Sunan Ibn Majah
...
(36) Kitāb: Tribulations
(36) ...
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «La ilahe illallah deyinceye kadar insanlarla savaşmak ile emrolundum. Onlar bunu söyleyince Tevhîd kelimesinin hakkı (olan cezalar) müstesna, canlarını ve mallarını benden korumuş olurlar. (îmânda samimî olup olmadıklarının) hesabı da Allah Azze ve Celle'ye aittir.» MÜSLİM HADİSİ VE İZAH İÇİN TIKLA
- Bāb: ...
- باب ...
Cabir (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «La ilahe illallah» deyinceye kadar insanlarla savaşmak ile emrolundum. Onlar "Lâ ilahe illallah'' deyince Tevhîd kelimesinin hakkı (olan cezalar) müstesna, kanlarını ve mallarını korumuş olurlar. (îmânda samimî olup olmadıklarının) hesabı da Allah'a aittir.» Bu ve önceki hadis Müslimin aynı babında yer alıyor. Aşağıdaki link 3927’deki linkin aynıdır. MÜSLİM HADİSİ VE İZAH İÇİN TIKLA
- Bāb: ...
- باب ...
Evs (bin Ebî Evs Huzeyfe es-Sakafî) (r.a.)'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Biz (bir gün) Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanında oturuyorduk. O, bize olup biteni anlatarak vaaz ediyordu. O sıralarda O'na bir adam gelerek O'nunla gizli konuştu. Sonra Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Bu adamı götürüp öldürünüz», buyurdu. Adam geri gidince Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ona seslenerek: «Sen Allah'tan başka ilâh olmadığına şehâdet eder misin?» diye sordu. Adam (da): Evet, dedi. Resûl-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (bunun üzerine): «Gidiniz ve adamı serbest bırakınız. Çünkü "La ilahe illallah" deyinceye kadar insanlarla savaşmak ile emrolundum. Onlar bunu İşleyince kanları ve malları bana haram olur,» buyurdu. Not: Zevaid'de; Bunun senedi sahihtir, ravileri de güvenilir zdtlardır, denilmiştir. Lakin bu hadis Nesai'de de mevcuttur ve Zevaid yazarı buna kısmen 1şarette bulunmuştur. (Yani Zevaid türünden sayılmayabillr)
- Bāb: ...
- باب ...
İmran bin Husayn (r.a.)'den; Şöyle demiştir: Nafi bin el-Ezrak (ki haricîlerin Ezrakîler kolunun başıdır) ve arkadaşları gelerek: Sen helak oldun (dinden çıktın) Ya İmran, dediler, İmran: Ben helak olmadım (küfre gitmedim), diye cevab verdi. Onlar : Bil-akis (müslümanlıktan çıktın), dediler. îmran: Beni helak eden şey nedir? diye sordu. Onlar : Allah «Bir fitne (yani Allah'a ortak koşmak) kalmayıp din tamamen Allah'ın (dini olan İslamiyet) olana kadar onlarla savaşınız» (Enfal 39) buyurmuştur. (Yani sen ise bizim safımızda yer alıp haricî olmayanlarla savaşmadın), dediler. İmran: Biz, müşrikleri bertaraf edinceye kadar savaştık ve din tamamiyle Allah'ın oldu (yani Hicaz müşriklerden tamamen temizlendi), Dilerseniz size Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den işittiğim bir hadîsi rivayet edeyim, dedi. Onlar: O hadîsi Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den sen (mi) işittin? diye sordular. İmran: Evet, (ben işittim). Şu olaya şahid oldum, dedi : Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), müşriklere müslümanlardan bir askerî kuvvet gönderdi. Giden müslüman askerler müşriklere rastlayınca onlarla şiddetli bir savaş yaptılar. Neticede müşrikler mağlûp olarak sutlarını müslüman askerlere verdiler (yani savaşta kırılıp saf dışı edildiler). Sonra benim yakınlarımdan bir adam müşriklerden bîr adama mızrakla hücum ederek yanma varınca müşrik adam: "Eşhedu en la ilahe illallah = Allah'tan başka hak ilah olmadığına şehadet ederim." Ben şüphesiz müslümanım, dedi. Fakat (buna rağmen) yakınım olan adam mızrakla vurup onu öldürdü. Sonra Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanına geldi ve : Ya Resulallah! Ben helak oldum (yani büyük bir günah işledim), dedi. Resûl-İ Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir veya iki defa: «İşlediğin (günah) nedir?» buyurdu. Adam da yaptığı işi O'na arzetti. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) adama: (Kelime-i şehadet getirip müslüman olduğunu söylediğine rağmen samimiyetine inanmadın) O halde karnım yarıp da kalbindekini bilmeliydin? buyurdu. Adam: Ya Resûlallah! Karnını yarsaydım kalbindekini bilmiş olur (mu) idim? deyince Resul i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): O halde sen ne onun konuştuğu sözünü kabul ettin, ne de kalbindekini bilirsin, buyurdu. İmran dedi ki: Sonra Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) adam hakkında bir şey söylemedi. Adam da az bir zaman yaşadı. Nihayet öldü. Biz onu defnettik. Ertesi günü sabahı cesedi yer yüzünde görüldü. Halk: Bir düşman bunun cesedini toprağın altından çıkarmış olabilir, dedi. Biz onu (tekrar) defnettik. Sonra gençlerimize mezarı başında nöbet beklemelerini emrettik. Ertesi günü sabahı cesed (yine) yer yüzünde oldu. Bu kere biz: Gençlerimiz uyumuş (bu arada cesed düşman tarafından çıkarılmış) olabilir, dedik ve (tekrar) defnettikten sonra bu defa biz kendimiz onun nöbetini tuttuk. Yine ertesi günü sabahı cesed yer yüzünde oldu. Artık (toprağa gömmekten vazgeçip) cesedi o dağlar arasındaki yollardan birisine attık.' Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bu, hasen bir seneddir. Ravi Süzneyfı el-İcll güvenilir saymıştır. Müslim de kendi Sahfh'ine rivayetini almıştır. Ravi Asim da el-Ahven olandır. Müslim kendi Sahih'inde bunun da hadisini rivayet eder. Ve İbn-i Hibban bunu güvenilir zatlar arasına almıştır. Ravi Süveyd bin Saîd hakkında ise İhtilaf vardır
- Bāb: ...
- باب ...
İmran bin el-Husayn (r.a.): Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bizi bir askeri müfrezede (savaşa) gönderdi. Sonra (savaşın bitiminde) müslümanlardan bir adam müşriklerden bir adam'a hücum etti, diyerek yukardaki hadîsi anlattı ve bu rivayette şunu da ilaveten söyledi: (Biz cenazeyi defnettikten) sonra yer cesedi dışarı attı. Bunun üzerine durum Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e arzedildi. O da şöyle buyurdu: Yer, o adam'dan daha şer kimseyi de şüphesiz kabul eder. Lakin Allah, — La ilahe illallah — kelimesinin hürmetinin ta'zîmini size göstermeyi sevdi. Not: Bu, hasen bir seneddir. Çünkü ravi İsmail bin Hafs hakkında ihtllaf vardır. Senedin kalan ravlleri güvenilir zatlardır
- Bāb: ...
- باب ...
Ebû Saîd (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Veda haccında şöyle buyurdu, demiştir: «(Ey insanlar!) Bilmiş olunuz ki şüphesiz günlerin en mukaddesi şu (bayram) gününüzdür. Bilmiş olunuz ki ve ayların en mukaddesi şu (Zilhicce) ayınızdır. Bilmiş olunuz ki şehirlerin en mukaddesi şu (Mekke) şehrinizdir. Bilmiş olunuz ki şu (Zilhicce) ayınızda, şu (Mekke) şehrinizde şu (bayram) gününüz nasıl mukaddes ise şüphesiz kanlarınız ve mallarınız da size haramdır. Bilmiş olunuz ki, ben (Allah'ın hükümlerini) tebliğ ettim mi?» Orada bulunanlar: Evet, dediler. Resûl-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (de); «Allahım şahld ol», buyurdu. Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedi sahih olup ravlleri güvenilir zatlardır
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah bin Amr (bin el-Âs) (r.a.)'den; Şöyle demi§tir: Ben, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in Ka'be'yi tavaf ettiğini ye (tavaf esnasında) söyle söylediğini gördüm «(Ey Ka'be!) Sen ne güzelsin ve senin kokun ne güzeldir. Senin azametine ve senin kutsallığının azametine hayranım. Muhammed'İn canı elinde olan (Allah) a yemin ederim ki, mu'minin hürmeti Allah katında senin hürmetinden şüphesiz daha azametlidir. Mu'minin malının, kanının ve onun hakkında ancak iyi zan beslemek kutsallığı (seninkinden üstündür).» Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bnnun senedi söz götürür: İbni Mace'nin şeyhi Nasr bin Muhammed'i Ebu Hatim zayıf saymıştır. İbni Hibban da onu güvenilir zatlar arasında anmıştır
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: «Müslümanın her şeyi müslümana haramdır. Kanı, malı ve ırzı.»
- Bāb: ...
- باب ...
Fadale bin Ubeyd (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: «Mu'min o kimsedir ki, insanlar malları ve canları bakımından ondan (yâni şerrinden) emindirler. Muhacir de hataları ve günahları terk eden kimsedir.» Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedi sahih olup ravileri güvenillr zatlardır. Ravi Ebu Hani'in adı Hamid bin Hani el-Havlani'dir
- Bāb: ...
- باب ...
Cabir bin Abdillah (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Kim apaçık bir şekilde bir mal'ı gasbederse (veya cebir kullanarak yağmalarsa) o kimse bizden değildir.» AÇIKLAMA 3938’de
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: «Zina eden kişi zina ettiği zaman mu'min olarak zina etmez, içki içen kişi de içki içtiği zaman mu'min olarak içki içmez. Hırsız da çaldığı vakit mu'min olarak çalmaz. Başkasına ait bir malı insanların gözleri önünde zorla alan kişi de bunu alenen gasbettiği (veya cebir kullanarak yağmaladığı) zaman mu'min olarak bu suçu işlemez.» Diğer tahric: Buhari mezalim, eşribe, hudud, Tirmizi. iman: Nesai, kasame; kat’us-sarik; eşribe;Ebu Davud, sunne (4689); Darimii eşribe; Ahmed b. Hanbel, II, 243. 317, 376. 386.479; III 356: VI. 139. EBU DAVUD HADİSİ VE İZAH İÇİN TIKLA
- Bāb: ...
- باب ...
İmran bin Husayn (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: «Kim bir malı aleni olarak ve zorla alırsa o kimse biz'den değildir.» AÇIKLAMA 3938’de
- Bāb: ...
- باب ...
Sa'Iebe bin el-Hakem (r.a.)'den; §öyle demiştir: Biz duşmanın bir koyun siirusune rastlayıp yagmaladık. Sonra (boğazladığımız koyun etlerini pişirmek uzere) tencerelerimizi diktik (atege koyduk). Sonra Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) tencerelerin yanına uğradı ve O'nun emriyle tencereler devrildi (yani etler döküldü). Sonra şöyle buyurdu: «Şüphesiz yağmalanan mal helal degildir.» Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedi sahth olup ravileri güvenilir zatlardır. Diğer beş hadis kitabında Sa'lebe bin el-Hakem (r.a.)'ın hadisi yoktur
- Bāb: ...
- باب ...
(Abdullah) bin Mes'ud (r.a.)'dan rivayet edildiğine gore Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demi§tir: «Müslümanı sövmek fusuktur. Onunla çarpışmak da küfürdür.» Diğer tahric: Buhari, edeb; Müslim, iman BUHARİ HADİSİ VE GENİŞ İZAH İÇİN TIKLA MÜSLİM HADİSİ VE İZAHLAR İÇİN TIKLA
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayet edildigine gore; Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: « Muslümam sövmek fasıklıktır. Onunla garpişmak da küfürdür.» Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Ebu Hureyre (r.a.)'ın bu hadisinin senedi hasen'elir. Ravi Ebu Hilal'm adı Muhammed bin Selim olup güvenilirliği hususunda ihtila! vardır. Ravi Muhammed bin el-Hasan el-Eseli de böyledir. Senedin kalan ravileri güvenilir zatlardır
- Bāb: ...
- باب ...
Sa'd (bin Ebi'I-Vakkas) (r.a.)'den rivayet edildigine gore; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: Müslümanı sövmek fasıklıktır. Onunla garpışmak da küfürdür.» Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Sa'd bin Ebi'l-Vakkas (r.a.)'ın bu hadisinin senedi sahlh olup ravileri güvenilir zatlardır
- Bāb: ...
- باب ...
Cerir bin Abdillah (el-Beceli) (r.a.)'den rivayet edildigine gore: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Veda haccında (kendisine): «Halki sustur (da dinlesinler),» diye emretti. sonra şöyle buyurdu: «Benden sonra biribirinizin boyunlarını vurarak kafirler olmayınız.» AÇIKLAMA 3944’te
- Bāb: ...
- باب ...
İbn-i Ömer (r.a.)'dan rivayet edildigine gore; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) §öyle buyurmuştur: «Vah size (yahut vay halinize), Benden sonra biribirinizin boyunlarına vurarak kafirler olmayimz.» AÇIKLAMA 3944’te
- Bāb: ...
- باب ...
Sunabih el-Ahmesi (r.a.)'den rivayet edildigine gore; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Bilmiş olunuz ki ben kevser havuzu uzerinde şüphesiz öncünüz (yani ihtiyaçlannızı onceden hazirlayıcı) olacagim ve ben diger ümmetlere karşı gokluğunuzla ovüneceğim. O'nun igin benden sonra sakın biribirinizi öldürmeyiniz.»
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Bekr-i Sıddık (r.a.)'den rivayet edildigine gore; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Kim sabah namazını kılarsa o kimse Allah'ın guvencesindedir. Artık Allah'in bu guvencesini ihlal etmeyiniz. Bu itibarla kim bdyle olan bir kimseyi (şer'i hiikum olmaksızın) öldürürse Allah öldüren kişiyi sorguya gekip neticede baş aşağı cehennem'e atar.» Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bu sened, ravileri güvenilir olmakla beraber munkati' (kopuk)tur. Çünkü ravi Habis Sa'd bin İbrahim, ravi bin Sa'd'e yetişmemiştir. Bu durumu Tehzib sahibi söylemiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Semure bin Cundeb (r.a.)'den rivayet edildigine gore; Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: «Kirn sabah namazını kılarsa o kimse Allah (Azze ve Celle)'nin güvencesindedir.» Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Ravi el-Hasan, ravi Semıire'den hadis işitmiş ise bu sened sahihtir. Ravi el-Eş'as, Abdülmelik isimli zattır
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir : «Mu'min kişi Allah (Azze ve Celle) katında bazı meleklerinden üstümdür.» Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir. Ravi Yezid bin Süfyan Ebü'l-Muhezzlm zayıf olduğu için bu sened zayıftır
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Her kim bir soy sop davasina (halki) teşvik ederek veya bir soy sop davası igin ofkelenerek hak veya batil olduğu bilinmez bir gaye ile körü körüne açılan bayrak altinda (yani toplanan bir topluluk içinde) savaşırsa, o kimsenin öldürülüşü bir cahiliyet öldürülüşüdür.»
- Bāb: ...
- باب ...
Fuseyle'nin babasi (Vasile bin el-Eska') (r.a.j'dan; şöyle demigtir: Ben, Ya Resulallah! Adamın kendi kavmini sevmesi taassubtan (bir çeşit sayılır) mı? diye Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e sordum. O: «Hayır. Ve lakin adam'ın kendi kavmine zulumde yardım etmesi taassubtan (bir nevi)dir», buyurdu. Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Ebu Davud bu hadisin bir parçasını rivayet etmiştir. O parça şöyledir: ''Ben Ya Resulallah! Asabiyyet nedir? diye sordwn. O buyurdu ki: ''Adamın kavmine zulümde yardım etmesidir
- Bāb: ...
- باب ...
Enes bin Malik (r.a.)'den; şöyle demiştir: Ben, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den şu buyruğu işittim! «Benim ummetim dalalet uzerinde şüphesiz toplanmaz (birleşmez). Bu itibarla siz bir ihtilaf gördügünüz zaman büyük müslüman topluluğundan ayrılmayınız.» Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedinde Ebu Halef el-A'mmi bulunur. Adı da Hazim bin Ata'dır. Bu ravi zayıftır. Bu hadis birkaç senedle rivAyet edilmiş ise de, hepsinde zayıfiık belirtisi vardır. Bu durumu el-Irak1 şeyhimiz, Beydavi'nin hadislerinin tahrlci'nde söylemiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Muaz bin Cebel (r.a.)'den; şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir gün bir namaz kıldı da namazi uzatti. Sonra namazı bitirince: Ya Resulallah! Bu gün namazı uzattın, dedik (veya dediler). Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) : «Ben bir ümit ve bir korku namazını kıldım. Ben (namazda) Allah (Azze ve Celle)'den ümmetim igin üç şey istedim. Allah iki şeyi verdi ve bir tanesini bana reddetti (onu vermedi). Ben ümmetime başkalarından (yani kafirlerden) bir düşmaın musallat etmemesini (yani ümmetin mahvedilmemesini) istedim. Allah bunu bana verdi. Ümmetimi su da boğmak suretiyle helak etmemesini istedim. Bunu da bana verdi. Ümmetimin savaşının kendi aralarında kılmamasını da istedim. Fakat Allah bu isteğimi reddetti.» Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedi sahih olup ravileri güvenilir zatlardır
- Bāb: ...
- باب ...
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in azadlı kolesi Sevban (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur : «Yer benim igin o derece dürülüp toplatıldı ki ben onun doğu taraflarını ve batı taraflanni gördüm. Bana sarı ve beyaz (yani altm ve gümüş) hazineleri de verildi ve bana: Senin (ümmetinin) mülkü senin igin dürülüp toplatılan alanlara kadar (genişliyecek)dir, denildi. Ben, Allah Azze ve Celle'den (su) üç şeyi istedim: Allah'ın ümmetimin başına tümünü helak edecek bir açlık felaketini musallat etmemesini ve ümmetimi fırka fırka yapip (biribiriyle savaşmak ve iç harple) bazasına bazısının azabını tattırmamasını da istedim. (Bu isteklere karşı Allah tarafından) bana: Ben bir hüküm verdigim zaman artık o hükmün infaz edilmemesine mahal yoktur ve ben, senin ümmetin başına onları (tümüyle) helak edecek bir açlik felaketini musallat etmeyeceğim ve dünyanın çevresi arasında bulunan (kafir düşmanlar)ı ümmetin aleyhinde toplamayacağım ki ümmetinin bazısı diğer bazısını yok etsin ve biribirinl öldürsün, buyuruldu. Ümmetimin içine kılıç konulduğu (yani iç savaş. olduğu) zaman artik kıyamet gününe kadar kılıç onlardan kaldırılmayacak (yani iç savaş son bulmayacak)tir. şüphesiz ümmetim için korktuğum şeylerden birisi de sapıtıcı (yani bid'atlere, günahlara çağırıcı) imamlar (yani devlet adamları) dır. ümmetimden bazi kabileler putlara tapacak ve ümmetimden bazı kabileler de müşriklere iltihak edecektir. Kıyamete yakın zamanlarda otuza yakın çok yalancı deccal muhakkak olacak. Deccalların hepsi Nebi olduğunu söyIeyecektir. (Halbuki Nebilerin sonuncusu benim ve benden sonra Nebi yoktur). Allah (Azze ve Celle)'nin emri (ki bütün mu'minlerin toptan vefat etme belirtisi olan bir rüzgardır) gelinceye kadar ümmetimden bir zümre daima hak (yol) üzerinde kahp ilahi yardıma mazhar olacak muhalifleri onlara zarar veremeyecektir.» Ebui'I-Hasan dedi ki: Ebu Abdillah (ibn-i Maceh) bu hadisin rivayetini bitirince: Bu, ne kadar dehşetli bir hadistir, dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Zeyneb bint-i Cahş (r.anha)'dan rivayet edildiğine göre: Bir defa Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) uykusundan uyanarak (telaştan) yüzü kızarmış vaziyette: «La ilahe illallah, vuku bulmasi yaklaşan bir şer (fitne)den dolayı vay Arapların haline. Bu gün Ye'cuc ve Me'cuc'un seddinden şöyle bir delik açıldı, buyurdu ve sehadet parmağının ucunu baş pannağının ortasindaki mafsal ile birleştirerek (açılan deliğin büyüklüğünü göstermek üzere) halka yaptı.» Zeyneb (r.anha) demiştir ki: Ben Ya Resulallah! içimizde salihIer bulunduğu halde biz helak olur muyuz? diye sordum. Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «(Evet.) fuhuş, günah ve fasıklık çoğaldığı zaman (helak olursunuz)» diye cevap verdi. Diğer tahric: Buhari (3346, 3598, 7059, 7135); Müslim 2880 (1, 2); Nesai s-kübra (11249); Tirmizi (2187); Ahmed, Müsned (27413); İbn Hibban (327). BUHARİ HADİSLERİ VE İZAHLARI: 1372 — 1373 — 2325 MÜSLİM HADİSLERİ VE İZAH: 2880 —
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Ümame (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: «Bir takım fitneler olacaktır. Adam o fitnelerde mu'min olarak sabahlayacak ve kafir olarak akşamlayacaktır. Ancak Allah'ın ilim ile ihya ettigi kimseler (bu tehlikeden) müstesnadir.» Not: Zevald'de şöyle denilmiştir: Bunun senedi zayıftır. İbni Main: Ali bin Yezid'in el-Kasım aracılığıyla Ebu Ümame (r.a.)'den olan rivayetlerin hepsi zayıftır, demiştir. Buhari ve başkası: Ali bin Yezid'in hadisleri münkerdir, demişlerciir
- Bāb: ...
