Sahih Muslim
...
(44) Kitāb: The Book of the Merits of the Companions
(44) ...
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Züheyr b. Harb ile Abd b. Humeyd ve Abdullah b. Abdirrahman Ed-Dârimi rivayet ettiler. Abdullah: Ahberana; ötekiler ise Haddesenâ tâbirlerini kullandılar. (Dediler ki): Bize Habbân b. Hilal rivayet etti. (Dediki): Bize Hemmâm rivayet etti. (Dediki): Bİie Sabit rivayet etti. (Dediki): Bize Enes b. Mâlik rivayet etti. Ona da Ebû Bekr'i Sıddık rivayet etmiş. Ebû Bekr şöyle demiş: Biz mağarada iken başlarımızın üzerinde müşriklerin ayaklarını gördüm. Ve : — Yâ Resûlallah! Birisi ayaklarına baksa; ayaklarının altında bizi görecek! dedim. «Yâ Ebâ Bekr, üçüncüsü Allah olan iki kişiyi sen ne zannediyorsun!» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Abdullah b. Ca'fer b. Yahya b. Hâlid rivayet etti. (Dediki): Bize Ma'n rivayet etti. (Dediki): Bize Mâlik, Ebû'n-Nadr'dan, o da Ubeyd b. Huneyn'den, o da Ebû Said'den naklen rivayet etti ki, Resûlullah (Sallallahu Aleyhı ve Sellem) minberin üzerine oturarak şöyle buyurmuş : «Bir kul ki, Allah kendisini dünya nimetlerini vermekle kendi nezdindekiler arasında muhayyer bırakmış, o da onun nezdindekileri seçmiştir.» Bunun' üzerine Ebû Bekr ağlamış ve ağlamış. Sonra şunu söylemiş ; — Sana babalarımızı, annelerimizi feda ettik. Ebû Said demiş ki, muhayyer bırakılan Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) idi. Ebû Bekr de onu en iyi bilenimiz idi. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdular: «Şüphesiz ki, bana malı ve sohbeti hususunda insanların en cömerdi Ebû Bekr'dir. Ben dost ittihaz edecek olsaydım mutlaka Ebû Bekr'i dost ittihaz ederdim. Lâkin din kardeşliği (efdaldir). Mescidde Ebû Bekr'in kapısından başka hiç bir kapı bırakılmıyacaktır.»
- Bāb: ...
- باب ...
{m-2} Bize Said b. Maıısûr rivayet etti. (Dediki): Bize Füleyh b. Süleyman, Sâlim'den, o da Ebû'n-Nadr'dan, o da Ubeyd b. Huneyn ile Büsr b. Said'den, onlar da Ebû Said-i Hudri'den naklen rivayet etti. Şöyle demiş: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir gün hutbe okudu... Râvi Mâlik'in hadisi gibi rivayet etmiştir. İzah 2383 te
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Beşşâr El-Abdi rivayet etti. (Dediki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be, İsmail b. Recâ'dan rivayet etti. (Demişki): Ben Abdullah b. Ebi'l-Hüzeyli Ebû'l-Ahvas'dan naklen rivayet ederken dinledim. (Demişki): Ben Abdullah b. Mes'ud'u Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Selltem)'den naklen rivayet ederken dinledim. Şöyle buyurmuşlar : «Ben dost İttihaz edecek olsam mutlaka Ebû Bekr'i dost ittihaz ederdim. Lâkin o benim kardeşim ve arkadaşımdır. Gerçekten Allah (Azze ve Celle) sahibinizi halil ittihaz etmiştir.»
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Müsennâ ile İbni Beşşâr rivayet ettiler. Lâfız İbni Müsennâ'nındır. (Dedilerki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be, Ebû İshâk'dan, o da Ebû'l-Ahvas'dan, o da Abdullah'dan, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen rivayet ettiki, şöyle buyurmuşlar : «Ben ümmetimden birini dost ittihaz edecek olsam; mutlaka Ebû Bekr'i ittihaz ederdim.»
- Bāb: ...
- باب ...
Bize yine Muhammed b. Müsennâ ile İbni Beşşâr rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Abdürrahman rivayet etti. (Dediki); Bana Süfyân, Ebû İshâk'dan, o da Ebû'l-Ahvas'dan, o da Abdullah'dan naklen rivayet etti. H. Bize Abd b. Humeyd de rivayet etti. (Dediki): Bize Cafer b. Avn haber verdi. (Dediki): Bize Ebû Umeys, İbnü Ebi Müleyke'den, o da Ahdullah'dan naklen haber verdi. (Şöyle demiş): Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) «Ben dost ittihaz edecek olsam, mutlaka İbni Ebi Kuhafe'yi dost ittihaz ederdim!» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Osman b. Ebi Şeybe ile Züheyr b. Harb ve İshâk b. İbrahim rivayet ettiler. İshâk: Ahberana, ötekiler : Haddesena tâbirlerini kullandılar. (Dedilerki): Bize Cerir, Muğire'den, o da Vâsıl b. Hayyan'dan, o da Abdullah b. Ebi'l-Hüzeyl'den, o da Ebû'l-Ahvâs'dan, o da Abdullah'dan, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen rivayet etti. «Ben yeryüzü halkından dost ittihaz edecek olsam mutlaka İbni Ebi Kuhâfe'yi dost ittihaz ederdim. Lakin sizin sahibiniz Halilillah'dir.»buyurmuşlar
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebi Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Muâviye ile Veki' rivayet ettiler. H. Bize İshâk b. İbrahim de rivayet etti. (Dediki): Bize Cerir haber verdi. H. Bize İbni Ebi Ömer dahi rivayet etti. (Dediki): Bize Süfyân rivayet etti. Bu râvilerden hepsi A'meş'den rivayet etmişlerdir. H. Bize Muhammed b. Abdillah b. Numeyr ile Ebû Said EI-Eşecc de rivayet ettiler. Lâfız her ikisinindir. (Dedilerki): Bize Veki' rivayet etti. (Dediki): Bize A'meş, Abdullah b. Mürra'dan, o da Ebû'l-Ahvâs'dan, o da Abdullah'dan naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem); «Dikkat edin, ben her dostun dostluğundan beraet ediyorum. Ben dost ittihaz edecek olsaydım mutlaka Ebu Bekr'i dost ittihaz ederdim. Muhakkak sahibiniz Halilullah'dır.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Yahya b. Yahya rivayet etti. (Dediki): Bize Hâlid b. Abdillah, Hâlid'den, o da Ebû Osman'dan naklen haber verdi. (Demişki): Bana Amr b. As haber verdi. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Amr'ı zatı selâsil ordusuna kumandan göndermiş. Amr şöyle demiş : Ona vararak: — Sana insanların en sevimlisi kimdir? diye sordum. «Âtşe!» cevâbını verdi. — Yâ erkeklerden? dedim. «Babası!» buyurdu. — Sonra kim?» dedim. «Ömer!» buyurdu ve bir takım zevat saydı
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Hasan b. Ali El-Hulvâni rivayet etti. (Dediki): Bize Ca'fer b. Avn, Ebû Umeys'den rivayet etti. H. Bize Abd b. Humeyd de rivayet etti. Lâfız onundur. (Dediki): Bize Ca'fer b. Avn haber verdi. (Dediki): Bize Ebû Umeys, İbni Ebi Müleyke'den naklen haber verdi. (Demişki): Ben Âişe'den dinledim. Kendisine: — Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) yerine halife bıraksa, bu zât kim oturdu? diye soruldu da: — Ebû Bekr! dedi. Müteakiben kendisine : — Ebû Bekr'den sonra kim? olurdu denildi: — Ömer! cevâbını verdi. Sonra kendisine: — Ömer'den sonra kim? dediler. — Ebû Ubeyde b. Cerrah! Ve bunda karar kıldı
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ubeydullah b. Said rivayet etti. (Dediki): Bize Yezid b. Hârun rivayet etti. (Dediki): Bize İbrahim, b. Sa'd haber verdi. (Dediki): Bize Salih b. Keysan, Zühri'den, o da Urve'den, o da Âişe'den naklen rivayet etti. Âişe şöyle demiş: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hastalığında bana şöyle buyurdu: «Bana Ebu Bekr'i ve kardeşini çağır da bir yazı yazacağım. Çünkü ben bir arzukeşin temenni etmesinden ve birinin: Ben daha lâyıkım, demesinden korkarım. —Halbuki bunu Allah ve mü'minler kabul etmez.— Yalnız Ebû Bekr müstesna!»
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Ebi Ömer El-Mekki rivayet etti. {Dediki): Bize Mervân b. Muaviyete'l-Fezâri Yezid'den (bu zat ibni Keysan'dır), o da Ebû Hâzim El-Eşcai'den, o da Ebû Hureyre'den naklen rivayet etti. Şöyle demiş: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'. «Bugün sizden kim oruçlu olarak sabahladı?» diye sordu. Ebû Bekr: — Beni cevâbını verdi. «Bugün sizden kim bir cenazenin arkasından gitti?» dedi. Ebû Bekr: — Ben! cevâbını verdi. «Bugün sizden kim bir fakiri doyurdu?» diye sordu. Ebû Bekr: — Ben! cevâbını verdi. «Ya bugün sizden hanginiz bir hastayı dolaştı?» buyurdular. (Yine) Ebû Bekr: — Ben! cevâbını verdi. Bunun üzerine Resûlullab (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Bu hasletler bir kimsede toplanmaya görsün mutlaka cennete girer!» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Ebû't-Tâhir Ahmed b. Amr b. Şerh ile Harmele b. Yahya rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize ibni Vehb haber verdi. (Dediki): Bana Yûnus, İbni Şihab'dan naklen haber verdi. (Demişki): Bana Said b. Müseyyeb ile Ebû Seleme b. Abdirrahman rivayet ettiler. Onlar da Ebû Hureyre'yi şöyle derken işitmişler: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdular ki: «Vaktiyle bir adam bir ineğini sürüyordu, üzerine yük yüklemişti. İnek ona bakarak: Ben onun için yaratılmadım. Ben ancak çift sürmek için yaratıldım, dedi.» Bunun üzerine cemâat şaşarak ve inek konuşur mu diye ürkerek: Sübhanellah! dediler. Resûlullah '(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de: «Ben buna inanıyorum. Ebû Bekr'le Ömer de!» buyurdu. Ebû Hureyre demiş ki: Resûlullah '(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdular: «Bir defa bir çoban koyunlarının içinde iken üzerine kurt saldırarak koyunlardan birini almış. Çoban onu tâkib etmiş, nihayet koyunu ondan kurtarmış. (Bu sefer) Kurt ona bakarak: Bu koyunlara yırtıcı gününde benden başka çobanları olmadığı günde kim bakacak! demiş.» Cemâat (yine): — Sübhanallah! dediler. Resûlullah '(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de: «Ben buna inanıyorum. Benimie birlikte Ebû Bekr ile Ömer dei» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
{m-13} Bana Abdul-Melik Şuayb b. Leys de rivayet etti. (Dediki): Bana babam dedemden rivayet etti. (Demişki): Bana Ukayl b. Hâlid, İbni Şihab'dan bu isnadla kurt ve koyun hikâyesini rivayet etti. Ama inek kıssasını anmadı
- Bāb: ...
- باب ...
{m-13-2} Bize Muhamrned b. Abbâd dahi rivayet etti. (Dediki): Bize Süfyân b. Uyeyne rivayet etti. H. Bana Muhanuned b. Rafı' de rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Dâvud El-Haferi, Süfyân'dan rivayet etti. Her iki râvi Ebû'z-Zinad'dan, o da A'rac'dan, o da Ebû Seleme'den, o da Ebû Hureyre'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen Yûnus'un Zühri'den rivayet ettiği hadis mânâsında rivayette bulunmuşlardır. Bunların hadisinde inekle koyun kıssaları beraberce zikredilmiştir. İkisi de hadislerinde: «Ben buna inanıyorum. Benimle birlikte Ebû Bekr'le Ömer de! buyurdu. Ama Ebû Bekr'le Ömer orada yoktular.» demişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
{m-13-3} Bize bu hadisi Muhammed b. Müsennâ ile İbni Beşşâr da rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Muhammed b. Ca'fer de rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be rivayet etti. H. Bize Muhammed b. Abbad da rivayet etti. (Dediki): Bize Süfyân b. Uyeyne, Mis'ar'dan rivayet etti. Her İki râvi Sa'd b. İbrahim'den, o da Ebû Seleme'den, o da Ebû Hureyre'den, o da Peygamher (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Said b. Amr El-Eş'asi ile Ebû'r-Rabi' El-Ateki ve Ebû Kureyb Muhammed b. Alâ' rivayet ettiler. Lâfız Ebû Kureyb'indir. Ebû'r-Rabi': Haddesenâ, ötekiler: Ahberana tâbirlerini kullandılar. (Dedilerki): Bize İbni Mübarek, Ömer b. Said b. Ebi Hüseyn'den, o da İbni Ebi Müleyke'den naklen haber verdi. (Demişki): Ben İbni Abbâs'ı şunu söylerken işittim: Ömer b. Hattâb teneşirinin üzerine kondu. Ve kaldırılmadan önce halk ona dua ve sena ederek üzerine salâvat getirerek etrafını sardılar. Ben de içlerinde idim. Arkamdan omuzumdan tutan bir adamdan başka beni belinleten olmadı. Ona baktım, bir de ne göreyim Ali imiş. Ömer'e rahmet okudu ve şunu söyledi: «Geriye hiç bir kimse bırakmadın ki, benim için onun ameli gibi amelle Allah'a kavuşmak seninkinden daha makbul olsun. Allah'a yemin olsun! Ben Allah'ın seni iki dostunla birlikte koyacağını biliyordum. Çünkü ben çok defalar Resûlullah '(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ; «Ben Ebû Bekr ve Ömer'le beraber geldim; Ebû Bekr ve Ömer'le beraber girdim; Ebû Bekr ve Ömer'le beraber çıktım.» buyururken işitiyordum. Ve seni Allah'ın onlarla beraber edeceğini umuyor, yahut biliyordum.»
- Bāb: ...
- باب ...
{m-14} Bize İshâk b. İbrahim de rivayet etti. (Dediki): Bize isa b. Yûnus, Ömer b. Said'den bu isnadda bu hadisin mislini haber verdi
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Mansûr b. Ebi Müzâhim rivayet etti. (Dediki): Bize İbrahim b. Sa'd, Salih b. Keysan'dan rivayet etti. H. Bize Züheyr b. Harb ile Hasan b. Ali El-Hulvâni ve Abd b. Humeyd de rivayet etti. Lâfız hepsinindir. (Dedilerki): Bize Ya'kub b. İbrahim rivayet etti. (Dediki): Bize babam Sâlih'den, o da İbni Şihab'dan naklen rivayet etti. (Demişki): Bana Ebû Ümame b. Sehl rivayet etti: Eiıû Said-i Hudri'yi şöyle derken işitmiş. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) «Bir defa ben uyurken insanların üzerlerinde gömlekleri olduğu halde hana arzolunduklarını gördüm. Gömleklerin bazıları memelere, bazıları da daha aşağı varıyordu. Ömer b. Hattab da geçti. Üzerinde bir gömlek vardı ki, onu sürüklüyordu.» buyurdular. Ashab : — Bunu neye te'vii ettin ya Resûlallah! dediler. «Dine!.,» buyurdu. İzah 2391 de
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Harmele b. Yahya rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Vehb haber verdi. (Dediki): Bana Yûnus haber verdi. Ona da İbni Şihab, Hamza b. Abdillah b. Ömer b. Hattab'dan, o da babasından, o da Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen haber verdi. Şöyle buyurmuşlar : «Bir defa ben uyurken aniden bana getirilmiş bir tas gördüm. İçinde süt vardı. Ondan içtim. Hatta kanıklığın tırnaklarıma cereyan ettiğini görüyordum. Sonra benden artanı Ömer b. Hattab'a verdim.» Ashâb: — Bunu neye te'vil ettin ya Resûlallah dedüer. —«İlme!..» buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
{m-16} Bize bu hadisi Kuteybe b. Said de rivayet etti. (Dediki): Bize Leys Ukayl'den rivayet etti. H. Bize Hulvâni ile Abd b. Humeyd de ikisi birden Ya'kub b. İbrahim b. Sa'd'dan rivayet ettiler. (Demişki): Bize babam, Sâlih'den Yûnus'un isnadıyla onun hadisi gibi rivayette bulundu
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Harmele b. Yahya rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Vehb haber verdi. (Dediki): Bana Yûnus, İbni Şihab'dan naklen haber verdi. Ona da Said b. Müseyyeb haber vermiş. O da Ebû Hureyre'yi şöyle derken işitmiş: Ben Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i şöyle buyururken dinledim: «Bir defa ben uyurken kendimi bir su kuyusunun başında gördüm. Kuyunun üzerinde bir kova vardı. Ve o kuyudan Allah'ın dilediği kadar su çıkardım. Sonra kovayı Ebû Kuhafe'nin oğlu aldı. Ve onunla bir yahut iki kova su çıkardı. Onun çekişinde —Allah kendisine mağfiret buyursun — zayıflık vardı. Sonra kova daha büyük kovaya döndü ve onu Hattab'ın oğlu aldı. Artık insanlardan hiç bir yiğit görmedim ki, Ömer b. Hattâb'ın çıkardığı gibi su çıkarsın. Nihayet insanlar develerini ağıllarına kapadılar.»
- Bāb: ...
- باب ...
{m-17} Bana Abdul-Melik b. Şuayb b. leys de rivayet etti. (Dediki): Bana babam, dedemden rivayet etti. (Demişki): Bana Ukayl b. Hâlid rivayet etti. H. Bize Amru'n-Nâkid iie Huivâni ve Abd b. Humeyd de Ya'kub b. İbrahim b. Sa'd'dan rivayet ettiler. (Demişki): Bize baham, Sâlih'den Yûnus'un isnadı ile, onun hadisi gibi rivayette bulundu
- Bāb: ...
- باب ...
{m-17-2} Bize Huivâni ile Abd b. Humeyd rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Ya'kub rivayet etti. (Dediki): Bize babam Sâlih'den rivayet etti. (Demişki): A'rac ve başkası şunu söyledi. Gerçekten Ebû Hureyre dediki: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Ben Ebû Kuhafe'nin oğlunu su çekerken gördüm...» Râvi Zühri'nin hadisi gibi rivayette bulunmuştur
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Ahmed b. Abdirrahman b. Vehb rivayet etti. (Dediki): Bize Amcam Abdullah b. Vehb rivayet etti. (Dediki): Bana Amr b. Haris haber verdi. Ona da Ebû Hureyre'nin azatlısı Ebû Yûnus, Ebû Hureyre'den, o da Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen rivayet etmiş. Şöyle buyurmuşlar : «Bir defa ben uyurken, bana havzımdan su çekip insanları sulardığımı gösterildi. Derken bana Ebu Bekr geldi. Ve beni dinlendirmek için kovayı elimden alarak iki kova su çekti. Ama onun çekişinde za'f vardı. Allah kendisine mağfiret buyursun. Az sonra Hattab'ın oğlu gelerek kovayı ondan aldı. Ondan daha kuvvetli su çeken adam hiç görmedim. Nihayet insanlar dönüp gittiler. Havuz hâlâ dolu fışkınyordu.» İzah 2393 te
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebi Şeybe ile Muhammed b. Abdillah b. Numeyr rivayet ettiler. Lâfız Ebû Bekr'indir. (Dedilerki): Bize Muhammed b. Bişr rivayet etti. (Dediki): Bize Ubeydullah b. Ömer rivayet etti. (Dediki): Bana Ebû Bekr b. Salim, Salim b. Abdillah'dan, o da Abdullah b. Ömer'den naklen rivayet ettiki: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuşlar: «Bana gösterildi ki : Bir su kuyusunun başında deve kovası ile su çekiyormuşum. Derken Ebû Bekr geldi ve bir yahut iki kova su çekti. Ama zayıf bir şekilde çekti. Allah Tebareke ve Teâia ona mağfiret buyursun. Sonra Umer geldi. O da su çekti ve kova büyük kovaya döndü. Artık insanlardan onun yaptığını yapacak bir yiğit görmedim. Nihayet İnsanlar suya kandılar ve develeri ağıllara kapadılar.»
- Bāb: ...
- باب ...
{m-19} Bize Ahmed b. Abdillah b. Yûnus rivayet etti. (Dediki): Bize Züheyr rivayet etti. (Dediki): Bana Musa b. Ukbe, Salim b. Abdillah'dan, o da babasından naklen Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Seliem)'in Ebû Bekr'le Ömer b. Hattâb (Radiyallahu annhuma) haklarındaki rü'yasını yukarkilerin hadisi gibi rivayet etti
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Abdillalı b. Numeyr rivayet etti. (Dediki): Bise babam rivayet etti. (Dediki): Bize Süfyân, Amr'la, İbni Münkir'den rivayet etti. Bunlar Câbir'i, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen haber verirken işitmişler. H. Bize Züheyr b. Harb da rivayet etti. Lâfız onundur. (Dediki): Bize Süfyân b. Uyeyne, İbni Münkedir ile Amr'dan, onlar da Câbir'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen rivayet etti. Şöyle buyurmuşlar ; «Cennete girdim; orada bir hâne yahut köşk gördüm. Ve, bu kimin? diye sordum da, Ömer b. Hattab'ın, dediler. Girmek istedim, fakat senin kıskançlığını hatırladım.» Bunun üzerine Ömer ağladı. Ve: — Ya Resûlallah! Hiç senden kıskanılır mı! dedi
- Bāb: ...
- باب ...
{m-20} Bize İshak b. İbrahim de tahdis etti (Dediki): Bize Süfyan, Amr ve İbn-i Münkedir’den haber verdi, (o ikisi): Cabir'den naklen haber verdiler. H. Bize Ebû Bekr b. Ebi Şeybe de rivayet etti. (Dediki): Bize Süfyân, Amr'dan rivayet etti. Amr, Câbir'den dinlemiş. H. Bize bu hadisi Amru'n-Nâkıd dahi rivayet etti. (Dediki): Bize Süfyân, İbni Münkedir'den rivayet etti. {Demişki): Ben Câbir'i, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen rivayet ederken dinledim... Râvi İbni Numeyr ile Züheyr'in hadisleri gibi rivayette bulunmuştur. İzah 2395 te
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Mansûr b. Ebl Müzahim rivayet etti. (Dediki): Bize İbrahim (yâni ibni Sa'd) rivayet etti. H. Bize Hasen El-Hulvani ile Abd b. Humeyd de rivayet ettiler. Abd: Ahberani, Hasan ise : Haddesena tâbirlerini kullandılar. (Dedilerki): Bize Ya'kub — Bu zat İbni İbrahim b. Sa'd'dır — rivayet etti. (Dediki): Bize babam Sâlih'den, o da İbni Şihab'dan naklen rivayet etti. (Demişki): Bana Abdulhamid b. Abdirrahman b. Zeyd haber verdi. Ona da Muhammed b. Sa'd b. Ebi Vakkas haber vermişki, babası Sa'd şunu söylemiş: Ömer Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanına girmek için izin istedi. Onun yanında Kureyş'den bir takım kadınlar vardı. Kendisi ile yüksek sesle konuşuyor ve ondan çok şeyler istiyorlardı. Ömer izin isteyince kalkarak perdeye koştular. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de ona izin verdi. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) gülüyordu. Ömer; — Allah yaşını güldürsün yâ Resûlallah! dedi. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Şu benim yanımda olanlara şaştım, senin sesini işitince perdeye koştular!» dedi. Ömer : — Yâ Resûlallahi Onların çekinmesine sen daha lâyıksın! dedi. Sonra (kadınlara dönerek) : — Ey nefislerinin düşmanları, Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den çekinmiyorsunuz daf benden mi çekiniyor sunuz? dedi. Kadınlar: — Evet! Sen Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)''den daha sert ve şahinsin, dediler. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Nefsim yed-i kudretinde olcn Allah'a yemin olsun ki, şeytan sana bir caddede rastlamış olsa, mutlaka senin tuttuğun caddeden başkasını tutardı.» buyurdular. İzah 2397 de
- Bāb: ...
- باب ...
{m-22} Bize Harun b. Ma'ruf rivayet etti. (Dediki): Bize bunu Abdul-Aziz b. Muhamme'd rivayet etti. (Dediki): Bana Süheyl babasından, o da Ebû Hureyre'den naklen haber verdiki, Ömer b. Hattâb, Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e gelmiş. Onun yanında bir takım kadınlar varmış ki, seslerini Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in (sesi) üzerine yükseltmişler. Ömer izin isteyince perdeye koşmuşlar... Râvi Zühri'nin (2396 daki) hadisi gibi rivayette bulunmuştur
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Ebû't-Tahir Ahmed b. Amr b. Şerh rivayet,etti. (Dediki): Bize Abdullah b. Vehb, İbrahim b. Sa'd'dan, o da babası Sa'd b. İbrahim'den, o da Ebû Seleme'den, o da Âişe'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem}'den naklen rivayet etti. Şöyle buyururmuş : «Sizden önce geçen ümmetlerde bozan ilham sahipleri bulunurdu. Şayet benim ümmetimde onlardan biri bulunursa, şüphesiz Ömer b. Hattab onlardandır.» İbni Vehb: «Muhaddesûnun tefsiri: Mülhemlerdir.» demiştir
- Bāb: ...
- باب ...
{m-23} Bize Kuteybe b. Said rivayet etti. (Dediki): Bize Leys rivayet etti. H. Bize Amru'n-Nakıd ile Züheyr lı. Harb da rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize İbni Uyeyne rivayet etti. Her iki râvi İbni Aciân'dan, o da Sa'd b İbrahim'den bu isnadla bu hadisin mislini rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ukbe b. Mükrem El-Ammi rivayet etti. (Dediki): Bize Said b. Âmir rivayet etti. (Dediki): Bize Cüveyriye b. Esma Nâfi'den, o da İbni Ömer'den naklen haber verdi. İbni Ömer şöyle demiş: Ömer: Rabbime üç şeyde muvafık düştüm: Makâm-i İbrahim'de, hicaba ve Bedir esirleri hakkında!» dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebi Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Usâme rivayet etti. (Dediki): Bize Ubeydullah Nâfi'den, o da İbni Ömer'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Abdullah b. Ubey b. Selûl vefat edince oğlu Abdullah b. Abdillah, Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e gelerek babasını içinde kefenlemek için gömleğini vermesini istedi. O da verdi. Sonra cenaze namazını kıldırmasını istedi. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de namazını kılmak üzere ayağa kalktı. Derken Ömer Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in elbisesini tutarak: — Yâ Resûlallah! Allah sana onun namazını kılmayı yasak ettiği halde, onun cenaze namazını kılacak mısın? dedi. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Beni Allah sadece muhayyer bıraktı ve: Onlar için ister istiğfar et ister etme, onlar için yetmiş defa istiğfar etsen...[Tavbe 80] buyurdu. Ben yetmişden de ziyâde yapacağım.» dedi. Ömer: — Hiç şüphe yok ki, o münafıktır! dedi. Müteakiben Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onun cenaze namazını kıldı. Ama Allah (Azze ve Celle): «Onlardan ölen bir kimsenin üzerine ebediyyen cenaze namazı kılma. Kabrinin başında da durma!» [Tevbe 84] âyetini indirdi
- Bāb: ...
- باب ...
{m-25} Bize bu hadisi Muhammed b. Müsennâ ile Ubeydullah b. Said de rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Yahya (bu zat Kattan'dır), Ubeydullah'dan bu isnadla Ebû Usame'nin hadisi mânâsında rivayette bulundu. Şunu da ziyade etti: «Artık onların cenaze namazını kılmaktan vaz geçti, dedi.»
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Yahya b. Yahya ile Yahya b. Eyyub, (Kuteybe ve İbni Hucr rivayet ettiler. Yahya b. Yahya: Ahberana, ötekiler: Haddesenâ tâbirlerini kullandılar. (Dedilerki): Bize İsmail (yâni ibni Ca'fer) Muhammed b. Ebi Harmele'den, o da Yesâr'ın iki oğlu Ata' ile Süleyman'dan ve Ebû Seleme b. Abdirrahman'dan naklen rivayet etti ki: Âişe şöyle demiş: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) benim evimde iki uyluğunu veya iki baldırını açmış olarak yaslanmıştı. Derken Ebû Bekr (içeri girmek için) izin istedi. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) o halde iken ona izin verdi. Ve konuştu. Sonra Ömer izin istedi. Yine aynı halde ona da izin verdi. Ve konuştu. Sonra Osman izin istedi. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hemen oturdu. Ve elbisesini düzeltti. —Râvi Muhammed: Bu bir günde oldu demiyorum, demiş. — Ve Osman girdi. Onunla da konuştu. O çıktığı zaman Âişe şunları söyledi: — Ebû Bekr girdi. Ona güleryüz göstermedin ve aldırış etmedin. Sonra Ömer girdi. Ona da güleryüz göstermedin, aldırış etmedin. Sonra Osman girdi. Hemen oturdun ve elbiseni düzelttin! Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Kendisinden melekler utanan bir zattan ben utanmayayım mı?» buyurdular. İzah 2402 de
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Abdulmelik b. Şuayb b. Leys b. Sa'd rivayet etti. (Dediki): Bana babam, dedemden rivayet etti. Bana Ukayl b. Hâlid, İbni Şihab'dan, o da Yahya b. Said b. Âs'dan rivayet etti. Ona da Said b. Âs haber vermiş; ona da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Seliem)'in zevcesi Aişe ile Osman rivayet etmişlerki: Ebû Bekr, Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanına girmek için izin istemiş. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Âişe'nin çarşafına bürünmüş olarak döşeğinin üzerine uzanmış imiş. Kendisi o halde iken Ebû Bekr'e izin vermiş ve onun hacetini görmüş, sonra o gitmiş. Bilâhare Ömer izin istemiş. Aynı halde ona da izin vermiş ve onun da hacetini görmüş. Sonra Ömer gitmiş. Osman demişki: Sonra yanına girmek için ben izin istedim. Hemen oturdu. Âişe'ye de: «Elbiseni üzerine topla!» dedi. Ben de hacetimi gördüm. Sonra ayrıldım. Bunun üzerine Âişe : — Yâ Resûlallah! Acep neden Osman'dan endişe ettiğin gibi Ebû Bekr'le, Ömer (Radiyallahû anhuma'dan da endişe ettiğini görmedim! demiş. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Şüphesiz Osman utangaç bir zattır. Ona bu halde girmek için izin versem hacetini bana ulaştıramıyacağından korktum!» buyurmuşlar
- Bāb: ...
- باب ...
{m-27} Bize bu hadisi Amru'n-Nâkıd ile Hasen b. Ali El-Hulvâni ve Abd b. Humeyd hep birden Ya'kub b. İbrahim b. Sa'd'dan rivayet ettiler. (Demişki): Bize babam Salih b. Keysan'dan, o da İbni Şihab'dan naklen rivayet etti. (Demişki): Bana Yahya b. Said b. Âs haber verdi. Ona da Said b. Âs haber vermiş. Ona da Osman ile Âişe rivayet etmişlerki, Ebû Bekr'i Siddik, Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)"in yanına girmek için izin istemiş... Ve râvi, Ükayl'in Zühri'den rivayet ettiği hadis gibi nakletmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Müsennâ El-Anezi rivayet etti. (Dediki): Bize İbnü Ebi Adiy, Osman h. Giyas'dan, o da Ebû Osman En-Nehdi'den, o da Ebû Mûsa'l-Eş'ari'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Bir defa Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Medine'nin bahçelerinden birinde dayanmış olduğu halde yanındaki bir değneği su ile çamur arasına dikmeye çalışırken aniden bir adam kapıyı çaldı. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), «Aç! Ve onu cennetle müjdele!» buyurdular. Bir de baktık Ebû Bekr'miş. Ben ona kapıyı açtım. Ve kendisini cennetle müjdeledim. Sonra başka bir zat kapının açılmasını istedi. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (yine) : «Aç! Ve onu cennetle müjdele!» buyurdular. Ben (kapıya) gittim. Bir de baktım Ömer'miş. Ona da kapıyı açtım ve kendisini cennetle müjdeledim. Sonra başka bir zat kapıyı çaldı. (Bu sefer) Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) oturdu. Ve: «Aç da onu başa gelecek bir musibet şartıyle cennetle müjdele!» buyurdular. (Kapıya) gittim. Bir de baktım (gelen) Osman b. Affan'mış. Ona da kapıyı açtım. Ve kendisini cennetle müjdeledim. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in dediğim de söyledim. Osman: — Allah'ım sabır! Yahut yardım dilenecek (merci) Allah'dır, dedi
- Bāb: ...
- باب ...
{m-28} Bize Ebû'r-Rabi' El-Ateki rivayet etti. (Dediki): Bize Hammad, Eyûb'dan, o da Ebû Osman En-Nehdi'den, o da Ebû Musa'l-Eş'ari'den naklen rivayet ettiki: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir bahçeye girdi. Bana da kapıyı beklememi emir buyurdu... demiş. Râvi Osman b. Gıyâs'ın hadisi mânâsında rivayette bulunmuştur
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Miskin El-Yemâmi rivayet etti. (Dediki): Bize Yahya b. Hassan rivayet etti. (Dediki): Bize Süleyman (bu zat İbni Bilâl'dır) Şerik b. Ebi Nemr'den, o da Said b. Müseyyeb'den naklen rivayet etti. (Demişki): Bana Ebû Mûsa'l-Eş'ari haber verdi. Ki kendisi evinde abdest almış, sonra (dışarı) çıkarak: Bugün mutlaka Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in yanına gideceğim. Ve onunla beraber olacağım, demiş. Ve mescide gelmiş. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i sormuş : — O çıktı; şu tarafa doğru gitti, demişler. Ebû Musa diyor ki: Ben de onu soruşturarak izinden yola çıktım. Nihayet Eriz kuyusuna girdi. Ben de kapıda oturdum. Onun kapısı hurma dalından idi. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hacetini görüp abdesti alınca kalkarak yanına vardım. Bir de baktım. Eriz kuyusunun kenarına oturmuş, kuyunun kenarını ortalamış, baldırlarını açmış ve onları kuyunun içine sarkıtmış. Ona selâm verdim. Sonra giderek kapının yanına oturdum. (Kendi kendime) Bugün mutlaka Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in kapıcısı olacağım, dedim. Az sonra Ebû Bekr geldi ve kapıyı çaldı. — Kim o? dedim. — Ebû Bekr! cevâbım verdi. — Ağır ol! dedim. Sonra giderek: — Yâ Resûlallah! Bu (gelen) Ebû Bekr'dir. İzin istiyor, dedim. «Ona izin ver! Ve kendisini cennetle müjdele!» buyurdu. Ben dönüp geldim ve Ebû Bekr'e : — Gir! Hem Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) seni cennetle müjdeliyor, dedim. Ebû Bekr girdi. Ve Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in sağ tarafına onunla birlikte kuyunun kenarına oturdu. Ayaklarını da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yaptığı gibi kuyu'ya sarkıttı. Ve baldırlarını açtı. Sonra ben (kapı yanına) döndüm ve oturdum. Kardeşimi abdest alırken bırakmıştım. Bana yetişecekti. (İçimden kardeşimi kasdederek) Eğer Allah filâna hayr murad etti ise, onu (buraya) getirir, dedim. Bir de baktım. Bir insan kapıyı kıpırdatıyor: — Kim o? dedim. — Ömer b. Hattâb'ım! dedi. — Ağır ol! dedim. Sonra Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e gelerek selâm verdim ve: — Bu (gelen) Ömer'dir, izin istiyor! dedim. «Ona izin ver; ve kendisini cennetle müjdele!» buyurdular. Hemen Ömer'e gelerek: — İzin verdi. Hem Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) seni cennetle müjdeliyor! dedim. O da girdi. Ve Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'le birlikte onun sol tarafına kuyu kenarına oturdu. Ayaklarını da kuyu'ya sarkıttı. Sonra (ben kapı yanına) dönerek oturdum. Ve (kardeşimi kasdederek) Allah filâna hayır murad etti ise onu (buraya) getirir, dedim. Derken az sonra bir insan gelerek kapıyı salladı: — Kim o? dedim. — Osman b. Affân'ım! cevâbını verdi. — Ağır ol! dedim ve Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e gelerek kendisine haber verdim: «Ona izin ver; ve başına gelecek bir belâ ile birlikte kendisini cennetle müjdele!» buyurdu. Hemen geldim ve: — Gir! Hem Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) başına gelecek bir belâ ile birlikte seni cennetle müjdeliyor, dedim. O da girdi. Fakat kuyu kenarını dolmuş buldu. Ve öbür taraftan onların karşılarına oturdu. Şerik demiş ki: Said b. Müseyyeb: Ben bunu kabirlerine yordum, dedi
- Bāb: ...
