhi ve Sellem giderek: "Bunu satın alayım mı?" dedim. Bana: "Bu atı satın alma! Vermiş olduğur sadakaya geri dönme!" diye cevap verdi

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abdullah İbn Ömer r.a. anlatıyor: Hz. Ömer Allah yolunda cihadda kullanılması için bir at bağışlamıştı. Daha sonra bu atın satılmakta olduğundan haberdar oldu ve onu geri almak istedi. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e atı alıp alamayacağını sordu ve Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ona şu cevabı verdi: "Bu atı satın alma! Vermiş olduğun sadakaya geri dönme

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Hureyre r.a.'in naklettiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Ümmetime zor geleceğine dair endişelerim olmasaydı hiçbir gazadan geri kalmazdım. Fakat bazen cihada gidecek bir binek bulamıyorum bazen de orduya katılan mücahitlere kullanmaları için at temin edemiyorum. Bu yüzden ben cihada gidince onların arkamda kalmaları çok gücüme gidiyor. Allah'a yemin ederim ki ben Allah yolunda savaşıp öldürülmeyi sonra diriltilip tekrar öldürülmeyi ve ardından yine diriltilrneyi can-ı gönülden isterim

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Safvan İbn Ya'la babasının şöyle dediğini nakletmiştir: Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile birlikte Tebuk savaşında bulundum. Bu savaşa malzemelerimi yüklediğim genç bir deve ile katılmıştım. Bu deve benim en çok güvendiğim hayvanım idi. Bu sırada ücret karşılığı bir de adam tutmuştum. Benim tuttuğum adam birisiyle kavga etti ve dövüştüğü kişinin elini ısırdı. Adam da can havliyle elini çekince onun ön kesici dişi söküldü. Sonra Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e gelerek durumu arz etti. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem de kendisine kanının heder olduğunu, herhangi bir diyet alamayacağını söyleyerek şöyle buyurdu: "Ne sandın ya! Devenin otu ağzında çiğneyip ezdiği gibi çiğnemen için adam elini sana mı bırakacaktı

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Sa'lebe İbn Ebu Malik el-Kurazı şöyle demiştir: "Ensar'dan Kays İbn Sa'd hac etmek istedi ve saçını taradı. Kays, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in sancaktarıydı

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Seleme İbnu’l-Ekva' (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Alî (radıyallahü anh) Hayber gazvesinde Peygamber'den geri kalmıştı. Kendisinde bir göz hastalığı vardı. Kendi kendine: Ben Rasûlüllah'tan geriye mi kalırım? Deyip dışarı çıktı ve Peygamber'e yetişti. Sabahında Hayber'in fethinin gerçekleştirildiği gecenin akşamı olunca, Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem): "Müslümanların sancağını yarın elbette bir kişiye vereceğim -yahut: Yarın müslümânların bayrağını muhakkak öyle bir kişi alacak- ki, Allah ve Rasûlü onu sever- yahut şöyle buyurdu: O Allah'ı ve Rasûlü'nü sever- Allah fethi ona müyesser kılacaktır" buyurdu. Alî ile karşı karşıya geldik, Halbuki onu orada ümîd etmiyorduk. Sahâbîler: İşte Alî buradadır, dediler. Rasûlüllah bayrağı Alî'ye verdi, Allah da fethi ona nasîb etti

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Nafi' İbn Cübeyr şöyle demiştir: "Abbas'ın Zübeyr'e "Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem sana işte tam buraya sancağı dikmeni emretmişti" dediğini duydum

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Hureyre r.a. Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in: "Ben cevamiul kelim (yani çok derin anlamlar içeren kısa ifadeler) ile gönderildim ve düşmanın kalbine korku salma özelliği ile desteklendim. Ben bir gün uyurken bana yeryüzü hazinelerinin anahtarları verildi ve elime konuldu" buyurduğunu nakletmiş ve ardından şöyle demiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şimdi aramızda yok ve sizler şu anda işte bu hazineleri çıkarıyorsunuz. " Tekrar: 6998, 7013, 7273 Bu hadisin ayrıntılı açıklaması için bkz. Kitabü't-ta'bır, Bab

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

İbn Abbas r.a.'ın Ebu Süfyan'dan naklettiğine göre Bizans İmparatoru Herakleios Kudüs'te iken Ebu Süfyan'ı ve arkadaşlarını yanına getirtmişti. Ebu Süfyan'ın söylediğine göre: "Herakleios daha sonra Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in gönderdiği mektubu okudu ve mektubu bitirdikten sonra yanında bulunan ileri gelenlerin sesleri yükseldi, homurdanmalar başladı. Onların ne söylediklerini anlayamadım. Bu kargaşa içinde biz dışarı çıkarıldık. Dışarı çıkıp arkadaşlarımla yalnız kalınca onlara dedim ki: Ebu Kebşe'nin oğlunun işi gerçekten büyüyor. Baksana bu Rumların kralı bile ondan korkuyor

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Esma binti Ebi Bekir r.anha anlatıyor: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Medine'ye hicret niyetiyle hazırlıklara başlayınca Ebu Bekir'in evinde Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem için azık hazırladım. Fakat hazırladığım azık çıkını ile su matarasının ağzını bağlayacak bir şey bulamadım. Bunun üzerine Ebu Bekir'e: "Allah'a yemin ederim ki, bunların ağzını bağlayacak bir şey bulamıyorum. Sadece kuşağım var" dedim. Bana: "Kuşağını iki parçaya böl, birisiyle azık çıkınını diğeriyle de mataranın ağzını bağla!'" dedi. Ben de onun söylediği gibi yaptım. İşte bu yüzden bana (İki kuşak sahibi anlamına gelen) Zatu'n-nitakeyn adını verdiler." Tekrar:

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Câbir ibn Abdillah (radıyallahü anh): Bizler Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında(Mekke'de kestiğimiz) kurbanlıkların etlerini Medine'ye gidinceye kadar azık edinir idik, demiştir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Büşeyr İbn Yesar'ın naklettiğine göre Süveyd İbnü'n-Nu'man ona şu olayı anlatmıştır: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile birlikte Hayber savaşında bulundum. Hayber yakınlarında Sahba denen yere geldiğimizde mola verip ikindi namazını kıldık. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem yemek getirilmesini istedi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e sadece sevik getirildi. Biz de onu yemeye başladık. Yemeğimizi bitirip suyumuzu içtikten sonra Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem kalktı ve suyla ağzını çalkaladı. Biz de ağzımızı çalkaladık ve sonra namazımızı kıldık

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Seleme Radiyallahu anh anlatıyor: "İnsanların azıkları iyice azalmıştı ve çok büyük bir sıkıntı içerisindeydiler. Bu yüzden Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e gelip develerini boğazlamak için izin istediler. Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem de onlara izin verdi. Hz. Ömer yolda onlarla karşılaşıp olan biteni öğrenince: "Peki develerinizi kestikten sonra nasıl hayatta kalacaksınız?" dedi ve Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanına giderek: "Ey Allah 'ın Resulü, peki bu insanlar develerini kestikten sonra nasıl hayatta kalacaklar?!" diye endişesini dile getirdi. Bunun üzerine Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Öyleyse halka seslen ve azıklarından geriye ne kaldıysa getirsinler!" buyurdu. Azıklar getirilince Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem dua etti ve Allah'tan bereket diledi. Sonra da herkesin kaplarını alıp gelmesini istedi. Orada bulunanlar avuç avuç kaplarını doldurdular. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Şehadet ederim ki, ALLAH'TAN başka İLAH yoktur ve ben ALLAH'ın Resulüyüm

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Cabir İbn Abdullah Radiyallahu anh anlatıyor: "Biz üç yüz kişilik bir birlik halinde sefere çıktık. Her birimiz azığını omuzunda taşıyordu. Bir süre sonra azığımız tükenmeye başladı. Hatta bu yüzden her gün tek bir hurma tanesi yiyerek idare etmek zorunda kaldık. Askerlerden birisi şöyle demişti: "Ey Ebu Abdullah, küçücük bir hurma tanesi kocaman bir adama ne eder ki?!" Cabir İbn Abdullah da ona: "Ne yapalım!? Azığımızın tükendiğine biz de üzülüyoruz ve bu durum bizi de etkiliyor" diye cevap verdi. Bu şekilde deniz kenarına kadar geldik. Orada sahile vurmuş büyük bir balık gördük ve bu balıktan on sekiz gün boyunca yedik." باب: إرداف المرأة خلف أخيها. 125. KADININ ERKEK KARDEŞİNİN TERKİSİNE BİNMESİ

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Hz. Aişe Radiyallahu anha'dan nakledilmiştir: "Aişe r.anha Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e: "Ey Allah'ın Resulü, ashabın hem hac hem de umre sevabı aldılar. Halbuki ben sadece hac görevini yapabildim ve umre sevabından mahrum kaldım!" diyerek yakındı. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem de ona: "Haydi git Abdurrahman seni terkisine alıp umre yapmaya götürsün" dedi ve Abdurrahman'a Hz. Aişe'yi Ten'ım'e götürmesini emretti. Hz. Aişe Ten'ım'e giderek oradan itibaren umreye niyetlendi. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem de Hz. Aişe'yi Mekke'nin yukarılarında gelinceye kadar bekledi

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abdurrahman İbn Ebu Bekir şöyle demiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bana Aişe'yi terkime alarak Ten'im'e götürmemi ve oradan itibaren Aişe'ye umre yaptırmamı emretti

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes radiyallahu anh anlatıyor: "Ben Ebu Talha'nın terkisine binmiştim. Onlar hep bir ağızdan: "hac ve umre için" diye yüksek sesle bağırıyorlardı." باب: الردف على الحمار. 127. MERKEPLE YOLCULUK YAPAN BİRİSİNİN TERKİSİNE BİNMEK

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Usame İbn Zeyd r.a.'in naklettiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir merkeple yolculuk yapıyordu. Merkebin semerinin üzerinde kadife bir örtü vardı ve Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bu yolculuğu sırasında Usame'yi terkisine aldı. Tekrar:

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abdullah bin Ömer r.a.'den nakledilmiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Mekke'nin fethedildiği gün terkisinde Usame ile Mekke'nin yukarılarından bineği ile bize doğru geldi. Yanında Bilal ve Kabe'nin anahtarlarını elinde tutan Osman İbn Talha da vardı. Bu şekilde mescide yaklaştı ve bineğini çökertti. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Osman'a Kabe'nin anahtarlarını getirmesini emretti ve anahtarları alıp kapıyı açarak içeriye girdi. Usame, Bilal ve Osman yine O'nunla (s.a.v.) birlikte idi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem orada uzunca bir süre kaldı. Sonra dışarı Çıktı. İnsanlar O'nun (s.a.v.) çıktığını görünce hemen O'na (Sallallahu aleyhi ve Sellem) doğru koşturmaya başladılar. Bu sırada içeriye giren ilk kişi Abdullah bin Ömer oldu. Kapının arkasında ayakta duran Bilal'i görünce ona Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in nerede namaz kıldığını sordu. Bilal de ona Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in namaz kıldığı yeri gösterdi." Abdullah bin Ömer şöyle demiştir: "Bilal'e Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in kaç rekat namaz kıldığını sormayı unuttum." باب: من أخذ بالركاب ونحوه. 128. BAŞKALARINA BİNEĞE BİNMESİNDE YARDıMCI OLMAK İÇİN BİNEĞİN ÜZENGİSİNİ, YULARINI VE DİĞER KOŞU TAKIMLARINı TUTMAK