- باب ...
Huzeyfe (bin el-Yeman) (r.a.)'dan; şöyle demiştir: Biz (bir gün halife) Ömer (r.a.)'in yanında oturuyorduk. Ömer: Hanginiz Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in fitne hakkındaki hadlsini hafızasında iyice tutuyor? diye sordu. Huzeyfe demis, ki, bu soru üzerine: Ben (iyi bellemişim), dedim. Ömer (r.a.): Sen cidden (hadis bellemeye) cür'etkarsın, dedi. (Sonra) Hadis nasıldır? diye sordu. Huzeyfe: Ben, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den: Adam'ın ailesi, evladı ve komşusu yüzunden maruz kaldığı fitneye (günaha); namaz, oruç, sadaka, iyi şeyleri emretmek ve kotü $eyleri men etmek keffaret olur, buyruğu işittim, dedi. Bunun üzerine Ömer (r.a.): (Hayır, sormak) istediğim bu (fitne hadisi) degil. Ben ancak denizin dalgalanması gibi dalgalanan fitne (hakkındaki hadisi) kasdediyorum, dedi. Bunun uzerine Huzeyfe (r.a.): Ey Mu'minlerin Emiri! O fitne ile senin ne ilişiğin var? şüphesiz seninle o fitne arasında kilitli bir kapi vardır, dedi. Ömer (r.a.): O kapı kırılacak mı, yoksa açılacak mı? diye sordu. Huzeyfe (r.a.): Hayır, kırılacak, diye cevap verdi. Ömer (r.a.): Kırılan kapı (açılan kapıya nazaran) hiç kilitlenemez, dedi. (Şakik demistir ki : Biz Huzeyfe'ye: Ömer, kapının kim olduğunu biliyor muydu? diye sorduk. Huzeyfe (r.a.): Evet, yarından once bu gecenin gelecegini bildiği gibi (biliyordu). Ben ona hiç yalan yanlış olmayan bir hadis rivayet ettim, dedi. (Şakik demiştir ki:) Biz bunun üzerine kapının kim olduğunu Huzeyfe'ye sormaya cesaret edemedik de Mesruk'a: Sen Huzeyfe'ye sor, dedik. Mesruk ona sordu. O da: (Kapı) Ömer'dir, dedi. Diğer tahric: Buhari, fiten (7096) Müslim: İman; Tirmizi. fiten (2258) BUHARİ HADİSİ VE İZAH İÇİN TIKLA MÜSLİM HADİSİ VE İZAH İÇİN TIKLA
- Bāb: ...
- باب ...
Abdurrahman bin Abd-i Rabbi'l-Ka'be (r.a.)'den; şöyle demiştir: Bir gün Abdullah bin Amr bin el-As (r.a.) Ka'be'nin gölgesinde oturmuş, başında da halk toplanmış iken ben onun yanına vardun. Abdullah'dan (bu esnada) şunu işittim: Biz bir yolculukta Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in beraberinde idik. O, bir ara bir konakta konakladı. Bunun üzerine kimimiz kendi çadırını kuruyor, kimimiz ok atışı yapıyor ve kimimiz otlanan hayvanı ile meşgul oluyordu. Bu sırada Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in çağırıcısı: "Haydin namaza" diye çağrıda bulundu. Biz de hemen toplandik. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ayağa kalkarak bize şu hutbede bulundu: «Benden önceki her Nebi üzerine kendi ümmeti için hayır bildiği şeyleri onlara göstermesi ve şer bildiği şeylere karşı uyarıp korkutması şuphesiz bir hak, görev oldu. Sizin bu ümmetinizin afiyeti evvelinde kılındı. Bu ümmetinizin son kısmının başına bela ve hoşlanmayacağınız bir takım işler muhakkak gelecektir. Sonra öyle fitneler gelecek ki bazısı diger bazısını hafifletecek (yani sonra gelen fitne bir önceki fitneden daha şiddetli olacağından öncekini hafif bırakacaktır). Artık mu'min kul, (bir fitne geldiğinde): işte beni helak eden fitne budur, der. Bir süre sonra o fitne geçer. Bunun arkasında başka bir fitne gelir ve mu'min kul: işte beni helak edici fitne budur, der. Sonra o fitne de açılıp gider. Artik kim cehennem ateşinden uzaklaştırılmasi ve cennete girdirilmesi kendisini sevindiriyorsa Allah'a ve ahiret gününe iman eder halde iken ölümü gelsin ve insanlara, kendisine yapmalarını arzuladığı şeyleri yapsın. Kim bir devlet baskanına bey'at edip ona elini vermiş. (yani seçmiş.) ve samimiyetle bağlanmış ise artık olanca gücüyle ona itaat etsin. şayet bundan sonra başka bir devlet başkanı çıkıp gelir de birincisi ile nidaya kalkışırsa (yani isyan çıkarmak isterse) sonradan gelenin boynunu vurunuz.» Abdurrahman bin Abd-i Rabbi'l-Ka'be demiştir ki: Bunun üzerine ben başımı topluluğun arasından ileri sokarak (yani Abdullah (r.a.)'ın yakınına sokularak) : Allah aşkına sana soruyorum, bu hadisi Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den sen kendin işittin (mi)? dedim. Abdurrahman demiştir ki: Bunun üzerine Abdullah (r.a.), eliyle kulaklarına işaret ederek: Bunu kulaklarım işitti kalblm de belledi, iyice ezberledi, dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah bin Amr (bin el-As) (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «İnsanların elekten geçirilerek iyilerin gittigl, kötülerin kaldığı, ahidlere sadakat v« emanetlere riayetlerinin bozulduğu, ihtilafa düştükleri (Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ellerinin parmaklarını biribirine geçirerek) ve şöyle oldukları bir yakın gelecekte haliniz nasıl olacak?» buyurdu. Sahabiler: Ya Resulallah! Anlattığın durum olunca biz nasıl edelim? diye sordular. Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «(Hak olduğunu) bildiğinizi tutarsınız. (Hak olduğunu) kabul etmediğinizi bırakırsınız. Kendinize ait şeylere (yani şahsınızı ve aile ferdlerinizi ilgilendiren işlere) yönelirsiniz ve başkalarınızın işini terkedersiniz,», buyurdu. Diğer tahric. Ebu Davud, melahim (4342); Ahmed b. Hanbel II, 220, 221. EBU DAVUD HADİSİ İÇİN TIKLA AÇIKLAMA 3958’de
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Zerr(ri Ğıfari) (r.a.)'den; şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (bir gün): «Ya Eba Zerr! Evin (yani kabrin) köle kadar pahalanacak derecede çok insanın ölüm vukuati ile halin nasıl olacak?.» buyurdu. Ben: Allah ve Resulunün benim için seçtikleri hal (veya Ebu Zerr dedi ki: Allah ve Resulü en iyi bilendir) olur, dedim. Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Sabretmeye çalış,» buyurdu. (Sonra) Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «(Ya Eba Zer!) Mescidine gelip de (açlıktan) yatağına dönmeye gücün yetmeyecek ve (açlıktan) yatağından kalkıp da mescidine gitmeye takatin kalnuyacak derecede insanların başına gelecek açlık ile halin nasıl olacak?.» buyurdu. Ebu Zer demiştir ki: Ben: Allah ve Resulu en iyi bilendir (veya Allah ve Resulünün benim için seçtigi hal olur), diye cevab verdim.. Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) : «(O dönemde) iffetli olmaya devam et (yani dilenmekten veya helal olmayan kazançtan kaçın)» buyurduktan sonra: «(Ya Eba Zer!) Hicaretü'z-Zeyt (denilen yer) kan altında kalacak derecede insanların başına gelecek öldürme (fitnesi) ile halin nasıl olacak?» buyurdu. Ben: Allah ve Resulünün benim için seçtiği hal olur, dedim. Sonra Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) : «Kendilerinden olduğun kimselere iltihak et,» buyurdu. Ben: Ya Resulallah! Kılıcımı alıp da bunu yapanları kılıcımla vurmayayım mı? diye sordum. Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «O zaman sen bunu yapanlara günahınla ortak olursun. Ve lakin kendi evine gir (kapan,» buyurdu. Ben: Ya Resulallah! Peki eğer benim evime girilirse? diye sordum. Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) : «Şayet kılıcın parıltisının seni mağlup etmesinden korkarsan rida'nın kenarını yüzüne at (yani yuzünü ört) ki saldırgan kişi kendi günahı ve seni (oldürmen)in günahı ile dönsün ve boylece cehenem halkından olsun,» buyurdu. Diğer tahric: Ebu Davud ve Nesai de rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Musa (el-Eş'ari) (r.a.)'den; şöyle demigtir; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bize Kıyamete yakın dönemde şüphesiz bir here olur,» buyurdu. Ebu Musa demiştir ki: Ben: Ya Resulallah! Here nedir? diye sordum. O: «Katildir,» buyurdu. Bunun üzerine bazı müslümanlar: Ya Resulallah! Biz şu anda tek bir yılda müşriklerden şu kadarımı öldürürüz, dediler. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bu söze cevaben: «Herc, müşrikleri öldürmek deglldir. Lakin bazınız bazınızi öldürecek, hatta adam komşusunu, amcasının oğlunu ve akrabasını öldürecektir,» buyurdu. Sonra orada bulunanların bazısı: O gün akıllarınız beraberimizde (yani başımızda) olduğu halde mi (biribirimizi öldüreceğiz)? diye sordu. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Hayır. O zaman (daki halk)ın çoğunun akılları alınacak ve akılsız bir takım adi insanlar o dönemin adamları olacaktır,» buyurdu. Sonra el-Eş'ari (r.a.) dedi ki: Allah'a yemin ederim ben o vaziyetin bana ve sizlere yetişeceğini (yani o günleri göreceğiinizi) cidden kuvvetle sanırım. Allah'a and olsun ki o vaziyet bize ulaşırsa Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in bize tavsiyesine göre ona girdiğimiz gibi (suç işlemeden) çıkmamızdan başka hiç-bir çıkar yol ne benim için ne de sizler için vardır. Not: Bu hadis Zevaid türündendir. AÇIKLAMA 3962’de
- Bāb: ...
- باب ...
Udeyse bint-i Uhban (bin Sayfi el-Ğifari) (r.a.)'dan; şöyle demiştir: Ali bin Ebi Talib (r.a.) buraya, Basra'ya gelince babamın yanına girdi ve (babama): Ya Eba Müslim! şu kavim aleyhinde bana yardım etmez misin (yani bana tarafdar olarak savaşa katılmaz mısın) ? diye sordu. Babam: Yardımcı olurum, dedi. Ravi demiştir ki: Sonra Udeyse'nin babası bir cariyesini çağırarak: Ya cariye kılıcımı çıkart, dedi. Ravi demiştir ki: Cariye de gidip kılıcı çıkarıp getirdi. Udeyse'nin babası kılıçtan bir karış mikdarını kınından çekti. Bir de bakıldı ki kılıç agaçtandır. Sonra Udeyse'nin babasi (Ali bin Ebi Talib'e) : Benim dostum ve senin amcan oglu (Muhammed) (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) müslümanlar arasmda fitne olacağı zaman'a dair bana tavsiyede bulundu. Onun için ben agaçtan bir kılıç edinmekteyim. eğer dilersen ben seninle beraber (savaşa bu kılıçla) ?ikanm, dedi. Ali bin Ebi Talib (r.a.) : Sana ve senin kılıcına ihtiyacım yoktur, dedi. AÇIKLAMA 3962’de
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Musa el-Eş'ari (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Kıyamet'e yakın dönemde karanlık gecenin (zifri) karanlık bölümleri gibi (karanlık) müthiş fitneler olacaktır. O fitnelerde adam mu'min olarak sabahlayıp kafir olarak akşamlayacak ve mu'min olarak akşamlayıp kafir olarak sabahlayacaktır. O fitneler (dönemin)de (bir şeye karışmayıp) oturan kişi, ayakta durandan hayırlıdır. Fitnelerde ayakta duran da yürüyenden hayırlıdır ve fitnelerde yürüyen kişi de hızlı gidenden hayırlıdır. Bu itibarla (o dönem'e yetişirseniz) ok yaylarınızı kırınız, yay kirişlerinizi paramparça ediniz ve kılıçlarınızı taşa vurunuz. eğer biriniz(in bulunduğu yer)e girilir (ve öldürülmek istenir) ise o, Adem (Aleyhisselam)'ın (Habil ve Kabil isimli) iki oğlunun hayırlısı (olan Habil) gibi olsun (yani katil degil de maktul olmayı tercih etsin).» AÇIKLAMA 3962’de
- Bāb: ...
- باب ...
Muhammed bin Meslemft (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) :Muhakkak fitne, gruplaşma ve ihtilaf olacaktır. Böyle olduğu zaman sen kilıcını Uhud dağına götür ve parçalanıncaya kadar (taşlara) vur. Sonra haksız yere öldürülünceye veya normal olunceye kadar evinde otur,» buyurmuştur. (Muhammed bin Mesleme demiştir ki:) Sonra bu vaziyet oldu ve ben Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in buyurduğu şeyi yaptım. Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Eğer Hammad bin Seleme'nin Sabit el-Bunnani'den hadis işitmesi sübüt bulursa sened sahilitir
- Bāb: ...
- باب ...
Enes bin Malik (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: «Kılıçlarıyla karşılaşıp çarpışan iki müslüman yoktur ki katili de maktulü de cehennemlik olmasın.» Not: Zevaid'da şöyle denilmiştir: Bunun senedinde Mübarek bin Sühaym bulunur. İbni Abdi'l-Berr demiş ki: Alimler onun zayıflığı va hadisinln metrukluğu üzerinde ittifak etmişlerdir. AÇIKLAMA 3967’de
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Musa (el-Eş'ari) (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «İki müslüman kılıçlarıyla karşılaşıp çarpıştıkları zaman öldüren de öldürülen de cehennemdedir,» buyurdu. Sahabiler: Ya Resulallah! şu katildir (anladik), ama maktulün günahı nedir? diye sordular. Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «O da (çarpıştığı) arkadaşını öldürmek istedi,» buyurdu. Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedi sahih olup ravileri güvenilir zatlardır. AÇIKLAMA 3967’de
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Bekre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: «İki müslüman silahla biribirine hücum ettiği zaman ikisi de cehennem'in kenarındadir. Bunlardan birisi arkadaşını öldürünce ikisi de cehennem'e girerler.» AÇIKLAMA 3967’de
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Ümame (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: «Allah katında kıyamet günü yeri kötü olan insanlardan birisi başkasının dünyasını almakla kendi ahiretini gideren kuldur.» Not: Zevaid'de şöyle denilmIştir: Bu sened hasen'dir. Çünkü ravi 5üveyd bin Said'in güvenilirliği ihtilaflıdır SindI: Ben derim ki ravi Şehr bin Havşeb de böyledir, demiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah bin Amr (bin el-As) (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Arapları kaplayan bir fitne olacaktır. Öldürülenleri cehennemdedir. O fitnede dil, kılıç darbesinden daha şiddetlidir.» Diğer tahric: Ebu Davud
- Bāb: ...
- باب ...
İbn-i Ömer (r.a.)'dzn rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Fitnelerden uzak durun. Çünkü şüphesiz, fitnelerde dil (tesir bakımından) kılıç darbesi mislidir.» Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedinde Muhammed bin Abdirrahman bulunur. Bu ravi zayıftır. Babası da İbni Ömer (r.a.)'den hadis işitmemiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Alkame bin Vakkas (r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Eşraftan bir adam (bir gün) kendisine uğramış ve Alkame ona: Şüphesiz senln (bana) bir yakınlığın var. Gerçekten senin (benim üzerimde) bir hakkın da vardır. Ben senin şu emirler (sınıfı) yanına girdiğini ve onlann yanında Allah'ın dilediği kadar (yani bol bol) konuştuğunu görüyorum. Halbuki ben, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in arkadaşı Bilal bin el-Haris el-Müzeni (r.a.)'den şu hadisi işittim: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: Şüphesiz biriniz Allah'ın hoşnud olduğu (güzel) sözlerden bir sözü ulaştığı yüce mertebeye ulaşacağını sanmayarak söyleyiverir. Allah (Azze ve Celle) de o söz'e karşılok o kimse için kıyamet'e kadar rızasını yazar (lütuf eder). şuphesiz biriniz de Allah'ın gazabına sebep olan (fena) kelimelerden bir laf'ı, ulaştığı (büyük vebal) derecesine ulaşacağını sanmayarak söyleyiverir. Allah (Azze ve Celle) de o laf'a karşılık o kimse aleyhine huzuruna çıkacağı zaman'a kadar gazabnu yazar.» Alkame (adama) : Artık vay haline (Devlet adamlarıyla görüştüğünde) ne söylediğine ve ne konuştuğuna bak, iyi düşün. Çünkü nice sözler var ki Bilal bin el-Haris (r.a.)'den işittiğim hadis, beni o sözleri söylemekten (cidden) menetti, dedi. Diğer tahric: Bu hadisi Tirmizi, "Zühd" bölümünün "Az konuşma" babında rivayet etmiştir. Tuhfe yazannın beyanına göre ayrıca Nesai, Malik, Ahmed, İbni Hibban ve Hakim de rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: Şüphesiz adam Allah'ın gazabına sebep olan sozlerden bir kelime konuşur. O sözde bir beis, sakınca görmez. Sonra ondan dolayı cehennem atesinin yetmis senelik mesafeli dibine düşer.» Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedinde Muhammed bin ishak bulunur ve bu ravi tedlisçidir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Kim Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsa hayır söylesin veya sussun.» Diğer tahric: Buhari ve Müslim
- Bāb: ...
- باب ...
Sufyan bin Abdillah es-Sakafi (r.a.)'dan; şöyle demigtir: Ben; Ya Resulallah! Sıkıca sarılacağım bir şeyi bana anlat, dedim. O: «Rabbim Allah'tır, de ve istikametli ol (yani İslamiyetin dosdoğru yolundan sapma),» buyurdu. Ben: Ya Resulallah! Benim hakkımda en çok korktuğun şey nedir? diye sordum. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kendi (mubarek) dilinl tuttu. Sonra;. «Bu», buyurdu. Diğer tahric. Tirmizi, İbni Hibban ve Hakim de rivayet etmişlerdir. Bu hadisi
- Bāb: ...
- باب ...
Muaz bin Cebel (r.a.)dan; şöyle demigtir: Ben bir yolculukta Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in beraberinde idim. Bir gun yolda seyir halinde iken ben O'nun yakınında bulundum ve: Ya Resulallah! Beni cennete dahil edecek ve cehennemden uzaklaştıracak bir amel'i bana bildir, diye ricada bulundum. O: «Sen cidden büyük bir şey istedin ve şüphesiz o şey, Allah'ın muvaffak kıldıgı kimseye kuşkusuz kolaydır: Allah'a kulluk ederek O'na hiç bir şeyi ortak koşmazsın, namazı dosdoğru eda edersin, zekatı ödersin, Ramazan orucunu tutarsın ve Ka'be'yi hac edersin,» buyurdu. Sonra: Dikkat et, sana hayır kapılarını gösteriyorum: Oruç (günahlara -azaba karşı) bir kalkandır. Sadaka da suyun ateşi söndürdüğü gibi günah'ın alevin)i söndürür ve Adam'ın gece ortasında namazı (salih mu'minlerin sembolüdür).» buyurdu. Sonra: ............ ayetini ve devammi;.......... a varıncaya kadar okudu. Meali şöyledir: Onların yanları yataklardan uzaklaşır, korku ve ümid içinde Rablerine dua ederler ve kendilerine verdiğimiz rızıklardan hayıra sarfederler. Şimdi hiç kimse kendileri için, yaptıklarına karşılık gözler aydınlığı olacak şeylerden neler gizlenmiş olduğunu bilemez. [Secde: 16, 17] Dana sonra Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Bilmiş ol ki sana işin başını, direğini ve zirvesini haber veriyorum: (O da) cihaddir,» buyurdu. Bundan sonra: «Şu anlattığimın hepsine sahip olmanın dönüm noktasını sana haber vermeyeyim mi?» buyurdu. Ben: Haber ver, dedim, Bunun üzerine O, (mübarek) dilini eliyle tuttu ve sonra: «Şunu aleyhinde (bulunmaktan) men edeceksin,» buyurdu. Ben: Ya Nebiyyallah! Biz konuştuğumuz şeylerden dolayı gerçekten sorumlu tutulur (mu)yuz? dedim. O: «Bu işten ğafletine şaşarım Ya Muaz. Dillerinin biçtikleri (faydasız sözleri) nden başka bir şey insanları başları aşağı cehennem'e düşürür mü?» buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in zevcesi Ümmü Habibe (r.anha)'dan rivayet edildiğine göre; Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: «İyiliği emretmek, fenalığı men etmek ve Allah (Azze ve Celle)'yi anmak dışında kalan Adem oğlunun konuştuğu sözler onun aleyhlnde ohip Iehinde değildir
- Bāb: ...
- باب ...