- باب ...
{m-29} Bana bu hadisi Ebû Bekr b. İshâk rivayet etti. (Dediki): Bize Said b. Ufeyr rivayet etti. (Dediki): Bana Süleyman b. Bilâl rivayet etti. (Dediki): Bana Şerik b. Abdillah b. Ebi Nemir rivayet etti. (Dediki): Said b. Müseyyeb'i şunu söylerken işittim: Bana Ebû Musa'l-Eş'ari şurada rivayet etti. Süleyman köşe tarafına Said'in oturduğu yere işaret etti, Ebû Musa demiş ki: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i murad ederek (evden) çıktım. Kendisini mallara doğru yol alırken buldum. Ve arkasından gittim. Onu bir malın içerisine girmiş buldum. Kuyunun çevresine oturdu. Baldırlarını açtı ve onları kuyuya sarkıttı... Râvi hadisi Yahya b. Hassan'ın hadisi mânâsında nakletmiş, yalnız Said'in : «Ben bunu kabirlerine yordum» sözünü anmamıştır
- Bāb: ...
- باب ...
{m-29-2} Bize Hasen b. Ali El-Hulvâni ile Ebü Bekr b. İshâk rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Said b. Ebi Meryem rivayet etti. (Dediki): Bize Muhammed b. Ca'fer b. Ebi Kesir rivayet etti. (Dediki): Bana Şerik b. Abdillah b. Ebi Nemr, Said b. Müseyyeo'den, o da Ebû Mûsa'i-Eş'ari'den naklen haber verdi. Ebû Musa şöyle demiş: Bir gün Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir haceti için Medine'de bir bahçeye çıktı. Ben de izinden çıktım... Râvi hadisi Süleyman b. Bilâl'in hadisi mânâsında hikâye etmiştir. Bu hadisde şunu da anmıştır : «İbni Müseyyeb dediki: Ben bunu onların kabirlerine yordum.-Üçü şurada toplanacaklar. Osman ayrılacak.»
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Yahya b. Yahya Et-Temimi ile Ebû Cafer Muhammed b. Sabbah, Ubeydullah EI-Kavâriri ve Sûreye b. Yûnus hep birden Yûsuf b. Mâcişun'dan naklen rivayet ettiler. Lâfız İbni Sabbah'ındır. (Dediki): Bize Yûsuf Ebû Selemete'l-Mâcişûn rivayet etti. (Dediki): Bize Muhammed b. Münkedir, Said b, Müseyyeb'den, o da Âmir b. Sa'd b. Ebi Vakkâs'dan, o da babasından naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Ali'ye: «Sen bana Musa'ya nisbetle Harun yerindesin. Şu kadar var ki, benden sonra Nebi yoktur.» buyurdular. Said demiş ki : Bunun üzerine ben bunu Sa'd'dan şifahen işitmeyi diledim ve Sa'd'la görüşerek bana Âmir'in rivayet ettiğini kendisine anlattım. — Bunu ben İşittim! dedi. — Onu sen mi işittin? diye sordum. İki parmağını kulaklarına koyarak: Evet! Yoksa bunlar sağır olsunlar, dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebi Şeybe de rivayet etti. (Dediki): Bize Gunder Şu'be'den rivayet etti. H. Bize Muhammed b. Müsennâ ile İbni Beşşâr dâhi rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'ibe Hakem'den, o da Mus'ab b. Sa'd b. Ebi Vakkas'dan, o da Sa'd h, Ebi Vakkas'dan naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Tebûk gazasında Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Ali b. Ebi Tâlib'i halife bıraktı. Ali: — Yâ Resûlallah! Beni kadınlarla çocukların içinde halife mi bırakıyorsun? dedi. Bunun üzerine : «Benden Musa'ya nisbetle Harun yerinde olmana razı değil misin? Şu kadar var ki, benden sonra Nebi yoktur.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
{m-31} Bize Ubeydullah b. Muâz rivayet etti. (Dediki): Bize babam rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be bu isnadda rivayet etti
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Kuteybe b. Said ile Muhammed b. Abbâd rivayet ettiler. Lâfız da birbirlerine yakındırlar. (Dedilerki): Bize Hatim (bu zat İbni İsmail'dir) Bükeyr b. Mismar'dan, o da Âmir b. Sa'd b. Ebi Vakkas'dan, o da babasından naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Muâviye b. Ebi Süfyân Sa'd'a emir verdi ve : — Ebû't-Türab'a sövmekten seni ne menetti? dedi. O da : — Benim söyleyeceğim üç şey var ki; bunları onun için Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Selleın) söylemiştir. Binâenaleyh ben ona asla sövemem. Bu üç şeyden birinin benim olması bence kızıl develerden daha makbuldür. Ben Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i gazalarından birinde onu yerine bıraktığı, Ali de ona : — Yâ Resûlallah! Beni kadın ve çocuklarla beraber mi bıraktın? dediği zaman; «Benden Musa'ya nisbetle Harun yerinde olmana razı değil misin? Şu kadar var ki, benden sonra Nebilik yoktur.» buyururken işittim. Hayber gününde de : «Bu sancağı mutlaka Allah ve Resulünü seven, Allah ve Resulü de kendisini seven bir zata vereceğim.» buyururken işittim. Biz sancak için hepimiz uzandık. Fakat O: «Bana Ali'yi çağırın!» buyurdu. Ali gözlerinden rahatsız olduğu halde getirildi. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onun gözüne tükürdü ve sancağı kendisine verdi. Allah da ona fethi müyesser kıldı. Şu âyet: «De ki : Gelin, bizim ve sizin çocuklarınızı çağıralım...» [Al-i İmran 61] inince Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Ali'yi, Fatıme'yi ve Hasan'la Hüseyin'i çağırarak: «Allahım! Benim ailem bunlardır.» buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
{m-32} Bize Ebû Bekr b. Ebi Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Gıınder Şu'be'den rivayet etti. H, Bize Muhammed b. Müsennâ ile İbni Beşşâr da rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be, Sa'd b. İbrahim'den rivayet etti. (Demişki): Ben İbrahim b. Sa'd b. Sa'd'dan, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den nakletmiş olmak üzere dinledim ki, Ali'ye : «Bana Musa'ya nisbetle Harun yerinde olmana razı değil misin?» buyurmuşlar
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Kuteybe b. Said rivayet etti. (Dediki): Bize Yakub (İbni Abdirrahman El-Kââri) Süheyl'den, o da babasından, o da Ebû Hureyre'den naklen rivayet etti ki: Hayber günü Rcsûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Bu sancağı mutlaka Allah ve Resulünü seven bir adama vereceğim. Alloh onun elinde fethi müyesser kılacaktır.» buyurmuşlar. Ömer b. Hattâb: Kumandan olmayı ancak o gün diledim, demiş. Sözüne şöyle devam etmiştir: Sancak için çağrılırım ümidiyle ona uzandım. Fakat Rcsûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Ali b. Ebi Tâlib'i çağırdı, sancağı ona verdi ve : «Yürü! Allah sana fethi müyesser, kıiıncaya kadar bakınma!» buyurdu. Derken Ali biraz yürüdü, sonra durdu ama bakınmadı. Ve : — Yâ Resûlallah! İnsanlarla ne üzerine harbedeceğim? diye haykırdı: «Onlarla Allah'dan başka ilâh yoktur ve Muhammed Resûlullahdir, diye şehadet getirinceye kadar harbet! Bunu yaptılar mı, kanlarını ve mallarını senden korudular demektir. Ancak hakkıyle olursa o başka! Hesapları da Allah'a kalmıştır.» buyurdular. İzah 2407 de
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Kuteybe b. Said rivayet etti. (Dediki): Bize Abdu'l-Aziz (yâni İbni Ebi Hâzim) Ebû Hâzim'den, o da Sehl'den naklen rivayet etti. H. Bize yine Kuteybe b. Said rivayet etti. Lâfız onundur. (Dediki): Bize Yâkub (yâni İbni Abdirrahman) Ebû Hâzim'den rivayet etti. (Demişki): Bana Sehl b. Sa'd haber verdi ki, Hayber günü Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Bu sancağı öyle bir adama vereceğim ki, Allah onun elinde fethi müyesser kılacak. Allah'ı ve Resulünü sever, Allah ve Resulü de onu sever.» buyurmuşlar. Sehl demiş ki: Artık insanlar o gece sancağı kime verecek diye konuşarak gecelediler. Sabahlayınca erken erken Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanına vardılar. Her biri sancağın kendine verilmesini umuyordu. Derken Resûlullah (Sallailahu Aleyhi ve Sellem): «Âli b. Ebi Tâlib nerede?» diye sordu. Ashab : — Yâ Resûlallah! O gözlerinden rahatsızdır, dediler. «Hemen ona haber gönderin!» buyurdu. Arkacığından Ali'yi getirdiler. Resûlullah {Sallailahu Aleyhi ve Sellem) onun gözlerine tükürdü ve kendisine dua etti. Ali derhal düzeldi. Hattâ hiç ağrısı yokmuş gibi oldu. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) sancağı ona verdi. Ali: — Yâ Resûlallah! Onlarla tâ bizim gibi oluncaya kadar mı harbedeceğim? diye sordu. Şöyle buyurdular : «Yavaşça gir. Tâ onların sahasına in, sonra kendilerini İslâm'a davet et! İslâm'da kendilerine vâcib olan Allah hakkını onlara haber ver. Vallahi senin sayende Allah'ın bir adama hidâyet vermesi, senin için kırmızı develerin senin olmasından daha hayırlıdır.» İzah 2407 de
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Kuteybe b. Said rivayet etti. (Dediki): Bize Hatim (yâni İbni İsmail),.Yezid b. Ebi Ubeyd'den, o da Seleme b. Ekva'dan naklen rivayet etti. Şöyle demiş: Hayber'de Ali, Nebi (Salkıllahu Aleyhi ve Sellem)'den geri kalmıştı. Gözleri ağırıyordu. Ben Resûlullah (Salkıllahu Aleyhi ve Sellem)'den geri mi kalacağım, dedi. Ve Ali hemen yola çıkarak Nebi (Salkıllahu Aleyhi ve Sellem)'e yetişti. Sabahında Allah'ın fethi müyesser kıldığı gecenin akşamı olunca Resûlullah (Salkıllahu Aleyhi ve Sellem): «Bu sancağı mutlaka vereceğim yahut bu sancağı yarın mutlaka Allah'ın ve Resulünün sevdiği bir adam alacaktır. Veya Allah'ı ve Resulünü seven bir adam alacaktır. Allah ona fethi müyesser kılacaktır.» buyurdu Bir de ne görelim, bu zât Ali imiş. Halbuki biz onu ummuyorduk. Ashab, İşte Ali! dediler. Resûlullah (Sailallahu Aleyhi ve Sellem) de sancağı ona verdi. Ve Allah fethi ona müyesser kıldı
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Züheyr b. Harb ile Şûca' b. Mabled hep birden İbnı Uleyye'den rivayet ettiler. Züheyr dedi ki: Bize İsmail b. İbrahim rivayet etti. (Dediki): Bana Ebû Hayyan rivayet etti. (Dediki): Bana Yezid b. Hayyân rivayet etti. (Dediki): Ben Husayn b. Sebrâ ve Ömer b. Müslim Zeyd b. Erkam'e gittik. Yanına oturduğumuz vakit Husayn ona: Gerçekten ya Zeyd sen çok hayırla karşılaştın. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i gördün; hadisini dinledin; onunla beraber gaza ettin; ve arkasında namaz kıldın. Gerçekten yâ Zeyd, sen çok hayırla karşılaştın. Bize yâ Zeyd! Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den işittiklerini rivayet et! dedi. Zeyd : Be kardeşim oğlu! Vallahi yaşım geçti; vaktim ilerledi. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'dan bellediklerımin bazısını unuttum. Binâenaleyh size ne rivayet etmişsem kabul edin, neyi rivayet etmemişsem onu bana teklif etmeyin! dedi. Sonra şunu söyledi: Bir gün Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Mekke ile Medine arasında Hum denilen bir suyun başında aramızda hutbe okumak üzere ayağa kalktı ve Allah'a hamdü-sena etti. Va'z eyledi. Ve hatırlatma yaptı. Sonra şöyle buyurdu : «Bundan sonra, dikkat edin ey cemaat! Ben ancak bir insanım. Rabbimin resulü gelip de ona icabet etmem yakındır. Ben size iki ağır yük bırakıyorum. Bunların birincisi içinde doğru yol ve nur bulunan Kitâbullah'dır. İmdi Kitâbullah'ı alın ve ona sarılın!» Müteakiben Kitabullah'a terğib ve teşbihde bulundu. Sonra : «Bir de ehl-i beytimi (bırakıyorum)... Ehl-i beytim hakkında size Allah'ı hatırlatırım!.. Ehl-i beytim hakkında size Allah'ı hatırlatırım!.. Ehl-i beytim hakkında size Allah'ı hatırlatırım!..» buyurdu. Husayn ona: — Onun ehl-i beyti kimlerdir yâ Zeyd? Kadınları ehl-i beytinden değil midir? diye sordu. Zeyd : — Kadınları ehl-i beytlndendir. Lâkin onun ehl-i beyti ondan sonra sadakadan mahrum olanlardır, cevâbını verdi. Husayn : — Kimdir onlar? diye sordu. — Onlar Âli Ali, Âli Akil, Âli Ca'fer ve Âli Abbâs'dır, dedi. Husayn: — Bunların hepsi sadakadan mahrum mudurlar? dedi. Zeyd: — Evet! cevâbını verdi
- Bāb: ...
- باب ...
{m-36} Bize Muhammed b. Bekkâr b. Reyyân da rivayet etti. (Dediki): Bize Hassan (yâni İbni İbrahim) Said b. Mesrûk'dan, o da Yezid b. Hayyan'dan, o da Zeyd b. Erkam'dan, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen rivayet etti. Ve hadisi yukarki hadis gibi Zuheyr'nı hadisi mânâsında nakletti
- Bāb: ...
- باب ...
{m-36-2} Bize Ebû Bekr b. Ebi Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Muhammed b. Fudayl rivayet etti. H. Bize İshâk b. İbrahim de rivayet etti. (Dediki): Bize Cerir haber verdi. Her iki râvi Ebû Hayyan'dan bu isnadla İsmail'in hadisi gibi rivayette bulunmuşlardır. Cerir'in hadisinde şu ziyade vardır : «Allah'ın kitabı ki, onda doğru yol ve nur vardır. Her kim ona tutulur ve onunla amel ederse doğru yolda olur. Ve her kim ondan yanılırsa sapar.»
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Bekkâr b. Reyyân rivayet etti. (Dediki): Bize Hassan (yâni İbni İbrahim) Said'den (bu zat İbni Mesruk'dur), o da Yezid b. Hayyan'dan, o da Zeyd b. Erkam'dan naklen rivayet etti. Zeyd şöyle demiş; Onun yanına girdik ve kendisine: Gerçekten sen çok hayır gördün. Gerçekten Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in sohbetinde bulundun ve arkasında namaz kıldın... dedik. Ve râvi hadisi, Ebû Hayyan'ın hadisi gibi nakletmiştir. Yalnız o şöyle demiştir: «Dikkat edin, ben sizin aranızda iki ağır yük bırakıyorum. Bunların biri Allah (Azze ve Celle)'nin kitabıdır. O Allah'ın ipidir. Her kim ona tâbi olursa doğru yolda ve kim terkederse delâlette olur.» Bu hadisde şu ibare de vardır : «Bunun üzerine biz : — Onun ehl-i beyti kimlerdir? Kadınları mı? dedik. Zeyd : — Hayır! Allah'a yemin olsun! Hakikaten kadın zamanın bir kısmında erkekle beraber olur. Sonra onu boşar da, kadın babasına ve kavmine döner. Onun ehl-i beyti, aslı ve ondan sonra sadakadan mahrum olan asabesidir.» dedi.»
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Kuteybe b. Said rivayet etti. (Dediki): Bize Abdü'l-Aziz (yâni İbni Ebi Hâzim) Ebû Hâzim'den, o da Sehl b. Sa'd'dan naklen rivayet etti. Sehi şöyle demiş: Medine'ye Mervan hanedanından bir zât vali tâyin edildi. (Bu zat) Sehl b. Sa'd'i çağırarak Âli'ye sövmesini emretti, Sehl buna razı olmadı. Vali ona : — Madem ki, buna razı olmuyorsun (hiç olmazsa) Allah Ebû't-Türab'a lanet etsin de! dedi. Bunun üzerine Sehl şunu söyledi: — Ali'nin kendince Ebû't-Türab'dan daha sevimli bir ismi yoktu. Bu isimle çağrıldığı vakit gerçekten sevinirdi. Bu sefer vali: — Bize onun kıssasını haber ver! Ona niçin Ebû Turab ismi verildi, dedi. Sehl şunu söyledi : — Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Fâtıme'nin evine geldi de Ali'yi evde bulamadı. Ve (Fâtıme'ye) «Amcan oğlu nerede?» diye sordu. Fâtıma : — Aramızda bir şey oldu. Beni kızdırdı da çıktı (gitti). Yanımda kaylule yapmadı, dedi. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir insana : «Bak şu nerede!» dedi. (Adam gitti.) Geldi ve: — Yâ Resûlallah, o mescidde uyuyor, dedi. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de onun yanına geldi. Ali uzanmış; örtüsü bir tarafından düşmüş, kendisi topraklanmıştı: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) toprağı ondan silmeye başladı, hem..: «Kalk Eba't-Turabi Kalk Eba't-Türab!» diyordu
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Abdullah b. Mesleme b. Ka'neb rivayet etti. (Dediki): Bize Süleyman b. Bilâl, Yahya b. Said'den, o da Abdullah b. Amir b. Rabia'dan, o da Âişe'den naklen rivayet etti. Âişe şöyle demiş: Bir gece Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) uykusuz kaldı da: «Keşke benim ashabımdan yararlı bir zat bu gece beni korusa.» dedi. Ve silâh sesi işittik. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Kim o?» dedi. (Gelen zat) ; — Sa'd b. Ebi Vakkâs yâ Resûlallah! Seni korumağa geldim, dedi. Âişe demiş ki: «Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) uyudu. Hattâ horultusunu işittim.»
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Kuteybe b. Said rivayet etti. (Dediki): Bize Leys rivayet etti. H. Bize Muhammed b. Rumh da rivayet etti. (Dediki): Bize Leys, Yahya b, Said'den, o da Abdullah b. Âmir b. Rabia'dan naklen haber verdiki: Âişe şöyle demiş: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Medine'ye gelişinde bir gece uyuyamadı. Ve: «Keşke ashabımdan yararlı bir zat bu akşam beni korusa!» dedi. Biz bu halde iken bir silâh hışırtısı işittik. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Kim o?» dedi. (Gelen zât) : — Sa'd b. Ebi Vakkas'ım! cevâbını verdi. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ona : «Seni getiren nedir?» diye sordu. Sa'd: — İçime Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hakkında bir korku düştü de onu korumaya geldim, dedi. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ona dua etti. Sonra uyudu. İbni Rumh'un rivayetinde : «Biz: — Kim o? dedik...» ifadesi vardır
- Bāb: ...
- باب ...
{m-40} Bize bu hadisi Muhammed b. Müsennâ rivayet etti. (Dediki): Bize Abdu'l-Vehhab rivayet etti. (Dediki): Ben Yahya b. Said'i şunu söylerken işittim. Abdullah b. Âmir b. Rabia'yi dinledim. Şöyle diyordu: Âişe dediki: Bir gece Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) uykusuz kaldı... Râvi Süleyman b. Bilâl'ın hadisi gibi rivayette bulunmuştur
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Mansûr b. Ebi Müzâhim rivayet etti. (Dediki): Bize İbrahim (yâni ibni Sa'd) babasından, o da Abdullah b, Şeddâd'dan naklen rivayet etti. Abdullah şöyle demiş: Ben Ali'yi şunu söylerken işittim: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Sa'd b. Mâlik'den başka hiç bir kimse için annesiyle babasının isimlerini bir araya getirmemiştir. Çünkü Uhud gününde ona: , «At! Babam ve annem sana feda olsun!..» demeye başlamıştı
- Bāb: ...
- باب ...
{m-41} Bize Muhammed b. Müsennâ ile İbni Beşşâr rivayet ettiler (Dedilerki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be rivayet etti. H. Bize Ebi Bekir b. Ebi Şeybe de rivayet etti. (Dediki): Bize Veki' rivayet etti. H. Bize Ebû Kureyb ile İshâk EI-Hanzali dahi Muhammed b. Bişr'den, o da Mis'ar'dan naklen rivayet ettiler. H. Bize ibni Ebi Ömer de rivayet etti. (Dediki): Bize Süfyân Mis'ar'dan rivayet etti. Bu râvilerin hepsi Sa'd b. İbrahim'den, o da Abdullah b. Şeddat'dan, o da Ali'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen bu hadisin mislini rivayet etmişlerdir. İzah 2412 de
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Abdullah b. Mesleme b. Ka'neb rivayet etti. (Dediki): Bize Süleyman (yâni İbni Bilâl) Yahya'dan (bu zât İbni Said'dir.) O da Said'den, o da Sa'd b. Ebi Vakkâs'dan naklen rivayet etti. Sa'd şöyle demiş: Gerçekten benim için Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Uhud gününde annesiyle babasını bir arada zikretti
- Bāb: ...
- باب ...
{m-42} Bize Kuteybe b. Said ile İbni Rumh, Leys b. Sa'd'dan rivayet ettiler. H. Bize İbni Müsennâ da rivayet etti. (Dediki): Bize Abdü'l-Vehhab rivayet etti. Her İki râvi Yahya b. Said'den bu isnadla rivayette bulunmuşlardır
- Bāb: ...
- باب ...
{m-42-2} Bize Muhammed b. Abbâd rivayet etti. (Dediki): Bize Hatim (yâni İbni ismail) Bükeyr b. Mismar'dan, o da Âmir b. Sa'd'dan, o da babasından naklen rivayet etti ki: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Uhud gününde onun için annesi ile babasını bir arada zikretmiş, Sa'd şöyle demiş: Müşriklerden bir adam Müslümanları (n canlarını) yakmıştı. Bunun üzerine Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Sa'd'a : «At! Babam ve annem sana feda olsun!» buyurmuştu. Sa'd demiş ki: O müşrik için uçsuz bir ok attım ve yan tarafına vurdum. Derhal düştü. Ve avreti açıldı. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) güldü. Hattâ yan dişlerini gördüm. Diğer tahric: Buhari «Cihad», «Fadailu Ashab», «Edeb» ve «Meğazi» bahislerinde; Tirmizi «Menakib»'de; Nesai (s- kübra) «yevm ve'l-leyl»'de; İbn-i Mace «mukaddime, sünnet» bahsimde muhtelif râvilerden tahric etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebi Şeybe ile Züheyr b. Harb rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Hasen b. Musa rivayet etti. (Dediki): Bize Züheyr rivayet etti. (Dediki): Bize Simâk b. Harb rivayet etti. (Dediki): Bana Mus'ab b. Sa'd babasından rivayet etti ki, Kur'an'dan bazı âyetler onun hakkında inmiş. Sa'd şöyle demiş: Sa'd'ın annesi dininden dönmedikçe ebediyyen onunla konuşmayacağına ve yiyip içmeyeceğine yemin etti. Dediki: — Sen Allah'ın annenle babanı sana vasiyyet ettiğini söylüyorsun. Ben senin annenim, sana bunu ben emrediyorum. Sa'd (devamla) şunu söylemiş: Annem üç gece bekledi hattâ bitablıktan bayıldı. Bunun üzerine Umare denilen bir oğlu kalkarak ona su verdi. Annem Sa'd'a beddua etmeye başladı. Az sonra Allah (Azze ve Celle) Kur'ân'da şu âyeti indirdi: «Biz insana annesiyle babasına güzel muamelede bulunmasını vasiyet ettik. Şayet bana şirk koşman için seninle mücahede ederlerse [Lokman 15] ilah...» Bu âyette şu da vardır: «Ama onlarla dünyada iyi geçin.» Sa'd demiş ki: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) büyük bir ganimet almışdi. Bir de baktım ganimetin içinde bir kılıç var! Hemen onu alarak Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e getirdim ve: Bu kılıcı bana bahşet! Ben hâlini bildiğin bir kimseyim, dedim : «Onu aldığın yere iade et!» buyurdular. Ben de gittim tam onu ganimet yerine koymak istediğim sırada nefsim beni ayıpladı ve tekrar ona dönerek: — Bunu bana ver! dedim. Bana sesini şiddetlendirerek : «Onu aldığın yere koy!» buyurdu. Bunun üzerine Allah (Azze ve Celle): «Sana ganimetleri soruyorlar...»! [Enfal 1] âyetini indirdi. Sa'd demiş ki: Ben hastalandım da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e haber gönderdim. Hemen geldi. — Bana müsaade buyur, malımı dilediğim yere taksim edeyim, dedim. Razı olmadı. — Yarısını! dedim. Yine razı olmadı. — Öyle ise üçte birini! dedim. Ses çıkarmadı. Artık ondan sonra üçte bir (i vasiyet) caiz oldu. Sa'd demiş ki : Ensar ve muhacirlerden müteşekkil birkaç kişinin yanına geldim de : — Gel seni doyuralım ve sana şarab sunalım, dediler. Bu mesele şarab haram kılınmazdan önce idi. Onların yanına bir haş içinde iken vardım, —Haş, bahçe demektir.— Bir de baktım yanlarında kızartılmış hir deve kellesi, bir testi de şarab var! Onlarla beraber yedim, içtim. Derken onların yanında ensarla muhacirlerin lâfı oldu. Ben: Muhacirler ensardaıı daha hayırlıdır, dedim. Bunun üzerine bir adam başımın iki çenesini yakaladı ve bana o kelle ile vurarak burnumu yaraladı. Hemen Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e gelerek ona haber verdim. Müteakiben Allah (Azze ve Celle) benim hakkımda — kendisini kasdediyor — şarabın hükmünü indirdi: «Şarab, kumar, dikili taşlar ve oklar şeytan işi pis şeylerdir.» [Maide]
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Müsennâ ile Muhammed b. Beşşâr rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be, Simak b. Harb'dan, o da Mus'ab b. Sa'd'dan, o da babasından naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Benim hakkımda dört âyet indirildi... Ve râvi hadisi Züheyr'in Simak'den rivayet ettiği hadis mânâsında nakletmiştir. Şu'be'nin hadisinde şu ziyâde de vardır: «Yemek vermek istediler mi testinin ağzını sopa ile açarlar, sonra yiyeceği içine dönerlerdi.» Yine Şu'be'nin hadisinde: «O kelle ile Sa'd'ın burnuna vurdu ve onu yardı. Sa'd'ın burnu yarık idi.» cümlesi de vardır. İzah 2413 te
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Züheyr'b. Harb rivayet etti. (Dediki): Bize Abdurrahman, Süfyân'dan, o da Mıkdam b. Şureyh'den, o da babasından, o da Sa'd'dan naklen rivayet etti: «Sabah akşam Rablerine dua eden kimseleri kovma!» [En-Am 52] Benim hakkımda indi, demiş. Şunu da söylemiş: Bu âyet altı kişi hakkında inmiştir. Ben ve ibni Mes'ûd onlardanız. Müşrikler ona: «Sen bunları kendine yaklaştırıyorsun.» demişlerdi
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebi Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Muhammed b. Abdillah EI-Esedi İsrail'den, o da Mikdam b. Şureyh'den, o da babasından, o da Sa'd'dan naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'le birlikte altı nefer idik. Müşrikler Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): — Bunları kov! Bize karşı cüretkârlıkta bulunmasınlar, dediler. (Bu altı kişi), Ben, İbni Mes'ud, Hüzeyl kabilesinden bir zat, Bilâl ve isimlerini veremiyeceğim iki adam idi. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in kalbine Allah ne diledi ise o geldi. Ve içinden bir şeyler geçirdi. Bunun üzerine Allah (Azze ve Celle): «Allah'ın rızasını dileyerek akşam sabah ona dua eden kimseleri kovma.» âyet-i kerimesini indirdi
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Ebi Bekr El-Mukaddemi ile Hâmid b. Ömer El-Bekrâvi ve Muhammed b. Abdi'l-A'la rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Mu'temir (bu zât İbni Süleyman'dır) rivayet etti. (Dediki): Babamdan, o da Ebû Osman'dan naklen dinledim. Şöyle demiş: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile onun harbettiği günlerin bazısında beraber bulunanlardan Talha ile Sa'd'dan başka kimse kalmadı. Bu söz onların hadislerinden alınmadır
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Amru'n-Nakıd rivayet etti. (Dediki): Bize Süfyân b. Uyeyne Muhammed b. Münkedir'den, o da Câbir b. Abdillah'dan naklen rivayet etti. İbni Münkedir demiş ki: Ben Câbir'i şunu söylerken işittim: Hendek.günü Resûlullah (Sallallahu Altyhi ve Sellem) insanları (Cihada) çağırdı. Ve Zübeyr buna icabet etti. Sonra tekrar çağırdı (yine) Zübeyr icabet etti. Sonra tekrar çağırdı (yine) Zübeyr icabet etti. Bunun üzerine Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Her Nebinin havarileri vardır. Benim havarim de Zübeyr'dir.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
{m-48} Bize Ebû-Kureyb rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Usame Hişam b. Urve'den rivayet etti. H. Bize Ebû Kureyb ile ishâk b. İbrahim hep birden Veki'den rivayet ettiler. (Demişki): Bize Süfyân rivayet etti. Her iki râvi Muhammed b. Münkedir'den, o da Câbir'den, o da Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen İbnü Uyeyne'nin hadisi mânâsında rivayette bulunmuşlardır. Diğer tahric: Buhari cihad ve Meğazi; Tirmizi ile Nesai (kübra) Menakıb»'de; İbn-i Mace Sünnet, mukaddime
- Bāb: ...
- باب ...
Bize İsmail b. Halil ile Süveyd b. Said ikisi birden İbni Müshir'den rivayet ettiler. İsmail dedi ki: Bize Âli b. Müshir, Hişarn b. Urve'den, o da babasından, o da Abdullah b, Zübeyr'den naklen haber verdi. Abdullah şöyle demiş: Hendek günü ben ve Ömer b. Ebi Seleme kadınlarla birlikte Hassan'ın kal'asında idik. Bâzan o bana belini eğiltir ben bakardım, Bazan da ben ona belimi eğiltir, o bakardı. Babamı atı üzerinde silâh içinde Beni Kureyza'ya geçtiği vakit tanırdım. Râvi diyor ki: Bana Abdullah b. Urve dahi Abdullah b. Zübeyr'den naklen haber verdi. Abdullah demiş ki: Ben bunu babama andım da'. — Beni gördün mü oğulcuğum? dedi. — Evet! cevâbını verdim. — Beri bak! Vallahi o gün Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) benim için anne ve babasını cem ederek: «Babam ve annem sana feda olsun...» buyurdular, dedi
- Bāb: ...
- باب ...
{m-49} Bize Ebû Kureyb de rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Usâme, Hişam'dan, o da babasından, o da Abdullah b. Zübeyr'den naklen rivayet etti. Şöyle demiş: Hendek (harbi) günü gelince ben ve Ömer b. Ebü Seleme kadınların yâni Neb i(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in kadınlarının bulunduğu kal'ada idik... Râvi hadisi İbni Müshir'in bu isnaddaki hadisi mânâsında nakletmiş. O "bu hadisde Abdullah b. Urve'yi anmamıştır. Lâkin kıssayı Hişâm'ın babasından, onun da İbni Zübeyr'den naklettiği hadise dere etmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Kuteybe b. Said rivayet etti. (Dediki): Bize Abdu'1-Aziz (yâni ibni Muhammed) Süheyl'den, o da babasından, o da Ebû Hureyre'den naklen rivayet etti ki: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), Ebû Bekr, Ömer, Osman, Ali, Talha ve Zübeyr Hira dağının üzerinde bulunuyorlarmış. Derken kaya sarsılmış. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Sakin ol! Senin üzerinde ancak bir Nebi yahut sıddık, yahut şehid bulunmaktadır.» buyurmuşlar
- Bāb: ...
- باب ...
{m-50} Bize Ubeydullah b. Muhammed b. Yezid b. Huneys ile Ahmed b. Yûsuf El-Ezdi rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize İsmail b. Ebi Üveys rivayet etti. (Dediki): Bana Süleyman b. Bilâl, Yahya b. Said'den, o da Süheyl b. Ebi Sâlih'den, o da babasından, o da Ebû Hureyre'den naklen rivayet etti ki: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Hira dağının üzerinde bulunuyormuş. Derken dağ sallanmış. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Sakin ol Hira! Senin üzerinde ancak bir Nebi yahut sıddık yahut şehid bulunmaktadır.» buyurmuşlar. Dağın üzerinde Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile Ebû Bekr, Ömer, Osman, Ali, Talha, Zübeyr ve Sa'd b. Ebi Vakkâs (Radiyallahu anhûm) bulunuyorlarmış
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebi Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Numeyr ile Abde rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Hişam, babasından rivayet etti. (Demişki): Bana Âişe: «Vallahi senin iki baban kendilerine yara isabet etmişken, Allah ve Resulüne icabet edenlerdendir.» dedi
- Bāb: ...
- باب ...