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Hureyre r.a.'in naklettiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Bir kimsenin parmaklarındaki boğumların her birinin, üzerine güneşin doğduğu her gün için sadakası vardır. İki kişinin arasını bulup aralarında adaletle karar vermek bir sadakadır. Bir kimsenin hayvanına binmesine veya eşyalarını yüklemesine yardımcı olmak sadakadır. Güzel söz sadakadır, namaz kılmak üzere giderken atılan her adım sadakadır ve yol üzerindeki bir engeli kaldırmak sadakadır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abdullah İbn Ömer r.a.'in naklettiğine göre ResuI-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem düşman topraklarına yolculuk yapıldığı zaman Kur'an'ın götürülmesini yasaklamıştır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes İbn Malik r.a. anlatıyor: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem sabaha karşı Hayber'e vardı. Yahudiler omuzlarında çalışma aletleri ile dışarı çıktılar. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i karşılarında görünce: "Muhammed ve ordusu! Muhammed ve ordusu!" diye bağrışmaya başladılar ve hemen kaleye sığındılar. Bunun üzerine Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ellerini kaldırarak şöyle seslendi: ....... (Allah en büyüktür, artık Hayber'in işi bitti). Biz bir düşman topluluğun yaşadığı yere girdiğimizde kendilerine (inzar edilen) apaçık uyarılar yapılan kavmin sabahı ne kötü olur / sabahı aydınlık olmaz." Biz bu fethin olduğu gün merkepler kesip pişirdik. Bu sırada ResuI-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem görevlendirdiği birisi şöyle bağırıyordu: "Allah ve Resulü, merkeplerin etlerini yemenizi yasaklıyor!" Bunun üzerine bütün kaplar içindekiyle birlikte yere döküldü

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Musa el-Eş'ari r.a. anlatıyor: "Biz Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile birlikte idik. Yolculuğumuz sırasında bir vadiden geçtiğimizde yüksek sesle La ilahe illallah ve Allahu Ekber diyorduk. Bunun üzerine ResuI-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Kendinize acıyın, zira siz işitmeyen ve sizden uzak bir ilaha yalvarmıyorsunuz. O sizinle beraberdir. O her şeyi işitendir, size çok yakındır. O'nun ismi pek yücedir, şanı çok üstündür. " Tekrar: 4205, 6384, 6409, 6610, 7386. Diğer tahric: Tirmizi Daavat; Müslim, Zikir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Cabir İbn Abdullah şöyle demiştir: "Biz yüksek bir yere çıktığımız zaman tekbir getirir, bir vadiye indiğimizde ise tesbıh (sübhanallah) söylerdik." باب: التكبير إذا علا شرفا. 133. YÜKSEK BİR YERE ÇIKINCA TEKBİR GETİRMEK

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Cabir İbn Abdullah şöyle demiştir: "Biz yüksek bir yere çıktığımız zaman tekbir getirir, indiğimizde ise tesbih lafzını (sübhanallah) söylerdik

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abdullah İbn Ömer r.a. şöyle demiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem hac, umre veya savaştan dönerken bir tepeye veya yüksek bir araziye çıktığı zaman üç defa tekbir getirir ve ardından şöyle buyururdu: "Allah'tan başka ilah yoktur. O'nun asla bir ortağı / şeriki de yoktur. Mülk O'na aittir, hamd O'na mahsustur. O'nun her şeye gücü yeter. Bizler Rabbimize dönenleriz, bizler O'na tevbe edenleriz, bizler O'nun kullarıyız, bizler O'na secde ve hamd edenleriz. Allah va'dini yerine getirdi; bize karşı savaşa kalkışan toplulukları tek başına hezimete uğrattı. " Hadisin ravilerinden Salih İbn Keysan şöyle demiştir: "Salim İbn Abdullah'a Abdullah İbn Ömer hadisi naklederken ......... (Allah dilerse) dedi mi? diye sordum. "Hayır böyle bir şey söylemedi" diyerek cevap verdi

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Bürde'den naklediimlştir: Ebu Bürde ve Yezid İbn Ebi Kebşe birlikte yolculuk ediyordu. Yezid bu sırada oruçlu idi. Ebu Bürde ona şöyle dedi: "Ben Ebu Musa'dan defalarca duydum; Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle buyurduğunu söylemişti: "Kul hastalandığında veya yolculuğa çıktığında sağlıklı iken veya yolculuğa çıkmadan önce yapmış olduğu amellerin sevabını aynen alır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Cabir İbn Abdullah r.a.'ın şöyle dediği nakledilmiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hendek savaşı sırasında düşman birlikleri hakkında bilgi toplamak üzere birisini görevlendirmek istediğini söyleyince Zübeyr İbnü'I-Awam bu görevi üstlenmek istedi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bu görev için üç defa çağrı yaptı ve üçünde de Zübeyr bu işi üstlendi. Bunun üzerine Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Her Nebiin bir havarisi vardır. Benim havarim de Zübeyr İbnü'l-Avvam'dır

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abdullah İbn Ömer r.a.'in naklettiğine göre ResuluIlah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Eğer insanlar tek başına yolculuk yapmanın durumunu benim bildiğim kadar bilselerdi geceleri asla tek başlarına yolculuk yapmazlardı

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Usame İbn Zeyd'e Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in veda haccı yolculuğu sırasında nasıl hareket ettiğini sordular. O da şöyle cevap verdi: "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bu yolculuğu sırasında biraz seri hareket ediyordu. Fakat düz ve açık bir alan bulduğunda iyice hızlanıyordu / bineğini dört nala sürüyordu

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Zeyd İbn Eslem babasının şöyle dediğini nakletmiştir: "Mekke yolunda Abdullah İbn Ömer r.a. ile birlikte idim. Bu sırada kendisine hanımı Safiyye bnt Ebu Ubeyd'in ağır hasta olduğu haberi ulaştı. Bunun üzerine hızını artırdı ve şafak kayboluncaya kadar bu şekilde yola devam etti. Sonra bineğinden indi ve akşam ile yatsı namazlarını cem' ederek birlikte kıldı. Namazdan sonra da şöyle dedi: "Yolculuk sırasında acelesi olduğu zaman Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in tıpkı bu şekilde namaz kıldığını gördüm; akşam namazını geciktirir ve yatsı namazı ile birlikte kılardı

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Hureyre r.a.'den nakledildiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Yolculuk çok çilelidir, adeta azaptan bir parçadır. Sizden biri yolculuk yaptığında ne doğru dürüst uyuyabilir ne de yeyip içebilir. Bu bakımdan içinizden biri yolculuğa çıktığında işini bitirir bitirmez ailesinin yanına dönsün

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abdullah İbn Ömer r.a. anlatıyor: "Hz. Ömer Allah yolunda cihadda kullanılması için bir at bağışlamıştı. Daha sonra bu atın satılmakta olduğundan haberdar oldu ve onu geri almak istedi. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e at'ı alıp alamayacağını sordu ve Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ona şu cevabı verdi: "Bu at'ı satın alma! Vermiş olduğun sadakaya geri dönme

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Hz. Ömer r.a. şöyle demiştir: "Ben Allah yolunda cihadda kullanılması için bir at bağışlamıştım. Daha sonra bu atı elinde bulunduran kişinin onu sattığından haberdar oldum ve bağışladığım atı geri satın almak istedim. Ben adamın atı ucuz bir fiyata sattığını anladım. Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e giderek at'ı geri alıp alamayacağımı sordum. Bana şöyle dedi: "Bu atı bir dirheme de satlIsa geri alma! Çünkü verdiği sadakaya geri dönen bir kimse kusmuğunu tekrar yiyen köpeğe benzer

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abdullah İbn Amr r.a.'ın şöyle dediği nakledilmiştir: "Birisi ResuI-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e gelerek cihada katılmak üzere izin istedi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ona anne ve babasının hayatta olup olmadıklarını sordu. Adam hayatta olduklarını söyleyince Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Öyleyse sen onların uğrunda cihad et!" Diğer tahric: Nesâî, Cihâd; Tirmizî, Cihâd

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abbad İbn Temim, Ebu Beşir'in kendisine şunu anlattığını nakletmiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile birlikte bir yolculukta bulunmuştum. - Ravilerden Abdullah İbn Ebi Bekir şöyle demiştir: Sanırım Abbad İbn Temim; "İnsanlar gece uykuya dalmıştı" demişti. - Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir elçi göndererek şu talimatı verdi: "Develerden hiçbirinin boynunda yay kirişinden yapılmış tasma bırakmayın! Veya develerin boynunda kesilmedik tek bir tasma bile kalmasın

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abdullah İbn Abbas dedi ki: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurduğunu işittim: "Bir kimse hanımından asla ayrı kalmasın ve bir kadın da yanında kendisiyle evlenmesi haram olan bir yakını bulunmadan yolculuğa çıkmasın!" Bunun üzerine birisi kalkıp: "Ey Allah'ın Resulü, ben şu ve şu savaşlara katılmak üzere adımı yazdırdım ve hanımım da hac için yola çıktı" dedi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem de ona: "Hemen git ve eşinle birlikte hac vazifesini yerine getir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Hz. Ali anlatıyor: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, beni, Zübeyr'i ve Mikdad İbnü'l-Esved'i görevlendirerek şu talimatı verdi: "Derhal yola çıkın! Tarif ettiğim yönde ilerleyeceksiniz ve bir bahçeye varacaksınız. Orada bir kadın bulacaksınız. Bu kadının yanında bir mektup var. O mektubu ondan alın!" Biz de hemen yola koyulduk ve atlarımızı dört nala sürdük. Bize tarif edildiği gibi o bahçeye ulaştık ve kadını gördük. Kadına mektubu hemen bize vermesini söyledik. Kadın önce inkar etti ve: "Bende mektup falan yok!" dedi. Biz de onu tehdit ederek: "Ya mektubu verirsin ya da (aramak için) üstünü başını açarız" dedik. Bunun üzerine kadın mektubu saçlarının arasından çıkarıp bize verdi. Biz de mektubu Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e getirdik. Bu mektubu Hatib İbn Ebi Belte'a Mekke'li müşriklere yazmış ve Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in planladığı bazı eylemler hakkında bilgiler vermişti. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hatib'i çağırtıp ona: "Ey Hatib, bu da neyin nesil?" diye çıkıştı. Hatib şöyle cevap verdi: "Ey Allah'ın Resulü, benim durumumu araştırmadan acele ile hemen karar verme! Ben Kureyş kabilesine mensup birisi değilim, onlara sonradan katılan bir insanım. Fakat senin yanındaki bu muhacirlerin her birinin Mekke'de bulunan Kureyşlilerle akrabalık bağları vardır. Bu sayede hem ailelerini hem de mallarını koruyorlar. Ben de Kureyş ile böyle bir akrabalık bağım bulunmadığı için orada bulunan ailemi korumalarını sağlamak üzere bir destek bulmayı istedim. Ben asla küfre sapmadım, dinimden dönmedim ve Müslüman olduktan sonra kesinlikle küfre rıza göstermiş de değilim." Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Hdtib size doğruyu söyledi" buyurdu. Hz. Ömer ise iyice hiddetlendi ve: "Ey Allah'ın Resulü, müsaade edin şu münafığın boynunu vurayım!" dedi. Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem de şöyle buyurdu: "Fakat o, Bedir savaşına katılmış biri. Hem ne biliyorsun, belki de Allah Tedld Bedir ehlinin / Bedir savaşına katılanlann her haline bakmış ve şöyle buyurmuştur: Dilediğinizi yapın, ben sizleri bağışladım