İbn-i Ömer (r.a.)'den: Biz emirlerimizin yanına girip bir söz söyleriz. Sonra dışarı çıktığımız zaman başkasını söyleriz. denilmiş, ibn-i Ömer (r.a.) da: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hayatta iken biz bunu munafıklık sayardık. Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedi sahih olup ravilerl güvenilirdir. Ravi Ebu'ş-Şa'sa'nın adı Süleyman bin el•Esved'dir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: ‘‘Kişinin boş işleri terk etmek İslamının güzelliklerindendir’’ Diğer tahric. Tirmizi, Hakim ve Beyhaki
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: «Insanlar için hayırlı yaşayış Allah yolunda (cihad için) sırtında uçarcasına koşturacağı atının yularından tutan (savaşa hazır bekleyen) bir adam'ın yaşantısıdır. O, korkulu bir düşman sesini veya düşmana saldırma çağrısını işittiği her an atının üstünde uçarcasına fırlayarak o sese doğru giderek ölmek veya öldürmek alanlarında gazi veya şehid olmak ister ve hayırlı hayat o Adam'ın hayatıdır ki $u dağların tepelerinden bir tepe'nin üstünde veya şu derelerden birinin içinde küçük bir koyun sürüsü içinde bulunur. Namazını vaktinde ve usulüne uygun olarak kılar, zekatını öder ve ölünceye kadar Rabbine kulluk eder. Insanlardan yana da iyilikten başka bir şey işlemez.» Diğer tahric. Bu hadisi Müslim ve İbni Hibban da rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Said-i Hudrt (r.a.)'den rivayet edildiğine göre: (Bir gün): bir adam Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanına gelerek: İnsanların hangisi daha faziletlidir? diye sordu. Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Canı ve malı ile Allah yolunda savaşan adam,» buyurdu. Soru sahibi: Ondan sonra kim? diye sordu. Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Sonra derelerden bir derede (yani halktan uzak bir yere çekilmiş durumda) olan insandır ki Allah (Azze ve Celle)'ye ibadet eder ve insanları şerrinden rahat bırakır (yani kimseye zarar vermez),» buyurdu. Diğer tahric: Bu hadis Kütüb-i Sitte'nin hepsinde vardır. Ayrıca Ahmed ve İbni Hibban tarafından da rivayet edilmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Huzeyfe bin el-Yeman (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Cehennem kapılarında (halkı cehenneme) çağırıcı (cehennemlik) bir gurup olacak. Kim o davetçilere icabetle o kapılara giderse davetçiler o kimseyi cehennem'e atarlar (yani cehenneme girmesine sebep olurlar)», buyurdu. (Huzeyfe demiştir ki) Ben: Ya Resulallah! O gurubun vasiflarını bize anlat, dedim. Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Onlar bizim milletimizden (veya Adem oğullarından) bir zümredir, dillerimizle konuşurlar», buyurdu. Ben: Peki, o fitne devri bana erişirse nasıl davranmamı emredersin? diye sordum. O: «Sen müslumanların cemaatina ve imamına bağlan. Müslümanların cemaati olmaz ve imamları yoksa o fırkaların hepsinden uzaklaşman bir ağacın kökünü ısırman suretiyle (meşakkatli) de olsa ölüm sana erişinceye kadar, dişlerini sıkarak fırkaların hepsinden uzak durmaya devam et,» buyurdu. Diğer tahric: Bu hadisi; Buhari, Müslim ve Ebu Davud da rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Said-i Hudri (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: «Müslümanın en hayırlı malının — kendi dinini fitnelerden korumak üzere — dağ başlarında ve yağış olan sahalarda güttüğü davarlardan ibaret olacağı zaman yakındır.» Diğer tahric: Buhari, Ebu Davud ve Nesaı tarafından da rivayet edilmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Huzeyfe bin el-Yeman (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Bir takım fitneler olacak. O fitnelerin kapıları başında cehennem ateşine çağırıcı kimseler olacaktır. Bir ağac'ın kökünü ısırır halde ölmen onlardan birisine tabi olmandan senin için daha iyidir.»
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmugtur: «Mu'min bir yılan deliğinden iki defa sokulmaz.» Diğer tahric: Bu hadisi Buhari, Müslim ve Ebu Davud tarafından da rivayet edilmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
İbn-i Ömer (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: «Mu'min bir yilan deliğinden iki defa sokulmaz.» AÇIKLAMA (3980, 3981, 3982 ve 3983): 3981. nolu hadis mana bakımından 3979. hadis gibidir. Her iki hadis fitneler döneminde halktan uzak durmanın faziletini beyan eder. Ancak bu babın baş kısmında geçen hadislerin izah bölümünde de belirttiğim gibi halkın eziyet ve sıluntılarına sabredEbuen müslümanın halkın arasına girmesi fitneler dönemi dışındaki zamanlarda daha iyidir. Fitneler döneminde ise inzivaya çekilmek ve fitne guruplarından uzak durmak en uygun oianıdır. Bu hadislerde geçen Ledğ: yılanın sokması manasını ifade eder. Cuhr de deliktir. Hattabi'nin beyanına göre bu iki hadisten kasdedilen mana. şöyle olabilir: Övgüye layık mu'min, akıllı ve zeki olup gafil avlanmayan ve ikide bir aldatılmayan mu'mindir. Bir kavle göre bundan maksad mu'minin ahiret işlerinde aldatılma oyununa gelmemesidir. Dünya işlerinde ise bazen temiz duygusu ve saflığı nedeniyle aldatılabilir. Nevevi ve Avnü'l-Mabud yazarının beyanlarına göre bu hadisin buyurulması şu olay dolayısıyladır: Bedir savaşında Nebi (s.a.v.) şair Ebu Gurre'yi esir almıştı. Sonra Resul-i Ekrem (s.a.v.) aleyhinde şiir söylememek ve hicivde bulunmamak kaydı ile Ebu Gurre salıverilmişti. Fakat şair kendi kavmine iltihak ettikten sonra sözünde durmayarak hicivlerine devam etmişti. Uhud savaşında bu şair tekrar esir alındı. Bu kere de serbest bırakılmasını istedi ise de Resul-i Ekrem (s.a.v.) bu isteği reddetti ve bu meyanda anılan hadisi buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Nu'man bin Beşir (r.a.) minber üzerinde iki parmagıyla iki kulağına işaret ederek (yani bizzat kulaklarıyla duyduğunu belirterek): Ben, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den şu buyruğu işittim, dedi: Helal olan (şeyler) bellidlr. Haram olan (şeyler) de bellidir. Helal ile haram arasında da (helal mi, haram mı olduğunu) çok kimsenin bilmedigi bir takım şüpheli şeyler vardır. Bu itibarla kim şüpheli şeylerden sakınırsa dinini (noksanlıktan) ve ırzını (yani şeref ve haysiyetini) — halkın dilinden — kurtarmış olur. şupheli şeylere dalan kimse de (içine girmek yasak olan beylik) koru etrafında (davarlarını) otlatıp koru içinde otlatması an meselesi olan çoban gibi haram'a düşer. Bilmiş olunuz ki her hükümdar'ın özel bir korusu vardır, Dikkat ediniz, Allah'ın (yer yüzündeki) korusu da haram ettiği şeylerdir. Haberiniz olsun, insan'ın vücudunda bir Iokmacik et parçasi vardır ki iyi olduğu zaman bütün cesed iyi olur, bozulduğu zaman da bütün cesed bozulur. Bilmiş olunuz ki o et parçası kalbtir.» Diğer tahric: Buhârî, İman; Müslim, Müsakat; Tirmizi, buyu’ (1205); Ahmed, Darimi, Taberani ve başkaları da rivayet etmişlerdir. BUHARİ HADİSİ VE İZAH İÇİN TIKLA MÜSLİM HADİSİ VE İZAH İÇİN TIKLA
- Bāb: ...
- باب ...
Ma'kil bin Yesar (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demigtir: «Herc (fitne - fesad dönemin)de ibadet etmek, benim yanıma hlcret etmek gibi (faziletli)dir.» Diğer tahric: Bu hadisi; Müslim, Tirmizi ve Ahmed de rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «İslam ğarib olarak başladı ve başladığı gibi (günün birinde) ğarib haline dönüşecektir. Ne mutlu o ğarib (mu'min)Iere.» MÜSLİM HADİSLERİ VE İZAH: 145 –
- Bāb: ...
- باب ...
Enes bin Malik (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: «İslam, şüphesiz ğarib başladı ve tekrar ğarib olacaktır. Ne mutlu o ğariblere.» Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Enes (R.A.)'ın bu hadisinin senedi hasen'dir. Ravi Sinan bin Sa'd bin Sinan'ın güvenilirliği ve adı hakkında ihtilaf olmuştur. MÜSLİM HADİSLERİ VE İZAH: 145 –
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah (bin Mes'ud) (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «İslam, şüphesiz ğarib olarak başladı ve (günün birinde) ğarib hale dönüşecektir. Ne mutlu ğarib (mu'min)lere.» İbn-i Mes'ud demiştir ki: Ğaribler kimlerdir? diye soruldu. Resul-I Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Kabilelerinden (Islamiyet için) ayrılıp uzaklaşanlardır,» buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Ömer bin el-Hattab (r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Bit gün kendisi Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in mescldine gikti ve Muaz bin Cebel (r.a.)'in Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in kabri yanında oturup ağladığını gördü. Sonra : Senl ağlatan nedir? dlye sordu. Muaz (r.a.): Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den işittiğim bir şey beni ağlatıyor. Ben, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den şu buyruğu işittim, dedi: «Şüphesiz riyanın azı (bile) şirktir, Kim Allah'ın bir velisine düşmanlık ederse şüphesiz Allah ile savaşmaya çıkmış. olur. Allah; itaatkar, takva sahibi ve halktan uzak duran öyle kullarını gerçekten sever ki, onlar görülmedikleri zaman aranmazlar (yani halleri ve yerlerinin nasıl olduğu kimse tarafından soruşturulmaz). hazır olurlarsa (meclislere ve önemli işlere) çağırılmaz ve tanınmazlar. Kalbleri hidayet ışıklarıdır. Hep tozlu ve karanlik barınaklardan (veya çözümlenmesi zor sorunların üstesinden) çıkarlar.» Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bumm senedinde Abdullah bin Lehia bulunur. Bu ravi zayıftır
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah bin Ömer (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demigtir: «İnsanlar, içlerlnde necib ve kullanışlı bir tane pek bulamayacağın yüz deve gibidir.» Not: Zevaid de şöyle deniyor: Bu hadis sahihtir ve ravileri sikadır… Diğer tahric: Buhari, rikak; Müslim, fedail; Tirmizi, emsal BUHARİ HADİSİ VE İZAH İÇİN TIKLA MÜSLİM HADİSİ VE İZAH İÇİN TIKLA
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demistir: «Yahudiler yetmiş bir fırka'ya ayrıldı. Benim ümmetim de yetmşç üç fırkaya ayrılacaktir.» EBU DAVUD HADİSLERİ VE GENİŞ İZAH İÇİN: 4596 –
- Bāb: ...
- باب ...
Avf bin Malik (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Yahudiler yetmiş bir furkaya ayrıldı. (Bunlardan) biri cennette ve yetmişi ateştedir. Hristiyanlar da yetmiş iki fırkaya ayrıldı. (Onlardan da) yetmiş bir fırka ateşte ve biri cennettedir. Muhammed'in cam elinde bulunan (Allah) a yemin ederim ki. benim ümmetim muhakkak yetmiş üç fırkaya ayrılacaktır. Bir fırka cennette ve yetmiş iki fırka ateştedir.» Ya Resulallah! Cennette olan fırka kimlerdir? diye soruldu. O: «(Sahabilerin yolunda olan) cemaat,» diye cevab verdi. Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Avf bin Malik'in bu hadisine ait sened söz götürür: Ravi Raşid bin Sa'd hakkında Ebu Hatem: O, çok doğru sözlüdür, demiştir. Ravi Abbad bin Yusuf'un rivayetini İbni Maceh'den başka kimse tahriç etmemiş (almaınış)tır. İbni Maceh yanında da bundan başka hadisi yoktur. İbni Adi: O, rivayetinde yaIruz kaldığı bir takım hadisler rivayet etmiş, demiştir, İbni Hibban da onu güvenilir zatlar arasında anmıştır. Senedin kalan ravileri güvenilir zatlardır. AÇIKLAMA 3994’te
- Bāb: ...
- باب ...
Enes bin Malik (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «İsrail oğulları yetmiş bir fırkaya ayrıldı. Benim ümmetim de şüphesiz, yetmiş iki firkaya ayrılacaktır. Bunlarm hepsi ate$tedir. Yalmz bir fırka ateşte değildir. O da (sahabilerin yolunda olan) cemaattir.» Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedi sahih olup ravlleri güvenilir zatIardır. AÇIKLAMA 3994’te
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «(And olsun ki) siz, kendinizden öncekilerin yoluna kulacı kulacına, arşını arşınına ve karışı karışına muhakkak tıpatıp uyacaksınız, Hatta onlar bir keler deliğine girseler siz de muhakkak o deliğe gireceksiniz.» Sahabiler, Ya Resulallah! (O milletier) yahudiler ve hristiyanlar (mı)? diye sordular. Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Başka kim olacak?» buyurdu. Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedi sahih olup ravileri güvenilir zatlardır. Diğer tahric: Bu bab'm ilk hadisi olan 3991 nolu hadis diğer sünen sahipIeri ve Hakim tarafından da rivayet edilmiştir. Kalan hadisler yani 3992, 3993 ve 3994 nolu hadisler Zevaid türündendir .. Buhari, bu babın son hadisinin benzerini el-İ'tisam kitabının bir babında Ebu Said-i Hudri (r.a.)'den rivAyet etmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Said-i Hudri (r.a.)'den; şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (bir gün) kalkıp cemaate şoyle bir konuşma yaptı: «Hayır. Allah'a yemin ederim ki ey insanlarl Sizin için korktuğum şey ancak Allah'ın sizin için çıkaracağı dünya ziyneti (olan ser)vet)dir.» Bunun üzerine bir adam O'na: Ya Resulallah! hayır (yani mal) şer getirir mi? diye sordu. Bu sorudan sonra Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «(Mutlaka) hayır (olan bir Şey) şüphesiz ancak hayır getirir. Ama mal (mutlaka) hayır mıdır? (Bakınız) küçük ırmağın bitirdiği bitkilerin tümün (‘ü tıkabasa yiyen hayvanı) karın şişkinliğiyle derhal öldürür veya ölüm'e yaklaştırır. Fakat çayır yiyicisi hayvan (onu) yer, nihayet böğürleri dolunca güneşlenir, sonra kolayca tersler, işer. Daha sonra geviş getirir (ve böylece karnındakini hazmettikten) sonra tekrar (çayırlığa) dönüp otlanır. işte (bunun gibi) meşru yolla bir mal alan kimseye o mal mubarek (bereketli) olur. Ğayr-i meşru yolla bir mal alan kimse'nin durumu da yiyip de doymayan obur kimse'nin durumuna benzer.» Diğer tahric. Bu hadisi Buhari de Rikak kitabının 6. babında rivayet etmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah bin Amr bin el-As (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir gün: Faris (Iran) ve Rum hazineleri size fethedileceği zanum sizler nasıl bir kavim olacaksınız? diye sordu. Abdurrahman bin Avf (r.a.): Allah'ın bize emrettiği gibi söyleriz (yani hamd, şükür ederek nimetlerin artmasını dileriz), dedi. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Veya başka şeyler (söylersiniz - yaparsınız yahut haliniz başka türlü olur). Biribirinize (maddiyat için) rekabet edersiniz, sonra hasedleşirsiniz (çekemezlik edersiniz), sonra biribirinize sırt çevirip ayrılırsınız, sonra biribirinize kin tutarsınız. Yahut buna benzer hale düşersiniz. Daha sonra muhacirlerln zayıflarına giderek bazılarını bazılarının boyunları üzerine kumandanlar edersiniz,» buyurdu. Diğer tahric: Müslim Zühd AÇIKLAMA 3997’de
- Bāb: ...
- باب ...
Amr bin Avf —ki Amir bin Luey oğullarnın dostu olup Bed!r savaşına Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in maiyyetinde katılmıştı— (r.a.)'den; şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), Bahreyn (ahalisinin ğayri muslimlerinin) cizyesini getirmek üzere Ebu Ubeyde bin el-Cerrah (r.a.)'i oraya gönderdi. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) savaş etmeksizin Bahreyn ahalisiyle barış akdederek başlarına el-Ala bin el-Hadrami (r.a.)'i vali tayin etmisti. Sonra Ebu Ubeyde Bahreyn'den bir mikdar cizye malını (Medine-i Münevvere'ye) getirdi. Ensar Ebu Ubeyde'nin geldiğini işittiler de Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in beraberinde sabah namaazını kılmaya birden geliverdiler. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) namazi bitirince ayrıldı. Ensar da (o esnada) Ebı Ubeyde'ye karşı çıktılar. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onları görünce gülümsedi. Sonra: «Ebu Ubeyde'nin Bahreynden bir hayli mal getirdiğini işittiğinizi sanıyorum?» buyurdu. Ensar: Evet, Ya Resulallah, dediler. Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Şa'd olunuz ve sizi sevindirecek ni'metleri (bundan böyle de her zaman) umunuz. Vallahi (bundan sonra) size fakirlik halinin geleceğinden hiç korkmam ve Iakin sizler için korktuğum şey, sizden önceki ümmetlerin önüne dünya (ni'metleri)nin yayıldığı gibi sizin önünüze de yayılması ve onların biribirierini çekemeyip dünyalığı ele geçirmek için yarıştıkları gibi sizlerin de aynı şekilde biribirinize düşmeniz ve nihayet dünyalığın onları helak ettiği gibi sizleri de helak etmesidir.» Diğer tahric: Buhari, Humus kitabının Cizye babında, Müslim, Zühd kitabının birinci babında rivayet etmişlerdir. Nesai'nin de bunu rivayet ettiği Fethü'l-Bari'de belirtilmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Usame bin Zeyd (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Benden sonra erkeklere kadınlardan daha zararlı bir fitne bırakmıyorum.» Diğer tahric: Buhari ve Müslim. AÇIKLAMA 4000’de
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Said (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demigtir: «Her sabah iki melek : Erkeklere kadınlardan dolayi yazıklar olsun ve kadınlara erkeklerden dolayı yazıklar olsun, diye bağırır.» Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedinde Harice bin Mus'ab bulunur. Bu ravi zayıftır. AÇIKLAMA 4000’de
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Said(-i Hudri) (r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ayaĞa kalkarak bir hutbede bulundu. Hutbesinde buyurduğu sözlerden biride şu idi: «Şüphesiz, dünya (malı ve ni'metleri) yeşil ve tatlı (meyve gibi çabukça çürümeye, gitmeye mahkum (veya güzelliğiyle cazib) dir. Ve Allah sizleri dünyada eski ümmetlere şüphesiz halife kıldı da nasıl amel edeceğinize bakar. Dikkat ediniz de dünya (ya dalmak)dan sakınınır ve kadınlar (in fitnesin)den korununuz.»
- Bāb: ...
- باب ...
Aişe (r.a.)'dan; şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (bir defa) Mescid'de otururken Muzeyne (kabilesin) den süslü, Mescid'in içnide (bile) eteğini sürüyüp böbürlenerek yürüyen bir kadın (Mescid'e) girdi. Bunun üzerine Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: «Ey insanlar! Kadınlarınızı Mescid (e gittiklerin) de süslü elbise giymekten ve böbürlenmekten men ediniz. Çünkü İsrail oğulları, kadınları mescidler (e gittiklerin) de süslü elbise giyip böbürleninceye kadar lanetlenmediler.» Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedinde Davud bin Mudrik bulunur. Zehebi, Tabakat kitabında bu ravinin tanınmayıp mechul bir kimse olduğunu söylemiştir. Ravi Musa bin Ubeyde de zayıftır
- Bāb: ...
- باب ...