{m-51} Bize bu hadisi Ebû Bekr b. Ebi Şeybe de rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Usâme rivayet etti. (Dediki): Bize Hişâm bu isnadla rivayet etti. «Âişe bununla Ebû Bekr ve Zübeyr'i kasdediyor» cümlesini de ziyâde etti
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Kureyb Muhammed b. Ala' rivayet etti. (Dediki): Bize Veki' rivayet etti. (Dediki): Bize İsmail, Behiy'den, o da Urve'den naklen rivayet etti. Urve (Şöyle demiş): Bana Âişe: «Senin iki baban kendilerine yara isabet etmişken, Allah ve Resulüne icabet eyleyen kimselerdendir.» dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebi Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Uleyye, Halid'den rivayet etti. H. Bana Züheyr b. Harb da rivayet etti. (Dediki): Bize İsmail b, Uleyye rivayet etti. (Dediki): Bize Hâlid, Ebû Kılâbe'den naklen haber verdi. (Demişki): Enes şunları söyledi: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Her ümmetin bir emini vardır, bizim eminimiz de ey Ümmet! Ebû Ubeyde b. Cerrâh'dir.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Amru'n-Nâkid rivayet etti. (Dediki): Bize Affân rivayet etti. (Dediki): Bize Hammad (bu zât İbni Seleme'dir.) Sâbit'den, o da Enes'den naklen rivayet ettiki: Yemenliler Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e gelerek; Bizimle birlikte bizlere sünneti ve İslâm'ı öğretecek bir zât gönder, demişler. Enes demiş ki: Hemen Ebû Ubeyde'nin elinden tuttu ve: «Bu ümmetin emini budur.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Müsennâ ile İbni Beşşâr rivayet ettiler. Lâfız İbni Müsennâ'nındır. (Dedilerki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be rivayet etti. (Dediki): Ebû İshâk'i Sile b. Züfer'den, o da Huzeyfe'den naklen rivayet ederken dinledim, Huzeyfe şöyle demiş: Necranhlar Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e gelerek': Yâ Resûlallah! Bize emin bir zât gönder! dediler. Bunun üzerine : «Size hakkıyla emin, hakkıyta emin bir zât göndereceğim!» buyurdular. Halk bu vilâyete ermek için hemen ileri atıldılar. Fakat o Ebû Ubeyde b. Cerrâh'ı gönderdi
- Bāb: ...
- باب ...
{m-55} Bize İshâk b. İbrahim rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Dâvud El-Haferi haber verdi. (Dediki): Bize Süfyân, Ebu İshâk'dan bu isnadla bu hadisin benzerini rivayet etti
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Ahmed b. Hanbel rivayet etti. (Dediki): Bize Süf/ân b. Uyeyne rivayet etti. (Dediki): Bana Ubeydullah b. Ebi Yezid, Nâfi' b. Cübeyr'den, o da Ebû Hureyre'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen rivayet etti ki: (Nebi s.a.v.) Hasan için : «Allah'ım! Ben bunu seviyorum, onu sen de sev! Onu seveni de sev!» diye duâ buyurmuşlar
- Bāb: ...
- باب ...
Bize İbni Ömer rivayet etti. (Dediki): Bize Süfyân, Ubeydullah b. Ebi Yezid'den, o da Nâfi' b. Cübeyr b. Mut'im'den, o da Ebû Hureyre'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'le birlikte günün bir kısmında sokağa çıktım. O benimle konuşmuyor. Ben de onunla konuşmuyordum. Nihayet Beni Kaynuka Pazarına geldi. Sonra ayrıldı gitti. Ve Fâtıme'nin evine gelerek: «Ufaklık burada mı? Ufaklık burada mı?» diye sordu. Hasan'ı kastediyordu. Anladık ki, annesi onu tertemiz yıkayıp giydirmek ve boynuna güzel kokulu gerdanlık takmak için alıkoymuş. Çok geçmeden koşarak geldi. Ve birbirlerine sarmaştılar. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Allah'ım! Ben bunu seviyorum. Onu sen de sev! Onu seveni de sev!» diye dua buyurdular. Diğer tahric: Buhari Buyu' ile Libas; Nesai Kübra, Menakib; İbni Mace «mukaddime – Sünnet
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ubeydullah b. Muâz rivayet etti. (Dediki): Bize babam rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be Adiy'den rivayet etti. (Bu zât ibni Sâbit'tir, demiş ki) : Bize Bera' b. Âzib rivayet etti. (Dediki): Hasan b. Ali'yi, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in onıuzunda gördüm. Kendisi: «Allah'ım! Ben bunu seviyorum; onu sen de sev!» diye duâ ediyordu
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Beşşâr ile Ebû Bekr b. Nâfi' rivayet ettiler. İbnü Nâfi' dedi ki: Bize Gunder rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be, Adiy'den (bu zat İbni Sabit'dir.) O da Bera'dan naklen rivayet etti. Bera' şöyle demiş: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in Hasan b. Ali'yi omuzuna koyduğunu gördüm: «Allah'ım! Ben bunu seviyorum; onu sen de sev!» diyordu
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Abdullah b. Rûmi El-Yemâmi ile Abbâs b. Abdi'l-Azim El-Anberi rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Nadr b. Muhammed rivayet etti. (Dediki): Bize İkrime (bu zât ibni Ammâr'dır.) rivayet etti. (Dediki): Bize İyâz babasından rivayet etti. (Şöyle demiş): Ben Hasan ve Hüseyn'le birlikte Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in alaca katırını yettim. Kendilerini ta Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in hücresine götürdüm. Biri önünde, biri arkasında idi
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebi Şeybe ile Muhammed b. Abdillah b. Numeyr rivayet ettiler. Lâfız Ebû Bekr'indir. (Dedilerki): Bize Muhammed b. Bişr Zekeriyya'dan, o da Mus'ab b. Şeybe'den, o da Safıyye binti Şeybe'den naklen rivayet etti. (Demişki): Âişe şunları söyledi: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), üzerinde siyah yünden ma'mul nakışlı bir örtü olduğu halde sabahlayın (evden) çıktı. Derken Hasan b. Ali geldi. Onu örtünün içine aldı, sonra Hüseyn geldi, o da beraberinde girdi. Sonra Fâtime geldi. Onula içeri aldı. Sonra Ali geldi. Onu da içeri aldı. Sonra : «Ey Ehl-i Beyt! Allah ancak ve ancak sizden ricsi gidermek ve sizi tertemiz paklamak istiyor.» [Ahzab 33] âyetini okudu
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Kuteybe b. Said rivayet etti. (Dediki): Bize Ya'kub b. Abdirrahman El-Kaâri, Musa b. Ukbe'den, o da Salim b. Abdillah'dan, o da babasından naklen rivayet etti. Ki; babası şöyle diyormuş: Biz Zeyd b. Hârise'yi, Zeyd b. Muhammed'den başka bir isimle çağırmıyorduk. Nihayet Kur'ân'da: «Onları babalarının adları ile çağırın. Allah indinde bu daha âdilâne bir harekettir.» [Ahzab 5] âyeti indi. Şeyh Ebû Ahmed Muhammed b. İsa (Dediki): Bize Ebû'l-Abbas Es-Serrâc ile Muhammed b. Abdillah b. Yûsuf Ed-Düveyri haber verdiler. (Dedilerki): Bize Kuteybe b. Said bu hadisi rivayet etti
- Bāb: ...
- باب ...
{m-62} Bana Ahmed b. Said Ed-Bârimi rivayet etti. (Dediki): Bize Habbân rivayet etti. (Dediki): Bize Vüheyb rivayet etti. (Dediki): Bize Musa b. Ukbe rivayet etti. (Dediki): Bana Salim. Abdullah'dan bu hadisin mislini rivayet etti. Bu hadisi Buhâri «Kitâbu't-Tefsir-'de; Tirmizi «Tefsir» .ile «Menâkıb»de'; Nesâi dahi «Tefsir'de tahric etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Yahya b. Yahya ile Yahya b. Eyyûb, Kuteybe ve İbni Hucr rivayet ettiler. Yahya b. Yahya: Ahberanâ, ötekiler: Haddesenâ tâbirini kullandılar. (Dedilerki): Bize İsmail (yâni İbni Ca'fer) Abdullah b. Dinar'dan naklen rivayet etti ki: Kendisi İbni Ömer'i şunu söylerken işitmiş: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir ordu gönderdi de üzerlerine Usame b. Zeyd'i kumandan tayin etti. Halk onun kumandanlığına ta'n ettiler. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ayağa kalkarak şöyle buyurdu: «Siz bunun kumandanlığına dil uzatıyorsanız, bundan önce onun babasının kumandanlığına da dil uzatıyordunuz. Allah'a yemin olsun ki, o kumandanlığa lâyık idi. Ve gerçekten benim için insanların en sevimlilerindendi. Hiç şüphe yok ki, ondan sonra bu da benim için insanların en sevimlilerindendir.»
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Kureyb Muhammed b. Ala' rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Usâme, Ömer'den (yâni İbni Hamza'dan), o da Sâlim'den, o da babasından naklen rivayet etti ki: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Minber üzerinde olduğu halde Usame b. Zeyd'i kasdederek şöyle buyurmuşlar: «Siz onun kumandanlığına dil uzatıyorsanız, ondan evvel babasının kumandanlığına da dil uzatmıştınız. Allah'a yemin olsunki: O bu işe lâyıktı. Allah'a yemin olsun ki, benim için insanların en sevimlisi idi. Allah'a yemin olsun ki: Bu da kumandanlığa layıktır. — Usame b. Zeyd'i kasdediyor,— Allah'a yemin olsun ki : Ondan sonra gerçekten benim için insanların en sevimlisi olmuştur: İmdi onu size tavsiye ederim. Çünkü o sizin yararlılarınızdandır.»
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebi Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize İsmail b. Uleyye, Habib b. Şehid'den, o da Abdullah b. Ebi Müleyke'den naklen rivayet etti. Abdullah b. Ca'fer İbnü Zübeyr'e: — Hatırlar mısın hani ben, sen ve İbni Abbâs, Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i karşılamıştık, demiş. O da: — Evet! cevâbını vermiş. (Abdullah) : — Bizi hayvanına bindirdi de, seni bıraktı idi, demiş
- Bāb: ...
- باب ...
{m-65} Bize İshâk b. İbrahim rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Usâme Habib b. Şehid'den naklen İbni Uleyye'nin hadisi gibi ve onun isnadıyla haber verdi. İzah 2429 da
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Yahya b. Yahya ile Ebû Bekr b. Ebi Şeybe rivayet ettiler. Lâfız Yahya'nındır. Ebû Bekr: Haddesenâ, Yahya ise: Ahberanâ tâbirlerini kullandılar. (Dedilerki): Bize Ebû Muaviye, Âsim El-Âhvel'den, o da Müverrık El-İceii'den, o da Abdullah b. Ca'fer'den naklen haber verdi. Abdullah şöyle demiş: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) seferden geldiği vakit ehl-i beytinden bir takım çocuklar tarafından karşılanırdı. Bir defa bir seferden geldi de herkesden önce beni karşılamaya götürdüler. O da beni önüne aldı. Sonra Fâtıme'nin iki oğlundan biri getirildi. Onu da arkasına aldı. Böylece Medine'ye bir hayvan üzerinde üç kişi olarak götürüldük
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebi Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Abdurrahim b. Süleyman Asım'dan rivayet etti. (Demişki): Bana Müverrik rivayet etti. (Dediki): Bana Abdullah b. Ca'fer rivayet etti. (Şöyle demiş): Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) seferden geldiği vakit bizim tarafımızdan karşılanırdı. Bir defa benimle Hasan veya Hüseyn tarafından karşılandı da birimizi önüne, öbürümüzü de arkasına bindirdi. Tâ ki Medine'ye dahil olduk. İzah 2429 da
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Şeybân b. Ferrûh rivayet etti. (Dediki): Bize Mehdi b. Meymûn rivayet etti. (Dediki): Bize Muhammed b. Abdillah b. Ebi Ya'kub, Hasen b. Ali'nin azatlısı Hasan b. Sa'd'dan, o da Abdullah b. Ca'fer'den naklen rivayet etti. Abdullah (Şöyle demiş): Bir gün Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) beni terkisine bindirdi. Ve bana sır olarak bir şey söyledi ki, onu insanlardan hiç birine söylemem
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebi Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Abdullah b. Numeyr ile Ebû Usâme rivayet ettiler. H. Bize Ebû Kureyb de rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Usâme ile İbnü Numeyr, Veki' ve Ebû Muâviye rivayet ettiler. H. Bize İshâk b. İbrahim dahi rivayet etti. (Dediki): Bize Abde b. Süleyman haber verdi. Bu râvilerin hepsi Hişam b. Urve'den rivayet etmişlerdir. Lâfız Ebû Usame'nin hadisidir. H. Bize Ebû Kureyb de rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Usame, Hişam'dan, o da babasından naklen rivayet etti. (Demişki); Ben Abdullah b. Ca'fer'i şunu söylerken işittim. Kufe'de Ali'yi dinledim. Şunları söylüyordu: Ben Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i : «Bunların en hayırlı kadını Meryem binti İmran'dır. Ve bunların en hayırlı kadını Hadice binti Huveylid'dir.» buyururken işittim. Ebû Kureyb: «Veki' (bunu söylerken) yerle gökyüzüne işaret etti.»
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebi Şeybe ile Ebû Kureyb rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Veki' rivayet etti. H. Bize Muhammed b. Müsenna ile İbni Beşşâr da rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivayet etti. Bunların hepsi Şu'be'den rivayet etmişlerdir. H. Bize Ubeydullah b. Muâz EI-Anberi dahi rivayet etti. Lâfız onundur. (Dediki): Bize babam rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be Amr b. Mürra'dan, o da Mürra'dan, o da Ebû Musa'dan naklen rivayet etti. Ebû Musa şöyle demiş: Resûlullah {Sailallahu Aleyhi ve Sellem); «Erkeklerden kemâle erenler çoktur. Kadınlardan ise Meryem binti Imran ile Fir'avn'ın karısı Âsiye'den başka kemâle eren yoktur. Kadınlar üzerine Âişe'nin üstünlüğü tiridin sâir yiyecekler üzerine üstünlüğü gibidir.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebi Şeybe ile Ebû Kureyb ve İbni Numeyr rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize İbni Fudayl Umâra'dan, o da Ebû Zür'a'dan naklen rivayet etti. (Demişki): Ebû Hureyre'yi şunu söylerken işittim, Cibril, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e gelerek: — Yâ Resûlallah! İşte Hatice sana yönelmiştir. Beraberinde bir kab vardır ki, içinde katık yahut yiyecek veya içecek vardır. Sana geldiği vakit ona Rabbi (Azze ve Celle)'den ve benden selâm söyle! Hem kendisini cennette (inci) kamış (ın) dan bir evle müjdele! O evde ne gürültü olacak, ne de meşakkat! dedi. Ebû Bekr kendi rivayetinde «Ebû Hureyre'den» dedi. «İşittim» demedi. Bu hadisde o: «Benden de selâm et!» cümlesini söylemedi
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Abdillah b. Numeyr rivayet etti. (Dediki): Bize babam ve Muhammed b. Bişr El-Abdi, İsmail'den rivayet ettiler. (Demişki): Abdullah b. Ebi Evfâ'ya: — Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Hatice'ye cennette bir ev müjdeledi mi? diye sordum. — Evet! Ona cennette kamışdan, içinde gürültü ve meşakkat olmayan bir ev müjdeledi, dedi
- Bāb: ...
- باب ...
{m-72} Bize Yahya b. Yahya rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Muâviye haber verdi. H. Bize Ebû Bekr b. Ebi Şeybe de rivayet etti. (Dediki): Bize Veki' rivayet etti. H. Bize İshâk b. İbrahim dahi rivayet etti. (Dediki): Bize Mu'temir b. Süleyman ile Cerir haber verdiler. H, Bize İbni Ebi Ömer de rivayet etti. (Dediki): Bize Süfyân rivayet etti. Bu râvilerin hepsi İsmail b. Ebi Hâiid'den, o da İbni Ebi Evfâ'dan, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen bu hadisin mislini rivayet etmişlerdir. İzah 2432 de idi
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Osman b. Ebi Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Abde, Hişam b. Urve'den, o da babasından, o da Aişe'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Hatice binti Huveylid'i cennette bir evle müjdelemiştir. Dikkat 2434 olarak girdiğim numara tercüme metinde hataen 2437 olarak geçmekte ama orj. metinde 2434 tür ki sırayı izleyip görebilirsiniz
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Kureyb Muhammed b. Alâ' rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Usame rivayet etti. (Dediki): Bize Hişam babasından, o da Âişe'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Ben Hatice'yi kıskandığım kadar hiç bir kadını kıskanmamışımdır. Halbuki o benimle evlenmesinden üç sene evvel vefat etmişti. Onu andığını işitiyordum da onun için (kıskanıyordum). Filhakika Nebi (Sallaliahu Aleyhi ve Sellem)'e Rabbi (Azze ve Celie) ona cennette kamışdan bir ev müjdelemesini emir buyurmuştu. Bir de: — Koyun keser, sonra onu Hatice'nin yakınlarına hediyye ederdi
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Sehl b. Osman rivayet etti. (Dediki): Bize Hafs b. Gıyâs, Hişam b. Urve'den, o da babasından, o da Âişe'den naklen rivayet itli. (Şöyle demiş): Ben Hatice'den başka Nebi (Sallaliahu Aleyhi ve Sellem)'in kadınlarım kıskanmadım. Halbuki ona yetişmedim. Âişe demiş ki: Resûlullah (Sallaliahu Aleyhi ve Sellem) koyunu kesti mi: «Onu Hatice'nin dostlarına gönderin!» derdi. Bir gün onu kızdırdım: — Hatice mi? dedim. Bunun üzerine Resûlullah (Sallaliahu Aleyhi ve Sellem); «Bana onun sevgisi bahşedildi.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
{m-75} Bize Züheyr b. Harb ile Ebû Kureyb hep birden Ebû Muâviye'den rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Hişam bu isnadla koyun kıssasına kadar Ebû Usâme'nin hadisi gibi rivayette bulundu. Ondan sonraki ziyadeyi anmadı
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Abd b. Humeyd rivayet etti. (Dediki): Bize Abdürrezzâk haber verdi. (Dediki): Bize Ma'mer Zühri'den, o da Urve'den, o da Âişe'den naklen haber verdi. (Şöyle demiş): Ben Hatice'yi kıskandığım kadar Nebi (Sallaliahu Aleyhi ve Sellem)'in kadınlarından hiç birini kıskanmamışımdır. Çünkü onu çok anardı. Halbuki onu hiç görmemişdim. İzah 2436 da
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Abd b. Humeyd rivayet etti. (Dediki): Bize Abdürrezzâk haber verdi. (Dediki): Bize Ma'mer Zühri'den, o da Urve'den, o da Âişe'den naklen haber verdi. (Şöyle demiş): Nebi (Sallaliahu Aleyhi ve Sellem) Hatice vefat edinceye kadar onun üzerine evlenmedi
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Süveyd b. Said rivayet etti. (Dediki): Bize Ali b, Müshir, Hişâm'dan, o da babasından, o da Âişe'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Hatice'nin kız kardeşi Hâle binti Huveylid, Resûlullah (Sallaliahu Aleyhi ve Sellem)'in yanına girmek için izin istedi de, Hatice'nin izin istemesini hatırladı. Ve bundan memnuniyet duyarak: «Allah'ım! Huveylid'in kızı Hâle!» dedi. Ben derhal kıskandım. Ve: — Allah sana yerine daha hayırlısını vermişken, zaman önce ölmüş Kureyş'in kocakarılarından çenelerinin içi kırmızı bir kocakarıyı ile anıp duruyorsun! dedim. Nebi (Sallaliahu Aleyhi ve Sellem), Hâle binti Huveylid'in sesini işitince, onu Hz. Hatice'nin sesine benzeterek sevincinden titremiş ve : «Allah'ım bu Hâle'dir.» demiştir. Hz. Âişe onu kıskanmış ve hadisde beyan edildiği vecihle karşılık vermiştir. Kocakarıdan muradı Hatice (Radiyallahu anha)'dır
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Halef b. Hişâm ile Ebu'r-Rabi' hep birden Hammad b. Zeyd'den rivayet ettiler. Lâfız Ebu'r-Rabi'indir. (Dedilerki): Bize Hammad rivayet etti. (Dediki): Bize Hişanı babasından, o da Aişe'den naklen rivayet etti kir (Şöyle demiş): Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Bana üç gece rüyamda gösterildin. Seni bana melek beyaz bir parça ipek içinde getirdi. Ve: işte hanımın! dedi. Bir de yüzünü açtım ne göreyim, senmişsin. Artık: Eğer bu Allah'dansa, onu infaz etsin, dedim.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
{m-79} Bize İbnü Numeyr rivayet etti. (Dediki): Bize İbni İdris rivayet etti. H. Bize Ebû Kureyb de rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Usâme rivayet etti. Bu râvilerin ikisi birden Hişam'dan bu isnadla rivayette bulunmuşlardır
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebi Şeybe rivayet etti. (Dediki): Ebû Seleme'den hadis rivayet ettiğim kitabımda şunu buldum: Bize Hişâm rivayet etti. H. Bize Ebû Kureyb Muhammed b. Ala' da rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Usâme Hişâm'dan, o da babasından, o da Âişe'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Bana Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Ben senin benden razı olduğun ve bana dargın bulunduğun zamanı pekâla bilirim.» dedi. Ben: — Bunu nerden biliyorsun? dedim. «Benden razı isen, hayır Muhammed'in Rabbi hakkı için; dargınsan, hayır İbrahim'in Rabbi hakkı için diyorsun.» buyurdu. Ben: — Evet! Vallahi yâ Resûlallah! Ben yalnız senin ismini bırakıyorum, dedim
- Bāb: ...
- باب ...
{m-80} Bize bu hadisi İbni Numeyr de rivayet etti. (Dediki): Bize Abde, Hişam b. Urve'den bu isnadla «Hayır İbrahim'in Rabbi hakkı için» cümlesine kadar rivayet etti; ondan sonrasını anmadı
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Yahya b. Yahya rivayet etti. (Dediki): Bize Abdü'l-Aziz b. Muhammed, Hişâm b. Urve'den, o da babasından, o da Âişe'den naklen haber verdiki: Kendisi Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanında kızlarla oynarmış. Âişe şöyle demiş: Arkadaşlarım bana gelir, fakat Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den utanarak saklanırlardı. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de onları bana gönderirdi
- Bāb: ...
- باب ...
{m-81} Bize bu hadisi Ebû Kureyb rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Usame rivayet etti. H. Bize Züheyr b. Harb da rivayet etti. (Dediki): Bize Cerir rivayet etti. H. Bize İbnü Numeyr dahi rivayet etti, (Dediki): Bize Muhammed b. Bişr rivayet etti. Bu râvilerin hepsi Hişâm'dan bu isnadla rivayette bulunmuşlardır. Cerir'in hadisinde : «Ben onun evinde kızlarla oynardım. Bunlar oyuncaklardı.» demiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Kureyb rivayet etti, (Dediki): Bize Abde, Hişâm'dan, o da babasından, o da Âişe'den naklen rivayet etti ki: Halk hediyeleri için Âişe'nin (Nevbet) gününü araştırırlar; bununla Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in rızasını dilerlermiş
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Hasen b. Ali El-Hulvâni ile Ebû Bekr b. Nadr ve Abd b. Humeyd rivayet ettiler. Abd: Haddeseni, ötekiler : Haddesenâ tâbrierini kullandılar. (Dedilerki): Bize Ya'kub b. İbrahim b. Sa'd rivâyet etti. (Dediki): Bana babam, Sâlih'den, o da İbni Şihab'dan naklen jivâyet etti. (Demişki): Bana Muhammed b. Abdirralıman b. Haris b.Hişâm haber verdi ki: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in zevcesi Aişe şunu söylemiş: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in zevceleri, Fâtıme binti Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i, Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e gönderdiler. O da yanına girmek için izin istedi. Kendisi benimle beraber örtünün altında uzanmıştı. Ona izin verdi, Fâtıme: — Yâ Resûlallah! Zevcelerin beni sana gönderdiler. Senden Ebû Kuhafe'nin kızı hakkında müsavat istiyorlar, dedi. Ben susuyordum. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de ona: «Ey kızcağızım! Sen benim sevdiğimi sevmez misin?» dedi. Fâtıme: — Hay hay! (Severim) dedi. «O halde bunu sev!» buyurdular. Fâtıme Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den bunu işitince kalktı ve Peygamher (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in zevcelerine dönerek onlara kendi söylediğini ve kendisine Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in söylediğini haber verdi. Onlar da kendisine şunu söylediler: — Bize hiç bir şey yaptığını görmüyoruz. Hemen Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e dön ve ona: Gerçekten zevcelerin Ebû Kuhafe'nin kızı hakkında senden müsavat istiyorlar de! Fâtıme : — Vallahi onun hakkında ben kendisine ebediyyen söz etmem, dedi. Âişe şunları söylemiş: Bunun üzerine Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in zevceleri onun zevcesi Zeyneb binti Cahş'ı gönderdiler. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in katında mertebece onlardan bana rakib olan da bu idi. Din hususunda Zeyneb'den daha hayırlı hiç bir kadın görmedim. Allah'dan onun kadar korkan, onun kadar doğru söyleyen, onun kadar sılayı rahim yapan, ondan çok sadaka veren, verdiği sadakada nefsini onun kadar horlayıp, o amelle Allah Teâlâ'ya yakınlık gösteren yoktu. Ancak mizacındakİ hiddetten nâşi bir kükremesi vardı ki, ondan da çabuk dönerdi. Zeyneb, Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanına girmek için izin istedi. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) işe Âişe ile beraber onun örtüsünün altında Fâtıme'nin girdiği zamanki halde bulunuyordu. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ona da izin verdi. Zeyneb: — Yâ Resûlallah! Zevcelerin beni sana gönderdiler; Ebû Kuhâfe'nin kızı hakkında senden müsavat istiyorlar, dedi. Sonra bana atıp tuttu ve hakkımda sözü uzattı. Ben Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) gözetiyor; bana onun hakkında konuşmaya izin verecek mi diye gözüne bakıyordum. Zeyneb devam etti. Nihayet anladım ki, Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) benim kendimi müdafaa etmemi kerih görmeyecek. Zeyneb'e ben atıp tutmaya başlayınca, ona yaptığım hücumda kendisine aman vermedim. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) gülümseyerek: «Bu Ebû Bekr'in kızıdır!» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
{m-83} Bu hadisi bana Muhammed b. Abdillah b. Kuhzâz rivayet elti. Abdullah b. Osman demiş ki: Bana bu hadisi Abdullah b. Mübarek'den, o da Yûnus'dan, o da Zühri'den bu isnadla mânâ itibariyle mislini rivayet etti. Yalnız o şöyle demiştir: «Ona ben atıp tutmaya başladığım vakit kendisine galebe çalarak yenmedikçe aman vermedi.»
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebi Şeybe rivayet etti. (Dediki): Kitabında Ebû Usâme'den, onun da Hişâm'dan, onun da babasından, onun da Aişe'den naklen rivayet ettiğim şu hadisi buldum. Aişe şöyle demiş: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) aranıyor: «Bugün ben neredeyim; yarın ben nerede olacağım.» diyor, Âlşe'nln nevbet gününü gecikti sanıyordu. Aişe demiş ki : Benim nevbet günüm gelince Allah onun ruhunu benim ciğerimle boğazım arasında kabzetti. İzah 2444 te
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Kuteybe b. Said Mâlik b. Enes'den kendisine okunanlar meyanında rivayet etti. O da Hişâm b. Urve'den, o da Abbâd b. Abdillah b. Zübeyr'den naklen rivayet etmiş. Ona da Aişe haber vermişki, Kendisi Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i vefatından önce göğsüne dayalı olduğu halde kulak verdiğinde: «Allah'ım bana mağfiret buyur; bana acı ve beni Nebiler cemaatına ilhak eyle!» buyururken işitmiş
- Bāb: ...
- باب ...
{m-85} Bize Ebû Bekr b. Ebi Şeybe ile Ebû Kureyb rivayet ettiler.(Dedilerki): Bize Ebû Usâme rivayet etti. H. Bize ibni Numeyr de rivayet etti. (Dediki); Bize babam rivayet etti. H. Bize ishâk b. İbrahim dahi rivayet etti. (Dediki): Bize Abde b. Süleyman haber verdi. Bu râvilerin hepsi Hişâm'dan bu İsnadla bu hadisin mislim rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Müsennâ ile İbni Beşşâr da rivayet ettiler. Lâfız İbni Müsennâ'nındır. (Dedilerki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be Sa'd b. İbrahim'den, o da Urve'den, o da Aişe'den naklen rivayet etti. Aişe şöyle demiş: İşitirdim ki, hiç bir Nebi dünya ile âhiret arasında muhayyer bırakılmadıkça vefat etmezmiş. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i vefat ettiği hastalığında sesi ağırlaşınca : «Nebilerle sıddiklerden, şehidlerden ve sulehâdan kendilerine in'amda bulunduklarınla beraber (eyle). Bunlar ne güzel arkadaşlardır.» [Nisa 69] derken işittim. Âişe: Anladım ki, o anda muhayyer bırakıldı, demiş
- Bāb: ...
- باب ...
{m-86} Bu hadisi bize Ebû Bekir b. Ebi Şeybe rivayet etti. (dediki): Bize Veki rivayet etti. H. Bize Ubeydullah b. Muaz da rivayet etti, (Dediki): Bize babam rivayet etti. Her iki râvi: «Bize Şu'be Sa'd'dan bu isnadla bu hadisin mislini rivayet etti» demişler
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Abdu'l-Melik b. Şuayb b. Leys b. Sa'd rivayet etti. (Dediki): Bana babam dedemden rivayet etti. (Demişki): Bana Ukayl b. Hâlid rivayet etti. (Dediki): İbni Şihab şunu söyledi: Bana Said b. Müseyyeb ile Urve b. Zübeyr, ulemâdan bir takım zevatın içinde haber verdiki, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in zevcesi Âişe şöyle demiş : Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) sağlam iken: «Hiç bir Nebi kendisine cennetteki yeri gösterilip, sonra muhayyer bırakılmadıkça ruhu kabzedİlmemiştİr.» buyururdu, Âişe şöyle demiş: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in. vefatı yaklaşınca başı benim dizimin üzerinde olduğu halde bir müddet bayıldı. Sonra ayildı. Ve gözünü tavana dikti. Sonra : «Allah'ım! Refik-ı Â'laya!» dedi. Âişe demiş ki: Şu halde bizi ihtiyar etmiyor, dedim. Âişe şunu söylemiş : Ve anladım ki, bize sağlamken söylediği hadis ki: «Hiç bir Nebi cennetteki yerini görüp, sonra muhayyer bırakılmadıkça ruhu kabzolunmamıştır.» sözüdür, sahihmiş. Âişe şöyle demiş: Bu Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in söylediği son söz oldu : «Allah'ım! Refik-ı A'laya!»
- Bāb: ...
- باب ...
Bize İshâk b. İbrahim El-Hanzali ile Abd b. Humeyd ikisi birden Ebû Nuaym'dan rivayet ettiler, Abd dedi ki: Bize Ebû Nuaym rivayet etti. (Dediki): Bize Abdu'l-Vâhid b. Eymen rivayet etti. (Dediki): Bana İbni Ebi Müleyke, Kaâsım b. Muhanımed'den, o da Âişe'den naklen rivayet etti. Âişe şöyle demiş: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (sefere) çıktığı vakit kadınları arasında kur'a çekerdi. Bir defa kur'a Âişe ile Hafsa'ya düştü de, onunla beraber ikisi birden çıktılar. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) gece oldu mu Âişe ile birlikte yürür; onunla konuşurdu. Derken Hafsa, Ââşe'ye : Bu gece benim deveme binmez misin? Ben de senin devene bineyim. Sen de gör, ben de göreyim, dedi. Âişe: — Hay hay! cevâbını verdi. Ve Hafsa'nın devesine bindi. Hafsa da Aişe'nin devesine bindi. Az sonra Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Aişe'nin devesine geldi. Üzerinde Hafsa vardı. Selâm verdi, sonra onunla birlikte yürüdü. Nihayet (bir yere) indiler. Âişe, Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i aradı ve kıskandı (konağa) indikleri vakit ayaklarını lzhır otlarının içine koydu. Ve: — Yârabbi! Bana bir akreb veya yılan musallat et de beni soksun. Resulün (dür), ona bir şey söyleyemiyorum, demeğe başladı
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Abdullah b. Mesleme b. Ka'neb rivayet, etti. (Dediki): Bize Süleyman (yâni İbni Bilâl) Abdullah b. Abdirrahman'dan, o da Enes b. Mâlik'den naklen rivayet etti. Enes şöyle demiş: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)i: «Âişe'nin sair kadınlara üstünlüğü tiridin sâir yemeklere üstünlüğü gibidir.» buyururken işittim
- Bāb: ...
- باب ...
{m-89} Bize Yahya b. Yahya ile Kuteybe ve İbni Hucr rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize İsmail (yâni İbni Ca'fer) rivayet etti. H. Bize Kuteybe de rivayet etti. (Dediki): Bize Abdûl Aziz (yâni, ibni Muhammed) rivayet etti. Her iki râvi Abdullah b. Abdirrahman'dan, o da Enes'den, o da Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen bu hadisin mislini rivayet etmişlerdir. Bunların hadislerinde: «Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den işittim» ibaresi yoktur. İsmail'in hadisinde : «O da Enes b. Mâlik'den işitmiş» cümlesi vardır. İzah 2447 de
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebi Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Abdürrahim b, Süleyman ile Ya'la b. Ubeyd, Zekeriyya'dan, o da Şa'bi'den, o da Ebû Seleme'den naklen rivayet etti. Ona da Âişe rivayet etmişki: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kendisine: «Gerçekten Cibril sana selâm ediyor.» demiş. Âişe demiş ki: — Ben ona da Allah'ın selâm ve rahmeti olsun, dedim
- Bāb: ...
- باب ...
{m-90} Bize bu hadisi İshâk b. İbrahim rivayet etti. (Dediki): Bize Mülâi haber verdi. (Dediki): Bize Zekeriyya b. Ebi Zaide rivayet etti. (Dediki): Âmiri şöyle derken işittim. Bana Ebû Seleme b, Abdirrahman rivayet etti. Ona da Âişe rivayet etmiş ki: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem} kendisine yukardakilerin hadisi gibi söylemiş
- Bāb: ...
- باب ...