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Cabir İbn Abdullah r.a.'ın şöyle dediği nakledilmiştir: "Bedir savaşı kazanıldıktan sonra müşrik esirler getirildi. Esirler arasında Abbas İbn Abdulmuttali de vardı ve üzerinde elbise yoktu. Bunun üzerine Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem onun için bir gömlek bulunmasını istedi. Bir süre araştırıldıktan sonra AbduIlah İbn Ubeyy'in gömleğinin ona uyduğunu gördüler. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem de Abdullah İbn Ubeyy'in gömleğini Abbas'a giydirdi. İşte Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem bu yüzden Abdullah İbn Ubeyy öldüğü zaman kendi gömleğini çıkarıp ona giydirmiştir. " Süfyan İbn Uyeyne Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bu tutumu hakkında şu açıklamayı yapmıştır: "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem İbn Ubeyy'in bu iyiliğini karşılıksız bırakmamış ve ölümünden sonra da olsa kendisini ödüllendirmek istemiştir. " (Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)’in İbn Ubeyy'e gömleğini giydirmesine dair açıklama için bkz. Kitabü'l-cenaiz, Bab

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Sehl İbn Sa'd r.a. anlatıyor: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in Hayber savaşında şöyle dediğini duydum: "Ben bu sancağı yarın öyle birisine vereceğim ki, Allah onun elleriyle fethi gerçekleştirecek! Sancağı vereceğim kişi Allah'ı ve Resulü'nü sever, Allah ve Resulü de onu ... " Bunun üzerine herkes sancak kime verilecek acaba düşüncesiyle geceyi geçirdi. Sabah olduğunda da herkes sancağın kendisine verileceğini ümit ediyordu. Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Ali nerede?" diye sordu. Hz. Ali'nin gözünden rahatsız olduğunu söylediler. Fakat Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem onun çağırılmasını emretti. Gelince de mübarek tükürüğünü Hz. Ali'nin gözlerine sürdü ve dua etti. Hz. Ali'nin gözleri o anda iyileşti; sanki hiç hasta olmamış gibiydi. Bunun üzerine Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem sancağı ona teslim etti. Gözlerindeki rahatsızlığı giden Hz. Ali şöyle dedi: "Bu Yahudilerle bizim gibi Müslüman olmalarını sağlayıncaya kadar savaşacağız!" Fakat Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ona şunları söyledi: "Ağır ol bakalım! Önce onlara yakın uygun bir yere karargahını kurarsın ve sonra onları İslam'a davet edersin. Bu sırada İslam'ın onlara farz kıldığı görevleri, onları neyle yükümlü kıldığını söylersin. Allah'a yemin ederim ki ey Ali, senin sayende tek bir kimsenin Müslüman olup hidayete ermesi, senin için kızıl develere sahip olmaktan daha hayırlıdır." (Ayrıntılı açıklama için bkz. Kitabü'l-meğazi, Bab)

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Hureyre r.a.'in naklettiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Allah Teala zincirlere vurulmuş bir şekilde cennete giren kimselere şaşar. " Tekrar:

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Bürde şöyle demiştir: "Babamdan (Ebu Musa el-Eş'ari'den) Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle buyurduğunu işittim: "Şu üç kişinin sevabı iki defa verilir: 1. Bir kimsenin cariyesi vardır. Cariyesine öğretilmesi gerekenleri en güzel şekilde öğretmiş ve ahlakı eğitimini de en iyi tarzda vererek yetiştirmiştir. Sonra da bilgi, edep ve ahlak öğrettiği bu cariyeyi azat ederek kendisiyle evlenmiştir. Bu kişi iki defa sevap alır. 2. Ehl-i kitaptan olan birisi iman edince iki defa ecir alır. Bu kişi zaten daha önce mümindir ve son Nebie de iman etmiştir. 3. Allahım hakkı olan görevleri gereği gibi yerine getiren ve efendisine karşı olan sorumluluklarını aksatmayan köle de iki defa sevap alır." Hadisin ravilerinden Şa'bi bu hadisi kendisinden alan Salih İbn Hayy'a şöyle demiştir: "Ben sana bu bilgiyi senden herhangi bir karşılık almaksızın verdim. Ben bundan daha önemsiz bilgileri alabilmek için Medıne'ye gelen birçok insan olduğunu biliyorum

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

İbn Abbas, Sa'b İbn Cessame'nin şöyle dediğini nakletmiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Ebva'ya - veya Veddan'a - uğradığında ben de oradaydım. Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem düşman topraklarında uyumakta olan müşriklere gece baskını yapıldığı takdirde kadınların ve çocukların da ölebileceği söylenince Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Onlar da o müşriklerin bir parçasıdır." Ben Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in: "Allah ve Resulü'nün himayesinden başka bir himaye (koruma altına alma yetkisi) yoktur" dediğini duydum

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

İbn Abbas'ın Sa'b'dan naklettiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Onlar da o müşriklerin bir parçasıdır" buyurmuş Amr İbn Dinar'ın dediği gibi: "Onlar da babalarının bir parçasıdır" dememiştir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abdullah İbn Ömer r.a. şöyle demiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in savaşlarından birisinde bir kadın cesedi görüldü. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem de kadınların ve çocukların öldürülmesinin kabul edilemez olduğunu beyan etti." باب: قتل النساء في الحرب. 148. SAVAŞ SIRASINDA KADINLARIN ÖLDÜRÜLMESİ

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abdullah İbn Ömer r.a. şöyle demiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in savaşlarından birisinde bir kadın cesedi görüldü. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem de kadınların ve çocukların öldürülmesini yasakladı

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Hureyre r.a. anlatıyor: "Bir defasında Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bizi askeri bir göreve gönderdi ve bize şu talimatı verdi: "Şu iki adamı yakalarsanız onları ateşte yakın!" Daha sonra biz hazırlıklarımızı yapıp yola çıkacağımız zaman Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bize şöyle dedi: "Ben daha önce size şu iki kişinin ismini vermiş ve onları yakalarsanız ateşte yakmanızı söylemiştim. Ateşle azap etmek sadece Allah'a mahsustur. Onları ele geçirecek olursanız sadece öldürün

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

İkrime'den nakledilmiştir: Hz. Ali bir grubu yakarak öldürmüştü. Onun yaptıklarından haberdar olan Abdullah İbn Abbas şöyle dedi: "Ben onun yerinde olsaydım asla söz konusu grubu yakmazdım. Çünkü Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Sakın AIlah'a has olan azap ile insanları cezalandırmayın!" buyurmuştur. Ben olsaydım onları öldürürdüm, o kadar. Bu konudaki delilim ise Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in: "Kim dinini değiştirecek olursa onu öldürün!" hadisidir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes İbn Malik (r.a.)'den nakledilmiştir: "Ukl kabilesinden hasta olan Sekiz kişilik bir grup Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanına geldi. Fakat bu grup Medıne'de kalmak istemedi. Gruptakiler Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e: "Ey Allah'ın Resulü, bize bir miktar süt vererek yardımcı olunuz!" diyerek yardım talep ettiler. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem onlara: "Ben sizi ancak küçük bir deve sürüsüne gönderebilirİm!" dedi. Onlar da söz konusu deve sürüsünün bulunduğu yere gittiler. Develerin idrarlarından ve sütlerinden içip sağlıklarına kavuştular. Sonra da develerin çobanını öldürüp sürüyü önlerine katıp götürdüler. Onlar İslam'ı kabul ettikten sonra inkar edip küfre dönmüşlerdi. Bu acı haber imdatla Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e gelince, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem de onları yakalamaları için yola bir birlik çıkardı. Aynı günün içinde adamlar yakalanıp getirildi. Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem bunların ellerini ve ayaklarını. kestirdi. Sonra da gözlerinin kızgın şişle dağlanmasını, gözlerine mil çekilmesini emretti. Bu cezanın ardından adamlar Harre denen yere atıldılar ve ölünceye kadar orada kaldılar; su istedikleri halde kendilerine hiç su verilmedi." Ebu Kılabe şöyle demiştir: "Ukl kabilesinden olan bu sekiz kişi adam öldürme ve hırsızlık suçlarını işlediler. Allah'a ve Resulü’ne karşı savaş açıp yeryüzünde fesad çıkardılar

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Hureyre r.a. şöyle demiştir: "Resulullah’ın (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu işittim: "Nebilerden birisini bir karınca ısırmıştı. Bu Nebi de karıncanın yuvasının yakılmasını emretti. Bunun üzerine Allah ona: "Seni tek bir karınca ısırdı diye Allah'ı tesbih eden bir ümmeti yaktın!" diye vahyetti

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Kays İbn Ebu Hazim'in şöyle dediği nakledilmiştir: "Cerir İbn Abdullah bana dedi ki: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bana şöyle demişti: "Beni şu Zülhalasa - Bu Has'am kabilesinin yaşadığı yerde bulunan ve el-Ka'betü'l-yemimiyye diye anılan bir tapınağın adıdır - belasından kurtarsan çok hoşnut edersİn!" Ben de Ahmes kabilesinden yüz elli kişilik bir süvari birliği ile oraya gittim. Ahmesliler çok iyi at binen kimselerdi. Ben ise at üzerinde doğru dürüst duramıyordum bile. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem benim göğsüme vurdu ve şöyle dua etti: "Allahım onu sabit kıl, ona sükunet ver ve kendisini hidayete erdiren ve hidayete eren bir kul eyle!" Bu duanın ardından Cerır oraya gitti ve Zülhalasa'yı parçalayıp yaktı. Operasyonla ilgili bilgiyi Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e ulaştırması için bir haberci gönderdi. Haberci Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in huzuruna çıkınca: "Seni hak ile gönderen Allah'a yemin ederim ki ben gelirken Zülhalasa içi boşaltılmış ve yanarak kapkara kesilmiş bir deve gibi yerle bir olmuş ve yakılmıştı." Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem de Ahmes ve onların içinden bu operasyona katılanlar için Allah'tan beş defa bereket diledi." Tekrar:

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abdullah İbn Ömer r.a. şöyle demiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Nadıroğulları Yahudilerinin hurmalıklarını yaktırdı

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Bera’ İbn Azib r.a. anlatıyor: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Ensar'dan oluşturduğu bir (seriyyeyi) askeri' birliği Ebu Rafi'yi öldürmek üzere göndermişti. Bu askeri' birlikte bulunanlardan birisi onların kalesine girdi. Kaleye giren sahabi' neler yaptığını şöyle anlattı: "Yahudilerin hayvanlarını bağladıkları yere girdim. Bu sırada de. kalenin kapısını kapattılar. Sonra kaybettikleri bir merkebi aramaya koyuldular. Onlar merkebi aramak üzere dışarıya çıkınca ben de onlara katıldım. Sanki onlarla birlikte merkebi arıyormuş gibi yaptım. Bir süre sonra merkebi bulup hayvanlarını bağladıkları yere döndüler ve içeri girdiler. Ben de onlarla birlikte içeri girdim. Bu sırada kale'nin anahtarlarını benim görebileceğim şekilde duvardaki bir oyuğa bıraktılar. Onlar uykuya dalınca ben kalkıp anahtarları aldım ve kale kapısını açıp içeriye girdim. Ebu Rafi'in nerede olduğunu belirleyebilmek için: "Ey Ebu Rafi'!" diye seslendim. Bana cevap verince sesin geldiği tarafa hamle yapıp kılıcımı indirdim. Fakat o bağırınca dışarıya çıktım. Sonra da ona yardma gelmiş biri gibi davranarak geriye döndüm. Sesimi değiştirerek tekrar: "Ey Ebu Rafi'!" diye seslendim. Beni kendilerinden biri sanarak: "Anasız kalasıcalar! Neler oluyor, yazıklar olsun size!" diye çıkıştı. Ben de hiçbir şeyden habersiz bir ses ile: "Ne oldu ki!" dedim. "Ne bileyim ben. Birisi içeriye girdi ve kılıcıyla bana saldırdı" diye karşılık verdi. Ben de iyice yaklaşıp kılıcımı karnına dayadım ve üzerine yüklendim. Kılıç kemiğe değene kadar vurdum. Sonra dehşet içerisinde kaçıp oradan çıktım. Kale merdivenlerinden hızlıca inerken düştüm ve ayağım kırıldı. Arkadaşlarımın yanına varınca: "Onun öldüğü haberini verenlerin sesini duymadıkça buradan ayrılmayacağım" dedim. Gerçekten de Ebu Rafi'in ölüm haberini duyuncaya kadar oradan ayrılmadım. Öldüğünü öğrendikten sonra ayağa kalktım. Sanki ayağı kırılan ben değildim, hiçbir sıkıntım kalmamıştı. Bu şekilde Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanına vardık ve olanları anlattık. " Tekrar:

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Bera' İbn A'zib r.a. anlatıyor: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Ensar'dan oluşturduğu bir askerı birliği Ebu Rafi'i öldürmek üzere göndermişti. Abdullah İbn Atik gece vakti Ebu Rafi'in evine girdi ve onu uykuda iken öldürdü

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Musa İbn Ukbe r.a.'den nakledilmiştir: Ömer İbn Ubeydullah'ın kölesi ve katibi olan Salim Ebu'n-Nadr şöyle dedi: "Abdullah İbn Ebu Evfa'nın Haruriyye'ye çıktığı zaman Ömer İbn Ubeydullah'a gönderdiği bir mektupta okumuştum. Şöyle yazıyordu: Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem düşmanla karşı karşıya geldiği bir savaşta güneş tepe noktasından batıya doğru meyledene kadar bekledi." [-3025-] Sonra ayağa kalkıp insanların arasında durarak: "Ey insanlar, düşmanla savaşmak için karşı karşıya gelmeyi arzulamayın. Allah'tan hep afiyet isteyin. Fakat savaşmak üzere düşman ile karşı karşıya geldiğinizde kararlı ve dirençli olup sabredin. Şunu iyi bilin ki cennet kılıçların gölgeleri altındadır" buyurdu ve şöyle dua etti: "Ey Kitab'ı indiren, bulutları istediği yöne çeviren ve düşman birliklerini dağıtıp perişan eden Allahım, şu düşmanımızı perişan et / hezimete uğrat, bize onlara karşı yardım eyle / zafer nasip et!" Musa İbn Ukbe şöyle dedi: Salim Ebu'n-Nadr bana şunları söyledi: "Ben Ömer İbn Ubeydullah'ın katibi idim. Ona Abdullah İbn Ebu Evfa'dan gelen bir mektupta Resul-i Ekrem'in sallallahu aleyhi ve sellem: "Düşmanla savaşmak için karşı karşıya gelmeyi arzulamayın!" dediği yazıyordu

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Hureyre r.a.'den nakledildiğine göre Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Düşmanla savaşmak için karşı karşıya gelmeyi arzulamayın. Fakat savaşmak üzere düşman ile karşı karşıya geldiğinizde kararlı ve dirençli olup sabredin

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Hureyre r.a.'den nakledildiğine göre Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Kisra helak olup gitti. Ondan sonra da artık bir Kisra gelmeyecek. Kayser de helak olup gidecek ve ondan sonra da artık bir Kayser gelmeyecek. Onların sahip oldukları hazineler Allah yolunda ganimet olarak ele geçirilip paylaşılacak. " Tekrar: 3120, 3618, 6630 Diğer tahric: Tirmizi Fiten; Müslim, Fiten BİLGİ: 14 asır önceki iki büyük devletin başkanları söyleniyor; O gün için İran en süper güç olup başında kisra denilen hükümdar bulunuyor yine süper devlet durumunda olan Rum hükümdarlarına da Kayser deniyordu. O gün her iki süper devlette hezimete uğradı ve onların hazineleri İslam ordularına harcanmıştı…

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Hureyre r.a. şöyle demiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem savaşı hile ve taktik diye niteledi

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Cabir İbn Abdullah şöyle demiştir: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Savaş hiledir" dedi

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Cabir İbn Abdullah r.a.'ın naklettiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir defasında: "Şu Ka'b İbnü'l-Eşrefin icabına kim bakacak. Zira o Allah'a ve Resulü'ne çok sıkıntı veriyor" buyurdu. Bunun üzerine Muhammed İbn Mesleme: "Ey Allah'ın Resulü, onu öldürmemi ister misin?" diye sordu. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem de: "Evet" dedi. Muhammed İbn Mesleme bu konuşmadan sonra Ka'b'ın yanına gitti ve ona Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i kasdederek: "Şu adam var ya, bizi gerçekten çok yoruyor ve bizden sadaka vermemizi istiyor" dedi. Ka'b hemen atılarak: "Dahası da var. Allah'a yemin ederim ki bundan sonra O'ndan daha çok bıkacaksınız" deyince Muhammed İbn Mesleme: "Bir kere ona uymuş bulunduk işte. Onun neler yapacağını ve bu mücadelesinin ne şekilde sonuçlanacağını görmek istediğimiz için de kendisini bırakmak istemiyoruz" diye mukabelede bulundu. Bu şekilde konuşmaya devam ettiler ... ve sonunda Muhammed İbn Mesleme ona iyice yaklaştı ve bir fırsatını bulup öldürdü

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Cabir İbn Abdullah r.a.'ın nakletliğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir defasında: "Şu Ka'b İbnü'l-Eşrefin icabına kim bakacak" buyurdu. Bunun üzerine Muhammed İbn Mesleme: "Ey Allah'ın Resulü, onu öldürmemi ister misin?" diye sordu. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de: "Evet" dedi. Muhammed İbn Mesleme: "Öyleyse kendi hakkımda ve sizinle ilgili olarak konuşmama izin vermelisiniz" deyince Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Tamam, izin verdim" buyurdu

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abdullah İbn Ömer r.a.'in şöyle dediği nakledilmiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Ubey İbn Ka'b ile birlikte İbn Sayyad'ın yanına gitti. Bir hurmalıkta etrafındakilerle konuşuyordu. Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem hurmalığa girip ağaçların arkasına gizlendi. İbn Sayyad o sırada üzerine nakışlı bir kadife örtü serilmiş döşeğine uzanmıştı. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem gizlendiği yerden İbn Sayyad'ı dinlemeye çalışırken İbn Sayyad'ın annesi O (yani Nebi) Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i gördü ve oğluna: "Ey Safi, işte Muhammed orada!" dedi. Bunun üzerine Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Eğer annesi onu uyarmasaydı her şeyi açıklayacak ve her şey ortaya çıkacaktı" buyurdu. not: (Ayrıntılı bilgi: cihad ve's-siyer, 178. bab da)

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Bera' İbn A'zib r.a.'in şöyle dediği nakledilmiştir: "Hendek savaşı hazırlıkları yapılırken Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in kazıda çıkan toprakları taşıdığını gördüm. Topraklar göğsündeki kıllara bulaşmıştı. Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in vücudundaki kıllar bayağı çoktu. Çalışırken bir taraftan da yüksek sesle Abdullah'ın şu şiirini okuyordu: "Sen olmasaydın, hidayet nedir bilemezdik Allahım; Sadaka vermez, namaz kılamazdık Allahım! Üzerimize sekinetini yağdır, Düşmana karşı ayaklarımızı sabit kıl Allah'ım! Haksız ve azgınca saldırdılar bize; Onlar fitne fesad ister, biz istemeyiz Allah'ım!" (Ayrıntılı bilgi Meğazi 28.bab da) Hadisten Çıkan Dersler 1. Hz. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem başkalarına ait şiirleri söyleyebilir. 2. Allah'a itaat olan bir ameli işlerken gayrete gelmek ve başkalarını da coşturmak için yüksek sesle güzel özler söylenebilir. باب: من لا يثبت على الخيل. 162. AT ÜZERİNDE DURAMAYANLAR

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Hazim dedi ki: Sehl İbn Sa'd r.a.'a: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yarasının ne ile tedavi edilip sarıldığı soruldu. O da şöyle dedi: "Bu konuyu benden daha iyi bilen hiç kimse kalmadı. Hz. Ali kalkan ile su taşıyor ve Fatıma da Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yüzünden akan kanı yıkıyordu. Bu sırada bir hasır parçası yakıldı ve külleri Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yarasının üzerine bastırıldı." bilgi: Meğazı, Bab

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Saıd İbn Ebi Bürde - Babası - Dedesi senediyle nakledilen bir rivayete göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Muaz İbn Cebel ile Ebu Musa'yı Yemen'e görevli olarak gönderirken onlara şu talimatı vermiştir: "Kolaylaştırın, güçleştirmeyin; müjdeleyin, nefret ettirmeyin; birbirinizle uyumlu olun, çekişmeyin

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu İshak dedi ki: Bera' bin A'zib'in şunları anlattığını işittim: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Uhud savaşında tepeye yerleştirdiği elli kişilik okçu birliğinin başına komutan olarak Abdullah İbn Cübeyr'i tayin etmiş ve onlara şu talimatı vermişti: "Akbabaların cesetlerimizi parçaladığını görseniz bile ben size haberci gönderene kadar yerlerinizden ayrılmayacaksınız! Bizim düşman güçlerini perişan edip dağıttığımızı ve ezip geçtiğimizi görseniz bile ben size haberci gönderinceye kadar yerlerinizden ayrılmayacaksınız!" Müslümanlar başta düşman güçlerini hezimete uğrattılar. Vallahi ben bu bozgun sırasında müşrik kadınların elbiselerini toplayıp sağa sola koşuşturduklarını gördüm. Ayak bileklerindeki halhalları ve baldırları görünüyordu. Müslümanların bu ilk hamlede müşrikleri dağıttığını gören Abdullah İbn Cübeyr komutasındaki okçu birliği: "Haydi biz de ganimet toplamaya gidelim! Baksanıza cephedeki askerlerimiz düşmanı dağıttı! Daha ne bekliyorsunuz!" demeye başladı. Abdullah İbn Cübeyr: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in size verdiği talimatı ne çabuk unuttunuz?" dediyse de sözünü dinlemediler ve: "Vallahi biz de arkadaşlarımızın yanına gidip onlar gibi ganimet toplayacağız" deyip gittiler. Fakat Müşrikler bu fırsattan yararlanıp karşı saldırıya geçince Müslümanlar dağıldı ve bozguna uğradılar. Bu sırada Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanında sadece on iki kişi kalmıştı. Müşrikler bizden yetmiş kişiyi şehit etmişlerdi. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ve ashabı Bedir savaşında müşriklerden yüz kırk kişiyi alt etmişti. Bunlardan yetmiş kişi öldürülmüş ve yetmiş kişi de esir edilmişti. Ebu Süfyan savaşı kazandığı düşüncesiyle üç defa: "Muhammed aranızda mı?" diye bağırdı. Fakat Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ashabının ona cevap vermesini yasakladı. Ardından Ebu Süfyan: "Peki Ebu Kuhafe'nin oğlu aranızda mı?" diye üç kez bağırdı. Son olarak da üç defa: "Hattab oğlu Ömer aranızda mı?" diye seslendi. Herhangi bir cevap alamayınca arkadaşlarının arasına dönerek: "Biraz önce adlarını saydığım kişilerin hepsi öldürüldü işte" dedi. Hz. Ömer bunun üzerine daha fazla dayanamadı ve: "Allah'a yemin ederim ki büyük bir yanılgı içerisindesin, yalan söylüyorsun. Senin biraz önce saydığın kişilerin hepsi de sağdır. Sağ kalmaları hiç hoşuna gitmeyecek kimseler sana gününü gösterecek" dedi. Ebu Süfyan da: "Bedir savaşında yaşadığımız yenilgiye karşılık bugün bir zafer kazandık. Savaş işte böyle dönüşümlüdür; bir kazanırsın bir kaybedersin. Siz bazı arkadaşlarınıza musle yapıldığını, (azalarının kesildiğini) göreceksiniz. Askerlerimin bunu yapmasını ben emretmedim. Fakat böyle bir yola başvurmaları da beni hiç üzmedi" deyip: "Yaşasın Hubel, yaşasın Hubel!" diye bağırmaya başladı. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem yanındakilere: "Ona cevap vermeyecek misiniz?" diye sordu .. Oradakiler: "Ne diyelim ey Allah'ın Resulü?" deyince Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Allah en yücedir ve en üstündürl deyin" buyurdu. Ebu Süfyan: "Bizim Uzza'mız var, sizin ise bir Uzza'nız bile yok!" diye tekrar karşılık verdi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem tekrar: "Ona cevap vermeyecek misiniz?" diye sordu. Oradakiler: "Ne diyelim ey Allah'ın Resulü?" deyince Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Allah bizim Mevlamızdır, sizin ise bir Mevlanız yokl deyin" buyurdu. Tekrar:

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes İbn Malik r.a. şöyle demiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem insanların en güzeli, en cömerti ve en cesuru idi. Bir defasında Medineliler gece vakti çıkan şiddetli bir gürültü dolayısıyla korkuya kapıldılar. (Hz. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem herkesten önce kopan gürültünün sebebini araştırmış ve dönüyordu) Dönüş yolunda dışarıya çıkan insanları karşılamıştı. Bu sırada Ebu Talha'ya ait eğersiz bir atın üzerinde idi ve kılıcını da boynuna asmıştı. Yolda karşılaştığı insanlara şöyle dedi: "Korkacak bir durum yok, rahat olun!" dedi ve Ebu Talha'nın atını kastederek: "Bu at gerçekten de fırtına gibi esiyor!" buyurdu

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Seleme İbnü'l-Ekva r.a.'ın şöyle dediği nakledilmiştir: Medine'nin ağaçlık (orman - gabe) bölgesi tarafına gitmek üzere Medıne'den yola çıkmıştım. Ağaçlık tepeye vardığımda Abdurrahman İbn Avf'ın genç bir kölesinin telaşlı bir şekilde geldiğini gördüm. Ona: "Sakin olsana, ne oldu sana böyle!?" diye sorunca bana şöyle dedi: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in sütleri için beslediği deve sürüsünü alıp götürdüler" Ben: "Kim aldı peki?" diye sorunca da deve sürüsünü Gatafan ve Fezare oğullarının götürdüğünü söyledi. Ben de bunun üzerine avazım çıktığı kadar üç defa bağırdım ve sesim iki tepe arasında yankılandı: "Baskın var! Baskın. var! Baskın var!" Hemen bineğimi dört nala sürüp onların peşine düştüm. Biraz sonra onlara yetiştim ve üzerlerine ok yağdırmaya başladım. Bu sırada da: "Ben: İbnü'l-Ekva'ım (Ekva'nın oğluyum), bu gün de sizin helak olduğunuz gündür!" diye bağırıyordu", Bu şekilde onlar daha develerin sütlerini içmeden hayvanları kurtardım. Sonra develeri önüme katıp getirdim. Yolda Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem beni karşıladı. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i görünce: "Ey Allah'ın Resulü, bu adamlar iyice susamışlar. Fakat ben onların sularını içmelerine fırsat vermeden üzerlerine atıldım. isterseniz peşlerinden adam gönderin!" dedim. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem de şöyle buyurdu: "Ey İbnü'l-Ekva', sen onların hakkından geldin bile; artık onlar sana karşı gelmeye cesaret edemez. Bu yüzden onlara biraz daha müsamahakar davranmalısın. Hem onlar kendi kabilelerine varmışlardır bile!" باب: من قال: خذها وأنا ابن فلان. 167. SAVAŞ SIRASINDA OK ATIP "AL SANA, BEN FALANIN OĞLUYUM!" DİYE BAĞIRMAK

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Birisi Bera ibn Azib'e gelerek: "Ey Ebu Umare, siz Huneyn savaşında Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'İ bırakıp kaçtınız mı?" diye sorunca Bera şu cevabı verdi: "Fakat Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem asla düşmandan kaçmadı. Bu sırada Ebu Süfyan ibnü'l-Haris, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'ib katırının yularını tutuyordu. Müşrikler Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in etrafını sardıkları halde O Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle sesleniyordu: "Yalan yok, ben Nebiyim. Ben Abdülmuttalib'in oğlu Muhammedim." İşte o gün insanlar içinde ResuI-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den daha cesuru görülmedi

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Said el-Hudri r.a.'in şöyle dediği nakledilmiştir: "Kureyza oğulları Yahudileri Sa'd İbn Muaz'ın vereceği kararı kabul edeceklerini bildirince Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Sa'd'ın gelmesi için bir haberci gönderdi. Sa’d bin Muaz bir merkep üzerinde geldi. Bize doğru yaklaşınca Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Haydi, efendinizi ayakta karşılayın!" buyurdu. Sa'd gelip Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanına oturdu. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ona durumu anlatarak: "Bunlar senin vereceğin kararı kabul edeceklerini söylediler" dedi. Sa'd: "Ben şu kararı veriyorum: Savaşanlar öldürülecek ve kadınlar ile çocuklar da esir edilecek" dedi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bunun üzerine şöyle buyurdu: "Onlar hakkında her şeyin sahibi olan Allah'ın hükmünü verdin!" Tekrar: 3804,4121, 6262. Ayrıntılı açıklama için bkz. Kitabü'l-meğazı, Bab

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes İbn Malik r.a.'in şöyle dediği nakledilmiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Mekke'nin fethedildiği gün şehre girdi. Başındaki miğferini çıkarınca birisi gelip (öldürülmesi emredilen) İbn Hatal'ın Kabe'nin örtüsüne yapışıp af dilediğini söyledi. Fakat Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Öldürün onu!" buyurdu

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Hureyre r.a.'in şöyle dediği nakledilmiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem on kişilik küçük bir birlik oluşturdu ve bunları casusluk faaliyetinde bulunmaları için gönderdi. Oluşturulan bu birliğin başına da komutan olarak Asım İbn Ömer İbnü'l-Hattab'ın dedesi Asım İbn Sabit el-Ensarı'yi tayin etti. Bu birlik Usfan. ile Mekke arasındaki Hed'e denen yere varınca Huzeyl kabilesinin bir kolu olan Lihyan oğullarına Müslümanların geldiği haber verildi. Onlar da iki yüz kişilik bir okçu birliği halinde Müslümanların peşine düştüler. İz sürerek devam ederken ashab-ı kiramın yanlarına azık olarak aldıkları hurmaları yedikleri yeri buldular ve: "Bu Yesrib hurması!" dediler. Onlar bu şekilde Müslümanların arkasından iz surerken birliğin komutanı Asım İbn Sabit onları gördü ve askerleriyle birlikte bir tepeye çıkıp sığındılar. Lihyan oğulları: "İnin aşağıya, size dokunmayacağımıza söz veriyoruz. Bize güvenebilirsiniz, hiçbirinizi öldürmeyeceğiz" dediler. Asım İbn Sabit onlara şu cevabı verdi: "Allah'a yemin ederim ki, ben bu gün hiçbir kafirin zimmetini kabul edecek değilim. Allah'ım, durumumuzu Resulüne bildir!" Bunun üzerine Lihyan oğulları, Asım ile arkadaşlarının üzerine ok yağdırmaya başladılar. Asımla birlikte yedi kişiyi şehit ettiler. Kalan üç kişi ise saldırganların sözüne ve verdikleri güvenceye dayanarak indiler. Bunlar da Hubeyb, İbn Desine ve adını bilmediğim bir sahabı idi. Bu saldırganlar onları ele geçirince yayların kirişlerini çıkarıp sıkıca bağladılar. Adını bilmediğim o üçüncü sahabı: "İşte bu sizin sözünde durmayan birer hain olduğunuzu gösteren ilk ihanettir. Vallahi ben sizinle gelmiyorum. Şehit olan kardeşlerim benim için en güzel örnektir" dedi ve gelmemekte direndi. Lihyan oğulları da onu tutup sürüklemeye ve çekmeye başladılar. Fakat gelmemekte diretince onu da şehit ettiler. Lihyan oğulları ele geçirdikleri Hubeyb ile İbn Desine'yi Bedir savaşında hezimete uğrayan Mekke'li müşriklere sattılar. Hubeyb'i, Haris İbn Amir İbn Nevfel İbn Abdimenaf oğulları satın aldı. Çünkü Hubeyb, Bedir savaşında Haris İbn Amir'i öldürmüştü. İşte Hubeyb bunların yanında esir olarak kalmıştı. Bana Ubeydullah İbn Ayad onun esaret günlerinde başından geçen bir olay anlattı: "Bana Haris'in kızı şunları anlattı: Hubeyb'i satın alanlar onu öldürmek üzere toplandığı sırada Hubeyb benden temizlik yapmak kasık bölgesindeki kılları temizlemek için ustura istedi. Ben de verdim. Bu sırada benim dalgın olduğum bir anda Hubeyb oğlumu almış. Ben telaşlı bir şekilde onun yanına vardığımda oğlum onun kucağındaydı oğlum dizlerinin üzerinde elinde ise ustura vardı. Ben bu manzarayı görünce dehşet içinde kaldım. Hubeyb benim korktuğumu yüzümdeki ifadeden anlamış olacak ki bana: "Oğlunu öldüreceğimden mi korkuyorsun? Ben asla böyle bir şey yapmam!" dedi. Allah'a yemin ederim ki ben Hubeyb'ten daha hayırlı bir esir asla görmedim. Allah'a yemin ederek söylüyorum; ben bir gün Mekke'de tek bir meyvenin bile olmadığı zamanlarda onun demir prangalara vurulduğu halde salkım salkım üzüm yediğini gördüm. Bu Allah'ın Hubeyb'e lutfettiği bir rızıktı." Hubeyb'i öldürmek üzere satın alanlar, insan ve hayvan öldürmek yasak olan sınırlardan (harem) çıkıp serbest bölgeye (hil) çıktıklarında Hubeyb şöyle dedi: "Müsaade edin de iki rek'at namaz kılayım!" Namaz kıldıktan sonra ise: "Korktuğumu düşünmenizi istemedim. Yoksa namazı uzun uzun kılardım. Allahım bu müşriklerin kökünü kurutl" deyip şu şiiri söyledi: "Müslüman olarak öldürüldükten sonra ne gam! Ölüp ne tarafa düşersem düşeyim aldırmam. Benim ölümüm sadece Allah'ın zatı içindir. O dilerse paramparça edilen bir cesedin parçalarına bile bereket ihsan eder." Hubeyb'i İbnü'l-Haris öldürüp şehit etti. İdam edilerek öldürülmeden önce iki rekat namaz kılma sünnetini Hubeyb başlatmıştır. Allah Teala, Asım İbn Sabit'in şehit edilmeden önceki duasını kabul etmiştir. Zira Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem olan biteni ashabına anlatmıştır. Mekke'li müşrikler Asım'ın öldürüldüğünü duyunca bu haberi doğrulamak için Asım'ın vücudundan bir parça koparıp getirmeleri için içlerinden bazılarını görevlendirdiler. Mekke'lileriri onun öldüğünden emin olmaya çalışmalarının sebebi ise Asım'ın Mekke müşriklerinin önde gelenlerinden birisini öldürmüş olmasıdır. Fakat Allah Teala Asım'ın cesedini korumak üzere koyu bir bulutu andıran bir arı sürüsü gönderdi. Bu arılar müşriklerin cesedin yanına yaklaşmalarına ve cesetten bir parça• koparmalarına engel oldular. Tekrar: 3989, 4086, 7402. Ayrıntılı açıklama için bkz. Kitabü'l-meğazl, Bab