Ubeyd isimli Mevla Ebi Ruhm (r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Ebfi Hareyre (r.a.), güzel koku sürünmüş olup Mescid'e gitmek isteyen bir kadın'a rastlamış ve: Ey Cebbar (olan Allah)'ın cariyesi! Nereye gitmek istiyorsun? diye sormuş. Kadin da: Mescid'e, diye cevab vermiş. Ebu Hureyre (r.a.): Ve onun için mi güzel koku süründün? deyince kadin: Evet, demiş. (Bunun üzerine) Ebu Hureyre (r.a.): Ben, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den şu buyruğu şüphesiz işittim, demiştir : Bir kadin güzel koku süründükten sonra mescid'e (gitmek üzere evinden) çıkarsa boy abdesti alıncaya kadar hiç bir namazı kabul olunmaz. Diğer tahric: Bu hadisi Ebu Davud da Libas bölümünde rivayet etmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah bin Ömer (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Ey kadınlar topluluğu! Sadaka veriniz ve çok istiğfar ediniz. Çünkü ben sizlerin cehennem halkının çoğunluğunu teşkil ettiğinizi gördüm,» buyurdu. Bunun üzerine kadın cemaatinden aklı başında biri: Ne günahımız var ki cehennemliklerin çoğunluğu biz kadınlarız Ya Resulallah? diye sordu. Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Siz (şuna buna) çok la'net eder ve kocanıza karşı nankörlük (yani nimetlerini inkar) edersiniz. Akıl ve dini noksan olanlardan hiç birinin akıllı bir kimseye sizin kadar galebe çaldığını görmedim,» buyurdu. Kadın : Ya Resulallah! Akıl ve din noksanlığı nedir? diye sordu. Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Akıl noksanlığına gelince: iki kadının şahidliği bir erkeğin şahidliğine denktir. işte bu (denklik hükmü), aklın noksanlığındandlr. Kadın (hayız nedeniyle) günlerce namaz kılmaz ve Ramazan ayında (hayız süresince) oruç tutmaz. işte bu da din'in noksanlığındandır (yani noksanlığıdır.)» Diğer tahric: Bu hadisi; Buhari, "Hayız Kitabında, Müslim de "İman Kitabında rivayet etmişlerdir. el- Hafız' ın beyanına göre Nesai de rivayet etmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Aişe (r.anha)'dan rivayet edildiğine göre kendisi Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den şu buyruğu işitmiştir: «Sizin (halkı hidayete) davet edip de çağrınıza icabet edilmeme durumu olmadan önce (insanlara) iyi şeyleri emrediniz ve fena şeyleri men ediniz.» Diğer tahric: Ahmed
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Bekir (r.a.)'den rivayet edildiğine göre (kendisi bir gün) Allah'a hamd ve sena ettikten sonra şöyle demiştir: Ey insanlar! Siz; "Ey iman edenler! Siz kendinize düşene bakınız. Hidayet yolunda olduğunuz zaman sapıtan kimse size zarar veremez." (Maide 105) ayetini okuyorsunuz (ve hükmınün genelliğini sanarak iyiligi emretmeyi ve fenalıgı menetmeyi birakıyorsunuz). Halbuki biz Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den şu buyruğu muhakkak işittik: Şüphesiz, insanlar kötü bir şeyi görüp de men etmedikleri zaman Allah'ın onlara umumi bir ceza vermesi çabuklaşır (veya yakınlaşir). Ravi Ebu Csame bu hadisi başka bir defa rivayet ederken Ebu Bekir (r.a.)'ın "Halbuki biz Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den şu buyruğu muhakkak işittik" biçimindeki sözü yerine onun: "Çünkü ben, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den şu buyruğu mubakkak işittim" dediğini nakletmiştir. Diğer tahric: Ebu Bekir (r.a.)'ın hadisini; Tirmizi, Ebu Davud, Nesai ve İbni Hibban da rivayet etmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
“... Ebû Ubeyde (bin Abdullah bin Mes'ud) (radıyallahü anh)'dan rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle demiştir: oğulları içine (din bakımından) eksiklik girince adam (din) kardeşini günah üzerinde görür ve onu o günahtan menederdi. Sonra ertesi gün olunca (günahkar), kardeşinin (bir gün önce) işlediğini gördüğü günah; adamı o (günahkar) kardeşiyle beraber yemek yemesine, beraber içmesine ve onunla sıkı fıkı olmasına mani olmazdı. Bunun sonucunda Allah onların bazılarının kalblerini diğer bazılarının kalblerine karıştırdı (yani günah işleyenleri ile onlara arkadaşlık edenlerin tümünün kalblerini kararttı) ve onlar hakkında Kur'an (ayetleri) indi.) Sonra Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) (onlar hakkinda inen şu ayetleri okuyarak) buyurdu ki: oğullarından kafir olanlar Dâvûd'un ve Meryem oğlu Îsa’nın diliyle lanetlendiler. Bu, günah işlemeleri ve aşırı gitmelerindendir. " (78) yaptıkları fenalıklardan birbirlerini alıkoymazlardı. Yapmakta oldukları cidden ne kötü şey idi. " (79) onların çoğunun (Mekke'deki) kafirleri (putperestleri) dost edindiklerini görürsün. Nefislerinin kendileri için önlerine sürdüğü şeyler en kötüdür. Allah onlara gazab etti ve onlar azab içinde devamlı kalıcılardır. " (80) onlar Allah'a, Peygamber'e ve O'na indirilen Kur'an'a inanmış olsalardı, kafirleri dost edinmezlerdi. Fakat onların çoğu imandan çıkmış kimselerdir. " (Maide 78 - 81) Ebû Ubeyde demiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (bunu buyururken) bir tarafa yaslanmış durumda idi. Sonra doğrulup oturdu ve : müslümanlar) zalimin kollarından tutup onu (batıldan) hakka eğdirmedikçe hayır (azabtan kurtulamaz veya mazur sayılamazsınız), buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Eba Said-i Hudri (r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kalkıp bir hutbe irad etmiş ve hutbesinde buyurduğu buyruklardan biri de: Bilmiş olunuz ki sakın halkın korkusu herhangi bir adam'ı hakkı bildiği zaman onu söylemekten kesinlikle alıkoymasm, buyruğuydu. Ravi demiştir ki : Sonra Ebü Said-i Hudri (r.a.) ağladı ve şöyle dedi: Allah'a yemin ederim ki biz muhakkak bazı şeyleri gördük de korktuk (söylemedik)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Said (r.a.)'den; şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): Herhangi biriniz kendi nefsini küçümsemesin, buyurdu. Sahabiler: Birimizin kendi nefsini küçümsemesi nasıl olur? diye sordular. Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): Biriniz öyle bir şey görür ki onunla ilgili söz söylemesi Allah'ın onun üzerinde bir hakkıdır. Fakat o konuda bir şey söylemez (yani insanlardan korkarak susmakla nefsini küçümsemiş olur). Sonra kıyamet günü Allah (Azze ve Celle) ona: Şöyle ve böyle olan şey hakkında söz söylemekten seni men eden ne idi? diye soracaktır. O da: İnsanlar korkusu, diye cevab verecek ve Allah: Sen (insanlardan değil) öncelikle benden korkmalıydın, buyuracaktır." Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedi sahih olup ravileri güvenillr zatlardır. Ravi Ebu'l-Bahteri'nin adı Said bin Feyruz et-Tai'dir
- Bāb: ...
- باب ...
Cerir (bin AbdiIlah el•Beceli) (r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: Hiç bir kavim yoktur ki içlerinde günah işlenir, onlar günah işleyanlerdan daha güçlü, (fenalıktan) caydırıcı üstünlüğe sahip olduğu halde (günahları) engellemez de Allah onların tümünü cezalandınnaz (yani Allah suçluları ve onlara mani olmayanların tümünü cezalandırır)
- Bāb: ...
- باب ...
Cabir (r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Deniz muhacirleri (yani Habeşistan'a hicret edenler) Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanına döndükleri zaman Resül-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (onlara): Habeşistan memleketinde gördüğünüz acayip şeyleri bana anlatmaz mısınız? buyurdu. Muhacirlerden bir gurup genç : Peki Ya Resulallahı (Bir gün) biz oturuyorduk. O esnada onların rahibelerinin yaşlılarından biri başında büyük bir su testisini taşıyarak yanımızdan geçti. Biraz sonra onların gençlerinden birisinin yanından geçti. Genç de ellerinden birisini kadının iki omuzu arasına koyup onu itti. Kadın da dizleri üstüne düştü ve testisi kırıldı. Sonra kadın kalkınca genc'e dönüp baktı ve: Ya zalim! Allah'ın kürsiiyü koyup önceki ve sonrakileri (yani bütün insanları) topladığı ve eller ile ayakların sahibIerinin işemiş oldukları şeyleri anlattıklan zaman (Yani kıyamet günü büyük mahkeme kurulduğunda) sen (ne suç işlediğini) bileceksin, yarın Allah'ın huzurunda benim durumum ile senin durumunun nasıl olacağını bileceksin, dedi. Cabir demiştir ki Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): Kadın doğru söylemiş, kadın doğru söylemiştir. Allah, zayıfının hakkı güçlüsünden alınmayan bir ümmeti nasıl takdis eder (pisliklerden ve günahlardan arındınr). Not: Zevald'de şöyle denilmiştir: Bunun senedi hasen'dlr. Ravi, Sald bin Süveyd hakkında ihtilaf vardır
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Said-i Hudri (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: Cihad'ın en faziletlisi zalim bir devlet başkanı yanında (iyiliği emredici veya kötülüğü menedici) hak bir söz iöylemektir. Diğer tahric; Tirmizi Ebu Davud, Ahmed. Beyhaki ve el-Kebir'inde Taberani de rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Ümame (r.a.)'den rivayet edildiğine göre: (Mina'da) birinci cemre yanında bir adam Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e karşı çıkıverdi ve: Ya Resulallahl Hangi cihad (türü) daha faziletlidir? dedi. Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) sorusunu cevabıamadı. Sonra Resul-l Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ikinci cemreye taş atınca adam O'na (aynı şeyi sordu. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (gene) susup cevaplamadı. Daha sonra Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Akabe cemresinin taşlarını atınca (binitine) binmek için ayağını özengiye koydu. (Bu arada): Soru soran nerdedlr? buyurdu. Adam: Benim. Ya Resulallah, dedi. Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): (En faziletli cihad) zalim bir hükümdar yanında (iyiliği emredici veya kötülüğü men edici) hak bir söz söylemektir, buyurdu," Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedinde Ebu Galib bulunur. Bu ravinin güvenilirliği hususunda ihtihif vardır. İbn-! Sa'd, Ebu Hatim ve Nesai onun zayıf olduğunu söylemişlerdir. Darekutni ise onun güvenilir olduğunu söylemiştir. İbn-i Adi de onun zararsız olduğunu söylemiştir. Ravi Raşid bin Said hakkında da Ebu Hatim: O çok doğru sözlüdür, demiştir. Senedin kalan ravileri güvenilir zatlardır
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Said-i Hudri (r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Mervan (bin el-Hakem Medine-i Münevvere valisi iken) bir bayram günü minberi (namazgha) çıkartıp Sonra bayram namazından önce hutbe okumaya başladı. Bunun üzerine bir adam: Ya Mervan! Sen sünnet'e muhalefet ettin. Bugün minberi (Mescidden namazgaha) çıkarttın. Halbuki minber (bayram namazı için mescidden namazgaha) çıkartılmazdı ve sen bayram namazından önce hutbeye başladın. Halbuki hutbe bayram namazından önce okunmazdı (yani namazdan sonra okunurdu). dedi. Bunun üzerine Ebü Said (-i HudrD (r.a.): Bu adam kendisine düşen görevi ifa etti. (Çünkü) ben, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) 'den işittim, buyurdu ki: Kim bir münkeri (dine aykırı bir şeyi) görüp de onu eliyle değiştirmeye muktedir ise eliyle değiştirsin. Eğer gücü (buna) yetmezse dili ile değiştirsin. (Buna da) gücü yetmezse kalbiyle değiştirsin ve kalb ile değiştirmek iman'in en zayıfıdır." BİLGİ: Bu hadis çok az bir farklılıkla 1275 numarada geçti. Gerekli bilgi orada verildiği için burada bir açıklama veya ilaveye gerek görmüyorum. Oraya müracaat edilmelidir. BAHSİ GEÇEN HADİS İÇİN TIKLA
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Ümeyye eş-Şa'bani (r.a.)'den; Şöyle demişir: Ben, Ebu Sa'lebe el-Huşeni (r.a.)'ın yanına giderek: Şu ayet (in manası) hakkında ne dersin? diye sordum. O: Hangi ayet? deyince ben: يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا عَلَيْكُمْ أَنْفُسَكُمْ لاَ يَضُركُمْ مَنْ ضَلَّ إِذَا اهْتَدَيْتُمْ. "Ey iman edenler! Siz kendinize düşene bakınız. Hidayet yolunda olduğunuz zaman sapıtan kimse size zarar veremez." (Maide 105) Ayeti. dedim. Ebu Sa'lebe el-Huşenl dedi ki: Sen bu ayet (in manasın) ı (konudan) haberdar bir kişiye sordun. (Çünkü) ben bunu Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e sordum. Buyurdular ki: Bilakis iyi şeyleri birbirinize emrediniz ve fena şeylerden birbirinizi menediniz. Hatta (Ey müslüman!) Sen (insanların çoğunda) itaat edilen cimrilik, uyulan nefsi arzular, (din işlerine) tercih edilen dünyalık ve her görüş sahibinin (Şer'i delilleri değil de) kendi görüşünü beğendiğini gördüğün ve gücünün yetmediği bir durumu gördüğün zaman artık sen kendi nefsine düşene bak (yani o zaman iyiliği emretmek ve kötülüğü menetmek sorumluluğu senden kalkar). Çünkü şüphesiz sabır günleri arkanızdan gelecek. O günlerde sabır. bir ateş parçasını avuçta tutmak misli (çetin) dir. O günlerde iyi amel işleyene (başka. zamanda) hepsi de o amelin aynısını işleyen elli adam'ın sevabı kadar sevab vardır." Diğer tahric: Ebu Davud; Hakim; Beyhaki; Nesai (kübra) sayd; Tirmizi Tefsir. Tirmizi: Bu hadis hasen ğaribtir. Demiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Enes bin Malik (r.a.)'den; Şöyle demiştir; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e: Ya Resulallah! İyi şeyleri emretme ve fena şeyleri menetme görevini ne zaman bırakırız? denildi. Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): Sizden önceki ümmetlerde ortaya çıkan şey içinizde de ortaya çıktığı zaman, buyurdu. Biz: Ya Resulallah! Bizden önceki ümmetlerde ortaya çıkan şey nedir? diye sorduk. O (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): Hükümdarlık (yaşça) küçük (ve tecrübesiz) olanlarınızda olur. Zina - fuhuş (yaygınlaşarak) büyük yaşta olanlarınızda (bile) olur ve ilim rüzaletiniz (karektersiz, aşağılık olanlarınız) da olur. buyurdu. Ravi Zeyd demiştir ki: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) "ve ilim rüzaletinizde olur" buyruğunun manasının açıklaması, "ilmin fasık olan kimselerde olduğu zaman" şeklindedir." Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedi sahih olup ravileri güvenilir zatlardır. AÇIKLAMA 4016’da
- Bāb: ...
- باب ...
Huzeyfe (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): Mu'min kişiye nefsini küçük düşürmesi uygun (caiz) değildir, buyurdu. Sahabiler: Nefsini küçük düşürmesi nasıl olur? diye sordular. Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellerrf): «Gücünün yetmediği bir belanın peşine düşer,» buyurdu. Diğer tahric: Tirmizi, fiten
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Said-i Hudri (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den şu buyruğu işitmiştir: Allah kıyamet günü kul’u şüphesiz sorguya çeker. Hatta: Din'e aykırı durumu gördüğünde karşı çıkıp gidermekten seni alıkoyan şey nedir? diye soracaktır. Sonra Allah bu kul'a (savunma) delilini telkin (ve lütuf) buyurduğu zaman kul (kendini savunmak üzere) şöyle der: Ya Rabbi! Ben senin merhametini (müsamahanı) umdum ve insanlardan korktum (yani dine aykırı durum karşısında susmayı bu nedenle tercih ettim) ," Not: Zevaid'de şöyle denilmIştir: Bunun senedi sahih olup ravileri güvenilir zatlardır. Mahir: Allah-u Teala’nın kuluna bu delil’i ihsan buyurması o delil’in işe yarayacağı anlamına gelir. En doğrusunu Allah Celle ve A’la bilir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Musa (el-Eş'ari) (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): Muhakkak Allah zalim'e bir süre mühlet verir (derhal cezalandirmaz). Sonra onu yakalayınca Artık bir daha salivermez, buyurdu ve bunun arkasinda: وَكَذلِكَ أَخْذُ رَبِّكَ إِذَا أَخَذَ الْقُرَى وَهِيَ ‘’ Ve İşte Rabbin, zalim memleketleri cezalandırdığı zaman böyle cezalandırır. Çünkü O'nun cezası çok acı, çok çetindir.’’ (Hud 102) ayetini okudu. Diğer tahric: Bu hadisi; Buhari, Müslim, Tirmizi ve Nesai de rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah bin Ömer (r.a.)'dan; şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bize yönelerek şöyle buyurdu: Ey muhacirler cemaati! Beş şey vardir ki onlarla mübtela olacağınız zaman (hiç bir hayır kalmaz). Ben sizlerin o şeyler (dönemin)'e erişmenlzden Allah'a sığınırım (O şeyler şunlardır): Bir millet'in içinde zina - fuhuş ortaya çıkıp nihayet o millet bu suç'u aleni olarak işIediğinde, mutlaka içlerinde taun hastalığı ve onlardan önce gellp geçmiş milletlerde vuku bulmamış hastalıklar yayılır. Ölçü ve tartıyı eksik yapan her millet mutlaka kıthı, geçim sıkıntısı ve başlarındaki hükümdarın zulmü ile cezalandırılırlar. Mallarının zekatını vermekten imtina eden her millet mutlaka yağmurdan men edilir (kuraklık cezasıyla cezalandırılır) ve hayvanlar olmasa onlara yağmur yağdırılmaz. Allah'ın ahdini ve Resulünün ahdini (yani düşmanla yaptıkları andlaşmayi) bozan her milletin başına mutlaka Allah kendilerinden olmayan düşmanı musallat eder ve düşman o milletin elindekinin bazısını ahr. Ve imamları (yani devlet adamları) Allah'ın Kitabı ile amel etmeyip Allah'ın indirdiği hükümlerden işlerine geleni seçtikçe (yani diğer hükümleri uygulamadıkça) Allah onların azabını kendi aralarında kılar. Not: Zevaıd'de şöyle denilmiştir: Bu, (senedinin sağlıklı olması bakımından) amel edilmeye müsaid bir hadistir. Alimler ravi İbni Ebi Mallk ve babam hakkında ihtilaf etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Malik el-Eş'ari (r.a.)'den rivayet edidiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Benim ümmetimden bazı insanlar muhakkak içki içip ona adından başka isim takacaklar. Baş uçlarında çalgılar çalınacak ve şarkıcı kadınlar şarkı - türkü söyleyecekler. Allah onları yere batırsın ve onlardan maymunlar, domuzlar yapsın.» (veya Allah onları yere batıracak ve onları maymunlar, domuzlar şekline donüştürecektir). Diğer tahric: Bu hadisin baş kısmını Ebu Davud da rivAyet etmiştir. Çalgı çalmak ve şarkıcı kadınların şarkı - türkü söylemesi ile ilgili cümlelerden sonuna kadar olan kısım ise Ebu Davud'un rivayetinde yoktur
- Bāb: ...
- باب ...
Bera. bin A'zib (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem); «Onlara Allah la'net eder ve lanetçiler lanet eder» buyurarak: (Lanetçiler) yerde yurüyen hayvanlardir,» diye açıkladı. Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir : Bunun senedinde el-Leys bin Selim bulunur. Bu ravi zayıftır
- Bāb: ...
- باب ...
Sevban (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Birr'den başka hiç bir şey ömrü arttırmaz. Dua'dan başka hiç bir şey kaderi geri döndürmez. şüphesiz adam, işlediği günah yüzünden de rızkından mahrum bırakılır.» Not: Bunun senedinin hasen olduğu Zevaid'de bildirilmiştir. Mahir: Birr: İslam'ın emir yada tavsiye ettiği her şeydir. Bakara suresi 177. ayet'e bakabilirsiniz. BİLGİ: Sevban (r.a.)'ın hadisi 90. numarada geçmiştir. Gerekli bilgi orada verildiği için burada tekrarlamaya gerek yoktur. BAHSİ GEÇEN 90 NOLU HADİS İÇİN TIKLA Tirmizide ki Süleyman r.a. hadisinde ‘Kader’ lafzı yerine ‘Kaza’ denmekte ve günah’ın rızkı azalttığı ifadesi bulunmamaktadır. BU HADİS’İN BİRAZ FARKLI HALİ TİRMİZİ RİVAYETİ İÇİN BURAYA TIKLAYIN
- Bāb: ...
- باب ...
Sa'd bin Ebi Vakkas (r.a.)'den; şöyle demiştir: Ya Resulallah! Hangi insanların başına gelen bela daha şiddetli olur dedim. O (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Nebier, sonra sırayla (Allah katında) rütbece en üstun olanlar. Kul; dindarlığının (kuvvetliligi ve zayıflığı) durumuna göre belaya uğrar. eğer dininde kuwetli ise belası şiddetli olur ve şayet dindarlığında gevşeklik - zayıflık olursa dindarlığı derecesine göre belaya uğrar. Bela kuldan ayrılmaz (peşini bırakmaz). Nihayet kul (uğradığı belalarla günahlarından arınıp) üzerinde hiç günah kalmayarak yer yüzünde dolaşınca bela onun peşini bırakır.» Diğer tahric: Bu hadisi; Tirmizi, Ahmed, Darimi, İbni Hibban ve Hakim de rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Said-i Hudri (r.a.)'den; şöyle demiştir: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) humma hastalığından yatakta iken yanına girdim. Sonra elimi O'nun üzerlne koyunca hararetini örtünün üstünde ellerimde hissettim ve: Ya Resulallah! Ateşinin şiddetine hayret ederim, dedim. O: «Biz (Nebiler) böyleyiz. Bizim için bela kat kat fazla olur ve sevabi da bizim için (bu oranda) kat kat fazla olur», buyurdu. Ben: Ya Resulallah! Hangi insanlar en şiddetli belaya uğrarlar? diye sordum. O: «Nebiler, buyurdu.» Ben: (Onlardan) sonra kimler? dedim. O: «Sonra salih insanlar. Onlardan herhangi biri fakirliğe cidden öyle mübtela olur ki büründüğü aba'dan başka hiçbir şey bulamaz ve biriniz mutlulukla sevindiği gibi onlardan herhangi birisi belaya uğramakla cidden sevinir.» Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedi sahih olup ravileri güvenilir zatlardır
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah (bin Mes'ud) (r.a.)'den; şöyle demiştir: Ben, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e, Nebilerden birisinin halini (geçmişte bize) anlatırken sanki şu anda bakıyor gibiyim. O Nebi'yi kendi kavmi döğmüş (de kan içinde bırakmış.). Fakat o, yüzünden hem kanı siliyor, hem de: «Ya Rabbi! Kavmi mi mağfiret eyle! Çunkü onlar bilmiyorlar» diyordu. Diğer tahric: Bu hadisi Buhari, "Kitabü'l-Enbiya'da ve ''İstitabetü'l-Mürteddin" bölümlerinde, Müslim de "Kitabü'l-Cihad ve's-Siyer"de rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: Biz (ölülerin nasıl diriltileceği hususunda) şüphe etmeye İbrahim (A.S.)'dan daha layikiz: Hani İbrahim, Ey Rabbim! Ölüleri nasıl dirilteceğini bana göster, dedi. Allah da: Yoksa (buna) inanmadin mı? buyurdu. O da: hayır inandım ve lakin kalbim tatmin olsun-iyice kanıp yatişsin, diye (istedim) dedi. Allah, Lut (A.S.)'a da rahmet eylesin. Hakikatte o, (misafirlerini kavminin kötü emelinden korumak için) pek muhkem bir sığınağa (Allah'a) sığınıyordu. Eğer ben zindanda Yusuf (A.S.)'ın kaldığı süre kadar uzun bir müddet kalsaydim (zindandan çikarmaya gelen) davetçi'ye (hemen) icabet ederdim. (Yani ben Yusuf gibi: Bana isnad edilen suç'un iftira olduğu soruşturulup anlaşılsın da zindandan öyle çıkayım, demezdim.)" BUHARİ HADİSİ VE İZAH İÇİN TIKLA MÜSLİM HADİSİ VE İZAH İÇİN TIKLA
- Bāb: ...