{m-90-2} Bize bu hadisi yine İshâk b. İbrahim rivayet etti. (Dediki): Bize Esbat b. Muhammed, Zekeriyya'dan bu isnadla bu hadisin mislini haber verdi
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Abdullah b. Abdirrahman Ed-Dârimi rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû'l-Yeman haber verdi. (Dediki): Bize Şuayb Zühri'den naklen haber verdi. (Demişki): Bana Ebû Seleme b. Abdirrahman rivayet etti ki: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in zevcesi Âişe şöyle demiş : Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Ey Aişe ! Bu Cibril'dir. Sana selâm ediyor!» buyurdu. Ben: — Ona da Allah'ın selâm ve rahmeti olsun! dedim. Aİşe: O benim görmediğimi görüyordu, demiş
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ali b. Hucur Es-Sa'di ile Ahmed b. Cenab ikisi birden İsa'dan rivayet ettiler. Lâfız İbni Hucur'undur. (Dedilerki): Bize İsâ b. Yûnus rivayet etti. (Dediki): Bize Hişâm b. Urve kardeşi Abdullah b. Urve den, o da Urve'den, o da Âişe'den naklen rivayet etti ki, şöyle demiş: — Onbir kadın oturmuşlar da kocalarının haberlerinden hiç bir şeyi gızlememeye ahdü peyman etmişler. Birincisi: Benim kocam sarp dag başında arık deve etidir. (Dağ) Düz değildir, ki çıkılsın! (Deve) Semiz değildir ki götürülsün! demiş. ikincisi: Kocamın haberini ifşa edemem, çünkü korkarım. O,nu (bitirmeden) bırakamam. Onu anarsam irisini ufağını söylerim, demiş. Üçüncüsü: Kocam uzun boyludur. Konuşursam boşanırım, susarsam muallakta bırakılırım, demiş. Dördüncüsü: Kocam tihâme gecesi gibidir. Ne sıcaktır, ne soğuk, (Ondan) Ne korkulur, ne bıkılır! demiş. Beşincisi: Kocam (içeri) girerse pars; (dışarı) çıkarsa arslan kesilir. Emniyet ettiği şeyi sormaz, demiş. Altıncısı: Kocam yerse dürer, içerse sömürür. Yatarsa sarınır. Kederi anlamak için elini sokmaz! demiş. Yedincisi: Kocam tohumsuzdur. Yahut karanlıktır. (Ahmaklığından) İşleri üzerine yığılmıştır. Her dert onu bulur. Baş yarığı mı yahut kol kırığı mı istersin. Yahut ikisini de sana bir araya toplayıversin! demiş. Sekizincisi: Kocamın kokusu za'feran, teni de tavşandır! demiş. Dokuzuncusu: Kocam direği yüksek, kını uzun, külü çok, evi meclise yakın bir adamdır, demiş. Onuncusu : Kocam Mâlik'dir. Amma ne Mâlik! Mâlik bundan çok daha hayırlıdır. Onun çok çöken, az dolaşan develeri vardır. Ud sesini işittiler mi helak olduklarını anlarlar, demiş. Onbirincisi: Kocam Ebû Zer'dir. Amma ne Ebû Zer! Zinetten kulaklarımı şakırdattı. Bazularımı yağla doldurdu. Beni sevindirdi. Benim de gönlüm ferah oldu. Beni dağ başında bir koyun sürücüğü sahibinde buldu da at kişnemesine ve deve sesine sâhib harman döğen, tınas savuran bir aileye kattı. İşte onun yanında konuşuyor, burunlanmıyorum; uyuyor sabahlıyorum; içiyor ve kanıyorum. Ebû Zer'in annesi de ne Ehû Zer annesi! Ambarları büyük, evi geniş.,. Ebû Zer'in oğlu da oe Ebû Zer oğlu! Yatağı soyulmuş hurma lifi gibi. Kendisini bir kuzunun budu doyurur. Ebû Zer'in kızı da ne Ebû Zer kızı! Anasına, babasına muti. Çarşaf dolusu ortağını çatlatan takımından... Ebû Zer'in cariyesi de ne Ebû Zer cariyesi! Bizim lâflarımızı (ortalığa) yaymaz. Zahiremizi döküp, saçmaz. Evimizi de kuş yuvasına çevirmez. Tulumlarımızda süt çalkalanırken Ebû Zer çıktı (gitti). Ve bir kadına rastladı ki, yanında pars gibi iki çocuğu var. Böğrünün altındaki iki nar tanesiyle oynuyorlar. Hemen beni boşayıp onu nikahladı. Ben de ondan sonra eşraftan bir adama kocaya vardım ki, yürüyüşlü bir ata biner. Eline Hatti mızrak alır. Evime birçok develer getirir. Bana her hayvandan bir Çift verdi: — Ye Ümmü Zer! Akrabana da ver! dedi. Ama onun bana verdiği her şeyi toplasam Ebû Zer'in kaplarının en küçüğünü doldurmaz, demiş, Âişe şunu söylemiş: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bana: «Ben senin için Ummü Zer'e nisbette Ebû Zer' gibiyim.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
{m-92} Bu hadisi bana Hasan b. Ali El-Hulvâni de rivayet etti. (Dediki): Bize Musa b. İsmail rivayet etti. (Dediki): Bize Said b. Seleme, Hişâm b. Urve'den bu isnadla rivayet etti. Yalnız o: «Kısır, ahmaklığında» işleri üzerine yığılmıştır» demiş, şekketmemiştir. Şunları da söylemiştir : «Az dolaşırlar», «Çarşafı boş, zamanı kadınlarının en hayırlısı ve ortağını çatlatandır», «Zahiremizi döküp saçmaz», «Bana her kesilecek hayvandan bir çift verdi.» İzah için buraya tıklayın
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ahmed b. Abdillah b. Yûnus ile Kuteybe b. Said ikisi birden Leys b. Sa'd'dan rivayet ettiler. İbni Yûnus dedi ki: Bize Leys rivayet etti. (Dediki): Bize Abdullah b. Ubeydillah b. Ebi Müleykete'l-Kureşi Et-Temimi rivayet etti. Ona da İbni Mahrame rivayet etmişki, Kendisi Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i minber üzerinde iken dinlemiş, şöyle buyuruyormuş : «Gerçekten Hişam b. Muğıre oğulları kızlarını Ali b. Ebi Talib'e nikâhlamak için benden izin istediler. Ben onlara izin vermiyorum! Sonra (yine) Ben onlara izin vermiyorum! Sonra (yine) Ben onlara izin vermiyorum! Meğer ki, Ebû Tâlib'in oğlu benim kızımı boşayıb, onların kızını almak İsteyel Çünkü benim kızım ancak benden bir parçadır. Onu şüpheye düşüren beni de şüpheye düşürür; ona eziyet veren şey bana da eziyet verir.»
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Ebû Ma'mer İsmail b. İbrahim El-Hüzeli rivayet etti. (Dediki): Bize Süfyân Amr'dan, o da İbni Ebi Müleyke'den, o da Misver b. Mahreme'den naklen rivayet etti, Misver şöyle demiş : Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Fâtıme ancak ve ancak benden bir parçadır. Ona eziyet veren şey bana da eziyet verir.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Ahmed b. Hanbel rivayet etti. (Dediki): Bize Ya'kub b. İbrahim haber verdi. (Dediki): Bize babam Velid b. Kesir'den rivayet etti, (Demişki): Bana Muhammed b. Amr b. Hal hatele'd-Düeli rivayet etti. Ona da İbni Şihab rivayet etmiş, ona da Ali b. Hüseyn rivayet etmiş ki: Kendileri Yezid b. Muâviye'nin yanından, Hüseyin b. Âli (Radiyallahû anh)'ın şehid edildiği yerden Medine'ye geldikleri vakit ona Misver b. Mahreme tesadüf etmiş ve o: — Bana emredecek bir hacetin var mı? diye sormuş. Ali şöyle demiş : — Ben kendisine : Hayır! diye cevab verdim. Misver : — Bana Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in kılıcını verir misin? Çünkü ben bu kavmin onu almak için sana galebe çalacaklarından korkarım. Allah'a yemin olsun! Eğer onu bana verirsen ona ebediyyen dokunulmaz, tâ canım çıkıncaya kadar! Gerçekten Ali b. Ebi Tâlib, Ebû Cehl'in kızı Fâtime'yi istedi de, ben Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i dinledim. Kendisi halka şurada, şu minberinin üzerinde hutbe okuyordu. Ben o zaman baliğ olmuştum: «Gerçekten Fâiıme bendendir. Ben onun dini hususunda fitneye uğrayacağından korkarım.» buyurdular, demiş. Misver demiş ki: Sonra Abdi Şems oğullarından bir damadını anarak kendisine damat olması hususunda ona senada bulundu. Ve çok güzel sena etti. Buyurdu ki; «Benimle konuştu, bana doğruyu söyledi; bana vadetti, sözünü yerine getirdi. Ben ne helâli haram kılarım, ne de haramı helâl! Lâkin Vallahi Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'ın kızıyla Allah'ın düşmanının kızı ebediyyen bir yere gelemez!»
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Abdullah b. Abdirrahman Ed-Dârimi rivayet etti. [Dediki): Bize Ebû'l-Yeman haber verdi. (Dediki): Bize Şuayb Zühri'den rivayet etti. (Demişki): Bana Ali b. Hüseyin haber verdi. Oha da Misver b. Mahreme haber vermiş ki, Ali b. Ebi Tâlib, Ebû Cehl'in kızını istemiş. Fâtıme binti Resûlulah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de yanında imiş. Fâtime bunu işitince, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e gelerek ona buıu söylemiş : — Kavmin senin kızların namına kızmadığını söylüyorlar. İşte Ali Ebû Cehl'in kızını nikâh ediyor! Misver demiş ki: Bunun üzerine Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ayağa kalktı. Kendisini teşehhüd getirirken işittim. Sonra şöyle buyurdular: «Bundan sonra (malûm olsun ki) ben Ebû'l-Âs Ibni Rabi'ye (kızımı) nikahladım. Benimle konuştu ve doğru söyledi. Şüphesiz ki, Fâtıme bİnti Muhammed benden bir parçadır. Ben ancak ve ancak onu belâya sokmalarından çekiniyorum. Mes'ele şu ki: Vallahi Resûlullah'ın kızı ile Adüvvüliah'ın (ALLAH düşmanı) kızı, bir adamın yanında ebediyyen bir yere gelemezler.» Misver: Bunun üzerine Ali istemekten vazgeçti, demiş
- Bāb: ...
- باب ...
{m-96} Bu hadisi bana Ma'n Er-Rakâşi de rivayet etti. (Dediki): Bize Vehb (yâni İbni Cerir) babasından rivayet etti. (Demişki): Nu'mân't (yâni ibni Râşid'i) Zühri'den bu isnadla bu hadisin benzerini rivayet ederken dinledim
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Mansûr b. Ebi Müzahim rivayet etti. (Dediki): Bize İbrahim (yâni İbni Sa'd) babasından, o da Urve'den, o da Âişe'den naklen rivayet etti. H. Bana Züheyr b. Harb da rivayet etti. Lâfız onundur. (Dediki): Bize Ya'kub b. İbrahim rivayet etti. (Dediki): Bize babam, babasından rivayet etti. Ona da Urve b. Zübeyr rivayet etmiş. Ona da Âişe rivayet etmiş ki, (Aişe r.a. dediki) Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kızı Fâtime'yi çağırarak kendisine bir şeyler fısıldamış ve Fâtime ağlamış. Sonra ona bir şeyler fısıldamış (bu sefer) gülmüş. Âişe demiş ki, Fâtıme'ye : Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) sana neler fısıldadı ki ağladın? Sonra sana bir şeyler fısıldadı da güldün? dedim, Fâtıme şu cevabı verdi : — Bana fısıldayarak öleceğini haber verdi. Ben de ağladım. Sonra bana fısıldayarak; ailesinden ilk olarak kendisini ben takip edeceğimi haber verdi. Ben de güldüm
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Kâmil El-Cahderi Fudayl b. Hüseyn rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Avâne Fıras'dan, o da Amir'den, o da Mesruk'dan, o da Âişe'den naklen rivayet etti. Şöyle demiş : Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in zevceleri yanındaydılar. Onlardan hiç birini terk etmemişti. Derken yürüyerek Fâtıme geldi. Yürüyüşü Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yürüyüşünden hiç ayrılmıyordu. Onu görünce kendisine hoş beşde bulundu. Ve : «Merhaba kızım!» dedi. Sonra onu sağına yahut soluna oturttu. Sonra kendisine bir şeyler fısıldadı. Bunun üzerine Fâtıme şiddetle ağladı. Onun feryadını görünce, ikinci defa kendisine bir şeyler fısıldadı. (Bu sefer) Fâtıme güldü. Ben kendisine : — Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kadınlarının arasından sır söylemek için seni seçti. Sonra sen ağlıyorsun ha? dedim. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (yanımızdan) kalktığı vakit Fâtıme'ye : — Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) sana ne söyledi? diye sordum. — Ben Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in sırrını ifşa edemem! dedi. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) vefat edince (Fâtıme'ye): — Senin üzerinde olan hakkım nâmına yemin ediyorum. Bana Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in sana ne dediğim söyle! dedim. Fâtıme : — Şimdi (olur). Evet! Birinci defa bana fısıldadığında Cibril'in her sene kendisine bir veya iki defa Kur'ân-i arzedettiğini; bu sefer iki defa arzettiğini haber verdi. Ve : «Ben ecelimin yaklaştığını görüyorum. Allah'dan kork! Sabret! Zira ben senin için ne iyi selefim.» buyurdu. Ben de gördüğün şekilde ağladım. Benim feryadımı görünce bana tekrar fısıldayarak: «Yâ Fâtıme! Mü'mİnlerin kadınlarının hanımefendisi olmak istemez misin? Yahut bu ümmetin kadınlarının hanımefendisi olmak istemez misin?» buyurdu. Ben de gördüğün şekilde güldüm, dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebi Şeybe ile Abdullah b. Numeyr Zekeriyya'dan rivayet ettiler. H. Bize İbnü Numeyr de rivayet etti. (Dediki): Bize babam rivayet etti. (Dediki); Bize Zekeriyya, Firas'dan, o da Âmir'den, o da Mesrûk'dan, o da Âişe'den naklen rivayet etti, Âişe şöyle demiş: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in kadınları toplandı. Onlardan hiç birini bırakmadı. Derken Fâtune yürüyerek geldi. Yürüyüşü sanki Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yürüyüşü idi. (Ona) : «Merhaba kızım!» dedi ve sağına yahut soluna oturttu. Sonra kendisine bir söz fısıldadı. Fâtıme de ağladı. Sonra ona bir şeyler fısıldadı, bu sefer güldü. Kendisine: Niye ağlıyorsun? dedim, — Ben Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in sırrını ifşa edemem! Cevâbını verdi. Ben bugünkü gibi kedere daha yakın bir sevinç görmedim, dedim. Ağladığı vakit Fâtıme'ye : Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) konuşmak için bizi bırakıp seni seçti, sonra bir de ağlıyorsun, dedim. Ve Ona ne söylediğini sordum. Fâtıme (yine): Ben Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in sırrını ifşâ edemem, dedi. Nihayet o vefat edince kendisine sordum: — Cibril'in her sene bir defa ona gelerek Kur'ân-ı arzettiğini; o sene iki defa arzettiğini söylemişti: «Kendimi ecelim gelmiş görüyorum. Ailemden bana ilk katılacak sensin! Ben senin için ne iyi selefim.» demişti. Ben de bunun için ağlamıştım. Sonra baha tekrar fısıldayarak: «Sen mü'min kadınlarının yahut bu ümmetin kadınlarının hanımefendisi olmana razı değil misin?» demişti. Ben de buna gülmüştüm, dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Abdü'l-A'la b. Hammad ile Muhamraed b. Abdi'l-A'la El-Kaysi ikisi birden Mu'temir'den rivayet ettiler. İbnü Hammad (Dediki): Bize Mu'temir b. Süleyman rivayet etti. (Dediki): Ben babamdan dinledim. (Dediki): Bize Ebû Osman, Selman'dan rivayet etti. Şöyle demiş: Yapabilirsen sakın pazara ilk giren ve ondan son çıkan olma! Çünkü pazar şeytanın savaş yeridir. Sancağını oraya diker. Şunu da söylemiş: Haber aldım ki: Cibril (Aieyhisselâm) Nebiyyullalı (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e gelmiş. Yanında Ümmü Seleme bulunuyormuş. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onunla konuşmağa başlamış. Sonra Cibril kalkmış (gitmiş). Bunun üzerine Nebiyyullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Ümmü Seleme'ye : «Kim bu?» diye sormuş. Yahut nasıl dediyse öyledir. Ümmü Seleme: — Bu Dıhyedir, demiş. Bilâhare Ümmü Seleme şöyle dermiş : — Allah'a yemin olsun ki, onu ancak Dihye sanmıştım. Nihayet Nebiyyullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in bizim bu haberimizi bildiren hutbesini işittim. Yahut nasıl dediyse öyledir, Râvi demiş ki: Ebû Osman'a : Sen bunu kimden işittin? diye sordum : — Usâme b. Zeyd'den cevabını verdi
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Ahmed Mahmud b. Gaylân rivayet etti. (Dediki): Bize Fadl b. Musa Es-Sınâni rivayet etti. (Dediki); Bize Talha b. Yahya b. Talha, Âişe binti Talha'dan, o da Ümmü'l-Mü'minin Âişe'den naklen rivayet etti. Şöyle demiş: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Sizin bana en çabuk kavuşacak olanınız, kolu en uzun olanınızdır.» buyurdular, Âişe demiş ki: Artık kadınlar hangisinin kolu en uzun olduğunu ölçüyorlardı. Kolu en uzun olanımız da Zeyneb idi. Çünkü Zeyneb eliyle çalışır ve sadaka verirdi
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Kureyb Muhammed b. Ala' rivayet etti; (Dediki): Bize Ebû Usâme, Süleyman b. Muğira'dan, o da Sâbit'den, o da Enes'den naklen rivayet etil Enes şöyle demiş: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Ümmü Eymen'e gitti. Onunla birlikte ben de gittim. Ümmü Eymen kendisine içinde meşrubat bulunan bir kab verdi. Oruçlu olduğu güne mi rastladı, yoksa onu arzu mu etmedi bilmiyorum. Derken Ümmü Eymen ona bağırıp çağırmaya ve atıp tutmaya başladı
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Züheyr b. Harb rivayet etti. (Dediki): Bana Amr b. Âsim El-Kilâbi haber verdi. (Dediki): Bize Süleyman b. Muğire Sâbit'ten, o da Enes'den naklen rivayet etti, Şöyle demiş; Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in vefatından sonra Ebû Bekr (Radiyallahu anh) Ömer'e: — Haydi Ümmü Eymen'e gidelim. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onu nasıl ziyaret ediyordu ise, biz de ziyaret edelim, dedi. (Ebû Bekr demişki) Ona vardığımızda ağladı. Ebû Bekr'le Ömer: — Niye ağlıyorsun? Allah'ın nezdindeki (makamı) Resulü (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) için daha hayırlıdır, demişler. Ümmü Eymen : — Ben Resûlü (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) için Allah indindeki (mertebesi) 'nin daha hayırlı olduğunu bilmiyorum diye ağlamıyorum. Velâkin Semâdan vahy kesildi de ona ağlıyorum, demiş; böylece her ikisini ağlamaya heyecanlandırmış. Onunla birlikte onlar da ağlamaya başlamışlar. İzah 2455 te
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Hasen El-Hulvâni rivayet etti, (Dediki): Bize Amr b. Âsim rivayet etti. (Dediki): Bize Hemmâm, İshâk b. Abdillah'dan, o da Enes'den naklen rivayet etti. Şöyle demiş: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) zevcelerinden başka hiç bir kadının yanına girmezdi. Yalnız Ümmü Süleym müstesna! Çünkü onun yanma girerdi. Bu husûsda kendisine söz edildi de: «Ben ona acıyorum. Kardeşi benimle birlikte öldürüldü.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bize İbni Ebi Ömer rivayet etti. (Dediki): Bize Bişr (yâni ibni Seriy) rivayet etti. (Dediki): Bize Hammad b. Seleme, Sâbit'ten, o da Enes'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen rivayet etti. Şöyle buyurmuşlar: «Cennete girdim de bir ayak sesi işittim. Ve: Bu kim? dedim. Bu Enes b. Mâlik'in annesi Gumeysâ binti Milhan'dır, dediler.»
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Ebû Ca'fer Muhammed b. Ferec rivayet etti. (Dediki): Bize Zeyd b. Hubab rivayet etti. (Dediki): Bana Abdû'l-Aziz b. Ebi Seleme haber verdi. (Dediki): Bize Muhammed b. Münkedir, Câbir. Abdillah'dan naklen haber verdiki, Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuşlar: «Bana cennet gösterildi, Ebû Talha'nın karısını gördüm. Sonra önümde bir tıkırtı işittim. Bir de baktım Bilâi'mış.»
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Muhammed b. Hatim b. Meymûn rivayet etti. (Dediki): Bize Behz rivayet etti. (Dediki): Bize Süleyman b. Muğire Sabit'ten, o da Enes'den naklen rivayet etti. Şöyle demiş: Ebû Talha'nın Ümmü Süleym'den bir oğlu vefat etti de Ümmü Süleym ailesi efradına. Ebû Talha'ya ben söylemedikçe oğlundan bahsetmeyin! dedi. Müteakiben Ebû Talha geldi, O da kendisine akşam yemeği getirdi. Ebû Talha yedi içti. Sonra Ümmü Süleym ona bundan önce yaptığının en güzeliyle zinetlendi. O da kendisine yakınlık etti. Ümmü Süleym onun kendisine cim'a edip doyduğunu görünce şunu söyledi: __ Yâ Ebâ Talha! Ne dersin? Bir kavm, bir aileye emânet verseler de, sonra emânetlerini isteseler. Onları vermeyebilirler mi? Ebû Talha : — Hayır! dedi. — Öyleyse oğlunu hesaba kat! dedi. Bunun üzerine Ebû Talha kızdı. Ve : — Beni pisleninceye kadar bıraktın, sonra bana oğlumu haber verdin! (Öyle mi) dedi. Hemen kalkıp giderek Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e vardı. Ve olanı ona hsber verdi. Rtesûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Geçen geceniz hakkında Allah size bereket ihsan etsin!» buyurdu. Derken Ümmü Süleym hâmile kaldı. Müteakiben Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir seferde idi. Ümmü Süleym de beraberinde bulunuyordu. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir seferden Medine'ye geldiği vakit oraya geceleyin girmezdi. Medine'ye yaklaştılar. Ümmü Süleym'i doğum sancısı tuttu. Bu sebeple Ebû Talha onun başında kaldı. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) gitti. Ebû Talha şöyle diyordu: — Sen pekâlâ bilirsin yâ Rahbi! Ki Resulün çıktığı zaman onunla beraber çıkmak, girdiği zaman da onunla beraber girmek benim hoşuma gider. Fakat şu gördüğün şeyle kapandım kaldım. Ümmü Süleym : — YA Ebâ Talha, duyduğum sancıyı duymaz oldum. Git! dedi. Biz de gittik. Geldikleri zaman Ümmü Süleym'i (yine) doğum sancısı tuttu ve bir oğlan doğurdu. Annem bana : — Yâ Enes! Bu çocuğu y&rın sabah sen Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e götürmedikçe kimse emziremez, dedi. Sabahlayınca Enes çocuğu yüklendi. Ve onu Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e getirdim. Ona elinde bir dağlama âleti olduğu halde rastladım. Beni görünce : «Galiba Ummü Süleym doğurdu!» buyurdular. — Evet! dedim. Hemen dağlama âletini bıraktı. Ben de çocuğu getirerek kucağına koydum. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Medine'nin Acve (hurma) sından bir hurma istedi ve onu eriyinceye kadar ağzında çiğnedi. Sonra çocuğun ağzına çaldı. Çocuk onu yalanmaya başladı. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem); «Ensârın hurmayı sevmelerine bakın!» buyurdu. Çocuğun yüzüncü sildi. Ve ona Abdullah ismini verdi
- Bāb: ...
- باب ...
{m-107} Bize Ahmed b. Hasen b. Hırâş rivayet etti. (Dediki): Bize Amr b. Âsim rivayet etti. (Dediki): Bize Süleyman b. Muğire rivayet etti. (Dediki): Bize Sâbit rivayet etti. (Dediki): Bana Enes b. Mâlik rivayet etti. (Şöyle demiş): Ebû Talha'nın bir oğlu vefat etti... Râvi hadisi yukarki gibi nakletmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ubeyd b. Yeiş ile Muhammed b, Alâ' El-Hemdâni rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Ebû Usâme, Ebû Hayyan'dan rivayet etti. H. Bize Muhammed b. Abdillah b. Numeyr de rivayet etti. Lâfız onundur. (Dediki): Bize babam rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Hayyan Et-Teymi, Yahya b. Said'den, o da Ebû Zür'a'dan, o da Ebû Hureyre'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) sabah namazı zamanında Bilâl'e : «Yâ Bilâl! Bana İslam'da sence en ziyade menfaati umulan bir amelini söyle. Çünkü ben bu gece cennette önümde senin ayakkablarının tıkırtısını işinim.» buyurdular. Bilâl: — Ben İslam'da gecenin veya gündüzün bir saatında tertemiz paklanarak, o temizlikle Allah'ın bana takdir ettiği kadar namaz kılmamdan kendimce daha menfaati umulan bir amel işlemedim, dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Mincab b. Haris Et-Temimi ile Sehl b. Osman, Abdullah b. Âmir b. Zürârete'l-Hadrâmi Süveyd b. Said ve Velid b. Şucâ' rivayet ettiler. Sehl ile Mincab: Ahberanâ; Ötekiler: Haddesenâ tâbirlerini kullandılar. (Dedilerki): Bize Ali b. Mûshir, A'meş'den, o da İbrâhim'den, o da Alkame'den, o da Abdullah'dan naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Şu ayet: «İman edip sâlih ameller işleyenlere, Allah'dan korkup imanlarında devam ettikleri müddetçe yedikleri şeyler hususunda bir günah yoktur… [Maide 93]. İla ahir...» indiği vakit Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bana: «Senin bunlardan olduğun bana söylenildi.» buyurdu. İzah 2460 ta
- Bāb: ...
- باب ...
Bize İshâk b. İbrahim El-Hanzali ile Muhammed b. Râfi' rivayet ettiler. Lâfız İbni Râfi''nindir. İshâk: Ahberanâ; İbni Râfi' ise: Haddesenâ tâbirlerini kullandılar. (Dedilerki): Bize Yahya b. Âdem rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Ebi Zaide babasından, o da Ebû İshâk'dan, o da Esved b. Yezid'den, o da Ebû Musa'dan naklen rivayet etti. Ebû Musa şöyle demiş: Ben ve kardeşim Yemen'den geldik. Hayli zaman yanına çok girip, ona devam ettikleri için biz İbni Mes'ûd ile annesini ancak Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in ehl-i beytinden sanıyorduk
- Bāb: ...
- باب ...
{m-110} Bana bu hadisi Muhammed b. Hatim rivayet etti. (Dediki): Bize İshâk b. Mansûr rivayet etti. (Dediki): Bize İbrahim b. Yûsuf, babasından, o da Ebû İshâk'dan naklen rivayet ettiki: Ebû İshâk Esved'i çöyle derken işitmiş: Ebû Musa'yı dinledim: Ben ve kardeşim Yemen'den geldik... diyordu. Ve râvi yukarki hadisin mislini nakletmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Züheyr b. Harb ile Muhammed b. Müsennâ ve İbni Beşşâr rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Abdurrahman Süfyân'dan, o da Ebû İshâk'dan, o da Esved'den, o da Ebû Musa'dan naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e geldim. Ben Abdullah'ı onun ehl-i beytinden sanıyordum. Yahut buna benzer bir şey söylemiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Müsennâ ile İbni Besşâr rivâyet ettiler. Lâfız İlmi Müsennâ'nnııdır. (Dedilerki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be, Ebû İshâk'dan rivayet etti. (Demişki): Ebu'l-Ahvas'i dinledim. Şunları söyledi. İbni Mes'ûd vefat ettiği vakit Ebû Musa ile Ebû Mes'ud'un yanında bulundum. Biri diğerine: Bunun kendinden sonra bir mislini bıraktığını sanır mısın? dedi. O da: — Sen böyle dedinse (ben de derim ki) Bize perde çekildiği vakit ona (içeriye girmeye) izin veriliyordu. Biz bulunmadığımız vakit o bulunuyordu, dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Kureyb Muhammed b. Alâ' rivayet etti. (Dediki): Bize Yahya b. Âdem rivâyei etti. (Dediki): Bize Kutbe (bu zat İbnü Abdi'l-Aziz'dir) A'meş'den, o da Mâlik b. Hâris'den, o da Ebû'l-Ahvas'dan naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Abdullah'ın arkadaşlarından birkaç kişi ile birlikte Ebû Musa'nın evinde bulunuyorduk, onlar bir mushafa bakıyorlardı. Derken Abdullah ayağa kalktı. Bunun üzerine Ebû Mes'ud : — Ben Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’ın Allah'ın indirdiklerini kendinden sonra şu kalkan zattan daha iyi bilen birini bıraktığını bilmiyorum, dedi. Ebû Musa da : — Beri bak! Sen böyle dedinse gerçekten bizim bulunmadığımız vakit o bulunur; bize perde kapandığı vakit ona izin verilirdi, dedi
- Bāb: ...
- باب ...
{m-113} Bana Kaâsım b. Zekeriyya da rivâlyet etti. (Dediki): Bize Ubeydullalı (bu zât İbni Musa'dır) Şeyban'dan o da A'meş'den, o da Mâlik b. Hâris'den, o da Ebû'l-Ahvas'dan naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Ebû Musa'ya geldim de Abdullah ile Ehû Musa'yı buldum. H. Bize Ebû Kureyb de rivayet etti. (Dediki): Bize Muhammed b. Ebi Ubeyde rivayet etti. (Dediki): Bize babam A'meş'den, o da Zeyd b. Vehb'den naklen rivayet etti. Zeyd şöyle demiş: Ebû Huzeyfe ve Ebû Musa ile birlikte oturuyordum. Ve râvi hadisi nakletmiştir. Ama Kutbe'nin hadisi daha tamam ve daha çoktur
- Bāb: ...
- باب ...
Bize İshâk b. İbrahim El-Hanzali rivayet etti. (Dediki): Bize Abde b. Süleyman haber verdi. (Dediki): Bize A'meş, Şekik'den, o da Abdullah'dan naklen, rivayet ettiki: Abdullah şöyle demiş : «Her kim bir şeyi gizlerse, kıyamet gününde gizlediği şeyle gelir.» [Al-i İmran 161] Sonra şunları söylemiş : — Bana kimin kıraati üzere okumamı emredersiniz. Gerçekten ben Resûlullah {Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e yetmiş küsur sûre okumuşumdur. Ve gerçekten Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in ashabı bilirler ki ben Allah'ın kitabını onların en iyi bileniyim. Kendimden daha iyi bilen birini bilsem mutlaka ona giderdim. Şekik demiş ki: Sonra ben Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in ashabının halkalarında oturdum. Ama bunu ona reddeden ve kendisini ayıplayan birini işitmedim
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Kureyb rivayet etti. (Dediki): Bize Yahya b. Âdem rivâyef etti. (Dediki): Bize Kutbe A'meş'den, o da Müslim'den, o da Mesrûk'dan, o da Abdullah'dan naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Kendinden başka ilâh olmayan Allah'a yemin ederim, Allah'ın kitabından hiç bir sûre yoktur ki, onun indiği yeri en iyi bilen ben olmayayım. Ve hiç bir âyet yoktur ki, ne hususta indirildiği en iyi bilen ben olmayayım. Develerin ulaşabileceği yerde Allah'ın kitabını benden daha iyi bilen biri olduğunu bilsem mutlaka binip ona giderdim. İzah 2464 te
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebi Şeybe ile Muhammed b. Abdillah b. Numeyr rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Veki' rivayet etti. (Dediki): Bize A'meş Şekik'den, o da Mesrûk'dan naklen rivayet etti. (Demişki): Bize Abdullah b. Amr'a gelerek onunla hadis söyleşirdik. —İbni Numeyr onun yanında demiş. — Bir gün Abdullah b. Mes'ud'u andık da şöyle dedi: Gerçekten Öyle bir zât andınız ki, Rcsûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den işittiğim bir şeyden sonra onu hâlâ severim. Ben Resûluliah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i şöyle buyururken işittim: «Kur'ân'ı dört kişiden alın! İbni Ummi Abd'den —söze bundan başladı— Muâz b. Cebel'den, Übey b. Ka'b'dan ve Ebû Huzeyfe'nin azatlısı Sâlim'den.» ;
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Kuteybe b. Said ile Züheyr b. Harb ve Osman b. Ebi Şeybe rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Cerir, A'meş'den, o da Ebû Vâil'den, o da Mesrûk'dan naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Abdullah b. Amr'ın yanında idik. Bir ara Abdullah b. Mes'ud'dan bir hadis andık da Abdullah şöyle dedi: Bu zat yok mu! Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den söylerken işittiğim bir şeyden sonra onu hâlâ severim. Onu şöyle buyururken işittim : «Kur'ân'ı dört kişiden okuyun: İbni Ummi Abd'den —söze ondan başladı—, Ubey b. Ka'b'dan, Ebû Huzeyfe'nin azatlısı Sâlim'den ve Muâz b. Cebel'den.» Bir harfi Züheyr zikretmemiştir ki, o da: «Söylerken» dir
- Bāb: ...
- باب ...
{m-117} Bize Ebû Bekr b, Ebi Şeybe ile Ebû Kureyb rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Ebû Muaviye A'meş'den, Cerir ile Veki'in isnâdiyle rivayet etti. Ebû Bekr'in, Ebû Muaviye'den rivayetinde, Muaz'ı Übey'den önce zikretmiştir. Ebû Kureyb'in rivayetinde ise Übey Muâz'dan öncedir
- Bāb: ...
- باب ...
{m-117-2} Bize ibni Müsennâ ile İbni Beşşâr rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize İbni Ebi Adiy rivayet etti. H. Bana Bişr b. Hâlid de rivayet etti. (Dediki): Bize Muhammed (yâni İbni Ca'fer) haber verdi. Her iki râvi Şu'be'den, o da A'nıeş'den naklen yukarkilerin isnadıyle rivayette bulunmuşlar. Fakat Şu'be'den rivayetlerinde bu dört kişinin tensikında ihtilâf etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Müsennâ ile İbni Beşşâr rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be, Amr b. Mürra'dan, o da İbrahim'den, o da Mesruk'dan naklen rivâyet etti. (Şöyle demiş): Abdullah b. Amr'ın yanında İbni Mes'ud'u andılar da şunu söyledi. Bu öyle bir zattır ki: Ben Rcsûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i: «Kur'ân'ı dört kişiden okuyun: İbni Mes'ud'dan, Ebû Huzeyfe'nin azatlısı Sâlim'den, Ubey b. Ka'b'dan ve Muaz b. Cebel'den.» buyururken işittikten sonra onu hâlâ severim
- Bāb: ...
- باب ...
{m-118} Bize Ubeydullah b. Muâz rivayet etti. (Dediki): Bize babam rivâyet etti. (Dediki): Bize Şu'be bu isnadınla rivayette bulundu. Şunu da ziyade etti. «Şu'be dedi ki: Bu iki kişi ile başladı ama hangisinden başladiğinı bilmiyorum.»