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Musa r.a.'ın naklettiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Esirlerin bağlarını çözün, açları doyurun ve hastaları ziyaret edin!" Tekrar:

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Cuhayfe r.a.'in şöyle dediği nakledilmiştir: Bir defasında Hz. Ali'ye şunu sormuştum: "Sizin vahiy olarak bildikleriniz sadece Allah'ın kitabında indirdikleri midir?" Bana şu cevabı verdi: "Tohumları çatlatıp bitkileri büyüten ve insanı yaratan Allah'a yemin ederim ki hayır. Benim bildiklerim Allah'ın bir kişiye Kur'an hakkında verdiği bir anlayıştan ve bu anlayışa dayalı çıkarırnlar ile işte şu sahifeden ibarettir." Ben: "Peki bu sahifede neler yazıyor?" deyince şöyle dedi: "Diyet, esirlerin kurtarılması ve bir Müslümanı öldürdüğü kafire karşılık kısas yolu ile öldürülmemesi konuları yazıyor." Diğer tahric: Tirmizî, Diyat

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes İbn Malik r.a.'in şöyle dediği nakledilmiştir: Ensar'dan bir grup Bedir savaşında esir edilen Abbas için Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e gelerek: "Ey Allah'ın Resulü, bize müsaade ederseniz bacımızın oğlu Abbas'ın verdiği fidyeyi geri verelim!" dediler. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ise şöyle buyurdu: "Asla, onun verdiği fidye'den bir dirhem bile geri iade etmeyeceksiniz

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes İbn Malik r.a. şöyle demiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e Bahreyn'den mal getirilmişti. Bunun üzerine Abbas Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e gelerek: "Ey Allah'ın Resulü, bana bu mallardan biraz ver! Çünkü ben Bedir savaşı sonrasında hem kendimi hem de Akil İbn Ebi Talib'i fidye vererek esaretten kurtarmıştım" dedi. Bunun üzerine Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "İşte al!" deyip onun eteğini malla doldurdu

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Muhammed İbn Cübeyr'in babası Bedir savaşı esirleri arasında getirilmişti. İşte onun esir olarak getirildiği dönem hakkında Muhammed İbn Cübeyr babasının şöyle dediğini nakletmiştir: "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in akşam namazında Tur suresini okuduğunu duydum

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Seleme İbnü'l-Ekva'ın oğlu İyas'ın babasından rivayetle şöyle dediği nakledilmiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir seferde iken bir müşrik casusluk yapmak üzere Müslümanların bulunduğu yere geldi ve Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in ashabının yanına oturup onlarla konuşmaya başladı. (Kalkıp gidince) Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Onun peşine düşün ve yakalayıp öldürün!" buyurdu. Seleme onu takip edip öldürmüş ve onun salebini (üzerinde taşıdığı kılıç ve elbisesini) almıştı

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Hz. Ömer Ebu Lu'lue tarafından yaralandığı zaman şöyle demiştir: "Allah'ın ve Resulü'nün ahdine riayetle ona dokunmamanızı vasiyet ederim. Onlara verdiğiniz güvenceyi / ahdi yerine getiriniz, onları korumak için savaşınız ve onlara güçlerinin yetmeyeceği ağır vergiler yüklemeyiniz

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

İbn Abbas'ın: "Perşembe günü! Ah Perşembe günü nedir siz nereden bilirsiniz ki?!" deyip ağladığı, gözyaşlarının yerleri ıslattığı ve daha sonra şöyle dediği nakledilmiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in hastalıktan duyduğu ızdırabı Perşembe günü iyice artmıştı. Bize şöyle buyurdu: "Bana yazı malzemeleri getirin de size bundan sonra ebediyyen sapıklığa düşmenize engel olacak öğütler yazayım!" Bunun üzerine orada bulunanlar istenen malzemenin getirilip getirilmemesi konusunda görüş ayrılığına düştüler. Halbuki hiçbir Nebiin huzurunda böylesi bir tartışma yakışık almaz. Sonra oradakiler: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem hastalığın etkisiyle sayıklıyor" dediler. Bir süre sonra Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Beni rahat bırakın! Benim şu anda içinde bulunduğum durum kesinlikle sizin benden istediğiniz şeylerden daha hayırlıdırı" buyurdu ve ruhunu teslim ederken üç şey vasiyet etti: "Müşrikleri Arap yarımadasından çıkarını Size gelen heyetlere tıpkı benim verdiğim gibi hediyeler verin!" Üçüncü vasiyetinin ne olduğunu ise unuttum." Yakub İbn Muhammed ez-Zühri şöyle demiştir: "Ben Muğire İbn Abdurrahman'a Arap yarımadasının sınırlarını sorduğumda bana: Mekke, Medine, Yemame ve Yemen'dir" diye cevap verdi

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abdullah İbn Ömer r.a.'den nakledilmiştir: Bir gün Hz. Ömer mescidin kapısında (Utarid İbn Hacib tarafından) satılığa çıkarılmış ipek bir elbise gördü ve Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e: "Ey Allah'ın Resulü, şu ipek elbiseyi satın alsanız ve bayram günleri ile. heyetleri kabul ettiğiniz günlerde giyseniz!" dedi. Bunun üzerine Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Bu elbiseyi ancak ahirette bundan hiçbir nasibi olmayan kimseler giyer." Daha sonraki günlerde Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e ipek elbiseler getirildi ve Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bunlardan birini Hz. Ömer'e gönderdi. Hz. Ömer bu elbiseyi alarak Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanına geldi ve: "Ey Allah'ın Resulü, Utarid'in sattığı ipek hakkında, "Bu elbiseyi ancak ahirette bundan hiçbir nasibi olmayan kimseler giyer" buyurmuştunuz. Halbuki daha sonra bana giyme m için bu ipeği göndermişsiniz" deyince Hz. Nebi şöyle buyurdu: "Bu ipeği satarsın veya bir kısım ihtiyaçların için kullanırsın diye sana gönderdim

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abdullah İbn Ömer r.a.'in şöyle dediği nakledilmiştir: "Hz. Ömer, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in başlarında bulunduğu bir grup ile birlikte İbn Sayyad'ın bulunduğu yere gitti. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ve ashabı İbn Sayyad'ın yanına geldiklerinde onun Meğale oğullarına ait bir evin damında çocuklarla oynadığını gördüler. İbn Sayyad o zamanlar ergenlik çağına girmesi yaklaşmış bir çocuktu. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem gelip eliyle sırtına dokunana kadar hiçbir şey fark etmemişti. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in sorusu ile başlayan görüşmede şunlar konuşuldu: Benim Allah'ın Resulü olduğuma şehadet eder misin? İbn Sayyad, O'na s.a.v. baktı ve şöyle dedi: Senin şu ümmı topluluğun Nebisi olduğuna şehadet ederim. Peki sen benim Allah'ın Resulü olduğuma şehadet eder misin? Ben Allah'a ve O'nun (C.C.) gönderdiği Nebilere iman ederim. Söyle bakalım sen neler görüyorsun? Bana bazen doğru bazen yalan-yanlış bilgiler geliyor. Yani karmakarışık, içinden çıkamadığın şeyler. Ben içimden bir kelime geçireceğim ve sen de onun ne olduğunu bileceksin, haydi bakalım. Benim şu anda düşündüğüm şeyin ne olduğunu bil bakalım!" Aklından geçirdiğin kelime "ed-Duh" İşte şimdi senin adi bir yalancı olduğun ortaya çıktı! Bunun daha ötesine gidemeyeceksin. Bu konuşmanın ardından Hz. Ömer: "Ey Allah'ın Resulü, bana izin verin hemen şunun boynunu vurayırn!" dedi. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ise: "Eğer bu o (Deccal) ise onun hakkından gelecek olan zaten sen değilsin. Şayet bu o (Deccal) değilse bu durumda senin onu öldürmekle elde edeceğin hiçbir fayda yoktur

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abdullah İbn Ömer r.a.'in şöyle dediği nakledilmiştir: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Ubey İbn Ka'b ile birlikte İbn Sayyad'ın yanına gitti. Bir hurmalıkta etrafındakilerle konuşuyordu. Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem hurmalığa girip ağaçların arkasına gizlendi. İbn Sayyad'a görünmeden ne söylediğini dinlemeye çalışıyordu. İbn Sayyad ise o sırada üzerine nakışlı bir kadife örtü serilmiş döşeğine uzanmıştı. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem gizlendiği yerden İbn Sayyad'ı dinlemeye çalışırken İbn Sayyad'ın annesi O'nu s.a.v.'i gördü ve oğluna: "Ey Safi, işte Muhammed orada!" dedi. Bunu duyan İbn Sayyad yatağından fırlayıp kalktı. Bunun üzerine Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Eğer annesi onu uyarmasaydı her şey ortaya çıkacaktı" buyurdu

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Usame İbn Zeyd r.a.'in şöyle dediği nakledilmiştir: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e haccını yaparken: "Ey Allah'ın Resulü yarın nerede konaklayacaksınız? diye sordum. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Akil bize inip konaklayacak bir yer mi bıraktı ki?" dedi ve şöyle devam etti: "Biz yarın Kinane oğulları vadisina el-Muhassab denilen yerde konaklayacağız. Kureyş kabilesi burada inkarlarını devam ettireceklerine dair birbirlerine yemin etmişlerdi. Burası Kinane oğullarının, Haşim oğullarına karşı Kureyş ile sözleşerek ittifak kurdukları yerdir. Kureyşlilere onlara beyat etmeyeceklerine ve onları korumaları altına almayacaklarına söz vermişlerdi

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Zeyd İbn Eslem babasının şöyle dediğini nakletmiştir: "Hz. Ömer Huneyy adında bir kölesini devlet arazilerinin idaresi için görevlendirmiş ve görevi başına giderken ona şu talimatı vermişti: "Ey Huneyy, Müslümanlara zulmetmekten sakın, ellerini onlara zulmetmekten uzak tut. Müslümanların bedduasından sakının. Zira Müslümanların duaları kabul olunan dualardandır. Küçük koyun ve küçük deve sürülerinin meralara girmelerine müsaade et, böyle küçük sürü sahiplerine imkan tanı. Fakat Abdurrahman İbn Avf ile Osman İbn Affan'ın çok fazla olan sürülerine karşı dikkatli ol, onları meralara asla sokmam. Çünkü bu ikisinin sürüleri açlıktan telef olacak duruma gelse bile hurmalıklarına ve ekili arazilerine dönerler. Fakat küçük sürü sahiplerinin hayvanları telef olmaya görsün bu kişiler hemen çoluk çocuğunu toplayıp karşıma dikilir ve: "Ey mu'minlerin emiri haydi bakalım derler." Behey babasız kalasıca, ben bunları böyle aç ve sefil mi bırakacağım! Su ve ot bulmak benim için her halde altın ve gümüş bulmaktan daha kolaydır. Sürülerini otlaklardan engellersem Allah'a yemin ederim ki, kendilerine zulmettiğimi düşünecekler. Gerçekten de buralar onların topraklarıdır; cahiliyye döneminde bu toprakları korumak için savaştılar ve İslam'ın hakim olduğu dönemde de bu topraklar üzerinde İslam'ı kabul edip Müslüman oldular. Canımı elinde tutan Allah'a yemin ederim ki, Allah yolunda savaş için kullanacağım hayvanları koruma ve besleme endişesi olmasaydı onların topraklarından bir karışı bile mera olarak belirlemezdim