- باب ...
Enes bin M£lik (r.a.)'den; şöyle demiştir: Uhud günü (savaş) olunca Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in rebaiye dişi kırıldı, başı yarıldı, kan (mubarek) yüzünün üzerinden akmaya başladi. Sonra O: Bir Nebi, kavmini Allah (yolun)a çağırırken yüzünü kana boyayan o kavim nasıl iflah olur (azabtan kurtulur)? diyerek yüzünden kanı silmeye başladı. Sonra Allah (Azze ve Celle): "(Onları cezalandırmak veya affetmek hususunda) senin elinde bir şey yoktur.'' mealindeki ayetini indirdi. [Al-i İmean 128] Not:' Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedi sahih olup ravileri güvenilir zatlardır
- Bāb: ...
- باب ...
Enes (r.a.)'dtn rivayet edildiğine göre: Bir gün Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), Mekke halkının bazısının saldırısına uğrayarak kana boyanmış., üzgün halde oturmuş vaziyette iken yanına Cebrail (A.S.) geldi ve: Sana ne oldu? diye sordu. O da: Bana şu müşrikler (söyle) yaptılar ve (böyle) yaptılar, buyurdu. Cebrail: (Çektiğin sıkıntıları hafifletmek üzere yüksek mertebeni ve yüce şerefini gösteren) bir işareti sana göstermemi sever misin? diye sordu. Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): Evet. Bana göster, buyurdu. Bunun üzerine Cebrail (A.S.) dere'nin ilerisindeki (dikili) bir ağaca bakarak şu agacı (yanına) çağır, dedi. Resul-i Ekrem de ağacı çağırdı. Ağaç da gelip onünde durdu. Cebrail Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e: Ağaca söyle de geri gitsin, dedi. Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de ağaca söyledi ve ağaç ta eski yerine varıncaya kadar geri gitti. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): (Bu alamet) bana yeter, buyurdu. Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Talha bin Nafi isimli ravi Ebu Süfyan, Cabir'den hadis işitmiş ise bu sened sahihtir
- Bāb: ...
- باب ...
Huzeyfe (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: Müslüman olduğunu söyleyenlerin hepsini bana sayınız, buyurdu. Biz: Ya Resulallah! Biz altı yüz ila yedi yüz arasında (büyük cemaat) olduğumuz halde bize bir kötüluk edilecek diye korkuyor musun? dedik. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): Şüphesiz siz bilemezsiniz. Bir takım belalara maruz kalmanız umulur, buyurdu. Huzeyfe demiştir ki: Sonra başımıza öyle bela geldi ki biz'den adam namazını (bile) ancak gizli kılmaya başladı. MÜSLİM HADİSİ VE İZAH İÇİN TIKLA
- Bāb: ...
- باب ...
Ubey bin Ka'b (r.a.)'den rivayet edildiğine göre kendisi Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den rivayetle şöyle demigtir: Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), geceleyin (mi'rac'a) götürüldüğünde güzel bir koku duyarak: Ya Cebrail! Bu güzel koku nedir? diye sormuş. Cebrail (A.S.) de: Bu, maşıta (kadınların saçını iyi tarayıcı kadın), iki oğlu ve kocasının kabrinin kokusudur. Bunun başlangıcı (ve sebebi) şöyle oldu: Hızır (A.S.) lsrail oğrullarının eşrafından idi ve yol güzergahında manastırında oturan bir rahib vardı. Hızır (oradan geçtikçe) rahib önüne çıkıp ona İslamiyeti ögretirdi. Sonra Hızır erginlik çağına varınca babası onu bir kadınla evlendirdi. Hızır da kadın'a (İslamiyet'i) öğretti ve kimseye duyurmaması için kadından söz aldı. Hızır kadınlara yaklaşmazdı. Hızır bir süre sonra kadını boşadı. Aradan bir zaman geçtikten sonra Hızır'ı babası başka bir kadınla evlendirdi. Hıaır bu kadına da (İslamiyet'i) ögreterek (durumu) kimseye haber vermemesi için ondan söz aldı. Sonra bu iki kadından biri sır sakladı. Fakat diğeri Hızır ('ın müslümanlığı ve bu konudaki propagandasın}'ı aleyhinde ifsaatta bulundu (böylece verdigi ahdi de bozmuş oldu). Bunun üzerine Hızır oradan kaçıp nihayet denizdeki bir adaya vardı. (Adada) odun toplayan iki adam karşıdan gelerek Hızır'ı gördüIer. Bunlardan birisi onu gördüğünü kimseye söylemedi. Fakat diğer adam bunu ifşa ederek: Ben Hızır'ı gördüm, dedi. Seninle beraber onu klm gördü? diye soru sorulunca adam: Falan kişi (benimle beraber onu gördü), dedi. Bunun üzerine o kişiye de soruldu. Fakat o kişi Hızır'ı gördüğünü gizledi. Onların dinüide yalan söyleyeni öldürme hükmü de vardı. Bilahare sır saklayan adam, sır saklayan kadınla evlendi. Sonra bu kadın Fir'avn'ın bir kızının saçını tararken tarak aniden düşuverdi. Kadın da: Flr'avn, helak olsun, diye beddua ettt. Kız da gidip babasına haber verdi. Kadının iki oğlu ve kocası vardı. (Bu ailenin müslüman olduğunu sezen) Fir'avn onlara haber göndererek dinlerinden (Fir'avn'ın dinine) dönmeleri için karı ile kocasına ısrarını sürdürdü. Fakat onlar (dinlerini bırakmaktan) imtina ettiler. Nihayet Fir'avn karı kocaya: Ben ikinizi mutlaka öldüreceğim, dedi. Kadın ile kocası (Fir'avn'a): Bizi öldürürsen senin bize bir iyiliğin olmak üzere ikimizi bir kabre defnetmeni istiyoruz, dediler. Fir'avn da (onları öldürüp ikisini aynı kabre gömme işini) yaptı, dedi. Sonra Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) geceleyin (mi'raca) götürülünce güzel bir koku duydu ve (ne olduğunu) Cibril'e sordu. Cibril de (bunu) O'na bildirdi." Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedinde Said bin Beşir var. Buhari bu ravi ile ilgili olarak: Bunun hıfz-ı belleme durumu hakkunda konuştular, demiştir. Ebu Hatem de: Bunun doğruluk durumunda olduğunu babamdan ve Ebu Zur'a'dan işittim ve : Rivayeti hüccet-delil olur mu? diye sordum. Babam lie Ebu Zur'a: hayır, dediler, diye bllgi vermiştir. Başkaları ise bunun zayif olduğunu söylemiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Enes bin Malik (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: Sevabın çokluğu belanın büyüklüğuyle beraberdir. Allah bir toplumu sevdiği zaman şüphesiz onları (sıkıntı-musibet ve belalarla) imtihan eder. Artık kim bir (imtihan edildiği bela ve musibetlere) rıza gösterirse Allah'ın rızası (ve bol sevabı) o kimseyedir. Kim de (imtihan edildiği bela ve musibetlere) ofkelenir (ilahi hükme rıza göstermez) ise Allah'ın gazabi (ve azabi) o kimseyedir
- Bāb: ...
- باب ...
İbn-i Ömer (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: Halk arasına girip de eziyetlerine sabreden mu'min'in sevabı, halk arasına girmeyen ve onların eziyetlerine sabretmeyen mu'min'in sevabından daha fazladır
- Bāb: ...
- باب ...
Enes bin Malik (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Üç şey vardir ki, kimde bulunursa o kimse iman'ın tadını (ravl Bindar demiştir ki: İman halavetini) bulur: Herhangl bir adam'ı sırf Allah için seven kimse, Allah ve Resulü kendisine her şeyden çok sevimli olan kimse ve Allah kendisini küfürden kurtardıktan sonra (dünyada canlı iken) ateşe atılması küfre gitmesinden kendisine daha sevimli olan (yani ateş'e diri olarak atılmayı küfre gitmeye tercih eden) kimse.» Diğer tahric: Buhari, Müsliın, Tirmizi ve Nesai de bunu rivayet etmişlerdir. BUHARİ HADİSİ VE İZAH İÇİN TIKLA
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu'd-Derda (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; şöyle demiştir: Dostum Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bana şu tavsiyede bulundu: «Param-parça edilsen ve (ateşte) yakılsan bile Allah'a hiçbir şeyi ortak etme ve hiç bir farz namaz'ı bile bile bırakma. Çünkü kim bir farz namazi kasıtlı olarak (yani unutmak gibi şer'i mazeret olmaksızın) bırakırsa zimmet (yani ilahi teminat) kendisinden uzaklaşmış olur. İçki de içme, çünkü içki her şerrin anahtarıdır.» Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedi hasen'dir. Ravi Şehr hakkında ihtilaf olmuştur
- Bāb: ...
- باب ...
Muaviye (r.a.)'den; şöyle demiştir: Ben, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den şu buyruğu işittim: Bela ve fitneden başka dünya'nın hiç bir şeyi kalmadı. Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedi sahih olup ravileri güvenilir zatlardır
- Bāb: ...
- باب ...
Ebü Hureyre ((r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: İnsanlar üzerine yağmurunun bolluğu, fakat veriminin azlığıyla aldatıcı yıllar gelecektlr. O dönemde yalancı adam doğrulanacak, doğru adam yalanlanacak, hain adam'a güvenilecek, güvenilir adam hainlikle itham edilecek ve kamu işinde ruveybida adam söz sahibi olacaktir. (Rüveybida nedir? sorusunu: Önemsiz, bilgisi kıt adam, diye cevabladı)." Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedinde İshak bin Ebi'l-Fırat bulunur. Zehebi, el-Kaşif'te bunun mechul olduğunu söylemiştir. Münker olduğu da söylemniştir. İbni Hibban ise onu güvenilir zatlar arasında anmıştlf
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: Nefsim elinde bulunan (Allah) a yemin ederim ki adam kabrin yanına uğrayıp da dinden dolayi değil, sırf uğradığı bela bunaltısından dolayı kabir üzerine bürülüp: Ah keşke bu mezar sahibinin yerinde ben olsaydım, diye temennide bulunmadikça dünyanın sonu gelmeyecektlr
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: (İyi) kuru hurma'nıın işe yaramayan adisinden ayıklandığı gibi muhakkak siz de ayıklanacaksınız. Böylece iyileriniz (ölüp) muhakkak gidecek ve şer olanlarınız kuşkusuz kalacaktır. işte (o dönemde ölmeye) gücünüz yetecekse ölünüz (yani ölmek yaşamaktan hayırlı olur). Not: Zevaid'de şöyle dımilmiştir: Bunun senedi söz götürür, Ravi Ebu Hunıeyd'i ne cerh edeni ne de güvenilir olduğunu söyleyeni görmedim. Ravi Yunus ki o İbni Yezid ... Kalan ravilerİ güvenilir zatlardır
- Bāb: ...
- باب ...
Enes bin Malik (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: (Din'e ve sünnete sarılmakla ilgili) iş gittikçe güçleşecek, dünya gittikçe (gerçek müslumanlara) sırt çevirecek, insanların cimriliği, ihtirası gittikçe fazlalaşacaktır. kıyamet ancak insanların şer olanlarının başına kopacaktır. Mehdi (yani her bakımdan hidayet üzere olan zat) ancak Meryem oĞlu isa'dir." Not: Zevaid'de şöyle denilraiştir : El-Hakim bu hadisi bu senedle el-Müstedrek'te rivayet ettikten sonra : Bu hadis şafii'nin tek başına rivayet ettiği hadlslerden sayılor. Halbuki öyle değildir. Çünkü başkası da rivayet etmiştir. Suyuti bu husus hakkında geniş söz söylemiştir.El-Hafız İmaadu'd-DIn bin Kesir'den naklen verilen bilginin özeti şudur : Bu hadis, Şafii'nin şeyhi Muhammed bin Halid el-Cündi es-Sağani el-Müezzin'e ait olarak meşhur olmuştur. Halbuki bunu ondan rivayet edenler bir kişi değildir. Şafii'den başka klmseler de bunu ondan rivayet etmiştir. Ve bu zat mechul bir kimse değildir. İbn-i Muln'in onun güvenilir olduğunu söylediğl nakledilmştir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) iki parmağını (ki şehadet parmağı ve orta parmağını) birleştirerek: Ben ile kıyamet günü şu iki parmak gibi ba'solundum (yani Nebi olarak gonderildim)." Diğer tahric: Buhari, Müslim, Tirmizi ve Ahmed bunun mislini Enes (r.a.) aracılığıyla merfu' olarak rivayet etmişlerdir. Sehl bin Sa'd (r.a.)'den de bunun bir benzeri rivayet edilmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Huzeyfe bin Esid (r.a.)'den; şöyle demiştir: Biz kıyamet günü konusu hakkında (kendi aramızda) muzakere ederken Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) yukanımızdaki bir odadan inip uzerimize geldi ve: On alamet vuku buluncaya kadar kıyamet kopmayacaktir : Deccal, duman ve gunegin batı'dan doğması
- Bāb: ...
- باب ...
Avf bin Malik el-Eşcai (r.a.)'den; şöyle demijtir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Tebuk savaşında deriden (mamul) bir çadırda iken yanına gittim ve çadırın kapısının önünde oturdum. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): Gir Ya Avf, buyurdu. Ben: Vucudumun tümuyle mi (gireyim)? Ya Resulallah, dedim. O: Vücudunun tümüyle (gir), buyurdu. Sonra: Ya Avf, kıyametin kopmasi yaklaştığı sıralarda (onun alametleri olmak üzere şu) aralıklı meydana gelecek altı şey'i belle: Birisi benim ölümüm, buyurdu. Avf demiştir ki: O, böyle söyleyince ben şiddetli üzüntümden perişan oldum. Sonra O: De ki: Bu, bir. Sonra (ikincisi) Kudüs'ün fethi. Sonra (üçüncüsü) içinizde meydana gelecek ve Allah'ın onunla sizin çoluk çocuklarınızı ve nefislerinizi şehid edip amellerinizi temizleyeceği bir hastalıktır. Sonra (dördüncüsü) içinizde (çokça) mallar olur. Hatta bir adam'a (karşılıksız) yüz dinar (altin) verilir de o (bunu az görüp) ofkelenmeye başlıyacaktır. (Beşincisi) aranızda meydana gelecek öyle bir fitne ki içine girmediği bir müslüman evi kalmayacaktır. (Altıncısı) sonra sizinle Beni Asfer (denilen Rum) arasmda bir sulh olacak. Bilahare onlar barış andlaşmasını bozarak size hiyanet edecek ve her bayrağın altında on iki bin kişilik kuwet olmak üzere seksen kumandan bayrakları altinda üzerinize yürüyeceklerdir, buyurdu. BUHARİ HADİSİ VE İZAH İÇİN TIKLA
- Bāb: ...
- باب ...
Huzeyfe bin el-Yeman (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: Siz imamınızı (devlet başkanınızı) öldürmedikçe, kılıçlarınızla birbirinizle çatışmadikça (yani aranızda iç savaş olmadıkça) ve dünyanıza (hükümdarlığınıza, mallarınıza) şer olanlarınız (zorla el koymakla) mirasçı olmadıkça kıyamet günü kopmayacaktır." Diğer tahric: Bu hadisi Tirmizi Fitne bölümünün" Emr-i bi'l-ma'ruf nehiy ani'l-münker" babında rivayet etmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre (r.a.)'den; şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir gün halk(ın yararlanması) için açık bir yere çıktu. O esnada bir adam O'nun yanına gelerek: Ya Resulallah! kıyamet ne zaman kopacaktır, diye sordu. Bunun üzerine Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): Bu hususta kendisine soru sorulan zat, soru sorandan daha bilgili değildir. Ve lakin ben sana kıyamet'in alametlerinden haber vereceğim: >Cariye kendi sahibesini doğurunca işte bu (hal) kıyametin alametlerindendir. >Yalın ayak, çıplak takımı insanlara baş olunca, işte bu da kıyamet'in alametlerindendir. >Koyun çobanları yüksek bina yapmakta birbirleriyle yarışınca bu da kıyametin alametlerindendir. kıyametin kopma zamanı Allah'tan başka kimsenln bilmediği beş şey'e dahildir, buyurdu. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bundan sonrat Lukman suresinin 34. ayetini okudu. Lokman suresi 34. ayet’in Meali: Şüphesiz ki, kıyamet saatinin bilgisi Allah yanındadır. Yağmuru O yağdırır, rahimlerde ne varsa (erkek veya dişi oluşunu, renk ve özelliklerini) O bilir. Hiçbir kimse yarın ne kazanacağını bilmez. Hiçbir kimse hangi yerde öleceğini de bilemez. Şüphesiz ki Allah her şeyi hakkıyla bilir, her şeyden haberdardır
- Bāb: ...
- باب ...
Enes bin Malik (r.a.)'den; şöyle demiştir: Dikkat ediniz ben size Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den işittiğim öyle bir hadis rivayet edeceğim ki benden sonra hiç bir kimse onu (Nebi s.a.v.'den işitmiş olarak) size rivayet etmeyecektir. Ben o hadisi (bizzat) Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den (kulağimla) işittim: (Alimlerin ölmesi suretiyle) ilmin kaldırılması, cehaletin ortaya çıkıp çoğalması, zina'nın yaygınlaşması, içkinin (aleni olarak) içilmesi ve elli kadın'ın bir tek erkek bakanı olacak derecede erkeklerin (sayısının azalıp) gitmesi ve kadınların (çoğunlukta) kalmasi şüphesiz kıyamet'in alametlerindendir. Diğer tahric: Bu hadisi; Buhari, Müslim, Tirmizi. Nesai ve Ahmed de rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: Fırat nehri altından blr dağ'ı ortaya çıkarmadikça kıyamet kopmayacaktır. insanlar o altın üzerine (çatışıp) öldürülecek ve on insandan dokuzu oldürülecektir. Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedi sahih olup ravileri güvenilir zatlardır. Ebu Davud'un rivayet ettiği metin; Fırat'm altm hazinesini ortaya çıkarması zamanı yaklaşıyor. Her kim o zaman orada bulunursa ondan bir şey almasın'' şeklindedir. Diğer tahric: Benzerini Buhari ve Müslim Fiten bölümünde, Ebu Davud Melahım bölümünde ve iTirmizi Sıfatü'l-Cenne bölümünde rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: Mal dolup taşmadıkça, fitneler meydana gelmedikçe ve herc çoğalmadıkça kıyamet kopmayacaktır. Orada bulunanlar: Herc de nedir? Ya Resulallah diye sordular. O üç defa: öldürmedir. öldürmedir, öldürmedir, buyurdu. Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedi sahih olup ravileri güvenilir zatlardır. Tirmizi bu hadisin bir kısmını rivayet etmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Ziyad bin Lebid (r.a.)'den; şöyle demigtir: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir şey anlatarak: Bu, ilmin gitmesi (yok olması) zamanında olur, buyurdu. Ben: Ya Resulallah! Kur'an'i okuduğumuz, evladımıza onu okuttuğumuz ve evladımız da kıyamete kadar kendi evladına onu okutacağı halde ilim nasıl gider (yok olur)? dedim. Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) : Anan seni kaybedesiye Ziyad! Ben muhakkak seni Medine'de fıkhı en iyi bilen adamlardan görürdüm. şu yahudiler ve hristiyanlar Tevrat ve incil'i okuyup da bu iki kitapta bulunan hükümlerden hiç bir şeyle amel etmez değiller mi? buyurdu. Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedi sahlh olup ravilerl güvenillr zatlardır. Fakat sened munkatidir (yanl raviler zinciri kopuktur). Çünkü Buhari, et-Tarihu's-Sağir'de: Ravi Salim bin Ebil-Ca'd, Ziyad bin Lebld'den hadls işitmemiş, demiştir. Zehebl de eI-Kaşifte bu hususta Buharl'ye uyarak: İbn-l Maceh yanında bu hadlsinden başka Ziyad'ın başka hadlsi yoktur. Kalan Kütüb-I Sitte'de Ziyad'ın hiç bir hadlsi yoktur, demiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Huzeyfe bin el-Yeman (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: Elbisenin nakışı eskiyip gittiği gibi İslamiyet de eskiyip gider. Hatta oruç. nedir, namaz nedir, nüsuk (yani hac ve umre ibadeti) nedir ve sadaka nedir bilinemeyecektir. Allah (Azze ve Celle)'nin Kitab'i (Kur'an-i Kerim) da bir gecede (kaldırılıp) götürülecek ve yer yüzünde ondan tek bir ayet bile kalmayacaktır. Çok yaşlı erkekler ve pek ihtiyar kadınlardan oluşan bir takım insanar kalacak ve : biz babalarımıza Şu "La ilahe illallah" kelimesi (hali) uzerine yetiştik de (dinden bilebildiğimiz) bu kelimeyi söyleriz, diyeceklerdir. Huzeyfe bin el-Yeman bu hadlsi rivayet edince, (orada bulunan) Sıla kendisine: O yaşlılar namaz nedir, oruç nedir, nüsuk (yani hac ve umre ibadeti) nedir ve sadaka nedir? bilmezken "La ilahe illallah" kelimesi onlara bir yarar sağlamaz, dedi. Huzeyfe, Sila'nın bu sözünü cevapsız bıraktı. Sonra Sila bu sözü Huzeyfe'ye karşı üç defa tekrariadı. Her defasında Huzeyfe onun sözünü karşılıksız bıraktı, ona bakmadı. Nihayet üçüncü defasından sonra Huzeyfe, Sila'ya dönerek üç defa: Ya Sila! Tevhid kelimesi onları (ebedi) ateşten kurtarır, dedi. Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedi sahth olup ravileri güvenilir zatlardır. Hakim de bu hadisi rivayet ederek senedinin Müslim'in şartı üzerine sahih Olduğunu söylemiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah (bin Mes'ud) (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demijtir: kıyametin kopmasına yakın zamanlarda öyle günler olur ki ilim o günlerde kaldırılır, cehalet o günlerde iner ve herc o günlerde çoğalır. Herc de oldurme olayıdır
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Musa (el-Eş'ari) (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Sizin önünüzde şüphesiz öyle günler vardır ki cehalet o günlerde iner, ilim o günlerde kaldırılır ve herc o günlerde çoğalır.» Sahabiler, Ya Resulallah! herc nedir? diye sordular. «O: Katildir (insan oldürmektir),» buyurdu. AÇIKLAMA 4052’de
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Zaman yaklaşır, ilim noksanlaşır, şiddetli cimrilik kalblere konulur, fitneler meydana çıkar ve herc çoğalır,» buyurdu. Sahabiler: Y4 Resulallah! herc nedir? diye sordular. «O : Katildir (insan öldürmektir),» buyurdu. Diğer tahric: Abdullah ve Ebu Musa (r.a.)'ın hadisleri aynı mealdedir. Buhari ve Tirmizi, müellifimiz gibi Fitneler bölümünde, Müslim de İlim bölümünde rivayet etmişlerdir. Bazı rivayetlerde bir tek senedIe Ebu Musa ile İbni Mes'üd'dan müşterek nakil yapılmıştır
- Bāb: ...