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Müsennâ rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Dâvud rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be, Katâde'den rivayet etti. (Demişki): Enes'i şunu söylerken işittim: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) zamanında Kur'ân'ı dört kişi topladı. Bunların hepsi ensârdandı: Muâz b. Cebel, Übey b. Ka'b, Zeyd b. Sabit ve Ebû Zeyd. Katâde, demiş ki: Enes'e: Bu Ebû Zeyd kim? diye sordum. — Amcalarımdan biri! cevabını verdi
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Ebû Dâvud Süleyman b. Ma'bed rivayet etti. (Dediki): Bize Amr b. Âsim rivayet etti. (Dediki): Bize Hemmam rivayet etti (Dediki): Enes b. Mâlik'e : — Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) zamanında Kur'ân'ı kim topladi? diye sordum. — Dört kişi,/hepsi ensârdan: Übey b, Ka'b, Muâz b. Cebel, Zeyd b. Sâbit ve ensârdan Ebû Zeyd künyesini taşıyan bir zat! detii
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Heddâb b. Hâlid rivayet etti. (Dediki): Bize Hemmam rivayet etti (Dediki): Bize Katâde, Enes b. Mâlik'den naklen rivâyet etti ki.: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Ubey'ye : «Gerçekten Allah (Azze ve Celle) sana Kur'ân okumamı bana emir buyurdu.» demiş. Übey : — Benim adımı sana Allah mı andı? diye sormuş. «(Evet!) Senin adını bana Allah andı.» buyurmuşlar. Bunun üzerine Übey ağlamaya başlamış
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Müsennâ ile İbni Beşşâr rivayet ettiler, (Dedilerki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be rivayet etti. (Dediki): Katade'yi Enes b. Mâlik'den naklen rivayet ederken dinledim. Enes şöyle demiş: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Übey b. Ka'b'a : «Gerçekten Allah sana Beyyine Sûresi'ni okumamı bana emir buyurdu.» dedi. Übey : — Adımı da söyledi mi? diye sordu. «Evet!.,» buyurdular. Bunun üzerine Übey ağladı
- Bāb: ...
- باب ...
{m-122} Bu hadisi bana Yahya b. Habib rivayet etti. (Dediki): Bize Hâlid (yâni; ibni Haris) rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be Katâde'den rivayet etti. (Demişki): Enes'i şunu söylerken işittim: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Übey'e şöyle buyurdular... Râvi yukardaki hadisin mislini nakletmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Abd b. Humeyd rivayet etti. (Dediki): Bize Abdurrezzâk haber verdi. (Dediki): Bize İbni Cüreyc haber verdi. (Dediki): Bana Ebû'z-Zübeyr haber verdi ki: Câbir b. Abdillah'i şöyle derken işitmiş: Sa'd b. Muâz'ın cenazesi ashabın huzurlarında iken Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Bunun için Rahman'ın arşı sarsıldı.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Amru'n-Nâkıd rivayet etti. (Dediki): Bize Abdullah b. İdris El-Evdi rivayet etti. (Dediki): Bize A'meş, Ebû Süfyân'dan, o da Câbir'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş) : Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Sa'd b. Muaz'ın vefatı için Rahman'ın arşı sarsılmıştır.» buyurdular. İzah 2467 de
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Abdillah Er-Ruzzi rivayet etti. (Dediki): Bize Abdu'l-Vehhab b. Atâ' El-Haffâf, Sa'd'dan, o da Katade'den naklen rivayet etti. (Demişki): Bize Enes b. Mâlik rivayet etti ki, Onun — yâni Sa'd'ın— cenazesi konduğunda Nebiyyullalı (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Bunun için Rahman'ın arşı sarsılmıştır.» buyurdular. Diğer tahric: Buhari Menakibu'l-Ensar; Tirmizi, menakib; İbn-i Mace, mukaddime
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Müsennâ ile İbni Beşşâr rivayet ittiler. (Dedilerki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be, Ebû İshâk'dan rivayet etti. (Demişki): Bera'i şunu soyler-ten işittim: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ipek bir hülle hediye idildi de ashabı ona dokunarak yumuşaklığına şaşmaya başladılar. Bunun üzerine : «Siz bunun yumuşaklığına mı şaşıyorsunuz? Sa'd b. Muaz'ın cennetteki mendilleri bundan daha hayırlı ve daha yumuşaktır.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
{m-126} Bize Ahmed b. Abdete'd-Dabbi rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Dâvud rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be rivayet etti. (Dediki): Bana Ebû İshâk haber verdi. (Dediki): Bera' b. Âzib'i şunu söylerken işittim: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e ipek bir elbise getirdiler... Ve râvi hadisi nakletmiştir. Sonra İbni Abde şöyle demiştir: Bize Ebû Dâvud haber verdi. (Dediki): Bize Şu'be rivayet etti. (Dediki): Bana Katâde, Enes b. Mâlik'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen bunun benzerini yahut mislini rivayet etti
- Bāb: ...
- باب ...
{m-126-2} Bize Muhaınmod b. Amr b. Cebele rivayet etti. (Dediki): Bize Ümeyye b. Hâlid rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be bu hadisi iki isnadla birden Ebû Davud'un rivayeti gibi tahdis etti. İzah 2469 da
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Züheyr b. Harb rivayet etti. (Dediki): Bize Yûnus b. Muhammed rivayet etti. (Dediki): Bize Şeyban Katade'den rivayet etti. (Dediki): Bize Enes b. Mâlik rivayet etti ki, Gerçekten Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e ince ipekden bir cübbe hediyye edilmiş. Halbuki kendisi ipekden nehy buyuruyormuş. Halk buna şaşmışlar. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Muhammed'in nefsi elinde olan (Allah)'a yemin ederim ki, Sa'd b. Muaz'ın cennetteki mendilleri bundan daha güzeldir.» buyurmuşlar
- Bāb: ...
- باب ...
{m-127} Bize bu hadisi Muhammed b. Beşşâr rivayet etti. (Dediki): Bize Salim b. Nûh rivayet etti. (Dediki): Bize Ömer b. Âmir, Katade'den, o da Enes'den naklen rivayet etti ki, Dûmetü'l-Cendel'in Ükeydir'i Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e bir hülle hediyye etmiş. Râvi yukarki hadis gibi anlatmış, yalnız bu hadisde «İpekden nehy buyuruyormuş» cümlesini anmamıştır. Diğer tahric: Buhari Menakıbu'l-Ensar ile Hile; İbn-i Mace, mukaddime. Benzeri: Nesai, ziynet
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekir b. Ebi Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Affân rivayet etti. (Dediki): Bize Hammâd b. Seleme rivayet etti. (Dediki): Bize Sabit, Enes'den rivayet etti ki, Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Uhud (harbi) günü bir kılıç alarak: «Bunu benden kim alacak?» diye sormuş. Ashab hemen ellerini açmışlar. Onlardan her biri: Ben! Ben! diyormuş. «Ama onu hakkıyle kim alacak?» buyurmuş. Bunun üzerine cemâat vaz geçmişler. Derken Ebû Dücâne Simak b, Hareşe : — Onu hakkıyle ben alırım! demiş. Enes: «Onu hem aldı ve hem onunla müşriklerin başlarını yardı.» demiş
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ubeydullah b. Ömer El-Kavâriri ile Amru'n-Nâkıd ikisi birden Süfyân'dan rivayet ettiler. Ubeydullah dedi ki: Bize Süfyân b. Uyeyne rivayet etti. (Dediki): İbni Münkedir'i şöyle derken işittim: Bon Câbir b. Abdillah'i dinledim, şunu söylüyordu : Uhud harbi olunca babamı örtülü olarak getirdiler. Uzuvları kesilmişti. Ben elbiseyi kaldırmak istedim de, kavmim beni menetti. Sonra tekrar elbiseleri kaldırmak istedim; kavmim beni yine men etti. Derken Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) elbiseyi kaldırdı. Yahut emretti de kaldırıldı. Arkacığından ağlayan yahut feryad eden bir kadın sesi işitti. Ve : «Kim bu?» diye sordu. — Amr'ın kızıdır. Yahut Amr'ın kız kardeşidir, dediler. «Niye ağlıyor! işte melekle, kaldırılıncaya kadar onu kanatlarıyla gölgelendirip duracaklar.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b, Müsemıâ rivayet etti. (Dediki): Bize Vehb b. Cerir rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be, Muhammed b. Münkedir'den, o da Câbir b. Abdillah'dan naklen rivayet etti. Câbir şöyle demiş: Uhud günü babam vuruldu. Ben onun yüzünden elbiseyi açmaya ve ağlamaya başladım. Cemâat da beni men etmeye başladılar. Ama Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) beni men etmiyordu. Fâtıme binti Amr da ağlamaya başladı. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Ona ağlıyor musun? Yahut ona ağlama! Siz onu kaldınncaya kadar melekler kanatlarıyle onu gölgelendirip duracaklar.» buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
{m-130} Bize Abd b. Humeyd rivayet etti. (Dediki): Bize Ravh b. Ubâde rivayet etti. (Dediki): Bize İbnü Cüreyc rivayet etti. H. Bize İshâk b. İbrahim de rivayet etti. (Dediki): Iiize Abdürrezzâk haber verdi. (Dediki): Bize Ma'mer rivayet etti. Her iki râvi Muhammed b. Münkedir'den, o da Câbir'den naklen bu hadisi rivayet etmişlerdir. Şu kadar var ki, İbni Cüreyc'in hadisinde melâike ile kadının ağlayışı zikredilmemiştir
- Bāb: ...
- باب ...
{m-130-2} Bize Muhammed b. Ahmed b. Ebi Halef rivayet etti. {Dediki): Bize Zekeriyya b. Adiy rivayet etti. (Dediki): Bize Ubeydillah b. Amr, Abdu'l-Kerim'den, o da Muhammed b. Münkedir'den, o da Câbir'den naklen haber verdi. Câbir şöyle demiş: Uhud günü babam burnu, kulakları kesilmiş olarak getirildi. Ve Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in huzuruna konuldu... Ve râvi yukardakilerin hadisi gibi anlatmıştır
- Bāb: ...
- باب ...
Bize İshâk b. Ömer b. Selit rivayet etti. (Dediki): Bize Hanımad b. Seleme, Sâbit'den, o da Kinine b. Nuaym'dun, o da Ebû Berze'den naklen rivayet ettiki, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) gazalarından birinde bulunuyormuş. Derken Allah kendisine ganimet vermiş ve ashabına : «Bir kaybınız var mı?» diye sormuş. Ashab ; — Evet; Filân, filân ve filân! (aranmaktadır) demişler. Sonra (yine): «Bir kaybiniz var mı?» diye sormuş. Ashab: — Evet! Filân, filân ve filân! (aranmaktadır) demişler. Sonra tekrar: «Bir kaybınız var mı?» diye sormuş. (Bu sefer) : — Hayır! demişler. «Lekin ben Cüleybib'i kayıp görüyorum, onu hemen arayın!» buyurmuş. Onu ölenlerin içinde aramışlar ve kendi öldürdüğü yedi kişinin yanı başında bulmuşlar. Sonra (düşmanlar) oau öldürmüşler. Ve Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) gelerek onun baş ucunda durmuş ve şöyle buyurmuş : «Yedi kişi öldürdü. Sonra onu öldürdüler. Bu bendendir. Ben de ondanım! Bu bendendir, ben de ondanım!» Müteakiben onu iki kolunun üzerine koymuş. Kendisinin Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in kollarından başka kolu yokmuş. Ona bir kabir kazmış ve kabrine koymuş. Ebû Berze yıkamaktan bahsetmemiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Heddâb b. Hâlid-El-Ezdi rivayet etti. (Dediki): Bize Süleyman b. Muğire rivayet etti. {Dediki): Bize Humeyd b. Hilâl, Abdullah b. Sâmid'deıı naklen haber verdi. (Demişki): «Ebû Zer şunları söyledi: Kavmimiz Gıfâr'ın arasından çıktık. Onlar haram ayı helâl yapıyorlardı. Ben, kardeşim Üneys ve annemiz (birlikte) çıktık. Ve bir dayımıza misafir olduk. Dayımız bize ikram ve ihsanda bulundu. Derken kavmi bize hased ederek: — Sen ailenin yanından çıktığın vakit Üneys onlara muhalefet etti, dediler. Sonra dayımız geldi. Ve kendisine söyleneni bize ifşa etti. Ben de: — Bize geçen iyiliğin yok mu, onu muhakkak surette berbad ettin. Bundan sonra sana yaklaşmak yok, dedim. Hemen develerimizi yanaştırdık ve üzerlerine bindik. Dayımız elbisesine sarınarak ağlamağa başladı. Biz yolumuza devam ettik. Nihayet Mekke kenarına indik. Derken Üneys bizim develerimizle onların misli develer nâmına şiir yarışına girdi. Ve her iki taraf kâhine gittiler. O Üneys'i daha hayırlı bulmuş. Bunun üzerine Üneys yanımıza develerimizle, bir misli de beraberlerinde olduğu halde geldi. Ebû Zer: — Ey kardeşim oğlu! Ben Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e kavuşmamdan üç sene önce namaz kıldım, dedi. — Kime? diye sordum. — Allah'a! dedi. — Nereye doğru dönüyorsun? dedim. — Rabbim beni nereye çevirirse oraya doğru! Yatsıyı kılıyorum, gecenin sonu geldi mi, tâ güneş üzerime vuruncaya kadar bir örtü gibi seriliyorum, dedi. Üneys dedi ki: Benim Mekke'de bir hacetim var. Bana baş göz ol! Müteakiben Üneys yola düştü. Nihayet Mekke'ye varmış. Yanıma dönmekte biraz gecikti. Sonra geldi. — Ne yaptın? dedim. — Mekke'de senin dininde bir adam'a rastladım. Kendisini Allah gönderdiğini söylüyor, dedi. — Ya Halk ne söylüyor? diye sordum. — Şâir, kâhin, sihirbaz diyorlar, cevâbını verdi. Üneys de şâirlerden biriydi. Üneys dedi ki: Ben gerçekten kâhinlerin sözünü dinledim ama onunki kâhinlerin sözü değil. Onun sözünü şâir nevilerine tatbik ettim, fakat benden sonra ona şiir demeye kimsenin dili varmaz. Vallahi o hakikaten doğrucu, kâhinler de gerçekten yalancıdırlar. Ebû Zer dedi ki: — O halde bana baş göz ol, tâ ki gidip göreyim, dedim ve Mekke'ye geldim. Mekkelilerden zayıf bir adam buldum. Ve : — Kendisine sapık dediğiniz zât nerededir? diye sordum. Bana işaret etti. — Al sapığını! dedi. Az sonra vadinin sakinleri bütün topaç ve kemiklerle üzerime hücum ettiler. Hattâ bayılarak düştüm. Kalktığım vakit dikili taşlar gibi kıpkırmızı idim. Hemen zemzeme giderek üzerimden kanları yıkadım ve suyundan içtim. Yemin olsun kardeşim oğlu otuz günle gece arası durdum. Zemzem suyundan başka yiyeceğim yoktu. Ama semizledim. Hattâ karnımın büküntüleri kıvrıldı. Karnımda açlık zafiyeti hissetmedim. Bir ara Mekkeliler ay aydınlığı bir gecede ansızın uyudular. Kabe'yi kimse tavaf etmiyordu. Onlardan iki kadın İsâf ve Nâile'ye dua ediyorlardı. Tavafları esnasında yanıma geldiler. Ben: Bunların birini diğerine nikâh edin, dedim. Fakat onlar sözlerinden vaz geçmediler. Ve yanıma geldiler. — Odun gibi şey, yalnız ben kinaye söylemiyorum, dedim. Bunun üzerine kadınlar velvele kopararak gittiler. Bizim neferlerimizden biri burada olsaydı ya! diyorlardı. Az sonra karşılarına Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile Ebû Bekr çıktı. Yukardan iniyorlardı. (Onlara): «Size ne oldu?» diye sordu. — Dinsiz Kâ'be ile örtülerinin arasındadır, dediler. «Size ne söyledi?» diye sordu. — O bize ağzı dolduran sözler söyledi, dediler. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) gelerek Hacer (i esved) i öptü. Ve arkadaşı ile birlikte Kâ'be'yi tavaf etti. Sonra namaz kıldı. Namazını bitirince (Ebû Zerr demişki): Onu İslâm'ın selâmı ile ilk selâmlayan ben oldum. Ve selâm sana yâ Resûlallah! dedim. «Sana da... Allah'ın rahmeti de... buyurdu. Sonra: «Sen kimsin?» diye sordu. — Gıfâr'dan'ım, dedim. Bunun üzerine eli ile uzanarak parmaklarını alnına koydu. Ben kendi kendime: Benim Gıfâr'a mensub olmamı kerih gördü, dedim. Ve elini tutmaya kalkıştım. Arkadaşı derhal beni men etti. Onu benden iyi biliyordu. Sonra Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) başını kaldırdı ve : «Ne zamandan beri buradasın?» diye sordu. Ben: — Gecesi gündüz otuz günden beri buradayım, dedim. «O halde seni kim doyuruyordu? dedi. — Zemzem suyundan başka yiyeceğim yoktu ama semizledim. Hattâ karnımın kıvrımları kırıldı. Karnımda bir açlık zaafı da görmüyorum, dedim. «O gerçekten mübarektir. O hakikaten doyurucu yemektir.» buyurdular. Ebû Bekr: — Yâ Resûiallah! Bu gece onu doyurmak için bana izin ver! dedi. Müteakiben Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile Ebû Bekr gittiler. Ben de onlarla beraber gittim. Ebû Bekr bir kapı açtı ve bize Tâif'in kuru üzümünden avuçlamaya başladı. Bu Mekke'de yediğim ilk yemek oldu. Sonra kaldığım kadar kaldım ve Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e geldim de: «Bana gerçekten hurmalık bir yerin semti gösterildi. Onun Medine'den başka bir yer olacağını sanmıyorum. Sen kavmine benden (bir şeyler) tebliğ eder misin? Ola ki, Allah senin vasıtanla onları faydalandırır. Ve onlar hakkında sana ecir verir.» buyurdular. Sonra Üneys'e geldim. — Ne yaptın? diye sordu. — Şunu yaptım ki; ben gerçekten müslüman oldum ve tasdik ettim, dedim. — Ben senin dinine karşı değilim; çünkü ben do müslüman oldum ve tasdik eltim, dedi. Bunu nıüteâkib annemize geldik. O da : — Ben sizin dininize karşı değilim; çünkü ben de müslüman oldum ve tasdik ettim, dedi. Bunun üzerine hayvanlara bindik ve kavmimiz Gıfâr'a geldik. Onların da yarısı müslüman oldu. Kendilerine Eymâ' b. Rahadate'l-Gıfâri imam oluyordu. Reisleri idi. Yarısı da: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Medine'ye geldiği vakit müslüman oluruz, dediler. Az sonra Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Medine'ye geldi. Onların kalan yarısı da müslüman oldular. Eslem kalilesi dahi gelerek: — Yâ Resûlallah! Bunlar bizim kardeşlerimizdir. Onlar ne üzerine müslüman oldularsa, biz de müslüman oluruz, dediler. Ve müslümanliğı kabul ettiler. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Gıfâr! Allah ona mağfiret buyursun! Eşlem! Allah ona da selâmet versin!» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
{m-132} Bize İshâk b. İbrahim El-Hanzali rivayet etti. (Dediki): Bize Nadr b. Şümeyl haber verdi. (Dediki): Bize Süleyman b. Muğira rivayet etti. (Dediki): Bize Humeyd b. Hilâl bu isnadla rivayette bulundu. O : «Dedim ki, o halde bana baş göz ol da gidip göreyim» cümlesinden sonra şunu ziyade etti. (Dediki): Evet! (Olur!) Hem Mekkelilerden korunur Çünkü onlar o zâta buğzederler. Kendisini suratsız karşılarlar.»
- Bāb: ...
- باب ...
{m-132-2} Bize Muhammcd b. Müsennâ El-Anczi rivayet etti. (Dediki): Bana İbnü Ebi Âdiy rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Avn, Humeyd b. Hilâl'den, o da Abdullah b- Sâmit'den naklen haber verdi. Şöyle demiş : Ebu Zer : — Ey kardeşim oğlu! Ben Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in gönderilmesinden iki sene önce namaz kıldım, dedi. Abdullah demişki ; Ben: — O halde nereye dönüyordun? diye sordum. — Allah'ın beni döndürdüğü yere... dedi. Ve râvi hadisi Süleyman b. Muğıra'nın hadisi gibi rivayet etti. Bu hadisde o şunu da söyledi : «Bunun üzerine her ikisi kâhinlerden bir adama gittiler. Kardeşim Üneys ona galebe çalıncaya kadar kâhini methetmekte devam etti. Bunun üzerine onun develerini aldık ve kendi develerimize kattık.» Hadisinde şunu söyledi: «Dediki: Az sonra Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) gelerek beyti tavaf etti. Ve makamın arkasında iki rekât namaz kıldı. Müteakiben yanına vardın Gerçekten onu İslâm'ın selâmiyla selâmlayan ilk insan benim: Selâm sana yâ Resûlallah! dedim. «Sana da selâm! Sen kimsin?» buyurdu.» Yine onun hadisinde: «Sen kaç zamandır buradasın? diye sordu. Ben: On beş gündür! cevabını verdim» cümlesi vardır. Bu hadisde: «Ebû Bekr bu gecenin ziyafeti için bana bağışla dedi» cümlesi de vardır
- Bāb: ...
- باب ...
Bana İbrahİm b. Muhanımed b. Ar'arate's-Sâmi ile Muhammed b. Hâtim rivayet ettiler. Hadisin siyakı, itibariyle birbirlerine yakındırlar. Lâfız İbni Hâtim'indir. (Dedilerki): Bize Abdurrahman b. Mehdi rivayet etti. (Dediki): Bize Müsennâ b. Said, Ebû Cemre'den, o da İbni Abbâs'dan naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Mekke'de Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in bi'seti Ebû Zerr'in kulağına gelince kardeşine : — Hayvanına bin, şu vadiye git ve kendisine semâdan haber geldiğini söyleyen şu adam hakkında bana bilgi topla. Konuştuğunu dinle, sonra bana getir! demiş. Kardeşi yola koyulmuş ve Mekke'ye gelmiş. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in söylediklerini dinlemiş, sonra Ebû Zerr'e dönerek: __ Onu, iyi ahlâkı emrederken ve öyle bir söz söylerken gördüm ki, söz şiir değildir, demiş. Ebû Zerr : — Muradım hususunda bana şifâbahş olamadın, demiş. Hemen azığım almış ve içinde su bulunan bir tulumunu yüklenerek Mekke'ye gelmiş. Mescid'e vararak Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i aramış. Kendisini tanımıyormuş. Onu sormaktan da çekinmiş. Nihayet akşamı bulmuş ve yatmış. Derken onu Ali görmüş ve bir yabancı olduğunu anlamış. Onu görünce peşine düşmüş ama birbirlerine hiç bir şey sormamışlar. Tâ ki, sabah olmuş. Sonra (Ebû Zerr) tulumcağızını ve azığıı yüklenerek mescide çekilmiş. O gün de öyle devam etmiş. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) göremiyormuş. Nihayet akşam olmuş. O yine yattığı yere dönmüş. Derken yanına Ali uğramış ve: Bu adama konağını bilme zamanı gelmedi mi? diyerek onu kaldırmış. Ve beraberinde götürmüş. Birbirlerine hiç bir şey sormuyorlarmış. Üçüncü gün gelince aynı şekilde hareket imiş. Ali yine onu kaldırarak beraberinde götürmüş. Sonra ona : — Bana anlatmıyacak mısın? Seni bu beldeye getiren nedir? demiş. Ebû Zerr : — Beni irşâd edeceğine ahd-ü misak verirsen (dediğini) yaparım, demiş. O da söz verme işini yapmış. Bunun üzerine Ebû Zerr ona (niçin geldiğini) haber vermiş. Ali: — Gerçekten o haktır. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) odur. Sabahladığın vakit beni tâkib et! Ben senin için korkulacak bir şey görürsem su dökermişim gibi yapacağım; geçip gidersem arkamdan gel ve benim girdiğim yere gir! demiş. Ebû Zerr de öyle yapmış ve Ali'yi takip ederek yola düşmüş. Nihayet Ali, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in kanına girmiş. Onunla birlikte Ebû Zerr de girmiş. Artık onun söylediğini dinlemiş ve oracıkta müslüman olmuş. Bunun üzerine Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ona : «Kavmine dön de emrim sana gelince onlara haber ver.» buyurmuş. — Nefsim yed-i kudretinde olan Allah'a yemin ederim ki, onların arasında bunu haykıracağım, demiş ve çıkarak mescide gelmiş. Müteakiben var sesiyle: __ Şehadet ederim ki, Allah'dan başka ilâh yoktur. Ve Muhammed Allah'ın Resulüdür, diye bağırmış. Müşrikler ayaklanmışlar ve onu döşeğe düşürünceye kadar dövmüşler. Derken Abbâs gelerek üzerine kapanmış ve : — Yazıklar olsun size! Bunun Gıfâr kabilesinden olduğunu ve tacirlerinizin Şam'a giden yolu bunlardan geçtiğini bilmez miydiniz? diyerek kendisini onlardan kurtarmış. Ertesi gün yine bunun gibi yapmış. Küifâr ayaklanarak yanına gelmişler ve kendisini dövmüşler. Yine Abbas üzerine kapanmış ve onu kurtarmış
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Yahya b. Yahya rivayet etti. (Dediki): Bize Hâlid b. Abdillah, Beyan'dan, o da Kays b Ebi Hâzim'den, o da Cerir b. Abdlllah'dan naklen haber verdi. H. Bana Abdul-Hamid b. Beyân da rivayet etti. (Dediki); Bize Hâlid, Beyân'dan naklea rivayet etti. (Demişki): Kays b. Ebi Hâzim'i şunu söylerken işittim. Cerir b. Abdillah dediki, Müslüman olduğumdan beri Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) beni yanına girmekten men etmemiş, Beni gördüğü zaman da mutlaka gülmüştür
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebi Şeybe de rivayet etti. (Dediki): Bize Veki' ile Ebû Usânıe, İsmail'den rivayet ettiler. H. Bize İbni Numeyr de rivayet etti. (Dediki); Bize Abdullah b, İdris rivayet etti. (Dediki): Bize İsmail, Kays'dan, o da Cerir'den naklen rivayet etti. Cerir şoyle demiş: Müslüman olduğumdan beri Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) beni yanına girmekten men etmemiş, beni gördüğü zaman da mutlaka yüzüme gülümsemiştir. İhni Numeyr, İbni İdris'den rivayet ettiği hadisinde şunu ziyâde etmiştir: «Hakikaten at üzerinde duramadığımı kendisine şikâyet ettim de eliyle göğsüme vurdu ve : — Allahım bunu sâbit kıl! Bunu hâdi Mehdi eyle! diye dua etti.» Diğer tahric: Buhâri Cihâd, Edeb; Tirmizi ile Nesâi (kübra) Menâkıb; İbni Mâce «mukaddime – Sünnet
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Abdu'l-Hamid b. Beyân rivayet etti. (Dediki): Bize Hâlid b. Beyan, Kays'dan, o da Ccrir'den naklen haber verdi. Cerir şöyle demiş: Cahiliyet devrinde Zü'l-halasa denilen bir ev vardı. Ona Yemen'in Kâ'be'si ve Şam'ın Kâ'be'si denilirdi. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Sen beni bu Zü'l-halasa'dan ve Yemen'in Şam'ın kâ'besinden kurtarır mısın?» dedi. Hemen Ahmes kabilesinden yüzelli kişi ite ona gittim. Ve evi yıktık, yanında bulduklarımızı da öldürdük. Müteakiben Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e gelerek kendisine haber verdim de, bize ve Ahmeslilere duâ buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Bize İshâk b. İbrahim rivayet etti. (Dediki): Bize Cerir, İsmail b. Ebi Hâlid'den, o da Kays b. Ebi Hâzim'den, o da Cerir b. Abdillah El-Beceli'den naklen haber verdi. (Şöyle demiş) : Bana Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Seilem): «Yâ Cerir! Beni Zü'l-halasadan kurtarmaz mısın?» buyurdu. (Yâni) Has'am'ın evinden ki, buna Yemen'in Kâ'be'si denilirdi. Hemen yüz eili altı ile gittim. At üstünde duramıyordum. Bunu Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Seilem)'e andım da eliyle göğsüme dokundu. Ve: «Allah'ım! Bunu sabit ktl! Bunu Hâdi Mehdi eyle!» diye duâ etti. Râvi diyor ki: Cerir gitti ve o evi ateşle yaktı. Sonra Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Seilem)'e bunu müjdelemek için bir adam gönderdi. Bu adam Ebû Ertât künyesini taşırdı. Bizdendi. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Seilem)'e gelerek: — Onu gicikli deve gibi bırakmadıkça sana gelmedim, dedi. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Seilem) de Ahmes atlarına ve erkeklerine beş defa bereket duasında bulundu
- Bāb: ...
- باب ...
{m-137} Bize Ebû Bekr b. Ebi Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Veki' rivayet etti. H. Bize İbni Numeyr de rivayet etti. (Dediki): Bize babam rivayet etti. H. Bize Muhanımed b. Abbâd dahi rivayet etti. (Dediki): Bize Süfyân rivayet etti. H. Bize İbni Ebi Ömer de rivayet etti. (Dediki): Bize Mervân (yâni El-Fezâri) rivayet etti. H. Bana Muhammed b. Râfi' dahi rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Usâme rivayet etti. Bu râvilerin hepsi İsmail'den bu isnadla rivayette bulunmuşlardır. Mervan'in hadisinde: «Cerir'in müjdecisi Ebû Ertât Husayn b. Rabia, Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e müjdeye geldi.» demiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Züheyr b. Harb ile Ebû Bekr b. Nadr rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Hâşim b. Kaâsım rivayet etti. (Dediki): Bize Verkaâ' b. Ömer El-Yeşkuri rivayet etti. (Dediki): Ubeydullah b. Ebi Yezid'i, İbnu Abbas'dan naklen rivayet ederken dinledim ki, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) helaya geldi. Ben de onun için abdest suyu koydum. Çıktığı vakit: «Bunu kim koydu?» diye sordu. Züheyr'in rivayetinde İbni Abbas dediler. Ebû Bekr'in rivayetinde ise : — Ben: İbni Abbas! dedim. «Allah'ım, bunu fakih öyle!..» buyurdular, demiş
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebu'r-Rabi' El-Ateki ile Halef b. Hişâm ve Ebû Kâmil El-Cahderi hep birden Hammad b. Zeyd'den rivayet ettiler. Ebu'r-Rabi dedi ki: Bize Hammad b. Zeyd rivayet etti. (Dediki): Bize Eyyûb, Nâfi'den, o da İbni Ömer'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Rü'yada gördüm ki, elimde bir kalın ipek parçası varmış. Cennetten bir yer istemeye göreyim, hemen oraya uçuyordu. Ben bunu Hafsa'ya anlattım. Hafsa da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) 'e anlattı da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Ben Abdullah'ı sâlih bir adam olacak görüyorum.» buyurdular. İzah 2479 da
- Bāb: ...
- باب ...
Bize İshâk b. İbrahim ile Abd b. Humeyd rivayet ettiler. Lâfız Abd'indir. (Dedilerki): Bize Abdürrezzak haber verdi. (Dediki): Bize Ma'mer, Zühri'den, o da Sâlim'den, o da İbni Ömer'den naklen haber verdi. (Şöyle demiş): Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in hayatında bir adam rü'ya gördü mü onu Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e anlatmayı temenni ettim. Genç, bekâr bir delikanlı idim. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) zamanında mescidde yatardım. Rü'yada iki meleğin beni alıp cehenneme götürdüklerini gördüm. Bir de baktım, cehennem kuyu çevresi gibi çevrilmiş; hem kuyu direği gibi iki direği var. İçinde de bir takım insanlar var ki, onları tanıdım. Hemen Cehennemden Allah'a sığınırım; Cehennemden Allah'a sığınırım; Cehennemden Allah'a sığınırım, demeğe başladım. Derken o iki meleği (başka) bir melek karşıladı. Ve bana: Korkma! dedi. Ben bu rü'yayı Hafsa'ya anlattım. Hafsa da onu Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e anlattı. Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Abdullah ne iyi adam! (Bir de} Geceleyin namaz kılsa!» buyurdular. Salim demiş ki; bundan sonra Abdullah geceleyin pek az uyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
{m-140} Bize Abdullah b. Abdirrahman Ed-Dârimi rivayet etti. (Dediki): Bize Firyâbi'nin dâmâdı Musa b. Hâlid, Ebû İshâk El-Fezâri'den, o da Ubeydullah b. Ömer'den, o da Nâfi'den, o da İbni Ömer'den naklen haber verdi. (Şöyle demiş): Mescidde yatıyordum. Ailem yoktu. Rü'yada gördüm ki, sanki beni bir kuyuya götürdüler... Ve Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen Zühri'nin Sâlim'den, onun da babasından rivayet ettiği hadis mânâsında nakletmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Müsennâ ile İbni Beşşâr rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be rivayet etti. (Dediki): Katâde'yi Enes'den, o da annesi Ümnıü Süleym'den naklen rivayet ederken dinledim. Ümnıü Süleym : — Yâ Resûlallah! Enes hizmetçindir. Onun için Allah'a dua buyur! demiş. Bunun üzerine: «Allah'ım, bunun malını ve evladını çoğalt! Ona verdiklerinde kendisine bereket ihsan eyle!» diye dua buyurmuşlar
- Bāb: ...
- باب ...