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Huzeyfe r.a.'in şöyle dediği nakledilmiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Müslüman olduğunu söyleyenlerin sayımını yapıp yazın!" diye talimat verdi. Biz de bu talimat üzerine sayım yaptık ve bin beş yüz yetişkin erkeğin kaydını yaptık. Hatta sayım sonucunda gördüğümüz rakamın çokluğu yüzünden: "Biz bin beş yüz kişiyiz ve korkuyoruz öyle mi?!" diye şaşkınlığımızı dile getirdik. Fakat daha sonraki yıllarda biz büyük bir kargaşa ortamında yaşadık ve bu yüzden bir kimse tek başına namaz kılmaya korkar oldu." A'meş'ten nakledilen rivayette: "Saydığımız yetişkin erkeklerin sayısının beş yüz olduğunu gördük" diye geçmektedir. Ebu Muaviye rivayeti ise şöyledir: "Altı yüz ile yedi yüz arasında yetişkin erkeğin kaydını yaptık

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abdullah İbn Abbas r.a.'ın şöyle dediği nakledilmiştir: "Birisi Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanına gelerek: "Ey Allah'ın Resulü, şu şu savaşa katılmak üzere kaydımı yaptırdım. Eşim de hacca gitmek üzere yola çıktı" dedi. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem da ona: "Dön ve eşinle birlikte haccet!" dedi

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Hureyre r.a.'in şöyle dediği nakledilmiştir: "Biz Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile birlikte bir savaşta bulunmuştuk. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem Müslüman olduğunu iddia eden ve İslam saflarında çarpışan birisi için: "Bu cehennemliktir!" buyurdu. Savaş başlayınca bu adam kahramanca çarpıştı ve çok ağır bir yara aldı. Bunun üzerine Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e: "Ey Allah'ın Resulü, demin cehennemlik olduğunu söylediğiniz adam bu gün olağanüstü bir kahramanlık gösterdi ve öldü" diyenler oldu. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ise: "Cehenneme gitti!" buyurdu, Fakat bazı kimseler neredeyse O'nun s.a.v.'in bu sözünden kuşku duymaya başladılar, Onlar bu şekilde konuşurlarken o adamın ölmediği fakat çok ağır bir yara aldığı ve gece olduğunda acılarına daha fazla dayanamayıp kendisini öldürdüğü haberi ulaştı. Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e bunlar anlatıldı ve O Sallallahu Aleyhi ve Sellem de: "Şehadet ederim ki ben Allah'ın kulu ve Resulüyüm!" deyip Bilal'e insanlara şöyle demesini emretti: "Cennete sadece Müslüman olan kimseler girer. Allah Teala dinini günahkar (facir) bir insanla bile destekleyebilir. " Tekrar:

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes İbn Malik r.a.'in şöyle dediği nakledilmiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bize hitap ederek şöyle buyurdu: "Sancağı önce Zeyd aldı ve şehit düştü. Sonra Ca'fer sancağı kaptı, o da şehit düştü. Ardından Abdullah İbn Revaha sancağı aldı ve o da şehit edildi. Bunun üzerine sancağı Halid İbnü'l-Velid herhangi bir talimat ve görevlendirme olmaksızın teslim aldı. Allah onun sayesinde Müslümanlara zafer nasip etti. Onların şu anda yanımızda olmaları beni sevindirmez. (Ravi şek ifadesiyle bu hadisi şu lafızlarla da nakletmiştir.) Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Şu anda yanımızda olmaları onları sevindirmez" buyurdu. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bunları anlatırken göz yaşları akıp duruyordu

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes İbn Malik r.a.'in şöyle dediği nakledilmiştir: "Ri'l, Zekvan, Usayye ve Lihyan oğulları kabilelerinden İslam'ı kabul ettiklerini söyleyen bazı kimseler Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanına geldiler ve kabilelerine karşı mücadelelerinde yardımcı olması için Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den destek birlikleri istediler. Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem de Ensar'ın önde gelenlerinden yetmiş kişiyi onlarla birlikte gönderdi. Biz Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in gönderdiği bu kimselere Kurra derdik. Onlar gündüzleri odun toplayarak geçimlerini sağlar ve geceleri de namaz kılarak ibadetle geçirirlerdi. İşte onların yardımına başvuran bu insanlar hainlik ettiler ve ashabın önde gelen bu kurralarını pusuya düşürüp şehit ettiler. Bunun üzerine ResuI-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir ay boyunca Ri'l, Zekvan ve Lihyan oğulları kabilelerine namazda kunut dualarını okuyarak beddua etti." Katade şöyle demiştir: "Enes İbn Malik r.a. ashabın şehit edilen bu sahabiler hakkında Kur'an cümlesinden olarak şu ayeti okuduklarını bize anlattı: "Haydi, kavmimize bizim hakkımızda şu haberi verin: Biz Rabbimize kavuştuk, Rabbimiz bizden hoşnut oldu ve bizi de halimizden hoşnut kıldı." Ancak daha sonra bu ayet ref' edildi (kaldırıldı)

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes İbn Malik r.a. Ebu Talha r.a. yoluyla Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in bir düşmanı mağlup edince onlara ait topraklarda üç gece geçirdiğini nakletmiştir. Tekrar:

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes İbn Malik r.a. şöyle demiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Huneyn ganimetlerini paylaştırdığı yer olan Ci'rane'den umreye niyet etti

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abdullah İbn Ömer r.a.'den nakledildiğine göre: "Onun bir atı gitmiş ve düşman tarafından ele geçirilmişti. Bir süre sonra Müslümanlar düşmanı mağlup etti ve Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem zamanında bu at kendisine iade edildi. Yine ona ait bir köle kaçıp Rumlara sığınmıştı. Müslümanlar Rumları mağlup edince Halid İbnü'l-Velid o köleyi Abdullah İbn Ömer'e iade etti. Bu olay da Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den sonra olmuştu

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Nafi'den nakledilmiştir: "Abdullah İbn Ömer'e ait bir köle kaçıp Rumlara sığınmıştı. Daha sonra Halid İbnü'l-Velid komutasındaki bir İslam ordusu Rumları mağlup etti. Müslümanlar kaçan bu köleyi ele geçirip Abdullah İbn Ömer'e geri verdiler. Bir defasında da Abdullah İbn Ömer'in bir atı kaçıp Rum topraklarına girmişti. Müslümanlar RumIarı yenince bu atı yakalayıp Abdullah İbn Ömer'e iade ettiler

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abdullah İbn Ömer r.a.'den nakledildiğine göre kendisi Müslümanların Rumlarla karşı karşıya geldiği bir savaşa atıyla katılmıştı. Hz. Ebu Bekir zamanında gerçekleşen bu seferde İslam ordusunun komutanı Halid İbnü'l-Velid idi. Düşmanlar Abdullah İbn Ömer'in atını ele geçirmişler fakat daha sonra İslam ordusu düşman ordusunu hezimete uğratınca Halid yakalanan atı tekrar İbn Ömer'e iade etmişti

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Cabir İbn Abdullah r.a.'ın şöyle dediği nakledilmiştir: "(Hendek savaşı için hazırlıkların yapıldığı sırada) Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e: "Ey Allah'ın Resulü, küçük bir oğlağımız vardı onu kestik ve bir küçük ölçek arpa öğüttük. Sizinle birlikte birkaç kişi daha bize buyurunuz!" dedim. Bunun üzerine Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem yüksek sesle: "Hey hendek kazanlar! Cabir sizi ziyafete çağırıyor! Haydi hemen koşun, koşun!" diye bağırdı. Tekrar: 4101, 4102 4101 VE 4102 BU HADİS’İN GENİŞ HALİDİR BURAYA TIKLAYIP İLGİLİ NOLARI GÖREBİLİRSİNİZ. BU HADİS’İN MÜSLİM RİVAYETİ VE İZAH İÇİN BURAYA TIKLAYIN

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Hâlid ibn Saîd'in kızı ve Hâlid ibn Zubeyr'in anası şöyle demiştir: (Çocukluğumda) babamla beraber üzerimde sarı renkli bir gömlek olduğu hâlde Rasûlüllah'ın yanına gelmiştim. Rasûlüllah: "Seneh, seneh(سَنَهْ سَنَهْ = Güzel, güzel)" buyurdu. Bu kelime Habeş dilinde "güzel şey" demektir. Hâlid dedi ki: Bu sırada ben (Peygamber'in iki küreği arasındaki yumurta büyüklüğünde bulunan)peygamberlik mührü ile oynamağa başladım. Babam beni bundan men' etti. Rasûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem): "Çocuğu kendi hâline bırak” buyurdu. Sonra Rasûlüllah bana: " (Çocuğum çok yaşa da) gömleğini (sağlıkla giy) eskit, yırt (yenisini giy), sonra gömleğini yine eskit, yırt, sonra gömleğini yine eskit, yırt" buyurdu. râvîsi Abdullah ibnu'l-Mubârek: Ümmü Hâlid çok zaman yaşadı, bu gömlek de hayâtının sonuna kadar dillerde anıldı, demiştir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Hureyre r.a.'in şöyle dediği nakledilmiştir: "Hz. Hasan, zekat olarak getirilen hurmalardan bir tane alıp ağzına attı. Bunu gören Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem hemen müdahale etti ve Farsça olarak: "kih, kih (كخ كخ) At onu ağzından! Sen bizim zekat mallarını yemediğimizi bilmiyor musun!?" buyurdu

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ebu Hureyre r.a.'in şöyle dediği nakledilmiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir defasında ayağa kalkıp bize hitap ederek ganimetten mal aşırma konusunu anlattı ve bunun çok çirkin bir günah olduğunu söyleyerek şöyle buyurdu: "Kıyamet günü geldiğinde hiçbirinizin boynunda meleyen bir koyun veya kişneyen bir at taşıyarak geldiğini ve bana: "Ey Allah'ın Resulü, medet, yetiş imdadıma!" dediğini görmeyeyim. Benim bu kişiye cevabım: "Senin için yapacak bir şeyim yok, elimden bir şey gelmez. Ben sana zamanında (Allah'ın emir ve yasaklarını) tebliğ etmiştim" olacaktır. İçinizden hiç kimse boynunda taşıdığı anıran bir deve ile kıyamet gününde karşıma çıkmasın. Bu kişi yalvarıp: "Ey Allah'ın Resulü, yetiş imdadıma, yardım et!" dese bile ona: "Senin için yapacak bir şeyim yok, elimden bir şey gelmez. Ben sana zamanında (Allah'ın emir ve yasaklarını) tebliğ etmiştim" derim. Kiminizi de boynuna yüklendiği altın ve gümüşlerle karşıma çıkıp "Ey Allah'ın Resulü, yetiş imdadıma, yardım et!" derken görmeyeyim. Ona da aynı şekilde: "Senin için yapacak bir şeyim yok, elimden bir şey gelmez. Ben sana zamanında (Allah'ın emir ve yasaklarını) tebliğ etmiştim" diye cevap veririm. Bazılarınızın da boynuna yüklenen parlak kumaşlarla karşıma çıkıp: "Ey Allah'ın Resulü, yetiş imdadıma, yardım et!" diye yalvardığını görmek istemiyorum. Bu durumda birisiyle karşılaşırsam ona cevabım da aynı olur: "Senin için yapacak bir şeyim yok, elimden bir şey gelmez. Ben sana zamanında (Allah'ın emir ve yasaklarını) tebliğ etmiştim

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abdullah İbn Amr'ın şöyle dediği nakledilmiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in nafakası ile yükümlü olduğu Kirkira (Kerkera diye de okunur) adında (Yemame hükümdarı Huze İbn Ali tarafından hediye edilen ve savaşlarda Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in bineğini tutan zenci) bir yardımcısı vardı. Bu öldüğünde Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "O cehennem ateşindedir!" buyurdu. Gidip baktılar ve onun eşyaları arasında ganimet mallarından aşırdığı bir aba buldular