- باب ...
Huzeyfe (bin el-Yeman) (r.a.)'den; şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (emanet hakkında) bize iki hadis buyurdu: Ben bunlardan birisini (n haber verdigi durumu) gördüm. Diğerini (n haber verdigi durumu) da bekliyorum: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) biz'e, emanet'in erkeklerin kalblerinin cezrine (Tanafisi dedi ki: Yani erkeklerin kalblerinin içine, derinliğine) indiğini anlattı. Ve Kur'an indi. Biz Kur'an'dan bilgi aldik ve sünnet'ten bilgi aldık. Sonra Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) emanet'in kaldirılmasını (yani kalblerden silinmesini) da bize anlatarak: Adam (gece) uykusunu uyur, (o uykuda iken) kalbinden emanet (alınıp) kaldırılır da ertesi gün emanet'in izi siyah bir leke izi gibi (ufacık) olur. Sonra adam (tekrar gece) uykusunu uyur. (Bu kere uykuda iken) kalbinden emanet sökülüp alınır ve ertesi gün emanet'in izi balta sallayan işçinin avucundaki kabarcık izi gibi olur. (Bu kabarcık) senin kendi ayağının üzerinde yuvarladığın korun meydana getirdigi kabarcik gibidir. Sen onu şişmiş. görürsün (yani yararlı bir gelişme hayal edersin). Halbuki o kabarcığın içinde (yararlı) hiç bir şey yoktur, buyurdu. Sonra Huzeyfe (durumu izah için) bir avuç çakıl taşını alarak diz kapağı ile ayağı arasındaki kısım üzerinde yuvarladı. (Sonra Huzeyfe hadis rivayetine devamla dedi ki:) Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): (Emanet kalblerden söküldükten) sonra insanlar sabahleyin alış veriş edecekler. Fakat hiç bir kimse emaneti oda etmeye yanaşmayacak (ve emin kimselerin sayısı yok denecek derecede azalacak) şdyle ki: Falan oğulları içinde emin bir adam var, denilecek ve bir adam lehinde: O, ne akilıdır, o ne kahramandır, o ne nazikdir, denilecek. Halbuki (böyle övülen) Adam'ın kalbinde hardal tanesi kadar iman yoktur, buyurdu. (Huzeyfe dedi ki vallahi:) öyle bir zaman yaşadım ki (o dönemde) hanginizle alış veriş ettiğime bakmazdım (yani endlşe duymazdım). Çünkü alış veriş ettiğim kişi müslumansa müslümanlığı kendisini bana hıyanet etmekten muhakkak men edecekti ve şayet yahudl veya hiristiyansa onu bana hıyanet etmekten hakimi men ederdl. Ama bu gün ben falan ve filan'dan başka hiç bir kimse ile alıs. veriş edemez oldum. BUHARİ HADİSİ VE İZAH İÇİN TIKLA MÜSLİM HADİSİ VE İZAH İÇİN TIKLA
- Bāb: ...
- باب ...
İbn-i Ömer (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Allah (Azze ve Celle) bir kul'u helak etmeyi dilediği zaman ondan hayayI söküp alır. Sonra ondan hayayı söküp ahnca sen o kul'a (herkesçe) ancak çok menfur olarak rastlarsın. Sonra sen ona ancak, çok menfur olduğu halde rastlayınca on(un kalbin)den emanet sökülüp alınmış olur. O herif (in kalbin)den emanet çekilip çıkarılınca da sen o'na ancak hıyanetçi olarak ve herkesin nazarında hıyanetle meşhur olduğu halde rastlarsın. Sen o'na ancak hıyanetkar ve hainlikle meşhur olarak rastlayınca o'nun kalbinden rahmet çekilip çıkarılır. O'nun kalbinden rahmet sökülüp alınınca da sen o'na ancak kovulmuş, lanetlenmiş olarak rastlarsın. Sonra sen o'na ancak kovulmuş, lanetli olarak rastlayınca ondan Islamiyet bağı çözülüp çıkarılır.» Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedinde Said bin Sinan bulunur. Bu ra.vi zayıftır ve adının ne olduğu husQsunda ihtilaf vardır
- Bāb: ...
- باب ...
Huzeyfe bin Esid Ebi Serlha (r.a.)'den; şöyle demiştir: (Bir gun) biz kıyamet günü (halleri) hakkında (kendi aramızda) muzakere ederken Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (yukarımızdaki) bir oda'dan inip üzerimize geliverdl ve: «On büyük alamet vuku bulmadıkça kıyamet kopmayacaktır: Güneş'in batı tarafından doğması, Deccal, Duhan, Dabbe (tu'l-Ard), Ye'cuc ile Me'cuc, İsa bin Meryem'in çıkması, Bir'i doğu'da, biri batıda ve bin Arap yarım-adasında olmak üzere üç Husuf (yani arz'ın çökmesi) ve Ebyene'nin Aden memleketinln en uzak yerinden çıkıp insanları Mahşer (yerin) e sevkeden öyle bir ateş ki insanlar geceleyince o da onlarla beraber geceler ve insanlar öğle vakti uyuyunca o da onlarla beraber uyur.» Diğer tahric: Müslim, Fiten; Tirmizi, filen: Ebu Davud, melahim (4311); MÜSLİM HADİSİ VE İZAH İÇİN TIKLA EBU DAVUD HADİSİ VE İZAH İÇİN TIKLA
- Bāb: ...
- باب ...
Enes bin Malik (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Altı şey gelmeden önce (ibadet sayılan iyi) amelleri işlemeye acele ediniz; Güneş'in batı tarafından doğması, Duhan, Dabbetul-Ard, Deccal, her birinize mahsus olan (ölüm) ve (size verilecek) kamu hizmeti.» Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedi hasandir. Ravi Sinan bin Sa'd'ın güvenilirliği adı hakkında ihtilaf vardır
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Katade (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Kıyamet alametleri iki yüzden sonradır.» Not: Zevaid'de şöyle denmiştir: Bunun senedlnde Avn bin Umara el-Abdl bulunur. Bu ravi zayıftır
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah (bin Mes'ud) (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: «Kıyamet'e yakın zamanda (bazı günahkar insanlarda) mesih (hayvan suretine çevirilme), yere batma ve taşlanma (azabu) olur.» Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir; Abdullah (bin Mes'ud) (r.a.)'ın hadisine ait seneddeki raviler güvenilir zatlardır. Fakat sened munkatidlr. Yani kopuktur. çünkü İmam Ahmed'in dediği gibi ravi Seyyar Ebu'I-Hakem,. Tarık bin Şlhab'dan hadis rivayet etmemiştir. Ancak İbni Hibban'ın kendi Sahih'inde rivayet ettiği Ebu Hureyre (r.a.)'ln hadisi bu hadisin şahidi durumundadır
- Bāb: ...
- باب ...
Sehl bin Sa'd (es-Saidi) (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre kendisi Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den şöyle buyurduğunu işitmiştir: «Benim ümmetimln sonunda yere batmak, mesih (hayvan suretine) çevrilmek ve taşIanmak (azabı) olur.» Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Ravi Abdurrahman bin Zeyd bin Eslem'ln zayıflığı sebebiyle bunun senedi zayıftır
- Bāb: ...
- باب ...
Nafi' (r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Bir adam (bir gün) İbn-i Ömer (r.a.)'ın yanına gelerek: Falan adam size selam eder, diyerek birisinin selamını tebliğ etti. (Fakat) İbn-i Ömer (buna cevaben): O adamın dinden olmayan bir şey'i din'e soktuğu haberi bana ulaştı. eğer o adam hakikaten (bir bid'at) icad etti ise sen ben'den o'na selam götürme. Çünkü ben Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den şu buyruğu işittim: «Benim ümmetimde mesih (hayvan suretine çevirilme), yere batma ve taşlanma (azabı) olur. Bu (ceza) kaderi inkar edenler hakkındadır.»
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah bin Amr (bin el-As) (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Benlm ümmetimde yere batmak, mesih (hayvan suretine çevirilme) ve taşIanma (azabı) olur.» Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedindeki raviler güvenilir zatlardır. Fakat sened munkatidir, kopuktur. Çünkü Muhammed bin MUslim bin Tedrus isimli Ebu'z.Zübeyr, Abdullah bin Amr (r.a.)'den hadis işitmemiştir. Bu durumu İbni Main söylemiştir. Ebu Hatim de: Bu ravi Abdullah bin Amr (r.a.) lle buluşmamış, demiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah bin Safvan (bin Ümeyye bin Halef) (r.a.)'dan; şöyle demijtir: (Mu'minlerin anasi) Hafsa (r.anha), bana Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den şu hadisi işittiğini haber verdi: "(Son zamanlarda) Muhakkak bir ordu şu Ka'be'yi yıkmayı kasdedecektir. Nihayet o güruh Beyda denilen yere geldikleri zaman onların orta tabakası yere batırılır ve önde gidenleri arkadakilerine haykırışta bulunur. Sonra onlar da yere batırılır. Artık kalıp da kendilerinden haber verecek olandan başka onlardan hiç kimse kalmaz. (Abdullah bin Safvan) demiştir ki: Sonra Haccac (bin Yusuf'un) ordusu gelince biz o guruhun bu ordu olduğunu sandık. Sonra (bu ordu'nun yere batırılmaması sebebiyle o güruh olmadığı anlaşılınca) bir adam (bana): Ben senin Hafsa (r.anha) adına yalan söylemediğine ve Hafsa (r.anha)'nın da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) adına yalan söylemediğine şahidlik ederim, dedi. Diğer tahric. Müslim AÇIKLAMA 4065’te
- Bāb: ...
- باب ...
(Mu'minlerin anasi) Safiyye (r.anha)'dan rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «insanlar şu Ka'be'yi yikmak içjn savaş etmekten vazgeçmeyecekler. Nihayet bir ordu (bu maksadla) savaşmaya gidip Beyda denilen mevkiye varınca onların önde gidenleri ve arkada olanları yere batırıiır ve ortada olanlar da kurtulamaz,» buyurdu. (Safiyye demigtir ki:) Ben: Eğer onların içinde zorla götürülen olursa (onun durumu ne olacak) ? diye sordum. O buyurdu ki: «Allah (kıyamet günü) onları niyetlerine göre diriltir.» Diğer tahric: Tirmizi, Ahmed b. Hanbel AÇIKLAMA 4065’te
- Bāb: ...
- باب ...
(Mu'minlerin anasi) Ümmü Seleme (r.anha)'dan rivayet edildiğine göre: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) yere batırılacak ordu'dan bahsetti. Bunun üzerine Ümmü Seleme (r.anha): Ya Resulallah! O ordunun içinde (kendilerine katılmaya) zorlanan kimse olabilir (onun hali ne olacak)? diye sordu. O: «Onlar (kıyamet günü) niyetlerine göre dlriltilirler.» buyurdu. Diğer tahric. Müslim
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: Dabbe, Süleyman bin Davud'un mührü ve Musa bin imran'ın asası (Aleyhimesselam) beraberinde olarak çıkar, asa ile mu'minin yüzünü parlatır ve mühürü kafirin burnuna vurup damgalar. (Mu'mim ile kafiri bu şekilde ayırd edecek) öyle ki oba halkı toplanacak da bu: Ya mu'min! diyecek, şu da: Ya kafir! diyecektir. Ebü'I-Hasan el-Kattan...senediyle Hammad bin Seleme'den bu hadis'in mislini rivayet etti ve bir defasında (son cümleyi) şöyle nakletti: (Oba halkı toplanacak da) bu: Ya Mu'min! ve şu: Ya Kafir! diyecek. Diğer tahric: Tirmizi, tefsir
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah bin Büreyde'nin babası (Büreyde bin el-Husayb) (r.a.)'dan; Şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (bir gün) beni Mekke'ye yakın Badiye'de bir yere götürdü. Baktım ki etrafında kum bulunan kupkuru bir yerdir. Sonra Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Dabbe, bu yerden çıkacaktır», buyurdu. İşaret buyuruları yerin eni ve boyu birer karıştı. İbn-i Büreyde demiştir ki: Bundan birkaç yıl sonra hacca gittim. Babam (o sahanın eni ve boyu uzunluğunda) bir asasım bize gösterdi. Baktım ki o asa benim bu asam ile şu ve bu kadardır." Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedi zayıftır. Çünkü Halid bin Ubeyd hakkında Buhari: Onun hadisi üzerinde düşünmek gerekir. demiştir. İbni Hibban ve Hakim de: O, bir takım mevdu hadisleri Enes (r.a.)'e atfen anlatır, demişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre (r.a.)'den; şöyle demiştir: Ben, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den şunu buyururken işittim: Güneş battığı yerden doğmadıkça kıyamet kopmayacaktır. O (battığı yerden) doğup da insanlar o'nu görünce yer yüzünde olan (tüm) insanlar iman edecektir. işte o zaman, daha önce iman etmiş olmayan hiç bir kimseye (o günkü) imanının fayda vermeyeceği zamandır. Diğer tahric: Buhari. Müslim, Ebu Davud ve Nesai tarafından da rivayet edilmiştir. AÇIKLAMA 4070’te
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah bin Amr (bin el-As) (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: Kıyamet alametlerinden ilk meydana gelecek olam güneş'in battığı yer'den doğmas ve Dabbe'nin kuşluk vaktlnde insanlara (yerden) çıkmasıdır. (Ebu Zur'a demiştir ki:) Abdullah (bin Amr bin el-As): Artık bu iki alamet'ten hangisi diğerinden önce çıkarsa diğeri ona yakındır, dedi. (Ebu Zur'a demiştir ki:) Abdullah (bin Amr bin el-As): Ben (bu iki alametten) ilk çıkacak olan alamet'in ancak güneş'in battığı yerden çıkması olduğunu sanırım, dedi. Diğer tahric: Müsliın ve Ebu Davud tarafından da rivayet edilmiştir. AÇIKLAMA 4070’te
- Bāb: ...
- باب ...
Safvan bin Assal (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: Şüphesiz, güneşin battığı yer tarafında yetmiş yıllık mesafe genişliğinde açılmış (durumda) bir kapı vardır. Güneş o kapı tarafından doğuncaya kadar o kapı tevbe (nin kabulü) icin daima açık olacaktır. Güneş o kapı tarafından doğunca, daha önce iman etmiş olmayan veya imanında bir hayır kazanmış olmayan hiç bir kimseye (o günkü) imanı fayda vermeyecektir
- Bāb: ...
- باب ...