{m-141} Bize Muhammed b. Müsennâ rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Dâvud rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be, Katâde'den rivayet etti. (Demişki): Enes'i şunu söylerken işittim : Ümmü Süleym : — Yâ Resûlallah! Enes hizmetçindir... dedi. Ve râvi yukarki hadis gibi nakletmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
{m-141-2} Bize Muhammed b. Beşşâr rivayet etti. (Dediki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be, Hişâm b. Zeyd'den rivayet etti. (Demişki): Enes b. Mâlik'i yukarki hadis gibi rivayet ederken işittim. İzah 2481 de
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Züheyr b. Harb rivayet etti. (Dediki): Bize Hâşim b. Kaasim rivayet etti. (Dediki): Bize Süleyman, Sâbit'ten, o da Ehes'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) yanımıza girdi. Evde ben, annem ve teyzem Ümmü Haram'dan başka kimse yoktu. Annem : — Yâ Resûlallah! Hizmetkârcığındir! Onun için Allah'a duâ et! dedi. O da benim için her hayrı duâ etti. Bana ettiği duanın sonunda şu sözü de vardır : «Allah'ım! Bunun malını ve evlâdını çoğalt. Kendisine onda bereket ihsan eyledi
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Ebû Ma'n Er-Rakâşi rivayet etti. (Dediki): Bize Ömer b. Yûnus rivayet etti. (Dediki): Bize İkrime rivayet etti. (Dediki): Bize İshâk rivayet etti. (Dediki): Bize Enes rivayet etti. (Dediki): Beni annem Ümmü Enes, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e getirdi. Beni baş örtüsünün yarısını izâr, yarısını da ridâ yapmıştı. — Yâ Resûlallah! Bu oğlum Enes'cikdir. Onu sana getirdim. Sana hizmet eder. İmdi onun için Allah'a duâ et! dedi. Bunun üzerine : «Allah'ım! Bunun malını ve evlâdını çoğalt!» diye duâ etti. Enes demiş ki: Vallahi malım pek çoktur. Çocuklarım ve çocuklarımın çocuklarının sayısı ise bugün yüz civarındadır
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Kuteybe b. Said rivayet etti. (Dediki): Bize Ca'fer (yâni İbni Süleyman) Ebû Osman El-Ca'd'dan rivayet etti. (Demişki): Bize Enes b. Mâlik rivayet etti. (Dediki): Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) geçti de annem Ümmü Süleym onun sesini işitti. Ve : — Annem, babam sana feda olsun ya Resûlallah! Enes'cik... dedi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) benim için üç şey duâ etti. Bunların ikisini dünyada gördüm; üçüncüyü de âhirette ummaktayım
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Etû Bekr b. Nafi' rivayet etti. (Dediki); Bize Behz rivayet etti. (Dediki): Bize Hammad rivayet etti. (Dediki): Bize Sabit, Enes'den naklen haber verdi. (Şöyle demiş): Ben çocuklarla oynarken Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) yanıma geldi. Bize selâm verdi. Ve beni bir hacete gönderdi. Bu sebeple annemin yanına dönmekte geciktim. (Eve) Geldiğim vakit annem : — Niye geciktin? diye sordu. — Beni Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir hacete gönderdi, dedim. — Haceti ne imiş? diye sordu. — O sırdır! dedim, — Sakın Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in sırrını kimseye söyleme! dedi. Enes: «Vallahi bunu bir kimseye söyleyecek olsam sana söylerdim ya Sâbit!» demiş
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Haccac b. Şâir rivayet etti. (Dediki): Bize Ârim b. Fadl rivayet etti. (Dediki): Bize Mu'temir b. Süleyman rivayet etti. (Dediki): Babamı Enes b. Mâlik'den naklen rivayet ederken dinledim. Enes şöyle demiş: Nebiyyulluh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bana bir sır söyledi, ondan sonra bu sırrı kimseye haber vermedim. Onu bana Ümmü Süleym de sordu ama ona da haber vermedim
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Züheyr b. Harb rivayet etti. (Dediki): Bize İshâk b. İsâ rivayet etti. (Dediki): Bana Mâlik, Ebu'n-Nadr'dan, o da Âmir Sa'd'dan naklen rivayet etti. (Demişki): Babamı şunu söylerken işitim: Ben Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i yürüyen bir canlı için: »Bu cennettedir» derken işitmedim. Yalnız Abdullah b. Selâm için (soylediği) müstesna! izah: Bu hadisi Buhâri «Menâkıbu'l-Ensar» bahsinde; Nesâi «Kitâbu'l-Fedâil'de tahric etmişlerdir. Ulemâdan bazıları: «Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Hz. Sa'd dahil olmak üzere on zâtı sağlıklarında cennetle müjdelediği halde Sa'd bu sözü nasıl söyleyebilmiştir!» demişlerdir. Hattâbi buna cevâb vermiş: «Sa'd (Radiyallahu anh) kendisini tezkiyeden çekinmiş, din kardeşi için gördüğü hakkı kendinde görememiştir» demiştir. Bu husûsda Nevevi şunları söyler: «Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in : «Ebû Bekr cennettedir; Ömer cennettedir; Osman cennettedir ve Ali cennettedir...» buyurarak on zâtı sonuna kadar saydığı sübut bulmuştur. Hz. Hasan'ia Hüseyn'in cennet gençlerinin efendileri olduğunu Ukâşe ile Sabit b. Kays ve başkalarının da bunlar arasında bulunduğunu haber verdiği dahi sübût bulmuştur. Fakat bu Sa'd'ın sözüne muhalif değildir. Çünkü Sa'd onun başkalarını cennetle müjdelemesinin aslını inkâr etmemiş, sadece ben işitmedim, demiştir...» Hz. Abdullah b. Selâm cennetle müjdelenen bahtiyarlardan biridir. Cahiiiyyet devrinde ismi Husayn imiş. Bilâhere Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kendisine Abdullah ismini vermiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Müsennâ El-Anezi rivayet etti. (Dediki): Bize Muâz b. Muâz rivayet etti. (Dediki): Bize Abdullah b. Avn, Muhammed b. Sirin'den, o da Kays b. Ubâd'dan naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Medine'de bir takım insanların içinde bulunuyordum. Aralarında Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) 'in ashabından bâzıları da vardı. Derken yüzünde huşu'dan eser bulunan bir zât geldi. Cemaattan bazısı: — Bu cennetliklerden bir zâttır; bu cennetliklerden bir zâttır, dedi. Bu zât caiz olacak kadar okuyarak iki rek'at namaz kıldı, Sonra çıktı. Ben de peşine düştüm. Ve evine girdi. Ben de girdim. Biraz konuştuk. Bana kalbi yatışınca kendisine şunu söyledim : — Biraz önce sen girdiğin vakit bir adam şöyle şöyle dedi. Şunu söyledi : — Sübhânellah! Hiç bir kimseye bilmediği bir şeyi söylemek yakışmaz. Bunu niçin söylediğini sana anlatayım: Ben Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) zamanında bir rüya gördüm de, onu kendisine anlattım. Kendimi bir bahçede gördüm. —Abdullah burada bahçenin genişliğini, çimenini ve yeşilliğini anlatmış.— Bahçenin içinde demirden bir direk vardı ki, alt kısmı yerde, üst kısmı gökte idi. Tepesinde bir kulp vardı. Bana: Buna çık! denildi. Ben ona: Yapamam! dedim. Derken bana bir nıinsaf geldi. (İbni Avn: Minsâf, hizmetçidir, demiş.) Ve arkamdan elbisemi tutarak kaldırdı. —Abdullah kendisini arkasından tutarak kaldırdığını eliyle tarif etmiş. — Ben de çıktım. Tâ direğin tepesine vardım ve kulpdan tuttum. Bana : Tutun! denildi. Bir de uyandım ki, kulp elimdedir. Bu rü'yayı Nebi (SallaUahü Aleyhi ve Sellem)''e anlattım da: «O bahçe İslâm'dır. Bu direk de İslâm'ın direğidir. Kulp da Urve-i Vüska'dır. Sen ölünceye kadar İslâmiyet üzere kalacaksın!» buyurdular. Râvi: Bu adam Abdullah b. Selâm'dır, demiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Amr b. Abbâd b. Cebele b. Ebi Revvâd rivayet etti. (Dediki): Bize Haremi b. Umare rivayet etli. (Dediki): Bize Kurre b. Hâlid, Muhammed b. Sirin'den rivayet etti. (Demişki): Kays b. Ubad şunu söyledi: İçlerinde Sa'd b. Mâlik ile İbni Ömer de bulunan bir halkada idim. Derken (oraya) Abdullah b. Selâm uğradı. Cemâat: — Bu cennetliklerden bir zâttır, dediler. Ben hemen kalkarak kendisine : — Bunlar şöyle şöyle dediler, dedim. Şu karşılığı verdi : — Sübhanellah! Onlara bilmedikleri bir şeyi söylemek yakışmazdı. Ben sadece rüyamda gördümki: Yeşil bir bahçenin içine bir direk konulmuş ve oraya dikilmiş. Tepesinde bir kulp var. Aşağısında da bir minsaf! —Minsaf, hizmete yarayan küçük çocuk demektir.— Bana: Buna çık! denildi. Ben de çıktım. Tâ kulpu tuttum. Bu rü'yayı Resûlullah (Saliallahu Aleyhi ve Sellem) anlattım da, Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Abdullah Urve-i Vüska'dan tutunmuş olarak ölecek!» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Kuteybe b. Said ile İshâk b. İbrahim rivayet ettiler. Lâfız Kuteybe'nindir. (Dedilerki): Bize Cerir, A'meş'den, o da Süleyman b. Müshir'den, o da Haraşa b. Hur'dan naklen rivayet etti, (Şöyle demiş): Medine'nin mescidinde bir halkada oturuyordum. Halkada güzel kıyafetli bir ihtiyar vardı. Ki bu zat Abdullah b. Selâm'dı... Oradakilere güzel bir şey anlatmaya başladı. O kalktığı vakit cemâat: — Kim cennetliklerden bir zât görmek isterse şuna bakıversin! dediler. Ben (kendi kendime) : Vallahi bunun peşine takılacağım ve mutlaka evinin yerini öğreneceğim, dedim. Ve peşine düştüm. Yola koyuldu, hattâ az daha Medine'den çıkıyordu. Sonra evine girdi. Ben de yanına girmek için izin istedim. Bana izin verdi. Ve : — Hacetin nedir ey kardeşim oğlu? diye sordu. Kendisine : — Cemâati dinledim. Sen kalktığın vakit senin için kim cennetliklerden bir zât görmek isterse şuna bakıversin, dediler. Benim de seninle beraber olmak hoşuma gitti, dedim. Şunu söyledi: — Cennetlikleri Allah bilir. Ben sana bunu niçin söylediklerini anlatayım. Bir defa ben uyurken aniden bir adam gelerek bana: Halk! dedi, Ve elimden tuttu. Onunla beraber yürüdüm. Bir de ne göreyim, soluma düşen bir takım caddelerdeyim! O caddeyi tutmaya kalkıştım. Bana: Onu tutma! Çünkü o solcuların yollarıdır, dedi. Baktım sağ tarafımda dosdoğru bir takım caddeler var. Bana: Bu caddeyi tut! dedi. Ve beni bir dağa getirerek (buna): Çık! dedi. Ben çıkmak istedim mi kıçımın üzerine düşmeye başladım ve bunu defalarca yaptım. Sonra beni götürdü. Nihayet benimle bir direğe vardı ki, başı gökte, alt kısmı yerde idi. Tepesinde bir halka vardı. Bana: Bunun üzerine çık, dedi. — Ben buna nasıl çıkabilirim; onun başı göktedir, dedim. Bunun üzerine elimden tutarak beni attı. Bir de baktım halkada asılıyım. Sonra direğe vurdu. Direk yıkıldı. Ben sabaha kadar halkada asrlı kaldım. Hemen Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem}'e gelerek bu rü'yayı ona anlattım. Şöyle buyurdular : «Solunda gördüğün yollar, solcuların yollarıdır. Sağında gördüğün yollar ise, sağcıların yollandır. Dağ, şehidierin yeridir. Sen ona asla çıkamazsın. Direk ise, İslâm'ın direğidir. Kulpa gelince, o İslâm'ın kulpudur. Sen ölünceye kadar ona tutunmuş kalacaksın.»
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Amru'n-Nakıd ile İshâk b. İbrahim ve İbni Ebi Ömer hep birden Süfyân'dan rivayet ettiler. Amr dediki: Bize Süfyan b. Uyeyne, Zühri'den, o da Said'den, o da Ebû Hureyre'den naklen rivayet ettiki: Hassan mescidde şiir söylerken Ömer yanına uğramış ve gözünün ucuyla onu süzmüş. Bunun üzerine Hassan : — Ben bu mescidde senden daha hayırlısı varken de şiir okuyordum, demiş. Sonra Ebû Hureyre'ye dönerek: Allah aşkına söyle, Resâlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)i: «Benim namıma sen cevab ver! Allah'ım bunu ruhu'l-kudûs ile te'yid buyur!» derken işittin mi? diye sormuş. Ebû Hureyre: — Allah'ım evet! cevâbını vermiş
- Bāb: ...
- باب ...
{m-151} Bize bu hadisi İshâk b. İbrahim ile Muhammed b. Râfi' ve Abd b. Humeyd Abdürrezzâk'dan rivayet ettiler. (Demişki): Bize Ma'mer, Zühri'den, o da İbni Müseyyeb'den naklen haber verdi ki, Hassan, içlerinde Ebû Hureyre'nin bulunduğu bir halkada : — Senden Allah aşkına istiyorum ey Ebâ Hureyre! Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i işittin mi? demiş. Ve râvi yukarki hadisin mislini nakletmişür
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Abdullah b. Abdirrahman Ed-Dârimi rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû'l-Yeman haber verdi. (Dediki): Bize Şuayb Zühri'den naklen haber verdi. (Demişki): Bana Ebû Seleme b. Abdirrahman haber verdi ki: Hassan b. Sabit El-Ensâri'yi Ebû Hureyre'yi Şahld çağırırken işitmiş. Hassan : — Allah aşkına söyle, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i: «Yâ Hassan! Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) namına cevap ver! Allah'ım! Bunu ruhu'l-Kudüs ile te'yid buyur.» derken işittin mi? demiş. Ebû Hureyre : — Evet! cevabını vermiş
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ubeydullah b. Muâz rivayet etti. (Dediki): Bize babam rivayet etti. (Dediki): Bize Şube Adiy'den, (bu zat İbni Sâbit'tir.) rivayet etti. (Şöyle demiş): Bera' b. Âzib'i dinledim. (Dediki): Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i Hassan b. Sâbit'e : «Onlara hicvet!» Yahut «Cibril beraberinde olduğu halde, onlara muhacât eyle!» buyururken işittim
- Bāb: ...
- باب ...
{m-153} Bana bu hadisi Züheyr b. Harb rivayet etti. (Dediki): Bize Abdurrahman rivayet etti. H. Bana Ebû Bekr b. Nâfİ' de rivayet etti. (Dediki): Bize Gunder rivayet etti. H. Bize İbni Beggâr da rivayet etti. (Dediki): Biae Muhammed b. Ca'fer ile Abdurrahman rivayet ettiler. Bu râvilerin hepsi Şu'be'den bu isnadla bu hadisin mislini rivayet etmişlerdir
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebi Şeybe ile Ebû Kureyb rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Ebû Usâme Hişâm'dan, o da babasından naklen rivayet ettiki, Hassan b. Sabit Âişe aleyhinde çok konuşanlardandı. Bu sebeple ben de ona sövdüm. Fakat Âişe : — Ey kızkardeşim oğlu! Onu bırak! Çünkü o Renûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i müdafaa ediyordu, dedi
- Bāb: ...
- باب ...
{m-154} Bize bu hadisi Osman b. Ebi Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Ahde, Hişâm'dan bu isnadla rivayette bulundu
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Bişr b. Hâlid rivayet etti. (Dediki): Bize Muhammed (yâni ibni Cafer), Şu'be'den, o da Süleyman'dan, o da Ebû'd-Duba'dan, o da Mesrûk'dan naklen haber verdi. (Şöyle demiş): Aişe'nin yanına girdim. Yanında Hassan b. Sabit vardı. Ona şiir okuyor, kendisinin bazı beyitlerinden gazeller söylüyordu. (Şöyle dedi) : «İffetlidir, akıllıdır; hiç bir şüphe ile itham olunamaz.» «Gafil kadınların etlerini yemeden aç sabahlar.» Bunun üzerine Aişe ona: — Lâkin sen böyle değilsin! dedi. Mesrûk diyor ki: Ben de Âişe'ye: Yanına girmek için ona niçin izin veriyorsun. Halbuki Allah: «Bu cemaattan iftira işinin büyük kısmını üzerine alan için, büyük azab vardır.» [Nur 11] buyuruyor dedim. Âişe : — Körlükten daha şiddetli azab ne olabilir. Ama o Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) nâmına müdâfaada bulunuyordu yahut hicvediyordu, dedi
- Bāb: ...
- باب ...
{m-155} Bize bu hadisi İbni Müsennâ rivayet etti. (bediki): Bize İbni Eb! Adiy, Şu'be'den bu isnadda.rivayet etti ve şöyle demiştir: «Âişe: O Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i müdâfaa ediyordu, dedi.» Fakat iffetlidir, akıllıdır sözlerini anmamıştır
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Yahya b. Yahya rivayet etti. (Dediki): Bize Yahya b. Zekeriyya, Hişâm b. Urve'den, o da babasından, o da Âişe'den naklen haber verdi. (Şöyle demiş) : Hassan yâ Resûlallah! Bana Ebû Süfyân hakkında hiciv için izin ver dedi. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Ben akrabası olduğum halde onu nasıl yapacaksın?» buyurdu. Hassan: Seni kerim kılan Allah'a yemin olsun ki, seni onlardan hamurdan kılı çeker gibi çekip çıkaracağım. dedi ve şunu söyledi: ''Hiç şüphe yok ki, şerefin en yükseği Al-i Haşim'den binti Mahzum oğullarındandır. Senin baban ise köledir.'' bu kasidesini okudu
- Bāb: ...
- باب ...
{m-156} Bize Osman b. Ebi Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Abde rivayet etti. (Dediki): Bize Hişâm b. Urve bu isnadla rivayet etti. Âişe: «Hassan b. Sabit müşrikleri hicvetmek için Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den izin istedi.» demiş. Râvi Ebû SüfySn'ı anmamış; Hamir kelimesinin yerine acin demiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Abdül-Melik b. Şuayb b, Leys rivöyet etti. (Dediki): Bana babam dedemden rivayet etti. (Demişki): Bana Halid b. Yezid rivayet etti. (Dediki): Bana Said b. Ebi Hilâl, Umara b. Gaziyye'den, o da Muhammed b. İbrahim'den, o da Ebû Seleme b. Abdirrahnıan'dan, o da Âişe'den naklen rivayet ettiki, Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Kareyş'i hicvedin, çünkü bu onlara ok atmaktan daha ağır gelir.» buyurmuş ve İbni Revaha'ya haher göndererek: «Onları hicvet!» demiş. O da Kureyş'i hicivde bulunmuş, fakat Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i razı edememiş, Bunun üzerine Ka'b b. Mâlik'e, daha sonra Hassan b. Sâbit'e haber göndermiş. Hassan onun yanına girince: Sizin için kuyruğu ile çarpan bu arslana (haber) göndermeniz zamanı gelmiştir, demiş. Sonra dilini çıkararak onu oynatmağa başlamış ve : — Seni Hak (din) ile gönderen Allah'a yemin ederim ki, onları dilimle deri parçalar gibi parçalayacağım! demiş. Bunun üzerine Resûlullah (Sallaliahu Aleyhi ve Sellem): «Acele etme! Çünkü Eb& Bekr Kureyş'in neseblerini en iyi bilen kimsedir. Benim de onlar arasında nesebim var. Tâ ki, senin için benim nesebimi hülâsa etsin.» buyurmuş. Hassan hemen ona gitmiş sonra dönerek: — Yâ Resûlallah! Bana senin nesebini hülâsa etti. Seni hak (din) ile gönderen Allah'a yemin ederim ki, seni onlardan hamurdan kıl çeker gibi çekip çıkaracağım, demiş. Âişe şunu söylemiş: Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i Hassân'a : «Sen Aliah ve Resulü namına müdafaada bulundukça hiç şüphesiz Ruhu'l-Kudüs seni te'yide devam edecektir!» buyururken işittim. Âişe şunu da söylemiş: Ben Resululhıh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i: «Hassan onları hicvetti ve hem şifa verdi, hem şifa buldu.» buyururken işittim. Hassan şöyle demiş : «Sen Muhammed'i hicvettin. Ben de onun nâmına çevab veriyorum. Bunda Allah katında mükâfat vardır. Sen Muhammed'i nezih, mütteki, Resûlullah, ahlâkı vefakârlık olduğu halde hicvettin. Hiç şüphe yok ki, babam onun babası ve benim ırzım, Muhammed'in ırzını sizden korumak için muhafızdır. Eğer atlarımızı Kedâ yolunun iki tarafından toz kaldırırken görmezseniz kızcağızımı kaybedeyim. O atlar üzerinize gelirken gemlerini çekerler. Sırtlarında ince mızraklar vardır. Atlarımız pek hızlı koşarlar. Kadınlar baş örtüleriyie onların tozlarını alırlar. Şayet bizden yüz çevirirseniz umre yaparız. Fetih müyesser olur. Perde de kalkar. Aksi takdirde öyle bir günün çarpışması için sabredin ki, o günde Allah dilediğini aziz kılar. Allah: Ben hakkı söyleyen, bunda hiç bir gizlilik olmayan bir kul gönderdim, demiştir. Allah: Ben bir ordu hazırladım ki, onlar maksatları düşmanla karşılaşmak olan ensârdır, buyurmuştur. Bizler için ma'd'dan {yâni Kureyş'den) her gün ya sövmek, ya harb, yahut hiciv vardır. Ama Resûlullah'ı sizden hicvedenle medhedip yardımında bulunan müsavidir. Allah'ın Resulü Cibril aramızdadır. Rûhu'l-Kudüs'ün hiç bir dengi yoktur
- Bāb: ...
- باب ...
Bise Amru'n-Nâkıd rivayet etti. (Dediki): Bize Ömer b. Yûnus El-Yemâmi rivayet etti. (Dediki): Bize İkrime b. Ammar Ebû Keafr Yeeid b. Abdirrahman'dan rivayet etti. (Demişki): Bana Bbû Hureyre rivayet etti. (Dediki): Annem'i İslâm'a davet ediyordum. Kendisi müşrik idi. Bir gön onu davet ettim de bana Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellerri) hakkında hoşlanmadığım sözler işittirdi. Bunun üzerine ağlayarak Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellerri)'e geldim: — Yâ Resûlallah! Ben annemi İslâm'a davet ediyordum da kabulden çekiniyordu. Bugün kendisini yine davet ettim; bana senin hakkında hoşlanmadığım sözler işittirdi. İnıdi Ebû Hureyre'nin annesine hidâyet vermesi için Allah'a duâ et! dedim. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellerri): «Allah'ım! Ebû Hureyre'nin annesine hidâyet ver!» diye duâ etti. Ben Nebiyyullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellerri)'in duasına sevinerek çıktım. (Eve) gelerek kapıya dayandığımda onun kapalı olduğunu gördüm. Derken annem ayak seslerimi işitti ve: — Yerinde dur ey Ebû Hureyre! dedi. Bir de suyun şırıltısını işittim. Annem yıkandı, gömleğini giydi. Acele baş örtüsünü sardı. Arkacığından kapıyı açtı. Sonra şunu söyledi : — Yâ Ebâ Hureyre! Ben Allah'dan başka ilâh olmadığına şehâdet ederim. Mnhammed'in onun kulu ve Resulü olduğuna da şehâdet ederim. Ben hemen Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellerri) 'e döndüm. Sevincimden ona ağlayarak geldim: — Yâ Resûlallah, müjde! Allah senin duanı kabul etti ve Ebû Hureyre'nln annesine hidayet verdi, dedim. Bunun üzerine Allah'a hamdü sena etti. Ve hayırlı sözler söyledi. — Yâ Resûlallal»! Annemle beni mu'min kullarına, onları da bize sevdirmesi için Allah'a duâ et! dedim. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellerri): «Allah'ım! Şu kulcoğızını —yâni Ebû Hureyre'y'ı— ve annesini mu'min kullarına, mu'mİnleri de bunlara sevdir!» diye duâ etti. Artık yaratılmış hiç bir mu'min yoktu ki, beni işitsin veya görsün de beni sevmemiş olsun
- Bāb: ...
- باب ...
Biie Kuteybe b. Said ile Ebû Bekr b. Ebi Şeybe ve Züheyr b. Harb hep birden Süfyân'dan rivayet ettiler. Züheyr dediki: Bize Süfyân b. Uyeyme, Zühri'den, o da A'rac'dan naklen rivayet etti. A'rac şöyle demiş: Ben Ebû Hureyre'yi §uau söylerken işittim: Siz Ebû Hureyre'nin Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den çok hadis rivayet ettiğini söylüyorsunuz. Varılacak yer Allah'ın huzurudur. Ben fakir bir adam idim. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e boğaz tokluğuma hizmet ediyordum. Muhacirleri pazar yerlerindeki pazarlık meşgul ediyordu. Ensârı da mallarına bakmak meşgul ediyordu. Derken Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Kim elbisesini yayacak ki, bir daha bendan işittiği bir şeyi kat'iyyen unutmasın!» buyurdu. Ben hemen elbisemi yaydım. Tâ ki, sözünü bitirdi. Sonra onu kendime topladım. Bir daha ondan işittiğim bir şeyi unutmadım
- Bāb: ...
- باب ...
{m-159} Bana Abdullah b. Ca'fer b. Yahya b. Hâlid rivayet etti. (Dediki): Bize Ma'n haber verdi. (Dediki): Bize Mâlik haber verdi. H. Abd b. Humeyd de rivayet etti. (Dediki): Bize Abdürrezzâk haber verdi. (Dediki): Bize Ma'mer haber verdi. ---Her ıkİ râvi Zühri'den, o da A'rac'dan, o da Ebû Hureyre'den naklen bu isnadla rivayet etmişlerdir. Yalnız Mâlik'in hadisi Ebû Hureyre'nin sözü b itiıJci sona ermiştir. Hadisinde Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den rivayet edilen «Kim elbisesini yayacak? ilâh...» kısmını anmamıştır
- Bāb: ...
- باب ...
{v-160} Bana Harmele b. Yahya Et-Tücibi rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Vehb haber verdi. (Dediki): Bana Yûnus, İbni Şihâb'dan naklen haber verdi. Ona da Urve b. Zübeyr rivayet etmiş ki, Âişe (Şöyle defrıiş): Ebû Hureyre'ye şaşmaz mısın! Gelerek hücremin yanıbaşına oturdu. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den hadis rivayet ediyor; bunu bana işittiriyordu. Ben nafile namaz kılıyordum. Namazımı bitirmeden kalktı gitti. Ona yetişseydım kendisine red cevâbı verecek: — Şüphesiz ki, Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hadisi sizin serdettiğiniz gibi serdetmezdi diyecektim
- Bāb: ...
- باب ...
İbni Şihâb demiş ki : İbnü'l-Müseyyeb şunu söyledi. Ebû Hureyre dediki: Ebû Hureyre çok hadis rivayet etti diyorlar. Varılacak yer Allah'ın huzurudur. Bir de neden Muhacirlerle Ensâr onun hadisleri gibi (çok) hadis rivayet etmiyorlar, diyorlar. Bunun sebebini size haber vereyim. Ensârdaıı olan kardeşlerimi topraklarında çalışmak meşgul ediyordu. Muhacirlerden olan kardeşlerimi de pazar yerlerindeki pazarlık işi meşgul ediyordu. Ben de boğaz tokluğuna Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellemi (in hizmetin) e devam ediyordum. Onlar bulunmadığı vakit ben bulunuyor; onlar unuttuğu vakit ben belliyordum. Gerçekten bir gün Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Hanginiz elbisesini yayacak da benim şu hadisimden (bir şeyler) alacak. Sonra onu göğsüne toplayacak. Muhakkak o, benden işittiği bir çeyi unutmayacaktır!» buyurdu. Hemen üzerimde bulunan bir cübbeyi yaydım. Tâ sözünü bitirinceye kadar! (bekledim). Sonra onu göğsüme topladım. O günden sonra bana söylediği bir şeyi bir daha unutmadım. Eğer Allah'ın kitabında indirdiği iki âyet olmasaydı; ebediyyen bir şey rivayet etmezdim. «Bizim İndirdiğimiz doğru yolu ve beyyineleri gizleyenler yok mu... [Bakara 159,160] ilâh...» buyurmuştur
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebi Şeybe ile Amru'n-Nâkıd, Züheyr b. Harb, İshâk b. İbrahim ve ibni Ebi Ömer rivayet ettiler. Lâfız Amr'ındır. İshâk: Ahberanâ; ötekiler ise; Haddesenâ tâbirlerini kullandılar. (Dedilerki): Bize Süfyân b. Uyeyne Amr'dan, o da Hasen b. Muhammed'den naklen rivayet etti. (Demişki): Bana Ubeydullah b. Ebi Râfi' —ki bu zât Ali'nin kâtibidir — haber verdi. (Dediki): Ali (Radiyallahu anh)'ı şunu soylerken işittim: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) beni, Zübeyr'i ve Mikdâd'ı gönderdi ve: «Hâh bahçesine gidin! Orada bir câriye var, beraberinde de bir mektup. O mektubu ondan alın!» buyurdu. Hemen atlarımızı koşturarak yola koyulduk. Birden kadın karşımıza çıktı: — Mektubu çıkar! dedik. — Bende mektub yok! dedi. — Yâ bu mektubu çıkarırsın yahut elbiseleri bırakırsın! dedik. Bunun üzerine örülü saçlarının arasından mektubu çıkardı. Biz de onu Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e getirdik. Bir de ne görelim mektub da Hâtib b. Ebi Beltea'dan Mekkeli müşriklerden bazı kimselere hitab ediliyor. Onlara Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in bâzı işlerini haber veriyor. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Yâ Hâtıb! Bu ne?» dedi, Hâtıb ; — Üzerime varmakta acele etme ya Resûlallah! Ben Kureyş'e bitişik biı kimse idim. (Süfyân: Onların müttefiki idi; ama kendilerinden değildi, demiş.) Seninle beraber bulunan muhacirlerden onlara akraba olanlar vardı. Bu karabet sebebiyle ailelerini himaye ediyorlardı. Benim neseb cihetinden onların arasında yakınım olmayınca, onlardan dost edinip onunla akrabamı himaye etmelerini arzu ettim. Bunu küfür etmek veya dinimden dönmek için yapmadım. Müslüman olduktan sonra küfre rûzı olduğum için de yapmadım, dedi. Bunun üzerine Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Doğru söyledi!..» dedi. Ömer ise : — Bana müsaade buyur yâ Resûlallah! Şu münafığın boynunu vurayım! dedi. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Şüphesiz o Bedr'de bulunmuştur. Ne biliyorsun, ola ki, Allah Bedr gâzilerinin hallerine vâkıf olmuş da: Dilediğinizi yapın! Sizi affettim" buurmuştur.» dedi. Arkacığından Allah (Azze ve Celle); «Ey iman edenler! Benim düşmanımla sizin düşmanınızı dost edinmeyin!» [Mümtehine 1] âyetini indirdi, Ebû Bekr'le Züheyr'in hadislerinde âyet zikıedilmemiştir. İshâk kendi rivâyetinde onu Süfyân'ın tilâveti olarak nakletmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
{m-161} Bize Ebû Bekr b. Ebi Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Muhammed b. Fudayl rivayet etti. H. Bize İshâk b. İbrahim de rivayet etti. (Dediki): Bize Abdullah b. İdris haber verdi,. H. Bize Rifâa b. Heysem El-Vâsiti rivayet etti. (Dediki): Bize Hâlid (yâni İbni Abdillah) rivayet etti. Bu râvilerin hepsi Husayn'dan, o da Sa'd b. Ubeyde'den, o da Ebû Abdirrahman Es-Sülemi'den, o da Ali'den naklen rivayet ettiler. Ali şöyle demiş: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) beni, Ebû Mersed'i Ganevi'yi ve Zübeyr b. Avvâm'ı gönderdi. Hepimiz atlı idik : «Gidin, tâ Hâh bahçesine varın. Orada müşriklerden bir kadın var ki, beraberinde Hâtıb'dan müşriklere yazılmış bir mektub bulunuyor...» buyurdu. Râvi, Ubeydullah b. Ebi Râfi'in, Ali'den rivayet ettiği hadis mânâsında nakletmiştir. İzah 2495 te
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Kuteybe b. Said rivayet etti. (Dediki): Bize Leys rivayet etti. H. Bize Muhammed b. Rumh da rivayet etti. (Dediki): Bize Leys Ebû'z-Zübeyr'den, o da Câbir'den naklen haber verdi ki, Hâtıb'ın bir kölesi Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e Hâtıb'ı şikâyete gelerek: — Yâ Resûlallah! Hâtıb mutlaka cehenneme girecektir, demiş. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de: «Hatâ ettin! O cehenneme girmez! Çünkü Bedr ve Hudeybiye gazalarında bulunmuştur.» buyurmuşlar
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Hârûn b. Abdillâh rivayet etti. (Dediki): Bize Haccâc b. Muhammed rivayet etti. (Dediki): İbni Cüreyc şunu söyledi: Bana Ebû'z-Zübeyr haber verdiki, Câbir b. Abdtllâh'i şöyle derken işitmiş: Bana Ümmü Mübeşşir haber verdiki, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i Hafsa'nın yanında şöyle buyururken işitmiş : «Cehenneme inşaallah, ağacın altında bey'at eden şecere ashabından hiç bir kimse girmez.» buyururken işitmiş : — Hayır yâ Resûiallahi O da kendisini men etmiş. Bunun üzerine Hafsa : «Sizden hiç bir kimse yoktur ki o cehenneme gelmesin.» [Meryam 71] Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de: «Allah (Azze ve Celle) Sonra Allah'dan korkanları kurtaracağız ve zâlimleri orada diz çökmüş halde bırakacağız [Meryem 72] buyurdu.» demiş
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Âmir-i Eş'ari ile Ebû Kûreyb hep birden Ebû Usâme'den rivayet ettiler. Ebû Amir dediki: Bize Ebû Usâme rivayet etti. (Dediki): Bize Büreyd, dedesi Ebû Bürde'den, o da Ebû Musa'dan naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanında idim. Kendisi Mekke ile Medine arasındaki Ci'râne'ye inmişti. Yanında Bilâl vardı. Derken Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e Bedevi bir adam gelerek : — Yâ Muhammed! Bana vâdetüğini yerine getirmeyecek misin? dedi. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de ona; «Müjde!» dedi. Bedevi : — Bana bu müjde kelimesini çok söyledin! dedi. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) öfkeli kılığında Ebû Musa ile Bilâl'e dönerek: «Bu adam müjdeyi reddetti. Siz bari kabul edin!» buyurdu. Onlar: — Kabul ettik yâ Resûlallah! dediler. Sonra Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) içinde su bulunan bir tas istedi ve elleriyle yüzünü onun içinde yıkadı, içine de püskürdü. Sonra : «Bundan için ve yüzlerinize, göğüslerinize serpin. Size müjdeler olsun!» buyurdu. Ebû Musa ile Bilâl tası aldılar ve Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in emrettiğini yaptılar. Müteakiben Ümnıü Seleme perdenin arkasından : — Kabınızdakinden anneniz için de artırın! diye seslendi. Onlar da kendisine bir miktar (su) artırdılar
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Abdullah b. Berrâd Ebû Amir El-Eş'ari ile Ebû Kureyb Muhammed b. Alâ' rivayet ettiler. Lâfız Ebû Âmir'indir. (Dedilerki): Bize Ebû Usâme, Büreyd'den, o da Ebû Bürde'den, o da babasından naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Huneyn'den ayrılınca Ebû Âmir'i Evtâs'a gidecek ordu üzerine kumandan gönderdi. O da Düreyd b. Sımme'ye rastladı. Düreyd öldürüldü. Arkadaşlarını da Allah hezimete uğrattı. Ebû Mûsâ demiş ki : Beni de Ebû Âmir ile gönderdi. Ebû Âmir dizinden yaralandı. Onu Beni Cüşem kabilesinden bir adam okla yaraladı. Ve dizine isabet ettirerek çökertti. Ben kendisine vararak : — Amca seni kim vurdu? diye sordum. Etû Âmir, Ebû Musa'ya işaret ederek (katili gösterdi). — Benim katilim işte budur. Görüyor musun? Beni işte bu vurdu! dedi. Ebû Mûsâ : — Ben de kendisine kasdettim. Bilerek üzerine yürüdüm ve ona yetiştim. Beni görünce dönerek gitmek istedi. Peşine düştüm. Ve ona : — Utanmıyor musun? Sen Arab değil misin? Yerinde dursana! demeye başladım. Gitmekten vaz geçti. İkimiz karşılaştık. Ben ve o iki kıhç darbesiyle birbirimize girdik. Kendisine bir kılıç vurarak öldürdüm. Sonra Ebû Âmir'e dönerek: — Allah seninkini tepeledi, dedim. — O halde şu oku çıkar! dedi. Oku çıkardım. Yerinden su yükseldi. Bunun Üzerine : — Ey kardeşim oğlu! Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e git, benden kendisine selâm söyle ve de ki : Ebû Âmir sana benim için istiğfar eyle, diyor. Ebû Musa demiş ki: Ebû Âmir beni halka emir tâyin etti. Biraz yaşadı, sonra öldü. Ben Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e döndüğümde yanına girdim. Kendisi bir odada hurma dalından dokunmuş bir yatak üzerinde idi. Yatağı üzerinde bir döşek vardı. Yatağın örgüleri Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in sırtında ve yanlarında iz bırakmıştı. Kendi maceramızla Ebû Âmir'in başına geleni ona haber verdim. Ve dedim ki: Ebû Âmir: «Söyle ona benim için istiğfar buyursun!» dedi. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) su istedi. Ve ondan abdest aldı. Sonra ellerini kaldırdı. Ve : «Allah'ım! Ebû Âmir Ubeyd'e mağfiret buyur!» diye duâ etti. Hattâ koltuklarının beyazını gördüm. Sonra : «Allah'ım! Onu kıyamet gününde halkımdan yahut insanlardan çoğuna üstün kıl!» diye duâ etti. Ben: — Yâ Resûlallah! Bana da istiğfar eyle! dedim. Bunun üzerine Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Allah'ım! Abdullah b. Kays'a günâhını bağışla! Onu kıyamet gününde makbul bir yere koy!» diye duâ buyurdu. Ebû Bürde: «Bu dualardan biri Ebû Âmir'e, diğeri Ebû Musa'yadır.» demiş
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Kureyb Muhammed b. Ala' rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Usâme rivayet etti. (Dediki): Bize Büreyd, Ebû Bürde'den, o da Ebû Musa'dan naklen rivayet etti. Ebû Mûsâ şöyle demiş: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) : «Ben geceleyin evlerine girerken Eş'ari yolcuların Kur'ân seslerini pek âlâ bilirim. Her ne kadar gündüzleri evlerine indikleri vakit evlerini görmemiş olsam da, geceleyin Kur'ân okuyan seslerinden onların evlerini de bilirim. Onlardan biri de Hâkim'dir. Süvarilere —yahut düşmana demiş— rastladığı zaman onlara: Arkadaşlarım size kendilerini beklemenizi emrediyor der.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Âmir El-Eş'ari ile Ebû Kûreyb hep birden Ebû Usâme'den rivayet ettiler. Ebû Âmir dediki: Bize Ebû Usâme rivayet etti. (Dediki): Bana Büreyd b. Abdillah b. Ebi Bürde, dedesi Ebû Bürde'den, o da Ebû Musa'dan naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) : «Eş'ariler gazada yiyecekleri biter veya Medine'deki çoluk çocuklarının yiyecekleri azalırsa ellerindeki yiyeceği bir elbisenin içine toplar, sonra onu aralarında bir kabın içinde müsavat üzere taksim ederler, imdi onlar bendendir; ben de onlardanım.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Abbâs b. Abdi'l-Azim El-Anberi ile Ahmed b. Ca'fer El-Ma'kiri rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Nadr (Bu zât İbni Muhammed El-Yemâni'dir) rivayet etti. (Dediki): Bize İkrime rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Zümeyl rivayet etti. (Dediki): Bana İbni Abbâs rivayet etti, (Dediki): Müslümanlar Ebû Süfyân'a bakmıyor, onunla oturmuyorlardı. Bunun üzerine Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e : — Yâ Nebiyyallah! Üç şey var; onları bana ver! dedi. O da: «Pekâlâ!» dedi. (Ebû Süfyân) : — Bende Arabın en iyisi ve en güzeli Ümmü Habibe binti Ebi Süfyân var. Onu sana vereyim! dedi. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) : «Pekiyi!» buyurdular. — Bir de Muaviye var. Onu huzurunda kâtip yaparsın! dedi. (Yine) ; «Pekiyi!» buyurdular. — Bir de beni emir yaparsın. Tâ ki, vaktiyle müslümanlarla çarpıştığım gibi, kâfirlerle çarpışayım, dedi. (Yine): «Pekiyi!» buyurdular, Ebû Zümeyl: «Eğer bunu Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den istememiş olsaydı, ona bunu vermezdi. Çünkü kendisinden bir şey istenilirse mutlaka: Evet! cevabını verirdi.» demiş
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Hatim rivayet etti. Bize Behz rivayet etti. (Dediki): Bize Hammâd b. Seleme, Sâbit'den, o da Muâviye b. Gurre'den, o da Aiz b. Amr'dan naklen rivayet etti ki: Ebû Süfyân, Selman ile Suhayb ve Bilâl'i bir cemâat içindeyken üzerlerine gelmiş. Bunlar: — Vallahi! Allah'ın kılıçları adüvvüllahın boynundaki yerini almamıştır, demişler. Ebû Bekr : — Siz Kureyş'in şeyhi ve reisi için bunu mu söylüyorsunuz? demiş ve hemen Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e gelerek haber vermiş. O da: «Yâ Ebâ Bekr! Ola ki, sen onları kızdırmışsındır. Eğer onları kızdırdıysan muhakkak Rabbini gazaba getirdin!» buyurmuşlar. Arkacığindan Ebû Bekr onların yanına vararak: — Ey kardeşlerim, sizi kızdırdım mı? demiş. Onlar : — Hayır! Allah seni affetsin kardeşciğim! demişler
- Bāb: ...