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abaye İbn Rifa'a dedesi Rafi' İbn Hadic'in şöyle dediğini nakletmiştir: "Biz Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile birlikte Zu'l-huleyfe'de bulunuyorduk. Bu yolculukta insanlar azıkları tükendiği için aç kaldılar. Bir süre sonra deve ve koyun sürüleri ele geçirdik. Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem de başka bir grupla birlikte idi. Yolculukta bulunanlar herhangi bir izin almadan alelacele hayvanlardan birisini kesip etini pişirmek üzere tencereleri kurdular. Fakat Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem tencerelerin hemen ters çevrilmesini emretti ve onun emri üzerine tencereler kaldırıldı. Daha sonra Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ele geçirilen ganimeti paylaştırdı ve her on koyunu bir deveye denk saydı. Bu sırada develerden biri azgınlaşıp kaçtı. Kafilemizde çok sayıda at da yoktu. İnsanlar deveyi yakalamak için epey uğraştılar fakat başarılı olamadılar, iyice bitkin düştüler. Bunun üzerine birisi yayını gerip deveye bir ok fırlattı. Böylece Allah o deveyi etkisiz kıldı. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem de şöyle buyurdu: "Bu hayvanların vahşi hayvanlar gibi saldırgan ve azgın olduğu zamanlar olur. Size saldıracak olurlarsa onları bu şekilde etkisiz hale getirin!" Dedem Rafi' İbn Hadic şöyle dedi: "Biz ertesi gün düşmanla karşı karşıya gelmekten endişe duyuyorduk. Yanımızda hayvanı boğazlamak için bıçak bulunmuyordu. "Kamışla kesebilir miyiz?" diye sorduk. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Diş ve tırnak / pençe dışında hayvanın kanını akıtan her şey olabilir. Kesilirken Allah'ın adı anılmışsa artık onu yiyebilirsiniz. Dişin ve tırnağın niçin kullanılamayacağını size söyleyeyim: Diş kemiktir, tırnak ise Habeşlilerin hayvan kesmek için kullandıkları bir alettir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Cerir İbn Abdullah r.a. şöyle demiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bana şöyle demişti: "Beni şu Zu'l-halasa (-Bu Haslam kabilesinin yaşadığı yerde bulunan ve el-Kalbetü'l-Yemimiyye diye anılan bir tapınağın adıdır-) belasından kurtarsan çok hoşnut edersin!" Ben de Ahmes kabilesinden yüz elli kişilik bir süvari birliği ile oraya gittim. Ahmesliler çok iyi at binen kimselerdi. Ben ise at üzerinde doğru dürüst duramıyordum bile. Bu durumumu ResuluIlah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e arz ettim. O s.a.v.de benim göğsüme öyle bir vurdu ki elinin izleri çıktı. Sonra da şöyle dua etti: "Allahım onu sabit kıl ve kendisini hidayete erdiren ve hidayete eren bir kul eyle!" Bu duanın ardından Cerir oraya gitti ve Zu'l-halasa'yı parçalayıp yaktı. Operasyonla ilgili bilgiyi ve müjdeyi Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e ulaştırması için bir haberci gönderdi. Haberci Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in huzuruna çıkınca: "Seni hak ile gönderen Allah'a yemin ederim ki ben gelirken Zu'l-halasa içi boşaltılmış ve yanarak kapkara kesilmiş bir deve gibi yerle bir olmuş ve yakılmıştı." Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem de Ahmes ve onların içinden bu operasyona katılanlar için Allah'tan defalarca bereket diledi. " not: (Bu rivayetle ilgili açıklamalar için bkz. Kitabü'l-meğazi, Bab, 62.) 193. MÜJDECİYE HEDİYELER VERMEK

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

İbn Abbas r.a.'ın naklettiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Mekke fethedildiği gün şöyle buyurmuştur: "Artık hicret yoktur. Ancak cihad ve niyet devamlıdır. Eğer savaşa çağırılırsanız derhal savaşa çıkın

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Mücaşi' İbn Mes'ud şöyle demiştir: "Kardeşim Mücalid İbn Mesud'u Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e getirdim ve: "Bu kardeşim Mücalid size hicret etmek üzere bey'at edecek" dedim. Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Artık Mekke'nin fethinden sonra hicret yoktur! Ancak İslam konusunda onun bey'atIni kabul ediyorum" buyurdu

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ata' şöyle demiştir: "Ben Ubeyd İbn Umeyr ile birlikte Aişe r.anha'nın yanına gittim. Sebır dağının yakınlarında konaklamıştı. Bize şöyle dedi: "Allah, Resulü'ne Mekke'nin fethini nasip ettiğinden bu yana artık hicret kesilmiştir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Hz. Osman taraftarı olan Ebu Abdurrahman, Hz. Ali taraftarı olan İbn Atiyye'ye şöyle demiştir: "Ben senin taraftarı olduğun kişinin niçin insanların kanını dökmeye bu kadar hevesli olduğunu biliyorum. Ben onun şöyle dediğini duydum: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem beni, Zübeyr ile birlikte bir operasyonu gerçekleştirmek üzere görevlendirerek şu talimatı verdi: "Derhal yola çıkın! Falan yerdeki bahçede Hatib'in verdiği mektubu götüren bir kadın bulacaksınız." Biz de kadını bulunca mektubu vermesini istedik. Kadın: "Ne mektubu! Bana kimse bir şey vermedi!" dedi. Biz de onu tehdit ederek: "Ya mektubu verirsin ya da elbiselerini soyar öyle ararız" dedik. Bunun üzerine kadın mektubu kuşağının arasından çıkarıp bize verdi. Biz de mektubu Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e getirdik. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hatib'i çağırması için birisini gönderdi. Hatib gelince şöyle dedi: "Ey Allah'ın Resulü, benim durumumu araştırmadan acele ile hemen karar verme! Ben kesinlikle İslam'dan dönüp küfrü tercih etmedim. Aksine İslam'a olan sevgim kat kat arttı. Ben Kureyş kabilesine mensup birisi değilim, onlara sonradan katılan bir insanım. Fakat senin ashabından her birinin Mekke'de bulunan Kureyşlilerle akrabalık bağları vardır. Böylece Allah Teala onların Mekke'deki akrabaları sayesinde hem ailelerini hem de mallarını koruyor. Halbuki benim kimsem yok. Ben de orada bulunan ailemi korumalarını sağlamak üzere Kureyş'in desteğini almak istedim." Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem onun doğru söylediğini ifade etti. Hz. Ömer ise iyice hiddetlendi ve: "Ey Allah'ın Resulü, müsaade edin şunun boynunu vurayım! Baksanıza münafıklık yaptı!" dedi. Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem de şöyle buyurdu: "Ne biliyorsun, belki de Allah Teala Bedir ehlinin / Bedir savaşına katılanların her haline bakmış ve şöyle buyurmuştur: Dilediğinizi yapın." Kim bilir, belki de Hz. Ali'nin böyle fütursuzca kan dökme cesaretinde bulunmasının sebebi de bu olabilir

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

İbn Ebi Müleyke'den nakledilmiştir: İbni'z-Zübeyr bir defasında İbn Cafer'e: "Ben, sen ve İbn Abbas ... Üçümüzün birlikte Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i karşıladığımız günü hatırlıyor musun?" diye sormuş o da: "Evet, tabi ki hatırlıyorum. Bizi kucağına almış seni bırakmışt

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Saib İbn Yezıd şöyle demiştir: "Biz çocuklarla birlikte Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i karşılamak üzere Veda Tepesine gitmiştik. " Tekrar: 4426, 4427 Diğer tahric: Tirmizî, Cihad

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Abdullah İbn Ömer r.a.'in şöyle dediği nakledilmiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem yolculuk dönüşünde üç defa tekbir getirir ve şöyle derdi: "Allah'ın izniyle geri dönüyoruz. Biz tevbe edenleriz, kulluk edenleriz, hamd edenleriz. Biz Rabbimize secde ederiz. Allah sözünde durdu, kuluna yardım edip zafer ihsan eyledi ve düşman topluluklarını tek başına hezimete uğratıp yerle bir etti

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes İbn Malik r.a.'in şöyle dediği nakledilmiştir: "(Lihyan oğullarına karşı savaştıktan sonra) Usfan'dan dönerken Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile beraberdik. Bu sırada Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bineği üzerinde idi ve terkisinde de Safiyye binti Huyey vardı. Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in devesi tökezleyince ikisi de yere düştü. Ebu Talha hemen fırlayıp yardıma koştu ve: "Ey Allah'ın Resulü, Allah beni sana feda eylesin!" dedi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ise: "Sen kadınla ilgilen!" buyurdu. Bunun üzerine Ebu Talha yüzünü bir örtü ile kapatıp Safiyye'nin yanına vardı ve bu örtüyü onun üzerine attı. Sonra da deveyi tekrar binilecek şekilde hazırladı. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile Safiyye hazırlanan deveye tekrar bindi. Biz de bir daha başlarına bir şey gelmemesi için Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in etrafını sardık. Medine'ye yaklaştığımızda Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Biz Allah'a dönenleriz, günahlarından tevbe edenleriz, Rabbimize kulluk edenleriz, hamd ile meşgul olanlarız." Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Medine'ye girene kadar bunları söylemeye devam etti

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Enes İbn Malik r.a.'in şöyle dediği nakledilmiştir: "Ben ve Ebu Talha Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile beraberdik Bu sırada Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bineği üzerinde idi ve terkisinde de Safiyye binti Huyey vardı. Yolculuk sırasında bir yerlerde Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in devesi tökezleyince ikisi de yere düştü. Ebu Talha hemen devesinden sıçrayıp indi ve yardıma koştu. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanına varınca: "Ey Allah'ın Resulü, Allah beni sana feda eylesin! bir şeyiniz yok ya!" dedi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ise: "Ben iyiyim, sen kadınla ilgilen!" buyurdu. Bunun üzerine Ebu Talha yüzünü bir örtü ile kapatıp Safiyye'ye doğru gitti ve bu örtüyü onun üzerine attı. Safiyye de üzeri örtülünce düştüğü yerden kalktı. Ebu Talha daha sonra deveyi tekrar binilecek şekilde hazırladı, koşumlarını bağladı. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile Safiyye hazırlanan deveye tekrar bindi ve yola koyuldular. Medine'ye yaklaştığımızda Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Biz Allah'a dönenleriz, günahlarından tevbe edenleriz, Rabbimize kulluk edenleriz, hamd ile meşgul olanlarız." Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Medine'ye girene kadar bunları söylemeye devam etti

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Cabir İbn Abdullah'ın şöyle dedıği nakledilmiştir: "Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile birlikte bir yolculukta bulunmuştum. Medine'ye döndüğümüzde bana şöyle dedi: "İçeri gir ve iki rekat namaz kıl

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Ka'b'ın şöyle dediği nakledilmiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem kuşluk vaktinde yolculuktan dönerse mescide girer ve daha hiç oturmadan iki rekat namaz kılardı." 199. YOLCULUK DÖNÜŞÜNDE YEMEK YEMEK

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Cabir İbn Abdullah r.a.'den nakledilmiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Medine'ye döndüğünde bir deve veya inek kurban etti." Muaz İbn Cebel, Cabir İbn Abdullah'tan daha ayrıntılı bir rivayet nakletmiştir: "Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem benden iki ukiyye ve bir dirhem ya da iki dirhem karşılığında bir deve satın aldı. Sirar denen Medine yakınlarındaki bir yere geldiğinde bir inek kesilmesini emretti. Kervanda bulunanlar kesilen hayvandan yediler. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Medine'ye varınca bana mescide gidip iki rekat namaz kılmamı emretti ve sattığım devenin bedelini tartıp ödedi

  1. Bāb: ...
  1. باب ...

Cabir İbn Abdulah r.a.'ın şöyle dediği nakledilmiştir: "Ben yolculuktan döndüm ve Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bana: "İki rekat namaz kıl!" dedi