Huzeyfe (bin el-Yeman) r.a.)'dan rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: Deccal, sol gözü sakattır, saçı yoktur. Beraberinde bir cennet ve bir cehennem vardır. Onun cehennem'l bir cennet, cennet'i de bir cehennemdir. Diğer tahric: Müslim
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Bekr-i Sıddik (r.a.)'den; şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), bize Deccal'in doğuda Hurasan denilen bir yerden çıkacağını kendisine yuzleri deri lie kaplanmış kalkanlar gibi (yuvarlak, geniş, elmacıkları yüksek) kavimlerin tabi olacağını beyan buyurdu. Diğer tahric: Bu hadisi; Tirmizi, Ahmed ve Hakiın de rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
El-Muğire bin Şu'be (r.a.)'den; şöyle demiştir: Hiç bir kimse Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e Deccal hakkında benden daha fazla soru sormadı. (Ravi İbn-i Numeyr kendi rivayetinde "daha fazla soru" ifadesi yerine: "Benim sorularımdan daha çetin soru" dedi). Bunun üzerine Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bana: Deccal hakkında ne soracaksın? buyurdu. Ben: Onlar (yani halk veya Ehl-i Kitab) diyorlar ki : Şüphesiz yiyecek ve içecek (maddeleri) yalnız Deccal'in beraberinde bulunur, dedim. O, buyurdu Id: Deccal, Allah nezdinde su (anlattığı)ndan ehvendir. Diğer tahric: Bu hadisi Müslim de rivayet etmiştir. Buhari de buna yakın cümleler ile rivayet etmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Fatıma bint-i Kays (r.anha)'dan; Şöyle demiştir: Resülullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir gün (mescid'de) namaz kıldı ve (namazdan sonra) minbere çıktı. Ondan önce Cuma günü hariç hiç minbere çıkmazdı. Bu itibarla O'nun minbere çıkması cemaate çetin geldi (telaşa sebeb oldu). Artık kimisi ayakta, kimisi oturuyor idi. O, oturun diye cemaate eliyle işaret ederek şöyle buyurdu: Vallahi size menfaat sağlayıcı ne (ganimet malı gibi) bir rağbet için ne de (düşmana karşı tedbir almayı gerektiren) bir korku nedeniyle burada (sizi toplayıp) oturdum. Velakin Temim-! Dari yanıma geldi ve bana öyle bir haber verdi ki o haber sevinçten ve göz aydınlığından dolayı benim öğle zamanındaki uykuma mani oldu. Ben de Nebiinizin sevincini sizİn üzerinize yaymayı sevdim. Bilmiş. olunuzki: Temim-i Dari'nin bir amcası oğlu bana şu haberi iletti : (Onlar bir gemi ile deniz'e açılmış iken) rüzgar onlan tanımadıklatı bir adaya sığınrnaya zorlamış. Onlar da geminin kayıklarına binerek adaya çıkmışlar. Derken kirpikleri çok yoğun (veya çok uzun), siyah bir şey (hayvan) ile karşılaşmışlar ve ona: Sen nesin? demişler. O: Ben, Cessase'yim. demiş. Onlar: Bize (bir şeyler) anlat. demişler. Cesselse: Ben ne size bir haber verecek, ne de size (bir şey) soracak durumdayım. Velakin şu binayı gördünüz. Oraya gidiniz. Çünkü o binada sizin ona haber vermenize ve size haber vermeye çok iştiyaklı bir adam vardır, demiş. Bunun üzerine onlar binaya vanp adamın yamına girmişler. Orada şiddetli bir şekilde sıkıca bağlanmış, üzüntüsünü açığa vuran ve halinden çok şikayetçi, yaşlı bir adamla karşılaşmışlar. Adam onlara: Siz neredensiniz? diye sormuş. Onlar: Şam'dan, demişler. Adam: Araplar ne yaptılar? diye sormuş. Onlar: Biz Araplardan bir gurubuz. Sen neyi soruyorsun? demişler. Adam: İçinizde çıkan o adam (yani Nebi s.a.v.) ne yaptı? diye sormuş. Onlar: (O Nebi) hayır işledi. Bir kavimle mücadele etti ve neticede Allah O'nu o kavme galib kıldı. Bugün Arapların işi derli topludur. Hepsinin İlah'ı birdir, dinleri birdir, demişler. Adam: Zügar pınarı ne yaptı? diye sormuş. Onlar: Hayırlı bir pınardır. Halk o pınar suyu ile ekinlerini sular, arazileri için ondan su çıkanrlar, demişler. Adam: Amman ve Beysan arasındaki hurma bahçeleri ne yaptı? diye sormuş. Onlar: Her yıl meyvesini verir, demişler. Adam: Taberiyye gölü ne yaptı? diye sormuş. Onlar: Suyun çokluğundan dolayı göl sahillerine taşıyor, demişler. Ravi demiştir ki : Adam bu haberler üzerine üç defa seslice derinden nefes alarak inledikten sonra: Eğer şu (bağlanmış olduğum) bağdan kurtulursam bu iki ayağımla basmıyacağım bir yer bırakmıyacağım, Ancak Teybe (yani Medine-i Münevvere) hariç. Çünkü Taybe'ye (girebilmek için) bana hiç bir yol yoktur (oraya giremern), dedi. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) meccal ile ilgili bu haberi naklettikten sonra) : Benim sevincim buraya kadardır. İşte bu helde Taybe'dir. Nefsim kudret elinde olan (Allah) a yemin ederim ki : Medine'de bulunan dar ve geniş her yolun başında ve her düzlük ve dağın başında kıyamet'e dek kılıcını çekerek bekleyen birer melek bulunur, buyurdu," Diğer tahric: Bu hadisi; Müslim. Tirmizi ve Ebu Davud da rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Nevvas bin Sem'an el-Kilabi (r.a.)'den; Şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir sabah Deccal'dan söz etti de onun hakkında alçaltma ve yükseltme yaptı, hatta biz onu (Medine'nin) hurma bahçelerinin kenarında sandık. Sonra akşamleyin Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanına vardığımız zaman bizde meydana gelen o telaşı anladı ve: Haliniz nedir.? diye sordu. Biz de: Ya Resulallah! Sabahleyin Deccal'den söz ettin ve onun hakkında öyle alçaltma ve yükseltme yaptın ki biz onu hurma bahçesinin kenarında sandık, dedik. Bunun üzerine O: Deccal'dan başkası sizin için beni daha çok endişelendiricidir: (Çünkü) ben içinizde iken çıkarsa sizin önünüzde onu ben yenerim. defederim ve şayet ben içinizde değil iken çıkarsa herkes kendi nefsini savunarak onu yenmeye çalışır. Allah da her müslüman hakkında benim halifemdir (koruyucu ve yardımcıdır). Deccal çok kıvırcık saçlı bir gençtir. Gözü yerinde duruyor (fakat sakattır). Ben onu Abdü'l-Uzza bin Katan'a benzetir gibiyim. Sizden kim onu görürse, aleyhinde Kehf suresinin ilk ayetlerini okusun (ki fitnesinden emin olsun). O, Şam ile Irak arasında bir yoldan çıkacak ve sağda solda hızla fesad, bozgunculuk çıkaracaktır. Ey Allah'ın kulları (dinde) sebat ediniz, buyurdu. Biz: Ya Resulallah! Onun yeryüzünde kalma süresi ne kadardır? diye sorduk. O: Kırk gündür. Bir gün bir yıl gibi. Bir gün bir ay gibi. Bir gün bir Cuma (yani bir hafta) gibi. Diğer günleri sizin günleriniz gibidir, buyurdu. Biz: Ya Resylallah! Peki bir yıl gibi olan günde bize bir günün namazı kafi gelecek (mi)? dedik. O: (Hayır!) Her gün (lük namazlar) için normal bir gün miktarını hesaplayınız, buyurdu. Nevvas demiştir ki: Biz: Deccal'ın yeryüzünde sür'ati ne kadardır? dedik. O: Arkasından rüzgar esen bulut gibidir, buyurdu ve (buyruğuna devamla) Deccal bir kavmin yanına vararak onları (kendisini ilah olarak kabul etmeye) davet edecek. Onlar da davetine icabet ederek ona İnanacaklar. Bunun üzerine Deccal bulut'a yağmur yağdırmasını emredecek ve bulut da yağmur yağdıracaktır. Yere bitki vermesini emredecek. Yer de bitki bitirecek ve o kavrnin deve sürüsü (ile diğer sağım hayvanları) akşamleyin hörgüçleri alabildiğine uzamış (yani çok semiz), memeIeri (sütün bolluğundan) son derece gelişip sarkmış ve böğürleri tamamen dolup şişmiş olarak (mer'adan) yanlarına dönecektir. Deccal daha sonra başka bir kavrnin yanına vararak onları da davet edecek. Fakat o kavim onun sözünü reddedecek. O da onların yanından ayrıIıp gidecek. Fakat o kavmin başına kıtlık felaketi gelecek ve ellerinde (mal olarak) hiç bir şey kalmayacaktır. Sonra Deccal bir harabeye uğrayacak ve ona: Definelerini çıkar, diye seslenip oradan ayrılacak. Harabenin defineleri de baI arılarının arı bey’ini izledikleri gibi hemen arkasına düşecektir. Sonra Deccal, gayet genç bir adaın (kendisine inanmaya) davet edecek de (genç davetini reddedince Deccal öfkesinden) o.nu kılıçla vurup ikiye bölecek, her parçayı bir ok’un ulaşabileceği hedef mesafesine fırlatacak (yani iki parça arasındaki mesafe bir ok’un atıldığı yer ile varabileceği hedef mesafesi kadar olacak). Sonra o. genci çağıracak. Genç dirilip parlak yüzlü ve gülerek ona yönelecek (Yani onunla alay ederek: Senin sapıklığın hakkında şu anda daha bilinçliyim, demek isteyecektir ve Deccal bir daha o gence dokunamayacaktır). Deccal ile halk bu halde iken aniden Allah İsa (Aleyhisselam)'ı gönderecektir. İsa (Aleyhisselam). Dimeşk (Şam)'ın doğusundaki beyaz minare yanına boyalı bir takım elbise Içinde. ellerini iki meleğin kanatları üzerine koymuş olarak inecektir. Başını (önüne) eğdiği zaman başı (ter) damlatır ve başını havaya kaldırdığı zaman iri inciler gibi (yapılan) gümüş tanecikleri (ne benzeyen berrak ter tanecikleri) başından aşağıya doğru yuvarlanacaktır. Onun nefesinin kokusunu duyan hiç bir kafirin ölmemesi mümkün değildir. Onun nefesi de gözünün görebildiği mesafeye ulaşacaktır. İsa (Aleyhisselam) gidip Deccal'a nihayet Lud kapısı yanında yetişecek ve anu öldürecektir. Sonra Allah'ın Nebi'i İsa (Aleyhisselam). Allah'ın (Deccal’den) korumuş olduğu bir kavmin yanına varacak ve yüzlerini meshedecek (Yani elini teberrüken yüzlerine sürecek veya onları korku ve sıkıntıdan kurtaracak) ve onlara cennetteki derecelerini anlatacaktır. Onlar bu halde iken aniden Allah, İsa'ya: Ya İsa! Ben öyle bir takım kullarımı çıkardım ki onlarla savaşmaya hiç bir kimsenin gücü yetmez. Sen de kullarımı Tur'a götürüp orada toplu halde onları koru. diye vahiy indirecek ve Allah, Ye'cuc ve Me'cuc'u gönderecektir. Bunlar Allah'ın buyurduğu gibi her tepeden hızla sızacaklardır. Bu süratIi öncüleri Taberiyye gölüne uğrayacak ve içindeki suyu içecekler (suyu tüketecekler). Sonra geride kalanları (O göl'e) uğrayacaklar ve : Bu gölde muhakkak bir kere su vardı, diyecekler. Allah'ın Nebi'i İsa ve arkadaşları da (Tur dağında) mahsur kalacaklar. Hatta onlardan birine bir öküz kellesi siz'den birinize bu günkü yüz altından daha makbul olacaktır. Sonra Allah'ın Nebi'i İsa (Aleyhisselam) ve arkadaşları Allah'a niyaz edecekler. Allah da Ye'cuc ve Me'cuc üzerine boyunlarına musallat olacak deve kurdu gönderecek. Ve böylece Ye'cuc ve Me'cuc bir kişinin ölmesi gibi bir arada ölmüş olacaklar. Allah'ın nebisi İsa ve arkadaşları da (Tur dağından) inecekler de yeryüzünde omların laşe, pis kokusu ve kanları ile dolmadık bir karış yer bulamayacaklar. Bunun üzerine İsa (Aleyhisselam) ve arkadaşları: yer yüzünün bunlardan temizlenmesi için Allah Sübhanehu'ya niyaz edcekler. Allah da boyunları buht (cinsi) develerinin boyunlarına benzeyen bir takım kuşları laşeler üzerine gönderecek ve kuşlar laşeleri taşıyarak Allah'ın dilediği yere atacaklar. Sonra Allah onlara öyle bir yağmur gönderecek ki ne bir kerpiç bina ne de bir çadır (hiçbir şeyi) o yağmurdan saldıyamıyacak (koruyamıyetcak), yağmur böylece her tarafı yıkayıp ayna gibi parlatacaktır. Sonra yere: Ürün’ünü bitir, bereketini de geri getir, denilecektir. İşte o gün cemaat nar'dan yiyecekler. O nar (tanesi) onları doyuracak ve onlar onun kabuğu altında gölgeleneceklerdir. Allah süt'e et'e öyle bereket verecek ki yeni doğum yapmış deve kalabalık cemaate yetecek, yeni doğum yapmış inek bir kabileye yetecek ve yeni dogurmuş koyun - keçi akrabalardan oluşan cemaate yetecektir. Sonra onlar bu halde iken Allah onlara güzel bir rüzgar gönderecek. o rüzgar onları koltuk altlarından yakalayarak, müslüman olan herkesin ruhunu alacaktır. Diğer insanlar eşeklerin alenen çifleştiği gibi herkesin gözü önünde cinsel ilişkilerde bulunup duracaklar. İşte kıyamet bunların başına kopacaktır, buyurdu." Bu hadisi; Müslim, fiten Tirmizi ve Ahmed de rivayet etmişlerdir. Ebu Davud da bunu kısa bir metin halinde rivayet etmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Newas bin Sem'an (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: Müslümanlar Ye'cuc ve Me*cuc'un (silah olarak kullandıkları) yaylarından, oklarından ve kalkanlarından yedi yil ateş yakacaklardır. Diğer tahric: Bu hadisi Tirmizi "Deccal'ın Fitnesi Hakkında Gelen Hadisler" babında rivayet ettiği Nevvas (r.a.)'ın uzun hadisi içinde rivayet etmiştir. Müellifimiz ise Nevvas (r.a.)'ın uzun hadisini 4075 de görüldüğü gibi rivayet ettikten sonra bu hadisi ayrı rivayet etmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Ümame el-BahiIi (r.a.)'den; Şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir kere bize bir konuşma yaptı. Konuşmasının çoğu bize Deccal'ı anlatan ve bizi ondan sakındıran buyruk teşkil etti idi. Buyruğunun bir bölümü şu idi: Allah'ın Adem (Aleyhisselam)'ın zürriyetini yarattığı andan beri yeryüzünde Deccal'ın fitnesinden daha büyük bir fitne olmadı ve Allah'ın gönderdiği her Nebi ümmetini behemehal Deccal (ın fitnesin) den sakındırdı. Ben Nebilerin sonuncusuyum. Siz de ümmetlerin sonuncususunuz ve o (Deccal) çare yok siz (in döneminiz) de çıkacaktır. Eğer ben aranızda iken çıkarsa her müslüman için onu ben yenip defederim. Şayet benden sonra çıkarsa herkes kendi nefsini savunarak onu yenmeye çalışır. Allah da her müslüman hakkında benim halifemdir (koruyucu ve yardımcıdır). Şüphesiz o, Şam ile Irak arasında bir yoldan çıkacak ve sağa sola fesad saçacaktır. Ey Allah'ın kulları! Artık (dinde) sebat ediniz. Şimdi ben onu size öyle vasıflandıracağım ki, hiç bir Nebi onu o biçimde vasıflandırmamıştır: O önce: Ben bir Nebiyim, diyecektir. Halbuki ben'den sonra hiç bir Nebi yoktur. Sonra ikinci bir iddiada bulunarak: Ben Rabbinizim, diyecektir. Halbuki siz ölünceye kadar Rabbinizi göremezsiniz ve o a'ver (yani gözü sakattır. Halbuki Rabbiniz a'ver değildir. Deccal'ın iki gözü arasında "Kafir" yazılıdır. Onu yazma bilenıveya yazma bilmeyen her mu'min okur. Şüphesiz, beraberinde bir cennet ve bir cehennemin bulunması da onun fitnesindendir. Aslında cehennemi bir cemnet olup cenneti de bir cehennemdir. Artık kim onun cehenneminin belasına uğrarsa Allah'tan yardım dilesin ve Kehf suresinin ilk ayetlerini okusun ki (Nemrud'un yaktığı) ateş İbrahim (Aleyhisselam)'a olduğu gibi bu ateş de o kimseye soğuk ve selamet olsun. Fitnesinden birisi de şudur: O, bir bedeviye: Söyle bakayım! Eğer ben senin için babanı ve ananı diriltirsem benim senin Rabbin olduğuma şehadet eder misin? diyecek. Bedevi de: Evet, diyecek. Bunun üzerine iki şeytan onun babası ve anası suretlerinde ona görünecekler ve (ona): Ey oğulcuğum! Ona tabi ol. Çünkü o muhakkak senin Rabbindir, diyecekler. Onun bir fitnesi de şudur: O, tek bir kişiye musallat kılınarak o kişiyi öldürüp testere ile biçecek. Hatta o kişinin cesedi iki parçaya bölünmüş olarak (ayrı ayrı yerlere) atılacaktır. Sonra Deccal (orada bulunanlara): Şu kuluma bakınız. Şimdi ben onu dirilteceğim, sonra benden başka bir Rabbinin olduğunu söyleyecek, diyecektir. Sonra Allah o kişiyi diriltecek. Habis (Deccal) da o kişiye: Senin Rabbin kimdir? diyecek. Adam da: Rabbim Allah'tır. Sen de Allah'ın düşmanı Deccal'sın. Allah'a yemin ederim ki hiç bir zaman bu günkü kadar senin hakkında güçlü basiret (şuur) sahibi olmadım, diyecektir. (Deccal da bir daha ona dokunamayacaktır) . Ebü'l-Hasan et-Tanafisi dedi ki: EI-Muharibi bize ... senediyle olan rivayetine göre Ebu Said-i Hudri (r.a.) demiştir ki : Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): (Deccal'ın öldürdüğü) o adam, ümmetim içinde cennette derecesi en yüksek olanıdır, buyurdu. Ravi demştir ki: Ebu Said (-i Hudri): ValIahi Ömer bin el-Hattab vefat edinceye kadar biz kendisinin o adam olacağını sanıyorduk, demiştir. EI-Muharibi demiştir ki: Biz (Ebu Said-i Hudri'nin hadisinden) sonra Ebu Rafi'in hadisine döndük. (Ebu Rafi'in rivayet ettiği Ebu Ümanıe'nin hadisine göre Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) konuşmasına devamla) buyurdu ki: Deccal'ın bulut'a yağmur yağdırmasını emretmesi, bulut'un da bu emir üzerine yağmur yağdırması ve onun yere bitki bitirmesini emredip yerin de bitki bitirmesi onun fitnesinden (bir kısım) dır. Deccal'ın bir fitnesi de bir kabileye uğraması, o kabilenin kendisini yalanlaması ve bunun sonucu olarak o kavmin otlayan tüm hayvan sürülerinin helak olmasıdır. Fitnesinden birisi de şudur: O bir kavme uğrayacak da bunlar onu tasdik edecekler (Rab kabul edecekler). Sonra o, buluta yağmur yağdırmasını emredecek, bulut da bu emir üzerine yağmur yagdıracaktır. O, yere bitki bitirmesini emredecek, yer de bu emir üzerine bitki bitirecektir. Nihayet o kavmin küçük-baş ve büyük-baş hayvanları o gün her zamankinden fazla semiz, muazzam, bögürleri en şişkin ve memeleri sütle en dolgun olarak akşamleyin meradan dönecektir. Mekke ve Medine hariç, yer yüzünde Deccal'ın ayak basmadığı ve hükümran olmadığı hiç bir yer kalmayacak'tır. O, Mekke'ye ve Medine'ye yollarının hangisinclen varmak istediğinde mutlaka melekler çıplak kılıçlarla karşısına çıkacak (geri çevirecekler) dir. Nihayet o, zurayb-i ahmer (kırmızı dağcık) yanına, bitek olmayan tuzlu, çorak arazinin bitim noktasının yanına inecektir, Sonra Medine şehri sakinleriyle beraber üç defa sallanacak, bunun üzerine Medine'de bulunan) munafık erkek ve kadınlardan hiç kixnse kalmayıp hepsi onun yanına gidecekler ve böylece demirci körüğünün demirin kirini, pasını giderip attığı gibi Medine de pisliği (yani habis insanları) dışına atacak ve o güne kurtuluş gdnü denecektir. Bunun üzerine Ümmü Şerik bint-i Ebi'l-Aker: Ya ResuIallah! Peki o gün Araplar nerde olacak? diye sordu. O: ArapIar o gün azdır ve büyük çoğunluğu Beytü'l-Makdis te bulunacaktır. İmamları da salih bir adam (olacak) dır. Sonra imamları (Mescid-i Aksa'da) öne geçip onlara sabah namazını kıldıracağı sırada sabahleyin onların üzerine İsa bin Meryem (Aleyhisselam) inecektir. Bunun üzerine İsa (Aleyhisselam)'ın öne geçip cemaate namaz kıldırması için imam geri geri yürümeye başlayacak. Fakat İsa (Aleyhisselam) elini onun omuzları arasına koyarak: Öne geç de namaz kıldır. Çünkü kamet senin için getirildi, diyecektir. Bunun üzerine imamları onlara namaz kıldıracak, sonra imam namaz'ı bitirince İsa (a.s.): Kapıyı açınız, diyecek ve kapı açılacaktır. Kapının önünde Deccal, beraberinde yetmiş bin yahudi olduğu halde bulunacaktır. Hepsi süslü kıIıç kuşanmış, yeşil şallı olacaktır. Deccal, İsa (Aleyhisselam)'a bakınca tuz'un suda eridigi gibi eriyecek ve kaçmaya başlayacaktır. İsa (Aleyhisselam) da (ona) : Sana öyle bir darbem vardır ki sen ondan kurtulamıyacaksın, diyecek ve Ludd'un doğu kapısı yanında yetişip onu öldürecektir. Allah yahudileri de hezimete uğratacaktır. Artık Allah'ın yarattığı yaratıklardan arkasında bir yahudi'nin saklanıp da Allah'ın konuşturmayacağı hiç bir şey kalmayacaktır. "Ey Allah'ın miislüman kulu! işte bu, bir yahudidir. Gel de onu öldür" demeyen ne bir taş, ne bir ağaç, ne bir duvar ne de bir hayvan olacaktır. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (konuşmasına devamla) buyurdu ki: Ve Deccal'ın günleri kırk yıldır. Bir yılı yarım. yıl gibi ve bir yılı ay gibidir. Ayı da bir hafta gibidir ve kalan günleri kıvılcım gibi (hızlı gidici) dir. Biriniz (o günlerde) sabahleyin Medine'nin kapısı yanında olur da Medine'nin diğer kapısına akşama kadar varamaz. Bunun üzerine O'na: Ya Resulaııah! O kısa günlerde nasıl namaz kılacağız? diye soruldu. O: Siz namazı şu uzun günlerde nasıl takdir (hesap) ettiğiniz gibi o kısa günlerde de öylece takdir edersiniz. Sonra namaz kılınız, buyurdu. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (konuşmasına devamla) buyurdu ki: İsa bin Meryem benim ümmetim içinde (Muhammed), adaletli bir hakim ve (yönetimde) adil bir imam olacak, haç'ı kırıp ezecek ve domuzu öldürecektir. Cizyeyi kaldıracak ve zekatı terkedecektir. Artık ne koyun, keçi, sığır sürüsü ne de deve sürüsü üzerine zekat memuru çalıştırılmayacaktır.. Düşmanlık ve kin de kaldırıılacaktır. Zehirli olan her hayvanın zehri de sökülüp alınacaktır. Hatta küçük oğlan çocuğu, elini yılanın ağzına sokacak da yılan ona zarar vermeyecektir. Küçük kız çocuğu da arslanı kaçmaya zorlayacak da arslan ona zarar vermeyecektir. Kurt. koyun - keçi sürüsü içinde sürünün köpeği gibi olacaktır. Kap su ile dolduğu gibi yeryüzü barışla dolacaktır. Din birliği de olacak, artık Allah'tan başkasına tapılmayacaktır. Savaş da ağırlıklarını (silah ve malzemelerini) bırakacak. Kureyşten hükümdarlığı alınacaktır. Yer yüzü gümüş sofrası gibi olup Adem (Aleyhisselam)'ın abdi ile bitkisini bitirecektir. Hatta bir üzüm salkımı üzerinde bir nefer (sayısı üçten ona kadar olan insan topluluğu) toplanır da o salkım hepsini doyuracak ve bir nal üzerinde bir nefer toplanır da o nar hepsini doyuracaktır. Öküz şu kadar (üstün değerdeki) mal'a tekabul edecek. at da birkaç (önemsiz) dirhemciğe tekabül edecektir. Sahabiler: Ya Resulallah! Atı ucuzlatan nedir? diye sordular. O: Savaş için at'a ebedi olarak (yani hiç) binilmiyecektir (çünkü hiç savaş olmayacaktır). buyurdu. O'na: Öküzün fiatını (bu kadar) pahalılaştıran nedir? diye soruldu. O: Toprağın tamamı sürülecektir. Deccal'ın çıkmasından evvel (kıtlığı) şiddetli üç yıl bulunur, o yıllarda insanların başına büyük bir açlık (felaketi) gelecektir. Allah birinci yıl buluta, yağmurunun üçte birisini tutmasını emredecek ve yere bitkisinin üçte birisini tutmasını (vermemesini) emredecektir. Sonra Allah ikinci yıl buluta emredecek, bulut da yağmurunun üçte ikisini hapsedecektir ve Allah yer'e emredecek, yer de bitkisinin üçte ikisini hapsedecektir. Sonra Allah üçüncü yıl bulut'a emredecek, bulut da yağmurunun tamamını hapsedecektir. Artık bir damla yağmur yağmıyacaktır. Allah yere de emredecek ve yer bitkisinin tamamını hapsedecektir. Artık yer yeşillik diye hiç bir şey bitirmiyecektir. Artık çift tırnaklı (geviş getiren) hiçbir hayvan kalmayıp hepsi helak olacak, Allah'ın (yaşamasını) dilediği hayvan hariç, buyurdu. (Ona) : O zamanda insanları yaşatan (azık) nedir? diye soruldu. O: Tehlil (Yani "La iIahe iIIallah"), tekbir ("Allahu ekber"), tesbih ("Sübhanallah") ve tahmid ("el-Hamdu lillah"). Bu zikirler, insanlara yemek yerine geçirilecektir, buyurdu. (Müellifimiz) Ebu Abdillah dedi ki: Ebu'l-Hasan et-Tanafisi'den işittim dedi ki : Ben Abdurrahman el-Muharibi'den şunu işittim: Bu hadis, okullarda çocuklara öğretmesi için öğretmene verilmelidir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre (r.a.)'den rivdyet edildiğine göre; Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: İsa bin Meryem (Muhammed) adil bir hakim ve adaletli bir imam (devlet bagkanı) olarak (gökten yere) inmedikçe kıyamet kopmayacaktır. O, (indiğinde) haç'ı kıracak, domuzu öldürecek, cizyeyi kaldıracaktır. Mal da o kadar çoğalacaktır ki hiç bir kimse mal kabul etmeyecektir. Diğer tahric: Buhari, Müslim, Tirmizi ve Ahmed
- Bāb: ...