- باب ...
Bize İshâk b. İbrahim El-Hanzali ile Ahmed b. Abde rivayet ettiler. —Lafız İshâk'ındir.— (Dedilerki): Bize Süfyân, Amr'dan o da Câbir b. Abdillah'dan naklen haber verdi. Câbir şöyle demiş : «Hani Allah yardımcıları olduğu halde sizden iki taife bozulmayı gönülden geçirmişlerdi.» [Al-i İmran 122] Ayet-ı kerimesi biz Beni Seleme ile Beni Harise hakkında nazil olmuştur. Onun inmemiş olmasını dilemeyiz, çünkü Allah (Azze ve Cette): «Allah onların yardımcıları!..» buyuruyor
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Ebû Ma'n Er-Rakaşi rivayet etti. (Dediki): Bize Ömer b. Yûnus rivayet etti. (Dediki): Bize İkrime (Bu zât İbni Ammâr'dır) rivayet etti. (Dediki): Bize tshâk (bu zât İbni Abdillah b. Ebi Talha'dır) rivayet etti. Ona da Enes rivayet etmişki: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ensâr için istiğfarda bulunmuş. Enes: Zannederim: «Ensârın zürriyetlerine ve ensârın azatlılarına» buyurdu. Bunda şekketmiyorum, demiş. İzah 2510 da
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Ebû Bekr b. Ebi Şeybe ile Züheyr b. Harb hep birden İbni Uleyye'den rivayet ettiler. Lâfız Züheyr'indir. (Dedilerki): Bize İsmail Abdi'l-Aziz'den (bu zât İbni Suhayb'dır), o da Enes'den naklen rivayet ettiki: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kalkıp doğrularak : «Allah'ım! Siz bana insanların en makbullerindensiniz. Allah'ım! Siz bana insanların en makbullerindensiniz!» buyurmuş. Ensârı kasdediyormuş. İzah 2510 da
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Müsenna ile İbni Beşşâr hep birden Gunder'den rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be, Hişâm b. Zeyd'den rivayet etti. (Demişki): Ben Enes b. Mâlik'i şöyle derken işittim: Ensârdan bir kadın, Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e geldi de, Resûlullah onunla başbaşa kaldı ve üç defa: «Nefsim yed-i kudretinde olan Allah'a yemin ederim ki, siz bana insanların en makbulüsünüz.» buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
{m-175} Bu hadisi bana Yahya b. Habib rivayet etti. (Dediki): Bize Hâlid b. Haris rivayet etti. H. Bize Ebû Bekr b. Ebi Şeybe ile Ebû Kureyb de rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize İbni İdris rivayet etti. Her iki râvi Şu'be'den bu isnadla rivayette bulunmuşlardır. İzah 2510 da
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Müsennâ ile Muhammed b. Beşşâr rivayet ettiler. Lâfız İbni Müsennâ'nındır. (Dedilerki): Bize Muhammed h. Ca'fer rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be haber verdi. (Dediki): Katâde'yi Enes b. Mâlik'den rivayet ederken dinledim ki, Resûlullah {Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Şüphe yok ki, ensâr benim midem ve dolabımdır. Gerçekten insanlar çoğalıp azalacaklardır. Binâenaleyh siz onların iyilik edenlerinden kabul edin! Kötülük edenlerinden affeyleyin!» buyurmuşlar
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Müsennâ ile İbni Beşşâr rivayet ettiler. Lâfız İbni Müsenna'nındır. (Dedilerki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be rivayet etti. (Dediki): Katâde'yi Enes b. Mâlik'den, o da Ebû Üseyd'den naklen rivayet ederken dinledim. Ebû Üseyd şöyle demiş: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Ensâr hanelerinin en hayırlısı Beni Neccâr, sonra Beni Abdi'l-Eşhel, sonra Beni Haris b. Hazrec, sonra Beni Saide'dir. Ensâr hanelerinin hepsinde hayır vardır.» buyurdular. Bunun üzerine Sa'd : Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) başkalarını, bizden üstün tutmakdan başka bir şey yapmadı zannediyorum demiş; kendisine, sizi çoğundan üstün tuttu, cevâbı verilmiş
- Bāb: ...
- باب ...
{m-177} Bize bu hadisi Muhammed b. Müseımâ rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Dâvud rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be, Katâde'den rivayet etti, (Demişki): Ben Enes'i Ebû Useyd'i ensâriden, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen bu hadisin benzerini rivayet ederken işittim
- Bāb: ...
- باب ...
{m-177-2} Bize Kuteybe ile İbni Rumh, Leys b. Sa'd'dan rivayet ettiler. H. Bize Kuteybe de rivayet etti. (Dediki): Bize Abdü'l-Aziz (yani ibni Muhammed) rivayet etti. H. Bize İbni Müsennâ ile İbni Ebi Ömer de rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Abdü'l-Vehhâb Es-Sekafi rivayet etti. Bunların hepsi Yahya b. Said'den, o da Enes'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen bu hadisin mislini rivayet etmişlerdir. Şu kadar var ki, bu hadisde o Sa'd'ın sözünü zikretmiyor
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Abbâd ile Muhammed b. Mihrân Er-Râzi rivayet ettiler. Lâfız İbni Abbâdındir. (Dedilerki): Bize Hatim (bu zât İbni İsmail'dir) Abdurrahman b. Humeyd'den, o da İbrahim b, Muhammed b. Talha'dan naklen rivayet etti, (Demişki): Ben Ebû Üseyd'i, ibni Utbe'nin yanında hutbe okurken dinledim. Şunu söyledi: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Ensâr hanelerinin en hayırlısı Beni Neccâr hanesi ile Beni Abdi'l-Eşhel, Beni Haris b. Hazrec ve Beni Saide hcneleıidir.» buyurdular. Vallahi! Bunlara birini tercih edecek olsam mutlaka kendi aşiretimi tercih ederdim
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Yahya b. Yahya Et-Temimi rivayet etti, (Dediki): Bize Muğira b. Abdirrahman, Ebû'z-Zinâd'dan naklen haber verdi. (Demişki): Ebû Seleme şehâdet ettiki, kendisi Ebû Useyd'i Ensâriyi Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in şöyle buyurduğuna şehâdet ederken İşitmiş : (Ensar hanelerinin en hayırlısı Beni Neccâr, sonra Beni Abdi'l-Efhel, sonra Beni Haris b. Hazrec, sonra Beni Sâide'dir. Ensûr hanelerinin hepsinde hayır vardır.» Ebû Seleme demişki: Ebû Useyd şunu söyledi: Ben Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in üzerinden yalan söylemekle itham olunur muyum, Yalancı olsam kendi kavmim Beni Saide'den başlardım. Bu söz Sa'd b. Ubâde'nin kulağına varmış da gücenmiş ve: Biz geriye bırakıldık; dördün en sonuncusu olduk. Bana eşeğimi semerleyin! Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e gideceğim, demiş. Kardeşi Sehl ise onunla konuşarak: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e red cevabı vermeye mi gideceksin? Halbuki o (bu işi) en iyi bilendir. Sana dördün dördüncüsü olman yetmiyor mu? demiş. Bunun üzerine Sa'd dönmüş ve: Allah ve Resulü en iyi bilir, demiş. Eşeğinin çözülmesini emretmiş ve çözmüşler
- Bāb: ...
- باب ...
{m-179} Bize Amr b. Ali b. Bahr rivayet etti. (Dediki): Bana Ebû Dâvud rivayet etti. (Dediki): Bize Harb b. Şeddâd, Yahya b. Ebi Kesir'den rivayet etti. (Demişki): Bana Ebû Seleme rivayet etti. Ona da Ebû Useydi ensâri rivayet etmişki, kendisi Rcsûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i şöyle buyururken işitmiş : «Ensârın en hayırlısı, yahut ensâr hanelerinin en hayırlısı...» Râvİ hanelerin zikri hususunda yukarkilerin hadisi gibi rivayette bulunmuş; fakat Sa'd b. Uhâde (Radiyallahu anh) kıssasını anmamıştır. İZAH 2512 DE
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Amru'n-Nâkıd ile Abd b. Humeyd de rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Yakub (bu zât İbni İbrahim b. Sa'd'dır) rivayet etti. (Dediki): Bize babam, Sâiih'den, o da İbni Şihab'dan naklen rivayet etti. (Demişki): Ebû Seleme ile Ubeydullah b. Abdillah b. Utbe b. Mes'ud söyledi. Ebû Hureyre'yi şöyle derken işitmişler: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) müslümanlardan müteşekkil büyük bir meclisde şöyle buyurdular : «Size ensâr hanelerinin en hayırlısını söyliyeyim mi?» Ashâb : — Evet yâ Resûlallah! dediler. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Beni Abdi'l-Eşnel'dir.» buyurdular. Ashâb : — Sonra kimdir yâ Resûlallah? diye sordular. «Sonra Beni Neccâr'dir!» buyurdu. — Sonra kimdir yâ Resûlallah? dediler. «Sonra Beni Haris b. Hazrec'dir!» buyurdu. — Sonra kimdir yâ Resûlallah? dediler. «Sonra Beni Sâide'dir!» buyurdu. — Sonra kimdir yâ Resûlallah? dediler. «Sonra ensar hanelerinin her birinde hayır vardır.» buyurdular. Bunun üzerine Sa'd b. Ubâde kızarak kalktı ve Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onların kabilesini söylediği zaman : — Biz dördün sonuncusu muyuz? dedi. (Bununla) Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in sözünü kasdetti. Kendisine kavminden bâzı zevat: — Otur! Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in sizin kabilenizi adını söylediği dört kabile içinde söylemesine razı değil misin? Terkedip adını söylemedikleri, söylediklerinden daha çoktur, dediler. Sa'd b. Ubâde de Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e söz etmekten vazgeçti
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Nasr b. Ali El-Cehdami ile Muhammed b. Müsennâ ve İbni Beşşâr toptan İbnü Ar'ara'dan rivayet ettiler, Lâfız Cehdami'nindir. (Dediki): Bana Muhammed b. Ar'ara rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be, Yûnus b. Ubeyd'den, o da Sabit Ei-Bünâni'den, o da Enes b. Mâlik'den naklen rivayet etti. Enes şöyle demiş: Bir seferde Cerir b. Abdillah El-Beceli ile yola çıktım. Kendisi bana hizmet ediyordu: Yapma! dedim. — Ben ensârın Resullullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e bir şey yaptıklarını görmüşümdür. Onlardan biriyle arkadaşlık edersem mutlaka kendisine hizmet edeceğime yemin verdim, dedi. İbni Müsennâ ile İbni Beşşâr hadislerinde: «Cerir, Enes'den daha büyüktü» cümlesini ziyâde etmişlerdir. İbni Beşşâr: «Enes'den daha yaşlı idi.» demiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Heddâb b. Hâlid rivayet etti. (Dediki): Bize Süleyman b. Muğira rivayet etti. (Dediki): Bize Humeyd b. Hilâl, Abdullah b. Samit'ten rivayet etti. (Demişki): Ebû Zer' şunu söyledi: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Gıfâr! Allah ona mağfiret buyursun! Eslem! Allah ona selâmet versin!» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ubeydullah b. Ömer El-Kavâriri ile Muhammed b. Müsennâ ve İbni Beşşâr toptan İbni Mehdi'den rivayet ettiler. (Demişki): İbni Müsennâ şunu söyledi: Bana Abdurrahman b. Mehdi rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be, Ebû İmran El-Cevni'den, o da Abdullah b. Sâmit'den, o da Ebû Zer'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Resûlullah (Sailallahu Aleyhi ve Sellem) bana : «Kavmine git de Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem). Eslem! Allah ona selâmet versin! Gıfâr! Allah ona mağfiret buyursun! dedi diye söyle!» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
{m-183} Bize bu hadisi Muhammed b. Müsennâ ile İbni Beşşâr rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Ebû Dâvud rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be bu isııadda rivayet etti. İZAH 2518 DE
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Müsennâ ile İbni Beşşâr, Süveyd b. Said ve İbni Ebi Ömer rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Abdu'l-Vehhâb Es-Sekafi, Eyyûb'dan, o da Muhammed'den, o da Ebû Hureyre'den naklen rivayet etti. H. Bize Ubeydullah b. Muâz da rivayet etti. (Dediki): Bize babam rivayet etti, H. Bize Muhammed b. Müsennâ dahi rivayet etti. (Dediki): Bize Abdurrahman b. Mehdi rivayet etti. Her iki râvi dedilerki: Bize Şu'be, Muhammed b. Ziyad'dan, o da Ebû Hureyre'den naklen rivayet etti. H. Bana Muhammed b. Râfi' dahi rivayet etti. (Dediki): Bize Şebabe rivayet etti. (Dediki): Bana Verkaa', Ebû'z-Zinad'dan, o da A'rac'dan, o da Ebû Hureyre'den naklen rivayet etti. H. Bize Yahya b. Habib de rivayet etti. (Dediki): Bize Ravh b. Ubâde rivayet etti. H. Bize Muhammed b. Abdillah b. Numeyr ile Ahd b. Humeyd, Ebû Âsım'dan rivayet ettiler. Her iki râvi İbni Cüreyc'den, o da Ebû'z-Zübeyr'den, o da Câbir'den naklen rivayet ettiler. H. Bana Seleme b. Şebib de rivayet etti. (Dediki): Bize Hasen b. A'yen rivayet etti. (Dediki): Bize Ma'kıl Ebû'z-Zübeyr'den, o da Câbir'den naklen rivayet, etti. Bu râvilerin hepsi: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen: «Eslem! Allah ona selâmet versin! Gıfâr! Allah ona mağfiret buyursun!» diye duâ etti. demişlerdir. İZAH 2518 DE
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Hüşeyn b. Hureys rivayet etti. (Dediki): Bize Fadl b. Musa, Hüseyn b. Irâk'den, o da babasından, o da Ebû Hureyre'den naklen rivayet etti ki, Resûlullalı (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) : «Eslem! Allah ona selâmet versin! Gıfâr! Allah ona mağfiret buyursun! Bana gelince: Bunu ben söylemedim. Lâkin onu Allah (Azze ve Celle) soyladi.» buyurdular. İZAH 2518 DE
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Ebû't-Tahir rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Vehb, Leys'den, o da İmrân b. Ebi Enes'den, o da Hanzala b. Ali'den, o da Hufâf b. İmâ El-Gıfâri'den naklen rivayet etti. Hufâf şöyle demiş: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir namazda: «Allahım! Beni Lahyan, Ri'l ve Zekvâna lanet eyle! Allah ve Resulüne isyan eden Usayyeye de! Gıfâr! Allah ona mağfirei eylesin! Eslem! Allah ona selâmet varsin!» diye duâ etti. İZAH 2518 DE
- Bāb: ...
- باب ...
Eize Yahya b. Yahya ile Yahya b. Eyyûb, Kuteybe ve İbni Hucur rivayet ettiler, Yahya b. Yahya: Ahberanâ; ötekiler ise: Haddesenâ tâbirini kullandılar. (Dedilerki): Bize İsmail b. Ca'rcr, Abdullah b. Dinar'dan naklen rivayet etti. O da İbni Ömer'i şöyle derken işitmiş: Resûlullalı (Sallaliahu Aleyhi ve Sellem): Gıfâr! Allah ona mağfiset etsin! Eslem! Allah ona selâmet versin! Usayye ise Allah ve Resulüne isyan etmiştir.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
{m-187} Bize İbni Müsennâ rivayet etti. (Dediki): Bize Abdu'l-Vehhab rivayet etti. (Dediki): Bize Ubeydullah rivayet etti. H. Bize Amr b. Sevvâd da rivayet etti. (Dediki): Bize ibni Vehb haber verdi. (Dediki): Bana Usâme haber verdi. H. Bana Züheyr b. Harb ile El-Hulvâni ve Abd b. Humeyd, Ya'kub b. İbrâhim b. Sa'd'dan rivayet ettiler. (Demişki): Bize babam, Salih'den rivayet etti. Bu râvilerin hepsi Nâfi'den, o da İbni Ömer'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen bu hadisin mislini rivayet etmişlerdir. Sâlih ile Usâme'nin hadisinde Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in bunu minber üzerinde söylediği bildirilmektedir
- Bāb: ...
- باب ...
{m-187-2} Bana bu hadisi Haccâc b. Şâir de rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Dâvud Et-Tayâlisi rivayet etti. (Dediki): Bize Harb b. Şeddâd Yahya'dan rivayet etti. (Demişki): Bana Ebû Seleme rivayet etti. (Dediki): Bana İbni Ömer rivayet etti. (Dediki): Ben Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i şöyle buyururken işittim... Râvi yukarkilerinin İbni Ömer'den rivayet ettikleri hadis gibi rivayette bulunmuştur
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Züheyr b. Harb rivayet etti. (Dediki): Bize Yezid (bu zât İbni Harun'dur) rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Mâlik El-Eşcai, Musa b. Tâlha'dan, o da Ebû Eyyub'dan naklen haber verdi, (Şöyle demiş): Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Ensâr, Müzeyne, Cülıeyne, Gtfar, Eşca' ve Beni Abdillah kabilesinden olanlar benim yardımcılarımdır. Başkaları değil! Allah ve Resulü de onların yardımcılarıdır.» buyurdular. İZAH 2522 DE
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Abdillah b. Numeyr rivayet etti. (Dediki): Bize babam rivayet etti. (Dediki): Bize Süfyân, Sa'd b. İbrâhim'den, o da Abdurrahman h. Hürmüz El-A'rac'dan, o da Ebû Hureyre'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Seilem): «Kureyş, Ensâr, Müzeyne, Cüheyne, Eslem, Gıfar vg Eşca' benim yardımcılarımdır. Onların Allah ve Resulünden başka yardımcısı yoktur.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
{m-189} Bize Ubeydullah b. Muâz rivayet etti. (Dediki): Bize babam rivayet etti, (Dediki): Bize Şu'be, Sa'd b. İbrahim'den, bu isnadla bu hadisin mislini rivayet etti. Yalnız bu hadisde: «Benim bildiğime göre bunların bazısı hakkında Sa'd dedi ki...» ibaresi vardır. İZAH 2522 DE
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Müsennâ ile Muhammed b. Beşşar rivayet ettiler. İbni Müsennâ dediki: Bize Muhammed b. Ca'fer rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be, Sa'd b. İbrahim'den rivayet etti. (Demişki): Ben Ebû Seleme'yi Ebû Hureyre'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen rivayet ederken dinledim. Şöyle buyurmuşlar : «Eslem, Gıfâr, Müzeyne ve Cühoyne'dsn olanlar yahut Cüheyne, Beni Temim'le Beni Âmir'den ve iki müttefik olan Esed'le Ğatafan'dan daha hayırlıdırlar.»
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Kuteybe b. Said rivayet etti. (Dediki): Bize Muğira (yâni El-Hızâmi) Ebû'z-Zinad'dan, o da A'rac'dan, o da Ebû Hureyre'den naklen rivayet etti. (Demişki): Resûlullah (Saliallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdular... H. Bize Amru'n-Nâkıd ile Hasan El-Hulvâni ve Abd b. Humeyd dahi rivayet ettiler. Abd: Ahberani, ötekiler: Haddesenâ tâbirlerini kullandılar. (Dedilerki): Bize Ya'kub b, İbrahim b. Sa'd rivayet etti. (Dediki): Bize babam, Sâlih'den, o da A'rac'dan naklen rivayet etti. (Demişki); Ebû Hureyre şunu söyledi: Resûlullah (Saliallahu Aleyhi ve Sellem): «Muhammed'in nefsi yed-i kudretinde olan Allah'a ygmin ederimki: Ğifâr, Eslem, Müzeyne, Cüheyne'den olanlar (yahut Cüheyne demiştir) ve Müzeyne'den olanlar kıyamet gününde Allah nezdinde Esed, Tayyi' ve Ğatafan kabilelerinden daha hayırlıdırlar.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Züheyr b. Harb ile Ya'kûb, Devraki rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize İsmail (yâni İbni Uleyye) rivayet etti. (Dediki): Bize Eyyûb, Muhammed'den, o da Ebû Hureyre'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Eslem, Ğifâr, Müzeyne ile Cüheyne'den bir kısmı (yahut Cüneyne ile Müzeyne'den bir kısmı) Allah indinde —Râvi: Zannederim kıyamet gününde buyurdu demiş— Esed, Ğatafan, Hevâzin ve Temim kabilelerinden daha hayırlı olacaklardır.» buyurdular. İZAH 2522 DE
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebi Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Gunder, Şu'be'den, rivayet etti. H. Bize Muhammed b. Müsennâ ile İbni Beşşâr da rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be, Muhammed b. Ebi Yakub'dan, rivayet etti. (Demişki): Ben Abdurrahman b. Ebi Bekre'yi babasından rivayet ederken dinledimki, Akra' b. Habis, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e gelerek: — Sana ancak Eslem, Gıfâr ve Müzeyne'den hacıların hırsızları bey'at etti, demiş. Cüheyne'yi de söyledi zannederim. (Şekkeden râvi Muhammed'dir.) Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) : «Şayet Eslem, Ğıfar ve Müzeyne —zannederim Cüheyne de dedi— Beni Temim ile Beni Âmir, Esed ve Ğatafan'dan daha hayırlı iseler, bunlar haybet ve hüsrana uğramışlar mıdır ne dersin?» buyurmuşlar. Akra': — Evet! cevâtını yermiş. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «O halde nefsim yed-i kudretinde olan Allah'a yemin ederim ki, onlar bunlardan daha hayırlıdır.» buyurmuşlar. ibnü Ebi Şeybe'nin hadisinde «Şekkeden râvi Muhammed'dir.» cümlesi yoktur
- Bāb: ...
- باب ...
{m-193} Bana Harun b. Abdillah rivayet etti, (Dediki): Bize Abdü's-Samed rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be rivayet etti. (Dediki): Bana Beni Temim'in reisi Muhammed b. Abdillah b. Ebi Ya'kub Ed-Dabbi bu isnadla bu hadisin mislini rivayet etti ve: «Bir de Cüheyne» dedi. «Zannederim» demedi
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Nasr b. Ali El-Cehdami rivayet etti. (Dediki): Bize babam rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be, Ebû Bişr'den, o da Abdurrahman b. Ebi Bekra'dan, o da babasından, o da Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen rivayet etti, (Şöyle buyurmuşlar) : «Eslem, Ğıfâr, Müzeyne ve Cüheyne, Beni Temim ile Beni Âmir'den ve iki müttefik olan Beni Esed ile Ğatafan'dan daha hayırlıdırlar.»
- Bāb: ...
- باب ...
{m-194} Bize Muhammed b. Müsennâ ile Harun b. Abdullah rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Abdüssamed rivayet etti, H. Bu hadisi bana Amru'n-Nâkıd dahi rivayet etti. (Dediki): Bize Şe-baba b. Sevvâr rivayet etti. Her iki râvi: Bize Şu'be, Ebû Bişr'den bu isnadla rivayette bulundu, demişler
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebi Şeybe ile Ebû Kureyb rivayet ettiler. Lâfız Ebû Bekr'indir. (Dedilerki): Bize Veki' Süfyân'dan, o da Abdü'l-Melik b. Umeyr'den, o da Abdurrahman b, Ebi Bekra'dan, o da babasından naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem); «Şayet Cüheyne, Eslem ve Ğıfâr (kabileleri) Beni Temim ve Beni Abdillah b. Ğatafan ve Âmir b. Sa'saa'dan daha hayırlı ise ne dersiniz?» buyurdu. Ve bunu sesini uzatarak söyledi. Derken ashab : — Yâ Resûlallah! Onlar haybet ve hüsrana uğramışlardır, demişler. (O da) : «Hakikaten onlar daha hayırlıdır.» buyurdu. Ebû Kureyb'in rivayetinde: «Şayet Cüheyne, Müzeyne, Eslem ve Ğıfâr.., ise ne dersiniz?» cümlesi vardır
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Züheyr b, Harb rivayet etti. (Dediki): Bize Ahmed b. İshâk rivayet etti, (Dediki): Bize Ebû Avâne, Muğira'dan, o da Amir'den, o da Adiy b. Hâtim'den naklen rivayet etti. Adiy şöyle demiş: Ömer b. Hattab'a geldim. Bana şunu söyledi: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in ve ashabının yüzlerini ağartan ilk sadaka senin Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e getirdiğin Tayyi' kabilesinin sadakasidir
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Yahya t. Yahya rivayet etti. (Dediki): Bize Muğira b. Abdirrahman, Ebû'z-Zinâd'dan, o da A'rac'dan, o da Ebû Hureyre'den naklen haber verdi. Şöyle demiş: Tufeyl ve arkadaşları gelerek : --Yâ Resûlallah! Gerçekten Devs kabilesi küfür ve imtina etmiştir. Sen de onlara beddua eyle! dediler. Bunun üzerine: Devs helak olsun diyenler oldu. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ise: «Allah'ım! Sen Deys'e hidâyet ver; ve onları getir!» diye duâ etti
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Kuteybe b. Said rivayet etti, (Dediki): Bize Cerir Muğire'den, o da Hâris'den, o da Ebû Zür'a'dan naklen rivayet etti. (Demişki): Ebû Hureyre şunlara söyledi: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den işittiğim üç hasletten dolayı Beni Temim'i sevmeye devam ederim, Resulullalı (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i; «Onlar Deccal'a karşı ümmetimin en şiddetlileri olacaklar.» buyururken işittim. Sadakaları geldi de Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Bunlar bizim kavmimizin sadakalarıdır.» buyurdular. Aişe'nin yanında onlardan bir esir kadın vardı. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (Âişe'ye) ; «Onu âzâd et! Çünkü o ismail'in neslindendir.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
{m-198} Bana bu hadisi Züheyr b. Hârb da rivayet etti. (Dediki): Bize Cerir, Umâra'dan, o da Ebû Zür'a'dan, o da Ebû Hureyre'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den işittiğim üç hasletten sonra Beni Temim'i sevmeye devam ediyorum; bunları onlar hakkında söylerdi. Ve râvi yukarki hadisin mislini zikretmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
{m-198-2} Bize Hâmid b. Ömer El-Bekrâvi de rivayet etti. (Dediki): Bize Dâvud mescidinin imamı Mesleme b, Alkame'te'l-Mazini rivayet etti. (Dediki): Bize Dâvud, Şa'bi'den, o da Ebû Hureyre'den naklen rivayet etti (Şöyle demiş): Üç haslet var ki, ben bunları Beni Temim hakkında Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den işittim. Artık onları sevmekte devam ediyorum. Ve râvi hadisi bu mânâ ile nakletmiş. Yalnız o : «Onlar harblerde insanların en şiddetli çarpışanlarıdır.» demiş; Deccal'ı anmamıştır
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Harmele b. Yahya rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Vehb haber verdi. (Dediki): Bana Yûnus, ibni Şihab'dan naklen haber verdi. (Demişki): Bana Said b. Müseyyeb, Ebû Hureyre'den naklen rivayet etti ki: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuşlar : «İnsanları asıl olarak bulursunuz. Onların câhiliyyet devrinde hayırlı olanları anlayış göstermek şartıyla İslâm'da da hayırlılardır. Bu işde insanların en hayırlılarından bazılarını içine girmezden önce, ondan en ziyâde hoşlanmayanlar olduğunu bulursunuz. İnsanların en kötülerinden bazılarını bir yüzle onlara, bir yüzle de bunlara gelen iki yüzlüyü bulursunuz.»
- Bāb: ...
- باب ...
{m-190} Bana Züheyr b. Harb rivayet etti. (Dediki): Bize Cerir, Umâra'dan, o da Ebû Zür'a'dan, o da Ebû Hureyre'den naklen rivayet etti. H. Bize Kuteybe b, Said de rivayet etti. (Dediki): Bize Muğira b. Abdirrahman El-Hızâmi, Ebû'z-Zinad'dan, o da A'rac'dan, o da Ebû Hureyre'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) «İnsanları madenler bulursunuz...» buyurdular. Râvi, Zühri'nin hadisi gibi rivayette bulunmuştur. Yalnız Ebû Zür'a ile A'rac'ın hadisinde : «Bu işde insanların en hayırlılarından bazılarını içine girmezden önce ona karşı en şiddetli hoşnutsuzluk gösterenler olduğunu bulursunuz.» ibaresi vardır
- Bāb: ...
- باب ...