- باب ...
“... Ebû Said-i Hudri (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre ; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: ve Me'cuc (seddi) açılacak ve Allahü teâlâ'nın; "Onlar her tepeden hızla inecekler" ayetinde buyurduğu gibi onlar çıkıp yeryüzünü istila edecekler. Müslümanlar da onlar (ın saldırısın)dan dolayı yerlerini bırakıp geri çekilecekler. Hatta kalan müslümanlar şehirlerine ve karalarına (sığınmış) olacak ve mevagi (deve, sığır, koyun ve keçi) sürülerini yanlarında barındıracaklar (yani mer'aya gönderemiyecekler). Ye'cuc ve Me'cuc (öncüleri) nehire uğrayıp yatağında hiç bir şey kalmayacak şekilde suyunu içip tüketecekler. Olanların arkasında gelen geridekiler oraya uğrayacaklar ve sözcüleri: Şüphesiz bu yerde bir kere su vardı, diyecek. Onlar yeryüzüne hakim olacaklar. Sonra sözcüleri: Şu insanlar yeryüzü halkıdır, işlerini bitirdik. And olsun ki şimdi gök halkı savaşacağız, diyecek. Hatta onlardan biri harbesini (kısa mızrakını) göğe doğru fırlatacak ve harbesi kana bulanmış olarak dönecektir. Bunun üzerine onlar: Biz gök halkını da şüphesiz öldürdük, diyecekler. Onların böyle olduğu sırada Allah aniden deve kurdu sürüsüne benzer hayvanlar gönderecek ve bu hayvanlar onları boyunlarından yakalayacak ve onlar çekirge sürüsünün ölümü gibi olup birbirinin üstüne yığılıp kalacaklar. Sabahleyin müslümanlar onların ses sedasını işitmiyecekler. Bunun üzerine müslümanlar: Kim canını feda edip onların ne yaptığına bakacak? diyecekler. Bunun üzerine müslümanlardan nefsini Ye'cuc ve Me'cuc'a öldürtmeye hazırlamış durumda olan bir adam (sığındığı yerden) inecek ve Ye'cuc ile Me'cuc güruhunu ölmüş olarak bulacak. Bunun üzerine müslümanlara şöyle seslenecek: Dikkat ediniz! Sizleri müjdeliyorum. Düşmanlarınız ölmüşlerdir. Bunun üzerine müslümanlar (sığındıkları yerlerden) dışarı çıkacaklar ve küçükbaş, büyükbaş hayvanlarını salıverecekler
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: Ye'cuc ve Me'cuc (seddi) her gün kazarak nihayet güneşin ışığını (açmaya çalıştıkları gedikten) görmeye yaklaşınca başlarında bulunan amir (onlara): (kazı işini bırakıp) geri dönünüz, onu yarın kazacağız. der. Allah da seddi eskiden olduğu en muhkem hale sokar (yani kazılan yeri onartıp sağlamlaştırır). Nihayet (seddin arkasında kalmaları takdir edilmiş olan) süreleri tamamlanıp Allah onları insanıarın üzerine göndermıeyi dileyince (o gün yine) kazacaklar ve nihayet güneşin ışığını (açmaya çalıştıkları gedikten) görmeye yaklaşınca, başlarında bulunan amir: (kazı işini bırakıp) geri dönünüz de Allah Teiilii dilerse yarın kazacaksıııız, diyecek ve onlar da İnşaallah diyecekler. Sonra (ertesi gün) onlar seddin yanına varacaklar. Sedd onların (bir gün önce) bıraktıkları vaziyette olacak ve onlar seddi kazarak (açacakları gediklerden) insanların üzerine çıkacaklar ve (vardıkları) suyu içip tüketecekler. Halk da onlardan (korunmak için) kalelerine - sığınaklarına kapanacak. Bu kere onlar oklarını göğe atacaklar. Okları da üstü kanla dolu olarak geri gelecek. Bu'nun üzerine onlar: Biz yeryüzündeki halkı kahrettik (onlara üstün geldik) ve gök ehlini de yendik, diyecekler. Sonra Allah onların boyunlarına musallat olacak deve kurtlarını gönderecek ve onları bu kurtlarla öldürecektir. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: Canım elinde olan (Allah) a yemin ederim ki yerdeki hayvanlar onların etleri (ni yemek süreti) ile muhakkak iyice semizlenecek ve memeleri süt ile dolacaktır
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah bin Mes'ud (r.a.)'den; şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) geceleyin (Mi'raca) göturüldüğü zaman İbrahim, Musa ve isa (Aleyhimusselam)'a rastladı da kıyamet (gününün ne zaman kopacagi) hakkında müzakere ettiler. (Muzakereye) İbrahim ile başlayarak kıyamet (in ne zaman kopacağını) ona sordular. Konu hakkında onun yanında bir bilgl olmadi. Sonra Musa'ya sordular. Onun yanında da konu hakkında bir bilgi olmadı. Bunun üzerine söz isa bin Meryem'e verildi. O: Kiyametin kopmasına yakın şeyler (olaylar) hakkında bana bilgi verildi. Ama kıyamet'in kopması (vaktini) Allah'tan başka hiç kimse bilemez, dedikten sonra Deccal'in çıkmasını anlatti. Dedi ki: Sonra ben inip onu öldüreceğim ve bundan sonra halk memleketlerine dönecekler. Bu kere onların karşısına Ye'cuc ve Me'cuc çıkacak ve her tepe'den hızla gideceklerdir. Artık Ye'cuc ve Me'cuc uğradıkları her su'yu içip tüketecekler ve uğrayacakları her şey'i bozup alt üst edecekler. Bunun üzerine halk feryad ederek Allah'tan yardım dileyecekler. Ben de Allah'a dua ederek Ye'cuc ve Me'cuc'u öldürmesini dileyecegim. (Bu dilek kabul olunacak) ve yer onların (leşlerinin) kokusu ile pis pis kokacak. Ben yine Allah'a dua edeceğim. Allah da bir su gönderecek ve o su onları taşıyıp deniz'e atacaktiı. Daha sonra dağlar ufaltlıp dagıtılacak ve yer derinin yayılıp genişletildiği gibi yayılıp genişletilecektir. İşte o durum olunca insanlara yakınlığı bakımından kıyamet'in, ev halkı ne zaman doğumu ile aniden karşılaşacaklarını bilmedikleri hamile kadın gibi olacağı bana bildirildi. Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedi sahihtlr. Ravileri de güvenilir zatIardır. Ravi Mü'sir bin Afaze'yi İbni Hibban güvenilir zatlar arasında anmıştır. Senedin kalan ravileri sika (güvenilir) zatIardır. Hakim de bu hadisi rivayet ederek senedinin sahih olduğunu söylemiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah (bin Mes'ud) (r.a.)'den; şöyle demiştir: Biz bir kere Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanında iken Haşim oğullarından bir gurup gene bize doğru geldiler. Sonra Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onları görünce (mübarek) gözleri yaş doldu ve rengi değişti. Abdullah demiştir ki: Bunun üzerine ben: (Ya Resulallah!) Senin (mubarek) yuzünde arzulamadığmız bir değişikliği bir süredir görüyoruz, dedim. O da: Biz öyle bir ev halkıyız ki, Allah bizim için ahireti dünyaya tercih etmiştir. Benim Ehl-i Beytim, muhakkak benden sonra bela, kaçırılma ve sürgüne uğrayacaktır. Nihayet beraberinde siyah bayraklar bulunan bir kavim doğu tarafindan gelecek ve hayır (hükümdarlık) isteyecekler. Fakat istekleri yerine getirilmeyecek. Bunun üzerine savaşacaklar ve onlara (Allah tarafından) yardım edilecek. Bundan sonra istedikleri (hükümdarlık) kendilerine verilecek, fakat kendileri bunu kabul etmeyip emirliği Ehl-i Beytim'den bir adam'a tevdl edecekler. Bu (Emir) de insanlar yeryüzünu daha önce zulüm lie doldurdukları gibi yeryüzünu adaletle dolduracaktır. Artık siz'den kim o gün'e yetişirse kar üstünde emeklemek suretiyle de olsa onlara varsın (katılsın), buyurdu. Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Ravi Yezid bin Ebi Ziyad zayıf olduğu için bu sened zayıftır. Lakin bunu İbrahim'den Yezld bin Ebi Ziyad tek başına rivayet etmemiştir. Çünkü bunu el-Hakim de el-Müstedrek'te Ömer bin Kays yoluyla el-Ha• kem'den, bu da İbrahim'den rivayet etmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Said-i Hudri (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: Ümmetim içinde el-Mehdi olacaktır. (Aranızda kalması) kısa tutulursa (kalacağı süre) yedi (yıl)dır. Kısa tutulmazsa (kalacağı süre) dokuz yıldır. Benim ümmetim o devirde öyle bir refah bulacak ki o gün'e dek onun mislini kesinlikle bulmamıştır. Yer, yemişni (gıda ürünlerini) verecek ve insanlar'dan hiç bir şey saklamayacak. Mal da o gün çok birikmiş olacaktır. Adam kalkıp: Ya Mehdi! Bana (mal) ver, diyecek. Mehdi de: Al, diyecektir
- Bāb: ...
- باب ...
Sevban (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demigtir: Sizin hazineniz Yanında üç kişi çatışacak. Üçü de bir hanenin evIadıdır. Sonra (halife lik) bunların hiç birisine olmayacaktır. Daha sonra doğu tarafından siyah bayraklar (taşıyan ordu) çıkıverecek ve hiç bir kavmin öldürmediği bir şekilde sizleri öldürecekler. Ravi deıniştir ki: Benim şeyhim şu anda hafızamda olmayan bir şey andı. Sonra (hadis metnini rivayete devamla dedi kil O: Siz o (ordunun başında) geleni görünce kar üstünde emeklemek suretiyle de olsa (gidip) ona bey'at ediniz. Çünkü o, Allah'ın halifesi Mehdi'dir, buyurdu." Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bu sahih bir sened olup ravileri güvenilir zatlardır. Hakim de bunu el-Müstedrek'te rivayet ederek Buhari ile Müslim'in şartı üzerine sahih olduğunu söylemiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Ali (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: El-Mehdi, bizden, Ehl-i Beyt'tendir. Allah onu bir gecede ıslah eder (yani tevbesini kabul eder veya feyizler ve hikmetlerle donatır):' Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Buhari, et-Tarih'te İbrahim bin Muhammed bin el-Hanefiyye'nin bu hadisinin arkasında: Bunun senedi üzerinde düşünmek gerekir, demiştir. İbn-! Hibban, İbrahim bin Muhammed'i güvenilir raviler arasında anmıştır. Et-Teli de onu güvenilir saymıştır. Et-Teli'nin beyamna göre Buhari: Bunun rivayeti üzerinde düşünmek gerekir ve onun bundan başka hadisini bilmiyorum, demiştir. İbni Main ve Ebu Zur'a, bunun rivayetinde bir beis olmadığım söylemişlerdir. Ravi Ebu Davud el•Haferi'nin adı Ömer bin Sa'd olup Müslim, kendi Sahih'inde onun rivayetini almıştır. Senedin kalan ravileri güvenilir zatlardır
- Bāb: ...
- باب ...
Said bin el-Müseyyeb (r.a.)'dea; Şöyle demiştir: Biz (mu'minlerin anası) Ümmü Seleme (r.anhâ)'nın yanında idik. Bir ara Mehdi hakkında müzâkere yaptık. Bunun üzerine Ümmü Seleme (r.anhâ): Ben, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den işittim, buyurdu ki: Mehdi, (kızım) Fâtıma'nın veledindendir. (Yani Fatima r.anha)'nın soyundandır
- Bāb: ...
- باب ...
Enes bfc Mâlik (r.a.)'den; Şöyle demiştir: Ben, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den işittim, buyurdu ki: Biz Abdulmüttalib'in çocukları cennet halkının büyükleriyiz. Ben, Hamza, Ali, Ca'fer, Hasan Hüseyin ve Mehdi." Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedi hakkında konuşulmuştur. Ravi Ali bin Ziyad'ı ne güvenilir sayanı ne de cerh edeni (tenkid edeni) görmedim. Senedin kalan ravileri güvenilir zatlardır
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah bin el-Haris bin Cezi' ez-Zübeydî (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): Doğudan bir takım insanlar çıkacak ve Mehdi için ortam hazırlıyacaklar, buyurdu. O, Mehdî'nin hükümdarlığını kasdeder. Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedinde Amr bin Cabir el-Hadraml ve Abdullah bin Lehia bulunur. İkisi de zayıftır
- Bāb: ...
- باب ...
Hassan bin Atiyye (r.a.)'dan; Şöyle demiştir: Mekhul ve İbn-i Ebi Zekeriyya (bir kere) Halid bin Ma'dan (r.a.)'ın yanına gittiler. Ben de onlarla beraber gittim. Hâlid bin Ma'dan, Cübeyr bin Nüfeyr (r.a.)'den bize hadis rivayetinde bulundu. Hâlid bin Ma'dân dedi ki: Cübeyr (bir gün) bana: Bizimle beraber Zi-Muhmer (r.a.)'e gel, dedi. Zi Mıhmer, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in sahâbîlerinden bir adam idi. Ben de onlarla beraber gittim. Cübeyr, Zi-Mıhmer'e (Müslümanlar ile Rumlar arasında yapılacağı haber buyurulan) barış andlaşmasını sordu (hakkında bilgi istedi). Bunun üzerine Zi-Mıhmer: Ben, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den şu buyruğu işittim, dedi: Rumlar sizlerle güvenceli bir barış andlaşmasını yapacaklar. Sonra siz ve onlar (başka) bir düşmanla savaşacaksınız ve zafer kazanıp, ganimet mallarını alıp (savaştan) salimen çıkacaksınız. Sonra savaştan dönüp nihayet tepeleri bulunan bir mer'aya varacaksınız. (Orada) haç ehlinden (hırıstiyanlardan) bir adam haç'ı havaya kaldırarak: Haç (yâni hmstiyanlık dini) galib oldu, diyecek. Müslfimanlardan bir adam da kızarak kalkıp (adamın elindeki) haç'ı kırıp ezecektir. İşte o zaman Rumlar barış andlaşmasını bozarak şiddetli savaş için toplanacaklar. Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedi hasendir ve bunun bir kısmını Ebu Davüd rivayet etmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: Melahim (çatışmalar - savaşlar) vuku bulduğu zaman Allah, mevali'den öyle bîr ordu gönderecek ki atlar (ının cinsi) bakımından Arapların en kıymetlisi ve silah yönünden onların en iyisi olup Allah, İslam dinini onlarla te'yid (takviye) edecektir. Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bu, hasen bir seneddir. Ravi Osman bin eı-Atike hakkında ihtilaf vardır
- Bāb: ...
- باب ...
Nâfi' bin Utbe bin Ebî Vakkas (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: Siz Arap Yarımadası (halkı) ile savaşacaksınız. Allah orayı (size) fethedecektir. Sonra rumlarla savaşacaksınız. Allah onlar (ın memleketini) de (size) fethedecektir. Daha sonra Deccâl ile savaşacaksınız. Allah onu da (size) fethedecektir (mağlub edecektir). Cabir (bin Semure) demiştir ki: Bu itibarla rumlar fethedilmedikçe Deccâl çıkmaz
- Bāb: ...
- باب ...
Muaz bin Cebel (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: Büyük savaş, Kostuntiniyye fethi ve Deccâl'ın çıkması yedi ayda vuku bulur. Diğer tahric: Ebu Davud, Tirmizi AÇIKLAMA 4093’te
- Bāb: ...
- باب ...
Abdullah bin Büsr (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: Melhame (yâni büyük savaş) ve el-Medîne (yâni Kostantiniyye) fethi arasında altı yıl bulunur. Deccâl da yedinci yılda çıkar. Diğer tahric: Ebu Davud, Ahmed
- Bāb: ...
- باب ...
Amr bin Avf (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: Bevlâ (denilen yer) de müslümanların düşman'a karşı sınırda nöbet bekleyen silâhlı kuvvetlerin en düşüğü olmadıkça kıyamet kopmayacaktır. Sonra O, (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): Yâ Alî, Ya Ali, Yâ Alî, buyurdu. Ali de: Babam anam sana feda olsun (Buyur), dedi Resûl-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Siz muhakkak Benü'l-Asfar (yani rumIar) ile savaşacaksınız. Sizden sonra gelenler de onlarla savaşacaktır. Nihayet Allah yolunda hiç bir kınayanın kınamasından korkmayan, seçkin müslümanlar olan Hicaz halkı onlarla savaşa çıkacaklar ve tesbih ve tekbirle Kostuntiniyye'yi fethedecekler. O güne dek misIini elde etmedikleri öyle bol ganimet mallarını elde edecekler ki kalkanlarla bölüşecekler. Gelen bir adam da (müslümanlara): Şüphesiz Deccal sizin memleketlerinizde çıkıverdi, diyecek. Bilmiş olunuz ki o haber yalandır. Artık O haberi tutan (yani inanan) pişmandır, terkeden (Yani inanmayan) da pişmandır. buyurdu. Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedinde Kesir bin Abdillah var• dır. Şafii ve Ebu Davud onun yalancı olduğunu söylemişlerdir. İbn-i Hibban da şöyle demiştir: O, babası aracılığıyla dedesinden bir takım mevzu hadisler rivayet etmiştir. O• hadisleri kitabıarda zikretmek ve o adamdan rivayette bulunmak helal değildir. Meğer ki hayret ve şaşkınlık yönünde ola
- Bāb: ...
- باب ...
Avf bin Malik el-Eşcai (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: Benü'l-Asfar (yâni rumlar) ile aranızda bir barış andlaşması olacak. Sonra onlar bu andlaşmayı tek taraflı olarak bozacaklar ve her bayrağın allında on iki bin kişilik kuvvet bulunmak üzere seksen bayrak altında size (savaş açmak için) gelecekler
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: Siz, ayakkabıları kıl olan bir kavimle savaşmadıkça kıyamet kopmayacaktır ve siz gözleri küçük bir kavimle savaşmadıkça kıyamet kopmayacaktır. Diğer tahric: Buhari, Müslim, Tirmizi ve Ebu Davud AÇIKLAMA 4099’da
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: Siz, gözleri küçük, burunları kısa - yassı ve yüzleri kat kat deri ile kaplanmış kalkanlar gibi (etli) bir kavimle savaşmadıkça kıyamet kopmayacaktır ve siz ayakkabıları kıl olan bir kavimle savaşmadıkça kıyamet kopmayacaktır. Diğer tahric: Buhari, Müslim, Tirmizi ve Ebu Davud AÇIKLAMA 4099’da
- Bāb: ...
- باب ...
Amr bin Tağlib (r.a.)'den rivayet edildiğine göre kendisi: Ben, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den şu buyruğu işittim, demiştir: Yüzleri yuvarlak ve geniş olan bir kavimle savaşmanız şüphesiz kıyametin alâmetlerindendir. O kavmin yüzleri kat kat deri ile kaplanmış kalkanlar gibi (kalın ve çok etlidİr. Kıl ayakkabı giyen bir kavimle savaşmanız da şüphesiz kıyametin alâmetlerindendir. Diğer tahric: Buhari. AÇIKLAMA 4099’da)
- Bāb: ...
- باب ...
Ebu Said-i Hudrî (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: Siz gözleri küçük ve yüzleri geniş - yuvarlak bir kavimle savaşmadıkça kıyamet kopmayacaktır. Onların gözleri çekirge gözleri gibi olup yüzleride kat kat deri ile kaplanmış kalkanlar gibidir. Kıl ayakkabılar giyerler, deriden mamul kalkanlar edinirler ve atlarını hurma ağaçlarına bağlarlar. Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedi hasendir. Ravi Ammar bin Mııhammed hakkında ihtilaf vardır. Bu hadIsi İbni Hibban, kendi Sahihinde el-A'meş yoluyla rivayet etmiştir. Diğer tahric: İbn-i Hibban