Bize İbni Ebi Ömer rivayet etti. (Dediki): Bize Süfyân b. Uyeyne, Ebû'z-Zinad'dan, o da A'rac'dan, o da Ebû Hureyre'den, bir de İbni Tâvus'dan, o da babasından, o da Ebû Hureyre'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Develere binen kadınların en hayırlısı (Burada râvilerin-biri Kureyş kadınlarının elverişlisi demiş, diğeri sadece Kureyş kadınları demiştir) yetime küçüklüğünde en ziyade şefkat gösteren ve kocasına elindeki iş hususunda en ziyâde riayetkar olandır.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
{m-200} Bize Amru'n-Nâkıd rivâyet etti, (Dediki): Bize Süfyân Ebû'z-Zinad'dan, o da A'rac'dan, o da Ebû Hureyre'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen rivayet etti. Bir de İbni Tâvus'dan, o da babasından, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e ulaştırmak suretiyle bu hadisin mislini rivayet etti. Şu kadar var ki o : «Çocuğa küçüklüğünde en fazla bakış görüş edenidir.» demiş, «Yetime» dememiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Harmele b. Yalıya rivayet etti. (Dediki): Bize İbnü Vehb haber verdi. (Dediki): Bana Yûnus, İbni Şihab'dan naklen haber verdi. (Demişki): Bana Said b. Müseyyeb rivayet etti ki, Ebû Hureyre: Ben, Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i : «Kureyş kadınları deveye binen kadınlarm en hayırlısı, çocuğa karşı en şefkatlisi, kocasına elindeki iş hususunda en riayetkar olanıdır.» buyururken işittim. Râvi demişki: Ebû Hureyre bunun arkacığından: — Meryem binti İmran hiç deveye binmemiştir, dedi
- Bāb: ...
- باب ...
{m-201} Bana Muhammed b. Râfi' ile Abd b. Humeyd rivayet ettiler. Abd: Ahberanâ, İbni Râfi' ise: Haddesenâ tâbirlerini kullandılar. (Dedilerki): Bize Abdürrezzak rivayet etti. (Dediki): Bize Ma'mer, Zühri'den, o da İbni Müseyyeb'den, o da Ebû Hureyre'den naklen haber verdiki, Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Ebû Tâlib'in kızı Ümmü Hâni'yi istemiş. O da : — Yâ Resûlallah! Ben yaşlandım, çocuklarım da var! demiş. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem); «Deveye binen kadınların en hayırlısı.-..» buyurmuşlar. Sonra râvi Yûnus'un hadisi gibi nakletmiş. Yalnız o: «Küçüklüğünde çocuğa karşı en şefkatlisi» demiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Muhammed b. Râfi' ile Abd b. Humeyd rivayet ettiler. İbni Râfi: Haddesenâ, Abd ise: Ahberanâ tâbirlerini kullandılar. (Dedilerki): Bize Abdürezzak haber verdi. (Dediki): Bize Ma'mer, İbni Tâvus'dan, o da babasından, o da Ebû Hureyre'den naklen haber verdi. H. Bize Ma'mer de Hemmam b. Münebbih'den, o da Ebû Hureyre'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Deveye binen kadınların en hayırlısı Kureyş kadınlarının elverişlisidir. Küçüklüğünde çocuğa karşı en şefkatli, kocasına elindeki İş hususunda en ziyade riayetkar (o) dır.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
{m-202} Bana Ahmed b. Osman b. Hakim El-Evdi rivayet etti. (Dediki): Bize Hâlid (yâni İbni Mahled) rivayet etti. (Dediki): Bana Süleyman (bu zat İbni Bilâl'dır) rivayet etti. (Dediki): Bana Süheyl, babasından, o da Ebû Hureyre'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen tamamiyle Ma'mer'in bu hadisi gibi rivayette bulundu
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Haccâc b. Şâir rivayet etti. (Dediki): Bize Abdüssamed rivayet etti. (Dediki): Bize Hammad (yâni İbni Seleme) Sâbit'ten, o da Enes'den naklen rivayet ettiki: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Ebû Ubeyde b. Cerrah ile Elû Talha arasında kardeşlik akdetmiştir. İzah 2530 da
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Ebû Ca'fer Muhammed b. Sabbâh rivayet etti. (Dediki); Bize Hafs b. Gıyas rivayet etti. (Dediki): Bize Âsimi Ahvel rivayet etti. (Dediki); Enes b. Mâlik'e : — Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in : «islâm'da ahidleşme yoktur!..» buyurduğunu sen duydun mu? denildi. Enes: — Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kendi evinde Kureyş'le Ensâr arasında muahede yapmıştır, dedi
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebi Şeybe ile Muhammed b. Abdillah b. Numeyr rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Abde b. Süleyman, Asım'dan, o da Enes'den naklen rivayet etti. Enes şöyle demiş: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Kureyş ile Ensâr arasında Medine'deki evinde muahede yapmıştır. İzah 2530 da
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebi Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Abdullah b, Numeyr ile Ebû Üsânıe Zekeriyya'dan, o da Sa'd b. İbrahim'den, o da babasından, o da Cübeyr b. Mut'ım'den naklen rivayet ettiler. Cübeyr şöyle demiş: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «İslâm'da ahidleşme yoktur. Cahiliyyet devrinde olan herhangi bir ahidleşmeyi islâm ancak şiddet yönünden artırmıştır.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebi Şeybe ile İshâk b. İbrahim ve Abdullah b. Ömer b. Ebân hepsi Hüseyn'den rivayet ettiler. Ebû Bekr dediki: Bize Hüseyn b. Ali El-Cu'fi, Mücemma' b. Yahya'dan, o da Said b. Ebi Bürde'den, o da Ebû Bürde'den, o da babasından naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile birlikte akşam namazını kıldık. Sonra otursak da onunla beraber yatsıyı da kilsak a! dedik ve oturduk. Derken yanımıza çıktı ve : «Siz hâlâ burada mısınız?» dedi. (Biz) şu cevâbı verdik : — Yâ Resûlallah! Seninle birlikte akşam namazını kıldık. Sonra: Oturalım da seninle birlikte yatsıyı da kılalım, dedik. «iyi ettiniz!» Yahut «İsabet ettiniz!» buyurdular. Müteakiben başını semâya kaldırdı. Çok defalar başını semâya kaldırırdı ve : «Yıldızlar semânın emniyetidir. Yıldızlar gitti mi semâya vadolunan gelir. Ben ashabım için bir emniyetim. Ben gittim mi, ashabıma vadolunantar gelir. Ashabım da ümmetim için bir emniyettir. Ashabım gitti mi ümmetime vadolunan şeyler gelir.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Hayseme Züheyr b. Harb ile Ahmed b. Abdete'd-Dabbi rivayet ettiler. Lâfız Züheyr'indir. (Dedilerki): Bize Süfyân b. Uyeyne rivayet etti. (Dediki): Amr, Câbir'i, Ebû Saidi Hudri'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen haber verirken işitmiş. (Şöyle buyurmuşlar): «İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek; insanlardan bir cemâat gaza edecekler de kendilerine: — İçinizde Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i gören var mı? denilecek. Onlar da : — Evet! cevâbını verecekler. Bunun üzerine kendilerine fetih müyesser kılınacak. Sonra insanlardan bir cemâat gaza edecek kendilerine: — İçinizde Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e sahâbilik etmiş bir kimseyi gören var mı? denilecek. — Evet! diyecekler. Yine kendilerine fetih müyesser kılınacak. Sonra insanlardan bir cemâat gaza edecek ve kendilerine : — İçinizde Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e sahâbilik eden bir kimsenin arkadaşını gören var mı? denilecek. Onlar da : — Evet! cevâbını verecekler. Bu sebeple kendilerine fetih müyesser kılınacaktır.»
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Said b. Yahya b. Said EI-Emevi rivayet etti. (Dediki): Bize babam rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Cüreyc, Ebû'z-Zübeyr'den, o da Câbir'den naklen rivayet etti. (Demişki): Ebû Said-i Hudri zu'm edip dedi ki: Resûlullah [Sallallahii Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdular «İnsanlar üzerine zaman gelecek; kendilerinden bir ordu gönderilecek do: — Bakın aranızda Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in ashabından bir kimse bulabilecek misiniz? denilecek. Böyle bir zât bulunacak ve kendilerine onun sebebiyle fetih müyesser olacak. Sonra ikinci bir ordu gönderilecek yine : — Acaba bunların arasında Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in ashabını gören var mı? diyecekler ve onun sebebiyle kendilerine fetih müyesser olacak. Sonra üçüncü ordu gönderilecek ve : — Bakın aralarında Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in ashabını görenleri gören bulabilecek misin? denilecek. Sonra dördüncü ordu gönderilecek ve yine : — Baktn içlerinde Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in ashabını gören, birini gören, birini gören, biri var mı? denilecek. Böyle bir zat da bulunacak ve kendilerine onun sayesinde fetih müyesser olacak.»
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Kuteybe b. Said ile Hennâd b. Seriy rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Ebû'l-Ahvas, Mansûr'dan, o da İbrahim b. Yezid'den, o da Abidete's-Selmâni'den, o da Abdullab'dan naklen rivayet etti. Abdullah şöyle demiş: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) : «Ümmetimin en hayırlısı benden sonra gelen asırdır. Sonra onların peşinden gelenler. Daha sonra onlarm peşinden gelenlerdir. Sonra öyle bir kavim gelecektir ki, onlardan birinin şehâdeti yeminini, yemini de şehâdetini geçecektir.» buyurdular. Hennâd hadisinde karnı zikretmemiştir. Kuteybe ise: «Sonra bir takım kavimler gelecektir.» demiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Osman b. Ebi Şeybe ile İshâk b. İbrahim El-Hanzali rivayet ettiler. İshâk : Ahberanâ, Osman ise: Haddesenâ tâbirlerini kullandılar. (Dedilerki): Bize Cerir Mansûr'dan, o da İbrahim'den, o da Abide'den, o da Abdullah'dan naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e: İnsanların hangisi en hayırlıdır? diye soruldu : «Benim asrımdır. Sonra onların peşinden gelenler, daha sonra onların peşinden gelenlerdir. Sonra bir kavm gelecektir ki, onlardan birinin şehadeti yeminini, yemini de şehâdetinİ geçecektir.» buyurdular. İbrahim: «Biz çocukken ahid ve şehâdetlerden bizi men ederlerdi.» demiş
- Bāb: ...
- باب ...
{m-211} Bize Muhammed b. Müsennâ ile İbni Beşşâr da rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be rivayet etti. H. Bize yine Muhammed h. Müsennâ ile İbni Beşşâr rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Abdurrahman rivayet etti. (Dediki): Bize Süfyân rivayet etti. Her iki râvi Mansûr'dan Ebû'l-Ahvas'la Cerir'in isnadlariyle onların hadisi mânâsımla rivayette bulunmuşlardır. Onların hadisinde: «Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e soruldu» cümlesi yoktur
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Hasen b. Ali El-Hulvâni de rivayet etti. (Dediki): Bize Ezher b, Sa'd Es-Semmân, İbni Avn'den, o da İbrahim'den, o da Abide'den, o da Abdullah'dan, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen rivayet etti. (Şöyle buyurmuşlar) : «insanların en hayırlısı benim asrımdır. Sonra onların peşinden gelenler, daha sonra onların peşinden gelenlerdir.» (Abdullah) Üçüncüde mi, yoksa dördüncüde mi bilemiyorum: «Onlardan sonra (kötü) bir nesil gelecek. Birinin şehadeti yeminini, yemini de şehâdetini geçecektir.» buyurdular (demiş). İZAH 2536 DA
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Ya'kub b. İbrahim rivayet etti. (Dediki): Bize Hüşeym, Ebû Bişr'den rivayet etti. H. Bana İsmail b. Salim de rivayet etti. (Dediki): Bize Hüşeym haber verdi, (Dediki): Bize Ebû Bişr, Abdullah b. Şekik'den, o da Ebû Hureyre'den naklen haber verdi. (Şöyle demiş): Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Ümmetimin en hayırlıları, içlerinde benim gönderildiğim asırdır. Sonra onların peşinden gelenlerdir.» buyurdu. Üçüncüyü zikrettimi, etmedi mi Allah bilir: «Onlardan sonra bir kavim gelecektir ki, semizliği sevecekler, çağırılmadan şâhidlık yapacaklardır.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
{m-213} Bize Muhammed b. Beşşâr rivayet etti. (Dediki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivayet etti. H. Bana Ebû Bekir b. Nâfi de rivayet etti. (Dediki): Bize Gunder Şu'be'den rivayet etti. H. Bana Haccâc b. Şâir dahi rivayet etti. Bize Ebu'l-Velid rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Avâne rivayet etti. Her iki râvi Ebû Bişr'den bu isnadla bu hadisin mislini rivayet etmişlerdir. Yalnız Şu'be'nin hadisinde «Ebû Hureyre: İki defa mı söyledi, üç defa mı bilemiyorum, dedi.» cümlesi vardır. İZAH 2536 DA
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebi Şeybe ile Muhammed b. Müsennâ ve İbni Beşşâr hep birden Gunder'den rivayet ettiler. ibni Müsennâ dediki: Bize Muhammed b. Ca'fer rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be rivayet etti. (Dediki): Ben Ebû Cemre'den' dinledim. (Dediki): Bana Zehdem b. Mudarrib rivayet etti. (Dediki): İmran b. Husayn'i rivayet ederken dinledim. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) «Sizin en hayırlılarınız benim asrımdır. Sonra onların peşinden gelenler. Daha sonra onların peşinden gelenler. Daha sonra onların peşinden gelenlerdir.» buyurmuşlar. İmran: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kendi asrından sonra iki defa mı dedi, üç mü bilemiyorum demiş : «Onlardan sonra bir kavim gelecek ki, şâhid çağrılmadıkları halde şehâdet edecekler. Hıyanet edecekler. Emniyet olunmayacaklar. Nezredecek, yerine getirmeyecekler. Aralarında şişmanlık zuhur edecektir.» buyurmuşlar
- Bāb: ...
- باب ...
{m-214} Bana Muhammed b. Hatim rivayet etti. (Dediki): Bize Yahya b. Said rivayet etti. H. Bize Abdurrahman b. Bişr El-Abdi de rivayet etti. (Dediki): Bize Behz rivayet etti. H. Bana Muhammed b. Râfi' dahi rivayet etti. (Dediki): Bize Şebâbe rivayet etti. Bu râvilerin hepsi Şu'be'den bu isnadla rivayette bulunmuşlardır. Bunların hadisinde : «Kendi asrından sonra iki asır mı, yoksa üç mü söyledi bilemiyorum, dedİ.» ibaresi vardır. Şebâbe'nin hadisinde: «Dediki Zehdem b. Mudarrib'den dinledim. Bana at üzerinde bir hacet için gelmişti. Bana rivayet ettiki: Kendisi Imran b. Husayn'dan dinlemiş» ibaresi; Yahya ile Şebâbe'nin hadisinde ise: [ yenzurune ve la yufune ] Behz'in hadisinde de İbnü Ca'fer'in dediği gibi [ yufune ] ibareleri vardır
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Kuteybe b. Said ile Muhammed b. Abdi'l-Melik El-Umevi de rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Ebû Avâne rivayet etti. H. Bize Muhammed b. Müsennâ ile İbnü Beşşâr dahi rivayet ettiler. (Dedilerki); Bize Muâz b. Hişâm rivayet etti. (Dediki): Bize babam rivayet etti. Her iki râvİ Katâde'den, o da Zürâra b. Evfâ'dan, o da İmran b. Husayn'dan, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen bu hadisi : «Bu ümmetin en hayırlıları içlerinde benim gönderildiğim asırdır. Sonra onların peşlerinden gelenlerdir.» şeklinde rivayet etmişlerdir. Ebû Avâne'nin hadisinde Zehdem'in Imran'dan rivayet ettiği hadisde olduğu gibi: «Üçüncüyü zikretti mi, etmedi mi Allah bilir, dedi.» ziyadesi vardır. Hişâm'ın Katâde'den rivayet ettiği hadisinde de: «Kendilerinden yemin istenmediği halde yemin ederler.» ziyadesi vardır. İZAH 2536 DA
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ebû Bekr b. Ebi Şeybe ile Şuca' b. Mahled rivayet ettiler. Lâfız Ebû Bekrindir. (Dedilerki): Bize Hüseyn (bu zât ibni Ali El-Cu'fi'dir) Zâide'den, o da Süddi'den, o da Abdullah El-Behi'den, o da Âişe'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Bir adam Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e insanların en hayırlıları kimlerdir? diye sordu : «İçinde benim bulunduğum asırdır. Sonra ikinci, daha sonra üçüncü {asırdır).» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Muhammed b. Râfi' ile Abd b. Humeyd rivayet ettiler. Muhammed b. Râfi': Haddesenâ, Abd ise: Ahberanâ tâbirlerini kullandılar. (Dedilerki): Bize Abdürezzâk haber verdi, (Dediki): Bize Ma'mer, Zühri'den naklen haber verdi. (Demişki): Bana Salim b. Abdillah ile Ebû Bekr b. Süleyman haber verdilerki, Abdullah b. Ömer şunu söylemiş: Bize Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hayatının sonunda bir gece yatsı namazını kıldırdı. Selâm verince ayağa kalkarak : «Şu gecenize ne dersiniz? Hiç şüphe yok ki, bundan itibaren yüz senenin başında yeryüzünde olanlardan hiç bir kimse kalmayacaktır.» buyurdu. ibni Ömer demişki: Halk konuştukları lâflar arasında Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in bu yüz sene hakkındaki sözü hususunda hataya düştüler. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ancak bugün yeryüzünde olanlardan kimse kalmayacak, dedi. Bununla o asır halkının geçip gideceğini kasdetti
- Bāb: ...
- باب ...
{m-217} Bana Abdullah b. Abdirrahman Ed-Dârimi rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû'l-Yeman haber verdi. (Dediki): Bize Şuayb haber verdi. Bu hadisi Leys dahi Abdurrahman b. Hâlid b. Müsafir'den rivayet etti. Her iki râvi Zühri'den, Ma'mer'in isnadiyle onun hadisi gibi rivayet etmişlerdir. İZAH 2539 DA
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Harun b. Abdillah ile Haccac b. Şâir rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Haccâc b, Muhammed rivayet etti. (Dediki): İbnü Cürayc şunu söyledi: Bana Ebû'z-Zübeyr haber verdi ki, Câbir b. Abdillah'ı şöyle derken işitmiş: Ben Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i vefatından bir ay önce: «Siz bana kıyameti mi soruyorsunuz? Onun ilmi ancak Allah indindedir. Allah'a yemin ederim! Yeryüzünde doğmuş hiç bir nefis yoktur ki, üzerine yüz sene gelsin!» buyururken işittim
- Bāb: ...
- باب ...
{m-218} Bana bu hadisi Muhammed b. Hatim rivayet etti. (Dediki): Bize Muhammed b. Bekr rivayet etti. (Dediki): Bize İbnü Cüreyc bu isnadla haber verdi. Fakat: «Ölümünden bir ay önce» kaydını zikretmedi
- Bāb: ...
- باب ...
{m-218-2} Bana Yahya b. Habib ile Muhammed b. Abdi'l-A'la ikisi birden Mu'temir'den rivayet ettiler. İbnü Habib dediki: Bize Mu'temir b. Süleyman rivayet etti. (Dediki): Ben babamdan işittim. (Dediki): Bize Ebû Nadra, Câbir b. Abdillah'dan, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen rivayet etti ki, Bunu vefatından bir ay önce yahut o civarda söylemiş: «Bugün doğmuş hiç bir nefis yoktur ki : Üzerine yüz sene gelsin de, o gün sağ bulunsun!» buyurmuşlar. Sikâye sahibi Abdurrahman'dan dahi Câbir b. Abdillah'dan, o da Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen bu hadisin mislini rivayet olunmuştur. Abdurrahman bunu ömrün kısalması diye tefsir etmiştir
- Bāb: ...
- باب ...
{m-218-3} Bize Ebu Bekr b. Ebi Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Yezid b Harun rivayet etti. (Dediki): Bize Süleyman Et-Teymi iki ısnadla birden bu hadisin mislini haber verdi. İZAH 2539 DA
- Bāb: ...
- باب ...
Bize İbnü Numeyr rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Hâlid, Dâvud'dan rivayet elti. Lâfız onundur, H. Bize Ebû Bekr b. Ebi Şeybe de rivayet etti. (Dediki): Bize Süleyman b. Hayyan, Dâvud'dan, o da Ebû Nadra'dan, o da Ebû Said'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Tebûk'den dönünce kendisine kıyameti sordular. Bunun üzerine Rfesûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Yüz sene gelmez ki, yeryüzünde bugün doğmuş bir nefis kalmış olsun!» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bana İshâk b. Mansûr rivayet etti. (Dediki): Bize Ebu'l-Velid haber verdi. (Dediki): Bize Ebû Avâne Husayn'dan, o da Sâlim'den, o da Câ'feir b. Abdiliah'dan naklen haber verdi. (Şöyle demiş): Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) : «Doğmuş hiç bir nefis yoktur ki, yüz seneye erişsin!» buyurdular. Salim demiş ki : Biz bunu onun yanında müzakere ettik. Bu ancak o gün yaratılmış her nefistir
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Yahya b. Yahya Et-Temimi ile Ebû Bekr b. Ebi Şeybe ve Muhammed b. Ala' rivayet ettiler. Yalıya: Ahberanâ, Ötekiler: Haddesenâ tâbirlerini kullandılar. (Dedilerki): Bize Ebû Muaviye A'me'ş den, o da Ebû Sâlih'den, o da Ebû Hureyre'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Ashabıma sövmeyin! Ashabıma sövmeyin! Nefsim yed-i kudretinde olan Allah'a yemin ederim ki, biriniz Uhud (dağı) kadar altın infâk etse, onların bir müd’üne veya onun yansına erişemez.» buyurdular. İzah 2541 de
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Osman b. Ebi Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Cerir A'meş'den, o da Ebû Sâlih'deıı, o da Ebû Said'den naklen rivayet etti. (Demişki): Hâlid b. Velid ile Abdurrahman b. Avf arasında bir şey vardı. Hâlid ona sövdü. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Ashabımdan kimseye sövmeyin! Çünkü biriniz Uhud (dağı) kadar altın infak etse, onların bir müd'üne veya yarısına erişemez.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
{m-222} Bize Ebû Said El-Eşec ile Ebû Kureyb rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Veki' A'meş'den rivayet etti. H. Bize Ubeydullah b. Muâz da rivayet etti. (Dediki): Bize babam rivâyet etti. H. Bize İbni Müsennâ ile İbni Beşşâr dahi rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize İbnü Ebi Adiy rivayet etti. Bu râviler hep birden Şu'be'detı, o da A'meş'den naklen Cerir ile Ebû Muâviye'nin isnadı ile onların hadisi gibi rivayette bulunmuşlardır. Şu'be ile Veki'in hadisinde Abdurrahman b. Avf ile Hâlid b. Velid'in zikri geçmemiştir
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Züheyr b. Harb rivayet etti. (Dediki): Bize Hâşim b. Kaâsım rivayet etti. (Dediki): Bize Süleyman b. Muğire rivayet elti. (Dediki): Bana Said El-Cüreyri, Ebû Nadra'dan, o da Useyr b. Câbir'den naklen rivayet etti ki, Kûfeliler Ömer'e gelmişler. İçlerinde Uveys'le alay eden bir adam varmış. Ömer: — Burada Karanilerden kimse var mı? diye sormuş. Hemen bu adam gelmiş. Ömer: — Şüphesiz ki, Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Size Yemen'den Uveys denilen bir adam gelecek. Yemen'de bir annesinden başka kimse bırakmıyor. Kendisinde beyazlık vardı. Allah'a duâ etti de onu kendisinden giderdi. Yalnız bir dinar veya dirhem yeri kadar kaldı. İmdi ona sizden kim rastlarsa sizin için istiğfar ediversin!» buyurdular, demiş
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Züheyr b. Harb ile Muhammed b. Müsennâ rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Affân b. Müslim rivayet etti. (Dediki): Bize Hanımad (bu zât İbni Seleme'dir) Said-i CÜreyri'den bu isnadla Ömer b. Hattâb'dan naklen rivayet etti. Ömer şöyle demiş: Ben Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i: «Şüphesiz tabiinin en hayırlısı Uveys denilen bir adamdır. Onun bir validesi vardır. Kendisinde beyazlık vardı, imdi kendisine emredin de sizin için istiğfarda bulunsun.» buyururken işittim
- Bāb: ...
- باب ...
Bize İsbâk b. İbrahim El-Hanzali ile Muhammed b. Müsennâ ve Muhammed b. Beşşâr rivayet ettiler. İshâk; Ahberanâ, ötekiler: Haddesenâ tâbirlerini kullandılar. Lâfız İbni Müsennâ'nındır. (Dediki): Bize Muâz b. Hişâm rivayet etti. (Dediki): Bana babam, Katâde'den, o da Zürâra b. Evfâ'dan, o da Useyr b. Câbir'den naklen rivayet etti. Useyr şöyle demiş: Ömer b. Hattâb kendisine Yemenlilerin imdadı geldiği vakit onlara: Uveys b. Âmir aranızda mı? diye sorardı. Nihayet Uveys'e rastladı. Ve : __ Sen Uveys b. Âmir misin? diye sordu. (O da) : Evet! cevâbını verdi. — Murad kabilesinden sonra Karen'den mi? dedi. Uveys: — Evet! cevâbını verdi. — Sende baras illeti vardı. Ondan iylleştin de yalnız bir dirhem yeri kadar kaldı öyle mi? dedi. Üveys : — Evet! cevâbını verdi. — Validen var mı? diye sordu. Uveys : — Evet! cevâbını verdi. Ömer : — Ben Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i: «Size Uveys b. Âmir Yemenlilerin İmdat bölüğü ile gelecek. Kondisi Muraddan sonra Karendendir. Onda baras illeti vardı. Bu derdden iyileşti. Ancak bir dirhem yeri kadar kaldı. Bir validesi vardır. Ona çok mutidir. .Allah'a yemin etse, kendisini mutlaka yemininde sâdık çıkarır. Sana istiğfar etmesine imkân bulursan bunu yap!» buyururken işittim. Benim için istiğfar ediver! dedi. O da Ömer için İstiğfarda bulundu. Ömer ona : — Nereye gitmek istiyorsun? diye sordu. Uveys : — Kûfe'ye! dedi. — Senin için oranın valisine mektub yazayım mı? dedi, Uveys : — İnsanların el ayak takımı arasında olmam benim için daha makbuldür, cevâbını verdi. Üseyr demiş ki: Ertesi yıl gelince Kûfe'nin eşrafından bir adam hacca gitti. Ömer'e rastlamış. Ömer kendisine Uveys'i sormuş. O zât : — Ben onu evi perişan, eşyası az bir halde bıraktım, demiş. Ömer : — Ben Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i : «Size Uveys b. Âmir Yemenlilerin imdat bölüğü ile gelecek. Kendisi Muraddan sonra Karendendİr. Onda baras illeti vardı. Bu derdden iyileşti. Ancak bir dirhem yeri kadar kaldı. Bir validesi vardır. Ona çok mutidir. Allah'a yemin etse, kendisini mutlaka yemininde sad-k çıkarır. Sana istiğfar etmesine imkân bulursan bunu yap!» buyururken işittim, demiş. O zât Uvays'e gelerek : — Benim için istiğfar et! dedi. Uveys : — Sen hayırlı bir yolculuktan yeni geliyorsun, benim için sen istiğfar et! dedi. O zât yine : — Benim için istiğfar et: dedi. Uveys (tekrar) : — Sen hayırlı bir yolculuktan yeni geliyorsun. Benim için sen istiğfar et! Ömer'e rastladın mı? dedi. O zât: — Evet! cevâbını verdi. Bunun üzerine onun için istiğfar etti. Halk da onun kim olduğunu anladı. Müteakiben çekib gitti. Üseyr demişki: Elbisesi çizgili bir kumaştı. İnsan onu gördükçe: Acaba Uveys bu kumaşı nerden buldu? diyordu
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Ebu't-Tâhir rivayet etti. (Dediki): Bize İbnü Vehb haber verdi. (Dediki): Bana Harmele haber verdi. H. Bana Harun b. Said El-Eyli de rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Vehb rivayet etti. (Dediki): Bana Harmele (bu zât İbni İmrân Et-Tücibi'dir) Ahdurrahman b. Sümâsete'l-Mehri'den rivayet etti. (Demişki): Ben Ehû Zerr'i şunu söylerken işittim: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Seliem): «Siz öyle bir yer fethedeceksiniz ki, orada kirat söylenir. 0 yerin ahâlisi hakkında birbirinize hayr tavsiyesinde bulunun! Çünkü onların bir zimmet ve rahim (hörmet)'i vardır. Bir kerpiç yeri hakkında kavga eden iki adam gördünüz mü hemen oradan çık!» buyurdular. Râvi demiş ki: Ebû Zer Şurahbil b, Hasene'nin oğulları Rabia ile Abdurrahman, bir kerpiç yeri hakkında kavga ederken yanlarına uğramış da hemen oradan çıkmış
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Züheyr b. Harb ile Ubeydullah b. Said rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Vehb b. Cerir rivayet etti. (Dediki): Bize babam rivayet etti. (Dediki): Mısırlı Harmele'yi, Ahdurrahman b. Şümâse'den, o da Ebû Basra'dan, o da Ebû Zer'den naklen rivayet ederken işittim. Ebû Zer şöyle demiş: Resûlullah {Sallallahu Aleyhi ve Sellem) : «Siz muhakkak Mısır'ı fethedeceksiniz. Mısır öyle bir yerdir ki; orada kirat söylenir. Orasını fethettiğiniz zaman ahâlisine iyi muamelede bulunun. Çünkü onların bir zimmet ve rahim (hakk)'ı vardır, —Yahut bir zimmet ve sıhriyeti vardır. — Orada iki adamın bir kerpiç yeri hakkında kavga ettiklerini görürsen hemen oradan çık!» buyurdular. Ebû Zer demiş ki: Sonra Abdurrahman b. Şurahbil b, Hasene ile kardeşi Rabia'yı hir kerpiç yeri için kavga ederlerken gördüm de oradan çıktım
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Said b. Mensur rivayet etti. (Dediki): Bize Mehdi b. Meymûn, Ebû'l-V âzı'dan, o da Câbir b. Amr Er-Râsibi'den naklen rivayet etti. (Demişki): Ebû Berze'yi şunu söylerken işittim : Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Arab kabilelerinden birine bir adam gönderdi. Onlar bu zâta sövmüşler ve kendisini dövmüşler. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e gelerek haber verdi. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) : «Sen Uman ahâlisine gitseydin. Sonra sövmezler ve seni dövmezlerdi.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Ukbe b. Mükrem EI-Ammi rivayet etti. (Dediki): Bize Ya'kub (yâni İbni İshâk El-Hadrami) rivayet etti. (Dediki): Bize Esved b. Şeyban, Ebû Nevfel'den naklen haber verdi. (Demişki): Abdullah b. Zübeyr'i Medine'nin dağ yolunda gördüm. Kureyş ve halk yanından geçmeye başladılar. Nihayet Abdullah b. Ömer da yanına uğradı. Ve başında durarak: — Selâm sana Ebâ Hubeyb! Selâm sana Ebâ Hubeyb! Selâm sana Ebâ Hubeyb! Beri bak, vallahi ben seni bu işten men ediyordum! Vallahi ben seni bu işten men ediyordum! Vallahi ben seni bu işten men ediyordum! Vallahi benim bildiğime göre sen hakikaten çok oruç tutan, çok namaz kılan, akrabaya çok yardım eden bir adamdın. Vallahi en kötüsü sen olan bir ümmet en hayırlı bir ümmetdir, dedi. Sonra Abdullah b. Ömer oradan ayrıldı. Abdullah'ın durması ve konuşması Haccâc'ın kulağına varmış. Hemen İbni Zübeyr'e adam gönderdi ve dalından indirilerek yahûdilerin kabristanına konuldu. Sonra annesi Esma binti Ebi Bekr'e haber gönderdi. Fakat o gelmekten imtina etti. Haccâc kendisine tekrar birini göndererek: Ya gelirsin yahut seni saçlarından sürükleyecek birini mutlaka gönderirim, dedi, Esma yine imtina etti. Ve şunları söyledi: __ Vallahi bana saçlarımla beni sürükleyecek bir kimse göndermedikçe, ben senin yanına varmam! Bunun üzerine Haccâc : __ Bana ayakkabılarımı gösterin! dedi. Ve ayakkabılarını aldı. Sonra koşarak yola düştü ve Esmâ'nın yanına girdi. (Ona) : — Allah'ın düşmanına ne yaptığımı gördün mü? dedi. Esma : — Gördüm ki, ona dünyasını berbad ettin. Ama o da sana âhiretini berbâd etti., Duydum ki ona, ey iki kuşaklının oğlu! dermişsin. Vallahi iki kuşaklı benim. Bunların biri ile hayvanların üzerinden Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yiyeceği ile Ebû Bekr'in yiyeceğini kaldırırdım. Diğeri bir kadına lâzım olan kuşaktır. Dikkat et ki, Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bize: «Sakif kabilesinde bir yalancı ve bir can alıcı vardır.» demişti. Yalancıyı gördük. Can alıcıya gelince, bunun ancak sen olacağını zannediyorum, dedi. Bunun üzerine Haccâc onun yanından kalktı, bir daha da kendisine müracaat etmedi
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Muhammed b. Râti' ile Abd b. Humeyd rivayet ettiler. Abd; Ahberanâ, İbnü Râfi' ise: Haddesenâ tâbirlerini kullandılar. (Dedilerki): Bize Abdürrezzak rivayet etti. (Dediki): Bize Ma'mer Ca'fer El-Cezeli'den, o da Yezid b. Esam'dan, o da Ebû Hureyre'den naklen haber verdi. (Şöyle demiş): Resûlullah {Sallaliahu Aleyhi ve Sellem): «Din Ülker yıldızında olsa ona Acem'den bir adam —yahut Acem evlâdından demiş— gidecek, hattâ eline alacaktır.» buyurdular
- Bāb: ...
- باب ...
Bize Kuteybe b. Said rivayet etti. (Dediki): Bize Abdü'l-Aziz (yâni İbnü Muhammed) Sevr'den, o da Ebû'l-Gays'dan, o da Ebû Hureyre'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanında oturuyorduk. Aniden üzerine Cum'a sûresi iniverdi : «Onlardan diğer bir takım gönderdi ki, (faziletçe) birincilere yetişememişlerdi.» [Cum'a 3] âyetini okuyunca bir adam: — Kim onlar yâ Resûlallah! dedi. Fakat Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ona iltifat etmedi. Hatta adam kendisine bir, iki veya üç defa sordu. Aramızda Selmân-i Fârisi de vardı. Derken Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) elini Selman'ın üzerine koydu. Sonra: «iman Ülker yıldızında olsa, bunlardan bazı kimseler onu elde edecektir.» buyurdu
- Bāb: ...
- باب ...
Bana Muhammed b. Râfi' ile Abd b. Humeyd rivayet ettiler. Lâfız Muhammed'indir. Abd: Ahberanâ, İbni Râü' ise: Haddesenâ tâbirlerini kullandılar, (Dedilerki): Bize Abdürrezzâk rivayet etti. (Dediki): Bize Ma'mer, Zühri'den, o da Sâlim'den, o da İbni Ömer'den naklen haber verdi. (Şöyle demiş): Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «İnsanları kişinin içlerinde işe yarar bir tane bulamadığı yüz deve gibi bulacaksınız.» buyurdular. Diğer tahric: Buhari rikak; Tirmizi, emsal; İbn-i Mace, fiten